Tumgik
Text
https://kucukprensunutma.tumblr.com/post/182401349822/büyük-aşkın-lezzeti-3 DEVAMI
Büyük Aşkın İlk Buluşması! •2
Sonra ne oldu? -hadi bakalım anlatayım.
Sıcak, nemli bir İstanbul akşamı saat 8 ya da 9. Okulum tatile girmiş Pazar günü de arkadaşlarımla mangal programım var. Anlayacağınız şahane sosyallik içerisindeyim:) 
Bakayım benimki bir şey paylaşmış mı derken o da ne? -hikaye atmış instagrama!
Bir beş dakika tırnak yeme seansı ile kendimi oyalayıp ilk gören ben olmadım imajını kabullenip tıkladım o şahane fotoğrafının üstüne… bir ev ortamında kadehler tokuşturulurken çekilmiş bir bomerang. Dedim bırak yahu cool olmayı orijinal bir şey yaz artık cevap olarak.
“Ooo afiyet olsun!” Evet! Orijinal şey bu, nasıl orjinalim ama :))) 
1 dakika olmadan cevabıma cevap geldi, “gel beraber olsun!” ki bence bu daha orijinal bir cevap değil! Haha önemi var sanki…
“Geç oldu, bir dahaki sefere:) “ dedim. İçimden nasıl ısrar etsin lütfen lütfen dediğimi duymuyor tabi! 
“Nerdesin ki sen?” Dedi ve işte o uzak ilişki temellerinin atıldığı ilk soru!
“Pendik’teyim, ya sen?” Dedim ama Maltepe’yi geçmesin mesafe diye dua kasıyorum!
“Bomonti’deyim ben” dedi ve o an arka fonda kör olası zalım Boğaz Köprüsü ocaklar yakar ağıtı var…
“Yakın olsak uğrardım ama geç oldu başka zamana sözün olsun!” Diyerek kendimi zorla garantiye aldım!:))
“Tabii ki beklerim:)…”dedi
“Neyse ben arkadaşlarınla sohbetini bölmeyeyim devam et sen” dedim. Nasıl kibar biriyim bak öyle böyle değil. İç sesim neler söylüyor ama…
“Olsun sorun değil, bu anı bekliyordum!”cevabı geldi ve Eros o an okunu Yunanistan dolaylarından fırlarmış ve tam isabet bam bam bam! Tabi bu duygu yoğunluklarını yansıtmamak için:
“Sevindim bunu duyduğuma:)” dedim ve ekledim yüzsüzce arkadaş ortamından kopararak,
“Ee neler yapıyorsun? nerelisin sen?” dedim.
“İş güç, uzun süredir İstanbul’da yaşıyorum ailem Adana’da, Adanalıyım. Peki ya sen?” dedi ve fon müziği aman Adanalı’ya döndü birden. Ki Adana’dan olduğu tüm genotipine ustalıkla yansımıştı da!
“Ben dolma büyüme İstanbul’dayım, üniversite devam 4. Üniversitemi okuyorum.” dedim.
“Belli zeki olduğun ama!” dedi ve hiç es vermeden ekledi.
“Yarın ne yapıyorsun?”
Dedim adam sapyoseksüel sanırım ilk defa 4 üniversite okumuş olmamın bu ülkede bu kadar kısa sürede karşılığını aldım diye düşünürken verdiğim vizyonsuz cevap:
“Arkadaşlarla mangala gidicez!” dedim ve ekledim:
“Sen ne yapacaksın, gel buyur?” 
Ve vizyonsuz programıma nazikçe verilen vizyonlu cevap örneği şöyle:
“Aaa çok severim mangalı, ama yarın Kilyos’a Milyon Beach’e gidicez; biraz güneşlenip akşam Pamela konserine kalacağız.” dedi.
-Mangal ft Pamela-
“Sen buyur gel!” dedi ve ardından bir boomerang yolladı. “Fazladan bir tane biletim var, gelmek istersen!” Diyerek iki adet bileti sallarken arka fonda Manisa menşei olduğu tahmin ettiğim rose kadehleri…
“Çok isterdim ama arkadaşlarıma sözüm var, buna da sözüm olsun.” Dedim dedim ama nasıl dedim neden dedim kime dedim beynim yok o an.
“Pekala!” dedi…
Velhasıl iyi geceler iyi geceler memnun oldum, haftaiçi görüşelim diye konuştuk ve ikimiz de sabah erkenciyiz diye uyuduk.
Ben uyumadım tabi! Dön o tarafa ne yapsam dön bu tarafa ne yapsam diye diye uyuyakaldım.
Sabah saat 8, uyanır uyanmaz yaptığım ilk şey arkadaşımı arayıp program iptal mi (inşallah) diye sorgulamak oldu. Ve iptal değil ama varsa planın sonra yaparız dedi ve hiç ikilemedim. TAMAM! dedim.
Sonra günaydın bile demeden Adanalıya yazdım:
“Bilet halen boşta mı?” dedim.
“Nasıl yani, geliyor musun?” dedi.
“Evet, iki kişi geliyoruz.” dedim.
Ve muhteşem kötü espirinin ilk temeli atıldı. Hazırsak devamı şöyle Canlar:
“İki kişi?” dedi
“Evet ben ve göbeğim.”dedim ama ne alaka diye sormayın diye hemen anlatayım.
İlk buluşma-Plaj-Mayo-Instagram yeterli bir açıklama oldu bence:)
“Hahah merak etme ben de göbeğimle geliyorum zaten:)” dedi ama ben fotoğraflardaki adamın göbekli olduğunu düşünmemiştim ki daha çok sevindim o ayrı! Göbek şart aga!
Sonra saat konusunda anlaştık ben Pendik’ten Kilyos’a, o da Şişli’den Kilyos’a yola çıkıldı! 77km yol gidiyorum ama umurumda değil; 3.köprüyü de gördüm sayesinde canım!
Yolda bir mesaj aldım.
“Ya burda şezlong yok benle aynı şezlongu kullanacaksın mecburen” dedi.
Ben nasıl üzüldüm nasıl üzüldüm sorma yani dersem inanmayacağım o okurken yan yan gülüşünden belli!
“Aaa buna mecbur kaldık madem paylaşacağız!” dedim. Nasıl cilve nasıl işve!
Her neyse 77km yi tamamladım; şık da giyinmişim ama mayomun üstüne efil efil mavi gömleğim bağrım açık!.. peh peh peh !
“Ben geldim” diye aradım. (İlk sesini duyuşum!)
“Ben girişe geliyorum karşılayacağım seni!” (Kalp durdu duracak…)
Ve O an!
Okumaya devam et
30 notes · View notes
Text
Büyük Aşkın Lezzeti •3
Ve yarın oldu...
Günlerden Pazartesi. Sabah günaydın mesajı telefonuma benim gördüğüm saatten 1 saat önce gelmişti bile. 
Tumblr media
Adam çalışıyor, hem de bir işkolik! Ben ise okul devam, bir de birkaç öğrenciye özel ders veriyorum. O gün de öğlen saat 1de spora gidip, saat 4te öğrencime derse gideceğim. Saat 11 gibi bir mesaj aldım:
“Şimdi bir toplantıya giriyorum, çıkınca görüşelim mi?”
Adamın iş yeri karşıda ben 30km uzaklıktayım; nasıl olacak ve programım da var... açıkça programımı yazdım, 2-3 saat için buraya kadar seni yormak istemem dedim. Ardından bir mesaj:
“Benim Gebze’deki fabrikaya gelmem gerekiyor şimdi kesinleşti, çıkışta görüşelim mi?”
Nasıl zıplıyorum evde! Ağzım kulaklarımda... 
“Tabii olur, hatta yemeğe gel bana istersen.” dedim.
“Rahatsız etmeyeyim.” dedi. Oysa bilmiyor ki deli gibi gelmesini istediğimi!
“Yok yahu olur mu ben de hemen hemen senle aynı zaman çıkarım, kendime yemek yapacağım zaten beraber yeriz!” dedim.
Hafif bir umursamazlık, şöyle bir tutam ağırdan almak, bol kepçe şehvet...
Anlaştık ve herkes kendi işine koyuldu. Saat 6 gibi eve girdim, düşümü aldım üstümü giydim. Yemek hazırladım. Ve mesaj geldi:
“Ya ben geldim ama istersen sen hazırlan ben beklerim.” dedi. Eve yeni girdiğimi düşündüğü için hazırlanma süresi veriyor bana.. Nasıl tatlı! 
“Olur mu gel gel her şey hazır, seni bekliyorum.” dedim.
Ve evimden içeriye girdi:) ev artık yuva gibi bir his... bu sefer tereddüt etmeden, belki de O bu sefer deplasmanda diye hiç düşünmeden sıkıca sarıldım. Kuşağına hoşgeldin dedim, ama bırakmıyorum. Kezâ o da beni bırakmıyor..
Birkaç dakika öyle kaldıktan sonra içeriye buyur ettim; sofra hazırdı zaten:) ellerini yıkamak istedi, banyoyu gösterdim. Ardından gel evi gezdireyim sana diye evi dolaştık ve nihayet sofraya oturduk. Yemek yiyoruz ama gözler ara ara kesişiyor. O anlarda yutkunmak ne zormuş.
Yemek bittikten sonra, balkona geçtik. Kahve yaptım beraber içtik, sohbet muhabbet devam. Saat de sohbetle paralel 10oldu. Yolu uzun, sabah işi var... 
cesaretimi topladım ve direk söyledim:
“İstersen burda kal, senin için sabah gitmek zor olmayacaksa?” içimden lütfen evet desin diye nasıl sevap haznemden point harcıyorum ama belli değil!
Allahtan sevap pointlerim yetti ve cevap geldi:
“Yani, isterim senin için de sıkıntı yoksa.” 
“Ne sıkıntısı yahu ben bir ömür kalmanı istiyorum be adam” DEMEDİM tabi! Bunlar içses.
Sonra tabii ki burda özel hayatımın yatak aşamalarını anlatacak değilim sizlere:))) 
Her neyse “biz uyuduk” diyeyim siz anlayın:)
Ama uykuyu betimlemem gerekirse tek kelime ile “LEZZETLİ” idi. Hani böyle uzun zamandır bir koku size bir şey anımsatır ama ne olduğunu anlayamazsınız ama sonra o kokuya ulaşıp bir de ona dokunup onu tadarsınız ya... neredeyse tüm duyguların birleştiği o an gerçekten çok lezzetliydi.
Sabah işe gidilecek diye alarm kuruldu tabi normal saatinden daha erken kalkmak zorunda, Pendik’ten Şişli’ye hem de sabah trafiği...
Sabah benim alarm sesim duyuldu!
Neden bir insan alarm sesi olarak Yıldız Tilbe - Vursalar Ölemem seçer ki! O kişi benim! Kısa bir bakıştık ve gülmeye başladı, o anın fotoğrafını çektim sadece 1 saniyelik o an beynimin her bir hücresine işlenmiş bir durumda... kalktı, hazırlandı ve gitti. Balkondan giderken el salladım ama içim çok buruk.
Bir 10 dakika geçti ve bir mesaj aldım, bir video ile birlikte.
“Bu şarkının devamını dinliyorum, çok güzel!”
Şarkı da sabah çalan alarm müziğim! :)
Tumblr media
Gün boyu mesajlaştık, videolar, ses kayıtları...
Akşam kendi evine gidip beni aradı ve telefonda ne kadar tatlı yakışıklı ve mükemmel olduğumu söyledi (işte hikayenin kurgu kısmı bu!:))) neyse sulandırmıyorum, ama bir inandınız bence, tamam sustum, arkadaşları ile önceden yaptığı bir tatil programından bahsetti. Fethiye’de bir çadır kampına gitme planı, bayram tatilinde yaklaşık 1 hafta! Beni de davet etti, biliyorum tam tanımıyorsun beni ve arkadaşlarımı diye de ekledi...
Tumblr media
Ben ne cevap verdim? Ne yaptım?
Canlar, bunların hepsi bir sonraki yazıda... 
" Oysa aradıkları şey tek bir gülde ya da birazcık suda olabilir. Ama gözler kör. Ararken yüreğiyle bakmalı insan."
Tumblr media
2 notes · View notes
Text
DEVAMI https://kucukprensunutma.tumblr.com/post/182271579637/büyük-aşkın-ilk-buluşması-2
Büyük Aşkın Sabır Oyunları! 1
Sosyal medya ne güzel yahu dediğim nadir anlardan biridir O’nu instagram önerilerinde görmem. Hiç düşünmedim ekledim ve tüm paylaşımlarına, paylaşımlarına yapılan yorumlara, yorumlara verdiği cevaplara… kısacası her şeye baktım! 
Ama tabi beğenmedim öyle hemen ! Hedefe kitlenmiş bir şekilde sadece doğru zamanı bekledim. 
Doğru zaman? -İnan’ın bilmiyordum ne zaman.
Acaba takibime geri dönecek mi diye 5 yıl önceki paylaşımlarına bakarken bildirim düştü önüme. Aha! “@… Sizi Takip Etmeye Başladı” Allaaaaah! 
Peki ya şimdi ne yapacaktım? Yazmalı mıydım? Ya da artık fotoğraf beğenme hakkım var mıydı? Hikayelerini izlesem acaba… yok yok cool ol! 
Ben ne yapacağımı, hangi yolu seçeceğimi düşünürken:
“@… fotoğrafını beğendi” uyarısı göründü! Hani şu eskiden bayramlarda 25kuruş vermesine alışkın olduğun komşun, hiç beklenmedik bir şekilde 1lira tutuşturunca yaşadığın şaşkın ama mükemmel his vardı ya… tam da o his işte! Ayakların popona değe değe, ağzına attığın şeker/çikolata hazzında bir his!
Peki ya bitti mi? 
-HAYIR!
“@… fotoğrafını beğendi” uyarısı sonra ardından tekrar,
“@… fotoğrafını beğendi” uyarısı…
Hemen değil biraz bekle ve karşı hamlede bulun! İyi bir seçim yap, öyle gidip saçma bir fotoğrafını beğenme ama gidip en janti halini de beğenme ki filtre sevdiğin belli olmasın!
İşte böyle karşılıklı fotoğraf beğenme seanslarıyla 1 AY! Ve bu sürede hikaye izlemekten öteye gitmiyorsun; yorum yazmak zaten yok, fotoğraf paylaştığında bildirimlerini açtığın belli olmasın diye öyle hemen beğenmek de yok… 
1 Ayın sonunda ne mi oldu? 
Sabret devamı gelecek:)
           ‘‘ Yalnız senin gülmeyi bilen yıldızların olacak. (Küçük Prens) ’’ 
Tumblr media
10 notes · View notes
Text
Büyük Aşkın İlk Buluşması! •2
Sonra ne oldu? -hadi bakalım anlatayım.
Sıcak, nemli bir İstanbul akşamı saat 8 ya da 9. Okulum tatile girmiş Pazar günü de arkadaşlarımla mangal programım var. Anlayacağınız şahane sosyallik içerisindeyim:) 
Bakayım benimki bir şey paylaşmış mı derken o da ne? -hikaye atmış instagrama!
Bir beş dakika tırnak yeme seansı ile kendimi oyalayıp ilk gören ben olmadım imajını kabullenip tıkladım o şahane fotoğrafının üstüne... bir ev ortamında kadehler tokuşturulurken çekilmiş bir bomerang. Dedim bırak yahu cool olmayı orijinal bir şey yaz artık cevap olarak.
“Ooo afiyet olsun!” Evet! Orijinal şey bu, nasıl orjinalim ama :))) 
1 dakika olmadan cevabıma cevap geldi, “gel beraber olsun!” ki bence bu daha orijinal bir cevap değil! Haha önemi var sanki...
“Geç oldu, bir dahaki sefere:) “ dedim. İçimden nasıl ısrar etsin lütfen lütfen dediğimi duymuyor tabi! 
“Nerdesin ki sen?” Dedi ve işte o uzak ilişki temellerinin atıldığı ilk soru!
“Pendik’teyim, ya sen?” Dedim ama Maltepe’yi geçmesin mesafe diye dua kasıyorum!
“Bomonti’deyim ben” dedi ve o an arka fonda kör olası zalım Boğaz Köprüsü ocaklar yakar ağıtı var...
“Yakın olsak uğrardım ama geç oldu başka zamana sözün olsun!” Diyerek kendimi zorla garantiye aldım!:))
“Tabii ki beklerim:)...”dedi
“Neyse ben arkadaşlarınla sohbetini bölmeyeyim devam et sen” dedim. Nasıl kibar biriyim bak öyle böyle değil. İç sesim neler söylüyor ama...
“Olsun sorun değil, bu anı bekliyordum!”cevabı geldi ve Eros o an okunu Yunanistan dolaylarından fırlarmış ve tam isabet bam bam bam! Tabi bu duygu yoğunluklarını yansıtmamak için:
“Sevindim bunu duyduğuma:)” dedim ve ekledim yüzsüzce arkadaş ortamından kopararak,
“Ee neler yapıyorsun? nerelisin sen?” dedim.
“İş güç, uzun süredir İstanbul’da yaşıyorum ailem Adana’da, Adanalıyım. Peki ya sen?” dedi ve fon müziği aman Adanalı’ya döndü birden. Ki Adana’dan olduğu tüm genotipine ustalıkla yansımıştı da!
“Ben dolma büyüme İstanbul’dayım, üniversite devam 4. Üniversitemi okuyorum.” dedim.
“Belli zeki olduğun ama!” dedi ve hiç es vermeden ekledi.
“Yarın ne yapıyorsun?”
Dedim adam sapyoseksüel sanırım ilk defa 4 üniversite okumuş olmamın bu ülkede bu kadar kısa sürede karşılığını aldım diye düşünürken verdiğim vizyonsuz cevap:
“Arkadaşlarla mangala gidicez!” dedim ve ekledim:
“Sen ne yapacaksın, gel buyur?” 
Ve vizyonsuz programıma nazikçe verilen vizyonlu cevap örneği şöyle:
“Aaa çok severim mangalı, ama yarın Kilyos’a Milyon Beach’e gidicez; biraz güneşlenip akşam Pamela konserine kalacağız.” dedi.
-Mangal ft Pamela-
“Sen buyur gel!” dedi ve ardından bir boomerang yolladı. “Fazladan bir tane biletim var, gelmek istersen!” Diyerek iki adet bileti sallarken arka fonda Manisa menşei olduğu tahmin ettiğim rose kadehleri...
“Çok isterdim ama arkadaşlarıma sözüm var, buna da sözüm olsun.” Dedim dedim ama nasıl dedim neden dedim kime dedim beynim yok o an.
“Pekala!” dedi...
Velhasıl iyi geceler iyi geceler memnun oldum, haftaiçi görüşelim diye konuştuk ve ikimiz de sabah erkenciyiz diye uyuduk.
Ben uyumadım tabi! Dön o tarafa ne yapsam dön bu tarafa ne yapsam diye diye uyuyakaldım.
Sabah saat 8, uyanır uyanmaz yaptığım ilk şey arkadaşımı arayıp program iptal mi (inşallah) diye sorgulamak oldu. Ve iptal değil ama varsa planın sonra yaparız dedi ve hiç ikilemedim. TAMAM! dedim.
Sonra günaydın bile demeden Adanalıya yazdım:
“Bilet halen boşta mı?” dedim.
“Nasıl yani, geliyor musun?” dedi.
“Evet, iki kişi geliyoruz.” dedim.
Ve muhteşem kötü espirinin ilk temeli atıldı. Hazırsak devamı şöyle Canlar:
“İki kişi?” dedi
“Evet ben ve göbeğim.”dedim ama ne alaka diye sormayın diye hemen anlatayım.
İlk buluşma-Plaj-Mayo-Instagram yeterli bir açıklama oldu bence:)
“Hahah merak etme ben de göbeğimle geliyorum zaten:)” dedi ama ben fotoğraflardaki adamın göbekli olduğunu düşünmemiştim ki daha çok sevindim o ayrı! Göbek şart aga!
Sonra saat konusunda anlaştık ben Pendik’ten Kilyos’a, o da Şişli’den Kilyos’a yola çıkıldı! 77km yol gidiyorum ama umurumda değil; 3.köprüyü de gördüm sayesinde canım!
Yolda bir mesaj aldım.
“Ya burda şezlong yok benle aynı şezlongu kullanacaksın mecburen” dedi.
Ben nasıl üzüldüm nasıl üzüldüm sorma yani dersem inanmayacağım o okurken yan yan gülüşünden belli!
“Aaa buna mecbur kaldık madem paylaşacağız!” dedim. Nasıl cilve nasıl işve!
Her neyse 77km yi tamamladım; şık da giyinmişim ama mayomun üstüne efil efil mavi gömleğim bağrım açık!.. peh peh peh !
“Ben geldim” diye aradım. (İlk sesini duyuşum!)
“Ben girişe geliyorum karşılayacağım seni!” (Kalp durdu duracak...)
Ve O an!
Genotipin kusursuz aktarıldığı muhteşem bir canlı adımı seslendi! Em küm aa merhaba ... sonrasını hatırlamıyorum bayılmışım. (ŞAKA!)
Her neyse girdim içeri arkadaşları ile plaja geçmişler çoktan onlarla tanıştım, konuştuk kısmi sorguya çekiliyorum necisin kimsin kimlerdensin bizden oğlumuzu almak kolay değil gözdağı. E deplasmana gitmişim tabi normal. 
Hadi gel yüzelim dedi ve beni kurtardı ordan ve yüzmeye gittik ama ne bileyim ben çocuk yüzme bilmiyor:)) hiç bilmiyor değil ama korkuyor.. hayır sen Adanalısın Akdeniz adamısın ne demek şimdi bu:)) iki boğulur kulaçları attıktan sonra kumsalda oturup dalgaların bacaklarımıza vurma kararını aldık.
Sohbet ediyoruz geçmişten, şimdiden ama gelecek daha yok... bu arada Karadeniz’de coşkulu dalgaları ile dövüyor resmen, ama işime gelen bir durum dalga vurdukça çocuğa dokunuyorum:))
Sonra kurulandık normalde hep birlikte yemeğe gidilecekti ama biz ikimiz yalnız gittik; hamburger+kola ! Muhteşem ilk buluşma menüsü :))
Ve asıl ordan konuşmalarda oğlum bu adamı kaybetme bu O dedim! Olgun, mantıklı, düşünceli sadece geçmişte yediği kazıklardan dolayı temkinli ve biraz isteksiz... ki hangimiz yemedik o kazıkları! 
Konser zamanı geldi. Aldık pufları geçtik oturduk. Ben assolist tabi herkes mayolu ben gidip üstümü değiştireyim dedim arabanın arkası dolabım zaten.. ben de geleyim dedi senle, geldi. Ben arabada üstümü değiştirdim; sonra beraber fotoğraf çekile çekile tekrar konser alanına indik. Birbirimize omuz değdirmeler bacak temasları şarkı söylemeler her şey usturuplu şirin tatlı ... 
daha doyamadık oysa ama yarın iş vardı ve erken kalkacaklardı. Yola çıkacağız ama ayrılmak istemiyorum ben.
İçlerinden biri hadi bize gidelim dedi ki zaten tüm arkadaşları aynı yerde oturuyorlar neredeyse...
Bana döndü ve:
“Mesafe olarak yolunu çok uzattığını biliyorum ama sen de gelsene” dedi.
“Yani bilemedim geleyim mi ki” dedim.
“Çok isterim!” dedi.
Hayır diyememe paket programını çoktan satın almıştı ve donanım aktif hale gelmişti bile bende!
“Tamam!” dedim.
Arkadaşları başka araba ile O ve ben de benim araba ile yola çıktık. Bitmesin ya! Yol bitmesin! Böyle Dünyanın öbür ucuna kadar gidelim! diye düşünürken Şişli’ye vardık. Arkadaşına gittik; bir saat sohbet muhabbet edildi sonra artık kalkma vakti geldi.
“Ben bırakayım seni” dedim. Beraber kalktık, arabaya bindik, zaten 100 metre mesafe var yok... yolu uzatıp bir aleti sokaktan götürdüğünü sonradan öğrendim ben! Canım ya! Ve kapısının önünde durdum. Şimdi kapmak gerekir? Hoşçakal desen olmaz, öpsen olmaz... 
“Bugün her şey için teşekkür ederim, iyi ki geldin, çok mutlu oldum, çok da memnun oldum seni tanıdığıma” dedi ve sarıldı...
Fırsat bu fırsat ben de sarıldım ama bir yandan da sarılma uzun sürsün diye:
“Asıl ben teşekkür ederim, çok güzel bir gündü gerçekten, çok çok memnun oldum, tekrar görüşelim en kısa zamanda........” neyse çocuğun belini kırmadan bıraktım. 
Yola çıktım açtım müziği, keyfim gıcır. 
“Varınca yaz, dikkatli git...” mesajı geldi!
Tumblr media
Bir buluşmada, buluşmadan hemen sonra en dikkat ettiğim şey bu mesajdır! Bir buluşma ne kadar iyi geçerse geçsin; ayağına gelmiş birine bu tarz bir mesaj atmıyor ya da aramıyorsan açıkça ben devamını getirmezdim. Buna Adanalı dahil değil ama :)))) 
Her neyse yani bu bir nezaket kuralıdır!
Eve vardım ve “en kısa zamanda görüşelim” lafımın karşılığı niteliğinde “yarın görüşelim!” mesajı aldım. Noluyor oğlum bu nasıl bir şey gerçek mi diye öl bit geber o an yani.... 
Ve yarın oldu! Yarın ne mi oldu? Sabredin biraz bir sonraki yazıda... ‘‘ Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir. (Küçük Prens) ‘’
Tumblr media
30 notes · View notes
Text
Büyük Aşkın Sabır Oyunları! •1
Sosyal medya ne güzel yahu dediğim nadir anlardan biridir O’nu instagram önerilerinde görmem. Hiç düşünmedim ekledim ve tüm paylaşımlarına, paylaşımlarına yapılan yorumlara, yorumlara verdiği cevaplara... kısacası her şeye baktım! 
Ama tabi beğenmedim öyle hemen ! Hedefe kitlenmiş bir şekilde sadece doğru zamanı bekledim. 
Doğru zaman? -İnan’ın bilmiyordum ne zaman.
Acaba takibime geri dönecek mi diye 5 yıl önceki paylaşımlarına bakarken bildirim düştü önüme. Aha! “@... Sizi Takip Etmeye Başladı” Allaaaaah! 
Peki ya şimdi ne yapacaktım? Yazmalı mıydım? Ya da artık fotoğraf beğenme hakkım var mıydı? Hikayelerini izlesem acaba... yok yok cool ol! 
Ben ne yapacağımı, hangi yolu seçeceğimi düşünürken:
“@... fotoğrafını beğendi” uyarısı göründü! Hani şu eskiden bayramlarda 25kuruş vermesine alışkın olduğun komşun, hiç beklenmedik bir şekilde 1lira tutuşturunca yaşadığın şaşkın ama mükemmel his vardı ya... tam da o his işte! Ayakların popona değe değe, ağzına attığın şeker/çikolata hazzında bir his!
Peki ya bitti mi? 
-HAYIR!
“@... fotoğrafını beğendi” uyarısı sonra ardından tekrar,
“@... fotoğrafını beğendi” uyarısı...
Hemen değil biraz bekle ve karşı hamlede bulun! İyi bir seçim yap, öyle gidip saçma bir fotoğrafını beğenme ama gidip en janti halini de beğenme ki filtre sevdiğin belli olmasın!
İşte böyle karşılıklı fotoğraf beğenme seanslarıyla 1 AY! Ve bu sürede hikaye izlemekten öteye gitmiyorsun; yorum yazmak zaten yok, fotoğraf paylaştığında bildirimlerini açtığın belli olmasın diye öyle hemen beğenmek de yok... 
1 Ayın sonunda ne mi oldu? 
Sabret devamı gelecek:)
           ‘‘ Yalnız senin gülmeyi bilen yıldızların olacak. (Küçük Prens) ’’ 
Tumblr media
10 notes · View notes