Tumgik
#gelecek uzun sürer
yorgunherakles · 1 day
Text
özne ne kadar çok değer yaratırsa, o kadar çok değerden düşer ve saygınlığının azaldığını görür; nesne ne kadar biçimliyse, özne o kadar biçimsizdir; nesne ne kadar uygarsa, özne o kadar barbardır; nesne ne kadar erkliyse, özne o kadar erksizdir; nesne ne kadar akıl işi olmuşsa, özne akıldan o kadar yoksunlaşmış ve doğanın o kadar kölesi durumuna gelmiştir.
louis althusser - marks'ın yabancılaşma metinleri
4 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media
- Sever misin bu şairi?
+ Andrey Voznesenski. Çok severim. "Ne korkunç bir başına düşünmek şimdi seni? Daha da korkunç bir başına değilsen oysa."
29 notes · View notes
medanoiia · 11 months
Text
umarım beni anlarsın ve böyle çekip gitmemden dolayı kızmazsın. ne yapayım ki başka çarem yoktu, en doğru olan buydu. sanırım bir daha karşılaşmayacağız ama insan yine de umut etmek istiyor. çünkü umut etmeden yaşamak ne kadar zor değil mi? bir gün hiç beklemediğin bir an hiç beklemediğin bir yerde karşına çıkabilmeyi nasıl istediğimi anlatamam. şimdi güneşli ve güzel günlere olan inancımızla sözleşelim. o günler geldiğinde seninle hep gitmek istediğimiz çocukluğumun geçtiği siyasümbül gölünün kıyısında birlikte geleceğe yürüyeceğiz. hakkında pek bir şey bilmediğimiz bir gelecekte değil, çoktan başlamış bir gelecekte, bizim adımızı taşıyan bir gelecekte tüm sevgimle..
4 notes · View notes
Text
youtube
4 notes · View notes
5-5-5-0-1-2-3 · 6 months
Text
sevgili sumru ,
umarım beni anlarsın ve böyle çekip gitmemden dolayı kızmazsın. ne yapayım ki başka çarem yoktu. en doğru olan buydu. diğer türlü sana haber verip gitmem inan benim için de çok zor olurdu. sanırım bir daha karşılaşmayacağız. ama insan yine de umut etmek istiyor. çünkü umut etmeden yaşam ne kadar zor değil mi?
bir gün hiç beklemediğin bir anda, hiç beklemediğin bir yerde karşına çıkabilmeyi ne kadar istediğimi anlatamam. şimdi güneşli ve güzel günlere olan inancımızla sözleşelim. o günler geldiğinde seninle hep gitmek istediğimiz, çocukluğumun geçtiği siyahsümbül gölünün kıyısında, birlikte geleceğe yürüyeceğiz. hakkında pek bir şey bilmediğimiz bir gelecekte değil... çoktan başlamış bir gelecekte... bizim adımızı taşıyan biri gelecekte... tüm sevgimle..
0 notes
Text
Tumblr media
The cast for this is amazing. It gives off heavy Medcezir vibes which I love cause it’s one of my favourite Dizi’s. So I’m super intrigued. Although it’s a Fox show and so I’m scared. They’re recent trend of cancelling anything and everything makes me NOT want to watch any of their shows. They’ve gotten worse than KanalD, which is saying something.
2 notes · View notes
kirlisiyah · 2 months
Text
"Sevgili Sumru, umarım beni anlarsın ve böyle çekip gitmemden dolayı kızmazsın. Ne yapayım ki başka çarem yoktu, en doğru olan buydu. Diğer türlü sana haber verip gitmem inan benim içinde çok zor olurdu. Sanırım bir daha karşılaşmayacağız, ama insan yine de umut etmek istiyor. Çünkü umut etmeden yaşamak ne kadar zor değil mi? Bir gün hiç beklemediğin bir an hiç beklemediğin bir yerde karşına çıkabilmeyi nasıl istediğimi anlatamam. Şimdi güneşli ve güzel günlere olan inancımızla sözleşelim. O günler geldiğinde seninle hep gitmek istediğimiz çocukluğumun geçtiği Siyasümbül gölünün kıyısında birlikte geleceğe yürüyeceğiz. Hakkında pek bir şey bilmediğimiz bir gelecekte değil, çoktan başlamış bir gelecekte, bizim adımızı taşıyan bir gelecekte tüm sevgimle…"
Gelecek Uzun Sürer, Özcan Alper
40 notes · View notes
oluruvar · 20 days
Text
Şimdi size başarısızlık hissimin nasıl zihnimin içinde yuva yaptığından ve bundan kurtulma çabamdan bahsedicem biraz. Bahsetmek bana iyi gelecek, umarım size de faydası olur bi şekilde. Burda ara ara anlattığım üzere benim ailem fazlasıyla alaycıdır, bir şeyleri beğendirmek neredeyse imkansızdır. Beni çirkin olduğuma inandırmış insan annemdir mesela. Başarısızlık hissini bana kodlamış insanlar da hakeza ailemdir maalesef. Yaptığım en büyük işten en küçüğüne kadar eleştirir, kulp bulur, beğenmezler. Çatalı öyle mi koydun, şöyle koy, ağzın biraz şöyle mi sanki, yaptığın resimlerde neden hep bu renkleri kullanıyorsun, bu ne şimdi, yaptığın meditasyon ne işe yarayacak, kıyafetin şöyle kötü olmuş, yaptığın yemek böyle" cart curt... Bakın istedikleri işleri beğenmemelerini geçtim, kendi keyfim için yaptığım stres atma aktivitelerime bile karışıp kulp bulan ve bunu sürekli yapan insanlardan bahsediyorum. Üstelik bu eleştiriler hiçbir zaman yapıcı eleştiriler değil. Hep yıkıcı, motivasyon kırıcı, özgüven zedeleyici, baya seni hayata bağlayan tüm bağlarını kopartıcı tarzda. Sürekli böyle bir iletişime maruz kaldıkça ben de kanıksadım elbette bu düşünceleri. Ne yapsam "ne gerek var ki, ben bunu nasıl yapayım, neden yapayım, zaten yapamam, zaten güzel olmaz, başlasam da bırakırım" gibi çeşitli cümlelerle kendimi aşağı çektim. Bazen farkındaydım, bazense değildim. Halbuki bir resim yapmak istiyorum mesela. Bunu kendim için yapıyorum, çok açık. Ama sırf "ya güzel olmazsa" düşüncesiyle yapmamaya karar verdiğim oldu. Ya da o cesareti gösterip fırçayı elime aldığımda biri gelip eleştirecek gerginliğiyle ellerim titreye titreye resim yaptım. Keşke şu laflarımdan biri bile mübalağa olsaydı fakat değil. Psikoloğumla konuşmamda da biraz bu konuya değindik. Yaşadığım birkaç olayı örnek verirken dudaklarım titremeye başladı, gözlerim doldu. Hiç beklemiyordum böyle bir tepki vermeyi ama yıllarca yaşadığım şeyler bir bir gözümün önüne geldi ve ne kadar kırıldığımı yüz yüze birisine anlatıyor olmak çok savunmasız hissettirdi o an. Küçücük bir çocuğa döndüm sanki. Psikoloğum peçete verdi, gözlerim doldu ama ağlamadım. Sonra bunu nasıl aşabileceğimi konuştuk. Sıklıkla insanların değişmeme ihtimalinden bahsediyordu. Ben de bunun farkındayım, yıllarca böyle yaşamış birisinin değişeceğini pek sanmıyorum. Bu nedenle kendi düşüncelerimi, hayata, çevreme ve kendime bakışımı değiştirmeliyim. Söylemesi kolay belki ama yapması gerçekten çok zor olacak, biliyorum. Yıllarca alıştığın düşünce tarzını ve alışkanlıklarını değiştirmek hiçbir zaman kolay olamaz. Belki bi ömür sürer hatta. Olabilir. Fakat ben depresyon ve anksiyete tanısı alıp ilaç kullanmaya başladığımda fark ettim ki ben gerçekten hastaymışım. Çevresel koşullar beni baya baya hasta etmiş. Yaşayacak gücüm kalmamış resmen. İlaca ihtiyacım varmış. Başlamaya ne kadar korksam da iyi ki başlamışım tedaviye. İlaç ve psikoloğumla bi şeylerin üstesinden gelme ihtimalimin arttığını hissediyorum.
Uzun zamandır kendimde böyle enerji bulamıyordum ben. Mesela geçen gün yaklaşık iki saat spor yaptım, koştum ağırlık kaldırdım, günlük işlerimi de aksatmadım üstelik. Bir gün arayla yine yaptım sporumu. Aslında kendimi psikolojik olarak çökmüş hissediyordum ama buna rağmen enerjimi toplayabildim. Dedim ki az yapayım, ne olacak, ne kadar gittiği önemli değil, önemli olan denemiş olmak. Bunu demek benim için çok zor ve önemliydi. Çünkü spor yaptığımı babam duyunca hemen ne kadar ne yaptın gibi sorular soruyor mesela, tatmin olmuyor yaptıklarımdan. Yoga yaptığımda da "ımıl gımıl ediyon" diyor, yargılayıcı ve küçümseyici bakıyor vs, gözünde hiçbir şeyi iyi yapmamış gibi oluyorum, sevincime, coşkuma ortak olmuyorlar. Öyle zor ki böyle insanlarla dolu bi evde yaşayıp da kendinde güç bulmak, gayret göstermek. Hele de depresyon ve anksiyete sahibiysen. Gerçi aslında bunların nedeni de aile de nys. Böyle laflar duymak baya bi heves kırıcı oluyor işte. Sürekli söylenince artık kendi düşüncen gibi oluyor, biri söylemese bile kafanda sürekli dönüyor. Fena bi manipülasyon ve baskı. Ben bunu o gün kırabildim. Kırınca kendimle öyle gurur duydum ki size anlatamam. Öyle mutlu hissettim ki, havada süzülen bi kuş tüyü gibiydim. Sonra ertesi gün, ertesi gün ve bugünüm hiç iyi geçmedi. İyi olmak için çabaladım ama olmadı. Elime aldığım aynada kendime bakmakta zorlandım titrediğim için, görüntü sürekli hareket ediyordu. Normalde benim "reziilll, hiçbir şey yapamadııınn, hani bir gün arayla spor yapacaktııkkk???" diye kendime baskı kurmam lazımdı. He yaptım mı, biraz yaptım. Ama sonra bunun yanlış olduğunu ve hiçbir işe yaramadığını üstelik kendi düşüncem bile olmadığını hatırlattım kendime. Ulan iyi değilim işte, baksana titriyorum ve yataktan çıkacak kadar bile halim yok. Hala değişen ilacıma alışmaya çalışıyorum ben. Neden bu kadar üstüme gidiyorum ki? Halbuki çevremde beni alttan alan, bana gerçekten içten ve sorgusuzca merhamet gösterecek kimse yokken... Ben bu davranışları hak etmiyorum ki. Ben sevgiyi, ilgiyi ve şefkati hak ediyorum. E o zaman öyle davranmalıyım kendime. Bi şeyler yapmalıyım elbette, kendime de dürüst olmalıyım ama, yapamayacağım zaman kırmamalıyım işte kendimi. Böyle yani. Gelgitler ve zorluklarla dolu bir zaman diliminde değişmeye çalışıyorum. En büyük destekçim yine benim. Zorlanıyorum ama kendime de güveniyorum. Bi de kendimi ve yaşamayı cidden çok seviyorum. He, sizi de çok seviyorum. Öbdüm <3
15 notes · View notes
yasamsallik · 1 year
Text
GEÇERLİ YASALAR
OFİS ARİTMETİĞİ
Akıllı Patron + Akıllı Eleman = Kâr
Akıllı Patron + Aptal Eleman = Üretim
Aptal Patron + Akıllı Eleman = Terfî
Aptal Patron + Aptal Eleman = Fazla Mesai
AŞK ARİTMETİĞİ
Akıllı Adam + Akıllı Kadın = Aşk
Akıllı Adam + Aptal Kadın = İlişki
Aptal Adam + Akıllı Kadın = Evlilik
Aptal Adam + Aptal Kadın = Hamilelik
ALIŞVERİŞ ARİTMETİĞİ
Bir erkek kendisine gerekli ürünü almak için, 1 YTL’lık ürüne 2 YTL öder.
Bir kadın kendisine gerekmeyen ürünü almak için, 2 YTL’lik ürüne 1 YTL öder.
EVRENSEL GEÇERLİ YASALAR 1.
Bir kadının gelecek endişesi evlenene kadar sürer.
Bir erkeğin gelecek endişesi evlenince başlar.
EVRENSEL GEÇERLİ YASALAR 2.
Başarılı bir erkek, eşinin harcayabileceğinden fazla geliri olandır.
Başarılı bir kadın , Böyle bir erkeği evliliğe ikna edebilendir.
MUTLULUK TEOREMİ
Bir erkekle mutlu olabilmek için , Onu çok iyi anlamak ve az sevmek gerekir.
Bir kadınla mutlu olabilmek için , Onu çok sevmek ve anlamaya çalışmamak gerekir.
UZUN YAŞAM HİPOTEZİ
Evli erkekler, Bekar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
Ama daha erken ölmek isterler.
DEĞİŞİM ORANLARI
Bir kadın kocasının değişeceği inancıyla evlenir, Ama erkek değişmez.
Bir erkek karısının değişmeyeceği inancıyla evlenir, Ama kadın çok değişir. ( genelde enine olarak)
TARTIŞMA MANTIĞI
Kadın bir tartışmada her zaman son sözü söyler.
Bundan sonra erkeğin söyleyeceği ilk söz, yeni tartışma konusu olacaktır.
30 notes · View notes
rauhnachte · 1 year
Text
Tumblr media
ne korkunç bir başına düşünmek şimdi seni. daha da korkunç, bir başına değilsen oysa.
gelecek uzun sürer,
17 notes · View notes
yorgunherakles · 1 year
Text
diğer yandan ise, ki spinoza için asıl önemli olan bu noktadır, (bireylerin oluşumu, dönüşümü, ve yıkımı arasından sızan her şey ) varoluşsal karmaşıklığın izlerini belirginleştirir.
etienne balibar - spinoza et la politique
3 notes · View notes
ruhumokyanus · 2 years
Text
Bir gün hiç beklemediğin bir an hiç beklemediğin bir yerde karşına çıkabilmeyi nasıl istediğimi anlatamam.
-Gelecek Uzun Sürer (2011) / Özcan Alper
56 notes · View notes
aspaldiko · 1 year
Text
Tumblr media
Umut zaferden daha değerlidir.
Gelecek Uzun Sürer, Özcan Alp
#+
19 notes · View notes
thesimeranya · 1 year
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
gelecek uzun sürer.
12 notes · View notes
yantekerlek · 1 year
Text
anım 🧤🥀
aksaray'a gider iken horhor caddesinde eldivenim düştü veyahut at hırsızının biri cebimden çekti aldı. kökü bende olmasa da teki bende. kalbim kırık. çıkardığım yerle eldivenin olmadığını fark ettiğim yer arası çok kısa bir mesafe. aşırı kısa. uzun boylu biri en büyük adımlarıyla 15 adımda katedebilir. o yüzden hemen fıtı fıtı dönüp baktım düşürmüş olabileceğim yerlere. zaten dümdüz yol. eşşşek gibi park edip yaya geçişine mani olan arabaların arasına filan baktım. duvarlara vesaire baktım. birileri kenara koymuştur diye baktım. baktım da baktım. kırık kalbim dükkanlara soracak kadar dayanıklı değildi. eldiven dediğim an patlayarak şarıl şarıl ağlayıp kendimi bir eczacının, nalburun, falafelcinin, spotçunun, bakkalın önünde rezil edemezdim.
çok üzgünüm. af sebebiyle güncellenen yl öğrenciliğimi öğrenci akbiliyle taçlandırmak için karaköy'e gitmiştim. 1,5-2 ay oluyor. öğrenci kimliği online işlemle çıkarılıyormuş. neden abicim. al belgeyi çıkar işte iki dakika. çat diye çıkarıyordunuz ne güzel. ne değişti. ne? değişti? neyse online işlemle başvuracağım. bu kez de öğrenci akbiline başvurursam elimde kullandığım öğretmen akbilinin bloke edileceği uyarısı çıktı. aradım 153'ü. 1 saat boyunca 16 milyon için çalıştıklarının kaydını dinledim. 16 milyondan biri olmadığıma ikna oluyordum ki hanımefendi çıktı telefona. durumu anlattım. halihazırda kartı kullanıyorum. öğretmenlikten de istifa etmeyi düşünmüyorum. okula akbilimle gidiyorum. toplu taşıma kullanıyorum dedim. tam formata geçerse kart ocağım söner dedim. zamlar malum dedim. yapabileceğim bir şey yok dedi. peki dedim kartım bloke oldu diyelim ne kadar sürer öğrenci kartımın bana teslimi dedim. nasıl ne şekilde ne kadar zamanda teslim alabilirim dedim. ptt kargo ile gelecek dedi. ahskdld nah gelir demedim. iyi de dedim, bana verdiğiniz iki hakkım da güncel şu an. birinden diğerine geçiyorum dedim. mağduriyetin çözülmesini istiyorum dedim. bir şey yapamayız talep oluşturuyorum dedi.
talep numarasını sorguladım. oluşturduğu talep de ezik büzük derdimi asla anlatmayan bir cümlemsi. öğrenciyim mağdur ediliyorum. sjkdşdia. gidip tekrar ellerimle insan gibi şikayet oluşturdum. şikayetin yüzüne bakılmadı hâlâ işlemde. 15 tatil gelince şehir dışına da çıkacağım için öğrenci akbiline başvurdum. ahshdjdkdl. sistem diyor ki dilerseniz teslimat noktalarından alabilirsiniz. kardeşim. madem elimle teslim alabiliyorum her zamanki gibi bassanıza kartı şak diye. yapıyordunuz bunu. sistemden öğrenciliği kontrol edip gerekirse belgeyi de isteyip fotoğrafı da alıp şak diye basıyordunuz ya. çıldıracağım ya. neyse aksaray seçeneğini seçtim.
bugün gittim. kart basılmış, altın tepside belediye başkanının katılımıyla takdim edilecek diye düşünüyorum. kimlik aliiim dedi. al dedim. aldı kimliği tarayıcıdan geçirdi. orada gözümün önünde bastı kartı. o kadar kıytırık bir kart ki eskisinin kıymetini bilememişim. fotoğraf baskısı rezalet. yanlışlıkla yere düşse kart, biri bulsa tiksinir, eldivenle tutar. ahhhhhh eldiven. işte bu beni sinirden çatlatan süreci sonlandırmak için gittiğim horhor'da, aksaray'da eldivenimin tekinden oldum. manevi değeri vardı. ulan maddi değeri de inanılmaz yükselmiştir şu an ya. Allah'ım kar yağmasın. eldivenim yok. yağmur yağsın şakır şakır. ağladığım belli olmasın. amin.
7 notes · View notes
sikefil · 1 year
Text
"ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni? daha da korkunç, bir başına değilsen oysa:"
gelecek uzun sürer, özcan alper
2 notes · View notes