"Her insan bir noktada yok olur, var olmanın kanunu budur." Oysa ben hiçbir zaman var olduğumu hissedemedim. Yok olmakla yüz yüzeyim ama hiç var olamadım.
Her akşam aynı tartışma, aynı bağırış, aynı karmaşa… İnsanın herkesten uzaklara kaçıp kendiyle baş başa kalası, yanına sadece bir kalem bir kağıt alası geliyor.
Zaten ne bulmuşum ki yaşamakta tat diye Gönlüme çok söyledim can yükünü at!..diye Sorarım sana gafil hiç insan hayat diye Omuzları çökerten bu yükü yüklenir mi?..
Kimse baş çevirip de bakmayacak gebersem, Bilmem gönül ne cevap verecek şöyle dersem: Gayen ne bu manasız yaşayışta a sersem, Böyle paçavra gibi ömür sürüklenir mi?
Zamanın içinde onunla koşturmadığım, kol kola yürüdüğüm anları seviyorum. Ya da zamandan çıktığım ve uzaktan o akıp giderken durduğum anları. Zamanla çekiştiğim, akrep ve yelkovanın yarışına katıldığımda bereketsizlik doğuyor birden. Hiçbir şeye yetişemediğimi hissediyorum.
Her hadisenin kendi içinde bir akışı var ve bu zamandan bağımsız olan birşey.