Tumgik
#stepanakert
ohsalome · 9 months
Text
Tumblr media
84 notes · View notes
babylon-crashing · 7 months
Text
Tumblr media
Graffiti, Stepanakert, Artsakh (artist unknown)
31 notes · View notes
workersolidarity · 9 months
Text
💥Explosions Rock Stepanakert as Azerbaijan Launches an Offensive Against Armenia into the Disputed Nagorno-Karabakh Region 💥
Residents of Stepanakert in the heavily disputed Nagorno-Karabakh Region of what is internationally recognized as Azeri territory, awoke to sounds of explosions and gunfire ripping through the city Tuesday morning as Azeri Forces launched what it calls an Anti-Terrorist Operation into the region.
The Nagorno-Karabakh territory has been in dispute ever since the collapse of the Russian Empire after the October Revolution in 1917. The disputed territory was mostly de-escalated during the Soviet era, with Nagorno-Karabakh given the status of Autonomous Oblast within the Azerbaijan SSR, giving it a measure of self-governance.
However, since the collapse of the USSR, the ethnic dispute has flared back up with two major wars fought over the Nagorno-Karabakh territory since 1988.
The first Nagorno-Karabakh War lasted from February 1988 until May 1994. While the Second Nagorno-Karabakh War in 2020 lasted for 44 days.
Armenian Prime Minister Nikol Pashinyan has been positioning himself to join the Western Bloc, taking an interest in joining the EU and NATO with US encouragement.
However, it is understood that NATO will not allow Armenia to join the Military Bloc as long as the risk of war breaking out in Nagorno-Karabakh remains high.
With this in mind, some analysts believe Armenia has been quietly instigating an Azeri incursion into the area with the idea of letting Nagorno-Karabakh fall completely under Azerbaijani control, relinquishing the territory and easing the associated tensions that might give NATO pause before admitting Armenia into the alliance.
Interestingly, Pashinyan accepted Azerbaijani sovereignty over Nagorno-Karabakh back in May, undermining its own negotiating position and upsetting the balance of power in the region. However, the population of the Nagorno-Karabakh territory is majority Armenian, and local authorities do not recognize Azeri sovereignty over the area.
Azerbaijan has warned Armenia against involving itself with NATO, suggesting it will lead to conflict in the region, and few of Armenia's neighbors are happy with the moves. However, Armenia has ignored the warnings, going so far as to host US Forces in the country for Military exercises which began on September 11th, 2023.
Many Russian analysts, media personalities and politicians see this as a major provocation and an attempt to open a new front in the Ukraine War as Russian peacekeepers had been tasked with maintaining the Status-Quo as per agreement between the two warring sides at the end of the second Nagorno-Karabakh War. Western analysts dispute this claim.
We will keep you updated as information comes in.
UPDATE: sources say there have been 5 deaths and at least 80 casualties reported so far in the ongoing Azerbaijan Operation in Nagorno-Karabakh.
13 notes · View notes
seslimeram · 8 months
Text
Yalnızlığın Ağıtı
Tumblr media
Geniş zamanlı yalnızlıkları yaşıyoruz. Modernleştiği zikredilen bir zaman aralığında özü, insana dair olanın tüketilmesinin olabildiğince hızlıca şekillendirildiği bir zeminde alenen bir yalnızlaştırmayı yaşıyoruz, hep birlikte, ayrı ayrı. Tümüyle birbiriyle bağdaşık hamle, eylem ve kararlar neticesinde artık aleni bir biçimde izole ediliyoruz hayattan. Kimilerini uzun çalışma süreleri, mesailer kuşatırken, kimilerini evden dışarıya adım atamamak belli bir yalnızlığa itiyor. Güncelliğin sınırlarında ekonomik, politik, siyasi, sosyal olagelen her hakkın, verili olan müştereklerin talan olunduğu bir zeminde çıka çıka piyangodan yalnız ve yalnıza o kara talih çıkıyor. Toplumun, böyle bildirilen bir seçkin güruhun dışındakiler olarak atfedilen sıradan insanlar için her şey iş bu raddeden sonra kesintisiz bir işkencenin ta kendisine dönüşür. Dönüşümü mutlak ve yalın bir teslimiyet üstünden ele alan baş amir ve şürekasının sunduğu ülke gamında, ırkçı, dinci, pragmatist ve ezberleriyle çokça hedef almak dışında hiçbir yönün var edilmediği bir izlek var edilir. İzole edilebilenlerin sayıca çoğaltımı, zorbalığı icraat gibi duyumsatan fahrettin efendinin iletişim başkanlığındaki tüm o icatları, propagandasıyla yaşam alt üst edilir. Ne ki çok az insan bunun farkındadır.
Bütün bütün doğrudan bir biyopolitik tahayyül olarak hayatın kuşatılması kesintisiz halde yinelenirken nefrete tutunmuş bir dille hizalar çekilir biraz daha derinlere. Yalnızlaştırma sadece kalem oynatarak değil haddizatında eylemlerle birlikte var edilendir kesintisiz bir halde. Yenilendiği söylenen ülkenin, saray soytarısı olmaktan öteye geçmemiş temsilleri, köşe kadıları vesaire o yıkıcılık dolu, izolasyon mefhumundan bahis açmazlar misal. Açık ara bir tahakküm şeceresi yinelenirken, devletlinin sunduğu hattın en doğrusu, tek doğru olduğu sanrısı üstünden güncellenen her edimde biraz daha derin ve kalıcı bir tahakkümü yaşama dahil ederler. Sözün kıymeti harbiyesinin tükenişi bu noktada belirgin olur. Belli bir yarının değil, bir şimdinin değil her şekilde her yönüyle yaşama eyleminin -topyekun- mahvedilmesinin şekillendirildiği bir zeminde nefrete / ırkçılığa bel bağlayarak bir yarını imal etmek söz konusu edilir. Yalnızlaştırmak bu sürecin bir parçasıdır. Belirgin bir halde bitimsiz bir istençle birlikte kötürüm kılınmış demokrasi, yok etme siyasetinin apartı olan bir hedef alma, iki yok sayma, üç nefrete yem edip ses kestirme bu ülkede olağan akışı tek bir günün nasıl biçimlendirildiğini de örneklemeye kafi gelecektir, öyle ama böyle!
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’a yönelik 19 Eylül’deki saldırısı ve 20 Eylül’deki ateşkesin ardından Karabağlı binlerce Ermeni, Ermenistan’a sığınmaya başladı. Öte yandan yarın Brüksel’de Azerbaycan ve Ermenistan yetkilileri arasında bir görüşme gerçekleştirileceği bildirildi.
Binlerce Karabağlı Ermeni Göç Etti
Agos gazetesinin haberine göre, bugün yerel saatle (25 Eylül 2023) 12.00 itibarıyla Dağlık Karabağ’dan 4 bin 850 kişi Ermenistan’a giriş yaptı. Ermeni yetkililer bölgede yaşayan 120 bin Ermeni’nin tamamının göç edeceğini açıklamıştı. Ermenistan hükümeti bu kişilerden büyük bir kısmının kayıtlı olduğu yerlere gitmek istediğini, kalanların ise halihazırda devlet tarafından belirli bölgelere yerleştirildiğini belirtti.
"Benim Neslimin Gördüğü Dördüncü Savaş"
BBC Rusça ise binlerce Karabağlı Ermeni’nin, Karabağ’ın fiili başkenti Stepanakert’teki havaalanı yakınındaki çadır kampında yaşadığını yazdı. Habere göre insanlar Azerbaycan ordusunun zulmünden korkuyorlar ve yakınlarda konuşlanmış Rus barış güçlerinin korumasını ve arabuluculuğunu bekliyorlar.
BBC’ye konuşan gazeteci Siranuş Sarkisyan, “Mevcut şartlarda burada kalmak isteyen benim yaşımda kimseyi tanımıyorum. Öte yandan yaşlı akrabalarım burada ölmek istediklerini söylüyorlar. Daha önceki Karabağ savaşlarında oğullarını kaybettiler. Benim neslim için bu zaten dördüncü savaş” dedi.
"Uluslararası Gözlem Misyonu Oluşturulmalı"
Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki ABD Kongre heyetine başkanlık eden ABD Senatörü Gary Peters da Dağlık Karabağ halkının “çok korktuğunu” belirterek, uluslararası bir gözlem misyonunun oluşturulması çağrısında bulundu.
Peters, “Dünyanın burada tam olarak neler olduğunu bilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi: “Azerbaycan hükümetinden görülecek, endişe edilecek bir şey olmadığına dair açıklamalar duyduk. Ancak durum gerçekten buysa, uluslararası gözlemcilerin bunu doğrulama fırsatına sahip olması gerekir" dedi.
Azerbaycan ordusu henüz gazetecilerin Stepanakert’e yaklaşmasına izin vermiyor ve bölgedeki tüm basın hareketlerini sıkı bir şekilde kontrol ediyor. Azerbaycan ordusu, gazetecilerin Karabağ’da sadece Şuşa’ya girmesine izin verdi. Basına Dağlık Karabağ Ermenilerinin son günlerde teslim ettiği ağır teçhizat ve silahlar gösterildi.
Rusya Savunma Bakanlığına göre bugüne kadar Karabağ Ermenileri 800’den fazla ateşli silah ve 5 bine yakın mühimmat teslim etti.
Brüksel’de Ermenistan – Azerbaycan Görüşmesi
Öte yandan Azerbaycan ile Ermenistan arasında yarın (26 Eylül) Brüksel’de, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Müşaviri Hikmet Hacıyev ile Ermenistan Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Armen Grigoryan’ın katılımıyla bir görüşme yapılacak.
Ermenistan’ın resmi haber ajansı Armenpress’in Ermenistan Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliğine dayandırdığı haberine göre, görüşmeye, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel’in danışmanları da katılacak.”
Görüşmede, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasında 5 Ekim’de İspanya’nın Granada şehrinde yapılacak görüşmenin hazırlıkları ele alınacak.
Aliyev, Paşinyan ve Michel, 14 Mayıs’ta Brüksel’de üçlü toplantıda bir araya gelmiş ve 1 Haziran’da Moldova’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi kapsamında Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Scholz’un da katılımıyla beşli toplantı yapmıştı.”
Kısır bir döngü içerisinde endişelerini bildirmek dışında hiçbir şeyi var etmeyen batının, ol nihai memurunun yüzüne doğrudan söylendiği gibi, Azeri despotizminin karşısında hiç ama hiçbir varlık gösteremeyen Amerika gibi kendini dikte eden bir cerahat ülkesinin ve tabi ki yıkımda en büyük paylardan birisine sahip, bir zamanların dostu Rusya devletinin o pelesenk ettikleri cümlelerle bir biçimde Artsakh’taki hayat imgesi, Ermeni’nin yaşama gayreti sönümlenmeye yüz tutar. Bütünüyle vaat olunanların nasıl hiçe sayıldığı, gerçekçi bir yüzleşme sahici bir otonom / defacto değil kalıcı bir çözümün önüne setler çekilerek bir kere daha Ermeni’nin sınavı kesintisiz kılınır. Yapayalnızlık bu raddede, aralıksız dört gündür devam eden bir göç sahnesinde, doksan bini bu satırları yazdığımız gün aşmış ola gelen bir tehcirle hikayeyi tüketir. Sözün kesintisiz eksiltilmesi, yalnızlaştırılıp, Türk ve o Azeri devleti için terörist / çete / mihrak / düşman olarak bildirilen yerel halkın / kökünü bir kere daha kaybetmesinin yolu / zemini açılır. Her şey paldır küldür, her şey aleni bir tehcirin zemininde ilerler. Yarının kapkaranlık bir yalnızlığa çıkmasının zemini bir de böyle var edilir.
Euronews’ün haberini iliştirelim: “Birleşmiş Milletler, Azerbaycan hükümetinin daveti üzerine, yaklaşık 30 yıl aradan sonra Dağlık Karabağ'a bir heyet göndereceğini duyurdu.
Ermenistan, Dağlık Karabağ’dan gelen Ermenilerin sayısının 100 bine çıktığını açıkladı.
Azerbaycan Sağlık Bakanlığı ise Dağlık Karabağ’da geçen haftaki çatışmalarda 192 Azeri askerinin ve bir sivilin hayatını kaybettiğini ve 500 askerin yaralandığını aktardı.
Bu arada Birleşmiş Milletler (BM), Azerbaycan hükümetinin daveti üzerine, Karabağ'a bir heyet göndereceğini duyurdu.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Sözcüsü Nazeli Bağdasaryan, Ermenistan'a giriş yapanların sayısının 100 bin 417 kişiye ulaştığını duyururken, Karabağ'da, ayrılmaya hazırlanan az sayıda kişinin kaldığını bildirdi.
Resmi verilere göre Dağlık Karabağ'da 120 bine yakın Ermeni yaşıyordu.
Rus basınından Interfax'ın aktardığına göre, Karabağ'da "çoğu memur, acil servis çalışanı, gönüllü, bazı özel ihtiyaçları olan ve ayrılmaya hazırlanan kişilerden oluşan" yaklaşık birkaç yüz kişi kaldı.
BM heyeti, 30 yıl aradan sonra Dağlık Karabağ'a gidecek
Bu arada Birleşmiş Milletler (BM), Azerbaycan hükümetinin daveti üzerine, Karabağ'a bir heyet göndereceğini duyurdu.
BM Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın toplantısında, 30 yıl aradan sonra BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisinden bir heyetin, hafta sonu bölgeye gideceğini ve heyetin sahada durum tespiti yapacağını bildirdi.
Dujarric, asıl amacın insani ihtiyaçları tespit etmek olduğunu belirterek tüm tarafların uluslararası ve insani hukuka saygı duyması gerektiğinin altını çizdi.
Azerbaycan hükümetinin, azınlıkların haklarına saygı duyacağı yönündeki açıklamasından haberdar olduklarını aktaran Dujarric, BM'nin bölgeye 30 yıldır erişimi olmadığını, bu nedenle heyetin ziyaretinin önem taşıdığını ifade etti.
"BM heyeti Azerbaycan hükümetinin tam desteği ve daveti üzerine bölgeye gidecek" bilgisini veren Dujarric, bölgeye neden erişim olmadığına ilişkin ise "Çok karmaşık ve hassas jeopolitik nedenlerden ötürü." değerlendirmesini yaptı.”
Genel geçer değil, doğrudan yalnızlaştırmanın kıyısında bir yaşamda var olma tahayyülü yerle bir olunur. Ermeni’nin izinin kalmaması adına süre giden bir hengame içerisinde otuz iki / üç yıllık ihtilaf hızlandırılmış bir “exodus” ile noktalanır, alelacele. Yaralar artık çok daha belirgindir. Laf ola beri gele değil sahiden de cürmün her neleri var edebildiği ol Sumgayit Pogromunda Azerbaycan’dan kovulan Ermeni’nin de son sığınağı addedilen bir yerleşke / yaşam alanı toptan yok edilmenin kıyısına taşınır. Cerahatli bir biçimde sürekli olarak Xocalı Kırımının konuşulduğu bir zeminde orada kaybedilmiş 650 insanın yarasını daha da fazla kanatarak bir barışa ulaşılacağı zannedilir. Xocalı kırımını misliyle aşan en son saldırı sırasında sadece tek bir günde 192 Azerbaycan kolluğunun hayatını yitirdiği bir “exodus” mudur barışa vardıracak olan. Öte yandan, Ermeni’nin hakkının hiçe yazılıp, Martakert, Martuni’den gelen görüntülerde, daha geçtiğimiz kırk dört günlük savaşta olduğu gibi evlerin talan edildiği, hakaretlerin tabelalara saldırmaktan, Ermenice görünen, Ermeni’ye ait bilinen her neyse onu imha etmekten geçtiğini, boşa mühimmat yakarak da gösteren bunu gururla paylaşan bir zeminde barış sahiden o topraklara gelmiş midir? Bir biçimde Artsakh artık Azeri’nin Qarabağı olmuş mudur, bunca yapayalnız kılınmış iki halk varken. Gerçekten.
Stepanakert’ten ayrılmak için benzin almaya çalışanların bulunduğu sahadaki patlamada en son bildirilene göre yüz doksan insan canından olur. Karşılaştırılan şeyin hazin sureti şu sağda solda gördüğümüzdür: “Xoçalinin gisasini Baki nefti aldı, Allah böyükdü” Bir biçimde birbirinden ilelebet ayrıştırılmaya devam ediliyor iki halk. Yaratılan yalnızlaştırma, iş işten geçtikten sonra çıkagelen birleşmiş milletler heyetleri, yaşatılan savaş ikliminin ne Ermeni, ne azeri için tek bir iyi gün getirmeyeceği muhakkak iken halen havanda sular dövülsün isteniyor. Stepanakert, Martuni, Askeran, İvanyan, Şoğ, Martakert, Aygestan, Haçen nice yer bugün artık Ermeni’den azade kılınır. Azerbaycan kendine zafer naraları ile avuturken aslında tümden elinden kaçırdığı bir ikilemle baş başa kalır. Ayrımcılığı gemiye azıya almış nefretle birlikte sulandırılmış bir milliyetçi hezeyan silsilesi ile birlikte yaşama iradesi toprak olur, kendi deyimleriyle gorbagor kılınır ilelebet bir kere daha. Durduğumuz eşik, sözüm ona sınırların kaldırıldığı, kişisel özgürlüklerin ve kimliksel tahayyüllerin daha açık savunabildiği bir zemini işaret ederken, dünya artık o eski dünya değil denilip durulurken 2020’den bu yana başlayan süreç, yepyeni bir 120 bin kişilik bir mülteciyi var eder. Haymatlos, köklerinden uzak ve bir biçimde bitmeyecek olan travmalarla birlikte var edilecek bir yaşam bahsi. Bütünüyle her şey ortada. Zaferlerin ardılı / sonrası hep aynı karanlıklara çıkıyor. Sahiden gören, anlayan kalmış mıdır ki? Kafkasların bir kere daha kanayacak kadar dermanı kalmış mıdır? Düşünür müydünüz.
Ek: Şu bağlantıdaki kısacık karşılaşma zaten her şeyi bildirirken sahiden düşünür müydünüz, yarın ne getirecektir?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Artsakh Refugees, Goris, Armenia, September 29, 2023 - Scout TUFANKJIAN
0 notes
aprilmr · 8 months
Text
My great-great-grandmother made an inscribed carpet for her own wedding (as a dowry) in 1914. It was later taken to a museum around the 80s. I wonder what will happen to it now.
6 notes · View notes
mariacallous · 8 months
Text
It is over and everything is lost. This is the refrain repeated by Armenian families as they take that final step across the border out of their home of Nagorno-Karabakh.
In just a handful of days more than 100,000 people, almost the entire Armenian population of the breakaway enclave, has fled fearing ethnic persecution at the hands of Azerbaijani forces. The world barely registered it. But this astonishing exodus has vanished a self-declared state that thousands have died fighting for and ended a decades-old bloody chapter of history.
On Saturday, along that dusty mountain road to neighbouring Armenia, a few remaining people limp to safety after enduring days in transit.
Among them is the Tsovinar family who appear bundled in a hatchback littered with bullet holes, with seven relatives crushed in the back. Hasratyan, 48, the mother, crumbles into tears as she tries to make sense of her last 48 hours. The thought she cannot banish is that from this moment forward, she will never again be able to visit the grave of her brother killed in a previous bout of fighting.
“He is buried in our village which is now controlled by Azerbaijan. We can never go back,” the mother-of-three says, as her teenage girls sob quietly beside her.
“We have lost our home, and our homeland. It is an erasing of a people. The world kept silent and handed us over”.
She is interrupted by several ambulances racing in the opposite direction towards Nagorno-Karabakh’s main city of Stepanakert, or Khankendi, as it is known by the Azerbaijani forces that now control the streets. Their job is to fetch the few remaining Karabakh Armenians who want to leave and have yet to make it out.
“Those left are the poorest who have no cars, the disabled and elderly who can’t move easily,” a first responder calls at us through the window. “Then we’re told that’s it.”
As the world focused on the United Nations General Assembly, the war in Ukraine and, in the UK, the felling of an iconic Sycamore tree, a decades old war has reignited here unnoticed.
It ultimately heralded the end of Nagorno-Karabakh, a breakaway Armenian region, that is internationally recognised as being part of Azerbaijan but for several decades has enjoyed de facto independence. It has triggered the largest movement of people in the South Caucasus since the collapse of the Soviet Union.
Azerbaijan has vehemently denied instigating ethnic cleansing and has promised to protect Armenians as it works to reintegrate the enclave.
But in the border town of Goris, surrounded by the chaotic arrival of hundreds of refugees, Armenia’s infrastructure minister says Yerevan was now struggling to work out what to do with tens of thousands of displaced and desperate people.
“Simply put this is a modern ethnic cleansing that has been permitted through the guilty silence of the world,” minister Gnel Sanosyan tells The Independent, as four new busses of fleeing families arrive behind him.
“This is a global shame, a shame for the world. We need the international community to step up and step up now.”
The divisions in this part of the world have their roots in centuries-old conflict but the latest iterations of bitter bloodshed erupted during the collapse of the Soviet Union. The Karabakh Armenians, who are in the majority in the enclave, demanded the right to autonomy over the 4,400 square kilometre rolling mountainous region that has its own history and dialect. In the early 1990s they won a bloody war that uprooted Azerbaijanis, building a de facto state that wasn’t internationally unrecognised.
That is until in 2020. Azerbaijan, backed by Turkey, launched a military offensive and took back swathes of territory in a six-week conflict that killed thousands of soldiers and civilians. Russia, which originally supported Armenia but in recent years has grown into a colder ally, brokered a fragile truce and deployed peacekeepers.
But Moscow failed to stop Baku in December, enforcing a 10-month blockade on Nagorno-Karabakh, strangling food, fuel, electricity and water supplies. Then, the international community stood by as Azerbaijan launched a 24-hour military blitz that proved too much for Armenian separatist forces. Outgunned, outnumbered and weakened by the blockade, they agreed to lay down their weapons.
For 30 years the Karabakh authorities had survived pressure from international powerhouses to give up statehood or at least downgrade their aspirations for Nagorno-Karabakh. For 30 years peace plans brokered by countries across the world were tabled and shelved.
And then in a week all hope vanished and the self-declared government agreed to dissolve.
Fearing further shelling and then violent reprisals, as news broke several Karabakh officials including former ministers and separatist commanders, had been arrested by Azerbaijani security forces, people flooded over the border.
At the political level there are discussions about “reintegration” and “peace” but with so few left in Nagorno-Karabakh any process would now be futile.
And so now, sleeping in tents on the floors of hotels, restaurants and sometimes the streets of border towns, shellshocked families, with a handful of belongings, are trying to piece their lives together.
Among them is Vardan Tadevosyan, Nagorno-Karabakh’s minister of health until the government was effectively dissolved on Thursday. He spent the night camping on the floor of a hotel, and carries only the clothes he is wearing. Exhausted he says he had “no idea what the future brings”.
“For 25 years I have built a rehabilitation centre for people with physical disabilities I had to leave it all behind. You don’t know how many people are calling me for support,” he says as his phone ringed incessantly in the background throughout the interview.
“We all left everything behind. I am very depressed,” he repeats, swallowing the sentence with a sigh.
Next to him Artemis, 58, a kindergarten coordinator who has spent 30 years in Steparankert, says the real problems were going to start in the coming weeks when the refugees outstay their temporary accommodation.
“The Azerbaijanis said they want to integrate Nagorno-Karabakh but how do you blockade a people for 10 months and then launch a military operation and then ask them to integrate?” she asks, as she prepares for a new leg of the journey to the Armenian capital where she hopes to find shelter.
“The blockade was part of the ethnic cleansing. This is the only way to get people to flee the land they love. There is no humanity left in the world.”
Back in the central square of Goris, where families pick through piles of donated clothes and blankets and aid organisations hand out food, the loudest question is: what next?
Armenian officials are busy registering families and sending them to shelters in different corners of the country. But there are unanswered queries about long-term accommodation, work and schooling.
“I can’t really think about it, it hurts too much,” says Hasratyan’s eldest daughter Lilet, 16, trembling in the sunlight as the family starts the registration process.
“All I can say to the world is please speak about this and think about us. We are humans, people made of blood, like you and we need your help.”
8K notes · View notes
Text
As of about two days ago (so around the 5th of March) the Artsakh Freedom Fighters Union and National Assembly buildings in Stepanakert, Nagorno Karabakh, have both been demolished.
It really is depressing to see the destruction of Armenian monuments happening again, to say nothing of the 100,000 or so Armenians displaced by Azerbaijan moving in back in September (over 80% of the regions population).
368 notes · View notes
zvaigzdelasas · 8 months
Text
[O]n Tuesday, October 3, Azerbaijan re-issued a map of the capital of the former Armenian separatist enclave (Stepanakert in Armenian, Khankendi in Azerbaijani), with street names in Azerbaijani. One of these streets is named after Turkish military officer Enver Pasha, one of the main instigators of the Armenian genocide of 1915. The map was first published in August 2021. The map is re-issued at a time when Baku is intensifying its efforts to convince the international community that it will respect the rights of Nagorno-Karabakh Armenians wishing to remain in the enclave.
3 Oct 23
423 notes · View notes
sevaghves · 9 months
Text
Azerbaijan has started a large-scale attack on Artsakh. The capital, Stepanakert, has been shelled. Two civilians have been killed, one of them a child. 8 other kids have been injured.
Russian "peacekeepers" were warned by Baku and are not interfering. Russian MFA has made it clear this is punishment for Armenia's "anti-Russian" statements. Earlier, Kremlin's propaganda called Armenia "the second Ukraine".
Putin and Aliyev are killing children in Artsakh.
PUTIN AND ALIYEV ARE KILLING CHILDREN IN ARTSAKH.
195 notes · View notes
harminuya · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Egg amulets by Varsenik Hayrapetyan (b. 1903,Stepanakert).
176 notes · View notes
babylon-crashing · 8 months
Text
16 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media
this is how Stepanakert, capital of Artsakh, looks right now. Bombing civilians is what the "restoration of the constitutional order" looks like for Aliyev? And the Armenian government chooses to do nothing and leave its people in danger
48 notes · View notes
artsyaprilmr · 1 year
Text
The Blockade of Nagorno-Karabakh in Pictures
An article by a local journalist Marut Vanyan giving a look inside of blockade. Marut is a freelance journalist based in Stepanakert, Artsakh.
70 notes · View notes
seslimeram · 8 months
Text
Tanış Bir Karşılaşma: 1915 Yeniden!
Tumblr media
Bir dönüşüm içerisinde mutlak, kati, kesin yıkımın dönemeçleri arşınlanıyor. Gelmişi ile geçmişi ağır insanlık sınavlarıyla lebalep dolu bir sahnenin şimdisi ve geleceğinin de tüm o yıkımlarla bina olunmasına çaba sarf ediliyor. Demokrasi ağızlarından / nutuklarından hiç eksik edilmezken, her gün aralıksız zikredilirken hakikat cürmün ta kendisinin kılınır. Yenilenmiş ya da ismen yeni olarak anılan ülkede kötülüğün pratikleri birer ikişer gerçek kılınıyor. Bir dönüşüm hali içinde mutlak olagelen yıkım bir icraatmış gibi paylaştırılıyor. Tek bir gün huzur tek bir an olsun hürriyet, tek bir an olsun sulha yer bırakılıyor. Bütün o hallerin devamlılığında bir yarın bina edilmeye çalışılıyor ki her şey kapkara. Her an, her şekilde yönelimini kötülükten yana kuran bir devletli ahlaksızlığının yanında cürümlerle, o mutlak, kesin yıkımın dönemeçleri arşınlanıyor. Tekil değil hep ama her dem doğrudan icrasına devam olunan hamlelerle birlikte bir cürmün evreleri aşılıyor. Geleceksizliğini bir biçimde muhafaza ederken yolun sonunun hepten karanlığa çıkartıldığı bir düzlemin her anlamda faaliyeti gerçek kılınıyor. Yıkıcılık her yerde.
Fikrin, sözün ehemmiyeti yitirileli çok oluyor bu sahnede. Böyle afaki bir cürmün varlığı için çabalanan bir uzamda yıkımın dönemeçleri mutlak kati bir biçimde dönüşüm denilip durulurken var ediliyor. Bir gün bir vekil hedef kılınıyor. Salt, sırf o yıkımı var etmiş ola gelen resmi üniformayı işaret ettiği için. Evleri başa çalan, yaşam sahalarını alt üst ederek yıkımlara rehin eden / bilen bir anlayışın kırıma ulaşan tehdit ve yıldırı hallerine dikkati bildirdiği için demokratik bir ülke şiarını savunan zeminde kırmızı çizgiler yanıp söner. Ol şovenizme tutunmuş akılların, iktidarı sabah akşam eleştiren sözüm ona kurucu önderi takip eden akım / şahsiyetlerin gizlisi açığı derini düzü devletli katının ve her şeye hazırlıklı olan linç pratiğini içselleştirmiş olan bir güruhun tahayyülleriyle birlikte bir habis karabasan, bir kere daha kanıtlanmış olan suçlarla yüzleşme gailesi çöp kılınır. Asıl mesel değil hedefe konan vekilin meseli söz konusu edilerek konu bulandırılır. Bundan ala yıkım, bundan büyük bir hırsla bütünleşik bir yok sayma söz konusu mudur, sahiden de var mıdır? Kürd halkı başta olmak üzere, Bakur Kürdistan’ı sathı mahallinde yaşama çabası veren, Ezidi, Alevi, Süryani, Ermeni, Arap, Kıpti, Keldani vesair inanç ve kimlik guruplarına karşı doğrudan var edilmiş ayrıştırıcı suçları fark edemedikten sonra yüzüncü yıl kimi kapsar, kimin ülkesidir ki bu ülke?
Uzak öte değil asırdan uzunca bir zamandır bir düşman addedilen Ermeni kimliğinin tam da bir kere daha linçle buluşturulduğu şu geçtiğimiz günler de o keskin yıkımın her nasıl bir dönemeci var ettiğini bildirecektir. Sovyet Rusya’nın sayesinde esaret altında kalmış, Sumgayit pogromu ile sınanmış olagelen Artsakh Nagorno karabakh’a yönelik geçtiğimiz hafta Azeri devletinin var ettiği saldırılar sonrasında anakara Türkiye’de ortaya serilmiş o nefret edimi zaten yüzleşmekten kaçınılan yıkıcılığı tekrardan gündemin ortasına taşır. Nasıl olsa arkasında Rusya, Türkiye, İsrail, Avrupa Birliğinin ta kendisini bulamayan bir Ermeni kimliği söz konusuyken, Azerilerden yana taraf olunmayacaktır da kimden yana taraf olunsun değil mi? Mesele sadece o kısım değildir, bir toprak parçası üstünde hemen hemen bin beş yüz yıldır var edilen bir yaşam pratiğinin, otuz üç kusur yıllık bir çekişme, karşılıklı iki savaş sonrasında var edilen sürekli kan akıtan bir kısır döngüye rehineliğinin sorgulanması söz konusu edilmez. Stalin ve şürekasının 120 bin civarında Ermeni’yi geçmiş zaman tıkıp, sıkıştırdığı bir yurt bellemelerine vesile olduğu yerdeki haklarını göz ardı edip, o doksanlardaki gibi yeniden saldırganlığı savunan, toprağın yegane sahibi olduğuna inanılması salık verilen Azerbaycan’ın mimli çetecisi, sermayenin pezevengi Aliyev efendinin çıkarlarına göre yem edilmiş / bombalara esir kılınmış bir halka küfürler yağdırılır. Stepanakert kent merkezinden, Martakert’e, Martuni, Hadrut ve nice yere açık bir saldırı gerçekleştirilirken bunun otuz üç yılın bitmeyen kaçıncı rövanşı olduğu izahına girişilir. Despot bir rejimin eline ORusPutin eliyle itilen yalnızlaştırılan bir halkın imdatları buralarda kara mizah komedisi kılınır. Şiddetle övünenlerin pratikleri bütün o cürüm hemhal hallerle çürümüşlük artık bu sinemadadır.
Çürümüşlük dolu ülke gerçekliğini unutan, bir anda kenara çeken o yerli ve milli tayfa ile ırkçılığından zerre gocunmayan, bir yandan da kurucu önderlerinin yolunu takip ederken onun dediği gibi bu şerefli topraklarda tek bir Ermeni’nin hakkı yoktur, olmayacaktır bahsini yeniden dirilten bir akımın sunduğu şey o mutlak, keskin yıkımın bir başka evresidir. İnsani yıkım söz konusuymuş, çoluk çocuk dokuz ay aç kalmış, açlıkla sınanmış, mesel edilmez. Öteki olarak anılanı, ayrılıkçı nam işaretleme ile tanıtan ağzından salyalar saça duran sarayın ol soytarı medyasının ezberleriyle bir linç furyasıdır sürdürülür. 19 Eylül Salı öğlen saatlerinde açıklanan ateşkes durumuna (ki asla durmaz Azeri silahlı kuvvetleri) Artsakh’ta bir insanlık kırımı güncellenir. İnsanların alelacele bir yerlere sığınma telaşı, Stepanakert Havalimanında bekleşen binlerce insan ile gerçek bir imdat çığlığı var edilirken cürmü hep sahiplenmiş, en baştaki sözüm ona barış mimarı büyük ustanın ta kendisinin direktifi doğrultusunda şurada kalan kırk küsur bin Ermeni’ye de gün yüzü gösterilmez. Küfrün bir biçimde lincin, bir biçimde birilerine ev olabilmiş bir sahnenin başa göçertilmesi sorun edilmesin istenir. Bunlardan ala yüzsüzlük bu kadar afaki bir cürüm bütünleş hal mi vardır, bu kötülükler değilse o yıkımı anlatacak olan her ne izah edebilir ki sahi ama sahiden?
Artsakh (Karabağ) İnsan Hakları Savunuculuğu Ofisi'nin derlediği bilgiye göre, Azerbaycan'ın geniş çaplı saldırısı sonucu saat 21.30 (20 Eylül 2023) itibarıyla en az 200 kişi öldü, 400'den fazla kişi de yaralandı. Bir yanda baş amirin terörle müzakere olmaz bahsi, bir yanda yine baş amirin ezin geçin meyilli meramı. Bir yanda bir muğlak devletin tıpkı Türkiye gibi despotik bir yapının pençesine düşürülmek istenen, otuz sekiz haftadır bir biçimde o Bibi namussuzuna direnilen bir zeminde el altından satılan silahların gölgesi, Ermenistan’ı ülke olarak tanımayan tek ülkenin, ne tesadüftür roketatar üretip onu da Azeri devletine peşkeş çekebildiği bir zeminde bu haller kötülüğü aksettirmeye yeterli gelmezse ne gelebilecektir? Sonuç, Xocalı Kırımındaki Azeri kayıpları, Sumgayit pogromu sırasında katledilmiş olan Ermenileri onlarca kez kapsayan, aşan, ikinci savaşın ardından ortaya çıkan cerahatli bir yok ediş halinin tekrarı değilse nedir ki sahiden? Kesin ve kati yıkımın evreleri arasında günler geçirilirken istikametin kapkaranlığı Stepanakert, Martakert, Martuni, Hadrut, Berdzor’dan görünenler zaten her şeyi özetlerken hala mı anlam ihtiva etmez bütün o yıkım döngüsü. Konu Ermeni halkının yanı sıra, Azerbaycan için kullanışlı addedilen, her türden hakları gasp edilmiş Talişlerin de hakkaniyetini bildirip, Agop nasıl ölüme yollanıyorsa, Ali’nin de aynen ölümünün kabullenilmesini barındırır. Bunca cürmün ortasında onca sessizlik sayesinde bugün Artsakh, Dağlık Karabağ halkının geleceğinin muamma konulduğu bir soykırım masa üstünde bir hal ya da ihtimalden gerçeğin ta kendisine evirilir.
Binlerce yıldır var edilmiş olagelen bir yaşam temsilinin, Joseph Stalin eliyle bir devletin sınırları içerisinde Osetya, Acarya, Kabardey Balkar, Dağıstan, Çeçenya, Abhazya gibi Artsakh ya da güncel Nagorno Karabakh / Dağlık Karabağ’ın da terk edilmesinin cezalandırılması bir kere daha ölümlerle / yoksunlukla / sürekli artan bir ivmedeki ön yargılarla şekillendirilir. Üç yıl sonra, geçtiğimiz aylardaki küçük tefek tacizlerin yanında artık aleni ve yirmi dört saat içerisinde Beyaz Bayrağın dalgalandığı bir hızlandırılmış yok etme sürekliğine hiçbir biçimde hayata yer verilmeyen zeminde yıkımın dönemeçleri sonlanır mı sahiden? On binlerce insanın birden mülteci konumuna yükseldiği, bir anda Martuni, Martakert gibi sınır boylarında yer alan iki sinir ucundaki kentlerin tastamam delik deşik kılınmaya çalışıldığı, Stepanakert’in ortasında bir mezarlığın anbean kazılan yeni mezar yerleriyle büyüdüğü bir menzilde sabah akşam bir toprak parçası Azeri devletinin hükümranlığında olsa ne yazar, bir memleket daha elden gittikten sonra? Tümden yıkımın dönemeçlerinde ilerlenip durulurken, pan-türkist hamlelerin ardılı sıra bir sahadaki yıkıcılığı gerçekliğini korurken sahiden nereye varacaktır ki hayat her gün herkes için ölüm kapı eşiğinde bekletilirken?
Uluslararası Ceza Mahkemesi Eski Başsavcısı, Luis Moreno Ocampo’nun Washington Post’ta yayınlanan makalesindeki tahayyüller de mi bir şey anlatmamaktadır misal, hala! “Ocampo "Aliyev, Laçin Koridorunu kapatarak Dağlık Karabağ'ı 120.000 Ermeninin yaşadığı dev bir toplama kampına dönüştürdü" değerlendirmesinde bulundu.
"Bundan sonra ne olacak?" sorusuna yanıt arayan Ocampo şu görüşleri paylaştı:
"Dağlık Karabağ yetkililerinin teslim olmasının ardından uluslararası toplum Aliyev'e bölgedeki Ermeni vatandaşlarının tüm haklarını güvence altına alması çağrısında bulundu. Aliyev hükümeti etnik temizlik yapmayacağını söyledi ve "yeniden bütünleşmenin" bölgeye refah getireceğine dair dünyaya güvence verdi. Ancak daha önce yapılanlar göz önüne alındığında bu retorik boş bir konuşmadır. Azerbaycan'ın hedefleri Dağlık Karabağ sınırlarının ötesine geçiyor. Aliyev, 2010 yılından bu yana defalarca Ermenistan topraklarından 'Batı Azerbaycan"'olarak söz ederek, Ermenistan'ın tamamen yasadışı bir devlet olduğu yönündeki uzun süredir devam eden iddialarını yineledi."
Ocampo "Amerika Birleşik Devletleri bir yüzyılı aşkın süre bu konu hakkında sessiz kaldı ve bu sessizliğin acı sonuçları oldu. Geçen kış başlayan ve şimdi daha şiddetli bir aşamaya giren yeni soykırımın durdurulması için bugün Ermenilerin Biden dahil dünya liderlerine ihtiyaçları var."
Bir dönüşüm içerisinde mutlak, kati, kesin yıkımın dönemeçleri arşınlanıyor. Temel yaşam hakları, barınma ve beslenme gibi konuların toptan taca atıldığı, yaygın medyanın her Ermeni’yi, ister sınır içinde burada kalan, ister Artsakh, Nagorno Karabakh’da kalan isterse de bilfiil Azerilerin yeni icadı Batı Azerbaycan söylemine kurban edilmek istenen o Ermenistan’da olsun hayattan kazılmasının gerektiğine dair yorumlar varken hangi sorun tükenir, hangi yıkıma dur denilebilir ki? Xocalı kırımının onlarca katı insanın can verdiği, Bakü / Sumgayit pogromunun Ermeni kimliğini misal toptan Azerbaycan’dan silip attığı bir zeminde onca yaşanmışlık, toprağa düşen Ermeni’yi saymadan binlerce öz Azeri, Taliş vesair halktan olanın ölümlerini bilmeden, sayıları göz ardı edip, Turancılık hayalleriyle kime ne iyilik getirilebilecektir? Baş efendinin zıvanadan çıkmış gibi saydırıp döktürdüğü Artsakh Ermenilerine yönelik düşmanlaştırıcı tavır, açık aleni Ermeni kimliğine yönelik “çeteci”, “çapulcu” benzeri yakıştırmalarla şuralarda kapı komşunuz olanlar da dahi ötekileştirilirken kim sonlandıracaktır yıkımın parametrelerini nasıl?
Bırak Ermeni’yi bir kenara, Azerbaycan’da savaşa karşı çıktıkları için otuz gün gözetim / tutsak kılınan “Amrah Tahmazov, Nurlan Gahramanli, Afiaddin Mammadov, Nemat Abbasov, Emin Ibrahimov’da” mı bir şeyler anlattırmaz. Halen mi anlaşılmaz. Yönelimin, bir gelecek tahayyülünün toptan çürümeye teslim edildiği zamanlardayız yine, yeniden. Modern ülkenin yeni yüzyılı derken 1915’in karanlığını bir kere daha imal ederek, aynı hattın üstünde yürüyerek bir yarın bina etmeye çalışılıyor. Ahlar biriktirmiş bir coğrafya, bir kere daha kanla, canla sınansın isteniyor. Küçük tefek, yoksun ama bir biçimde modern olanın kıyısında kendi ritmini yakalamış olan bir hayat imecesinin köküne kibrit suyu döküldü, dökülüyor. Amaras Manastırı gibi beşinci yüzyıldan bu yana varlığını sürdüren bir kalıt, yapıt, okulun, Ermeni dilini var eden Mesrop Maştots’un izlerini / var ettiği onca değeri kim sahiden talan edebilir ki? Böyle açık bir kırım / imha tahayyülü karşısında hayatı Türkçe, Ermenice savunamadıkça hiçbir yarın iyilik getirmeyecektir sahiden bunu anlıyor musunuz? Bu da sizlere bir şey ifade etmiyor mu...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Siranush SARGSYAN – From Shelters In Stepanakert 9/20/2023 – Associated Press
0 notes
jamesadomian · 8 months
Text
Azerbaijani terrorists have renamed the entire Armenian city of Stepanakert - and one of the streets they have renamed after Turkish terrorist Enver Pasha, main architect if the 1915 Armenian genocide.
This will be reflected on Google Maps with full compliance.
13 notes · View notes
mariacallous · 10 months
Text
KORNIDZOR, Armenia (AP) — The former chief prosecutor of the International Criminal Court warned that Azerbaijan is preparing genocide against ethnic Armenians in its Nagorno-Karabakh region and called for the U.N. Security Council to bring the matter before the international tribunal.
A report by Luis Moreno Ocampo issued Tuesday said Azerbaijan’s blockade of the only road leading from Armenia to Nagorno-Karabakh seriously impedes food, medical supplies and other essentials to the region of about 120,000 people.
“There is a reasonable basis to believe that a genocide is being committed,” Ocampo’s report said, noting that a U.N. convention defines genocide as including “deliberately inflicting on the group conditions of life calculated to bring about its physical destruction.”
“There are no crematories and there are no machete attacks. Starvation is the invisible genocide weapon. Without immediate dramatic change, this group of Armenians will be destroyed in a few weeks,” the report said.
Nagorno-Karabakh is a region within Azerbaijan that came under the control of ethnic Armenian forces backed by the Armenian military in separatist fighting that ended in 1994. Armenian forces also took control of substantial territory around the region.
Azerbaijan regained control of the surrounding territory in a six-week war with Armenia in 2020. A Russia-brokered armistice that ended the war left the region’s capital, Stepanakert, connected to Armenia only by a road known as the Lachin Corridor, along which Russian peacekeeping forces were supposed to ensure free movement.
A government representative in Azerbaijan dismissed the report from Ocampo, who was the ICC’s first prosecutor, saying it “contains unsubstantiated allegations and accusations.”
“It is biased and distorts the real situation on the ground and represents serious factual, legal and substantive errors,” Hikmet Hajiyev, an assistant to Azerbaijan President Ilham Aliyev, told The Associated Press, on Wednesday.
In December, crowds of demonstrators who claimed to be environmental activists blocked the Lachin Corrirdor. Azerbaijan later established a military checkpoint on the road, blocking traffic that it alleged was carrying weapons and other contraband.
In Kornidzor, near the Azerbaijan border, a line of 19 trucks loaded with some 360 tons of medicine and food supplies have been parked for two weeks waiting for permission to cross.
Vardan Sargsyan, a representative of a crisis management working group for Nagorno Karabakh set up by the Armenian government, told The Associated Press the Armenian government had asked for permission for the trucks to cross via Russian peacekeepers and provided details on their contents but so far received no response from Azerbaijan.
“Unfortunately, there have been many attempts from the Azerbaijani side to manipulate this situation,” he said. “We just hope that this humanitarian initiative will be accepted as humanitarian and that it will be possible to transfer the goods.”
The International Committee of the Red Cross has also complained of being unable to bring aid shipments into the isolated enclave during the blockade, although the organization was permitted to evacuate a limited number of patients to Armenia for medical care.
Ocampo said the U.N. Security Council should refer the situation to the International Criminal Court, a step that would be necessary for the ICC to take it up because Azerbaijan is not a signatory to the statute that created the court.
It is not clear if Russia would use its veto power on the Security Council against such a move. Russia has faced persistent criticism for its peacekeepers’ inaction in the blockade.
“Russia, responsible for peacekeeping in Nagorno-Karabakh, and the US, promoting current negotiations between Armenia and Azerbaijan, are state parties of the Genocide Convention. ... They have a privileged position to prevent this genocide. Their intense confrontation due to the Ukrainian conflict should not transform the Armenians into collateral victims,” Ocampo wrote.
55 notes · View notes