Tumgik
#hocam gözleri
uykucupandaa · 6 months
Text
Hocam gözleri...
72 notes · View notes
sillagen · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Kaç gündür o kadar yoğunum ki kazadan dolayı arabada hasar olduğu için merkeze yaptırmaya götürdüm. Arabanın ön camı komple değişmesi lazımdı. Acele olması gerekiyordu. Çünkü 28'ine muayene var yoksa geçemiyorum. Farım çatlamıştı. Onu da tamir ettirdim. Farlarımı da cilaladılar. Doblo olduğu için arka kapıları da yağladık. Arabanın gözleri çok güzel oldu. 👌🏻O sıra çay verdiler. Abla çay iç diye. Çay tabağı kirli değil fazla yıpranmış tam samimi esnaf hali. Baya ucuza kapattık elhamdülillah. En yakın arkadaşım Merve'nin babası eski sanayicilerden cam için ona sormuştum. Ethem Amca'ya "sanayide tanıdığı olan kız"olduk dedim. Sesli gülerek "ee ne yapacan" dedi. Gerçekten "ee napacan". O sıra sanayiye benim gibi tamire gelen abi ile tanıştık. Baya muhabbet ettik. Çok komik adamdı. Çok güldüm. Tır şoförüymüş yaşadığı kazayı anlattı. Anlatırken o kadar güldüm anlatmam. Erkekler travmatik olayları ile çok iyi dalga geçebiliyorlar. Osman Abi Allah razı olsun çok komik adamsın. Rabbim bundan sonra dostuma düşmanıma kaza bela vermeden her daim araba sürmeyi nasip etsin. Babamın okulundan Ali Hoca babamı almaya gittiğimde sürücü kursunda ders de veriyormuş abla "maşallah çok güzel ve seri sürüyorsun" dedi. Mutlu etti beni "normalde kadın sürücüler beğenilmez teşekkür ederim" dedim. Hanıma da öğretiyorum inşallah o da adaptasyon sağlar dedi. İnşallah derken abla hızı seviyorsunuz dedi. Bir gün otobana aynı zamanda girmiştik. Bana yetişememiş tırlar onu çok ürpettiyormuş öyle dedi. Ben en fazla 110 görürüm ya dedim. Sol şeritte bazen üstü oluyor ama orta şerit hep 90- 100 malum en fazla o kadar hız hakkım var dedim güldü. Benim hocam küçük kardeşim hızı ondan öğrendim dbhxhdhd Ahmet canım Ahmet gülüm Ahmet.
38 notes · View notes
kapaliblgo · 1 year
Text
gözleri hocam gözleri
48 notes · View notes
Text
Yakın zamanda bir eğitim programına katıldım. Egitimin konusu kadın erkek eşitliği ...
O güne kadar kadın ve erkeğin hiç bir zaman eşit olmadığını düşünüyordum. Erkeğin güç olarak kadından üstün olduğunu düşünmüşümdür.
Katılımcılardan biri söz aldı kadın ve erkegin eşit olmadığına dair Annemin bir anısını anlatmak istiyorum dedi. Kendisi (erkek)muhtar .
Anam bana hamileyken sabah erkenden kalkar azığını alır 2 kilometre yol gidip tarlada çalışır akşam döneceği vakit sancısı tutar beni tarlada doğurur. Taşla göbek bağını keser bir koluna beni alır sırtına çalı çırpı yükünü alır bir koluna da azıgını alır 2 kilometre yolu tekrar geri döner eve gelir. Anamı kucağında çocukla gören büyükanam gelin çocuğu bana ver biz yıkarız sen git ahırda inekleri sağda gel der. Anam gider inekleri de sağar gelir . Anam bu ve bunun gibi bir cok sıkıntıyı tek başına yaşamış bir kadın. Gözleri dolarak ve sesi titreyerek anlattı bu anıyı.
Ve döndü salondakilere hocam şimdi sizlere soruyorum burada güçlü olan kimdir ve kadın ve erkek eşitmidir ?
Bana sorarsanız kadın bu dünyadaki herkesten güçlüdür ve üstündür.
59 notes · View notes
vnessayazar · 2 months
Text
bir gün bir hocam demişti ki
"herkesin güçsüz olmaya hakkı var, çünkü bu dünyada sadece güçsüzlerin gözleri silinir onlar teselli edilir onlar sarılıp sarmalanır"
haklıymış..
6 notes · View notes
yusofline · 2 years
Text
Gözleri hocam gözlerii
83 notes · View notes
musfika-hanim · 6 months
Text
bugün evin minik kuşunun veli toplantısı vardı. büyük kızçe bende geleyim ordan da dershaneye geçerim dedi tamam dedik gittik beraber. sınıf öğretmeni ile görüşmemiz bitince diğer branş hocaları ile görüşmek için öğretmenler odasına girdik. bakınıyoruz öğretmenlerini tanımak için sonra büyük kızçe bir anda "anneeee bak şu koltukta tek oturan sakallı hoca benim ortaokuldan fen bilgisi hocam aaaa ne kadar değişmiş acaba gidip konuşsam mı beni tanımaz ama gideyim ya" dedi. gittik hocanın yanına "hocam siz beni tanımazsınız ama ben sizi hemen tanıdım ortaokuldan hocamsınız" dedi. hoca hemen ayağa kalktı valla tanımadım ismin neydi vs diye sorunca kızım "hatta aynı mahallede oturuyorduk" dedi. evet evet doğrudur ama çok seneler geçti hatırlayamadım napıyorsun peki şu an dedi "İngilizce öğretmeni oldum hocam" dedi adamın gözleri doldu hangi okulda çalışıyorsun diye sordu "yeni mezun oldum dershanede çalışıyorum" dedi. o kadar duydulandı ki adamcağız öğretmenler odasında arkadaşlarına döndü "bakın dedi ortaokuldan öğretmeniymişim ve şimdi ingillzce öğretmeni olmuş" diğer hocalar ne güzel duygular dimi maşallah falan dediler. sonra okulun koridorunda bir öğrenci teacher teacherrrr diye seslenerek kızçenin yanına geldi, hocam sen bu okulda mı çalışıyorsun diye soruyor, yok dedi kız kardeşimin toplantısına geldim. dershaneden öğrencisiymiş.
çok farklı hissediyor insan. fazlaca duygusal bir birey olarak annelik duygularıyla beraber tavan yapıyor. insanın evlatları ile ilgili olumlu güzel şeyler duyması da emeklerinin ziyan olmadığını göstererek ayrıca mutlu ediyor. ne diyebilirim ki, bin şükür Allah'ım..
17 notes · View notes
sayebulut · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Okulun 16.gününden bildiriyorum.
Din kültürü hocam Kandil vesilesi ile çoçuklara ,bizlere lokumlar hediye etti. Biz “L” sesini öğrenmeye çalışıyoruz. Limonlar yaptık. Çoçuklar sevdi. Ama bazen sınıfta çok yoruluyorum. Yoran şey ders anlatmak değil. Bir öğrencim çok çok hareketli. Hareketliliğinin sebebi öğrenmek için ailesi ile konuştum. Annesi “ köy yeri işte hocam 3 kızdan sonra doğdu tek erkek hocam bizimkiler şımarttı benimde sözüm geçmiyor ” diyor. Açıklamaya mı yanayım ,sınıfta yaşadıklarıma mı hiç bilmiyorum. Öğrencim E. Sırada sallanıyordu . Uyardım ama ne fayda diğer öğrencimin yanında gitmiştim ki ,düştüğünü gördüm. Hemen koştum baktım , sarıldım . Kanama şişlik yok sadece acımış. 10 dakika sessizce oturdu sadece 10 dakika . Sonra diğer öğrencimi kucağına almaya çalışmasıyla yine sonu hüsran. Bazen Etkinlik yapmak istemiyor yanına gidip” seni sevdiğimi unutma olur mu , ayrıca senin bu etkinliği çok güzel yapacağına eminim bana sarılmak ister misin ? “ diyorum ama etki yine 10 dakika . Sevgiyle iyileşmeyecek insan olamaz zannıma sığınıyorum. Diğer öğretmenlerden hep aynı tavsiye “ sert ol hocam ,korksun “ ama ben istiyorum ki sevsin sadece sevsin. Teneffüste gelip sevdiğini söylüyor. Gözleri boncuk boncuk. Sevdiğini biliyorum. Duayla ve bolca sevgiyle düzelecek inşaAllah .Bu arada sınıfta her gün prenses ilan edildiğini söylemeyi unutmamalıyımmm🌼
17 notes · View notes
konnektom · 11 months
Text
Sufizmde bir deyiş vardır:
**“Baktığımızda gördüğümüz tek hakikat kendi yansımamızdır.”**
Tabiatında kusur görmek varsa; Tavuskuşunda çirkin ayaktan başka bir şey görmezsin demiş Mevlana..
Günün birinde bir derviş, hocasına **“Hocam ‘ayna olmak’** diye bahsettiğiniz konuyu tam olarak idrak edebildiğimi düşünmüyorum. Bu konuda bana yardımcı olur musunuz?” der.
Hocası dervişi dinler ve ertesi sabah onunla göl kenarında buluşmasını ister. Derviş gün ağarmadan yola çıkar. Bu kadar erken bir saatte hocasının ne anlatacağını merak etmektedir.
Gölün kenarında konuşurlar:
- Evlat, senin iki göz bebeğinden birinde bir leke var. Hangisi olduğunu biliyor musun?
- Hocam çok ufak yaştan beri yanınızdayım. Tekkemizde benim bildiğim hiçbir yerde ayna yok. Uzun zamandır kendi gözbebeklerime bakma şansım olmadı.
- Önce gözlerini kapat ve hangi gözbebeğinde leke olduğunu bana söyle. Ama sakın yanlış söyleme. Eğer bilemiyorsan bilmiyorum de.
**GÖRMEK İSTEMEYENDEN DAHA KÖR KİMSE YOK**
Hoca cebinden çıkardığı bir ayna parçasını dervişin suratına tutar. Derviş gözleri kapalı halde hissetmeye çalışır ama nafile…
- Bilemiyorum.
**- Birinci ders**: Bu dünyada görmek istemeyenden daha kör kimse yoktur. Eğer biri görmek istemiyorsa, gözlerini hakikate sıkıca kapatmışsa ona ayna tutman imkânsızdır.
Hoca yavaşça dervişin başını eğer ve bir çamur birikintisine bakmasını ister. Derviş ne kadar dikkatli baksa da gözbebeklerini göremez.
**-İkinci ders:** Kendini temizlememiş kimse sana berrak bir ayna olamayacaktır. Etrafında seçtiğin insanların samimi birer gönül yolcusu olduklarından emin ol.
Derviş, hocasının dediklerini dikkatle dinlemektedir. Hoca gölden bir kap temiz su alır ve dervişin önüne koyar. Derviş tam eğilip gözbebeklerine bakacakken hoca hırkasını çıkarıp dervişin başını örter. Derviş:
- Hocam bütün güneşi kapattınız. Karanlıkta hiçbir şey göremiyorum.
**- Üçüncü ders:** Zihnin karanlığı kalbin aydınlığına gölge düşürdüğünde ayna işlevini yitirir. Birine ayna tutmak istiyorsan kalbini sevgiye açtığından emin olmalısın.
Hoca hırkayı kaldırdığında derviş kendi gözlerini görebilmeye başlar. Bir süre baksa da gözbebeklerinden birindeki lekeyi göremez.
- Hocam, ben hâlâ lekeyi göremiyorum.
- Sevgili evlat, aslında gözbebeklerinden birinde leke yok. **İnsan zihinle baktığında kusur, gönülle baktığında aşk görür. **Kendimizle ilgili takıldığımız kusurların çoğu sahte aynaların bize gösterdiği yanılsamalardır. **Bir ustanın çırağa karşı en büyük görevi çırağın kalbinde yatan bir usta olduğunu ona hatırlatmaktır.** Her insanın kalbinde hakikat gizlenmiştir. Bizim görevimiz o hakikate ayna olmaktan başka bir şey değildir.
17 notes · View notes
uykucupandaa · 5 months
Text
Tumblr media
52 notes · View notes
Text
Tumblr media
Gözleri hocam...
3 notes · View notes
turan31 · 3 months
Text
Elveda
Hukuk istiyordun ya İlayda baban gibi doğru bildiğini yapardın ama sana bir beyaz kefen bulamadık. İrem çok çalıştı takıma girdi güzel kız, bize hatırası gözleri gülen resmi kaldı. Hep yanımda durmuştu Cem hocam canım hocam kim bilir neredesin senden hiç haber alınamadı sıralara adın kazındı. Dağ gibi bir adamdı amcam hep bizi kollardı çok geç kaldık bizi affet sende anlamıştın ondan şehadet parmağın havadaydı. Elif hem yetimdin hem öksüz kimin vardı? yanlız ikizin onuda bizi de bırakıp gittin .
Siz ve daha saymadığım niceleriniz Elveda diyememiştim ya hani, sesim ulaşırmı şimdi bilmem "Elveda"
6 notes · View notes
leilayist · 1 year
Text
gözleri hocam gözleri
19 notes · View notes
Text
Kelimeler Ülkesindeki Bilge
السلام عليكم
9 Kasım günü gittiğimiz şehitlikte gençlerin tutumuna karşılık bir yazı kaleme almışım sitem hüzün öfke dolu bir yazı..
Bugün ise aksini hissettim öyle güzel bir panel nasip oldu ki konu Sezai Karakoç ve panelistler öğrencilerdii. Hele başkanı o ne güzel bir öğretmendi öylee. O güzel öğretmenleri görünce hamdolsun ümidim arttı güzel gençleri ancak bilinçi okuyan gelişime açık öğretmenler yetiştirir.
Adının hakkını taşıyan bir okul "Nureddin Topçu lisesi" selamla konuşmalara başlayıp selamla bitiren öğretmenlerr. Selam ile başlayıp selam ile biten bir konuşma elbette sadra şifa olur.
Ne zaman pes etsem Ümmetin kızının yeri liseli gençler içinde ders anlatmak mı diye sorgulasam böyle güzellikler çıkıyor karşıma. Öğretmen olmanın önemini bir kez daha anlıyorum. Kur'an'ı Kerim'i yere atan çocuklar yetişmemeli ateizmden uzak olmalı islamın kızları , beyefendileri..
Sonra aklıma lisede kalplerin keşfi ile derse giren matematik hocam geliyor...Yerden çöpleri toplayan din kültürü hocam... İnançlı imanlı olmanın önemini gösteren felsefe hocam...İnsanı anlayan desteğini esirgemeyen rehber hocam.. insan olmanın ehemmiyetini, güzelliğini, davranış ve sabırlarıyla gösteren edebiyat hocam.. evvabin namazı ile tanıştırıp kılmaya teşvik eden okul öncesi belletmenimiz geliyor.. Kütüphanesini bana açan müdür yardımcısı ve İngilizce hocam geliyor. Derste mehter marşını açıp çoşturarak anlatan bazen gözleri dolan tarih hocam...Bizi yazmaya okumaya teşvik eden öykü yazmayı bırakma diyen müdürümüz geliyor... Ruhların sanatkarı olmayı başarmış öğretmenler..
Anlıyorum bir kez daha bugün işittiğim sözün gerçekliğini "Dünyayı değiştirecek sihirli bir değnek varsa analar ve öğretmenlerin elidir."
O gençler Sezai Karakoç'u unuturmu daha?... O şiirleri o yaşamı o kitapları duyan o öğretmenlerden beslenen gençler bilinçsiz olurmu?..
Son günlerde ümidiimi artıran diğer gençler ise Arkadaşlarımın paylaştığı Konya'daki ve Maraştaki hafızlar... Maşallah rabbim hayatlarını Kur'an ahlakıyla ahlaklandırsın.. İslam'a hizmet yolunda muvaffak eylesin...Binlerce yürüyen Kur'an..
Ve inanıyorum ki
Bir Sabah gelecek kardan aydınlık..🌼🤲🏻
Ruhların sanatkarı olma temennisiyle..
السلام عليكم
20 notes · View notes
fatomahperi · 1 year
Text
Tumblr media
Ayık gezmezdi ...!=)
Bütün bir köy halkı yaka silkiyordu adamdan
“Ölse de bir kurtulsak” diyorlardı
Bir karısı vardı adamın, bir de kendisi.
...Hiç çocukları olmamıştı.
... Köy halkı böyle bir adamın zürriyetinin olmadığına memnundu.
Kadın ise adamın haline üzülse de ses çıkaramazdı.
Otuz yıldır evliydiler. Döverdi, kızardı, her gün biriyle kavga ederdi.
Ama kocasıydı işte, evinin erkeği idi.
Adam iyice yaşlanmıştı artık.
Öksürük nöbetleri uykusunu bölüyor,
İki basamak merdiven çıksa nefes nefese kalıyor, titreyen elleriyle sigarayı zor sarıyordu.
İyice zayıflamış, zaten kısacık olan boyuyla bir çocuk gibi kalmıştı.
Kadıncağız ellerini açıp dualar ediyor,
“Ahir ömründe olsun şu adamın hali biraz düzelsin” diye yalvarıyordu Allah’a…
Adam bir sabah evden çıktı.
Fakat ertesi sabah oldu dönmedi.
Tan yeri ağarırken kadın aramaya çıktı kocasını.
Kim bilir nerede sızıp kalmıştı!
Köyün üst tarafındaki çeşmenin başına gitti önce,
Orada içerdi adam, bulamadı.
Yakındaki tarlaları aradı,
Köyün dört bir yanına baktı, yoktu.
“Eve gelmiştir belki” diyerek koşarak geri geldi.
Hayır, dönmemişti.
Güneş inmek üzereydi.
Acele bir abdest aldı, namaza durdu.
Duası bitmek üzereydi ki, kapının çaldığını duydu.
Öksürüyor, eliyle göğsünü işaret ediyordu.
Kadın koluna girdi kocasının, güç bela sedire kadar taşıdı.
Uzandı adam.
Karısının yüzüne baktı.
Ağlıyordu.
Doğrulmak ister gibi yaptı,
“Hakkını helal et” diyecekti.
Lafının sonunu getiremedi,
Başı yastığa düştü.
Ölmüştü…
Kadıncağız, kocasının başında epeyce bir ağlayıp feryat etti.
Biraz kendine gelince gözlerini sildi, yemenisi bağladı.
Kalktı, imamın evine gitti.
-Hocam… diyebildi hıçkırarak… Bizimki…
Söyleyemiyordu, ama imam efendi durumu anlamıştı.
Kadının yüzüne baktı,
“Köylü ne der” diye düşündü, bocaladı…
-O mendebur, bir kez bile caminin kapısından içeri girmedi,
Kaldırmam onun cenazesini” diyerek kapattı kapıyı.
Kahroldu kadın.
“Nereye gitsem, ne yapsam” diye düşündü.
Kimseleri yoktu ki…
Çaresiz, eve döndü.
Yıkadı kocasını, sandıktan çıkardığı beyaz bir çarşafa sardı,
Omzuna aldı, mezarlığın yolunu tuttu.
Caminin köşesinden dönerken, muhtar ve köylülerin
Kendisine doğru gelmekte olduğunu gördü.
Bir kez daha düğümlendi boğazı,
Cenazesi omzundan kayarken
Dizlerinin üstüne çöktü, ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya başladı.
Hışımla yaklaştı muhtar:
-Onu nereye götürüyorsun, dedi.
Mezarlığa gömeyim deme sakın!
Sağlığında biz çektik,
Bir de ölülerimiz çekmesin o herifin elinden…
Kadın gözlerini çarşafın üstüne dikmiş, öylece duruyordu.
Birden bağırmaya başladı,
Delirmiş gibiydi sanki.
Kalabalık yanından korkuyla uzaklaşırken,
Cenazesini tekrar yüklendi,
Köyün dışına doğru yürümeye başladı.
Kan ter içinde kalmıştı kadın,
Artık adım atacak hâli yoktu.
Kendi kendine:
-Şuracığa gömeyim adamımı,
Kimseler rahatsız olmaz burada, dedi.
Tam o anda bir ayak sesi duyuldu, irkildi.
Bir çobandı gelen.
Kadıncağız her şeyi olduğu gibi anlattı.
Üzüldü çoban, gözleri doldu.
-Dert etme, dedi. Ben yardım ederim sana.
Bir çukur kazıp, cenazeyi gömdüler.
Çoban başucunda durdu mezarın, ellerini açtı, dua etti.
Birkaç çiçek buldu kadın,
Toprağın üstüne serpti.
Çobana dualar ederek döndü evine,
Yorulmuştu.
Camın kenarına oturup, uzaklara daldı.
Uyuyup kalmıştı oracıkta…
Ertesi sabah imamın kapısı çaldı telaşla,
Muhtar, bir yandan tekmeyi vuruyor, bir yandan da;
-İmam efendi, imam efendi… diye bağırıyordu.
İmam korkuyla açtı kapıyı.
-Bir rûya gördüm, dedi muhtar.
Hocam o berduş, o serseri adam cennetteydi,
Bana gülüyor, “hakkım sana bile helal olsun”, diyordu.
Rûyayı duyan imamın benzi attı,
Kendisi de hemen hemen aynı rûyayı görmüştü.
-Gel hele içeri gel, demeye kalmadı, köyün delisini gördüler.
Koşarak geliyor, bir yandan da bağırıyordu.
-Demedim mi ben, demedim mi size,
Rûyamda gördüm, rûyamda…
Birkaç köylü daha benzer rûyalar gördüğünü söyleyince karar verdiler.
Özür dileyecek, kendilerini affettirmeye çalışacak,
Bu arada işin aslını öğreneceklerdi.
Bir şeyler olmuştu ama ne?
Adamın evine vardıklarında kapıyı açan kadın şaşkındı.
Kapıyı yüzlerine kapatacak oldu, yapamadı.
Gelenler olup biteni anlatıp özür diledi,
Cenazeyi nereye defnettiğini, neler olduğunu sordular.
Kadıncağız her şeyi anlattı.
Can kulağı ile dinlediler ve
Çobanı bulmaya karar verdiler.
Bir yandan yürüyor,
Bir yandan aralarında konuşuyorlardı:
-Bu çoban bir evliyaydı her halde,
Belki de hızırdı,
Aslında ölen adam da o kadar kötü bir adam değildi…
Tarif edilen yere geldiklerinde, çoban koyunlarını otlatıyordu.
Gelenleri görünce ayağa kalktı,
“Hayırdır inşAllah” dedi…
Oturdular.
Onlara süt ikram etti, konuşmaya başladılar.
Çoban söylenenlerden hiç bir şey anlamamıştı.
Cenazeyi nasıl defnettiklerini anlattı.
-Ben bir garip kulum, dedi.
“Cenazeyi defnettik,
Başucunda durup bir dua ettim sadece, hepsi bu…”
Merakla nasıl bir dua ettiğini sordular,
Çoban da söyledi:
-Allahım,
Ben dağda koyunlarımı otlatırken,
Kulların gelirler yanıma,
Selam verirler
“Senin selamınla gelen,
Senin misafirindir” der, ağırlarım.
Süt ikram eder,
Azığımı paylaşırım…
Şimdi de,
Ben sana bir misafir yolluyorum,onu da sen ağırla...!=)
21 notes · View notes
bihunimeksik · 5 months
Text
Bazı öğrencilerim ile gurur duyuyorum çok fazla.
Hepsini severim ama bugün gurur duyduğum çok başka bir öğrenci.
Sabah gözleri dolu dolu iki öğrencimi gördüm,
Haliyle merak edip sordum.
ne oluyor çocuklarım?
Biri istediği montu almak için gittiğinde satılmış olduğunu öğrenmiş ve aynı gün arkadaşı ile tartışmış ( muhtemelen erkek arkadaşı) ağlama sebebi bunlar.
Diğeri ise haberleri izlemiş gece, sabah gördüğü birkaç twit, birkaç çocuk ölüm haberi vs.
Hocam dedi: kuvezde bebekleri öldürmüşler...
Bu ve bunun gibi birkaç haber daha anlattı.
16 yaşında bir kız çocuğu çaresiz hissediyor ve buna ağlıyor.
(Bugün sen derse girmesen de olur çocuk.
Sen dersini, eğitimini almışsın, bildiğim tanıdığım yüzlerce insandan daha insan ve vicdanlısın.)
2 notes · View notes