Tumgik
#Babama karşı
muhammetseyfullah · 8 months
Text
“İnsan hayatı,” dedi kafasını yukarı aşağı sallayarak, “Bu kadar ucuz olmamalı.”
Tüm sabahlardan bir sabahtı. Tanımadığım onlarca insanla burun buruna yaptığım otobüs yolculuğu nihayet bitmişti. Hava renksiz, griydi. Otobüsten inen yığınla birlikte koşarak minibüs durağına gitmiştim. Onlardan biri babamdı. Benden 40 yaş büyük babam, Hasan, hayatın tüm pisliklerine karşı tecrübeli olduğunu kanıtlarcasına yönlendiriyordu beni 28 yıldır. Tüm pislikleri iyi bilirdi. Çünkü bembeyaz kağıttaki en ufak nokta nasıl göze çarparsa, babam da bu dünyanın tüm kirlerini öyle gösteriyordu devasa cüssesinde. İyi biriydi. Bu dünya için fazla iyiydi. Bembeyazdı. Ve bembeyaz kağıda damlayan tüm kirler göze çarpardı.
O sabah yine koşuyorduk babamla mesai için. 9 vardiyasına yetişmemiz lazımdı. Otobüsten inip minibüs durağına gittik koşar adımlarla. Durakta yine insan yığını… İşe yetişmek için birbirini ezenler, boyu kısa ve vücudu sıska olsa da kurnazlığıyla insanların arasından minibüse binmeyi beceren tilkiler, ne olup bittiğini anlamaya çalışan genç kadınlar, sabahın köründe neden dışarıda olduklarını kendileri de anlayamayan yaşlılar… herkes minibüse binmek için uğraşıyordu. Bir de kalabalığın fotoğrafını çekip, “Bakın bu yüzden geç kaldım, lütfen kovmayın!” diye patronuna gösterecek olan şirket çocukları… Küçükçekmece’deki tekstil atölyesinde bedava denecek kadar az paraya çalışan zenciler de tuhaf ama sevimli aksanlarıyla hangi minibüse binlemeleri gerektiğini öğrenmeye çalışıyorlardı. Avazları çıktığı kadar bağırarak semt isimlerini peş peşe sıralayan ve söyledikleri asla anlaşılmayan minibüs kahyaları da minibüsçülerden aldıkları bahşişleri cebe indirip plastik bardaklarındaki çayı yudumluyor, hususi soru soran yolcuları rastgele bir araca bindiriyordu. Nasıl olsa yolda araç değiştirip doğru minibüse binerlerdi…
Bir an babamın durduğunu, acelesinin son bulduğunu ve o cendereden beni ve kendisini uzak tuttuğunu fark ettim. Girmemiştik kalabalığa. Evet, işe yetişmemiz gerekiyordu. Acelemiz vardı ama babamın yüzünde, çocukluğumdan beri bana ve abime aşıladığı, o entelektüel birikimi yüksek, okuyan ve yazan insanlara has eda vardı. Gözlerini kısmıştı, duyduğu rahatsızlığı tüm hüznüyle belli ederek. Dudaklarını büktü, kalabalığa doğru baktı. Ben de babama bakıyordum. “İnsan hayatı,” dedi kafasını yukarı aşağı sallayarak, “Bu kadar ucuz olmamalı.” Yüzü kalabalığa, kısık gözleri bana dönüktü.
Uzun, rengi solmuş siyah paltosunun cebine ellerini sokmuştu. Boynundaki atkıyı çapraz bağlamıştı yine. Kır saçları geriye doğru taranmıştı. Gözlükleri buğuluydu. Başı dik, kafası dumanlıydı. Babaydı. Tüm şehrin ceremesini çekip sefasını süremeyen babalar gibiydi. Tek farkı, zirveyi gördüğü halde bugün buralarda, Yenibosna’da minibüs kalabalığına girmek zorunda kalmasıydı. Bir gün bile yüzündeki hava değişmedi. Onu tanıdım tanıyalı aynı adamdı.
88 notes · View notes
s-serdal · 15 days
Text
Tumblr media
Ürdün-‘İsrail’ sınırında 3 işgalciyi öldüren Ürdünlü kamyon şoförü şehid Mahir El Cazi’nin şehit olmadan önce yazdığı son mektup:
“Selamün Aleyküm ve Rahmetullah ve Berekatuh
Sevgili anneme ve babama; hakkınızı helal edin ve benden razı olun, çünkü ben Allah'ın izniyle şehidim, Elhamdülillah.
Benden bahsetmenizi istemiyorum, fakat benim gösterdiğim tavırdan bahsedin, belki bu, ümmetimizin evlatları ve özellikle neşmi Ürdün evlatları için baki bir motivasyon olur. Gazze'de, Filistin'de kardeşlerimize, çocuklarımıza, kadınlarımıza yönelik korkunç katliamlar işleyen Siyonist işgalcilere karşı bir duruş sergilemelerini istiyorum... Kardeşlerim İslam evlatları eğer dininiz yoksa en azından sizde kıskançlık ve izzet olsun.
Kardeşiniz Mahir Diyab El-Cazi”
32 notes · View notes
fikret-i · 1 year
Text
Maddi ve manevi anlamda iç açıcı olmayan çocukluk dönemi geçirdim. Gerçi gençlik dönemimin de pek sağlıklı bir dönem olduğu da söylenemez. Doksanlı yılların ortası, ilkokul yıllarımdı. Cadde üstünde kıraathane tarzında çay ocağımız vardı. Dükkânın kazancı iyi, işler yolundaydı. İşyeri amcamın, işletmesi babama aitti. Seçim senesiydi. Amcamla babam farklı siyasi görüştelerdi. Eskiden beri öyleydi ama bu sefer amcam, kendisinin dediği yönde oy vermesi noktasında çok ısrarcı oldu. Seçim oldu. Babamın oy verdiği kişi belediye başkanı oldu. Amcam ve çocukları bu durumu hazmedemedi iş yerinin boşaltılmasını istediler. Babam, bunun üzerine bir üst sokakta satılık olan arsayı aldı, büyükçe bir iş yeri yaptırdı. Kıraathaneyi buraya açtı. Tabi bu inşaat sürecinde çok zorlandı. Borçlandı. Kıraathane de beklenilen kazancın yarısını dahi kazandırmadı. Borçları ödemeye gücü yetemeyecek duruma geldi. İnşaat malzemelerini aldığı esnaf, ödeme tarihinde anlaşmalarına rağmen çok zam geliyor diye babamın borcunu faizlendirmek istedi. Borcuna karşılık faiz uygulamamak için babamın kiralayarak ticaret için diktiği yaklaşık yedi yüz kök kadar kavak ağacı vardı. Onu istedi. Birkaç seneye büyüdüklerinde yüklüce getirisi olacak o ağaçları babam vermek zorunda kaldı. Annemin öyle zoruna gitmişti ki. Ağlayıp duruyor, babama kızıyordu. Bu esnaf sadece bize değil birçok kişiye aynı gaddar yöntemi uyguluyordu. Çok sürmedi birkaç ay sonra bir trafik kazasında paramparça olarak can verdi. Ne diyelim. Azap çok zor. Ohh diyemiyor insan, Allah taksiratını affetsin. Bu esnaf evliydi çocuğu yoktu. Serveti, kardeşlerine yarısı da borç defterleriyle birlikte karısına kaldı. Adam öldü. Ödemeyi biraz daha geciktirebiliriz ümidindeyken. Kadın, ödeme günü kardeşleriyle kapımıza dayandı. Babam borcun bir kısmını daha ödeyememişti. Kadına, kardeşlerine biraz daha süre vermeleri noktasında talebini ne dediyse kabul ettiremedi. Elimde bir şey kalmadı, evde televizyon, buzdolabı var değerli olarak isterseniz onları alın dedi. Merhamete gelirler diye beklerken tamam deyip televizyonu ve dolabı sırtlayıp götürdüler. Yaşadığımız kâbusu izah edemem. Evde ablalarımın ve benim akşamları izleyerek eğlenip vakit geçirdiğimiz televizyonumuz gitmişti. Annemin eli ayağı sayılacak buzdolabımız gitmişti. Oracıkta hepimiz çöküverdik. Babam dirayetli durmaya gayret ediyor, yenisini, daha iyisini alacağım diye bizlere teselli vermeye çalışıyordu. Akrabalarımız, tanıdıklarımız mı? Ne demişler: “Düşmeye gör.” ‘Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini, akrabanın akrabaya kimse bilmez nettiğini’ diye söz var ya! Herkes sen iyiysen iyi, sen güzelsen güzel. Kıraathanede işler yolunda gitmeyince babam, iş yerini başkalarına kiraladı. Onlar da düzgün kira vermedi zaten. Borçları ödemek için ailecek sonbaharlarda Çukurova’ya pamuk toplamaya, kışları Kıbrıs’a fidan dikimi ve portakal işlerine, ilkbaharlarda Maraşaltı dediğimiz Narlı Ovasına çapa yapmaya. Benim üniversite yıllarıma kadar gidip geldik. İşler düzeldi ama. Bize kocaman kâbus dolu hatıralar bıraktı. Çok şükür sıhhatimiz yerinde, işler yolunda artık. O iş yeri eve çevrildi. Üst katını da tayinim memleketime çıktığı sene kendim daire yaptırdım orada oturuyorum şimdi. Arada hatıralarım canlanıyor, duygusallaşıyorum. O yılları düşünüp şimdiki halime de baktıkça çok çok şükrediyorum. Kader cihetiyle olması gerekiyordu, yaşamamız gerekiyordu o zorlukları. Bize çok şeyler kattı o zorlu günler. Hastalıkların, vücudu daha büyük illetlere karşı idmanlaştırdığı gibi bu zorluklar da bizi pişirdi. Ben mesela o zorluklar olmasaydı okumayacaktım. Faizin f sine, borcun b sine yaklaşmaktan korkuyorum. Ablalarımın da durumları iyi, onlar da iktisadı öğrendiler bir nevi. Anne babam da sağ ve sıhhatliler, kendi evleri, emekli gelirleri de var. Yaşayış itibariyle zor yıllar geçirsek de netice itibariyle güzel meyveler bıraktı o zorluklar elhamdülillah. Hülasa: İnşirâh Suresi 5. ve 6. Ayetlerinde belirtildiği gibi. Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var.
Tumblr media
66 notes · View notes
1sairbisikletle · 3 months
Text
Meursault'la Konuşmalar 45
Bonjour Meursault, comment vas-tu?
Bu yazıyı kırık bir kol, kırık ayak parmağı, sayısız morluk ve yüzleşme korkusuyla yazıyorum. Geçen perşembe tiyatroya gitmek üzere evden çıkmıştım, çok ilerleyemeden araba çarptı. Sol kolumun parmaklarını yeni yeni kullanabiliyorum, belki de kullanmamam gerek çünkü acıyor. Tek elle yaşamaya çalışmak çok zor. Kitap bile okuyamıyorum. Bu yüzden beş gündür sadece dizi izliyorum. Bu vesileyle birçok şeye ilgimi kaybettiğimi fark ettim. Konusu ilgi çekici geldiği için açıyorum, sonra bakıyorum aslında izlemek istemiyorum. Böyle böyle bir sürü dizi eledim listemden. Halbuki aylardır gördükçe "boş kalınca izlerim" dediğim diziler vardı. Eski ben olsa büyük bir zevkle izlerdi, yeni benin tahammülü yok. Tabii bazı şeylere hala ilgim var, yemek filmleri/dizileri mesela. Julia da uzun süredir yeni sekmede açık duranlardan biri. Birkaç gündür sekmeyi açıyor, sonra "belki mutfağa döndüğüm biraz daha iyi olduğum zaman izlerim" deyip es geçiyordum. Az önce birinci bölüme tıkladıktan sonra fark ettim ki o günlerin gelmeme ihtimalinden ölümüne korkuyorum.
İşler inanılmaz yığılmış durumda ve aylardır yığılmış durumdaydılar zaten. ama hiçbirini yapamıyorum. Ya da yapmıyorum. İki öğrencim tezini savundu, biri bitirmek üzere. Benim tezim tozlanıyor. Hesapta haziran sonuna bitmiş olacaktı. Az evvel bir dizinin finalini izledim. Bir anne çocuklarının eski eşinin sevgilisiyle daha mutlu olduğunu fark ediyor son sahnede. Tersini düşünüyorum sık sık kendi üzerimden. Ben olmasam ailem daha mı mutlu olurdu. Ablam bunu sık sık yüzüme söylüyor zaten. Alıştım mı? Hayır. Bu alışılacak bir şey değil.
Dün yeni telefon aldım. Bir indirim denk geldi. Babamla uzun süre tartıştık apple olmasına karşı çıktığı için. Benim için tartışmaya kapalı bir durumdu oysa. Sonunda orta noktada buluştuk ben de istediğimi aldım ama kendi kazandığımın yetmiyor oluşu yeniden gündeme geldi haliyle. Annem ablamın yeni telefon almasına karışmadığını çünkü onun kendi parası olduğunu söyledi. Ablamın telefonu çalışıyor bu arada ve benimkinden yüksek bir model. Zamanında benimkinden daha yüksek olmasını istediği için fazla para ödemek pahasına öyle almıştı babamlar. Her yeni telefonda biz aynı muhabbeti yaşarız. İlk kameralı telefonum olacağında babama istediğim telefon için "ne gerek var son modeline sahip olmasına" demişti. Sonra benim istediğim telefondan daha iyisi ona alındı, ben ses çıkarmadım. En son telefon aldığımızda da benimki iPhone iken onunki değildi. Sırf bunu değiştirmek için telefonu çalışır durumdayken iphone aldırdı. Şimdi yine aynı şeyi yaşayacağız kesin. Ben telefon aldım bu da demek ki yakında o da alacak ve daha üst modelini alacak. Sadece tıpkı bilgisayarda olduğu gibi bunda da daha yüksek bir modele sahip olursa mutlu olacağını sanıyor. Sorarsanız hayatından memnun ve benim sahip olduklarımla bir derdi yok. Neyse.
Sorunluluklarımın farkındayım, her gün yeni bir gün olması umuduyla uyanıyor ve dünün aynısını bitirmiş olarak uyuyorum. Rutinlerimin tamamı sekteye uğradı kaza geçirince. Seansa da gidemedim topalladığım için. Her şey harika gidiyor. Bayram için Kepsut'a gideceğiz, normalde bu benim için güzel bir şey ama kaza yüzünden fiziksel şartlar zorlayacak. Bu da bir başka challenge olarak önümde duruyor.
Bir an önce bayramdan sonraya ışınlanmak istiyorum. Bayram geçsin, eve döneyim, alçım çıksın ve rutinlere döneyim. Çok yoruldum kendimden.
15 notes · View notes
baliminkizi · 1 month
Text
küçük kız çocuklarını geçtim erkek çocukları bile artık beni örnek aldıklarında çok mutlu oluyorum. sonra kedime bakıyorum bilmiyorum neyimi örnek almak istiyorlar. biliyor musun balım ben çocuk sevmem bir de ama yanlarında bende çocuk gibiyim. bi arkadaşım zamanında "seninde içinde benim ki gibi bir çocuk var" demişti ve şaşırmıştı kendine benzetti beni orda. ama sonra ikimizde kaybettik biraz o çocukları ikimiz de aynı yerden yaralandık. ama o çocuklara arkamı döndüğümde yine aynı yüz soğuk. yanında kahkaha attığım kişi sayısı da bir elin parmağı kadar oldu. bu durum üzüyor beni bazen öyle oluyor ki babamdan fazla düşünüyorum her şeyi. şu sıralar haddinden fazla olgun davranıyor lafı duyar oldum bu da üzdü beni çünkü ben bu değilim ki. ailemin yanında kahkaha atabiliyorum artık ya da çocuk gibi şımarık davranabiliyorum. artık hayatımda arkadaş olarak en azından her zaman yanımda olacak kişinin kız kardeşim olduğunu da fark etmeye başladım o bunu bilmese de olur zamanı gelince anlar. şunu istesem yük olur muyum hissi evet hep vardı büyük çocuksan bunu hep düşünürsün ne kadar yük olmadığımı hissettirmeseler de öyle olmasa da ben kendimi yük olarak görüyorum. bu yüzden elimden geldiğince her şeye koşturuyorum. yaşlılar ve askerlere karşı çok hassas olan ben artık doktor ve öğretmenlere de hassas olmaya başladım. şu yaşıma kadar hiç bir öğretmenime yanlış yapmadığım için kendime minnettarım. bir de bakıyorum da ben eskiden dinimi anlardım şuan anlayamıyorum ama ne zaman sıkıntı duysam hâlâ namaz kılınca gelen huzur yerinde bu bile yeterli. sabah ezanından da korkmuyorum aksine oturup dinliyorum. alttan almayı öğrendim,sabırlıyım beklemeyi öğrendim. bir şey için çaba göstermeyi ama hâlâ kendime dikkat etmeyi öğrenemedim. köpeklerden kaçmıyor aksina yanıma alıp seviyorum. bu böyle uzayıp gider eski koruma kalkanını geri istiyor muyum bazen lise aslında bizim koruma kalkanımızdı. babamla daha fazla dertleşiyoruz. anne babama bile anne babalık yaptığımı fark ettim ama sanırım bu hep ola bir şeydi yeni tak etti kafama. keşke bir olgunluk daha gösterip onun mezarına da gidebilsem çok özledim. neyse işte öyle
10 notes · View notes
sexcxsblog · 2 years
Text
NASIL BAŞLADI-8
Aradan haftalar geçmişti. Sonradan esip gürleyen Fikret abiye bu kadar değer veren babamın bu şekilde davranmasının sebebi Fikret abinin yani Muzaffer amcaya olan borcuymuş. Abimden Fikret abinin evlendiğini duydum babama anlatırken. Babam
-az kalsın bizim orospu yakıyordu çocuğun başını ya görüyor musun
-sorma baba allahtan kapandı bitti konu. Ama bunu derken samimi miydi değil miydi anlayamadım. Çünkü abimin yanında bile beni sikmiş nispet yapmış ve abimin delikanlılığına laf etmişti çoğu kez o yüzden de eskisi kadar buluşmuyorlardı. Sadece eve Mesut abi ile Ali abi geliyordu. Onlardan olaylardan bir haberdi. Babam duyulursa senden bilirim Fikret evlendiririm deyince Fikret abi kimseye söylememişti. Beni siktiğini Mesut abi ile Ali abi zaten biliyordu orası ayrı. Zamanla bana yaklaşımları da aynı oldu babamla abimin yine hizmetçiydim. Abimin arkadaşları da evden çıkmaz olmuştu. Sebebi tabiki beni sikmekti. Abim benim istekli olmadığımı Fikret abi yüzünden onla beraber olduğumu düşündüğü için bana olan kızgınlığı geçmiş arkadaşları ile vakit geçirmemde bir sıkıntı görmüyordu. Belki diğer ihtimalle arkadaşlarının benim videolarımdan haberi olduklarını bilmiyordu. Onlara Fikret abiden çok güveniyordu yaşıtlarıydı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez kankardeş derlerdi birbirlerine. Tabi işin Aslı öyle değildi. Dertleri abim değil bendim. Bende uzun zamandır yarrak yemeyince bu fırsatı kaçırmak istemedim. Evde yine istediğim gibi giyiniyordum. Yaşım küçük ve abimin arkadaşlarını kardeş gibi gördüğü için laf etmezdi. Onların da beni kardeş gibi gördüğünü düşünürdü. Benim kaldığım memlekette öyleydi en azından içten birisine yan gözle bakılmaz abi kardeş derler dışardaki insanlara yeltenirlerdi. Aynı şeyi babamda düşünürdü. Ta ki Fikret abinin beni gözünün önünde sikene kadar. O evde olduğunda biraz daha kapalı giyiniyorrdum yokken açık. Abim zaten arkadaşları ile sohbet etmekten beni pek görmez görse de bir şey demezdi. Arkadaşları aynı abimin ağzı gibi bozuktu. Bu çok normaldi tanıdığım bütün erkekler hep bel altı konuşurdu. Abime kızınca bacını sikerim pezevenk ya da bacının amına koyayım küfürleri havada uçuşurdu abimde keza aynı küfürleri onlara söylerdi. Arkadaşlarının haberinin olmadığını düşündüğü için bana karşı atılan küfürler umrunda olmazdı. Geçen yine bize geldiler bende yine beyaz taytımı ve cropumu giymiş kendimce spor yapıyordum. Hava zaten sıcaktı. Kapı çaldı açtım abim ve arkadaşları gelmişti. Ellerinde içkiler vardı. Salona geçtiler. Sonra sarıldılar sarılınca memelerimin o yumuşaklığı ikisini de cezbetmişti. Sonra oturdular makara kikiri. Ben de devam ediyordum sporuma. Ordan Mesut abi
-kızım yanlış yapıyorsun o hareketi o öyle olmaz Semih niye doğrusunu öğretmiyorsun güle
-amk başka işim gücüm mü yok
-dur kız yardım edeyim ben sana. Mesut abi bana yardım ederken Ali abide bir yandan bana bakıyor bir yandan da abimle konuşuyordu. Mesut abi arkama geçti vücudunu bana yakın bir şekilde tutup belimden tutup beraber bir aşağı bir yukarı kalkıyorduk. Zamanla birbirimize yapışır hale geldik. Arkadan kalkmış sikini hissedebiliyordum. O da şort ve atlet giymişti. Elide yavaşça memelerime doğru yaklaşıyordu. Benden ses gelmeyince cesaretlenip memelerimi avuçlamaya başladı. Bir gözü de abimdeydi. Kulağıma
-of taş gibisin amına koyayım yerim bu memeleri dedi. Ali abide oturduğu yerden kuduruyordu. Abim ordan seslendi
-Mesut bırak güle yardım etmeyi içkiler için bşr şeyler hazırlayın beraber
-tamam Semih hadi gel Gül ben sana sonra öğretirim. Beraber mutfağa gittik. Dejavu Yaşar gibiydim. Arkadan sarılıp memelerimi okşamaya başladı.
-of canlı görmek bir başkaymış
-efendim abi
-yani yakından. Videodan haberim olduğunu bilmiyordu ona göre r yaptı. Arkadan da sikini bastırıyordu. Sonra ben yanında ayrılıp bir şeyler hazırladım içeri getirdim. Abimler yumuldular. Abim bana dönüp
- senin işin gücün yok mu gitsene kızım biz erkeksel mevzular konuşcaz. Ordan Mesut abi
-bırak kızı rahat nerde oturmak istiyorsa orda otursun hem yabancı mı o artık büyüdüde bilsin bu konuları dedi.
Abimde evet anlamında kafasını salladı. Bunlar bir yandan içiyor bir yandan abur cubur yiyorlardı. Konular karıya kıza geldi. Mesut abi
-abi bu aralar karıya gitmedim sevgilimde yok ama hasret kaldım. Ordan abim
-valla al benden de o kadar yarrağım patlayacak diyerek güldü. Ali abide
-valla kankalar alın benden de o kadar düz duvara tırmanıyorum amk. Bu muhabbet canımı sıkmıştı geçtim sporuma devam ettim. Onlara karşı domaldım eğildim. Onlar da gözleriyle yediler beni. Baya bir terledim. Yine her yerim terlediği için amım memem belli olmaya başladı. Uzaktan belli olmuyor ama yakından kabak gibi ortadaydı. Abim bilgisayardan bir şeyler açacaktı.
S- Kızım sen hadi geç odana biz porno izlicez
M-rahat bırak olum kızı rahat sanki yabancıyız amk
-sorma amk beraber büyüdük bacımız o benim.
S-olum saçmalamayın amk yarraklarımız çıkarıp 31 çekecez ne yabancısından konuşuyorsunuz. Abimin kafası gelmeye başlıyordu. Bana doğru bakamıyordu bile.
M-bak dalgana be olum açta izleyim hadi. Bende bilgisayarın önünde olan abimin arkasına geçtim yanlarımda da mesutla Ali var. Abim beni arkasında hissedince arkasına döndü
S-ne o kız sende mi izlemek istiyorsun
A-merak ediyor kız ya açta izleyelim. Normalde izin vermezdi abim ama içki biraz onu rahatlatmıştı. Abim en güzel pornoyu arıyordu. Mesut ile Ali abinin elleri benim bedenimde dönüyordu. Götümü okşayıp birbirlerine 👌🏻 işareti yapıyorlardı. Sanki hamur yoğuruyorlardı. Mesut abi kulağıma
-Gül daha rahat bir şeyler giysene diye pis pis sırıttı. Gittim heyecanlı orospular gibi mini etek içimde iç çamaşırı giymedim. Cropum üstümde durdu çünkü inceydi zaten. Gittim yanlarına yine aynı pozisyonu aldım. Ordan abim porno açmıştı izliyorduk hep beraber. Abim
- hadi oturun ayakta kaldınız dedi
M-yok olum böyle iyi ya
A-aynen böyle iyi kanka. Eteğimin altında ikisi de götümü mıncıklıyor amımı okşuyorlardı. Aşırı hoşuma gidiyordu bu durum. Amım sulanıyordu. Ali abi sulanmış elini ağzına götürüp yaladı. Aşırı azdırıc bir hareketti. Abim odaklanmış porno izliyorlardı. Bi an orda olduğumu unutup yarrağını çıkartıp sıvazlamaya başladı. Ali ile Mesut abi de ondan cesaret alıp şortlarını çıkarıp yarraklarını sıvazlamaya başladı. Ali abinin yarrağı büyük ve kalın da Mesut abininki de aynı şekildeydi. Ellerimi alıp yarraklarına getirdiler. Bende sıvazlamaya başladım. Abimden horlama sesi geliyordu. Bünyesi çok zayıf olmasına rağmen yine de içerdi. Mesut ile Ali abiye gün doğmuştu. Abimi odasına getirip yatırdılar. Salona gelince
M-gel yavrum bir tadına bakalım senin
A-ohh taze karı sikicez sonunda Mesut diye gülüştüler. İkisi de üstümde ne var ne yok çıkardılar. Sonra koltuğa oturup
M-hadi bakalım Gül hanım göster bize marifetlerini
Başladım Mesut abinin yarrağını yalamaya. Bu arada Mesut abi uzun boylu sarışın yarrağı 21 cm ali abi esmer tenli uzun boylu hafif kilolu yarrağı 22cm di. Mesut abi futbol oynadığı için her yeri kılsız Ali abi ise tam tersi kıllıydı. Neyse önce Mesut abinin yarrağını yalayıp sömürmeye başladım ve ağzıma boşalttım. Sonra Ali abinin yarrağını yalayıp boşalttım.
M-Gül sen neymişsin be
A-tam bir orospu gibi yalıyor kanka. Ellerine içkileri alıp içmeye başladılar sonra yarraklarına döktüler.
M-ya pardon Gül yanlışlıkla döktük temizler misin dedi gülerek.
Bende yarrağına dökülen içkiyi yalayarak temizledim. Sonra ali abininkini de yalayarak temizledim. Yarrakları sertleşmiş girecek delik arar gibi dikilmişti. Ali abi kalktı beni kucağına aldı oturdu koltuğa.
A-şu memeleri yalamazsam ölürüm. Memelerimi ağzına sokup ısırmaya emmeye başladı ama nasıl emmek. Morartıyordu memelerimi.
A-kız ne ara büyüttün memeleri kocaman olmuşlar ağzıma sığmıyorlar
M-Fikret azgını büyütmüştür kanka dedi gülerek. Sonra ters bir bakış attı Ali abiye amk ne yapıyorsun diye. Bende
-Fikret abinin beni siktiğini bildiğinizi biliyorum abilerim grubunuza atıldı videolarım o yüzden dert etmeyin hatta Şuan yaptıklarımızı atında kıskansın Fikret abi intikam alın dedim. Ordan Mesut abi kamerayı açıp Ali abi benim memelerimi yalayıp yutarkenki anı çekti. Sonra Mesut abi amıma eğildi
M-ölünür bu ama amına koyduğum fındık gibi amın var nasıl sikti bu Fikret seni hiç açılmamış
-onun yapamadığını siz yapın sikicilerim
M-emrin olur orospu. Başladı yalamaya hem memelerimin hem de amımın yalanması acayip zevk veriyordu.
A-olum çekilde bşraz ben yalayım şu taze amı
M- doyamıyorum amk bu nasıl am
A-hadi çekil çekil diyerek Mesut abiyi itti. Mesut abi tekrar videoyu başlattı ve Ali abi şapır şupur amımı yalarkenki anı çekmeye başladı.
A-lan olum bunun götü hala bakire
M-bize mi bıraktı Fikret
A-olum saçmalama günahını vermez o bize ohh iyiki sikmemiş açılışı ben yaparım.
M-niye sen amk
A-olum sen amını sikersin
M-sikilmiş amı sen sik ben götünü bozmak istiyorum.
A-taş kapıt makas yapalım kazanan götü bozar. Aralarında taş kağıt makasa yaptılar ve Ali abi kazandı. Önce bir güzel yaladı deliğimi sonra masanın üstündeki vazelini aldı deliğime sürdü.
A-bak güzelim başta çok acıyacak sonra alışacaksın ama çok zevk alacaksın tamam mı. Ben başıma geleni az çok tahmin ediyordum ama bu kadarına beklemiyordum. Ali abi önce teker teker parmaklarını soktu sonra yarrağını yavaş yavaş sokmaya başladı. Mesut abi de video çekmeye devam ediyordu.
-Canım çok yanıyor Ali abi amımdan sik nolur
A-sus lan orospu dediğin sadece amdan mı sikilir hem oraya da sıra gelecek merak etme. Sonra bşr den o koca yarrağı götümün en dibine soktu. Ben bir çığlık attım. Götüm yarılmıştı sanki.
A-sustur şu orospuyu Mesut
M-o iş bende kanka. Yarraağını soktu ağzıma nefes alamıyordum. Götüme giren yarrağa alışmıştım hoşumada gidiyordu bazen götümü ben ileri geri yapıyordum.
A-bak orospu güzelmiş dimi
M-kanka tost yapalım mı orospuyu. Aynı anda iki erkek tarafından sikilecektim müthiş bir heyecan vardı. Mesut abinin kucağına oturdum amıma soktu ah diye bağırdım.
A-bu ne amına koyayım ha her sokuşta bağırıyor ciyak ciyak
M-abi amı dapdar sanki hiç sikilmemiş gibi sıcacık orospunun
A-götü de öyle kanka.
Ali ile Mesut abi çak yapıp gülerek beni pompalamaya devam ediyordu. Aşırı zevk alıyordum kaç kere boşaldım hatırlamıyorum. Onlarda 10 dk sonra boşaldı içime. Amımdan ve götümden döller akıyordu. Mesut abi bunu da çekip gruplarına attılar. Ben dölleri elimle ağzıma götürüp yaladım.
M-beğendin mi Gül döllerimizi
A-merak etme seni döle doyuracaz. Ben kalkıp duşa girdim üstüm başım döl olmuştu. Abilerim de arkamdan geldi.
142 notes · View notes
beyazmantoluu · 3 months
Text
iki gündür temizlik yapmaktan maalesef yazamadım neler yaşandığını :ı şu anda da çok yorgunum ama anlatmadıkça bir şeyler siliniyor zihnimden. o yüzden anlatayım daha da geç olmadan. anneme evdeyken anlatmak istemiyordum, parka yürüyüşe çıkartıp o yeşil mi yeşil ağaçların arasında, insan kalabalığının içinde anlatmak istiyordum. (psikolojik bir strateji bu :d evin içindeyken her şey olumsuz ve olduğundan kötü görünür insanın gözüne korkularını daha abartılı yaşar vs ama dışarıya çıkıp başka insanları, ağaçları, çiçekleri görünce sorunlarımız olduğundan küçük görünür bize. o yüzden bu tarz konuşmalarınızı dışarıda anlatın. ) ben annemi parka çağıracakken annem bir anda hadi çıkalım dedi 🐛 işte dedim bu an o an. çıktık güzelce yürüyüş yaptık, sohbet ettik sonra da bir yere oturduk. yine böyle konuşurken konu globalleşmeye geldi. annem işte herkesin birbirine benzemesinden, artık kültür çeşitliliğinin kalmamasından, sosyal medyanın tüm farklılıkları yok etmesinden yakınıyordu. doğunun yemeğini, kültürünü aldık mesela dedi ve ben de dedim ki sadece yemeğini, kültürünü almadık, damadını da aldık :d daha iyi bir ortam olamazdı söylemek için, çok eğlendim sldmdöfödş sonra anlatmaya başladım nasıl olduğunu, kim olduğunu. biraz gerildi tabii normal olarak ama balımın fotoğrafını gösterdiğimde yüzünde bir rahatlama bir yumuşama gördüm çaktırmamaya çalışsa da 🥺 üstelik en sevdiği kuzenime biraz benzediğini söyledi. aay çok mutlu oldum o an çünkü bu ısınmış demekti <3 (bu arada bence benzemiyor :d) her anlattığım olay sonunda annemin biraz daha rahatladığını, biraz daha sevdiğini görüyordum her ne kadar kendisi açıkça bir şeyler ifade etmese de. sanaldan olmasına da bir şey demedi çok şükür. sanırım sürecin çok yavaş işlediğini öğrenmesinden dolayı. ailesini de gösterdim onlara da ısındı bence. tek söylediği onun atanması benim de okulumu bitirmem. inşallah onlar da olacak güzelce 🥺🤲🏻 dün de temizlik yaparken bana okuduğu şiirlerden dinlettim anneme, sesini duyunca yine bir gülümsedi 🧿🧿 normalde annem arkadaşlarımı bile çok irdeler sorar, hemen güvenemez. ama salih e karşı o kadar olmadı. soruyor ama böyle açık arar gibi sormuyor. verdiğim cevaplar hoşuna gidiyor. gerçekten karşımızdaki kişinin kişiliği kendi başına çok önemli. onu savunmak zorunda kalmıyorum, övmek zorunda kalmıyorum. kişiliği tek başına kendisi konuşuyor ve karşıyı ikna ediyor. iyi ki. annemin gece uyuyamamış olmasını, ertesi günü de sürekli karar kara düşünürken bulmayı bekliyordum ama onun yerine çok keyifli görüyorum ve gülümserken yakalıyorum :d canım annem 🥺💘 inşallah babama anlattığımda da bu kadar güzel geçer. ve inşallah balım önümüzdeki alımlarda atanır, ben de okulu hızlıca bitirip işimi elime alırım 🌿
19 notes · View notes
siktiringidinlutfen · 2 years
Text
yazıp yazıp siliyorum. bazen değil, çoğunlukla bu hayatın benimle alıp veremediğinin ne olduğunu düşünüyorum. tam bir sene önce. yaşadıklarıma karşı acıyla yakındığım bir yazı yazmıştım. şöyle anlatmıştım kendimi; ‘ben küçüktüm, çocuktum anne. neden büyüyen insanlar çocuklarını dövüyor ki? hatırlarsın anneciğim. bir gün okuldan gelmiştim. ödevlerimi yapıyordum, mutluydum çünkü babam yok, mutluydun çünkü babam yok. geç gelecek ve onun azarını işitmeyeceğim için çok mutluydum. geç gelecek ve sana vurmayacağı için çok mutluydum. ama o çocuğun ne kadar saf bir düşüncesi varmış. ya da korkunun yarattığı bir düşüncenin içindeymiş. her neyse. babam düşündüğümüz gibi eve geç gelmedi. sonra beni yanına çağırdı 'gel oğlum otur ayağımın ucuna.' dedi. sen öylece korkuyla yüzüme baktın. bilirdin her zaman böyle yapacağını, bilirdin beni mahvedeceğini. bilirdin, beni hep böyle köpek gibi ayağının ucuna çağırıp otutturacağını. işleri doğru düzgün yapmazsam dayak yiyeceğimi. bilirdin. ödevlerim de bir yanlış görürse ağlatmaktan bile beter edeceğini bilirdin.. üzülme anne, bedenindeki morluklarla bile ayakta zor duruyordun. nasıl yardım edecektin bana? üzülme anne.. anne onun babalığını hiç görmedim. gerçi sana bile veremediği o sevginin gramını, bana nasıl verecekti ki anne? baba olmak onun için neydi ki? babalık nedir söylesene anne? babalık, saatlerce fiziksel şiddete veyahut psikolojik şiddete maruz bırakmak mıdır? nedir ki babalık? ben bilmiyorum anne.. ben baba olmaktan korkuyorum anne. bazen babası olan çocukları görüyorum, onları sevmediğini düşünen ama elinden geleni yapmak için didinen babaları görüyorum. belki o çocuklar babaları daha iyi olsun isterlerdi. hayalleri, en büyük hayalleri bu olsun. yani belki böyle isterlerdi. ama benim en büyük hayalim bir babam olmamasıydı. anne. çünkü saatlerce sana vuran bir babayı neden isteyesin ki? ama evet. bende bir baba istedim beni kucak dolusu sevgisiyle saracak. fakat gerçekleşmeyecek bir hayal kurmak bana daha çok acı vereceğinden kurmadım. sana kızmıyorum anne, bana iyi bir baba, kendine iyi bir eş seçemediğin için kızmıyorum. kızmıyorum anne. çünkü nereden bilebilirdin? doyasıya aşkla sevdiğin adamın canavarlaşacağını. anne ben, fiziksel olarak büyüdüm. ama ruhen. ben hala babasının ayak ucuna oturan o küçük erkek çocuğuyum.’ artık korkmuyorum anne. baba olmaktan, korkmuyorum. senin eskiden, saçlarımı severken ellerinin titrediğini. gözlerimin içine bakarken, bakışlarına korkunun yerleştiğini. elimi tutarken bile, çekindiğini. hepsini görüyordum. ama yine de sen bir anneydin. ne kadar babama dış görünüş olarak benzesem bile, o şefkat kokan ellerini benden hiç esirgememiştin. o sevgi dolu bakışlarını hiç üzerimden çekmemiştin. o yaralarla çevrili bedenini defalarca beni korumak için, siper etmekten çekinmemiştin. asıl korunması gereken senken anne, beni defalarca korumuştun. sevginin bile seni korkuttuğu zaman, o güzel sözlerini, acıyla biten masallarını. benden esirgememiştin. o güzel yüreğinden öpüyorum anneciğim. üstüne örtülen toprak, seni üşütmesin güçlü kadın.
120 notes · View notes
dokuntuler · 3 months
Text
Ben çalışan ebeveyne karşı değilim aksine destekliyorum. Ama çocuğun getirdiği bir sorumluluk olduğunu yok sayamayız. Ebeveyn diyorum çünkü çocuk sorumluluğu sadece anne için değil baba da var işin içinde. Benim yeğenimin anası da babası da çalışma adı altında kafalarına göre takılıyorlar. Hafta bazen 2 gün çocuğu görmedimleri oluyor. Geçen tatile gittiler beş gün bıraktılar çocuğu. Çocuk bazen “annemle babama bir şey mi oldu” diye soruyor. Hata içi yoğunsunuz , tamam. Hafta sonu? Yine ilgi yok. Önüne çizgi film koyunca ebeveynlik olmuyor ki? Sorumluluk alamıcaksanız yapmayın kardeşim.
11 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 1 year
Text
KUR’AN’A GÖRE D U A !
1- “Ey Rabbim ! Benim ilmimi artır. (Taha-114).
2- “ Ey Rabbim ! Beni o zalimler topluluğunun içinde tutma !”
(Mü'minun-94)
3- “Ey Rabbimiz ! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizleri affetmezsen ve bizlere acımazsan hüsrana uğrayanlardan oluruz.”
(A'raf-123 )
4- “Ey Rabbimiz ! Bizden bunu kabul et, muhakkak sen, işiten ve bilensin.”
(Bakara-127).
5- “ Ey Rabbim ! Beni ve soyumdan gelen salih kimseleri, namazını dosdoğru kılanlardan eyle !
Ey Rabbimiz ! Duamı kabul eyle ! Ey Rabbimiz ! Herkesin hesaba çekileceği günde, beni, anamı, babamı, ve bütün müminleri affet !”
(İbrahim-40/41)
6-“Ey Rabbim ! Katından bana temiz bir zürriyet ver. Şüphesiz sen duaları işitensin.” (Al-i İmran-38)
7- “Ey Rabbim ! Ben ancak kendim ve kardeşimle baş edebilirim. Bizimle fasık toplumun arasını ayır !”
(Maide-25)
8- “Seni tenzih ederim ey Rabbim ! Tövbe edip sana yöneldim ve iman edenlerin ilkiyim ben.” (A'raf-143)
9- “ Ey Rabbim ! Beni ve kardeşimi affet. Bizi rahmetine kat. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.”
(A'raf-151).
10- “Ey Rabbim ! Sen bizim velimizsin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge, sen bağışlayanların en hayırlısısın.”
(A'raf-155).
11- “Bize dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz sana yöneldik.”
(A'raf-156).
13- “Biz Allah'a güvendik.
Ey Rabbimiz ! Bizi zulme sapan bir kavim için itmihan vesilesi kılma ! Ve bizi kafirler topluluğundan rahmetinle kurtar.”
(Yunus-85/86).
14- “Allah'ım ! Ey Rabbimiz ! Bize gökten sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Sen'den bir belge olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın.”
(Maide-114).
15- “ Biz Allah'a güvendik. Ey Rabbimiz ! Bizimle kavmimiz arasında sen hak
ile hüküm ver. Sen hüküm verenlerin en hayırlısısın.”
(A'raf-88/89).
16- “Ey Rabbim ! Bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım.
Ve eğer beni bağışlamazsan ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum.”
(Hud-47).
17- “ Ey Rabbim ! Kavmimin beni yalanlamasına karşı bana yardım et !”
(Müminun-26).
18- “Ey Rabbim ! Beni mübarek bir yere indir.
Sen indirilenlerin en hayırlısısın.”
(Müminun-29).
19- “ Ey Rabbim ! Benim için zindan, bunların çağırdığı şeyden daha iyidir. Eğer tuzaklarına engel olmazsan, onlara uyar, cahillerden olurum.”
(Yusuf-33).
20- “Ey Rabbim ! Bana mülkü sen verdin. Rüyaların yorumunu sen öğrettin. Yerin ve göklerin yaratıcısı sensin. Beni müslüman olarak öldür ve beni salihler zümresine ilhak eyle !”
(Yusuf-101).
21- “Bu hastalık gerçekten beni sarıverdi. Sen ise merhametlilerin en merhametli olanısın.”
(Enbiya-83).
22- “ Senden başka ilah yoktur. Seni tenzih ve tesbih ederim. Şüphesiz ben zalimlerden oldum.”
(Enbiya-87).
23- “Ey Rabbim ! Beni ve ailemi kavmimin yapmakta oldukları şeyden kurtar.”
(Şuara-169).
24- “Ey Rabbim ! Bana, ana ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat.”
(Neml-19).
25- “ Allah'ım ! Onu ve zürriyyetini kovulmuş şeytandan senin sığınmana veriyorum.”
(Al-i İmran-36).
26- “Ey Rabbimiz ! Üstümüze sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür !”
(A'raf-126)
27- “Ya Rabbi ! Unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Ya Rabbi ! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme ! Ya Rabbi ! Gücümüzün yetmeyeceği yükü bize yükleme, bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge. Sen bizim mevlamızsın kafirler topluluğuna karşı bize yardım et !”
(Bakara-286).
28- “Bizi doğru yola ilet, kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna; sapıkların ve gazaba buğrayanların yoluna değil.”
(Fatiha-6/7).
29- “Ya Rabbi ! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ! Katından bize rahmet bağışla, Sen karşılıksız verensin.
Ey Rabbimiz ! Kendisinde şüphe olmayan bir günde insanları muhakkak sen toplayacaksın. Allah verdiği sözden kesinlikle geri dönmez. (Al-i İmran-8/9).
30- “Ey Rabbimiz ! Biz iman ettik. İşlediğimiz günahları bağışla ve bizleri ateşin azabından koru !”
(Al-i İmran-16).
31- “Ey Rabbimiz ! Muhakkak sen, kimi ateşe sokarsan onu rüsvay etmişsindir. Zalimler için yardımcı byoktur.”
(Al-i İmran-192).
32- “Ya Rabbi ! Bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür.
Ya Rabbi ! Elçilerine vaad ettiklerini bize ver, kıyamet gününde bizi hor ve aşağılık kılma ! Sen kesinlikle vaadinden dönmezsin.”
(Al-i İmran-193/194).
33- “Ey Rabbimiz ! Sen bütün bunları boşuna yaratmadın. Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz. Bizleri ateşin azabından koru.”
(Al-i İmran-191).
34- “Ey Rabbimiz ! Halkı zalim olan bu şehirden bizi çıkar ! Katından bize bir veli ve bir yardımcı gönder.”
(Nisa-75)
Vesselam.
Orhan Söyler
........
25 notes · View notes
atpesinde · 5 months
Text
- anne babama karşı hiçbir şey hissetmiyorum
abim: nasıl
- baya, hiçbir şey hissedemiyorum. bağ kuramıyorum.
9 notes · View notes
konuyafransizimm · 5 months
Text
2022'nin haziran ayı. Okul biteli yaklaşık iki hafta olmuştu. Annem, babam ve kardeşim oturuyoruz. Birden bir telefon geldi. Annem dedemin rahatsızlandığını ve köye gideceklerini söylediler. Eşyalarımı toplayarak kuzenime götürdüler beni. İçimde bir korku vardı fakat kuzenimle olduğum için mutluydum. Yaklaşık bir saat geçti, telefonum çaldı birden. Annem arıyordu, açtığımda arkadan ağlama sesleri geliyordu. Ne olduğunu anlamıştım, dedem gitmişti. Annem, eniştemler ile köye gelmemi söyledi. Tamam diyebildim sadece. Ne ağlayabiliyordum ne de başka birşey yapabiliyordum. Arabaya bindik, yola çıktık. İçimde büyük bir korku var. Hayat��mın en kötü yolculuğu diyebilirim. Ailem yanımda değil, korkuyorum. Büyük kuzenim ağlıyor. Ben ise sadece camdan dışarı bakıyorum, gözlerim dolu dolu. Ağlayamıyorum. Çekiniyorum. Yol boyunca asla uyumuyorum. En sonunda köye varıyoruz. Annemlerde orda. Babama bakamıyorum bile, ağladığını görürüm diye korkuyorum. Benim babam ağlamaz çünkü, güçlü birisi o. Saat gece iki falan. Eve giriyoruz hepimiz. Evde dediğimde küçük bir yer. Heryer de yaşlı teyzeler var. Ağlama sesi geliyor hepsinden. Ama babaannemin sesi hepsini bastırıyor. Annem, halamlar, kuzenim hepsi teker teker sarılıyor babaanneme. Bir ben köşede duruyorum, bir ben sarılmıyorum. Sarılırsam ağlarım çünkü. Annem farketti geldi yanıma. Erkek kardeşimle beni yan odaya götürüp uyumamı söyledi. O gece sadece ben ağlamadım. Sabah yine ağlama sesleri ile uyandım. Ondan hemen sonraki gün ise cenaze vardı. Köydeki herkes toplanmış evin önüne. Cenaze arabası geliyor. Son bir kez bakıyorlar dedeme, ben hariç. Bakamayacak kadar korkağım çünkü. Gözlerim babama kayıyor. O an gözümden bir yaş akıyor işte. O görüntü asla silinmez aklımdan. Yıllardır bir kez bile gözünün dolduğunu görmediğim babamın gözleri kıpkırmızı. Anında çekiyorum gözlerimi. Fakat o an en çok istediğim şey koşup sarılmak ona. Ve yine yapamıyorum, cesaret edemiyorum. Cenazeyi götürüyorlar, herkesin arasında bende ağlamaya başlıyorum. Herkes ya annesine ya babasına sarılmış. Ben ise tek başıma gözyaşlarımı gizlemeye çalışıyorum. Dayanamıyorum sonra, dedemi toprağa gömmeden eve gidiyorum kardeşim ile. O günden sonra hissettiğim tek şey pişmanlıktı. Neden böyle biri olduğumu sorguladım hep. Annemden, babamdan çekinmem normal miydi? Herkes bana yaklaşmaya çalışırken benim onlara karşı bir duvar örmem niyedi? Dedem beni çok severdi, hissederdim bunu. Hep yaklaşmaya çalışırdı fakat ben soğuktum. Eğer geçmişe gitme şansım olsaydı böyle biri olmazdım. Etrafıma duvarlar örmezdim. Geç olmadan, sevdiklerinizi kaybetmeden sizde yıkın o duvarları. Bir süre sonra o duvarlara sıkışıp kalıyorsunuz çünkü.
10 notes · View notes
seyyahe-iavare · 1 year
Text
Bazen bazı ilişkiler ne yaparsan yap kurulamıyor. Gelinle baştan yıldızlarımız barışmadı eskiden takip edenler bilir. Baştan sıkıntılı bir süreçti. 4 yılı devirdik gelin-görümce ilişkisinde. Başta hiç bir şekilde istemezken bu evliliği (perşembenin gelişi çarşambadan belli olduğu için) nikahları kıyıldığı andan itibaren Rabbim nasip ettiyse var bir hayır muhakkak deyip benimsemeye çalıştım. Önceki kırgınlıkları bir kenara bıraktım babama dönüp ben neysem artık o da bu evde o bu evin kızı oldu artık dedim. Zaman içinde ben her şeyi kenardan izlerken herkes itirazlarımda ne kadar haklı olduğumu iliklerine kadar hissetti. Ama artık her şey için çok geçti ve üstüne üstlük dünyalar tatlısı tırnağına dahi kıyılamayacak bir Ömer Hamza vardı ortada. Çocuktan sonra herkesi yumuşatma çabam beş katına çıktı. Anne hoş göreceğiz baba umursamayacağız diye diye geldim bu zamana kadar. Ama ben bu çabayı karşı taraftan hiç göremedim. Hep üst gördü kendini hep benim aramam beklendi. Benim geçmiş olsun demem. Benim adım atmam. Benim hediye almam... Ama insan bir yere kadar tahammül gösterip alttan alıyor. İnsan elbette karşılık bekleyerek yapmıyor yaptıklarını ama ilişki dediğimiz şey çift taraflı ilerler. Dün akşam kardeşim aradı. Ömer'i gösterdi oyun oynuyordu. Gülüyordu sıpa neşe saçıyordu. odaya geldi arkadan konuşuyor çocukla konuşuyor ediyor bizle konuşulduğunu da biliyor. Kameraya gözükmek zorunda değil ama bi Büşra nasılsın demek ölüm değil ya. Ya da bu zamana kadar her rahatsızlandığında hemen arayan bana karşı geçmiş olsun acil acil gezmişsin neyin var demek incilerini dökmüyor. Ben de bunlar karşısında onun gibi davranmaya karar aldım. Selam vermedim bilerek ama dünden beri suçluluk hissediyorum. Neden ya neden? Çünkü bilen bilir zamanında ne baskılara ne söylemlere maruz kaldım onu benim aramam lazımdı, onu arkadaşlarıma üst görmem lazımdı vb bir sürü zırvalık. İçimden neden atamıyorum bunları? Bu ezilmişliği neden atamıyorum üstümden neden umursamadan devam edemiyorum... Gelinlikse ben de gelin oldum bir görümcemle iletişimimiz yok onun attığı mesafeden sebep.(Kendi kardeşiyle bile görüşmezler doğru dürüst) Ama diğeri gerçek ablam olsa ancak bu kadar severim. Niye üst göreyim kendimi?... Aff içimi dökersem zihnim boşalır belki...
28 notes · View notes
aylema52 · 25 days
Text
babama karşı bir şeyelr hissedemiyorum
beni seviyor sonraki 10 dk nın garantisi yok ama
6 notes · View notes
terapistcagatay · 2 months
Note
Bazen o kadar doluyorum ki uçan kuşa bile sinir oluyorum. Tahammül seviyem eksilere düşüyor. Bir türlü eskiyi unutamıyorum. Kırılıyorum, ağlıyorum bazen. Bazense hiçbir şeyi umursamıyorum, uzun sürüyor bu umursamazlık. Sonra bir anda bütün sorunlar çığ gibi birikiyor ve ben altında kalıyorum. Affedemiyorum kimseyi. Barışamıyorum kendimle. En kötüsü de içimdeki çocuğu sevemiyorum. Psikologlar içinizde ki çocuğu sevin ona sarılın diyor ya, ben yapamıyorum sevemiyorum o çocuğu. Hem kalbimde hem zihnimde nefreti ve sevgiyi bir arada taşımak zor oluyor. Hem sevip hem nefret etmek ağır geliyor. En çokta babama karşı böyle bu. Nefretim daha ağır ama az da olsa sevgi var ve bazen sevgi nefretle yarışıyor. İşte o zaman mantığım devreye giriyor. Hepten kalpsiz oluyorum. Gerçi son iki yıldır kalpsiz değil de hissizim ama hislerin kırıntıları kalmış duygularımın dibinde. Onlarda toza karışıp uçuyor yavaş yavaş. Kayboluyorum. Her şeyi unutuyorum da bir bana travma bırakan geceyi unutamıyorum bir de babama olan nefretimi. Okuduysan buraya kadar teşekkür ederim. Bir şey yazmak zorunda değilsin. Konuşmaya ihtiyacım vardı yazıverdim birden anonimlerini görünce. İyi geceler diliyorum 🌌
Bu durumun neden yaşandığını, senin neler yaşadığını bilmemiz gerekiyor. Tahammül seviyeni üşengeç oluşuna bağlayabilirim, böyle bi yapın var mı bilmem gerekebilir. Affedemediğin ailenle yaşadığın olayların bire bir yazsaydın keşke daha sağlıklı bir cevap olabilirdi kendi açımdan en azından daha yardımcı olabilirdim.. sende travma etkisi yaratan geceyi anlatmak istersen seni dinleyebilirim ve daha yardımcı olmak isterim..
3 notes · View notes
geceyehayranbirsuna · 10 months
Text
Nereden başlanır bilmiyorum, hangi harf hangi kelimeyi hangi kelime bir cümleyi tamamlar onu da bilmiyorum tek bildiğim içimde tamamlanmayan çok şey olduğu kızgınım kırgınım... insanın edemediği vedalar canını çok yakıyormuş kurduğu hayaller başına yıkılınca avazı çıktığı kadar haykırmasına rağmen yine de sesi duyulmayınca bir ağırlık çöküyormuş gözlerine. Hayır kızmıyorum beni bu karanlıkta tek başıma bırakan kimseye kızmıyorum ne anneme ne babama ne hiç var olmamış saydığım arkadaşlarıma merak etmeyin hiçbirinize kızmıyorum. Kimseyi beni sevmesi için zorlayamam değil mi ben bunu kabullendim hayatımda yer almak istemeyen herkes sessiz sedasız çıkarak beni çok mutlu etti çünkü ben kimsenin kafasına göre eleştirebileceği işine gelince iyi işine gelmeyince kötü olabileceği bir oyuncak değilim ve hayat bir oyun değil. Sonuna kadar savaşan biriydim ben, sevdiğim insanları kaybetmemek adına her şeyi yapabilecek cesarete sahipti ruhum. Körleşiyoruz bunu yaparak. Bize kurulan cümlelere sergilenen davranışlara canımızı yakan ama sineye çektiğimiz her şeye körleşiyoruz farkına vardığımızda ise çoktan kalbimiz çorak bir araziye dönmüş oluyor ama inanın bana her çorak arazinin bir yağmuru var gerçekten sabretmesini bilen her acıya karşı dimdik durmuş insanlar eninde sonunda kavuşuyor yağmuruna :)
12 notes · View notes