Tumgik
#sevmeyi yaşamak
layezalll · 1 year
Text
1 Eylül Cuma
Yaşamın 48 günün son deminde yine durgunluğu yaşıyorum.
48 yıl sonra hissediyorum sanki yaşadığımı, yaşıyor olduğumu ve hatta yaşlandığımı.
Meğer yaşlandığını hissetmek; yapmak istediklerinle yapabildiklerini bir terazide karşılaştırmakmis.
Hangi taraf agirsa zaman o tarafta anlam kazanıyormuş.
Hazır yaşlandığımı hissetmisken bu tiyatro oyununda sahne alabildiğim için tesekkür etmem gerektigini hatırladım.
Çünkü tesekkür etmeye değecek bir hayat yaşadım.
İşte bu yüzden hayatın kendisine teşekkür etmeliyim hissi saklıydı 45 yıl geçmiş bir hatırlayınca. Hayat sana sonsuz teşekkürler:
Bir şekilde kader kupasında, bir yerlerde ve birilerinin hayatında olmamı sağladığı için…
Fazla beklentim olmadığını bilen sen, beni kırmayıp beklediğimden fazlasını vermediğin ve aksine yaşamak istemedigim olaylari vermekte de cömert davrandığın için…
Benimle önce mutlu edip sonra üzme oyunları oynadığın için…
Sevmeyi bilmeyen insanlarla tanıştırıp sevginin değerini anlamamı sağladığın için…
İki insanın tartışmasının birbirlerini sevmiyor anlamını taşımadığını bizzat yaşatarak öğrettiğin için…
İki insanın tartışmasının birbirlerini sevmiyor anlamını taşımadığını bizzat yaşatarak öğrettiğin için…
Kolay yolun sadece tembellerin, zor yolunda sadece aptalların gideceğini ve başka bir yolun olmadığını gösterdiğin için…
Her zaman farklı çoğu zamanda çelişkili düşüncelere ev sahibi yapan beyinleri yarattığın ve yarattığın bu beyinleri karşıma çıkarttığın için
Zor ve doğru olanın kaçmak değil de var olmak olduğunu kulağıma fisildadigin için ve inadına kaçmam için durmadan sebepler sunduğun için…
Ağlamanın da en az gülmek kadar hayata dâhil
Altını çizmeye değecek kadar anlamlı cümleler kurmamı
sağladığın için… oldugunu yasattirdiklarinla vurguladığın için…
Birilerinin hayatını da işgal etmeme izin verdiğin ve böylelikle onların gözünde değerli olmamı sağladığın için…
Dogum günü fotograf karesine sığmayacak kadar çok arkadaşlarla birlikte dogum günü kutlama lüksünü sunduğun için…  
Tüm bunlar ve bunlar gibi sunduğun tüm güzellikler için tesekkürler sana hayat ama en çokta; her doğum günümde hediye olarak bana, çocuklarımın dinleyebileceği anılar miras bırakmamı sağladığın  için teşekkür ederim...
208 notes · View notes
puura52 · 6 months
Text
Yorgun bir Venüs tanrısı gelmişti masaya.
Ağzını bıçak açmıyor, sadece içkisine odaklanmış öylece bakıyordu.
"Hayat" dedi;
"Hayat bu kadar da ciddiye alınmamalı aslında.
Yaşamak, sana bahşedilen ömrü, iliğini sömürene dek yaşamak, savaşmak lazım".
Bu sözlere kulak kesilmişti serseri.
Kültablasından tüten boynu bükük tütün dumanı kesilivermişti birden.
O sırada not defterine karikatürler çizen serseri, marja yazmıştı bıçkınca bakışıyla bakarken tanrı'ya, janti bir dolma kalemle kazıyıvermişti şu cümleyi;
"İnsan kendine rağmen sevmeyi hissetmeli bazen.."
Özgürlüğüne düşkün olan serseri, birasından son bir yudum alıp, kefene sarılmış gibi gözüken tütününü dudaklarının arasına yerleştirdi, kutusunda kalan 2-3 dal kibritinden birini alıp ateşe verdi, derin bir tütün nefesi çekip ve döndü tanrı'ya, dedi ki;
"Peki ya acılar, onlar nasıl geçer ey Tanrı?"
Venüs tanrısı içkisinden bir yudum alıp, döndü serseriye;
Ağzından çıkanlar, sanki renkli dualardı.
Hafif bir yarım gülümsemeyle söyledi serseriye;
"Kanadı kırık bir kuşun gökyüzüne hasretini hiç bir kapısı açık kafes dindiremez evlat,
seveceksin. Ruhun solana dek, arsızca seveceksin. O zaman ne kafes engel olur senin özgürlüğüne, ne de gökyüzüne ihtiyacın olur.."
Serseri etkilenmişti.
Hiç bir şey demeden kalktı masadan.
Gecenin 2'sinde çakır keyifli adımlar atıyordu.
Şarkılar mırıldanarak dar sokaklar arasında kayboldu,
Ağzında tembel şarkılar,
Parlayan yıldızlar gökyüzünün mezar taşlarıydı. Serseri izini kaybettirmişti..
Gecenin örtüsünü yırtacak bir gök gürültüsü bütün sessizliği bozduğunda, Venüs tanrısı birden irkilmişti,
Sonra gözüne bir şey takıldı,
Gördüğü şey, serseri'nin buruşturup attığı not defterinin kağıtlarıydı.
Onlara baktı, ve yarım gülümseyerek kendi kendine söylendi Venüs tanrısı;
"Bu seninle ilk karşılaşmamız değil, son da olmayacak.."
21:50
-Puura.
Tumblr media
44 notes · View notes
deliyim-ki · 8 months
Text
Tumblr media
Sevmeyi, gülümsemeyi, güzel bakmayı bildikten sonra çok güzelsin hayat....
Günaydın YAŞAMAK 🌞
78 notes · View notes
34-10 · 11 months
Text
Hepimiz bir şeyler bekliyoruz..
Sevilmeyi, Sevmeyi.. Mutlu olmayı,
ßâzen uzaktaki birini..
ßâzen hayallerimizdeki meçhul kişiyi..
Umut kırıntılarına tutunup, Kırık kanatlarla uçmayı.
ßâzen de kelebeğin yarını beklemesi gibi..
Umutsuzca bekliyoruz bir şeyleri..
Sonra ne mi oluyor, Hayaller gökyüzüne,
Gerçekler yeryüzüne gömülüyor..
Adı yaşamak..Hayat işte..!!!🦋🐞🎻🎶😌
Tumblr media
69 notes · View notes
nefes-s · 10 months
Text
Bırakın başkaları için yaşamayı...!
Güzel yaşamak için azaltın kafaya taktıklarınızı, kuruntularınızı, insanlardan beklentilerinizi azaltın. Bırakın başkaları için yaşamayı, olumsuz düşünmeyi, olumsuz insanları ve insanları düzeltmeyi bırakın. Çoğaltın gülümsemeyi, sevmeyi, olumlu düşünmeyi, dua etmeyi.
Ve, sevginizi hakedenlere vermeyi çoğaltın...!
Tumblr media
Sevgilerimle 💙❤️
🌺💙❤️🌸
78 notes · View notes
b1rokuyucu · 1 year
Text
Ege ve İzmir gibi uzak mesafe ilişkisi istiyorumm🥲🥲, yan yanayken sevgi denen bir şey olmuyor. Aşk demek acı demek, göz yaşı demek, mutsuzluk demek, bağıra bağıra ağlamak demek, özlemek demek, hasret çekmek demek. Yoksa her gün gördüyün birine nasıl aşık ola bilirsin ki? Özlem yok hasret yok. Sadece bazen kavgalar var. Oda evinin önüne gelmekle belkide bir gül almakla geçecek. Önemli olan uzak mesafelere rağmen sevmeyi başarmak. Bir birini görmeden belki de günlerce haber alamadan, sesini duyamadan ama yinede ona olan sevgini, aşkını bitirmeden sevmek. Acaba ne zaman göre bilicem düşüncesi ile yaşamak. Bir gün yan yana, ele ele ola bilecekmiyiz demekle aşk oluyor. Hayelini kurarak aşık oluyor insan. Uzak mesafe ilişkisinide her insan başarmıyor ama, bazen özlem çekmeyi kaldıramıyorlar. Sanıyorlar ki elini tutdun, gözüne baktınsa bu aşk oluyor. Ama yanılıyorlar. Her birinize en güzelinden aşık olmayı diliyorum🙂..
52 notes · View notes
kalemineiyibak · 4 months
Text
Uçurtmanın Kaderi
Dalıp gittiğim yerde bir şehir vardı, herkesle karşılaşırdım da bir tek kendimi bulamazdım. Başkaydı dağıttığın pembe karanfillerin gönlümü fethedişi… Hayat çok başkaydı. Aklımı uçurumdan atıp kaza süsü vermiştim yarımdı o günden sonra aklım… Biri de zaten dünya hâlinde kalmıştı. Beni gördünüz mü bilmiyorum ama sizi gördüm ve artık tanımak istemiyorum. Çok yabancısınız hiçbir gerçekliğiniz yok, gözlerimi de yaşartmıyorsunuz adınız da sevgi değil sanki…
Umut da kokmuyorsunuz hiçbiriniz. Çocukken inandıklarıma bunları eklememem gerektiğini bilseydim öncelikle unutmayı yerleştirirdim. Beni hak etmeyen insanları unutur, kendimi baş tacı eder sevilir sonra seven olurdum.
Çıkar ilişkisiyle birlikte hayatın düzenine inceden inceye söven olurdum. Bilmem ki yıl 98 yılı mıydı içten gülen tozpembe bir hayat vardı… Gökyüzüne bakardım ben de, yıldızlarla dans eder gökyüzüne uçar yeryüzüne inerken kelebek olur rolleri değişirdim… Hayır, sadece 98 yılı değildi. Yıl çocuksu sevmeler yılıydı… Her şey gözüme başka görünürdü, ben de sizin gibi masum severdim.
Hiçbir art niyeti büyütmeden, kin gütmeden, kırılmadan… Sadece severdim. Sevmeyi unuttuğumuzdan beri takvimler değiştirmediler geçen zamanı… Öylece kaldılar yerlerinde tövbe ettiler değişmemek için, yağmur da yağıyor bu gece…
Umutlarımı giydim de geldim. Biliyorum yarın başka bir gün olacak, inanırsam eğer… Hiç kimse okumaz mıydı görmez miydi yazmaz mıydı çizmez, ya da sevmez miydi delice? Neden her şey birdenbire bu kadar yalanın ve sahteliğin içine gömülüvermişti birden?
Sorduğum sorular kadar yaşlanıyor ve unutuyorum orijinalliği gitmesin aklımın… Doğru, ben onu severken atmıştım yarımdı aklım… Bilir misiniz? Uçurtmanın tek temennisi güneşi yakından görmektir, o yüzden uçarken bir yanı aslında insan bir yanı sevgi bir yanı da bebektir… Uçurtmanın kaderinde varsa bulutu görmek, bu güneşe ereceğine dair umudunu içinde yeşertmekten vazgeçmediğinin göstergesidir. Bir uçurtma kadar olamadık be!
En ufak bir olumsuzluk, en ufak bir yanlış ve haksızlıkta pes etmek niye? O uçmaktan vazgeçti mi? Vazgeçirmeye çalıştık, uçurtmayı uçurmadan hayallerimizi çöpe attık. Gömdük geçmişi ve yarınlarımıza dair umutlarımızı… Korktuk! Yeniden güvenip yeniden birilerini bağrımıza basarsak hayat yarılanırdı belki… Şu körpe inançlarımız ne yanlışlar yaptırdı bizlere! Dostlarımızı kalleş sandık ipin ucuna getirip sallandırdık. Sonra da ahlarımızı vahlarımızı biriktirip geçmişten salıncak yapıp sallandık…
Herkes koca bir yalancı olduğunu kabullense bitecek külliyen yalanların hepsi! Çok sevdiğimiz ve karşılığında yalnızca kendimizle karşılaştığımız için nefret ettik. Nefreti böyle tanıdık… Derdim ki; “Büyümek, diş düşürmek yerine; düş düşürmektir…” Sonra dönüp baktım ve dedim ki; düşürdüğün düşleri tutamıyorsan büyümek yalnızca bedenen seni geçerli kılar mühim olan düşürdüğün düşlerin içinden yepyeni düşler yaratıp onlardan maneviyatını geliştirecek olanların anahtarını içinde tutup yüreğini büyütebilmendir… Yüreğinizi sevin… O sadece yaşamak için bahşedilmemiş ki… Yüreğinizde olanları da sevin; kızın, sövün ama bilin ki kızgınlığın olmadığı yerde duygular yalnızca can çekişmektedir.
Ben papatya çiçeğini çok severdim çocukluğumdan kalmış demek ki… Hâlâ yüreğimde umutlar kımıldamaya başlayınca papatya çiçeklerinin arasında hissederim kendimi… Seviyor sevmiyor fallarından medet ummadan onları yaşar, bir de kendimi bilirim.
Gördünüz mü beni? Kendimle tanıştığımda kim olduğumu unuttum. Öncesi ve sonrası denilir ya hani, sanki öncem de yoktu. Uçurtma uçurmak istedim bu hiçbir zaman mümkün olmadı. Hep içimde kaldı uçurtmanın hayali… Onu güneşe kavuşturamamanın acısını yaşadım yıllar boyunca. Bir gün onu güneşe kavuşturursam kendimi de umut dolu sabahların koynuna atıp huzur bulacağım.
Gidenin dönmüş olması; sizden çalar… Çünkü o eskisi gibi değildir ve siz de değişmişsinizdir… Alay etti benimle hüzünlerin busesi, öyle bir öpücük kondurdular ki bahtıma; Ayrılık, “Sana gelmeye dünden razıyım” dedi… Oysaki ben ayrılıkların ve kırgınlıkların çocuğu değildim. Sevgi ekmiştim ölümsüz bahçeme…
Durdum ve karşıma çıktı ışıklı yollar, kendimle karşılaştım. Yağmurun sesi değildi duyduğum, yağmurun şarkısıydı… “Dön bak hayatına, gideri var geliri yok… Onu canlı kıl, umut varsa dönüş yok!” diyordu…
Bu şarkıyı herkes anlayamazdı. Öptüm kaderimin elinden, “Peki” dedim, bir şans daha vermek ise bana niyetin, bunu layıkıyla yerine getireceğim ama bir şartım var; ne olur uçurtmanın kaderini değiştirme bırak güneşe gitsin bırak özgür olsun ve bana izin ver içimde kalmış dünlerin adına onu yarınlarımda uçurayım… “Peki” dedi kader “Peki…” Gözlerimden sevinçle birlikte hasret yağmurlarının bereketi geçti.
Güneş açtı mı sahiden?
Dilara AKSOY
17 notes · View notes
suskunpapatya · 1 month
Text
Tumblr media
Denizler, dağlar bahanedir yollar sevmeyene. Gönlünde yer verdiysen sevdiğine her koşulda seninledir yüreğinde ve her nefesinde. Yaşamak istediğin ne varsa bir hayale bakar gözlerin, bir duaya döner sözlerin. Yalvar yakar meczup olmak değil miydi zaten niyetin? Göz görmeyince gönül görmez mi sanıyorsun? Biz görmeye değil sevmeye adadık gönlümüzü. Hak nasip ederse severiz, sevmeyi öğreniriz.🌹🌹
12 notes · View notes
ozgur-ce · 2 years
Text
Haftasonu kahvaltısı olarak size bir avuç gökyüzünü bir tutam sevgiyle az pembeleşinceye kadar kavurdum 😋🥘 afiyet olsun...
Yeni yılda karşımıza çıkan herşey gökyüzü maviliği gibi içimizi açsın, tüm hayallerimiz gerçek olsun inşallaaaah 🤲♥️ size pek söz bırakmadım gökyüzüne dair 😅 ama yeni yıl dileklerinizi, hangi satırları beğendiğinizi veya gökyüzü içeren şarkı önerilerinizi alabilirim 😉🎵🎶
"Sonra cumartesi günleri gelir,
sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak."
— Turgut Uyar 🎈
"İnsana şiir yakışır,
Yeryüzüne yağmur,
Gökyüzüne mavi."
— Ahmet Telli 🎈
"Anlamıyor musun? Gökyüzü güneş olsa, sensiz karanlıktayım."
— Ümit Yaşar Oğuzcan 🎈
"Gülüşüne yağmur damlası çarpsa,
Şiir olur.
Bunu bir ben bilirim,
Bir de gökyüzü."
— İsmet Özel 🎈
"Dostları özlemle kucaklamayı unutma.
Çocuk sevmeyi, çiçek koklamayı unutma.
En zor anındayken bile kavganın
Gökyüzüne bakmayı unutma!"
— Ataol Behramoğlu 🎈
"Görmek istersen denizi, yukarı çevir yüzü; deniz gibidir gökyüzü"
— Sabahattin Ali 🎈
"Çok şükür ki gökyüzü henüz hiçbir cüzdana sığmıyor"
— Farid Farjad 🎈
"Kim bilir, sesini gökyüzü sanan kuşlar bile vardır."
— Sait Faik Abasıyanık 🎈
"Gökyüzü bizim olmasın
biz gökyüzünün olalım
unutma maviye aşıkken sevemezsin siyahı.."
— Sezai Karakoç 🎈
"Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak."
— Nazım Hikmet 🎈
"Yalnız bende değil yalnızlık hali;
Deniz de karanlık, gökyüzü de;
Bir acayip, kuşların hali."
— Orhan Veli Kanık 🎈
"Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum
Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum…"
— Necip Fazıl 🎈
"Paramparça da olsa sevdalar
yine de kalmış olabilir
küçücük bir mavilik gökyüzüne
bir sevda kırıntısı
avuç içi kadar bir umut… "
— Ahmet Telli 🎈
"Şimdi.
Bir deniz, denizde vapur
Gökyüzünde martı
Semaverde çay olmalı
Bir de çaya yaren… “
— Cemal Süreya 🎈
"Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk
Hiçbir yere gitmiyor. “
— Edip Cansever
“İşim gücüm budur benim,
Gökyüzünü boyarım her sabah “
— Orhan Veli. 🎈
"Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun
Kanatlarımız dokunarak uçalım"
— Cahit Külebi 🎈
"İçliyimdir herkes kadar,
Düşündürür beni de şu gökyüzü,
Kuş cıvıltısı, nar çiçeği…"
— Rıfat Ilgaz 🎈
"Senin oturduğun şehirde
Gökyüzü mavidir benimkinden,
Çiçekler daha taze
Kuşlar bile güzeldir birbirinden."
— Cahit Külebi 🎈
Tumblr media
172 notes · View notes
flamourial · 21 days
Text
kendimi kendime rağmen sevmeyi öğrenmeye çalışmakla geçiyor ömrüm. sen biliyor musun bu ne demek? bilmezsin tabii, nereden bileceksin? sen hep aşıktın kendine, tanrıydın kendince. bense berduşun tekiydim gözümde, sayende. önüme dizdiğin taşlar kırdı bacaklarımı, dilinden dökülen zemberekler büyüttü kamburumu. elde kaldı hiç kurşun. keşke teğet geçmeseydi de dağılsaydı kafam gözüm. çeyrek asır yaşına geldim, en güzel çağındayım ömrün de tek bir gününe dahi yaşadım diyemedim ağız dolusu. inançlarım, ümitlerim, hayallerim, bahar bahçelerim vardı oysa. hayrını gör, gözlerimde kara bir leke şimdi hepsi. neye uzansam taşa dönüyor, koca bir bataklık oluyor suladığım bahçeler, ellerim hep titrek. keşke bazen ellerimi nereye koyacağımı bilsem di mi? yine de deniyorum işte kendimi kendime rağmen sevmeyi. -omuzumdan gururla öpecek kadar çok sevdiğim- sevdiğimi sandığım- günler vardı kayboldular- hani illaki güzel bir şey yapıyorumdur eşek değilim ya, vardır sevmeye değer bir şeylerim. vardır değil mi? neyse. öyle yoruldum ki savaşmaktan, bu araf kül edecek beni. ne savaşı biliyor musun? birgün karşına geçip -tüm kinimden, nefretimden arınmış olarak- "sana ve bana rağmen başardım!" demekle "madem ikimizden biri ölmedikçe bitmeyecek, eli titremeyen kazansın." savaşı. hani ya "asmış kendini." diyecekler arkamdan ya da.. neyse işte, belki de çocukluğum gururlu bakışlarla izleyecek beni. bilmiyorum, sınırındayım her şeyin. yaşamak istiyorum ama ölüme de vurgunum hani. zaten sevdiğim kim varsa aldı toprak, beni de alıversin n'olacak. yok, olmaz. söz verdim muâllâ'ya. "senin için iki hayat yaşayacağım en güzelinden" dedim. dedim demesine de, hani nerede? elde var üç iç çekiş. biten kaçıncı paketti bu? kafam susmuyor, n'olur çekin ellerinizi üzerimden. eminim daha kötüleri vardır keşke olmasa ama vardır da ben de etten kemiktenim hani, can yerine taş taşımıyorum ya omuzumda. azıcık insaf. hop, yukarıdaki! ben de senin yarattığın değil miyim? elmayı adem'le havva yedi diye bana mı küstün? nasıl seveceğim aynadakini? kendimi kendime rağmen diyordum en son, neyse. bi' bok olmazmış benden, sen hayrını gör.
6 notes · View notes
bir-devrin-tarihcisi · 3 months
Text
"Sosyal medya bir bakıma hayatı tüketen, onu kontrolsüzce sömüren bir yapı. Anı yaşamak yerine onu kaydediyor, anıları biriktiriyoruz. Bugün gelinen noktada, sosyal medyanın sosyal insanları asosyal, asosyal insanları ise sosyal yaptığını söyleyebiliriz. Adeta oyuncaklarımızın oyuncağı haline geldik. Çocuklarımız ruhsuz, tepkisiz bireylere dönüştü. Bunda ailelerinden çok teknoloji ürünleri ile vakit geçirmelerinin etkisi büyük. Neticede insan, insan olma sanatını yine insanlardan öğrenir. Oysa artık insandan çok yapay zekâ ve robotlarla muhatap oluyoruz. Haliyle ağlamayı, gülmeyi, sevmeyi, kızmayı vs. bilmeyen duygularını emojilerle ifade eden bir nesil yetişiyor. "
Said Ercan, Dijitalizm
Rabbimm bizleri ve neslimizi sosyal medyanın bataklığından tuzağından samimiyetsizliğinden muhafaza eyle. Bizlere ihlas ve samimiyet ver. Bulunduğumuz her ortamda sosyal medyada islamı güzelce yaşayan muhsin muttaki muhlis kullarından eyle. Kıskançlıktan kibirden hasetten riyadan bizleri muhafaza eyle. Kalbimizi İslâm üzere sabit kıl. Ayağımızın kaymasına müsade etme Rabbim🥺😥🤲🏻🤲🏻🤲🏻
18 notes · View notes
parcalaryokolus · 1 year
Text
bu yaşama tutunmak zorunda olmak benim kalbimi kirletmedi mi sanmıştın.ruhum enkaz halindeyken yaşamak zorunda olmak beni mahvetmedi mi zannetmiştin.neden biliyor musun tüm bunlar.benim dibimdeyken beni tanımana hiç izin vermedim.gerçek benle karanlık yönümle izbe de kalmış o genç kızı tanımayı istediğini hiç hissetmedim ki sahil kıyısı.sen beni sevmeyi seçtin.ruhuma dokunup ona sıkıca sarılmayı seçmiş olsaydın şuan da enkazımdan eser bile kalmayacaktı.bana tüm bunları sen neden,pardon unutmuşum sen hep kötü biriydin.peki beni hiç ruhunda hissetmedin mi?
03:10 22.9.23
24 notes · View notes
kirazkizlageceye · 6 months
Text
Hiçliğin içinde ki bir umuttu yaşamak.
Ne yürek, ne yüreği kaldıramayan vasat.
Ne Saffet duygularını bıraksın kaybolmak.
Bir yusufçuk olsam tek hayatım,denizde olmak.
Dünya zehir olsada kaybolsak, diyar diyar kabahat.
Hayatı öğrendik viranelere tepseler umutlarca.
Ne sevmeyi bildik, hep riya, hep kıyaslarla.
Varoluşun benliği kimsesizlik ve yok olmak.
Gitme, kal de bana yüreğimi yanında sakla.
Zamanı aştık, hayallerim kırıldı, yalnızlığım benimle ya.
Zor olanı seçtik ben hep buradayım kalbimi yakma.
Yeminlerim bir dolu, seninle rüyalarımda...
W//Yaren🪷🤍
8 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 6 months
Text
Tumblr media
SEVİLDİĞİNİZİ
hissetmediğiniz hiçbir yerde
kalmayın.
Hissetmek diyorum, sanmak değil.
HAYAT..
onu yaşamak için hiçbir zaman
geç değildir. Özürlere sığınma..
Sen değiş herşey değişsin..
Yıllarca
hep birilerini değiştirmek için
eleştirirsin..
Sonra bir gün olur sen kimseyi değiştiremezsin, çünkü değiştirmeye çalıştıklarının hepsi kendinsin.
Onlar sadece aynadaki senin
yansımandır..
Sen değiş her şey değişsin
dediğinde
öylece şaşkın şaşkın bakarsın..
Kendin olursan dokunduğun hayat
Sevgi olur.
Sevmeden, sevilmeden varlığını hissedemezsin.
İnsanlar oynayamayacağı roller
üstleniyor,
Keşke verilen rolü oynamakla
yetinseler,
Bari oyun oyuna benzerdi o zaman..
Hayata renk katan varlığınızdır.
Bütün renkler sizin elinizde
coşkuyla yaşayın hayatı.
Bu hayatın yaşam merkezi
sevgi dolu kalplerdir..
Hayat yaşanacak kadar güzel
eğer sevmeyi bilirsen...
Kendin olursan dokunduğun hayat
Sevgi olur.
Sevmeden sevilmeden varlığını hissedemezsin.
Gönlün ihtiyacı sevgiyle olur..
Seven bir gönlün gücü neye yetmez ki..
Sevgi önce kendinize,
Sonrada çevrenize zarar vermemeyi
öğretir..
Kendini her zaman
Huzur ve güven içinde olduğunu
hissedersin..
İnsanlar oynayamayacağı roller
üstleniyor,
Keşke verilen rolü oynamakla
yetinseler,
Bari oyun oyuna benzerdi o zaman..
Bu yaşamın varlığı sevgi dolu
kalplerdedir..
S.....s...... ♥️♥️♥️♥️
Tumblr media
16 notes · View notes
Text
yani ben artık kaybolsam bile adres soramam kimseye burası neresi nerdeyim diyemem benim dilimi söktün nasıldır bir kalple konuşmaya çalışmak, denedin mi.
yani ben artık kül olsam bile yandım diyemem kimseye etim eridi diyemem saçlarımdan bahsedemem benim yüzümü söktün nasılım diyemem, nasıldır bir yüzsüzlükle yaşamak, denedin mi.
bu yüzden bana senin yıllar sonra nasılsın demeye yüzün yok bana kalbinin kırıklarından bahset bahsetmeye hakkın var ben onu sökmedim, nasıl derim kalabildi, nasıl böyle,  utanarak sormaya da hakkım var utancını almadım senin, birini daha sevmeyi diyorum, denedin mi.
birini sevmem demiyorum kıpkırık kalbi kime bırakayım adım birhan olsa kalp parçalarını yazardım ama malesef değildim sevgilim malesef değildim kar çay sis aşk gel demekten başka kan tüküre tüküre gel demekten başka  hiçkimseydim ben.
gel şimdi benim göğsümde cebinde kuş sesleriyle gez gel benim sokaklarımda anahtarlarını kaybet  gel ben sana getireyim bir bir açayım kilitli kaldığın kapıları bir bir kırayım açamıyorsam, gel saçlarını okşarken biraz karıncalanan ellerimi göğsünde tutayım da huylansın kalbin
bi sökük gibi kaldığımı bağışla, dokunsan dağılan bir şey oldum dokunsan rengim attı gittim gözlerinde doldum çocuğu öldürülmüş annelerin dokunsan dünyayı anlamak dedim dokunsan dünyayı ağlamak dedim çocuğu ölü annelerin sen dokununca ben de aliydim biraz sen dokununca biraz dilenciydim biraz mağdur biraz ekmek elimde biraz berkin biraz devrim biraz haksız
gel şimdi benim tenimde ellerinde çocuk ölüleriyle gez gel biraz sev beni. biraz öldür. ölülerine ekleyip ellerinde başkasının tenlerinde gezdir beni biraz durdur biraz anlat
üşüdüm çünkü ben çok üşüdüm gel biraz sarıl bana gel biraz kalbim yok şu dünyayı bir de senin ağzından dinlerken gel biraz dilim yok  bir renk ver tenime biraz kızıllaştım, kendimi komple bir yere vurmuşta kan toplamış gibiyim gel biraz rengim mat çünkü şiiri şiire karıştırdım çünkü sana yazdığım şiiri başkasına okumaktan utanırım uyandır beni biraz biraz ölüyorum. biraz ağlamaklı.
gel ben söküğüm çok. giy biraz, sökük ve yırtık bir şeyle üstünde, utanmadan geçmekten sokaklardan, utanma biraz
biraz sev beni biraz öldür nasıl olsa ikiside ağır, inanamazsın de birleşik ama ikiside içinde dahil biraz nasıl olsun demeye hakkın hiç yokken, nasılsın demeye hiç hakkın yokken, yokken, yooooooookkennn
nasılım biraz gör, nasılım biraz bak. öyle bakmayı diyorum. denedin mi.
22 notes · View notes
rujsuzfeyza · 8 days
Text
Avrupa'nın bizi kıskandığı, övülesi bitilesi ülkenin haline bak. Bı de çıkıp gelip övünmüyorlar mı deliriyorum.Her gün başka acıya uyanıyoruz ülkece. Hani sevmeyi sevilmeyi geçtim barınmak yaşamak güvenmek yemek lüks kaçıyor. Çoğu çocuk ailesinin evinde ev gibi yaşamıyor büyümüyor ellerinden alınan hayaller hayatlar artık sırasız ondan ona seke seke kayıp gidiyor. Camdan aşağı atılan bebek mi dersin, ailesi tarafından öldürülen kız çocukları mı dersin, bebeğinin istismara uğradığını anlayan ama ört bas etmeye çalışan anne mi dersin hepsi var. Uçkuru bozuklar yüzünden aldığımız nefes bile vicdan yaptırıyor insana. Bazen hiç tanımadığı biri sarkıntılık ediyor bir kız çocuğuna, bazen minibüste dayıyorlar cibiliyetsizler, bazen laf atmakla kalıyorlar. Hani tanımadıklarımızı bi tık güvenmiyoruz da insanın ailesi böyle olunca kime neye güvenicez. Nasıl olacak hangi gençlere hangi çocuklara çıkıp siz bunu haketmediniz, sizin hayatınızı mahvettik daha iyilerini yaşayabilmeniz lazımdı diyecekler. Nasıl ya nasıl nasıl! Bu topraklar it kopuk şerefsizlik yapsın diye kanla başla kazanılmadı. Benim ülkem kan ağlarken de başka ülkeleri düşünecek değilim.
3 notes · View notes