Tumgik
#KültürelMiras
tripuck · 10 days
Link
0 notes
dokmimarlik · 7 months
Text
Divriği Ulu Camii -Tanık Tarihi
Tumblr media
Divriği Ulu Camii, Türkiye'nin Sivas ilinde bulunan, eşsiz mimarisi ve tarihi önemiyle öne çıkan bir yapıdır. Anadolu'nun kültürel zenginliğini ve mimari ustalığını yansıtan bu cami, Selçuklu dönemi eserlerinin en önemli örneklerinden biridir. Zaman içinde birçok medeniyetin izlerini barındıran Divriği Ulu Camii, hem dini hem de mimari açıdan derinlikli bir incelemeyi hak ediyor. 13. yüzyılın başlarında inşa edilen bu muhteşem yapı, Türk-İslam mimarisinin en nadide örneklerinden biri olarak kabul edilir. Divriği Ulu Camii'nin mimari özellikleri, o döneme ait teknik ve estetik açıdan büyük bir ustalığı göstermektedir. Cami, Selçuklu döneminin karakteristik özelliklerini taşıyan portalı, mihrabı ve minberiyle dikkat çeker. Ayrıca cami içerisindeki oyma işçiliği ve süslemeler, sanatın o dönemdeki yüksek seviyesini gözler önüne serer. Divriği Ulu Camii'nin en çarpıcı özelliklerinden biri de, Anadolu'da Selçuklu mimarisinin en zengin anlatımlarından biri olan çifte minaresidir. Minarelerin ince işçiliği ve zarif detayları, dönemin mimari ustalığını yansıtırken, camiye ayrı bir estetik değer katar. Bu önemli yapı, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda tarihî bir hikayeyi de barındırır. Divriği Ulu Camii'nin inşasıyla ilgili çeşitli hikayeler ve efsaneler bulunmaktadır. Bunlar, yapının kültürel ve dini önemini daha da arttırır. Gelin bu muhteşem mimariyi birlikte inceleyelim..
Tumblr media
Divriği Ulu Camii / Dök Mimarlık Önemli Noktalar: - Divriği Ulu Camii, Anadolu Selçuklu sanatının özel bir örneğidir. - Caminin yapısal özellikleri ve tarihi büyük ilgi çekmektedir. - Divriği Ulu Camii, Türkiye'nin kültürel mirasını korumak adına önemli bir rol oynamaktadır. - Caminin nakış işlemeleri ve süslemeleri görülmeye değerdir. - Divriği Ulu Camii, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır.
Divriği Ulu Camii'nin Konumu ve Coğrafi Özellikleri
Bu bölümde, Divriği Ulu Camii'nin bulunduğu şehir olan Sivas'a ve caminin konumuna odaklanacağız. Divriği Ulu Camii, Türkiye'nin Sivas ilinde yer almaktadır. Sivas, İç Anadolu Bölgesi'nde bulunmaktadır ve tarihi ve kültürel önemiyle bilinmektedir. Divriği, doğal güzellikleri ve tarihi yapılarıyla ünlü olan bir şehirdir. Cami, Divriği ilçesinde, ilçe merkezine yakın bir konumda yer almaktadır. Divriği ilçesi, keskin vadilerle çevrili olup etkileyici dağ manzaralarıyla çevrilidir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Divriği Ulu Camii'nin coğrafi konumu da oldukça dikkat çekicidir. Cami, Paşa Mahallesi'nde yer almaktadır ve Divriği'nin en önemli ve turistik yerlerinden biridir. Cami, şehir merkezine yakınlığıyla kolay erişilebilir konumdadır. Bu etkileyici cami, dağların eteklerinde yer alır ve çevresinde yeşil alanlar ve doğal güzellikler bulunur. Ziyaretçiler, camiye ulaşmadan önce muhteşem manzaralar eşliğinde doğal bir yolculuk yaparlar.
Divriği Ulu Camii'nin Tarihi ve Yapım Süreci
Divriği Ulu Camii, Türkiye'nin Sivas ilinde yer alan tarihi bir camidir. Caminin yapımına, 13. yüzyılın ortalarında Anadolu Selçuklu hükümdarı Mengücek Bey'in eşi Melike Turan Hatun tarafından başlanmıştır. Tamamlanması ise oğlu ve hükümdar olan Prens İbrahim tarafından gerçekleştirilmiştir. Divriği Ulu Camii'nin inşa edildiği dönem, Anadolu Selçuklu Devleti'nin en parlak dönemlerinden birine denk gelmektedir. Cami, 13. yüzyılda Anadolu'da görülen dini yapılar arasında özel bir yere sahiptir ve Osmanlı dönemine kadar olan dönemde de dini ve kültürel önemini korumuştur.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Yapım süreci adım adım ilerlemiştir. İlk olarak, temel ve duvarların yapımıyla başlanmıştır. Daha sonra, ana yapıya sahip olan mihrap ve minber inşa edilmiştir. Ardından, kubbe inşaatına geçilmiş ve son olarak caminin dış cephesi ve süslemeleri tamamlanmıştır. Divriği Ulu Camii'nin yapımında, o dönemin en iyi ustaları ve taş işçileri görev almıştır. Caminin inşa süreci yaklaşık 20 yıl sürmüş ve büyük bir titizlikle tamamlanmıştır. Divriği Ulu Camii'nin Tarihsel Önemi Divriği Ulu Camii, Anadolu Selçuklu döneminin en önemli dini yapılarından biri olarak kabul edilir. Cami, mimari detayları ve sanatsal süslemeleriyle dikkat çekerken, tarihsel açıdan da büyük bir öneme sahiptir. Cami, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir. Bu, caminin kültürel değerinin dünya çapında tanındığının bir göstergesidir. Ayrıca, Divriği Ulu Camii'nin restorasyonu ve korunması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Divriği Ulu Camii'nin Yapısal Özellikleri Yapısal ÖzellikleriAçıklamaMimari StilAnadolu SelçukluInşa Tarihi13. yüzyılMalzemeTaşBüyüklükGeniş bir iç avlu ve yan şapellerle birlikte toplamda 5 bölümden oluşurSüslemelerÇeşitli geometrik ve bitkisel süslemeler, kabartmalar ve taş oymalar Divriği Ulu Camii, yapısal özellikleri ve sanat değeri sayesinde Anadolu'nun en önemli kültürel miraslarından biridir. Camiyi ziyaret edenler, tarihi ve mimari açıdan büyüleyici bir deneyim yaşamaktadır.
Divriği Ulu Camii'nin Plan ve Dış Cephe Tasarımı
Divriği Ulu Camii, inşa edildiği dönemin en büyük ve en önemli yapılarından biridir. Caminin plan tasarımı, teknik açıdan karmaşık ve estetik açıdan etkileyici bir yapıya sahiptir. Ayrıca, caminin dış cephesi de büyük bir özenle süslenmiştir. Caminin plan tasarımı dikkat çekicidir. Dikdörtgen bir yapıya sahip olan cami, dört adet büyük paye ve üç adet açık avluya sahiptir. Bu plan düzeni, caminin her noktasının eşit derecede güçlendirilmesini ve yapıya denge kazandırmasını sağlar. Divriği Ulu Camii'nin dış cephesi de büyük bir özenle tasarlanmıştır. İnce işçilikle yapılan taş oymalar ve kabartmalar, camiye benzersiz bir güzellik katmaktadır. Cephenin üst kısmında bulunan frizlerde ise çeşitli geometrik desenler ve bitkisel motifler görülmektedir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Caminin minareleri de dış cephede önemli bir yer tutar. İki adet minaresi olan caminin minareleri, yükseklikleri ve detaylı süslemeleriyle göz kamaştırmaktadır. Bu minareler, caminin dış görünümünde zarif bir simetri oluşturur. Divriği Ulu Camii'nin plan tasarımı ve dış cephe süslemeleri, Anadolu Selçuklu mimarisinin en nadide örneklerinden biridir. Caminin bu mimari özellikleri, ziyaretçileri büyülerken, tarih ve sanat tutkunları için de önemli bir değere sahiptir.
Divriği Ulu Camii'nin İç Mekan Tasarımı
Bu bölümde, Divriği Ulu Camii'nin iç mekan tasarımına odaklanacağız. Caminin mihrap, minber ve diğer iç mekan detaylarını incelerken, Anadolu Selçuklu sanatının etkileyici özelliklerine dikkat çekeceğiz. Batı Kapı Bu kapı, Çarşı Kapı, Çıkış Kapısı veya Gölgeli Kapı gibi adlarla anılsa da, son zamanlarda daha yaygın olarak "Tekstil Kapı" olarak bilinir. İnce taş işçiliğinin en üst düzeye çıktığı bu kapı, bir kilim veya seccadeyi anımsatır ve yüksek derecede dantel örneklerini sergiler, bu yüzden bu adı almıştır. Kapıda dikkat çeken en önemli özellik, dışarı doğru çıkıntılı olan kilit taşıdır. Yüzeyi, demircileri simgeleyen güğüm başı motifleriyle süslenmiştir. Baş mimar, bu eserin her tarafında taşların birbirine geçme ve tutma şekli olan kilit taşı yöntemini kullanmıştır. Orta bölümde, lale ve lale yaprakları bulunmaktadır. Lale motifleri, bu eserde çeşitli şekillerde çok sayıda kez kullanılmıştır. Tasavvufta, lale Allah'ı temsil eder, çünkü tek bir soğandan tek bir bitki olarak yetişir ve tekliği simgeler. Ayrıca, "Allah" kelimesi ile "lale" kelimesi ebced hesabında aynı sayısal değere, yani 66'ya denk gelir. Kapının üstünde bulunan üç satırlık kitabede, "Şehinşah oğlu Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah, Allah'ın affına muhtaç aciz kul, adaletli melik, bu caminin yapılışını 626 (M. 1228) yılında emretti, Allah mülkünü daim etsin" ifadesi yer almaktadır.
Tumblr media
Batı Kapı / Dök Mimarlık Kapının iç kısmında, sağ ve sol tarafta bulunan sütunlar denge sütunlarıdır. Sağdaki denge sütununun üzerinde, Allah'ın lafzı orijinal Arapça metniyle yatay olarak yazılmışken, sol taraftaki sütunda Allah'ın lafzı açılı bir biçimde yazılmıştır. Bu sütunlar, 1939 Erzincan depremine kadar üzerlerindeki ok işaretleri yönünde dönmekteydi. Batı kapıda, Mayıs ile Eylül ayları arasında, ikindi namazından 45 dakika önce, insan silueti şeklinde bir gölge oluşur. Bu siluet, önce Kur'an okuyan birini, namaz saati yaklaştığında ise ellerini bağlayarak kıyamda duran birini andırır. Bu kapıyla birlikte diğer kapılarda bulunan bu siluetlerin tesadüf olmadığı, aksine çok kapsamlı bir fizik bilgisi ve ince hesaplarla yapılabileceği ve bugün bile bu ışık ve gölge oyunlarının sırrının tam olarak çözülemediği uzmanlar tarafından belirtilmektedir. Kapının dışında, sağ tarafta çift başlı kartal, sol tarafta ise çift başlı kartalın yanı sıra başı öne doğru eğik şahin motifi bulunur. Çift başlı kartal, Anadolu Selçuklularını temsil eden bir semboldür. Gücü, asaleti ve özgürlüğü simgeler. Başı öne doğru eğik şahin ise Mengücek Beyliği'nin sembolüdür. Mengücek Beyliği'nin Anadolu Selçuklu Devleti'ne olan bağlılığını ve saygısını göstermek için, şahin figürü başı öne eğik olarak taşa oyulmuştur. Aynı zamanda şahinin bir pençesi havadadır, bu da beyliğin haksızlıklara karşı gücünü gösterebileceğinin bir işaretidir. Cennet Kapı Her kapının ayrı bir güzelliği olduğu bu eserde, en görkemli ve ihtişamlı kapı Cennet Kapıdır. Kapı, kaleye baktığı için Kale Kapı, kuzeye baktığı için Kuzey Kapı, cemaatin giriş kapısı olarak kullanıldığı için Cümle Kapısı gibi isimlerle anılsa da, en yaygın bilinen ve kullanılan ismi Cennet Kapıdır. Bu adın verilmesi, üzerindeki motiflerin cenneti tasvir etmesinden kaynaklanır. Kuran-ı Kerim'deki eşsiz cennet nimetlerinin tasvirleri, buraya taşa işlenmiştir. Anlatılmak istenen cennet olunca, motifler de bir o kadar harika ve benzersiz olmuştur. Kapının tamamı bir cennet bahçesine benzetilerek, cennet ve cennetin katmanları anlatılmıştır. Sağ taraftaki yıldız bordüründe "Adaletli sultanın mutluluğu, egemenliği ve saadeti ebedi olsun" ifadesi yer alırken, simetrisinde Ayetü’l-Kürsi'nin "Allah'tan başka ilah yoktur, sadece O vardır" anlamındaki kısmı yazılıdır. Zirve noktasındaki kitabede ise "Sultanu’l-muazzama, halifenin yardımcısı Alâeddin Keykubat zamanında" yazmaktadır. Bu camiyi yaptıran beylik, Selçuklu Devleti'ne bağlı olduğundan, sultanın ismine özellikle Cennet Kapıda yer vererek Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat'ı yüceltmiştir. Kapı üzerinde hayat ağacı motifleri ve sonsuzluğu ifade eden rozetler bulunmaktadır. Hayat ağacı motifi, ebediyeti, ölümden sonraki ahiret hayatını ve cenneti sembolize etmektedir. Ayrıca, altında ateş yanan kazanları gösteren motiflerle, az da olsa cehennem hatırlatılmıştır. Altında ateş yanan kazanlar aslında Anadolu Selçukluları'nda bolluk ve bereketin simgesi iken, bu kapıda cehennemi tasvir etmek için de kullanılmıştır. Kazan üzerinde devam eden sütunlara hiçbir motif işlenmeyerek, cehennemin boş, cennetin ise güzelliklerle dolu olduğuna vurgu yapılmıştır.
Tumblr media
Cennet Kapı / Dök Mimarlık Kapının kitabesi, yapının en nadide kısımlarından biridir. Kitabe, beş ana parçadan oluşmuş, bitkisel bezemeler içerisine yazılarak harikulade bir çerçeve içine alınmıştır. Kitabede "Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah, Allah'ın affına muhtaç, aciz kul 626 Hicri aylarının birinde bu caminin yapılmasını emretti" ifadesi yer alırken, başlangıç parçasında “gül” son parçasında ise “bülbül” motifi işlenerek, bu eserin yapılış gayesi dile getirilmiştir: Gül peygamberimizi; bülbül ise onun Allah’a olan aşkını simgelemektedir. Şah Kapısı Şah Kapısı, tarihi derinliklerde yankılanan bir anlamla doludur. Bu kapı, caminin doğu kısmında, gösterişten uzak, ancak estetik açıdan büyüleyici bir Selçuklu üslubuyla inşa edilmiştir. İskeletiyle günümüze ulaşan bu kapı, camiye girişte şahın adeta ibadetin eşiğinden geçtiği bir geçidin sembolüdür. Osmanlı dönemindeki "hünkâr kapısı" geleneğini sürdüren bu yapı, aslında sadece bir giriş değil, aynı zamanda bir anlam derinliğini taşır.
Tumblr media
Şah Kapısı / Dök Mimarlık Bu kapının insan boyundan küçük olması tesadüf değildir. Tevazu ve kulluk bilincini simgelercesine, insanı alçakgönüllülüğe çağırırken, Şah'ın yalnızca Allah'ın huzurunda eğileceğini vurgular. Hünkâr kapıları ve hünkâr mahfilleri, sadece liderleri cemaatten ayırmak için değil, aynı zamanda olası tehlikelere karşı korumak amacıyla tasarlanmıştır. Kapı üzerindeki kitabe ise, Şah'ın her girişinde gerçek mülk sahibini hatırlatan kutsal bir mesaj taşır: "Mülk, Kahhar ve tek olan Allah'a aittir." Bu sözler, ibadetin ve varlığın gerçek sahibinin yalnızca O olduğunu hatırlatır, caminin kutsal zemininde bir alçakgönüllülük atmosferi yaratır. Darüşşifa Tarih boyunca hastanelerin işlevini yerine getiren yapılar için geçmişte şifahane, bimarhane, darüşşifa gibi isimler kullanılmıştır. Divriği Şifahanesi, Anadolu'daki darüşşifaların en eski ve en önemlilerinden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Şifahane, Osmanlı döneminde, aynı zamanda pozitif ve dini ilimlerin öğretildiği bir medrese olarak da hizmet vermiştir.
Tumblr media
Darüşşifa / Dök Mimarlık Orta Asya Türk mimari geleneğine dayalı olarak inşa edilen Şifahane, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir plana sahiptir. Kesme taştan yapılan bu eser, kapalı avlulu ve üç eyvanlıdır; batı kanadı ise çift katlıdır. Ana eyvanın en belirgin örtü sistemi, yıldız tonozudur. Bunun yanı sıra yapıda beşik, sivri, aynalı, çapraz, artı ve yıldız tonozlar da kullanılmıştır. Avlu, bezemeli sütunlarla çevrelenmiş olup çift yönlükemer atılımlarıyla dokuz bölüme ayrılmıştır. Orta bölümün üzeri ise iki yanda beşik tonoz kollarının ortadaki köşe taşlı sekizgen kasnakla birleştiği camlı demir doğramalı bir kubbe ile örtülmüştür. Darüşşifa Taç Kapı Görkemli bir yapı olan Darüşşifa'nın giriş kapısı "Taç Kapı" olarak anılmaktadır. Kapının iç alınlık kısmında Selçuklu motifleriyle bezenmiş beşgen ve sekizgen yıldızlar bulunmaktadır. Kapı üzerindeki yıldız ve hilal motifleri, Türk Bayrağı'ndaki sembollerle aynıdır. Pencereyi ortadan ikiye bölen sütun, "denge sütunu" olarak bilinir. Baş mimar, bu kapıyla birlikte cami bölümündeki batı kapıya olmak üzere toplamda üç denge sütunu tasarlamıştır. Bu sütunlar, yapıların denge içinde olduğunu gösterir. Ancak, 1939'daki Erzincan depremi sonrasında dönme özelliklerini kaybetmişlerdir.
Tumblr media
Darüşşifa Taç Kapı / Dök Mimarlık Taç kapıdaki denge sütununun sağ ve sol kısımlarındaki hilaller arasında Süleyman mührü olarak bilinen altıgen yıldızlar bulunur. Sütunun altında, Selçuklu sülüs yazısıyla yazılmış üç satırlık bir kitabe yer alır: "Fahrettin Behram Şah'ın kızı Melike Turan, Allah'ın affına muhtaç aciz kul, adaletli melike bu şifa yurdunun yapılışını 626 H/1228 M yılında emretti." Kapının sağ ve sol yanlarında, kabartma rozet şeklindeki bitkisel motiflerin üzerinde zamanla aşınmış insan figürleri bulunmaktadır. Darüşşifa İç Mekan Genel bir hastane planlamasına sahip olan şifahanenin iç mekânı, ruh ve sinir hastalarının tedavi edildiği bir ortamı sunar. İçerde sağda solda hasta odaları, küçük eyvanlar ve ana giriş kapısının tam karşısında ise büyük bir eyvan bulunmaktadır. Baş mimar, büyük eyvandaki yelpaze motifleri ve tonoz işlemeleriyle akustik bir denge sağlamıştır. Read the full article
0 notes
karsiyakablog · 7 months
Text
0 notes
hasanisikli · 1 year
Text
Kültürel Miras: Aktarmak, Paylaşmak, Direnmek
Tumblr media
Poster tasarımı: Gülçin Arda (https://www.behance.net/gulcinarda)
Etkinlik web sitesi: https://www.focafilmgunleri.org/
12-13 Ağustos tarihlerinde Bergama Tiyatro Festivali’ni ziyaret ettiğimde sanatçı ve kültür yöneticisi girişimcilerden en çok duyduğum sözler maruz bırakmak ve mücadele etmekti. Aradan yaklaşık iki ay sonra Bergama’nın biraz aşağısında İzmir Körfezinde yaşayan benim için artık kuzey Ege olarak tanımladığım Foça’daki 6. Foça Uluslararası Arkeoloji ve Kültürel Miras Belgesel Film Festivali’nde de benzer bir duygu vardı. İki festival de daha çok yeni ve imeceyle çalışan gönüllü bir kadrosu var. İkisi de pandemiyle birlikte durakladılar, yüksek enflasyonla birlikte ağlar kurmak, izinler almak ve finansal kaynak bulmakta zorlandılar. Ancak festival ekipleri mücadele ettiler.
Kısa adı Foça Film Günleri olan festival, resmi adından anlaşılacağı gibi kültürel miras ve arkeoloji konulu belgesellere ağırlık veriyor. Az kişiyle imece usulü de olsa tıkır tıkır işledi. Poster ve broşürlerin basımıyla havalimanı transferde İzmir Büyükşehir Belediyesi, sanatçıların ağırlanmasında bizzat Foça esnafının katkısı olmuş. Çarşamba günü başlayan festivale cumartesi öğleden sonra katılıp Foça Belediyesi’nin izniyle kullanılan Reha Midilli Kültür Merkezi’nde başlayan maratonu gece bitirdim. Kordonboyu (Angelos Kvotsos) ve Göçebe (Selim Alan) filmlerinden sonra söyleşi de vardı. Son izlenen belgeselin sponsoru Kanada hükümetiydi, Kordonboyu’nda BAYETAV (Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı) ile Yaşar Üniversitesi iletişim fakültesinin desteği vardı.
Geçen sene Marsilya Meydanı’nda yapılan akşam seyirlikleri yerine benim izlediğim Cumartesi filmlerinin hemen hemen hepsi Reha Midilli Kültür Merkezi’nde yapıldı, böylece eskiden epey atıl duran kültür merkezini de deneyimleme şansım oldu. festivalde filmler başta birbirinden kopuk, başka coğrafyaların farklı hikayelerini anlatıyor gibiyse de ertesi gün konunun özüne maruz kaldım.
Pazar sabah savunma bakanlığının izniyle alınan, aslında halka açık bir müze olduğunu bile festivalde öğrendiğim Foça Denizciliği Tanıma Sevdirme ve Yaygınlaştırma Merkezi’nin salonundaki İtalya yapımı iki denizcilikle ilgili belgeselden sonra bahçede yapılan sözlü tarih üzerine söyleşiye katıldım. Söyleşiyi çarpıcı kılan akademisyen ve film yapımcıların sözel tarih üzerine söyleşisi kadar Foçalı balıkçıların varlığıydı. İkisi emekli, biri de balıkçılar kooperatifi başkanı Foça’nın denizcilikle ilişkisi üzerine konuşulurken Foça’nın 20. Yüzyıl belleği açıldı: mübadele sonrası Midilli’de denizcilik yapmış ailelerin kayıksız hayatta kalma mücadelesi, balığın ucuz olup İzmir’e ulaştırmanın güçlüğü, 50’lerden itibaren git gide kıyıların askeriye ve turizm tarafından balık avı için git gide daralması, 70’lerde Club Med’in varlığı sayesinde balıkçıların geçinebilmesi ve aralarında en azından birinin sigortalı ve emekli olabilmesi, 80’lerin başında sit olmaması için bir haftada yıkılan yüzlerce eski ev, trol avcılığı, turizmle fokların mağaralarına turistlerin girip rahatsız etmesi… ve günümüzde artan sorunlara karşı kıyı balıkçılarının denizin bekçisi konumuna gelmesi. Bunları Foçalılar biliyorlar, aralarında konuşuyorlardı ama biz öteki’nin farkına varması bir festivalde askeriyeye ait yarı kamusal bir alanın en azından bir saatliğine açık alana (bkz. Gökçe Sanul) dönüşmesiyle mümkün oldu, çünkü yaşam mücadelesi veren hemcinslerimle gündelik yaşamda tanışmamız ve bunları öğrenmem olası değildi. Çoğunluğun emekli olduğu seyirci grubunda tesadüfen orada olan festivaller bağlamında kent belleği inceleyen ben süreci öğrenip yeni bir Foçalı, fok balığı ve deniz kenti Foça hakkında farklı bir bakış açısı kazandım.
Ardından katıldığım arkeoloji gezisinde de aynı hissiyat içindeydim. Gündelik yaşamda deneyimlediğim bir Foça vardı, bir de arkeoloğun gösterdiği, anlattığı katmansal, antik dönemden Osmanlı’ya kültürlerin etkileşim içinde olduğu bir Foça vardı. Burada bilhassa nostaljiye mesafeli durup neydi o güzel günler yerine geçmişten bu yana göçlerin günümüzde de Pandemi öncesi turizmle hep bir bellek kopuklukları, geçişkenlik ve ürünün yayılması (seramik, mimari öğeler) görülüyor.
Foçalı artık eski evini yıkıp apartman yapmıyor, ağını yırtan foku hoş görüyor, ancak yine bir denize bağımlı ekonominin sonuçlarıyla yüzleşiyor. Dengesi bozulan doğada kıyıya aylardır mavi deniz anaları vuruyor, kitle turizmi emlak fiyatlarını zorlaştırıp elektrik ve su alt yapısını zorluyor. Kültürel miras sadece anıtsal mimari değil, geçmişten bugüne aktarılan sorunlar karşısında çözüm bulabilme bilgisi, iktidar ve yerliler arasındaki uyum ve gerilimler, içerme ve dışlamayı da gösteriyor.
0 notes
keremerdogan · 1 year
Text
3 Büyük Proje Yönetim Hatası: Neuschwanstein Şatosu
Tumblr media
Alp Dağları'nın eteklerinde yükselen Neuschwanstein Şatosu, Bavyera Kralı II. Ludwig'in hayal gücünün ve ihtişamın sembolüdür. 1869'da inşasına başlanan bu etkileyici yapı, kralın romantik bir sığınak ve Wagner operalarına saygı olarak tasarlanmıştır. Ancak, şatonun inşaatı, 3 proje yönetim hatası nedeniyle tamamlanamamıştır. Kralın vizyonları sadece büyük değildi, aynı zamanda sürekli değişiyordu. Bu değişen vizyonlar, şatonun tamamlanmasının önündeki en büyük engellerden biri oldu. Özellikle mimari projelerde, önceden belirlenmiş bir plana ve vizyona sahip olmak, projenin zamanında ve bütçe dahilinde tamamlanmasını sağlar. Ancak, II. Ludwig'in sürekli değişen talepleri, inşaatın planlanandan daha uzun sürmesine ve maliyetlerin artmasına neden oldu. Bir projenin başarılı olması için sabit bir vizyonun ve bu vizyona sadık kalınmasının ne kadar önemli olduğu, bu şatonun hikayesiyle bir kez daha kanıtlandı. Bu yazımda, Neuschwanstein Şatosu'nun inşaatındaki hataları ve bu hataların nasıl önlenebileceğine dair yöntemleri ele alacağım. Özellikle "Proje Yönetimi Üçgeni" prensibinin projelerde nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceğini vurgulayacağım.
Fihrist
Yapılmaması gereken hatalar Bir örnek olay incelemesi Proje Yönetimi Üçgeni Sonuç Kişisel Görüşüm
Yapılmaması gereken hatalar
Proje Yönetim Hatası #1 Gerçekçi Olmayan Bütçeleme Kral Ludwig II., muhteşem bir şato hayalini mali durumuyla değil, hayal gücüyle yönlendirdi. Sonuç mu? Asla tamamen gerçekleştirilemeyecek kadar iddialı bir proje. Ders? Bütçenizin gerçekçi ve projenizi tamamlamak için yeterli kaynağınız olduğundan emin olun. Proje Yönetim Hatası #2 Zaman Yönetiminin Eksikliği Ludwig'in sürekli değişen ve genişleyen vizyonları, gecikmelere ve bitmek bilmeyen bir inşaat alanına yol açtı. Ders? Projeksiyon kapsamınızı tanımlayın ve belirlenmiş bir zaman çizelgesine bağlı kalın. Proje Yönetim Hatası #3 Risk Yönetiminin Eksikliği Ludwig II., yüksek finansal risklere girdi ve zamanının politik koşullarını göz ardı etti. Sonuç, tamamlanmamış bir şato ve iflas etmiş bir kraldı. Ders? Riskleri belirleyin ve bunları azaltmak için stratejiler geliştirin.
Bir örnek olay incelemesi
Bir yazılım şirketi, büyük bir e-ticaret platformu geliştirmeye karar verir. Proje başlangıcında belirlenen bütçe, süre ve özellikler oldukça iddialı olur. Proje, altı ay içinde tamamlanacak ve bütçe 1 milyon olarak belirlenir. Platformun sunduğu özellikler ise sektörde bir devrim yaratacak nitelikte olur. İlk iki ay sorunsuz bir şekilde ilerleyen proje, üçüncü ayda, potansiyel kullanıcılardan platforma eklenmesini istedikleri yeni özelliklerin talepleri şirkete ulaşır. Bu yeni özellikler, projenin belirlenen süre ve bütçe içinde tamamlanmasını zora sokar. "Proje Yönetimi Üçgeni" prensibini göz önünde bulundurarak, ekip ya ek özellikleri eklemek için süreyi uzatmalı ya da bazı özelliklerden feragat etmesi gerekir. Ekip, kullanıcı memnuniyetini ön planda tutarak bu yeni özellikleri eklemeye karar verir, fakat bu karar, projenin bütçesinin artmasına ve teslim tarihinin iki ay ertelenmesine sebep oldur. Sonuçta, platform başarılı bir şekilde piyasaya sürülür ve büyük bir kullanıcı kitlesi tarafından benimsenir. Ancak bu başarı, maliyet ve zaman açısından bazı ödünler verilerek elde edilir.
Proje Yönetimi Üçgeni
Tumblr media
Proje Yönetimi Üçgeni nedir? Proje Yönetimi Üçgeni, her proje yöneticisinin karşılaştığı temel üç sınırlamayı temsil eder: maliyet, süre ve kapsam. Bu üç unsur birbiriyle yakından ilişkilidir ve birinde yapılacak herhangi bir değişiklik diğerlerini doğrudan etkiler. - Maliyet: Bir projenin bütçesiyle ilgili olan maliyet, ne kadar kaynak ayrıldığını, bu kaynakların nasıl dağıtılacağını ve bu kaynakların nereden sağlanacağını içerir. - Süre: Proje süresi, projenin başlangıcından tamamlanmasına kadar geçen zamanı temsil eder. Genellikle belirli bir başlangıç ve bitiş tarihi üzerinden tanımlanır. - Kapsam: Kapsam, projenin neyi içereceği ve neyi içermeyeceği ile ilgili detayları belirtir. Kapsamın sınırları, proje sonucunda neyin elde edilmesi gerektiğini tanımlar. Bu üç unsurun dengede tutulması, projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasının anahtarıdır. Neuschwanstein Şatosu ve Proje Yönetimi Üçgeni Neuschwanstein Şatosu'nun inşası, Proje Yönetimi Üçgeni'nin nasıl dikkate alınması gerektiği konusunda mükemmel bir örnektir. - Maliyet: Neuschwanstein Şatosu'nun inşaatı için başlangıçta belirlenen bütçe, Kral II. Ludwig'in sürekli değişen ve genişleyen vizyonları nedeniyle defalarca aşıldı. Bu da projenin finansal sınırlamalarını zorladı. - Süre: Şatonun inşaat süresi de sürekli olarak uzatıldı. Aslında belirlenen sürede tamamlanması beklenen şato, Kralın değişen talepleri nedeniyle belirlenen sürenin çok üzerinde bir zamanda tamamlanamadı. - Kapsam: Kral II. Ludwig'in hayal gücü ve vizyonu, şatonun başlangıçta planlanandan çok daha büyük ve karmaşık hale gelmesine neden oldu. Bu, süre ve maliyet üzerinde doğrudan bir etkiye sahip oldu. Eğer Neuschwanstein Şatosu inşasında Proje Yönetimi Üçgeni prensipleri daha etkin bir şekilde kullanılsaydı, belki de şato daha hızlı ve daha düşük maliyetle tamamlanabilirdi. Ancak Kralın vizyonu ve istekleri, bu üçgenin dengesini bozdu ve sonuç olarak, muhteşem bir yapı tam anlamıyla tamamlanamadı.
Sonuç
II. de Ludwig modern proje yönetimini uygulamış olsaydı, Neuschwanstein Şatosu'nun inşasıyla ilgili sorunlar ve ekstra maliyetler daha etkin bir şekilde ele alınabilirdi. Bugün kullandığımız proje yönetimi yöntem ve araçları, maliyetlerin, son teslim tarihlerinin ve kaynakların daha verimli planlanmasını ve yönetilmesini kolaylaştırıyor. Bu yaklaşım, bir projenin daha sorunsuz ilerlemesini kolaylaştırabilir ve öngörülemeyen sorunlar daha hızlı çözülebilir. Bu durumda, belki de şato daha hızlı tamamlanır veya II. Ludwig'in hayalindeki daha çabuk tamamlanır veya daha büyük ve daha etkileyici hale gelirdi. Öte yandan, tamamen yeni bir tasarım ve vizyonun hayata geçirilmesi sürecinde, modern proje yönetimi yöntemlerinin de sınırlılıkları olabileceğini unutmamak gerekir. Sonuçta, iyi bir proje yönetimi başarının anahtarı olabileceği doğrudur. Belki de modern proje yönetimi, Neuschwanstein'ın bugün olduğundan farklı bir sonuca yol açabilirdi ya da tam tersi, Ludwig'in büyük vizyonunu farklı bir sonuca da yönlendirebilirdi.
Kişisel Görüşüm
II. Ludwig modern proje yönetimi yöntemlerini kullanabilseydi ne olurdu acaba? Beliki günümüzde daha büyük bir Neuschwanstein Şatosu olabilirdi! Yoksa karşımızda sadece Bavyera manzarasında başka bir enkaz mı bulurduk? Cevaplanması zor bir soru. Ancak kesin olan bir şey var: İyi proje yönetimi, başarı ile başarısızlık arasındaki fark olabilir. Malesef bunu öğrenemeyeceğiz.
Tumblr media
Neuschwanstein Şatosu. Şeffaf görünen bölümler, II. Ludwig zamanında tamamlanayan alanlar! Read the full article
0 notes
tatillazim · 1 year
Text
Edirne Gezilecek Yerler: Tarihi Bir Yolculuk
Tumblr media
Türkiye'nin batısında, tarihi ve kültürel zenginliklerle süslü bir şehir olan Edirne, ziyaretçilerine unutulmaz bir tarih yolculuğu sunuyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun eski başkentlerinden biri olan bu gizemli şehir, kendine özgü mimarisi, muhteşem camileri, köprüleri ve sarayları ile tarihseverlerin ve gezginlerin ilgisini çekiyor. Edirne'nin dar sokaklarında yürürken, geçmişin büyüsüne kapılacak ve adeta zamanın içinde yolculuk yapacaksınız. Şimdi sizleri, Edirne gezilecek yerler listesiyle baş başa bırakalım ve bu benzersiz şehrin tarihi dokusunu keşfe çıkalım.
İşte Edirne Gezilecek Yerler Listesi
Selimiye Camii: Mimar Sinan'ın Eşsiz Şaheseri Edirne gezilecek yerler serimizde büyülü bir tarih yolculuğuna çıkıyoruz ve ilk durağımız Edirne'nin gözbebeği, eşsiz bir mimari harikası olan Selimiye Camii! Osmanlı İmparatorluğu'nun ünlü mimarı Mimar Sinan tarafından inşa edilen bu muhteşem yapı, tarihi ve kültürel zenginliğiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. İşte, Selimiye Camii'ni keşfederken sizleri büyüleyecek detaylar! Mimar Sinan'ın Estetik Zaferi Selimiye Camii, Mimar Sinan'ın eşsiz yeteneğini ve estetik anlayışını yansıtan bir mükemmelliktir. Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. yüzyılda Edirne'nin merkezine kazandırdığı bu ihtişamlı yapı, Mimar Sinan'ın kariyerinin zirvesindeki başyapıtlarından biridir. Cami, her yönüyle uyum içinde olan bir mimari şaheser olarak dikkat çekiyor.
Tumblr media
edirne gezilecek yerler Unutulmaz Mimari Detaylar Selimiye Camii'nin mimari detayları, ziyaretçileri büyülemeye yetiyor. Kusursuz kubbeleri, muhteşem minareleri ve görkemli avlusuyla Selimiye, ziyaretçilere kendini hayran bırakıyor. İç mekanın süslemelerinde kullanılan hat sanatı ve çini işçilikleri, Osmanlı döneminin sanatını yansıtıyor. Caminin mimari planı ise o dönem için son derece ileri ve özgündü, bu nedenle de dünya mimarlık tarihinde örnek alınan nadide yapılar arasında yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun İhtişamı Selimiye Camii, Osmanlı İmparatorluğu'nun görkemini ve ihtişamını yansıtıyor. Yediğinci padişah olan II. Selim tarafından yaptırılan caminin adı, kendisinden gelmektedir. Bu nedenle cami, Osmanlı dönemindeki siyasi ve dini önemiyle de dikkat çekiyor. II. Selim, caminin inşası için Mimar Sinan'a büyük bir bütçe ve tam yetki vermiş ve sonuç olarak Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden birini ortaya çıkarmıştır. Bir Dünya Mirası: UNESCO Onayı Selimiye Camii'nin önemi sadece Türkiye sınırları içinde değil, dünya çapında da kabul görmüştür. UNESCO, 2011 yılında camiyi Dünya Mirası Listesi'ne dahil etmiştir. Bu onay, Selimiye Camii'nin tarihi ve kültürel değerini ve dünya mirasına katkısını bir kez daha kanıtlar niteliktedir. Edirne gezilecek yerler listesinde Selimiye Camii mutlaka olsun! Selimiye Camii'ni Ziyaret Etmek Selimiye Camii, Edirne'nin merkezinde yer alır ve şehirdeki diğer önemli turistik noktalara kolayca ulaşılabilir bir konumdadır. Camiyi ziyaret etmek için güzel bir günü seçebilir ve sessizliğin ve huzurun tadını bu eşsiz mekanda çıkarabilirsiniz. Selimiye Camii, Mimar Sinan'ın eşsiz vizyonunun ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamının bir simgesidir. İç ve dış mekanlardaki estetik detaylar ve tarihi önemi, Selimiye Camii'ni dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerin ilgisini çeken bir yapı haline getirir. Edirne gezinizde bu muazzam eseri keşfetmek, sadece bir gezi değil, aynı zamanda tarihle iç içe bir yolculuk yapmak demektir. Unutulmaz anılar biriktireceğiniz Selimiye Camii, herkesin hayatında mutlaka görülmesi gereken eşsiz bir şaheserdir. Edirne Sarayı ve Osmanlı İhtişamı Edirne gezilecek yerler listemizdeki ikinci yerde tarihin büyülü atmosferine tanıklık etmek için Edirne Sarayı'nın kapılarından içeri adım atıyoruz. Osmanlı İmparatorluğu'nun 15. yüzyılda başkentlik yaptığı bu ihtişamlı şehirde yer alan Edirne Sarayı, Osmanlı mimarisinin en görkemli eserlerinden biridir. Bu muhteşem yapı, ziyaretçilere tarih kokan bir yolculuk vadediyor ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamını tüm görkemiyle yansıtıyor. Bir İmparatorluk Başkentinin İhtişamı: Edirne Sarayı Edirne Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu'nun II. Murad döneminde inşa edilmiştir. Saray, o dönemdeki Osmanlı başkenti Edirne'de hükümetin merkezi olarak kullanılmıştır. Osmanlı padişahlarının taht merasimlerinin ve resmi törenlerinin gerçekleştiği bu görkemli yapı, imparatorluğun ihtişamını yansıtmak üzere özenle tasarlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun Eşsiz Mimarisi Edirne Sarayı'nın mimarisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun estetik anlayışının ve sanatsal zevkinin mükemmel bir örneğini sunar. Yapı, klasik Osmanlı mimarisinin izlerini taşırken, aynı zamanda Batı ve Doğu kültürlerinden etkilenerek özgün bir tarz sergilemektedir. Sarayın avlusu, çeşmeleri, minyatür bahçeleri ve süslemeleri, Osmanlı döneminin zengin sanat ve mimari mirasını yansıtır. Taht Odası ve Harem Dairesi Edirne gezilecek yerler arasında yer alan Edirne Sarayı, padişahın özel yaşamını ve devlet işlerini bir arada barındıran bir yapıya sahiptir. Sarayın en önemli bölümlerinden biri olan Taht Odası, padişahların taht merasimlerinin gerçekleştiği kutsal bir mekandır. Taht Odası'ndaki zengin süslemeler ve değerli taşlar, ziyaretçilere Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamını hayal etme fırsatı verir. Diğer yandan Harem Dairesi, sarayın en gizli ve özel mekanlarından biridir. Padişahın eşleri, anneleri, kızları ve diğer kadın üyelerin yaşadığı bu alan, sarayın ailevi ve özel hayatına ışık tutar. Zengin süslemeleri ve iç mekan tasarımı, ziyaretçilere Osmanlı saray yaşantısının mistik atmosferini yaşatır. Bir Zamanların İhtişamı Bugün: Edirne Sarayı'nı Ziyaret Edirne Sarayı, günümüzde bir müze olarak hizmet vermektedir ve ziyaretçilere kapılarını açmaktadır. Sarayın muhteşem avlusunda dolaşmak, tarih kokan koridorlarda adım atmak ve tarihi eserleri yakından görmek, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar. Edirne Sarayı, tarih ve kültür tutkunları için mutlaka görülmesi gereken önemli bir turistik mekandır. Edirne Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamını günümüze taşıyan tarihi bir şaheserdir. Osmanlı mimarisinin ve sanatsal zevkinin harika bir örneği olan bu muhteşem yapı, ziyaretçilere tarih ve kültür dolu bir yolculuk vadediyor. Edirne gezinizde Edirne Sarayı'nı ziyaret ederek Osmanlı İmparatorluğu'nun büyüleyici atmosferine tanıklık edebilir ve geçmişin gizemli dünyasında unutulmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz. Tarihi Tahtakale Köprüsü ve Tunca Nehri Manzarası Edirne Gezilecek Yerler serimizde bir sonra ki durağımızda tarih ve doğanın muhteşem uyumunu keşfetmek için Edirne'nin en güzel köprülerinden biri olan Tarihi Tahtakale Köprüsü'ne ve Tunca Nehri'nin büyüleyici manzarasına yolculuk yapıyoruz. Bu eşsiz doğal güzellik ve tarihî zenginlikler, Edirne'nin huzurlu atmosferini ve tarih kokan dokusunu ziyaretçilere sonuna kadar hissettiriyor.
Tumblr media
edirne de gezilecek yerler Tarihi Tahtakale Köprüsü'nün Eşsiz Mimarisi Tarihi Tahtakale Köprüsü, Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. yüzyılda inşa edilmiş önemli eserlerinden biridir. Tunca Nehri üzerine kurulan bu muhteşem köprü, ihtişamlı kemerleri ve zarif tasarımıyla görenleri kendine hayran bırakır. Köprü, Edirne'nin tarihi kimliğini yansıtan ve hala ayakta kalan önemli yapılarından biridir. Ziyaretçiler, Tahtakale Köprüsü'nün tarihî dokusunda keyifli bir yolculuğa çıkarak zamanın izlerini takip edebilir. Tunca Nehri: Huzur ve Doğanın Sessizliği Tunca Nehri, Edirne'nin güzelliklerini süsleyen doğal bir hazinedir. Nehir, şehri ikiye bölen ve tarihi mekanlarla çevrili huzur dolu bir su yoludur. Nehrin kenarlarında yürümek, suyun sakin akışını izlemek ve kuş sesleri eşliğinde doğanın tadını çıkarmak, Edirne gezisinin en unutulmaz deneyimlerinden biridir. Ayrıca nehir kenarında piknik yapmak veya teknelerle nehirde keyifli bir gezi yapmak da ziyaretçilere eşsiz bir etkinlik sunar. Tarihi Bir Yolculuk: Nehir ve Köprü Edirne gezilecek yerler arasında bulunan Tarihi Tahtakale Köprüsü, Tunca Nehri'nin üzerinde görkemli bir şekilde yükselir ve ziyaretçilere muhteşem bir manzara sunar. Köprüden geçerken, Nehir'in sakin akışını ve etrafındaki tarihi yapıları gözlemlemek, bir zaman tünelinde adeta yolculuk yapmak gibidir. Nehirde yansıyan tarihî yapılar ve köprü, görsel bir şölen oluşturur ve ziyaretçilere tarihle doğanın birleşimini hissettirir. Fotoğraf Tutkunlarının Vazgeçilmezi Tarihi Tahtakale Köprüsü ve Tunca Nehri manzarası, fotoğrafçıların da gözdesidir. Eşsiz doğal ve tarihî güzellikleri bir arada sunan bu noktada, muhteşem kareler yakalamak mümkündür. Gün doğumu veya gün batımında, güneşin nehir üzerindeki yansıması ve köprüdeki kemerlerin silueti, unutulmaz anılar biriktireceğiniz fotoğraflara dönüşür. Tarihi Tahtakale Köprüsü ve Tunca Nehri Manzarası, Edirne'nin tarihî ve doğal güzelliklerini birleştiren eşsiz bir duraktır. Köprünün tarihî dokusu ve nehrin huzur dolu akışı, ziyaretçilere Edirne'nin benzersiz atmosferini yaşatır. Fotoğraf tutkunları için de vazgeçilmez bir nokta olan bu güzellikler, unutulmaz anılar biriktireceğiniz özel bir keşif alanı sunar. Edirne gezinizde Tahtakale Köprüsü ve Tunca Nehri'ni ziyaret etmek, doğanın ve tarihin büyüleyici dansına tanıklık etmek demektir. Eski Cami: Tarihi ve Sanatsal Bir İnci Edirne gezilecek yerler serimizin bir diğer muhteşem durağı olan Eski Cami, şehrin kalbinde yükselen tarihi ve sanatsal bir inci niteliğindedir. Osmanlı İmparatorluğu'nun izlerini taşıyan bu eşsiz yapı, Edirne'nin tarihî zenginliğini yansıtan önemli bir tarihi mekandır. Eski Cami, mimari güzellikleri ve sanatsal süslemeleriyle tarihseverler ve sanat tutkunları için büyüleyici bir keşif noktasıdır. Tarihi Bir Miras: Eski Cami'nin Kökeni Eski Cami, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk dönemlerinde, 1403 yılında Hacı Bayram-ı Veli tarafından yaptırılmıştır. Dönemin ünlü mimarı Alaeddin Ali alışılmışın dışında bir planla bu camiyi tasarlamıştır. Eski Cami, Osmanlı mimarisinde yeni bir dönemin başlangıcını simgelemektedir ve Edirne'de dini ve sosyal hayatın merkezi olarak önemli bir rol üstlenmiştir. Estetik Bir Başyapıt: Eski Cami'nin Mimarisi Eski Cami, Osmanlı mimarisinin zarafetini ve estetik zenginliğini yansıtan bir başyapıttır. Kare planlı ana yapı, muhteşem kubbesi ve etkileyici minaresiyle göz kamaştırır. Caminin iç mekanındaki taş işçiliği ve süslemeler, dönemin sanatsal değerlerini yansıtarak ziyaretçilere görsel bir şölen sunar. Ayrıca Eski Cami'nin avlusunda yer alan şadırvan, Osmanlı mimarisinin önemli bir parçasıdır ve sanatseverlerin dikkatini çeker. Sanatsal İncelikler: Hat ve Tezhip Süslemeleri Eski Cami, döneminin ünlü hat ve tezhip sanatçıları tarafından süslenmiştir. Duvarlardaki hat yazıları, Allah ve peygamber sevgisini ifade eden şiirler ve ayetlerle bezenmiştir. Ayrıca mihrap ve minber gibi dini unsurlar, o dönemin hat ve tezhip sanatının zirvesini yansıtır. Caminin iç mekanındaki süslemeler, ziyaretçilere sanatın estetik inceliklerini gözler önüne serer. Edirne gezilecek yerler arasında mutlaka ziyaret edilmesi gerekmektedir. Tarihi ve Sosyal Öneme Sahip Eski Cami, Osmanlı İmparatorluğu döneminde sadece dini bir yapı olarak değil, aynı zamanda sosyal hayatın merkezi olarak da kullanılmıştır. Cemaat ve halkın toplandığı bu mekanda dinî merasimler düzenlenir ve önemli sosyal etkinlikler gerçekleştirilirdi. Bu nedenle Eski Cami, Edirne'nin sosyal dokusunu yansıtan önemli bir tarihî miras olarak günümüze ulaşmıştır. Eski Cami'yi Keşfetmek Eski Cami, Edirne merkez gezilecek yerler arasında yer alır ve şehirdeki diğer turistik mekanlara kolayca ulaşılabilir bir konumdadır. Ziyaretçiler, caminin etkileyici mimari detaylarını ve sanatsal süslemelerini yakından görmek için iç mekanı keşfe çıkabilirler. Ayrıca caminin avlusunda bir süre dinlenerek, tarihî atmosferin keyfini çıkarabilir ve huzurlu bir mola verebilirler. Eski Cami, Edirne'nin tarihi ve sanatsal mirasını yansıtan önemli bir yapıdır. Osmanlı İmparatorluğu'nun izlerini taşıyan bu cami, mimari güzellikleri ve sanatsal süslemeleriyle ziyaretçilerini büyüler. Eski Cami, Edirne gezinizde tarih ve sanat dolu bir yolculuğa çıkmanızı sağlayacak ve unutulmaz anılar biriktireceğiniz özel bir mekandır. Şehri ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken bu tarihî ve sanatsal inci, Edirne'nin zengin kültürel kimliğini keşfetmek isteyenler için vazgeçilmez bir duraktır. Edirne Müzeleri: Geçmişten Günümüze Eşsiz Bir Sergi Edirne gezilecek yerler serimizde tarih ve kültür dolu bir yolculuğa çıkıyoruz ve bu sefer rotamızı Edirne'nin zengin müze koleksiyonlarına çeviriyoruz. Edirne Müzeleri, geçmişten günümüze uzanan eşsiz bir sergi sunuyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun izlerini taşıyan, tarihi eserlerin ve sanatsal değerlerin sergilendiği bu müzeler, ziyaretçilerine Edirne'nin zengin kültürel mirasını tanıma fırsatı veriyor. Gelin, Edirne Müzeleri'ni keşfedelim ve geçmişle günümüz arasında unutulmaz bir yolculuğa çıkalım. Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, şehrin tarihî atmosferini en iyi yansıtan müzelerden biridir. Müze, Edirne'nin zengin arkeolojik ve etnografik mirasını sergileyen bir mekandır. Ziyaretçiler, antik dönemden kalma eserler, geleneksel el sanatları ve Osmanlı dönemine ait değerli eserlerle dolu bu müzede, tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarlar. Müzenin içinde yer alan eserler, Edirne'nin tarihî ve kültürel değerlerini günümüze taşıyan önemli izlerdir. Saray-ı Cedid Müzesi Saray-ı Cedid Müzesi, II. Mahmud tarafından 19. yüzyılda yapılan bir köşkün içerisinde yer alır. Köşk, Osmanlı döneminin göz alıcı mimarisini yansıtır ve Edirne'nin tarihî kimliğini yansıtan nadide yapılar arasında yer alır. Müze, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemine ait değerli eserlerin sergilendiği bir koleksiyona sahiptir. Ziyaretçiler, müzenin içinde Osmanlı padişahlarına ait eşyaları, tahtlar ve çeşitli tarihi eserleri görebilir, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine tanıklık edebilirler. Edirne Saat Kulesi ve Müzesi Edirne gezilecek yerler arasında olan Edirne Saat Kulesi, şehrin simgelerinden biridir ve 19. yüzyılda inşa edilmiştir. Saat kulesi, dönemin Osmanlı mimarisinin estetik özelliklerini taşırken, tarihi sembolik anlamını korumaktadır. Kule, günümüzde bir müze olarak da hizmet verir ve ziyaretçilere Edirne'nin tarihî saat mekanizmalarını ve saat yapımına dair bilgileri sunar. Ayrıca kule, şehrin eşsiz panoramik manzarasını gözlemleme noktası olarak da tercih edilir. Mimar Sinan Evi ve Müzesi Mimar Sinan, Osmanlı İmparatorluğu'nun ünlü mimarlarından biridir ve Edirne, onun en önemli eserlerinden bazılarına ev sahipliği yapar. Mimar Sinan Evi ve Müzesi, ünlü mimarın hayatı, eserleri ve mimari mirasına dair bilgileri sunan bir müzedir. Ziyaretçiler, Mimar Sinan'ın izlerini taşıyan bu müzede, onun eşsiz mimari anlayışını ve eserlerini yakından tanıma fırsatı bulurlar. Müze, mimari ve sanat tarihine ilgi duyanlar için önemli bir duraktır. Edirne Kalesi ve Müzesi Edirne Kalesi, şehrin tarihî ve savunma amaçlı yapılarından biridir. Kale, Osmanlı İmparatorluğu'nun döneminde stratejik öneme sahip bir yapı olarak kullanılmıştır. Günümüzde Edirne Kalesi, müze olarak hizmet verir ve ziyaretçilere tarihi savunma yapılarını ve kalede sergilenen tarihi eserleri sunar. Kaledeki müze, Edirne'nin tarihî geçmişine tanıklık edebileceğiniz önemli bir tarihi alanı gözler önüne serer. Edirne Müzeleri, şehrin zengin tarihî ve kültürel mirasını ziyaretçilere sunan önemli mekanlardır. Bu müzeler, Osmanlı İmparatorluğu'nun izlerini taşıyan eserlerle dolu olup, geçmişten günümüze uzanan eşsiz bir sergi sunarlar. Ziyaretçiler, Edirne Müzeleri'ni gezip görerek şehrin tarihî atmosferini ve zengin kültürel kimliğini keşfedebilirler. Edirne gezinizde bu müzeleri ziyaret ederek, tarihi ve sanatsal bir yolculuğa çıkabilir, geçmişle günümüz arasında unutulmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz. Edirne Gezilecek Yerler: Tarihi Bir Yolculuk makalemizin sonuna geldik! Edirne'nin tarih ve kültür dolu atmosferinde yaptığımız bu gezi umarız sizin için de keyifli ve bilgilendirici olmuştur. Edirne, Osmanlı İmparatorluğu'nun izlerini taşıyan tarihi yapıları, büyüleyici mimarisi ve zengin kültürel mirasıyla benzersiz bir şehirdir. Eski Cami, Selimiye Camii, Edirne Sarayı, Tarihi Tahtakale Köprüsü, Tunca Nehri ve diğer tarihi mekanlar, şehrin eşsiz güzelliklerini yansıtmaktadır. Edirne Müzeleri ise geçmişten günümüze uzanan eşsiz bir sergi sunarak ziyaretçilere tarih ve sanat dolu bir yolculuk vaat ediyor. Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Saray-ı Cedid Müzesi, Edirne Saat Kulesi ve Müzesi, Mimar Sinan Evi ve Müzesi, Edirne Kalesi ve Müzesi gibi mekanlar, şehrin tarihî ve kültürel mirasını en güzel şekilde sergiliyor. Eğer siz de Edirne'nin bu büyülü atmosferini keşfetmek ve tarihi bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, Edirne gezilecek yerler listemizi rehberiniz olarak kullanabilirsiniz. Unutulmaz anılar biriktireceğiniz bu güzelliklerle dolu şehri keşfetmeye hazır mısınız? Sitemizi takip ederek, dünya üzerindeki pek çok güzel destinasyonu keşfetmeye devam edebilirsiniz. Tatil planlarınız için ilham alabileceğiniz seyahat rehberlerimiz ve bilgi dolu makalelerimizle sizlere yardımcı olmaktan mutluluk duyuyoruz. Keyifli ve unutulmaz seyahatler dileriz! Read the full article
0 notes
nahtyolcusu · 2 years
Photo
Tumblr media
Akik plaka üstüne 4mm huş ağacından Altın varaklı Besmele i Şerif kesim #akik #doğaltaş #natural #basmalah #besmele #muslim #muhammedturhan #nahtyolcusu #kıltestere #vector #sanatatölyesi #kültürelmiras #hattat #twitter #instagram #instareels #instagood #new #reels #2023 #ottoman #manisa #like #instagram #elsanatları #wood #celebrity (Muhammed Turhan NAHT Sanatı Eserleri) https://www.instagram.com/p/CpzUcuiMpJD/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Photo
Tumblr media
İran Masalları - Hartwell James (kitap yorumu) Masal kitaplarını okumayı çok seviyorum 💜iran masalları es geçilmeyecek kadar güzel ve etkileyici 😍 yayınevi çevirisi beklediğimden daha başarılı👍anlaşılır ve akıcı bir üslubu var. Yaklaşık On dört masalın olduğu güzel bir kitap 📖 her biri ayrı ders veren, anlamlı ve maneviyatı yüksek masalları barındırıyor. İran kültürünü ve masallarını ayrı bir sevdim desem yeridir. Kısa zamanda okuyabileceğiniz bir kitap. Uzun uzun anlatmama gerek yok. Masal okumayı seven tüm okurlara tavsiye ediyorum 🌼📚🌄 #hartwelljames #iranmasalları #iranmasallari #kaprayayınları #kaprayayıncılık #kitap1sevda #edebiyakut #iran #iran🇮🇷 #heraybirmasalkitabı #kral #halk #masal #masallar #kültürelmiras #geçmiş #gelecek #prens #prenses #diyar #irankültürü #saray #yolculuk #klasikeserlerokuyoruz #masaldiyarı #masalseverler #kitap #kitapönerisi https://www.instagram.com/p/CpYY-RXtO2B/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
okusana-org · 1 month
Text
Pompei'de Tarihi Yapıyı Tahrip Eden İngiliz Turist: Kültürel Mirasın Korunması Krizi
Pompei'de Vestaller Evi'ni kazıyan İngiliz turiste karşı İtalya'nın sert önlemleri. Kültürel mirası koruma mücadelesi sürüyor. 🏛️ #PompeiVandalizm #KültürelMiras
2 notes · View notes
nukhetindunyasi · 2 years
Text
Tumblr media
Yeni Proje:
KÖKLER VE KANATLAR
🗝📜✒️
Bilirsiniz, insanların anıları küçücük bir kutuya sığar, belki geride birkaç tane ya da onlarca, yüzlerce fotoğraf kalır, belki de hiç.
🗝📜✒️
O kutu öylece bir kenarda kapalı durur yılların hikâyeleri ve unutulmayı istemeyen ruhuyla.
Kutuyu açmazsanız içindekiler küflü hatıralara dönüşüp unutulurlar.
Kutuyu açarsanız da hatıralar, hikâyeler, yani kökler yüzünüze patlar ve nefes alıp yaşamaya devam eder.
🗝📜✒️
Köklere nefes aldırmak için kutuyu açmak yetmez elbette.
Hikâyeleri ortaya çıkartmak, hatırlarınızı, varsa bildiklerinizi, araştırmalarınızı yazmak gerekir.
Çünkü zamanla tüm hatıralar bulanıklaşır ve kaybolmaya başlar.
🗝📜✒️
Köklere üfleyeceğiniz hayat nefesi onları evrenin bilgi bankasına götürürken size de özgürce uçmanız için kanatlar verecektir.
🗝📜✒️
Bu yeni projem kitap olur mu olmaz mı bilmiyorum. Önemli değil. Gücüm yettiğince yazmak istediklerimi yazıp bir kenara koyacağım.
Yayınlanmasa bile bir gün birileri keşfeder.
KÖKLER VE KANATLAR projesi beni özgürlüğüme uçuracak.
🗝📜✒️
#kökler #kanatlar #yazar #kitap #kültürelmiras
0 notes
tripuck · 2 months
Link
0 notes
dokmimarlik · 1 year
Text
Solomon R. Guggenheim Müzesi: Modern İhtişam
Tumblr media
Solomon R. Guggenheim Müzesi, New York'un ünlü Manhattan bölgesinde bulunan eşsiz bir mimari yapıdır. Dünyaca ünlü mimar Frank Lloyd Wright tarafından 1956 yılında tasarlanan bu müze, ikonik mimarisi ve modern ve çağdaş sanat eserlerinin sergilendiği etkileyici bir yapı olmasıyla tanınmaktadır. Müzenin mimarisi, hem içerideki sanat eserlerini hem de büyüleyici güzelliğini ortaya çıkarmaktadır. Gelin hep beraber bu muhteşem yapıyı inceleyelim...
Tumblr media
Solomon R. Guggenheim Müzesi / Dök Mimarlık
Mimari Tasarım ve Detaylar
Solomon R. Guggenheim Müzesi, Wright'ın kendine has organik mimari dilinin bir simgesi olarak tasarlanmıştır. Müzenin dış cephesi beyaz renkteki beton ve cam malzemelerden oluşturulmuştur. Oluşturulan minimal tasarım dili, müzenin modern ve çağdaş sanat eserlerine ev sahipliği yapması amacını yapının cephesine taşımış ve yapının kendisinin de bir çağdaş sanat eseri olmasına imkan sunmuştur. Yapının en belirgin özelliği, katlarının dairesel bir plan anlayışıyla çözümlenmiş olmasıdır. Dış cephede elde edilen en dikkat çekici detaysa, iç mekanda binayı tamamen saran ve cepheyi oluşturan spiral biçiminde kurgulanmış rampadır. Oluşturulan bu dairesel plan, müze içinde katlar arasında kurgulanan sergi alanlarının birbirine açık ve cesurca bağlanmasını ve ziyaretçilerinin sergiler arasında kolaylıkla dolaşabilmesini sağlamak amacıyla bu yapı için özel olarak planlanmıştır. Müzenin göze çarpan silueti, New York'un ünlü manzarasına kendine özgü bir katkı yapar. Yapının İç Mekanları Yapının iç mekanıysa kapalı bir açık bir avlu formunda geliştirilmiştir. Yapının ziyaretçileri, spiral biçiminde yukarı katlara uzanan ana rampayı takip ederek sergiler arasından yukarı katlara ilerler ve ilerlemeleriyle sergi alanlarını eş zamanlı olarak ziyaret edebilirler. İç mekanda avlu kapatan tavan, büyük bir kubbeyi andıracak biçimde tasarlanmıştır ve dış ortamdaki doğal ışığın avlu aracılığıyla içeriye alınmasına olanak sağlar. Guggenheim Müzesi'nin İnşa Malzemeleri Müzenin inşasında kullanılan malzemeler arasında beton, çelik ve cam önemli bir rol oynamaktadır. Wright, dairesel yapıyı beton ve çelik bir iskelet üzerine inşa etmiştir. Cam ise müzenin dış cephesinde kullanılarak iç mekanın güneş ışığıyla aydınlatılmasını sağlamıştır. Müzenin iç mekanında ise merdivenler, rampalar ve galeriler gibi çeşitli öğeler bulunmaktadır ve bu ögeler de brüt beton ve çelik destekler kullanılarak mümkün kılınabilmiştir.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Mimarlıkta Radikal Bir Yaklaşım Guggenheim Müzesi, mimarlık dünyasında radikal bir yaklaşım olarak kabul edilir. Wright'ın dairesel tasarımı, geleneksel müze yapılarından ayrılarak ziyaretçilere farklı bir deneyim sunar. Müzenin iç mekanı, lineer bir sergi alanından ziyade bir spirale benzer bir şekildedir. Bu tasarım, ziyaretçilerin sanat eserlerini farklı bir şekilde deneyimlemelerini sağlamakta ve yapının kendisi bir enstalasyon alanına dönüşmektedir. Müzenin Restorasyon ve Genişlemeleri Solomon R. Guggenheim Müzesi, tarihi boyunca bir dizi restorasyon ve genişleme projesi geçirmiştir. Bu projeler, müzenin korunmasını sağlamak, yeni sergi alanları oluşturmak ve ziyaretçilere daha iyi bir deneyim sunmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Solomon R. Guggenheim Müzesi'nin restorasyon ve genişleme projelerinden bazıları şunlardır: 1990 Restorasyonu Solomon R. Guggenheim Müzesi, 1990'larda kapsamlı bir restorasyon projesi geçirdi. Bu restorasyon çalışması, müzenin orijinal Frank Lloyd Wright tasarımının korunması amacıyla gerçekleştirildi. Restorasyon sürecinde, müzenin dış cephesi, iç mekanı ve yapısal unsurları restore edildi. Ayrıca, yapıya eklenen sonradan yapılmış bölümler kaldırılarak, müzenin orijinal tasarımına uyum sağlandı. Bu restorasyon projesi, müzenin tarihi değerini korurken, modern ihtiyaçlara da cevap verecek şekilde güncellenmesini sağladı. Sackler Merkezi Solomon R. Guggenheim Müzesi'nin genişlemelerinden biri olan Sackler Merkezi, 1992 yılında ek bir bina olarak inşa edildi. Bu ek bina, müzenin sergi alanlarını genişletmek ve daha fazla eseri sergileme imkanı sağlamak amacıyla tasarlandı. Sackler Merkezi, Solomon R. Guggenheim Müzesi'nin yanında yer alan bir yapıdır ve modern mimarisiyle dikkat çekmektedir. Bu genişleme projesi, müzenin koleksiyonunu ve sergi alanlarını zenginleştirerek, ziyaretçilere daha fazla sanat eseriyle buluşma fırsatı sunmaktadır. Müze Koleksiyonu ve Sergiler Guggenheim Müzesi, restorasyon ve genişlemelerle sadece fiziksel olarak büyümemiş, aynı zamanda sanat koleksiyonunu da genişletmiştir. Müzenin koleksiyonu, modern ve çağdaş sanatın önemli eserlerini içerir ve dünyanın dört bir yanından sanatçıların eserlerini barındırır. Müze, düzenli olarak özel sergiler ve etkinlikler düzenleyerek sanatseverlere farklı sanat akımlarını ve sanatçıları tanıtma fırsatı sunar. Diğer Genişlemeler Solomon R. Guggenheim Müzesi, zaman içinde başka genişleme projeleri de gerçekleştirmiştir. Örneğin, 2001 yılında müzenin sergi alanlarını genişletmek için bir başka bina olan Gwathmey Siegel & Associates Architects tarafından tasarlanan Peter B. Lewis Binası eklendi. Bu bina, modern sanat eserlerinin sergilenmesi için özel olarak tasarlanmıştır. Ayrıca, müze çevresindeki açık alanlar da düzenlenerek, ziyaretçilere açık hava etkinlikleri için daha fazla imkan sunulmuştur.
Tarihçe ve Kuruluş
Müzenin Kuruluş Amacı ve Tarihi Solomon R. Guggenheim Müzesi, 1937 yılında Amerikalı sanat koleksiyoncusu ve iş adamı Solomon R. Guggenheim tarafından kurulmuştur. Guggenheim, modern sanatı desteklemek ve sergilemek amacıyla kendine ait bir müze oluşturmak istemiştir. Vakfın amacı, modern ve çağdaş sanatın tanıtılması ve yaygınlaştırılmasıdır. Müze, koleksiyonunda 20. yüzyılın önde gelen sanatçılarının eserlerini barındırır ve dünya çapında büyük bir etkiye sahiptir. Müzenin orijinal adı "Museum of Non-Objective Painting" (Nesnesiz Resim Müzesi) olarak belirlenmiştir fakat sonrasında müzeye Solomon R. Guggenheim'ın ismi atfedilmiştir.
Tumblr media Tumblr media
Müzenin Manhattan bölgesinde yer alması yapının turistler ve sanatseverlerin yoğun ilgi odağı haline gelmesine fırsat vermektedir. Bölge çapında önemli turistik mekanlara yakın bir konumda bulunması, ziyaretçilerin müzeyi keşfetmelerini ve yollarının müzeden geçmelerine fırsat tanır. Ayrıca yapının Central Park'a da yakın olması, ziyaretçilerin müze gezileri sırasında doğal güzelliklerin ve şehrin ortasında bulunan bu ünlü kent peyzajının tadını çıkarmalarına olanak sağlar.
Koleksiyon ve Sergiler
Müzenin Geniş Sanat Koleksiyonu Solomon R. Guggenheim Müzesi, modern ve çağdaş sanatın önde gelen eserlerine ev sahipliği yapmaktadır. Koleksiyon, 19. yüzyılın sonlarından günümüze kadar uzanan bir zaman dilimini kapsar ve resim, heykel, fotoğraf, video ve enstalasyon gibi farklı sanat biçimlerini içermektedir. Solomon R. Guggenheim Müzesi'ndeki Genel Sanat Eserleri Müze koleksiyonunda birçok ünlü sanatçının eserleri bulunmaktadır. Pablo Picasso, Wassily Kandinsky, Jackson Pollock, Mark Rothko ve Andy Warhol gibi isimlerin eserleri, müzenin en değerli parçaları arasında yer alır. Bu eserler, modern sanatın önemli dönemlerini ve akımlarını temsil eder. İçerisinde bulunan koleksiyonlar, ziyaretçileri hem görsel hem de zihinsel açıdan etkilemeyi amaçlamaktadır. Gelin müzedeki genel sanat eserlerine bir göz atalım. 1. Pablo Picasso - "Les Demoiselles d'Avignon" Picasso'nun en ünlü eserlerinden biri olan "Les Demoiselles d'Avignon", müzede önemli bir yer tutar. Bu tablo, kübizm akımının önemli bir örneğidir ve modern sanatın gelişiminde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Tumblr media
Les Demoiselles d'Avignon / Dök Mimarlık 2. Vincent van Gogh - "The Starry Night" "The Starry Night", van Gogh'un en ünlü eserlerinden biridir ve post-empresyonizm akımının bir simgesidir. Bu tabloyu gördüğünüzde, yıldızlarla dolu bir gece manzarası ve yoğun fırça darbeleriyle yaratılmış bir gökyüzü görürsünüz.
Tumblr media
The Starry Night / Dök Mimarlık 3. Wassily Kandinsky - "Composition VIII" Kandinsky'nin "Composition VIII" adlı eseri, soyut sanatın önemli bir örneğidir. Renklerin ve geometrik şekillerin güçlü bir şekilde kullanıldığı bu tablo, izleyicileri duygusal ve zihinsel olarak etkiler.
Tumblr media
Composition VIII / Dök Mimarlık 4. Jackson Pollock - "Number 1A, 1948" Pollock, soyut dışavurumculuk akımının önde gelen isimlerinden biridir ve "Number 1A, 1948" adlı eseriyle ünlüdür. Bu tablo, sıçramalar, damlalar ve serbest fırça darbeleriyle yaratılmış soyut bir kompozisyona sahiptir.
Tumblr media
Number 1A, 1948 / Dök Mimarlık 5. Andy Warhol - "Campbell's Soup Cans" Warhol, pop art hareketinin önde gelen isimlerinden biridir ve "Campbell's Soup Cans" adlı eseriyle tanınır. Bu seri, tüketim kültürünü eleştiren ve popülerlik ile sanat arasındaki ilişkiyi sorgulayan bir ifade biçimidir.
Tumblr media
Campbell's Soup Cans / Dök Mimarlık 6. Pablo Picasso - "Mavi Dönemi" Pablo Picasso'nun "Mavi Dönemi" dönemine ait eserleri, sanatçının erken dönemlerindeki yaratıcılığını yansıtır. Bu dönemde Picasso, mavi tonlarını yoğun bir şekilde kullanarak yoksulluk, acı ve yalnızlık gibi temaları işledi. Bu koleksiyon içindeki eserler, sanatçının bu dönemdeki derinliğini ve duygusal zenginliğini gösterir.
Tumblr media
Mavi Dönemi / Dök Mimarlık 7. Jackson Pollock - "Lavanta Tarlası" Jackson Pollock'un "Lavanta Tarlası" adlı soyut dışavurumcu eseri, sanatçının ünlü "damlama tekniği" ile yaptığı bir çalışmadır. Rastgele damlatılan boya damlaları, tuval üzerinde çığır açıcı bir etki yaratır ve izleyiciye hareket ve enerji hissi verir. Bu eser, soyut sanatın özgün bir örneğini sunar.
Tumblr media
Lavanta Tarlası / Dök Mimarlık 8. Mark Rothko - "Renk Alanları" Mark Rothko'nun soyut eserleri, büyük renk alanlarından oluşur ve izleyiciyi renklerin duygusal etkisiyle etkiler. Bu koleksiyondaki eserler, sadece renklerin ve formların gücüne odaklanır ve izleyicilerin derin bir düşünce ve his deneyimi yaşamasını sağlar.
Tumblr media
Renk Alanları / Dök Mimarlık Daimi Koleksiyon ve Sergi Alanları Guggenheim Müzesi, içerisinde yer alan daimi koleksiyonunun yanı sıra, belirli dönemlerde pek çok çeşit geçici sergi alanlarına da ev sahipliği yapmaktadır. Müzenin daimi koleksiyonu, müzenin ana sergi alanında sergilenen eserleri içerir ve ziyaretçilere müzenin kalıcı eserlerini keşfetme fırsatı sunar. Geçici sergi alanlarıysa ziyaretçilerin farklı dönemlerde farklı eserleri tanımalarına fırsat sağlar. Geçici Sergiler ve Etkinlikler Solomon R. Guggenheim Müzesinde sürekli olarak geçici süreli sergiler ve etkinlikler düzenlemektedir. Bu geçici sergiler, farklı sanatçıların eserleri ve farklı temalar üzerine tasarlandığı için müzenin ziyaretçilerine eşsiz deneyim sunmaktadır. Müze ayrıca sanatçı konuşmaları, atölyeler ve performanslar gibi çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır.
Müze Deneyimi ve Hizmetler
Sıradışı Bir Müze Deneyimi Solomon R. Guggenheim Müzesi ziyaretçileri rampalı yapının içinde dolaşırken rampalara konumlandırılmış sayısız sanat eserlerini farklı bir perspektiften keşfedebilirler. Müzenin iç mekanı, sergilenen eserlerle etkileşime geçmek için ideal bir ortam sunmaktadır. Eğitim ve Öğrenme Fırsatları: - Eğitim Atölyeleri: Guggenheim Müzesi, çocuklardan yetişkinlere kadar her yaş grubuna hitap eden eğitim atölyeleri düzenler. Bu atölyeler, katılımcılara sanat eserlerini daha yakından inceleme ve kendi sanat eserlerini yaratma fırsatı sunmaktadır. - Seminler ve Konferanslar: Sanat dünyasının önde gelen sanatçıları ve uzmanları, müzenin düzenlediği seminerlerde ve konferanslarda ziyaretçilere ilham verici sunumlar yapmaktadır. Bu etkinlikler, sanat tarihini, sanat akımlarını ve çağdaş sanatın güncel konularını derinlemesine incelemek için önemli bir fırsattır. - Sanatçı Konuşmaları: Özellikle geçici sergilerin tanıtıldığı dönemlerde, sanatçılar kendi eserlerini ve sanat anlayışlarını paylaşmak üzere müzeye davet edilir. Bu konuşmalar, ziyaretçilere sanatın yaratılma süreçlerini anlama ve sanatçıların düşünce dünyalarını keşfetme fırsatı sunmaktadır. - Rehberli Turlar: Müze, rehberli turlar düzenleyerek ziyaretçilere eserlerin arkasındaki hikayeleri ve önemli detayları anlatır. Bu turlar, sanat eserlerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur. - Eğitim Kaynakları: Müze, ziyaretçilere sergiler hakkında daha fazla bilgi edinmelerine yardımcı olmak için çevrimiçi ve basılı kaynaklar sunar. Bu kaynaklar, sergi katalogları, sanatçı biyografileri ve sanat eserleri hakkında derinlemesine bilgi içermektedir. Müze Mağazası ve Restoranı: - Müze Mağazası: Müze mağazası, sanatseverlere eşsiz hediyelik eşya ve sanat eserleri sunar. Burada, modern sanatla ilgili kitaplar, sanat posterleri, takılar, seramikler ve daha birçok ürün bulunmaktadır. Bu ürünler, ziyaretçilerin müze deneyimini eve götürmelerine olanak tanımaktadır. - Restoran: Müze restoranı, ziyaretçilere lezzetli yemeklerin tadını sanat eserleri arasında çıkarabilecekleri bir ortam yaratır. Öğle yemeği veya akşam yemeği sırasında, ziyaretçiler modern Amerikan mutfağından lezzetlerin keyfini çıkarabilirler. Restoran aynı zamanda müzenin çatısında yer aldığı için, New York'un manzarasını seyretmek için harika bir konum sunmaktadır.
Guggenheim Müzesi'nin Küresel Rolü ve Vizyonu
Guggenheim Müzesi, sanatın küresel bir platformda paylaşılmasına olanak sağlayarak küresel bir rol üstlenmektedir. Guggenheim Müzesi, modern ve çağdaş sanata odaklanan dünyaca ünlü bir müzedir. Sergilediği eserler, sanatın evrimine katkıda bulunmuş ve sanatseverlerin gözünde önemli bir yere sahip olmuştur. Fakat Guggenheim Müzesi, sadece bir müze olmanın ötesine geçerek küresel bir rol üstlenmiş ve sanata dair vizyonunu genişletmiştir. - Uluslararası İşbirliği: Guggenheim Müzesi, dünya genelindeki diğer prestijli müze ve sanat kurumları ile işbirliği yaparak küresel bir sanat ağı oluşturmuştur. Bu işbirlikleri, özel sergilerin düzenlenmesi, sanat eserlerinin değiş tokuşu ve sanatçıların uluslararası platformda tanıtılması gibi alanlarda gerçekleşebilir. Bu, farklı kültürlerin ve sanat anlayışlarının birbirine yaklaşmasını sağlar. - Uluslararası Sergiler: Guggenheim Müzesi, dünya genelinde gezici sergiler düzenleyerek kendi koleksiyonunu uluslararası seviyede tanıtır. Bu sergiler, sanatın sınırlarını aşan önemli eserleri ve sanatçıları tanıtmak için kullanılır. Aynı zamanda bu sergiler, farklı ülkelerdeki sanatseverlere Guggenheim deneyimini sunar. - Sanatın Küresel Dilini Teşvik: Guggenheim Müzesi, sanatın evrensel bir dil olduğuna inanır. Sanat, kültürel farklılıkları aşabilir ve insanları bir araya getirebilir. Bu nedenle müze, sanatın küresel bir dilini teşvik etmek ve sanatın toplumları birleştirici bir güç olarak kullanılmasını desteklemek için çeşitli programlar düzenler. - Eğitim ve Araştırma: Guggenheim Müzesi, sanatın anlaşılması ve değerlendirilmesi için uluslararası düzeyde eğitim ve araştırma faaliyetlerine önem verir. Sanat tarihçileri, küratörler ve sanatçılar için araştırma bursları sağlayarak sanatın daha derinlemesine incelenmesini teşvik eder. - Sanatın Sosyal Etkisi: Guggenheim Müzesi, sanatın sadece estetik bir deneyim olmanın ötesinde, toplumlar üzerindeki pozitif etkisini vurgular. Sanat, insanların düşünce dünyasını zenginleştirir, duygusal deneyimlerini artırır ve kültürel anlayışı derinleştirir. Bu nedenle müze, sanatın sosyal değişimdeki rolünü vurgulayan etkinlikler düzenler. Sanat Eğitimi ve Genç Sanatçılar İçin Programlar: - Genç Sanatçı Stajları: Guggenheim Müzesi, genç sanatçıların yeteneklerini geliştirmeleri için staj programları sunar. Bu programlar, sanat öğrencilerine ve yeni mezunlara müze ortamında deneyim kazanma fırsatı sunar. Stajyerler, müze koleksiyonuyla çalışabilir, sergi hazırlıklarına katılabilir ve deneyimli sanat profesyonelleriyle işbirliği yapabilir. - Sanat Atölyeleri ve Seminerler: Müze, sanat eğitimi alanında ilerlemek isteyenlere yönelik atölyeler ve seminerler düzenler. Bu etkinliklerde katılımcılar, farklı sanat teknikleri, tarihleri ve teorileri hakkında derinlemesine bilgi edinebilirler. - Genç Sanatçı Sergileri: Guggenheim Müzesi, genç ve yeni yetenekli sanatçılara sergilerine yer verme fırsatı sunar. Bu sergiler, genç sanatçıların eserlerini daha geniş bir izleyici kitlesiyle paylaşmalarını sağlar ve kariyerlerine başlamalarına yardımcı olur. - Sanat Eğitimi Bursları: Müze, öğrencilere ve genç sanatçılara yönelik burs programları oluşturur. Bu burslar, sanat eğitimi maliyetlerini hafifletmek ve yetenekli sanatçıların daha fazla öğrenme fırsatına erişmelerine yardımcı olur. Sürdürülebilirlik Çabaları: - Enerji Verimliliği: Guggenheim Müzesi, enerji verimliliği önlemleri alarak çevresel etkisini azaltır. - Atık Yönetimi: Müze, atık yönetimi konusunda sürdürülebilir uygulamaları benimser. Geri dönüşüme teşvik eder ve atık azaltma stratejilerini benimser. - Bilinçlendirme Programları: Guggenheim Müzesi, ziyaretçilerini çevre dostu davranışlar konusunda bilinçlendirmek için eğitim programları düzenler. Bu programlar, sürdürülebilirlik konusunda toplumsal farkındalığı artırmayı hedeflemektedir. - Yeşil Bina Uygulamaları: Müze binası, çevresel etkisini azaltmak için yeşil bina uygulamalarını benimsemektedir. Read the full article
0 notes
karsiyakablog · 7 months
Text
0 notes
keremerdogan · 1 year
Text
3 Büyük Proje Yönetim Hatası: Neuschwanstein Şatosu
Tumblr media
Alp Dağları'nın eteklerinde yükselen Neuschwanstein Şatosu, Bavyera Kralı II. Ludwig'in hayal gücünün ve ihtişamın sembolüdür. 1869'da inşasına başlanan bu etkileyici yapı, kralın romantik bir sığınak ve Wagner operalarına saygı olarak tasarlanmıştır. Ancak, şatonun inşaatı, 3 proje yönetim hatası nedeniyle tamamlanamamıştır. Kralın vizyonları sadece büyük değildi, aynı zamanda sürekli değişiyordu. Bu değişen vizyonlar, şatonun tamamlanmasının önündeki en büyük engellerden biri oldu. Özellikle mimari projelerde, önceden belirlenmiş bir plana ve vizyona sahip olmak, projenin zamanında ve bütçe dahilinde tamamlanmasını sağlar. Ancak, II. Ludwig'in sürekli değişen talepleri, inşaatın planlanandan daha uzun sürmesine ve maliyetlerin artmasına neden oldu. Bir projenin başarılı olması için sabit bir vizyonun ve bu vizyona sadık kalınmasının ne kadar önemli olduğu, bu şatonun hikayesiyle bir kez daha kanıtlandı. Bu yazımda, Neuschwanstein Şatosu'nun inşaatındaki hataları ve bu hataların nasıl önlenebileceğine dair yöntemleri ele alacağım. Özellikle "Proje Yönetimi Üçgeni" prensibinin projelerde nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceğini vurgulayacağım.
Fihrist
Yapılmaması gereken hatalar Bir örnek olay incelemesi Proje Yönetimi Üçgeni Kişisel Görüşüm
Yapılmaması gereken hatalar
Proje Yönetim Hatası #1 Gerçekçi Olmayan Bütçeleme Kral Ludwig II., muhteşem bir şato hayalini mali durumuyla değil, hayal gücüyle yönlendirdi. Sonuç mu? Asla tamamen gerçekleştirilemeyecek kadar iddialı bir proje. Ders? Bütçenizin gerçekçi ve projenizi tamamlamak için yeterli kaynağınız olduğundan emin olun. Proje Yönetim Hatası #2 Zaman Yönetiminin Eksikliği Ludwig'in sürekli değişen ve genişleyen vizyonları, gecikmelere ve bitmek bilmeyen bir inşaat alanına yol açtı. Ders? Projeksiyon kapsamınızı tanımlayın ve belirlenmiş bir zaman çizelgesine bağlı kalın. Proje Yönetim Hatası #3 Risk Yönetiminin Eksikliği Ludwig II., yüksek finansal risklere girdi ve zamanının politik koşullarını göz ardı etti. Sonuç, tamamlanmamış bir şato ve iflas etmiş bir kraldı. Ders? Riskleri belirleyin ve bunları azaltmak için stratejiler geliştirin.
Bir örnek olay incelemesi
Bir yazılım şirketi, büyük bir e-ticaret platformu geliştirmeye karar verir. Proje başlangıcında belirlenen bütçe, süre ve özellikler oldukça iddialı olur. Proje, altı ay içinde tamamlanacak ve bütçe 1 milyon olarak belirlenir. Platformun sunduğu özellikler ise sektörde bir devrim yaratacak nitelikte olur. İlk iki ay sorunsuz bir şekilde ilerleyen proje, üçüncü ayda, potansiyel kullanıcılardan platforma eklenmesini istedikleri yeni özelliklerin talepleri şirkete ulaşır. Bu yeni özellikler, projenin belirlenen süre ve bütçe içinde tamamlanmasını zorlaşır. "Proje Yönetimi Üçgeni" prensibini göz önünde bulundurarak, ekip ya ek özellikleri eklemek için süreyi uzatmalı ya da bazı özelliklerden feragat etmesi gerekir. Ekip, kullanıcı memnuniyetini ön planda tutarak bu yeni özellikleri eklemeye karar verir, fakat bu karar, projenin bütçesinin artmasına ve teslim tarihinin iki ay ertelenmesine sebep oldur. Sonuçta, platform başarılı bir şekilde piyasaya sürülür ve büyük bir kullanıcı kitlesi tarafından benimsenir. Ancak bu başarı, maliyet ve zaman açısından bazı ödünler verilerek elde edilir.
Proje Yönetimi Üçgeni
Tumblr media
Proje Yönetimi Üçgeni nedir? Proje Yönetimi Üçgeni, her proje yöneticisinin karşılaştığı temel üç sınırlamayı temsil eder: maliyet, süre ve kapsam. Bu üç unsur birbiriyle yakından ilişkilidir ve birinde yapılacak herhangi bir değişiklik diğerlerini doğrudan etkiler. - Maliyet: Bir projenin bütçesiyle ilgili olan maliyet, ne kadar kaynak ayrıldığını, bu kaynakların nasıl dağıtılacağını ve bu kaynakların nereden sağlanacağını içerir. - Süre: Proje süresi, projenin başlangıc��ndan tamamlanmasına kadar geçen zamanı temsil eder. Genellikle belirli bir başlangıç ve bitiş tarihi üzerinden tanımlanır. - Kapsam: Kapsam, projenin neyi içereceği ve neyi içermeyeceği ile ilgili detayları belirtir. Kapsamın sınırları, proje sonucunda neyin elde edilmesi gerektiğini tanımlar. Bu üç unsurun dengede tutulması, projenin başarılı bir şekilde tamamlanmasının anahtarıdır. Neuschwanstein Şatosu ve Proje Yönetimi Üçgeni Neuschwanstein Şatosu'nun inşası, Proje Yönetimi Üçgeni'nin nasıl dikkate alınması gerektiği konusunda mükemmel bir örnektir. - Maliyet: Neuschwanstein Şatosu'nun inşaatı için başlangıçta belirlenen bütçe, Kral II. Ludwig'in sürekli değişen ve genişleyen vizyonları nedeniyle defalarca aşıldı. Bu da projenin finansal sınırlamalarını zorladı. - Süre: Şatonun inşaat süresi de sürekli olarak uzatıldı. Aslında belirlenen sürede tamamlanması beklenen şato, Kralın değişen talepleri nedeniyle belirlenen sürenin çok üzerinde bir zamanda tamamlanabilirdi. - Kapsam: Kral II. Ludwig'in hayal gücü ve vizyonu, şatonun başlangıçta planlanandan çok daha büyük ve karmaşık hale gelmesine neden oldu. Bu, süre ve maliyet üzerinde doğrudan bir etkiye sahip oldu. Eğer Neuschwanstein Şatosu inşasında Proje Yönetimi Üçgeni prensipleri daha etkin bir şekilde kullanılsaydı, belki de şato daha hızlı ve daha düşük maliyetle tamamlanabilirdi. Ancak Kralın vizyonu ve istekleri, bu üçgenin dengesini bozdu ve sonuç olarak, muhteşem bir yapı tam anlamıyla tamamlanamadı.
Kişisel Görüşüm
Bazen II. Ludwig modern proje yönetimi yöntemlerini kullanabilseydi ne olurdu acaba? Bugün daha büyük bir Neuschwanstein Şatosu olur muydu? Yoksa sadece Bavyera manzarasında başka bir enkaz mı olurdu? Cevaplanması zor bir soru. Ancak kesin olan bir şey var: İyi proje yönetimi, başarı ile başarısızlık arasındaki fark olabilir. Ya da bu durumda bir masal kalesi ile yarım kalmış bir harabe arasındaki fark.
Tumblr media
Neuschwanstein Şatosu Read the full article
0 notes
2mi3museum · 3 years
Link
0 notes
nahtyolcusu · 2 years
Photo
Tumblr media
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler: Ey inananlar! Siz de onu övün, ona salat ve selam getirin. Azhap - 56 #nahtyolcusu #nahtsanatıeserleri #muhammedturhan #nahhat #hatsanatı #hediyelik #magnet #instagram #instareels #instagood #new #reels #kıltestere #manisayunusemre #kültürbakanlığı #somutolmayankültürelmiras #kültürelmiras #hatsanatı #ayasofya #kudüs #makkah #quran #ayatullah (Manisa) https://www.instagram.com/p/CmY_NmWs82i/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes