Tumgik
#yabani atlar
photographss-world · 1 month
Text
261 notes · View notes
zbostan · 2 years
Text
Masanın üzerinde bir sürü eşya
gelmeyişine uluyor etrafta,
geç saatlerde
hayaletler ve insanlar
birbirlerine karışmış
alayına kırgınım
eşyalar
hayaletler
insanlar
ayıp ettiler bana
beni kırıp
içimde ne var diye baktılar!
çelişe çelişe kopardım ben bu yaşımı ecelden yanlışlar biriktirdim,
yabani atlar suladım bir kendimi doğru sanırdım gençken bir kapı,
ittirsem ardına dek açılacak
yanılmışım,
anladım
galiba yaşlandım
sen kırıldığın yerden bir kapı araladın bana
lakin kapılar bedene
ruh aldanmışlığa açık
ikisini birden sığdıramam odana
bana zor
sana yazık
eskiden bir kar yağsa yeterdi sevinmeme
Üstelik onu eriten güneşe de kin tutmadan
kinlenmekmiş bedeli büyümenin herkese ve her şeye
yaşlanmak
işporta tezgahlarına
geç uyanmalara
şuh kahkahalara durmadan boşalan kadehlerin
dolu haline ve boş haline
hınçlanmakmış yerli yersiz
ustamın dediği gibi
"bazı haksızlıklar oldu"
kimi bana
kimi benden yanlış anlamalardan ibaret bir şeymiş hayat meğer
Sana öfke bundan sonra bana keder...
20221017221300TR034730
0 notes
anzacdaygallipoli · 2 years
Text
Kartpostala milli damgası - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/kartpostala-milli-damgasi.html
Kartpostala milli damgası
Tumblr media Tumblr media
Bolu’nun 35 km güneybatısında, 1.350 metre yükseklikteki Abant Gölü, suları tatlı olan ve en derin yeri 18 metreyi bulan, heyelan sonucu oluşmuş bir set gölü. Bölgeyi çevreleyen Abant Dağları’ndan gelen kar suları ve bir-iki küçük dere gölü besliyor.
Kış aylarında tamamen buz tutan ve çevresindeki sarıçam, karaçam, meşe, kayın, kestane, ardıç ağaçları karlarla kaplanan göl, özellikle kışın bölgeye çok büyük miktarda turist çekiyor. Diğer mevsimlerde daha çok piknik ve göl etrafında yürüyüş için tercih edilen bölgede ziyaretçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarını kar��ılayacak olanaklar da var. Ayrıca Bolu’ya giden E5 karayolundan Abant yönüne doğru sapıldığında, Abant’a kadar yarım saat boyunca yolda birçok konaklama ve yeme-içme tesisi de bulmak mümkün. Bunlar arasında Yeşil Ev hem bölgeye uygun mimarisi hem de sunduklarıyla uygun bir seçenek.
Abant Tabiat Parkı’nın tabelaları biz gittiğimizde henüz Abant Milli Parkı olarak değişmemişti. Girişte otomobil için 33 lira ödedik. Parkın girişinde Abant Tabiat Camisi isimli ahşaptan yapılmış küçük bir bina bizi karşıladı. Hemen yanında danışma olarak da kullanılan mini doğa müzesini göreceksiniz.
İçerisi içi doldurulmuş hayvanlarla dolu. Ayı, karaca, geyik, vaşak, gelincik gibi hayvanlar sergileniyor. Müzedeki akvaryumda bölgeye ait endemik bir tür olan Abant alabalıklarına ayrıca zaman ayırın. Geziniz sırasında göle dikkatlice baktığınızda bu alabalıklara kıyıya yakın yerlerde de rastlayabilirsiniz.
Sarı ve beyaz nilüferler de gölün doğal yaşamında önemli renklerden. Bir başka endemik tür olan Abant çiğdemini yükseklerdeki yamaçlarda görmek mümkün olabiliyor.
Tumblr media
Parkın girişindeki faytonlarla ziyaretçiler gölün çevresinde gezinti yapabiliyor.
Müzenin hemen karşısında fayton ve atlar var. Gölün çevresini bunlara binerek gezebilirsiniz. Ancak atların durumu bizi biraz üzdü. Muhtemelen yem fiyatlarının artması ve turist sayısının azalması yüzünden iyi bakılamadıklarını düşündük.
Biz önce Abant Palace otelinde mola verdik. Burada ATV kiralanabildiğini öğrendik. Mola sonrası göl kenarındaki bir restoranda yemek yedik. Göl çevresinde yürüyüş, atların pisliklerinden ve yürüyüş yolunun hemen yanından geçen araba yolundan dolayı çok keyifli olmadığından, yürüyüşümüzü ormanın içine girerek ve göle dökülen bir dereyi takip ederek yaptık.
güzelleşmeye başladı. Devasa ağaçların arasında ve renkli yayla çiçeklerinin kokuları eşliğinde patika yolları takip ettik. Genelde göl çevresinde, kıyıya yakın yerlerde piknik alanları olduğundan ve buralarda mangal yakılıp yemek yendiğinden, tepelere doğru çıkıp doğanın içinde kaybolmak bize daha iyi geldi. Yürüyüşümüz sonrası arabamıza binip gölün geri kalan kısmını dolaşırken, gölde avlanan balıkçıları ve günübirlik gelen kalabalık grupların düzenlediği yayla şenliklerini gördük.
Daha çok mesire yeri gibi
Milli park içindeki insan kalabalığı ve yapılan aktiviteler biraz kafamızı karıştırdı. Zira 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 2. maddesine göre milli park bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleriyle koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat ve gezinme alanı. Tabiat parkıysa halkın eğlenme ve dinlenmesine uygun, manzara bütünlüğü içinde, yabani hayvan ve bitki örtüsüne sahip doğa parçası olarak tanımlanıyor.
Kış aylarında çok daha bakir ve en doğal haliyle bizi kendine hayran bırakan Abant Gölü, bir milli parktan çok mesire havasındaydı. Piknik, kamp, olta balıkçılığı yapılabilen, bisiklet, fayton ve atla gezilebilen, göle giden yolda ATV’ye binilebilen, yükseklerdeki Çepni Yaylası’ndan yamaç paraşütüyle atlanabilen Abant Gölü Milli Parkı’nın, yeni statüsü doğrultusunda birtakım düzenlemelere mutlaka ihtiyacı olduğunu gözlemleyerek bölgeden ayrıldık.
0 notes
turkeytraveltours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/kartpostala-milli-damgasi.html
Kartpostala milli damgası
Tumblr media Tumblr media
Bolu’nun 35 km güneybatısında, 1.350 metre yükseklikteki Abant Gölü, suları tatlı olan ve en derin yeri 18 metreyi bulan, heyelan sonucu oluşmuş bir set gölü. Bölgeyi çevreleyen Abant Dağları’ndan gelen kar suları ve bir-iki küçük dere gölü besliyor.
Kış aylarında tamamen buz tutan ve çevresindeki sarıçam, karaçam, meşe, kayın, kestane, ardıç ağaçları karlarla kaplanan göl, özellikle kışın bölgeye çok büyük miktarda turist çekiyor. Diğer mevsimlerde daha çok piknik ve göl etrafında yürüyüş için tercih edilen bölgede ziyaretçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayacak olanaklar da var. Ayrıca Bolu’ya giden E5 karayolundan Abant yönüne doğru sapıldığında, Abant’a kadar yarım saat boyunca yolda birçok konaklama ve yeme-içme tesisi de bulmak mümkün. Bunlar arasında Yeşil Ev hem bölgeye uygun mimarisi hem de sunduklarıyla uygun bir seçenek.
Abant Tabiat Parkı’nın tabelaları biz gittiğimizde henüz Abant Milli Parkı olarak değişmemişti. Girişte otomobil için 33 lira ödedik. Parkın girişinde Abant Tabiat Camisi isimli ahşaptan yapılmış küçük bir bina bizi karşıladı. Hemen yanında danışma olarak da kullanılan mini doğa müzesini göreceksiniz.
İçerisi içi doldurulmuş hayvanlarla dolu. Ayı, karaca, geyik, vaşak, gelincik gibi hayvanlar sergileniyor. Müzedeki akvaryumda bölgeye ait endemik bir tür olan Abant alabalıklarına ayrıca zaman ayırın. Geziniz sırasında göle dikkatlice baktığınızda bu alabalıklara kıyıya yakın yerlerde de rastlayabilirsiniz.
Sarı ve beyaz nilüferler de gölün doğal yaşamında önemli renklerden. Bir başka endemik tür olan Abant çiğdemini yükseklerdeki yamaçlarda görmek mümkün olabiliyor.
Tumblr media
Parkın girişindeki faytonlarla ziyaretçiler gölün çevresinde gezinti yapabiliyor.
Müzenin hemen karşısında fayton ve atlar var. Gölün çevresini bunlara binerek gezebilirsiniz. Ancak atların durumu bizi biraz üzdü. Muhtemelen yem fiyatlarının artması ve turist sayısının azalması yüzünden iyi bakılamadıklarını düşündük.
Biz önce Abant Palace otelinde mola verdik. Burada ATV kiralanabildiğini öğrendik. Mola sonrası göl kenarındaki bir restoranda yemek yedik. Göl çevresinde yürüyüş, atların pisliklerinden ve yürüyüş yolunun hemen yanından geçen araba yolundan dolayı çok keyifli olmadığından, yürüyüşümüzü ormanın içine girerek ve göle dökülen bir dereyi takip ederek yaptık.
güzelleşmeye başladı. Devasa ağaçların arasında ve renkli yayla çiçeklerinin kokuları eşliğinde patika yolları takip ettik. Genelde göl çevresinde, kıyıya yakın yerlerde piknik alanları olduğundan ve buralarda mangal yakılıp yemek yendiğinden, tepelere doğru çıkıp doğanın içinde kaybolmak bize daha iyi geldi. Yürüyüşümüz sonrası arabamıza binip gölün geri kalan kısmını dolaşırken, gölde avlanan balıkçıları ve günübirlik gelen kalabalık grupların düzenlediği yayla şenliklerini gördük.
Daha çok mesire yeri gibi
Milli park içindeki insan kalabalığı ve yapılan aktiviteler biraz kafamızı karıştırdı. Zira 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 2. maddesine göre milli park bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleriyle koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat ve gezinme alanı. Tabiat parkıysa halkın eğlenme ve dinlenmesine uygun, manzara bütünlüğü içinde, yabani hayvan ve bitki örtüsüne sahip doğa parçası olarak tanımlanıyor.
Kış aylarında çok daha bakir ve en doğal haliyle bizi kendine hayran bırakan Abant Gölü, bir milli parktan çok mesire havasındaydı. Piknik, kamp, olta balıkçılığı yapılabilen, bisiklet, fayton ve atla gezilebilen, göle giden yolda ATV’ye binilebilen, yükseklerdeki Çepni Yaylası’ndan yamaç paraşütüyle atlanabilen Abant Gölü Milli Parkı’nın, yeni statüsü doğrultusunda birtakım düzenlemelere mutlaka ihtiyacı olduğunu gözlemleyerek bölgeden ayrıldık.
0 notes
gallipolidaytours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/kartpostala-milli-damgasi.html
Kartpostala milli damgası
Tumblr media Tumblr media
Bolu’nun 35 km güneybatısında, 1.350 metre yükseklikteki Abant Gölü, suları tatlı olan ve en derin yeri 18 metreyi bulan, heyelan sonucu oluşmuş bir set gölü. Bölgeyi çevreleyen Abant Dağları’ndan gelen kar suları ve bir-iki küçük dere gölü besliyor.
Kış aylarında tamamen buz tutan ve çevresindeki sarıçam, karaçam, meşe, kayın, kestane, ardıç ağaçları karlarla kaplanan göl, özellikle kışın bölgeye çok büyük miktarda turist çekiyor. Diğer mevsimlerde daha çok piknik ve göl etrafında yürüyüş için tercih edilen bölgede ziyaretçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayacak olanaklar da var. Ayrıca Bolu’ya giden E5 karayolundan Abant yönüne doğru sapıldığında, Abant’a kadar yarım saat boyunca yolda birçok konaklama ve yeme-içme tesisi de bulmak mümkün. Bunlar arasında Yeşil Ev hem bölgeye uygun mimarisi hem de sunduklarıyla uygun bir seçenek.
Abant Tabiat Parkı’nın tabelaları biz gittiğimizde henüz Abant Milli Parkı olarak değişmemişti. Girişte otomobil için 33 lira ödedik. Parkın girişinde Abant Tabiat Camisi isimli ahşaptan yapılmış küçük bir bina bizi karşıladı. Hemen yanında danışma olarak da kullanılan mini doğa müzesini göreceksiniz.
İçerisi içi doldurulmuş hayvanlarla dolu. Ayı, karaca, geyik, vaşak, gelincik gibi hayvanlar sergileniyor. Müzedeki akvaryumda bölgeye ait endemik bir tür olan Abant alabalıklarına ayrıca zaman ayırın. Geziniz sırasında göle dikkatlice baktığınızda bu alabalıklara kıyıya yakın yerlerde de rastlayabilirsiniz.
Sarı ve beyaz nilüferler de gölün doğal yaşamında önemli renklerden. Bir başka endemik tür olan Abant çiğdemini yükseklerdeki yamaçlarda görmek mümkün olabiliyor.
Tumblr media
Parkın girişindeki faytonlarla ziyaretçiler gölün çevresinde gezinti yapabiliyor.
Müzenin hemen karşısında fayton ve atlar var. Gölün çevresini bunlara binerek gezebilirsiniz. Ancak atların durumu bizi biraz üzdü. Muhtemelen yem fiyatlarının artması ve turist sayısının azalması yüzünden iyi bakılamadıklarını düşündük.
Biz önce Abant Palace otelinde mola verdik. Burada ATV kiralanabildiğini öğrendik. Mola sonrası göl kenarındaki bir restoranda yemek yedik. Göl çevresinde yürüyüş, atların pisliklerinden ve yürüyüş yolunun hemen yanından geçen araba yolundan dolayı çok keyifli olmadığından, yürüyüşümüzü ormanın içine girerek ve göle dökülen bir dereyi takip ederek yaptık.
güzelleşmeye başladı. Devasa ağaçların arasında ve renkli yayla çiçeklerinin kokuları eşliğinde patika yolları takip ettik. Genelde göl çevresinde, kıyıya yakın yerlerde piknik alanları olduğundan ve buralarda mangal yakılıp yemek yendiğinden, tepelere doğru çıkıp doğanın içinde kaybolmak bize daha iyi geldi. Yürüyüşümüz sonrası arabamıza binip gölün geri kalan kısmını dolaşırken, gölde avlanan balıkçıları ve günübirlik gelen kalabalık grupların düzenlediği yayla şenliklerini gördük.
Daha çok mesire yeri gibi
Milli park içindeki insan kalabalığı ve yapılan aktiviteler biraz kafamızı karıştırdı. Zira 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 2. maddesine göre milli park bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleriyle koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat ve gezinme alanı. Tabiat parkıysa halkın eğlenme ve dinlenmesine uygun, manzara bütünlüğü içinde, yabani hayvan ve bitki örtüsüne sahip doğa parçası olarak tanımlanıyor.
Kış aylarında çok daha bakir ve en doğal haliyle bizi kendine hayran bırakan Abant Gölü, bir milli parktan çok mesire havasındaydı. Piknik, kamp, olta balıkçılığı yapılabilen, bisiklet, fayton ve atla gezilebilen, göle giden yolda ATV’ye binilebilen, yükseklerdeki Çepni Yaylası’ndan yamaç paraşütüyle atlanabilen Abant Gölü Milli Parkı’nın, yeni statüsü doğrultusunda birtakım düzenlemelere mutlaka ihtiyacı olduğunu gözlemleyerek bölgeden ayrıldık.
0 notes
gallipoliguide · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/kartpostala-milli-damgasi.html
Kartpostala milli damgası
Tumblr media Tumblr media
Bolu’nun 35 km güneybatısında, 1.350 metre yükseklikteki Abant Gölü, suları tatlı olan ve en derin yeri 18 metreyi bulan, heyelan sonucu oluşmuş bir set gölü. Bölgeyi çevreleyen Abant Dağları’ndan gelen kar suları ve bir-iki küçük dere gölü besliyor.
Kış aylarında tamamen buz tutan ve çevresindeki sarıçam, karaçam, meşe, kayın, kestane, ardıç ağaçları karlarla kaplanan göl, özellikle kışın bölgeye çok büyük miktarda turist çekiyor. Diğer mevsimlerde daha çok piknik ve göl etrafında yürüyüş için tercih edilen bölgede ziyaretçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayacak olanaklar da var. Ayrıca Bolu’ya giden E5 karayolundan Abant yönüne doğru sapıldığında, Abant’a kadar yarım saat boyunca yolda birçok konaklama ve yeme-içme tesisi de bulmak mümkün. Bunlar arasında Yeşil Ev hem bölgeye uygun mimarisi hem de sunduklarıyla uygun bir seçenek.
Abant Tabiat Parkı’nın tabelaları biz gittiğimizde henüz Abant Milli Parkı olarak değişmemişti. Girişte otomobil için 33 lira ödedik. Parkın girişinde Abant Tabiat Camisi isimli ahşaptan yapılmış küçük bir bina bizi karşıladı. Hemen yanında danışma olarak da kullanılan mini doğa müzesini göreceksiniz.
İçerisi içi doldurulmuş hayvanlarla dolu. Ayı, karaca, geyik, vaşak, gelincik gibi hayvanlar sergileniyor. Müzedeki akvaryumda bölgeye ait endemik bir tür olan Abant alabalıklarına ayrıca zaman ayırın. Geziniz sırasında göle dikkatlice baktığınızda bu alabalıklara kıyıya yakın yerlerde de rastlayabilirsiniz.
Sarı ve beyaz nilüferler de gölün doğal yaşamında önemli renklerden. Bir başka endemik tür olan Abant çiğdemini yükseklerdeki yamaçlarda görmek mümkün olabiliyor.
Tumblr media
Parkın girişindeki faytonlarla ziyaretçiler gölün çevresinde gezinti yapabiliyor.
Müzenin hemen karşısında fayton ve atlar var. Gölün çevresini bunlara binerek gezebilirsiniz. Ancak atların durumu bizi biraz üzdü. Muhtemelen yem fiyatlarının artması ve turist sayısının azalması yüzünden iyi bakılamadıklarını düşündük.
Biz önce Abant Palace otelinde mola verdik. Burada ATV kiralanabildiğini öğrendik. Mola sonrası göl kenarındaki bir restoranda yemek yedik. Göl çevresinde yürüyüş, atların pisliklerinden ve yürüyüş yolunun hemen yanından geçen araba yolundan dolayı çok keyifli olmadığından, yürüyüşümüzü ormanın içine girerek ve göle dökülen bir dereyi takip ederek yaptık.
güzelleşmeye başladı. Devasa ağaçların arasında ve renkli yayla çiçeklerinin kokuları eşliğinde patika yolları takip ettik. Genelde göl çevresinde, kıyıya yakın yerlerde piknik alanları olduğundan ve buralarda mangal yakılıp yemek yendiğinden, tepelere doğru çıkıp doğanın içinde kaybolmak bize daha iyi geldi. Yürüyüşümüz sonrası arabamıza binip gölün geri kalan kısmını dolaşırken, gölde avlanan balıkçıları ve günübirlik gelen kalabalık grupların düzenlediği yayla şenliklerini gördük.
Daha çok mesire yeri gibi
Milli park içindeki insan kalabalığı ve yapılan aktiviteler biraz kafamızı karıştırdı. Zira 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 2. maddesine göre milli park bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleriyle koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat ve gezinme alanı. Tabiat parkıysa halkın eğlenme ve dinlenmesine uygun, manzara bütünlüğü içinde, yabani hayvan ve bitki örtüsüne sahip doğa parçası olarak tanımlanıyor.
Kış aylarında çok daha bakir ve en doğal haliyle bizi kendine hayran bırakan Abant Gölü, bir milli parktan çok mesire havasındaydı. Piknik, kamp, olta balıkçılığı yapılabilen, bisiklet, fayton ve atla gezilebilen, göle giden yolda ATV’ye binilebilen, yükseklerdeki Çepni Yaylası’ndan yamaç paraşütüyle atlanabilen Abant Gölü Milli Parkı’nın, yeni statüsü doğrultusunda birtakım düzenlemelere mutlaka ihtiyacı olduğunu gözlemleyerek bölgeden ayrıldık.
0 notes
traveltourstrips · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/kartpostala-milli-damgasi.html
Kartpostala milli damgası
Tumblr media Tumblr media
Bolu’nun 35 km güneybatısında, 1.350 metre yükseklikteki Abant Gölü, suları tatlı olan ve en derin yeri 18 metreyi bulan, heyelan sonucu oluşmuş bir set gölü. Bölgeyi çevreleyen Abant Dağları’ndan gelen kar suları ve bir-iki küçük dere gölü besliyor.
Kış aylarında tamamen buz tutan ve çevresindeki sarıçam, karaçam, meşe, kayın, kestane, ardıç ağaçları karlarla kaplanan göl, özellikle kışın bölgeye çok büyük miktarda turist çekiyor. Diğer mevsimlerde daha çok piknik ve göl etrafında yürüyüş için tercih edilen bölgede ziyaretçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayacak olanaklar da var. Ayrıca Bolu’ya giden E5 karayolundan Abant yönüne doğru sapıldığında, Abant’a kadar yarım saat boyunca yolda birçok konaklama ve yeme-içme tesisi de bulmak mümkün. Bunlar arasında Yeşil Ev hem bölgeye uygun mimarisi hem de sunduklarıyla uygun bir seçenek.
Abant Tabiat Parkı’nın tabelaları biz gittiğimizde henüz Abant Milli Parkı olarak değişmemişti. Girişte otomobil için 33 lira ödedik. Parkın girişinde Abant Tabiat Camisi isimli ahşaptan yapılmış küçük bir bina bizi karşıladı. Hemen yanında danışma olarak da kullanılan mini doğa müzesini göreceksiniz.
İçerisi içi doldurulmuş hayvanlarla dolu. Ayı, karaca, geyik, vaşak, gelincik gibi hayvanlar sergileniyor. Müzedeki akvaryumda bölgeye ait endemik bir tür olan Abant alabalıklarına ayrıca zaman ayırın. Geziniz sırasında göle dikkatlice baktığınızda bu alabalıklara kıyıya yakın yerlerde de rastlayabilirsiniz.
Sarı ve beyaz nilüferler de gölün doğal yaşamında önemli renklerden. Bir başka endemik tür olan Abant çiğdemini yükseklerdeki yamaçlarda görmek mümkün olabiliyor.
Tumblr media
Parkın girişindeki faytonlarla ziyaretçiler gölün çevresinde gezinti yapabiliyor.
Müzenin hemen karşısında fayton ve atlar var. Gölün çevresini bunlara binerek gezebilirsiniz. Ancak atların durumu bizi biraz üzdü. Muhtemelen yem fiyatlarının artması ve turist sayısının azalması yüzünden iyi bakılamadıklarını düşündük.
Biz önce Abant Palace otelinde mola verdik. Burada ATV kiralanabildiğini öğrendik. Mola sonrası göl kenarındaki bir restoranda yemek yedik. Göl çevresinde yürüyüş, atların pisliklerinden ve yürüyüş yolunun hemen yanından geçen araba yolundan dolayı çok keyifli olmadığından, yürüyüşümüzü ormanın içine girerek ve göle dökülen bir dereyi takip ederek yaptık.
güzelleşmeye başladı. Devasa ağaçların arasında ve renkli yayla çiçeklerinin kokuları eşliğinde patika yolları takip ettik. Genelde göl çevresinde, kıyıya yakın yerlerde piknik alanları olduğundan ve buralarda mangal yakılıp yemek yendiğinden, tepelere doğru çıkıp doğanın içinde kaybolmak bize daha iyi geldi. Yürüyüşümüz sonrası arabamıza binip gölün geri kalan kısmını dolaşırken, gölde avlanan balıkçıları ve günübirlik gelen kalabalık grupların düzenlediği yayla şenliklerini gördük.
Daha çok mesire yeri gibi
Milli park içindeki insan kalabalığı ve yapılan aktiviteler biraz kafamızı karıştırdı. Zira 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 2. maddesine göre milli park bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleriyle koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat ve gezinme alanı. Tabiat parkıysa halkın eğlenme ve dinlenmesine uygun, manzara bütünlüğü içinde, yabani hayvan ve bitki örtüsüne sahip doğa parçası olarak tanımlanıyor.
Kış aylarında çok daha bakir ve en doğal haliyle bizi kendine hayran bırakan Abant Gölü, bir milli parktan çok mesire havasındaydı. Piknik, kamp, olta balıkçılığı yapılabilen, bisiklet, fayton ve atla gezilebilen, göle giden yolda ATV’ye binilebilen, yükseklerdeki Çepni Yaylası’ndan yamaç paraşütüyle atlanabilen Abant Gölü Milli Parkı’nın, yeni statüsü doğrultusunda birtakım düzenlemelere mutlaka ihtiyacı olduğunu gözlemleyerek bölgeden ayrıldık.
0 notes
skoksalan · 7 years
Photo
Tumblr media
Yılkı Atları (Yabani Atlar-Wild Horses)
Günümüzde Anadolu’da doğada özgürce gezen atlara yılkı atı denmektedir. Yılkı atı, sahipsiz at demek, yılkı atı özgür at demek. Onlar gibi özgür olabilmek dileğiyle…
sevketk.tumblr.com ( TRAVELOGUE ) turkeysnaturalbeauty.tumblr.com (TURKEY)
63 notes · View notes
aynurant · 4 years
Text
..çelişe çelişe kopardım ben yaşımı ecelden
yanlışlar biriktirdim , yabani atlar suladım
bir kendimi doğru bilirdim önceleri
yanılmışım anladım
galiba yaşlandım..sen kırıldığın yerde bir kapı araladın bana
bir kapı ittirsem ardına kadar açılacak
ama kapılar bedene
ruh aldanmışlığa açık
ikisini birden sığdıramam odana
bana zor
sana yazık..
5 notes · View notes
gradivamio · 4 years
Text
Bir gün bir bakacaksınız
gökteki kartallar ve dağları örten ormanlar yok olmuş
yabani atlar evcilleştirilmiş ve her yer insanoğlunun kokusuyla dolmuş
işte o gün, insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını devam ettirebilme mücadelesinin de başlangıcı olacak
bir lakota efsanesi #kitapalintilari #kitap
Tumblr media
2 notes · View notes
haberkaraman · 6 years
Text
Anadolu’nun renkli şenliği
Göçebe yaşam tarzlarıyla bilinen Yörükler, Konya’nın Çumra ilçesindeki Lille Yörük Şöleni’nde bir araya geldi.
Lille mevkisindeki şölene, bölgedeki Kuzucu, İnli, Erentepe, Dinlendik, Yörük Camili, Arıkören, Okçu, Sincili ve Avdul köylerinden gelenlerin yanı sıra yazın sahil kenarlarından Toros Dağları‘ndaki Karaman ve Konya‘nın yaylalarına göç eden konargöçerler de katıldı.
Anadolu’nun renkli…
View On WordPress
0 notes
anzacdaygallipoli · 2 years
Text
Kartpostala milli damgası - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/kartpostala-milli-damgasi.html
Kartpostala milli damgası
Tumblr media Tumblr media
Bolu’nun 35 km güneybatısında, 1.350 metre yükseklikteki Abant Gölü, suları tatlı olan ve en derin yeri 18 metreyi bulan, heyelan sonucu oluşmuş bir set gölü. Bölgeyi çevreleyen Abant Dağları’ndan gelen kar suları ve bir-iki küçük dere gölü besliyor.
Kış aylarında tamamen buz tutan ve çevresindeki sarıçam, karaçam, meşe, kayın, kestane, ardıç ağaçları karlarla kaplanan göl, özellikle kışın bölgeye çok büyük miktarda turist çekiyor. Diğer mevsimlerde daha çok piknik ve göl etrafında yürüyüş için tercih edilen bölgede ziyaretçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayacak olanaklar da var. Ayrıca Bolu’ya giden E5 karayolundan Abant yönüne doğru sapıldığında, Abant’a kadar yarım saat boyunca yolda birçok konaklama ve yeme-içme tesisi de bulmak mümkün. Bunlar arasında Yeşil Ev hem bölgeye uygun mimarisi hem de sunduklarıyla uygun bir seçenek.
Abant Tabiat Parkı’nın tabelaları biz gittiğimizde henüz Abant Milli Parkı olarak değişmemişti. Girişte otomobil için 33 lira ödedik. Parkın girişinde Abant Tabiat Camisi isimli ahşaptan yapılmış küçük bir bina bizi karşıladı. Hemen yanında danışma olarak da kullanılan mini doğa müzesini göreceksiniz.
İçerisi içi doldurulmuş hayvanlarla dolu. Ayı, karaca, geyik, vaşak, gelincik gibi hayvanlar sergileniyor. Müzedeki akvaryumda bölgeye ait endemik bir tür olan Abant alabalıklarına ayrıca zaman ayırın. Geziniz sırasında göle dikkatlice baktığınızda bu alabalıklara kıyıya yakın yerlerde de rastlayabilirsiniz.
Sarı ve beyaz nilüferler de gölün doğal yaşamında önemli renklerden. Bir başka endemik tür olan Abant çiğdemini yükseklerdeki yamaçlarda görmek mümkün olabiliyor.
Tumblr media
Parkın girişindeki faytonlarla ziyaretçiler gölün çevresinde gezinti yapabiliyor.
Müzenin hemen karşısında fayton ve atlar var. Gölün çevresini bunlara binerek gezebilirsiniz. Ancak atların durumu bizi biraz üzdü. Muhtemelen yem fiyatlarının artması ve turist sayısının azalması yüzünden iyi bakılamadıklarını düşündük.
Biz önce Abant Palace otelinde mola verdik. Burada ATV kiralanabildiğini öğrendik. Mola sonrası göl kenarındaki bir restoranda yemek yedik. Göl çevresinde yürüyüş, atların pisliklerinden ve yürüyüş yolunun hemen yanından geçen araba yolundan dolayı çok keyifli olmadığından, yürüyüşümüzü ormanın içine girerek ve göle dökülen bir dereyi takip ederek yaptık.
güzelleşmeye başladı. Devasa ağaçların arasında ve renkli yayla çiçeklerinin kokuları eşliğinde patika yolları takip ettik. Genelde göl çevresinde, kıyıya yakın yerlerde piknik alanları olduğundan ve buralarda mangal yakılıp yemek yendiğinden, tepelere doğru çıkıp doğanın içinde kaybolmak bize daha iyi geldi. Yürüyüşümüz sonrası arabamıza binip gölün geri kalan kısmını dolaşırken, gölde avlanan balıkçıları ve günübirlik gelen kalabalık grupların düzenlediği yayla şenliklerini gördük.
Daha çok mesire yeri gibi
Milli park içindeki insan kalabalığı ve yapılan aktiviteler biraz kafamızı karıştırdı. Zira 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 2. maddesine göre milli park bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleriyle koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat ve gezinme alanı. Tabiat parkıysa halkın eğlenme ve dinlenmesine uygun, manzara bütünlüğü içinde, yabani hayvan ve bitki örtüsüne sahip doğa parçası olarak tanımlanıyor.
Kış aylarında çok daha bakir ve en doğal haliyle bizi kendine hayran bırakan Abant Gölü, bir milli parktan çok mesire havasındaydı. Piknik, kamp, olta balıkçılığı yapılabilen, bisiklet, fayton ve atla gezilebilen, göle giden yolda ATV’ye binilebilen, yükseklerdeki Çepni Yaylası’ndan yamaç paraşütüyle atlanabilen Abant Gölü Milli Parkı’nın, yeni statüsü doğrultusunda birtakım düzenlemelere mutlaka ihtiyacı olduğunu gözlemleyerek bölgeden ayrıldık.
0 notes
turkeytraveltours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/kartpostala-milli-damgasi.html
Kartpostala milli damgası
Tumblr media Tumblr media
Bolu’nun 35 km güneybatısında, 1.350 metre yükseklikteki Abant Gölü, suları tatlı olan ve en derin yeri 18 metreyi bulan, heyelan sonucu oluşmuş bir set gölü. Bölgeyi çevreleyen Abant Dağları’ndan gelen kar suları ve bir-iki küçük dere gölü besliyor.
Kış aylarında tamamen buz tutan ve çevresindeki sarıçam, karaçam, meşe, kayın, kestane, ardıç ağaçları karlarla kaplanan göl, özellikle kışın bölgeye çok büyük miktarda turist çekiyor. Diğer mevsimlerde daha çok piknik ve göl etrafında yürüyüş için tercih edilen bölgede ziyaretçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayacak olanaklar da var. Ayrıca Bolu’ya giden E5 karayolundan Abant yönüne doğru sapıldığında, Abant’a kadar yarım saat boyunca yolda birçok konaklama ve yeme-içme tesisi de bulmak mümkün. Bunlar arasında Yeşil Ev hem bölgeye uygun mimarisi hem de sunduklarıyla uygun bir seçenek.
Abant Tabiat Parkı’nın tabelaları biz gittiğimizde henüz Abant Milli Parkı olarak değişmemişti. Girişte otomobil için 33 lira ödedik. Parkın girişinde Abant Tabiat Camisi isimli ahşaptan yapılmış küçük bir bina bizi karşıladı. Hemen yanında danışma olarak da kullanılan mini doğa müzesini göreceksiniz.
İçerisi içi doldurulmuş hayvanlarla dolu. Ayı, karaca, geyik, vaşak, gelincik gibi hayvanlar sergileniyor. Müzedeki akvaryumda bölgeye ait endemik bir tür olan Abant alabalıklarına ayrıca zaman ayırın. Geziniz sırasında göle dikkatlice baktığınızda bu alabalıklara kıyıya yakın yerlerde de rastlayabilirsiniz.
Sarı ve beyaz nilüferler de gölün doğal yaşamında önemli renklerden. Bir başka endemik tür olan Abant çiğdemini yükseklerdeki yamaçlarda görmek mümkün olabiliyor.
Tumblr media
Parkın girişindeki faytonlarla ziyaretçiler gölün çevresinde gezinti yapabiliyor.
Müzenin hemen karşısında fayton ve atlar var. Gölün çevresini bunlara binerek gezebilirsiniz. Ancak atların durumu bizi biraz üzdü. Muhtemelen yem fiyatlarının artması ve turist sayısının azalması yüzünden iyi bakılamadıklarını düşündük.
Biz önce Abant Palace otelinde mola verdik. Burada ATV kiralanabildiğini öğrendik. Mola sonrası göl kenarındaki bir restoranda yemek yedik. Göl çevresinde yürüyüş, atların pisliklerinden ve yürüyüş yolunun hemen yanından geçen araba yolundan dolayı çok keyifli olmadığından, yürüyüşümüzü ormanın içine girerek ve göle dökülen bir dereyi takip ederek yaptık.
güzelleşmeye başladı. Devasa ağaçların arasında ve renkli yayla çiçeklerinin kokuları eşliğinde patika yolları takip ettik. Genelde göl çevresinde, kıyıya yakın yerlerde piknik alanları olduğundan ve buralarda mangal yakılıp yemek yendiğinden, tepelere doğru çıkıp doğanın içinde kaybolmak bize daha iyi geldi. Yürüyüşümüz sonrası arabamıza binip gölün geri kalan kısmını dolaşırken, gölde avlanan balıkçıları ve günübirlik gelen kalabalık grupların düzenlediği yayla şenliklerini gördük.
Daha çok mesire yeri gibi
Milli park içindeki insan kalabalığı ve yapılan aktiviteler biraz kafamızı karıştırdı. Zira 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 2. maddesine göre milli park bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleriyle koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat ve gezinme alanı. Tabiat parkıysa halkın eğlenme ve dinlenmesine uygun, manzara bütünlüğü içinde, yabani hayvan ve bitki örtüsüne sahip doğa parçası olarak tanımlanıyor.
Kış aylarında çok daha bakir ve en doğal haliyle bizi kendine hayran bırakan Abant Gölü, bir milli parktan çok mesire havasındaydı. Piknik, kamp, olta balıkçılığı yapılabilen, bisiklet, fayton ve atla gezilebilen, göle giden yolda ATV’ye binilebilen, yükseklerdeki Çepni Yaylası’ndan yamaç paraşütüyle atlanabilen Abant Gölü Milli Parkı’nın, yeni statüsü doğrultusunda birtakım düzenlemelere mutlaka ihtiyacı olduğunu gözlemleyerek bölgeden ayrıldık.
0 notes
gallipolidaytours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/kartpostala-milli-damgasi.html
Kartpostala milli damgası
Tumblr media Tumblr media
Bolu’nun 35 km güneybatısında, 1.350 metre yükseklikteki Abant Gölü, suları tatlı olan ve en derin yeri 18 metreyi bulan, heyelan sonucu oluşmuş bir set gölü. Bölgeyi çevreleyen Abant Dağları’ndan gelen kar suları ve bir-iki küçük dere gölü besliyor.
Kış aylarında tamamen buz tutan ve çevresindeki sarıçam, karaçam, meşe, kayın, kestane, ardıç ağaçları karlarla kaplanan göl, özellikle kışın bölgeye çok büyük miktarda turist çekiyor. Diğer mevsimlerde daha çok piknik ve göl etrafında yürüyüş için tercih edilen bölgede ziyaretçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayacak olanaklar da var. Ayrıca Bolu’ya giden E5 karayolundan Abant yönüne doğru sapıldığında, Abant’a kadar yarım saat boyunca yolda birçok konaklama ve yeme-içme tesisi de bulmak mümkün. Bunlar arasında Yeşil Ev hem bölgeye uygun mimarisi hem de sunduklarıyla uygun bir seçenek.
Abant Tabiat Parkı’nın tabelaları biz gittiğimizde henüz Abant Milli Parkı olarak değişmemişti. Girişte otomobil için 33 lira ödedik. Parkın girişinde Abant Tabiat Camisi isimli ahşaptan yapılmış küçük bir bina bizi karşıladı. Hemen yanında danışma olarak da kullanılan mini doğa müzesini göreceksiniz.
İçerisi içi doldurulmuş hayvanlarla dolu. Ayı, karaca, geyik, vaşak, gelincik gibi hayvanlar sergileniyor. Müzedeki akvaryumda bölgeye ait endemik bir tür olan Abant alabalıklarına ayrıca zaman ayırın. Geziniz sırasında göle dikkatlice baktığınızda bu alabalıklara kıyıya yakın yerlerde de rastlayabilirsiniz.
Sarı ve beyaz nilüferler de gölün doğal yaşamında önemli renklerden. Bir başka endemik tür olan Abant çiğdemini yükseklerdeki yamaçlarda görmek mümkün olabiliyor.
Tumblr media
Parkın girişindeki faytonlarla ziyaretçiler gölün çevresinde gezinti yapabiliyor.
Müzenin hemen karşısında fayton ve atlar var. Gölün çevresini bunlara binerek gezebilirsiniz. Ancak atların durumu bizi biraz üzdü. Muhtemelen yem fiyatlarının artması ve turist sayısının azalması yüzünden iyi bakılamadıklarını düşündük.
Biz önce Abant Palace otelinde mola verdik. Burada ATV kiralanabildiğini öğrendik. Mola sonrası göl kenarındaki bir restoranda yemek yedik. Göl çevresinde yürüyüş, atların pisliklerinden ve yürüyüş yolunun hemen yanından geçen araba yolundan dolayı çok keyifli olmadığından, yürüyüşümüzü ormanın içine girerek ve göle dökülen bir dereyi takip ederek yaptık.
güzelleşmeye başladı. Devasa ağaçların arasında ve renkli yayla çiçeklerinin kokuları eşliğinde patika yolları takip ettik. Genelde göl çevresinde, kıyıya yakın yerlerde piknik alanları olduğundan ve buralarda mangal yakılıp yemek yendiğinden, tepelere doğru çıkıp doğanın içinde kaybolmak bize daha iyi geldi. Yürüyüşümüz sonrası arabamıza binip gölün geri kalan kısmını dolaşırken, gölde avlanan balıkçıları ve günübirlik gelen kalabalık grupların düzenlediği yayla şenliklerini gördük.
Daha çok mesire yeri gibi
Milli park içindeki insan kalabalığı ve yapılan aktiviteler biraz kafamızı karıştırdı. Zira 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 2. maddesine göre milli park bilimsel ve estetik bakımdan, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleriyle koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat ve gezinme alanı. Tabiat parkıysa halkın eğlenme ve dinlenmesine uygun, manzara bütünlüğü içinde, yabani hayvan ve bitki örtüsüne sahip doğa parçası olarak tanımlanıyor.
Kış aylarında çok daha bakir ve en doğal haliyle bizi kendine hayran bırakan Abant Gölü, bir milli parktan çok mesire havasındaydı. Piknik, kamp, olta balıkçılığı yapılabilen, bisiklet, fayton ve atla gezilebilen, göle giden yolda ATV’ye binilebilen, yükseklerdeki Çepni Yaylası’ndan yamaç paraşütüyle atlanabilen Abant Gölü Milli Parkı’nın, yeni statüsü doğrultusunda birtakım düzenlemelere mutlaka ihtiyacı olduğunu gözlemleyerek bölgeden ayrıldık.
0 notes
teksevgi-blog · 7 years
Photo
Tumblr media
0 notes
bedrelhabesi · 5 years
Text
çekilen acı seni sen eder hafız! sahip çık acına! kız ama kin tutma. sev ama nefret etme. bu da geçer. bir anda olmayacak . yılların tortusu var yüreğinde. acele etme. düzelecek elbet. zor ama imkansız değil. yumuşat kalbini. nasıl yaparsın bilmem orasını. yabani atlar gibi sabırla eğit kalbini! ruhun geride kalmasın.
7 notes · View notes