Tumgik
#gelir eşitsizliği
seslimeram · 1 year
Text
Hep Eksik Kılınıyor Hayat!
Tumblr media
Didaktik, belirgin bir biçimde saplantılarla donatılmış, duraksamadan yok etmenin yolunu arşınlayan bir biçimde hayata kastın devam olunduğu bir zemindeyiz. İnsanlık mefhumu, insana ait olan hakkaniyet / hak ve hürriyet tanımlamalarının topyekun zehirlendiği, afaki bir biçimde görmezden gelindiği bir zeminin ortasındayız. Her yanımız simsiyah. Hemen her günümüz kapkaranlık. Dünden ağır bir şimdi, şimdiden teyakkuz halinde yıkımlar bir biçimde sınırlandırmalar üstünden ilerleyen, yok etmenin eşiklerini araya duran bir yerin hazin öyküsüdür mesele. Her şekilde hemen her anlamda, sıradanın hakkının, hukukunun alelade değil doğrudan milimetrik yıkıma terk edildiği zeminde mübalağa değil doğrudan yaşadığımız yerin halidir mesele, meselemiz.
Madun siyaset aktörlerinin hepsinin, hep birlikte ama en çok da baş efendi ve şürekasının suna geldiği yenilenmiş ülke şablonunda bu mesel olunan yıkımın / yok etme / çürütmeye dair pek çok örnek birlikte var edilir. Gündelik yaşam tahayyülünün açmazlara rehineliği bir yanda, toptancı bir zihniyetin artık vahamet sınırlarını da aşan sınırlama çabaları diğer yanda, her durumda o yok etme istemi sürekli güncel bir mesele kılınır. Belirsiz değil her anlamda doğrudan yinelenen haller / tahayyül ve pratiklerle birlikte o cürüm sahasına bir adım daha yaklaşılır. Yazılı, verili hakların ters yüz edildiği, ya hiç, ya yok sayıldığı kala kala bir avuç insani mefhumun savunusunun avuntu kabilinden bildirildiği yerde yıkımın her nereyi, her neyi kapsadığı zaten afakidir. Cürümlere tutunarak ilerleyen bir menzilde, salt rakamlardan ibaret görülen asgari ücretin güncellenmesi, memur, emekli maaşlarına doğrudan yapılmış müdahaleler bir iyileştirmeyi değil tam aksine, güncellendikçe daha da dipsiz bir karanlığı arşınlamayı mümkün kılar. Cerahat elinin, eline kan bulaşıp oturmuş o sermaye ile kotardığı vizyonsuz ülke pratikte zorun / ceberut olagelen bir sarmalın kendisi olarak güncellenendir. Budur artık yeni ülke, her dem daha ağır yıkımların sahnelendiği bir cerahat sarmalı.
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “ENAG'ın yüzde 108,58 olarak açıkladığı yıllık enflasyonu TÜİK'in yüzde 38,21 olarak açıklaması üzerine KESK İstanbul Şubeler Platformu Cevahir AVM önünde "İnsanca yaşanacak ücret istiyoruz" şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Tüm illerde ortak gerçekleştirilen basın açıklamasını İstanbul'da KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ayfer Koçak okudu.
"İyileştirme Gerçek Enflasyon Üzerinden Yapılsın"
Basın açıklamasında esnasında "TÜİK şaşırma, maaşımı aşırma", "Rakamlar sahte, yoksulluk gerçek", "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları atıldı. Basın açıklaması öncesinde konuşan Eğitim Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Mesut Mike, "Maaşlarımızın yoksulluk sınırı üzerinde olmasını istiyoruz, bugün yoksulluk sınırı yapılan pek çok araştırmaya göre 34 bin ile 35 bin civarında. TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarının doğru olmadığını, bugün bize yansıyan yakıcı enflasyonun ise kesinlikle 100'ün üzerinde olduğunu görüyoruz, biliyoruz ve yaşıyoruz. O nedenle yapılan iyileştirmeler enflasyona ezdirilmeyecek deniyorsa zamların gerçek rakamlar üzerinden yapılması gerektiğini bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz" dedi.
"Büyümeyle Övünenler Refah Payını Emekçilerle Paylaşmıyor"
Koçak basın açıklamasına “Alanlardayız. Çünkü güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz. Alanlardayız çünkü büyükşehirlerde 12 bin TL’yi aşan ev kiralarını karşılayacak gücümüz kalmadı” diye başladı. TÜİK’in hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı bir kara delik gibi yutmaya devam ettiğini ifade eden Koçak, “Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Seyyanen yapılması zorunlu hale gelen artışlar bunun en büyük itirafıdır” dedi.
"22 Bin TL 55 Günde Bile Eridi"
Ülkeyi yönetenler tarafından yıllardır “işçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik” nutukları atıldığını vurgulayan Koçak, “Yandaş Memur-Sen yöneticilerinin her toplu sözleşmede iktidarın belirlediği hedef enflasyon rakamlarına imza atmasından bıktık. Türkiye tüm çalışanlar için bir asgari ücretliler ülkesine çevrilmiş bulunuyor. En yüksek ücreti alan kamu emekçisi maaşı dahi yoksulluk sınırı altında kalıyor” ifadelerini kullandı.
Koçak iktidarın seçimlerden önce verdiği “en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak” sözünü hatırlatarak Türk lirasının sadece son 55 günde dolar karşısında %25 değer kaybettiğini ifade etti. AKP’nin her fırsatta büyüme rakamları ile övündüğünü vurgulayan Koçak, o büyüme rakamlarını emeği, alın teri ile yaratanlara, bizlere refah payı vermeye yanaşmadığını söyledi.
"Ağustos Ayında Ankara’da Olacağız"
Kamu emekçilerine seslenen Koçak, “Gelin yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına ne iktidarın refah payı aldatmacasına kanmayalım. Yandaş basının müjde haberlerine itibar etmeyelim. Bugün sunulan 17.55 + 8077 seyyanen zam ile kamu emekçilerinin eline geçek olan gelir bugünkü yoksulluk sınırının dahil çok altında kalmaktadır” dedi. Toplu iş sözleşmesi süreci için bilerek kamu emekçilerinin tatilde olduğu ağustos ayının tercih edildiğinin altını çizen Koçak, tüm kamu emekçilerini Ankara’ya davet etti.
"İnsanca Yaşanacak Ücret İçin Mücadele Etmek Zorundayız"
Kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağıran Koçak, KESK adına talepleri yineledi:
* Bunun için en düşük kamu emekçisi maaşı temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
* Her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir.
* Gelir vergisi birinci dilim oranı %15 ten %10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir.
* Seçim öncesi verilen kira yardımı, mülakatın kaldırılması sözlerinin gereği zamana yayılmadan hemen yerine getirilmelidir.”
Daimi bir biçimde kendi kötülük eşiğini durmadan güncelleyen bir zemindeyiz vesselam. Hiç kimseyi ezdirmedik lafzı döndürülüp, ısıtılıp aralıksız servis edilirken oluşturulan tüm o cerahatin her neye tekabül ettiği zaten başlı başına dile getirilenler ile anlatılmıştır. Bugünün ülkesinin dününden de ağır bir sınamayı, iyileştirme diyerek kaktırma çabasının vardığı düzlemin ne kadar hazin bir sonucu beraberinde getirdiği o eylemlerle çıka geleni, itirazı dikkatle baktığımızda gözler önüne serer. İktidarın yalan / riyayla birlikte kurduğu ve var ettiği ülke tiradının nasıl da boşa düştüğü gözler önündedir. Büyüme rakamları, bir biçimde var edilen muktedir ülke olma halleri, hiçbir surette yaşamda imkanları, olasılık, ihtimalleri bırakılmamış bir kesimi / büyük çoğunluğu sessizlikle kuşatır. Geçinmenin bir biçimde tamama erdirilip, lütfen var edilen iyileştirmeler karşısında anında gerisin geriye iptal olunmasının / heder edilmesinin mesel edilmediği bir yerde emekçilerin sesini kim, nasıl, nerede duyacaktır? Sahiden bunca bodoslamadan ilerlenen bir yok etme kültürünün, ekonomik çökertme halinin ortasında, bütünüyle var edilen imdat çığlıklarını kim nerede, ne zaman duyacaktır?
Düzenleme diye düzensizliğin, iyileştirme diye yoksunlaştırma hallerinin, gelir artırımı ve refah derken yerinde sayan bir eksiltmeyi reva gören, bunu sadece asgari ücretliye değil aynı zamanda kendisinin de oy deposu kıldığı / bildiği emeklilere de var eden bir düzlemde kim neyin hakkını, nerede ne zaman duyacaktır? “Önergelere göre yüzde 25'lik zam, daha önce 5 bin 500 liradan 7 bin 500 liraya yükseltilen en düşük emekli aylığına uygulanmayacak. Emekli zamları sadece kök aylıklara yapılacak. Buna göre örneğin kök aylığı 6 bin lira olup Hazine desteğiyle 7.500 lira aylık alan emeklinin 6 bin liralık kök aylığına yüzde 25 zam yapılacak.” Sonucunda dönüp dolaşıp, batmaya son sürat devam denilen bir menzilde iki gıdım hayat hakkını da çok görmeye devam diyenlerin elinde kalakalır ülke? Misal, hiçbir biçimde görünür kılınmayan, artık mevzu dahi edilemeyen o asgari ücretle / devlet memurunun asgarisi arasındaki uçurum bahsi ne açılır / ne söz hakkı ne de tek bir itiraza yer bıraktırılır. Ülke nüfusunun ekseriyetle ezici çoğunluğuna takdim edilen / eline kan oturmuş sermayenin vermemek için kırk takla atıp, vergisinden düşmeye gayret ettiği asgari ücretin kuş kadar kılınması mesel olunmaz, bu açık imdatları kim ne zaman duyacaktır ki sahiden?
BirGün Gazetesinden iliştirelim: “Temmuz ayı memur maaş katsayısındaki yeni düzenleme kapsamında artırılan sosyal yardım ödemeleri artırıldı.
Düzenlemeye göre, yaşlı aylığı 2 bin 348, yüzde 40-69 engelli aylığı 1874, yüzde 70 ve üzeri engelli aylığı ise 2 bin 811 liraya yükseltildi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, artışa ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Göktaş, açıklamasında, "Yapılan yeni düzenleme sonrasında sosyal yardım programlarımızın aylık ödemelerini artışlı bir şekilde hak sahiplerimizin hesaplarına yatıracağız" dedi.
Dezavantajlı durumdaki bireylerin çeşitli hizmet ve sosyal yardım modelleriyle desteklendiğini ifade eden Göktaş, memur maaş katsayısında yapılan düzenleme sonrası sosyal yardım programlarının aylık ödemelerini artırdıklarını belirtti.
Bakan Göktaş, şunları kaydetti:
"Temmuz ayı memur maaş katsayısında yapılan yeni düzenleme sonrasında sosyal hizmet modelleri kapsamındaki yaşlı aylığı 1997 liradan 2 bin 348 liraya, yüzde 40-69 arası engelli oranına sahip vatandaşların aylığı 1594 liradan 1874 liraya, yüzde 70 ve üzeri engelli raporu bulunan vatanda��ların aylığı da 2 bin 392 liradan 2 bin 811 liraya yükseldi. Diğer yandan 18 yaş altı engelli yakını olan vatandaşlara ödenen engelli yakını aylığı 1594 liradan 1874 liraya, hafif silikozis aylığı 3 bin 445 liradan 4 bin 50 liraya, orta silikozis aylığı 3 bin 938 liradan 4 bin 629 liraya, ağır silikozis aylığı ise 4 bin 388 liradan 5 bin 158 liraya çıktı."
Her şey ortadayken hangisini neresinden yazarsınız sahiden? Bütünüyle kafasını kuma gömülü tutmaya devam diyen hazirunun varlığı söz konusuyken şu yukarıdaki haberlerin hiçbir anlamı yok mudur? Sokağa çıktığınızda düşünmekten heder olup, dalgın dalgın bir yerlere yetişme telaşında olan insanlara bir tek olumlanabilir bahis açılabilir mi? Yok o iş sandığınız gibi değil denilebilir mi? Marketlerde, öyle on yıldız, beş yıldız, kocaman mega bilmem ne marketlerde değil, un ufak edilmiş hayatlarında hayatta kalmak için bir mücadeleye tutunanların ucuz ürünlerden hangisi daha ucuz bunu alabilmek için bile kırk kez düşünmesinin hesabını mesela kim fark edecektir? Bıraktık, içkiyi, sigarayı, bıraktık o dışarıda yemeği içmeyi, bir yerlerde bir konsere / tiyatroya / sinemaya gidebilmeyi bir tek kitap alabilmenin bile imkansız kılındığı yerde cehaletin yükseltilen duvarlarını bütün bu yoksunluğa dair kime neyi anlatabiliriz sahiden? Bir biçimde sınırlanan, daha da eksik kılınan, her defasında hizaya geçip emir erliğine devam etmesi beklenen, duraksamadan da oyuna talip olunup, yaşam sürmesi beklenen insanların hayatına tek bir iyileştirme sahi ama sahiden de söz konusu edilebilir mi? Markette parası kalmadığı için ketçap çalmaya çalışanı, bir biçimde ekmeğe katık edip onunla yaşayabilmeyi aklında gerekçelendirebilir mi yaygın medya soytarıları, sarayın palyaçoları, üç kuruşa onurlarını satanlar, şunlar ve dahi bunlar! Sahiden!
Didaktik, saplantılarla donatılmış, duraksamadan yok etmenin yolunu arşınlayan bir biçimde hayata kastın devam olunduğu bir zemindeyiz. Ezdirmedik halkımızı derken baş efendi bizatihi nereye yollandığımızı da göstere gelen günlerden geçmekteyiz. Kemerdeki sıkılacak deliğin kalmadığı, katığın ekmekten mülhem ağırlıkta olduğu bir ülkede fikriyat hep geri plana aksettirilirken çığ gibi yükselen faturalar mesela ezdirilmeyen yurttaşları hiç bildirmemektedir. Bütünüyle vergilendirme dilimlerinin tarumar edildiği bir yerde her harcamasını mahsup ettirip, vergi kaçıran mümtaz, müesses nizam asalaklarını mesela kim ne zaman görecektir? Beşli çete nam bir kolektifin memleketin her gününde ol yerli ve milliyi sömüre geldiği bir düzlemde, milletin a. koyacağız buyuranların var ettiği tüm o çürümenin hesabını kim verecektir mesela, sahiden? Devlete ödenen harçların en asgari yüzde elli küsur arttırıldığı, artık bir hayal kılınmış ülke içindeki takoz hiçbir işlemi tek bir kerede var edemeyen dandik telefonların yanında sahiden bir şeye benzeyen, hayır illa ayfon değil, x, y, z marka bir telefonun kayıt ücreti yüzde üç yüz otuz neye dayanarak arttılılır, kaçak şebekesinin başı zaten ak partili bir temsil iken misal! Sahiden yol nereyedir, her neresidir gidilen! Kesintisiz bir girdap halini alıyor koca memleket. Düşman addettiği kesimlerin var edemeyeceği bir ekonomik buhranı memleketin sahici, öz, yerli ve milli denilen evlatları var ediyor. Kış çok daha ağır şartlara gebe kılınırken bir mübalağaya gerek kalmazdan yaşam yağmalanırken, şimşek efendi, hafize hanım, bilmiyoruz kimler kimler için devletin kasası sonuna kadar açılırken, onca yağma var edilip durulurken yıkıma karşı el aman feryadını ne zaman ortaklaştırabileceğiz mesele budur. Tümüyle gemi su aldı, batmaya devam ediyor. Sahiden bunca badirenin ortasında bir imdat çığlığını ortaklaştırmak ne zamandır, iş işten geçmeden...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Nicole TUNG – Bloomberg
2 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Toplumun çürümesi
toplumun değerlerinin, kurumlarının ve sosyal ilişkilerinin bozulduğu veya zarar gördüğü bir durumu ifade eder.  
çatışmalar, adaletsizlikler ve ahlaki çöküntüler. 
Toplumun çürümesi genellikle uzun bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkar ve birçok faktörün etkileşimiyle gerçekleşir.
-Değerlerin erozyonu: Toplumun ortak değerlerinin zayıflaması veya kaybolması, insanların doğru ve yanlış arasındaki ayrımı yapma yeteneklerinin azalmasi. Bu durum, ahlaki çöküntüye, bencillik ve bireyciliğe, empati eksikliğine ve sorumsuz davranışlara yol açar.
-İletişim eksikliği: Sağlıklı bir toplumda etkili iletişim önemlidir. İletişim eksikliği, insanlar arasında anlayışsızlık, güvensizlik ve çatışmaların artmasına neden olur. İnsanların birbirleriyle etkileşime geçme yerine sanal ortamlarda izole olmaları ve sadece kendi düşüncesine yakin kisilerle iletişim kurma çabası ve ayrışma
-Eşitsizlik ve adaletsizlik: Toplumda yaygın adaletsizlik ve eşitsizlik hissi,moral bozukluğuö toplumsal huzursuzluğa ve hoşgörüsüzlüğe yol açar. Gelir eşitsizliği, fırsat eşitsizliği, cinsiyet ve etnik köken temelinde ayrımcılık gibi faktörler, toplumsal dengenin bozulmasına ve güvensizliğin artmasına katkıda bulunur.
-Kurumsal güvensizlik: Toplumda güçlü ve işlevsel kurumların olmaması, hukukun üstünlüğünün zedelenmesi veya yozlaşması, yönetimde şeffaflık eksikliği ve yolsuzluk gibi faktörler, toplumun çürümesine yol açar. Kurumsal güvensizlik, toplumun temel işleyişine ve sosyal düzenine olan güveni sarsar.
-Değişen demografik yapı: Toplumun nüfus demografik yapısında meydana gelen değişiklikler, kültürel çatışmalara ve toplumsal uyumsuzluklara neden olur. Göç, etnik gruplar arasında gerilimlere yol açar ve aidiyet duygularını zayıflatir.
Bu faktörlerin yanı sıra, eğitim sistemi, medya, siyasi liderlik, aile yapısı ve kültürel dinamikler gibi diğer unsurlar da toplumun çürümesine etki eder. Toplumun çürümesinin önlenmesi veya tersine çevrilmesi için, insanların değerlerine ve etik değerlere sahip çıkması, eşitlik ve adaletin sağlanması, iletişim ve dayanışmanın güçlendirilmesi gibi çeşitli önlemler alınması gerekir.
Genellikle bu önlemleri alma görevi genellikle MUHALEFETE düşer.. 
Emile Durkheim: toplumun çürümesini "anomi" olarak adlandırdığı kavramla açıklamıştır. Ona göre, toplumda ortak değerlerin zayıflaması veya yok olması durumunda bireyler arasında bir normatif boşluk oluşur. Bu da bireylerin istikrarsızlık, anlamsızlık ve düşük toplumsal bağlılık hissi yaşamasına neden olur.
Max Weber: Max Weber, modern toplumun çürümesini "rasyonalizasyon" süreciyle ilişkilendirir. Ona göre, modernleşme ve endüstrileşme ile birlikte toplumda ahlaki değerlerin yerini rasyonel hesaplamalar alır. Bu durum, insanların kendi çıkarlarını ön plana çıkarmasına, bireycilik ve materyalizmin yaygınlaşmasına yol açar.
Karl Marx: Karl Marx, kapitalist toplumun çürümesini sınıf çatışmaları ve ekonomik eşitsizliklerle ilişkilendirir. Marx'a göre, kapitalizmde sınıf ayrımları ve sömürü toplumsal dengenin bozulmasına ve birçok soruna neden olur. Toplumun çürümesini ancak sınıf mücadelesi sonucunda sosyalizm ve adil bir toplum düzeniyle engellenebilir, der.
Michel Foucault: Michel Foucault, toplumun çürümesini "disiplin ve kontrol" mekanizmalarının aşırı kullanımıyla ilişkilendirir. Ona göre, modern toplumda hapishaneler, okullar, hastaneler gibi kurumlar bireylerin üzerinde disiplin ve kontrol uygular. Bu durum, bireylerin özgürlüklerini kısıtlar, normlara uyma baskısı yaratır ve insanların özne olmaktan çıkmasına yol açar.
Jean-Jacques Rousseau: Rousseau, toplumun çürümesini özel mülkiyetin ortaya çıkışına bağlar. Ona göre, insanların özel mülkiyet edinme arzusuyla başlayan rekabet, kıskançlık ve hoşgörüsüzlük gibi olumsuz duyguları tetikler. Rousseau, insanların doğal durumlarına geri dönerek, toplumsal düzenin sadeleştirilmesi gerektiğini savunur.
Bu sadece birkaç örnek 
11 notes · View notes
trerdem35 · 2 years
Text
RT @CanSelcuki: 18 OECD ülkesinde 50 yıllık veri kullanılarak, üst gelir grubuna uygulanan düşük vergi politikalarının büyüme ve istihdam üzerine etkisi olmadığını gösteren/ eşitsizliği artırdığını anlatan bir makale. “Trickle down” ekonominin çalışmadığını gösteriyor. https://t.co/BQMQLsPgkY
RT @CanSelcuki: 18 OECD ülkesinde 50 yıllık veri kullanılarak, üst gelir grubuna uygulanan düşük vergi politikalarının büyüme ve istihdam üzerine etkisi olmadığını gösteren/ eşitsizliği artırdığını anlatan bir makale. “Trickle down” ekonominin çalışmadığını gösteriyor. https://t.co/BQMQLsPgkY
— erdem* (@erdemnotes) Jan 17, 2023
from Twitter https://twitter.com/erdemnotes
3 notes · View notes
sosyalsorunlar · 29 days
Text
Ekonomik Eşitsizlik Nasıl Azaltılabilir?
Ekonomik eşitsizliği azaltmak, toplumun genel refahını iyileştirmek ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için kritik bir hedeftir. İlk adım, gelir dağılımını daha adil hale getirecek politikalar geliştirmektir. Vergi sistemi düşük gelirli grupların lehine yapılandırılmalı ve zengin ile fakir arasındaki uçurumu kapatacak şekilde yapılandırılmalıdır. Ayrıca, yoksulluk sınırındaki bireylerin yaşam…
0 notes
pazaryerigundem · 2 months
Text
Kayseri Oda Borsa Ortak Meclis Toplantısı ve Kayseri’nin Yıldızları Ödül Töreni KTO’da yapıldı
https://pazaryerigundem.com/haber/185016/kayseri-oda-borsa-ortak-meclis-toplantisi-ve-kayserinin-yildizlari-odul-toreni-ktoda-yapildi/
Kayseri Oda Borsa Ortak Meclis Toplantısı ve Kayseri’nin Yıldızları Ödül Töreni KTO’da yapıldı
Tumblr media
Kayseri Oda Borsa Ortak Meclis Toplantısı ile Kayseri’nin Yıldızları Ödül Töreni Kayseri Ticaret Odası (KTO) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. İSO İlk 500 ile TİM İlk 1000 İhracatçı listelerinde yer alan 27 firmaya, 36 ödülün verildiği programda; iş dünyasının sorun ve beklentileri ile son ekonomik gelişmeler değerlendirildi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Dünya Odalar Federasyonu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Orta Anadolu Üretim Havzası için Kayseri buna hazır” dedi.
Mehmet UZEL / KAYSERİ (İGFA) – Kayseri Ticaret Odası (KTO) Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıya; AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Dünya Odalar Federasyon Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Vali Gökmen Çiçek, Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, KTO Başkanı Ömer Gülsoy, KAYSO Başkanı Mehmet Büyüksimitci, Kayseri Ticaret Borsası Başkanı Recep Bağlamış ile ilçe oda başkanları, il protokolü, KGF Başkanı Erdoğan Özegen, Nevşehir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı M. Arif Parmaksız, Oda ve Borsa Meclis Başkanları, Meclis ve meslek komite üyeleri, Yüksek İstişare Kurulu Üyeleri, Kadın Girişimciler ve Genç Girişimciler Kurulu üyeleri ile iş dünyasının temsilcileri ile ödül alacak firmaların yetkilileri katıldı.
Ödül töreni öncesi Oda Borsa ortak meclis toplantısı gerçekleştirildi. Gündemdeki maddeler kabul edildi. Kayseri’nin yıldız firmalarının ödüllendirildiği Programın açılış konuşmasını yapan KTO Başkanı Ömer Gülsoy konuşmasında, İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik hadsiz açıklamasını en ağır şekilde kınadığını belirtti. Gülsoy,” Burası Irak değil, sınırları cetvel ile çizilmedi. Sizler bebek katili, bir avuç soykırımcısınız.Türkiye Cumhuriyeti devletini yaptığınız zulümleri alkışlayan ve sessiz kalan devletlerle karıştırmayın. Haddinizi bilin” dedi.
Tumblr media
GÜLSOY : TÜM İHRACATÇILARIMIZI ‘AKINCI’ OLARAK KABUL EDİYORUM
Hızla değişen ve dönüşen dünyanın hassas bir süreçten geçtiğini ifade eden Gülsoy, “Savaşlar, iklim krizi, ekonomik kriz, salgınlar, gelir eşitsizliği gibi çoklu krizlerin yaşandığı acımasız bir rekabet dünyasında yaşıyoruz. Özellikle 2018 yılındaki ekonomik saldırıdan bu güne yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen; asla mücadeleden geri kalmayan, önce devletim ve milletim diyen, gayret gösteren, enseyi karartmadan, morallerini bozmadan çalışan bir iş dünyasına sahibiz. Önümüzde zorlu bir süreç var. Gerçekten şu anda ihracatçı olmak kolay değil. Fiyatta, kalite standardında rekabet edeceksiniz, yeni pazarlar bulacaksınız.Müthiş bir şekilde Çin’in her yere saldırdığı, korumacı bir politikanın olduğu dünyada ihracat yapmak gerçekten zor. Ben tüm ihracatçılarımızı ‘Akıncı’ olarak kabul ediyorum.” diye konuştu.
“KAYSERİ’DE KAPALI OLAN FABRİKAMIZ YOKTUR”
İş dünyasının sorunlarına değinen Gülsoy, enerji maliyetleri yüksekliği, istihdam üzerinde yükler, finansmana erişimde zorluklar, dövizle ilgili sıkıntılar, vize almada yaşanan zorluklar, ulaşım-lojistik problemleri ve Türkiye’deki önemli stratejik endüstri yatırımlarının belli bölgelerde toplanmış olmasına yönelik sorunları olduğunu belirtti. Kayseri’de Suriyeli göçmenlerle yaşanan olaylar nedeniyle kapanan fabrikalar olduğuna yönelik çıkan haberlerle ilgili de konuşan Gülsoy, “Şehrimizde yaşadığımız elim hadise neticesinde şehrimiz hakkında çıkan bir takım olumsuz haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Kapalı olan bir fabrikamız yoktur. Kaldı ki ticaretin baş şehri olan, 4500 yıllık ticari geçmişi, 100 yıllık üretim tecrübesiyle cari fazla vererek, ülke ekonomisinin kalkınmasında  en büyük katkıyı veren, ülkemizin birçok yerinde yatırın yapan, girişimcileri bulunan, kadim şehrimizle ilgili yapılan mesnetsiz yorumları asla kabul etmiyoruz. Yine son zamanlarda ortaya çıkan özel sektörle ilgili, bazı firmalarımızla ilgili olumsuz haberlere itibar etmemeliyiz. Bu haberlerin hiçbir gerçekliği yok. Bu tür haberleri çıkaranlar ve itibar edenler bilsinler ki en büyük zararı kendileri görüyor” dedi.
Gülsoy’dan sonra kürsüye gelen KTB Başkanı Recep Bağlamış ise, dünyanın hızlı bir değişim sürecinde olduğunu ve teknolojideki yeniliklerle birlikte iş yapma şekillerinin değiştiğini belirterek, “Bizde yenilikleri takip ederek, üyelerimizi de bu alanda bilgilendiren çalışmalarda bulunuyoruz” dedi.
TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve KAYSO Başkanı Mehmet Büyüksimitci ise Kayseri’nin en büyük zenginliğinin birlik ve beraberlik anlayışıyla sorunların üstesinden gelme yapısı olduğunu söyledi. Sanayicilerin yaşadığı sıkıntılar ve çözüm önerilerine yönelik de açıklamalar yapan Büyüksimitci, Kayseri Sanayi Odası olarak mesleki eğitimi desteklemek adına hayata geçirdikleri yeni projeden de bahsederek, Biz de sanayiciler olarak, Kayseri’de nitelikli insan kaynağını karşılamak ve öğrencilerimizi mesleki eğitime yönlendirmek adına yeni bir projeye imza attık. Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinin Makine ve Tasarım Teknolojisi, Metal Teknolojisi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarının 9. sınıfına kayıt olan 50 öğrencimize LGS puan sıralamasına göre aylık 1000 TL, en yüksek LGS puanı ile alan fark etmeksizin kayıt olan ilk 3 öğrencimize ise aylık 2000 TL burs vereceğiz. Bursları, odamız koordinasyonunda sanayicilerimiz sağlayacak” diye konuştu.
HİSARCIKLIOĞLU : KAYSERİ GERÇEK BİR MARKA ŞEHİRDİR
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Dünya Odalar Federasyonu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise Kayseri’nin Türkiye’nin yıldız şehirlerinden bir tanesi olduğunu belirterek şunları söyledi.
“Kayseri Ticaretin merkezi ve sembolü haline gelmiştir. Tüm bu coğrafyanın rol modeli ve ilham kaynağıdır. Kayseri, toprağıyla, insanıyla ve ekonomisiyle, gerçek bir marka şehirdir. Üstelik de tüm bunları, kendi girişimcilerimizin, Kayserili hayırseverlerin emeği ve gayretiyle başardık. Türkiye’de bu anlamda tekiz. Biz devletten bir şey istemedik, almadık. Tamamen kendi imkânlarımızla bu noktaya geldik. Burada fazlasıyla hak ettikleri ödüllerini alacak firmalarımızın kıymetini de herkes bilmeli diyorum. Zira artık ülkelerin ve hatta şehirlerin gücünün kaynağı müteşebbisleridir. Müteşebbisin güçlüyse, ülken de güçlü olur, şehrin de güçlü olur. Dolayısıyla sizleri, Kayseri’nin ve Türkiye’nin gözbebeği, Kayseri iş dünyasının da gurur timsalleri olarak görüyorum. İşte böyle bir günde, sizlerin arasında bulunma fırsatı verdiğiniz, beni davet ettiğiniz için, sizlere tekrar teşekkür ediyorum.”
HİSARCIKLIOĞLU : ORTA ANADOLU ÜRETİM HAVZASI İÇİN KAYSERİ HAZIR
Marmara Bölgesi’ndeki sanayi tesislerinin deprem riskiyle karşı karşıya olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu,  “TOBB olarak devamlı gündemde tuttuğumuz bir konu var: Orta Anadolu Üretim Havzası oluşturulması. Deprem riskinden dolayı Marmara Bölgesi’ndeki hem yoğunluğun azaltılmasına hem de kentsel dönüşüm hızlandırılmasına ihtiyaç var. Bunun için de, İç Anadolu-Doğu Akdeniz kuşağında yeni bir sanayi havzasının meydana getirilmesi gerekiyor. Kayseri’yi de içine alacak şekilde böyle yeni bir üretim havzası oluşturabilirsek, sanayimiz için yatırım alanı bulamama sorunumuzu çözmüş oluruz. Marmara Bölgesi’ndeki yükü azaltmış ve Marmara’da yüksek katma değerli üretime de yer açmış oluruz. Kayseri buna hazır. Tüccar ve sanayicilerimiz, Kayseri’yi, bu coğrafyanın yıldızı haline getirdi. O yüzden inanıyorum ki, Kayseri, geleceğin kazananları arasında yerini alacak” ifadelerini kullandı.
BÜYÜKKILIÇ : BİZİM EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİMİZ BİRLİĞİMİZ, BERABERLİĞİMİZ
Kayseri’yi kadim medeniyetler şehri, yatırımcılar şehri, hayırseverler şehri olarak nitelendiren Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç ise “Kayseri’mizi her alanda geliştirmeye özen gösteriyoruz. Bizim en büyük zenginliğimiz birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz ve dayanışmamızdır, çok şükür bunun bereketini yaşıyoruz. Bize ötekileştirmek değil, kucaklamak yakışır. Biz hizmet için varız. Biz şehrimizi en güzel şekliyle temsil etmek için varız” diye konuştu.
ELİTAŞ : BİR HAFTA SONRA YÜZDE 60-61 CİVARINDA ENFLASYONLA KARŞILAŞACAĞIZ
AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş ise 2023 yılı Haziran ayında başlayan ekonomik tedbirlerin meyvelerini vermeye başladığını belirterek, “Mayıs ayında ilk defa yüzde 75 olan enflasyonun haziran ayında yüzde 70’lerin altına düştüğünü gördük. Bir hafta sonra açıklanacak yeni enflasyon rakamlarıyla tahmin ediyorum 60 ila 61 civarında bir enflasyon oranıyla karşılaşacağız. Bir sonraki ay da yine aynı şekilde düşüş devam edecek. Bir sonraki ayda muhtemelen olağanüstü bir şey olmadığı takdirde yüzde 50-52 civarında bir enflasyon oranıyla karşı karşıya kalmış olacağız. Ekonomi yönetiminin koyduğu ekonomi programına inandığımız takdirde, onları moral motivasyona teşvik ettiğimiz takdirde yılsonu itibariyle yüzde 38 ila 40 arasında bir enflasyon rakamı ile karşı karşıya kalmış olacağız. Bu çerçevede gayret gösteren, faaliyette bulunan değerli sanayici arkadaşlarımızı tebrik ediyorum” şeklinde konuştu.
ELİTAŞ’TAN OTOYOL MÜJDESİ
Niğde-Ankara Otoyolu’nun Kayseri’ye bağlanmasını planladıklarının müjdesini veren AK Parti Genel Başkan Vekili Elitaş, “2027-2028 yılında hızlı trene kavuşacağız. 2030 yılından önce de inşallah biz duble yolun Kayseri’den başlamak üzere İstanbul’a gidene kadar tamamen otoyoldan geçmeyi planlıyoruz” dedi.
“27 YILDIZ FİRMAYA 36 ÖDÜL”
Konuşmaların ardından ödül törenine geçildi. Programda İSO 500 ve TİM 1000 listelerinde yer alan Kayserili firmalar ödüllerini protokol üyelerinden aldı. HES Hacılar Ekektrik, Mega Metal, Hasçelik Kablo, Sersim, Boyteks, Kumtel, İstikbal, Boyçelik ve Erbosan Boru hem İSO 500 hem de TİM 1000 listelerinde yer aldığı için ödüle layık görüldü. Re-Ma Metal, Coreal Alüminyum, Orta Anadolu, ABC Uluslararası Nakliyat, Gürkan Ofis Mobilyaları, Formal Alüminyum, Kayseri Metal Center, Hasçelik Halat, Ata Karbon, Ceha Büro Mobilyaları, Metal Matris, Çinkom Metal ve Küçükler Tekstil ise TİM 1000 listesinde yer alarak ödül aldı. Kayseri Şeker Fabrikası,  Yataş, Bellona, Femaş Metal ve Form Sünger de İSO 500’de yer aldığı için ödül alan firmalar arasında yer aldı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
bernamegeh · 5 months
Text
Neo-liberalizmin toplum için zararları nelerdir?
Neo-liberalizmin toplum için potansiyel zararları şunlar olabilir: 1. **Artan Gelir Eşitsizliği**: Neo-liberal politikalar genellikle zenginlerin daha da zenginleşmesine ve gelir eşitsizliğinin artmasına katkıda bulunabilir. Örneğin, vergi kesintileri ve kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi gibi politikalar, alt gelir gruplarını daha da zorlayabilir. 2. **Sosyal Hizmetlerin Azalması**: Devletin…
View On WordPress
0 notes
qrmenu · 6 months
Link
0 notes
elazigsurmanset · 8 months
Text
Babacan, Erdoğan’a “Bu millete neden bunu yaptınız?”
Tumblr media
Ali Babacan'ın açıklamaları, Türkiye'de gelir dağılımındaki bozulmanın son yıllarda hızla arttığını gösteriyor. TÜİK'in 2023 yılı verilerine göre, en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,8 puan artarak yüzde 49,8'e yükselirken, en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak yüzde 5,9'a geriledi. Bu durum, gelir dağılımındaki eşitsizliğin arttığını ve orta direğin çöktüğünü gösteriyor. Bu durum, eğitim, sağlık ve diğer temel ihtiyaçlara erişimi de olumsuz etkiliyor. Öğrencilerin simit parasına muhtaç olması, okula giden her beş öğrenciden birinin haftada en az bir gün öğle yemeği yiyememesi, toplumda derin bir yoksulluk ve yoksunluk sorununun varlığını gösteriyor. Babacan, bu tablodan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sorumlu tutuyor. Erdoğan'ın tek yetkili olduğu günden beri ülkenin en zengin yüzde 20'sinin hızla zenginleştiğini, kalanların ise hızla yoksullaştığını söylüyor. Babacan, Erdoğan'a "Bu millete neden bunu yaptınız?" diye sesleniyor. Erdoğan'ın politikalarının gelir dağılımındaki eşitsizliği artırdığına dair çok sayıda veri var. Örneğin, Erdoğan'ın iktidara geldiği 2002 yılında, en zengin yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 35,5 iken, bu oran 2023 yılında yüzde 49,8'e yükseldi. Bu da, gelir dağılımındaki eşitsizliğin Erdoğan döneminde yüzde 40'tan fazla arttığını gösteriyor. Erdoğan'ın politikalarının gelir dağılımındaki eşitsizliği artırmasının temel nedenleri arasında şunlar yer alıyor: Kişisel servet vergisinin kaldırılması Asgari ücretin düşük tutulması İşsizlik oranının artması Kamu harcamalarında gelir dağılımına yönelik politikaların zayıflaması Erdoğan'ın bu politikalarını değiştirmesi, gelir dağılımındaki eşitsizliği azaltmak için atılması gereken ilk adımlardan biri olacaktır. Bu politikalardan bazıları şunlardır: Kişisel servet vergisinin yeniden getirilmesi Asgari ücretin reel olarak artırılması İşsizlik oranının düşürülmesi Kamu harcamalarında gelir dağılımına yönelik politikaların güçlendirilmesi Bu politikaların uygulanması, gelir dağılımındaki eşitsizliği azaltmaya ve toplumun daha adil bir yapıya kavuşmasına yardımcı olacaktır. Read the full article
0 notes
sondakika02com · 8 months
Text
0 notes
drakifalbayrak · 9 months
Text
Tumblr media
Skolyozun belirtileri arasında omuz eşitsizliği, sırtta görülen anormal bir eğrilik ve sırt ağrısı yer alır. Skolyoz, omurga eğriliği anlamına gelir ve omurganın normal düz duruşunu etkiler. Bu durumda, omuzlar eşit olmayabilir ve bir omuz diğerinden daha yüksek veya düşük görünebilir. Sırtta anormal bir eğrilik gözlemlenebilir ve omurga şekli düzgün olmayabilir.
Skolyozun Nedenleri
Skolyozun nedenleri oldukça çeşitlidir ve çoğu durumda kesin bir neden belirlemek zordur. Ancak, skolyozun bazı yaygın nedenleri bulunmaktadır.
Bunların başında kas ve sinir hastalıkları gelir. Kas ve sinir sistemindeki sorunlar, omurganın düzgün bir şekilde yerinde durmasını engelleyerek skolyoza neden olabilir.
Üst solunum yolu enfeksiyonları da skolyozun bir başka nedenidir. Bu tür enfeksiyonlar, omurga sağlığını etkileyerek eğrilmeye yol açabilir.
Doğumsal anormallikler de skolyozun yaygın görülen nedenlerindendir. Omurga şeklindeki anomaliler, düzgün bir şekilde gelişmeyen omurgaların eğrilmesine yol açabilir.
Genetik faktörler de skolyoza katkıda bulunan önemli etkenlerdir. Bazı genlerin mutasyonları, doğumsal skolyoza neden olabilir ve bu durum aile bireylerinde de görülebilir.
Skolyozun nedenleri genellikle çok faktörlü olup, birçok etkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Bu nedenle, skolyozun oluşumunu tetikleyen bütün faktörler dikkate alınmalı ve tedavi süreci buna göre planlanmalıdır.
0 notes
seslimeram · 10 months
Text
Sesli Meram #434 - Yersiz Yurtsuz (13.11.2023)
Tumblr media
"Hakkaniyet kavramı yerle bir edilirken, henüz yirmilerinin ortasında onlarca lüks ev, bir o kadar standart ev, helikopter, bir yüz adet kadar iş yeri olan bir temsilin ucubelik sahnesi ile gündem sulandırılır. Sanrılar, zannedilenler değil, doğrudan milletin gözünün içine ta içine bakarak söğüşlenmiş milyonlarca dolarlık soygunun esamesi okunmasın istenir. Tik Tok bilmem ne ekranlarından şaklabanlıklar var edilirken, misal o tutuklanmış polat çifti gibi onlarca ismin daha bu para aklama / bahis oynatma / çökme, indirme, kaldırma hamle ve ayak oyunları ile yer altı memleketini, mafya düzeninin ta kendisini büyüklerinin izin verdiği kadarıyla var ettiği bir ülke gerçeğe kavuşturulur. Şulemsiler, Tayyargiller, kimin neyi olduğu meçhul tiplemelerin servet transferlerine aracılık ettikleri bir zeminde onca emeklerinin(!) karşılığında sözüm ona yaşadıkları güllük gülistanlık hayatlardan taşanlar zaten sanrılar coğrafyasında sıradana sukut, sabır telakki edilirken, hırsız, yağmacı, belli bir biçimde düzenin esas neferi olagelen rantiyecilere her şeyin serbest kılınması zaten o menzildeki çürümeyi bildirir. O sırada bunca sanrının ortasında bir hakikat bahsi sökün eder; “Euronews’te yer alan habere göre, Legatum 2023 Refah Endeksi'ne göre dünyanın en müreffeh ülkelerinin üçte ikisi Avrupa'da yer alıyor, ancak gelir eşitsizliği Avrupa genelinde oldukça yaygın. AB'ye aday ülkeler listedeki en düşük kullanılabilir hanehalkı gelire sahip ülkeler oldu. Arnavutluk (4 bin 385) en alt sırada yer alırken, bu ülkeyi Kuzey Makedonya (5 bin 988) ve Türkiye (6 bin210) takip etti. Euro bazında kullanılabilir hanehalkı geliri düştüğü tek ülke Türkiye oldu. 2016-2021 yılları arasında Türkiye’de gelir bin Euro (yüzde 27) düştü.” Yok edilmiş, tırpanlanmış, bu maaşlarla hem geçim, hem gönlünüzü eğlendirir, bir de birikim yaparsınız denilenlerle Avrupa’da ancak sondan ikinci olunabildiği bildirilir. Terennüm edilenler ile hakikatin bağır çağır hali arasındaki onarılması imkansız eşikler zaten ortadadır, görene, görmeye çalışana! Ver mehteri!" sesli meram
podcast image credit: untitled:::aris sfakianos:::instagram
0 notes
nekadarhaber · 1 year
Text
Deniz Zeyrek: Bir kamu bankasının genel müdürü 1 milyon 200 bin maaş alıyor
Tumblr media Tumblr media
Deniz Zeyrek: Bir kamu bankasının genel müdür 1 milyon 200 bin maaş alıyor. Yok artık demeyin Deniz Zeyrek: Bir kamu bankasının genel müdürü 1 milyon 200 bin maaş alıyor. Türkiye’de enflasyon oranının yüzde 43,68 olduğu TÜİK rakamlarına göre açıklanmıştır. Bu bağlamda kamu bankalarının genel müdürlerinin aldığı maaşlar gündeme oturmuştur. Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek'in bir kamu bankasındaki genel müdürün aylık maaşının son zamla birlikte 1 milyon 200 bin lirayı bulduğunu belirtmesi kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır. Bazı kaynaklara göre, bu kamu bankasında diğer genel müdür yardımcılarının maaşları ise ortalama 55 bin lira civarındadır. Bu durumda, genel müdür yardımcılarının maaşlarına kıyasla genel müdürün aldığı maaşın oldukça yüksek olduğu açıktır. Bu durum, kamu bankalarının belirli bir kesime ayrıcalıklı davrandığı iddialarını beraberinde getiriyor. Ayrıca, bu maaşın birçok insanın bir eve sahip olmak için harcamak zorunda olduğu ortalama ev fiyatına eşdeğer olduğu düşünüldüğünde, toplumdaki gelir eşitsizliği tartışmalarını yeniden alevlendirmiştir. Bu nedenle, kamu bankalarının maaş politikaları ve özellikle de genel müdür maaşları üzerinde ciddi bir düşünce yapılması gerektiği açıktır. Toplumun büyük bir kesimi için geçim sıkıntısı çekerken, bir kesimin bu kadar yüksek maaşlar alması adil bir durum olarak kabul edilemez. Read the full article
0 notes
serguzest · 1 year
Text
Komedyen Ve Şair
Loş bir bar. Rock müzikle sarhoş zihinler, sevişmek isteyen bedenler.. Arkadaş grupları, sevgililer... Beyoğlu'nun kendi halinde mekanlarından birindeyim. Seviyorum böyle yerleri, böyle ortamlar özgür hissettiriyor. Müzik duruyor, sahneye bir amatör komedyen çıkıyor. Bar, müşteri çekmek için, bazı geceler stand-up şovları düzenliyor. Sahneye çıkan genç adam biraz tedirgin görünüyor. Ancak fazlasıyla sempatik..
-Arkadaşlar hoşgeldiniz. Ben Eren. Baştan söyleyeyim, büyük beklentiniz olmasın.. Afişte yazıyo zaten, 'Amatör Komedyenler Gecesi' diye. Bu da nasıl bir vizyonsuzluktur. Afişi tasarlayan, arkadaşımız bu arada.
Uzaylılara inanan var mı? Ben arada izliyorum böyle saçma sapan videolar, iyi oluyo. Abi uzaylıların dünyayı ziyaret ettiğini düşünsene. Kesin, bizim futbol maçlarımızı izlemişlerdir. Düşün, yerden kilometrelerce yukarıda bir uzay gemisi. Bi ekran var, bakıyolar abi.. Yirmi iki tane adam, başlarında düdük çalan bi tip.. Bir de top.. Fonda müslüman ülkelerin havayollarına ait reklamlar. Turkish Airlines, Azerbaijan Airlines, Etihad.. Ulan sanırsın havacılık sektörü müslümanların elinde. Düşün, uzaylılar çekirdek çitleyerek izliyolar maçı. Biri diyo ki: 'abi, batılılar futbolda çok iyi'. Öbürü cevap veriyo: 'müslümanlar da havacılıkta başarılı'.
Uzaylılar enteresan bi mevzu. Bu komplo teorilerini seviyorum abi.. Delinin biri bişey uyduruyo, bu, hakikat olarak kabul ediliyo. Mesela ben desem ki, Kanuni uzaylıymış. Osmanlılar uzaylılarla bağ kurmuş, o yüzden bu kadar başarılı olmuşlar. Bak, saçma sapan bişey. At bunu ortaya, bununla ilgili yüz tane youtube videosu çekilir. 'Osmanlılar uzaylı mıydı'. 'Korkunç gerçek'. Vallaha. Hiçbir iddiayı ispatlamak zorunda değilsin.. Şey yaz mesela: 'Kemal Sunal Mason'du'. Buna inanan çıkar abi.. Ulan bu herif doğru mu söylüyo, kaynak ne, hiç öyle bi algı yok insanlarda.
Benim babam inanır böyle şeylere. Bu arada, babam deli arkadaşlar. Bütün gün İstiklal'de tur atar. Her gün yeni birileriyle tanışır. Her tanıştığı insana farklı bir hikaye anlatır, birine çok zengindim, fabrikalarım vardı, der.. Diğerine eskiden filmlerde oynardım, der. Birine şair olduğunu anlatır. Bi arkadaş grubu var, alayı deli. Arada bi tepeye çıkıp ufo gözlerler. Bi gün siyaset konuşuyoruz. Konu Marx'a geldi. Dedi ki: 'Marx Mason'muş'. Ulan hayatın boyunca sınıf eşitsizliği üzerine yaz, düşün, Taksim'de bir deli sana Mason desin.
Biraz ara veriyoruz, siz biranızı yudumlayın. Benden sonra bir arkadaş daha çıkacak bu arada.
Eren sahneden indi. Biramı yudumladım. Masada yalnızdım. Canım sıkıldı. Çantamı alıp kalktım, hesabı ödedim.. Mekandan ayrıldım.. Binadan çıkınca bir sigara yaktım.. Beyoğlu'nun eski binaları, bir sürü kalabalık. İstiklal'e çıkınca, ferahladım. Seviyorum bu kalabalığı. İnsanın egosunu eriten bir şey var burada.. Binlerce insandan birisin. Özel veya ayrıcalıklı değilsin, şu insanlardan bir farkın yok, kalabalığın parçasısın. Galata Kulesi'ne kadar yürüdüm. Güzel kızlarla göz göze geldim, insanları inceledim. Galata Kulesi'ni seviyorum. İstanbul'da bazı yapılar, zamandan ve mekandan azade gibidir. Mesela Ayasofya. Galata Kulesi de böyle. Kuleye ne zaman baksam, Puslu Kıtalar Atlası'nın ilk cümleleri gelir aklıma. 'ulema, cühela ve ehli dubara...'
Kulenin dibinde, bir banka oturdum. Az sonra, orta yaşlı bir adam geldi, o da yanıma oturdu. Sigara paketimi çıkardım, adama uzattım. Bir sigara aldı. Bu davranışım pek hoşuna gitti. Hemen muhabete başladı. Az ileride kahve işletiyormuş, aynı zamanda şairmiş. İki tane kitabı basılmış.. Sonra oğlunu anlatmaya başladı. Oğlu pek vefasızmış, hiç onu ziyarete gelmezmiş. Komedyenmiş. Beyoğlu'ndaki mekanlarda gösteri yaparmış. Bir kere gösteriye gizlice gitmiş, oğlu kendisiyle ilgili şakalar yapmış.. Pek içerlemiş bu duruma, hemen kalkıp gitmiş.. Sordum: 'ismi ne oğlunun?'
'Eren', dedi.
0 notes
sosyalsorunlar · 9 months
Text
Tumblr media
Sosyal Sorunlar Nelerdir?
Sosyal sorunlar, bir toplumun karşılaştığı ve geniş bir etkiye sahip olan çeşitli sorunları içerir. Gelir eşitsizliği, yoksulluk, işsizlik, ırkçılık, cinsiyet eşitsizliği, eğitimde fırsat eşitsizliği, sağlık hizmetlerine erişimde adaletsizlik, çevre sorunları ve sosyal adaletsizlik gibi sorunlar toplumsal sorunlar arasında yer almaktadır. Bu sorunlar toplumun istikrar ve uyumunu tehdit edebilmekte, toplumsal huzursuzluklara yol açabilmekte ve bireylerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Toplumların bu sorunlarla baş edebilmesi için geniş bir bakış açısına, işbirliğine ve sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç vardır. Bu sorunlara etkili çözümler toplumsal refahı artırabilir ve daha adil bir topluma katkıda bulunabilir. Öncelikle sosyal sorunlar nelerdir? Bu soruyu açıklığa kavuşturalım.
Toplumsal Sorunlar Nasıl Çözülür?
Toplumsal sorunların çözümü kapsamlı ve sürdürülebilir çabalar gerektirir. İlk adım, sorunun temel nedenlerini anlamak ve analiz etmektir. Sosyal sorunların çoğu zaman derin ve karmaşık nedenleri vardır, dolayısıyla çözümlerin bu karmaşıklığa hitap etmesi gerekir. Eğitim, bilinçlendirme kampanyaları ve toplumsal değişim süreçleri insanların sorunlara ilişkin farkındalığını artırabilir ve toplumsal normlarda olumlu değişikliklere yol açabilir. İkincisi, etkili politikaların oluşturulması ve uygulanması büyük önem taşıyor. Hükümetler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün iş birliğiyle desteklenen stratejiler toplumsal sorunların çözümünde önemli bir araçtır. Adaleti, eşitliği ve fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik politikalar toplumsal sorunlarla etkin mücadelede kilit rol oynuyor.
Son olarak bireylerin ve toplumun katılımı önemlidir. Aktif vatandaşlık toplumsal sorunlara duyarlılığı artırabilir ve bireylerin sorunların çözümüne katkı sağlamasını sağlayabilir. Toplumsal sorunların çözümünde işbirliği ve dayanışma, uzun vadeli başarının temel unsurudur.
1 note · View note
yarrakkafasi · 1 year
Text
Yok olunca bile ders almıyorlar. Ya da yok olanları bir parçaları olarak görmüyorlar. -O zaman bu saatten sonra bize düşen- "umarım daha fazla ölürsünüz" demek değil elbette. Uslu olup düzenimizi, ritüellerimizi ve rutinlerimizi koruma kaygılarıyla elimizden geldiğince az ufalanarak ve daha çok kendimiz gibi kalmaya çalışarak oyalanmak herhalde. 2023te öğrendiğim şey; yalan söylemeyi ve çıkarların konusunda acımasız olmayı bilmiyorsan Türkiye'deki yaşamın hakkında söz hakkın varmış gibi yapamazsın. Çünkü herkes düşündükleri ve/veya yazdıkları bir şeyden dolayı oynadıkları filmin senaristinin ani bir dalgınlığıyla acımasız bir mafya patronunun karşısında rol almak zorunda kalabilir. Resmi muhattabınızla karşı karşıya gelip gelmediğinize (yetki eşitsizliği, gelir eşitsizliği, güç eşitsizliği) bakılmaksınız bir insanın bir karıncayı ezmesi hikayesindeki karınca olmayı yanlışlıkla bir kaç kelimeyle başarabilirsiniz.
Tumblr media
O yüzden diyorum ki, son olarak; "boşu boşuna öğrendik konuşmayı, düşünmeyi ve yazmayı" İlham verici, cesaret verici ve umut dolu akademik kariyerleriniz, meslek hayatlarınız ve hikayelerinizi kurmanız hususunda hepinize başarılar dilerim. "Saygı hak edilir. Satın alınamaz. Boyun eğiş dayatılır ama akla kazınamaz." Benim için "demek" bir çoklarımızın alıştığı gibi hayıflanmak ve sitem dolu bir cümle ifade etmekten ibaret. Peki ya bir soru sorabilseydik ya da bir çok kişiden bir kaçımız olarak "sorular sormaya" başlayabilseydik... Çok basit gibi görünen olaylar hakkında sınıfta öğretmene örnekler hakkında sorabildiklerimizden daha çeşitli sorular sorabileceğimizi fark etmiş olsaydık? Bahsi geçen bölüm başkanı hangi makam tarafından hangi gerekçeyle görevden alındı? Bir yurttaş olarak merak ediyorum. Zira duydum ki bazıları da benim yıllardır yaptığım gibi notlar alıyormuş. Not verebilmek not almanın yarısıdır. Boşlukları doldurucu nitelikte notlar vererek yardımcı olacak olanlara şimdiden teşekkürler.
0 notes
isvicreninsesi · 2 years
Text
“Köklü bir değişim için”
Tumblr media
ZÜRİH- Zürih İşçi Partisi (PdAZ), 12 Şubat 2023'teki kanton seçimlerine katılıyor. Parti, Zürih şehrinin tüm seçim bölgelerinde temsil ediliyor. İşçi Partisi'nin (PdAZ) Zürih şubesinin siyasi sekreteri Harald Lukes, kantondaki seçimlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Her şeyin fiyatı artıyor, sadece maaşlarımız, emekli maaşlarımız ve sosyal yardımlarımız değil, "diyen Lukes, Zürih kantonundaki birçok insanın durumunu çok güzel özetliyor. "İşçi Partisi'nin amacı her zaman ücretlilerin ve güvencesiz insanların çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek olmuştur ve her zaman böyle olmaya devam edecektir” dedi. Parti olarak kira tavanı ile kiraların devlet tarafından kontrol edilmesini talep ettiklerini vurgulayan Lukes, "Köklü bir değişim için" başlıklı seçim programında, "Her dairenin kaydı var ve her dairenin kontrollü bir fiyatı var”. Bu, kira maliyetlerinin daha da artması ve yaşam alanı spekülasyonlarına son vermesi için önemlidir. PdA olarak projelerimizden biri, sıkı demokratik kontrol altında aktif belediye konutlarını temsil edilmesi ve alt gelir dilimleri için konutlara öncelik verilmesi” diye ifade etti. PdAZ'ın bir diğer ana konusu da ayrımcılığa karşı mücadeledir. 3. seçim bölgesinin adayı Laura Maiorano şöyle diyor: “Ücret eşitsizliği, kapitalist toplumumuzda biz kadınların* katlanmak zorunda kaldığı tek ayrımcılık değildir. Cinsiyet Eşitliği Yasası'nın uygulanmasını ve kadına yönelik her türlü şiddete karşı önleme kampanyalarını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı. Read the full article
0 notes