Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...
Dışarıda kar...
İçeride kanaat...
İçeride huzur...
Televizyon yoktu.
Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna ram olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma
dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası...
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret
kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi,
sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı...
Domates de...
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.
“Müslüman müslümanın kardeşidir; ona zulmetmez, onu başına gelen musibette terk etmez, onu zâlimin zulmünde bırakmaz. Müslüman, din kardeşine yardım ettikçe, Allah da ona yardım eder. Kim, Müslümanın dünya ile ilgili bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyametteki bir sıkıntısını giderir. Kim müslümanın ayıbını örterse, Allah da ahirette onun ayıbını örter.”
[Ebu Davud, Edeb, 60]
Ramazan ayı, İslam'ın bize bahşetmiş olduğu sonu olmayan kardeşlik bağı kavramını, tanıdığımız-tanımadığımız bütün müslümanlarla aynı anda idrak edebilmemize ve hissetmemize olanak sağlar.
İslam’ın emirlerinden biri olan, Müslümanlar arasında 3 günden fazla küslük olmaması, her alanda olduğu gibi sosyal alanda da insanlar arasında ki birlik ve düzeni sağlamak amacıyladır. Ramazan Ayı, geç kalınmış küslüklerimizi bitirmemiz için güzel bir fırsattır. Eğer bizler bu fırsatı iyi değerlendirebilirsek sırtımızda olan yüklerden kurtulmuş olacağız inşallah. Bizler için bu fırsatı iyi değerlendirmek, hayırlara koşarken sırtımızdaki yüklerden kurtulmamızı sağlayacaktır inşallah.
Arkadaşın tiyatroya gidelim diyeni ve sohbetine doyum olmayanı makbuldür. Bazı arkadaşlar kalıpları yıkar ve kalabalık salonda foti çektirir. Ben olsam dümdüz çıkarım, hayatta herkesin içinde foti çektirmem. Hatta oyuncuları da çekmem, iyiymiş böyle de.