Tumgik
#surlar
tripuck · 2 months
Link
0 notes
kosmazsankosamazsin · 5 months
Note
Ff alalım
Genel vereyim aklımda olanları
Gece gece rahatsizlik vericem ama kusura bakmayın
@yasanamayanhayalerr @isiklinotalaar @1milayk @1lonely-queenn @sessiz1sen @kimbuogii @kesketavukolsam @pappatyazar @grkmmm @pancakeyemekistiyom @sahafbey @yorulankalps @yokdahaneleramk @yagmurluyuz @sonduraginbenimevimolsun @ardaturanlasmissberra @rosaaqueenn @ruhumbipolar @01-aprill @oylesinebiriistee0 @perdonmariposa @oylekolaysa @surlar @my-lov3 @ormandakaybolanruh @geceninmavisi @umut-ozturk @geceyemuhtacbirisi @onlylovee @benyalnizay
67 notes · View notes
hermes-0 · 1 month
Text
16. BÖLÜM
EHRİMAN ŞEHRİ
Kral Valerius, T’yi yanına çağırdı ve ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı. “T, Ehriman şehri hakkında bilmen gereken çok şey var. Bu şehir, karanlık ve kasvetli bir yer. Yüksek duvarlarla çevrili ve her köşesinde devriye gezen askerler var. Şehrin girişinde, büyük ve ağır demir kapılar bulunuyor. Bu kapılar, sadece düşman komutanının izniyle açılır ve kapanır.”
Valerius, haritayı masanın üzerine serdi ve devam etti. “Şehrin etrafındaki surlar, düşmanların savunma hattını oluşturur. Bu surların üzerinde devasa mancınıklar ve okçular yer alır. Şehrin merkezinde, düşman komutanının karargahı bulunur. Bu yapı, diğer binalardan daha büyük ve daha ihtişamlıdır, ancak aynı zamanda ürkütücü bir görünüme sahiptir.”
Kral, T’nin gözlerinin içine bakarak, “Ehriman’a girmek neredeyse imkansız,” dedi. “Dar ve dolambaçlı sokaklar, her köşede gözetleme kuleleri ve sürekli devriye gezen askerler var. Şehirdeki yaşam, disiplin ve katı kurallarla yönetilir. Halk, sürekli bir korku ve baskı altında yaşar.”
Valerius, derin bir nefes aldı ve ekledi, “Ancak, bu karanlık atmosferin altında, bazı direniş grupları da gizlice faaliyet gösterir ve özgürlük için mücadele eder. Bu gruplarla iletişime geçmek, belki de tek şansımız olabilir. Ama unutma, bu çok tehlikeli bir görev. Her adımını dikkatle atmalısın.”
T, Kral Valerius’un söylediklerini dikkatle dinledi ve başını sallayarak, “Anladım, Majesteleri. S’yi kurtarmak için her şeyi yapacağım,” dedi.
T, kraliyet sarayından çıkarak adanın diğer ucunda kendi inşa ettiği kulübeye gitti. Burada bir süre yalnız kalarak S’yi kurtarmak için bir plan yapmaya çalışıyordu. Tam bu sırada kapı çaldı. “Kim gelmiş olabilir ki?” diye tereddütle kapıyı açtı. Karşısında, adanın uzun zaman önce öldüğünü zannettiği eski büyücüsü Merlin duruyordu.
Merlin, bilge ve güçlü bir büyücüydü. Doğaüstü yetenekleri ve derin bilgisiyle tanınırdı. T, şaşkınlıkla, “Merlin! Sen… sen yaşıyor musun?” diye sordu.
Merlin, gülümseyerek, “Evet, T. Uzun zamandır gölgelerde saklanıyordum. Ama şimdi, S’yi kurtarmak için geri döndüm. Sana yardım edeceğim,” dedi.
Tumblr media
28 notes · View notes
babygodx · 7 months
Note
ff
@herkesikendimsandim @anlatincagecmez @srlliblog @witchpag @surlar @tersvagonlar @slmcclk @109bx @mavi1kedicik @anlasilsakyeter @parcali-umutlu @cisimgibigelistiyorum @1544 @hiciiyidegilimm @bunesacmahayat @oldukoldukdirildik @tu-me-manquessssss @sessizsenfoni @sevgisizlikbelirtisi @hornylittlebitchesclubs @portakalsuyuudd @cloudwawess @holypurples @keyfimmeyfimyokcidden @nikotinlisut @livelyevrem @itwasdarkandiwasover @birsonbaharkokusu @susmabana @amaaannbosver @theshlimazl @balkondakikedii @palepurplebllr @r-scherbatsky @evimsinbenim @lunaanera @pandoradd @tuz-kralice @helaughslikeagod sevdiğim takip ettiğim rb yaptığım nacizane bloglar <3
37 notes · View notes
thewibbithole · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Hehe imagine making a little small au of a au. Couldn’t be me
(Please keep in mind this isn’t canon in bamsara’s Surlar lunacy au and is just fan work)
110 notes · View notes
hivronrojger · 1 month
Text
“Onun gözlerinde hep bir hüzün ve derin bir sevgi vardı. Onun gözleriyle konuşurduk, onun gözleriyle anlaşıyorduk. Gözlerinde surlar kadar heybetli duygular biriktirmişti. Her şey onun gözlerinde saklıydı, sözcüklere ihtiyaç duymadan her şeyi anlardı. Onun gözleri, bir çölün suskunluğunu taşıyordu. Her bakışında, yüzyıllık acıların ve sessizliğin derinliği vardı. Kelimeler, onun iç dünyasını aydınlatmaya yetmiyordu. Onun sessizliği, bir dağın eşiğinde rüzgarsız kalan anların yankısı gibiydi. Onun gözlerinde bir ömürlük derinlik ve hüzün saklıydı; bu sessizlikte, dertleri ve sevgisi bir araya gelmişti. Onun sessizliği, bir mezarın içindeki karanlığa benziyordu. Gözleri, geçmişin karanlık derinliklerinden gelen bir bakışla doluydu; acı ve sevgi, göz bebeklerinde taşan bir nehir gibi akıyordu. Onun varlığı, bir yığın taşın altındaki sessiz bir mağara gibiydi. O, dışarıdan bakıldığında sıradan görünebilir, ama gözleri içine girilmesi gereken bir evren sunardı; sessizliğinde, konuşulan her kelimenin ötesinde bir anlam vardı.. Her bakışında, geçmişin gölgelerinden süzülen acı ve özlem vardı; konuşmalarının gerisinde, içsel bir denizin derinliklerinde boğulan bir sessizlik mevcuttu. Onun varlığı, bir kadife gece gibi ağır ve sessizdi. Gözleri, tarih boyunca birikmiş olan tüm acıların, umutların ve kayıpların derin kuyusunu yansıtırdı. Her bakışı, sanki bir zamanlar yaşanmış bin bir hikayenin yankısını taşıyordu. Onun sessizliği, bir kuyu gibi derin ve karanlıktı. Gözlerinin içine bakıldığında, eski çağların yankıları ve içsel bir çığlık saklıydı. Her kelime, onun içindeki karmaşık duyguların yalnızca bir yansımasıydı. Onun bakışları, kadim bir bilgelik ve derin bir acının birleşimi gibiydi. Gözlerinin derinliklerinde, yaşamın bütün yüklerini taşıyan bir sessizlik vardı; o sessizlik, bir hayat boyu biriken hüzünleri ve özlemleri anlatıyordu.
Onun yeşil gözleri, tıpkı bir ormanın derinliklerinde kaybolmuş gibi hüzün ve özlemle doluydu. Her bakışında, yılların birikmiş acısı ve özlemi gözlerinin derinliklerinden fışkırıyordu; yeşil gözleri, hiç sönmeyen bir hasretin ve zorluğun izlerini taşıyordu. Onun haykırışları, bir dağın derinliklerinden yankılanan bir çığlık gibi keskin ve acılıydı. Sesindeki titreme, yaşadığı zorlukların ve çektiği acının her bir izini taşıyordu; gözleri, yılların birikmiş hüsranını ve özlemini her kelimede barındırıyordu. O, sesini yükseltirken adeta bir savaşçının son direnişini veriyordu. Her haykırışı, yaşamın ona sunduğu acıları ve zorlukları ifade eden birer patlama gibiydi; içindeki acı ve özlem, her sözcükle dışa vuruluyor, derin bir çığlık olarak yankılanıyordu.”
İki Göz Bir Dünya,
Gözlerin Derinliklerinde: Solda Annenin Acı Haykırışı Ve Özlemi İle Sağda Babanın Sessiz Bilgeliği ve Hüznü
Babama Ve Anneme…
9 notes · View notes
mahus · 9 months
Note
Ff
@soguk-ruh @fecir @kelebekpapatya-72 @firtinaoncesisessizlik @kaybolanhislerim @mezariminsekizincikati @anlasilsakyeter @yalnizligincisi @kandanportreler @kallpsiz @duzensizimm @lovesdaya @boiteferme @4709j047 @surlar @amaaaanbee @peacozy @optimistic-nihilist @kalbimdeki-maviyara @vaveylalar @pusulamsen @karakulloves
Büyük ihtimalle eksik yazdığım çok kişi vardır ama genel olarak bu
27 notes · View notes
kontdevri · 2 months
Text
“Ama biz şu karşıdaki surlar gibiyiz; hırpalanmış, dövülmüş, pek de bakılacak hâli kalmamış, fakat hâlâ ayakta.”
7 notes · View notes
mnsrykt · 1 year
Text
"Birileri Kur'an'ımızı yalnızca ahlak kitabı zannedip onu devletten -toplumdan-ticaretten uzaklaştırmış olabilir. Bunu bizim babalarımız hatta namazı kendisinden öğrendiğimiz hocalarımız da yapmış olabilir. Ama İbni Mes'ud olup Ebu Cehil'in karşısında. Allah'ın Rahman olduğunu haykıracak gençler, böyle oldukları zaman, henüz 21 yaşındayken Hristiyanlığın kalesi Bizans'ın surları önünde kükreyen Fatih'in torunları oldukları için göklerden yere kadar melekler doldurabilirler dünyayı. Allah'ın yardımı böyle gelecek ve yıkılmaz surlar yıkılacak, internet o zaman nesilleri çürütemeyecektir.
Bunu sakın ola ki başkalarına havale etmeyin. Bütün mağaralar ve mağaralaştırılabilecek yerler bu ümmetin gençlerini bekliyor. Allah orada bu ümmetin gençleriyle ta göklere kadar bağlantı kuracak, 'kalplerine bağlantı kurduk' buyurduğu hakikati tecelli ettirecektir."
15 notes · View notes
otadam · 1 year
Text
Küçükken aslında bir prens olduğumu, kral babamın iyi yetişmem için bana kocaman bir oyun oynadığını, çevremdeki herkesin oyuncu, her şeyin dekor olduğunu sıradan bir insan gibi yetişirsem daha akıllı bir prens olacağımı düşündükleri için bu saçma sapan şeyleri bana yaşattıklarını hayal ederdim. Değilmiş, kimse gelip beni sarayıma götürmedi.
Ben de sarayı zihnimde inşa ettim,
Alkolle, aşkla, sarhoşluğu her haliyle.
Sonra işgal edildi sarayım,
surlar yıkıldı, taht parçalandı..
10 notes · View notes
naftalin2027 · 8 months
Text
Bir bahardı hakikat uygarlığı ikliminde. Gün dönmeyecek gibi görünüyordu.
Davut'un zırhı ve âvazından sırça saray ve Büyük Måbed'e çıkılmıştı. Mucize kapısı açılmıştı ikisi arasında.
Örtü kaldırılmış gibiydi. Eşyadan ve kelimelerden, sesten ve demirden, perdeler giderilmişti.
İsteseydiniz hakikata, idelere, doğru'ya, iyiye ve güzel'e dokunabilirdiniz.Ah! Bu ne yüce çıplaklıktı! Yalın ve çıplak, bir hakikat donanımıydı, donanmasıydı hayat.
Şikâyet, sadece sinekle rüzgâr arasındaki macera için kalmıştı. Surlar, burçların ucundan görünen mızraklar, nöbet değişen askerler, Düzen'in süsüydüler. Diken'i değil çiçekleri. Kuyumcunun elinden çıkmışcasına antik bir görünümle tamamlıyorlar, zenginleştiriyorlardı sulh evrenini. Nasıl bardaktı, bu dolu bardak ki, ne bir damla yere dökülüyordu, ne bir damla daha almaya ihtiyaç duyuyordu?
Yıkıntılarını ve enkazını alıp kaçmıştı şer, gölge ve şeytan. Hangi kovuktaydılar acaba?* **Fakat, bu, sürüp gitmek için değil, örnek olmak içindi. Mükemmelliğin sultanı ilerlerdeydi.
İnsan için bir sınavdı bu. Bu sınavı insan verebilecek miydi?
3 notes · View notes
aydayasayanbirisi · 11 months
Text
Kısa bir süre önce birine aşık olan insanlarla empati kuramayacağımı ve aşk denen şeyin bir oyuncak olduğundan bahsetmiştim. Şuan çok büyük zort olduğumun farkındayım ama ben birine aşık oldum. Hayatımda 2. defa birine diğerlerinden daha fazla gözlerimdeki ışıkla baktığımı fark ettim. 1.'si bundan 2 yıl önceydi ve beni yüz üstü bırakmıştı. Bu yüzden de kalbimin etrafına yüksek surlar örmüştüm. Ama o nasıl olduysa o yüksek ve dikenli surları tırmandı ve kalbimden içeri girdi. Aşk nedir diye sordu bugün bir arkadaşım. Ona aynen şöyle dedim: '' Aşık olduğun kişinin seni düşünüp düşünmediğini merak edersin, onun için canını verecekmişsin gibi gelir, konuştuğu biri var mı diye merak edersin...'' Bu sözler benim ağımdan nasıl çıktı hiç bir fikrim yok. Genelde BAZI kızlar keko, kendini havalı sanan erkeklere aşık olur ve daha çekici gelirler. Ama o yürüyen naziklik diyebilirim. Bana karşı o kadar samimi davranıyor ki... Aşk yaşamadan anlayamayacağınız bir şeymiş. Bugün öğrendiğim şey de bu, ve birine aşık olmaktan sakın korkmayın. Eğer sevmeyecekseniz, aşık olmayacaksanız ne farkınız kalır ki ölüden?
2 notes · View notes
pinhanmai · 2 years
Text
Ellerini Allah'a açmıştı Sultan.Onu hiç terk etmediği için.Kendi tebaası bile dudak bükerken ona.Herkes başıyla değil yaşıyla ölçerken onu...Kendi vezirleri bile güvenmezken..An gelmiş kendi babası bile kararsız kalmışken...Herkes bu deniz geçilmez,bu surlar aşılmaz,bu kent alınmaz,bu hayal gerçek kılınmaz derken...Allah hep yanında olmuştu onun.
#İstanbul Hatırası
Tumblr media Tumblr media
21 notes · View notes
aydakayboldum · 2 years
Text
Bi kızla tanıştım, saçları mavi -mor-pembe, her tarafında gökkuşakları, çok da güzel gülüyor. Bana naif kokan bir çiçeği anımsatıyor. Şiir okumayı çok seviyor bu yüzden merağımı iyice körüklüyor. Biliyor mudur acaba bir şair olmadığımı ve buna rağmen bende şiir yazma isteği uyandırdığını? Küçük grubumuzla yemek yiyor, kitaplardan, kemanlardan ve biraz da bilimden konuşuyoruz. Karşıt bir görüşte ise eğer bakışları duvarlarda geziniyor bazen ise tırnağının kenarındaki et ile oynuyor. Kalkıyoruz, kedi sevmeye çalışıyoruz ve tırmık yiyiyorum, gülüşüyoruz. Arkadaşımızla vedalaşıp gelirken gördüğümüz çiçek serasına adımlıyoruz. Caddeden geçmektrn ikimiz de o kadar korkuyoruz ki zaman zaman el ele tutuşuyor zaman zaman ise birbirimize adeta yapışıyoruz. Ardından o gülüyor, gülüyorum. Küçük çocuklar gibi cadde geçerken çığlık çığlığa olabilmemiz ikimize de komik geliyor. Seraya adımlamaya devam ediyoruz. Aldığı aynalı teleskoptan, uzaylılardan, hayaletlerden ve kitaplardan bahsediyoruz. Birbirimize benziyoruz ve her defasında buna şaşırıyoruz. Seraya girdiğimizde planımızdan sapıp annesinin doğum gününü kutlamak için çiçek almamız hoşuma gidiyor. Çünkü gün batıyor, pembeli morlu gök yüzü çiçek bahçesini sarıyor ve arkamızda bizans döneminden kalma surlar var. Ortamın romantikliğine ikimiz de gülüyoruz. Ya o ya da ben, tam hatırlayamıyorum, kitap sahnelerinde gibi bir an yaşadığımızı dillendiriyor ve ben tam da o an bu satırları yazmaya karar kılıyorum. Kapalı sera kısmına giriyoruz, mis gibi çiçek kokuyor ama ona benzemiyor hiç birinin kokusu, bakınıyoruz. "Gerçekten kitaplarda gibiyiz! Bunu yazmalısın. " diyor, onu onaylıyorum. Seranın ortasında eski bir odun sobası var, yanmıyor, bana çok güzel şeyler çağrıştırıyor ve kendimi o ana ait hissediyorum. Açık ve koyu turuncunun karışımlarından oluşan bir saksı bodrum papatyası seçiyoruz annesine, tim burton filmlerine benzettiğimiz için onu alıyoruz, elinde tutup koklamak için eğildiğinde çiçeğe süzülen mavilerine gözlerim takılıyor. Gerçekten uğruna şiir yazılası gözüküyor ama öyle bir yeteneğe sahip değilim işte, sadece hayran hayran ona bakabiliyorum. Beyaz bir sümbülde gözüm içeri girdiğimizden beri, utana sıkıla fiyatını soruyorum ve 20 lira olduğunu öğrenir öğrenmez kucaklıyorum. Gün iyice batıyor, hava esiyor, seradayız, elimizde saksılar var, anı yaşarken dışarıdan izliyormuşum gibi geliyor. Çiçekleri o ödüyor, benimkini vermeyi teklif ediyorum ve saçmalama diyor. O zaman sadece geçmiş doğum günü hediyem olarak kabul edeceğimi belirtiyorum, anlaşıyoruz. Sonra çiçeklerin anlamlarını anlatıyorum ona, en sevdiğim çiçeğin sümbül oluşundan bahsediyorum. Pür dikkat dinliyor. Huzur maddeleşiyor. Birbirimizi üçüncü görüşümüz, dördüncü konuşmamız ama hiç yabancı gibi değiliz. Her şey tuhaf ve masalsı ilerliyor, hayat ikimize ne getirir bilemiyorum bile. Sadece bunu yazmamı istedi, istedim ve yazdım. Çiçeğe adını verdim, teşekkür ederim.
3 notes · View notes
darkyayincilik · 2 months
Text
Diyarbakır'da 'Turizm Polisi' Göreve Başladı
33 medeniyete ev sahipliği yapan, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan tarihi surlar, İçkale Müze Kompleksi, tarihi Ulu Cami, Ongözlü Köprü, restore edilen kiliseler, Hasanpaşa Hanı gibi tarihi ve kültürel mekanlar ile çarşıların ziyaretçi akınına uğradığı kentte turizm polislerinin görev yapması için İl Emniyet Müdürlüğünce başlatılan çalışmalar tamamlandı.   İl Emniyet Müdürlüğü Turizm Şube…
0 notes
tripuck · 2 months
Link
0 notes