Tumgik
#fetö darbe girişimi
baybaykus · 14 hours
Text
Tumblr media
İktidarın Etki Ajan Yasası ile Emekli Generalleri TV'lerde susturmak istemesinin sebebi belli oldu!
E. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Türkiye'nin asıl sorununu canlı yayında açıkladı:
"Türkiye'de bir derin devlet vardır
ama bu Amerikan derin devletinin uzantılarıdır.
Millî bir derin devlet yoktur.
Derin millet vardır.
Türkiye'nin millî bir derin devleti olsaydı, 1970-1980 arasındaki olayları,
12 Eylül'ü ve diğer müdahaleleri ve
15 Temmuz'u yaşamazdık"
Habertürk'teki "Türkiye'nin Nabzı" programında Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını cevaplandıran Pekin'in değerlendirmelerinden bazıları şöyle:
"Türkiye'de silâhlı kuvvetler veya askerî öğrenciler içinden seçilen gençlere Seferberlik Tetkik Kurulu ve sonra da Özel Harp Dairesi'nde görev verilirdi.
Bunların kim olduğunu sadece
MİT bilirdi. MİT ise zaten CIA ile Ankara'da aynı binada altlı üstlü çalışırdı. Maaşlarını ABD verirdi.
Bu kadrolar içinden devşirilen insanları sonra ABD ve İngiliz istihbaratı Türkiye aleyhine kullandı.
Muammer Aksoy, Uğur Mumcu,
Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu gibi kamuoyunu uyarmaya çalışan değerlerin ortadan kaldırılmasında bu yapının rolü vardır.
Türkiye 12 Eylül'e bu kadrolar tarafından sürüklenmiştir.
Fetullah Gülen, Mehmet Şevket Eygi gibi isimler 1959'da bu yapı içinde görevlendirildi.
Görevleri, Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde komünizmle mücadele faaliyetleriydi.
12 Eylül'den sonra yakalanan
Fetullah Gülen'in serbest bırakılması için Genelkurmay Başkanı aradı ve serbest bırakıldı.
Bu tür insanların bir kısmı CIA tarafından devşirildi ve şimdi FETÖ dediğimiz istihbarat örgütü kuruldu."
***
Biz devletin ele geçirilmiş olduğunu
son 20 yıldır defalarca gündeme getirdik ama gerçekleri komplo teorisi diye gösteren gazeteciler de bu
yapının elemanıydı...
Devletin omurgası ele geçirilmişse, siyasi yapı bu işin dışında tutulabilir miydi? Siyaset de ele geçirilmiş olduğu için Türkiye 1952'den beri savrulmaktadır.
Biz bu konuyu yakın tarihte şöyle yansıtmıştık:
FETÖ'nün darbe girişimi ile ilgili değerlendirmelerin hiçbiri meselenin esasına girmiyor.
Bir defa 1960 darbesinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde ağını kurmuş bir örgütten, Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, Genelkurmay Başkanlarının ve MİT Müsteşarlarının haberdar olmaması mümkün değildir❗️
Soru şudur: Devlet bunu neden yaptı❓
Bülent Ecevit, ilk başbakanlığı sırasında, "kontrgerilla"nın varlığından tesadüfen haberi olduğunu söylemişti.
Özel Harp Dairesi Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu ise kendisine teminat vermiş, devletin siyasi partiler içinde de örgütlenme yaptığını, hatta çeşitli partilerden birçok milletvekilinin bu yapının üyesi olduğunu söylemişti.
Fetullah Gülen ve Müslüm Gündüz ise daha askerlik çağında iken 1960-61'de keşfedildiler.
İskenderun'da birlikte askerlik yaparken, eğitime alındılar.
Fetullah Gülen, askerlikten sonra da kendisi gibi bir "görevli" olan ve tahsili yeterli olmadığı halde Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı'na getirilen
Yaşar Tunagür'ün açtığı yolda ilerledi.
Türk Cumhuriyetleri'nde okullar açmak için ilgili ülkelerin devlet başkanlarına tavsiye mektuplarını Turgut Özal ve Süleyman Demirel yazdı.
Abdullah Gül de Dışişleri teşkilâtına cemaate yardımcı olmaları için talimat verdi.
Devleti yönetenler, bu işleri, kendi akıllarıyla yapmadı.
Devleti yönetenler, NATO'nun Gladio yapısı ile birlikte Türkiye'nin bütün istihbaratını avucunun içine almış olan ABD'nin taleplerini yerine getirdi!
Devlet, Abdullah Öcalan'ı nasıl kontrolden kaçırıp Türkiye'nin başına belâ ettiyse Fetullah Gülen'in de aynı şekilde bir bumerang gibi dönüp devleti vurmasına yol açtı!
***
Türkiye'nin, kuruluş ilkelerine sarılmaktan başka çaresi yoktur ama şimdiki yapılanma da FETÖ artıkları ve federasyonculardan oluşturuldu.
Bu da bir Amerikan-İngiliz ortak yapımıdır. Görevleri, Türk egemenliğini yıkmak ve Orta Doğu Birleşik Devletleri'ne zemin hazırlamaktır!
Çözüm milletin beynindedir,
başka yerde değil.
Kaynak: yenicaggazetesi.com.tr/derin-devlet-k…
4 notes · View notes
Note
Olay ne hangi adamlar
enes halefikan isimli "FETÖ" isimli örgüt elemanı olduğu düşünülen şahısa ait bir twitter hesabı bulundu. hesapta 165 bin tweet var ve her tweet ayrı bir muamma. okudukça beynin ağrıyor ve o kadar profesyonel şifrelenmiş ki yazılar şaşıp kalıyorsun. Bu hesapla ilgili daha önce üç kişi gözaltına alınıyor iddiaya göre ve üçü de serbest kalıyor.
-rus büyükelçisinin öldürülmesi, 15 temmuz darbe girişimi, ankara gar patlaması, vodafone arena patlaması, reina saldırısı, gaziantep düğündeki patlama, iyi partinin kurulması, deva ve gelecek partilerinin kurulması, " her şey güzel olacak" sloganı, kemal kılıçdaroğlunun 2023 cb adaylıgı, mansur yavaşın ankara büyük bb olması ve daha yüzlerce olayı önceden tweet atması gündeme gelmesine neden olmuş. aşırı ilginç bir hesap. "FETÖ'nün devletin birimlerine nasıl sızdığını milim milim öğreniyorsun. inanılmaz garip bir hesap. hesabı incelemek isteyen olursa, twitter.com/cennet_dunya
2 notes · View notes
bodrumhaberleri · 1 month
Text
FETÖCÜ Yusuf KOÇ ARANIYOR
50 sene boyunca Türkiye ve Dünyanın neredeyse tamamında bir örümcek ağı gibi büyüyüp evrensel tehlike oluşturan Fetö varlığını devam ettiriyor .15 temmuz darbe girişimi ile gercek yüzünü ortaya çıkaran Fetö zamanla uluslararası bir istihbarat örgütüne dönüştü.50 sene süren gizli hücre yapılanması ile Türkiye nin her tarafını, her kurum ve devlet yapısını bir örümcek agi gibi sarmalayıp ele…
0 notes
pazaryerigundem · 2 months
Text
Başkan Büyükkılıç: “Kayseri’den haykırılan, hainlere gereken dersi vermenin sesidir”
https://pazaryerigundem.com/haber/183683/baskan-buyukkilic-kayseriden-haykirilan-hainlere-gereken-dersi-vermenin-sesidir/
Başkan Büyükkılıç: “Kayseri’den haykırılan, hainlere gereken dersi vermenin sesidir”
Tumblr media
Demokrasi ve Millî Birlik Günü Anma Etkinlikleri’nde Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran Kayserililere seslenen Başkan Büyükkılıç, “8 yıldır bu meydanları doldurarak yüz binlerce insanın Kayseri’den haykırdığı ses, bu milletin sesi, Hakk’ın sesi, doğrunun sesi, hainlere gereken dersi vermenin sesidir. İyi ki varsınız Kayseri” dedi.
KAYSERİ (İGFA) – Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Kayseri protokolü ile birlikte Valilik ve Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde düzenlenen ‘15 Temmuz Milletin Zaferi Yürüyüşü’ ile ‘Demokrasi ve Millî Birlik Günü Anma Etkinlikleri’ne katıldı.
15 Temmuz 2016’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kalkıştığı hain darbe girişimi karşısında bir milletin bayrağına ve vatanına sahip çıkarak destan yazdığı 15 Temmuz’un 8’inci yıl dönümünde, tüm yurtta olduğu gibi Kayseri’de de çeşitli programlar ve etkinlikler gerçekleştirildi.
Bu kapsamda, Kayseri Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde ‘15 Temmuz Milletin Zaferi Yürüyüşü’ ve Türkiye’nin en büyük meydanlarından biri olan, 15 Temmuz 2016’da yüz binlerin doldurduğu Cumhuriyet Meydanı’nda Demokrasi ve Millî Birlik Günü Anma Etkinlikleri düzenlendi.
İlk olarak Başkan Büyükkılıç, il protokolü ve vatandaşlarla birlikte Kartal Şehitliği’nde başlayıp Cumhuriyet Meydanı’nda sonra eren yürüyüşe katıldı.
Yürüyüşün ardından Cumhuriyet Meydanı’nda Demokrasi ve Millî Birlik Günü Anma Etkinlikleri kapsamında saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirildi. 
Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından, şehitler için İl Müftüsü Yusuf Akkuş tarafından dua edildiği ve Kayserililerin yoğun ilgi gösterdiği etkinliğe Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın yanı sıra TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı, AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar, milletvekilleri, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Garnizon Komutanı Hava Tuğgeneral Haldun Taşan, AK Parti Kayseri İl Başkanı Fatih Üzüm, askeri erkân, emniyet mensupları, yargı mensupları, rektörler, ilçe belediye başkanları, müdürler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve oda başkanları ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Programda Kayserililere hitap eden Başkan Büyükkılıç, “Her birinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyor, bağrıma basıyor, alnınızdan öpüyorum” dedi.
8 yıl önce bu meydanlardan tüm dünyaya bu vatanın bölünmeyeceğini haykırdıklarını vurgulayan Başkan Büyükkılıç, “Bundan tam 8 yıl önce bu meydanları Kayseri’mizin yüz binlerce ay yıldızlı Türk Bayrağı’na, vatanına, milletine, devletine ve dinine bağlı insanlarının doldurduğunu, adeta Hakk’ın sesini haykırdığını, bu vatanın bölünmeyeceğini, bu bayrağın inmeyeceğini, bu ezanın dinmeyeceğini, bu selaların susmayacağını hep beraber haykırmıştık” diye konuştu.
Büyükkılıç, Kayseri’nin zalimlere o gece ‘dur’ dediğini anımsatarak, “Allah sizlerden razı olsun, sizler iyi ki varsınız. Siz sağduyunun sesisiniz, siz yerli ve milli anlayışın sesisiniz. Sizler olmazsanız bizler, Türkiye olmaz. El ele, gönül gönle vermek suretiyle hep beraber Kayseri’mizin vatan hainlerine karşı gür sesini haykırdınız, o karanlık geceyi aydınlatmak suretiyle zalimlere dur dediniz” ifadelerini kullandı.
“BU MİLLETİN SESİ, HAKK’IN SESİ, DOĞRUNUN SESİ”
Hainlerin hedeflerine ulaşamadığını vurgulayan Başkan Büyükkılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu nasıl bir anlayış ki bizim askerimizin o şanlı üniformasını giyen hainler, tanklarla, toplarla, Türkiye Büyük Millet Meclisi’mize, emniyet teşkilatımızın binalarına, değişik kurum ve kuruluşları hedef alarak, sivil vatandaşların üzerine tanklar sürerek, haince bu ülke insanlarını yok etmeye çalıştı. Allah’a şükürler olsun hedeflerine ulaşamadılar. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi koruyacağız, dayanışmamızı sağlayacağız, birbirimize sahip çıkacağız. 8 yıldır bu meydanları doldurarak yüz binlerce insanın Kayseri’den haykırdığı ses, bu milletin sesi, Hakk’ın sesi, doğrunun sesi, hainlere gereken dersi vermenin sesidir. İyi ki varsınız Kayseri’mizin güzel insanları.”
“KAYSERİ HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ TEK YUMRUK, TEK BİLEK”
TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı, AK Parti Kayseri Milletvekili Hulusi Akar ise Kayserili olmak ile iftihar ettiğini, Kayserililerle birlikte olmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşadığını kaydetti. Akar, “Kayseri her zaman olduğu gibi tek yumruk, tek bilek, Kayseri bizim. Tarihimize altın harflerle yazılan bir direnişi, özel, anlamlı ve önemli günü anmak için toplandık” dedi.
Kayseri Valisi Gökmen Çiçek de bundan tam 8 yıl önce hainlerin, memleketin istikbalini, geleceğini karartmak istediklerini, bu milletin yaşlısı, genci, çocuğu ile bir olduğunu, sokakları doldurduğunu, hainlere izin vermediğini anlattı. 
Başkan Büyükkılıç ve protokol, Emirgan Parkı’ndan başlayıp Cumhuriyet Meydanı’nda tamamlanan 15 Temmuz Milletin Zaferi Sancak Koşusu’nu tamamlayan sporcuların teslim ettiği ay yıldızlı sancağı sallayarak, Kayserilileri selamladı.
Konuşmaların ardından meydana kurulan dev ekranda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hitapları dinlendi.
Meydanda kurulan stantları da gezen Başkan Büyükkılıç, Kayserililerle kucaklaştı. Ayrıca, Kayseri protokolü ile birlikte Talas Paraşüt İndirme Alanı’nda gerçekleşen Bayrak Töreni programına katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, dünyadaki en büyük şanlı Türk Bayrağı’nı açan Kayserililerle birlikte ay yıldızlı bayrağın etrafında toplandı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
drakifakca · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
15 Temmuz hain darbe girişimi öncesinde mülga İstanbul Çekmece Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ve Genel Sekreterliğe bağlı kamu hastaneleri bünyesinde FETÖ/PDY yapılanmasını Sayın Cumhurbaşkanı'na, Sayın TBMM Başkanı'na, Sayın Başbakan'a, Sayın Sağlık Bakanı'na üç ayrı kez mektup göndermek mecburiyetinde kaldığımdan dolayı FETÖ/PDY Terör Örgütü Soruşturması kapsamında İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyeliği, İstanbul Çekmece Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ve 672 Sayılı KHK ile kamu görevinden uzaklaştırılmış, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 02.08.2016 tarih ve 2016/85532 nolu soruşturma dosyası kapsamında gözaltına alınarak savcılık sorgularının ardından Nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nce yurt dışına çıkış yasağı ve karakola imza atmak suretiyle adli kontrol hükümleri uygulanmış olan İhsan BAKIR tarafından asılsız iddialarda bulunduğum gerekçesiyle verilmiş olan disiplin cezaları ile görev yeri değişikliği tecziye işlemlerinin kaldırılması ve sorumlu kamu görevlileri hakkında adli ve idari işlem başlatılması talebi ile 24/10/2016 tarih ve 11853 sayı ile kayıt altına alınan 2016/4599 nolu başvuru neticesinde Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 24/04/2017 tarih ve 18745356-101.07.04-E.3778 sayılı; “Verilen disiplin cezaları ile görev yeri değişikliği işlemlerinin nesnel ve adil bir şekilde yapıldığı hakkındaki şüpheler ile Fetullahçı Terör Örgütü hakkında vuku bulan güncel gelişmeler göz önünde bulundurularak tecziye işlemlerinin hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden tekrar incelenilmesi ile hukuka ve hakkaniyete aykırılığın tespit edilmesi halinde, mağduriyetin giderilmesi ve bu mağduriyete sebep olan sorumlu kamu görevlileri hakkında adli ve idari işlem başlatılması” kararı, SAĞLIK BAKANLIĞI ve TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU aracılığıyle İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü 6. Bölge Kamu Hastaneleri Başkanlığı’na da gönderilmesine rağmen 15 Temmuz ihanet girişimi sonrasında göreve gelmiş olmalarına rağmen 6. Bölge Kamu Hastaneleri Başkanlığı’nca Kamu Denetçiliği Kurumu kararı ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadığını, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün 02/08/2021 tarihli ve 16453 sayılı yazısı ile öğrenildiğini 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün 8'inci sene-i devriyesi vesilesiyle tarihe kayıt düşmek adına tekraren üzülerek ifade etmek istiyorum.
0 notes
gundemarsivi · 4 months
Text
Tumblr media
Necip Hablemitoğlu
✍🏻 Serdar Yılmaz
https://www.gundemarsivi.com/necip-hablemitoglu/
“O, Bir Fırtına Kuşuydu”…
Evli ve iki kız çocuğu babası olan Necip Hablemitoğlu Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak çalışmalar yapmıştır. Orta Avrupa ve Balkanlar’da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve Türk şehitlikleri konularında alan çalışmaları yürütmüş, ve bu konularda çeşitli projelerde aktif rol almıştır. Çalışma alanına ilişkin çok sayıda kitap ve makalesi bulunan Hablemitoğlu, öldürüldüğü 18 Aralık 2002 tarihine kadar Ankara Üniversitesinde doktor öğretim görevlisi olarak yirmi yıl süresince Atatürk ilkeleri ve devrim tarihi derslerini verdi. Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu ile evli, Kanije (Kanije, Osmanlı devletinin en batıdaki kalesi) ve Uyvar (Uyvar, Osmanlı’nın en kuzeydeki kalesi) adında iki kız çocuk babası idi.
Cemaat’in Emniyet’e sızdığını ilk onlar fark etti. Raporlar hazırladılar, kitaplar yazdılar, soruşturmalar başlattılar, davalar açtılar… Karşılığında başlarına gelmeyen kalmadı. İftiralara maruz kaldılar, tehdit edildiler, mesleklerinden uzaklaştırıldılar, hatta öldürüldüler! FETÖ davasının iddianamesine, onların yıllar önce başlattıkları mücadele de dahil edildi…
Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 günü Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi dersini verdikten sonra aracına binip Ankara Üniversitesinden ayrıldı.
Evinin bulunduğu Çankaya’daki Portakal Çiçeği Sokağı’na vardığında hava kararmıştı. Dışarı adım attığı anda arkasından yaklaşan bir el, kafasına ve ensesine iki kez ateş etti.
Saldırganlar iz bırakmadan kaçtı. Cesedin başında ağlayanlar içindeki en dikkat çeken isim, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) savcısı Nuh Mete Yüksel‘di. Mikrofonlar uzatılınca; “Çok büyük bir vatanseverdi. Kendisini feda etti” dedi.
Hablemitoğlu ve Yüksel’in tanışmaları, cinayetten üç yıl öncesine, Gülen Cemaati’ne açılan soruşturmaya uzanıyordu.
“Başka Türkiye yok” diyerek yola çıkmış ve bunun bedelini canıyla ödemiş gerçek bir vatansever Necip Hablemitoğlu, “Köstebek” kitabında devlet kademelerindeki örgütlenmeleri, devletin nasıl ele geçirildiğini, devlet-paralel devlet çekişmelerini ve açacağı sonuçları kuşkuya yer bırakmadan belgelerle ispatlıyor.
Hablemitoğlu, Cemaat tehdidini anlattığı ‘Köstebek‘ isimli kitabını yazarken PKK’lı olduğu iddia edildi, hakkında davalar açıldı, evi basıldı, telefonları dinlendi, tehdit mektupları aldı. Fakat o, geri adım atmayacak denli yürekliydi. ‘Köstebek‘te şöyle yazmıştı:
“Her gerçek kamu görevlisinin mağdur olma pahasına elini taşın altına koyması; devletimizin, tam bağımsızlığımızın geleceği açısından canının yanmasını, bedel ödemesini göze alması gerekiyor. Çoğunluk seyrettikçe, mücadele eder gibi yaptıkça, Fethullah Gülen’den, Müslüm Gündüz’den, Metin Kaplan’dan daha cesur ve namuslu olmadıkça, daha çok Asteğmen Kubilaylar, Uğur Mumcular, Ahmet Taner Kışlalılar, Bahriye Üçoklar, Muammer Aksoylar aramızdan yitip gidecekler.”
Yıl 1925: Büyük Atatürk, genç Cumhuriyetin yurttaşlarına ve dış ülkelere şu tarihi mesajı veriyordu: “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz…”
Yıl 2002: Dr. Necip Hablemitoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olma yolunda, devrimlerden dönüş sürecinin sancılarını yaşıyor…”
Şeriat, iktidarı, parayı, her türlü gücü ele geçirmenin sadece simgesel, klişeleşmiş adı. Mürtecilik yani gericilik de artık salt dinsel anlamda kullanılmıyor. Bunlara karşı olmak, onaylamamak artık yetmiyor…
Necip Hablemitoğlu’nun yazdıkları, tespitleri ilgili kurumlarca ciddiyetle dikkate alınsaydı, hak ettiği değeri görebilseydi ne Cumhuriyet kaybederdi ne de ülkemiz. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonuçları gibi, nice yaşadığımız olaylar yaşanmazdı. Ülkeyi yönetenler beka tehlikesinden bahsediyor, bu tehlike de olmazdı.
Akıllı insanlar tarihten ders alır, her şey yaşanarak öğrenilmez.
Necip Hablemitoğlu‘nun Değerli Eşi Şengül Hablemitoğlu‘nun ifadesiyle “O, bir fırtına kuşuydu, en ağır rüzgarda bile, rüzgara karşı uçtu…”
Serdar Yılmaz
0 notes
hetesiya · 9 months
Text
Siz dine karışırsanız, din de size karışır… – Özgür Üniversite
Siz dine karışırsanız, din de size karışır…
Fikret Başkaya
Bütçe görüşmelerinde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, “sizin tarikat-cemaat dediğinize biz STK diyoruz” demesiyle, laiklik tartışma gündemine gelir gibi oldu… Diyanet İşleri Başkanlığı  3 Mart 1924’de Şeriyye ve Evkaf Vekaletinin yerini aldı. 1924 Anayasası’nın 2. maddesinde: “Türkiye Devletinin dini, dîni İslamdır” deniyordu. 1928 yılında yapılan değişiklikle ‘Devletin Dini İslamdır maddesi anayasadan çıkarıldı… İlerleyen dönemin anayasalarında da (1961, 1982) laiklik maddesi yer almaya devam etti…
Bir ilkenin, bir şeyin anayasada ve yasalarda yer alması, onun gerçek dünyada reel bir karşılığı olduğu anlamına gelmez… Nitekim, 1982 cunta anayasanın ikinci maddesinde: Türkiye Cumhuriyeti ‘demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” deniyor… Geride kalan dönemde bunların her birinin gerçek yaşamda ne kadar karşılığı vardı?.. Eğer tevatür edildiği gibi ‘hukuk devleti’ olsaydı devlet onca zamandır bu kadar katliam yapabilir miydi? Eğer ‘demokratik’ olsaydı Türkiye bu günkü sefil hallerde olur muydu? En temel insan hakları ayaklar altına alınır mıydı? Düşünce suçu diye bir şey olur muydu? ‘Soysal olsaydı’ insanlar açlık, yoksulluk ve işsizlikle, çaresizlikle cebelleşir miydi?
Laikliğin bir tanımı var: ‘Devlet hiçbir dinî işlev görmeyecek, din de siyaset alanının dışında kalacak, politika alanına burnunu sokmayacak’… Diyanet İşleri Başkanlığı gibi devasa bir kurum devletin göbeğinde yerini almışken, hala laiklikten söz edilebilir mi?.. Aslında söz konusu olan da ‘başkanlık’ değil, ‘bakanlık’… Din Bakanlığı… Örgüt yapısı bakanlıklarınkinden farklı değil… 1924 Anayasasından ‘devletin dini İslam’dır’ maddesinin çıkarılmasının reel bir karşılığı yoktu… Benim ilk nüfus cüzdanımda “Dini İslam, mezhebi Hanefi” yazılıydı… Laik bir rejimin insanların diniyle-imanıyla, inancıyla ne ilgisi olabilir? Türkiye’de geçerli olan “Türk-İslam Sentezi” denilendir… Din her zaman politikaya karışmaya devam etti…Tabii politika da dine… En büyük tarikat/cemaat Diyanet İşleri Başkanlığıdır…
Laiklik sadece devletin, siyasi otoritenin tüm dinler ve inançlar karşısında ‘eşit mesafede durması’ değil, ne surette olursa olsun dine bulaşmamak, ‘karışmamak’, müdahale etmemeyi varsayar…
O halde sadede gelebiliriz…  Türkiye’de laikliğin neden hiçbir zaman gerçek bir varlığı olmadı? Türkiye’nin egemenleri, mülk sahibi sınıflar, sadece uyduruk resmî ideolojiye dayanarak yönetemeyeceklerini biliyorlardı… Dini yardıma çağırmak zorundaydılar ve çağırdılar… Dinin devlet aygıtına daha çok nüfuz etmesinin bir nedeni de ABD faktörüydü… ABD- NATO cephesinin dini ,toplumsal uyanışın, demokrasinin ve sosyalizmin önünü kesmenin aracına dönüştürmek gibi bir planı vardı… Türkiye 1945 sonrasında ama asıl 1952 de emperyalist bir askeri saldırı paktı olan NATO’ya üye olmasıyla din devlet aygıtına daha çok sokuldu… Süreç 1980 NATO’cu darbe sonrasında daha da hızlandı… 2002’de Politik İslamcı AKP’nin iktidara taşınmasıyla da zirve yaptı… AKP iktidarı bidayette şimdilerde FETÖ’ denilenle bir ittifaktı… 2010’dan sonra aralarında sürtüşme başladı, 2016 da da FETÖ’cü darbe girişimi denilenle de son buldu ama AKP darbe girişimini bir fırsata çevirerek devlet aygıtını baştan sona dizayn etmeyi başardı… Elbette “FETÖ’den boşalan yer de başka tarikat ve cemaatler tarafından doldurulmak kaydıyla… Şimdilerde Türkiye’deki rejim ‘ İslam soslu faşizm manzarası arz ediyor… Siz anayasada yazılana bakmayın…   
Geride kalan dönemde Türkiye’de din, burjuva partilerinin seçimi kazanma araçlarından biriydi… Ama asıl amaç sosyal uyanışın, demokratikleşmenin, sosyalist mücadelenin önünü kesmekti… Din o için araçlaştırıldı… Tarikatların ve Cemaatlerin devlete sızdığı bir vakıa ama hep sızan sorun ediliyor da sızdıranın dahli hiçbir zaman ilgi ve kaygı konusu yapılmıyor…
Diyanet İşleri Başkanlığının 2024 yılı bütçesinden aldığı pay 79 milyar 557 milyon 847 bin TL… 6 Bakanlığınkinden fazla… Geçen yıla göre %151 artış var… İstediğinde daha çok kaynağı kullanmanın önü açık olmak kaydıyla… 211 bin 164 personeli var… Devlet aygıtı içinde bir din ordusu…
‘Laik demokratik’ dedikleri Türkiye’de 87 bin 806 cami var… Nüfusu yaklaşık aynı olan İran İslam Cumhuriyetinde 48 bin cami var… Ve cami inşaatları hız kesmeden devam ediyor… Okul sayısı da 70 bin 393… Bu rakamlar size bir şey ifade ediyor mu?
Öyle laik bir ülke ki, bir mezhebin finansmanı için 85 milyondan vergi alınıyor… Ve sadece Sünni Müslümanlara ‘hizmet veriyor’… Bu ülkede herkes Sünni Müslüman mı? Farklı inançlar yok mu, dini farklı yorumlayanlar, Aleviler, ateistler, bir dinî inancı olmayanlar yok mu?
Devlet aygıtının tüm gözeneklerine ‘sızdırılan’ Cemaat-Tarikat denilenlere gelince, bu yapılanmalar, dini servete el koymanın aracına dönüştürüyorlar… Tarikat ve Cemaat Liderleri müritlerini köleleştiriyor… Düşünme yeteneklerini dumura uğratıyor… Yurttaş olmalarının önünü kapatıyor… Söylemleri başka olsa da asıl yapılan dini özel çıkarlar için araçlaştırmak,  din kisvesi altında zenginleşmek… Tarikattan-Cemaatten çok, büyük kapitalist holdinglere dönüşüyorlar… Büyük servetlere sahipler… En önemli kozları Batılı düşünce ve yaşam tarzlarına yönelik itirazları ama Batı karşıtlıkları da bir ikiyüzlülükten ibaret… Elbette Batı Düşüncesi ve yaşam tarzı da eleştiriyi hak ediyor ama onu bir zenginleşme aracına dönüştürmemek kaydıyla! Retorik öyle olsa da Batı’nın ürettiği ne varsa kullanmakta acele ediyorlar ve asla bir sakınca görmüyorlar… Velhasıl ikiyüzlülük istisna değil, kural…
O halde laikliği tartışmaya var mısınız?
0 notes
ozel-buro · 11 months
Text
FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI /// YEDİNCİ YILDA GÜLEN'İN 'DİZİNİN DİBİNDEN' GELEN İTİRAF : "İÇ İMİZDEN BİRİLERİ GÜLEN'İ AKAR'IN DARBE YAPACAĞINA İNANDIRDI"
YEDİNCİ YILDA GÜLEN’İN ‘DİZİNİN DİBİNDEN’ GELEN İTİRAF : “İÇİMİZDEN BİRİLERİ GÜLEN’İ AKAR’IN DARBE YAPACAĞINA İNANDIRDI” 2021’de kaleme aldığı “Cemaat İçeriden Adım Adım 15 Temmuz’a Nasıl Sürüklendi” başlıklı uzun yazı dizisi nedeniyle ‘Cemaatin övündüğü gazeteci’ den ‘Cemaat haini gazeteci’ ye dönüşen Ahmet Dönmez’in yazdıkları, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Fethullah Gülen’e en yakın isim…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
elazigsurmanset · 1 year
Text
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Mesajları
Tumblr media
15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin üzerinden 6 yıl geçti. 251 kişinin hayatını kaybetmesi ve 2 binden fazla kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan darbe girişimi, Türkiye’nin yakın tarihi açısından ‘en sıra dışı’ ve ‘en korkunç’ gecelerinden biri olarak kayıtlara geçti. Elazığ il protokolü de şanlı 15 Temmuz zaferinin yıl dönümünde mesajlarını yayımladı. Elazığ Valisi Dr. Ömer Toraman’ın 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü mesajı şu şekilde; “Türk milletinin yeniden dirilişinin ve şahlanışının destanı olan 15 Temmuz, vatanımızın bölünmez bütünlüğünün, milletimizin azim ve kararlılığının, milli birlik ve beraberliğinin bütün dünyaya bir kez daha gösterildiği tarihi bir gündür. Bugün milletçe hem hüznü hem de büyük bir onur ve gururu aynı anda yüreğimizde hissediyoruz. 15 Temmuz gecesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile meydanlara inerek güvenlik güçlerimizin yanında yer alan Milli İrade Kahramanları hain darbe girişimini dünyada eşine az rastlanır bir mücadeleyle bertaraf etmiştir. Tarih boyunca bu iradeyi test etmek isteyenleri milletimiz, imkân ve şartlar ne olursa olsun mutlak bir hezimete uğratmıştır. Türkiye karanlık bir geceden aydınlık bir güne uyanırken tüm dünya mazlumlarına da umut ışığı olmuştur. Türkiye Yüzyılının Kahramanlarının verdiği bu büyük destansı mücadele asla unutulmayacak ve daima hatırlanmaya devam edecektir. Devletimiz, aziz milletimizden aldığı güçle ülkemizin bekasına, birliğine, huzuruna ve geleceğine kast eden tüm hain odaklara karşı mücadeleden asla taviz vermeyecektir. Bu duygu ve düşüncelerle 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde demokrasi destanı’ nı yazan bütün kahramanlarımızı gönülden yâd ediyor, şehitlik mertebesine ulaşan aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor; gazilik şerefine erişen kahramanlarımıza sağlık ve sıhhat diliyorum” MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver’in 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü mesajı şu şekilde; Öncelikle Vatanını ve milletini müdafaa eden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Türk milleti gazi bir millettir. 'Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim' diyen soylu iradeyi teslim alacak güce henüz dünya üzerinde tesadüf edilmemiştir. Nice ateş çemberleri yarılarak bugünlere ulaşılmıştır. 7 yıl önce Türkiye işgal edilecekti. Az kalsın emek emek bugünlere gelen Türkiye Cumhuriyeti tarih sahnesinden silinip gidecekti. Milli birlik ruhu FETÖ'yu durdurmuştur. Özlemini çektiğimiz kardeşlik duygusu ayağa kalkarak, hainliğin önü perdelenmiştir. FETÖ Türkiye tuzak kurmuştur. 'Vatanı koruyoruz' bahanesiyle ihanet etmenin alt yapısını oluşturmuş müdahale için uygun zamanı kollamıştır. Dolayısı ile, 15 Temmuz'dan ibret almak lazımdır. Siyasi düşüncesi parti aidiyeti ne olursa olsun herkesin ortak gayesi Türkiye'nin varlığı bağımsızlığı üzerinde mutabakat sağlamak olmalıdır. Devletin ve milletin bekası her türlü arayışın önündedir. Samimiyet ve inançla vurgulamak isterim ki etrafımız kuşatılmışken siyasi çekişmeler en çok uzak durmamız gereken mayınlı alanlardır. Türk milleti 15 Temmuz akşamından itibaren nasıl kucaklaşıp demokrasinin namusunu müdafaa ettiyse ülkenin istikbalini de müdafaa edecektir. İşte Cumhur İttifakı ruhu buradan doğmuştur. Türk vatanını kutsal kabul edecek şekilde iç ve dış mihraklarla karanlık ilişkinin olmadığı aydınlık ve temiz fikri yapıya sahip büyük bir ülkeyiz. Ve bu ilelebet devam edecektir. Bu düşüncelerle Aziz Şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, Tüm halkımızın Demokrasi ve Milli Birlik Gününü kutluyorum” Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü mesajı şu şekilde; “15 Temmuz ihaneti, tarihimiz boyunca yaşadığımız en karanlık ihanettir. İçimizdeki hainlerin; yurt dışı uzantılarıyla birlikte milli irademizi, vatanımızın ve milletimizin bölünmez bütünlüğünü hedef alan hain kalkışması, tarihi destanlarla dolu aziz milletimizin şanlı direnişiyle geri püskürtülmüştür. Vatan topraklarının dört bir yanında milletimiz tek yürek Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla kıyama kalkarak, istiklal ve istikbaline sahip çıkmıştır. Bu şanlı direniş tarihe altın harflerle yazılırken, milletimizin istiklaline ve istikbaline karşı her türlü girişime canıyla kanıyla fırsat vermeyeceğini bir kez daha haykırmıştır. Yüz yıl geçse dahi tıpkı Çanakkale ruhu gibi 15 Temmuz ruhunu nesilden nesile taşıyacak, yaşadığımız ihaneti unutmayacak, unutturmayacağız. Aziz milletimizin destansı bir kahramanlık sergilediği 15 Temmuz destanının 7. yıl dönümünde başta 15 Temmuz şehitlerimiz olmak üzere tüm kahraman şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyor, kahraman gazilerimize de şükranlarımı sunuyorum” Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş’ın 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü mesajı şu şekilde; Bugün, devletimizin bekası için aziz milletimizin topyekûn kararlılığıyla attığı cesur adımlar neticesinde kazanılan ve bir kahramanlık haline gelen destansı mücadelenin yedinci yıl dönümü. Terör örgütü FETÖ’ye bağlı vatan hainlerinin teşebbüs ettiği 15 Temmuz hain darbe girişimi; ülkesine, demokrasisine, anayasal düzenine, özgürlüğüne ve ‘Güçlü Türkiye’ idealine sahip çıkan aziz Milletimizin cesaret ve feraseti ile bertaraf edilmiştir. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü milli iradenin milli birlik ve beraberliğimizin kuruluş ruhuyla yeniden inşa edildiği kutlu bir zaferin dönümüdür. Bu zafer şehit ve gazilerimizin üstün cesareti gazi milletimizin büyük fedakârlıklarıyla elde edilmiştir. 15 Temmuz 2016’da vatanın ve milletinin istiklal ve istikbali için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla birlikte genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle sokağa çıkan milletimiz, kendilerine doğrultulan silahlara ve üzerlerine sürülen tanklara gereken cevabı vermiş, bağımsızlığı için tek yürek olmuştur. Aziz milletimiz bin yıllık şanlı tarihinin her aşamasında istiklal mücadelesinden asla taviz vermeyerek hür ve onurlu yaşamıştır. Gerek kurduğumuz devletler ve inşa ettiğimiz medeniyetler gerekse geliştirdiğimiz kültür ile bağımsız bir topluluk olarak hayatımızı sürdürmek milletçe kadim şiarımızdır. Bu vesileyle 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Gününü kutluyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, o zafer gecesinde şahlanan gazilerimize ve tüm vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum” Yeniden Refah Partisi Elazığ İl Başkanı Ömer Ateş'in 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü mesajı şu şekilde; "Darbe girişiminin açığa çıkmasının ardından,  hiç tereddüt ve endişe yaşamadan, şehrin meydanlarına akın edip tanklara, uçaklara, helikopterlere ve namlulara gövdelerini siper eden bu milletin evlatları, tarihin en büyük destanını yazmıştır. Tarihin en hain darbesine karşı yine dünyanın en şanlı kahramanlığıyla karşı duran 252 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyor, o gecede yaralanan ve şehit olma pahasına tankların altına yatan vatan evlatlarına şükranlarımı sunuyorum" Diyanet-Sen Elazığ Şube Başkanı Yusuf Eker’in 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü mesajı şu şekilde; Milli iradeyi ipotek altına almaya çalışan, demokrasimize, geleceğimize karşı girişilen hain darbe kalkışmasının üzerinden 7 yıl geçti.  Milletin birlik ve beraberliği manevi ruhu sayesinde bu hain kalkışmadan kurtulan milletimiz 15 Temmuz’u asla unutmayacak, unutturmayacaktır. O gece Çanakkale Ruhu ile vatanına,  istiklaline, istikbaline sahip çıkan bu millet Hakk’a ve halka rağmen bu ülkede darbe yapılamayacağını hep birlikte hainlere ve tüm dünyaya göstermiştir. O gece salaları ile gök kubbeyi inleten din görevlerimiz,  hainlerin, jet, top, tüfek seslerini bastıran milletimizin manevi gücü, manevi kahramanları olmuştur. 15 Temmuz, hiçbir hak, hukuk ve ahlakta sınır tanımayan, çıkarları uğruna her şeyi göze alan FETÖ ihanet şebekesi; millî ve manevi değerlerimizi istismar ederek, dinî vecibelerimizi çıkar aracına dönüştürerek, milletin merhametini sömürerek, kökü dışarıda derin bağlantılarından aldığı talimatla büyük bir ihanete girişmiş, kendi milletine namlu doğrultmuş, kendi ülkesini işgale yeltenmiştir. O gecenin manevi kahramanları hiç şüphesiz tarih boyunca vatana, millete bayrağa yapılan her saldırı da ön saflarda yer alan din görevlilerimizdi. 15 Temmuz gecesi Diyanet İşleri Başkanımız nezdinde Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet-Sen  öncülüğünde gök kubbeyi inleten salaları ile hainlerin, jet, top, tüfek seslerini bastıran, darbeye karşı duran milletimize en büyük manevi kuvvet olan din görevlilerimize ve camiamıza teşekkürü bir borç biliyoruz. O gece  Hakk’a ve halka rağmen bu ülkede darbe yapılamayacağını hep birlikte hainlere ve tüm dünyaya göstermiş olduk. Dünyanın dört bir yanında masumların ve mazlumların duasını alırken, küresel odakların ve iş birlikçilerinin yüreklerine korku saldık. Dünyanın unuttuğumuzu sandığı tarihsel misyonumuza duygu olarak yeniden döndük, misyonumuza sahip çıktık, hiçbir denklemin bizi hiçe sayamayacağını şehitlerimizin kanı, gazilerimizin cesareti, milletimizin dirayetiyle ortaya koyduk. Diyanet-Sen olarak, özlük mücadelesini özgürlüğümüzden bağımsız düşünmedik. Emeğimizin hak ettiği değeri alacağı tek yerin vatanımız olduğunu hiç unutmadık. Alın terimizi de kanımızı da damlatacağımız tek yerin bu topraklar olduğu düşüncesinden hiçbir zaman sapmadık. Örgütlü olmanın hakkını vererek, üyemizi de ülkemizi de korumayı en büyük ödev ve görev belledik. Şehit düştük, gazi olduk ama ‘bekleyip görelim’ demedik; demokrasi nöbetlerinde de milletimizle kol kola olduk. 15 Temmuz’da verilen mücadele bağımsızlığımızın destanıdır. 15 Temmuz’da, Çanakkale’de koyun koyuna yatan şehitlerimizin miras bıraktığı birlik ve beraberlik milletimizi tek bir gövdeye dönüştürmüş, istikbalin istiklalden geçtiği kayıtlara bir kez daha düşmüştür. Diyanet-Sen olarak, tarihin hangi kesitinde, dünyanın neresinde olursa olsun, tüm darbeleri ve darbecileri lanetliyoruz. Bütün vesayet düzenlerini, milletin iradesine ipotek koyan anlayışları ve arayışları tartışmasız reddediyoruz. Milletimizin güçlü iradesiyle atlattığımız bu büyük badirelerden sonra yeni ufukları görmenin, yeni umutları menzil edinmenin vaktidir, diyoruz. Çocuklarımızın ve gençlerimizin benliğinin bu tarihî bilinçle donanmasının, kimliğinin 15 Temmuz cesaretiyle neşvünema bulmasının geleceğimiz için en büyük tahkimat olduğuna inanıyor, tarihinden beslenmeyen bir neslin atide kaybolacağını düşünüyoruz. Hesapları kirli, elleri kanlı darbeci hainleri bir kez daha lanetliyor, şehitlerimizi minnetle yâd ediyor, gazilerimize sağlıklı uzun ömürler diliyoruz” Read the full article
0 notes
haber71net · 1 year
Link
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde şehit düşenler, kabirleri başında dualarla yad edildi. HABER: YAKUP ÖZCAN FETÖ darbe girişimi sırasında Gölbaşı Özel Harekat ... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
goceciblog · 1 year
Text
"Türkiye ve Türk Milliyetçiliği aşkı ile"
15 Temmuz 2016, Türkiye’nin en uzun ve en karanlık günlerinden biriydi. TSK içindeki FETÖ üyesi hainlerin kalkışması, milletin sağlam iradesi ile önlenirken, darbe girişimi 22 saatte bertaraf edildi. Vatan için gözünü kırpmadan canını feda eden bütün şehitlerimiz ruhları şad olsun. Gazilerimizin gazaları muzaffer olsun.
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
nekadarhaber · 1 year
Text
Bakan Yaşar Güler'in 15 Temmuz'da yaşadıkları ortaya çıktı
Tumblr media Tumblr media
Bakan Yaşar Güler'in 15 Temmuz'da yaşadıkları ortaya çıktı Saygı Öztürk, yeni kabinede Milli Savunma Bakanı olarak görevlendirilen Yaşar Güler'in Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki FETÖ yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'da düzenlenen darbe girişimi sırasında yaşadıklarını okurlarıyla paylaştı. Güler, o dönem Genelkurmay 2. Başkanı olarak görev yapıyordu. Kalkışma sonrası Hulusi Akar'ın yerine Genelkurmay Başkanı olarak atanmıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ikinci turda yüzde 52.18'le kazandığı cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından da yine Akar'ın yerine Milli Savunma Bakanlığı'na getirildi. Akar ise siyasi yaşamına AKP Kayseri Milletvekili olarak devam ediyor. Öztürk'ün 'Kod Adı Mürted' adlı kitabından alıntıladığı yazısında, Güler'in 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında yaşadığı olaylar şöyle anlatılıyor: 15 Temmuz 2016 saat 21.25 civarıydı. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in odasına 12 asker girdi. Elleri silahlı olan askerler, "Yere yat, yere yat" diye bağırıyorlardı. Odada sessizlik oldu. Yaşar Paşa, askerlere "Siz kimsiniz?" diye sordu. Askerler yine "Yere yat" diye bağırıp üzerine saldırdılar. Yaşar Paşa üzerine saldıran askerlerden birisini kolundan tutup fırlattı. Asker yere düştü. Yaşar Paşa'nın üzerine çullandılar ve yerde yüzükoyun yatırdılar. İçlerinden biri yerde yatan komutanın kafasına ayağıyla bastı. Ellerini arkadan bağladılar ve Güler'in ağzını da bantladılar. O vaziyette dururken sivil giyimli biri sırıtarak "Komutanım merak etmeyin bu bir tatbikat" dedi. Söyleyen emir subayı M.A. idi. Askerler Güler'i koluna giren askerlerle sürükleyerek üç kat aşağıya indirdiler. Araçla helikopterin bulunduğu yere gittiler ve Güler helikoptere bindirildi. Helikopter havalandı ve Akıncı Hava Üssü'ne getirildi. Güler, burada elleri ve bacaklarındaki plastik kelepçeleri kesilerek serbest bırakıldı. Bu olayların ardından Güler, "Kod Adı Mürted" adlı kitabında yaşadığı tüm detayları anlattı ve darbe girişiminin gerçekleştiği gece yaşadığı korku dolu anları okurları ile paylaştı. Güler, kitabında darbe girişimi öncesinde ve sonrasında yaşadıklarını da anlatarak o gece yaşananları tüm gerçekliğiyle ortaya koydu. Read the full article
0 notes
pusancatholic · 2 years
Text
CHP’li Özel’i Manisa’da FETÖ “parlatmış”
CHP’li Özel’i Manisa’da FETÖ “parlatmış”
17/25 Aralık kumpasında FETÖ’cülerin sözcüsü olarak hareket eden ve 15 Temmuz hain darbe girişimi döneminde kapatılan FETÖ medyalarına giderek sahip çıkan Özel’in, Manisa’dan Ankara’da milletvekilliğine uzanan hikayesinde kapıları açan kişinin FETÖ Manisa imamı olduğu ortaya çıktı.Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 2016’da ifade veren Enis Uludemir, FETÖ’nün özel…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bodrumhaberleri · 2 months
Text
Muğla'da düzenlenen bisiklet yarışına 41 ilden 274 sporcu katıldı
Muğla Valiliği, Muğla Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce düzenlenen 15 Temmuz Şehitlerini Anma Ulusal Bisiklet Yol Yarışı’na, 41 ilden 274 sporcu katıldı. Tura katılan 274 sporcu, bisikletleriyle valilik önündeki Cumhuriyet Meydanı’nda toplandı. Muğla’da başlayan etapta bisikletçiler, 60 kilometrelik yolu yaklaşık 2 saatte aşarak, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında…
0 notes
pazaryerigundem · 2 months
Text
ERÜ’de '15 Temmuz Milletin Zaferi ve FETÖ Terör Örgütü' konulu konferans
https://pazaryerigundem.com/haber/183461/erude-15-temmuz-milletin-zaferi-ve-feto-teror-orgutu-konulu-konferans/
ERÜ’de '15 Temmuz Milletin Zaferi ve FETÖ Terör Örgütü' konulu konferans
Tumblr media
“15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” etkinlikleri kapsamında Erciyes Üniversitesi (ERÜ) tarafından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Demir’in konuşmacı olarak katıldığı “15 Temmuz Milletin Zaferi ve FETÖ Terör Örgütü” konulu konferans düzenlendi.
KAYSERİ (İGFA) – Turizm Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa; Vali Gökmen Çiçek, AK Parti Kayseri Milletvekilleri Ayşe Böhürler, Sayın Bayer Özsoy, Garnizon Komutanı Hv. Plt. Tuğg. Haldun Taşan, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, Kayseri İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Hakan Dedebağı, AK Parti İl Başkanı Fatih Üzüm, ERÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Oktay Özkan, Prof. Dr. M. Hakan Poyrazoğlu ve Prof. Dr. Hakan Aydın, İl Emniyet Müdürü Atanur Aydın,  ERÜ Genel Sekreteri Prof. Dr. İbrahim Narin, ERÜ Genel Sekreter Yardımcıları Doç. Dr. Afşın Alper Cerit ile Zafer Çağlıtalaslıgil, İl Müdürleri, Senato Üyeleri, akademik ve idari personel katıldı.
Saygı duruşu, İstiklal Marşı’nın okunması ardından etkinliğin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Fatih Altun, “Yüce Türk Milleti her daim bir ve beraber olarak üzerinde oynanan hain planları ve şer odaklarını bertaraf edecektir” dedi.
Rektör Prof. Dr. Altun, şunları kaydetti: “15 Temmuz 2016’da güçlü adımlarla ilerleyen ülkemizi yıkmak, parçalamak ve bölmek isteyen hain terör örgütü FETÖ mensuplarının ve arkasındaki işbirlikçilerinin darbe girişimi ile bu millet karşı karşıya kalmıştır. O gece tarihi boyunca destanlar yazdıran Aziz Türk Milleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Mevzubahis vatansa; gerisi teferruattır” sözü ile meydanlara inmiş, canı pahasına hürriyetine el uzatan hainlere gereken cevabı vererek, Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi birlik ve beraberliğini tüm dünyaya göstermiştir. Ülkemizin en karanlık günlerinden olan 15 Temmuz’da Kadını erkeği, genci yaşlısı ile bedenlerini siper eden Türk Milleti sokaklarda hainler tarafından ele geçirilen tankların ilerlemesine izin vermedi. Aziz milletimiz, meydanlardaki Kuvayı Milliye Şuuru ile bu hainlerin emellerine ulaşmasını engellemiş, ülkemizi karanlığa sürüklemek isteyen şer odaklarına emellerine ulaşamayacakları göstermiştir. Yaptıkları aciz planlar ile bizleri bölmek isteyen hainler, 15 Temmuz gecesi bir kez daha görmüşlerdir ki, vatanı ve bayrağı için Yüce Türk Milleti dün olduğu gibi bugünde birlik ve beraberlikle kenetlenmiş oynanan kirli oyunu bertaraf etmiştir. Şunu herkes iyi bilmelidir ki,15 Temmuz, FETO Üyesi hain teröristlere karşı göğsünü siper eden milletimizin kazandığı şanlı zaferimizdir. 15 Temmuz, Türk Milleti’nin egemenliğinin kayıtsız şartsız milletin olduğunu gösterdiği gündür. Oynanan oyunlara, kirli planlara rağmen Ülkemiz, dünyada söz sahibi bir ülke olarak varlığını daima sürdürecektir.”
Rektör Prof. Dr. Altun’un konuşmasının ardından kürsüye gelen TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Demir, 15 Temmuz darbesini anlattı.
 “Cenab-ı Allah bu millete bir daha 15 Temmuzları bir daha yaşatmasın” diyen Prof. Dr. Demir, “Devletin kendilerini verdiği silahı millete doğrultan bir grup asker kıyafetli hainle karşılaştık o gece. Attıkları mermiler tatbikat mermi değil, gerçek mermiydi. Gazilerimiz, şehitlerimiz oldu. Dolayısıyla bir tiyatro oynandı diyenlerin, o gece bu yaşanılanları dikkatle yeniden bir daha hatırlaması gerekiyor. Ortada bir tiyatro yoktu, gerçek mermiler vardı. Ve hainler milletin kendisine silah sıkıyordu” diye konuştu.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
drakifakca · 2 months
Video
youtube
Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçti. #15Temmuz hain darbe girişimi; eşi benzeri görülmemiş bir ihanetin içinde olan asker kılığına girmiş FETÖ teröristlerinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzenine, seçilmiş Cumhurbaşkanı’na, Gazi Meclis’e ve Hükümete karşı yaptığı hain bir darbe kalkışmasıdır.
Milli iradeyi gasp etmek isteyen işbirlikçi hainlerin menhus emellerine ulaşmaları engellenmiştir. O gece 251 vatan evlâdı şehit olmuştur. 2 bin 193 kişi de yaralanarak gazilik payesi elde etmişlerdir.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün 8'inci sene-i devriyesi vesilesiyle FETÖ ihanet çetesinin hain darbe girişimini bir kez daha lanetliyorum.
Vatanımızın istiklali ve istikbali için hain darbe girişiminde tankların önüne yatarak darbecilere engel olan, kahramanlık ve mücadeleleriyle bir kez daha tarih yazan, öleceğini bilerek gözünü kırpmadan canlarını feda eden tüm aziz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyor, kahraman gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
https://youtu.be/DcXiwL81mAg?si=Me2e7I6rIpYBra1l
0 notes