dünyada çok önemli şeyler oldu
ama ben de sizin eve baktım
bir tayın bir taya baktığı
bir tayın bir taya uzun uzun baktığı
bir tayın bir tayı bıraktığı gibi
dünyada çok önemli şeyler oldu
atlar yalnız kalmamak için bu kadar koşarlar diyen o at
yalnızlar koşarken de yalnızdır diyen o at
yalnızlar öperken de yalnız
ben sana sımsıkı sarılırken de
o at buramdaydı
Rasulullah’ın etrafında oturmuştuk, Rasulullah ﷺ bize Cennet’ten bahsediyordu. Bir ara dedi ki: “Bir adam cennette ziraat yapmak için Rabbinden izin isteyecek. Rabbi ona diyecek ki: ‘Sen arzuladığın hâl üzerine değil misin?’ O da şöyle diyecek: ‘Evet. Fakat ben ziraatı seviyorum.’ diyecek. Ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsul yığılacak. Rab Teâla ona: “Ey Âdemoğlu! Senin gözün doymaz ama al bakalım bunu buyuracak…”
Ebu Hureyre diyor ki, biraz sessizlik oldu, herkes sevindi, ama sonra Âdemoğlu’nun kanaatsizliği üzerinde tefekkür oluştu. Tam esnada bir bedevi dedi ki: “Ya Rasulullah! O cennette ziraat isteyen kişi ya Kureyş’tendir, yada Ensar’dandır. Çünkü onlar çiftçidir. Biz değiliz, ben olsam Cennet’te yan gelip yatmayı isterim, ne işim var, ziraatla uğraşmaya!” dedi.
Ebu Hureyre diyor ki: “Bu sözler, Rasululullah’ın öyle hoşuna gitti ki, azı dişleri görünene kadar güldü, O güldü, bizde güldük!”
“Sonra dedim, ellerini gözlerine götürdü. Bi’ süre öylece kaldı. Öylece kaldı bin yıl geçti öylece. Fetret devri bitti, Fatih İstanbul’u aldı. Sultan Yavuz Halifeliği, Kanuniler, Sanayi devrimi, Fransız İhtilali, Birinci Dünya harbi, Kurtuluş Savaşı, ikinci Dünya harbi, Darbeler devrimler dertler geçti. O süre zarfına bin yıl sığdı ben sığamadım. Aslı dedim. Baktı… Göğsümde İzlanda’nın en yanıcı volkan dağı patladı. Varsayımlar, benzetmeler, teşbihler. Öfkeler ve devinimler. Ben devşirileli bin yıl olmuş hâlâ diyor seviyor musun? O gözlerde mahsur kaldım. Aslı’nın canındaydı. O gün en sevdiğimiz gün çarşambaydı. Hah! Niye Çarşamba işte o gün görmüştük birbirimizi. Lakin ben hiç zannetmedim neyi zannetmediği bilmiyorum. Bana niye baksın diye düşündüm. Yazgı, işte o! Klasik Türk erkeği tribi çeketini giymiştim. Bugün sonmuş o gözlere bakış. Ne tesadüfi bugünde çarşamba, bugün hasta mıydı? Yoksa Kaza mı?
Şömineli sarayında, dünyaya söven gördüm, aslanla savaşıp, yılanı seven gördüm, bu dünya kötülerin dememişmiydim, yağız atın üstünde eşeği öven gördüm.