Soğutma sistemi arızaları araçların hararet yapmasına neden olabilmektedir. Hararet yapan bir araç ciddi maliyetler ortaya çıkarabilmektedir. Özellikle doğru uygulamalar yapılmazsa bu maliyet katlanmaktadır. Hararet olayına karşı her tür bilgiyi öğrenmek için bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Şimdi yine anon olup soracaksınız alevimisin diye:) Hayır değilim ama sünni olmaktansa alevi olmayı yeğlerdim! Bi Erzincanlı olarak bu alevi dedesini duymuştum fakat ne erzincanlı ne de alevi olması umrumda değil verdiği mesaj çok yerinde olmuş👍 hoşuma gitti paylaşmak istedim.👇
Erzincanlı baş köylü Hasan efendi bir Alevi dedesi.
Hacca gidiyor. Hacca gittiğinde insanlar şeytan taşlama zamanında şeytanı taşlarken Baş köylü Hasan Efendi eline bir taşı alıyor ve sinesine vurmaya başlıyor, bunu gören arkadaşları ve yanındakiler soruyorlar;
"Hasan efendi neden kendini taşla dövüyorsun?"
Hasan efendi;
"oğul senin buradaki şeytanla ne işin var, sen kendi içindeki şeytanı taşla. Kendi nefsini terbiye et özünü pakla".. cevabını verir.
kızlar iftar sofrasını hazırlarken lütfen çay da yapın dedim. sofrada yemekle birlikte çay içtim, sofradan kalkınca içtim şimdi tekrar içiyorum çay içmelere doyamadım. nasıl bir yorgunluk ve hararet ki bitmiyor.
dünya tarihinin en karizmatik ve en büyük dikdatörü. öyle bir dikda ki bağımsızlığı bir ailenin elinden zorla alıp bir halka zorla veriyor. bahsedeceğim konu meclis raconu içeriyor ve sene 1922, mecliste hilafetin ve saltanatın kaldırılması hararet ile tartışılıyor fakat atatürk üzerindeki gözlerin farkında olduğundan görüş bildirmiyordu. oturduğu sandalyeden tartışan insanlara bakıyor kendilerine ait fikirlerini anlayıp hafızasına kaydetmeye çalışıyordu. hoca müfit efendi ve yanındaki hoca takımı insanlara bunun şirk koşmak, islamı karalamak vs gibi safsatalar olduğuna inandırıyordu. konu bu milletin en sömürüldüğü konu olunca çok da zorlanmıyorlardı. hoca takımı kazanılan savaş ile birlikte ankara hükümetinin görevi tekrar osmanoğullarına iade etmesini, onların kandırıldığını anlatıyordu meclistekilere. meclis saltanatın iadesi konusunda kararsız ve tartışma içerisinde olsa da hilafet konusunda karşı görüş iddia etmeye çalışan bile yoktu. görüşme neticelerinin istediği yere gitmediğini fark eden paşa söz isteyerek önündeki kürsüden sıraya çıktı ve çoğumuzun bilmediği o efsane tehdit konuşmasını yaptı.
"Efendiler, Egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye; görüşme ile, münakaşa ile verilmez. Egemenlik, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milleti'nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan; millete saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmıyacak mıyız? Meselesi değildir. Mesele zaten olupbitti haline gelmiş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek gerektiği şekilde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."
konu üzerindeki tartışmalar kendisini son cümle ile sessizliğe bıraktı. hoca takımı kendi arasında fısıldaşıyordu. atatürk hoca takımına bakarak;
"İşin ilmi yönüne gelince, hoca efendilerin hiç merak ve endişelerine mahal yoktur. Bu hususta ilmi izahat vereyim"
dedikten sonra dini hususları laik devrimler ile nasıl sağlamlaştıracağını anlatır. hoca takımı memnun olmasa da az önceki konuşmanın son cümlesi hepsinde bir can telaşına sebep olmuş ve bir anda şirk koşmayı, dinden çıkmayı kısaca az önce olur dedikleri tüm safsataları unutup durumu şu sözlerle kabullenmişlerdi;
"Affedersiniz Efendim, biz meseleyi başka bakımdan değerlendiriyorduk; izahatınızdan aydınlandık."
sözler ise ankara mebuslarından hoca mustafa efendinin ağzından dökülmüştü.
kısaca arkadaşlar meclis manipüle edilmeye müsait ve hala bir çok haini içerisinde barındıran bir meclisken hepimizin bağımsızlığı bir avuç insanakul, sahte hoca ve karşılık verme cesareti olmayan mebusa bağlıydı. bu durumun bir dikdatör ortaya çıkarması çok olağandı ve tarihin en büyük dikdatörü bu şekilde doğdu. onun devrimlerini ise emanet ettiği gençler yaşatmaya devam edecek.
Erkek kardeşimgil ile görüntülü konuşuyoruz. Abla dedi sanayide ne dediler falan dedi. Olayı anlatırken kahkahayı bastılar. Şimdi arabanın radyatör kısmına su koyuyorum her gün garip bir şekilde su bir gün olmadan geri bitiyor geri su koyuyorum dedim. Radyatör su eksik olduğu için normalde yağ yakmayan araba yağ yakmaya başlamış. Normalde bizim araba sessiz bir araba değil ama son günlerde babama ve anneme bu arabada bir ses var duyuyor musunuz diyordum. Onlar yoo diyordu. Ama ses artışı vardı. En son babamı bıraktığım gün araba hararet göstergesinde bir şey göstermiyor. Ama araba kaputunda ısı artışından hafif dumanlaşma gördüm. Sıcak soğuk etkileşiminde olacak bir soğukta yoktu. En sonsanayiye gittim. Usta'da baktı ki radyatör borusunda kaçak var. Borusu delikmiş. Radyatör işlevini görmediği için motor yağ yakmaya başlamış ve ses çıkmaya başlamış. Ve hararet yapmaya başlamış.Bu su olayını anlatıyorum annem diyor ki beş kiloluk bidonla bu su taşıyor diyor. Erkek kardeşlerim haykırıyor. Dedim ki hani su şarıl şarıl aksa diyorum arabayı çıkarırken görürüm diyorum. Hani aklımda almıyor bu suyu nasıl harcıyor diye. Hâlâ bana kahkaha attılar. Mustafaa, Ahmett motor yağını boşalttı yeni koydu. Filtre falan değişti ya diyorum. Radyatör borusunun adam çıkarttı sonra diyorum araba eski sesine geldi diyorum. Benim o sıra heyecanla çocuğunu hastaneye götürmüş bir baba gibi sevincime gülüyorlar.
Gecenin bir yarısı yatağıma yatmış içimden ama hararet ile bağırıyorum.
Benim bütün hücrelerim öfkeden, kederden, aczden titriyor, ya bunlar etten kandan müştekil insanalar değiller mi? Bunların göğüslerinde bir şey atmıyor mu? Bunların ciğeri yokmu?
Bunlar anne, baba değil mi? 250gr kurbanlık kıyma dağıtır gibi parçalanan çocuklarını torba içinde annelerin, babaların ellerine veriyorlar ya, küvezleri bebeklere tabut yapıyorlar, nasıl senin bir derdin yok, insan değilmisiniz siz ya, deli çıkacağım idrakim almıyor.
Neymiş hamas terör örgütüymüş, Çanakkalede 15'liklere cephede savaş emri verenlerde mi terör örgütü, yunanı denize dökenler, sütçü imamalar da mı terörist ulan, nerenizle düşüyorsunuz, kıyası nereniz ile yapıyorsunuz edebimi de bozdum artık izanım kalmadı ya çıldıracağım. Bunlar kimin tohumu bu topraklarda nereden bittiler la havle ve la kuvvete illa billah ya
Acaba hararet zamanında vücudun idaresinden fazla olan kanın çoğalması ve bulaşık bazı mevadd-ı muzırrayı hâmil evridede cereyan eden mülevves kana musallat belki memur olan sivrisinek ve pireler, fıtrî haccamlar olmasınlar mı? Muhtemel... (Risale-i Nur; Lem'alar)