Ne fark ettim biliyo musunuz ben aşık bi insanmışım. Birine değil. Genel olarak aşık bi insanım her şeye. Sevince tam seviyorum yani. Bi filmi/diziyi hayvanları kitapları çicekleri şarkıları eşyaları hatta bazı anları. Hayatımı bu şekilde yasiyomusum ben. Aşık bi şekilde. Hayata aşık olarak. Şimdi bu hayatın da nesini seviyorsun be kızım da diyorsunuzdur, ben bile diyorum. Çökünce de tam çöküyorum malesef. Ama ağlarken bile o ağlamam aşkla oluyomus. Bi insan ağlamayı da sever mi demeyin, sevebiliyomus. Aşık olmak böyle bir şeymiş. En azından benim öğrenip deneyimledigim farkına verdiğim kısım bu :)
Uzun bir süredir oyunculuğun bu denli öne çıktığı bir film izlememiştim.Ümit Ünal’ın Aşk,Büyü,vs filmi 2019 yılında çekimleri tamamlanan,iki yılın evrensel ‘ne yazık ki’si covid önlemleri nedeniyle gösterimi sinema salonlarında yapılamayan öyküsü.
Filmi 22 Mayıs 2021 Mubi gösterimi ile izleyebildik,çok da güzel online gala yapıldı.
Bir ada,çocuklukları,hayalleri ve aşkları birbirine mühürlü iki kız çocuk veya bir ada,hayatları,yaşanmamışlıkları ve aşkları birbirine mühürlü iki kadın.Reyhan ve Eren’in şimdisinde onların çocukluk ve gençliklerinin yarım kalmışlığına,boynu büküklüğüne,vazgeçmişliğin ve kabullenmenin ağırlığı altında ezilmişliğine yolculuk ediyoruz.Bir ada,konumlandığı coğrafyanın yaşam şartlarından ne kadar uzak ve bulutlu rüyaların bir nebze gerçekliğine ev sahipliği yapsa da sırtını bu coğrafyaya dönemeyen,kopup gidemeyen bir ada.
Ümit Ünal söyleşilerinde öyküsünün sınıfsal farklılıklar arasında yaşanan bir aşkın öyküsü olduğu çerçevesini belirtiyor.Başlangıçtan itibaren yaşanamayan ve devam eden queer bir aşk seyrinde özellikle Selen Uçer’in sahiciliği büyüleyen ve insanı saran oyunculuğunun oldukça etken olduğu bu aşk öyküsüne bir büyünün,çocukluk hayallerinin saflığının etkisiyle teslim oluyoruz.Ümit Ünal’ın öyküsü ve anlatımı çok sevecen,romantik ve çocuk kalbi kadar güven veren bir havaya sahip.
(Reyhan,Selen Uçer)
Reyhan ve Eren arasında bir duvar gibi dursa da aşkın,büyünün,inandığı şeyden asla vazgeçmemenin vuku buluşuyla eriyen sınıf farklılığının Eren’in sahip olduğu imkanlarla aldığı eğitimin,cinsel tercihini yaşayabildiği Fransa’da geçen hayatının Reyhan’ın yasak ve engellerle sekteye uğramış eğitiminin,eril tahakkümün işaret ettiği ve onayladığı birlikteliklerle devamını sağlayabildiği yaşamının izlerini ve yaralarını şimdide tekrar Eren’in inanç ve vazgeçmeyişleriyle canlanan aşklarının içerisinde onlarla birlikte deneyimliyor ve hissediyoruz.Gökhan’ın gizli takibiyle bir tedirginliğin içinde heyecanla tırmandığımız Ada’nın en yüksek tepesinde Reyhan’ın şarkısıyla aşka teslim oluyor,bu tedirginliği omuzlarımızdan silkeliyor ve nadiren olabilecek biçimde gün batımında iki aşığın kavuşmasına şahit oluyoruz.Alınan kararın ve birlikteliğin gücüyle Reyhan’ın bu kararı Gökhan’a anlatma isteğinin olumlu ve bu kez aşk kazandı ruhunun sanki Gökhan’ın veya başka birşeyin bozacağı korkusuyla tepeden aşağı yol alıyoruz.Bu denli zor bir çıkışın mutlaka güzel inişi olmalıydı.Ve Gökhan’ın sadece Reyhan’ın eşyalarını dağıtmasıyla karşılaşma ile bizi saran bu tehdit tatlı bir sevince bırakıyor kendisini.
(Ada’nın zorlu tırmanışları)
Romantikler çoğunlukla kendi ruh hallerinin melankolik manzaralarını yansıtan memleket topraklarının duygusal coğrafyasının haritasını çıkarırlardı.(*) Ümit Ünal’ın anlatımı bu bağlamda romantik ve Ada tercihinin,öyküsünün neticesinde yaşattığı aşkın tarihin aşırılıklarının dışında kalan bir canlı mevcudiyeti oluşturarak nostaljik özleminin nesnesi olmasıyla,finalde seyirciyi geleceğe olan iyimser inanca değil de yitirilen bir geçmişin tekrar canlanma umudunun sevinciyle o ana konumlandırıp alternatif bir son yaşatmasıyla,özlem ile yaraların,geçmiş ile şimdinin,rüya ile günlük hayatın üst üste bindiği dinamik anlatımıyla nostaljinin sinemaya özgü imgesini ustalıkla işlediğini hayranlıkla söyleyebilirim.
(Yönetmen Ümit Ünal,Büyükada)
(Büyükada)
(Reyhan ve Eren)
Film müziklerinde de şimdinin Ezgi Altıneri’nin Rüya Bozumu ve geçmişin Safiye Aylası’nın Güzel bir göz beni attı bu derin sevdaya’sıyla benzer ruhun eşlik edişi şahane.
Yok olmaya yüz tutmuş dünyanın bütünlüğünü belli bir mesafeden gören,romantik gezgindir.(**)
Ferdi Tayfur, 1945 yılında Adana'nın Hürriyet Mahallesi'nde dünyaya geldi.
Ünlü tiyatro ve dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur hayranı olan baba Cumali Turanbayburt, en küçük oğluna Ferdi Tayfur adını koymuştur.Babası Cumali Turanbayburt bey tarafında sanatçısı Ferdi Tayfur hayranlığından dolayı en küçük oğluna Ferdi Tayfur adını vermiştir..Babasının en büyük isteği Ferdi''nin iyi bir tahsil görmesidir. Ancak, babasının öldürülmesi, Ferdi''nin okul hayatının yarıda kesilmesine neden olur. Okulu bırakmak zorunda kalan Ferdi, çiftlikte çalışarak ailesinin geçimine katkıda bulunur. Genç Ferdi daha 16 yaşındayken Şarkıcı olmak hayaliyle Adana'dan İstanbul'a gider. O yıllarda çocuk şarkıcılara pek rağbet bulunmadığından, kendini ispatlayamayan Ferdi Tayfur, tekrar Adana'ya döner ve çiftlikte traktör şöförlüğüne devam eder.
1968 yılında tekrar İstanbul'a gelir ve Seda Plak ile iki plaklık anlaşma yapar. Ancak yaptığı iki 45'lik de tutmaz. Yeniden Adana'ya döner ve çiftlikteki işlerin başına geçer. Aradan üç yıl geçtikten sonra yaptığı 'Huzurum Kalmadı' adlı plak da satılmaz.Ferdi Tayfur birçok albüm çalışmasına imza atmıştır. Seni Dilendim, Gönül Yorgunu, Sevda Yelleri, Emmoğlu, Çeşme, Geçen Yıl, Her Saat Başında, Sanma Sana Dönerim, Merak Etme Sen, Ben de Özledim, Yıldızlarda Kayar, Huzurum Kalmadı gibi şarkıları ile ünlenmiştir.
50 kaset ve 34'un üzerinde film yaptı. 9 kez Altın Plak Ödülü aldı. 1982 yılında kendi adına Ferdifon Plakçılık şirketini kurdu. 2009'da inşaat sektörüne de girmiştir.
Albüm
1967 Yapıştı Canıma Bir Kara Sevda/Allah Şahidim Olsun
Eyvah/Kalbimde Bir Ateştin(sürtük)
1968 Leyla/Aşkınla Beni Öldürdün
Tatlı Çingenem/Adana Barajında
Dilek Kapısı
1969 Dilek Kapısı/Öldürecek Beni Bu Kara Sevda
Melekler Yüze Güler/Derdin nedir sormuyorlar
Dünya Ahret Kardeşimsin/Bilememki Deli Gönül
1970 Çok Bekledim / Kaderimsin
Kaderimsin /Çok Bekledim Gelmedin
1971 Kaderimsin / Sevgili Yarim
Sana Kaderimsin Dedim / Postacılar
Mahkumların Duası / Mahşer Günü
Bana Gerçekleri Söyle/Ümitsiz Aşk
1974 Akşam Güneşi / Çiçekler Açsın
Bırak Şu Gurbeti / Sevdalılar Beni Anlar
Postacılar
Bitmeyen Çile
1975 Yadeller – Ağlamazsam Uyuyamam
Nerelerdesin Sultanım - Sebebim Nazlı Yar Oldu
Bırak Şu Gurbeti
Ferdi Tayfur 1(Mahkumların Duası)
1976 Ekmek Parası (albüm)
Deli Gibi Sevdim
Ferdi Tayfur 3(Çeşme)
1977 Huzurum Kalmadı
Ferdi Tayfur 4(Benim Gibi Sevenler)
5 Minareci
1978 Batan Güneş
Ferdi Tayfur 6(Bağlama Versiyon)
1979 Son Sabah
Mapushane
1980 Yuvasız Kuşlar
Ferdi Tayfur 9(Batan Güneşin Kralı)
Nisan Yağmuru 2
Yuvasız Kuşlar 4
Durdurun Dünyayı
Avrupa Konser
1982 Ferdi Tayfur 10
İnsan Sevince
Nisan Yağmuru
1982 Ben De Özledim
Sabahı Olmayan Geceler
Bir Avuç Gözyaşı
Ben de Özledim
1983 O.Gencebay ve F.Tayfur'dan Seçmeler
Sen de mi Leyla
1984 Yaktı Beni
Gitme Yarim
Bu Gece Düğün Var
1985 Kurtuldum
Ferdi Tayfur 11(Deli Gönül)
Ferdifon'dan Seçmeler 1
1986 Derbeder
1994 Mor Güller - Fadime'nin Düğünü
Baharımsın Kışımsın 9
1995 Dünya "Bir Şarkı Seç Kendine"
1996 Zaman Tüneli Arşiv 1
Altın Şarkılar
1997 Tiryakiyim Ben
Of Dağlar
1998 Ferdi Tayfur Klasikleri Arşiv 2
1999 Yoksun - Kör Talih
Zengin Olursam
2001 Zaman Tüneli Arşiv 3
2002 İnceden
2003 Durun Ayaklarım
Yandı Gönlüm
2004 Ferdifon'dan Seçmeler 6
Bir Demet Gül
2006Aşkın Cezası
2007Gençliğimin Şarkıları
2009 Nisan Yağmuru 6
Boynu Bükük Şarkılarım
2010 Baharımsın Kışımsın
Ödüller
1975 1. Altın Plak Ödülü Elenor Plak. (Bırak Şu Gurbeti - Sevdalılar Beni Anlar)
1975 2. Altın Plak Ödülü Elenor Plak. (Çeşme - Muhtaç Etme Beni Plağıyla)
1975 3. Altın Plak Ödülü Elenor Plak. (Yağmur Gözyaşım - Alıştım Plağıyla)
İnsan Sevince, aynı zamanda SSCB'de bugünkü Rusya'da basılan ilk Türk Sanatçısı albümüdür.)
1992 MÜYAP 1991 Yılı Arabesk Dalında En çok Albüm Satan Sanatçı Ödülü.
1993 Gülhane Konserleri Ödülü (Bir Alana En Çok Seyirci Toplaması nedeniyle(Yaklaşık 200.000 Kişi) Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye BaşkanıTarafından Verilmiştir.)
1994 En İyi Arabesk Erkek( Fadime'nin Düğünü )
1995 Doğa Savaşçıları Çevre Örgütü Tarafından Verilen Çevre Ödülü
1995 IFA İstanbul FM Altın Ödülü
1994 1.Kral TvTürkiye Video Müzik Ödülleri En iyi Arabesk Fantezi Müzik sanatçısı ödülü (Fadime'nin Düğünü Şarkısıyla)
1995 2.Kral TvTürkiye Video Müzik Ödülleri En İyi Arabesk Fantezi Müzik Sanatçısı ödülü (Yağmur Çamur Şarkısıyla)
1999 6. Kral TvTürkiye Video Müzik Ödülleri En iyi Arabesk Fantezi Müzik sanatçısı ödülü (Bağbozumu Şarkısıyla)
1999 Magazin Gazetecileri Derneği Onur Ödülü
2001 Magazin Gazetecileri Derneği Yılın En İyi Arabesk Sanatçısı Ödülü
2004 Meltem TV Yılın Sanatçısı Ödülü
2004 Bitlis Valisi M. Asım Hacımustafaoğlu ile Bitlis Belediye Başkanı Cevdet Özdemir tarafından verilen şükran plaketi
2005 İhlas Marmara Koleji Yılın En İyi Müzik sanatçısı Ödülü
2005 Magazin Gazetecileri Derneği Yılın En İyi Arabesk Sanatçısı Ödülü
2007 Siyaset Dergisi Sanat Onur Ödülü
2008 Aydoğdu Üzerimize İlahisiyle MÇF 2008 Sosyal Sorumluluk Ödülü.
2009 Siyaset Dergisi Yaşam Boyu Sanat Onur Ödülü
2009 Radyo 15 Sanat Onur Ödülü
2011 Siyaset Dergisi Yılın Onur Ödülü
2013 19. Kral Tv1. Türkiye Müzik Ödülleri Yaşam Boyu Onur Ödülü
2014 Akdeniz TV Yaşam Boyu Başarı ve Onur Ödülü
2014 21. Adana Altın Koza Ödülü
2015 15. Yıl İnternet Medyası Yılın En İyileri Ödülleri Yaşam Boyu Meslek Onur Ödülü
Kitapları
Şekerci Çırağı, roman, Kora Yayın, 2003
Yağmur Durunca, roman, Kora Yayın, 2008
Bir Zamanlar Ağaçtım, roman, Kora Yayın, 2013
Paraşütteki Çocuk, roman, 2014
Tv-Şov
1993."Yetiş Emmioğlu" sunucu Show TV
2009."Korolar Çarpışıyor" Adana Korosunu yönetmiştir Yarışmacı Show TV
2009."Boynu Bükük Şarkılar" sunucu Kanal 7
Reklam filmi (oyuncu)
1993."Mobil Reklamı"
2000."Filli Boya Reklamı"
2007."Namlı Reklamı"
Joker’den çıkalı bir saat oluyor. Ve bu son 1 saattir yaşadığım ‘’mutluluğu’’ – filmin başından itibaren 3 saat diyelim- sanırım çok az şeyin mutluluğuyla değişirim. Bu nedenle uzun zamandan sonra Word açık, uzun zamandan sonra ben bir şeyleri bir yerlere kazımak istiyorum. Yaşadığım bu sevince tekrar tekrar kısa sürede erişmenin yoluna bakıyorum. Muhtemelen bu metin, filmi notlar alarak tekrar izlediğim zaman iki katına çıkacak, ama bir kritik okutmak istemiyorum kimseye, bir duygu yaşatmak istiyorum, bu yüzden mükemmelliyetçiliğimi bir kenara bırakacağım. DC ve Marvel fanlarına selam olsun, fakat ikisi hakkında da pek bir fikrim olduğunu söylemeden geçmeyeyim.
Film bittiği an daha salondan çıkmadan gözlerim dolu telefona sarılıp entellektüel zevklerimizin uyuştuğu arkadaşımı aradım ve BU FİLMİ DÖVME YAPTIRAMIYOR MUYUZ diye haykırdım. Son zamanlarda kümülatif giden hayal kırıklıklarım nedeniyle sinemaya o kadar küsmüştüm ki, ne var ne yok diye bakmıyordum bile özellikle bir tavsiye gelmedikçe. Joker’den çıktım, Kış Uykusu ve Interstellar’dan sonra bana bu duyguyu uzun süredir hiçbir film yaşatmamıştı diyordum ki, yapma Sıla dedim haksızlık ediyorsun, Ahlat Ağacı’ndan sonra girdiğin 2 günlük şoku ne çabuk unuttun dedim. Ama yok, ben ki Ahlat Ağacı da dahil her filmde muhakkak kusur arayan ve bulan biri olarak bu filmde kusur bulamamıştım. Şimdi ağır top entellerimiz oha onları mı kıyaslıyorsun! Diyecekler ki haklılar, kıyaslamıyorum, ama filmin asıl tatlı olan kısmı o zaten, onları tam olarak birbirinden ayıran şeyin mükemmel şekilde anlatılmış oluşu. Nedir bu mükemmel şey? ‘’Evrensel’’ etik.
‘’May you live your life as if the maxim of your actions were to become universal law.’’ Immanuel Kant
Evet Ahlat Ağacı mükemmeldi ve biri diğerinden asla daha iyi değildi, ama Ahlat Ağacı yalnızca beni saatlerce ağlatabilir, ya aile yapınızla ya doğduğunuz ülkeyle ya yaşadığınız şehirle, biryerinden filmin size dokunması gerekir. Fakat Joker, yüzyıllardır tartışılan, herhangi bir zihinsel kusuru yoksa, eylemlerinden evvel düşünmek için maksimum altmış saniyesini ayıran herkesin ne olduğunu bildiği ama nasıl bildiğini asla bilmediği o konuyu didikliyor: ‘’Evrensel’’ etik.
İlk bakışta, herhangi birinin adım adım seri katile nasıl dönüşür hikayesi gibi dursa da, asıl düşünmemizi istediği şey, Joker –annesi dahil-, öldürdüğü kişileri gerçekten öldürmeli miydi, her canlı yaşamayı hakediyor mu, empati kurabilmek neleri değiştirir, bir çocuğun okul öncesi yaşadığı tramvaların hayatına etkisi nedir, anne baba kişinin hayatında ne kadar rol oynar, politika yapıcılar halka ne kadar yakın ne kadar uzaktır gibi gibi gibi... Ama en önemlisi, evrensel etik.
Herkes bilir. O tabelayı, işini yapmaya çalışan palyaçonun elinden almaması, üstüne üstük dövmemesi gerektiğini herkes bilir.
Herkes bilir. Tek başına metroda biryerden biryere gitmeye çalışan bir kızı herhangi bir şekilde rahatsız etmemesi gerektiğini herkes bilir.
Herkes bilir. Ruhsal ya da zihinsel problemleri olan insanlara müsamaha göstermesi gerektiğini herkes bilir.
Her baba çocuğuna sahip çıkması gerektiğini bilir.
Her anne çocuğuna sonuna kadar sevgi vermesi gerektiğini bilir.
Her politikacı vatandaşına en iyi sağlık hizmetini vermesi gerektiğini bilir.
Herkes bilir, bilinçsiz yaptıkları şeyler nedeniyle insanlarla alay etmemesi gerektiğini herkes bilir.
Ben biliyorum. Eminim birçoğunuz da biliyorsunuzdur. Bilmediğinizi zannediyorsanız, herhangi bir eylem yapmadan ya da herhangi bir şey söylemeden evvel maksimum altmış saniye etraflıca düşünün, empati kurun, emin olun hepimiz biliyoruz doğrunun yanlışın ne olduğunu, neden doğru varken yanlış yapalım? Çünkü hepimiz filmden çıktıktan sonra kendimizi Joker gibi hissetsek de değiliz. Kaybedecek şeylerimiz var. Doğamız gereği ölüme sırtımız dönük, doğamız gereği kötü değiliz ama benciliz. Kahramanlıkları başkalarından bekleriz. Ama önümüze bir film gelmiş, dumura uğramışız, kimimiz az kimimiz çok ne anlattığını anlamış, başkalarına anlatmışsak ne gerek var kahramanlar isteyen dünyalar yaratmaya.
Birisi benim sevdiğim şarkıyı benden duyup dinleyip çok sevince, en sevdiğim kitabı benden görüp okuyunca ve o kitaba takınca veya hastası olduğum bir filmi benim sayemde öğrenip benden çok sevince direkt soğuyorum. Ben mi manyağım yoksa böyle olan başkaları da var mı?
BEN VARIM BEN VARIM böyle kafasını ezesim geliyo ben olmasam haberi bile olmayacaktı neyse ben sakin bir insanım
birini sevince kalben-yalakanım bebegim sarkısına dönüsüyorum. hep kendimden vereyim, istesin dagları deleyim. dinledigi sarkıları dinlerim, hangi filmi severse izlerim. vapurdan ineyim, dolmusa bineyim yeter ki bir kere onu göreyim gercekten ya
Sene 2013. @cemadrian bu şarkıyı söylemişti. Aradan yıllar geçmiş sene olmuş 2018. Insan sevince bi insanı bi kitabı bi filmi belki de sadece bi şarkıyı kolay kolay vazgeçemiyor. Biz hep çok sevdik.
Güz Gülleri - Şevval Sam ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Kürdi 4/4 Bolero) ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/rzo9SJ6aF88 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Güz Gülleri - Şevval Sam ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Kürdi 4/4 Bolero) SÖZ MÜZİK: Selim Özbay Bm Am D İnan ki ağlamadım, hüzünlüyüm sadece x2 Am G Am Bm Gözlerimdeki yaşlar çığ gibi yağar böyle her gece x2 G Bm Em D C Bm Güz gülleri gibiyim, hiç bahar yaşamadım Bm Em Güz gülleri gibiyim, hiç bahar yaşamadım Am G Am Bm Ya sevmeyi bilmedim yıllarca ya sevince geç kaldım x2 Bm Am D Şimdi delicesine sevmek istesem bile x2 Am G Am Bm Sonbahar sisi çökmüş üstüme, sevincim buruk yine x2 Şevval Sam Doğum Türkdeniz Şevval Sam 11 Kasım 1973 (50 yaşında) İstanbul, Türkiye Eğitim Marmara Üniversitesi Meslek Şarkıcı, oyuncu Etkin yıllar 1993-günümüz Evlilik Metin Tekin (e. 1993; b. 1999) Çocuk(lar) Taro Emir Tekin Ebeveyn(ler) Selim Sam Leman Sam Akraba Şehnaz Sam (ablası) Resmî site sevvalsam.com.tr Türkdeniz Şevval Sam (d. 11 Kasım 1973, İstanbul), Türk oyuncu ve müzisyen. Hayatı 11 Kasım 1973 tarihinde İstanbul'da doğdu.[3] Annesi Leman Sam şarkıcı, babası Selim Sam müzisyendir.[3] Kendisinden iki yaş büyük Şehnaz adlı bir ablası vardır.[3] İlk ve ortaokulu Hasan Ali Yücel İlköğretim Okulunda okuyan Sam, liseyi İstanbul Zincirlikuyu İnşaat Teknik ve Yapı Meslek Lisesi Restorasyon Bölümünde okudu. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümünde tamamladı. 1993-1999 yılları arasında Beşiktaş'ın Sarı Fırtına lakaplı efsane eski futbolcusu Metin Tekin ile evli kaldı ve bu evliliğinden Tarık Emir adlı oğlu oldu.[3] Sam, aynı zamanda çeşitli film ve dizilerde rol aldı. Diskografi Albüm Yıl Albüm 2006 Sek 2007 Istanbul's Secrets 2008 Karadeniz 2010 Has Arabesk 2012 II Tek Tango 2015 Toprak Kokusu 2016 Nanninom 2022 Karadeniz II Single'ları Yıl Single Notlar 2017 Aşk Olsun 2019 Dinmiyor Nejat Özgür ile 2021 Sen Bu Yaylaları Kopsun Bir Fırtına Karşıya Meşe Yanar Hayat Devam Ediyi Konuk olduğu albümler Yıl Albüm Notlar 2009 Güldünya Şarkıları Aile içi şiddete son kampanyası dâhilinde "Kibritçi Kız" adlı şarkıyı seslendirdi. 2010 7 Kocalı Hürmüz Sinema filmi için "Bu Gece Lazım", "Yalnız Kullar" şarkılarını seslendirdi. 2019 Fikret Şeneş Şarkıları "Sensiz Yıllarda" adlı şarkıyı seslendirdi. Filmografisi Sinema Yıl Yapım Rol Notlar 2002 Martılar ve İstanbul Doktor Pınar 2004 Ziyaret Kısa film 2007 Yaşamın Kıyısında Konuk oyuncu Sen Olmak 2010 Yüreğine Sor Siyah Beyaz Ayten Kafe Kısa film 2015 Black Horse Memories Hemşire Fars-Türk filmi 2018 Paranın Kokusu Televizyon Yıl Yapım Rol Kanal 1993-1997 Süper Baba Deniz / Derya atv 1996 Feride Feride Star TV 1999-2000 Aşkın Dağlarda Gezer Kajal 2002 Yıldızların Altında Türkan Show TV Karaoğlan Ece Hatun Kanal D 2002-2003 Gülbeyaz Gülbeyaz Dursunoğlu 2004 Müjgan Bey Müjgan / Müjdat Show TV 2004-2005 Çocuğun Var Derdin Var Zeynep TGRT 2005-2006 Yine de Aşığım Ayşe atv 2006 Yaşanmış Şehir Hikayeleri Ece Yıldız Kanal D 2008 Derman Derman Özersoy 2012 Acayip Hikayeler Müge Star TV 2013 Muhteşem Yüzyıl Şarkıcı 2015 Kara Kutu Adalet Kanal D 2016-2017 Bodrum Masalı Yıldız Ergüven 2018-2023 Yasak Elma Ender Çelebi FOX 2024 Yan Oda Sevgi Ersoy Star TV İnternet Yıl Yapım Notlar Platform 2022 Gönül Sefure Netflix 2024- Ru GAİN TV programı Yıl Yapım Notlar Kanal 1994-1996 Müzik Ekspresi Müzik programı TRT 1, TRT 2, TRT 3 2001-2003 Damak Tadı Yemek programı TRT 1 2005-2006 Sanata Dair TV8 2006-2008 Sanatla 30 Dakika Sanata Dair programının bir sonraki sezon aldığı isim 2011-? Şevval Sam'la Pazar'e'rtesi Talk show programı TRT Müzik 2022 Şarkılar Bizi Söyler Şarkı programı Kanal D Diğer 2001 - Numannet - İnternette tanışan iki kişinin aşk hikâyesinin anlatıldığı tiyatro oyunu. 2004 - Balkan Festivali 2005 - Hey Gidi Karadeniz - Konser 2006 - Broadway'den İstanbul'a Müzikaller - Ortaokul döneminde her okuldan geldiğinde kaydetmiş olduğu Singing in the Rain'ı bu müzikalde söyledi ve danslarını yaptı.
Sene 2013 Cem Adrian tam 4 yıl önce söylemişti bu şarkıyı sene 2018 halen dinliyorum. İnsan bir filmi, bir şarkıyı, bir insanı çok sevince kolay kolay vazgeçemiyor.. Ben hep çok sevdim..
Azərbaycanlı jurnalist, Qarabağ müharibəsi şəhidi, Azərbaycanın Milli Qəhrəmanı Çingiz Mustafayevin doğum günüdür. Allah bütün şəhidlərimizə rəhmət etsin inşallah. Çingiz Mustafayevin əsasını qoyduğu "215 kl" studiyasında reportajları informasiya blokadasında olan Azərbaycan haqqında gerçəkliklərin ABŞ və Avropanın aparıcı teleagentlikləri və televiziyalarına yol tapmışdır. 1983-cü ildə dünyada ilk dəfə olaraq Azərbaycan dilində "Dünənki keçdi" rep janrlı mahnını səsləndirib. Çingiz Mustafayevin Xocalı soyqırımı haqda çəkdiyi filmi ilə Ermənistanın reputasiyası bütün dünyada ciddi sarsıntıya məruz qalmışdır. O, 1992-ci ilin iyun ayının 15-də Əsgəran rayonunun Naxçıvanik kəndində çəkiliş zamanı aldığı mərmi qəlpəsindən həlak olmuşdur. Çingiz Mustafayev 1960-cı il avqustun 29-da Həştərxan vilayətinin Vladimirovski rayonunun Kapustin-Yar kəndində Fuad Mustafayev və Naxış Mustafayevanın ailəsində anadan olub. 1964-cü ildə ailəsi ilə Bakı şəhərinə köçmüşdür. Atası onu hərbçi görmək istədiyindən, Çingizi Cəmşid Naxçıvanski adına hərbi liseyə yollamışdı. O, burada 3-cü sinifdən 10-cu sinfə qədər təhsil aldı. Nəhayət, o, hərbi məktəbi tərk edib, müntəzəm orta məktəbə daxil olmuşdur. 1977-ci ildə Yasamal rayonunda 167 saylı məktəbi bitirmişdir. Özünü islahatçı-novator görən Ç.Mustafayev 1970-ci illərdə SSRİ-də və Azərbaycanda ilk disko-klubun yaradıcısı olmuşdur. O, Azərbaycanın ilk DJ kimi tanınır. 1981-ci ilin sentyabr ayında Mustafayevin başçılığı altında, 12 nəfərdən "light DJ" və "texnik"lərdən ibarət olan “3M” adlı qrup yaratmışdır. Anası onu həkim görmək istədiyindən, Çingiz Mustafayev 1977-ci ildə Azərbaycan Tibb İnstitutuna daxil olmuş, 1983-cü ildə institutu müvəffəqiyyətlə bitirir. Təhsilini başa vuran Ç.Mustafayev təyinatla Şabran rayonunda üç il həkim işləmişdir. Tibb İnstitutunu bitirdikdən sonra, o, İnşaat Mühəndisləri İnstitutunun yataqxanasında baş həkim təyin edilmişdi. 1983-cü ildə dünyada ilk dəfə olaraq Azərbaycan dilində "Dünənki keçdi" rep janrlı mahnını səsləndirib. Həmin müddət vaxtı Çingiz Mustafayev Bakıda "Sevinc" adlı kiçik kafe açmışdı. 1985-ci ildə yaratdığı "Cəngi" birliyindəki fəaliyyəti Azərbaycan gəncləri arasında populyarlıq qazan https://www.instagram.com/p/CTJdjTTNKhg/?utm_medium=tumblr
Güzel oyuncu Tuvana Türkay, son olarak Star TV’de yayınlanan Kağıt Ev dizisinde rol almıştı. İstenilen reyting oranlarına ulaşamayan yapım mecburi yapınca, Tuvana Türkay soluğu tatilde almıştı. Tuvana Türkay’ın yeni projesi belli oldu. İşte detaylar;
Tuvana Türkay Oyunculuk Okulunu Tekrar Açıyor!
Sevilen oyuncu Tuvana Türkay, geçtiğimiz yıl Londra’da North Finchley’de “T’acTing Talent Studio” adıyla oyunculuk okulu açmıştı. Londra’da yaşayan hayranlarından yoğun ilgi gören Türkay, pandemi kısıtlamaları sebebiyle okulunu kapatıp İstanbul’a dönmüştü. Londra’da normalleşmenin başlamasıyla Tuvana Türkay da okulunu tekrar açıyor. Pandemi sürecinde İngiltere’deki hayranlarından çokça mail alan Türkay, yoğun istek üzerine önümüzdeki günlerde Londra’ya uçacak. Kayıt almaya başlayan okul, 15 Temmuz’dan itibaren eğitime kaldığı yerden devam edecek.
Ünlü Sanatçı Petek Dinçöz'ün Yeni Hali!
Tuvana Türkay: Sevmek Her Olmanızı Mümkün Kılıyor
Rol aldığı dizilerde şarkılar söyleyen güzel oyuncu Tuvana Türkay, ‘Müzik benim kendimi rehabilite edebildiğim, elimdeki en önemli değerlerden biri. Şarkı söylemeyi ve beste yapmayı çok seviyorum. Beni mutlu etmeye devam ettiği sürece de elbette üretmeye devam edeceğim.’ dedi.
Tuvana Türkay kimdir?
Aşkın kendisi için ne anlam ifade ettiği sorusuna Türkay, ‘İnsan anne karnına düştüğü andan itibaren sevgiye muhtaç bir canlı. Sevgi ile bir insana yaptıramayacağımız hiçbir şeyin olmadığına inanırım. Gelin görün ki bu kıymetli ihtiyaç ile her an her saniye karşılaşamıyoruz. Çok uzun zamandır bu duyguyu unuttum. Ben hiç aşık oldum mu bunu bilmiyorum. Aşkın içinde hala derin anlamlar arıyorum ve karşılığını bulamıyorum. Ama sevince, benim bile kendime inanamadığım bir fedakarlığa ve şefkate bürünüyorum. Gözlerimden ateş çıkıyor sanki. Sevmek her olmazı mümkün kılıyor.’
Tuvana Türkay'ı Görenler Tanımakta Güçlük Çekti!
Zamansız uyandırılmaya asla tahammül edemediğini söyleyen Tuvana Türkay, ‘Sırf bu sebeple evimin zili dahi yoktur, söktürdüm . Lafını tartmadan konuşan insanlara karşı da son derece sert bir üslubum var. Ama sabırlı biriyim. ve sakinim. Ortada tahammül edilmesi gereken bir şey varsa zaten yanlış yerdeyim demektir. Tahammül edemediğim herhangi bir şey olursa değiştirmeye çalışmadan hemen kesip atıyorum ve ruh sağlığım için uzaklaşıyorum.’
Tuvana Türkay Oyunculuk Okulunu Tekrar Açıyor!
Yaklaşık dört yıl önce Star TV’de yayınlanan ve izleyicilerin büyük bir beğeniyle takip ettiği Çember dizisi yeniden çekiliyor. Dizinin başrollerini ise Tuvana Türkay ile Özgürcan Çevik paylaşacak.
Tuvana Türkay’ı son olarak Kağıt Ev dizisinde Azra karakteriyle izlemiştik. Kağıt Ev dizisi başarılı hikayesine rağmen reytinglerden iyi bir sonuç alamamıştı.
Özgürcan Çevik ise uzun süredir ekranlarda görünmüyordu. Türkan, Fatih Harbiye gibi dizilerde rol alan Özgürcan Çevik adını esas Şevket Yerimdar filmi ve dizisiyle duyurmuştu. Çevik en son 2018 yılında yayınlanan İkizler Memo-Can dizisiyle ekrana gelmişti.
Yayınlandığı dönem büyük ilgi gören Çember dizisi, Türkiye’nin dört bir yanındaki gizemli, farklı ve çözülememiş dosyaları aydınlatmak amacıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından kurulan özel ekibin hikayesini ve maceralarını konunalıyor.
Read the full article
Didem Madak
Şair
(8 Nisan 1970, İzmir - 24 Temmuz 2011, İstanbul)
“Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca;
alt katında uyumayı bir ranzanın,
üst katında çocukluğum...
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden,
ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı;
aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!“
(“Siz Aşk'tan N'anlarsınız Bayım?” şiirinden...)
Didem Madak...
Kalbimizin en doğusuna şiirler yazan, çiçekli şiirler yazmak isteyen, hayatını bir kelebekle takas eden güzel insan... Kuşkusuz ki 90’lı yılların en iyi şairlerinden... Kendi deyimiyle “ütüsüz ve buruşuk bir ruhun şairi”...
Her okunuşunda farklı duygular, farklı tatlar bırakır şiirlerinde Didem Madak. Ve bu şiirlerindeki kahramanlar, yine onun deyimiyle “hep yanlış ata oynayanlardır.” Belki çoğunlukla hepimizin hep yanlış ata oynadığındandır bu yakınlığımız güzel insana, kim bilir?
“Seni sevince pazara çıktım sevinçten,
enginar aldım “süper enginarlar” diye bağıran adamdan,
oturup ağladım sonra, şaşırdın.
Bu süper oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
Canımın acısıydın.
Ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım.”
(“Bıktığım Şeyler Ve Yeşil Fanila” şiirinden...)
İyi insanların kalbi nedense hep kırık, hep buruk oluyor. Sahip çıkamıyorlar kendilerine, iyi niyetlerinden... Didem Madak, çiçekli şiirler yazmak isteyen, bir kısmını bize miras bırakan, belki de çoğunu yazamayan, toprağa 36 numara ayaklarıyla basan, şaşkın bir kadındı...
“Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum,
fakat korkuyorum. Birazdan da
kırk üç numara ayakkabılarınızla
bahçede oynayan çocukların üzerine basacaksınız,
bu iyi olmaz bayım!
...
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
Bir gül bir güle derdi ki görse...
Yalan söylüyorum
güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.”
(“Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım!” şiirinden...)
Şairliğini büyük alçakgönüllülükle şöyle anlatır Didem Madak:
“İlkokuldayken, bizim sınıfta hep şımarık zengin çocukları vardı. Müstahdemin oğlu da bizim sınıftaydı. Onu hep iter kakardık. Çok ezik ve sessizdi. Bir gün işi iyice azıtıp onu köşeye sıkıştırdık ve mataralarımızdaki suyu kafasından döktük. Soğuktu. Üşümüştü ve titriyordu. Birden gözlerim onun kapkara, kocaman ve acı çeken gözleriyle karşılaştı. Afalladım ve kalakaldım. Eğer şairler birdenbire şair oluveriyorlarsa ve ben de eğer bir şairsem, işte o gün şair olmuşumdur kesin. Belki o kara ve kocaman acıdan özür dilemek için yazıp duruyorumdur.”
Küçük, küçücük bir kızken, 13 yaşında annesini kaybeder Didem Madak. Annesine olan sevgisini ve büyük özlemini, şiirlerinde iç sızlatan bir biçimde kendine özgü diliyle yansıtır. Aynı zamanda acısını da...
“Annem çok sevinmelerin kadınıydı.
Bazen sevinince annem gibi,
rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına.”
(“Ah’lar Ağacı” şiirinden...)
“Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım.
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca,
acının ortasında acısız olmayı,
kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.”
(“Siz Aşktan N’anlarsınız Bayım?” şiirinden...)
18 yaşındayken babasına bir mektup bırakır ve evden kaçar. Bir daha da eve dönmez. Babasına hep kırgındır...
“Evden kaçabilirsin çocuk,
ama kaderden asla!
Babam
çıkarılmış bir adam bütün fotoğraflardan,
kader neydi sanki o zaman,
masada açık unutulmuş
turuncu kulaklı bir makastan başka.”
(“Kedilerin Alışkanlıkları” şiirinden...)
Bir bodrum katında yaşamaya başlar. İnsan hayatındaki en özlü şeyin delirmek olduğunu da orada farkeder. Bir çok iş yapar ve hepsinden de istifa eder.
Bir röportajında şunları söyler:
“Sonra içime hatta dışıma kapandım. Küsmek gibi bir şey bir çeşit gölge fesleğeni. Bir çeşit olmayan hayat. Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim.”
“Hani Yılmaz Güney’in “Umutsuzlar” diye bir filmi vardır. Hani Filiz Akın balerindir. Fırat, ya aşkı ya silahı seçmek zorundadır. Aşkı seçer ama vurulur. İşte ben şiirlerimde Fırat’ın vurulduğu sahneyi yazıyorum.”
“Bazı vakitler tren geçiyor evin yakınından
yaşlanıyorum pencereden her bakışımda,
Anna Karenina’yı taklit ediyor zaman,
atıyor kendini raylara.
Neden her aşk
bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka.”
(“Müsveddeler” şiirinden...)
“Bazı yaralar yararlıdır buna inan,
bazı yaraların ortasından küçücük bir el
sanki geçmişine çiçek uzatır,
bazı yaralardan sızan kanla
tüm geleceğin yıkanır.”
(“Karınca Kumu” şiirinden...)
8 Nisan 1970 doğumlu olan Didem Madak, 2011’in 24 Temmuzunda çok çok erken diyebileceğimiz bir yaşta, 41 yaşında kolon kanserine yenik düşerek, geride onu seven bir eş ve kendi gibi annesiz büyüyecek bir kız çocuğu bırakıp ayrıldı aramızdan. Eşiyle, hamileyken yaptığı anlaşmaya uymadı. Kızına Didem değil, o daha 13 yaşında iken kaybettiği annesi Füsun’un adını verdi. Ki annesini ne zaman özlese şiir yazardı. Annesinden kalan tek mirası bu sihirdi.
Öldükten sonra yayınlanan “128 Dikişli Şiir”indeki duygu ise kalbe bir ok gibi saplanıyor.
“Ve kalmak istemek ahbap...
Füsun’un yeşil ela gözleri var
ve pembe plastik fincanı ile kahve getirişi var
ve bana anne deyişi var,
benim pembe fincandan pembe kahve içişim var,
bu kahveleri seviyorum ahbap
içimi pembe bulutlar kaplıyor,
şekerli ve tatlı bir biçimde havalanıyorum.
Sonra ağrılar, sonra hastaneler ve sonra doktorlar...
Şeker donup yapışıp kalıyor bir kâğıda.”
Bizlere 3 şiir kitabı emanet etti Didem Madak kısacık ömründe; Grapon Kâğıtları, Ah’lar Ağacı, Pulbiber Mahallesi... Onun şiirlerini bir dosta içinizi döker gibi okursunuz; size sizi, size kendini, size bizi anlatır...
Kıymeti çok az bilinen, şiire kadın elini değdiren güzel şairi, Didem Madak’ı okuyun, “aşure getiren çocuklara teşekkür eder gibi” seveceksiniz onu...
Anısına sevgimizle, saygımızla...
“Hay!
Keşke susmanın muhabbet kuşu olaydım.
Ters Pinokyo olmak istiyorum Gepetto Usta,
kötülüklere boğulup
insanlıktan çıkmak istiyorum artık!
Kafam karışık ama
yetişir,
bir beyaz balinanın karnında uyumak istiyorum artık.
Camdan papuçlarım kırık,
prens de bulamaz beni artık.
Hayata söyleyin bundan sonra gitsin
anlamını masallarda arasın.
Hay!
Ben sizin ruhunuza çiçek aşısı yapayım
da çiçekler açsın ruhunuz.
Hadi alkışlayın!
Biliyorum hâlâ biraz safım.
Keşfettim
küçük ruhlarınızdaki büyük Amerika’yı,
hadi alkışlayın!
BU SİZİN BAŞARINIZ.”
_Didem Madak, Ağlayan Kaya
* * *
_Görsel: Pınar Ergün