Tumgik
#4 saate az kaldı
sertsiken0606 · 4 months
Text
tarihte bugün 🤣🤣🤣🤣
merhaba arkadaşlar ben hasan. Mesleki yeterlilik sınavı çıkarmışlar tabiki önce eğitim şart . 2009 yılıydı ambulans şoförü olduğum için her türlü yere girip çıkmaya mecburuz bir slalom hazırlamışlar şu minik araçlarla zor yapılacak bir parkur. Benimle birlikte girecek olan arkadaşlarla durum değerlendirmesi ve dalga geçmek için konuşurken ben nerden aklıma geldi bilmiyorum bu slalom u en az dubalara vurmadan bitiren arkadaşa en çok deviren arkadaş yemek ısmarlasın dedim bizim arkadaşlar kabul etti. Özel ambulans şirketlerinin şöförleri de katıldı bize . Tek tek gözetmenlerle eğitime başladık . Eğitimlerden sonra minik bir sınav yaptılar sonra parkura çıktık 4 ambulans hazır bekliyordu sözde hastaları alacağız parkur sonuna kadar dakikada gideceğiz hemen 4 kişi seçti eğitmen dakika tutarak başla dedi kolay gibi gelsede çok zor bir parkurdu ilk 4 arkadaşlar 3 dakika dan biraz fazla sürede bitirdi toplam 72 kişiydik tekrar tekrar derken sıra bana gelmişti parkura indim ambulans ı teslim aldım başla işaretiyle hareket ettim belki inanmazsın hiçbir dubaya dokunmadan 2 dakika 49 saniyede parkuru bitirdim en hızlı değildim ama dubayı hiç düşürmeden geçen ilk şöfördüm saat 15 30 da bitti sınav sonuçları ve parkur sonuçları açıklandı sınavda 5. Parkurda 2 olmuştum en iyi arkadaşım olan Sedat ve ben yemekler kimde diye sınav gözetmenine soruyordum 2 özel ambulans şoförünü gösterdiler onlar bizim iddia da yoktu bizden hem hemşire hem ambulans şoförü olan Zekiye yi gösterdi bu sefer slalom da 2 . olduğumu biliyordu yanına gittim yemekler senden miş hocam dedim gülerek istediğin yemek olsun dedi hep beraber sınav yerinden çıkıp kimimiz görev yerine kimimiz evlerine gidiyorduk Zekiye gel sana ekmek arası köfte alayım dedi gülerek oooo hocam her zaman yiyoruz köfte ekmek şöyle güzel bir restoran da güzel bir yemek ısmarla dedim benim arabaya Zekiye ile birlikte binip gerçekten güzel bir restoran ın önünde durdum masaya oturduk yemekleri söyledik yemek geldi yemeye başladık birden Zekiye senin için çok fındık kırar diyorlar doğru mu dedi bir an afalladım kaşınan fındıklar oldukça bende affetmem dedim yemek bitmiş kahveleri yudumlarken nereden anlarsın fındığın kaşındığını diye sordu gülüştük kulağına eğilip mesela sen şimdi kaşınıyorsun dedim yüzünde kızgın bir ifade ve suratı kıpkırmızı olmuştu hesabı ben ödedim kalktık restoran dan çıkarken elini tuttum bir sevgili gibi arabaya binip yola çıktık arada bir elini tutup öpüyordum hiç konuşmadan evine geldik içeri birlikte girdik kapıyı kapatıp kolundan tutup kendime çektim öpüşmeye başladık öyle güzel öpüsüyordu ki dillerimiz birbirini sanki yıllardır tanıyor dudaklarımız ayrılmak istemiyordu yatak odasına götürdü hiç konuşmadan soyunurken bile hiç konuşmadık yatağın kenarına oturdu bende yanına gittim memelerini okşuyor arada bir parmak arasına uçlarını alıp okşayarak sıkıyordum öpüşmeye başladık boyun altı gerdanı oradan memelerine göbek çukuru derken klitoristine geldim göt deliğinden başlayarak klitoristine kadar dilimle yalamaya devam ediyordum pozisyon değiştirip 69 olduk ağzına aldı ben altta öpüşmesi gibi yalamasıda mükelmeldi bir ara yeter ne olur sik artık sok yeter emdiğin dedi doğruldu biraz önce emdiği sikini tutup amına sürterek içine aldı offf harika en son sikişeli 1 yıl oldu tam dedi zıplamaya başladı bu kadın işini biliyordu kendimi ona bıraktım orgazm oldu yığıldı kaldı üzerime yanağından öptüm sen orgazm oldun sıra benim beni bosaltmadan bırakmayacaksın demi dedim yok merak etme sen dedi 5 dakika sonra emdi sikimi kaldırdı yine amına soktu yine o üste ben altta birden çıkarttı götünün deliğine soktu ters dönüp sikimin üstüne oturdu sikim götünün içinde kayboldu doğruldum arkasından memelerini kavradım okşuyordum boynunu dilimin değdiği yer yerini yalıyordum belli oluyordu daha önce götten vermiş olduğu belki 15 belki 20 dakika hiç pozisyon değistirmeden oturdu kalktı durdu döndü
17 notes · View notes
1sairbisikletle · 4 months
Text
Meursault'la Konuşmalar 43
Çarşamba günü seansım vardı. Doktorla korkularım hakkında konuştuk. Tezi bitirmekten korktuğumu düşündüğümü söyledim. Biraz bunun üzerine konuştuk. Tezimle ilgili rutin oluşturmaya karar verdik yine yeniden. Şu anda da bilgisayarın başına bunun için oturdum. Ama yirmi dakikadır boş boş geziniyorum ekranlar arasında. Dün bir iş teklifi aldım. Yayıncılık alanında. Yapmaktan da zevk alacağım bir iş. Bakalım nasıl ilerleyecek süreç. Bu teklifin geleceğini kestirmiştim ama nasılını bilmiyordum. Doktora bundan bahsettiğimde akışına bırak, en kötü ne olabilir dedi. Dibe düşmekten korkuyorum tekrar dedim. Çünkü bu sıra dibe doğru gidiyormuşum hissinden kurtulamıyorum. Toparlanmam gerek.
Tumblr media Tumblr media
Bu hafta çok dolu bir haftaydı. Hatta geçen hafta da. Öğrenci görüşmeleri, katıldığım birkaç etkinlik vs. Örneğin, Çağlar Fidan söyleşisine gittim seanstan sonra. Söyleşide birkaç soru sordum, etkinliğin sonunda Fidan soruların zorlayıcı olması çok güzeldi dedi sonra bana dönüp "siz çok güzel zorluyorsunuz yalnız" dedi gülerek. Ben de sabredip cevapladığı için teşekkür ettim. Hoş bir an olarak kaldı. Öncesinde Galatasaray Ünv.'nin kafeteryasında oturduk arkadaşlarla. Kampüs ortamını pek özlemediğimi fark ettim. Yeni neslin konuşma tarzına, davranışlarına tahammül etmek güç.
Geçen pazar tiyatroya gittim, Toz'a. Emre Abi hediye etmişti bileti. Çok güçlü bir oyun, Zerrin Tekindor da çok güçlü ve inanılmaz yetenekli bir oyuncu. Çok etkilendim oyundan. Ama Zerrin Hanım tizleri çok ve abartılı kullandı oyun boyunca. Rahatsız etti beni o tonlamalar. Bilmiyorum. Belki de tahammülümün sınırlı olduğu bir gündü. Öncesinde yayıncı bir arkadaşımın verdiği bir roman dosyasını bitirdim. İki gün sürem vardı, bitiremem sanmıştım ama ilginç bir şekilde az zamanda bitirdim. Önceki gün de yan mahallemize açılan espressolab'a gidip çalışmıştım. Güzel bir mekan olmuş, giderken de teslimat noktasına gelen kargomu aldım. Korfu Üçlemesi'ni heyecanla bekliyordum çünkü dizisini de çok keyifle izlemiştim. Neyse, tiyatro başlamadan önce bitirdim dosyayı, son iki sayfa kala kalktım oyuna gittim. Aslında keyifliydim yani oyuna girerken. Çıkışta kalan iki sayfayı da bitirip gönderdim arkadaşıma. Eve geldiğimde bizimkiler de sofraya oturuyordu, iyi zamanlamışım.
Tumblr media Tumblr media
Geçtiğimiz cuma babam geldi Maraş'tan. Bir aile dostumuzun kızının düğünü için. Pazar günü evdeki herkes o düğüne gitti ben de tiyatroya işte. Pişman mıyım, hayır. Salı günü de kahvaltıdan sonra babamı havalimanına götürdüm. Döndüğümde saat dörttü. Bütün günüm gitti bir bakıma ama bu vaktin çoğunda araba kullanıp Fidiro Kahvesi'nin İhtiyaç Odası bölümlerini dinlediğim için iyi geldi. Araba kullanmayı bu kadar sevmeseydim dünyamız.
Dün Şeyma'yla Suadiye'de spontane bir study date yaptık. Sonra karşıya toplantıya geçtim. Cağaloğlu'na uzun zamandır gitmiyordum, güzel oldu. İki saat planladığımız toplantı 4 saat sürdü. Çıkışta elimiz kolumuz kitapla doluydu, öyle döndük eve her birimiz. Annem tabii ki söylendi "yine mi kitap, evde yer kalmadı" şeklinde. Haklı aslında. Bugün masamda yükselen kitap yığınlarına dur dedim ve neredeyse ağlayarak daha önce okuduğum kitapları kütüphaneden koliye aktardım. Yenileri yerleştirdim ama yine sığmadı. Bir süre kitap almamalıyım gerçekten. Kolileri koyacak yer de bulamadım. Ev üstüme üstüme geliyor, sinirlerim de aşırı derecede bozuk çünkü kitapları kolilemek demek kendi evimde göçebe olmak demek. nefret ediyorum bundan. Bir seramikçiden birkaç bardak sipariş etmiştim. Onlar geldi önceki gün. Annem hiç beğenmedi. Gördükçe söyleniyor "bunlar ne böyle, niye aldın, gerçekten beğendin mi, çok çirkinler vs. vs." Çok güzel olmasalar da sade ve hoşlar bence. Ayrıca ucuzlardı ve evdeki bardaklarımız çizildiği için artık kullanmamamız gerekiyor. Onların yerine aldım bir nevi. Annemle sürekli minör çatışma halindeyiz. Yoruluyorum.
Şimdilik hayat böyle. Yazıyı bitirince teze bakar mıyım? Bilmiyorum Meursault, hiçbir şey bilmiyorum.
12 notes · View notes
nesepalamudu · 4 months
Text
fırtınalar koptu bu gece, dünyanın sonu mu geliyor acaba dedik. yarın kongrede sunumumuz var. yine çok geç bi saate kaldım uyumak için. yarın da görece erken bi saatte kalkıp yollara düşmem gerekecek. az kaldı, tatili dört gözle bekliyorum, hsk 4'ü de ♡
2 notes · View notes
klavyemkavalyemolsa · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sene 2019 falandır, gidip fotoğrafın özelliklerinden tarihine bakayım, evet 2019. Pandeminin yeni başladığı zamanlar galiba. Ben ve Afra  ders döneminde, Esra tez döneminde sürünüyor. ( 2022′den yazıyorum, tezi bıraktı, evlendi ve minnoş bir çocuğu oldu :,))  Kısıklı’da bir öğrenci evimiz var. Galiba daha akşam yasakları başlamamış ki gecenin köründe içimizden biri kalkın Çamlıca’ya gidelim, orada çalışmaya devam ederiz diyor. Belli ki ödevler yahut finaller birimizi cinlendirmiş. Sorgulamaksızın gece on iki civarında, soğuğun altında Çamlıca’ya yürüyoruz. Ki genelde birbirimizin isteklerini sorgulamaz, yapabiliyorsak yapardık. On beş dakikalık mesafe zaten toplasan. Gidiyoruz, oturuyor, yerleşiyoruz. Ben çantama çalışacağım hiçbir şeyi koymadan çıktığımı tam o vakit fark ediyorum. E o saatte normal? Öldürücü bakışlarıyla kızlardan biri bana eşlik ediyor ve yağmura rağmen kitaplarımı alıp geri geliyoruz (?) Ne yılmamaktır kardeşim bu. Oturuyoruz, yerleşiyoruz. Herkes bilgisayarında hızlı hızlı İrem-Hayalet Sevgilim yazmaya geçmişken bir anda durup biri kalkın dışarı çıkalım diyor. Yine sorgulamadan kalkıyoruz, otomattan dünyanın en kötü sıcak çikolatasını edinip, saat 4 civarı Çamlıca Cami bahçesinde bu fotoğrafları çekiyoruz. Kimse biz napıyoruz demiyor. Hayır onu geçtim kimse niye korkmuyor abi? Sabah namazını camiide eda edip eve geçiyoruz. Uyandığında herkes gece ne alakaydı ya diye birbirine soruyor. O manasızlığı bile özlediğim 2022 senesinde, teze bakmaktan gözlerim akmışken yazıyorum bu satırları. Kürek mahkumu gibi davranmayı bırakır ve iyimser olursam, az kaldı. Bitecek. 2022 ile beraber. Hadi bakalım. 
21 notes · View notes
bbellium · 1 year
Text
haftanın son mesaisine başladım ve sadece 4 saat kaldı dakika dakika saati takip etmeyi bırakmam lazım 4 saat sonra kocam gelip beni alacak suşi yiyip şarap içeceğiz cennet cehennem arasında gidip gelmeli bir hayat yaşıyorum resmen şoktan vurgun yiyip öyle yere düşmeme çok az kaldı
7 notes · View notes
yusufcagri-24 · 1 year
Text
Pes etmemek?
Ben bir köy çocuğuyum klasik 12 yaşıma kadar köy çocuğuydum aslında 12 yaşımdan sonra annemin tayini çıkmasıyla beraber İstanbul'a geldik ilk başlarda bu koca şehiri sevmedim sebebi ise çok insan var unutmayalımki çok insanın olduğu yerlerde kaos çıkabilir İstanbul'a geldigimde 6. Sınıftaydım hiç ders çalışmazdım ama dersi dinlerdim orta başarılı öğrenciydim 2 sene sonra LGS sınavına katıldım çalışmamıstım ve 290 puan almıştım tercih listesini annem yapmıştı ve atalar mesleki ve teknik Anadolu lisesi çıkmıştı. bana ilk başlarda meslek lisesi diye çok yadırgamıştım 9. Sınıfın ortalarında pandemi dolayısıyla okullar kapandı
Uzaktan eğitime geçtik 10. Sınıfta meslek lisesi öğrencileri için meslek derslerine uzaktan eğitim kalktı okula haftada 2-3 gün okula gitmeye başladık pandemi olduğu için canım çok sıkılıyordu ve atölye şefimizden beni robot takımına dahil etmesini istedim ve denenmem için Pendik yarışmasına katıldım yanlız ailesel sebeplerden dolayı piskolojim baya bozulmuştu ve yarışmaya ilgisiz gibi gözüktüm ve İzmir yarışmasına gidemedim. Ama şunu öğrenmiştim bir insanın senin üzerine kurduğu piskolojik baskı farklı olaylara yansır. 2022 robotun konusu aç��klandı ve robot yapımında çok geç kalmıştık 3 hafta sonra Amerika new York da yarışmamız vardı ben takımda elektrik-elektronik ve yazılım hakkında bilgi sahibiydim önce mekanik aksam yapılacaktı ve okulda kalınacaktı ama ben kalamadım zorladım ama sadece mekanikçiler kalacak denildi yarındası gün zorladım bende kalmak istiyorum diye bu sefer izni kaptım. Nerdeyse 2.5 hafta okulda kaldık sıraların üzerinde uyuduk ama yinede pes etmedik son 2 gün elektronik aksamını yetiştirmem lazım gece elektronik aksamını dizmeye başladım ama bedenim gece 4 de kadar dayanabildim uyuyacak yer bulamayınca kışın ortasında okulun bahçeye açılan kapısında uyudum sabah kalktığımda saat 7' ydi heryerim tutulmuş 3 saatlik uykuyla ayaktaydım ama ona rağmen kalktım işime devam ettim kaldı bir gün neyseki elektronik aksamı yetiştirdim ama denemeleri vardı denerken robotun asansör mekanizmasının rediktör gücü yetmedi yeni rediktör takıldı ve sorunsuz robot işlemini sürdürdü ve robotu parçalamamız lazımdı Amerika'ya götürmek için robotumuzun ismide azizdi neden aziz derseniz aziz sancar gibi olmuştuk aslında az uyku çok iş robotumuzda bu ismi haketti Amerika'da 4. Olduk takım ruhu ödülüyle ülkemize geri döndük.
Kısacası pes etmessen ve piskolojini bozan insanı umursamazsan kazanırsın daha çok pes etmemeyle alakalı anı var onlarda bir diğer yazıya;)
3 notes · View notes
vantesma · 1 year
Text
merhabalar bu kız 16 yasında 17ye gırıcek ve kendısının ne kadar havalı bı ınsan oldugunu az cok fark edıyor ve ne kadar bos yasadıgını ıntıharı denedıgını ve devam edecegını bılıyor yapıcak bısı yok neyse kısaca bahsedelım sıladan bahsetmısım sılanın amk neyse dogukandan bahsetmısım dogukanı sevıyorum ama hoslanma bakımından degıl gorunce selam verıyor arada neyse sonra kerım var kerım benım 10.sınıftayken hoslandıgım bı cocuktu ve cocukla cok benzıyoruz muzık tarzı kendı tarzı falan ıyıydı su an 12.sınıfa gecmesı gerekıyor ve dıl bolumunden ben 11.sınıftayken bısıler olur umarım neyse sonra eslem var eslem garıp bı ılıskım var onunla ılk baslarda arkadastık sonra flort olduk sonra arkadas kalmaya devam ettık sonra bıraktık sonra tekrar flortumsu donemlere gırdık 3 4 gun surdu (1yılsanıyorum) sımdı bırısı bana gelıp sorsa eslem neyın oluyor dıye bos bos bakarım cunku ben de bılmıyorum neyse sknra enes var o da eskı sevgılım bahsetmek ıstemıyorum. sonra nısa vardı nısa benjm 10.sınıfın basındakı arkadasımdı sonra okul degıstı sonra benı takılten cıktı onunla cok garıp ılıskımız vardı benı sevıyordu ama benı takıpten cıktı falan jeyse sonra selın var nathyoung o da benım takıntım askım bebegım canım onu cok sevıyorum cıdden amortentıa yb gelıcek yzun zaman sonra tek ıstegım ben bayburttayken bolum gelsın ve 16 twmmuzda dogum gunu var az kaldı 10 gun olley sonra aklıma daha gelmıyor bu kadar su an koydeyız mutlu zamanlar gecırıyorum ama ne bılım eslemle olaylarımız yenı bıttı cuma gunu 1 hafta olucak yanı yarın saat 1.16 oyle takılıyorum BU ARADA ben no.1 hayranı oldum kendısı manıtım olur ona gore ehe
Tumblr media
2 notes · View notes
musispoedmacarsiv · 7 days
Text
19 Eylül 2024 Cholet Basket Aliağa Petkimspor Maçı
*Gloria Sports Arena'da saat 21:30'da başlayacak olan Basketbol Şampiyonlar Ligi Ön Eleme Turu Yarı Final maçı. Den Bosch'a karşı elde ettiğimiz güzel zaferin ardından en kritik viraja geldik. Fransız ekibi bu organizasyonların gediklisi olarak önemli bir tecrübeye sahip. Yılmadan mücadelemizi sürdürelim ve hep oyunda kalarak şans anlarını kovalayalım. Zorlu akşamda temsilcimize yürekten başarılar.
*Tivibu Spor'dan naklen yayınlanacak olan maç.
*İlk çeyrek neticesi 24-21 lehimize. Cholet daha etkili başlayan taraftı. Fransız ekibinin 14-13 üstünlüğünden sonra Petkim'den 5 sayılık seri geldi. O noktadan sonra da hiç geri düşmeden oynadık. Bu çizgiyi korumak önemli olacak.
*İlk yarının sonunda 36-35 gerideyiz. İki taraf için çok az sayıyla geçti bu bölüm. Çeyreğin hemen başında farkı 5'e çıkarmıştık ama Cholet 7 sayılık seriyle cevap verince öne geçmiş oldu. 28-28'den sonra da 6-1'lik sekans vardı yine onlar lehine. Lakin temsilcimiz 34-29'dan sonra 6-2'lik bir oyun çıkardı ve rakibinin uzaklaşmasına izin vermedi. Bu şekilde yakın takibi sürdürelim.
*Üçüncü periyodun bitimiyle Cholet 56-55 önde. Müthiş bir periyot oldu. 20-20'lik bir skor çıktı ve maçın en heyecanlı bölümüydü şüphesiz. İki taraf da karşılıklı üstünlükleri aldı. Son dilimde heyecan seviyesi artacak şüphesiz.
*76-70 kazandık ve Final biletini kaptık! Şahanesiniz. Temsilcimizden son bölümde 21-14'lük oyun geldi ve geçen sezonun Şampiyonlar Ligi takımını saf dışı bırakmayı başardı. Cholet periyodun hemen başında attığı basketle farkı 4'e çıkardı. Ardından Petkim'in 6 sayılık serisi geldi. Sonra Cholet 62-61'i gördü ama oradan sonra temsilcimiz bir daha hiç geri düşmeden muazzam maç sonu ile noktayı koydu. Normal Sezon için artık tek engel kaldı. PAOK'a karşı yine önemli bir işe imza atmaya çabalayacağız. Cholet Basket'te Bastien Vautier 17 sayı - 10 ribaund ile ikili çifte yaptı ama yetmedi. Chris-Ebou Ndow 14 sayı ile oynadı. Aliağa Petkimspor'da ise Bryson Williams ve Breein Tyree 22'şer, DeWayne Russell ve Jaime Echenique 10'ar sayı sundu.
0 notes
aykutilter · 7 months
Video
youtube
Doğal Paynir Tereyağ Karadenizli Kardeşler indirimli tulum peyniri ucuz ...  Doğal Paynir Tereyağ Karadenizli Kardeşler indirimli tulum peyniri ucuz ve çok lezzetli kaliteli Remzi Yeter Ömer Gündoğdu SİPARİŞ HATTI 0536 224 3761 Meslek Sırrı Kanalı Aykut ilter Referansı ile arayın. Çiftliklerden aldığımız taze günlük çiftlik sütlerini, özenle işleyip bol sütlü taze kaşar peynirine dönüştürüyoruz. İçerdiği bol sütten gelen kalsiyum, protein ve tazelik bakımından çocuklarınızın da günlük beslenmesinde gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. Tüm öğünlerinizde keyifle tüketebileceğiniz kaşar peynirini farklı boylarda paketleyip doğallık ve lezzet arayanlara sunuyoruz. Peki ya kaşar peyniri nasıl yapılır ? Birlikte severek çalıştığımız ve ailemiz olarak gördüğümüz çiftliklerden edinilen taze sütlerle hazırlanan taze kaşar peyniri kahvaltılarınıza lezzet katmaya geliyor. Yıllarca sofralarımızdan eksik etmediğimiz kaşar aslında başarılı lezzetini bizlere ispatlamış oluyor. Ailecek severek ve güvenerek tüketebileceğiniz doğal ve taze kaşarı siz daha rahat tüketin diye farklı gramajlarla siz müşterilerimiz için hazırlanmakta. Bu tazeliği kaçırmamanızı tavsiye ediyoruz. Kaşarın tarihine bakacak olursak, aslında çok da eski bir şey değil. Yaklaşık 110 yıl öncesinde Selanik'te Yahudi peynir üreticisi olan babanın kızı yanlışlıkla bulmuştur kaşarı. Olay şöyle gerçekleşmiş; sıcak su bulunan kazana yanlışlıkla beyaz peynir için hazırlanan telem kitlesi düşmüş onu çıkarana kadar teleme yumuşamıştır. Yumuşayan telemeyi geniş bir kaba doldurup sıkıca kalıplamış. Böylece olgunlaşmaya bırakmıştır peyniri. Ortaya çıkan peyniri çok beğenmişler ve hahama götürmüşler. Haham bunu onaylarsa kaşar onaylamazsa turfa denirmiş. Yeni peyniri beğenen haham buna kaşar yani yenmeye uygun demiş. Kaşar isminin de bize bu şekilde geldiği söyleniyor. Bizi bu lezzete kavuşturanlara teşekkür ediyoruz. Bu sayede yanlışlıkla kaşar peyniri nasıl yapılır öğrendik. Kaşar Peyniri Nasıl Yapılır ? Ülkemizde  kaşarpeyniri nasıl yapılır?  Kaşarda en önemli etken sütün tazeliği, doğallığıdır. Yani içerisinde hiçbir katkı maddesi bulundurmaması gerekir. Bu yüzden çiftliklerimizden aldığımız taze inek sütleri, bu lezzetin baş kahramanıdır. Kaşar peyniri nasıl yapılır sorumuza dönecek olursak, alınan süt uygun yağ oranına getirilir ve pastörize edilir. Pastörizasyon sonunda süt mayalanmak için uygun sıcaklığa düşürülür. Süte 70-80 dakika arasında mayalanacak kadar maya eklenir. Süte baskı uygulanır ve süzme işlemi gerçekleşir. Peynir suyundan tamamen ayrılan pıhtı büyükçe kesilerek fermantasyon işlemi için bırakılır. Fermantasyon sayesinde peynirin pürüzsüzlüğü sağlanır. Fermantasyon süresi sıcaklığa bağlıdır fakat genel süre 2 saat ile 4 saat arasındadır. İmkanlar değişirse bu süre 10 ila 12 saati de bulabilir. Fermantasyonun ardından küçük küçük kesilerek sepetlere alınır ve yumuşayana kadar yoğrulur. Yoğurma işleminden sonra kalıplara doldurulur. Suyunu daha iyi süzdürmesi için sık sık çevrilir ardından dinlenmeye bırakılır. Peynir yeterince süzüldükten sonra tuzlama işlemine geçilir. Tuzlama ve olgunlaştırma için ortam sıcaklığının 15-16 derece olması gerekmektedir. İdeal bir kaşar için olgunlaştırma süresi de oldukça önemlidir. En az 2-3 ay olgunlaşma için bırakılması gerekir. Kaşar peyniri nasıl yapılır sorusunun cevabının bu kadar uzun olacağını düşünmemiş olabilirsiniz ama az kaldı bitmek üzere. Olgunlaştırmadan sonra yapılacak tek işlem kalır. 40-50 derecede suyla peynirler yıkanır. Düz bir şekil alması için fırça yardımıyla temizlenir. Islak peynir kuruyunca da hava almayacak şekilde paketlenir. Kaşar peyniri nasıl yapılır sorusunun ardından faydalarından biraz bahsedelim. Kemik erimesini önler, gelişimini destekler, sindirim ve bağışıklık sisteminizi korur. Bunun üzerine kaşar peyniri kaç kalori bunu da söyleyelim. Kaşar Peyniri Kaç Kalori? Kahvaltılarımızın vazgeçilmezi kaşar yağlı yapısıyla dikkat çekiyor. Ve ister istemez kaşar peyniri kaç kalori diye düşünebiliriz. Yağlı yapısına dikkat etmesek de diyetine dikkat edenler kaşar peyniri kaç kalori diye sorabilir. Kaşar peyniri kaç kalori hemen öğrenelim. 1 dilim (20 gram) kaşar yaklaşık 71 kcal. 100 gram kaşar ise 350 kcal. Kaşar peyniri kaç kalori sorusunun yanına bir de besin değerlerinden bahsedelim. %67 yağ, %30 protein ve %3 karbonhidrat barındırmaktadır. 3000 m2 kapalı alan tesislerimizde üretilen tüm ürünlerimiz çiftlik sütlerinden günlük üretilmektedir. Gündoğdu Taze Kaşar Peyniri ve Tereyağı Paketi Fabrikamızda tüm ürünlerimiz sterilizasyon kurallarına uygun üretilmektedir. Gündoğdu Taze Kaşar Peyniri ve Tereyağı Paketi Ürünlerimizi Nasıl Gönderiyoruz? Sipariş verdiğiniz ürünleriniz maske ve eldiven kullanılarak özenle paketlenir. Isı yalıtımlı özel termal paketlere yerleştirilen ürünlerinizin altına özel buz koyulur. Hava kanallı buz ayırıcı ile buzların ürüne temas etmesi engellenir ve ürünlerin üst kısmına da steril edilmiş buz tankları yerleştirilir. Böylece ürünleriniz size gelene kadar soğuk zincir kırılmadan steril şartlarda muhafaza edilir.
0 notes
sosyalses2023 · 9 months
Text
Tarih Boyunca Açıklanamayan 14 İlginç Olay
Tumblr media
Tarih bilinmeyenlerle dolu ve insanlar tam olarak açıklayamadığımız bazı nedenlerden dolayı inkar edilemez gerçeklerden ziyade gizemli şeylere odaklanma eğiliminde. Eğer biraz gizemi seviyorsanız, bilim adamlarının mantıklı açıklamalar getirmekte zorlandığı bu olaylar ilginizi çekebilir.
1. Goril Koko’nun son sözleri
Tumblr media
Herkesin sevgilisi Goril Koko’ya işaret dili öğretildi ve kendisi bu sayede insanlarla iletişim kurabildi. Bir röportajda, Koko’nun eğiticisi ve kendisine en yakın insan olan Francine Patterson’a Koko ile konuşmalarının ne kadar derine inebileceği soruldu. Francine: “Koko’nun bakıcılarından biriyle ölüm hakkında yaptığı bir konuşma ile başlamıştı. Bakıcı Koko’ya bir iskelet gösterdi ve “Bu canlı mı yoksa ölü mü?” diye sordu Koko, “Ölü, örtülü” diye cevapladı. Bakıcı sordu, “Hayvanlar öldüğünde nereye gidiyor?” Koko, “Rahat bir delik” dedi. Sonra bir veda öpücüğü verdi. ”Koko’nun bu cevabı birçok insanı şaşırttı ve geride birçok felsefi tartışma bıraktı. Sevgili Koko, umarız söylediklerinde haklısındır.
2. Damarlarında kan bulunan 2.000 yıllık ceset
Tumblr media
Lady Day olarak da bilinen Xin Zhui, antik Çin’deki Batı Han hanedanlığı döneminde Dai’nin Markiziydi. Mezarı, ölümünden 2000 yıl sonra yanında birçok değerli eser belge ile birlikte Çin’de Mawangdui adında bir tepenin içinde bulundu. Buraya kadar her şey normal. Ancak herkesi şaşırtan şey, vücudunun ölümünden binlerce yıl sonra bile ne kadar iyi korunmuş olduğuydu. Lady Day tüm organları sağlam ve kan damarları bozulmamış olarak bulundu, hatta damarlarında az miktarda A Tipi kan da vardı ve saçları ve kirpikleri hala duruyordu. Bilim adamları midesinde kavun tohumlarını buldular ve bu sebeple kavun mevsiminde yaz aylarında öldüğüne inanılıyor. Diğer taraftan bu, kavun yedikten sonra birkaç saat içinde öldüğü anlamına da geliyor. Herkeste merak uyandıran, vücudunun içine batırıldığı gizemli sıvı, hafif asidikti ve içinde bir miktar magnezyum bulunuyordu. Muhtemelen vücudun bu kadar uzun süre korunmasına bu sıvı yardımcı oldu. Bilim adamları hala bu gizemli sıvının nasıl bir sıvı olduğunu bilmiyorlar.
3. Geçirdiği travma sonrası müzik dehasına dönüşen adam
Tumblr media
Bir gün uyandığınızı ve hayatınızda bir gün bile çalışmamış olmanıza rağmen bir müzik dehası olduğunuzu hayal edin. Bu oldukça şaşırtıcı olurdu, değil mi? Benzer bir durum Derek Amato’nın başına geldi, sadece ödenmesi gereken önemli bir bedel vardı. 2006 yılının ekim ayında Derek, dalış sırasında havuzun dibine kafasını çarptı ve ciddi bir sarsıntı geçirdi. Bu olay yüüznden Derek saçlarının % 35’ini ve hafızasının bir kısmını kaybetti ama aynı zamanda birçok insanın hayatını adadığı bir yetenek sahibi oldu – o artık bir besteciydi. Amato bu özel durumu, “gözlerimi kapattığımda, soldan sağa doğru hareket eden bu siyah ve beyaz yapıları buldum, bu aslında aklımda, sürekli akıp giden müzik notalarının akışını temsil ediyordu.” şeklinde anlatıyor. Travmadan sonra bu şekilde, dahice seviyede yetenek kazanan dünyadaki tek kişinin Derek olabileceğine inanan doktorlar edinilen müziksel savant sendromuna aşina olsalar da yaşanılan diğer vakalar Derek’inki kadar güçlü değil.
4. Avusturalya’da sürekli ortaya çıkan bulut Hector
Tumblr media
Avusturalya’da bulunan Tiwi Adaları’nda her yıl eylül ayı ile mart ayı arasında, neredeyse her öğleden sonra Hector adı verilen bir fırtına bulutu ortaya çıkıyor. Hector, ayrıca Konvektör Hector olarak da biliniyor, en tutarlı fırtınalardan biri olarak anılıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında bir pilot tarafından isimlendirilen bu bulut hala birçok meteorolojik çalışmanın merkezi olmaya devam ediyor. Birçok meteorolog Hector gibi fenomenler üzerinde çalışmış olsa da, fırtınanın neden görünmeye devam ettiği hakkında geçerli bir açıklama bulamıyorlar.
5. Gizemli “Dans Salgını”
Tumblr media
1518’de Strazburg, Alsace, oldukça ilgin bir salgınla karşı karşıya kaldı. “Dans hastalığı” olarak da bilinen bu garip durum 400 kişinin hiç durmadan, dinlenmeden dans etmelerine ve bu insanlardan bazılarının kalp krizi, yorgunluk veya felç gibi sebeplerle ölmelerine neden oldu. Bu garip durum 1518 yılının Temmuz ayında, Bayan Troffea adlı bir kadının Strazburg’un ortasında kontrolsüz bir şekilde dans etmeye başlamasıyla ortaya çıktı. Bayan Troffea’ye 34 kişi daha katıldı ve kısa süre sonra bu sayı yaklaşık 400 kişiye ulaştı. Bir noktadan sonra günde yaklaşık 15 kişiyi öldürmeye başlayan salgının doğaüstü sebeplerden kaynaklanmadığı fark edildi ve doktorlar ve yetkililer ve bu salgının “sıcak kan” nedeniyle olduğunu iddia ettiler. Hastaları tedavi etmek yerine, doktorlar ahşap bir ev inşa ederek bu insanlara “dans etmelerini” önerdi. Profesyonel modern maraton koşucularının bile bu kadar yoğun antrenmanlara dayanamayacağına inanılıyor. Ergot mantarlarının toksik ürünlerinden kaynaklanan bir tür gıda zehirlenmesinden ya da kitlesel psikojenik bir hastalık olabileceğinden bahsedilse de henüz bilim adamları bu korkunç salgına neyin yol açtığından tam olarak emin değiller.
6. Türünün tek örneği 100 yıllık motorsiklet
Tumblr media
Bugüne kadar hiç kimse bu 100 yıllık motosikletin duvara nasıl gömüldüğünü ve hala nasıl düzgün çalışabildiğini açıklayamadı. Bu motosikletle ilgili en çok hayranlık uyandıran şey, bir duvarda geçirdiği 40 yılın garip hikayesi değil, aynı zamanda başka hiçbir Traub motosikletinin sahip olmadığı benzersiz tasarımı. Birçok koleksiyoncu bu benzersiz motorsikletin neden bir duvarın içine gizlendiğine anlam veremiyor ve bu koleksiyonluk parça, kesinlikle cevapladığından daha fazla soruya sebep oluyor.
7. Hiç kimsenin anlayamadığı el yazması
Tumblr media
Bundan yaklaşık 500 yıl önce, bilinmeyen bir yazar tarafından bilinmeyen bir dilde bilinmeyen bir yazı sistemiyle yazılmış bir metin bulundu. El yazmasına, metni 1912 yılında İtalya’ya getiren ve Litvanyalı-Samogit bibliyofilleri olan Wilfrid Voynich’in adı verildi. Metnin Kuzey İtalya’da yazılmış olabileceğine inanılıyor ve kesin olmamakla birlkte hakkında sahip olunan tüm bilgi de bu. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı zamanından birçok kriptograf ve kod kırıcı el yazması üzerinde çalıştı ancak kimse metnin gerçekte ne söylediğini bulamadı. Birisinin özellikle yazdığı bir şaka olabileceğini düşünenler olabilir, ancak metin 272 sayfadan oluşuyor, bu da bir şaka için ciddi bir kararlılık demek. Yakın zamanda, bu el yazmasının, kadın sağlığı hakkıdna yazılmış tıbbi bir kitap olduğu teorisi ortaya atıldı, ancak bu teori de kanıtlanamadı.
8. Kleopatra ve sevgilisi Antony’nin hala bulunamayan mezarları
Tumblr media
“Bulunmaya yakın” olduğuyla ilgili sayısız yanlış iddiaya rağmen, hiç kimse insanlık tarihindeki en ikonik kadınlardan birinin gömüldüğü yer hakkında hiçbir fikre sahip değil. Octavianus’un emrettiği şekilde ” Antonius’la görkemli ve muhteşem bir biçimde” inanılıyor. Aslında, Kleopatra’ arkeologlar açısından gizemini koruyan tek kişi değil, Mozart ve Cengiz Han gibi ikonik tarihi figürlerin de mezarlarının nerede olduğu bilinmiyor.
9. Kanada’da ortadan kaybolan köy halkı
Tumblr media
Kanada’daki bulunan Inuit ara sıra geçen kürk avcıları tarafından bilinen küçük bir köydü. 1930 yılında Inuit’de garip bir şey oldu; Joe Labelle adlı bir kürk avcısı adanın sınırları içerisine girdiğinde köyde tek bir insan bile bulamadı. Sadece insan yapımı gibi görünen bir mezarda açlıktan ölmüş 7 kızak köpeği vardı. Kayıp insanları bulmak için bir arama yapıldı, ancak tek bir cesete dahi rastlanmadı.
10. Dünya dışından alınan en uzun sinyal
Tumblr media
1977’de, Ohio State Üniversitesi’nin dünya dışı istibarat arayışını desteklemek için kullanılan Big Ear Radio teleskobu günümüzde “wow!” sinyali olarak bilinen bir sinyal aldı. Gökbilimci Jerry R. Ehman, verilere incelerken anomaliyi keşfetti ve o kadar heyecanlandı ki verinin yanına yuvarlak içine alarak “wow!” notunu düştü. Çünkü sinyal 72 saniye uzunluğundaydı ancak maalesef bir daha asla tekrarlanmadı. İnsan yapımı bir kaynaktan geldiğini iddia etmeye çalışanlar da olmasına rağmen henüz hiç kimse bu sinyali açıklayamıyor. Bu sinyal, şimdiye kadar tespit edilen en uzun uzaylı teması olma konusunda en güçlü aday olmaya devam ediyor.
11. Anlaşılamayan Phaistos Disc
Tumblr media
Bilim adamlarına göre muhtemelen Tunç Çağı’ndan kalma kilden yapılmış bir disk olan Phaistos’la ilgili meşru bir teori bulunmuyor. Disci pek çok farklı dilde okumak için birçok deneme yapıldı, ancak hepsi başarısız oldu. Yeni teorilerden biri ise bir tür masa oyunu olabileceği yönünde. Başka bir araştırmaya göre ise disk, doğurganlık tanrıçası adına bir tür ibadeti sembolize ediyor olabileceği tahmin ediliyor.
12. Kime ait olduğu bilinmeyen 10 Milyon Dolarlık Hazine
Tumblr media
2013’te bir çift, evlerinin yakınında madeni paralarla dolu bir hazine buldu. 27 bin dolar değerinde olan ancak tarihi değeri nedeniyle şu an 10 milyon dolar değerinde hazinenin Amazon’da üzerinden satılması planlanıyor. Gerçekleşirse web sitesi üzerinden ilk büyük para satışı olacak. Hazineyi bulan çift insanlar daha fazla para aramak için evlerine gelebilirler korkusuyla hazineyi buldukları yeri paylaşmamaya karar verdi. “Saddle Ridge Hoard” olarak adlandırılan hazinenin sahibinin kim olabileceği konusunda birçok tahminde bulunuldu, ancak tüm tahminlerin yanlış olduğu açıklandı. ABDli temsilciler hakkında hiçbir bilginin bulunmadığı Saddle Ridge Hoard sikkelerini ABD’deki herhangi bir hırsızlığa bağlayan bir ipucu bulunmadığını, yapılan araştırmalara rağmen geçerli bir bilgiye ulaşılamadığını söylüyor. Zaten bir ilişki bulunsa, devlet kesinlikle peşini bırakmazdı diye tahmin ediyoruz 
13. Batmamasına rağmen 25 kişilik mürettebatı kaybolan gemi
Tumblr media
Joyita, 1955’te Güney Pasifik’te gizemli bir şekilde ortadan kaybolan tüccar bir gemi. Hepimiz gemilerin battığını ve trajedilerin gerçekleştiğini anlayabiliriz ancak, bu gizemli durum biraz farklı. Herkesin dikkatini çeken, geminin neredeyse batma ihtimalinin olmayacağı bir şekilde inşa edilmiş olmasıydı. Hatta gemi ilk bulunduğunda, hala suyun dışında kalan büyük bir kısmı bulunuyordu ancak üzerinde tek bir kişi bile yoktu. Yola çıktığında gemide bulunan 25 kişiden hiçbiri tüm aramalara rağmen bulunamadı. Hikaye mürettebatın neden gemide kalmadığı ve cesetlerinin hiçbirinin bulunamadığı konusunda arkasında birçok soru bıraktı.
14. Haritadan kaybolan ve bulunamayan ada Bermeja
Tumblr media
Bermeja, Yucatán’ın kuzey kıyılarını gösteren haritalarda 20. yüzyıla kadar yer alan bir hayalet ada olarak biliniyor. Bu ada hakkındaki en ilginç ayrıntı, birçok araştırmaya rağmen adaya benzeyen hiçbir şey bulunamaması. Araştırma, birinin adanın gerçek sınırları olmadığına ve Meksika Körfezi’nde petrol haklarının bulunmadığına dikkatleri çekmesiyle başladı. Yetkililer bu kara parçasını aramaya başladığında, sudan başka bir şey bulamadılar. Adanın gerçekten var olup olmadığı henüz açıklanamadı. Read the full article
0 notes
karaca2508-blog · 1 year
Text
Türkiye çalışan karnesinde en kötü ülkeler arasında
Türkiye, düşük ücretler, sendikal hakların engellenmesi ve yüksek mesai gibi sorunlar nedeniyle çalışan hakları konusunda karnesi en kötü olan ülkelerden biri. Türkiye, uzun çalışma saatlerinde OECD ülkeleri arasında birinci olurken Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun endeksine göre 2023’te çalışanlar için en kötü 10 ülke arasında yer alıyor. Ayrıca Türkiye, 26 Avrupa ülkesi arasında en düşük asgari ücrete sahip 4 ülkeden biri. Türkiye çalışan karnesinde en kötü ülkeler arasında 167 ülkedeki sendikaları temsil eden Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu, 2023’te çalışanlar için en kötü 10 ülkeyi, Bangladeş, Belarus, Ekvador, Mısır, Eswatini, Guatemala, Myanmar, Tunus, Filipinler ve Türkiye olarak sıralamıştı. Aynı şekilde Türkiye, çalışanları sendika kurma veya sendikaya katılma hakkından mahrum bırakan ülkeler arasında yer aldı. Türkiye; Burundi, Haiti, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte çalışanları sendikal temsilden mahrum bırakan ülkeler arasında sıralandı. Türkiye ayrıca  Myanmar, Hong Kong, Dominik Cumhuriyeti, Hindistan gibi ülkelerle birlikte önde gelen sendika liderlerini hedef alan ve cezai yaptırımlar uygulayan ülkeler arasında sayıldı. UZUN ÇALIŞMA SAATLERİNDE BİRİNCİYİZ Ayrıca OECD’nin son olarak 2020’de paylaştığı verilere göre Türkiye, uzun çalışma saatlerinde birinci. Türkiye’de 60 saatten fazla çalışanların yüzde 15,1 olurken ülke 38 ülke içinde ilk sırada yer aldı. OECD ortalamasına göre, 38 ülkede 60 saatten fazla çalışanların ortalama oranı yüzde 4,4. 60 saat çalışan işçinin haftada bir gün izin yaptığında dahi günde en az 10 saat çalışılması gerekiyor. ASGARİ ÜCRETTE SON SIRALARDA Türkiye, ücretler konusunda da sınıfta kaldı. 2023’ün ikinci yarısında  aylık net asgari ücret 11 bin 402 lira olarak verilmeye başlandı. Brüt asgari ücret ise 13 bin 414 liraya yükseldi. Böylece Merkez Bankası'nın Haziran kuruna göre net asgari ücret 441 Euro, brüt ise 519 Euro oldu. Sonrasında kurdaki düşüşle birlikte net asgari ücret 390 Euro’ya, brüt asgari ücret ise 462 Euro’ya geriledi. Böylece Türkiye, asgari ücret, Arnavutluk, Bulgaristan ve Sırbistan’ın üzerinde Avrupa’da en düşük asgari ücreti veren dördüncü ülke oldu. 2023’TE 1255 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ Öte yandan Türkiye’nin işçi ölümleri açısından da karnesi oldukça oldukça kötü. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi raporuna göre, 2023’ün ilk 8 ayında 1255 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ağustos ayında ise toplam 201 işçi çalışırken hayatını kaybetti. Geçtiğimiz yıl en az 1843 işçi yaşamını yitirmişti. Read the full article
0 notes
cointahmin · 1 year
Text
Bir haftayı daha sonlandırırken kimi kritik altcoin gelişmeleri dikkat çekmeye devam ediyor. İşte yarın, yeni haftanın birinci gününde yaşanacak kimi olaylar…Yarın bu altcoinler için kritikMultiversX (EGLD), Hatom snapshot sürecini başlatıyor.Decimal (DEL), Binance üzerinden soru yanıt aktifliği gerçekleştiriyor.Azbit (AZ), haftalık coin yakımını gerçekleştirecek.Nym (NYM), Bybit ile soru yanıt aktifliği gerçekleştirecek.WOO Network (WOO), WOO X 2.0 lansmanını gerçekleştirecek.League of Kingdoms (LOKA), bir güncelleme yayınlayacak.BitTorrent (BTT), StUSDT ile çalışmasının ayrıntılarını yayınlayacak.Yönetişim sayfası, Aave’nin “Aave V2 Ethereum’da CRV’nin tasfiye eşiğini (LT) ve kredi pahasını (LTV) azaltma” teklifinin on-chain oylamayı geçtiğini ve bir gün içinde zincirde uygulanacağını gösterdi.Poly Network, son hücumlar nedeniyle hizmetlerini süreksiz olarak askıya aldığını, ilgili taraflarla faal olarak bağlantıya geçtiğini ve kaç varlığın etkilendiğini dikkatle değerlendirdiğini duyurdu.NFT projesi Ether, daha küçük ve daha sıkı bir topluluk oluşturmak hedefiyle NFT arzını 10.000’den 5.555’e düşüreceğini açıkladı.Lens Protocol, Lens kullanıcılarının kimlik avı dolandırıcılıklarını önlemesine yardımcı olmak için varsayılan bir güvenlik katmanı “Profil Koruyucusu” eklemeyi planlayan LIP-4 teklifini yayınladı.Lido topluluğu, “kasadaki tüm ETH’nin Lido’da rehin verilmesini öneren” teklifi onaylamak için oy kullandı.Piyasada son durum nedir?Bu sırada Bitcoin geçtiğimiz hafta 26.500 dolardan 31.000 doların üzerine çıkarak son ayların en yüksek düzeyine ulaştı. Ayılar müdahale etmeye çalıştı fakat sadece BTC’nin fiyat artışını durdurmayı başardı. Varlık son yedi gün boyunca 30.000 ila 31.000 dolar ortasında bir aralıkta sıkışıp kaldı. SEC’in BlackRock, Fidelity ve başkaları tarafından yapılan en son Bitcoin Spot ETF müracaatlarını, kelamda kritik bilgilerden mahrum oldukları için reddedebileceğine dair haberlerin akabinde Cuma günü her şey değişti.BTC ani bir düşüşle reaksiyon vererek 31.000 doların üzerinden 10 günün en düşük düzeyi olan 29.500 dolara (Bitstamp’ta) geriledi. Fakat, boğalar kısa bir müddet sonra kripto para ünitesini kuzeye itti ve Cumartesi günü 30.500 dolara kadar bir toparlanma ile sonuçlandı. Geçtiğimiz 24 saat hayli sakin geçti ve varlık bu mühlet civarında kaldı. Altcoinler de son birkaç hafta içinde etkileyici fiyat artışları yaşadı ve kimileri en çok öne çıktı. Bir noktada haftalık yüzde 100’ün üzerinde artış gösteren ve bu hafta başında 320 doların üzerinde 14 ayın en yüksek düzeyini kaydeden Bitcoin Cash’te durum böyleydi.LTC için de dün misal bir durum kelam konusuydu çünkü o da 110 doların üzerinde 14 ayın doruğunu gördü. Bununla birlikte, LTC, DOGE, ETH, TRX, DOT, BCH ve SHIB’nin kıymetsiz kayıplar göstermesiyle görünüm artık daha az değişken. Buna karşılık, XRP neredeyse %3 artış gösterdi lakin hala 0,5 doların altında ve SOL kabaca %5 artışla 19 doların üzerine çıktı. Toplam kripto piyasası bedeli bir günde 10 milyar dolardan daha az arttı lakin CMC’de 1,2 trilyon dolara ulaşmayı başardı.
0 notes
yakubuma-ithafen · 1 year
Text
Zaman... Çok hızlı geçiyor. Geçmeyecek dediğimiz acılar diniyor, bitmeyecek dediğimiz dertler bitiyor. Bir gün bizim de bu acımız solacak yerini kabuklu bir yaraya bırakacak, biz deşmediğimiz sürece kimsenin kanatamayacağı şekilde kabuk tutacak.
Zaman geçiyordu, bizim sohbetimiz ise bir merhaba'yı çoktan geçmiş yerini güzel konulara bırakmıştı. İkimiz de çok temkinliydik, birbirimizi kırmaktan öyle çekiniyorduk ki... Elimde klavye değil de porselenden yapılmış güzel bir oyuncak bebek vardı sanki, özenle yazıyordum her kelimemi. O da bana karşı öyleydi hep de öyle kaldı. Bir keresinde bana şöyle bir mesaj atmıştı;
İyi geceler tatlı rüyalar dilerim size Sema hanım ayrıca isminiz çok güzel ve sanki huzur veriyor...
Bu mesajı defalarca kez okuyup gülümseyerek uyuduğumu bir ben bilirim. Onunla zaman gittikçe güzelleşiyordu, her zaman konuşacak konumuz da olurdu. Hatta ilk geceye kadar konuştuğumuz günü hatırlıyorum, yaklaşık 3 saat aralıksız mesajlaşmıştık. Bende öyle garip ve güzel bir his uyandırmıştı ki... Fakat bu bizim için zamanla çok normalleşti, neredeyse her gece uzun uzun konuşur öyle uyurduk. Sabah uyanır uyanmaz birbirimize yazardık. Kıscasası birlikte uyuyup birlikte uyanıyorduk. Mükemmel bir his...
Neyse kaldığımız yerden devam edelim, bunlar daha ileriki konular:) Günler ve günler geçti. Tam 11 gün boyunca (günde 4-5saat konuştuğumuzu düşünürsek çok uzun bir süre) birbirimizi görmeden mesajlaştık. Tek bildiğim 19 yaşındaydı, ha bi de boyunu biliyordum. Ben ne kadar görmek istediğimi, merak ettiğimi ima etsem de o her zaman yaptığı gibi ağırdan almayı yeğliyordu. İyi ki de öyle yapıyordu, onu şimdi daha iyi anlıyorum. Neyse ki sonunda atmıştı. Bende nasıl bir etki yaratacağını asla tahmin etmemiştir eminim, ben de asla ona söyleyemedim. Onu birine çok benzetmiştim o fotoğrafta. Küçüklüğümden beri kabusum olan birine... Fotoğrafa bakar bakmaz yüz hatları onu anımsatmıştı. Fotoğrafı uzaktan çekilmişti, Hasankeyf'te bir teknedeki korkuluklara yaslanmıştı. Beyaz kot bir şort ve lacivert bir tişört vardı üstünde. Sarıya yakın saçları güneşte parlıyordu, yüzünün yarısı gölgeydi. Ah o fotoğraf... Nasıl da korkutmuştum kendimi. Kendi kafamda öyle senaryolar üretmiştim ki. Attığı başka fotoğraflarda yüzü daha netti neyse ki uzaktan yakından alakası yoktu. Bunun kadar içimi rahatlatan çok az şey var. Bir süre sonra zaten kabusum dediğim kişiyi anlattım, öyle ağlayarak döktüm ki içimi. Yıllar geçmesine rağmen ilk kez birine anlatmıştım. Yılların acısıydı o gözyaşları. Düşünmeye cesaret edemediğim her korkumla yüzleştirdi beni, başta ona kızsam da beni ne kadar ferahlattını fark ettim, üzerimden öyle büyük bir yük kalkmıştı ki... 10 yıla yakın bir çuvalı tek başıma sırtlamışım meğer, zaman bizi geç birleştirdi ama çok erken ayırdı.
Ah zaman...
_Senin L
0 notes
timurinankara · 2 years
Text
Turgenyev’e SOO’dan bir nazire daha: “Falcıya gittiğini duydum Odintsova, ben sana olacakları söylerim, günlük enerjimi de ara ara mektuplarımda anlatırım. Bugünden başlayayım, seninleyken her gün büyük umutlarla başlar, güzel hayallerlerle bitirirdim. Ama ben artık tükenmek üzereyim. Ben, benim olmayan için bir şeyler yapmam. Sana olan sevgim benim ondan yazıyorum bu mektubu. Kalan gücümü sensizliğin acısına karşı kullanıyorum ve sen gelmedikçe bu gücüm tükeniyor, güç kazanacağım bir kaynağımda yok. Korkuyorum, döndüğünde sana katlanmakta -ki sana katlanmak en tatlı zorluktur benim için- kullanacağım gücümü kaybederim diye. Geç gelmenden korkuyorum. Fazla naz aşık usandırır derler. Döndüğünde beni bulamazsın diye paranoyaklaşıyorum ve kaybedeceğimiz bir mutluluk var sen bunu göremiyorsun. Neden kendimi hiç anlatamadım sana, nasıl ciğerimi yakıyor bu bilmiyorsun. Ne hissettiğimi gerçekten anlatamıyorum. Sen evlenilecek bir kadınsın Odintsova ama belkide benim için doğru kişi değilsindir. Çünkü hakkımda söylediğin hiçbir şeyi ben kabullenemiyorum çünkü bunları hissetmiyorum. Ne hissetiğimi bilmiyorsun Odintsova. Seni senden daha çok düşünüyorum ben. Belkide bu kadar düşünülmek nedir bilmediğinden bunu anlayamıyorsun. Evet bazen bencilliğim tutuyor çünkü bende bir insanım. Ama seni her şeyin önüne koyduğumu anlayamıyorsun. Bu bu kadar zor olmamalı çünkü herkes biliyor Odintsova! Ailesine hiçbir şey anlatmamış ve ya anlatsa da anlaşılmamış birisiyim ben. Yıllar önce bunu önemsemeyi bıraktım ama sen tarafından anlaşılamamak beni öldürüyor! Çünkü kimse anlamasa ve sadece sen anlasan dünyalar benim olur. Bir de benim penceremden bak. Senin halini düşünmekten ben uyuyamıyorum. Uykuyu ne kadar sevdiğimi bilirsin. 4 gün oldu toplam 9 saat uyudum. Ben ellerini tutamadığım bir kadını sevmekten bıkmış bir adamım Odintsova ve kimse kimseyi böyle sevmemeli. Az kaldı bir kaç mektup daha yazacağım ve sonra senden vazgeçeceğim. Çünkü sen öyle uzaktan sevilmeyecek kadar güzel ve özelsin benim için. Biraz daha sık dişini bir kaç mektubuma daha katlan. Sonra çıkaracağım seni hayatımdan. Seni en yakın zamanda silmek zorundayım, bunuda bencilliğimden yaptığımı sanma sakın! Kendimi bir girdabın içinde bırakamam ve sevdiklerime üzgün gözükemem artık hele ki anneme. Geç kalma Odintsova, zaman bir şeylerin ilacı da olur mezarı da ve bunu kestiremezsin. Kurabileceğimiz mutlu birlikteliği zamanın insafına bırakmak sence de korkutucu değil mi? Bazı güzel şeyler olmaması gereken anda da olur. Hatta bazen çok erken zamanlarda olur. Asla şunu da unutma, tanrının bize biçtiği ömür belli değil. Senden zor bir şey istediğimin farkındayım ama bir ani karar bir büyük fedakarlık bize sonsuz saadeti getirebilir Odintsova, inanmalısın buna! Beni özlediğini biliyorum. Hasret uzak kalarak da biter bunu unutma. Ama en tatlı olanı hasret gidermektir. 72 gün olmuş, bundan sonrası hasret değil, ÇİLE”
0 notes
kriptozz · 2 years
Link
0 notes
Text
Pek haz etmediği iki akraba gelmiş. Annem dedi ki onlar az oturur giderler aşağıya inme istemiyorsan. İyi, tamam dedim ben de. 3 saattir oturuyorlar..........
5 notes · View notes