Tumgik
#sohpet
unutulduksblog · 2 years
Text
Konuşacak birileri varmı acaba?sıkılıyorum.
13 notes · View notes
tipitip213 · 18 days
Text
çıtır yenge
merhaba
ben şu an 27 yaşında evli bir erkeğim size nişanlı iken başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum.
bir gün ailece dayımlara oturmaya gitmiştik.ben ozaman nişanlıydım.neyse akşam çay faslından sonra sigara içmek için mutfağa gittim dayım gelinide bulaşıkları yıkıyordu.ben sigaramı içerken arkadan onu süzüyordum yengemde arada benim içtiğim sigaradan bi fırt çekiyordu.bu beni çok etkilemişti.
muhabbet esnasında laf benim nişanlıma gelid yengem ; nasıl arada kaçamak yapıyormusunuz diye sordu bende yok nerdeee nişanlımın çook korktuğunu ve ilk gece ne yapacağımı kara kara düşünüyorum dedim. yengemde tabii korkar daha sonra bi tadını alsın bi daha bırakmaz valla dedi.bende ilk zamanlar çok korkutordum ama şimdi çok tecrübeli oldum dedi o an aklımdan sadece yengemi sikmek geçiyordu..
aradan bi kaç hafta geçti ve ben sürekli yengemi düşünerek 31 .çekiyordum.bir gün yengemler bize gelmiş evleri uzak olduğu için ben arabayla bırakacaktım onların siteye gidince küçük kızı ben parkta oynamak istiyorum dedi ve gitti.
yengemde hadi yukarı çıkta biraz sohpet edelim dedi yukarı çıktığımızda ben bir kahve yapayım diye mutfağa gitti aradan bikaçdakika geçti bende mutfaktan ateş alayım diye mutfağa gittim fakat yengem mutfakta yoktu.
o an aklıma şeytanlık geldi ve yatak odasına doğru yöneldim kapı kapalıydı yengemin üzerini değiştireceğini düşündüm ve kapı deliğinden ronta yattım gördüğüm manzara karşısında çok etkilendim üzerinde sadece küçük bir külot vardı ve yüzü bana doğru dönüktü yengemin vücüdu çok minyon tiplidir dışardan tanımayanlar sanki orta okula giden biri zanneder.
o anda ben bi taraftan onu izlerken bitaraftanda 18 lik aletimi çıkartıp okşamaya başladım heyecandan kapıda tıkırtılar yaptım yengemin gözü bir anda kapıya yöneldi ben hiç kıpırdamadan duruyordum.
yengemde hiçbirşey olmamış gibi kilodunu çıkardı aman allahım amı gerçekten bir harikaydı belliki kıllarını keseli on gün falan olmuş üzerini giyince ben hemen salona geçtim ve hiçbirşey yokmuş gibi devam ettim.kahvelerimizi içerken benim gözüm hepyengemin bacak arasındaydı.
bir anda yengem nasıl hoşuna gittimi dedi bende eline sağlık kahve çok güzel olmuş dedim yengemde kahve değil biraz önce beni izlediğini farkettim onu dedi bende evet diyebildim.istersen sana bişeyler öğretebilirim dedi.bende daha önce bikaç kadınla seviştiğimi ama yinede evlilik öncesi son bir jübile yapmamın iyi olacağını söyledim ve bir anda üzerine atlayım duudaklarından deli gibi öpmeye başladım o da acele etme böyle yaparsan ilk gece yeni gelini korkutursun dedi ve yavaş yavaş fermuarımı açıp yarrağımı ağzına aldı
o zamana kadar 3-4 kadınla sevişmiştim ama ne ben am yaladım nede saxo çektirmiştim.içim bir hoş olmuştu nerdeyse boşalacaktım.hemen üzerinde ki ti-shirt ü çıkarıp avuç içi kadar olan göğüslerini yalamaya başladım göğüsleri biraz daha küçük olsa hemsini ağzıma sokacaktım.daha sonra yavaş yavaş etiğini çıkarttım ve hafiften kıllı amını yalamaya başladım çok güzüel bir tadı vardı
amı sulanmaya başlamıştı daha fazla dayanamayım bacaklarını araladım ve yarrağımı amına sokmaya başladım amı gerçekten çok güzel ve dardı daha önce siktiğim amlardan çok farklıydı.ben fazla dayanamayım 2 dakikada boşaldım o daha yeni başlıyoruz dedi ve benim yarrağımı tekrar ağzına alıp kaldırdı.bu sefer ben yere yattım ve o yarrağımın üzerine oturdu amı sanki yarrağımı kıracaktı srkn.
yaklaşık 10 dakika değişik pozizyonlarda sikiştik artık halimiz kalmamıştı.ikimizde boşaldık ve yerde öyle kala kaldık.aradan biraz zaman geçmişti ki yengemin küçük kızı zili çaldı apar topar tparlandık ve hiçbirşey yokmuş gibi oturduk ben daha sonra gideceğimi söyledim ve kapıda dudaklarına yapıştım ve teşekkür ettim.yengemde kimseye söylemedikten sonra ne zaman müsait olursam seninle sevişirim aşkım dedi.
bende ozaman yarın beni ara yine geleyim çok hoşuma gitti dedim.ertesi gün gittiğimde beni kapıda kocaman bir öpücükle karşıladı ve dün akşam ağda yaptım bu gün sana tüğsüz şeftali yedirecem dedi..................
bu ilişkimiz yaklaşık 5 ay devam etti ve ben evlendikten sonra sona erdi .düğünümüzde takı takarken kulağıma eğildi ve öğrettiklerimi unutma diye sıkı sıkı tembih etti.
şimdi eşim hamile ve ben yengemi sikmek için uygun zamanı kolluyorum...
selamlar
Gönderen: tilki
28 notes · View notes
sessizgirdap · 8 days
Text
konuşabiliriz, sohpet muhabbet edebiliriz hatta tanışabiliriz , mesaj atmanız yeterli
-Eski Tumblr bu konuda çok iyiydi ya
13 notes · View notes
acz1kul · 1 month
Text
BİR GÖNÜL ADAMI DENİZLİ'Lİ İBRAHİM EFENDİ
   Biz İbrahim hocamıza 12 Eylül döneminde işkence ederken vücuduna elektrik verilirken,sakallarını kesip kot pantalon giydirildiğinde, Gayretullah'a dokunup Allah tarafından işkenceci başkomiserin başına neler geldiğinden tanıdık Hocamızın büyük bir veli olduğunu,
  O komiser şimdi talebesi oldu İbrahim Hocamızın..
Sabrına, İlmine, Takvasına, yüz nuruna hayran kaldık hep,
  Denizli Anafartalar dan, Asri mezarlığa az çekmedim ben o tozlu yolları yürüyerek İbrahim hocamızın sabah namazı sohpetlerini dinlemek için.Sohpetinde aldığım notlar halâ duruyor.O yıllar çok güzel yıllardı O dönem romanlar yazardım, hafız talebeler kapış kapış kitaplarımı  okurken her vardığımda yüzüme sevinerek bakar tatlı tatlı tebessüm ederdi..Birazda içten içe üzülürdü ben sakal bırakmıyorum diye,
Gönenli Mehmet Efendi Ahıskalı Ali Haydar efendi'den dersler okurken gördüğü rüyalar tam isabet ederken habercisiydi sanki bu günlerin.
O nun kimseye bilakis hükümete yaranma gibi bir derdi hiç olmadı.Ama ehli imanı daima en önde tuttu.
Korkusuz Şeyh Şamil gibi cesurdur kendileri.Akşemseddin gibi keskin zekalıdır.Yunus Emre gibi halk aşığıdır.
Ömründe hiç medyatik olmadı
Fitne Ağrı dağı gibi etrafını sarsa bile kimseyi Mahmut Efendi Hazretlerine şikayet etmeden kendi çözerdi..Kimseye küsmez kimseyi kovmazdı.
Hep tevazu
Hep tevazu
Daima sünneti yaşar, Farzlarda sünnetlerde nazik bir kız evladı gibi onlara toz kondurmaz gözü gibi korurdu..Çok temiz giyinir edepli yürür herkese selam verirdi
  Ben Denizli'de evlenince ayrıldım o nu tam 18 yıldır görmüyorum.Fakat hiç değişmemiş.90 yaşına gelmiş bir piri fanı adayı olmuş zayıf düşmüş bedeniyle hiç düşünmeden kabul ediverdi reddetmedi Cübbeli Ahmet hocanın sunduğu bu Ulvi görevi:
"Ben yapamam edemem" demedi.
  "Ezilerse ezilsin gövdem, yeterki Efendinin hizmeti yürüsün,ben ne olursam olayım" dedi
Görevin zorluğunu bile bile
Özal'ın Muhsin Yazıcıoğlu'nun Bediüzzamanın, Muhammed Raşid hazretlerinin başlarına ne geldiğini bile bile
" Kalırsak vatan bizim,Ölürsek cennet bizim " diye diye kabullendi ..
  Bu kabulleniş aynı zamanda karşı tarafa bir başkaldırmanın "yaptıklarınızı görüyorum onaylamıyorum" demenin en kibarcası Arkası artarak gelecek Akarsu yatağa er geç yerleşecek Allah'ın izniyle..
  İsrail'i kınamaktan korkan pısırıklar Cübbeliyi düşman ilan etmekten çekinmeyenler,Şehit Bayram Ali hocamızın afişlerini indirenler,dirilerimizide şehitlerimizide sevmeyen asık suratlar bilsinki artık Cübbeli hoca yalnız değil bir büyük velinin tasarrufu altına yüzbinlerle beraber girmiştir.
"Surda bir gedik açtık mukaddesmi mukaddes
Eş kahpe rüzgar dilediğin yerden es"
İbrahim hoca efendi Denizli'de hizmet etsede Aslen Kars'lıdır  Hanımı Rahmetli oldu, çocuğu yok,talebe talebesi değilim ama sohpet talebesiyim kim ona dil uzatır dünya makamıyla karalamaya kalkarsa vebali büyük olur
"İbrahim hoca velidir"
"İbrahim hoca velidir"
"İbrahim hoca velidir "
  İnanmayan Mahmut Efendi Hazretleri nin;
"İbrahim hoca'nın bana ihtiyacı yoktur o veli olmuştur" sözünü hatırlayabilir
Allah hayırlı mübarek etsin inşaallah..
Şu tefrikayı tez zamanda manevi gücüyle sonlandırıp tefrikaya düşen müslümanları yeniden toparlar..
  Selam ve dua ile
Mustafa KACAR..
23 Nisan 2024
10 notes · View notes
ruhunkalemii · 1 month
Text
Anonim okumaya bayiliyorum ama başka hesaplarda ki böyle uzun uzun anlatip sohpet edenleri okumak fav aktivitem
11 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 2 years
Text
Sana ne vaad edebilirim dedi..
Benim yarınım yok..
Aşk vaad ile olmuyordu,
Sen bunu bilmiyordun.
Hangimizin yarını vardı?
En fazla iki kalbi koyabilirdik,
Yan yana yarın diye.
Yarını olmayan bu güne,
Hayallerimizi sığdırabilirdik.
Kalplerimiz mesafeleri kısaltır.
Ruhlarımız yalnızlığımıza inat,
Sohpet ederdi bir biriyle.
Sen olmayacak diye düşündüğün,
Yarınlara ait umutlarını
Ben sonu gelmeyen bekleyişlerimi anlatırdım...
36 notes · View notes
Text
01.03.24 CRADLE OF FILTH, WEDNESDAY13, DRIFT KONSERİ (BEŞİKTAŞ IF)
Tumblr media
Yıllardır beklenen, biletleri aylar öncesinden tükenen, Extreme/Symphonic Black Metal grubu “Cradle Of Filth” sonunda yanına iki yaverini alarak ülkemize geldi. Gelişleri ve gidişleri biraz olaylı oldu, zaten söz konusu “COF” olunca aksi bir durum beklenemezdi. Aslında “COF” turnelerine dört grup olarak devam ediyor. Turun İstanbul ayağına İtalyan alternatif Metal grubu “Sick N Beautiful” sınırı geçerken gümrükte yaşadıkları problem nedeniyle malesef katılamadı. Performanslarını ve sahne şovlarını gerçekten merak ediyordum yazık oldu, başka bahara kaldı. “COF” sahneye çıktığı anda konser salonu zaten “Sold out” olan bir etkinlikten sanki dahada kalabalıktı Sold, Sold out’tu! Böyle çok gruplu bir etkinliğin olabilecek en iyi şartlarda yapılabilmesi için emek veren bütün organizasyon ekibine buradan kocaman teşekkürler. Nice konserlere!
“COF”a eşlik eden “Wednesday13” bu turnede “Murderdolls”tan parçalar çalıyor. (Grubun solisti Mr. Motherfucker ve “Slipknot”ın rahmetli davulcusu Joey Jordison, “Murderdolls” grubunun kurucu üyelerinden.) Gayet etkileyici bir performansları oldu. Metal müzik dünyasının en iyi davulcularından olan, 2021 yılında kaybettiğimiz Joey Jordison’u turnenin diğer konserlerinde yaptıkları gibi anmayı ihmal etmediler. Mr.Motherfucker’ın enerjisine ayrıca hayranım. Kostümleri, makyajı, şapkası dışında “I love to say fuck” şarkısında kullandığı şemsiyesi gerçekten harikaydı. Uzak diyarlardan, Los Angeles’tan aramıza katılan “Drift” daha öncesinde “Soulfy” ile birlikte turlamış, ortalama bir albüm çıkarmış, başarılı single’lar yayınlamış olsada benim nazarımda yeni yeni ortaya çıkmaya çalışan bir grup. “COF”un bu turnesine isimlerini yazdırmışlar ve genel olarak performansları hiç fena değil. “COF”a gelmeden “Drift” ve “Wednesday13”ten aşağıda biraz daha bahsedeceğim.
DRIFT!
Tumblr media
Benimde “COF”un bu turuyla birlikte yeni keşfettiğim “Drift” etkileyici sahne kostümleri ve performanslarıyla dikkatimi çekmişti. Hemen her grubun sosyal medya hesabından önceki konserlerde neler yaptıklarına bakma fırsatım oluyordu. “SNB” bu yüzden benim için biraz daha ön plana çıkıyordu. Umarım ileride izleme fırsatı yakalarız. “Drift” bana seksenler Metal Sound’u ile günümüz teknolojisini harmanlamış fütüristik bir grup olarak geliyor. Sahne kostümleri, solistin koluna taktığı küçük bir piyano görünümlü tablet benzeri alet, (Bunu bir enstrüman gibi kullanıyor.) grup elemanlarının kaskları, maskeleri, biraz daha “Post apokaliptik” (Belki Mad Max?) ama birazda “Sci-fi” hissiyatları veriyor. (Solist’in sahne kostümü aklıma doğrudan “Yargıç Dredd” filmini getirdi.)
Tumblr media
Sahne performansları uzun bir turne içerisinde hemen her gün konser vermiş bir gruba göre çok çok iyi. Yorgunluktan eser yok, fazla hareketliler, kostümler şahane, belki biraz “Slipknot” vari olmaya çalışmalar sonucunda seyircide oluşabilecek bir beklenti yaratıyorlar ama “Sound” bakımından kuvvetli değil aksine zayıf bir karşılık veriyorlar. O kadar mizansen hazırlığının hakkı veriliyormu? Bu sadece dinleyicinin yanıtlayabileceği bir cevap. “Gojira” coverları konusunda ellerinden geleni yapmışlar fakat uzun tur süreçleri sanırım sadece solist’in sesine yansımış. Ben biraz yorgun ve yetersiz buldum. Konserleri bittikten sonra grup elemanları kostümleriyle seyircinin arasına karışıp isteyen herkesle fotoğraf çektirdi, sohpet etti. “Drift” sahnedeyken içeride çok az kişi vardı. Kapı açılmış olmasına rağmen sokaktaki kalabalık hala yoğundu. Konser cuma günü olduğundan iş çıkış saatinemi denk geldi, yetişilemedimi acaba diye düşünmüştüm ama aksine, insanlar içeriye girmeyi tercih etmemişti. “Drift” umut vaadeden, performansı yüksek, eğer üzerine daha iyi çalışılırsa güzel yerlere gelebilecek bir grup. Bence keşke izlenseydi, mesai sonrası birası çok ��ey kaçırttı..
Tumblr media
WEDNESDAY13!
Tumblr media
Yukarıda bahsettiğim gibi “Wednesday13” Joey Jordison anısına bu turnede “Murderdolls” şarkıları çalıyor. Grubun kendi şarkılarıda gayet başarılı, umarım bir gün ülkemize tekrardan gelirler ve onlarıda dinleme fırsatı yakalarız. “W13” çok enerjik, insanı eğlendiren, tam bir Amerikan gençlik filminin ortasından fırlamış gelmiş hissiyatlarıyla unutulmaz bir konser verdi. Mr. Motherfucker’ın konser boyunca asla yerinde durmaması, çok yerinde konuşmaları, sesi, şapkası, şemsiyesi, topu, tüfeği harikaydı. “Dead in Hollywood” “I love to say Fuck” gibi şarkılarda uzun zamandır bu kadar eğlenmediğimi fark ettim, ayaklarım yerden kesildi. Hem artık nostaljik sayılan 2000’ler Sound’a, hemde günümüz enerjik havalarına hızlıca geçtik.
Tumblr media
“Drift” çaldığı sırada ses zaten iyiydi ama “W13” sahneye çıktığında bu konu daha da net anlaşıldı diye düşünüyorum. Gruplar konser sonrası sosyal medya açıklamalarında “Soundcheck”in ve ön hazırlıkların çok fazla sürdüğünden biraz şikayetçi olmuşlar ama ortaya çıkan bu tertemiz ses’i bence bu sürece borçluyuz. Bu konuda sabretmek iyi bir fikir olabilir diye düşünüyorum fakat geçirdikleri yorucu sürecide hissetmeye, empati kurmaya çalışıyorum. Mr. Motherfucker’ın sesi uzun süre kulaklarımda çınlayacak derken bu sırada başka bir ses bizi ele geçirmek için “Backstage”de hazırlığını sürdürüyor. Günün esas anlam ve önemi gelmek üzere. “W13” sahneden iniyor. Bekleme süreci başlıyor, derken sahnede bir şeyler oluyor, sahneye bir şey çıkıyor bir’e beş!
Tumblr media
CRADLE OF FILTH!
Tumblr media
Uzun bekleyişler sona erdi ve “Cradle of Filth” 2024 yılında Beşiktaş If sahnesinde seyircinin karşısına çıktı. Dani ve grup arkadaşları, kostümleri ve makyajlarıyla seyirciyle hasret giderircesine uzun bir süre sahnede kaldı. Seyirci, yirmi seneyi aşkın bir süredir “COF” grubunu bekliyor, bu yüzden yaş kitlesi bir hayli olgun. İntro sonrası, benim çok beğendiğim son albümlerinin ilk parçası olan “Existential Terror” ile açılışlarını yapıyorlar. Dediğim gibi ses harika ve her yerden iyi şekilde duyuluyor. Dani harika, adamın sesinin açılmaya yada herhangibir başka müdahaleye ihtiyacı yok, adam resmen şakıyor! Henüz ilk parçadan, bu kadar yorucu bir turun son ayaklarından birinde böyle bir performans gerçekten beklemiyordum. Dani’nin hakkı Dani’ye.. Hissiyat olarak, karanlık bir orman kulübesi içerisinde hazırlamakta olduğu büyülerinde ya da ritüellerinde, kendi kanını başlıca malzeme olarak kullanan küçük, sinirli, vahşi bir cadı kız çocuğunun tiz çığlıklarının, atmosferik, senfonik, black metal müzik ezgileri eşliğinde duyulması bütün konser boyunca sürdü ve bence “COF”in en etkileyici yanı bu..
“Saffron’s Curse” büyülü bir şarkı, klavye kullanımları çok iyi. Dediğim gibi sesten çok memnunum. “She Is A Fire” bu kadar gaz çalınabilirdi çok hayranım. “The Principle Of Evil Made Flesh” şarkısını canlı dinleyebildiğim için kendimi şanslı sayıyorum. Grubun ilk dönemlerinde, çoğu insana göre daha “Black Metal” oldukları zamanlardan kalma bu parça bizi epey bir geçmişe götürüyor. Henüz daha o dönemlerde kendi özel tarzlarını beton gibi ortaya koymuşlar helal olsun. Son albümden yine başarılı bir şarkı ve artık esas “lokalimize hoşgeldiniz” vakti “COF” çok sevilen şarkılarından olan “Nymphetamine” ile sahnede devleşiyor! “Dusk Her Embrace” duygusal! “Necromantic Fantasies” yenilikçi, vahşi, güzel, seksi! “Born In A Burial Gown” Beş metre yere gömücü! Bu şarkılarla birlikte grubu iki bin evetle “Backstage”e uğurluyoruz. Artık dahada heyecanlıyız!
Tumblr media
“The Promise Of Evil” ile “COF” bütün haşmetiyle tekrardan sahnede. Hiçbir şekilde grupta bir performans düşüklüğü yok, Dani’nin sesi ilk şarkıdaki gibi “mükemmel”. Seyirciler olarak biz büyülenmiş durumdayız. Konser sonrası insanlardan “Adamlar o kadar iyi çaldılar, Dani’nin sesi efsane, yerimizde kaldık, hareket edemedik” tadında yorumlar duydum. Hakikaten bu konserde insanlar fiziksel olarak pek hareket içerisinde değildi. Orada burada küçük küçük kafa sallayanlar, ön taraflarda belli belirsiz bir “Pogo” dışında iyi sergilenen bir tiyatro oyununa bakar gibi izledik, dinledik “COF”u. Açıkçası beklentimde biraz bu yöndeydi. “Cruelty Brought Thee Orchids” bu durumu destekledi fakat “Her Ghost In The Fog” tam manasıyla mistikti. “From The Cradle To Enslave” şarkısı ile “COF” geride muhteşem bir konser bırakarak sahneye veda etti. Bu senenin en şok edici konserlerinden biriydi bunu kolaylıkla söyleyebilirim. Buna biraz benzer bir deneyimi yıllar yıllar önce “Children Of Bodom” konserinde tecrübe etmiştim. Rahmetli efsane frontman Alexi Laiho’yu da buradan anmış olayım.
Konser harikaydı. Biz hayranlar olarak çok memnun kaldık, evlerimize dağılabildik. Lakin bazılarımız için nihayet bu değildi. Uzun ve yorucu bir toparlanma süreci, grupların ayrılışları, teknik ekibin sonsuz çabası dışında hemen o gece “COF”un turnesinin bir sonraki ayağı olan Selaniğe doğru grupların yolculuk aşaması başlayacaktı. Duyduğum kadarıyla araçlarında bir arıza meydana geldi ve zamanında sınırda olup çıkış işlemlerini tamamlayamadılar. Bu nedenle Selanik konseri iptal edilmek zorunda kaldı. Gruplar turneye Atina üzerinden devam edecekler, “SNB”de onlara orada katılacaktır diye düşünüyorum. Selanik’te olanlar için gerçekten çok üzüldüm. Bir hayran olarak, sevdiğin bir grubu dört gözle beklemenin ve sonrasında X bir sebep yüzünden konserin iptal olmasının nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilirim. (Katatonia, açıklanan bir konsere gelememişti, Mgla pandemiye takılmıştı sonra gelmişti vs.) Umarım şu an herşey yolundadır ve birdaha başlarına böyle bir şey gelmez. “COF”un Türkiye fanları her zaman grubun yolunu gözleyecek, bir sonraki konseri sabırla bekleyecek.
HAIL TO THE ROAD CREW!!!
Tumblr media
2 notes · View notes
elbetunuturuz · 4 months
Text
Olur ya böyle ansızın belki bir gece yarısı belki bir sabah televizyon karşısında, kahvaltı masasında… gördüğünüz, işittiğiniz ya da o an anımsadığınız bir kokudan çok farklı duygular ve anlamlar yaklarsınız. Öyle derindir ki ifade etmek isteseniz edemezsiniz. Etseniz anlamı kaçacak gibi olur. Hissedince daha değerlidir. Dile dökünce anlam kaybolur. Bunu neden yazdım sevgili okur… gece saat 4:43 instagram da dolaşırken yıllardır tanıdığım ama ortaokuldan itibaren konuşmadığım zamanında çok sevdiğim bir arkadaşımın storysine rastladım. Büyümüştük ve yollarımız ayrılmıştı. Üniversite bitmiş iş hayatına atıldık ve belkide artık evlenecektik. Zamanında aynı frekansta olduğun, aynı konulardan sohpet edip gülebildiğin ve yine ortak bir acıda üzülebildiğin o insanın -aynı zamanda senin-hayatına yeni insanlar girmiş birbirinizden habersiz koca yıl devirip bir hayat yaşamışsınız. Aslında konu o kişi olması değildi… konu biz büyüdük. Büyüyorduk.. hayatımıza sürekli birilerileri giriyor birileri çıkıyor ve biz bazı şeylere yakınlaşıp bazı şeylerden de uzaklaşıyorduk. Belkide böyle unuttuğumuz çok insan vardı. İyiydik ama uzaklaştık. Güzeldi ama bitti. Kötü diyemezsin ama iyi de… Neden mi ? Hayat şartları. Garip değil mi ? Aslında sevdiğin sevildiğin anlaşabildiğin bi ilişki. Ama zaman, hayat, yaşadıklarınız sizi çok farklı noktalara getirdi. Öylece hayatını bir bölümünde  yer almış. Dönüp baktığında bir kaç güzel anı dan ibaretti. Güzel anılar hatırlatan o güzel insanlardan biri olmuştu… öyle garip öyle hüzünlü bir duygu kaplamıştı içimi. Büyümenin ve sevdiğin insanlarla uzaklaşmanın gerçekliği çarpmıştı ruhuma. Büyürken hayatınızda kalıcı kalbi güzel insanlara denk gelesiniz..hayat yolculuğunuz sizin kadar güzel olsun kalbi güzel dostlarım
4 notes · View notes
zehravezehra · 8 months
Text
Tumblr media
Bugün üç arkadas paraşüt alanına gittik dersten sonra. Cağnım F. aile evinde olduğu için dünden dolma, pasta ve kurabiye hazırlamış , ben ve arkadaşımda hemen markete girdik bir şeyler aldık . Ama hepimiz o kadar acizki oraya kadar zor dayandık nduddyhs resmen yaklaşık 3 saat oturup sohpet etmişiz.guzel bir günden güzel bir anı 🤍🤍🤍
3 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media
İsmail ile dc sohpet ismail zengin olucakmis ve bize 44 dort bir lira harcicakmis
4 notes · View notes
resimlerindili · 1 year
Text
Sana ne vaad edebilirim dedi..
Benim yarınım yok..
Aşk vaadle olmuyordu,
Sen bunu bilmiyordun.
Hangimizin yarını vardı?
En fazla iki kalbi koyabilirdik,
Yan yana yarın diye.
Yarını olmayan bu güne,
Hayallerimizi sığdırabilirdik.
Kalplerimiz mesafeleri kısaltır.
Ruhlarımız yalnızlığımıza inat,
Sohpet ederdi bir biriyle.
Sen olmayacak diye düşündüğün,
Yarınlara ait umutlarını
Ben sonu gelmeyen bekleyişlerimi anlatırdım.
11 notes · View notes
bercesteyim · 2 years
Text
İçim daraldı ya sohpet edicek birileri yokmu?
5 notes · View notes
ruhunkalemii · 2 months
Text
Kafami karistirip karistirip kari kızla sohpet muhabbet ediyo orsb
12 notes · View notes
memlukvelhasil · 2 years
Text
PEYGAMBERLERİN MECLİSİNDE BULUNMAK İSTEYEN AHİRETİ TERCİH EDEN ALİMLERİN MECLİSLERİNDE BULUNSUN
İmâm Rabbânî Hazretleri, mürşidi şöyle tanımımlar:
“Mürşid, Cenâb-ı Hak ve Tekaddes hazretlerine vasıl olma yolunda kendisinden istifade ettiğin, yardım gördüğün, destek aldığın kimsedir.” (Mektûbât-ı Rabbânî 1/190)
وجود اهل الله هر جا باشند مغتنم است وبشارت است هر سكان آنجا را فطوبى لمن
عرفهم
"Allah teâlâ'nın dostlarının mevcud olduğu memleket, O Evliyaullâhın varlığını ganimet bilsinler, o Evliyaullâhın varlığını müjde bilsinler. Onları tanıyana ne mutlu!..."
(İmâm-ı Rabbâni Hazretleri)
Keşke Rasûlullah'ı (s.a.v) görseydik de, O'nun nurlu nazarından biz de istifâde etseydik diyenlere, Sehl b. Abdullah et-Tüsterî'nin (k.s) şu sözleriyle cevap verilir:
-"Peygamberlerin meclisinde bulunmayı isteyen kimse, herşeyi ile Allah'a yönelmiş, dünyadan gönlünü çekip Âhireti tercih etmiş, gerçek âlimlerin meclisine katılsın ve onlara nazar etsin. Çünkü onlar, ümmet içinde peygamberlerin halîfeleri ve nebevî ilmin vârisidirler. Onlarla oturan kimse, nübüvvet ahlâkının bir temsilcisi ile oturmuş olur."
Ümmet alimlere tazim etmiş tazim edilmesi içinde gelecek nesillere tavsiye ve vasiyet niteliğinde eserler yazıp bırakmıştır. Onlardan biri Hatîb el-Bağdâdî ehli hadisin (Ayet ve hadisler ile amel eden alimlerimizin) yüceliğini ve din de hadis'e olan ihtiyacı anlattığı, 'Şerefü Aṣḥâbi’l-ḥadîs‌' adlı eseridir mesela.
Okumak ve okutmak lazım bu kitabı kimse duymasın ama bugünün hocalarınada okutmak lazım bilhassa memleketim hocalarına Bandırma, Manyas ve ardından Gönen. Manevi babam, nesebi babam ve annemin yani benim memleketlerim. Resmi yönden kısıtlamalar bir yanada Cemeatimizin buradaki görevli hoca hanım ve hoca efendiler rarafından imkan tanınııp davet edilmem gerekirken sohpet için, bizatihi teklifime rağmen tebliğ yapma imkanı sunulmadı buralarda. Ben bir anlam veremedim kötü anlamlarda yüklemek istemiyorum. En azından şunu söylemek isterim her ne ise sorun, sorun çıkaranların ilgisine sitemimi duyurun sizden ricam budur.
Muhterem üstazım buyurur:
"Dikkat edin! Hiçbir zaman kötülüğe sebep olmayalım. Her zaman iyiliğe vasıta olalım. Millet bizden iyilik görsün, bizi örnek alsın ve bizden gördüğünü yaşasın. " (Mahmud Efendi Hazreti )
Arif Nihat Asya:
“İçimizden biri(leri) köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz”
Hasılı derim ki yeri geldiğinde köprü olalım, köprü kuralım; ancak köprüleri yıkıp atmayalım.
Fudayl ibni İyâz rahmetullahi aleyh buyuruyor:
"Hidâyet yolunda gidenlerin azlığına bakıp da o yolu yadırgama! Doğru yoldan çıkıp helâk olanların çokluğuna bakıp da onların yolunun doğru olduğunu sanma! "
“Şu iki kişinin çıkardıkları fitneyi,
şeytan bile çıkaramaz:
Dünya hırsına sahip âlim ve câhil sûfî.” (Ebü’l-Hasan Harakânî hz. (k.s.a)
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
"Kim Allah için sever, Allah için nefret eder, Allah için verir ve Allah için mâni olursa, imanı kemâle ermiştir.” (Ebû Davud, Sünnet 16)
Derviş rüyasında, "istediğin kadar namaz kıl, oruç tut, ders yap, cehenneme gideceksin" diye işitince doğruca üstadına gitmiş, anlatmış. Üstadı, "oğlum, sen kulluğu, cennet için mi yapıyorsun, bırak bunu" demiş, eklemiş :
"Sen kulluğunu yap, Allah Allahlığını yapar merak etme!"
رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِاِخْوَانِنَا الَّذ۪ينَ سَبَقُونَا بِالْا۪يمَانِ وَلَا تَجْعَلْ ف۪ي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا رَبَّنَٓا اِنَّكَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ۟
“Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kin ve düşmanlık bırakma!” (Haşr Sûresi, 10)
Tumblr media
2 notes · View notes
cygnusalba · 20 hours
Note
Benimle bir gece geçirir misin yanlsi anlama kötü nieytle demiyoru m bunu sadece yalnız hissediyorum biraz kimsem yokta benim sen iyi biri gibisin benle bir gece gecirmez misin sohpet ederiz sonra gidersiniz
nE
0 notes
elbetunuturuz · 1 year
Text
Küçükken sürekli gülümsemek gibi saçma bir huyum vardı. Nedendir bilinmez akrabalarımla, özellikle uzun zamandır görmediğim akrabalarımla bir araya geldiğimizde anneannemin dizinin dibinde otururken bana bakan her çift göze gülümseyerek bakardım. Durduramazdım. Engel olamazdım. Mutlu olduğumdan değil de aslında mizacım böyleydi. Eve geldiğimde durum değişiyordu. “ niye gülümsüyorsun” diye sorarlardı. Düşünüyorum da 7 sene falan geçmiştir bu durumun üstünden. Ansızın aklıma gelen eski bir anıdan ibaret artık. Devamında aklımda oluşan kıyaslama şu anki halimin ne kadar farklı olduğu gerçeğini çarpıyordu suratıma. Yine aynı ortama girsem yine aynı insanlar olsa belkide başımı yerden kaldırmayacağım. Utandığımdan değil insanlara olan tahammülümün bitmiş olmasından. Belki duvara bakacağım ordan camlara sonra balkon nerde diye düşüneceğim. Balkona çıkacağımdan değil konuştukları konulara ilgimin kalmayışındam. “Aa duydun mu ayşe geçen kocaya kaçmış” “ sen (bilmem kaç sene önce) bana şu yalanı söylemiştin şöyle bakmıştın” gibi gibi çoğaltılacak örnek konuşmalar. Boş dünya nın boş sohpetleri. Ne kadar sohpet denebilir… sorgulama sebebi. Neyse konuya devam edeyim. Belki ilgi bana kaydığında onlarca kişinin içinden bir iki tanesiyle göz teması kurup cevap vereceğim zira zaman geçtikçe insanların içi yüzüne çok daha fazla yansıyordu ( ya da ben çok fazla her şeyin farkındaydım) bundan mütevellit yüzlerindeki manevi çirkinlik gözlerimi acıtıyordu. Velhasıl insanlar çirkinleşti, ben gülümsemeyi unuttum. Çok güzel gülümsediğimi düşünürdüm azizim. Dünya bu kadar kirliyken gülümsemenin masumiyetini hak etmiyordu. Yüzümdeki donuk ifadeyle duvarlarda asılı olan arapça tablolara bakıyorum. Tanrım insanlar hep böyle çirkin mi kalacak ? Kendimi ait hissetmediğim kainatın ortasında oluşan kaosları izlemekten öteye gidemiyorum. Tanrım insanlar hiç korkmaz mı ? Bi çocuk öldürmekten ? Kalp kırmaktan ? Vefasızlıktan ? Hiç korkmaz mı ? Ben korkuyorum. Çünkü ben doğmamış çocukların doğacak olduğu bu çağ için bile üzülüyorum. Ben korkuyorum onlar gibi olmaktan. Ben korkuyorum Sadece gülüşümü değil insanlığımı kaybederim diye… tanrım ben gülmesemde olur. Çocuklar ölmesin, insanlar vefayı unutmasın, kalpler iyileşmeyecek kadar kırılmasın, anneler evlat acısıyla ağlamasın, babalar evine bakamadığı için vicdan azabından köprüden atlamasınlar. Ben gülmesemde olur. Yeterki insan insan olabilsin
3 notes · View notes