Tumgik
#ve 4 yıl sonra ne
Text
Teyze Kızının Eltisi! (1) (Murat 45 Y., Aydın)
20 yıllık evli, 1 çocuk babası, 45 yaşında biriyim. Elektrik malzemeleri sattığım, aynı zamanda taahhüt işleri yaptığım bir dükkanım var. Her geçen gün büyüyen bir ekibim var. Aslında Aydın'lıyım, ama İzmir'de yaşıyorum. Gençliğimden beri hep çapkındım. Hayatımda hiç profesyonel bir kadınla olmadım. Bu kadar çok aldatmayı seven kadın varken ve de evini ihmal eden bunca adam varken para verip bir kadınla olmak bana göre değil.
Geçen yıl Ekim ayında teyzemin torununun sünnet merasimi için Aydın'a gitmemiz gerekti. Teyze kızıyla birlikte büyümüştük. Gitmezsem annem, teyzem ve teyze kızı beni mahvedelerdi. Karımla beraber Pazar günü gittik. Zaten 90 km yol, annemde akşam yemeği yeyip, giyinip salona gittik. Herkes hoşgeldin muhabbeti yaparken, teyze kızıbın eltisi Hale geldi masaya, annemin elini öpüp sohbete başladı. Sonra da dönüp benimle ve karımla konuştu. Uzun zamandır görmemiştim, ama değişik geldi gözüme. Daha önce merhaba - merhaba'da kalan sohbet, sünnet çocuğu salona girene dek sürdü. Düğün bitip eve geldiğimizde, anneme, "Hale ne kadar konuşkanmış, ilk defa bu kadar konuştuk!" dedim, annem de Hale'yi çok övdü.
Genelde Cumartesi akşamı komşu esnaflardan oluşan grubumuzla meyhaneye gider, geç vakit eve döner, evde de devam ederdim. Düğünden üç hafta sonraki Cumartesi akşamı rakımı koydum, laptopta takılmaya başladım. Face'de hani var ya yan tarafta tanıyor olabileceğin kişiler, orda Hale vardı. Saate baktım, 00:12'ydi. Kocasıyla çok daha samimi olduğum için baştan tereddüt ettim, ama sonra arkadaşlık isteği yolladım. Daha 1 dakika geçmedi ki, kabul edildiği, sohbet edebileceğimiz mesajı geldi messengerdan. Merhaba ile başlayan konuşma sabaha karşı saat 04:00'de bitti, ki bitmesini ikimiz de de istemiyorduk. Rakının verdiği cesaretle sohbeti istediğim gibi her noktaya getiriyordum. Gece saat 01:30 da telefonlar verilip Whatsap'a geçmiştik. Sabaha karşı 04:00'de yatarken, ailesi, hatta teyzemin kızı ile ilgili bildiklerimin tamamının yanlış olduğunu öğrenmiştim.
Ertesi gün öğlen gibi uyanabildim. Öğleden sonra, "Naber?" diye mesaj attım. Gece öyle kararlaştırmıştık. Yanımızda birilerinin olması ihtimaline karşı (Naber?) yazacak, cevap gelmesini bekleyecektik. "İyi, senden?" diye cevap geldi. "Dışarıdayım." dedim. O da evde yalnız olduğunu söyledi. Kocası Ayhan bir kepçe ile başladığı işi büyütmüş, büyük projelerin altyapı işlerini yapan koca bir şirket haline gelmişti. Hale'nin şikayeti de bu yöndeydi. "Fakir, ama mutluyduk!" demişti. Gece öğrenmiştim, Hale benden 4 yaş küçüktü, oğlu ve kızı da babalarıyla çalışıyordu. Yaklaşık 4-5 saat yazıştık yine, akşam müsait olursak yazışırız dedik.
O gece seks hayatlarımızdan bile bahsettik. Ayhan iyi bir kocaymış, ama son dönemde çıkan şeker hastalığı nedeniyle eskisi gibi sertleşemiyormuş. Daha ikinci akşamda açık açık seks hayatlarımızı konuşuyorduk. Karımın çok güzel olduğunu, harika bir çift izlenimi verdiğimizi yazdığında, "Gösterdiği kadar dişi değildir!" diye durumu anlattım. Evet, karım yatakta iyiydi, ama 20 yıl boyunca bir kez istemedi, hep isteyen bendim. O da tam tersi olduğunu, kendisinin Ayhan'a sürtündüğünü, onu bir şekilde ateşlediğini söyledi. Mesela hiç bilmiyordum, meğer onlar da her Cumartesi masa kurar rakı içerlermiş, hatta ailece, sonra çocuklar çekilince de bir şekilde mutfakta başlayıp yatakta bitermiş geceleri. "Hatta akşam yeni çıkmıştım yataktan, şöyle bir bakayım Face'e dedim, sen denk geldin!" dedi. "Ayhan nerde şimdi?" dedim. Bana bir foto attı, Ayhan yatakta yanında yatıyordu arkası dönük. "Uyanacak, yakalanacağız!" yazdım. "Top atsan uyanmaz, ama sabah da 07:00'de dikilir ayağa!" dedi. Bütün gece konuştuk.
Yine sabah işe gittim, öğlen yazıştık. Akşam üzeri yalnız olduğunu, Ayhan'la oğlanın bilmem nereye gittiğini, kızının da sevgilisi ile buluşağını söyledi. "Gelsem çıkar mısın?" dedim. "Çıkarım, ama gelme, akşam vakti yollar kalabalık olur!" dedi. Herkes çıkınca dükkanda kalıp aradım. Bir saate yakın konuştuk. "Yarın sabah İncirliova'da işim var, Aydın'a uğrarım!" dedim. "Tamam!" dedi. Anlaştık, saat 10:00'a kadar işimi bitirip, onu evine yakın bir yerden alacaktım. İşin kötüsü teyze kızının ve görümcesinin de olduğu, zemin katında kaynana ve kaynatasının yaşadığı aile apartmanında oturuyordu. İşim falan yoktu, canım seks istiyordu. Akşam konuşurken son sözü, "Bak birşeyler umarak gelme, biz akrabayız, sadece oturup konuşacağız!" oldu. "Tabii ki!" dedim.
Saat tam 10:00'da sözleştiğimiz yerdeydim. Aylardan Kasım olmasına rağmen hava günlük güneşlikti. Arabadan inip, karşısına park ettiğim marketten içecek ve yiyecek birşeyler aldım. Tam arabaya doğru giderken onu gördüm. Diz üstünde bir elbise giymiş, mevsimlik bir deri mont ve güneş gözlükleriyle salına salına geliyordu. Bu kadın 41 yaşında gibi değildi. Arabaya bindik. Gençliğimden bildiğim Çine çayı tarafına sürdüm arabayı, ama açıkcası ne yapacağımı da bilmiyordum. Daha şehirden çıkar çıkmaz elini tuttum. "Ne yapıyorsun?" dedi, ama elini çekmedi. Birkaç köy geçip uygun bulduğum bir alana çektim arabayı. Bir sigara yaktım, ona da tuttum, ama kendi sigarasından yaktı. O ara Ayhan aradı. Ona, "Güzellik salonundayım!" dedi, az konuşup kapattı.
Telefonu kapatır kapatmaz uzanıp dudaklarından öptüm. Karşılık verdi. Arabanın içinde öpüşmeye devam ederken elimi beline, ordanda kalçalarına kaydırıp kendime çektim, arabanın içi genişti. Bir ara kafasını çevirip, "Kimse gelmez değil mi, aman kimse görmesin!" dedi. Şom ağızlı kadın, daha cümlesi bitmeden 50 metre ötemizde bir araç durdu. Arabadaki kadın arka koltuktan kalktı, aradan ön koltuğa geçti. Bizimki kafayı çevirme refleksi bile göstermedi ve "Aaa, onlar da mı sevişmeye geldi ki?" dedi.
İçimden, (Hani birşey olmayacaktı, biz akrabaydık?) dedim. 50 metre çaprazımızdaki arabada kadınla adamın öpüştüğünü varsaydığım hareketleri başladığında, biz çoktan gözlerimiz orda, ama dudaklarımız birbirinde, benim parmaklarım onun amcığında, onun eli fermuarımı açıp avucuna aldığı yarağımda, sevişiyorduk. O (Kimse görmesin aman!) modundaki Hale kendini kaptırmış, parmaklarımın ucunda zevk çığlıkları atarken yarağımı öyle sıkıyordu ki, boşalacağım sandım. Kalçalarımı geri çekip yarağımı elinden zor kurtardım.
Diğer arabadaki kadın adamın yarağına eğildi, ben de tam tersini yapıp Hale'nin amcığına eğildim. Hale onları seyrediyor, yüzünü saklamak için en küçük bir girişimde bulunmuyordu. Yalayıp parmaklarımla sikerek yarım saat kafam aşağıda kaldı. Kafamı Hale'nin amından kaldırdığımda, diğer arabadaki çiftin arka koltukta olduklarını, kadının adamın kucağında hopladığını, ikisinin de yüzünün bizim arabaya doğru dönük olduğunu gördüm. Hale de ben amcığını kurcalarken orgazm olmuş, gözleri kaymış, onlara bakıyordu. Birer sigara yaktığımız anda diğer araba yanımızdan geçti. Kadın ön koltukta, başı kapalı, adam ile birlikte bize bakarken, Hale de onlara bakıyordu.
Sonra arabadan indik. Elele dere kenarında yürüdük biraz. Sonra öpüşerek tekrar arabama döndük. Hale arka kapıyı açıp, arka koltukta domaldı ve "Girsene!" dedi. "Ben sana değer veriyorum, ilk seferimizin sefil bir dere kenarında olmasını istemem!" dedim. Ama yine de eğilip parmaklarımı ve dilimi amına gömdüm. Aslında derenin karşısında, 300 metre mesafemizde sürüsünü yayan ve değneğine çenesini dayamış bizi seyreden çobanı görmeseydim sikerdim de. O gün ben de boşaldım, ama ağzına boşalınmasını sevmediğini söyledi. Emdi, boşalmaya yakın arabanın yanında, çobana karşı boşaldım. O gün sanırım 5-6 saat seviştik, ama sikişmedik. Geri döndük.
Evinin neredeyse 50 metre yakınına kadar gittik. "Gel kahve içelim!" bile dedi. Bu kadın kendine öyle güveniyordu ki, ben tırstım resmen. Giderken arkasından baktığımda elbisesi kırış kırış, iyice kısalmış, neredeyse götünün altına kadar sıyrılmıştı. Her akşam yazıştık, konuştuk. Bir hafta geçmeden, "Beni nerde nasıl sikeceksin?" diye inler oldu konuşmalarda. Tabii benim ona, "Şöyle sikeceğim, böyle kanırtacağım!" demelerimden sonra. Ama bu arada o ilk günü de konuştuk, "Hani herkesten korkar olmana rağmen, o gün çaprazımızdaki arabada sevişen çiftten yüzünü kaçırmadın, çobanın karşıdan seyrettiğini bile bile domalıp sik dedin!" dedim. "Çok tahrik oldum!" dedi. O gün ikimizin de sevişirken seyredilmekten zevk aldığımızı anlamış olduk.
Bir hafta sonra, aynı gün, Aydın'da günlük kiralık evlere baktım. Bir tane buldum, tam şehrin göbeğinde, orada buluşmaya karar verdik. Ben biraz erken gittim. Birkaç malzeme aldım. Yarım saat sonra aradı. Binaya girişi tarif ettim, 5. katta 1+1 bir daireydi. Kıyafetlerimizle ayakta öpüştük biraz, sonra soyunmaya başladık. Kırmızı dantelli bir sütyen ve kırmızı dantelli bir tanga giymişti. Dudaklarından başlayıp memelerine, ordan da amcığına yalaya yalaya indim. Sonra o aynını yaptı. "69 yapalım!" dediğimde, "O ne?" dedi. İlk yarım saati birbirimizin ağzında geçirdik. Amını yalarken parmağımın biriyle de göt deliğiyle oynuyordum.
"Acelemiz yok!" dedim ayağa kalkıp bir sigara yaktım. Oturma odası tarafına geçtik, L şeklinde koltuk takımı vardı, oraya oturdum, bu da yanıma oturdu. Ellerimiz birbirinin vücudunda, o yarağımla oynuyor, ben kalçalarını avuçluyorum. Sigaralar bitince, "Gel!" dedim buna, hemen üstüme çıktı. Uzanıp perdeyi açtım, karşı binalar yakın değildi, ama en fazla 50 metre vardı aramızda. Yarağımı amına aldığında, 15 gündür konuştuğumuz sikişme nihayet gerçekleşmiş, amına alttan pompalarken, memelerini ağzıma almış emiyor, iki elimle kalçalarını kavramış sıkıyor ve kucağımda hoplatıyordum.
15 gündür konuşuyor olmak mı? Karşı binalardan seyredildiğimizi düşünmek mi? Yoksa yarım saatten fazla birbimizi yalamamızın etkisinden mi? Bilmiyorum, ama birkaç dakika içerisinde ikimiz de boşaldık. Boşalıp yanyana oturunca perdeyi çekip kapattı. Sevişirken hiçbir şeyi takmayan kadın, sevişme bitince genç kız gibi utangaçlaşıveriyordu. O güne dek sormamıştım, "Daha önce kimseyle oldun mu?" dedim. "Çok istedim, ama kimseye güvenemedim!" dedi. O da bana sordu. "Yemediğim nane kalmadı!" dedim.
Karım 20 yıllık evliliğimizde götten vermediği için göt sikmeyi severdim. Az önce sevişme esnasında parmağımla göt deliğiyle oynarken Hale hiç kasmamıştı. O nedenle elimi götüne atıp, "Şimdi sıra bunda!" dedim. "Çok severim! Birkaç sene öncesine kadar ne Ayhan teklif etti, ne de ben istedim. Birkaç yıl önce senin teyze kızın götten sikilmeyi daha çok sevdiğini ballandıra ballandıra anlatınca denemek istedim ve Cumartesi alkollüyken Ayhan'a siktirdim. O günden beri bazen hiç amıma almadan alırım götten!" dedi. Zaten bu konuşmalar zıpkın gibi yapıyordu beni, koltukta domalttım. Ayağa kalkıp amına soktum, birkaç gitgelden sonra da götüne yüklendim. Hale, "Seninki Ayhan'ın sikinden kalın, kafası girene kadar yavaş!" dedi bir an. Kafası girince bir, "Immmhhh!" çıktı ağzından. Benden de bir, "Ohhhh!" çıktı. Hale, "Perdeyi açayım mı?" dedi. "Aç!" dedim. Uzanıp açtı.
Aydın'ın göbeğinde perdeler açık, teyze kızının eltisini götünden sikiyordum, 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ohluyor, Ahlıyor, "Yavaş... Daha sert!" diye beni yönlendiriyordu. Arada kalçalarını tokatlıyor, ya da uzanıp göğüslerini sıkıyordum. O da amına parmaklarını sokmuş, benim tempoma göre kah hızlı hızlı kah yavaş yavaş kendini sikiyordu. "Şimdi kaç kişi bizi seyredip 31 çekiyordur acaba karşı binalardan?" dediğimde, "Offf, ahhhhh, evetttt, seyretsinler, aşkım beni ne güzel sikiyor götümden!" diye sayıklıyordu. Parmağımı ağzına soktum ve "Yala da ağzına da bir tane istediğini görsünler aşkım!" dedim. Hale, "Ohhh, evettt, gelip soksunlar, ağzıma, amcığıma, götüme, her deliğim dolsun!" derken kendimi tutamadım, götünden çıkarıp amına soktum. Hale, "Ohhhh, aşkım çok güzel sikiyorsun, ohhh!" diyerek orgazm olduğunda, ben de içine boşaldım...
O gün 10:30'da başladığımız sikiş saat 15:00'de bitti.
[Murat]
Seks
171 notes · View notes
sertsiken0606 · 3 months
Text
bir Buket gül ile
Arkadaşlar merhaba . Bu hikayemizi Züleyha hanım göndermiş kendisine teşekkür ediyorum. Hikayede isimler değiştirilmiştir Hasan bey gönül rahatlığıyla yayınlaya bilirsiniz. 2009 yılında evlendik,eşim Kamuran ( erkek ) ile ilk 3 gün hiç yataktan çıkmadık desem yalan olmaz. Bu 3 gün içinde sikmediği sokmadığı yerim kalmadı. eşimin siki 11 cm ve normal bir salatalık gibi hani taze salatalık ilk yıllarında herşey normaldi çocuk istemiyorduk bu yüzden aile sağlığı merkezinde 5 yıllık koruma iğnesi oldum eşim 4 yıl sonra 18 aylığına Rusya Moskova ya gitti işyerinden müdürü eşimi seçmiş eşimi uğurlayıp evime gittim aradan 3 ay geçmiş canım çok seks yapmak istiyordu aklıma internet ten video izlemek geldi ne yapacaktım başka izlerken bir reklam çıktı karşıma jigolo sitesinin reklamı utana sıkıla numarayı aradım 2500 TL site sahibine gönderecekleri elemana 5000 TL verecektim bu para çok fazla geldi adam bana indirim yapacağını size göndereceğim resimlerden 1 erkek seçil bana WhatsApp tan gönderin o resmi dedi toplam 3500 TL verecektim 27 yaşında Ankara lı birini bulup resmini kopyalayıp attım ne zaman nerede istersiniz diye sordu bende dağ evine çağırdım parayı yatırıp uyudum ertesi gün sabah erkenden banyo yapıp etek tıraşımı koltuk altımı aldım kuaför e gidip saçlarımı ve tırnaklarımı yaptırdım. Dağ evine gidip o gelene kadar beklemeye başladım saat 4 gibi geldi çok yakışıklı değil di ama uzun boylu kalıplı bir adamdı bu arada şunu belirteyim evlenmeden önce çıktığım erkeklere götten çok vermiştim tanışma faslı geçmisti ben eve girdim o da arkadamdan girdi kapıyı kilitleyip kolumdan tutup dudaklarıma yumuldu bir taraftan soyuyor bir taraftan açtığı yerleri emerek aşağılara iniyordu benim içimden sularım akıyordu artık ben çıplak kalmıstım ama Polat daha hiçbir giysisini çıkarmamıştı sıra sende bebeğim senin hüneerini görelim dedi hemen pantolonunun fermuarını indirdim sikini tuttuğumda şok oldum aman tanrım bu ne dedim en az 25 santim vardı hemde çok kalındı ağzıma alamıyordum dondurma yalar gibi yalamaya başladım adam kendini benim gibi hazırlamış sikine bile parfüm sıkmıştı daha gün uzun çok emerim sok şu sikini amıma diye emrettim beni kucağına aldı öperek sikine oturtturtmaya başladı sanki ilk defa sikiliyormuşum gibi canım yanıyor ama bir o kadar da zevk alıyordum koltuk altlarımdan tutup beni duvara yaslayıp pompalamaya başladı artık ipler kopmuştu zevkten bağırıyordum en yakın ev 5 km ötedeydi gönlümce bağıra bilirdim kanepeye yatırdı bu sefer bacaklarımı omzuna aldı pompalamaya başladı bende hal kalmamıştı daha Polat boşalmamış ben 4 üncü yü oluyordum birden beni domalttı sikimi amıma sürtüp birden göt deliğime sokmaya başladı parmakları da boş durmuyor amımı oynuyordu belki ilk defa sikilmiyordum ama ilk kez bu kadar büyük bir yarakla sikiliyordum sırtıma tokat attı sıkma kendini rahat bırak ki canın acımasın diyordu nasıl sıkılmaz ki o kocaman siki nasıl alabilirdim ki sıkmadan. Birden sen işine bak sok istiyorum bunu bu acıyı biran çekeceğim sonra zevk denizinde yüzerim sok kahrolası sok artık dedim birden yüklendi ve göt duvarlarımı yırtarak girdi içeri biraz bekledikten sonra birden çıkardı ve tekrar soktu artık alışmak üzereydi hızlanıyor o hızlandıkça ben zevk çığlıkları atıyordum dayanamayıp tekrar orgazm oldum. . Kadın olduğumu şimdi daha iyi anlıyordum bu yaşıma geldim hiç bu kadar zevkli bir sevişmen sikişmem olmadı. Polat götümün içine boşaldı sonra yatağa uzandı bir taraftan konuşuyor diğer taraftan birbirimizi okşuyorduk Polat parayı sordu tadım tuzum kalmadı parasını verip yeter bu kadar siz gidebilirsiniz dedim giyinip beni öpmeye çalıştı izin vermedim çıktı gitti saat 8 olmak üzereydi park yerinden aracımı çıkarttım kapı ve pencereleri kontrol edip yola çıktım . Şehre girmeme az bir süre kala araç arıza yaptı ne yapacağımı bilmiyorum kocamın sürekli gittiği bir tamirci vardı onun telefon numarasını buldum aradım konum atın geliyorum dedi adamı daha önce hiç görmedim arabama binip beklemeye başladım saat epey geç olmuştu fakat gelen giden yoktu tekrar aradım. Geliyorum yenge 2 dakika kaldı
81 notes · View notes
alexay76 · 1 year
Text
Demek Ki Benim İçimde De Orospuluk Yatıyormuş
Sırayla 5 bayan, ayda bir, birimizde kahvaltı partisi yapardık. O gün 4 arkadaşımla beraber, Filiz ablaya kahvaltıya gitmiştik. Filiz ablamız 44 yaşında olduğundan yaşça hepimizden büyük, ama yaşını göstermeyen, daima güleryüzlü, tombul, genelde hep mutlu tanıdığımız ve çevresine mutluluk veren biriydi. Bazen kendisiyle bukadar barışık olan bu kadının mutluluk sırrını merak ederdim. Neyse, kahvaltıdan sonra, çaylar içildi, sohbet eşliğinde kahvelerimizi de içtikten sonra, benden hariç herkes gitmişti. Kocamın ve çocuklarımın eve gelmesine daha çok vardı, o yüzden ben biraz daha kalmıştım…
Filiz abla bana, “Necla sen TV‘ye takıl, ben masayı toplayım, sonra birer kahve daha içeriz!” dedi. Ben de kumandayı aldım elime, kanalları yoklarken yanlış uyduya girmişim, birden pørnø kanalı açıldı ve adamın birinin kadına tam sikini sokması koca ekrana gelmişti. Panikleyip, delice tuşlara basıyor, o uydudan çıkmak istiyordum, ama nafile, sanki uydu alıcısı kilitlenmişti. Tam o arada Filiz abla mutfaktan geldi. Benim perişan halimi görünce kahkayı bastı, “Bu kanalda işin ne kız? Yoksa sen de benim herif gibi böyle şeylere mi meraklısın?” dedi. “Ya abla sende yani, bilerek mi açtım sanki?” dedim, ama çok utanmıştım…
Filiz abla kumandayı alıp, ekranda sikişenlere son kez bakıp, “Adamınki de güzelmiş, aynı benim herifinkine benziyor!” dedi ve kanalı değiştirdi. Hakikatten adamın siki güzeldi, orta boy, kalın ve dimdikti. Utanmıştım, ama böyle bir filmi ilk gördüğüm için, aynı zamanda hoşumada gitmişti. “Aman abla, sende amma yaptın, Hıdır abim 48 yaşında, yoksa eski halinden mi bahsediyorsun?” dedim. “Olurmu kız, Hıdır eski halinden hiç taviz vermedi, tam tersine cinsel hayatımız dahada kaliteli olmaya başladı!” dedi. “Nasıl yani?” derken, aklımdan bizim evdeki halimiz aklıma geldi. Oğlumdan sonra 8 yıl önce kızımız dünyaya geldikten sonra, eşimin istek gücü bayağı zayıflamış, bazen 2 ay kardeş gibi yanyana yatardık, ben de artık bu duruma alışık olmuştum, hiç bir istekte bulunmuyordum…
Filiz abla anlatmaya devam ederek, “Eskiden yaptığımız hızlı ve kısa sevişmelerden daha ziyade, şimdi uzun uzun sevişip, ilişki arasında fantaziler kurup birbirimizi zirvelere taşıyoruz!” dediğinde ciddi olduğu belliydi. Ben yine sadece, “Nasıl yani?” diyebildim. “Bak mesela, bazen, tabi her seferinde değil, böyle bir toplantı gününden sonra, Hıdırla sevişirken, bana sorar kimler vardı diye, ben de isimleri sayarım. O da, (Hayırsız kadın, hepsini niye yolladın, birisini yatağımda bıraksaydın ya!) der!. Ben de kocamı tamamen çıldırtmak için, (Hepsini yollamadım, bak Vildanı sana bıraktım, şimdi Vildanı sikeceksin!) derim. O da hemen Vildan yataktaymış gibi bana, (Vildan hanım hoşgeldin, niye geldin?) der. Ben de Vildanmışım gibi, (Hıdır abi amım sikini çekti, sana siktirmeye geldim!) derim. O da, (Madem öyle, hemen amına takayım!) der. Sonra, (Amın çok güzel Vildan, sokuyorum bak dibine kadar girdim!) der. Ben de, (Sok Hıdır abi, sok!) derim. O da, (Dayanamıyorum Vildan, amına fışkırtacam!) der. (Fışkırt Hıdır abi, döllerini içime akıt!) derim, ve iştahla içime boşalır! İşte buna benzer çok fantaziler yaparız. Bazen de benim başka bir erkekle sikiştiğim fantaziler yaparız. Ama herşey yatakta kalır ve biter!” dedi.
Kulaklarıma inanamıyordum, böylesini ne duymuş, nede yaşamıştım. Ama muazzam tahrik olmuştum. Kaybettiğim sandığım istek duygusu birden içimi parçalamış, amım sulanmaya başlamıştı. Filiz ablanın, “Noldu kız, şok mu oldun? Yoksa aklın halen deminki sikte mi?” dedi ve yine kahkahayı bastı. Utanarak güldüm, “Gerçekten içimi kıpırtdattı abla!” dedim ve birazcık bizim yatak odasında olan bitenden bahsettim, yani daha doğrusu olmayanlardan. Bana, “Vah zavallım!” dedi, biraz durdu, sonra, “Aklıma birşey geldi kız, Hıdırıma süpriz yapmak istiyorum, sen şimdi gidip soyunup yatağa yatacaksın, birazdan o da gelir seninle ilgilenir!” dedi. İşte buna şok olmuştum, “Saçmalama abla! Söylediğin ne biçim bir laf öyle?” dedim, ama gerçekten kızmıştım…
“Bak güzelim, 32 yaşındasın, şimdiden hayata küsmüş gibisin, hem sen biraz zevk, heyecan ve kadınlığını yaşarsın, hem ben de Hıdırımın en büyük arzusunu, fantazisini gerçekleştirmiş olurum!” dedi. “Asla yapamam ve yapmam!” dediysem de, o ısrar ettikçe bu fikre yatkın oluyordum. O da ne yaptı etti, sonunda bana kabul ettirdi ve öocuk gibi sevinerek, “Yaşasın!!! Bakalım bizim Hıdır bey fantaziden ileri gidebilecek mi?” dedi…
Üst kata çıkıp, çırılçıplak soyunup, yatağa girmiştim. Tahminen ateşim 45 derece vardı. Yorganı kafama çektim. Tanrım, ben burda yabancı bir yatakta çırılçıplak neler yapıyordum? Yorganı tekrar indirdim, vazgeçmeyi kafaya koymuştum, tam giyinip gitmek isterken kapı açıldı, Hıdır abi içeri girdi. Beni öyle görünce afallayıp kaldı. Yaklaşık 1 dakika kadar taş kesilmiş heykel gibi odanın girişinde durdu, sonra toparlanıp, aşağıya seslendi, “Sürprizine bayıldım karıcığım, harikasın, seni çok seviyorum!” diye ve kapıyı kapattı. “Hoşgeldin Necla hanım!” deyip, gömleğini çıkartmaya basladığında, ben başımı yana çevirmiş, deminki ateşimin yerini soğukluk almış, resmen havale geçiriyordum…
Hıdır abi soyunmuş olmalı ki, yatağa geldi, bir eliyle elimi tutarken, diğerini de yorganın altına atıp, ayağımı okşadı. Biraz olsun yumuşamıştım, ama yine gergindim. “Pişman olmayacaksın güzelim!” deyip, yanağımı hafifden öperken, sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Hıdır abinin sakin konuşmaları ruhumu okşuyor, gittikçe rahatlıyordum. Demin elinin bulundugu ayak kısmına şimdi yüzünü getirmişti, ayaklarımdan başlayarak yukarıya doğru, süt beyaz tenimi öpe öpe, inceleye inceleye çıkıyordu. Şimdi baldırlarıma varmış, parmak uçlarını baldırlarımın iç kısmında gezdirirken, sanki o büyük elleriyle değil de, bir kuştüyü ile okşuyor gibiydi…
Deminki tedirginliğimin yerini zevk ve istek almış, bundan sonra olacakları sabırsızlıkla bekliyordum. Şimdi kafası baldırlarımın arasında, öperek bana ilk orgazmımı yaşatıyordu. Nihayet dudakları amıma kavuşmuş, diliyle klitorisime çok hafif değiyordu. Okadar ustaydı ki, bacaklarım açıldıkça açılmış, bale dansçısı gibi ayırmıştım onları. Kendimden geçmek üzereydim, iki elimle başını kavramış, bazen bastırıp bazen çekiyor, orgazmlarıma destek oluyordum. O bölgeden yalayarak göbeğime, sonradan memelerime gelip, susamış bebek gibi onları avuçlayıp, hoyratça emmeye başladı. Uçlarını ısırıp, acıyla zevk arasında oyunlar yapıyordu süt beyaz diri göğüslerime. Dekoltemden çıkıp boynuma, boğazıma yapışmış, tenimi yalarken, benim içimde fırtınalar kopmuştu…
Kendimi zevk seline kaptırmış gidiyorken, birden amcığımın içine kalın sikinin hiç zorlanmadan oturduğunu hissettim. Artık akıntıya kapılmış, şelaleye doğru sürükleniyordum. Bu dakikadan sonra seks ve sevişmek benim için yeni bir defter acmıştı hayatımda. Hıdır abi sikini köküne kadar içime sokmuş, bir müddet böyle durduktan sonra, çekip geri gömmüştü. Şimdi gelip giderken, “Harikasın Necla hanım, daracıksın, çok mutlu ettin beni!” deyip, hoş sözleri bir yandan, amıma vuruşları öbür yandan, zincirleme orgazmlar yaratıyordu bende. Yaklaşık 9-10 dakika beni böyle sikti…
Sonra birden değişmeye başladı, sanki Hıdır abi deminki narin ince ruhunu terketmiş, gittikce kabalaşıyordu. Hoyratca amıma çarparken, benden de tepki gelmeyince dahada vahşileşiyor, buda bana ayrı bir zevk veriyordu. Kullandığı kelimeler argolaşmış, ikimizi de inanılmaz senaryolara sürüklüyordu. “Yarrağım amında Necla, hoşuna gidiyormu?”. “Gidiyor abi, sok amıma, sok, sertçe sok!”. “Vay kaltak vaay! Demin utanırken şimdi yarrağım yetmez oldu haa?”. “Ohhhh, ahhhh, abi harika yarrağın var, vur amıma, kudurt kaltak Neclanı!”. “Al ozaman kaltak karı! Ayır amını, amına soktuğumun orospusu!”. “Öyle deme abi…”. “Sus orospu! Orospu! Orospu! Orospu! Sen adi bir orospusun! Utanmıyor musun arkadaşının kocasına amını dayamaya?”. “Utanmıyorum lan pezevenk! Senin o Filiz denen orospu karın istedi, ben de açtım amımı! Kapa çeneni de, amıma geçir pezevenk!”. “Geçiriyorum lan orospu, senin pezevengin olacam, satacam seni, siktirecem herkese, kaltak karı, adi fahişe seni!”. “Oohhh geçir koçum! Offf offff, sok, sok, daha hızlı, fışkırt içime, döllendir beni!”…
Ve ikimiz de çığlık atarak aynı anda boşaldık. Hıdır abi üstümde yığılıp kaldı. İkimiz de bitmiştik. 2 dakika sonra, “Neclacığım, güzelim, umarım demin söylediklerimden dolayı bana kızmadın?” dedi. Gülümseyerek, “Yok abi, neden kızayım? Bana hiç yaşamadığım harika şeyler yaşattın, demek ki benim de içimde orospuluk yatıyormuş!” dedim, gülüştük. Doğrulup yatakta oturduk. Hıdır abi bana sarılıp uzun müddet saçımı okşadı. Sonra kalkıp ıslak mendille biraz temizlenip giyindim. Hıdır abiye sarılırken sonsuz minnettardım ona. O sırada Filiz abla kapıyı tıklatıp, müsade isteyip içeri geldi. Hemen koşup ona da sarıldım, “İyi ki varsın ablacığım, seni çok seviyorum!” deyip, muhteşem çifti başbaşa bıraktım.
252 notes · View notes
insanzee · 3 months
Text
A dostlar son 4-5 saattir çok fena haldeyim, dokunsalar ağlayacak durumdayım insanlar görmesin diye kendimi eve attım ama nafile. Boğazım düğümleniyorken içimi size dökersem belki biraz rahatlarım dedim ama konuya nasıl girer, küfür etmeden nasıl devam edip nasıl bitiririm bilmiyorum. Oysa ki bugün güne güzel başlamış ve 1,5 yıl aradan sonra bir işe başlayacak olmanın heyecanını ve tedirginliğini yaşarken dünya tatlısı dostum nesrincanım'ın arayıp huzur veren sohbetiyle günüm daha bi güzelleşti bitirme anı geldiğinde ona dediğim gibi eşimi(yani olmayasıca eski eşimi) arayıp evden biraz kıyafet alacağımı söyledim, kapatıp onu aradım biraz kıyafet ve kitap alacağımı söylediğimde demesin mi ne kitabı ben onların hepsin attım ki..
Eyvah eyvah eyvah eyvah eyvah ki ne eyvahhh ahhh kii ne ahhh...
Laynnn 1500 den fazla kitap lann.. içlerinde parayla sahip olunamayacak kadar kıymetli kitaplar, elyazmaları, cumhuriyetin ilk yıllarının kitapları, dede yadigarı eski ve yeni türkçe ve osmanlıca eserler neler nelerrr.. Kendi denemelerim, şiirlerim, sözlerim, alıntılarım herşey gitti lann gitti lann bitti laann:( varsa Allah belanı versin lann..
Neyse burda kesiyorum zira küfür etmeden rahat edemeyeceğim çok net.. Şimdi bir iki kadeh atayım desem belki ilk kadehte sarhoş olurum belki de bir varil de içsem bi boka yaramayacak.. Şimdi gel de bu kafayla, yarın sabah işe git ve ilk iş günü..
Ne güzel Istanbul bee..!
32 notes · View notes
izinkalbimde · 1 month
Text
youtube
Yarım kalan bir lise aşkıydı bizimkisi veda etmeden biten 10 yıl sonra yeniden karışılaşılan 3 4 yılda bir görüşülen...
Ve 19 yıl önce vedası yapılmadan sessizce biten aşkın bugün vedası yapıldı...
Zamanından yapılmayan vedalar zamansız yapılınca canı daha cok yanıyormuş insanın ne olursa olsun ne yaşadıysanız yaşayın ama vedasız gitmeyin...
15 yılı aşkın süredir olmayan birinin vedası niye bu kadar yaktı ki canımı...
30 notes · View notes
Text
Küçüklüğümden beri muhafazakar bir ailede büyüdüğüm için karşı cinsle iletişim konusunda duvarlar çok netti. Böyle bir ailede büyüyen bir çocuğun cinsiyeti ne olursa olsun bu konularda nasıl bir korku ile büyüdüğünü tahmin edebilirsiniz diye düşünüyorum. Bunlar da yetmezmiş gibi okulda da uğradığım zorbalıklar benim için birini sevmeyi dünyanın en korkunç şeyi haline getirdi. Hayatımda 2 kez aşık oldum. İlki standart, basit bir ortaokul çocukluk aşkıydı. En azından diğer insanlar ilk aşklarını böyle tanımlar. Benim için ise hayatım boyunca taşıyacağım bir travmaya dönüştü. Ortaokul zamanları özellikle dış görünüşüm sebebiyle çok fazla zorbalığa maruz kalıyordum. Arkadaşlarımdan bazıları yalnız öleceğimi, asla sevilmeyeceğimi çünkü sevilmeye layık olmadığımı söylerlerdi. Ben bunlara maruz kalırken bir kız bana diğerlerinden çok daha farklı ve iyi davranıyordu. Hal böyle olunca çocuk aklıyla bir şeyler hissettiğmi düşündüm tabi. Sonrasında başka bir şehre taşındık ailecek. Hikayenin sona erdiğini düşünürken öğrendim ki o kız da aynı şehre taşınmış. Numaralarımızı aldık ve yaklaşık 1 yıl boyunca konuştuk buluştuk. Açılmaya karar verdim ve açıldığımda yaşadıklarım beni ufak ufak çıkmaya çalıştığım yalnızlık kuyuma geri attı. ''Seni sadece arkadaş olarak görüyorum. Hayatımda pek de bir yerin yoktu zaten hatta olmasan da olurdu. Zaten sana acıdığım için iyi davranıyordum.'' dedi ve aldığım çiçeği çöpe atarak gitti. 2. hikayem ise bu olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra yaşandı. İnternetten tanıştığım biri ile aklımda en ufak bir şey olmadan tamamen arkadaşça konuşuyordum. Aklımda hiç bir şey yoktu çünkü sevilebileceğime inancım yoktu. Aylarca konuştuk bazen flört gibi bazen arkadaş gibiydi konuşmamız. Bu süreçte az çok onda bana karşı bir şeyler olduğunu hissetsem ve ben de ona karşı boş olmasam da dediğim gibi kendimi sevilmeye layık görmüyordum. Bir şekilde cesaretimi topladım ve ona onu sevdiğimi söyleyen bir mesaj attım. Aldığım cevap ise beni hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti. ''Ben de senden hoşlanıyordum ve bunu çevremdeki herkese söylüyordum hatta abim bile biliyordu. Sen söylemesen ben söyleyecektim.'' O andan itibaren yazın buluşma üzerine planlara başladık. Her şeyiyle mükemmel bir ilişkimiz vardı ve ikimiz de çok mutluyduk. En azından ben öyle zannediyordum. İlişkimizin 4. ayına yaklaşırken ve buluşmamıza yaklaşık 2 hafta kalmışken bana ara vermek istediğini ve şu an bir ilişkinin sorumluluğunu kaldıramadığını söyledi. Yıkıldım ama anlayışla karşıladım çünkü herkes zor zamanlardan geçebilirdi ve bu normaldi. İlişkimizde bir sorun da olmadığı için geri döneceğimize emindim ve yine de buluşma tarihine sadık kalmaya ve her şeye rağmen yanında olmaya karar verdim. Fakat o sürekli buluşmayı erteledi ve eskiye göre soğuklaşmaya başladı. yaklaşık 1 ay sonra ise kendini dinlediğini ve arkadaş olarak daha iyi olduğumuza karar verdiğini söyledi. Aynı zamanda başkasından hoşlandığını söyledi. Her şey yalan mıydı soruma ise ''Değildi ama arkadaş olarak daha iyiyiz.'' dedi. Yani ilk hikayemden sevilmeye layık olmadığımı, ikinci hikayemden ise sevilsem bile inanmamam gerektiğini öğrendim.
29 notes · View notes
mirzablogg · 6 months
Text
Tumblr media
ÖLECEĞİN GÜN İÇİN TELAŞLANMA!
Onca değer verdiğin bedeninin başına neler gelecek diye kaygılanma!
Ne olacak, nasıl olacak diye hiç üzülme!
Çünkü Müslüman kardeşlerin senin için gerekenleri yapacaklar :
1- Elbiselerini bedeninden çıkaracaklar.
2- Bedenini yıkayıp gusledecekler.
3- Yeni elbisen olan kefeni bedenine giydirecekler.
4- Evinden dışarı çıkaracaklar.
5- Ve yeni evine, kabre götürecekler.
6- Cenaze merasimin için birçokları işlerini bırakıp gelecekler.
7- Özel eşyalarını toplayacaklar.
Elbiselerin, çanta ve ayakkabıların, ne varsa hepsini seçip ayıracaklar;
Muvaffak olurlarsa onları sadaka olarak fakirlere dağıtacaklar…
Emin ol, sen öldükten sonra kimse işini gücünü bırakıp senin hasretini çekmeyecek.
İşler ve ticaret kaldığı yerden devam edecek.
Senin görevin bir başkasına devredilecek.
Malın ve servetin bölüşülecek, mirasçıların hepsini sahiplenecek.
Sen ise kazandığın o malların hepsinden tek tek hesaba çekileceksin.
Öldükten sonra senden
Alınacak ilk şey adındır.
O nedenle öldüğünde sana
“cenaze” derler; kimse seni isminle çağırmaz.
Sana namaz kılmak için geldiklerinde, adını sormaz,
“Cenaze nerede?” diye sorarlar.
Omuzlarında taşıdıklarında ve defnettikleri zamanda da adını söylemez,
Cenazeyi tutun derler…
O hâlde, dikkatli ol;
soy, nesep, milliyet, para ve makam seni aldatmasın…
Bu dünya ne kadar değersiz, karşılaşacaklarımız ise ne kadar da büyük ve
Korkunç!
Öldükten sonra senin için üç tür üzüntü olur:
1- Seni biraz tanıyanlar,“Yazık !” derler.
2- Seni daha fazla tanıyan dost ve arkadaşların birkaç saat veya en fazla birkaç gün üzülür, sonra da
Şakalarına ve gülüşlerine devam ederler.
3- Yokluğunu ve ayrılık acısını derinden hisseden ailen ise birkaç hafta, birkaç ay veya en fazla bir yıl üzüntünü yaşarlar,
Sonra da seni kendi hatıralar arşivine atarlar.
İşte bu şekilde senin halk arasındaki öykün son bulur.
Güzelliğin, sağlığın, çocukların, evin, eşin, malın ve mülkün ne varsa hepsi elinden çıkar ve gerçek
öykün başlar.
Yani ahiret hayatın…
Peki, ölüm için, kabir için, ahiret içi ne kadar hazırız. ?
Bu, üzerinde durmamız ve çokça düşünmemiz gereken bir gerçektir.
Bu mübarek aylar ve kabul edilen dualar hürmetine bizleri affet, kabir ve cehennem azabından koru.
Yolculukta yardım et bizlere Allah’ım!
Âmin
23 notes · View notes
Text
Çok Hızlı! (6) (Orhan 36 Y., Bursa)
Gece 23:00 civarı bir mesaj geldi Sevgi'den, "Biz Fatma abladayız!" diye. Bir de foto ekliydi. Hikmet'in yarağı Fatma'nın amında, Sevgi de Fatma'nın götüne vibratörü sokarken çekilmişti. Cevap olarak, "Vay alçaklar :)" deyip gülücük gönderdikten sonra balkona çıkıp sigara yaktım...
Her blokta 8 daire olan, 4'er katlı, 10 bloklu bir sitede, 4. katta oturuyordum. 10 blok da sitenin ortasına otoparka aynı zamanda dış taraflara bakan bir haldeydi. Balkonlar pimapenle kapanmış, bir oturma grubu sığacak büyüklükte bana göre evin en rahat bölümlerinden biriydi. Sigaramdan bir nefes çekip karşıya doğru üfledim. O an mesaja cevap var mı diye telelefonumu kontrol edip kafamı kaldırdığımda, karşı çapraz blokta, aynı katta biri sigarasından nefes aldı ki bir ışık geldi geçti. Kim oturuyordu diye hesaplarken, Dr. Ahmet aklıma geldi. Ama adam apartman toplantılarından anımsadığım kadarıyla 1.20 kilo, 1.60 boyunda, 50'li yaşlarda, sigaradan nefret eden, gıcık, çirkin bir tipti.
Karısını bir kez görmüştüm, 1.60 boyunda, ince saçları kısacık erkek saçı gibi kesilmiş, kocasından yaşça çok küçük olduğu belli olan minyon bir kadındı. İki tane 10 yaş altı oğulları vardı. Sigara kokusuna bile tahammül edemeyen adamın evinde sigara içenlerin 10 yaş altı çocuklar olamayacağına göre, misafir gelmiştir deyip sigaramdan nefesi çektim. Aynı anda karşıdan da sigara ışığı yandı! Sigaram bitince, 5 dakika sonra yeni bir sigara yakıp, balkon lambasını açtım, bir dakika kadar o yöne bakıp tekrar balkon lambasını kapadım. Ama sigara dudaklarımda, o kor kırmızı gecenin köründe nefesi çektiğimde, karşı çaprazın lambası yandı. Balkondaki Dr. Ahmet'in karısı Merve idi. Sigarasından iki nefes çekip lambayı kapadı. Şimdi karanlıkta sigara ile mors alfabesi yazılıyordu...
O gece saat 02:00'ye kadar yarım paket sigara ve iki kadeh rakı içtim. Hatta iki kez lambayı yakıp kadeh bile kaldırıp gülücük yolladım Merve'ye. O da bir şişe bira içti, lambayı iki kez daha yakıp gülümseyerek bardağını çaktırmadan kaldırarak. Ne oluyor lan diyordum kendi kendime. Esnaf ağzıyla söyleyeyim, Sevgi ayağını sürümüştü sanırım :)
Sabah her zamanki saatimde kalktım. Balkondan baktım, ama onların balkon boştu. Merve'ye nasıl ulaşacağımı düşünerek arabamla siteden çıktım. Daha 100 metre gitmeden sağda kaldırımda gülümseyerek bekler halde onu gördüm. Önünde durdum, kapıyı uzanıp açtım. Arabaya binince, gazlayıp ara sokağın birine girdim. "Günaydın! Heyecanlı ve çok eğlenceli bir gece geçirdim sayende!" dedim. "Günaydın, sorma ben de, çok zor uyudum, iyi ki bira içtim, yoksa sabah olmazdı!" dedi. Gülümsedim ve, "Sana nasıl ulaşırım diye düşünüyordum ben de! Daha önce denk gelmemiştin, daha geç gidiyorsun işe diye biliyordum!" dedim. Kendi şirketi vardı.
O da, "Sabah senin bu saatte çıktığını görmüştüm, onun için bu sabah erken çıktım ben de! Doktor bir akrabasının cenazesine memleketine gitti. Çocuklar okula gitti, ben de tek başıma kahvaltı etmek istemedim!" dedi. "O zaman kahvaltıya gidiyoruz!" dedim. "Nereye?" dedi. Dobruca taraflarında güzel kahvaltı mekanları vardı. Genel müdürlük'teki mali işler müdürünü arayıp, öğlene dek izin rica ettim. Çünkü fabrikada amirim yoktu. Rahattım. Bu arada Merve, çantasından çıkardığı sigarayı yakmaya çalışıyordu. Evlendiğimizde, 3 yıl önce almıştık evi, 3 yıldır kadından bir hareket gelmemişti. Gerçi kadını kocasıyla ilk gördüğüm günden beri, bu kadının bu adamla ne işi olur ki diye aklımdan geçmişti.
Ağaçlar altında şırıl şırıl bir dere akan kahvaltı mekanında oturduk. Kahvaltı gelmeden birer bardak küçük çay istedim garsondan. Birer de sigara yaktık. "Sen şimdi nerden çıktı bu diyorsun, değil mi?" dedi aklımı okurcasına. "Açıkcası öyle!" dedim. "Çapkınlık yaptığında dikkatli olmalısın Orhan bey!" dedi gülümseyerek. "Nasıl ya?" dedim. Merve'nin işyerini bilmiyordum. Güzellik Salonu olduğunu, elemanlarının sabah işyerini açtığını, kendisinin 10:00 gibi işe gittiğini kısaca anlattı ve "İşyerim nerede biliyor musun?" dedi. Gözlerimi kocaman açıp, bilmiyorum anlamında kafamı salladım.
Meğer Sevgi'yi aldığım, servisten indiği, sonra da şehir dışına çıktığımız (10 günde 2 kez) köşedeki binaymış. "Kadını aldığında balkonda sigara içiyordum, arabanı bildiğim için gayri ihtiyari baktım, sonra da o kadının arabaya binişini gördüm! Sahi kim o kadın?" dedi. Teyzemin kızı diyecektim bir an, ama vaz geçip, "Bir arkadaş!" dedim. "Benim işyerim hemen dükkan üstü, kadını belki 5 metreden gördüm, heyecandan eli ayağı tutmuyordu kadının!" dedi gülümseyerek, sonra da, "Aramızda kalacak, o nedenle rahat ol. Ben seni evine bağlı bir adam olarak görüyordum. Ama o gün öyle görünce, hem merak ettim, hem de seni daha iyi tanımak istedim!" dedi.
Kahvaltı servis edilirken bir an susup gözlerimiz kenetlenmiş bakışıyorduk. Yeni bir işe başladığımı, kadının da mesai arkadaşım olduğunu, orada tanıştığımızı söyledim. O an ağzından çıkan laf, "İşyerinde de yapıyor musunuz?" oldu. Hemen sonra da, "Direkt sordum ya, ayıp!" dedi kendi kendine gülerek, sonra da, "İşyeri aşklarını hep merak etmişimdir!" dedi. "Zor!" dedim. "Neden?" dedi. "Canın her çektiğinde tehlikeyi göze alıyorsun, ama bir o kadar da heyecanlı, yakalanma korkusu felaket adrenalin veriyor!" dedim. "İşyeri dışında nereye gidiyorsunuz, otele falan mı?" dedi. "Yok, otel zor, şehrin çıkışında, bekarlık günlerimde keşfettiğim bir arazi var!" dedim. "Nasıl bir arazi ki?" dedi. Ben de konuyu değiştirip, "Ya sen, var mı kimse?" diye sordum.
"5 yıl önce vardı. 3 yıl sürdü, ama 2 yıl önce bitti. O günden bu yana sadece işime odaklandım!" dedi. "Kimdi?" dedim. "Doktorun mesai arkadaşlarından biriydi. Tayini çıktı taşındı. Taşındıktan sonra birkaç kez geldi, bir kez ben gittim, ama uzak mesafe yürümedi!" dedi. "2 yıldır görüşmüyor musunuz?" dedim. "Hayır, telefonda bile görüşmüyoruz, numarasını bile sildim!" dedi. Adam birkaç kez whatsaptan yazmış, ama bu olmayacağı için cevap yazmamış. Bu arada 29 yaşında olduğunu öğrendim. "Doktorla nasıl evlendin?" diye sordum. Olay tam tahminim gibiydi, doktor zengin, kız fakir, 2 yıllık okurken doktor bunun aile hekimiymiş, ordan göz koymuş, ailesinden istetmiş, aile de zengin diye vermiş, aralarındaki 20 yaş farka rağmen. "Ama sanma ki o dışarıdaki nemrut adam evde de öyle... süt dökmüş kedi gibidir evde!" dedi.
Bu arada saat 10:00 olmuş, kahvaltı bitmiş, kahvelerimizi bile içmiştik. Merve, "Eee, ne yapıyoruz? Sen izinlisin, ama benim işe gitmem lazım!" dedi. Arabayı direk benim ağacın oraya sürdüm ve "Nasıl bir arazi demiştin ya, işte burası!" dedim. "Hımm... Beni buraya birlikte olmak için getirmedin umarım, ilk seferimizin böyle bir yerde olmasına müsaade etmem!" dedi. Gülümsedim, elini tutup öptüm, "Nasıl isterseniz leydim!" dedim. "Teşekkür ederim beyefendi!" dedi gülüştük. Onu işyerine doğru götürürken, işten kaçta çıktığımı sordu. "16:00'da." dedim. O da, "Beni işyerimin ordan alır mısın?" dedi. Numaralarımızı verdik birbirimize...
İşyerine vardığımda Sevgi merakla odama geldi. Ona, "Kız diş çıkarıyor, ateşli biraz da, doktora götürdük!" dedim. Fatma'dan mesaj vardı, "Aşkım akşam için kızmadın umarım, Hikmetle Sevgi çat kapı geldi. Otururken sevişmeye başladılar, ben de dayanamadım, ama sensiz de hiç güzel olmadı!" yazıyordu. Sevgi'nin akşam gönderdiği fotoya tekrar baktım, Hikmet amcığında, vibratör sevginin elinde göt deliğine sokulmuşken zevkten gözü dönmüş görünüyordu. "Neden kızayım, tadını çıkartalım, kıskanmak yok!" yazdım. Cevap gülücük oldu. Sonra Sevgi, "Akşam üzeri bana gelir misin?" yazdı. "Gelemem, eve gitmeliyim!" dedim. Sevgi, Fatma, şimdi de Merve. Kendi kendime, (Ulan hatları karıştırcaksın iyice!) dedim.
Saat 16:15'de Merveyi aldım işyerinin önünden, gayet rahattı. Bir kilometre kadar aralardan gittikten sonra çok daireli bir binanın önünde durduk. Binaya birlikte girdik. İkinci katta bir dairenin kapısını anahtarla açıp, beni içeri buyur etti. "Kimin burası?" dedim içeri girince. Anlatmaya başladı. 5 yıl önce işyerini açtığında, beraber okuduğu (estetisyen) bir arkadaşını işe almış, kadın başka şehirden olduğu için burayı tutmuşlar, sonra ilişkisi başlayınca arkadaşıyla paylaşmış, o da bir odasını Merve'ye vermiş.
İçeriye girince, kapının üst kısmından aldığı anahtarla odasını açtı. Tam takım bir yatak odasıydı, ama köşede bir masa ve iki koltuk ta vardı. Bir otel tipi mini buzdolabı da vardı. "İki yıldır kullanmıyorum, o nedenle dolap falan boştur. Ama içerden bişeyler bakayım, ne içersin?" dedi. "Ne varsa!" diye cevap verdim. İki dakika sonra buzlu viski ile dolu iki bardakla yanımdaydı. "Bize!" dedim kadehleri tokuştururken. "Umarım!" dedi. Kadehi elinden alıp dudaklarını dudaklarımın arasında aldım, ihtirastan daha çok duygusulallıkla öpüşmeye başladık. Birkaç dakika sonra iyice gevşemiş, kollarımda kendini salmıştı.
Bisiklet yaka ipekimsi bluzunu çıkardım. Muhteşem pembe dantelli bir sütyen içinde göğüslerini avuçlayıp, kulak memelerinden boynuna, sonra da göğüslerine kaydım. Sütyenin üzerinden öpüp koklayarak soymaya başladım. Önce sütyen, sonra kot pantolonu, altta küçücük pembe tangası. Sonra elimden tutup ayağa kaldırdı beni, kendisi de kalkıp gömlek düğmelerimi tek tek çözerken hiç acelesiz her düğmeden sonra açılan yerleri öperek kotumu düğmelerini çözüp çıkardı. Sonra boxerımın üzerinden kalkmış yarağımı avuçlayıp, "Hımmm..." dedi. Yere diz çöktü, önce küçük öpücükler kondurdu yarağımın kafasına, sonra da ağzına alıp alıp çıkarmaya, arada tükürüp tekrar ağzına almaya devam etti. Bu işi biliyordu.
Birkaç dakika yaladıktan sonra onu alıp koltuğa oturttum. "Ben de tadına bakayım!" deyip öne doğru çektim, bacaklarını omzuma alıp dilimle amını keşfe çıktım. Çizgi gibi bir amı vardı, kalçaları ufacık ama çok güzeldi. Amını ve göt deliğini uzun uzun emdim. Klitorisini dilledim ve dilimle siktim bir süre. Sonra internetten öğrendiğim 2 parmak hareketimi yaptım. İlk seferinde tüm sevgililerime yaptığım, hepsinin müptelası olduğu, ortadaki 2 parmakla amcığa seri hareketlerle pompalayınca bu kadınların işer gibi amının suyunu getiren bir hareketti. Merve parmaklarımın ucunda kuduruyor, suları neredeyse yüzüme çarpacak kadar fışkırtıyordu. Bağırışları kesin dışarılardan duyuluyordu. Öyle orgazm çığlığı ilk kez duyuyordum.
Elimi çektikten en az 5 dakika sonra gözlerini açıp, "Ne yaptın sen böyle? O nasıl bir hareket, hayatımda hiç böyle ıslanmamıştım!" dedi. Oturduğu, kaykıldığı koltuğun önü su birikintisi kaplıydı, halı, koltuk sırılsıklamdı. Güldüm elinden tutup yatağa uzatıp, "Şu suların bir de tadına bakalım!" deyip yamuldum amcığına. Birkaç dakika yaladıktan sonra hareketlerinden tam kıvama geldiğini anlayıp, üzerine çıkıp yarağımı amcığına soktum. "Ohhhhh!" diye derin bir kavuşma nidası yükseldi aynı anda ikimizden de. Yarağımı köküne kadar sokup, kafasına kadar çekip tekrar sokarken dudaklarını dudaklarıma aldım. Nefes nefese, hem öpüşüp hem sikişiyorduk. Benim her darbeme o da kalçaları ve kasıklarıyla cevap veriyordu.
Bir süre siktikten sonra, Merve, "Geliyorum aşkım!" dediğinde, ben de saldım döllerimi amcığına. Rahattım, yolda gelirken başka çocuk istemediği için tüplerini bağlattığını söylemişti. Birer sigara yaktık. Yastığın üzerine dirseğine dayadığı başıyla beni izleyip sigarasından derin nefesler alıyordu. "Eminim söylemişlerdir, ama muhteşem bir adamsın!" dedi. Gülümseyerek, "Karşımdaki muhteşemse ancak!" diye cevap verdim. "Aşık oluyorum kesin!" dedi yüzünü iki eliyle kapatıp...
İçeride bir buçuk saat kalmıştık. "Beni işyerime bırakır mısın?" dedi. Bıraktım. Arabadan inerken, "Yazarsın, doktor 2 gün daha yok!" dedi. Eve giderken karım aradı. Köyden dedesi ile babaannesi gelmiş, bu gece annelerinde kalabilir miymiş diye sordu. Canıma minnet. Eczacı arkadaşa uğradım, bir çay içip, bitmiş olan bitkisel takviye hapından 2 kutu alıp, arabanın bagajındaki ilk yardım çantasına zulaladım. Bir tanesini de içtim. Canım göt sikmek istiyordu. Fatma'yı arayıp, eve gitmeden yarım saat zamanım olduğunu, özlediğimi söyledim. Fatma da, "İstersen 5 dakika olsun, ona bile razıyım, bekliyorum!" dedi...
Fatma çırılçıplak karşıladı bu kez beni. "Zaman yok dedin!" diye kıkırdıyordu. Mutfağa götürdü. Balla kaymak koymuştu bir tabağa. "Aşkım!" dedi, parmağını daldırıp kaseye ağzıma uzattı emerek yalayıp yuttum. Sonra sol göğüs ucuna koydu bir parça, ısırarak yaladım. Sonra diğer göğsüne, göbek deliğine ve amcığına, hepsini yaladım. Sonra bir parmak ta ben aldım, bunu tezgaha ellerini dayayarak domaltıp, göt deliğine sürdüm bal ve kaymağı, dilimle yalayıp parmağımı soktum. Ohhhh, Ahhhh sesleri yükselirken amcığına dil darbeleri atarken orgazm oldu.
Amının sularını göt deliğine sürdüm ve yarağımı götüne sapladım. "Ahhh, aşkım yırttın, çok acıdı, ama sik aşkım, harikasın erkeğim!" diye inliyordu. "Yavrum bu göte hastayım, gerçi senin heryerine hastayım ya, offf, orospum benim!" dedim. Sanki o da bu lafları dememi bekler gibiydi, "Ohhhh, sik beni, siktir beni, bu orospuyu sat sermayen olayım, sokaklarda her bulduğuna siktir beni!" diye bağırarak orgazm oluyordu, parmaklarım amında, yarağım götünde çalışırken...
Ben de götüne boşalıp sigaralarımızı yaktığımızda, kocasının yatakta küfrederek sikmeyi sevdiğini, zamanla alışıp kendisinin de çok zevk aldığını anlattı. Zamanım yoktu, sigaradan sonra öpücükle uğurladı beni :)
[Orhan]
102 notes · View notes
sertsiken0606 · 1 month
Text
Merhaba arkadaşlar bu hikayeyi gönderen Defne hanıma teşekkür ediyorum.
Merhaba Hasan bey ben Defne 41 yaşımda 2 kez evlenip boşanmış bir kadınım. İlk kocam olan şerefsiz bana zorla tecavüz ederek cezaevine girmemek için evlenmişti 5 yıl boyunca birbirimizi hiç görmedik. 5 yıl bittiğinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtık ilk mahkemede boşanmıştık .
Dedeğim gibi ilk kocam tecavüz etmişti 16 yaşımdaydım o zamanlar boşandıktan sonra İstanbul dan kaynarca ya taşındım babam beni tecavüzden sonra şerefsizi affettiğim için kızgın ve kırgın olduğu için affetmedi ben Darıca da bir doktorun yanında işe başladım . Doktor beyle aramızda ateşlenme oluyordu eski kocamı anlatmıştım bana acıyor sanmıştım meğer karısı ile arası bozuk olduğu için bana ilgisi artmış ben ne istersem yapıyordu kısa sürede aşık olmuştum 4 ay olmuş benim doğum günüm gelmişti bana o kadar güzel bir hediye almıştı ki boynuna sarılıp öptüm ilk temasımızdı . Akşam olmuştu bir viski ve mezeler getirdi masayı kurdum ilk defa ofiste bu şekilde bir masa kuruyordum ben çıkmak isteyince bu masa senin için kuruldu nereye gidiyorsun öyle dedi elimden tutup beni masaya oturttu viski bitti rakı açtık rakı bitti bira ile cila çekelim dedi dediğini yaptık masada iyiydim ayağa kalkamadım beni kollarına aldı birlikte benim evime gittik yarı uyanık yarı baygın eve girdiğimi hatırlıyorum ne ara soyunduk ne yaptık bilmiyorum sabah telefonun alarmına uyandım çırılçıplak doktor Gökmen ile yatıyordum Gökmen de sikini kaldırmış kazık gibi duruyordu bir anda ne olduğunu anlamaya çalıştım fakat içeriye girdikten sonrası bende yoktu canımda o kadar seks yapmak istiyordu ki eğilip Gökmen in sikini ağzıma aldım zaten kazık gibiydi iyice sertleşti kalktım sikini amıma sürtüp yavaş yavaş oturdum üzerine uyanması için uğraşıyordum fakat ne mümkün bir taraftan zevk çığlıkları atıyordum bir taraftan memelerimi okşuyor sıkıyordum Gökmen uyanmış elleriyle beni okşuyordu orgazm dedikleri şeyi tam anlamıyla ilk defa yaşıyordum Gökmen beni yatağa sırtüstü yatırdı o kadar güzel sikiyordu ki zevk çığlıkları atıyordum tekrar titremeye başladım memelerim okşanmamıştı edilmemişti Gökmen de boşalmak üzereydi durdu içine patlamak istiyorum müsade edermisin dedi elbette sik beni boşal içime dedim öpüşürken kilitlendik birbirimize içimden çıkmadan bekledi birden çıkar gibi yaptı yine girdi birden boşalmaya başladı sanki şebeke suyu gibi akıyordu saçlarımdan tutup çekerek tekrar girdi domalttı beni tekrar soktu ben 3. yü oluyordum o da 2 . yi boşalıyordu arkama elini koydu göt deliğime parmağını soktu birden kendimi ileri attım Gökmen saat 9 da randevu var ofise gitmemiz gerekiyor dedim kalkıp banyoya girdim oda geldi akşama hazır ol götünden sikecem seni dedi . O gün nasıl geçti bilmiyorum akşam yine benim eve gittik götümü sikti . Boşandı benimle evlendi 38 yaşıma kadar birlikte çok güzel günler geçirdik takii beni sekreteri ile aldatana kadar şimdi canım istiyor ama siktirecek dürüst bir erkek bulamıyorum.
63 notes · View notes
veganlogicdinamo · 3 months
Text
SOKAK KÖPEKLERİ ÜZERİNDEN RANT
AKP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunduğu sokak köpekleriyle ilgili yasal düzenlemede yine büyük bir algı operasyonu yapılıyor.
Medyaya sızdırdıkları bilgilere göre bir ay içinde sahiplenilmeyen tüm köpeklerin öldürülmesinden vazgeçilmiş ancak bu süre içinde “kuduz” ile “salgın hastalık” riski olan ve “rehabilite edilemeyen” köpekler öldürülecekmiş! Yani topluma önce ölümü gösterdiler, şimdi sıtmaya razı etmek istiyorlar!
Demek ki sokak hayvanlarının belediyeler tarafından kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra bulunduğu yere bırakılmasını hükme bağlayan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesi değiştiriliyor!
ÖLDÜRMEYE YASAL KILIF!
İşin tuhafı, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun “hayvan hastalıklarının kontrolü ve yükümlülükler” başlıklı 4. maddesinin b bendi, “ihbarı mecburi bir hastalığın ortaya çıkması veya ortaya çıkma şüphesinin varlığı halinde, hayvanların izole edilmesi veya itlaf ve imha edilmesi” yetkisini Tarım ve Orman Bakanlığı’na zaten veriyor.
Öyleyse şimdi ne yapılmak isteniyor? Şu anda ortada böyle bir hastalık ya da kuduz salgını olmadığı halde bu maddeyi sokaktan toplanan köpeklere uygulayabilmenin yasal kılıfı hazırlanıyor.
Uzun bir süredir kuduzun yayıldığına ilişkin yandaş medyada çıkan haberlerin aksine, kuduz salgını yok ve risk artmıyor. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin açık kaynaklarında yer alan bilgiye göre yıl bazında kuduz pozitif evcil ve vahşi hayvan dağılımı gerçeği ortaya koyuyor.
2018’de 437 evcil hayvan vakası varken, bu rakam 2023’te 86’ya inmiş. Buna sığır, eşek, katır, koyun, keçi, at, kedi gibi hayvanlar da dahil, en yüksek oran sığırlarda ve bunun nedeni de köylerde hayvanların yaban hayatı ile temasının daha yoğun olması.
Bu gerçekler biliniyorken ve köpeklerde salgın bir hastalık yokken, toplumda infial yaratılıyor ve bu durum bakımevlerine alınan köpeklerin öldürülmesi için kullanılıyor.
12 notes · View notes
Note
bana biraz fikir verir misin dertleşmeye çok ihtiyacım var🥺
ortaokulda çok aşık olduğum bir çocuk vardı sevgili olup ayrıldık ama ben 4 yıl unutamadım çevreden soran herkese de çocukça bişeydi ben onu saymıyorum bile deyip geçiştirdim ama aslında öyle değildi… o çocukla ortak bir yakın arkadaşımız vardı ben onunla görüşmeye devam ettim ve şuan her şeyin üzerinden 7 sene geçti gerçekten aklıma bile gelmiyor artık ama ortak arkadaşımız bana karşı duyguları olduğunu artık arkadaş kalamayacağımızı söyledi kısa bir süre önce. işin tuhaf yanı son zamanlarda bende farklı duygular hissetmeye başlamıştım tam adını koyamadığım duygular. onunla ilgili geleceğe dair bir rüya gördüm mesela hiç kimseye anlatmadım çünkü anlatmazsam gerçekleşeceğine inandım gerçekleşsin istiyor bir tarafım…
üniversite sınavında da tıp kazanamadığım için tercih yapmadım ve mezuna kalmaya karar verdim. ailem de haklı olarak sınava hazırlanırken kafamın karışmasını hayatımda birinin olmasını istemiyor.
malum kişimiz üniversiteye gidecek ama beni o kadar çok seviyor ki sırf bana yakın olmak için istemediği şehirleri yazacaktı ben seni beklerim 1 yıl dedi
bende bekleme dedim böyle bir bencillik yapamazdım çünkü bütün kararlarını bana göre verecekti
bu sefer çok ısrar etmeye başladı ben sana hayatım sen ol diyorum sen daha ne diyorsun. seviyorsan seviyorsundur ya da sevmiyorsundur gibi gibi
ben daha tam ne hissettiğimi bilmiyorum ki çok arada kaldım haklı olarak çünkü hem göz ardı edemeyeceğim bir geçmiş hem de o kadar yıllık bir arkadaşlık. beni artık düşünme ve bekleme dedim en son
içten içe beklesin istiyorum ama eğer beni gerçekten seviyorsa başkasını sevemez o da beni bekler dimii
ya o kadar çok ortak noktamız var ki aslında paylaştığımız koca 7 yıl ve birsürü anı şimdiden bile koyuyor yokluğu sadece onu değil arkadaşımı da kaybettim bi yandan biliyorum onun da etkisi var
ne yapmalıyım sence bu saatten sonra???
Gerçekten çok karmaşık şeyler yaşamışsın:) şu an için en iyisi bence önüne bakmak ve eğer onu gerçekten seviyorsan peşini bırakma eminim gerçek aşkı hissediyorsa o da senin peşini bırakmaz. Eğer arkadaşlığınızın bu yüzden bozulduğunu fln düşünüyorsan bunu pekte kafana takma eminim arkadaş olmanız birbirinize daha iyi tanımanızı sağladığı için daha iyi anlaşacaksınızdır. Sende seviyorsan eğer bence daha fazla beklemenin bir anlamı olmayacaktır. Bu konuda son olarak, görüşmeye ve bir ilişkiye başlarsanız eğer nasıl hissettiğine dikkat et belki bu his aşk değil sadece arkadaş özlemi de olabilir. Umarım senin için yararlı olabilmiştir. Ve umarım çok mutlu ve güzel bir hayatın olur:))
~C.٭
9 notes · View notes
alexay76 · 1 year
Text
Evlendim Ama Eski Sevgilimle Sikişe Devam
Selam arkadaşlar, ben Boludan Cemre. Evliyim. 30 yaşındayım, 1.70 boyunda, 65 kiloda, kumral, beyaz tenli, çekici bir bayanım. Fiziğim düzgündür yani. Benim hikayem, ben başka biriyle evlendikten sonra eski sevgilimle yaşadığım sevişmelerim hakkında. Ben şimdiki kocamla evlenmeden 6 yıl önce, Murat benim sevgilimdi, gözümü onunla açmıştm, ilk gördüğüm yarrak da Muratın yarağıydı. Muratla deliler gibi sevişirdik, ama kızlığıma hiç dokunmadı. Saatlerce göğüslerimi yalardı, amımı ise öyle bir yalar ve emerdi ki, amımın dudaklarını koparırcasına. Amımı yalarkende parmağını göt deliğime sokardı ve ben sular seller gibi orgazm olurdum. Sonra dayanamaz yalvarırdım, “Sik beni aşkım, kadın yap!” diye, ama o, “Kızlığını kocana sakla!” deyip, amımdan sikmezdi. Bir seferinde ben, “Yarağını içimde istiyorum, götümden sik bari aşkım!” deyince, “Bak o olur işte!” deyip götümü sikmişti. Murata 5 yıl boyunca götümü siktirdim. Muratın siki oldukça kalındır, götümü sikerken dağıtırdı, günlerce götümün üstüne oturamazdım…
Muratla evlenme planları yapmaya bile başlamıştık. Ama Muratın ailesi köyden bir akrabalarının kızıyla evlendirmek isteyince ayrıldık. Ben de ona inat olsun diye, hemen ilk kaşıma çıkan adamla (şimdiki kocamla) evlendim. Kocamla her gece sabahlara kadar sikişirdik, ama yinede mutsuzdum, Muratı hiç unutamadım. Ben evleneli 1 yıl geçmişti ve Muratla hiç görüşüp konuşmuyorduk.
Bir gün ben Cafede oturuken telefonum çaldı, arayan Murat idi. Çok kızgındım ona, açmadım meşgule aldım. Hemen mesaj attı, “Aç telefonu, önemli!” diye ve birdaha aradı. Merak edip açtım busefer. Beni yolda görmüş, benimle konuşup dertleşmek istiyordu. Uzun uzun düşünüp buluşmayı kabul ettim. Belirlediğimiz yerde arabasına bindim, şehir dışına, ormana, eskiden buluştuğumuz yere gittik. Arabayı durdurdu, ama heyecandan titriyordu karşımda. Bir anda boynuma sarıldı ve “Çok pişmanım aşkım, sana haksızlık yaptım. Çok mutsuzum, eşimden nefret ediyorum!” diye. Okadar içtendi ki, dayanamadım ben de ona sarıldım ve ikimiz de ağlamaya başladık. Derken dudaklarımız buluştu, dakikalarca deli gibi öpüştük…
Sonra Murat arabanın koltuğunu yatırdı, ben sırt üstü yattım. Bir çırpıda hem beni hem kendini soydu. Kafasını göğüslerime gödü ve memelerimi emmeye ısırmaya başladı. Bense daha da bastırıyordum, “Ye aşkım göğüslerimi, ye bitir!” diyordum. Bunu yapmasını ne kadar da çok özlemişim. Memelerimden göbeğime indi, ordan da amıma. Amımın dudaklarını ayırıp klitorisimi öyle bir emiyordu ki, ben anında boşaldım. Amımın içine dilini sokuyor, beni diliyle sikiyordu. Yarım saat kadar yaladı ve ben bu sürede 2 defa daha orgazm olup boşaldım ağzına. “Yalvarırım Murat sik beni! Kızken hep götümü siktin, şimdi amımı sik dağıt!” dedikçe yalvartıyordu beni…
Yalvarmama dayanamayan Murat, bacaklarımı omuzuna aldı ve amıma öyle bir yüklendi ki, amımı yara yara sikinin tamamını bir anda kökledi amıma. Zevkten ölebilirdim o anda. Dudaklarımı öperekten, yavaş yavaş amımı sikmeye başladı. Çok geçmeden ben yine boşaldım. Murat en az 20 dakika siker öyle boşalırdı. Yarağını amımdan çıkarıp, amımdan akan suları iyice yalayıp yuttuktan sonra tekrar yerleştirdi ve sikmeye devam etti. Çok sert sikiyordu. Bir yandan da memelerimi avuçlayıp, uçlarını eziyordu. 15 dakika kadar hızlı hızlı gidip geldikten sonra yavaşladı. Anladım ki boşalacaktı, “Çıkarma aşkım, içime boşal!” deyince, bir anda titremeye ve tüm döllerini içime boşaltmaya başladı. Yarağını amımdan çıkarmadan üstüme uzandı, bir süre öylece kaldık, dinlendik…
Ogün ormanda 3 saat daha kaldık. Bu süre içerisinde 2 defa daha amımdan ve 1 sefer de götümden sikti beni. Götümden sikmesini de çok özlemiştim, zira şimdiki kocam hiç götten sikmiyordu beni. Eski sevgilim Muratla bu gizli ilişkimiz 4 yıl daha sürdü. Kocamdan arta kalan zamanlarda kendimi hep pendik escort eski sevgilime siktirdim. Ama artık görüşmüyoruz, iş için İstanbula taşındılar. Kocam olacak adam ise artık beni eskisi gibi sikemiyor, sikse de bu sikmeleri ‘Görev’ gibi geliyor ve heyecan vermiyor. Murat da yok, ben de kendimi başkalarına siktirmeyi düşünüyorum. Çünkü kocamı aldatmanın ve gizli sikişmenin heyecanı başka!
Hepinizin yaraklarından öpüyor, bol sikişler diliyorum
114 notes · View notes
doriangray1789 · 5 months
Text
Bilime önem vermezsen, başkaları yapay zeka'da çağ atlarken, sen su şişesine arapça fısıldarsın….
Dünyada ileri ulusların 4 kutsal kitabı vardır -matematik
fizik
kima
biyoloji… yani bilim…
Dünya değişiyor.
Bugün ne konuşuyor dünya? Big Data konuşuyor. Blockchain konuşuyor. Metavers, ChatGBT vb konuşuyor.. evrende yeni keşifler oluyor
Çağ uzay çağından bilgisayar oradan yapay zeka çağına açılıyor.. sürekli bir gelişim içinde ve bunu sürdürülebilir kılmanın yollarını arıyor
Elinde bilmi teknolojiyi tutanlar orataya katma değeri yüksek ürün koyanlar başarıyor…
Her yıl milyarlarca doları yazılım firmalarına akıtıyoruz… sürekli beyin göçü veriyoruz… bir uyurgezer halimiz var…
Diğeri, TANRI ile senin aranda, inanırsın ya da inanmazsın aklınla mantığınlq duygularınla vs.yapacağın seçim ve bunun sonucu yalnız sana bağlıdır…
Deist ol, ateist ol, agnostik ol, nihilist ol vb. demiyorum, ya da tam tersi, sufi ol, yobaz ol, çok dindar ol da demiyorum… sözümü iyi anla.. ister materyalist ol İSTER oryantalist… bana ne..
biilme ve ilme gereken önemi vermezsen rüzgarda sallanan yaprak gibi, onun bunun pinpon topu olursun,sonra elinde ne dinin kalır, ne kültürün, ne dilin, ne de toprağın.. hepsini alırlar elinden…demedi demeyin
Tumblr media
18 notes · View notes
sadiatici · 1 year
Text
105 yaşında Ölen japon Doktordan kafaları karıştıran yazı mutlaka okuyun.
*S*: *Doktor, kardiyovasküler egzersizin ömrü uzatabileceğini duydum. Bu doğru mu?*
*A*: Kalp sadece şu kadar atar sonra durur, o kadar... Egzersiz yaparak zaman kaybetmeyin. Her şey eninde sonunda yıpranır. Kalbi hızlandırmak daha uzun yaşamanızı sağlamaz; Bir arabanın ömrünü daha hızlı sürerek uzatırsın demek gibi. Daha uzun yaşamak ister misiniz? Yan gelip yatın.
*S*: *Alkol alımımı azaltmalı mıyım?*
*A*: Ah hayır. Meyveden yapılır şarap. Meyve çok iyidir. Viski sonuç olarak damıtılmış şarap, bu ise meyvenin özünü içtiğiniz anlamına gelir ki faydalı bişeydir. Bira da tahıldan yapılır. Tahıl da iyidir. Yapıştır yürü!
*S*: *Düzenli bir egzersiz programına katılmanın avantajlarından bazıları nelerdir?*
*A*: Bir tane bile düşünemiyorum, üzgünüm.
Felsefem: Acı yok...her şey güzel!
*S*: *Kızarmış yiyecekler sizin için kötü değil mi?*
*A*: ANLAMIYORSUNUZ! Bitkisel yağda kızartılmış yiyecekler. Daha fazla sebze almak nasıl kötü olabilir?
*S*: *Çikolata benim için kötü mü?*
*A*: Deli misin? Kakao çekirdeği! Başka bir sebze!
Kendini iyi hissettiren en iyi yiyecek!
*S*: *Yüzmek vücudunuza iyi geliyor mu?
*A*: Yüzmek şekil yapmak için iyiyse,
bana Balina'yı açıkla.
*S*: *Forma girmek yaşam tarzım için önemli mi?*
*A*: Merhaba! 'Yuvarlak' da bir şekildir!
Pekala. Umarım bu, yiyecek ve diyetler hakkında sahip olabileceğiniz tüm yanlış anlamaları ortadan kaldırmıştır.
Ve Hatırla:
*Sonunda Japon Doktor özetledi: Bak Arkadaş, hayat, çekici ve iyi korunmuş bir bedenle güvenli bir şekilde mezara gitme yolculuğu DEĞİLDİR! Bir elde bira .bir elde çikolata.vücut tamamen tükenmiş, tamamen yıpranmış ama "Vay bee!, hayat nasıl bir yolculuktu" diye bağırıyor !
Ne istersen ye çünkü yine de Öleceksin, motivasyonel konuşmacıların seni aldatmasına izin verme.
1. Koşu bandının mucidi 54 yaşında öldü
2. Jimnastiğin mucidi 57 yaşında öldü
3. Dünya vücut geliştirme şampiyonu 41 yaşında öldü
4. Dünyanın en iyi futbolcusu Maradona, 60 yaşında öldü.
ANCAK
5. KFC mucidi 94 yaşında öldü.
6. Nutella markasının mucidi 88 yaşında öldü
7. Düşünsenize, sigara üreticisi Winston 102 yaşında öldü
8. Afyonun mucidi 116 yaşında bir depremde öldü
9. Hennessey mucidi 98 yaşında öldü.
Ya bu doktorlar, egzersizin ömrü uzattığı sonucuna nasıl ulaştı?
Tavşan sürekli zıplıyor ama sadece 2 yıl, hiç egzersiz yapmayan kaplumbağa ise 200 yıl yaşıyor.
Öyleyse biraz dinlenin, Rahatlayın, Sakin kalın, yiyin, için ve hayatınızın tadını çıkarın...
30 notes · View notes
dandinidestana · 2 years
Text
İstediğini Sorabilirsin?
1-) bu siteye gelme nedenin?
2-) nickinizin anlamı ve hikayesi nedir?
3-) bir sabah uyandın, tumblr'a girdin ve adın gündemde 1. Sırada. Ne olmuş olabilir?
4-) en sevdiğin tumblr kullanıcısı kim?
5-) 2021 yılında keşkeleriniz ve iyikileriniz?
6-) 2022 yılından beklentilerin ve hedeflerin?
7-)aralık ayınızı fotoğraflarla özetleyin.
8-)bu yıl kaç kitap okudun?(2021)
9-)yeni yılda mutlu musun?
10-)kendin gibi biriyle arkadaş olabilir miydin? (objektif ol)
11-)çirkinim demeden çirkin olduğunu göster. ben videodan fotoğraf kırpıyorum.
12-)yakın arkadaşlarının ortak özellikleri nelerdir?
13-)akıl sağlığını korumak için neler yapıyorsun?
14-) kaçırıldınız ve galerinizde son fotoğrafı olan kişi sizi kurtarmaya geliyor, kim?
15-)hiç kayboldunuz mu? nerede ve kaç yaşında?
16-)en büyük fiziksel yaranız nedir ? iz kaldı mı?
17-)sevmediğiniz halde arkadaşlığınızı sürdürdüğünüz kişiler var mı?
18-)kapınızı polis çalsa muhtemelen hangi suçtan aranıyor olurdunuz?
19-)tv ye gel dediler sana bi program yapıyoruz , ne programı yapardın?
20-)46'lık raporun olduğunu 46'lık raporum var demeden göster.
21-) kullandığın herhangi bir flört uygulamasını varmı? Yada kullandın hiç kullandın mı?(Azar, tinder , OkCupid, C2, vs..)
22-) geçmişinizi sinemada izleme şansınız olsaydı hangi sahneyi durdurur bi sigara yakardiniz?
23-)senin şu anki sorunun ne dostum?
24-)sevgilin varmı?
25-) hiç sex yaptın mı?
26-) masturbasyon yapar mısın?
27-) hiç nude atın mı?
28-) +18 bloğun varmı?
29-) porn videolar izler misin?
30-) hiç Tumblr Twitter Instagram vs olsun first date çıktın mı?
31-) sanaldan sevgili olunur mu?
32-) hiç öpüştün mü?
33-) bir fantazin var mı?
34-) ne tür filimler izlersin?
35-)en sevdiğin 3dizi veya film? Neler
36-) Netflix, Blu TV ,mubi tv, exxen gibi platformlarda en sevdiğin dizi ya filimler ne?
38-) birden fazla kişi ile flörtlesme oldu mu?
39-)neden yalnızsın?
40-) fuckbody bir ilişki durumu yaşar mısın?
41-) hiç tehdit edildin mı?
42-)libidonu 10 üzerinden puanla
43-)yarın sabah uyandın ve baktın ki son 5 sene aslında rüyaymış, tepkin ne olurdu?
44-)aşk kapınızı çalsa ne söylerdiniz?
45-)eski sevgiliniz ya da sevdiginiz “özledim” yazsa ne cevap verirdiniz?
46-)daha önce hiç sevildin mi ? nasıl bi duygu ?
47-)en son ne zaman birisi sana “seni seviyorum” dedi?
48-)kaybettiklerinizin arasından en çok neyi özlüyorsunuz?
49-)anısı var kardeşim kapat dediğin o şarkı?
50-)asla ne olmayacağını bilmek seni üzüyor ?
51-)ne zaman mala bağlıyorsun ?
52-)seni seviyorum diyemem ama ?
53-)mezar taşına ne yazılsın istersin?
54-) öldükten sonra arkandan ne densin istersin ?
55-)cenazende ne dağıtılsın istersin ?
56-)kefenin cebi olsaydı , ne koyardın ?
57-) arkadaş olduğunu sanmıştım dediğiniz kişi tarafından hiç ihanete uğradınız mı ?
58-)mobbinge maruz kaldın mı? kaldıysan bizimle paylaşır mısın?
59-)fotoğrafın sesi var dediginiz fotoğraf?
60-)mizah anlayışını bir görselle özetler misin?
61-) şu andaki halinizi en iyi anlatan görsel?
62-)galerindeki en cringe görsel hangisi?
63-)sizi engelleyen en ünlü hesap, kişi kim? (Twitter, Tumblr, instagram vs..)
64-)bir duygunu öldürme şansın olsaydı bu hangisi olurdu ?
65-)az bilinen bir görgü kuralı ?
66-)birisine bırakılacak en güzel miras?
67-)size neyin hediye alınmasını isterdiniz?
68-)wp durumunuz nedir?
69-)yemek yapabiliyor musun?
70-)en sevdiğin yemek?
71-)yaşadığın şehri 3 kelime ile anlat.
72-)ölümü sizi en çok üzen dizi/film karekteri?
73-)herkesin çok sevdiği neyi sevmiyorsun?
74-)dünya tarihinin geçirdiği en kötü yıl veya dönem ?
75-)en sevmediğiniz ama doğru olduğunu da bildiğiniz nasihat nedir?
76-)nerelisin sorusuna nasıl cevap veriyorsunuz? doğduğunuz yer mi, yaşadığınız yer mi, kökenleriniz (kimin..ana/baba?) mi?
77-) çocukken ne olmak istiyordun, ne oldun?
78-)sevmediğiniz bir meslek ve nedeni?
79-)hayatınızdaki en ilginç insan kim ve sizce neden ilginç?
80-) yurtdışına hiç çıktın mı ? çıktıysan seni neler şaşırttı?
81-)yabancı (yurtdışı) bir mutfağa ait en sevdiğiniz yemek nedir? hangi ülkeden?
82-)gittiğiniz en kalabalık şehir ve nüfusu?
83-)neyi çok geç öğrendiniz?
84-)sevdiğiniz bir türkçe veya yabancı kelime sevme sebebiniz nedir?
85-)kendiniz hakkındaki en büyük beklentiniz nedir?
86-)ilişkilerin nesinden çok sıkıldınız?
87-)girdiğiniz en güzel müze/tarihi yer neydi ve neredeydi?
88-)lise veya ortaokulda en sevdiğiniz hocanız kimdi ve neden severdiniz?
89-)para kazanmadığınız bir yeteneğiniz var mı? ve bununla para kazanabilir miydiniz?
90-)kaldığınız veya geceyi geçirdiğiniz en kötü ortam neydi?
91-)karakterinize en uymayan neyi denediniz?
92-)cahilliğinizden utandığınız konu nedir?
93-)bi daha bu anı yaşayamayacağım dedigin o güzel an?
94-)başka dilde espri yapabilir misiniz?
95-) Tumblr kapaniyor son postun ?
96-)hayatınızın herhangi bir dönemine 3 saatliğine gitme hakkınız var, hangi ana/zamana gitmek isterdiniz ve neden?
97-) şu an Allah'a bi soru sorma hakkin olsa ne sorardin ?
98-)abdülhamit’i savundun mu?
99-) siyasi görüşünü nasıl tanımlarsın?
100-)dini inancın nedir?
101-)en dindar özelliğin?
102-)en seküler özelliğin?
103-)eleştiriye ne kadar açıksın?
104-)rte'yi kafes dövüşünde tekte eleyecek bi lider var mı? varsa kim?
105-)2023'de seçimi kim kazanır tahminen?
106-)keşke taşı taşa vurup ateş yakmaya çalışsaydım da sunlarla aynı döneme denk gelmeseydim dedigin olay?
107-)rehberindeki babam kişisi instagrama külotlu_çorap_avcısı_31 olarak katıldı bildirimi geldi ilk tepkin? :D
108-)bir sabah uyandın karşında morpheus oturmuş ellerini açmış sana bakıyor. sağ elinde kırmızı sol elinde mavi hap var. kırmızı olan anında 1 milyon dolar nakit para mavi olan 5 yıl geçmişe gitmek hangisini seçerdin? neden
109-)kesinlikle izlemelisiniz dediğinin film/dizi?
110-)Kaç yaşındasınız ? Kaç gösteriyorsunuz ? Kaç hissediyorsunuz ?
111-)kaç yaşına kadar uzadınız?
112-)küçükken en sevdiğin çizgi film?
113-)hem çocukken hem şuan yapmaya devam ettiğiniz bir şey?
114-)gelecekteki çocuğunuza ne söylemek istersiniz?
115-)üniversitede seni en çok şok eden şey ne oldu?
116-)bir kişiyi yok edebilme şansınız olsa kimi yok ederdiniz?
117-)ülkenin zeka seviyesini düşüren şeyler?
118-)başkaları için anlamsız ama sizin için anı değeri olan neyi saklıyorsunuz?
119-)diğer insanlar karşı çıksa bile kendi fikirlerini sonuna kadar savunur musun?
120-)türkiye'deki en yaşanılası yer?
121-)bir ilişkide size göre erkek kızdan maks. ne kadar büyük olabilir? (ya da kız)
122-)gece yapılınca daha fazla keyif veren şeyler?
123-)lambandan cin çıkıp üç dilek hakkın olduğunu söyleseydi, ne dilerdiniz?
124-)yaş ilerledikçe katlanılması daha zor gelen şeyler?
125-)bunu nasıl yapmış(lar) hayretine düşüren sanat eseri sizin için nedir?
126-)başkalarının duyunca şaşıracagını düşündüğün bi hareketin var mı?
127-)sana hangi sorunun sorulmasından rahatsızlık duyuyorsun?
128-)sosyal medyada aldığın en yüksek beğeni sayısı neydi ve ne ile aldın? (Tumblr Twitter, Instagram, Facebook vs..)
129-)sürekli yapacağım deyip ertelediğin şey?
130-)hiç sevinçten ağladın mı? ağladıysan tarif edebilir misin nasıl bi duygu?
131-)isminin anlamı ne?
132-)farkında olmadan, nedenini bilmeden bilinçsizce yaptığın bir şey var mı? kronik mi?
133-)romantik olarak ilgini çeken birinde fiziksel olarak ilk neye bakarsın?
134-)neye değmez?
135-)hangi zevki hiç anlayamıyorsun?
136-)annene söylediğin bir yalan?
137-)birine karşı en kaba haraketin neydi? neden yaptın?
138-)tanık olduğun en yaralayıcı fakirlik neydi?
139-)teselli edebilir misin yoksa ağzını açmasan daha mı hayırlı?
140-)heves edip aldığın, sonra hiç kullanmadığın ne var?
141-)birinin gazıyla yaptığın en aptalca şey neydi?
142-)acı eşiğin nasıldır, dayanıklı mısın yoksa çabucak çok canın yandığını mı söylersin?
143-)hayattaki en büyük korkun nedir? hiç yaşadın mı ?
144-)ortamlarda modunu birdenbire düşüren şey nedir?
145-)size karşı yapılmış hangi kabalığı affetmiyorsunuz? O kişi duymasa da bilmese de şikayetleri alalım.
146-)sır tutabilir misin?
147-)"Sırlara güvenmem, sırlar insanı aldatır, 2 kişinin bildiği sır değildir..." katılıyor musun?
148-)kötülüğe kötülükle mı iyilikle mi karşılık verirsin?
149-)sence önemli bir insan mısın?
150-)orta doğulu olduğunu orta doğuluyum demeden anlat. benim iç savaşım var.
151-)gittiğin her yere ne götürüyorsun?
152-)sabah uyandığında aklına ilk ne geliyor?
153-)sence herkesin mutlaka bir kez deneyimlemesi gereken şey nedir?
154-)evde yalnızken birinin eve gizlice girdiğini fark etsen ne yapardın?
155-)1900 yılında olsaydık nasıl tumblr'da post atardın?
156-)1 milyon dolara galerindeki son kişi ile evleneceksin dediler kabul ettin o kişi kim ?
157-)sesini en çok sevdiğin müzik aleti hangisi?
158-)son ilişkinin bitme sebebi neydi? size ne ögretti?
159-)sana bu sitede neler dediler?
160-)bu siteden nasıl çıkacaksın? seni tutan nedir?
161-)güven problemi yaşıyor musun?
162-)hayatın bir kitap olsaydı ismi ne olurdu?
163-)haklı olduğun bir konuda hiç özür diledin mi?
164-)yarın sabah uyandığında hayatındaki her şey istediğin gibi olacak. neler değişmiş olurdu?
165-)birinin ortamda seni küçük düşürmek için yaptığı hareket?
166-)kıskanılmaktan hoşlanır mısın?
167-)sence en büyük kusurun ne?
168-)bir türlü etkisinden çıkamadığın bir rüyan varsa paylaşır msıın?
169-)istediğin bir şey olmadığında kimi ya da neyi suçlama eğilimindesin?
170-)seni en iyi anlatan 3 kelime nedir?
171-)bir bağımlılığın var mı? (Sigara, uyuşturucu , telefon,oyun, alkol vs..)
172-)size evde nasil hitap ediliyor?
173-)ilerde ki esin cocugunuzun adini unutamadigi askinin adini koydugunu ogrendin ilk tepkin?
174-) bugüne kadar gördüğünüz en iyi post. ( Tumblr, Twitter, Facebook vs farketmez)
175-)kelimelerini kiyafetsiz birakacak söz?
176-)yemin ederim ama kanitlayamam dedigin sey?
177-)senin bize yaptığını fristiyan fristiyana yapmazdı dediğin olay?
178-)dolar tam su an 1 lira olsa alacağın ilk sey?
179-) içeri girmesi kolay ama cikmasi zor olan bi yer?
180-) yalnızlığın en çok koydugu an?
181-)nefesini kesen bi söz bırak.
182-)sen kafanda kurmuşsun kızım dediğin bir yalan? (oğlum)
183-)unutkanlık seviyenizi bir olayla özetleyin?
184-)uzun ilişkinin sırrı nedir? (uzun olması hariç)
185-)bir erkeğin en aşık olunası özelliği sence nedir?
186-)bir kadının en aşık olunası özelliği sence nedir?
187-)karşı cinsi itici kılan özellikler?
188-)paradan daha önemli bir şey var mı varsa nedir?
189-)biriyle evlenmeden önce sorulacak sorular?
190-)neden ünlü olduğunu bilmediğiniz bir ünlü?
191-)daha önce konsere gittiniz mi? gittiysseniz ilk konser kimindi?
192-)neye harcanan paraya inanamıyorsunuz?
193-)türkiye’nin en çok nesini seviyorsunuz?
191-)hangi makineyi kullanabilmek size gurur veriyor?
192-)hangi keyfin köpeğisin ya da ne yaparken öyle hissediyorsun?
193-)ailenle şakasını yapabildiğin en ekstrem konu nedir?
194-)fotojenik birisi misin? çok selfie çeker misin?
195-)en sevdiğin talk show? yerli yabancı farketmez.
196-)nerede doğmak isterdin?
197-)ne zaman düzelicez babba?
198-)lgbt hakkında düşüncelerin nedir?
199-)hiç eşcinsel arkadaşın oldu mu?
200-) kardeşin,sen ve ya ailenden biri eşcinsel olsa tepkin ne olur?
201-) eşcinsel biriyle olur musun?
202-)para kazanma derdin ya da toplumsal baskılar olmasa ne okurdun?
203-)ilk paranı nasıl kazanmıştın?
204-)senden ‘ünlü bir’ ne olurdu?
205-)çekiliş veya yarışmadan kazandığın en güzel şey nedir?
206-)pandemi sana ne öğretti?
207-)sizi küçük hissettiren nedir?
208-)eşinizin karşı cins arkadaşları olabilir mi ? olursa seviyesi nasıl olmalı ?
209-)büyüdüğünüzü ne zaman anladınız?
210-)yolun ters yönden işlediği bir ülkede araba kullanabilir miydiniz?
211-)en eski hatıranız kaç yaşından? bizimle paylaşır mısın?
212-)dinlemeyi sevdiğiniz en alışılmamış müzik dili nedir?
213-)neyle ne arasındaki farkı bilmiyorsunuz?
214-)tadını merak ettiğiniz bir meyve veya sebze ?
215-)işini severek takip ettiğiniz insan kim ve ne iş yapıyor?
216-)hangi mesleği neden olmazdınız, kişisel olarak olmaya karşısınız?
217-)ruh eşinizi bulabildiniz mi ?
218-)birine aldığınız (sizce) en güzel hediye neydi?
219-)yakın arkadaşlarınız neyi yaptığınızı öğrenseler şaşırırlar?
220-)en özgür hissettiğin an neredeydin ve ne yapıyordun?
221-)hangi cover şarkıyı orijinalinden daha çok dinliyorsun?
222-)size hangi hastalık çok tuhaf geliyor ve neden?
223-) çekirdek ailende vefat etmiş biri var mı?
224-)bugüne kadar yaptığın hangi iyilik kayda değerdi?
225-)hangi yabancı dilin nesi çok hoşunuza gidiyor?
226-)sosyal birisi misin yoksa asosyal mi ? halinden memnun musun ?
227-)ne yapmak istemiştin ama paran yetmedi?
228-)işin içinde bi kahpelik olabilir dediğin olay?
229-)geçmişe mi geleceğe mi gitmek isterdin, neden?
230-)bugüne kadar anlık bir kararla yaptığın en büyük çılgınlık neydi?
231-)iyi ki yapmışım dediğin bir maceran var mı, ne olmuştu?
232-)eğitim hayatın boyunca bir öğretmeninden kendin hakkında duyduğun en güzel söz neydi?
233-)sosyal medyanın nesinden rahatsızsın?
234-)oradaydım dediğin travmatik bir olay var mı?
235-)kim-neyle hiç beklemediğin kadar başarılı oldu?
236-)hangi ortamlarda hiç kendin gibi değilsin? Bu istemsiz mi oluyor, bilerek mi yapıyorsun?
237-)filmleri genelde konularına göre mi, oyuncularına göre mi, yönetmenlerine göre mi seçer izlersin?
238-)hangi lunapark makinesi ödünü koparır ya da zamanında koparmıştı?
239-)içinde yetiştirildiğin kalıplardan kurtulmak için ne yapıyorsun?
240-)kimlere özeniyorsun?
241-)dış görünüşü haricinde sebeplerle hayran kaldığın bir dizi karakteri ve nedeni?
242-)olmaktan korktuğun yerdesin, neredesin dostum?
243-)ilk kendi isteğinle ezberlediğin şiir veya alıntı neydi?
244-)şiir öldü mü ne dersin?
245-)hiç hoşlandığın biri için bu benim klasmanımın üstünde, bu beni aşar diye düşündüğün oldu mu?
246-)bu ülkede olanların hangisi sende derin bir yara bıraktı?
247-)en son ülkede olan neye çok sevindin?
248-)ailende nesilden nesile aktarılan bir tarif var mı? nedir?
249-)bi evin en küçük çocuğu olmak mı en kötüsü yoksa ablanın olması mı?
250-)kardeşinle ne kadar benziyorsunuz?
251-)bedava olduğuna inanamadığın ne oldu?
252-)keşke türkiye'de de olsa dedigin şeyler ?
253-)hangi kurumun varlığına anlam veremiyorsun?
254-)yaptığın en romantik hareket neydi?
255-)uyku veya narkoz sersemliğiyle yaptığın/söylediğin aptalca şey neydi?
256-)ailenizde hangi yeteneği harcanan kim var?
257-)hangi yemek seçiciliğini garipsiyorsun?
258-)haksız olduğun halde ne yaparak üste çıktın?
259-)hiç ırkçılığa milliyetçikiğe maruz kaldın mı? nerede ve ne oldu?
260-)isteyerek veya istemeden ne kadar uzun süre yıkanmadığın olmuştu?
261-) cenabet(gusülsüz) gezdiğin, dolaştığın oldu mu?
262-)entellektüel bir ortam olduğunu düşünürken seni şaşırtan ne duydun?
263-)hiç reddettiğin birinden daha sonra hoşlanmaya başladın mı?
264-)zeki ama çalışmıyor sence ne kadar geçerli bir gerekçe, yoksa sadece mazeret mi dersin?
265-)hiç büyük bir kaza geçirdin mi?
266-)kimle istemeden uzaklaştın?
267-)tanışsak bence iyi anlaşabilirdik dediğin tanınmış biri var mı ve kim?
268-)en son kime gerçekten çok kızdın, niye?
269-)yediğin en saçma azar neydi?
270-)en uzun ne kadar süreyle uyuduğun oldu?
271-)lisedeki kendine ne söylemek isterdin?
272-)okuldan uzaklaştırma ya da kınama aldın mı ? yediğin disiplin suçu nedir ?
273-)pek hoşlanmadığın ve kimseye yakıştıramadığın bir giyim eşyası varsa nedir?
274-)sahip olmak istediğin süper güç?
275-)nasıl ve ne zaman öleceğini bilmek ister miydin?
276-)romantik ilişkiler sence kısmet mi yoksa birini bulmak için çaba göstermek mi gerek?
277-)öğrenci değişim programına gideceksiniz ve 3 ülke hakkın var: hangilerini seçerdin ve nedeni?
278-)telefonunun hangi özelliğini çok geç öğrendin?
279-)en çok dinlediğin, izlediğin radyo ve TV kanalı?
280-)çevrene ve insanlığa faydalı olduğunu düşünüyor musun ?
281-)organ bağışı kaydını yaptınız mı ya da niyetiniz var mı?
282-)kadere inanıyor musun?
283-)kullanmayı en sevdiğin eski kelime nedir?
284-)insanlar sizin hakkınızda komik biri diye mi yoksa ağır/vakur biri diye mi düşünmesini istersiniz?
285-)tiyatro ? sinema ? hangisi ve neden
286-)neyin turşusu da olmasın?
287-)hangi kokuya katlanmayı güç buluyorsunuz?
288-)sana göre ideal evlilik yaşı kaçtır ?
289-)hangi şarkı ilk duyduğunuzdan beri hala her seferinde tüylerinizi diken diken eder?
290-)hangi şarkı ilk duyduğunuzdan beri hala her seferinde tüylerinizi diken diken eder?
291-)hangi taşıma aracına hiç binmedin ve çok istiyorsun/merak ediyorsun? (örn. uçak, shinkansen, tır, denizaltı vs.)
292-)huzuru nerede buluyorsun?
293-)seni ayakta tutan o müthiş cümle?
294-)fakir olmanın avantajları?
bir duyu organını kaybetmen gerekseydi hangisinden vazgeçerdin?
295-)hayatın yanıyor, yangında ilk vazgeçeceklerin ?
296-) onlyfans gibi Skype gibi uygulamalar üzerinden online sex yapıp para kazanmak ister misin?
297-) nudelerin ifşan internete düşse ne yaparsın?
298-) tango gibi bigo tiktok gibi uygulamalar üzerinden sexyligini kullanarak para kazanırs mısın?
299-) porn video da oynamak ister misin?
300-) ailen den ayrı yaşamak ister misin?
301-)evine kız arkadaşın veya erkek arkadaşın ilk buluşmada davet eder misin?
302-)ve son olarak elinde bi mikrofon tüm dünya seni dinliyor ne söylerdin ?
300 tane soru var arkadaşlar yeni bitirdim birbirinden sıradışı güzel sorular birbimize yayalım elden ele eğlenek az hatta neyse elim koptu hazırlayana kadar takip edip soru sormayı unutmayalım lütfen soruları rbleri bekliyorum..
58 notes · View notes
dramatik-buluntular · 9 months
Text
Tumblr media
(Metin Akdeniz. 20 Ocak 1970 tarihinde Tatvan’da doğdum. 1974 yılında Manisa’nın Alaşehir İlçesine yerleştim. Alaşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde kamu emekçisi olarak çalışmaktayım. İktisat Fakültesi mezunuyum. Daha önce yayınlanmış "Kayıp Kelimeler Krallığı", "Jan", "Küçük Düşler Kumbarası", "Yasaklı Semtin Sesleri" adında 4 şiir kitabım, Soyut Refleks” ve "Dramatik Buluntular" adında iki romanım ve "Polen Bulutları" adlı bir öykü kitabım bulunmaktadır. Son olarak bu hafta "Bükülen Kıyıların Çağrısı" adındaki romanım çıktı. )
***
(Çünkü “yüreğiyle konuşma” yirmi birinci yüzyılın bir geleneği değildir.)
***
“Yüzünden papatya tarlasına geçiliyordu…”
Işıltılı Kız (Rüya) bunu hissettirmişti bana Göçmen Kuşlar Kasabası’nda onu ilk gördüğümde. Çok güzel âşık olmuştum. Çok güzel yenilmiştim ona. Parçalanış tadında… Adım Vefa, o kadar güzel yenilmiştim ki ne çok şey kazanmıştım o yenilgiden. Sonra başka uçurumlarla tanıştım. Daha büyük uçurumlarla. Onlar da sevdiler beni. Çok sevdiler. Uçurumlar beni hep sevmiştir. İnmediler hiç sırtımdan. Şiir üstüne şiir. Hüzün üstüne hüzün. Ve yüksek karlı dağların arasından geçen sıcak bir tren yolculuğu tadındaydı o muhteşem duygular.
Ah, göğsüm, göğsüm dedim Göğsüm sürekli bombalanıp duran anılar ülkesi. Kalbim, mazi toplama kampı.
Ortalıkta hiç gözükmeyen Zaman aniden beyaz saçlı bulutlarla gelip herkesin ismini yazdı hatırlayış tabelasına. Herkes gömüldüğü yerden başını kaldırıp tabelaya baktı. Bütün canlılar ona boyun büktü. Yakılma hakkımı kullanma yaşıma geldiğimde Göçmen Kuşlar Kasabası’ndan ayrıldım. Kendimi anlayabilmek için felsefe öğretmeni oldum. Ama daha da karışık ve kördüğüm oldum. Adım Vefa.
Yazarın (Metin Akdeniz) bir önceki romanı olan “Dramatik Buluntular”da yer almak istiyordum. Almamıştı beni o sözcükler ovasına, bu yüzden kırgındım ona. O romandaki esas oğlan Taylan ile yakın arkadaş hatta yoldaştık. Benim kırıldığımı anlamıştı Sayın Akdeniz. Ama söz vermişti, yeni kitabının en hüzünlü çocuğu ben olacaktım. Ben bütün hüzünlü çocukların toplamıyım. Sözünü tuttu, minnettarım ona. İki yıl boyunca sözcükler ve hisler evreninde parçalanışını ve dağınık parçalardan anlamlı bir bütüne dönüşünü izledim onun. Masasının üzerinde, karalama kâğıtlarının arasında, kaleminin mürekkebinde biriktirdiği kederleri düşünceye dönüştürüşünü izledim.
En sonunda bitirmiştik kitabı. Sıra kitabın ismine gelmişti. Çok zorlandık isim bulmakta, yazma süreci bittikten ve son sayfaya son kelimeyi yazdıktan aylar sonra, geldi, sessizce yanımıza oturdu: “Bükülen Kıyıların Çağrısı.
“Bükülen Kıyıların Çağrısı” sevgili yazarım Metin Akdeniz’in bir şiirinin ismiydi. Çok sevmiştim o şiiri. Kitap boyunca zihnimde çakan çağrılarla yürüyüşlere çıktım. Her yürüyüşün sonunda anıtlaşan tutkular ve romantik yıkıntılarla karşılaştım. Çağrılar, elimden tutup düşler evrenine götürdü beni. Romanda gerçek ismimin kullanılmasını söyledim; Vefa. Peki ya diğerlerininki? Onların da öyle, gerçek: Nisan, Lavinya, Rüya, Eylül, Sinan, Aysel, Mümtaz, Nazlı… Hepsi de şiirsel isimler, öyle ki bir romanda bir araya gelmeleri tılsımlı tesadüfler yumağıdır. Sayfalar boyunca uçuşan o şeyler kol kola girmiş düşlerle gerçekliğin şöleniydi… Bazı şehirleri gizledik. O şehirler kurşuna dizilmiş öykülerle doluydu. İncitmedik onları. Onlara Ö. Şehri ve Büyükşehir gibi isimler verdik.
Yazarıma “arka kapak yazısını ben seçebilir miyim?” dedim. Sağ olsun yine kırmadı beni. Kimseyi kırmazdı Sayın Akdeniz. Arka kapağa şunu yazdık:
“Doğa, hiç beklemediğimiz anlarda ya da sıra dışı olaylarda, içimizdeki notaları eksik olan senfoniye eşlik eder ve bütün orkestrasıyla katılır. İşte o an insanlar dünya sözcüklerinin tehlikeli ve çok anlamlı sınırlarını terk edip birbirleriyle yürekleriyle konuşmaya başlarlar. İnsanların çok sık yaptığı bir şey değildir bu. Çünkü ‘yüreğiyle konuşma’ yirmi birinci yüzyılın bir geleneği değildir.”
Ben Vefa, sevgili yazarımın yarattığı bir roman karakteri yani kurgudan ibaret değilim, tamamen gerçeğim. Benim ve diğerlerinin bütün hikâyesi gerçek. Yazarım kendini de dâhil etti kitaba, benimle günlerce söyleşti, dertleşti, yaşadığım şehirlere gidip oralarda dolaştı, rüzgârlarla ve bulutlarla konuştu, sokaklardan imge topladı, zaten başka türlü olmazdı ki karakterler her ne kadar gerçek olsa da bütün anlatı ve sözcükler ormanı onundur. Ona ne kadar teşekkür etsem azdır içimdeki sonsuz çölü sözcüklere dönüştürdüğü için.
Şimdilik Hoşça kalın, belki bir gün başka bir romanda yeniden buluşuruz. Kim bilir!
(https://www.edebiyatdefteri.com/226241-b-k-lenckiyilarinc-a-risic-tanitim/)
11 notes · View notes