Tumgik
#farklı çalışmalar
bakbi3452 · 1 year
Text
HAYVANAT BAHÇEMİZ
BakBi YapBi kanalından merhabalar. Etkinliklerle dolu bir video serimiz başlıyor. Etkinliklerimizi yaparken ilgili hikayelerimizi de sizler için seslendirdim. Umarım beğenirsiniz. 1. Bölüm Bahçe Yapım aşaması . . . Toplam 14 hayvanımız olacak. Etkinlik şunları içerecek; – metin – origami – her hayvanın sürpriz bir etkinliği Ayrıca her hayvan için QR kod ile hızlıca seslendirme bölümüne ya da…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gelistiricim · 4 months
Text
KİTAPTANSANATTAN - GOLD
Tumblr media
Kübizm sanat hareketinin öncülerinden biri olarak bilinen Pablo Picasso, edebiyatın etkilerini sanatsal tarzına kusursuz bir şekilde entegre etti. Edebiyatın Picasso'nun çalışmaları üzerindeki etkisi, onun sanata yaklaşımında, geleneksel normlardan koparak ve yeni ifade biçimlerini keşfetmesinde açıkça görülüyor. Picasso'nun kendine özgü perspektifleri ve parçalı biçimleriyle karakterize edilen resimleri, edebi anlatıların ve hikaye anlatma tekniklerinin onun sanatsal vizyonu üzerindeki etkisini yansıtıyor. Picasso, edebiyatın unsurlarını sanatına aşılayarak, geleneksel sanatsal sınırlara meydan okuyan ve dünya çapındaki izleyicileri büyüleyen kendine özgü bir tarz yarattı.
Picasso resimleri yalnızca edebiyatın etkisini yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda çok çeşitli edebi temaları ve karakterleri tasvir ederek onun hikaye anlatımı ve hayal dünyası ile olan derin ilişkisini sergiliyor. Picasso, sanatı aracılığıyla edebiyattan ilham alan karakterlere ve anlatılara hayat verdi ve bunları kendi benzersiz görsel diliyle yeniden hayal etti. Picasso, resimlerinde aşk, tutku, trajedi ve insan ilişkileri gibi temaları keşfederek edebiyat ve sanat arasındaki sınırları aşarak izleyicilerde derin bir yankı uyandıran, duygu ve deneyimlerden oluşan zengin bir doku yarattı. Edebi motifleri görsel şaheserlere çevirme yeteneği, farklı sanatsal disiplinler arasındaki çizgileri bulanıklaştıran çığır açıcı bir sanatçı olarak ününü pekiştiriyor.
Picasso'nun sanatına nüfuz eden ana temalardan biri, çeşitli edebi kaynaklardan ve kişisel deneyimlerden ilham alarak aşkın, duyguların ve insan ilişkilerinin araştırılmasıdır. Resimleri, insani bağlantıların karmaşıklığını yakalıyor; samimi anları, çatışmaları ve dinamikleri benzersiz bir derinlik ve hassasiyetle tasvir ediyor. Picasso'nun edebiyatla karşılaşmalarından ve aşk ve ilişkiler üzerine kendi düşüncelerinden etkilenen derin duyguları sanatı aracılığıyla aktarma yeteneği, insan deneyimini tuvalde yakalama ustası olarak konumunu sağlamlaştırdı. Picasso, edebiyat ve sanatı harmanlamaya yönelik yenilikçi yaklaşımı sayesinde, yaratıcılık ve ifadenin birbirine bağlılığı konusunda ilham vermeye ve düşündürmeye devam eden bir çalışmalar bütünü yarattı. Aşk kitapları, sanat, edebiyat, eserler gibi tüm konularda aradıklarınız Kitaptan sanattan web sitesinde yer alıyor, ziyaret edebilirsiniz.
583 notes · View notes
onplanda · 2 months
Text
KOCAKAMBALAJ - MEGA+
Tumblr media
Pet şişe, modern dünyamızda en çok kullanılan ambalaj türlerinden biridir ve hem çevre dostu hem de pratik özellikleriyle dikkat çeker. Su ve diğer içecekleri saklamanın yanı sıra, boş şişelerin yeniden kullanımıyla sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsememiz de mümkün. Damlalıklı şişe ve sprey şişe gibi farklı tasarımları sayesinde, hem evde hem de iş yerinde günlük yaşamımızı kolaylaştırırken, son derece işlevsel çözümler sunar. 
Pet Şişe
Pet şişe, su, içecek ve diğer sıvıların saklanması için en yaygın kullanılan ambalajlardandır. Bu şişeler genellikle hafif ve dayanıklı yapıları sayesinde pratik bir kullanım sunar. Ayrıca, pet şişelerin geri dönüştürülebilir olması çevre dostu bir seçenek haline gelmelerini sağlar. Kullanıcılar tarafından kolayca taşınabilir olmaları, onların popülerliğini artıran bir diğer faktördür.
Pet şişe, gıda güvenliği standartlarına uygun olarak üretilmektedir. Bu sayede, içlerinde sakladıkları sıvıların sağlığa zararlı bir etkisi olmadan uzun süre bekletilmesi mümkün olmaktadır. Ayrıca, geniş bir yelpazede bulunan boyutları ile her ihtiyaca cevap verebilen bu şişeler, özellikle su tüketim alışkanlıklarını destekler.
Son yıllarda, pet şişe üreticileri, daha sürdürülebilir ve çevre dostu alternatifler geliştirme konusunda çalışmalar yapmaktadır. Bu, hem doğaya olan etkilerini azaltmayı hem de kullanıcıların daha bilinçli tercihler yapabilmelerini sağlamaktadır. Pet şişelerin geri dönüşümü, bu alışkanlıkların yaygınlaşmasına katkıda bulunurken, aynı zamanda yeni malzemelerin ve teknolojilerin devr
Damlalıklı Şişe
Damlalı şişe, sıvıların kontrollü bir şekilde damlatılmasını sağlar. Bu özellik, özellikle hassas uygulamalar için son derece önemlidir. Örneğin, ilaç, yüksek kaliteli yağ veya çeşitli bitki özleri gibi ürünlerin dozajını ayarlamak için bu tür şişeler tercih edilmektedir.
Bunun yanı sıra, damlalıklı şişe kullanımı, ürünün hijyenik kalmasını sağlar. Kapak kısmındaki damlalık mekanizması, dış etkenlerin sıvıya doğrudan temasını engelleyerek, ürünün taze kalmasına yardımcı olur. Kullanım kolaylığı da önemli bir avantajdır; tek bir sıkma ile istenilen miktarda sıvıyı damlatmak mümkündür.
Ayrıca, çevre dostu malzemelerden üretilen damlalıklı şişe seçenekleri, sürdürülebilir yaşam tarzını benimseyenler için iyi bir tercihtir. Kullanıcıların hem pratik hem de çevreye duyarlı bir seçim yapmasına olanak tanır.
Sprey Şişe
Sprey şişe, sıvı ürünlerin pratik bir şekilde uygulamasını sağlayan özel bir şişe tasarımıdır. Genellikle parfüm, temizlik ürünleri, böcek ilaçları ve cilt bakım ürünleri gibi çeşitli alanlarda kullanılır. Sprey mekanizması, sıvının ince bir sis halinde dağılmasını sağlayarak, ürünün daha verimli bir şekilde kullanılmasına olanak tanır.
Sprey şişelerin birçok avantajı bulunmaktadır. İlk olarak, kullanımı oldukça kolaydır; sadece düğmeye basmak yeterli. Ayrıca, ürünün homojen bir şekilde dağıtılmasını sağladığı için israfı en aza indirir. Bunun yanı sıra, sıvı ürünlerin uygulandığı alanı daraltarak, daha kontrollü bir kullanım sunar.
Yüksek kaliteli sprey şişeleri, genellikle geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilir. Bu sayede çevre dostu bir alternatif sunarlar. Ayrıca, bu şişeler farklı boyut ve renk seçenekleriyle, kullanıcıların ihtiyaçlarına uygun çözümler sunar. Bu da onları, hem endüstriyel hem de bireysel kullanımlar için popüler kılar.
Sprey Başlıklı Şişe
Sprey başlıklı şişe, çeşitli sıvıları pratik bir şekilde uygulamak için tasarlanmış çok yönlü bir üründür. Genellikle temizlik ürünleri, kozmetikler ve kişisel bakım ürünleri için kullanılır. Bu şişelerin en önemli özelliği, içeriklerin ince bir sprey şeklinde dağılmasını sağlamasıdır. Böylece, kullanıcılar ürünleri daha verimli bir şekilde kullanabilirler.
Sprey başlıklı şişe kullanmanın en büyük avantajlarından biri, sıvıların eşit bir şekilde dağıtılabilmesidir. Örneğin, bir temizlik maddesini yüzeye spreyleyerek, ürünün her alana ulaşmasını sağlamak mümkündür. Bu, hem ürün tasarrufu sağlar hem de uygulama rahatlığı sunar. Böylece, zahmetsiz bir temizlik süreci oluşur.
Ayrıca, sprey başlıklı şişe çeşitli boyutlarda ve tasarımlarda mevcuttur. Bu sayede, ihtiyaçlarına uygun en iyi seçeneği bulmak oldukça kolaydır. Hem evde hem de iş yerlerinde kullanıma uygun bu şişeler, özellikle hijyen ve temizlik açısından önemlidir. Kullanıcıların ürünleri daha kontrollü bir şekilde kullanmasına olanak tanıyarak, israfı önler ve çevre dostu bir seçenek sunar.
840 notes · View notes
blogaktif · 4 months
Text
SAGLİKLİST - GOLD
Tumblr media
Günde Tek Öğün (OMAD) diyeti kavramı, günlük kalorilerin tamamının tek bir öğünde, genellikle 23 saatlik bir oruç periyodunda tüketilmesi etrafında döner. Bu diyet yaklaşımı, potansiyel besin eksikliklerini önlemek için sınırlı yeme penceresi sırasında beslenme çeşitliliğini ve yeterli gıda alımını vurgular. OMAD diyeti bazılarına aşırı görünse de, çekiciliği basitliği ve esnekliğinde yatıyor, bu da onu kilo vermek ve sağlıklarını iyileştirmek isteyenler için cazip bir seçenek haline getiriyor. Yeme penceresini günde bir öğünle sınırlandırarak bireyler, kilo vermede önemli bir faktör olan kalori alımını etkili bir şekilde kontrol edebilirler.
- OMAD diyeti günlük kalorilerin tamamının tek öğünde tüketilmesini içerir
- Besin eksikliklerini önlemek için beslenme çeşitliliğini vurgular
- Kilo kaybı ve sağlığın iyileştirilmesi için basit ve esnek yaklaşım
OMAD diyeti ile kilo vermenin sonuçları üzerine yapılan araştırmalar, metabolizma hızı ve diyet planına bağlılık gibi bireysel faktörlere bağlı olarak değişen sonuçlar göstermiştir. OMAD diyetinin savunucuları, 23 saat oruç tutarak ve tüm besin maddelerini tek bir saatte tüketerek bireylerin hızlı ve sürdürülebilir kilo kaybı yaşayabileceğini iddia ediyor. Bazı çalışmalar OMAD diyetini takip etmenin kısa sürede önemli miktarda yağ yakımına yol açabileceğini ve kilo verme hedeflerine katkıda bulunabileceğini göstermiştir. Bununla birlikte, OMAD diyetinin kilo kaybını teşvik etmedeki etkinliğinin kişiden kişiye farklılık gösterebileceğini unutmamak önemlidir.
- Araştırmalar OMAD diyetiyle değişen kilo verme sonuçları gösteriyor
- Avukatlar OMAD ile hızlı ve sürdürülebilir kilo kaybını iddia ediyor
- OMAD diyeti kısa sürede önemli miktarda yağ yakımına neden olabilir
Kilo kaybı için OMAD diyetini benimsemeyi düşünürken, buna dikkatli bir şekilde yaklaşmak ve sağlık ve refah üzerindeki etkisini izlemek çok önemlidir. Tek öğün diye ile zayıflayanlar veya omad diyeti ile zayıflayanlar gibi seçenekler ile zayıflamak isteyenler sagliklist web sitesi ile daha iyi sonuçlar elde edebilmektedir. OMAD diyetini uygularken kişinin besin alımını, sıvı alımını, enerji seviyelerini ve genel sağlığını izlemek, sürdürülebilir kilo kaybı ve genel refah için gereklidir.
- OMAD diyetini benimsemek dikkatli düşünmeyi ve izlemeyi gerektirir.
- Birden fazla öğünden günde tek öğüne kademeli geçiş yapılması önerilir.
- Sürdürülebilir kilo kaybı için besin alımının ve sağlık durumunun izlenmesi çok önemlidir.
Balanit kendiliğinden geçer mi veya daha farklı bir konu için yardıma ihtiyacınız var ise web sitemiz tam size göredir. Ziyaret etmeyi unutmayınız.
633 notes · View notes
begenilen · 1 year
Text
Sacexpert - Devasa+
Saçlarınıza Değer Katın
Olumsuz hava koşulları, saç şekillendirmeler ve aksatılan saç bakımı ile saç telleri zamanla yıpranır. Yıpranan saç telleri de belli bir zaman sonra kırılmaya ve dökülmeye başlar. Yaşanan bu sorun ilk zamanlarda çok önemsenmese de geçen zamanla birlikte yıpranan saç köklerinde belli problemler oluşur. Yaşanacak bu problemleri engellemek ve saç bakımı yapmak için Kerastese şampuan ve Kerastase saç bakım yağı alabilir, saçınıza değer katabilirsiniz. Bu markanın tüm şampuanları farklı saç tipleri için klinik çalışmalar sonucunda oluşturulmuş olup belirlenen saç probleminin oluşmasını engeller. Kullanılan şampuana ek olarak aynı marka üzerinden temin edeceğiniz tüm bakım ürünleri saçlarınıza canlılık ve parlaklık katıyor. Krem ve şampuanın yanı sıra farklı bitki özleri ile hazırlanan bakım yağları ve maskeler sayesinde saçlarınızdaki kırıklar azalacak ve her duş sonrası saç kökleriniz yenilecek.
Keraste ile Kusursuz Saç Bakımı
Saç bakımda kullanılan ürünler denildiği zaman akla ilk gelen ürün saç dökülmesine karşı şampuan oluyor. Çünkü bu ürünün içeriği de diğer ürünler gibi sizler için özel olarak hazırlanıyor. Bu markada üretilen ve en çok sevilen tüm ürünler büyük boyda üretilmektedir. Saç uzatan şampuan ürününde ise amino asitler ve seramid bulunuyor. bu sayede de saç kökleriniz besleniyor ve ihtiyaç duyduğu bakıma anında kavuşuyor. Bu ürünlerin yanı sıra size uygun olan saç serumu ürünlerini de kullanarak da saçlarınızı besleyebilir ve elektriklenmeyi önleyebilirsiniz.
2K notes · View notes
nevzatboyraz44 · 3 months
Text
Fethiye'deki "Hayalet köy" turistlerin ziyaretleriyle canlanıyor
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Muğla'nın Fethiye ilçesinde yıllar önce terk edildiği için "hayalet köy" olarak da anılan ve kesin korunacak hassas alanlar arasında bulunan Kayaköy, ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.
Geçen yıl ağırladığı 101 bin 868 misafirle Muğla`da en çok ziyaretçi ağırlayan ikinci ören yeri ünvanına sahip Kayaköy`de yaklaşık 400 ev, 2 kilise ve şapeller bulunuyor.
Kayaköy, bölgeye düzenlenen turlara katılanların ve turistlerin uğrak noktası oluyor.
"Hayalet köy"deki tarihi yapılar, ziyaretçilerini adeta geçmişe yolculuğa çıkarıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolünde biletle giriş yapılan Kayaköy, Fethiye Müze Müdürlüğünden edinilen bilgiye göre 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde 4 bin kişiyi ağırladı.
"Binlerce turisti Fethiye`de ağırladık"
Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca, ilçenin tanıtımı için yurt içi ve dışında birçok fuara katıldıklarını söyledi.
Fethiye`nin bu yıl da yerli ve yabancı turistlerin gözde tatil merkezi konumunda yer aldığını ifade eden Karaca, "Fethiye farklı turizm destinasyonlarıyla herkesin tatilini yapabileceği ender bir turizm merkezi haline geldi.
Bayram tatili dolu dolu geçti.
Binlerce turisti Fethiye`de ağırladık.
İlçede deniz kum güneşin yanında ören yerlerinde de kültür turizmi için gelen misafirlerimizi ağırladık.
Geçmiş yıllarda en çok ziyaret edilen yerlerden olan Kayaköy`e bayramda 4 bin kişi geldi." dedi.
Karaca, belediye ve paydaşlarla Fethiye`de turizmi 12 aya yaymak için çalışmalar yaptıklarını anlattı.
Cumhuriyet döneminden önce Kayaköy`de gazete çıkarıldığını belirten Karaca, "Kayaköy dağın yamacında ve birbirinin manzarasını kesmeyen yapılardan oluşuyor.
Tarım alanının işgal edilmediği bir bölge.
Bizler de bölgenin korunması için koruma amaçlı imar planıyla ilgili beş yıldır mücadele veriyoruz.
Bu çalışmayı bakanlığımızla birlikte başlatıyoruz." ifadelerini kullandı.
Karaca, mübadeleyle bölgeden ayrılan Rumlarla dostluğun sürmesi için bölgede dostluk ve barış festivalleri düzenlediğini kaydetti.
"Burayı herkesin gelip görmesi gerekir"
Ailesiyle Bursa`dan tatile gelen Turgay Kılınç ise ören yerine girer girmez hayran kaldığını, şimdiye kadar gelmemiş olmanın pişmanlığını yaşadığını söyledi.
Evlerin dağın yamacına kurulu olduğunu, ovanın ise üretim amacıyla kullandığını dile getiren Kılınç, "Eskiler doğaya uyum sağlamış biz ise doğayı kendimize uydurmaya çalışıyoruz.
Eskiler çok doğru yapmış. Burayı herkesin gelip görmesi gerekir.
Evler birbirinin açısını kapatmayacak şekilde yapılmış. Mimari ustalık." dedi.
"Herkesi ağırlamak için can atıyoruz"
Kayaköy`de restoran işleten Süleyman Çoban, ören yerine gelen turistlerin bölge esnafına ve halka ciddi ekonomik katkı sağladığını belirtti.
"Hayalet köy" olarak bilinen Kayaköy`ün ziyaretçilerle canlandığını vurgulayan Çoban, "Bölge Likya Yolu güzergahında da kalıyor.
Buraya gelenler zaman zaman burada konaklayabiliyor.
Eylülde ve sezonda Kayaköy yoğun ziyaretçi alıyor.
Burada herkesi ağırlamak için can atıyoruz." diye konuştu.
5 bin yıllık geçmişi var
Bir tepenin yamacına kurulmuş, Rumların döneminden kalma Kayaköy`ün geçmişi, milattan önce 3000`lere kadar uzanıyor.
Kurtuluş Savaşı sonrası 1923 yılındaki mübadele anlaşmasıyla terk edilen ve Türklerin yaşamaya başladığı köy, 1957`deki Fethiye depreminden etkilenmişti.
Bölgedeki evlerin hasar görmesinin ardından köydeki yerleşik yaşam da sona ermişti.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca Kayaköy Ören Yeri olarak turizme kazandırılan köy, yerli ve yabancı ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.
55 notes · View notes
dolunay66 · 3 months
Text
Backster Etkisi ...
1966 yılında, Amerika’nın tanınmış yalan makinesi uzmanı Cleve Backster, güvenlik görevlilerine poligraf aygıtının kullanımı eğitimini verdiği okulunda uykusuz bir gece daha geçirdi.
Sonra sırf eğlence olsun diye, yalan makinesinin elektrotlarını kocaman yapraklı tropikal bitkisinin üzerine yerleştirdi. Yalan makinesi çeşitli korku, sevinç, şaşkınlık gibi durumların elektriksel değişimlerini ölçtüğüne göre, belki bitki de su dökünce seviniyordur diye alaylı alaylı güldü.
Bitkiyi suladığında galvanometre zikzaklar çizerek aşağı doğru indi. Oysa yukarı doğru bir hareket bekliyordu Backster. Yaprağını sıcak kahveye soktuğunda da beklediği tepkiyi görmedi.
Sonunda kibriti alıp bitkiyi yakmayı düşündüğünde her şey değişti. Bitki çılgınca galvanometrenin ibresini tavan yaptırdı. İnanamadı Backster. “Nasıl yani?” dedi kendi kendine, “Bitki düşüncelerimi mi okudu?”.
İnsanlık tarihinin önünde yeni bir dünya açılıyordu artık. Deneyler deneyleri kovaladı. Bitkilerin sadece düşünceleri okumakla kalmayıp çevrelerindeki her şeyi hissettikleri de çıktı ortaya. Kaynar suya atılan karideslerin ölümlerini, eline iğne battığında duyulan acıyı da hissediyordu bitkiler.
Hatta kilometrelerce ötede olunsa bile yaşanan sevinç ve üzüntüleri de hissediyordu. Hatta korkudan baygınlık bile geçiriyordu.
Bir gün şehir dışından gelen bir botanikçi bayan içeri girdiğinde bütün bitkiler sessizleşti. Hiç birinden tepki gelmiyordu. Sanki hepsi birden sessizliğe bürünmüştü. Taaa ki o bayan havaalanından uçağa binip gittikten 45 dakika sonra yeniden tepki vermeye başladılar.
Bayan botanikçinin bitkileri kurutup ölçümler yaptığını öğrendiği zaman anladı Backster, bayanı görünce bitkilerin korkudan bayıldıklarını.
Bir deney tasarladı. 6 yardımcısına aynı gece aynı saatlerde yapmak üzere farklı görevler verdi. Görevlerden biri gece yarısı gelip laboratuvardaki bitkilerden birini söküp parçalamaktı.
Ertesi gün o gece bitkiyi parçalayan yardımcı içeri girdiğinde bütün bitkiler çılgınlar gibi haykırmaya başladı galvanometrelerin ibrelerinin tavan yapmasını böyle adlandırıyor Backster.
Bu deneyden anlaşıldı ki bitkiler sadece hissetmiyor, aynı zamanda hafızaları da var. Ve Amerika’da bazı adlî vakalarda bitkilerin şahitliğine başvurulmaya başlandı. Bitkiler asla yanlış sonuç vermiyordu çünkü yalan nedir bilmiyorlardı.
Bu çalışmalar makale olarak yayınlanmaya başlayınca dünyanın dört bir yanından bilim adamları konu üzerinde çalışmalara başladılar. Sonuçlar akıl almaz.
Koparılmış bir yaprak, kendisine güzel sözler söylenmesi durumunda normal yapraktan aylarca daha uzun süre canlı kalabiliyor. 120 km mesafedeki bir acıyı, sevinci hissedebiliyor.
İnsanların düşüncelerini okuyabiliyor, kötülük yapanları hafızasına kaydedebiliyor. Aynı zamanda bu bilgileri diğer bitkilerle de paylaşıyor.
Kendisine kötü davranılan bitki üzüntüsünden intihar bile ediyor.
Yanındaki bitkinin susuz kalması durumunda kendi suyunu onunla paylaşıyor.
Bitkiler, bütün canlılarla iletişim kurma konusunda bizim hayallerimizin ötesinde bir hassasiyete sahip. Her biri doğanın bir parçası. Belki bir gün onları daha iyi anlama imkânımız olursa bize tarihin bütün yaşanmışlıklarını bile anlatabilirler. Avatar filminin esin kaynağı da bu çalışmalar ve elde edilen sonuçları.
Bilelim ki dünyanın herhangi bir yerinde bir bitkiye kötü davranılırsa, bütün bitkiler bunu hissediyor.
Hani “Kirazlı Kaz Dağı değil” diyorlar ya, emin olun Kirazlı’da kesilen bir ağacın acısını sadece Kaz Dağlarında değil, Munzur’daki, Kuzey Ormanlarındaki, Salda’daki, Toroslardaki ağaçlar da hissediyor. Bir gün biz de hissedeceğiz...
Kaynak: Bitkilerin Gizli Yaşamı, Peter Tompkins/Christopher Bird, 1973, Sungur Yayınları, Çev: Sulhi Dölek. Derleyen: Osman Kutlu.
Çağdaş durmaz.
Tumblr media
47 notes · View notes
gecenisonsuzlugu · 3 months
Text
Beş altı ay önce herkesin çok sevdiği bir blogdum. Ve herkesin sadece bir kaç gün için de unutulan blogdum. 2024. yıla geçtiğimizde artık gideceğimi söyledim. Yaptım da. Sebebini hatırlayanlar bilir; bir kaç gün paylaşım yapmadım diye unutulduğum için. İşte siz çok sevdiğinizi insanları kolaylıkla unuta bilecek pislikten başka hiçbir şey değilsiniz.
Bir ay sonrada blogumu sildim. Nisan - Mayıs ayı gibi geri döndüm. Aynı isimle @gecenisonsuzlugu. Tanıdığım tüm bloglarda takip attım. Ama bir kişi bile hatırlamadı ki, yazmadı. Ve hala hatırlamayanlar için söyleyeyim; farklı çalışmalar hazırlıyordum, insanlara şimdi yaptığım gibi sorular soruyor böyle çalışma hazırlıyordum. Bu son çalışmam bunuda eğer kim isterse devamını getirebilir. Sadece bir kişi yapabilir.
Soruduğum soru; intihar çözümdur mu?
Söyleyecek pek bir şeyim yok herkese iyi günler.
@dumanlikafalar
Denemesi bedava hocam. Aptallar için çözüm, zekiler için acizlik, cahiller için cehennem, sen ve ben gibiler için kurtuluş...
@pappatyazar
Allah'ın verdiği canı almak kula düşmez.
@kalbimdeki-morg
Değildir.
@kalbimdeki-maviyara
Değildir
@oylesinebiriistee0
İntihar bence çözüm değildir sadece sorunlardan kaçmaktır o dereceye gelen insanları anlayamam çünkü intihar etmek benim aklımdan bile geçmedi kimseyi umursamadan yaşamayı öğrenmek gerek aşk duygusundan dolayı intihar edenler var mesela ben hiç kimseyi bu duruma değer görmüyorum o gitmişse daha iyisi gelicektir illaki Allah bizi ondan korumak istemiş ki bizi ondan uzak tutmuş böyle düşünmek gerek aile baskısından dolayı intihar etmek isteyenler var şöyle düşünün o zaman da ben çalışmalıyım birşeyler yapıp kendi ayaklarımın üzerinde durmalıyım ki bunları yaşamaktan kurtulayım herkese ve herşeye rağmen ayakta kalmalı insan kafamızdaki intihar düşüncesini silip kendimize umut olmamız gerek sonra diğer insanlara umut olmalıyız
@hicokunmayacakolankitap
İntihar hiç bir zaman çözüm değildir aksine benim için intihar acizliktir ama şunu söyleyeyim benim de bunu düşündüğüm zamanlar oldu , hâlâ oluyor bazı zamanlar fakat her şeye rağmen yaşamayı öğrenmeli insan. Belki yaşam sana fazla ağır geliyordur bu yüzden de dayanacak gücü kendinde bulamıyorsundur ama intihar edince de eline bir şey geçmeyecek aksine önceden çaba gösterdiğin her şey intihar etmenle bir hiçe kurban olucak ve bir şey için çabalayıp bunun sonradan bir hiç olması sence de çok büyük bir haksızlık değil mi?
@bulutlardandustukzifirigeceye
Kimileri için bu zorlu hayattan kaçış kimileri için tek çözüm.
@gecedehuzur
Yaşanan şeylere göre değişir.
@chocolate135
İntihar hiçbir zaman çözüm yolu değil inan bana. Aksine kendini daha kötü yapmaktan başka bir halta yaramıyor kendimden biliyorum.
@hissetmedigimacilar
Bence hayatta yapılan hiçbir şey çözüm değil, yeni bir sorunun başlangıcıdır.
İntihar etmeye gelirse insanların ne yaşadığını elbette bilemem. Her insan yeri geliyor yeter artık bıktım, neden yaşıyorum diyor, keşke ölsem diyor çünkü herkesin hayatında küçük ya da büyük sıkıntılar var. Ama kimseye taşıyamayacağı yük verilmez. Sen bunu yaşıyorsan yorul, pes et, intihar et diye değil. Bu zor günleri atlat ve rahata et diye.
Açık konuşmak gerekirse inandığım din bu olmasaydı, arkamda bırakacağım insanlar olmasaydı, ölürken çekeceğim acıdan korkmasaydım, cesaretim olsaydı, bundan pişman olmayacağımı bilseydim, artık gerçekten hiçbir şey yolunda gitmeseydi ve ne kadar çabalasam da düzelmeseydi, inancımı kaybetseydim ben ederdim.
O yüzden insanların ne yaşadığını, hayatta ne kadar yalnız olduklarını, neye inandıklarını bilmediğim için onlar için çözüm olur mu yorum yapamicam...
@yasananlarhicyasanmamisgibi
Sana verilen şansa ihanet
@ulduzlaradogruu
Deyil. Sadəcə qaçmaqdır. İntihar edərkən insan özünü deyil içindəki ona yaşamağa imkan verməyən o şeyi öldürər. Qəlbində olan, amma, olmamalı olan bir şey. Qaçdığın özünsənsə ölsən belə qurtula bilməzsən özündən. Ölüm bir çarə deyil. Əsl çarə olan yaşamaqdı. İnadına yaşamaq, hər şeyə rəğmən, enişlərlə yoxuşlarla davam etməyi bilmək. Yaşamaq inqilabçı bir hərəkətdir.
@sebepsizmutsuzluk
Tabiki asla çözüm değil. Kendini ne kadar kötü de hissetsen hep kendini mutlu edecek sebepler bulmalısın. Kendine zarar vererekten bi çözüm olmaz, sadece zarar edersin kendine. Hayattan kendini senin kopartman inan çok kötü olur. Şunu sakın unutma eğer istediğin herhangi bir şey o an gerçekleşmiyorsa ya zamanı vardır ya da doğru değildir. En doğrusu bir gün seni bulur. O yüzden aklından kötü düşünceleri çıkart, ve mutlu ol. Yeni arkadaşlıklar edin. Kendini mutlu et. En önemlisi en başta kendini sev, kendine saygı duy.
@yalnizligamahkumbirkiz
Hayır intihar bir çözüm değil.
@kelebekpapatya-72
Hayır, intihar bir kaçıştır ama asla çözüm değildir.
@kullerindendogan
Daha çok sorundan başka bir şey değildir
@uzaaklar
Belki de
@benianlasan
Hayır ama intiharı düşünen birisine göre çözümdür. Bir nevi kaçarsan kurtulursun taktiği.
@mavininincisiiderya
Bazı durumlarda evet ama onuda becermek gerek
@buzdagininmanyakkarisi
hiçbir şekilde hiçbir şartta çözüm değil
@yakamozdakiislakkedil
Bazen çözüm bazense aptallık
@gecenisonsuzlugu
Bence hayatta insanların bazı konularda bulduğu tek çözümdür.
Doğruyu söylemek gerekirse şimdi de yaptığım gibi çoğunuzun cevaplarını okumadım bile.
18 notes · View notes
strikhedoniaaa · 2 months
Text
Üniversiteyi tamamen ingilizce olarak herhangi bir bölüm okumakla alakalı birkaç bir şey söylemek isterim.
Hazırlık yılı? Ben hazırlık sınavını geçerek sadece bir dönem okudum. Böyle öğrencilere irregular diyorlar. Yani 2. Dönem 1. Sınıfa başlayan düzensiz öğrenciler. Bu konuda ilk duyduğum şey irregularlık öcüydü berbattı. Ama şuan öcüler olarak herkesten önce okulu bitirmenin zevkini yaşıyoruz. Bence ne kadar az yıl o kadar az maliyet o kadar az yıpranmışlık. Ayrıca hazırlık denilen şeyin bir yıl sürmesi bana garip geliyor. Üniversiteye kadar öğretemedikleri İngilizceyi o bir yılda öğreneceğinizi düşünmüyorum. Hazırlığın sadece okulu tanımak arkadaşlara ortama ısınmak için ayrılmış bi iki dönem olduğunu düşünüyorum.
İlk yıl? Öncelikle ilk yıl ne anladığınızı da anlamlandıramayacaksınız havalı söylemeye gerek yok anlamayacaksınız diyelim ahah. Çünkü İngilizce o hazırlıkta ya da o güne kadarki gördüğünüz İngilizceden çok farklı olacak, hoşgeldiniz siz artık alanınızla alakalı akademik İngilizceyle karşı karşıyasınız. Başta gerçekten çok bocalayacaksınız bazen bi ders boyunca hocanın neyden bahsettiğini anlıyor ama tam hakim olamayacaksınız böyle garip bi duygu olacak işte arafta kalmışlık asddfgjjj Ben başlarda okuldan sonra hocanın o gün anlattığı konular neymiş diye çalışmalar yapardım ki ne oluyor, biz ne konuşuyoruz bileyim ki derse katılayım. Katılmak demişken iki risk var, ya bi köşede derse katılmadan olan İngilizcenizi de bitireceksiniz ya da derse katılıp böyle bi üniversiteden mezun olmanın hakkını vereceksiniz. Benim iki çeşitten de arkadaşım oldu köşede oturan arkadaşımın bi süre sonra sınav kağıdına yazacak İngilizcesi bile kalmadı ve gerçekten sıfır resmen sıfır aldığı notlar oldu ama diğer taraftaki arkadaşım aldı başını gitti o kulüp senin bu araştırma senin yürüdü gitti (bu yükselmenin bi sınırının olmadığını düşünüyorum yeter ki isteyin lafına bu noktada inanmak gerekiyor) yani seçim sizin. Ben hocam bakın hint aksanı yapacağım deyip bilmediğim yerlerde sınıfı kaynatacak kadar utangaçlığı bi kenara bıraktım. Çünkü ne kadar kötü konuşursanız konuşun asla bi kenardan izleyen kadar kötü değilsiniz bunu unutmayın ayrıca bi aksiyon göstermek göstermemekten daha gururludur diye düşünüyorum. Her neyse akademik kısma geri dönelim. Birinci yıl öyle ya da böyle az çok terimlere hakim olarak tamamlarsınız ama ilk yıldan sonra her şey inanılmaz tat vermeye başlayacak. Alanınızla ilgili en güzel en güncel kaynaklara erişeceksiniz ki okul sizi buna itecek hiç merak etmeyin. Alana daha hakim olacaksınız belki de daha çok seveceksiniz ki ben de öyle oldu. Ne yazıkki (ekmek derdinde olmadıkları için) yabancılar bizden daha ileri bi seviyede, çok değişik araştırmalar okuyorsunuz beyninizde apayrı bi sekme açılıyor, hiç anlamadığınız bi konuda öyle güzel deneyler buluyorsunuz ki ömrünüzde unutamaz hale geliyorsunuz, bence en güzeli çalışabileceğiniz sınırsız alanların var olduğunu görüyorsunuz. Şahsen ben özel ders verdiğim öğrencilerime matematik alanında çok güzel ispatlar oyunlar uygulamalar çok güzel motive edici başlangıçlar bulup gösteriyorum dersin verimliliği ve matematiği sevmek adına çok yol katetmenize yardımcı oluyor en azından kendi alanıma böyle de bi katkısı var. Bence tüm bunlar size apayrı bi seviye ve bakış açısı kazandırıyor.
Okulu bitirmek zor değil mi peki? Bence zor. Türkçe okuyanların notları bence daha yüksek çünkü kendi anadillerinde sınavlara giriyorlar haliyle daha yüksek tabii ki. Ben istatistik sınavında bir olasılık sorusunu anlayamadım diye yapabileceğim soruyu kaçırmıştım. Hatta sınıfça kaçırmıştık. Böyle çok başımıza geldi sfsjjj Olasılık gibi soruların Türkçesini zor anladığımızı düşünürsek o sınavlara ne kadar çalışmamız gerektiğini de anlarız diye düşünüyorum. Gerçekten bir gün bile çalışmadığım gün olmamıştır ama bu benim okulumla da alakalı. Ama sözel gibi derslerde önce İngilizcesini sonra Türkçesini sonra da Türkçesini ezberlemeye öğrenmeye çalışıyorsunuz sonra da sınavın İngilizcesini çözüyorsunuz. Yani birkaç adımlı bir öğrenme şeklinde çalışıyorsunuz. Ama git gide ki 2. Sınıfın 2. Dönemi gibi hiçbir şeyi Türkçeye çevirmeden çalışmaya başladım (usandım çünkü sjsjsj) hem daha hızlı oldu hem de daha yüksek notlar aldım. Ama şöyle bi sıkıntısı oluyor bunun da şuan veri bilimiyle ilgileniyorum mesela Türkçe olarak ilerlediğim için aslında bazı bildiğim şeyleri tekrar öğreniyorum (İngilizce veri bilimi içinde yazılım için de çok kıymetli bundan bahsetmeme gerek yok bence) ama akademik bi bilgi olduğu için bunu önceden anlayıp geçemiyorsunuz ekstra çalışmış oluyorsunuz bu kimine göre iyi ama bana göre iyi değil, vakit kaybı açısından. Mesela şuan KPSS rakiplerimden Türkçe eğitim alanların benden daha önde olduğunu düşünüyorum. Çünkü o sınavın İngilizcesini biliyorsunuz Türkçesini değil. Bunun için yine onlardan daha fazla çalışmanız gerekiyor. Ama hedefiniz KPSS gibi bi şey değilse bence siz herkesten çok daha önde çalışma hayatına başlıyorsunuz.
İş bulma konusuna gelirsekte gerçekten herkesten bi tık önde oluyorsunuz. Hani işin İngilizceyle hiçbir alakası bile olmasa işveren sizin İngilizce bilmeyene göre ya da İngilizce bilen ama sizin gibi üniversite gibi bi yerde akademik olarak yıllarca maruz kaldığınızı bildiği için direkt ön planda oluyorsunuz, çok komik biliyorum ama insanlar teknolojik aletler gibi çok basit şeyleri bile sizin daha iyi kullanabileceğinizi düşünüp sizi daha ön plana alabiliyorlar (yaşandı sjsjs) :) daha sosyal olduğunuzu, sizi daha çok alanda kullanabileceklerini düşünüyorlar (kullanmak biraz garip oldu ama anladınız diye umuyorum) yani her türlü diğerlerinden daha ön plana çıkıyorsunuz.
Ayrıca okulun etkisi mi yoksa yabancı bir dile daha iyi hakim olmanın verdiği cesaret mi bilmiyorum ama (aslında ingilizce eğitim veren okul daha etkili yani yine İngilizce sjsj) İngilizcenin payı da yok değil, daha cesaretli oluyorsunuz, literatüre daha hakim olduğunuzdan iş alanınızın çok geniş olduğunu gördüğünüzden kaynaklı galiba her şeye atılıyorsunuz. Bu haliyle çok güzel oluşturulmuş bi CV demek oluyor bu da daha prestijli işler demek oluyor.
Yani özetle güzel bi kariyer yolculuğuna açılan kapının bi anahtarı desek yanlış olmaz galiba çünkü kapı açılır ama bi şeyler yapmak ilerlemek tamamen sizin elinizde.
Değer mi peki? Bence değer. Yıllar yıllar sonra okula başlamış 2. Üniversitesini İngilizce olarak seçmiş biri olarak hiç pişman değilim iyi ki diyorum hatta. Artık 2. Dilin arandığı bi dünyada üniversiteyi İngilizce okumak bence çok mantıklı. Okulun da çok önemi var ama zaten İngilizce eğitim veren okulların aşağı yukarı iyi olduğunu düşünürsek okul da size çok farklı kapılar açacak.
Birileri bana bunları anlatsaydı ya ne alaka alttarafi bi İngilizce işte derdim ama öyle değilmiş bunu gidince kendiniz deneyimleyeceksiniz. Öyle işte diyeceklerim şimdilik bu kadar ama aklıma geldikçe de güncellerim aksjsja
8 notes · View notes
musfika-hanim · 11 months
Text
*okunması uzunluğundan dolayı zor ama okuyan olursa da yürekten dua edeceğim bir yazı oldu :)
dün çok yoğun, aşırı yorgun birgündü. sabahında evden dokuzda çıktığım akşam altı gibi gelip yemek yapıp yiyip tekrar yedi buçuk gibi çıkıp yaklaşık saat onikiye kadar dışarda olduğum birgün. dernekte mantı yapmaya başladık sıcak havalar bitince, iki haftada bir yapma rutinimize döneceğiz bir aksilik olmazsa. ben oturarak iş yapmayı sevmeyen biri olduğum için birkaç senedir hamur açma işini üstleniyorum. hamuru makinede yoğurup yine açma makinesinde belli boyuta kadar açıp yeterli boyuta gelinceye kadar da elde açma kısmı bende. eğer çok kalabalık olursak bir arkadaşım daha destek oluyor beraber yapıyoruz. bu işte ustalaştık diyebilirim. haliyle yoruyor ayakta olmakta. fakat iş anında bu yorgunluğu hiç hissetmiyorum hatta kalabalığa mutfaktan yufka yetiştirirken ağzım da hiç durmuyor. muhabbet, espri havalarda uçuşuyor tadı da böyle çıkar zaten. bu yoğunluk, yorgunluk tam bana göre aslında, hareketsiz olmayı sevmiyorum, kalakalmak hiç bana göre değil. nadiren evde olduğum zamanlarda da evdeki yalnızlığı seviyorum, eğer işim yoksa bomboş oturmayı, sakinliği arıyorum. insan istediği zaman kendince küçücük bir dünyadan ibaret de olabiliyor, genişleyen çevresiyle samimi insanların artışı ile büyük bir çevreye de sahip olabiliyor. son beş altı sene içinde dernek sayesinde değiştirdiğim çevreyle ne kadar çok insana ulaştığımı farkettim dün. hem ihtiyaç sahibi ailelerimiz, hem bizim gibi koşturan bazen beraber iş yaptığımız farklı görüşlere sahip olsakta alanı iyilik ve yardım olan stk'lar, kermeslerde tanıştığımız müşteri olarak blze gelen ve sonra bizi hiç bırakmayan bağ kurduğumuz kıymetli insanlar bağışçılar vs. dün filistin için yürürken bunu anladım. dernek grubu hanım arkadaşlarla yürürken o kadar çok tanıdık insana denk geldim ki. kalabalığın içinde sarılmalar, ne zamandır göremedik çocuğun mu oldu maşallahlar, nasılsınız ne güzel denk geldikler.. bissürü tanıdığa denk geldim. bizi yine niyeti hayr olan akıbeti de hayr olsun istediğimiz bir yerde buluşturdu Mevlâ. şükrettim, çok geniş ama boş olmayan varlıklarını gerçekten hissettirebilecek insanlar biriktirmişim seneler içinde bunu farkettim. arada küçük vefasızlıklar da oldu, olsun bu da buranın dünya olduğunu hatırlatıyor hep. bu yazıya başka bir şey anlatmak için başlamıştım aslında konu nereye evrildi. sağlık olsun.
insan içinde bulunduğu, meşgul olduğu hareketin, tavrın içeriğiyle şekilleniyor. bulunduğu yer onu ya dibe ya üste ya da aynı yerde sabitliyor. bu manen kastettiğim bir hal. hayatım boyunca çocukların küçük olduğu zamanlar hariç hep bir meşguliyetim oldu, küçük sohbet grupları, yardım içerikli konuların olduğu çalışmalar, dersler vs. ama yaşadığım acıdan hemen sonra küçük de olsa içime kapanma durumum olmuştu. çok fazla kalabalık eşlerimizin aynı meslek grubu içinde olduğu hanım arkadaş kalabalığının içindeydim ve hep dua ederim beni bizi hiç yalnız bırakmadılar. ama birkaç sene sonra hepsinin tayini çıktı ve ben bir süre kendimle başbaşa kaldım. farklı imtihanlar yaşadım ve yine bu yüzden çevre değişikliğine gittim. gittiğim çevre şu an içinde olduğum, çalışmaktan büyük zevk ve tat aldığım vakıf. ben vakfa başlamadan önce kızlarım genç grubu ile işler yapıyordu onlar benden önce tanıyorlar ve çalışmalara katılıyorlardı dernekte lise dönemlerinde. bana "anne sen de gel eminim sana da iyi gelecek çok seveceksin" vs dediklerinde kendimi eve kapatıp dışarı ile iletişimimi aza indirdiğim günlerdi. hep erteledim. ve sonra dernekten ablaları (daha sonra hepsi ekip arkadaşım oldular) küçük kızımı ziyarete geldiler "abla bekleriz seni de muhakkak gel bak" diye söyleyince birgün büyük kızımla vakfa ziyarete gittik. haftada bir tefsir sohbetleri varmış ona davet ettiler ve gitmeye başladım ortam, arkadaşlar çok güzeldi. sonra vakıf çalışmalarında bizimle olur musun dediler. tabi çok isterim dedim yetim birimi, sonra buradaki ihtiyaç sahibi ailelerimizi baz alan il içi birimi, şu an farklı bir birim vs derken bu yılın sonunda beş seneyi devreceğim kısmetse. çok şey gördüm, çok hikaye dinledim, yüzlerce aile ziyareti, projeler, ailelerin maddi manevi sıkıntıları, çözüm yollarını arama, kermesler, resmi ziyaretler, yetim şenlikleri, atölye çalışmaları ve daha daha birsürü şey. eğer Allah katında değerli olursam, gerçekten içimden gele gele, seve seve, yüksek empati duygumla hareket ederek, inşallah riyadan uzak, bana kim olduğumu hatırlatan, ruhuma iyi gelen, kalbimi ve hafızamı diri tutan, sorumluluk ve kardeş olarak yapmakta yükümlü hissettiğim bu işlerle olurum. yoksa bende bir numara yok, bunlar da O'nun sayesinde. eğer bir vicdana, merhamet duygusuna sahipsem O'nun sayesinde, bana verdiği imtihan ve acı vesilesiyle. eşekten düşenin halinden eşekten düşen anlar hesabı. Allah var ettiği sürece yaralara melhem, bir derdin azalmasında küçük de olsa vesile, bir yetimin tebessümüne, bir annenin derdinin çözümüne ortak etsin yaradan beni. ne çok yazasım varmış zaten bu kadar uzun yazıyı da kimse okumaz kendi kendime biraz sohbet etmiş, geçmişi yad etmiş ve şu anıma şükretmiş oldum. elhamdülillahirabbilalemin. Allah'ım bin şükür.
22 notes · View notes
gezegen-gezginn · 2 years
Text
"Emre Aydın ünlü olmadan önce, üniversitede bir kızla aşk yaşar
Emre Aydın'ın ilk sevdiği kadındır.
Fakat her aşkta oldugu gibi, onların ilişkisinde de sorunlar vardır. Bir yandan şarkıcı olma hayali ve bu doğrultuda yaptığı çalışmalar bir taraftan da aşk ve okul hayatı..
Her üniversitelinin hemen hemen yaşadığı şeyler.
Amacı universiteden sonra sevdiği kadınla evlenip yuva kurmak sonra hayallerini kovalamak...
Ama kadın onu bırakıp başkasıyla evlenir okul biter bitmez.
Emre ok zülür, günlerce üzüntüden dışarı bile çıkamaz
Sonra herkes gibi " terkedilmenin acısını hafifletmek için, zaten pek de mühim degildin benim için" der gibisinden şu satırları besteler.
"Git gideceksen bekleme, farklı degilsin sende Gideceksen bekleme."
"Beş para eder mi varlığın ?
Ki yokluğun beni acıtsın "
Ama içi içini yer Emre'nin...Her tartışmalarında
Emre'ye, adam olmaz senden diyen sevgilisine yine besteyle cevap verir.
"Adam olmaz, dedin senden Adam nedir, dedim içimden Farketmezdi, değişseydim
Güvenseydim yada salıverseydim.
"Ve devam eder:
"Adam olmadı hala benden
Adam kölen olsun senin, ben olmam"
Aradan biraz zaman geçince ayrılığın ve yalnızlığın acısı Emre'yi sarmalar. İyice sevdiği kadından umudunu yitirince bu sefer sevdiği kadına bir gün pişman olacağını hatırlatır.
"Belki bir gün özlersin
Başka adamlarla
Başka şehirlerde "
Sevdiği kadının evliliğinden 2 yıl sonra Emre bu sefer bunları yazar ona:
"Evlenmişsin, nasıl oldu?
Bulabildin mi sonunda?
Hep anlattığın o meşhur huzuru"
Haberi yokmuş ve sonradan öğrenmiş gibi bir de bestesinde "miş"ekini kullanır. Burada da gururunu düşunüyor, oysa işin gerçeği tam tersidir. Emre sevdiği kadının evlendiğini ilk başından biliyordur.
Ünlü olunca, hayatı değişir. Para, şöhret ve hayatına giren yeni kızlar ona her şeyi unutturur.
Emre artık gününü gün ederken, her şeye sahipken, elini sallayıp ellisiyle birlikte olurken, bir gün huzurlu olmadığını fark-eder. Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin universitede sevdiği o ilk aşk kadar ona huzur vermediğini anlar.
Ve bunu da besteler.
"Hiç kimse olmadı senin gibi, olmayacak biliyorum"
Olmaz, olamaz
Aşk karın doyurmaz belki, ama aşksız da huzur olmaz."
(Erme Aydın.. hoşçakal)
youtube
Tumblr media
70 notes · View notes
bakbi3452 · 1 year
Text
Hayvanat Bahçemiz - Deve Kuşu
BakBi YapBi kanalından merhabalar. Etkinliklerle dolu bir video serimiz başladı. Etkinliklerimizi yaparken ilgili hikayelerimizi de sizler için seslendirdim. Umarım beğenirsiniz. 13. Bölüm – Deve Kuşu . . . Toplam 14 hayvanımız olacak. Etkinlik şunları içerecek; – metin – origami – her hayvanın sürpriz bir etkinliği -ayrıca her hayvan için QR kod ile hızlıca seslendirme bölümüne ya da…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sosyalblog · 2 years
Text
Kocamanbisite - Mega+ (4)
Hamilelik Sürecindeki Bilgi Kaynağınız Olan Kocaman Bi Site
Farklı konuları ele alan ve bunlarla alakalı oldukça yararlı paylaşımlar ve araçlar oluşturan sitede vakit geçirmek oldukça keyifli oluyor. Gebelik hesaplama bölümü titiz çalışmalar sonucu hazırlanmış ve her gün sayısız kullanıcı ve ziyaretçi tarafından kullanıyor. Hamilelik hesaplama da aynı şekilde fark yaratan bir kısım olarak öne çıkıyor. Hamilelik hesapla gerçek anlamda pratik ve faydalı bir bilgi kazanımı sağlıyor. Gebelik haftası hesaplama ise bayanların en fazla merak ettiği bir konuda, hızlı bir bilgi enjekte ediyor.
Kaç haftalık hamileyim soruları sürekli sorulur. Heyecanlı bir süreç olan bu aşamada, biraz da tereddütler yer alır. Site geniş kapsamlı bilgilendirici yönü ile hamile bayanların en önemli destekçisi oluyor. Doğum hesaplama hizmeti dahi alınabilecek bir siteden bahsediyoruz. Ayrıntılı gebelik hesaplama da diğer bir önemli kısım. Hamilelik hesaplama otomatik imkan sağlayan sitede, saymakla bitmeyen yararlar, bilgiler, keyifli içerikler, özel paylaşımlar bulunuyor. Sürekli olarak güncelleniyor ve demode bir site profilini asla sunmuyor.
2K notes · View notes
hamiraa · 2 months
Note
Cevabınız için teşekkür ederim. Namazda elhamdülillah sıkıntı yok ama benim endişem yaşayışla alakalı. Çok şükür müslüman bir aileye doğdum, temel erdemleri ve dine uygun yaşamayı öğrendim. Elimden geldiğince de uygulamaya çalışıyorum ama eksiklik var hissediyorum. Yaşıtlarıma bakıyorum, arkadaşlarıma bir taraf hiç önemsemiyor adeta unutmuş dinî. Diğer tarafta öyle güzel anlamış öyle güzel uygulamış ki hayatına düşünce tarzı, üslubu, hayalleri hepsi dinî bir bütün içinde. Fıkıh, siyer, Arapça, hadis ve sünnet gibi bir sürü konuda bilgili bende en basit, sık kullandıkları kelimede bile şaşırıp anlamını soruyorum.
Yani biraz da kendimi nasık geliştirebilirim ilmen, aslında sorum. Çünkü kendimi eksik hissediyorum ve nasıl doğruyu öğrenip bulacağımı bilmiyorum. Ailemin katkısı da var ama yeterli değil maalesef. Hem her şeyi onlardan beklemek de doğru olmaz, biraz da biz çabalamalıyız öğrenmek için. Mesela bazen insanları istemeden yargılıyorum, bu çok günah napıyorsun sen gibi ve içimden pek de hoş sözler geçmiyor ama bu bir müslümama yakışmayan bir davranış. En basiti bu, bundan nasık kurtulabilirim?
Şimdi anladım, siz deyince şöyle bi düşündüm ben nasıl başladım diye..Belki size yol gösterir diye kısaca bahsedeyim. Elhamdülillah, Rabbim bana 2017 yılında hidayeti nasip etti başladığım haldeki halimle şu anki halim arasında dağlar kadar fark var hamd olsun. Değişmeye niyet ettiğimde, yaklaşık 4 5 yıllık bir hedef koymuştum kendime, o da her sene farklı bir ilim dalında okumalar yapmaktı. İlk olarak tabii ki de ahlakımı düzeltmeme yardımcı olacak ilim dalından yani hadisten başladım ve o sene boyunca önce derleme daha sonra kaynak en sonunda da şerhli hadis kitaplarını okudum ki zaten şerhli okuduğunuzda size neredeyse her alanda kapı açılıyor ama şuna çok dikkat ettim mesela o anki hayatımda pratiğe dökemeyeceğim mevzuları okumadım, öğrenmedim ihtiyacım neyse ona binaen okumalar yaptım daha sonraki yıl akide ondan sonraki yıl fıkıh en son da tefsir okumaları yaptım, şu an da ise konu üzerine okumalar çalışmalar yapıyorum. Tabi bu arada arapçayı da devam ettirmeye çalışıyorum. Beni bu süreçte en çok geliştiren şey ise, öğrendiklerimi aktarmak oldu. İlk olarak arkadaşlarımdan başladım daha sonra ise farklı yaş gruplarındaki insanlarla devam ettim ve her gruptan farklı şeyler öğrendim. Hatta size şunu diyebilirim ki, bu sene önceki senelere nazaran çok az kitap okudum ama daha çok şey öğrendim çünkü insanlarla daha fazla iletişim halindeydim ve her insan bana kendinden bir şey sundu. Neyse hasılı kelam; uygulanabilir bir program hazırlayıp pes etmeden devam ettirebilmek çok önemli. Ve mümkünse bir arkadaş grubunuz olsa çok iyi olur. Mesela hep birlikte bir sure belirlersiniz herkes kendine göre çalışır ve o sureye kendi açısından bakar, size de anlatır ve böylelikle bir sureye farklı açılardan bakma imkanınız olur. Ya da belli başlı kitapların kritiğini yapmak vs. Rabbim yardımcınız olsun, hayrlı, faydalı olan ilme ulaşımınızı kolaylaştırsın. Selametle.
5 notes · View notes
nesepalamudu · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media
farklı dilleri konuşurken farklı kişilik özelliklerine büründüğümüz üzerine çalışmalar var and i think it's kinda accurate por que no 是真的
7 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Öğrencileri için tek başına buğday ekip, hasat yapıyor.
Manisa'nın Salihli ilçesinde okula ait 8 dönümlük araziye buğday ekip, yaz tatilinde tek başına hasat yapan okul müdürü Yakup Ateş (42), kazandığı geliri okula ve ihtiyaç sahibi öğrencilere harcıyor.
Bu yıl 3 ton buğday elde ettiğini belirten Ateş, "En güzel tatilim; yaptığım projelerin sonuç vermesi" dedi.
İlçe merkezine 10 kilometre mesafedeki Kabazlı Şehit İsmail Yavuz İlk ve Ortaokulu Müdürü Yakup Ateş, 2 yıl önce okula ait 8 dönümlük araziye buğday ekmeye başladı.
Yaz tatilinde buğday biçip, gelir elde eden Ateş, bu yıl da aynı uygulamaya devam etti.
Tek başına tarla sürüp, hasat yapan Ateş, kazandığı geliri okula ve ihtiyaç sahibi öğrencilere harcıyor.
11 KÖYDEN 245 ÖĞRENCİMİZ VAR'
Bu yıl 3 ton buğday elde ettiğini anlatan evli ve 3 çocuk babası Yakup Ateş, "2021 yılından beri okulumuzun bünyesinde olan bir arazimiz var.
Bu araziyi çocuklarımız için gönüllü olarak ekiyorum, biçiyorum.
Onlar tatillerini yaparken; ben de okulumuzu öğrencilere hazırlamak adına çalışmalar yapıyorum.
Tarlamızı ekip biçiyor, bu şekilde değerlendiriyoruz.
Bu tarladan minik de olsa gelen geliri, eylül ayında imkanı olmayan öğrencilerimiz için kullanacağız.
Onların kırtasiye gelirlerine harcıyoruz.
Farklı projelerde kullanıyoruz.
11 köyden 245 öğrencimiz var.
Okulumuzdaki öğrencilerimizin de maddi yeterlilikleri belli" dedi.
ÇOCUKLARIMIZ İÇİN ÇALIŞMAK, GÖREVİM'
Yaz döneminde evrak işleri dışında bir iş olmadığını belirten Ateş, "Hem okulumuza katkı sağlıyorum hem de zamanımı güzel geçiriyorum.
Ve bu şekilde mutlu oluyorum.
Ülkemizin geleceği olarak gördüğüm, geleceğimizin teminatı çocuklarımız için çalışmak; benim için bir görevdir.
Çalıştığım sürece mutlu oluyorum.
En güzel tatilim; yaptığım projelerin sonuç vermesi.
Çocuklar adına yaptığım projeler sonuç verince, onların mutluluklarını gördüğün an, kendimi en büyük tatili yapmış sayıyorum.
Bir eğitmenin en önemli amacı; çocukları vatana, millete ve bayrağa yakışır şekilde yetiştirmektir" diye konuştu.
32 notes · View notes