Tumgik
#girit europa
sarhosumastroloji · 4 years
Text
Mitolojide Boğa
Zeus ile Europa arasında yaşanan aşk hikayesi boğa burcunun mitosudur. Zeus gökten yeryüzünü gözetlerken Europa'yı görür ve aşık olur. Hera'dan korktuğu için boğa kılığına girer Europa'yı sırtına bindirir. Suya dalarak Girit adasına taşır. Vardıklarında Zeus tekrar tanrı haline gelerek Europa'ya kendini tanıtır ve birlesirler. Bu birlesmeden Girit kralı Minos doğar
minos boğa burcu sembolüdür. kendine güveni ve sahip olma kararlılığı ile girit kralı olur
2 notes · View notes
alternatif-tip · 8 years
Link
ZEYTİN
Ağaç 5-15m 5-7 Aylar Yaprak ve Yağı
Zeytin, Oiver, Olea europaea Akdeniz Zeytini Syn: Olea Pallida Şifalı Zeytin Syn: Olea Officinarum Familyası: Zeytingillerden, Ölbaumgewachse, Oleaceae Drugları: Zeytin yaprakları; Oleae folium Zeytinyağı; Olivea oleum Zeytinin yaprakları çay ve natürel ilaç yapımında; zeytinyağı, masaj yağı ve yağlı ilaçlar da ana katkı maddesi olarak kullanılır. Giriş: Zeytini bilinen 30 türü mevcuttur ve bunlardan en önemlileri: Akdeniz Zeytini; Olea europaea, Kap Zeytini (Güney Afrika); O. Cape­nsis, Madakaskar Zeytini; O. Madagascariensis, Afrika Zeytini; O. Afri­cana olarak sayabiliriz. Avrupa zeytininin bilinen 300 alt türü vardır. Tür­kiye’de milyonlarca yabani zeytin (olea europae ssp.) sylvestris mevcut olup, bunların aşılanması gerekir. Yapılan araştırmalarda zeytinin M.Ö. 6000 yılından beri Doğu Akdeniz ülkelerinde kültür bitkisi olarak yetiş­tirildiği ve kullanıldığı tespit ediliştir. Zeytinyağı çok eskiden beri salata ve yemeklerde kullanıldığı gibi cilt bakımı, saç bakımı için ve de kabızlığa karşı kullanılmıştır. Peygamber Efendimizin saçlarına birkaç damla zey­tin­yağı sürdüğü bilinmektedir. Botanik: Zeytin ağacı 5-15m boyunda olabilen ve 1000 yıl yaşayabilen uzun ömürlü bir ağaçtır. Yaprakları karşılıklı oval, mızrak veya nadiren kalp şeklinde, kenarları bütün, hafif geri kıvrık, üst kısmı açık yeşil, alt kısmı grimsi veya gümüşsü renkte, 3-5cm uzunluğunda 1-1,5cm enin­dedir. Çiçekleri yaprak sapının dibinden çıkar ve 3-7 tanesi bir arada ve salkım şeklindedir. Çiçeklerin taç yaprakları dört parçalı olup gerisi boru şeklinde ve beyaz renklidir. Meyveleri etli, yuvarlak, 1-3,5cm büyük­lüğün­de olabilir ve önce yeşil sonra kırmızımsı ve nihayet olgunlaşınca siyah renk alır. Yetiştirilmesi: Vatanı Doğu Akdeniz ülkeleri olan bitki günümüzde bü­tün Akdeniz ülkeleri; Kırım, Kaliforniya, Güney Avustralya ve Orta Asya’ da yaygın olarak yetiştirilmektedir. Hasat Zamanı: Olgunlaşan meyveleri toplanır ve kurutulur. Çekirdekleri çıkarıldıktan sonra soğuk baskı ile sıkılarak 1.kalite zeytinyağı elde edilir ve buna Oleum olivarum virgineum denir. İkinci baskıda basınç artırı­larak yapılan sıkmada 2.kalite yağ elde edilir buna ise Olium olivarum provinciale denir. Son olarak yüksek basınç ve ısıtılarak 3.kalite yağ elde edilir. Bu 3.kalite yağ sabun yapımında kullanılır. Mayıstan sonbahara kadar zeytin yaprakları toplanarak gölgede ve havadar bir yerde kuru­tulur. Birleşimi: A) Zeytinyağının bileşimindeki maddeler: a) Zeytin %40-60 oranında yağ içerir ve bu yağın %95-99’unu Acylglyceridler, 1-3 serbetyağlar ve %0,1-0,7 oranında karbon hidrojen bileşikleri (squalen) içerir. Acylglyceridlerin (Glyseridler) % 94-95’in Triacylglyceridler, Triacylglyceridler, %56-83 Stearinasit, %0,3-3,5 Palmitinoleinasit, %0,6-1 Linolenasit ve 0,1-0,3 Arahidonasitler oluşur.(ışıldağa bak). b) Fenollü bileşikler: Procatechuasit, vanillenasit, Syringaasit, Sinamikasit, p-Kumarasit ve Kaffee asitten oluşur. c) Steroller: Sitosterol, Stigmasterod, ∆-Avenasterol, campesterol ve sitgamasterol. d) Vitaminlerden B1,B2,E,D ve provitamin A. e) Minerallerden; potasyum, sodyum, kalsiyum, magnezyum ve demir içerir. 2) Yapraklarında: a) Terpenlerden: %6-9 oranında Oleuropen ve çok az miktarda elenolasitglikozit (=oleosid-11-meilester) ve demetiloleuropein içerir. b) Fenollü bileşikler; 1) Chalkonlar; olivin, olivin-4-diglikosid 2) Flovitler ve Flavonitglikozitler; luteolin, luteolin-7-O-glikosit, luteolintetraglikosit, luteolin-7-O-β-D-glikosit c) Alkoloitler (çok az miktarda); Cinchonin, Cinchonidin ve Dihydrocinchonidin. Araştırmalar: Önce fareler, kobaylar, köpekler ve tavşanlar üzerinde ya­pılan araştırmalarda zeytin yaprağının yüksek tansiyonu düşürdüğü görülmüş ve bunu insanlar üzerinde yapılan araştırmalar takip etmiştir. 1) Poletti ve ekibi 1982’de insanlar üzerinde yaptığı araştırmalarda Zey­tin yaprağının yüksek tansiyonu düşürdüğünü tespit etmişlerdir. (PP.50) 2) Petkov, Manolov ve ekipleri 1972’de insanlar üzerinde yaptıkları araş­tırmada zeytin yaprak çayının yüksek tansiyonu düşürdüğünü belgelemişlerdir.(Phytopharmaha). 3) Zeytin yaprak çayının kandaki şekeri düşürdüğü ve diyabetli hastaları iyileştirdiği 85 şeker hastası üzerinde yapılan deneyle tespit edil­miş­tir. (NH.8.00.33). 4) Fransız prof Renaud ve ekibi daha önceden kalp enfarktüsü olan 600 hasta üzerinde tedavi denemesi yapılmıştır. Prof Renaud ve ekibi (National Institute of Health and medical research) tarafından has­talar iki gruba ayrılmıştır. 1. grup Batı Avrupa sulu beslenirken 2. grup Akdeniz usulü beslenmişlerdir. Akdeniz tarzı beslenen (az et, peynir ve yumurta, çok sebze, meyve, kepekli ekmek ve zeytinyağlı yiyecekler) hastaların %50-70 oranında iyileştikleri ve daha sağlıklı oldukları tespit edilmiştir.(NH.8.00.32) 5) Yunanistan’ın Girit ve Korfu adasındaki 1215 kişi üzerinde (40-50 yaşındakilerde) yapılan bir araştırmada, sadece dört(4) kişide kalp rahatsızlığı ve Arteroshleroz (damar sertliği ve daralması) olduğu, diğerlerinin ise sağlıklı oldukları görülmüştür. 6) Dr. Robert Lyous ve ekibi alerji, aritmi (kalp ritim bozukluğu), ba­demcik iltihabı, fousillit, boğaz iltihabı (faranjit), öksürük bronşit, zatürre (pnömoni), pispulpasının iltihaplanması (pulpit), ağız iltihabı (stomatit), uçuk, deri hastalıkları, deri enfeksiyonu, gastrit, ülser, ar­trit, artroz, sedef hastalığı, yüksek tansiyon, holesterol, damar sert­liği, diabet ve yorgunluk, dermansızlık, halsizlik, borrelioz (kenenin sebep olduğu virüs enfeksiyonu) hastalığı olan 500 hasta üzerinde tedavi denemesi yapılmış ve hastaların iyi olduğu görülmüştür. (Ehh.7.03.487) Tesir Şekli: A) Yaprakları: Yüksek tansiyonu düşürücü, kandaki şekeri, kolesterolü ve lipidi düşürücüdür. B) Yağı: Müshil yapıcı, safra arttırıcı, mukozayı iyileştirici, tansiyon dü­şü­rücüdür. Kullanılması: A) Yaprakları: a) Araştırmalara göre; zeytin yaprağı ekstresi, yüksek tansiyonu ve kan­daki şekeri, kolesterol ve lipidi düşürdüğü belgelenmiştir. Bronşit, fa­ren­jit, gastrit, enterit, sedef hastalığı, damar sertliği, yağ hazımsızlığı, tonsillit, yüksek tansiyon, uçuk ve mantarları, bakterilerin, virüslerin ve parazitlerin sebep olduğu hastalıkları, immün yetersizliği, ülser, di­ya­bet,alerji, aritmi, artrit, artroz, yorgunluk, dermansızlık, halsizlik ve borrelioza karşı kullanılır. Bağırsak florasını düzenler. (Ehk.7.03.487). b) Komisyon E’ye göre zeytin yaprakları yüksek tansiyonda tansiyon düşürücü ve idrar artırıcı olarak kullanılır. c) Halk arasında şeker hastalığı ve yüksek tansiyona karşı kullanılır. B) Zeytinyağı: a) Araştırmalara göre zeytinyağlı beslenme damar sertliğini (arteriosk­lerozu) önlediği ve kalp rahatsızlıklarını iyileştirdiği tespit edilmiştir. b) Halk arasında zeytinyağı kabızlık, mide-bağırsak, nefes yolları ve saf­ra yolları iltihapları, safra taşı, safra kisti, kokuşma, şişkinlik ve roma­tizma ağrılarına karşı kullanır. Bu rahatsızlıklara karşı olan etkisi kesin değildir. Açıklama: Zeytinyağının birleşimindeki yüksek orandaki doymamış yağ asidi Oleikasit (Işıldağa bak.), Fenollü bileşikler ve E vitamini zararlı LDL-kolesterolü düşürür. Çünkü zararlı kolesterol damar mukozasına (iç duvarına) yapışarak damarların sertleşmesine ve daralmasına neden olur. Zeytinyağının bir başka özelliği ise antioksidatif olması yani hücre­lere özellikle damar hücrelerine zarar veren serbest radikallerin yapısını bozarak onları zararsız hale getirmesidir. Çayı: Kurutulmuş, ince kıyılmış zeytin yapraklarından 3-4kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 150-200ml kaynar su ilave edilerek 8-10dk demlenmeye bırakılır ve sonra süzülerek içilir. Çay harmanları: Masaj yağı: Zeytinin I.sınıf kalite yağı çeşitli masaj yağları ve bakım yağlarının ana katkı maddesidir. Ayrıca Türkiye’nin Marmara bölgesinde yetişen kudret narının olgunlaşmış tohumları bir şişeye konur ve üzerine zeytinyağı doldurulur ve 4-6hafta bekletildikten sonra bu yağdan günde 3-4defa 1 kahve kaşığı 4-6hafta süreyle alınırsa mide ve onikiparmak bağırsak ülserlerini iyileştirir. Yan tesirleri: Midesi hassas olanların zeytinyağı kullanırken dikkat etmesi gerekir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
istcemberlitas · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
0 notes
kulturilesanat · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
1 note · View note
sanalmuze-blog · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
0 notes
osmanliturasi-blog · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
0 notes
eskimimari · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
0 notes
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
0 notes
tarihist · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
0 notes
enguzeltarih-blog · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
2 notes · View notes
avrasyaist-blog · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
0 notes
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
3 notes · View notes
istanbulmimari · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
1 note · View note
tarihiosmaniye-blog · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
1 note · View note
tarihiyada-blog · 9 years
Photo
Tumblr media
İlk Kahraman Tanrılardan Europa
Zeus’la sevişmesi yüzünden adı coğrafyaya geçen tek kadın Io değildir; Europa’nın ünü daha da yaygındır. Io’nun yıllarca, acı çekmesine karşılık Europa, bir boğa sırtında denizler aşıvermenin yarattığı birkaç saniyelik şaşkınlık ve korku bir yana bırakılırsa, hiç üzülmemiştir denebilir. Europa’nın Zeus’la seviştiği sıralarda Hera nerelerdeydi, bilinmiyor. Bilinen bir şey yar: Tanrılar tanrısı, gamsız tasasız, gönlü ne dilerse onu yapıyordu.
Zeus bir ilkbahar sabahı gökteki sarayında oturmuş, tembel tembel yeryüzünü gözetliyordu. Gözleri, ansızın, kendisi için çok ilgi çekici bir yaratığa ilişti. Güzel Europa, uykudan uyanmış, gördüğü düşü yorumlamaya çalışıyordu. İki kıta, kadın kılığında, kendisini paylaşmak istemişlerdi düşünde. Europa’yı doğurduğunu ileri süren Asya, onu kendisi almak istemişti, öteki kıta ise, Zeus’un Europa’yı kendisine verdiğini söylemişti.
Gördüğü bu garip düşü yorumlayamadı Europa; kendi yaşındaki kız arkadaşlarını topladı; deniz kıyısındaki çiçek tarlasına gittiler. Orada oyunlar oynarlar, sepetlerini çiçeklerle doldururlardı. Hepsi de bilirdi ki, en güzel sepet Europa’nın sepetidir. Hephaistos yapmıştı sepeti. Üstünde îo’nun öyküsü, inek oluşu, Argos’un Öldürülüşü, sonra Zeus’un io’yu; yeniden kadın kılığına sokuşu çiziliydi.
Yalnız sepetler mi, içlerini dolduran çiçekler de ne kadar güzeldi… Nerkisler, sümbüller, menekşeler, kırmızı yaban gülleri. Aşk tanrıçası, Kharit’lerin arasında nasıl ışıldarsa, Europa da yaşıtları arasında Öyle ışıldıyordu.
Zeus onu görünce dayanamadı. Zaten Aşk tanrıçası Aphrodite, oğlu Eros’a söylemiş, o da oklarından birini Zeus’un kalbine saklamıştı. Hera uzaklardaydı o sırada; ama Zeus yine de ne olur ne olmaz diye korktu. Bir boğa kılığına girdi. Koyu kahverengi, kaşları yerinde gümüş yaylar çizili, boynuzları yeni ayın görünüşüne benzeyen güzel, çekici bir boğa olup çıktı. Çiçek toplayan kızların arasına indi. Yaşıtları gibi, Europa da boğayı görünce dayanamayıp yanma geldi. Onu sevdi, okşadı.
Hemen eğildi bağa. Sanki Europa’nın, ‘sırama binmesini ister gibiydi. Sırtına bindirip gezdirecek bizi öyle tatlı, öyle güzel bir boğa ki bu, Hiç boğaya benzemiyor, iyi bir insan gibi, Yalnız konuşamıyor.
Europa, gülümseyerek, boğanın sırtına oturdu. Ötekilerin de binmesine fırsat vermedi Zeus; fırlattığı yıldırımların hıfzıyla denize daldı. O ilerledikçe dalgalar iki yana açılıyordu. Yanlarında, önlerinde, arkalarında garip deniz tanrıları Nereidler, borularını öttürerek Tritonlar ve Zeus’un kardeşi f Po-‘ seidon gidiyordu.
Sulardan, gördüğü yaratıklardan korkan Europa, düşünmek için bir eliyle boğanın kocaman boynuzunu tutarken, öteki eliyle de ıslanmasın diye mor eteğini topluyordu. “Bu boğa, olsa olsa bir tanrıdır,” diye düşünüyordu. Sonunda dayanamadı; kendisini ıssız bir yerde tek başına bırakmaması için boğaya yalvardı. Boğa; cevap vererek kendisinin ‘tanrılar, tanrısı Zeus olduğunu, ona tutulduğunu, Girit adasına gittiklerini söyledi.
Bir süre sonra Girit’e ayakbastılar, Orada Mevsimler karşıladı kendilerini, Seviştiler; çocukları oldu. Europa’nın oğullarından ikisi, Minos Ve Rhadamahthys, yeryüzünde öyle tarafsız davrandılar ki, ölümlerinden sonra ölüler ülkesine yargıç yapıldılar. Ama Europa, mitologyada oğullarından daha önemli bir yer tutar.
2 notes · View notes