Tumgik
#üç adam
gegendichselbst · 9 hours
Text
her şeyden o kadar uzakta oturuyorum ki gidip bim'e falan başvurucam başka çarem yok
2 notes · View notes
yakazakalb · 9 months
Text
Sizi mağaradan kurtaracak bir iyiliğiniz var mı?
11 notes · View notes
visalebeskal-a · 1 year
Text
gesem bugün kazansın da maçtan sonra üç beş dakika keyifli vakit geçirelim.
7 notes · View notes
hypnogaja · 1 year
Text
ayyayayyaya 🧿
#sabah kalktım rahat rahat hazırlandım babam durağa kadar bıraktı beni hemen otobüs geldi peşine bindim bi yandan da podcast dinliyorum#neyse çorba içmeyi planladığım bölgenin yakınındaki durakta indim ama anksiyetem ağır bastı ve çorba içmeye gidemedim#okula doğru gitmeye başladım sonra okulun 15 20 metre uzağında bi lokanta gördüm minik bi yerdi yemekleri karıştıran yaşlı bi adam gördüm#ve çok samimi geldi saçları beyaz bi adam kibar kibar yemek koyuyor falan. neyse ilk başta yok yok gitmiyim falan diyordum ama bi şekilde#iç sesimi ikna ettim ve içeri girdim. dedim çorba var mı işkembeyle tavuk var dedi. tavuk alabilir miyim dedim. az mı dedi olur dedim.#neyse geçtim bi yere çorbayı getirdi küçük bi çocuk. arkada kısık sesle haberler açık hava çok soğuk ama içerisi sıcacık..#çorba güzel ortam samimi.. gözlüğüm buharlaştı çıkarıp koydum köşeye. 15 liraydı. mutlu çıktım. şoka gittim sonra. poşet çay aldım 20li#bi de 1.5 litrelik su aldım dedim melek bu şişe bitecek. okula gittim sonra. bizimkilerle sohbet ettik. teneffüste kek ve sıcak su aldım#çay içtim derste. öğle arası voleybol oynadık bi yandan da eski türkçe pop söyledik. bir öküz top atarak bardağımı kırdı#ama kendi kendime söylendim sadece mala bi şey anlatsan da anlamaz sonuçta#neyse gayet chill devam ediyordu. son derse girdik. öğretmenler kurs binasında yılbaşını kutlamak için pasta falan almışlar#bizimkiler de yalandan trip atıyor hocaya bizle neden yapmadınız yapabilirdiniz falan diye. hoca bi ara çıktı sınıftan. vicdan azabı#ile doldu bizimkiler. ya pasta almaya gitmişse diye. hoca beş dakika sonra geldi. derse başladı. biz dersin sonlarındayken de irfan abi#elinde bi kutuyla girdi içeri. ekler almış hoca bize 🥹🥹 sırayla döndürdük sınıfta herkese üç tane küçük düşüyordu. sona iki tane kaldı#bi tanesini aldım sonuncusunu da hocaya getiriyordum hoca dedi ki sen al ağzım doluydu ama ben aldım demeye çalıştım ve o an çok komikti#başladım gülmeye. yere oturdum en son. çiğneyemedim ağzımdakini nefessiz kalcam hani öyle gülüyorum hckwhdkwk ve tüm sınıf aynı şekil.#dedim hocam ben aldım dördüncüyü. sonra hoca da gülmeye başladı. sonuncusunu da o yedi. ay öyle iştee.#şakamatik gibi bir gün geçirdim bugün baya güldük. mutluydum da. diyom kesin haftanın kalanı bok gibi olacak#sınıf arkadaşlarım bardağın kırılmasını nazar çıktı olarak yorumladı. oladabilir idkk
10 notes · View notes
mel-inoe · 1 year
Text
tol'ü okumayın oğuz diye bi karakter var kitabı resmen mahvediyor. potansiyeli çok olan bi kitap konusu oğuz karakteri tarafından harcanmış çok sinirliyim. ulan sevgili yazar madem böyle bi karakter yazıyosun biraz kısa tut biz bunun içip s*çıp bilmem ne yapmasını ve sürekkkkli ama sürekkkkli bu döngüyü tekrarlamasını okumak zorunda mıyız lan.
2 notes · View notes
kelebeginisigi · 2 years
Text
Bu nasıl aşk yahu böyle.. Adam sevdiği kız için, ona ve ailesine güzel görünebilmek için günlerdir uğraşıyor. Kütüphane kütüphane dolaşıyor hoşgörü kitapları arıyor, okuyor eczanelere gidiyor bakım ürünleri alıyor içkiyi bırakıyor...
4 notes · View notes
muslumanincenneti · 2 years
Photo
Tumblr media
1273. Hz.Ebu #Hureyre (R.A.) #şöyle demişti: "#Rasûlullah (S.A.V.) bize #bir #gün bir #konuşma yaptı ve "Ey #insanlar #Allah size haccı #farz kıldı, öyleyse haccedin” buyurdu. Sahabilerden biri: "Ya Rasulallah her #sene mi?” diye sordu. Rasûlullah (S.A.V.) sustu, bu #adam da sorusunu #üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurdu: "#Evet deseydim her sene haccetmeniz farz olunurdu da siz de buna güç yetiremezdiniz.” Dedi, ve sonra "Söylemediğim şeyleri olduğu gibi bırakınız, #çünkü sizden öncekilerin (ümmetlerin) #helak olmalarının sebebi, peygamberlerine çok #soru sorup bu yüzden aldıkları cevapları konusunda ihtilaf etmeleridir. Bundan dolayı size bir şey emredersem onu gücünüz yettiğince yerine getirin. Herhangi bir şeyi de yasaklarsam ondan da kesin olarak kaçının” buyurdu. (Müslim, Hac, 412) #islam #hadis #hzmuhammed #hzmuhammedsav #buhari #muslim #peygamber #peygamberefendimiz #peygamberimiz https://www.instagram.com/p/CfS2VNjDXcQ/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
iyigecelerdeniz · 3 months
Text
Çok Sevgili Dostum, Jim’e.
Seninle ilk tanıştığımda yedinci sınıfta pat diye çıktın karşıma, hoca “artık o sizin sınıfta aman ha iyi hissettirin, onu hemen alın aranıza.” demişti. Buna gerek yoktu. Sen hemen alıştın aramızda, bir olmuştuk aslında. Ama biz seninle garip bir şekilde anlaşamazdık da. Aynı sınıfta olsak da çok konuşmazdık biz seninle ya. Sen siyahi bir çocuktun, ben ise engelli bir kızdım sonuçta, geldiğimiz yerlerde dışlanmamız normaldi aslında ama burda dışlanan bi ben vardım, hani derler ya, farklıydım duruyordum öylece, orada. Benimle şakalaşırdın ara sıra ama biri beni üzdüğünde ters ters baktığını unutmam asla. Sonra araya tatil girdi ne garip ya. “Kanser” haberini aldık sonra. Yine aynı sınıfta olmamıza rağmen sen tüm seneyi hastahanede geçirmiştin, çok garipti, nerden baksan da. Spor günü vardı uzun bi aradan sonra gördük yüzünü sonra, tedavilerden şişmişti yüzün gözün, eski sen yoktu orda, sesin de çıkmıyordu asla. Konuşmuyordun, küsmüştün adeta. Herkese, her şeye, bi anda. Göz göze geldik bi ara bana uzun uzun baktın o an hiç unutmam asla, hatırlamak istemiyorum, yapamam bida. Konuşmayıp gittin o an “dur” bile diyemedim sana. Şimdi olsan ne derdin bana hiç hayal bile edemem, inan ki ya. O seni son görüşümmüş, düşünebiliyor musun, ha? “Öldü” haberini aldık uzun bir süre olmadan sonra. Üzülmüştü herkes inan ama sanırım en çok ben üzülmüştüm o anda. Kuramadığımız dostluğun sessizliğine kızıyordum her gün her an, orda. İçten içe ya. Senden sonra öğrendim, hiçbir şeyi ertelememeyi ve her ne olursa olsun ağzıma ne gelirse söylemeyi, buna inan burda. Söylemesem de sen benim sessiz dostumdun be küçük adam. Sen hep on üç kaldın gözlerimde, ben ise bak yirmi beş oldum bak şu anda. Garip değil mi sevgili dostum, sen olmak isteyendin yaşayan, ben ise ölümü bekleyen o kızdım her zaman. Kuramadığımız o sağlam bağ için özür dilerim inan, beni koruduğun için de binlerce sana şükran. Aradan geçti on iki yıl ama bende kalan en sağlam ders sendin, garip değil mi ha küçük adam?
On iki yılın ardından bu sana en sağlam vedam.
Güzel uyu.
İyi geceler, Jim.
151 notes · View notes
tipitip213 · 17 days
Text
Jet ski ve Ablalarım
Yaz gelmişken eski bir hikaye ile azmak güzel olur.
Merhabalar. Ben istanbul'dan Serdar. 22 yaşında iyi vücutlu bir erkek sayılırım. üç tane ablam var ve çocukluğumdan beri ben 2 ablama hasta olurum. 33 yaşındaki en büyük ablam Selda hem biraz kilolu olduğu için ona karşı pek bişey hissetmedim bugüne kadar ama 29 yaşındaki ortanca ablam Yelda ve 26 yaşındaki küçük ablam Yeliz tam birer afet. Yelda ablamın o jennifer lopez'inki gibi çıkık kalçaları,Yeliz ablamın da dolgun göğüsleri beni oldum olası azdırır.
Yelda ablam 2 sene önce evlendi kazmanın tekiyle. Kazma ama zengindi adam. Ablam evlenmeden hamile kaldığı için düğün aceleye geldi. Evlendiklerinden beri ablamı görmem zorlaşmıştı. Ara sıra onlara kalmaya gittiğimde banyodaki kirlik sepetindeki harika külotlarıyla 31 çekmeye devam ettim tabi.
Bu yaz Yelda ablam Fethiye'deki yazlıklarına bizi de çağırdılar. Ev dublex olduğundan ailece doluşup gittik. Eniştemin senelik izni bittiğinden bizim gittiğimiz gün o istanbul'a dönmek zorunda kaldı. Yelda ablam da bizimle beraber dönecekti. Ilk günümüz yerleşmeyle geçti. şansa bakın ki Yeliz ablamla bana en üstte Yelda ablamın yatak odasının karşısındaki oda düştü. Gece geç saatlere kadar oturduktan sonra herkes odasına çekildi. Yeliz ablam duş almaya gitmişti.
Tam ben giyiniyorken kapım tıkladı ve hemen ardından açıldı. Yelda ablam "yattın mı Serdar" diye sorarak içeri girdiğinde benim üzerimde sadece külotum ve elimde de t-shirtüm vardı. Ablamda da kısacık mavi saten bir gecelik vardı. Ablam herşey normalmiş gibi beni tepeden tırnağa süzdü ve "külotla mı yatacaksın,haklısın hava sıcak" deyince ben "neden olmasın" diye düşünerek şort giymekten vazgeçtim ve t-shirt'ümü giyip yatağıma oturdum,ablamda yanıma oturup bana sarıldı. "canım çok özledim" derken göğüsleri göğüslerime değdi,süperdi.
Az sonra Yeliz ablam da banyodan çıktı,biz sohbet ederken de uyudu. Gece 3 gibi yelda ablam odasına gitti. Ben de banyoya gidip Yeliz ablamın yeni çıkardığı külotla 31 çektim ve odama geçip uyudum. Ertesi gün,gün boyunca yüzdük ailecek çok eğlendik. Yelda ablamın pembe bikinisini görünce iyice azdım üzerine bir de Yeliz ablam siyah bir bikiniyle gelince şok oldum. Plajda iki yavruyla dolaşıyordum bütün erkeklerin gözü ablamların üzerindeydi. yeliz ablam da bekar olduğundan etkilemeye çalışıyordu plaj azmanlarını.
Ama avuçlarını yalarlar bu yavruların ikisi de benim. Yeliz ablam bir ara güneş yağı sürmemi isteyince memnuniyetle kabul ettim. Kaygan yağı baldırlarına ve sırtına sürdükçe sikim kazık gibi oldu. Az sonra hareketlerim okşamaya dönüştü. çok tahrik oldum. Yeliz ablam Yelda ablama seslenerek "abla sana da serdar sürsün çok iyi sürüyor" dedi. Yağ sürmenin de iyisi mi olur diye geçirirken içimden hayatımın kadını yelda ablam "gel bakalım sıra bende" demez mi. Sanki "sırada ben varım şimdi de beni sik" der gibi söyledi. Kalktım ve uzun uzun yelda ablamı da yağladım. özellikle kalçalarını yoğurdum adeta ve sonra denize gidip açılarak 31 çektim.
Akşam ben biraz dışarıda takıldım ve eve geç geldim herkes yatmıştı. Odama giderken birden Yelda ablamın odasının kapısının açık olduğunu farkettim. Yaklaşıp kafamı uzattığımda ne göreyim. Ablam küçük kızı Zeynep'le yatmış,dün gece üzerinde olan geceliği de poposuna kadar sıyrılmıştı. Biraz izleyip şok halinde odama girince ikinci şoku yaşadım. Bu sefer Yeliz ablam yüzüstü yatmış,altındaki taytla götü kabak gibi meydanda yatıyordu. Sanki bu iki kaltak beni tahrik etmek için sözleşmişlerdi.
Soyundum ve külotla yatağıma girdim. Yelda ablamın görüntüsü yeliz ablamın şu an karşımdaki götünün görüntüsüyle birleşip aklımı yiyip bitiriyorlardı. Sonunda dayanamadım ve kalkıp Yeliz ablamın yatağının yanına gittim emekleyerek. Usulca kafamı götüne yaklaştırdım ve koklamaya başladım. Harika kokuyordu. Sonra yavaşça dudaklarımı değdirdim taş gibi götüne,ardından dilimi sürttüm her yerine.
Elimle de ağır ağır yokladım kalçalarını,taş gibiydi yarabbim. O ara gözüme bişey takıldı. Masanın üzerinde iki tane bardak ve boş bir viski şişesi vardı. Anladım ki iki ablam bu odada babamlardan gizli içmişlerdi gece kız kıza. Bu da demek oluyorduki ikisi de sarhoştu. Tabi şişe ağzına kadar dolu muydu boşalmadan önce bilemem.
Bunun üzerine Yeliz ablamı bişey soracakmışım gibi sarstım biraz. Tık yoktu. Biraz daha sert salladım ve seslendim ama ölü gibiydi. O cesaret ve heyecanla hemen götünü ellemeye başladım. Adeta sıkıyordum. Daha sonra sert bir şekilde yalamaya başladım taytının üzerinden. O an kafama dank etti. Yelda ablam da sarhoştu. Hemen kalkıp onun odasına geçtim. Aynı taktikle Yelda ablamı da sarstım. Onda da tık yoktu.
Bişey soracakmış gibi sert sert salladım omuzundan tekrar ama taşta hayat vardı Yelda ablamda yoktu. Fırsat bu fırsat diyerek odanın kapısını kapadım ve bacaklarını yalamaya başladım. Yalaya yalaya yukarıya götüne kadar çıktım. Geceliğini sıyırdım ve o müthiş çıkıntıyı beyaz saten külotunun üzerinden okşamaya ve yalamaya başladım. Ablamın ayık olsa bunları hissetmemesi mümkün değildi.
Daha sonra külotunu yavaşça aşağı sıyırdım. Amıyla hiç ilgilenmiyordum. Benim tek derdim o yusyuvarlak götüydü. göt yanaklarını ayırdım,tertemiz göt deliğini ortaya çıkardım ve adeta yumuldum. Kafamı yarığına gömüm ve deliğini dilimle zorlamaya başladım,harika bir duyguydu. Ablamın sarhoşluğundan cesaret alarak hareketlerimi sertleştirmiştim ama Zeynep'i hesaba katmamıştım. Kıpırdanarak döndü ve gözlerinin açık olduğunu gördüm. Usulca yanağını okşadım ve "pışş,pışşş" dedim ama kapamadı gözlerini. "olsun" dedim ses çıkarmadıkça problem yoktu benim için azmıştım bir kere.
Ardından kalktım ve külodumu çıkardım. Yavaşça ablamın üzerine uzandım. Zeynep'in gözünün önünde sikimi annesinin yarığına yerleştirdim. Işte tarihi andı bu. Yıllardır beni azdıran göt yarağımın altındaydı. Taş gibiydi ablamın götü ve soğuktu. aslında içine girmek istiyordum ama o kadar da cesaretli değildim.
Zeynep'i kontrol ederek ileri geri yapmaya başladım. Bir iki git-gelden sonra bütün ağılığımla ablamın götüne yüklenerek hayatımdaki en şiddetli boşalmamı gerçekleştirdim. Iyice boşaldıktan sonra ablamın götünün battığını gördüm ve hemen tuvalet kağıdı getirip temizledim. Ardından da odama gidip uyumaya koyuldum.
Ertesi gün biraz korku biraz heyecanla uyandım. Acaba ablamda değişik davranışlar olur mu diye ama herşey normaldi demek ki bişey hissetmemişti gece. öğlene doğru denize indiğimizde yelda ablam tutturdu muza binelim diye. Biraz sonra 6 kişi hazırdık. Muz iskeleye yanaşınca ne göreyim ablam pembe mayolu götünü kabak gibi gerdirerek geriye çıkararak oturdu ve bana "hadi atla arkama" demez mi. Iskeledeki bütün erkekler o an ablamın arkasında olmak için milyarlar verirdi ama ben bedava bindim.
Ablam ben binince "belimden sıkıca tut" diye emretti. Ben de iki elimi attım beline. Az sonra müthiş hızlanmıştı. Bir sağa bir sola çok sert dönüşler oluyordu az kalsın düşecektim. "sana sıkı sıkı tutun dedim değil mi" diye azarlayınca o ana kadar sabırla bekleyen kazık gibi sikimi götüne yapıştırdım ablamın ve kollarımı beline dolayarak kendime iyice çektim. Ablam bu hareketim karşısında bir an duraklar gibi oldu ama daha sonra devam etti. Bu halde adam sağa sola viraj yaptıkça benim sik de bayram ediyordu tabi. O sağ-sol yaptıkça ablamın sikime yapışık götü bir o yana bir bu yana oynuyordu.
Iyice açılmıştık,sahil bir çizgi halinde gözüküyordu. Ablam iyiden iyiye kaptırmıştı kendini. Ben de fırsattan istifade şortumun kenarından sikimi dışarı çıkardım ve tekrar yaslandım ablama. Dönüş yolu boyunca o şekilde geldik. Kıyıya az kala sürtüne sürtüne biraz da korkarak şiddetli bir şekilde boşaldım ablamın mayosunun üstüne. Nasıl olsa denize girecek diye düş��nüyordum,o yüzden rahattım.
Kıyıya vardığımızda muzu hemen bizden sonraki grup devraldı. Bizimkilerin yanına gitmeden ablama defalarca kez yalvarmama rağmen denize girmedi. "ayvayı yedik" dedim içimden çünkü pembe mayosunun üzerinden spermlerim dikkatle bakıldığında belli oluyordu. Bizimkilerin yanına gittiğimizde biraz konuştuk ben hemen bir köşeye sindim. Az sonra Yeliz ablam Yelda ablama bişeyler söyledi usulca. Sonra beraber ağaçlıkların oraya yöneldiler. Ben ikisini izliyordum.
Yelda ablam Yeliz ablama arkasını döndü ve yeliz ablam iyice incelemeye koyuldu mayonun üzerindeki sıvıyı. Daha sonra yelda ablam elini değdirdi ve burnuna götürerek kokladı. Anlamışlardı. Acayip utandım. Ilerleyen saatlerde yanlarına uğradım. Ablamlarda abes bir durum yok gibiydi. Arkadaşlarla takılacağımı söyleyip ayrıldım. Akşam tekrar geç saatte gelip direk yatağıma girip uyudum.
Ertesi sabah kahvaltıda ablamların yüzüne bakamıyordum. Ama onlar gayet normal hareket ediyorlardı bişey olmamış gibi. Yalnız Yelda ablam bir ara "bugün de jet-skiye bineceğiz" demez mi. Ben şok oldum. Denize giderken "abla ben bilmem sürmesini" diye vazgeçirmeye çalışıyordum. Ablam da "merak etme usta şoför ablan var" diye cevapladı. Iskelede heyecanla beklerken adam getirdi jet-skiyi ve iki de can yeleği verdi,ablam öne ben arkaya muza biner gibi bindik. Ben dünden dersimi aldığım için daha temkinli oturuyordum. Ablam gazladığı gibi direk açıklara sürdü.
Bir ara sert bir şekilde sağa manevra yapınca zaten korkarak tutan ellerim ablamın belinden kaydı ve kendimi suda buldum. Ablam kahkahalarla gülüyordu. Ben de gülmeye başladım ve ablam elini uzatarak "bak,çok sıkı tutunman gerek iyice sarıl" diyerek imalı imalı gözlerime baktı ve beni yukarı çekti. Ben de artık yapacak bişey yok diyerek muzdaki gibi yapıştım ablama sıkıca da sarıldım.
Ablam hala açılıyordu "abla çok açılmadık mı" diye sorduğumda "noldu korktun mu" diye cevapladı ve sert bir manevra daha yaptı. O manevra yaptıkça ben fena oluyordum. Sikim gene taş gibi oldu,bu siki hissetmemesi mümkün değildi. "korkmadım da kıyı gözükmüyor artık" deyince gazı daha bir kökledi ve kendini öne eğdi ata binen jokey gibi. üzerimizdeki çamaşırlar olmasa tam bir sikişme pozisyonuydu. Ablam resmen domalmıştı önümde benimde vücudum ona yapışıktı. Bu halde biraz daha gittik ve ablam yavaşlayıp motoru stop ettirdi.
"heh!Inşaallah benzin bitti!" dedim. "yooo" dedi ablam. "niye durdun öyleyse" dedim. "eee. Marifetini görelim bakalım" dedi. "abla valla süremem ya" dedim. "ne sürmesi be,ben o marifetten bahsetmiyorum" diyerek jet-skiye iyice yattı ve sikime yapışık götünü oynatmaya başladı yukarı aşağı. Baktı ben şok halindeyim "dün muzda 4 kişinin önünde yapacaktın utanmasan şimdi noldu" demez mi.
Ben duyduklarıma ve gördüklerime inanamıyordum. Sadece "nasıl yani abla" diyebildim. "ne nasılını soruyorsun lan. önceki gece odamda Zeynep'in yanında yaptığın gibi işte" deyince benim kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. Ablam tekrar götünü oynatmaya başlayınca zıvanadan çıktım. Ellerimi göğüslerine götürerek okşamaya başladım. Bikinisinin üstünü beline kadar indirdim ve tekrar elime aldım iri memelerini. Adeta yoğuruyordum. Sonra ablamı jet-skinin direksiyonunun üzerine yatırdım ve mayosunu yana sıyırıp amını ve göt deliğini yalamaya başladım. Ablam inlemeye başlamıştı.
Dilimi sokup çıkarıyordum amına. Ardından şortumun kenarınsan sikimi çıkardım ve biraz tükürükleyip ablamın amına dayadım. Yavaş yavaş soktum. Az sonra tamamen içindeydim,ablamın amı fırın gibiydi. Ileri geri yapmaya başladığımda ablam da kendini geri doğru ittirmeye başladı. Biraz hızlandırdım git-gelleri ve ablam "ohhh,ohhh" demeye başladı. Ani bir hareketle çıkınca ablam "noldu" diye sordu.
Sonra hızlı bir hareketle mayosunu indirip göt deliğini yalamaya başlayınca neler olacağını anlamış olacak ki sorusunu tekrarlamadı. göt deliğini iyice yumuşattıktan sonra sikimi tekrar tükürükledim. Ablamın ellerini arkada sırtında kelepçe pozisyonunda birleştirdim ve tek elimle bileklerinden kavradım. Ben böyle yapınca ablam bir "vaaayyy" çekti. Diğer elimle sikimin başını dayadım göt deliğine ve ittirmeye başladım. Başı kolayca girdi. Biraz daha tükürükledim ve dayanmaya başladım. Ağır ağır kayıyordu sikim ablamın daracık götüne. Yarısına gelince sert bir hareketle ittirdim ablamdan bir "oaaw" sesi geldi. Ittirmeye devam ettim.
Biraz geri çekip tekrar bastırmaya başladım. Derinliklere inerken ablam kasıldı "oğlum ne sokuyorsun lan bitmeyecek mi bunun sonu yok mu" diye inledi. "olmaz mı ablacığım" diye tekrar sert bir yüklenince ablam "ahhh" diye acı bir çığlığın ardından "Serdar o ne öyle nerede büyüttün oğlum bu kadar" diye sızlandı. Ben de "senin için ablacığım" dedim. Ardından sert hareketlerle yarısına kadar çıkarıp sokmaya başladım ablama.
Kızgın temmuz güneşi altında bırakın karayı tek bir geminin bile gözükmediği engin ege açıklarında terden sırılsıklam olmuş vücutlarımızla şap şap vuruyordum öz ablama. Annem bizi böyle görse kalpten giderdi herhalde. çünkü çok acı sikiyordum ablamı. O kadar hızlanmıştım ki ablam artık çıldırmış "evet Serdar ohhh,karnıma değiyor sanki aayyyy,sok sok daha derinlerime sok erkeğim hadi ohh.
Erkeğimsin benim. Hep böyle sik beni ohhhh" diye inleyerek götünü yarrağımın ritmine uydurmaya çalışıyordu. Bunun üzerine "abla geleceğim" diye uyardım. Ablam gelecegimi duyunca ellerini elimden kurtardı ve benim arkama kalçalarıma atarak kendine doğru çekmeye başladı beni kendini de geri doğru bastırmaya başladı. Sanki çivi gibi çakmamı istiyordu.
Bu hareketi beni iyice azdırdı,sarı saçlarını tutarak çekmeye başladım bir elimde göğüslerindeydi. "hadi erkeğim parçala ablanı hadi boşal içime ohhh,doyur ablanı hadi aohhh" diye çılgınca bağırıyordu kimsenin duyamayacağını bilerek. Ben de "ohhh Yelda harikasın ohhh taş gibisin karıcığım geliyorum oahhhhh. " diye yüksek sesle bağırarak ablamın derinliklerine boşaldım.
Sikim iyice inene kadar çıkarmadım. Ablam da itiraz etmedi. Zaten hali kalmamıştı,gözleri kaymıştı sanki. şunları sor duyabildim bitkin sesiyle "ohhh. Serdar bitirdin beni,nereden öğrendin böyle sikmeyi,kaç kez boşaldım sayamadım nerede büyüttün onu öyle" diye sızlanıyordu. Ardından toparlanıp döndük.
İskeleye yanaştığımızda Yeliz ablam Yelda ablamın halini görünce "hayırdır abla ne bu hal,nasıl geçti?" diye heyecanla sorunca Yelda ablam "süperdi,harikaydı Yeliz. Kesinlikle sen de binmelisin" diyerek imalı imalı baktı Yeliz ablama. Sonra Yeliz ablam "hadi bakalım serdar bey,bir de biz görelim marifetini diyerek ben daha inmeden atladı jet-skiye. Sonra motoru çalıştırıp elini ufka doğru uzatıp bağırdı "istikamet ege açıkları. "
Yeliz ablama da hiç acımadım. Açıklarda jet-skiye domaltıp iki kez de ona çaktım. İlerleyen günlerde işi abarttık tabi. Bu sefer üçümüz tekne kiralayıp ıssız koylara çektik. Açıklara demir atıp teknede iki ablamla grup yaptım. Evde de boş durmadık tabi,bütün geceler bizimdi.
89 notes · View notes
siyahveizmarit · 3 months
Text
Uzaktan Seviyorum Seni
Uzaktan seviyorum seni!
Kokunu alamadan.
Boynuna sarılamadan.
Yüzüne dokunamadan.
Sadece seviyorum!
Öyle uzaktan seviyorum seni!
Elini tutmadan.
Yüreğine dokunmadan.
Gözlerinde dalıp dalıp gitmeden.
Şu üç günlük sevdalara inat,
Serserice değil adam gibi seviyorum.
Öyle uzaktan seviyorum seni,
Yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden.
En çılgın kahkahalarına ortak olmadan.
En sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan.
Öyle uzaktan seviyorum seni!
Kırmadan,
Dökmeden,
Parçalamadan,
Üzmeden,
Ağlatmadan uzaktan seviyorum.
Öyle uzaktan seviyorum seni;
Sana söylemek istediğim her kelimeyi,
Dilimde parçalayarak seviyorum.
Damla damla dökülürken kelimelerim,
Masum beyaz bir kağıtta seviyorum.
Cemal Süreya
93 notes · View notes
gercekhikayem · 10 months
Text
Zorlu Teslimat
Sıcak bir Ağustos akşamüstü 48 yaşında bir kadın, yazlığında tek başına. İstediği biraz ilgi ve yazı seks yapmadan bitirmemek.
Zeynep bu sorunla daha önce ilgilenemediği için kendine kızdı. Çamaşır makinesi bir hafta önce arızalanmıştı, gelen tamirci kısa, kel, pis kokulu, işe yaramaz bir erkeklik örneğiydi. Lafta büyük ustaydı ama saatlerce uğraşıp pis su dolu bir mutfağın hayal kırıklığı ve bozuk bir çamaşır makinesi dışında hiçbir şey yapamadı. Artık mutfak masasında bir süreden beri alışkanlığı olan bir şişe şarap ve çalışmayan makineden çıkardığı içi her türlü çamaşır ile dolu büyük sepet  duruyordu. Daha fazla kirli de banyodaki sepetlerde. O da mutfağın pisliğine ve yalnız geçirdiği kötü yaz tatiline sinirle bir kadeh daha doldurdu.
Kocasının bitmez tükenmez iş seyahatlerinden birinde olması, Zeynep'in bu sorunla kendisinin ilgilenmesi gerektiği anlamına geliyordu. Kocasının iş gezilerini bahane ettiğini biliyordu buraya onun yanına gelmek istemiyordu. Kim bilir hangi ucuz orospunun peşine takılmıştır diye düşündü. Yazlığa hafta sonu gelecek yorgunum diye uyutacaktı bütün gün. İkisi de zorda kalmadıkça birbirleri ile olmak istemiyor gibiydi. Kocası gücünü başka kadınlara saklıyordu sanki. Zeynep de geçen yaz barda sarhoşken beraber olduğu adamdan sonra kocası ısrar etmezse, sevişme başlatan taraf olmuyordu. İki üç kere birlikte olduğu o adam da bu sene ortalıkta gözükmemişti. Son üç aydan beri olduğu gibi bir kadeh şarap sonrası kendini okşayarak veya bir film seyrederek uyumaya çalışacaktı bu gece de. Ancak işe yaramaz tamirciyle yaşadığı sinir bozucu an içindeki bu istediği de söndürmüştü. Sözde Ankara'da iş seyahatinde olduğunu söyleyen yirmi beş yıllık kocasını çamaşır makinesi al diye aradığında arkadan gelen müzik sesleri Yunanca idi ve adam telefonu hemen kapamak için tamam tamam en sağlamından bir tane sipariş ederim bugün, bir iki gün çamaşır yıkamasan olur demişti. 25 yıl birbirlerinden uzaklaşmak için yeterli bir süre. Kocası zengin bir adamdı ve çevresinde dolanan genç kadınlar için iyi bir avdı. Bu yazlığı karısı ister istemez almasının sebebi de büyük ihtimal buydu zaten. Karısı ondan ne kadar uzak olursa o kadar iyi.
Tamirci gelmeden bulduğu son temiz şeylerden olan dar şort kasıklarını sarmıştı, amının üstüne gelen kalın dikiş geriye yaslanınca klitorisine kabaca sanki bir parmakmış gibi sürtüyordu. Bir iki kere daha bu baskıdan sonuç almayı denedi. Sinirden ve ortamın dağınıklığından konsantre olamadı. Düşüncelere daldı, uzun sıcak yaz yüzünden bronzlaşmış vücudu ve bacakları ve her gün yüzmekten dolayı sıkılaşmış ve zayıflamıştı. Vücudu neredeyse son bir aydır her gün azgındı ve bazen büyük göğüslerinin uçlarının ne zaman ortaya çıktığını kendi bile anlayamıyordu. Çevredeki kaçamak bakışları irileşen göğüs uçlarında yakalıyordu. Aylardır ondan uzak duran kocasının sikinin yerini hayallerinde zaman zaman yan villada tatil yapan iki üniversitelinin siki alıyordu. Onların veya kendinin çekingenliğini kırmayı ve siklerinin üzerinde zıplayarak boşalmayı hayal ediyordu geceleri. Bir iki kere en cesur bikinisi ile balkona çıkıp gençlere göz banyosu sunmuş ama bir sonraki adımı atamamışlardı. Nasıl atsınlar yıllardır tanıdıkları Zeynep ablaları idi o. 
Şarap, kocasının yokluğu, aklından geçenler ve klitorisi üzerindeki baskı, Zeynep'in bir an önce banyoya gitmesi ve kendini ne olursa olsun boşaltması fikrini aklına soktu. Akşam altıya geliyor önce güzel bir boşalma, sonra akşam yemeği. Kapı zili çaldığında banyo kapısındaydı ve çamaşırı nemden şortuna yapışmıştı. Saçını başını aynada düzeltip kapıyı açtığında ise nefesi tekrar hızlandı. Uzun boylu genç, atletik esmer bir adam, elinde bir not panosuyla gülümseyerek  bir teslimat bekleyip beklemediğini soruyordu. Adamın beyaz parlayan dişlerine ve kalın kollarından gözlerini kaçırmaya çalışarak telaşla evet dedi. Adamın duraksamasını geç fark ederek de içeri mutfağa doğru geçmesini işaret etti. 
Adam içer adım atmadan önce döndü ve teslimat minibüsündeki bir meslektaşına başparmağını kaldırdı. İkinci bir genç, aşağıya atladı. Her ikisinin de üzerinde bir örnek bermuda şortlar ve kısa kollu gömlekler vardı. Kaslı yapıları ile kıyafetleri iki beden küçük gibiydi üzerlerinden. Erkeklerden uzun olanı düğmelerini nerede ise göbeğine kadar açmıştı ve kaslı gövdesini ortaya çıkarmıştı, hafifçe terlemiş ve gömlek sırtına yapışmıştı. Şişmiş göğüsleri gömlek altında belli idi.
Biri yeni cihazın yerini görmek isterken, arkadaşı da makineyi arabadan indirme işlemine başladı. Genç adamı mutfağa götürürken Zeynep adamın vücudundan gelen tatlı terin kokusunu alabiliyordu, boğa gibi görünen genç bir erkeğin yakınlığı ve yürüme hareketi dar şortun kalın dikişinin yarığına sert bir şekilde sürtünmesine ve nemli bölgesinin daha da büyümesine neden oluyordu. Eski makineyi de çıkarmamız gerektiğini söylememişlerdi sorun değil hallederiz dedi adam.  Yazlık bölge olduğundan insanların mayo ile veya şortlar ile onları karşılamalarına alışkınlardı ama bu kadının ince uzun bacaklarını daha da belli eden dar şortu, iri göğüsleri ve ıslak bakan mavi gözleri iki gencin de dikkatinden kaçmamıştı.
Genç adam elindeki panoyu tezgâhın üstüne koydu ve aşağı inip tesisatı kontrol etmek için dolapların arkasına doğru çömeldi. Tesisatı kıçı göreceğim diye gülümsedi Zeynep, adama dar gelen bermudanın kumaşından kıçının hatlarını görme fırsatı verdi. Gözleri biçimli kalçalara takılıyken adam döndü ve gülümsedi sanki gözleri bir an için dar şortun ezdiği ıslak bölgesine baktı. Ayağa kalkarken Zeynep'e gereğinden fazla yaklaşmış gibi geldi. Yok diye düşündü Zeynep tezgah üzerindeki not panosunu almak için eğilmek zorundaydı adam o nedendir. Eski makinenin üzerine eğilerek adamın alamadığı panoyu Zeynep uzattı. Bu sefer de o adamın gözlerini, üzerindeki askılı penyeden yarısı ortaya dökülen göğüslerine bakarken yakaladı. Kahretsin diye düşündü. Uçları yine sertleşmiş ve belli oluyordur. Belli olmayacak gibi değildi ve genç adam da bu yaştaki bir kadının göğüslerinin bu kadar dik durmasına hayret etmişti. Ne kadar bakmamaya çalışsa da kadının sarı saçlarına inat yanmış güzel cildi bakılmayacak gibi değildi. Formdaki bir iki yeri kocanızın imzalaması gerekiyor derken makinenin altındaki son parçayı sökmek için sırt üstü uzanmıştı. Nereyi diye sormak için adama bakarken dar tulumun önündeki kabartı ve yana doğru uzanmış sikinin hatları gözünün önündeydi. Adam bir hortumu sökmek için ileri geri hareket ederken bermudanın ağı yukarı geliyor ve taşaklarıyla sikinin kabartısı ortaya çıkıyordu. Bilerek mi yapıyor bu genç adam diye düşündü. Nasıl bu kadar iri gözükebilir siki. Çok esmer ikisi de, aşağıdaki köydeki Çingen mahallesinden mi? Çingenlerin siki büyük olur derler. Bunları aklından çıkarmak için formdaki küçük yazıları okumak amacıyla makinenin üstüne eğildi. Ayağa kalkmış ve  şimdi Zeynep'in biçimli kıçına ve ince uzun bacaklarına bakan adam kocanız sipariş etmiş o imzalasa daha doğru olur, evde mi diye sordu. Hayır dedi Zeynep bu evdeki her işi ben yapıyorum. Formu kadın da imzalayabilirdi ama sadece evde yalnız mı olduğunu teyit etmek için sormuştu adam. Yüzlerce teslimat yapmıştı arada ufak tefek maceraları olmuştu ama bu kadın farklı idi. Çarpıcı güzelliği değildi aklını alan, kadının eve girdikleri andan beri tutuk hareketleri vücudunu süzen gözleri idi. Ulaşılmaz, ukala zengin kaltaklardan biri diye düşündü, dikkatli olmak gerek. Karının şortunun ağındaki renk değişikliği ne peki, am suları mı sanmam, bana öyle geliyor olsa diye kafasını toplamaya çalıştı.
O anda kapı eşiğinden biri geliyorum diye bağırdı ve ikinci genç adam mutfak odasına girdi. Kardeş gibi birbirine benzeyen ama diğerinin daha kısa bir versiyonuydu bu. Daha kaslı bir yapıya sahipti, giydiği dar bermudaya benzeyen pantolonun kasık bölgesine niye baktığını kendi kendine sordu Zeynep. Az evvel gördüğünü diğer gençte de mi arıyordu? Her iki adam da eski çamaşır makinesine yönelip onu yerinde tutan boruları ve kablolardan kurtardı. Kasları esneyerek ve daha da şişerek kolayca makineyi havalandırdılar ve evin dışına çıkardılar.
Tüm bu koşuşturma sürerken bile Zeynep'in klitorisi yanıyordu. Adamlar eski makineyi arabaya yüklemek ile meşgulken hızlıca göğüs uçlarını ve  nemli bölgesini kontrol etti. Şortun üzerine kadar çıkmıştı ıslaklığı ve biraz daha artsa açıkça görülebilirdi. Elini içeri sokarak dar şortun amına baskı yapan yerini uzaklaştırmaya başladı ve klitorisinin baskısını biraz olsun hafifletmek için şortun belini hafifçe aşağı çekti. Yere konan makine sesine arkasını döndüğünde ise elini telaşla çekti ve masanın üzerindeki çamaşırlara çarparak yere saçtı. Teslimatçılardan uzun olanı içeri girmiş ve ayakta onu izliyordu. Kardeşinin hadi şovunu yap önerisini kabul ederek tek başına yeni makineyi taşıyabilmek için gömleğini çıkarmış ve kaslı gövdesini sergilemişti. Özür dilerim sizi korkuttum diyerek yaklaşmış ve çamaşırları almak için eğilmişti. Ona durmasını söyleyerek ısrar etti. Bir yandan da bir elinin amında diğerinin arkasında olduğunu adamın görmemesinin imkansız olduğunu düşünüyor ve iyice panikliyordu. Adama yaklaşarak yerden topladığı çamaşırları adamın elinden almaya çalıştı. Adamın tuttuğu yazlık sutyenlerinden ve bikini altlarından biri idi ve adam önce sutyene sonra da Zeynep'in göğüslerine dik dik baktı. İkisinin de birer ucundan tuttuğu sutyeni daha hızlı çeken adamın gücüne karşı koyamadı ve gövdesi adama yapıştı. O şaşkınlığını atmadan adam yapacağını yaptı ve bir elini atlet gibi penyesinin üstünden göğsüne yapıştırdı. Kalın parmak uçları ile göğsünü sıkarken diğer eli kalçasına pençe gibi geçmişti. Dur dedi önce ama el önce kabarmış göğüs ucunu sıktı. Göğsünü sıkan el belinden içeri girip ince sutyeni üzerinden göğsünü kavradığında ağzından sadece derin bir nefes çıktı Zeynep'in.
Kadının direnmemesinden hoşnutluk bulan adam şortunun bel düğmesini çözdü ve iki eli ile kumaşı bacaklarından ayak bileklerine kadar çekti. Kardeşi haklı çıkmıştı. Karının meme uçları dışarda ve yürürken kıvranıyor, bu karı biz gelmeden kesin kocası ile sikişmek üzereymiş demişti. Kocasının evde olmadığını öğrenmişlerdi. Zeynep adamın çıplak kalçalarını sıkan ellerine teslim olmuş çaresiz hissediyordu, bir elinde kendi kirli sutyeni vardı. Aşağıya baktığında önünde diz çöken adamın siyah saçlı kafasının bacak arasına yaklaştığını gördü. Dili uzun süredir ıslak duran amına ve klitorisine hafifçe vurunca masaya yaslandı ve amını adamın yüzüne doğru itti. Çok ıslakmışsın diye ilk defa konuştu adam. Koca dili amının derinliklerine girmişken cevap veremedi. Burada bu an ayakta boşalabilirdi. Anın tadını çıkarmak için gözlerini kapattı. Am yemeği biliyor bu adam, hele şişmiş bekleyen klitorisine büyük dudakları ile baskı yapınca ince bacakları titriyordu. Büyük elleri kalçalarını yoğururken suratını kadının amına iyice bastırıyordu. Dili nohut gibi şişmiş ve sertleşmiş klitorisine dayanılmaz bir baskı yapıyordu. Bir süre sonra bir elin sıkarak tuttuğu sutyeni elinden aldığını hissetti ve gözlerini açtığında yanında duran ikinci teslimatçının da belden yukarısı çıplak olduğunu gördü. Adam ona bakarak şortunu çıkardı ve uzanarak kadının üzerindeki penyeyi sutyeni ile birlikte çıkardı. Altındaki bokseri da çıkarttığında kadının gördüğü beklentilerini aşan bir sikti. Yarı sert sik yumruk büyüklüğündeki başı ile adamın cildinden daha kara idi ve hayallerindeki zenci sikleri gibi uzanıyordu. Üzerinde damarlardan oluşmuş çizgiler ile korkutucu idi. Bu daha kısa boylu olanıydı ve yaklaşıp göğüslerini aynı anda kavradı sağ memesini sertçe sıkıp sert meme ucunu emmek için eğildi. Demiştim sana meme uçları sikilmek için dikilmiş, penyeyi yırtacaktı. Her şey hayallerinden daha fazla idi. Dev gibi iki el göğüsleri ile ilgilenirken klitorisi ustalıkla yalanıyordu. Biri hiç konuşmazken diğeri onun nasıl sike aç olduğunu bilir gibi beynine giriyordu. Sikine bakıyordu değil mi orospu, kocasız kaldığı belli. Klitorisi adamın dudakları arasında kaldığında bacakları titremeye başladı. Göğüslerini emen adamın kafasını iyice kendine bastırdı. Off karının göğüsler gerçek lan taş gibi. Orgazm dalgaları arttıkça bacaklarından aşağı süzülen sular da artıyordu. Kadını yalayarak boşaltmanın verdiği güven ile ayağa kalkan adam da soyundu ve eşit derecede etkileyici oranlarda kalın sanki biraz daha uzun bir siki ortaya çıkardı. Yüzü Zeynep'in am suları ile parlıyordu. Karı biz gelmeden ıslakmış, amını okşuyordu içeri girdiğimde, yatır şunu masaya da sikelim.
Bir kuş gibi havalandırıp çırılçıplak vücudunu masaya yatırdılar. İkisinin de elleri kadının üzerinde gezindi. Kalın parmakları kırmızı ve ıslak amının üstünde buluştu, içini parmakları ile keşfettiler. Bir parmağım bile amına zor giriyor diye güldü kısa olan. Bu dar karının ilk sikişi senin abi dedi ben girersem dayanamaz. Demek kardeştiler. İki yanında sarkan iki kalın sike uzanarak tuttu. Parmaklarını her birinin kalın ve sert etrafına sarmaya çalıştı. Dimdik tavanı gösteren siklere hayranlık durarak okşamaya başladı. Kocamanlar ve elime sığmıyorlar, amımı parçalar bunlar. Bunları düşünmek, sıkılan göğüsleri ve amına giren parmaklar uzun uzun inlemesine neden oldu. Karı durmadan akıyor abi, tam bir amcıkmış.
Uzun boylu olan bacaklarını çekti ve ayak bileklerini omuzlarına koydu. Geniş gövdesi şimdi daha heybetli görünüyordu. Sikini am girişine yerleştirdi. Böyle bir yarak yedin mi daha önce? Hayır hayır diye inleyebildi. Seyret o zaman diyen kardeşi ensesini kaldırarak kadının dirseklerinin üzerinde durmasını ve amına girecek siki seyretmesini sağladı. Adamın yatay olması için aletini aşağı doğru bastırması gerekiyordu. Amıma girince bu sik yine dikleşecek ve beni çıldırtacak diye düşündü. Bağırmaktan çekinme diye güldü kardeşi. İlk defa yiyenlerden bayılan bile oldu. Dirseklerinin üzerinde dinlenirken, yanmış vücudu ile kontrast oluşturan beyaz kalmış mayo izi üzerinden amına sürtünen koyu renkli sike bakmaya devam etti. Kara yumruk gibi başı pembe am duvarlarını geri itti. Adam geri çekilip bunu tekrar yaptı. Sıcak siki ile onunla oynarmış gibi sırıtıyordu. Amının girişinden kat kat iri duran sike bakan Zeynep'e adam alay eder gibi seslendi. Alamayacaksın galiba ev orospusu. Kendinin bile beklemediği bir tepki ile sessizce mırıldandı sok hadi orospu çocuğu sok. Penisin giren kısmı amcık dudaklarını iyice açtı boynu geriye düştü kadının ve kısık, gırtlaktan bir inilti çıkardı.
İlerlemeye devam eden kara canavar am dudaklarını içe doğru itti, iç duvarlarını parçalar gibi geçip içine yerleşti. Alnından ve karnından boncuk boncuk terler akmaya başladı. Tekrar içine girene baktı. Sik amının dibini onu tamamen doldurarak bulmuştu. Dışardan kalan kısmı o korkunç kalınlıktaki kökü girişini iyice germişti. Siyahlığı beyaz güneş görmeyen yerlerinin tam zıddı idi. Adam aletini çıkarmaya başladığında, amındaki boşluğu sevmediğini düşündü ve adama doğru kendini kaydırdı. O sikten ayrılmak istemiyordu. Orospuya bak abi sik diye kıvranıyor. Adam zenci gibi sikini onun artık teslim olmuş amcığına hızlanarak sokarken topların kıçına çarptığını hissedebiliyordu. Adamın sikme hızına uyum sağlayan kadar çığlıkları mutfakta çınladı. Bir süredir sadece göğüslerini okşayan ve bunları da sikeceğim diyen kardeşin sikini tutmak için uzandı, yüzüne doğru çekti, kocaman başını yavaşça yaladı, adamın ohh orospu diye inlemesinden memnun kalarak dilini ucunda gezdirdi. Başını alabilmek için ağzını sonuna kadar açması gerekti.
Ağrıyan ağzından siki çıkardı ve ilk gördüğü andan beri aklında olan iki tenis topu büyüklüğündeki taşakları okşadı. Birazdan onların içindekiler amcığımı dolduracak düşüncesi içini titretti. Sik yakından ve en sertleşmiş hali ile bir canavara ait gibi duruyordu. Bacaklarının katlanması ve içindeki sikin çılgınca hızlanması ile tekrar orgazma ulaştı. Gözünden yaş göğüslerinden ter akıyordu ve karnı sancılanarak titriyordu. Amından akan sular utanç verici derecede fazlaydı ama utanmak yerine zorla açtığı gözleri ile kasıklarına baktı ve amının açgözlülükle siki dibine kadar yuttuğunu gördü, amcığı ıslaktı, çok ıslaktı ve amının suyu içine giren siyah kalın pistonu yağlıyordu. Yaşadığı bir orgazmın ötesi idi, kaybolmuştu aklı. Boğazının ağrıma sebebi çığlıkları idi. Aletini onun amına pompalayan genç adam da terliyordu, neredeyse iki katı yaşındaki bu güzel kadının mavi gözlerine ve sallanan sert büyük göğüslerine bakarak amını daha hızlı sikmeye çalışıyordu. O hızlandıkça kadından çıkan çığlıklar artıyor, çığlıklar arttıkça o hızlanıyordu. Kadın siktikçe güzelleşiyordu sanki. Siki kalındı, kadınlar ilk aldıklarında zorlanırdı, bunu biliyordu ama uzun süredir de bu kadar dar ve sulu bir amcık sikmemişti. Patlaması yakındı. Sikini kadının amına yerleştirip durdu. Nerene istersin kaltak? Zeynep cevap vermedi sadece bacaklarını sikicisinin beline doladı üzerine eğilen adamla dudakları ilk kez şehvetle buluştu. Adam homurdanarak aletini elinden geldiğince içeri itti. Orgazmının devam ettirdi bu darbe. Zeynep okşadığı diğer siki bir anlığına bırakarak adamın omuzlarına uzandı, onu kendine iyice yapıştırdı. Amından dokunulmamış yerleri keşfeden dev yumruğun ve sikin seğirdiğini sıcak yapışkan sıvıyı içine çektiğini hissettiğinde dili adamın ağzındaydı. Amına bu kadar uzun süre bu kadar yakıcı döl akmamıştı hiç.  Korunmak aklının ucundan bile geçmiyordu o an.
Perişan halde bacakları masadan sarktı, gözleri yine kapandı, sikin amını terk ettiğini hissetti, nefeslenmek istiyordu ama amı boş kaldığı için üzgündü . Yeniden doldurulması gereken bir boşluk hissederek diğer gence baktı. Hiç konuşmadan sarkan bacaklarını masanın kenarına katlayan genç belini sikine doğru çekti.  Bu masada yemek yenmez artık diye güldü adam, karının am suyu ve döllerin kaplı abi. Sert yumruk büyüklüğündeki sikin ucu çok hızlı bir şekilde amının girişine konumlandı, amına doğru bastırdı. İçeri girerken az evvel kalın başka bir sik girmesine rağmen bir miktar dirençle karşılaştı. Zeynep şaşkınlıkla gerildi. Abisinden daha kalın bir yarak mı?  Sikin başı amına girince de kafası geri düştü Aman Tanrım yavaşş diye bağırdı ve yüksek sesle bir homurtu çıkardı. Canı yanıyor ama ne kadar genişleyebilirim diye de merak ediyordu. Gözleri kapandı. Amının yaşadıkları gözünde canlandı, dev baş amını yararak ilerlemiş onun açtığı yerlere kalın gövde yerleşmişti. Amında yeni yeni kapılar yeni zevk noktaları açılmıştı. Sikicisi yarıya kadar dışarı kaydı ve hızla tekrar içeri itti kütük gibi kalın siki. Artık vücudunu tamamen ter ile kaplanmıştı ve güçsüz bacakları adam omzunda tutuyordu. Bu daha iyi bir sikici. Sikinin dev başını am duvarlarında gezdire gezdire sikiyor ve bağır orospu bağır diye söyleniyordu. Arada omzundaki bacaklarını öpüyor küçük küçük ısırıyordu. Isırılmayacak gibi değildi, tüysüz, güneşte yanmış pürüzsüz bacakları. Bağırıyor ve durmaksızın terliyordu. Bağırmasına aldırış etmeyen diğer sik dudaklarına çarptı. Kocaman bir et parçası olarak yanaklarını tokatladı. Sikin başını hızlıca dilledi, kendi suyuyla onun sperminin karışımını tattı. 
Genç spermlerin baş döndürücü tadı. Kocası veya yazlıkta geçen sene verdiği yaşlı adamınki gibi değil. Yarak manyağı bu karı. Baksana şuna tam bir sikilmelik kaltak. Hiç bu kadar güzel bir karı siktin mi abi. Göğüsleri tokatlanırken amındaki devin hızı arttı. Yavaş sik lan kaçmıyor karı bak amından sular fışkırıyor tekrar. Göğüs uçları ezilirken Zeynep tekrar doruğa çıktı. Nefes almak haykırmak istiyordu ama ağzına giren sik izin vermiyordu. Amını siken göbeğini okşarken ağzındaki sikin sahibi göğüslerine hoyratça saldırmıştı. Tutamıyorum lan karıyı nasıl çırpınıyor orospu. Karnındaki tüm kaslar acıyarak bacakları gerilerek orgazma teslim oldu. Adam kalın sikini kasan titreyen amcığa rağmen sikişini durdurmadı. Bir haftadır sikişim yok karı sikimi koparacak zor dayanıyorum diye söylendi. Hareketsiz kalmış kadının hala kasılan amına patlamak üzere olduğunu anladığında abisinin yaptığını yaptı. Nerene istersin ev orospusu amına mı ağzına mı? Aklında o güzel dudaklara ve küçük burna doğru patlamak vardı.  Kadının sarı saçlarını çekerek domaltarak sikmek ise ilk gördüğü andaki fantezisi idi. Bunları düşünmek boşalmasını hızlandırdı. Kadın ise sadece inleyebiliyordu elleri ile karnının üzerini işaret etti. Küçük kardeş sikini çıkardı. Görüntüsü am suları ile parlayan siyah bir boru gibi idi. Damarları korkunç derecede şişmişti. Sıcak beyaz dölleri fışkırarak göbeğine oradan göğüslerine kadar geldi. Bir iki üç dört fışkırma ile tenis büyüklüğünde taşakların ne ile dolu olduğunu kadına gösterdi. Sikinin ucundaki yarıktan son bir iki damlayı da hassaslaşmış am dudaklarına sürterek bıraktı.  Kocam bir ayda bu kadar döl çıkaramazdı herhalde dedi içinden.
Gözleri kararak çevresindeki seslere aldırış etmeden masa üzerinde yığılı kaldı. Kendine gelen Zeynep  terli ve spermlerle kaplıydı, amının girişi soğumaya biraz da sızlamaya başlamıştı. Terli cildinde spermler soğurken sikicileri onu bırakmış makineyi kurmuşlardı. Masadan kalkmaya çalışırken başı döndü, amı sanki hala aralıktı ve uzun süre kapanmayacak gibi sızlıyordu. Amından ve göbeğinden sızanları yere yayılmış çamaşırlar ile sildi. Koca sikleri tam inmemiş ve sallanan adamların yanından konuşmadan geçti ve bir bornoz almak için yukarı çıktı. Banyo aynasında kendine baktı. Göğüs uçları sert sert sıkılmaktan dolayı ağrıyordu ve renkleri morarmış gibi koyulaşmıştı ama vücudunda başka bir kızarıklık görmedi. Sarı saçlarına kadar sıçrayan bir dölü eli ile aldı. Makinenin çalışma sesini duyunca bornoza sarılıp aşağıya indi. 
Geldiğini gören kardeş kadını hızlı çekip onu dudaklarından sert bir şekilde öptü. Zeynep amını dağıtan o koca siki bir kere hissetmek isteyerek kasıklarını sürttü. Diğeri kapının arkasından bir sonraki randevunun 5 dakika sonra olduğunu bağırdı, gecikirsek atarlar işten. Hareket etmeleri gerekti, göğüslerini hızla sıktı ve ismin ne diye sordu. Zeynep dedi fısıldayarak. Abim ve ben yarın da sana teslimat yapmaya geleceğiz Zeynep, ister misin? Akşam gelin son teslimat bana olsun diye kıkırdadı. Çevresine bakınan adam kulağının kenarından öperek o zaman tost olmaya hazırlan ve bol bol bira al, canını çok yakacağız diyerek arabaya koşturdu.
Dolaptan bir bardak daha alıp şarap doldurdu, kahrolası çamaşırlar bir gün daha bekleyebilirdi. Yarın döllerle kaplanacak yatak çarşafları ile beraber yıkanırdı. Masa üzerinde acele ile başlayan bir sikişte bile perişan etmişlerdi. Yarın gece kalpten götürür bunlar beni düşüncesi aklına gelince şarabı bıraktı ve buzdolabındaki vitaminlere uzandı.
--- bu hikaye bir kadın okuyucu tarafından gönderilmiştir.---
yeni hikayeleri gecikmeden takip etmek ve daha rahat okumak için adresiniz.
213 notes · View notes
hypnogaja · 2 years
Text
4 notes · View notes
nesrin-c · 3 months
Text
hücredeki adalının hikayesi
Taş duvar, demir, karyola ve yerlerde sayısız izmaritler,
Helanın pis kokusu, rutubetli, sıkıntılı, nikotinli,
İnsanı serseme çeviren kurşun gibi ağır bir hava,
Duvarlar sanki soğuk dalgaları imal ediyor.
İstediğiniz kadar üzerinize kalın şeyler giyinin,
Oligarşinin hücresinde soğuğu yenmek imkansız.
Ranzanın karşısında kafesli demir kapı,
Arkasında Mehmet.
Görevi dakikası dakikasına beni denetlemek
Mehmedim utanıyor, kahroluyor.
“Askerim ağam n'aparsın” diyor.
Aslında o’ da tutsak.
Ben hücre içinde, o hücre önünde.
Günde beş kez büyük başlar bakar içeriye;
Yüzlerinde tecessüs.
“Çılgın adam, 3-5 kişi ile koskoca karanlıklar
imparatorluğuna kafa tutan adalılar”
Ama yine de “çılgın adamın” karşısında
Bir eziklik duyuyorlar, o başka,
Gündüz, gece diye bir ayrım yoktur hücrede,
Zaman ve mekan özümlenmiş artık.
Sadece koldaki saattir, geceyi gündüzü bildiren.
Işık yirmi dört saat yanar.
Bir nefes, bir dumandır yoldaşım.
Cigaramı her çekişimde duman olur,
Uçar giderim, ta uzaklara,
Çoğu kere Ada'ma giderim,
Cigaramın dumanı, beni memleketime;
Ada'ma götürür.
Kahpe İstanbul'un, kahpe bir bölgesinde,
Bir evdeyim yoldaşlarımla beraber.
Bu ev, yoldaşlık- dostluk-kardeşlik-mertlik-kazanç ve sevgi evidir.
Bu evde, her şey o kadar güzel ve o kadar anlamlıdır ki…
Ev de değil ada, ada!
Satılmışlığın, kahpeliğin, riyakarlığın, adiliğin
ve her çeşit
aşağılık ve her çeşit yabancılaşmanın karışımı olan,
karanlık denizi'nin ortasında,
Güneşi batmayan bir ada.
Ben ne şuralıyım, ne buralı,
Adalıyım adalı,
Ada’m ormanlıktır.
Dostluk, yoldaşlık, mertlik ormanı,
bütün Ada'mı kaplar.
Erdemin güneşi, yirmi dört saat aydınlatır adamı
Biz ada sakinleri bilmeyiz karanlığı.
Ben Adalıyım ey kahpe hücre, Ada'lı
Doğru ya sen nereden bileceksin Ada'mı.
asırlık, feodal,
militarist, hücre.
Ya sen, öküze benzemek için kasılan, şişen
haset kurbağa hilkat garibesi bilir misin Adamı?
Dünya karanlıktır, güneşi batmayan böyle bir Ada
yeryüzünde yoktur.
Değilmi ki karanlıklar cücesi, zavallı acuze?
Ya sen yarasalar şairi, pişkin Cacomcho?
Değil şiirlerde, masallarda bile böyle bir ada yoktur.
böyle bir ada eşyanın tabiatına aykırıdır.
Senin için değil mi karanlıkların kapkara şairi?
Senin dediğin eşyanın değil,
karanlığın tabiatına aykırıdır.
Karanlık cüceleri, acuzeler, dürzüler…
Yarının Türkiyesi'nin hayvanat bahçesinde teşhir edilecekler…
Ada’m kalabalıktır hain hücre:
Elde mitralyözüyle,
Sierra Maestra'da, Falcon'da, Vietnam'da
Mozambik'te, Angola'da, Sina çöllerinde…
Özgürlüğün türküsünü söyleyenler.
Zulme, kahpeliğe, sömürüye karşı…
Dişiyle, tırnağıyla üç kıtada karşı koyanlar
benim evlatlarımdır kahpe hücre.
Benim adamın ormanlıklarından aldıkları fideleri,
“birer birer dikiyor, kahpeler koalisyonunun dünyasına
Kel dünya, Ada'mın ağaçlarıyla ayıbını örtüyor,
güzelleşiyor artık.
İyi bak bana feodal duvar, iyi tanı beni.
Seni yerle bir edecek Adalılar'ı iyi tanı.
Ada’m ve hemşerilerinin çoğu ne halde diye
dudak bükme, o…punun dölü utanç duvarı
Evet Ada'mı karanlığın suları bastı.
Evet, benim gibi birçok Adalı çirkef suların altında,
ama boşuna sevinme, Ada’m batmaz, yok olmaz
Ada’m sadece karanlık denizinde yerini değiştirdi.
Hepsi o kadar.
MAHİR ÇAYAN.
Tumblr media
79 notes · View notes
ay-simay · 4 months
Text
Tumblr media
-Sana gıcıksın demiş miydim?
+ Evet, az önce
-Peki ya uyuz...
+ Sanırım dün akşam demiştin
-Ya delisin demiş miydim?
+ Onu da üç gün önce demiştin
-E benim sana söylecek başka sözüm kalmadı be adam...!! 😂🤭
68 notes · View notes
kurbaga · 22 days
Text
yarın böcek çalışan adam geliyor konuşmadan sonra yemeğe çıkarız yemekte de konuşmayla ilgili soru sorarım diye plan yapmıştım önce yemeğe çıkmamız gerekiyormuş üç kişiyiz ne konuşucaz bilmiyorum sempati toplarım belki diye böcekli bilekliğimi takıcam tek stratejim bu
43 notes · View notes
dolunay66 · 4 months
Text
İyi kalpli, yalnız bir adam, bir gün bir koza bulur. Kozanın içinde küçük
bir tırtıl vardır. Adam çok sever bu tırtılı, onunla tüm yalnızlığını, ve
sevgisini paylaşır.
Gel zaman git zaman tırtıl büyür, güzel bir kelebek olur. Adam, kelebeğine
hayran… bırakmak istemez bir türlü… Aslında kelebeğin aklında dağlar, kırlar,
çiçekler vardır da; kıyamaz bir türlü adama ve sevgisine, yalnız bırakamaz
onu… Üç günlük ömrünü sevildiği ve sevdiği yerde geçirmeye hazırdır…
Ama adam bilir ki; “Sevmek bazen vazgeçmeyi de bilmektir” … Kelebeğine
son kez bakar ve onu salıverir özgürlüğüne, kırlarına, çiçeklerine
doğru…
Kelebek mutlu olmasına mutlu olur ama hiç bir meltem, hiç bir çiçek
yaprağı, adamın avucunun sıcaklığını andırmaz… , o çiçek
senin bu çiçek benim dolaşır saatlerce…
Adam bir kelebeğe sevdalı, bakıp durur boşluğuna.
Kelebekse hala konacak sıcak bir avuç aramaktadır…
Böylece kelebek şunu anlar: BAZEN AİT OLDUĞUMUZ YER ORASIDIR; SICAK BİR AVUÇTUR BİLİRİZ AMA O YERİN BİZE AİT OLMA İHTİMALİ BİR HİÇTİR …
Böylece adam şunu anlar: HİÇ BİR SEVDAYI YALNIZCA SEVGİYLE YAŞATAMAZSINIZ.
O günden sonra kelebek, adama duyduğu özlemi gömecek bir dağ aramaya
başlar, ama bulamaz. Bulamayınca anlar ki; HİÇ BİR DAĞ
BİR ÖZLEMİ GÖMEBİLECEĞİNİZ KADAR BÜYÜK DEĞİLDİR…
Adamsa sevdasını koyar sımsıcak avuçlarına; kelebeğin yerine…
Bırakın SEVGİ sizi bulsun…
Tumblr media
54 notes · View notes