Tumgik
#Beştepe
ncdtgrsy · 1 month
Text
1 note · View note
nando161mando · 4 months
Text
Former Grey Wolves member Suleyman Doğruöz named as new Adana Ceyhan Public Prosecutor
Seven years ago, Suleyman Doğruöz participated in a Grey Wolves attack on a group of leftist students at Ankara University. The assailants used machetes, knives and sticks during the assault and Doğruöz was photographed wielding a knife. Faculty buildings were also damaged during two days of violence. Now, Doğruöz has been appointed the new Adana Ceyhan Public Prosecutor.
The names of more than 1000 appointed judges and prosecutors have been announced following the 26th Judicial Court Ceremony in the presidential palace at Beştepe, Turkey, held with the participation of President Recep Tayyip Erdoğan. Among those appointed was Suleyman Doğruöz, the former president of the Grey Wolves organisation for the Faculty of Law at Ankara University. Doğruöz is notorious for his role in the organisation’s 1-2 June 2017 attack on revolutionary students at the university.
https://medyanews.net/?s=grey+wolves
Tumblr media
1 note · View note
habernative · 5 months
Text
Tumblr media
0 notes
guzelhaber · 2 years
Text
Saray'da flaş EYT toplantısı
Saray'da flaş EYT toplantısı
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) gündemiyle ilgili ekonomi kurmaylarıyla birlikte Beştepe’de toplandı.
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haberolacom · 2 years
Link
2 notes · View notes
birsiyahsevdalisi · 8 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Beştepe Millet Camii
100 notes · View notes
Text
Tumblr media
Beştepe serisi 2
25 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
BOŞTUR BOŞ
Yazsam mı şu hususta ?
Yazsam mı bu hususta?
Misal : Ömer dizisinde daha başörtüsü bağlamayı bilmeyenlerin İslâm eleştirisi dizisi yapmalarını... Şalı dikişi görünür tarzda örtüyor dindar hatunlar , bunlar sokağa da çıkmıyor? Gibi gibi... Halktan kopuk sanatçılarımızı... Shitsel ' de / orijinalinde yani Museviler' in çok ama çok dindar oluşlarını...
Ordan uyarladıkları ile bizim gerçeklerimizin uyuşmazlığını...Bizim dindarlığımızın sakız orucu bozar mı hojam formunda kaldığını...
Yazsam mı?.
Sonra düşününce saniyelik , yaw ne kadar boş diye vazgeçmek...
Günümüz halet- i ruhiyesi aşağı yukarı böyle hepimiz için...
Ömer Hayyam demiş ya:
"Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende...
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!.. "
Oysa ne çok tutunup kalıyoruz bazı anlara...
Meselâ babam , su ister misin denilen enkazdan çıkarılan çocuğun muayenem yapılmadı daha demesine...
Ben, gecekonduda hijyenik şartlarda değil eldivensiz hamur yapıyor soba üstünde diye tefe koyup alay ettikleri fenomen çocuğun arkasından yas tutan sosyal medya klavyeşörlerine...
Ya da sınava 3 ay kaldı YKS kitaplarım kaldı evin altında diyen evladımıza...
Psikolog , çok fazla deprem haberi izleyenler merhamet yorgunu olur dikkat dikkat diyor...
Oysa...
Yakıyor ateşten haberler yakıyor...
Ne yapsak olmuyor...
Ne oldu ne yaşadık biz böyle son yıllarda, sana ibret gerek ise demiş ya Yunus Emre...
Nasıl ibret & hayret olmaz ki makam olarak?
Neler yaşamadık ki?
Bir tarafta...
Alnı secdeli denilen insanlar , vatan evlatlarını vuruyor da arkadaşı elinize sağlık diyor...
Bir tarafta...
Kadın , tedavi ile sahip olduğum ikiz çocuklarım 8. kattaki evde selin altında kalıp kayboldular diyor televizyonda...
Sonra iki yıl okul tatili , tek harf öğrenmiyor çocuğum uyuyor durmaksızın tükenmişlik sarıyor 11 ve 12. sınıf çöpe gidiyor...Ateşli hastalıklar tuhaf günler kafa toplamaya fırsat tanımıyor...
Hastalık kol geziyor pandemi can yakıyor...
Sonra yangın...
Sonra deprem...
Deprem..
5. Kol faaliyetleri...
Yalan haberler, dezenformasyonlar...
Diyanet ' e sorulan bir evlatlık sorusu üzerinden sapık Akepeliler torunumu evlat diye alıp sonra evlenecekmiş diyor bir siyasetçi, siyasetçi böyle deyince troller coşuyor,bilimsel düşüncesi olmayan insanlar depremden ölür bunun suçlusu oy verdikleri Beştepe ' dir diyor öbür siyasetçi...
Siyasetçiler siyaset yapmayak artık deyu siyaset yapıyorlar...
Âlakasız bir konudan konuşurken okulda bir çocuk, tek adam rejimi yüzünden öldü insanlar , vali hep cumhurbaşkanına telefon etmiş de onay almadan yardım gönderememiş seferberlik olmamış ölmüşler diyor... Oysa sabah ilk anlarda kışladan çıkan askerlerin görüntüleri varken acının üstünde özellikle tepiniyor birileri...Ve okul çocuklarını sosyal medyada zehirliyor birileri...
Selâdan imamdan sarıktan tekbirden irite olanlar diğer tarafta göze çarpıyor ...
Kendini böyle tanımlayan insana ne denmeli yani ? Hem
ne yapsın ki alternatif olarak insanlar ? Haluk ' un Amentüsü ' nü mü okusunlar enkazdan çıkarken ? Evrenin ulu mimarına selam mı çaksınlar ? Yaşasın laiklik diye mi slogan atsınlar?
Seküler aydın kesimimizi ne mutlu ederdi acaba ? Herkese ayar vermeyi seven ikna odası mucitçileri, bakıp bakıp olmuyor olmuyor bu milletten diyorlar afet deprem sel yangın demeden...
Elin Japon ' u depremde Allah u Ekber demiyor o halde kentsel dönüşümü yapmayan herkes bundan sorumludur ve ranttır bu dediğimizde cana paha biçilemez diyenler cahilin önde gidenidir diyorlar ya..
Halbuki azıcık empati bu kadar zor mu ?
Bir öğretmen bir gün sonra okulum var öğrencilerime kavuşacağım derken balkondan yalın ayak karların üstüne atladım, okul yok , öğrencilerim yok diyor...
Biz de olabilirdik aynı durumda...
Hiç mi yumuşamıyor kalpler?
Bir doktor bu kadar çok ağlayan erkek görmedim hiçbir yerde diyor...
"Gariplere göynür özüm" / yanar içim/ gidenlerin ardından ruhumuz kanıyor...
Devlete millete küfretmeyi bırakıp yaraları sarmaya çalışsak...
Çalışsak hep birlikte...
Sen ben demeden...
Kin ve nefret tohumu ekmeden yapsak bunu...
Çok mu şey istiyorum?
Topla bizi Ya Rab !
Perişanlığımızı sana arz ediyoruz hâlimiz sana âyan...
Aman Ya Rab aman...
Varlığına birliğine yoktur güman...
Nüket Belsan Taşören
7 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Fotoğrafta Mustafa Kemal Atatürk Afganistan Kralı Amanullah Han ile birlikte Marmara Havuzu'nda kayıkla dolaşırken görülüyor. (26 Mayıs 1928) Birde bulundukları yer hakkında bilgi vereyim. Muhtemelen neresi bu "Marmara Havuzu" diye düşündünüz. Marmara havuzu; Ataturk Orman çiftligi arazisindeki iki havuzdan biri. Karadeniz havuzu devlet mezarlığı arazisinin içinde kalmıştır tam karşılarında yolun diğer yanındadır. Yaklaşık 1.5 metre derinliğinde ve Marmara denizinin kopyasi şeklindedir. Kenarinda çok mütevazi birkaç odalı bir bina vardi.12 Eylül askeri darbesi sonrası bu bina MİT tarafından kullanıldı. Şimdi ise yerinde yeller esiyor. Beştepe Millet külliyesi yaptılar. Sözde millet külliyesi. Etrafı duvarlarla çevrili ve koruma ordusu ile korunuyor. Kimden korunuyor? Milletten...
2.resim: Marmara Denizi şeklindeki havuzun Çanakkale tarafından, Marmara'nın doğusuna bakış. Ortada Marmara adası. İleride, İstanbul Adaları ve İzmit Körfezi.
6 notes · View notes
pazaryerigundem · 1 month
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan Ahlat'tan millete seslendi... Doğal afetin partisi olmaz!
https://pazaryerigundem.com/haber/186718/cumhurbaskani-erdogan-ahlattan-millete-seslendi-dogal-afetin-partisi-olmaz/
Cumhurbaşkanı Erdoğan Ahlat'tan millete seslendi... Doğal afetin partisi olmaz!
Tumblr media
İlk kez Beştepe dışında Ahlat’ta Kabine Toplantısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı sonrası ‘Millete Sesleniş’ konuşması yaptı. “Yangının, depremin, doğal afetin partisi olmaz” diyen Erdoğan, muhalefetin her konuyu siyasallaştıran çarpık bakış açısını bir an önce terk etmesini beklediklerini ifade etti.
ANKARA (İGFA) –  Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Ahlat’ta toplandı.
İki saat süren toplantı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete sesleniş konuşması yaptı.
Kabine’nin 23 toplantısını mezarlardan yükselen şanlı tarihin kadim şehri Ahlat’ta gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Selçuklu yadigarı mezarlıkları ve daha pek çok nadide güzellikleriyle Ahlat maziden atiye kurduğumuz köprünün kilit taşlarından biri olduğunu söyledi.
Tumblr media
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerden biriyiz. Bunun en yakıcı etkilerinin maalesef ormanlarımızda gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyada orman yangınlarıyla mücadelede İHA kullanan iki ülkeden biriyiz. Yangına ilk müdahale süresini 40 dakikalarda 11 dakikaya indirdik. Ayrıca 25 bin orman görevlimiz ve 130 bine yaklaşan gönüllüğümüzle yeşil vatan ordumuzu güçlendirdik. Orman yangınlarıyla etkin mücadele noktasında yapılması gereken ne varsa hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Ancak bu konuda özellikle muhalefetin çarpıtmalarına yalanlarına kendi ihmallerini kapatmak için yürüttüğü iftira kampanyalarına maruz kalıyoruz. Muhalefet belediyeleri iş yapmak yerine, yangın gibi bir meselede dahi siyaset yapma peşinde koşmaktadır. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur” diye konuştu..
Kabine Toplantısı Sonrası Millete Sesleniş https://t.co/Mxp2e8eqJW
— Recep Tayyip Erdoğan (@RTErdogan) August 25, 2024
Erdoğan, 15 Eylül’e kadar dikkatli olmaya devam edilmesi konusunda uyardı.
Erdoğan konuşmasında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine sabit fiyatlarla toplam 2 trilyon liraya yakın kamu yatırımı yaptıklarını anlattı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
bodrumhaberleri · 2 months
Text
Gençlerbirliği'nde Kocaelispor mesaisi devam etti!
Gençlerbirliği, Trendyol 1. Lig’in ilk haftasında 10 Ağustos Cumartesi günü deplasmanda Kocaelispor ile oynayacağı maçın hazırlıklarına devam etti. Kulübün açıklamasına göre, Beştepe İlhan Cavcav Tesisleri’nde teknik direktör Recep Karatepe yönetiminde yapılan antrenman ısınma koşusuyla başladı. Kırmızı-siyahlılar, daha sonra koordinasyon ve pas çalışması gerçekleştirdi. Antrenman, taktik…
0 notes
elazigsurmanset · 4 months
Text
Genç Kızlar Türkiye Voleybol Şampiyonası Başlıyor
Tumblr media
Genç Kızlar Türkiye Voleybol Şampiyonası Ankara’da başlıyor. Federasyon şampiyona hakkında açıklama yayımladı. 24-29 Mayıs 2024 tarihlerinde düzenlenecek organizasyonda karşılaşmalar, TVF Ziraat Bankkart Voleybol Salonu ve TVF Beştepe Voleybol Salonu’nda oynanacak. Maç programı için tıklayınız. Final müsabakaları talimatı için tıklayınız. Read the full article
0 notes
theyolgezer · 9 months
Text
Tayyip Erdoğan'ın Hilafet Meselesi
Hilafet meselesini bir de Letonya Muhtarından dinleyelim.
2012 yılında Hakan Fidan, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'yi 2 defa ziyaret eder. Henüz ortada Dersanelerin ve okulların kapatılması olayı ve 15 Temmuz yoktur.
Dönemin ABD başkanı Barack Hüseyin Obama'nın önerisiyle Recep Tayyip Erdoğan, Dünya müslümanların Halifesi olmak istemektedir.
Hakan Fidan tarafından Fethullah Gülen Hocaefendi'ye Recep Tayyip Erdoğan'ın halife olma talebi iletilir ve ilave edilir: "Tayyip Erdoğan İslamın Halifesi olsun; Fethullah Gülen de İslam dünyasının Şeyhulislamı olsun. Yani tabir-i caizse Tayyip Erdoğan Fatih Sultan Mehmet olacak, Fethullah Gülen de Akşemseddin.."
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Hakan Fidan'a bunun çocukça bir talep olduğunu ve böyle bir şeyi kabul etmeyeceğini kibar bir dille ifade eder.
Hizmet Hareketi'nin 170 küsur ülkede bulunan okullarında HALİFELİK PR çalışması yaptırılacak ve sürekli bu okullarda Tayyip Erdoğan goygoyculuğu yaptırılacak.
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Tayyip Erdoğan'ın bu "çocukça" talebini reddettikten sonra, Tayyip Erdoğan önce ülke genelindeki Dersaneleri sonra okulları ve üniversiteleri ardından Yurt ve pansiyonları kapatır ve bunlara el koyar.
"Bir savcı 2 polis ile terör örgütü" ilan etme dönemi başlar. Tayyip Erdoğan, öyle bir terör örgütü icat eder ki, hem muhalefet hem de iktidarın ağzına sakız olur. FETÖ (Fethullahçı Terör örgütü)
İktidar ve muhalefet, FETÖ kelimesini kullanarak yurt çapında Hizmet hareketine mensup iş adamlarının mallarına (İstikbal, Nakipoğlu, İpek Medya, Bankasya vb.), Medyaya (Zaman gazetesi, Samanyolu TV gibi toplamda 150 küsur yazılı ve sözlü basın kuruluşu) ek koyarlar. Olmadı masum öğretmenleri, ev hanımlarını, çocukları sorgusuz sualsiz hapse attırlar.
Hapse attıkları hiç kimse kalmadı neredeyse. 80 yaşında %80 engelli insanlar, ameliyatlı olan insanlar vb. Hasta olanlara ilaçları verilmedi, ölüme mahkum ederek bir çeşit infaz ettiler. Olmadı beyaz plastik sandalyeler üzerinde hapishanede, karakollarda insanları açık veya kapalı bir şekilde maddi ve manevi işkenceler ederek öldürdüler.
Bunlar da yetmedi, yurt dışında 150'den fazla insanı MİT'in yerli istihbarat örgütleriyle bazen de yerel mafyalar ile iş birlikteliği yaparak okul müdürlerini, iş adamlarını rüşvet karşılığında jet uçaklarla kaçırıp Türkiye getirdiler.
Yerel yöneticilere rüşvetler vererek o ülkedeki okulları MAARİF VAKFI aracılığıyla ele geçirdiler. Ele geçirdikleri bu okulları kapatmayıp bu okullarda HALİFELİK propagandası yaptılar ve hala da yapmaya devam ediyorlar.
Cemaate dişini geçiremeyen Tayyip Erdoğan, HALİFELİK sevdasından yine vazgeçmedi. Yurt dışındaki elçilikler vasıtasıyla yerel cemaatlere ve onun liderlerine Erdoğan'ın Halife olduğunu sürekli işlediler. Öyle ki o ülkelerde 100 binleri dolduracak milyon dolarlara mal olan koca koca camilere yaptırdılar. Ama maalesef beklediğini bulamadı.
Batılı ülkelere gönderdikleri imamlar aracılığıyla Erdoğan'ın Halife olduğu Cemaatin ise terörist olduğunu anlatmaya çalıştılarsa da maalesef aradıklarını bulamadılar.
Halifelik rüyasını tamamlamak için Erdoğan Beştepe-Ankara'da 1200 odalı saray bile yaptırdı. Bu sarayda her bir İslam ülkesinden temsilciler bulunacak ve Halifelik makamında alınan kararları her bir temsilci kendi ülkesine iletecek ve uygulanmasını sağlayacaktı. Bu çocukça işler ve zulümler işte bu zavallı beşeri hislerle ortaya çıkmıştı.
Sonuç itibariyle henüz Erdoğan Halife olamadı. Fakat tarihte halife olan Osmanlı devleti zamanında Halifeliğini ilan eden Şerif Hüseyin'in İngilizler tarafından nasıl Halife yapıldığını, halife olduktan 6 yıl sonra Ortadoğu ülkelerinin nasıl cetvelle çizilerek ülkeler oluşturulduğunu. Daha sonra büyük bir tuzağa düşürüldüğünü anlayan Şerif Hüseyin'in Kıbrıs'ta kahrından nasıl öldüğünü anlatan video @taceddin69 dinlemenizi tavsiye ediyorum.
0 notes
fisiltihaberleri · 9 months
Text
Tumblr media
Arifiye Belediye Başkanları Arasında Güçlü Aday Adayı Remzi Adıyaman, Remzi Adıyaman Kimdir? AK Parti Arifiye Başkan Aday Adayı olduğunu açıkladığı günden itibaren yoğun bir program yürüten Remzi Adıyaman, çalışmaları hakkında açıklama yaptı. Arifiyelilerin desteğiyle bu yola çıktığını belirten Adıyaman, “Doğru projeler kapsamında gerekli adımlar atarak ilçemize hizmet etmek istiyorum” dedi. GÜÇLÜ ADAY ADAYI REMZİ ADIYAMAN KİMDİR ? İŞTE O DETAYLAR.... https://www.fisiltihaberleri.com/haber/arifiye-belediye-baskanlari-arasinda-guclu-aday-adayi-remzi-adiyaman-kimdir-10129.html
#aday #milletvekili #seçim #akparti #ankara #türkiye #cumhurbaşkanı #kırıkkale #dava #başkent #kırıkkalespor #diriliş #akgenclik #kırıkkalem #devam #beştepe #2024 #millet #belediye #milliyetçihareketpartisi #cumhurittifakımilletaklı #samsun #mhp #başkan #politika #erdemokan #antalya #ümraniye #receptayyiperdogan #benimadayımenversedatçakıroğlu
0 notes
koval-nation · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
46) Tatarzy Dobrudżańscy lub Tatarzy z Rumunii, Dobrujan Tatars, Tatars of Romania (rum. Tătarii din România; Tomrîğa tatarlarî) - turecka grupa etniczna obecna w Rumunii od XIII wieku. Według spisu ludności z 2011 r. 20 282 osoby zadeklarowały się jako Tatarzy, w większości Tatarzy krymscy mieszkający w powiecie konstanckim. Jednak według Demokratycznego Związku Tatarsko-Tureckich Muzułmanów w Rumunii, w Rumunii żyje 50 000 Tatarów. Są jednym z głównych składników społeczności muzułmańskiej w Rumunii. Korzenie społeczności Tatarów krymskich w Rumunii rozpoczęły się wraz z migracją Kumanów w X wieku. Jeszcze przed przybyciem Kumanów inne ludy tureckie, takie jak Hunowie i Bułgarzy, osiedliły się w tym regionie. Tatarzy po raz pierwszy dotarli do Delty Dunaju w połowie XIII wieku, podczas szczytu potęgi Złotej Ordy. W 1241 roku pod wodzą Kadana, Tatarzy przekroczyli Dunaj, podbijając i pustosząc ten region. Region prawdopodobnie nie znajdował się pod bezpośrednim panowaniem Ordy, ale raczej był wasalem chana Bakczysaraja. Ze źródeł arabskich wiadomo, że pod koniec XIII i na początku XIV wieku w Isaccei osiedlili się potomkowie Ordy Nogajów. Inny arabski uczony, Ibn Battuta, który przejeżdżał przez ten region w latach 1330 i 1331, mówi o Baba Saltuk (Babadag) jako o najbardziej wysuniętym na południe mieście Tatarów. Złota Orda zaczęła tracić swoje wpływy po wojnach toczących się w latach 1352–1359 i w tym czasie odnotowano, że tatarski wódz Demetriusz bronił miast delty Dunaju. W XIV i XV wieku Imperium Osmańskie skolonizowało Dobrudżę wraz z Nogaisami z Bucaku. W latach 1593-1595 w Dobrudży osiedlili się także Tatarzy z Nogajów i Buczaków. (Fryderyk de Jong). Pod koniec XVI w. do Dobrudży sprowadzono około 30 000 Tatarów Nogajskich z Budżaka. Po aneksji Krymu przez Rosję w 1783 r. Tatarzy krymscy rozpoczęli emigrację do osmańskiej przybrzeżnej prowincji Dobrudża (dziś podzielona między Rumunię i Bułgarię). Po dotarciu do Dobrudży większość osiedliła się w okolicach Mecidiye, Babadag, Köstence, Tulça, Silistre, Beştepe lub Warny, a następnie założyła wioski nazwane na cześć opuszczonej ojczyzny, takie jak Şirin, Yayla, Akmecit, Jałta, Kefe czy Beybucak.
W latach 1783–1853 dziesiątki tysięcy Tatarów krymskich i Nogajów wyemigrowało do regionu Rusçuk, który później stał się znany jako „Mały Tatar”. Po podboju rosyjskim w 1812 r. do Dobrudży wyemigrowali także Nogajowie z Buczaku. Tatarzy, którzy osiedlili się w Dobrudży przed wielkim exodusem w 1860 r., nazywani byli Kabajłami. Utworzyli eskadrę Kabail Tatar w armii Nizam-ı Cedid (Nowy Porządek) sułtana Selima III. Odegrali kluczową rolę w walce Mahmuda II z Mehmetem Alim Paszą z Egiptu, stłumili bunty w Bośni i Hercegowinie, Kurdystanie i prowincjach arabskich oraz służyli wraz z Turkami podczas wojny krymskiej. Tatarzy wraz z Albańczykami pełnili funkcję żandarmów, którzy cieszyli się dużym szacunkiem u Osmanów i otrzymywali specjalne przywileje podatkowe. Osmanowie przyznali dodatkowo pewien stopień autonomii Tatarom, którym pozwolił na rządy ich własny kaymakam, Khan Mirza. Dynastia Girejów (1427 - 1878) rozmnożyła się w Dobrudży i utrzymała swoją szanowaną pozycję. Za zniszczenie korpusu janczarów na rozkaz sułtana Mahmuta II odpowiedzialna była Dobrujańska Tatarka Kara Hussein. Szacuje się, że w latach 1877–1878 z Dobrudży do Anatolii wyemigrowało od 80 000 do 100 000 Tatarów krymskich, a liczba ta trwała w mniejszych liczbach aż do I wojny światowej. Powodów emigracji było kilka: W 1883 r. rząd rumuński uchwalił ustawy nakładające obowiązek służby wojskowej na wszystkich poddanych rumuńskich, w tym Tatarów, którzy obawiali się, że służba w armii chrześcijańskiej nie jest zgodna z ich muzułmańską tożsamością. Inne przyczyny to głód w Dobrudży w 1899 r., szereg ustaw z lat 1880–1885 dotyczących konfiskaty ziemi tatarskiej i tureckiej oraz I wojna światowa (1916–18), która spustoszyła region. Wyjątkowa tożsamość narodowa Tatarów Krymskich w Dobrudży zaczęła się kształtować w ostatniej ćwierci XIX wieku. Kiedy Ismail Gasprinski, przez wielu uważany za ojca nacjonalizmu krymsko-tatarskiego, odwiedził Köstence (Konstanca) w 1895 roku, odkrył, że jego gazeta Tercüman była już w szerokim obiegu. Jednak to poeta Mehmet Niyazi jest najbardziej uznawany za szerzącego idee nacjonalistyczne wśród Tatarów w Dobrudży. Po upadku rządu Tatarów krymskich, Dobrudża stała się najważniejszym miejscem schronienia Tatarów z Krymu. Wielu z tych uchodźców zainspirowało się do przyłączenia się do ruchu Prometeusz w Europie, którego celem była niepodległość narodowości radzieckich. W tym okresie przywódcą społeczności w Dobrudży był Mustecip Hacı Fazıl (później przyjął nazwisko Ulkusal). W 1918 roku, gdy miał 19 lat, wyjechał na Krym, aby uczyć w szkołach tatarskich i wydawał pierwsze czasopismo tatarskie w Dobrudży, „Emel” od 1930 do 1940. On i inni nacjonaliści protestowali przeciwko emigracji Tatarów z Dobrudży do Turcji, wierząc, że przesiedlenie na Krym będzie lepsze. W latach dwudziestych XX wieku Dobrudża nadal była głównym celem uchodźców uciekających przed Sowietami. Tatarzy mieli stosunkowo swobodę organizowania się politycznego i wydawania czasopism opartych na ideach nacjonalistycznych. Podczas II wojny światowej wielu Tatarów uciekło z Krymu i przyjęło uchodźców u rodzin Tatarów krymskich w Dobrudży, które następnie zostały surowo ukarane przez komunistyczną Rumunię. Uchodźcy, którzy próbowali uciec drogą morską, zostali zaatakowani przez samoloty Armii Czerwonej, natomiast ci, którzy podążali drogą lądową przez Mołdawię, zdołali dotrzeć do Dobrudży, zanim Armia Czerwona schwytała i deportowała większość z nich na Syberię 18 maja 1944 r. Dowódca Necip Hacı Fazıl członek komisji ds. przemytu został stracony, a jego brat Müstecip Hacı Fazıl uciekł do Turcji.
W 1940 r. Południowa Dobrudża została oddana Bułgarii, a do 1977 r. w Rumunii żyło szacunkowo 23 000 Tatarów. Według Nermina Erena liczba ta wzrosła do około 40 000 w latach 90. W 2005 roku Demokratyczny Związek Tatarów Turecko-Muzułmańskich Rumunii stwierdził, że w Rumunii jest 50 000 Tatarów, wierząc, że szacunki spisowe są sztucznie zaniżone, ponieważ większość Tatarów identyfikowała się jako Turcy. Nermin Eren oszacował również liczbę Tatarów w Bułgarii na około 20 000 w latach 90. Źródła bułgarskie szacują, że jest to około 6000 osób, choć są świadome, że większość Tatarów zawiera małżeństwa z Turkami lub identyfikuje się jako Turcy. W latach 1947-1957 w Rumunii rozpoczęły działalność szkoły tatarskie, a w 1955 r. stworzono specjalny alfabet dla społeczności tatarskiej. W 1990 roku powstała Demokratyczna Unia Muzułmańskich Tatarów-Turków. Obecnie Rumunia szanuje prawa mniejszości Tatarów i nie prowadzi żadnej polityki rumunizacji.
0 notes
Text
Tumblr media
Beştepe serisi 7
12 notes · View notes