Tumgik
#zigon
enatech · 1 year
Text
Serkan Mobilya
http://www.serkanmobilya.com.tr
0 notes
idecolors · 1 year
Text
yemek odası, yatak odası, sehpa, zigon, vitrin, gümüşlük, masa, köşe takımı, oturma grubu, şifonyer, raydolap, kitaplık, kanape, baza, konsol ve mobilya imalatı yapmaktadır
0 notes
mebelsaaksesuar · 2 years
Photo
Tumblr media
✔Bilgi ve sipariş için >>☎ 0532 575 96 33 ▶Diğer ürün çeşit ve modellerimiz için lütfen whatsapptan ☎ 0532 575 96 33  katalog isteyiniz.👀 #mebelsaaksesuar #mobilya #koltuk #berjer #komidin #masa #konsol #sandalye #ortasehpa #ayna #istanbul #zigon #markiz #masasandalye #koltuktakım #fiskos #yemekmasası #masatakım #tvünitesi #dresuar #şifonyer #jozefin #tvsehpası #hasırlısandalye #hazeransandalye #hazeranberjer #kitaplık #çalışmamasası #makyajmasası #ayakkabılık (Ümraniye İstanbul Türkiye) https://www.instagram.com/p/ClnsDfrqqXy/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
retro-vintage-time · 7 months
Text
Tumblr media
7 notes · View notes
karstculture · 1 year
Photo
Tumblr media
The Frozen Earth #nycgraffiti #newyorkcity #zigzagicbm #zigone #wombaticbm #icbmcrew #suckybat #houndbtm #iraknyc #cnone #35mm #filmphotography #blackandwhitephotography #staybrokeshootfilm (at New York, New York) https://www.instagram.com/p/CoNW10LpPi2/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
figsandfeathers · 8 months
Text
I like the trope where a main character has a deep or intense conversation with a random rabbit or other wild animal. For example:
The doctor and a rabbit (that he thinks is a zigon) (Dr Who), Edward Teach and a rabbit (ofmd), Zuko and a frog (Avatar)..
I swear there are more but I can't think of them right now.
Any ideas?
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
35 notes · View notes
aynodndr · 1 year
Text
Tumblr media
HEY GİDİ GÜNLER HEY
Müzik kutuları vardı eskiden...
İçinde her saatbaşı çıkıp öten kuşlar bulunan guguklu saatler vardı... Arkası kuşlu aynalar vardı...
Pirinç başlı karyolalar... Kanaviçeli karyola örtüleri... İşlemeli saten yorganlar... Çamaşır çekmecelerinde lavanta keseleri... Bir yastıkta kocamalar...
Kitaplıklı çekyatlar... Oymalı büfeler... Vitrinler... Ansiklopediler... Danteller... Duvarlarda siyah-beyaz dede, aile fotoğrafları... Küpeli arap kızları... Ağlayan erkek çocuk resmi... İğnelikler... Şahmaranlar... Altınvarak taş aynalar... Saatli maarif takvimleri... Makrameler... Komşular... Toplaşıp yaprak saran kadınlar... Annem biraz tuz istiyor'lar... Evdeyseniz akşam size geleceğiz'ler...
Misafir odaları... Misafir kolonyaları.... Misafir şekerleri... Misafir tepsileri... Misafir sigaraları... Başköşeler... Berjer koltuklar.... Aslanayaklı masalar... Televizyon örtüleri... Likör bardakları... Bardağın üzerine ters koyunca artık içmeyeceğim demek olan çay kaşıkları... Devetabanları... Aşksarmaşıkları... Zigon sehpalar... Pembe tüyden ponponlu nişanlı kız terlikleri..Misafir terlikleri... Gramofonlar... Eski yeşil lambalı radyolar... Pikaplar... Plâklar... Kasetler... Ümit Tokcan... Samime Sanay... Badem şekerleri... Horoz şekerleri... İki bisküvi arası lokumlar... Leblebi tozları... Cıncık da dediğimiz rengarenk cam misketler... Topaçlar... Yakantoplar... Bahçelerde dut ziyafetleri... Ballı hanımeli çiçekleri... Ihlamurlar... Asmalar... Akşamsefaları... Kasımpatılar... At arabaları.... Faytonlar... Yoğurtçular... Bayramlık kırmızı ayakkabılar... Bayram harçlıkları... Ev baklavaları... Kuzine sobaları.... Közde pişmiş patatesler... Sobaların üzerinde kestaneler, portakal, elma kabukları... Köstekli saatler... Kumaş mendiller... Basma entariler... Espadriller... Tokyo terlikler... Arkadaş olabilir miyiz'ler... Manitalar... Karasevdalar... Karasevdadan ince hastalıklar... İncelikler... Sonuna rujlu dudaklarla öpücük kondurulan, gözyaşlarıyla mürekkebi dağılmış aşk mektupları... Sevgiliye 'siz' denilen günler... Gül kokan güller... İçi gülen gözler... Kızaran yüzler... Hatıra defterleri... Sepet sepet yumurta, sakın beni unutma'lar... Unutmabeni çiçekleri... Kitapların arasında kurutulan hatıra çiçekler... Tebrik kartları... Kartpostal koleksiyonları... Pul defterleri... Çiçekli çinko tabaklar... Çivit mavisi çaydanlıklar... Semaverler... İnce belli bardaklar... Tavşankanı çaylar... Anne kekleri... Gelincik sigaraları... Çizgi romanlar... Parmağını kesip kankardeşi olmalar... Fotoromanlar... Gırgır... Doğan Kardeş... Yazlık sinemalar... Uçurtmalar... Zillere basıp kaçan çocuklar... Bayramlarda şeker toplayan çocuklar... Seksek oynayan çocuklar... Çöpçü olmayı hayal eden çocuklar... Masalcı neneler... Bilge dedeler... Defterlerde kenar süsleri... İyilik perileri... "Göğe bakma durakları"... "Geyikli geceler"... İkinci Yeni... Haydarpaşa'da trenler... Tahta bavullar... Azıklar... Kavuşmalar... Gidenin ardından sallanan eller vardı eskiden...
14 notes · View notes
ilovemedia · 10 months
Note
With regards to the Doctor Who ask game, what about questions 11-15?
Thanks sm for the question
11: my least favourite has to be the time lord council, fuck those guys
12: i think I answered this but the 12th doctor speech when stopping the zigons and brigadiers daughter from destroying the world.
13: in the midnight episode when the doctor was possession and you can see the fear in his eyes.
14: probs not, I would be terribly at running and probs have a panic attack every second
15: the daleks actually die and the out of date jokes in classic who
4 notes · View notes
yetersizyeter · 11 months
Text
Hayat hep beklemediğim yerden mutsuz etti beni. En kırılmaz yerimden kırıldım. Hayatımı sırf sonunda ışık görüyorum diye yürüye yürüye bitirdiğim bir tünelde geçirdim sanki. Sonunda ışık var diye karanlıkta yürüdüm hayatım boyunca. Kırıldım, parça parça oldum ama kendi parçalarım yine kendi içime döküldü. Aldığım her nefesi bir mutsuzluk böldü. Bütün nefeslerim yarım kaldı. Bütün konuşmalarım başlamadan bitti. Ne zaman üşüsem yağmur yağdı ıslandım, ne zaman ne güzel yağıyor desem durdu yağmur. Beni mutlu eden her şey tek tek bıraktı gitti beni. Her şeyin sonunda, sessiz sakin, tek başıma, kendimle kaldım. Hayatıma giren insanlar avuçlarıma umutlarını bırakıp çekip gittiler, öylece kalakaldım. Ne için umut etsem gerçekleşmediğini kendi gözlerimle izlemek zorunda kaldım. Kimsede berabere bile kalamadım, ben hep yenildim, tek başıma kaldım. Yavaş yavaş eridi hayatım insanların gözlerinin önünde, bakıp güldüler. Her gittiğim yerde mutsuz oldum, her gittiğim yerde mutsuz ettiler beni. Sonra bana iki seçenek sundular, ya zigon sehpasından farkın kalmayacak ve gördüğün muameleye rağmen burada kalacaksın, ya da kalkıp gideceksin. Kalkamadım. Gidemedim. Beni mutsuz eden neresi varsa oraya kendi ayaklarımla gittim, orada kalmayı seçtim. Mutsuzluklarım birikti kocaman bir dağ oldu kimseye beni bu dağdan düzlüğe indir diyemedim. Kimi iyi etsem beni kötü etti. Kime su uzarsam beni susuz bıraktı. Kime elimi uzatsam çekti aldı elini benden. Düştüm ben. Hayatımın tam orta yerinde herkes gibi yürürken birdenbire düştüm, kimse düştüğüm yerden kaldırmadı beni. Ellerini uzatanlar oldu ama insanlara güvenimi öyle kaybetmiştim ki tuttuğum anda geri çekerler diye kimsenin elini tutamadım. Ayağa kalkmak için tek yol vardı, kendi kollarıma dayanmak, öyle de yaptım. Bir gün beni öyle hassas bir yerimden kırdılar ki bir daha kırılmamaya yemin ettim. Bir gün sizi de öyle çok kıracaklar ki güçlenmeye karar vereceksiniz. Mutsuz olmadan mutlu olmaya karar veremez insan, düşmeden ayağa kalkamaz. Oturdum düştüğüm yerde, ayağa kalkacağım dedim kendime. Yolum yoktu yol yaptım kendime, ellerimi yere dayadım, başka hiçbir yere değil kendime tutunarak kalktım ayağa. Yükselmem gerekti kendi üstüme bastım da yükseldim. Bu benim hikâyem değil. Bu hikâyede bir karakter yok, bir cinsiyet yok. Bu, her şeyi elinden alınmış, güçsüz bırakılmış, mutsuz edilmiş, tek başına kalmış bir insanın hikâyesi. Bu sizin hikâyeniz. Ve orada saat kaçı kaç geçiyor bilmiyorum, takvim hangi ayın hangi günü bilmiyorum, tek bildiğim ayağa kalkma vaktinizin geldiği. Ben düştüm, siz de düştünüz, daha da düşeriz ama şimdi kendi elinizi uzatın kendinize, kimseye ihtiyacınız yok, kendi elinizi tutun kalkın ayağa. Çünkü çok güzel günler kaldı yaşanacak. Çok güzel aşklar var tadılacak. Her şeyden öte siz varsınız, kimse için değil ama kendiniz için, tam şimdi, şu an, kalkın ayağa. Adım atmaktan korktuğunuz her yerin dibine kadar gidin. Yaşamak ne kadar süreceğini bilmediğiniz bir filmi izlemek gibi, her an bitebilir. İşte bu yüzden, ‘şimdi olmaz’ demek yok. Şimdi olur. Şimdi çok güzel olur. Şimdi en güzel olur.
Siz yeter ki kalkın ayağa.
Bir yaşam istiyorsanız, gidin alın onu.
#SINIR
@Beyza Alkoç
3 notes · View notes
tasindik · 2 years
Text
50 kişilik zigon sehpa yaptık.
3 notes · View notes
aysenux · 1 year
Text
zigon sehpa.
Çocukken koşup düşmediğim, dizlerimi kanatmadığım gün yok gibiydi. Açık yara üzerine defalarca yeni yara açılırdı. Şimdi bacaklarım soluk izlerle dolu.
Sonra bir de kıymık belası vardı. Artık ne yapıyorsam sokaktan ellerim kıymık içinde dönerdim. Annem tek tek ayıklardı bunları. Bir şey de demezdi.
Kızım bu ellerinin hâli ne diye sormazdı yani. Sanki sormasını beklediğimi hatırlıyorum. Ama olması gereken buymuş gibi sessizce temizlerdi, ben de sakinleşirdim.
Saçlarımı Afrikalı kızlarınki gibi örsün isterdim. Tek tek onlarca, incecik örgüler, uçlarında boncuklar. Beğenmediklerimi çözdürür yeniden ördürürdüm. Sanki keyif alırdı bundan. Bu uzun örgü seansları kusursuza yakın bir yaşamın emaresiydi. Saç tellerim diplerden coşan bir zevkle kendilerini annemin ellerine teslim ederdi. Her şey sessizce olurdu.
Sonraları anladım tabii, bir şeyler düşünüyordu, bir sorun, aklı meşguldü. Benimle ilgilenmeyi sessizce düşünebilmenin bir parçası sayardı. Yaraya ilacı değdirirken gözü dalardı. Bazen seslendiğimi duyması için onu sarsmam gerekirdi. "Anne!" diye.
Terinden güzel bir koku yayılırdı, mutfak ve radyo kokusu.
Bir keresinde radyoda sorulan bir soruyu bildiği için zigon sehpa kazanmıştı. Gerçekten de iki güne kapımız çaldı, günlerce bu olayın nasıl gerçekleştiğini kavrayamadım. Zigonu salona koyduk. Üzerine içi yapma çiçeklerle dolu çini bir vazo. Sakın devirmeyin, dedi annem abimle bana. Geri çekilip zigonu seyretti, güzel olmuştu.
Sonra bir gün abim şut çekti ve zigon devrildi, vazo kırıldı. Yapma çiçeklere ise bir şey olmadı.
2 notes · View notes
livben34 · 1 month
Text
Ev Eşyaları ve Aksesuarlar Gardroptan Şifonyere, Dambıldan Yağ
Evinizi düzenlemek ve günlük yaşamınızı kolaylaştırmak için çeşitli ev eşyaları ve aksesuarlar bulunmaktadır. İşte bu ürünler hakkında detaylı bilgi:
Mobilya ve Depolama Çözümleri
4 kapılı gardrop Kıyafetlerinizi düzenli bir şekilde saklamak ve odanızı düzenli tutmak için idealdir. Geniş iç hacmi ve raf düzenlemeleriyle kullanımı pratik bir gardıroptur.
4'lü zigon sehpa Oturma odanızı tamamlayan şık ve kullanışlı bir mobilyadır. Çeşitli boyutlardaki sehpa tablalarıyla farklı amaçlar için kullanılabilir.
5 çekmeceli şifonyer Giysilerinizi ve diğer eşyalarınızı düzenli bir şekilde saklamak için idealdir. Çekmeceleri sayesinde küçük eşyaları düzenli bir şekilde tutabilirsiniz.
Spor ve Aktivite Ekipmanları
4 tekerlekli paten Çocukların veya yetişkinlerin eğlenceli ve aktif zaman geçirmelerini sağlar. Denge ve koordinasyon becerilerini geliştirmek için ideal bir seçenektir.
5 kg dambıl Evde veya spor salonunda kullanabileceğiniz ideal bir ağırlıktır. Kuvvet antrenmanlarınıza farklı zorluk seviyelerinde uyum sağlar.
Banyo ve Mutfak Ürünleri
5'li banyo seti Banyonuzun dekorasyonunu tamamlayan ve işlevsel ürünlerden oluşur. Sabunluk, diş fırçalık, sabunluk gibi aksesuarları içerir.
5 lt sıvı yağ Mutfakta sıkça kullanılan bir malzemedir. Yüksek kaliteli ve sağlıklı yağlarla beslenmek için ideal bir tercihtir.
Diğer Ürünler
500 TL hediye çeki Alışveriş yaparken tasarruf etmenizi sağlayan bir promosyon çeşididir. Farklı mağazalarda geçerli olabilir ve çeşitli ürünlerde kullanılabilir.
6 kapaklı gardırop Daha fazla depolama alanına ihtiyacınız varsa ideal bir seçenektir. Giysilerinizin yanı sıra diğer eşyalarınızı da düzenli bir şekilde saklayabilirsiniz.
6 kişilik yemek takımı Özel davetlerde veya günlük kullanımda sofranızı şık ve zarif bir şekilde donatır. Farklı desen ve renk seçenekleriyle mekana uyum sağlar.
Teknoloji Ürünleri
64 GB hafıza kartı Cihazlarınızda daha fazla depolama alanı sağlamak için idealdir. Fotoğraflar, videolar ve diğer dosyaları saklamak için kullanılabilir.
6s kılıf ve 7 plus kılıf Telefonlarınızı korumak ve kişiselleştirmek için kullanabileceğiniz kılıf seçenekleridir. Darbelere, çizilmelere ve düşmelere karşı koruma sağlarlar. livben kozmetiğin işbirliği ile makale hazırlanmıştır.
Bu çeşitli ürünler ve aksesuarlar, evinizdeki düzeni sağlamanıza, günlük yaşamınızı kolaylaştırmanıza ve ihtiyaçlarınıza uygun çözümler bulmanıza yardımcı olur. Hem fonksiyonel hem de estetik açıdan önemli bir rol oynarlar ve yaşamınızı daha konforlu hale getirirler.
0 notes
mebelsaaksesuar · 2 years
Photo
Tumblr media
✔Bilgi ve sipariş için >>☎ 0532 575 96 33 ▶Diğer ürün çeşit ve modellerimiz için lütfen whatsapptan ☎ 0532 575 96 33  katalog isteyiniz.👀 #mebelsaaksesuar #mobilya #koltuk #berjer #komidin #masa #konsol #sandalye #ortasehpa #ayna #istanbul #zigon #markiz #masasandalye #koltuktakım #fiskos #yemekmasası #masatakım #tvünitesi #dresuar #şifonyer #jozefin #tvsehpası #hasırlısandalye #hazeransandalye #hazeranberjer #kitaplık #çalışmamasası #makyajmasası #ayakkabılık (Ümraniye İstanbul Türkiye) https://www.instagram.com/p/CllvH0sqBkw/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
retro-vintage-time · 8 months
Text
Tumblr media
4 notes · View notes
hectheuntitled · 3 months
Text
zigon sehpa köşesi
27-02-24
Süslü cümleler büyük idealler yoğun duygular, bir bok sanmışım kendimi çocukken. büyük sanmışım, büyüyünce bir bok olacak sanmışım. ben olmamışken oldum demişim daha görecek çok şey çekecek çok dert var dediklerinde göğsümü gere gere daha ne kadar şaşırtabilir ki hayat beni demişim.-demiş idim.
miş mişim..
günlerdir kafamda tek bir cümle dönüyor, 11 yıllık dostumla ilk kez gittiğim bir kafede sohbet ederken eski yazılarımdan ve kalemimin kıvraklığından bahsedildiğinden beri aynı cümleyi tekrar yazmak için saniye kovalar buldum kendimi. "ümitperest korkak bir meczup(tum),söylenmemiş bütün sözleri ağlıyordum benliğime" hah.. süslü cümleler demiştim. anlamını anlamış mıydım acaba? okuduğum yazarların sevdiğim cümlelerini kendime göre yorumlayıp yazılarımın başlangıç cümlesi yapardım. başlamak hep en zoruydu benim için.
son günlerde aklımda bir soru, ben kimim? bu kadını tanımıyorum. ben ki öfkesi ile yeri göğü inleten, doğruları uğruna her kavgaya giren kadın- kendimi bulamıyorum. ben sustum.
kaybolmuş hissediyorum, 25 yıllık hayatımda ilk kez "baba" kelimesinin ağırlığıyla karşılaştım. yaşamak neydi sahi? Yaş cidden senelerle mi ölçülürdü? zaman kime göre göreceli- benim gördüğümü sen görebiliyor musun ki ?
aynı dünyada farklı gerçeklikler içinde bi varoluş savaşı-hepimizin ki sancılı. niye üzüyoruz birbirimizi ya? hepimiz acı çekiyorsak, aynaya baktığımızda gördüğümüz yüz bir değil mi'
insan ne demekti?
1 note · View note
karstculture · 1 year
Photo
Tumblr media
One year of this account thank you for fuckin with it Here’s a very chill fence shot from a roll of film I got back a year ago today #nycgraffiti #brooklyngraffiti #wombaticbm #zigzagicbm #zigone #icbmcrew #35mm #filmphotography #staybrokeshootfilm (at Brooklyn, New York) https://www.instagram.com/p/CpEG5VvvOMC/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note