Tumgik
#görme biçimleri
xaliboo · 3 months
Text
Tumblr media
rembrandt'ın eli
13 notes · View notes
yorgunherakles · 3 months
Text
başkalarının arzu dedikleri şeye foucault iktidar demektedir.
baudrillard - foucault'yu unutmak
10 notes · View notes
andreytarkosvky · 4 months
Text
“Nesneler bizim onlara yüklediğimiz anlamlardan ibarettir, insanlar da öyle.”
6 notes · View notes
uzaygibiseviyordum · 2 years
Text
Görme biçimimi değiştirip görmemeyi tercih ediyorum.
5 notes · View notes
nyctophilia-35 · 1 year
Text
Nesneler bizim onlara yüklediğimiz anlamlardan ibarettir, insanlar da öyle. -Görme Biçimleri , John Berger
477 notes · View notes
oguzatayinruhu · 3 months
Text
Tumblr media
#51
Görme Biçimleri, John Berger
9 notes · View notes
matmazel9876 · 9 months
Text
“geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir. eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”
görme biçimleri | john berger
10 notes · View notes
acid-gramma · 1 year
Note
tekrar kitap okuma alışkanlığın dönersen ve daha önce okumadıysan john berger - görme biçimleri senlik bir kitap gibi nejim
Tumblr media
bunlari kaydetmisim
ben de. bakilir
28 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Teorik olarak incelendiğinde siyasi istikrar gelişmişlik demokrasi vb sosyal teknolojik alanda neler getirir
zamana ve şartlara göre bazen çok değişkenli bazen az sayıda değişkene sahip ve sağlanması en zor istikrar çeşididir. ekonomik istikrar bunun yanında çocuk oyuncağı kalır.
siyasi istikrar, ekonomik istikrarı kapsayabilen veya en azından onu doğrudan etkileyebilen bir unsurdur.
çok sayıda değişkene sahip siyasi istikrar : konuya balıklama girmeden önce şunu belirtmeliyiz ki burada siyasi istikrarın çok sayıda değişkene sahip olabilmesi için bir siyasi ortamın varlığını kabul etmekte, diğer bir kabul olarak da serbest piyasa ekonomisiyle işleyen demokrasiyi alırız
siyasi istikrarın düzeyinin belirlenmesinde en önemli unsur, o ülkenin siyasi geleneklerinin oturduğu düzlemdir. bahsedilen düzlem ülke vatandaşları tarafından anlaşılabilir, öngörülebilir, etkilenebilir ve akılcı yöntemlerle hukuk çerçevesinde değiştirilebilir ise siyasi istikrarın gereklerinden birisi yerine getirilmiş demektir. bu noktada ülkelerin gelişmişlikleri önem kazanmaktadır. çok kaba bir biçimde, vatandaşlarına siyasi düzlemle sıkı ilişki kurma şansı veya hakkı veren ülkeleri gelişmiş olarak nitelendirebiliriz (sadece konumuz açısından.. yoksa gelişmişlik düzeyini belirleyen daha birçok etmen vardır.). işte burda bahsetmeye çalıştığım çok değişkenli siyasi istikrar genellikle gelişmiş ülkelerde görülmektedir. gelelim diğer değişkenlere.. ilkini söyledik : siyasi düzlem. ikincisi ve üçüncüsü birbirine bağlı iki değişken : üretim-tüketim biçimleri ve buna bağlı hukukî düzen. marksist tarih çözümlemesine göre üretim biçimi alt yapıyı oluşturan ekonomik şekli ve üst yapıyı belirler. üst yapı dediğimiz fikrî, sanatsal ve kültürel üretimler ise bir süre sonra tekrar dönüp alt yapıyı biçimlendirir. diyalektik süreç başlamıştır ve bunun sarmal bir biçimde ilerlediğini söyleyebiliriz. biz burada üretim biçimine ek olarak tüketim biçimini de alt yapı içinde görme eğilimindeyiz, çünkü günümüzde ekonomi yönlendiricileri ekonomiyi tüketim merkezli görmektedirler (bu konuda özellikle türkiye'nin son 70 yıllık ekonomik bakışı incelenebilir.). üretim biçimi sanayi üretimi düzeyini bitirmiş/geçmiş ve bilgi toplumu olma yolunda ilerleyen ülkelerde siyasi istikrarın sürekliliğinden söz edilebilir. bu tip ülkelerde iletişim araçları amaçlarına uygun biçimde kullanılmakta, ihtiyaç doğduğunda yeni iletişim araçları üretebilmek için sürekli bilimsel faaliyetlere imkan tanınmakta, bilgi alışverişi üst düzeyde tutulduğundan ve öteki dünya amaçlı bilgilere bilimsel çalışmalar içinde yer verilmeyip sadece bu dünya ile ilgili bilimsel araştırmalar itibar gördüğünden sorunlara akılcı çözümler bulmakta herhangi bir zorluk çekilmemekte, kamusal sorunların çözümü için ortak karar almakta zorlanılmamaktadır. kamusal kararların hızlı, kesin ve yeterli çözümlere ulaşması siyasi istikrarsızlığı önlemektedir.
tüketim biçimine gelecek olursak görürüz ki diğer ülkelerle imzalanan ikili veya çok taraflı anlaşmalarda ülke içinde sıkıntısı çekilecek mal çeşidi en aza indirilmek istenmektedir. kısacası neredeyse her türlü malın temini mümkün olmakta, fayda/fiyat oranları her mal için eşit düzeye gelecek imkanlar yaratılmaktadır. gelişmiş ülkelerin avantajlarından en önemlisi belki de budur. eğer insanlar fayda/fiyat oranlarını her mal için birbirine yakın tutabilirlerse gelirleriyle elde edebilecekleri en büyük tatmine ulaşırlar. tatmin olmuş bir toplumda siyasi istikrarsızlığın baş göstermesi oldukça güçtür. tam da bu noktadan üst yapıya geçildiğini düşünüyorum. maddi açıdan tatmin olmuş bireyler kendilerini düşünsel, teknik, sanatsal alanlarda ifade edebilme zamanına ve isteğine kavuşurlar. üst yapıda hiçbir zaman tam bir bütünlük sağlanamaz.
SİYASİ İSTİKRAR İNCELENDİĞİNDE İLLA DA KARŞIMIZA TEK PARTİ YÖMETİMİ ÇIKMAZ AVRUPANIN PARLEMENTER REJİMLERİNİN ÇOĞU IZUN SÜRE KOALİSYONLARLA YÖNETİLDİ YÖNETİLİYOR ASIL MESELE YÖNETME İRADESİNİN DEMOKRASİYE İNSAN HAKLARINA HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE LİYAKAT VB BAĞLI OLMASIDIR
bunlar olmazsa siyasi istikrar bir yönetimin idaresinde kalır ama geri kalan herşey istikrarsızlaşır
ekonomi
demokrasi
hukuk
eğitim
sosyal yaşam haklar vb istikrarsızlaşırsa yönetimin istikrarının pek bir önemi kalmaz burada ki istikrar kişiselleşmiştir
3 notes · View notes
gundemarsivi · 2 months
Text
Tumblr media
Olay Yeri
✍🏻 Hayrettin Geçkin
https://www.gundemarsivi.com/olay-yeri/
Baskın gelen konukları Zeynep’le baş başa bırakarak evden çıktım. Sağ olsunlar özrümü kabul ettikleri için keyfim kaçmamıştı.
Köyden kente inmek ne de olsa zaman alıyor. İşin içinde bir edebiyat etkinliğine katılmak olunca da yolda geçecek zamanı iyi şeyler düşünerek geçirmenin ayrı bir tadı var kuşkusuz.
Gökdelenleri, görkemli binaları, gün boyu çalışan fabrikaları, iğne atsan yere düşmez kalabalığı ve insanı canından bezdiren trafiği olmasa da Çanakkale minyatür bir İstanbul sayılır yine de. İyi edebiyatın konuşulduğu, sanatın her türüne ilişkin mekanların bulunduğu bir kent çünkü. Dilime pelesenk olan ifadeyle söylersem; bir tarih denizi ve bir kültürler müzesi burası. Dahası dünyanın önemli kültür ve sanat kentlerinden biri olmaya aday bir kent eğer bir duyarlılık yaratılabilirse Çanakkale’nin kaderini elinde bulunduranlarda.
Neyse! Reyhan Yıldırım’ın Olay Yeri adlı son çıkan kitabının konuşulacağı, tanıtımının yapılacağı yer Yalı Hanı idi. Soluk soluğa yetişip boş yerlerden birine iliştim. Havanın sıcaklığının, bedenimi saran hararetin beni rahatsız etmesine izin vermeyecektim kesinlikle. Sağlığım nedeniyle uzun süredir dışarı çıkamamanın, bu tip etkinliklere katılamamanın acısını çıkaracaktım çünkü.
Salonda özel çağrılıların dışında kimse yoktu anladığım kadarıyla. Etkinlik bitince bunun böyle olduğuna iyice kanaat getirdim ayrıca. Bu yanıyla çok beğendiğim bir etkinlikti. Edebiyat etkinliklerine ilişkin ayırt edici bir yandı bu. Öykü, şiir, deneme, roman kısaca tüm yazın türleri bir anlama, algılama eşiği ister ne de olsa.
Yazar Berat Alanyalı İzmir’den gelmişti. Kitabı hakkında Reyhan Yıldırım’a sorular yönelten oydu. Bir yazarın kendini dışlaştırması için ona yöneltilecek soruların çok önemli olduğunu bir kez daha anladım Reyhan Yıldırım soruları yanıtlarken.
Etkinlik boyunca kitap bir hayli görünür olmuştu. Ancak gerek sorulardan, gerek Reyhan Yıldırım’ın Berat Alanyalı’nın sorularına verdiği yanıtlardan anladığım şuydu: Kitapta yer alan öyküler kendisini kolay ele veren öyküler değildi. Bir anlama ve algılama eşiği istiyordu her şeyden önce. Yani nitelikli okur geçmeliydi kitabın karşısına.
Denemekten başka çare yoktu. Eve döndüğümde etkinliğin büyüsüyle hemen kitabın karşısına geçtim.
Birinci, ikinci, üçüncü ve son öyküyü okuyarak kitaba giriş yapmıştım. Kopacak gibi değildim. Birkaç saat uyuduktan sonra kitapla baş başa buldum kendimi yeniden. Sabahladım öykülerin arasında.
Reyhan Yıldırım öykü dünyasının bildiği bir isim. Öykü atölyeleri yönettiği için de öykü iyiden iyiye onun bir yaşam biçimi olmuş.
İkinci kitabını da okumuştum Reyhan Yıldırım’ın. Bu kitapla daha bir derinleştiği, öykü yatağını genişlettiği o kadar açık ki. İster istemez dördüncü, beşinci kitaplarının öyküde bir tufan yaratacağını düşünmeye başladım Olay Yeri’nde yer alan öyküleri soluklarken.
Reyhan Yıldırım gündelik dili alıp bir öte dile, bir üst dile, bir öykü diline çevirmiş. Birçok olaya o dilden pencere aralamış. Bize yeni görme biçimleri sunmuş. Dil tadını esirgememiş. Çok yazmanın yerine çok okuyup az yazmanın lezzeti sinmiş öykülere.
Kitabın ilk öyküsü kısa öykünün en güzel örneklerinden biri bana kalırsa. Başlığı Halepçe. Öykü metni üç sözcükten oluşuyor. “Elma dersem çıkma!” Ben bu öyküyü günlerce düşünürüm artık. Bu öykünün içinden ne öyküler geçer kim bilir!
Diyeceğim şu: Reyhan Yıldırım aynı zamanda bir sözcük yontucusu. Kitapta yer alan öykülerin her biri başka başka güzellikler büyüterek iz bırakıyor insanın duyarlıklarında.
Araya zaman koyarak kitaptaki bazı öyküleri bir kez daha okudum. Bir şeyin ayırdına vardım ama: Reyhan Yıldırım’ın yeni öykülerini merak etmekten kurtulacağımı sanmıyorum.
Uçurtman tellere, kalemin taşlara takılmasın sevgili yazar.
(Reyhan Yıldırım, Olay Yeri, 16 öykü, Mask Yayınları, Mayıs 2024, 116 sayfa)
Hayrettin Geçkin
0 notes
meriheyolculuk · 8 months
Text
Hep önünden geçtiğim ağaçlarla göz göze geldim bugün. Nasıl da farketmemişim o gözleri, halbuki mesleki deformasyondan olsa gerek heryerde gözleri görürüm, ama bu sefer merkez parktaki canım ağaçların gözlerini daha önce göremediğime hayıflandım. Hemen başladım fotoğraflarını çekmeye. Sadece bakmakla kalmayıp, gördüm o gözleri, ve zamanı durdurdum onları fotoğraflayarak, yani ışıkla yazı yazdım. Sonra da düşündüm bakmakla görmek arasındaki farkı. Görmek farkındalık gerektiriyor, daha çok da gönül gözüyle görüyor insan. Ruh haline göre, bakış açısına göre görme biçimleri değişiyor.
Bu konuda en geniş bilgi John Berger’in ‘görme biçimleri’ isimli kitabında. Bir sanat eleştirmeni olan yazar kitabında görmenin kişisel farklılıklar gösterdiğini, düşündüklerimiz ya da inandıklarımızın nesneleri görüşümüzü etkilediğini anlatıyor. Bir kere en başında neyi gördüğümüz, neye bakmayı seçtiğimizle doğrudan ilişkili, yani görme bir seçimle beraber gerçekleşen birşey. Seçme ise yine sahip olduğumuz düşünce ve inançların etkisiyle ortaya çıkıyor. Yani Berger’e göre görme tamamen kişisel.
Benim de ağaçlardaki gözleri görmem o andaki duygularım, kendimi iyi hissetmek için doyasıya ağaçlara bakmam, doğanın iyileştirici gücüne inanmam sonucu. Gözlerden gözümü alabildikten sonra ağaçların gövdesindeki çizgileri takılıyor gözüm. Onları da insan yüzündeki çizgilere, kırışıklıklara benzetiyorum. Yaşanmışlık var o çizgilerde, tecrübe var, doğaya karşı, yaşama karşı direnme var. Öyle güzeller ki.
İçimde bir hafiflik, yüzümde bir gülümseme ile ayrılıyorum parktan, en kısa zamanda kavuşmak dileğiyle vedalaşıyorum ağaçlarla.
Her bakan göz görmez, her bakan aynı şeyi görmez, her bakışta aynı şey görülmez… Bakalım daha görülecek ne güzellikler, yaşanacak neler var.
Siz de arayın ağaç gözlerini, göreceğinizden eminim. Biz insanoğluna anlatacak çok şeyleri var o gözlerin…
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
yorgunherakles · 1 year
Text
(...) chopin'in (erken dönem) kısa bir prelüdünde bunu duyduğumu düşünüyorum: bir şey kabarır, henüz şarkı söylemiyordur, kendini söylemeye çalışır ve sonra da kaybolur.
roland barthes - görüntünün retoriği
5 notes · View notes
derbederim · 10 months
Note
sanat akımları vs için önerebileceğin bir kitap var mı
sanat 101 diye bi kitap var baya basit bir dille tane tane anlatıyor, sanat akımlarını ve terminolojisini anlamak adına başlangıç için ideal. bu kitaptan sonra görme biçimleri ve bu bir pipo değildir ile bakışını şekillendirmeyi öğrenebilirsin biraz felsefesine de girmiş olursun. sonrasında da ilgilendiğin akımı veya alanı çoktan keşfetmiş olur onun üzerine okumalar yaparsın bu kitaplar sana ilgi alanını keşfetmek için yeterli gelir zaten <3
1 note · View note
yenicagkibris · 2 years
Text
Kadın deneyimleri ile sömürgecilik arasındaki ilişki - Hare Yakula
Erilleşmiş dünya düzenine ve uluslararası siyasete dair radikal tespitlerde bulunan Cynthia Enloe, yaratılmış kadınlık ve erkeklik dayatmalarına dikkat çeker. “Muzlar, Plajlar ve Askeri Üsler” kitabının yazarı Enloe, toplulukların birçoğunda kadınlara ideolojik önem atfettiğini saptar. Kadınlara dair ideolojileri destekleyen genel görüş şekillerini sıralar. Okuyucuya farklı görme biçimleri…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Tumblr media
“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.”
John Berger - Görme biçimleri
1 note · View note
galerisoyut · 2 years
Photo
Tumblr media
Galeri Soyut’ta güz dönemi sanat şöleni usta ressam Hayati Misman’ın “Retrospektif Seçki” adlı sergisiyle devam ediyor. İlki Galeri Soyut Çayyolu’nda açılan “Retrospektif Seçki” sergisinin ikincisi, 11 Kasım Cuma günü saat 18:00’de Galeri Soyut’un Yıldız’daki merkezinde gerçekleşecektir. The art festival of the autumn term continues at Gallery Soyut, with the exhibition titled “Retrospective Selection” by master painter Hayati Misman. The second of the “Retrospective Selection” exhibition, the first of which was opened at Gallery Soyut Çayyolu, will take place on Friday, November 11 at 18:00 at the Gallery Soyut Yıldız. HER ŞEY İMGELERLE YÜKLÜ Ömrünü, yapıtlarına ve üniversitelerde verdiği güzel sanatlar eğitimine adamış yetkin bir ressam Hayati Misman. Kendi imgelemiyle oluşturduğu her şey ona özgü bir aura oluşturuyor yapıtlarında. Düşlerini, imgelerini özgürleştirerek, yaratım algısıyla sanata dönüştürüyor. İzleği kadın olan resimleri, gravürleri ve dekupaj tekniğiyle oluşturduğu ve kolaj yöntemiyle yaptığı kaplama metal yapıtlarıyla kadınların gizemli dünyalarını ve renklerin soyut senfonilerini sunuyor. Yaşamı, sanatın gizemli atlasına dönüştürerek sorgulayor yapıtlarında. Kadın izleğini sanatının odağında tutan ve yeni biçem arayışlarıyla kendini sürekli çoğaltan özgün bir sanatçı Misman. Her bir yapıtı farklı duyguları yaşatıyor izleyicisine. Düş evrenini olabildiğince özgürleştirerek, imgelerini varsıllaştırarak yansıtıyor kadınılık hallerini. Her izleği şaşırtıcı bir sanatsal auraya dönüştürüyor. Her yapıtında ayrımlı görme biçimleri sunuyor izleyicisine. Yıllarca, “figüratif ve soyut motiflerle” özgün baskılar yaparak, kendi alanında yetkin bir sanatçı duruşu oluşturdu. Yaratıcılığını yalnızca bu alanda etkinleştirmedi, yağlıboya resimler ve heykeller de yaptı. Özgün yapıtlar üretti hep. Bu sergisinde, değişik zamanlarda ürettiği yapıtlardan oluşan özel bir retrospektif seçkiyle buluşturuyor sanatseverleri; onun sanat evreninden en uç yapıtları sunan görkemli bir görsel konçertoyla. #hayatimisman #galerisoyut#galerisoyutçayyolu#ankara#artgallery#artankara#sanatgalerisi#sergi#sanat#soyutgaleri#exhibition#kültürsanat#turkishart#turkishpainting#artist (Galeri Soyut) https://www.instagram.com/p/CkyTqqfsZmU/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes