''Bir gün bir paket geldi bana. Açtım içinden kitap çıktı Tutunamayanlar. Sevgili Oğuz Atay göndermiş. Hemen okudum kitabi çok da beğendim. Ancak bunu Oğuz Atay'a söyleme gereği duymadım. Çünkü kitap o kadar güzeldi ki, benim görüşüme ihtiyacı yoktur diye düşündüm. Dolayısıyla Oğuz Atay'a beğenilerimi, taktirlerimi iletme gereği duymadım. Ancak birkaç sene sonra Oğuz'un bu duruma çok üzüldüğünü işittim. ''Ben kitabımı Yusuf Atılgan'a büyük bir hevesle göndermiştim..ama kendisi ilgilenmedi bile'' demiş. Bunu duyunca çok üzüldüm,pişman oldum. Hemen onunla konuşmak istedim. Ancak Oğuz Atay vefat etmişti. Bugün keşke hayatta olsaydı ve onu ne kadar takdir ettiğimi söyleyebilsem. Sevdiklerinize zamanında değer verin çünkü ölüm çok ani gelebiliyor.''
Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi!