Tumgik
#istanbul kürtaj
Text
Tumblr media
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe KONAÇ Bilgilendiriyoruz Doğum kontrol hapını her gün aralıksız şekilde almalı mıyım? Kullanım hapa göre değişir. Hapların çoğunda 28 gün süren her dönem için 1 paket hap alınması gerekir, yani ayda bir paket kullanılır. Bazı doğum kontrol haplarının 3 ve 6 aylık paketleri de mevcuttur. Bazı haplar her gün sürekli olarak alınır, bu tip haplarda adet kanaması döneminde hormon içermeyen haplar alınmaya devam edilir; bazı haplara ise 7 gün süreyle ara verilir. Hap almadığınız dönemde de gebeliğe karşı koruma devam eder ve adet kanamasına benzer bir kanama oluşur.
Her yaşta sağlıklı ve mutlu bir yaşam için…💜 ・・・ ✅ Lazer Uygulamaları⠀⠀⠀⠀ ✅ Dokuların gevşemesinden kaynaklanan idrar kaçırma tedavisi⠀⠀⠀⠀ ✅ Vagina sıkılaştırma ve gençleştirme (Vajina daraltma)⠀⠀ ✅ Vajinal kuruluk ve tekrarlayan vajinit tedavisi⠀⠀⠀⠀ ✅ Vulva (dış genital organın) toparlanması ve gençleştirmesi⠀⠀⠀⠀ ✅ Vulva ve çevre cildinin beyazlatması (Genital bölge beyazlatma)⠀ ✅ Gebelik ve doğumda oluşan çatlak ve izlerin düzeltilmesi⠀⠀⠀⠀ ✅ Genital siğil tedavisi⠀⠀⠀ ✅ Kızlık zarı dikimi ✅ Genital Estetik⠀⠀
Detaylı bilgi için;
İletişim / Ulaşım Adres: Zeytinlik Mahallesi Fişekhane Caddesi No:34 Ak Apartman Kat:5 Daire:14 Bakırköy / İSTANBUL‎
Telefon: ☎ 0212 660 88 46 ☎ 0533 136 39 80 ☎ 0538 274 14 13 🌐 www.drayse.com
0 notes
elazigsurmanset · 10 months
Text
İstanbul Tabip Odası , “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır”
Tumblr media
‘İstanbul Sözleşmesi’ yaşatır açıklaması yapan İstanbul Tabip Odası, kadına karşı şiddetin giderek arttığı Türkiye’de, gerekli önlemlerin alınmasını talep etti. Sekiz sene önce 19 Kasım’da meslektaşımız, kız kardeşimiz Dr. Aynur Dağdemir eşi tarafından şiddete uğrayan sekreterini korumaya çalışırken; Mirabal kardeşler ise 25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele verirken katledildi. Bu nedenle kolumuz 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü Dr. Aynur Dağdemir’e adamıştır. İki gün de kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizin sembolleşen günleridir. Acımız ve öfkemiz hâlâ taze, mücadelemiz ise sonsuz. Onların hikâyesi mücadeleleri ve cesaretleri bizlere umut ve ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Kadına karşı şiddetin önlenmesi için İstanbul Sözleşmesi uygulansın
Kadın Hakkı İhlalleri
Türk Tabipler Birliği Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Kolu ve İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi, “Kadına karşı şiddet, kadın hakkı ihlalleri farklılıklar gösterse de dünyanın tüm bölgelerinde sınır ve sınıf ayrımı olmaksızın devam ediyor. Dünyanın birçok ülkesinde çok zor ve uzun mücadeleler sonucu elde edinilmiş kazanımlar elimizden alınmaya çalışılıyor. Polonya’da kürtaj yasağının çıkışı, ülkemizde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alınışı kazanımlara saldırıların örneklerindendir. Patriyarkal kapitalizmin yarattığı krizlerin ortaya çıkardığı savaş, afet, pandemi, kıtlık, deprem ve diğer krizlerin faturaları dünyanın her coğrafyasında farklı biçimlerde en acımasız haliyle yaşanmaya devam ederken; ilk önce kadınları ve çocukları hedef alıp, en ağır bedelleri onlara ödetirken, ilk onların yaşam hakkını elinden alıyor. Ülkemizde yaşanan deprem felaketi, öncesinde pandemi, Suriye ve Ukrayna-Rusya savaşları, İsrail’in Filistin işgali kadınların ve çocukların yaşamlarının elinden alındığı, göç etmek zorunda bırakıldığı, patriyarkanın güçlendiği krizler oldu. Savaş sırasında en başta kadına yönelik suçların arttığını, kadın bedeni üzerinden savaş politikası sürdürüldüğünü biliyoruz bu nedenle barış talebimizden vazgeçmiyoruz”
Pandemi ve Deprem Nedeniyle Şiddet Arttı
“Pandemiyle kadınların ev içi bakım yükü, ayrıca kadınlara yönelik ev içi şiddet arttı, deprem sonrası ise aynı sorunları bir de evsiz kalarak barınma sorununun eklenmesi ile katlanarak yaşadılar. Cinsel şiddete uğrama oranları, hastalıklar ve depresyonlar tırmandı. Pandemide ekonomik kriz işten çıkarılmaları arttırdı ve çalışma hayatından ilk önce gözden çıkarılanlar ev bakım yükü veya işveren tercihi nedeniyle kadınlar oldu, eşitsizlikler derinleşti. Deprem felaketi sonrası yine bakım yükü en çok kadınların üzerine kaldı, yıkılmış şehirlerdeki temel insan ihtiyaçlarının hala giderilmemesinden kaynaklı sorunlarla hâlâ en çok kadınlar boğuşuyor. Sağlıkta dönüşümün yarattığı krizin faturasını öderken de pek çok kadın meslektaşımızı görev başındayken yitirmeye devam ediyoruz. Son bir yılda erkek şiddeti nedeniyle kaybettiğimiz sağlık çalışanı kadınlar; Ömür, Melek, Emine ve Ayfer… Kadınlar güpegündüz kamu kurumlarında, yaşatmak için gittikleri işyerlerinde katlediliyor. Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık çalışanlarına yönelik tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür. Kadını ve kazanılmış haklarını yok sayan, sahiplenilmesi gereken bir mal gibi gören, kadın düşmanı erkek egemen politikalar, alınmayan koruyucu önlemler, işletilmeyen düzenleyici mekanizmalar ve cezasızlık politikaları hayatımızın her alanını kuşatmaya devam ediyor. Güvenli çalışma alanları ve sağlıkta şiddete karşı göstermelik adımlar dışında önlemler alınmıyor. Sağlıkta şiddetin son bulacağı politikalar üretilsin ve uygulansın istiyoruz. Ülkemizde her gün ortalama üç kadın kocası, birlikte yaşadığı erkek veya aile bireylerinden başka bir erkek tarafından baskı, işkence ve zulme boyun eğmemeye karar verdiği için katlediliyor. Toplumumuzda, her alanda yükselen iktidar politikaları ile tırmandırılan şiddet sarmalı maalesef ki günlük hayatta temel dil olmuş durumda. Bu şiddet ortamı hem özel alanda hem de kamuda kadınlara yönelik şiddeti körüklemeye devam ediyor”
6284 Sayılı Kanunun Etkin Uygulanmasını İstiyoruz
“Patriyarka, kapitalist, faşist, muhafazakar yönetimler ile devamlılığını kadınları tahakküm altında tutarak sağlayacağına inandığı sürece kadın hareketi güçlenerek, kendini sürekli yenileyerek yükselerek en güçlü cevabı verecektir. Cinsiyet eşitliğinin inşa edilmediği, erkek şiddetinin çözülmediği bir dünyada eşitlikten, özgürlükten bahsedilemez. Mahsa Amini’den, Dr. Aynur Dağdemir’den aldığımız cesaretle kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyor, 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmasını istiyoruz” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
morkedisblog · 1 year
Text
Benim anılarım bitmez ama yalan uydurma yok gerçek hepsi,tamam çok küçüktüm arada eksik hatırlamalar veya kişileri karıştırma yaşayabilirim seyrek olsa da,insanım🙏Yıldız Tezcan vefat etmiş Allah rahmet etsin💙🌼Gençler bilmezler 70"lerde çok ünlüydü çoğunluk Türk kadını gibi minyon tipliydi ama o minik bedenden bir ses çıkardı şaşırırdınız hani siyahi blues gırtlağı derler ya öyle birşey Erzurumlu ninem daha önce hiç salon düğünü görmemiş mahallemizin ileri gelenlerinden birisi kızını evlendiriyor bizim çevreye göre zengin bir adam bulmuş düğün scharton otel vardı o dönem orada yapılacak Yıldız Tezcan gelecekmiş ninem turturdu"bu İstanbulun düğününü görmezsem gözüm açık giderim"düğün sahipleri otobüs tuttular komşuları düğüne götürmek için gittik mahallemizde İstanbul müzikollerinde sahne alan Nebahat Yıldız abla vardı önce o hareketli şarkılar söyledi sonra gine pavyonlarda söyleyen komşumuz beyhan abi çıktı sahneye kendisi kız gibi giyinip makyaj yapardı 80'lerde Bülent Ersoydan sonra trans ameliyatlar yaygınlaşınca bir doktor vardı hem cinsiyet değiştirme operasyonu hem kürtaj yapardı ona gidip kadın oldu 3 evlilik de yaptı (ben kadın halimle 1 evlilik yapamadım ama ben evde gönüllü kaldım😉)sesi çok güzeldi "kadehinde zehir olsa bana getir ben içerim"şarkısını mükemmel söyledi en son Yıldız Tezcan çıktı sahneye davetliler ayakta alkışladılar çiçekler verdiler çok güzeldi fotografta esmer ben sarışın gördüm saçları boyalıydı bebek yüzlüydü aboooovv tv ve sinemada 1:70 gördüğümüz kadın en fazla 1:55 herkes çok şaşırmıştı ama "Puma kuşu şu dağlara yaslanır" uzun havasına başlayınca salon alkıştan yıkıldı rahmetli Annem duygusaldı ağlamıştı eve döndük ben Yıldız Tezcanı taklit etmeye çalışıyorum Erzurumlu ninem beyhan abiye takmış"kız desem değil dul desem değil erkek desem hiç değil kayrenik toprak başına taş düşe kadeh zehir deyip bağırdı"deyip evdekileri güldürmüştü hayat kısa işte hepsi rahmetli oldular💔
Tumblr media
0 notes
ulaksancak · 2 years
Photo
Tumblr media
İSLAM DÜŞMANI SÖZDE AHLAK ABİDELERİNE CEVABIMDIR... Sevişirim evlenmem Hamile kalırım doğurmam Namus mu? Kirletmeden duramam Lut kavminin çocuklarıyız Trans çocuklar vardır Kürtaj haktır yasaklanamaz Hem bu aşağılık görüşleri savunacaksınız hem de müslümanlara ahlâktan dem vurmaya çalışacaksanız öyle mi? Hadi lan ordan.! (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/CmCT5DxqLSx/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
hayrulvarisin · 2 years
Photo
Tumblr media
2021 Nüfus sayımı verileri, Avustralyalıların her zamankinden daha az dindar ve kültürel olarak daha çeşitli olduğunu gösteriyor. Hristiyanlık, 1966 yılına kadar Avustralyalıların yaklaşık yüzde 90'ının beyan ettiği dindi. İstatistikler, göçün o zamandan beri eğilimleri etkilediğini, ancak değişimin çoğunlukla ateist ve laikliğin büyümesinden kaynaklandığını söylüyor. En hızlı büyüyen azınlık dinler ise Hinduizm ( yüzde 2,7) ve İslam'dır (yüzde 3,2). En son nüfus sayımı sonuçlarına göre “dinsiz”i seçen Avustralyalıların sayısı %38,9'a yükseldi. Bu onları nüfusun %43,9'unu oluşturan Hıristiyanlardan sonra ikinci en büyük "dini grup" yapıyor. Ve yasalar üzerinde derin bir etkisi vardır. Son beş yılda Avustralya, genel olarak ahlaki yasalar olarak kabul edilebilecek şeylerde çok büyük değişim yaşadı. "Aralık 2017'de evliliğin tanımı resmi olarak cinsiyet gözetmeksizin iki kişinin ömür boyu gönüllü olarak bir araya gelmesi olarak değiştirildi." 2021de eşcinsel evliliklerin 24.000'i resmi olarak kaydedildi. Ayrıca, ötenazi ve kürtaj yasaları da nüfus sayımları arasındaki 5 yıl içinde yeniden düzenlendi. Kürtaj tüm eyaletlerde suç olmaktan çıkarıldı. Bir dine sahip olmayan Avustralyalıların sayısı göz önüne alındığında, dini inancın yerini seküler (dünyacılık) olana bırakması cazip geliyor. Bu nedenle din özgürlüğü ve dinin laik Avustralya'daki yeri hakkında sağlam ve saygılı bir tartışma yapmak her zamankinden daha önemlidir. Bu yüzden dengeli bir Dini Ayrımcılık Yasası önemli. Bu, azınlık inançlarını, çoğunluk Hıristiyan inancını ve inancı olmayanları içermelidir. https://theconversation.com/no-religion-is-australias-second-largest-religious-group-and-its-having-a-profound-effect-on-our-laws-185697 #australian #religion #brain #atheism #islam #christian #hindu #effectlaw #homosexuality #lgbt #mariagehomosexuel (Uskumruköy, Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/CjVMrmqj1kN/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
mehmet1telek · 3 years
Text
mehmet telek
Kürtaj İstanbul
Genital Estetik İstanbul
Kızlık Zarı Dikimi İstanbul
1 note · View note
dusukhapisatis · 1 year
Text
Düşük hapı sipariş 0543 529 72 06ver-satın al Cytotec düşük hapı sipariş : 0543 529 72 06 Orjinal barkodlu Cytotec 200 mcg düşük hapı ile hamileliğinizi 12
Tumblr media
Düşük hapı sipariş 0543 529 72 06ver-satın al Cytotec düşük hapı sipariş : 0543 529 72 06 Orjinal barkodlu Cytotec 200 mcg düşük hapı ile hamileliğinizi 12
Düşük hapı sipariş 0543 529 72 06ver-satın al Cytotec düşük hapı sipariş : 0543 529 72 06 Orjinal barkodlu Cytotec 200 mcg düşük hapı ile hamileliğinizi 12
Düşük hapı sipariş 0543 529 72 06ver-satın al Cytotec düşük hapı sipariş : 0543 529 72 06 Orjinal barkodlu Cytotec 200 mcg düşük hapı ile hamileliğinizi 12
Düşük hapı sipariş 0543 529 72 06ver-satın al Cytotec düşük hapı sipariş : 0543 529 72 06 Orjinal barkodlu Cytotec 200 mcg düşük hapı ile hamileliğinizi 12
Düşük hapı sipariş 0543 529 72 06ver-satın al Cytotec düşük hapı sipariş : 0543 529 72 06 Orjinal barkodlu Cytotec 200 mcg düşük hapı ile hamileliğinizi 12
Düşük hapı sipariş 0543 529 72 06ver-satın al Cytotec düşük hapı sipariş : 0543 529 72 06 Orjinal barkodlu Cytotec 200 mcg düşük hapı ile hamileliğinizi 12
1 note · View note
dusukhapisipariset · 2 years
Text
Kürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiye
Tumblr media Tumblr media
Kürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiyeKürtaj hapları nasıl kullanılır | 0537 507 54 43 whatsapp bilgi ve sipariş hattı cytotec sipariş ver kapıda ödeme istanbul içi türkiye
0 notes
egejinekoloji-blog · 6 years
Link
Jinekolog
Mustafa Alihanoğlu
sizlere kadın hastalıkları, doğal doğum kızlık zarı dikimi, kürtaj ve genital estetik konularında yüksek kalitede sağlık hizmeti vermektedir.
1 note · View note
turkuvazsoft · 5 years
Link
0 notes
gazetelinkmedya · 5 years
Photo
Tumblr media
Emniyet kürtaj listesi istedi! Emniyet kürtaj listesi istedi! İstanbul Emniyet Müdürlüğü, gizli ibaresiyle İl Sağlık Müdürlüğü’nden kentteki tüm hastanelerde "polikistik over sendromu" olan ve kürtaj yaptıran 30 ile 40 yaş aralığındaki kadınların listesini istedi.
0 notes
Text
Artık Saklanmanıza Gerek Yok
Tumblr media
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Konaç, uzun zamandır yaptığı vajinal lazer uygulamalarının, tüm dünyada ve ülkemizde giderek arttığını belirterek, genital estetik hakkında merak edilenleri anlatıyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Konaç
Lazer uygulamasının yüz ve vücut estetiğinde yaygın olarak kullanıldığını, artık son yıllarda ameliyat gibi invaziv girişime alternatif olarak ortaya çıktığını ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Konaç, 5-10 dakikada ağrısız, kanamasız ve anestezi gerekmeden yapılan femilift genital estetik uygulamasıyla vajina daraltma işlemleri yapılabildiğinden bahsediyor. Ayrıca, genital estetik uygulamalarıyla labioplasti (küçük dudak küçültme), kliteropeksy (klitoris küçültme) operasyonları da yapılabiliyor.
Lazer uygulamasıyla yapılabilen genital estetik uygulamaları:
• Vajina daraltma
• Labioplasty
• Kliteropeksy (Klitoris estetiği)
• Genital bölge beyazlatma (Bleeching)
• İdrar kaçırma şikâyetinin düzeltilmesi
• Genital bölge siğilleri
• Rahim ağzı kanser şüphesi taşıyan lezyon çıkartılması
• Genital bölgedeki şüpheli lezyonların çıkarılması
• Hymenoplasty
Genital estetik operasyonlarıyla özgürleşin
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Konaç
Genital bölgenin görünümü birçok kadın için oldukça önem taşır. Bu bölgedeki hoşa gitmeyen görünümler özellikle bazı kadınlar için mutsuzluk kaynağı olabilir. Bu tür ameliyatlar, modern jinekolojik estetik operasyonlar arasında yer alıyor. Hem işlevsel hem de kozmetik nedenlerden ötürü başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkedeki özel merkezler tarafından yapılıyor. Normal vajinal doğumlar, dokuların yaşla birlikte elastikiyetini kaybetmesi, bir şekilde geçirilmiş travma veya bazı genetik hastalıklar nedeniyle vajinal doku ve çevresindeki kasların sıkılığı, gerginliği ve gücü azalabilir. Bazı çiftler cinsel birliktelik sırasında bu konu nedeniyle gevşeklik ve tatminsizlik hisseder, mutsuz olur. Labium minör denilen, vulvada küçük dudaklardaki asimetri, fazla büyük olması, düzensizlik veya doğumdan kaynaklanan vajina girişindeki genişlemeler de genital bölgenin kötü görünmesine neden olmakla birlikte, cinsel ilişki sırasında rahatsızlık, o bölgede sürekli ağrı hissi, aşırı hassasiyet ve dar kot pantolon, mayo, tayt, bikini vs. giyerken rahatsızlık hissedilmesine neden olabilir.
Femilift lazer ile yapılan işlemlerin etki mekanizması
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Konaç
Bu yeni teknoloji lazer sistemi, vajinal gevşeme ve idrar kaçırma problemlerinde oldukça başarılı sonuçlar alan bir yöntem. Ayrıca, vajinal duvarı kollajen doku artışıyla kalınlaştırmakta ve sıkılaştırmakta. Vajina sıkılaşması dışında, vajeni çevreleyen taban kaslarında görülen kollajen lif artışına bağlı olarak üretra daha iyi desteklenir ve idrar kaçırma problemi ya tamamen durur ya da ciddi oranda azalarak hastanın artık fark edemeyeceği seviyeye geriler. Hastalar ilk seanstan hemen sonra bir fark hissederler ve sonuçlar kısa süre içinde artış gösterir. Uzun süreli sonuçların elde edilmesi için seans sayısı kişinin doku yapısına, yaşına ve daha önce doğum yapıp yapmamasına bağlı olarak değişir. Bu durumlara göre bazen tek seans yeterli olabilmekteyken, bazen de birkaç seans uygulamak gerekebilir. Hastalar işlemin hemen sonrasında rahatlıkla işlerine ve gündelik hayatlarına dönebilir ve 3-4 gün sonra da normal cinsel hayatlarına devam edebilirler. Ayrıca sonrasında kesinlikle herhangi bir ağrı, sızı olmaz.
0 notes
egejinekoloji-blog · 6 years
Link
HPV GENİTAL SİĞİL TEDAVİSİ
1 note · View note
ruhunkulleri · 4 years
Text
"Politik değildir", "Şiddetin, cinayetin, tecavüzün siyaseti olmaz" gibi söylemleri okudukça, duydukça kan beynime sıçrıyor.
Şu şekilde örnek verelim o zaman, bütün bu olup bitenlere nasıl sebep olunuyormuş, bir kadının özgürlüğünü, yetmediği yerde de canını alma hakkını kendilerinde nasıl buluyorlarmış daha iyi anlayalım, anlayalım da nasıl önce kendimizin, sonra da başkalarının sesi olabilirmişiz kavrayalım.
"Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. Kadına şiddet abartılıyor."
"Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya."
"Annesi tecavüze uğruyorsa çocuğun suçu ne? Annesi ölsün."
"Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek."
"Kadın iffetli olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak."
"Bayanlara evdeki işler yetmiyor mu?"
"Tecavüzcü, kürtaj yaptıran kadından daha masumdur."
"Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar."
"Annelerin annelik kariyeri dışında başka bir kariyeri merkeze almamaları gerekir."
"Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor."
7 yılda yüzde 1400 artan kadın cinayetleri hakkında bunları söyleyenlerle bu ülkenin başındaki kişiler aynı kişiler ve ülkede her geçen gün bizim bildiğimiz en az bir kadın öldürülüp, binlercesi şiddete maruz kalırken, hem özel alanda hem de kamusal alanda kadına yönelik şiddeti yasaklayan ve bunun için hukuki süreçlerin yürürlüğe girmesini sağlayan İstanbul Sözleşmesi'ni iptal etmekle, kadın cinayetleri ile ilgili araştırma yönergelerini verdikleri oylarla reddetmekle ve kendi ahlaksızlıklarından daha ahlaksız olduğuna inandıkları, insanların hür iradeleriyle üye oldukları platformları kapatmakla meşguller.
Peki, biz?
Kendimize yakıştırdığımız bir şeyi kimseden izin alma ihtiyacı hissetmeden giyersek taciz edilir miyiz, ya da kendine ahlak diye benimsediği, öyle yetiştirildiği için öyle olması gerektiğine inandığı düşünceleri yüzünden sırf istediğimizi giyiyoruz diye, sokakta kahkaha atıyoruz diye, gecenin bir saatinde "oradayız" diye, "hayatımızda başkaları da oldu" diye, "alkol aldık" diye, "sevmediğimizi", "istemediğimizi" söyledik diye darp edilir miyiz, ağır sözlere ve küfürlere maruz kalır mıyız, tecavüze uğrar, öldürülür müyüz?
Sevdiğimizde de sevginin her türlüsüne karşı olan, bunu asla anlayamayacak olan ve en yakınlarının bile yıllardır tanıyamadığı birini tanımamızın beklendiği biri tarafından öldürülür müyüz?
Melek olmuyoruz. Katlediliyoruz!
Onlar yerinde sayarken veya sayıları artarken biz eksiliyoruz. Biz de bunları düşünmekle meşgulüz. Bütün bu saydıklarımı yaşayanlarımız ve ne yazık ki yaşayacak olanlarımız için savaşmakla meşgulüz.
Savaşabildiğimiz sürece varız.
Yeter ki sesimiz hiç kesilmesin. Ne olur pes etmeyin!
27 notes · View notes
turkuvazsoft · 5 years
Link
0 notes
teneres · 4 years
Text
Tumblr media
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ VE LGBT
Gündemden inmemesi gereken bir mevzuu evet ancak insanlar İstanbul sözleşmesini taşlarken körlemesine taşlayıp, karşılarında ağzı iyi laf yapan bir savunucu bulunca dumura uğruyorlar.
Evvela neyi red edip, neyi savunduğunu bilmek gerek.
Toplumsal cinsiyet eşitliği martavallarını sallayanlara göre; kadının anne, erkeğin baba olduğu klasik aile anlayışı insanlar arasında bir rol dağılımı yaptığından bu istenilmese de kadın ve erkeği birbirinden ayrıştırıyor, erkeği bir tık daha öne çıkarıyor. Tabii birde İslam'ın ve İslam topluluklarından olması sebebiyle de bu yönde şekillenen geleneksel Türk aile tipinde ki erkeğin itaat edilen, kadının itaat eden olduğu rol dağılımının da kadını baskıladığı iddiası var.
Bu eski kafalı (!) düzeni değiştirmek ve (güya) eşitliği sağlamak için gereken ise arada fark oluşturan bütün düşünce ve eylemlerin kaldırılıp, rol dağılımının yok edilmesi. Yani buna göre erkek öyle davranamaz, falan rengi giyemez, kadın böyle yapamaz, davranamaz vs tarzı ifadeler bireyi baskılayan, özgürlüğünü kısıtlayan şeylerdir. Cinsiyetçiliktir.
Kısacası mesele sadece kadınların şiddet görmemesi, kadın olduğu için işe alınmaması veya basit işlerde çalıştırılıp emeklerinin sömürülmesi değildir.
Feministler 1900'lerin ortasından itibaren 2.dalga denilen döneme geçip, bir felsefik/sosyolojik söylem olmaktan çıkıp tam manasıyla örgütlü bir harekete dönmüştür.
1.dalga da (1700'lerin sonu, 1800'ler) siyasal haklar talep ederken, 2.dalga ataerkil (baba, anne ve çocukların normal yolla doğduğu aile tipi) aile ve toplum düzenini yıkıp, kadını baskılayan (?!) gelenek, din ve aile kurumununun otoritesini red etmeye davet etmiş, kadın-erkek arasında ne fıtraten ne duygu/düşünce yönünden ne de yaratılış yönünden hiçbir fark olmadığını savunmuş ve bu yönde çalışmalarını sürdürmüştür. Bu kapsam da 1960'larda Avrupa'daki bazı ülkelerde ve Amerika'da edindikleri kürtaj hakkı ve doğum kontrolün yasallaşması gibi başarıları (!) var.
3.dalga ise bizim içinde olduğumuz dönem. Bu dönemdeki feministler, fark olmadığı iddiasından çıkıp, farklara yönelmiştir (ki bu akımın içinden bazıları ayrışıp kadının üstün olduğunu söylemeye gitmiş, buradan da erkeklere hiç ihtiyaç olmadığını, yok edilmeleri gerektiğini söyleyen radikal feminizm çıkmıştır) Tabii bu farklar dış görünüş, yaratılış itibariyle değil, daha çok duygu/düşünce yönüyledir. Yani bir insan kadın görünüşünde doğmuş olabilir ama hemcinsine aşık olup, onunla bir hayat sürdürebilir, hatta ameliyat olup erkek olabilir ve bu şekilde de bir aile(!) kurabilir. Bu onun temel haklarındandır. İşte feminizmin ve LGBT'nin birleşip, İstanbul sözleşmesi diye bilinen 6284. Sayılı kanununun eşcinsellikle alakası da burada başlar ve bu 3.dalga feminizmin marifetidir.
O sözleşmede "cinsel yönelimi koruma" diye bir ifade geçer. Tabii bunun öncesinde temel insani bir hak olarak yaşam hakkı filan sıralanır. Yani kimse sırf kadın olduğu için dışlanamaz, yok sayılamaz, öldürülemez vs vs (ki cinayet işleyen kaç kişi sırf kadın diye bir kurban seçiyor o da ayrı mesele)
Eh; erkek kadından üstün/ayrı olmadığına, ikisi de temel de insan olduğuna göre ve cinsler eşit olduğuna göre, erkek görünümünde olupta erkeklerden hoşlanan, erkeklerle beraber olan kimseye de bir ayrımcılık yapılamaz. Çünkü onlar da bir insandır ve haliyle onların da hakları vardır. (Hem zaten kadınların erkeklerden aşağı olmadığını, cinsleri sebebiyle bir farkları bulunduğunu red eden anlayışa göre başka bir cinsi aşağılamaları, ötekileştirmeleri mümkün olabilir mi?)
Eee temel haklar sadece yaşam hakkı mıdır? Hayır. Cinsellik, aile kurma vs haklar da temel haklardır. (Nasıl ki kadının bedeni, herhangi bir norm tarafından değil direkt kadının tercihine bağlı ise, diğer insanların bedeni de kendi tercihinedir) Kanun önünde bir ülkenin vatandaşı olan her insan kadın/erkek diye ayırt edilmeden bu temel haklara eşit şekilde sahip olduğuna göre, demek ki LGBT bireyler de bu haklara sahip olmalıdır. İşte şimdi kabul ettirilip, normalleştirilmeye çalışılan da budur. Kendilerinin var olduğunu ispatladılar. Şimdi geriye erkek erkeğe, kadın kadına aile kurma evlenebilme izni kalıyor. Tabii bir de sonra çocuk edinme. Ee yaşamak evlenmek hakta, çocuk sahibi olmak hak değil mi?
İstanbul sözleşmesi de bunu yasal olarak güvenceye almıştır. Eğer çocuğunuz gelip size cinsel yöneliminin değiştiğini söylese, bırakın onu dövmeyi, eve kapatmayı filan, hakaret sayılabilecek tek bir söz söyleseniz dahi ceza alırsınız. Hele çocuk 18'den küçükse, mesela eve kapatmak yahut evden atmak gibi birşey mi yaptınız. Devlet gelir o çocuğu koruma altına alır, size de bir güzel ceza keser. Hatta belki hapis cezasına kadar gider iş. Ee birde böyle 3-5 olay yaşanıp "emsal karar" sayıldı mı, demeyin o lanetliler taifesinin keyfine.
İşte bugün bu sözleşmenin ve LGBT'nin önü, birilerince İslam ümmetinin umudu sayılan , hatta ve hatta dergisinin kapağına "Medine dönemine geçildi" diye yazıp fotoğrafını koymaktan utanmayan hocaların (!!!) desteklediği R.T.E ve onun kızı ile partisi olan AKP'li çoğu ismin birleşerek kurduğu KADEM eliyle açılmakta ve korunmakta.
Yine bu yapı ve onların lanetli fikirlerinin zehirlediği ahmaklar; bu sözleşmenin burada saydığım tehlikelerini fark edip, red eden herkesi kadın düşmanı olmakla suçlamakta, tv, gazete ve sosyal medya gibi iletişim kanallarından sürekli olarak kadınların öldürüldüğü ya da darp edildiği haberleri gündem etmekte, kadını kutsayıcı erkeği canavar haline getiren bir propaganda yürütmekteler. İnsanları kadına zulme son diye aldatıp arkada bilerek yahut bilmeyerek sebep oldukları fuhşiyat ve lanetli işin hakikati ise tam olarak budur.
Yani muhalif ahmakların kadına şiddetin müsebbibi saydıkları AKP hakikatte LGBT'ye TR tarihinde sahip olmadıkları hakları hem toplum, hem yasalar, hem de kendi öz ailesi karışısında veren ve onursuzluklarına "onur yürüyüşü" dedirtecek kadar başımıza çıkaran , sözde kadın hakları ve aile ilişkilerini düzenleyen ancak hakikatte dediğim yıkımlara sebep olan ve daha fazlasına sebep olacak olan İstanbul sözleşmesinin bir numaralı faili, koruyucusu ve yürütücüsüdür.
Bugün onların çanak yalayıcısı olan medyatik tipler ve kalem sahipleri lafta LGBT'ye karşı çıkar gözükseler de dertleri sadece ceplerini doldurmak. İşin gerçeğine asla değinemezler. Ekrem İmamoğlu'nun eşcinsel evliliğe toplum hazır değil lafını ağızlara dolayan AKP'li ikiyüzlü yandaş ve satılık kalem sahipleri ve onların avamdan şakşakcıları dönüp baksınlar bakalım eşcinsel evliliğe hazır olmayan bu toplumu kim güdüleyip, uyutarak hazır hale getiriyor.
Ve bilinsin ki bu ifsadın en büyük sebebi demokrasi ve laikliktir. Demokrasi; çoğunluğu sağlayan görüşün kanun olması, laiklik ise bu sistemin korunmasıdır.
Muhafazakar Demokrat ve laikler, feminist ve LGBT dostlarıyla beraber ifsad ettikleri nesle bakıp gurur duysunlar artık ne diyelim. Allah akıbetlerini dünyada ve ahirette bir eylesin.
Ve hamd olsun o Allah'a ki bizleri; İstanbul sözleşmesine lanet edipte, o İstanbul sözleşmesini imzalayıp, canla başla koruyan ve muhafazakar kesimi buna alıştırıp, onları demokrat ve laik düzene eklemleyen partiye canını verircesine barikat olup, her durumda aklayan sefihlerden kılmadı.
35 notes · View notes