Tumgik
#taç çakrası
mistikyol · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
MOR GİYİNMENİN RUHSAL ETKİLERİ
1- Mor renk, yüksek bilinç seviyeleri ve ruhsal farkındalık ile ilişkilendirilir. Bu renk, meditasyon ve derin düşünme süreçlerini destekler.
2- Mor kıyafetler giymek, negatif etkilerden korunmanıza ve enerji alanınızın güçlü kalmasına yardımcı olur.
3- Stresli veya endişeli olduğunuzda mor renk giymek, sakinleşmenize ve ruhsal huzuru bulmanıza yardımcı olur.
4- Mor renk, yaratıcılığı ve hayal gücünü artırır. Mor kıyafetler giymek, sanatsal ve yaratıcı süreçlerinizi canlandırır ve size ilham verir.
5- Mor, duygusal ve ruhsal şifa ile ilişkilidir. Şifa sürecinde mor kıyafetler giymek iyileşme yolculuğunu destekler.
6- Mor kıyafetler giymek, ruhsal rehberler veya melekler ile olan bağlantınızı güçlendirir.
7- Mor renk giyinmek özgüveni yükseltir ve diğer insanları enerjinizle etkilemenize yardımcı olur.
8- Mor renk giyinmek bolluk ve zenginliği kendine çeker.
#mistikyol #mistikyolyoutube #mor #morrenk #moregiyinmek #morrenginspiritüelözellikleri #morunruhsaletkileri #taççakra #meditasyon #olumlama #kişiselgelişim #ruhsalgelişim #didemçiloğlu #cemçiloğlu
2 notes · View notes
ruhsalseyler · 6 hours
Text
0 notes
falcibaba · 2 years
Text
7. çakra Taç çakrası
7. çakra Taç çakrası
7. Çakrada gökyüzüne doğru uzanan sınırsız bir enerjinin varlığı söz konusudur. Beyaz, altın sarısı ve menekşe rengi, 7. Çakranın renkleridir. 7. çakra Özellikle Asya kültüründe ve Hint felsefesinde çakraların yeri de önemi de büyüktür. Çakraların insan vücudunda bulunan görünmeyen enerjilerin bağlantı noktaları olduğuna inanılır. Normalde insanların bu enerjiyi sezmesi mümkün değildir. Sadece özel durumlarda bu enerji hissedebilir. Ama bu işle profesyonel olarak ilgilenenler, her bir çakranın özelliğini, olumlamalamarını, nasıl tıkanıp, nasıl açıldığını iyi bilirler.
7.Çakra Nedir
7.Çakra’nın adı Taç çakrasıdır. Kafatasının en tepesinde yer alır. Bebeklerde kafanın yumuşak olan bir kısmı vardır. 7. Çakranın burada olduğuna inanılır. 7. Çakrada gökyüzüne doğru uzanan sınırsız bir enerjinin varlığı söz konusudur. Beyaz, altın sarısı ve menekşe rengi, 7. Çakranın renkleridir. Yüksek benlik, ruhsal olgunluk ve ebedi gerçek bu çakranın ilgilendiği şeylerdir. Hayatın amacını çözmek ve bu amaca uygun olarak yaşaman taç çakranın dengeli çalışmasını sağlar. Taç çakranın fazla çalışması durumunda kişinin dünyadan elini eteğini çektiği iddia edilir. Maddiyata aşırı düşkünlük, hayatın anlamsız gibi görülmesi, manviyatı reddetmek, dünya değerlerine daha çok önem vermek gibi kavramlar da taç çakrasının az çalışması ile ilgilidir.
Olumlamaları
- Maddeleri gereğinden fazla önemsemiyorum. - Maddeler geçici ve anlamsızdır, ben de bunu bilincindeyim - Yanıma sadece sevgiyi alıp bu dünyadan gideceğim. - Bu dünyada sevgi dışında hiçbir şeyim yok. - Ben ve dünyanın ötesinin sonu yok.
Tumblr media
7 çakra, Taç çakrası
7. çakra Taşları
- Kristal Kuvars - Ametist, - Moldavit, - Opal - Magnezit, - Beyaz Topaz.
7. çakra Nasıl Temizlenir
Başta da belirttiğimiz gibi 7. Çakra tamamen maneviyatla ilişkili bir çakradır. Ancak bu çakranın dengesiz çalışması, tıkanması gibi durumlar insanları olumsuz etkiler.
Tumblr media
7 çakra yeri Eğer bu çakra fazla çalışırsa kişi dünya işlerinden tamamen kopabilir ve tamamen maneviyata yönelebilir. Ya da eksik çalışması durumunda kişi tamamen maddiyata yönelebilir ve manevi şeylerden tamamen kopabilir. Bu durumun ortadan kalkması için 7. Çakranın dengelenmesi gerekir. Maddiyat ve maneviyatı dengelemek için üçüncü göz ve kök çakraları devreye girer. 3. Göz çakrasına bir el, kök çakrasına da bir el konulur. Göz çakrasının renginin mor, kök çakrasının da kırmızı olduğunu biliyorsunuz. Yani şu anda ellerinizin altında biri mor biri de kırmızı olmak üzere iki adet enerji topu bulunuyor. Şimdi iki kolunuzu da içi boş boru olarak hayal edin. Kafanızda sürekli enerjinin çok az olan çakradan az olana doğru kollarınız aracılığı ile aktığı olsun. O kadar kuvvetli bir enerji ki, bu enerjilerin yer değiştirdiğini hissedeceksiniz. Bu sırada içinizden maddiyat ve maneviyatınızın dengelendiğini de tekrar etmeyi unutmayın. İnsan ruhu ve bedeni için çakraların 21 gün boyunca dengelenmesi gerekir. Doğu tıbbı alimleri çakraların insan bedenine olan etkisinin hiç de azımsanmayacak kadar çok olduğunu söylüyor. Doğru beslenmek ve olumlu düşünmek de bu enerjinin bedendeki dengesini sağlıyor. Read the full article
0 notes
kozmodans · 5 years
Text
Kundalini Reiki Enerjisi Şifa Seansı
Tumblr media
Kundalini Reiki Enerjisi
Şu an mevcut olan şifa ve kendini geliştirme sistemleri içinde belki de en sade ve basit olanı Kundalini Reiki’dir.
Diğer Reiki sistemleri taç çakradan evrensel enerjiyi alarak kullanılırken, Kundalini Reiki’de Yerküre enerjisi kullanır. Alt çakaralarla bağlantı sorun ve rahatsızlıklarda çok etkili olmasına rağmen her türlü rahatsızlıklar için kullanılabilir. Fiziksel ve zihinsel rahatsızlıkların şifalandırılmasında kullanılabileceği gibi, olay ve durumların, karmik bağın şifalandırılmasında da kullanılması oldukça etkilidir.
Kundalini Reiki Nedir?
Kundalini ile vücudun belli şifa kanalları ve çakraları açılarak, evrensel enerjinin bir bölümü olan yerküre enerjisinin vücuda girişi kolaylaştırılır.
Kök çakrası, yani kuyruksokumu yakınında bulunan enerji merkezi, Kundalini enerjisinin vücuda giriş yeridir. Kundalini enerjisine ‘Kundalini Ateşi’ de denir. Bu enerji, kök çakradan girer, bütün vücudun ana enerji kanallarını, çakralarını dolaşır ve taç çakradan çıkar.
Bu enerji kanalı, kök çakradan başlayıp başın tepesindeki taç çakrada son
bulur. Kundalini’nin açılması demek, belli bir süre sonunda, çakraların ve enerji
kanallarının tam olarak temizlenmesi demektir.
Kundalini Reiki’yi dünyevi boyuta getiren, Ole Gabrielsen’dir. Bay Gabrielsen bir Meditasyon Üstadı olup çalışmaları bütün dünyada pek çok kişiye esin kaynağı olmuştur.
Kundalini Reiki, Mr. Gabrielsen’in Yükselmiş Üstatlardan Kuthumi ile uzun  saatler spritüel çalışmalarının ürünüdür.
Üstat Kuthumi, İkinci Işık temsilcilerinden olup Koot Hoomi ya da K.H. olarak da bilinir. Taç Çakrayla ve Sevgi, Bilgelik ve Anlayış Tapınağıyla bağlantılıdır.
Üstat Kuthumi içinde bulunduğumuz bu değişim zamanında dünyevi bilgiyi arayanların ve bu bilgi birikimini bütünün yararına kullanacak olanların yardımına gelir. Bu Üstat, enerjilerini, fiziksel beden ile zihni şifalandırmak ve entelektüel kibir eğilimini aşmakta kullanır.
Kundalini Reiki Nerelerde Kullanılabilir?
Yakından veya uzaktan şifa,
Karmik bağı şifalandırmak,
Durum / Nitelik şifalandırmak
Lütfen ayrıntılı bilgi almak veya şifa seansı için lütfen “Kundalini Reiki Enerjisi Şifa Seansı’’ sayfasını ziyaret ediniz.
1 note · View note
degisimbasladi · 7 years
Text
EGO’dan KALBE (3)
Pamele Kribbe aracılığı ile Jeshua Kanallığı
Çeviren: Irem Janssen
Yazının orijinalini bu bağlantıda bulabilirsiniz.
http://www.jeshua.net/
 “Eski” Sizi Serbest Bırakma 
Egodan kalp bazlı bilince olan yolculuğun aşamalarını tekrar hatırlatmak istiyoruz. 
1-      Egonun sunduklarından memnun ve mutlu olmama, yeni bir bilinç özlemi. Yani sonun başlangıcı.
2-      Egonun tutunduğu hisleri ve inançları fark etme ve bu inançları serbest bırakma. Yani sonun ortası.
3-      Ego bilincini tamamen bırakma, kozadan çıkıp kendi olma. Yani sonun sonu.
4-      Kalp gözünün açılması, özgürlük ve sevgi odaklı hareket etme, başkalarına yardım etme ve değişimi sağlama. 
Bu yazıda üçüncü aşamayı anlatacağız. Ancak bunu yapmadan önce, egodan kalp bilincine olan dönüşümün düz bir çizgide gerçekleşmeyebileceğini belirtmek istiyoruz. Zaman zaman, geçtiğinizi düşündüğünüz aşamalara tekrar dönebilirsiniz. Bunda endişelenecek bir şey yok, çünkü her geri dönüş, çok daha büyük bir ileri zıplamaya zemin oluşturur. Yani bu geri dönüşler size aslında zaman kazandırır. Ayrıca, her ruhun spritüal yolculuğu kendisine özeldir. Yani, bu bahsettiğimiz aşamaları, ego bilincinden kalp bilincine geçişteki dönüm noktaları olarak görebilirsiniz. Anlattığımız detaylar ise yalnızca zihninizin bu geçiş sürecini anlaması için kullandığımız araçlardır. 
Yaralarınızı gördükten ve bunları bir önceki yazıda anlattığımız gibi kabul edip iyileştirdikten sonra, enerjiniz değişir. Eski sizi geride bırakırsınız. Yepyeni bir var oluş ve kabulleniş enerjisine yer açarsınız. Bu bölümde, ego bilincinden çıktığınız zaman enerjinizde olacak değişikliklerden bahsedeceğiz. Ego bilincinden kalp bilincine geçmenizle beraber, dördüncü çakranız yani kalp çakranız, üçüncü çakranızdan yani solar plexustan önceliği alır. 
Çakralar sürekli dönen ve omurganız üzerinde yer alan enerji merkezleridir. Bu enerji merkezlerinin her biri belli bir temaya tekabül eder. Mesela spirituellik temasını taç çakranız temsil eder, komünikasyonu boğaz çakranız, duyguları naval (göbek) çakranız temsil eder. Çakralar bir ölçekte fiziksel dünyayı da temsil ederler, çünkü vücudunuzdaki belirli bölgelerle ilgilidirler. Görülemedikleri için, çakralar ilgili olarak fiziksel dünya ile ruhsal dünya arasında var olurlar diyebiliriz, bir anlamda bu iki dünya arasındaki boşluğu doldururlar. Çakralar, ruhunuzun fiziksel bedene giriş noktalarıdır. Bilinç, fiziksel bedene çakralar sayesinde sahip olur ve fiziksel dünyanızı çakralar aracılığıyla yaratır. 
Kalp çakrası göğsünüzün tam ortasında yer alır. Bu çakra, sevgi ve birlik enerjilerinin odağıdır. Kalp, birleştiren ve uyumlaştıran enerjileri taşır. Bu çakraya bir süreliğine odaklanırsanız, vücudunuzda sıcaklık ve sanki bir şeyler açılıyormuş gibi hissedersiniz. Eğer bunu yaparken hiçbir şey hissetmezseniz, bırakın ve başka bir zaman tekrar deneyin. 
Kalp çakrasının bir altındaki çakra solar plexustur ve göbek deliğinizin biraz üzerine denk gelir. Bu çakra, kişiyi ve kişinin arzularını temsil eder. Bu çakra, bilincinizin fiziksel realiteye odaklandığı enerji merkezidir. Dolayısıyla bu çakra yaratıcılığı, hırsı, istekleri, ihtirası, gücü ve fiziksel gerçekliği yönetir.
Ego ve arzular birbiriyle yakından ilişkilidir. Hem kendinizi hem de başkalarını gerçekliğinizde nasıl algıladığınız, arzularınıza ve ne isteklerinize bağlıdır. İstekleriniz genellikle korkularla iç içe geçmiştir. Çoğu zaman istediğiniz şeyler, içinde olduğunuz kıtlık bilinci sebebiyle ihtiyaç duyduğunuzu zannettiklerinizdir. Korkular isteklerinizi yönettiği için, solar plexusun enerjisi de ego tarafından yönetilir. 
İstediğiniz şeylerin gücüyle beraber, ego gerçekliğe baskı uygulamaya baslar. Gerçeklik, egonun sizin inanmanızı istediği şekli alana kadar bastırılmalıdır. Egonun, gerçekliğin nasıl çalıştığına dair bazı varsayımları vardır ve bunların hepsinin merkezinde korku yer alır. Ego, istek ve arzulara korku penceresinden baktığı için, size oldukça seçici bir gerçeklik sunacaktır. Ayrıca, fark ettiği her şeyi yargılayıp, sunduğu gerçekliğe uyduracaktır. Olanı olduğu gibi görme için alan açılmamıştır. Her şey kategorilere ayrılmış, doğru-yanlış veya iyi-kötü olarak etiketlenmiştir. 
Yaşama kalp gözüyle baktığınız zaman ise, değer biçmek için egonun kullandığı inançlar ve kategoriler yok olur. Artık güçlü kanaatleriniz yoktur. Daha çok bir gözlemciye dönüşmüşsünüzdür. Ahlaki yargıları ertelersiniz, çünkü resmin tamamını göremiyor olduğunuzu bilirsiniz. Yargılar daima kesin sonuçlar çıkartır, ancak kalp kesin sonuçlarla ilgilenmez. Kalp her zaman görünenin ötesine geçmek ister. Kalp kendini açar, keşfetmek ister, tekrar gözden geçirmeye ve affetmeye hazırdır.  
Ego merkezli bilincin içindeyseniz, solar plexusunuzdan birisi çekiyormuş gibi hissedersiniz. Eğer isterseniz, arzularınızın ve egonun solar plexus enerjisini nasıl kullandığının bu şekilde farkında olabilirsiniz. Güçlü arzular karşısında solar plexusunuzda bu çekilmeyi hissettiğiniz zaman, gerçekliğe kendi istekleriniz doğrultusunda şekil vermeye çalıştığınızı bilirsiniz. Yani isteklerinizi ve inançlarınızı, realitenin kabul etmesi için zorluyorsunuz demektir. 
Kalp bilincindeyseniz eğer, kendinizi akışa bırakırsınız, gerçekliği size sunulduğu şekliyle kabul edersiniz. Gerçekliğinizi bir şey olmaya zorlamazsınız. 
Eğer bir şeye erişmek için çok çabalıyor ancak bir türlü bunu başaramıyorsanız, lütfen enerjinizin hangi çakraya odaklandığına dikkat edin. Kalp çakranıza odaklanıp ona sorular da sorabilirsiniz. Mesela: “Bu istediğim şey neden olmuyor? Bu istediğim şeyin olması için neden bu kadar çok enerji sarf etmem gerekiyor?” 
Çoğu zaman, isteklerinizin peşinden koşmaya, kalbinize bunun sizin yaratıcılığınıza ve ruhsal gelişiminize katkısı olup olmadığını sormadan başlarsınız. Bazen de kalbinizin onayladığı isteklerinizin peşinden koşmanıza rağmen, bu istekle ilgili hiç gerçekçi olmayan beklentilere girmişsinizdir veya bu şeyin zamanlaması kalbinizin istediğinden farklıdır. Böyle durumlarda, isteklerinizin kronolojik sırasına odaklanmakta, kalbin istediği sıralamayı duymamaktasınızdır. 
Her şeyin doğal bir ritmi vardır ve bu ritim her zaman sizin isteklerinize uymayabilir. İsteklerinizin gerçekleşmesi enerjinizin değişmesini gerektirir. Ancak enerjinizin değişmesi sizin istediğinizden biraz daha uzun sürebilir. Aslında enerjinizin değişmesi, sizin değişiyor olduğunuzu gösterir. 
İsteklerinizi elde ettiğiniz zaman, artık siz olmazsınız. Siz, kendinizin genişlemiş, büyümüş, bilge, sevgiye yaklaşmış ve içsel gücünü arttırmış versiyonu olursunuz. Çünkü ruh yolculuğunuza yeni bir deneyim katmışsınızdır. İsteklerinizin gerçekliğe dönüşmesi için geçecek olan süre, sizin kendinizi değiştirip bir üst bilincin farkındalığına geçmeniz için gerekli olan süredir. Eğer isteklerinizin gerçek olmasını hızlandırmak istiyorsanız, gerçekliğe değil kendinize odaklanın. Kendinizi değiştirin, o zaman istekleriniz zaten gerçekleşecektir.
Hatta bazen, fiziksel olarak isteğinizi var etmek için, istediğiniz şeyi serbest bırakmanız gerekir. Bu kulağa bir ikilemmiş gibi gelebilir. Aslında söylemek istediğimiz şey, içinde bulunduğunuz şu andaki gerçekliği, yeni bir gerçekliğe geçmeden önce, tamamen kabul etmeniz gerektiğidir. Eğer tam şu anda içinde bulunduğunuz gerçekliği kabul etmiyor ve gergin bir şekilde isteklerinizin olmasını istiyorsanız, bir sonraki gerçekliğe geçemezsiniz. 
Eğer şu andaki gerçekliğinizi sevip kabul etmezseniz, hiçbir şey değişmeyecektir. Sevgi, aynı zamanda serbest bırakmak demektir. 
Şu anki gerçekliğinizi kendinizin yarattığını kabul edip kendi yarattığınızı sevmezseniz, kendinizi yadsımış ve reddetmiş olacağınız için, bu gerçeklik değişmeyecektir. Çünkü içinde olduğunuz gerçekliği yaratmış olan kendinize HAYIR diyorsunuz. Kendinizin istemediğiniz bu yönünü veya bu kısmını, kesmek ve atmak istiyorsunuz. 
Ancak kendinden nefret ederek, kendini seven bir gerçeklik yaratamazsınız. İstemediğiniz yönlerinizi keserek ve atarak, bir sonraki gerçekliğe tam ve bütün olarak varamazsınız. İradeniz burada işe yaramayacaktır. 
Yapmanız gereken, kalbinizle bağlantıya geçmektir. Anlayış ve kabulleniş, sevgi dolu bir realiteye geçmek için yapı taşları olacaktır. 
Gerçekliğe kalp gözüyle bakarsanız, gerçekliği serbest bırakırsınız. Onu değiştirmeye çalışmazsınız, sadece gözlemlersiniz. 
Kalp, var oluşunuzun temsilcisi olduğu zaman, solar plexus buna uyum gösterir. Ego elimine edilmiş olmaz, çünkü egonun rolü, istekleri fiziksel realitede var etmek için çok gereklidir. İsteklerin fiziksel realitede var olmasını kalp yönetmeye başladığı zaman, o zaman enerji çaba harcamadan akar. Baskı yapma veya zorlama yoktur. İşte o zaman eş zamanlılıklar devreye girer. İsteklerinizin hayata geçmesini sağlayan inanılmaz “tesadüfler” karşınıza çıkmaya başlar. Size koşulların oluşması sanki mucize gibi gelir. Ancak bu, kalpten yaratıldığı zaman gerçekliğin oluşma şeklidir. Çaba harcamadan yaratmak, kalpten yaratıyor olduğunuzu gösterir. 
Kalp Gözü ile Gerçekliğinizi Yaratmak 
Gerçek yaratıcılık, kararlılık ve güçlü bir irade değil, açık bir kalp gerektirir. Bilinmeyeni kabule açık olmak, yaratım için esastır. 
Yaratıcılık için anahtar, hiçbir şey yapmamaktır. Eylemi, düzeltmeyi ve değiştirmeyi bırakmaktır. Bilincinizin, var olanı ve yeni olanı almaya açmaktır. 
Bilmeye ihtiyaç duymadan, her şeye açık bir kalple bakarak yeni bir gerçeklik yaratabilirsiniz. 
Bu söylediklerimiz, kendi gerçekliğinizi kendinizin yaratmasıyla ilgili olarak yeni çağ öğretilerinin söylediklerine biraz ters düşebilir. Her an kendi gerçekliğinizi kendinizin yarattığı doğru bir bilgidir. Bilinciniz her daim yaratımdadır, siz bunun farkında olsanız da olmasanız da. Ancak gerçekliğinizi farkında olarak yaratmak istediğinizde, birçok öğretide de söylendiği gibi, kararlı olmanız veya eyleme geçmeniz değil, kalbinizi açmanız, yani alıcı konuma geçmeniz gerekir. 
Materyal dünyadaki değişimler; işinizdeki, evinizdeki ve ilişkilerinizdeki değişimler, sizin iç dünyanızdaki değişimin yansımalarıdır. Ancak iç dünyanızdaki değişim tamamlandığı zaman, materyal dünya buna cevap verir ve değişmeye baslar. 
Eğer isteklerinizi, sadece odaklanarak veya imgeleyerek (hayalinizde canlandırarak) gerçekleştirmeye çalışırsanız, o zaman içsel dönüşümünüzün gerekliliğini hesaba katmamış olursunuz. Yapay bir yolla yaratmaya çalışıyorsunuz demektir ve bu hüsranla sonuçlanır. Ruhunuzun derinliklerinden hala uzaktasınızdır. 
Ruhunuz sizinle sessizlikte konuşur. Ancak, artık “bilmediğiniz” zaman sizinle konuşur. Genellikle, tamamen vazgeçtiğiniz veya pes ettiğiniz zamanlarda sizinle açık seçik konuşur. Çünkü pes ettiğiniz veya vazgeçtiğiniz zaman, direnmeden kendinizi yeniye açmış olursunuz. Bütün beklentilerinizi bırakmış, alıcı konuma geçmişsinizdir. 
Ümitsizliğinizin asıl kaynağı, işlerin nasıl olması gerektiği ile ilgili kuvvetli inançlarınızdır. Gerçeklik ve materyal dünya bu inançlarınıza karşılık vermeyince hayal kırıklığına uğrar hatta bazen tamamen çaresiz olursunuz. 
Eğer inançlarınızdan vazgeçer ve kendinizi yeniye açarsanız, o zaman ruhunuzun sesini tamamen çaresiz duruma düşmeye gerek kalmadan duyarsınız. Hayal kırıklığına uğramadan, ruhunuzun sesine kulak verir, onu dinlersiniz ve onun söylediklerini almaya hazırsınızdır. 
Ne istediğinizi “kesin olarak” bildiğiniz durumlarda kendinizi, sayısız başka alternatiflere kapatmış olursunuz. İstediğiniz gerçekliğin, bu ister iş ister eş ister sağlık olsun, bilmediğiniz birçok unsuru vardır. Çoğu zaman istekleriniz ile ilgili tasavvur ettikleriniz (iyi bir iş, seven bir eş), bildiğinizi zannettiklerinizdir. Ancak gerçekte, isteklerinizin bütün unsurlarını bilemezsiniz. Halbuki, yeni bir gerçeklik yaratmak, psikolojik sınırlarınızın dışına çıkmaktır. Ve bu sınırların dışında ne olduğunu gerçekten bilemezsiniz. 
İsteklerinizin bu sınırların dışında olduğunu siz de seziyorsunuz, ancak odaklanarak veya imgeleyerek bu isteklerle kontak kuramazsınız. Sadece, bu isteklerin olmasını açık bir kalple ve merakla dört gözle beklemeniz yeterlidir. 
Gerçekte, isteklerinizi yaratmanız için öz-benimsemenin gerekliliği, düşüncelerinize veya iradenize odaklanmanızdan daha fazladır. Olmadığınız bir şeyi yaratamazsınız. Mantraları milyonlarca defa tekrarlar, en güzel ve en pozitif şeyleri hayalinizde canlandırırsınız, ancak bunlar sizin gerçek hislerinizi yansıtmıyor ise (örneğin öfke, depresyon, gerginlik), sadece karışıklık ve şüphe yaratırsınız. “Çok istiyorum ve çok uğraşıyorum, ancak yaratamıyorum” dersiniz. 
Öz-benimseme, yani kendinizi her halinizle olduğunuz gibi kabul etme, sevginin bir türevidir. Sevgi hayatınızdaki pozitif değişimleri kendisine mıknatıs gibi çeker. Eğer kendinizi olduğunuz gibi kabul ederseniz, kendinize bu benimseyişi pekiştiren kişileri ve olayları çekersiniz. Bu kadar basit. 
Kendi enerjinizi, yani bütün hislerinizi hissedin. Tam şu anda, bütün zorluklara ve üzüntülere rağmen ne kadar güzel ve samimi olduğunuzu fark edin. Siz kusurlarınızla güzelsiniz. Ve ihtiyacınız olan tek şey bu güzelliği fark etmek. 
Kendinizi kucaklayın, kendinizle beraberken rahatlayın, hatta kusurlarınıza gülerek bakin. Mükemmellik olması mümkün bir şey değildir. Mükemmel diye bildikleriniz birer illüzyondur.
Gerçekliğinizi kalple yaratmanız demek, tam şu anda ve burada ışığınızı fark etmeniz demektir. Bunu fark etmek bir enerji tohumu ekmektir. Bu tohum, daha sonra büyüyüp fiziksel gerçeklikte var olur. 
Kaynak sizleri kişisel ruhlar olarak yaratırken, bunun için çaba harcamadı. Sadece kendisi oldu ve dışarıda deneyimlemeye değer başka şeyler olduğunu sezdi. Tam olarak ne olduğunu bilmiyordu, ancak deneyimlemek için can atıyordu. Kendi kendisiyle barışıktı, kendi kendisini seviyordu ve bu yeni şeyi deneyimlemeyi hak ettiğini düşündü. 
Böylece kişisel ruhlar doğdu ve kaynak sizlerin aracılığıyla deneyimlemeye başladı. Bunlar tam olarak nasıl oldu? Yaratımın detayları neydi? Kaynak bu sorularla ilgilenmedi. Sadece kendisini sevdi ve yeniye açtı. Kendini sevmek ve yeniye açmak, istediğiniz gerçekliği yaratmanız için ihtiyacınız olan yegâne şeylerdir. 
Kalpten Yasamaya Alışmak: 
Kalp ile yaratmak, ego ile yaratmaya kıyasla, çok daha güçlü ve çok daha kolaydır. Detaylarla uğraşmak zorunda değilsinizdir. Sadece olana kendinizi açmanız yeterlidir. 
Kendinizi açtığınız zaman, bazı şeylere çekildiğinizi fark edersiniz. Bu sizin sezgilerinizdir, bu kalbinizin size fısıldama şeklidir. Sezgilerinize göre hareket etmeye başlayınca, istekleriniz için var olanı “itmek” yerine, isteklerinize doğru “çekilirsiniz”. Ve sezgileriniz size uygun olduğunu fısıldamadıkça, harekete geçmezsiniz. 
İstekleriniz için var olanı itmeye, yani iradeniz ile yaratmaya alışmış olduğunuz için, egodan kalbe geçişte zorlanırsınız. Bu geçiş müthiş bir yavaşlama gerektirir. Sezgilerinizin akışına uyum sağlayabilmek için, olana izin vermeye kendinizi alıştırmanız gerekir. Bu şimdiye kadar öğrendiklerinize ve uyguladıklarınıza terstir. Çünkü eylemleriniz bundan önce iradeye ve düşünceye dayanıyordu. Düşünerek kararlar veriyor ve iradeniz ile bunları gerçekleştirmeye çalışıyordunuz. Bu, kalp ile yaratmanın tam tersidir.
Kalpten yaşamaya başlayınca, kalbinizi dinler ve ona göre hareket edersiniz. Düşünmezsiniz, sadece dikkatle kalbinizin size ne fısıldadığını dinlersiniz. Kalbiniz sizinle hisleriniz aracılığıyla konuşur, düşünceleriniz aracılığıyla değil. Kalbin sesini sessiz, sakin ve topraklanmışken duyarsınız. 
Kalbiniz sizi, en keyif dolu ve en sevgi dolu realiteyi yaratmanız için yönlendirir. Kalbin fısıltıları ve önerileri rasyonel düşünceye dayanmaz. Kalbinizin sesini onun hafifliğinden ve neşesinden tanırsınız. Hafiflik, kalbin hiçbir şeyi dayatmıyor olmasındandır. O sadece fısıldar ve önerir, zorlamaz. Kalbiniz sizin kararlarınıza bağlanmaz ve sizi her hal ve koşulda sever. 
Kalpten yaşamak, pasif ve uyuşuk olacaksınız demek değildir. Hiçbir şeyi yanlış veya doğru diye etiketlemeden yaşamak, gerçekliği belirli bir yöne everilmesi için zorlamamak gerçekten güç gerektiren bir şeydir. Şu anda mevcut olabilmenin, var olanla yüzleşebilmenin, var olanı görebilmenin gücü. Kendinizi boşlukta, depresif ve gergin hissedebilirsiniz, ancak bu hisleri artık kovalama ihtiyacı hissetmezsiniz. Tek yapacağınız, bu hislere açık bir bilinç ile teslim olmaktır. 
Bilincinizin gerçek gücünü anlayamıyorsunuz. Bilinciniz ışıktır. O yüzden bilincinizde bir şeyi tuttuğunuz zaman değişime uğrar. Eğer onu rasyonel düşünceyle ve eyleme geçme bağımlılığınızla sınırlamazsanız, bilinciniz iyileştirici bir güce dönüşür. 
Yaşamlarınız, aklınızın, düşüncelerin ve eyleme geçmenin diktatörlüğü altındadır. 
Şunu not etmemize izin verin, akıl ve irade aynı kurallara göre çalışır. Mantıklı düşünmenin kuralları vardır. Düşünceleri gerçeğe dönüştürmenin de kuralları vardır, buna “proje yönetimi” denir. 
Bunlar genel prensiplerdir ve genel olan bütün kurallar ve prensipler, mekanik unsurlar içerir. Bütün durumlara uygulanırlar, aksi takdirde bu kurallardan istenen fayda görülemez. 
Ancak sezgiler çok daha değişik biçimde çalışır. Sezgiler, kişiye özeldir ve sadece o an için geçerlidir. Yani oldukça kişiseldir ve anlıktır. O yüzden, genel kurallarla veya rasyonel analizlerle açıklanamaz.  
Sezgilere göre hareket etmek ve yaşamak yüksek güven gerektirir. Sadece kendi sezgilerinizin ve hislerinizin doğruluğuna güvenmelisiniz, başkalarını ne düşündüğünün ve ne söylediğinin değil. 
Kalpten yaşamak, sizi sadece düşüncelerinizi ve iradenizi daha az kullanmaya zorlamaz, aynı zamanda sezgilerinize ve hislerinize güvenmeye zorlar. 
Kalbinizi dinlemeyi öğrenmek, onun söylediklerine güvenmek ve ona göre hareket etmek zaman alır. Bunu yaptıkça içsel huzura, ancak kalbinize teslim olunca, endişelerinizi ve şüphelerinizi ancak kalbinize teslim ettiğiniz zaman kavuşacağınızı anlarsınız. 
Bu yolda ilerler ve egodan kalbe geçisin üçüncü aşamasını tamamlarsanız, ilk defa iç huzurunu yakalarsınız. Eski gerginliğinizin sebebinin, düşünerek ve irade kullanarak var olan gerçekliği değiştirmeye çalışmaktan kaynaklandığını anlarsınız. 
Kontrolü bıraktığınız zaman, hayatın mucizeleri kendisini göstermeye başlar. Tek yapmanız gereken şey dinlemek. Dikkatinizi hislerinize verin. Yaşamınızdaki diğer insanlar için ne hissettiğinize, hayallerinizin ve isteklerinizin ne olduğuna kulak verin. İçinizdeki dünyaya dikkat kesildiğiniz zaman, gerçeklik size eyleme geçmeniz için gereken tüm bilgileri sunacaktır. 
Örneğin, kalbinizde iletişimin çok güzel olduğu bir aşk ilişkisinin özlemini çekiyor olabilirsiniz. Bu isteği fark edip kabul ettiğinizde, siz bir şeyler yapmaya çalışmaya kalkmadan, evrenin size neler sunabileceğine şaşırır kalırsınız. Sonuçlar çıkarmadan, var olanı itmeden, sadece içinizdeki isteğin ışığını canlı tuttuğunuz zaman, çağrınıza cevap alırsınız. 
Önce enerjilerin dönüşmesi gerektiği için, isteğinizin fiziksel gerçeklikte var olması biraz zaman alabilir. Siz, kendi enerji gerçekliğinizi yaratıyorsunuz ve bu yaratımın ustasısınız. Eğer korku ile yaratıma girerseniz, gerçekliğiniz buna korku ile cevap verecektir. Eğer teslimiyetle, güven ve sevgi ile yaratıma girerseniz, isteklerinizin hepsine kavuşursunuz. 
https://www.facebook.com/Humanity-Rising-Humble-writings-to-help-ascension-1333916226668373/?ref=ts&fref=ts 
https://humanityrisingblog.wordpress.com 
https://www.facebook.com/profile.php?id=718596821654268&ref=ts&fref=ts
https://degisimbasladi.tumblr.com/
1 note · View note
blog40ambar · 5 years
Photo
Tumblr media
Çakralar
Bedenin enerji merkezleri Çakra sistemini anlamaya başlayarak sağlıklı kalmaya ilk adımımızı atmış oluruz. Unutmayalım ki, ahenkli ve dengeli bir yaşam için çakra sistemimizin sağlıklı çalışması çok önemlidir.
Çakra Nedir ?
Vücudumuzda, organlarımızın ve salgı bezlerinin bağlı olduğu ana enerji kanalları bulunur. Bu enerji kanallarının her birine Çakra adı verilir. Çakralar, bedenimiz üzerinde, içsel oluşumumuzu yöneten, gözle görülmeyen enerji kanallarıdır. Çakralarımız saat yönünde hareket ederler ve içsel dengemizin oluşmasını sağlarlar. Çakralar sayesinde vücudumuzda yaşam enerjisi akışı gerçekleşir. Çakralar omurga boyunca önemli salgı bezleri ve sinir ağlarını kapsayacak biçimde yer alır. 7 temel çakra vardır ve her bir çakra vücudumuzun fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal düzeyi ile bağlantılıdır. Vücudumuzdaki her bir organ ve salgı bezi bir çakra ile bağlantılıdır ve her bir çakranın bağlı olduğu renk titreşim frekansı vardır. Sözgelimi, kalp çakrası timüs bezini yönetir; kalbin, akciğerlerin, bronşların, lenf bezlerinin, solunum sisteminin, bağışıklık sisteminin fonksiyonlarını düzenler ve aynı zamanda yeşil renkle etkileşim sağlar. Bir çakra merkezinin dengesi bozulursa vücudumuzun diğer bölgelerini ve hatta komşu çakrayı da etkileyebilir. Ayarsızlık, çakraların az veya çok çalışması ya da tıkalı olması ile ilgilidir. Bu durum kendini fiziksel, duygusal veya zihinsel olarak hissettirecektir.
Enerji Nedir, Neden Çakraları Etkiler?
Güneş, ısının, ışığın ve enerjinin temel kaynağı olduğu kadar dünya üzerindeki yaşamın kaynağıdır. Güneş ışığı, elektro manyetik dalgalar gibi enerji kaynaklarının oluşmasını sağlar ve bu elektro manyetik enerjinin bir kısmı “kozmik ışınlar, gamma ve x ışınları, kızıl ötesi ışınlar, mikro ışınlar, gözle görünür ışınlar, uzun ve kısa dalgaları (radyo dalgaları)” içerir. Bu enerjilerin pek çoğunu günlük hayatımızda kullanırız fakat özellikle “gözle görünür ışınlar”ı pek önemsemeyiz. Aslında bunlar gözle görünür enerjilerdir. Örneğin bir prizmayı güneşe tuttuğumuzda gördüğümüz renkli ışık şeridi 7 ana renkten oluşur. Bunlar kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit mavi ve mor renkleridir. Bu 7 ana renk gökkuşağında, bir yağmur damlasında hatta bir kar tanesinde bile görülebilir. Renk ve ışık birbirinin ayrılmaz parçalarıdır. Gözle görünebilir ışık şeridindeki renklerin farklı dalga boyu ve titreşim frekansı vardır ve bunlar bizi farklı biçimlerde etkiler. Sözgelimi kırmızı, en uzun dalga boyuna ve en yavaş titreşim frekansına sahiptir. Dolayısı ile sıcak ve uyarıcı bir etkisi vardır. Mor renk en kısa dalga boyuna ve en yavaş frekansa sahip bir renktir, etki olarak dinlendirici ve huzur verici bir etkiye sahiptir. Beden fonksiyonlarımızın çoğu ışık ve ışığın farklı renkleri tarafından etkileşime uğrar, bu da çakra sitemimizi etkiler. Işık ve renk salgı bezlerimizi ve hormonlarımızı etkilediği kadar duygularımızı ve ruh halimizi de etkiler. Çakra Sisteminin Önemi Vücudumuzdaki toksinlerin ve yabancı maddelerin, gıdaların içindeki kimyasalların, kötü çevre koşullarının sağlığımızı ciddi olarak etkilediği tıbbi bir gerçektir. Vücut sistemimizin karşı karşıya kaldığı bu kirlilik çakra sistemimizde de dengesizlik yaratır. Birçok insanın çakra sistemi minumum düzeyde çalışmaktadır. Vücudu besleyen enerji akışı yetersiz olduğunda, vücut sağlığını korumakta zorlanacaktır. Çakraları anatomi ve psikoloji terimleriyle açıklamaya çabalarsak, enerjiyi yalnızca fiziksel seviyeye hapsederiz ve maddeüstü boyut atlanır. Bunun için önce her çakranın fonksiyonunu öğrenmek ve “bütünümüz” için ne ifade ettiğini anlamamız gerekir.
ÇAKRANIN KISA TARİHÇESİ Çakralardan ilk olarak Hindistan’ın en eski yazıtları olan Veda’larda söz edilmiştir (M.Ö 1500-500). ÇAKRA, tekerlek veya çark, yani kendi ekseni etrafında dönen bir cisim anlamına gelir. Tekerlek veya çark formunda sembolik anlamlar taşır. Burada aslında yaşamın döngüsü ve dolayısı ile enerjinin dönüşü ifade edilmektedir. M.Ö 600 yıllarında Yoga Upanişadlarında ve M.Ö 200 yıllarında da Patanjali’nin Yoga Sutra’larında Çakralardan “ ruhsal bilincin merkezi’ olarak söz edilmektedir. Batı dünyasında çakralarla ilgili ilk kitap 1919 yılında İngiliz yazar Arthur Avalon tarafından yazılmıştır. Hintli bir bilge tarafından 1577’de yazılan Sat-Çakra-Nirupana ve 10. yüzyılda yazılan Padaka-Pancaka ve Gorakshashatakam adlı yazılar, batıda çakralar konusunda yazılan ilk kitaba kaynak oluşturmuşlardır.
1. ÇAKRA MULADHARA Kök çakrası KIRMIZI
Toprağı simgeler. Kuyruk sokumu üzerinde bulunur, ayrıca burada böbrekler ve böbrek üstü bezleri bulunur. Bu çakra altyapımızı oluşturur. Yaşam enerjisi, hayata bağlılık, fiziksel olarak var olma, sakinlik gibi olgular kök çakrayı oluşturur. Kök çakrası, geliştirildiğinde sağlık, bereket, güven duygusu ve sağlam duruş getirir.
2. ÇAKRA SVADİSTHANA Pelvis çakrası TURUNCU
Suyu simgeler. Karın bölgesi ve alt sırt bölgesi ve üreme organlarını kapsar. Bu bölgede yumurtalıklar, rahim, prostat bulunur. Başkaları ile duygu, arzu, heyecan ve hareket biçiminde bağlantı sağlar. Geliştirildiğinde zarafet, cinsel doyum ve değişimi kabullenme gibi duygular daha sağlıklı bir biçimde yaşanır.
3. ÇAKRA MANİPURA Karın çakrası SARI
Ateşi simgeler. Göğüs kafesi ile göbek deliğinin arasındaki bölgededir. Burada mide, dalak, pankreas ve karaciğer bulunur. Bu çakra güç çakrası olarak tanımlanır. Bireysel gücümüzü, arzularımızı, bağımsızlığımızı yaşamamızı ve dile getirmemizi sağlar; metabolizmamızı dengeler. Verimlilik, doğallık, enerji gibi yaşamı olumlu etkileyecek yönler güçlenir.
4. ÇAKRA ANAHATA Kalp çakrası YEŞİL
Havayı simgeler. 7 temel çak­ranın ortasında bulunur. Kalp ve göğüs bölgesindedir; bu bölgede timüs bezi bulunur. Sevgi-aşk, sosyal kimlik, kendini kabul ettirme olgusu ile ilişkilidir. Beden ve zihin, birey ve bireyin yansıması, ego ve birlik gibi zıtlıkların kaynaşması üzerinde yoğunlaşır. Geliştirildiğinde bağışıklık sistemi güçlenir, derin sevgi merhamet duygusu, huzur ve dengeli duygusallık gelişir.
5. ÇAKRA VİSHUDDHA Boğaz çakrası MAVİ
Sesi simgeler. Boğaz bölgesinden başlayarak, tiroid bezlerinin ve omurilik soğanının bulunduğu bölgeyi kapsar. Yaratıcılık ve iletişim gibi özellikleri içerir. Ajna-alın çakrası titreşim ve sesin simgelediği dil ve konuşmanın ifade bulduğu çakradır. Geliştirildiğinde iletişim ve duyguları ifade etme becerisi artar.
6. ÇAKRA AJNA Alın çakrası/Üçüncü göz INDIGO/ÇİVİT MAVİSİ
Işığı simgeler. Alın bölgesi, hipofiz salgı bezinin bulunduğu yerdedir. İleriyi görme, sezgisel ve fiziksel olarak görme, hayal gücü gibi özellikleri içerir. Çoğu kez geleceğe dönük aktiviteler üzerinde yoğunlaşır. Ajna-alın çakra geliştirildiğinde geniş ve net olarak bakmayı/görmeyi sağlar.
7. ÇAKRA SAHASRARA Taç çakrası MOR
Düşünceyi simgeler. Başın üst kısmında bulunur. Epifiz salgı bezinin olduğu bölgedir. Farkındalık, bilinç, evrensel kimlik oluşturmak gibi özellikleri içine alır. Taç çakrası, bilinç olgusunu saf farkındalık olarak ele alır. Sahasrara-taç çakra geliştirildiğinde bilgi, bilgelik, anlayış, spiritüel bağ ve sonsuz mutluluk verir
Beklen Dalgakıran
1 note · View note
cerryhs · 5 years
Text
RENK ve Çakralar
Kırmızı: Kök çakra
Kök çakranın enerji açısından en yoğun merkez olduğu düşünülür, dolayısıyla rengi tutkuyu, ateşi ve tehlikeyi temsil eden kırmızıdır. Kök çakranızın rengi, yaşam gücünüzün rengidir. Bu çakra, en güçlü ve etkili enerji merkezidir. Kırmızı, zihnin içgüdüsel “savaş ya da kaç” komutunu kontrol eden adrenal bezlere bağlıdır.Kırmızı rengin çekim gücüne kapılan insanlar, fiziksel bedenlerinde bulunmanın tadını çıkarırlar. Bu kişiler iddialı ve tutkuludur. Bu tutku, vahşi bir aşk ya da büyük bir öfke olarak kendini gösterebilir. Tutkunun kendisini nasıl ortaya koyduğu, her kişinin bireysel deneyimlerine bağlıdır.
Turuncu: Sakral çakra ve Sarı: Solar plexus çakrası
Sakral çakra; ifade gücünü ve yaratıcılığı kontrol eder. Turuncu, yaratıcılığın rengidir.                Turuncu renkle çevrili bir ortamda olduğunuzda kendinizi daha iyimser, mutlu ve canlı hissedersiniz. Bu ortam hayal gücünüzü ve yaratıcılığınızı güçlendirir. Turuncu aynı zamanda sonbaharın rengidir ve bize bir şeylerin yeniden başlaması için izin vermemiz gerektiğini anlatır.
Sarı renk, güneşle özdeşleştirilir. Çakralar açısından sarı, solar –güneş- plexus çakrasına denk gelir ve aklı kontrol eder. Sarı renge çekilenler, entelektüel zorluklardan keyif alır. Bununla birlikte sarı, zihinsel cesareti ve kendi kaderine yön verme gücünü temsil eder. Eğer sarı renge doğru çekildiğinizi hissediyorsanız; bu sizin özgüvenli olduğunuzu ve benlik saygısına sahip olduğunuzu ortaya koyar.
Yeşil: Kalp çakrası
Yeşil renk, sağlıklı ve iyi olma halini temsil eder. Yeşil; doğanın, dünyanın ve bizim temelimizin rengidir.Kalp çakrası kalbimizle, ciğerlerimizle, göğsümüzle; yani bizim temel merkezimizle alakalıdır.
Mavi:Boğaz Çakrası ve İndigo: Üçüncü göz çakrası
Mavi; sakinleştirici, rahatlatıcı ve iyileştirici bir renktir. Aynı denizler gibi. Denize yakın olmak size sükunet duygusu verir. Sadece deniz kenarında oturmak bile, kocaman bir evrene bağlı küçük bir parça olduğunuzu anımsatır. Boğaz çakrasının mavi rengi ile çevrelenmenin anlamı da aynıdır; iç benliğinize yaklaşabilir ve zihninize hep aradığı sakinlik hissini armağan edebilirsiniz.
 Üçüncü göz çakrası içsel bir bilgeliğe atıfta bulunur. Üçüncü göz çakrası açık ve güçlü durumda olan kişilerin, bilincin iç alemlerine bakabileceği düşünülmektedir. Derin mavi-mor bir renk olan indigo; ezoterik düşünceyi ve sezgiyi temsil eder. Sağlıklı üçüncü göz çakrasına sahip olan kişiler kendileriyle barışıktır ve bu hayatta neyi aradığımızı daha iyi anlarlar. İndigo, evrenle derin bir barış hissini ve maddi dünyanın manevi olanla bağlantısını temsil eder.
Menekşe rengi: Taç çakra
Taç çakrayı temsil eden renk olan menekşe rengi, en kısa dalga boyuna ve en yüksek titreşime sahiptir. Bu renk maneviyatın rengidir ve kişisel cennetimizle olan bağlantımızdır. Menekşe rengi huzurlu sonları ve yeni başlangıçları temsil eder. Beyinde bulunan taç çakrası; bizi entelektüel varlığımızın yanı sıra içsel benliğimize bağlar.
0 notes
interaktif · 7 years
Text
Enerji Bağlarımız
Makale Adresi: http://interaktifdanismanlik.com/enerji-baglarimiz.html
Enerji Bağlarımız
  Kordonlar, kesinlikle fiziksel olmayan ,iki veya daha fazla insan arasında enerji seviyesinde gerçekleşen bir iletişim türüdür. Astral ve eterik enerjiden oluşur ve duygusal anlamda ilişkili olduğumuz insan ile süptil bedenlerimizi birbirine bağlar. Genelde yakınlarımız ;baba, anne, eş, eski eş, eski sevgililer, şimdiki sevgili, arkadaş, çocuklar gibi iki farklı insan arasında göbek kordonuna benzer şekilde uzanarak duygusal enerji ve chi aktarırlar.Bu kordonlar esenlik duygusu veren pozitif bağlar olduğu gibi,enerjimizi aşağı çeken, tüketen negatif bağlarda olabilirler.. Paylaşılan bağlar çevremizdeki dünyamızla enerjik iletişimin doğal bir sürecidir. Bağlar, ilişkinin doğasına bağlı olarak farklı enerji merkezleri ( çakralar ) ve farklı zamanlarda paylaşılabilir. Kordonlar genelde çakra merkezlerimiz aracılığıyla bağlanır ve diğer kişiyle takılı olduğumuz baskın çakra merkezine karşılık gelir. Kordonlarla kodlamanın en temel biçimi, yeni doğmuş bir çocuk ile annesi arasındadır. Omurganın tabanındaki çocuğun ilk çakrası ile annenin ilk çakrası arasında göbek kordonu gibi bir enerji kablosu vardır. Bazen ikizler arasında ilk çakra enerji kablosu kalır, ki ikizler binlerce mil ayrılmış olmalarına rağmen birbirleriyle samimi bir iletişim içinde kalabilirler. Geçici kodlama, yaşam boyu insanlar arasında gerçekleşir. Kodlamada ilke yedi çakradan herhangi birisi arasında gerçekleşir ve her iki taraftan biri tarafından başlatılabilir veya karşılıklı olarak ikisi tarafından da başlatılabilir. Bu kablo, başka biriyle psişik bir bağlantıdır. Çoğu insan bu yolla ne kadar psişik olduklarından habersizdir. Psişik bir bağ, bilgi gönderen ve alan iki insan arasındaki göbek bağı gibidir. Düşünce ve duyguların değiş tokuş edildiği bir telefona benzer. Sağlıklı ilişkilerde bu harika bir şeydir; Sevgi, koruma, şifa, bakım ve niyet gönderilebilir ve alınabilir Aşıklar cinsel ilişki içine girdiklerinde enerji alışverişi daha da artar ve birçok durumda bağ bir bağımlılık haline gelir. Bir aile üyeleriyle ya da yakın dostlukla paylaşılan bir bağ, bir ya da daha fazla üst spiritüel çakranın ve bazı alt çakraların bir bağlantısı olabilir. Biriyle çok güçlü bir entelektüel ilişki, diğerinin boğaz çakrası ile bağlanan fikirlerin ve zihinsel enerjinin değişimini temsil eden bir kablo olarak görülebilir (bu, öğrencilere öğretmenler veya eğitimciler için tipiktir). Öğretmenler ve öğrenciler beşinci çakradan daha üst seviyede altıncı veya yedinci çakralara kablolanabilir ( yüksek öğrenim merkezleri) Aşıklar sıklıkla dördüncü çakralar arasına bağlanır Rakipler, üçüncü şakra aracılığıyla itaatkar tipleri kontrol etmeye veya birbirlerine hakim olmaya çalışabilirler. Aksine, başkasına güçlü bir cinsel ilişki (veya cinsel ilişki arzusu), cinselliği ve arzuyu temsil eden temel çakra veya 2. çakradan kaynak olarak algılanabilir. Kordonlar fiziksel bir ilişki olmadan da oluşabilir. Enerji, basitçe birisini düşünmenin sizi enerjik alanına bağlayabileceği düşüncesini takip eder. Medyumlar ve gözlemcilerin, başkaları hakkında bilinçli olarak herhangi bir şey bilmeden bilgi toplamaları olayı budur. Düşünce niyeti kişinin adını duyunca gönderilir ve sonra diğer kişinin aura ve çakra merkezlerine bağlanır ve böylece sezgisel bilgiler gelir. Hiç birini düşündüğümüz ve birkaç saniye sonra bizi aradığı bir durum yaşamadık mı?… Paylaşılan bağ tüm çakraların farklı zamanlarda bir bağlantısı olabilir. Paylaşılan bağın gücü, bağ yoluyla değiştirilen enerjiye bağlıdır ve dünya çapında veya bu boyutun ötesinde bir kaç metreden uzanabilir. Mistikler, çakra merkezleri aracılığıyla insanları birbirine bağlayan altın kordonlar olarak görülür. İnsanlar, onlara her zaman pozitif ve negatif enerji sağlayan binlerce (ya da milyonlarca) kodlamaya sahipler. Bir kordon temel olarak iki veya daha fazla varlığın astral ve eterik bedenleri arasındaki bir bağlantıdır ki bu da duygusal ve / veya eterik enerji alışverişine izin verir. Kordon fiziksel bir madde olmadığı ve mesafenin alakasız olduğu bu yüzden gezegenin öteki tarafında da etkili olduğu için, diğer kişinin ne kadar uzakta olduğu önemli değildir. Bazen paylaşılan bağ, eterik bir kordona dönüşebilir ve bu eterik kordonlar sağlıksız olabilir. Eterik kordonun gücü, kordondan çekilen enerjiye bağlıdır Tüm bebekler, fiziksel göbek kordonu kesildikten sonra göbeklerinden annelerine giden bir kordonla yine bağlıdırlar. Bazılarının, kalpten, güneş sinir ağından veya hatta başından annenin enerji bedeninin çeşitli yerlerine giden fazladan kordonları olabileceği belirtilir. Bebeklik döneminde var olan kordonlar veya kablolar birkaç yıl sürer ve çocuğun anneden daha bağımsız hale gelmesiyle giderek azalır ve zamanla bağlantıya artık ihtiyaç duyulmaz. İdeal olarak böyle olur, ama burada Dünya’da birçok insan duygusal sorunlara sahiptir ve bu da kordonların yetişkinliğe kadar süreceğini gösterir. Gerçekte birçok anne duygusal açıdan muhtaç durumda ve aslında kendisini bebeğin taze ve bol enerjisinden beslemek için bu kordonu kullanır (Tabii ki bu bilinçaltı ) 😦 Oysa bebek genellikle neler olup bittiğinin farkındadır ve hatta anneye istediği gibi kabloyla enerji ve duygusal destek vermektedir… Bebekler, bu aşamada, çok az miktarda astral enkarnasyon ve çok az ego yapısı ile çok saf ve sevecen varlıklardır bu nedenle, anne için ellerinden gelen her şeyi yapmak isterler. Ne yazık ki bebek büyüdükçe, bu tür metafiziksel algıları yavaş yavaş kaybettiği ve bu yüzden ipi unuttuğu belirtilir. Anneniz tarafından, negatif duygular ve duygusal isteksizlik ile kalınlaşmış ve brüt hale gelen bir kordon yoluyla, 30 yıl boyunca enerjiden kurtulduğunuzu hayal edin. Neler olup bittiğini tam olarak bilmiyorsun ama bir şekilde onun tarafından boşaltıldığını hissediyorsun. Gitmek için başka bir ülkeye taşınıyorsunuz ama nereye giderseniz gidin neredeyse sanki sizinle birlikte olduğu gibi hissediyor – sizi uzaktan boşaltıyor. Yakınlarımıza bağımlı olmak da negatif yönde bir eterik kordondur Bu durum sadece bir örnektir; Bir diğer ortak ip iki sevgili arasındadır. Her biri kendi enerjisini diğeriyle paylaşmak ister ve birliktelik esnasında bu güçlendirilir. Aşk ve paylaşım duyguları genellikle bir kablo kurmak için yeterlidir. Bu kordonlar genellikle karınlar arasında bulunur, ancak kalp ya da diğer bölgeler de olabilir. Kordonlar, herhangi iki kişi veya hatta duygusal ilişkileri olan insanların grupları arasında oluşturulabilir; Dostlar, iş arkadaşları, düşmanların hepsinin ipleri olabilir. Ya da diğer boyutsal varlıklar tarafından bizimle iletişime geçilip enerjimizi boşaltmak için kullanılabilirler. Bu enerji hatları fiziksel ve duygusal ilişkilerimizi yansıtan enerjik bir goblen yaratırlar Örneğin, hayatta kalma temelli (birinci çakra), cinsiyete dayalı (ikinci çakra), iletişim tabanlı (boğaz çakrası), görme esaslı (boğaz çakrası) gibi veya diğer çakraların neredeyse herhangi biriyle bağlantılı olan alışverişlere de dayanabilirler. (Üçüncü göz ya da manevi bazda taç çakra.) Genellikle bunlar, ilişkilerimizin kendilerinin karmaşık doğasını yansıtır ve çoğunun birleşimidir. Çok sıklıkla, eşeysel birliktelik yaşadığımız insanlar bizin sakral (2 nci) çakramıza bağlanmıştır. Tartışmamızın olduğu insanlar ise solar pleksusumuza bağlanır. Üzüntü duyduğunuz/bizi mutsuz eden insanlar da kalp çakramıza bağlanır. Acı verici ilişkiler yaşadığımız insanlar veya tüm yükü omuzlarınızda taşıdığımız bir ilişki yaşadığımız insanlar omuzlarımıza bağlanır. Kodlamanın kabul edilmesi gerekmez. Bununla birlikte, çok ince olduğu için, alıcı genellikle bunu fark etmeden gerçekleşir. Çakra sisteminizi aşırı yüklenmiş bir santral gibi sıkışan birçok insandan gelen kablolarla sonuçlanabilirsiniz. Aşırı derecede yorgun veya bunaltılmış hissedebilirsiniz Duygusal açıdan muhtaç kişiler, bağımlı olduklarını düşündüklerine kordonlar gönderirler. Bu, alıcıda yorgunluk veya boşalma hissi ile sonuçlanabilir. Öğretmenler, danışmanlar, ebeveynler ve sağlık çalışanlarının her türü bu biçimdeki strese yatkındır. Bazen de birini aklınızdan çıkaramazsınız. Uykunuzu, tanıdığınız birinin ya da bir gün önce yeni tanıştığınız birinin görüntüsüyle rahatsız bulabilirsin. Bu, genellikle, ilgili kişinin sizinle bir kablo aracılığıyla iletişim kurmaya çalıştığının bir işaretidir. Tanımak istediğimiz yabancı birine bir kablo gönderilmesinin mümkün olduğu , bilinçli bir şekilde başka birine bir kordon oluşturmanın da mümkün olduğu belirtilir, ancak bu kara büyü alanı olarak nitelenir. Bir başkasının enerjisini kendi izniyle bilerek kontrol etmek veya etkilemek için psişik araçlar kullanmamalıdır. Bu kuraldan muafiyet yoktur ve karmik etkilerinin çok fazla olduğu belirtilir. Kordon zihinsel / duygusal enerjiden başka bir şey olmadığından ve enerji düşüncesinden yola çıkarak bazen kordonu koparmak için yeterli olabilir. Bununla birlikte, bazı kordonlar kötü bilinen bir şekilde yapışkantır ve yinelenebilir. Bazı kordonlar da ilgili kişi / mekan / şeyle olan karmik sözleşmeniz nedeniyle parçalanamaz. Buna ek olarak bir kabloyu kesmeye karar verebilirsiniz, ancak diğer kişi enerjik olarak kabloyu kesmek istemiyorsa tekrar tekrar dönebilir. Hatırlanması gereken önemli bir nokta, bu hatları dengelemek ve enerjik sınırları zorlamamaktır. Kaynak:: Hülya Reis
0 notes
ruhsalseyler · 6 hours
Text
0 notes
ruhsalseyler · 7 months
Text
Çakralar ve Renkleri
0 notes
ruhsalseyler · 7 months
Text
Çakralar Nasıl Dengelenir?
0 notes
ruhsalseyler · 10 months
Text
Taç Çakrası
0 notes
falcibaba · 2 years
Text
Reiki Sembolleri
Tumblr media
Reiki Sembolleri
Tumblr media
Reiki Sembolleri Reiki yapmak için uygulanması gereken sembollerin anlamlarını tam anlamı ile bilmek gerekmektedir.Ayrıca sembollerin kullanımı da önemlidir. Reikide enerji aslında semboller gizlidir ve olur olmaz şekilde başka bir kişiye verilmez. Artık internetin gelişmesi ile herkes tarafından ulaşılabilir hale gelmiştir. Geleneksel şekilde yapılan reiki uygulamalarında semboller kişilerin kullanılmasına uyumlanmaktadır. Uyulmama yapıldıktan sonra kullanılması istenir. Uyumlanan semboller zihinden geçirilerek, yazılarak ya da okunarak kullanılır. Kullanılacak olan sembollerin şifa verme sürecinde özel enerji ve kutsal güçlere sahip oldukları düşünülür hatta buna inanılır. Reiki sembolleri içinde; Cho Ku Ri Sembolü Evrenin tüm enerjisini gökten yere kadar indir anlamına gelir. Bu sembol reikinin başlangıç sembolü olarak bilinir. Kişilerin yaşamda bulunan istek ve arzuları için kullanılır. Sei He Ki Sembolü   Sei He Ki sembolü Budizm orjinallidir. Tanrı ile insanın bütünleşmesi anlamına gelir. Reiki sembolleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Duygusal ve zihinsel anlamda oluşan sorunların ortadan kaldırılması amacı ile kullanılmaktadır. Hon Sha Ze Sho Nen Sembolü Bu sembol Kanji kaynaklıdır. İnsanların kendisi ile karşısında bulunan kişilerin benliklerin bir olması anlamına gelmektedir. Bu sembolün uygulanması geleceğe, geçmişe ve uzakta bulunan kişilere şifa vere amacı ile kullanılmaktadır. Bu sembol Budizm de kişilerin kendileri ile karşısında bulunan kişiler ile barış içinde olması amacı ile kullanılır.
Tumblr media
Reiki sembolleri Dai Ko Myo Sembolü ( Ustalık Sembolü ) Bu sembol, evrenin yüce ışığının taç akrasından içeri girmesi ve kişinin kendisi aracılığı ile evrene yayılması anlamına gelmektedir. Budizm’e dayanan bu sembol hocalar tarafından reiki uyulmamasında kullanılmaktadır. Raku Sembolü Raku sembolü Hint kökenli olan bir semboldür. El verme esnasında öğrencileri temizleme için ve hocaları ile arasında bulunan enerji bağını ortadan kaldırmak için kullanılır. Bu sembolü Tibet Budistleri sık şekilde kullanır. Antahkarana Sembolü Antahkarana sembolü Tibet ve Çin kaynaklı bir semboldür. Tibet ve Çin’de şifa ve meditasyon maksadı ile yüzyıllardır kullanıldığı düşünülmektedir. Bu sembolün uygulanması taç çakrası ile beyinin ve insanların yüksek benliklerinin arasındaki dengenin oluşmasına katkı sağlamaktadır. B u sembol reiki ve var olan diğer enerjileri içerisinde toplayarak güçlenmektedir. Sembol diğer semboller ile beraber taç çakrasına çizilmektedir. Hem auro hem de çakralar üstünde pozitif anlamada oldukça büyük etkileri ve güçleri bulunur. Reikinin uygulanması esnasında masanın alt kısmına konulur ise şifanın derinliğini arttırırken enerjinin de güçlenmesine olanak sağlamaktadır. Ayrıca kullanılacak olan bu sembol kristallerin temizlenmesinde de büyük bir rol oynamaktadır. EN Sembolü Bu sembolü kullanmak isteyen kişilerin koruma amacı ile kullanması gerektiğini de bilmesi gerekir. Bu sembolün kullanabilmesi için diğer semboller ile arasında uyulmama yapılmasına gerek duyulmaz. Bu sembol şifa kaynağı öncesinde, şifa kaynağı sonrasında ve günlük hayatta koruma amacı ile de kullanılır. Barı, savaştan kurtulma, sakinlik, kendini kontrol altında tutma, güven sağlama, güveni hissetme amaçları ile kullanılmaktadır. Reiki sembollerinin diğerlerinde de olduğu gibi EN sembolü de şartsız ve kuralsız bir şekilde sevgi ile kullanılmalıdır. Sevginin açamayacağı bir kapı yoktur. Bu sembolün kullanımı küre oluşturarak, silindir oluşturarak ve daire çizerek olmalıdır. Sembolün kullanılmasında yine sembolün var olan enerjisinin ve gücünün sizi, bulunduğunuz mekânı ve reiki verilen kişiyi içine ta anlamı ile aldığı hissedilmelidir. Hatta bu düşünce ile yapılması gerekmektedir. Read the full article
0 notes
mistikyol · 6 years
Photo
Tumblr media
Tek tek tüm çakralarla ilgili bilgilere ve dengeleme yöntemlerine YOUTUBE kanalımızdan ulaşabilirsiniz. Çakra Dengeleme Meditasyonumuzu da yapabilirsiniz. #mistikyol
6 DUYGUSAL YARA VE ÇAKRALARLA İLİŞKİSİ: 1- REDDEDİLME VE HAYAL KIRIKLIĞI: Kök çakra,Sakral çakra ve Solar Pleksus çakra 2- TERK EDİLME; YALNIZ BIRAKILMA: Solar Pleksus çakra ve Boğaz çakrası 3- İHANETE UĞRAMA: Kalp ve Boğaz çakraları 4- HAKSIZLIK; YARGILANMA: Boğaz ve Üçüncü Göz çakraları 5- AŞAĞILANMA; KÖTÜ MUAMELE GÖRME: Boğaz ve Taç çakraları 6- BOŞLUKTA OLMA; DEPRESYON: Kök çakra, Sakral çakra ve Kalp çakrası
4 notes · View notes
mistikyol · 7 years
Video
youtube
Sanskritçe adı SAHASRARA olan ve başımızın tepe noktasında bulunan yedinci çakramız Taç Çakramızı ayrıntılı olarak öğrenme isterseniz videomuzu izleyebilirsiniz. Son bölümde özel Taç Çakra meditasyonumuz ve olumlamalarımız da vardır. İyi seyirler dileriz. Bölümler: 1) Taç Çakra Temel Bilgiler 2) Taç Çakrası Dengedeyken Nasıl Hissederiz? 3) Taç Çakrası Dengede Değilken Nasıl Hissederiz? 4) Taç Çakrası Neden Tıkanır? 5) Taç Çakrasını Nasıl Dengeleyebiliriz? 6) Taç Çakrası Meditasyonu 7) Taç Çakrası Olumlamaları Müzik: Music for Manatees Kevin MacLeod (incompetech.com) Licensed under Creative Commons: By Attribution 3.0 License http://ift.tt/oKTIFM by mistik yol
2 notes · View notes