Tumgik
#Güney Afrika şifalı bitkiler
Text
Afrika'nın Yerli Bitkisel İlaçları ve Uygulayıcılarını Keşfedin
Afrika'nın Yerli Bitkisel İlaçları ve Uygulayıcılarını Keşfedin
Tumblr media
#AfrikaBitkiBilgisi, #AfrikaBitkiÇeşitliliği, #AfrikaBitkiselIlaçları, #BitkiIlaçları, #BitkiKökenliİlaçlar, #BitkiMerkezliTıp, #BitkiTabanlıTedavi, #BitkiTedaviYöntemleri, #BitkiselIlaçGelenekleri, #BitkiselIlaçKullanımı, #BitkiselTedavi, #GelenekselBitkiselTıp, #GelenekselSağlıkUygulayıcıları, #GüneyAfrikaŞifalıBitkiler, #LuvuyoNtombana, #Ntombana, #TıbbiAntropologDrDenverDavids, #YerelSağlıkBilgisi, #YerliBitkiselIlaçlar, #YerliŞifacılar, #YerliŞifacılarVeSağlıkSistemi, #YerliTedaviYöntemleri, #YerliTıp https://is.gd/imSR4W https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/haberler/afrikanin-yerli-bitkisel-ilaclari-ve-uygulayicilarini-kesfedin/
Afrika’nın Yerli Bitkisel İlaçları ve bu ilaçları yapan, uygulayanlar ile ilgili kısa bir araştırmaya denk geldik. Güney Afrikalıların %80’e yakınının ana akım tıp yerine yerli şifacıları ve bitkileri tercih ettiği göz önüne alındığında, yerel sağlık bilgisi, ülkenin aşırı zorlanmış sağlık sistemindeki kritik bir boşluğu dolduran zengin bir kaynaktır.
Geleneksel Sağlık Uygulayıcılarının (THP’ler) ve Geleneksel Bitkisel Tıbbın (THM) Batı ve Doğu Cape vatandaşlarının yaşamlarındaki rolü, Mandela Üniversitesi antropolog Profesör Luvuyo Ntombana ve tıbbi antropolog Dr Denver Davids, HOD Vekili: Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan çığır açan araştırmanın odak noktasıdır.
Dr Davids, THM’nin bilgisi ve kullanımının Güney Afrika’daki kırsal ve yarı kırsal alanlarda çok yaygın olduğunu ancak geçmişte yeterince belgelenmediğini ve baskı altına alındığını söylüyor.
“Güney Afrika’da çoğul ama gergin bir sağlık sistemi var ve şifalı bitkilerin kullanımı – ve yerli şifacılar ve doktorlarla istişareler – sadece yaygın değil, aynı zamanda nüfusun büyük bir kısmı için temel sağlık hizmeti kaynağı. Yerli şifacılara yaygın ve daha ciddi durumlar için geniş çapta danışılıyor ve daha kolay erişilebilen, kültürel açıdan duyarlı ve bütünsel tedavi sunan kişiler olarak algılanıyor, bu da hastaların Batı alopatik ilaçlarına erişimde karşılaştığı bazı engelleri ortadan kaldırıyor.”
Afrika’nın Yerli Bitkisel İlaçları – Bitkilerin gücü
Profesör Ntombana, Afrika’daki çoğu bitki türünün tıbbi özelliklere sahip olduğunu ve yerli tıpta kullanıldığını söylüyor.
“Güney Afrika ülkelerinin çoğunun temel sağlık sistemlerinde, yerli ilaçlar en ekonomik ve kolay ulaşılabilir tedavi kaynağı olmaya devam ediyor. Batı ilaçlarının yüksek maliyetini karşılayamayan az gelişmiş ulusların yaklaşık %80’i tarafından kullanılıyor ve yerli tedaviler kültürel ve manevi açıdan daha çok tercih ediliyor.
“Şifalı bitkilerin kullanımıyla ilgili büyük miktardaki bilgi aktif olarak araştırılıp toplanmazsa, muhtemelen gelecek nesillere aktarılmayacaktır.”
Bitkilerin kayıtlarının derlenmesinin bilginin güvende tutulmasını ve bitkilerin sürdürülebilir şekilde kullanılmasını sağlayacağını söylüyor.
Dr Davids, yerli Afrika halkının şifa sistemleri hakkında çok az bilgi bulunduğunu, Avrupa’daki keşiflerden önce ve hatta sonra hiçbir şeyin iyi kaydedilmediğini açıklıyor.
THP’lere yönelik araştırmalar iki alana odaklanıyor: THP’nin bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan koşullara ilişkin anlayışını kavramak ve gelecekteki koruma ve araştırmalar için Güney Afrika şifalı bitkilerini tanımlamak, anlamak ve daha iyi belgelemek.
Pandeminin olumlu yanı
Akademisyenlerin, sağlık hizmetlerine erişimi sınırlı olan, şehir merkezlerinden uzak kırsal köylerde koronavirüsle ilgili semptomları tedavi etmek için kullanılan şifalı bitkilere ilişkin bilgileri araştıran çalışmasını, COVID-19 salgını motive etti.
Prof Ntombana, başlangıçta pandemi semptomlarını tedavi etmek için spesifik bir ilacın bulunmadığını ve kırsal kesimdeki Afrikalıların, o zamanlar bilinmeyen veya görünüşe göre tedavi edilemez bir hastalıkla karşılaştıklarında yerli şifacılarını veya şifalı bitki uzmanlarını ziyaret ettiklerini söylüyor.
Bu şifacılar ve bitki uzmanları, sağlık sistemi sınırlamaları nedeniyle geleneksel doktorlardan daha fazla hasta görüyor; hastalığın manevi yönüne olan inanç; ve kolayca bulunabilen, daha uygun maliyetli çözümler.
COVID-19 sırasında, hastalara koronavirüs semptomları için birçok yerli şifalı bitki reçete edildi ve araştırmacılar, genel araştırmalarının bir parçası olarak bunları aktif olarak araştırıyor.
THM’nin kanıtlanmış değeri
Dr Davids, yerli bitkilerin çeşitli hastalıkları yönetmek ve tedavi etmek için kullanıldığını ve bu durumun gıdanın ilaç görevi görebileceğini gösterdiğini söylüyor.
THM aynı zamanda küresel sağlık aktörlerinden de büyük ilgi görüyor ve bu durum bir envanter oluşturmanın ve kullanımda olan birçok tıbbi bitki ve otun belgelenmesinin önemini pekiştiriyor.
Her reçetenin veya takviyenin baş ağrıları, mide ağrıları, kırıklar ve burkulmalar dahil olmak üzere hastalıkları ve küçük hastalıkları önlemeye yardımcı olduğu gösterilirken, her türlü hastalık ve rahatsızlıktan kaçınmak için bitkisel vitaminler, doğal ilaçlar, banyolar ve masajlar alınır veya uygulanır.
Sürdürülebilir uygulamalar
Dr Davids, “Yerli şifacılarla birlikte bitki topladığımda, birden fazla olgun örnekten numune toplamaya özen gösterdiler ve genç bitkileri toplamadılar” diyor. “Belirli tedaviler ve semptomlar için köklere ve soğanlara ihtiyaç duyulduğu durumlar dışında, bitkinin kökünü sökerek büyümesini engellememeye dikkat ettiler.
“Nadir olduğu bilinen belirli türler, sıklıkla benzer özelliklere sahip olduğuna inanılan diğer türlerle ikame edildi.”
Pek çok çalışma, aşırı hasadın şifalı bitkilerin ticareti üzerindeki etkisini gösterdiğini, bazılarının neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ya da çoktan tükendiğini söylüyor.
Güney Afrika’da kullanılan ve ticareti yapılan pek çok şifalı bitki, Güney Afrika Ulusal Biyoçeşitlilik Enstitüsü’nün (SANBI) tehdit altındaki türler programı (Kırmızı Veri Listesi) tarafından değerlendirilerek nesli tükenme riski yüksek olan türlerin izlenmesine odaklanılmıştır.
Biyoçeşitlilik ve koruma stratejilerinin tehdit altındaki türlerin izlenmesi açısından önemli olduğunu ve kırsal alanlarda savunulması gerektiğini söylüyor.
Yerli ve küresel: her ikisi için de güneşli bir yer
THP’ler ve ana akım tıp birlikte çalışabilir ve sıklıkla da çalışır. Dr Davids, örneğin yerli şifacıların HIV veya tüberkülozu teşhis ettiğini veya tedavi ettiğini iddia etmediğini söylüyor; bunun yerine yerel kliniklerle yakın işbirliği içinde çalışarak allopatik doktorlarla profesyonel ilişkiler geliştiriyorlar. Prof Ntombana, tıbbi bilgiyi gerçek anlamda korumanın bir yolunun THP’lerin oynadığı rolü tanımak olduğunu söylüyor. Bu şekilde herkes kazanır.
Hükümet, ilaç düzenlemesi sürecinde THP’leri devre dışı bırakmakla suçlanıyor. Ortaya atılan endişelerden biri, yerli ilaçlar düzenlemeye tabi tutulduğunda THP’lerin fikri mülkiyet haklarını kaybedeceği ve bundan yalnızca geleneksel farmasötik mülklerin yararlanacağı korkusuydu. Bu nedenle THP’lileri kendi bilgileri konusunda diyalogda ön plana çıkarmanın ve haklarını korumanın çok önemli olduğunu söylüyor.
Xhosa yerli ilacı
Prof Ntombana, sömürgeleştirmeden önce Güney Afrika’nın yerli bitkisel ilaçları,  yerli halkının şifalı bitkiler ve şifa metodolojileri hakkındaki derin bilgisine güvendiğini söylüyor. Kadınlar şifa topluluğuna hakimdi ve özellikle hamilelik, doğum ve ebeveynlik hakkında bilgi sahibiydi.
“Doğu Cape kırsal olduğundan doğal ormanlar ve bunların içinde şifalı bitkilerin çoğu bulunuyor. Ekosisteme saygı duyan yaşlılar, gençlere geleceğe yönelik ilaçları yok etmeden bulmayı öğretiyor.”
İlaçlar dağlar, çayırlar, kayalık alanlar veya nehir kenarları gibi çeşitli coğrafi bölgelerde bulunur.
Üzerinde çalışılan birçok bitkiden bazı örnekler şunlardır: Umnonono (Olinia ventosa (L.) Cufod.), Ithieunyembe, Umhloniana (Artemisia afra Jacq. ex Willd.), Isivumbampulzi ve Impepho (Tütsü).
*Örnek dili Zuluca’dır. Tespit edebildiğimiz Latince-Türkçe ise parantez içinde yer almaktadır.
0 notes
Text
Candy
Şehir (415.888 ab. 2007) Peru'da orta-batı, başkanı şehir, homonymous mağazası, 10 km W, Lima, birlikte form tek bir şehir merkezi.
Yer alan ağız, Rimac nehri, Pasifik Okyanusu, bay korumalı, Ada San Lorenzo, ana ticari liman ve ülke. İkinci şehir Peru sayısı sakinleri, emniyet, gemi inşa sanayi, kimyasal, petrokimya, tekstil, gıda ve ahşap ve bağlı sermaye bir demiryolu (Eski Güney Amerika'da, açılışı 1851) ve hızlı yollar. § kurulan 1537 İspanyol süresince vicereame, aktif ticari bağlantı İspanyolca. Ve XVII ve XVIII yüzyıllar zenginliği ve işleyişinde açgözlülük, pek çok korsanların kim sürekli çok:
Drake (1578), Cavendish (1587), Hollanda, 1624. Ve savaş sırasında bağımsızlığını, Latin Amerika, son kale, İspanyol. Sonra, giriş, Lima San Martín (1821) tarafından, pisti devrimi ve mahalleli 1826'ya kadar, indirilmiş son İspanyol bayrağı Güney Amerika.
In 1866 it ameliyat yeni bir kuşatma, İspanyolların, savaş Şili ve Peru. Son olarak, savaş sırasında, Pasifik, 1879-83 şehir dolu, Şili ve iade Peru sadece imzalanmasından sonra, barış, Ancón (1883). Şehir (375.058 ab. 1998), Peru ve sermaye bölümü, Lambayeque, Norte. Yer alan 27 m yakın, sahil, Pasifik, otoyol panamericana, etkin bir ticari merkezi ile gıda sektörü (fabrikalar), çimento, cam ve giysi. , havaalanları, Pimentel ve Etén, hangi bağlı rampa, ihracat, şeker, pamuk ve buğday. Havaalanı. Şehir, ev, 1962, Ulusal Üniversitesi, Lambayeque. Şehir (852.807 ab. In 2013), Peru ve sermaye bölümü, aynı adı. Yer 2339 m, Río Biber, ayak, Volkan Misti, bir bölge ölesiye ekili, tahıllar, patates, meyve ve sebzeler, uçlar ferah ve güzel sivil ve dini binalar, koloni tarzı (Katedral, 1612), dahili bir taş beyaz Volkanik sillar taşıyla inşa (). Geliştirilen bu yana sadece 1876, inşaat, demiryolları, izin verilen iyi bağlantıları Mollendo, çıkış, Pasifik, hangi 85 km, ve iç (bölgeler, Puno Titicaca Gölü ve Cuzco). İkinci şehir Peru sayısı sakinleri, etkin bir merkezi arasındaki ticaret, sahil ve iç ülkenin, yanı sıra, Bolivya ve Şili. Bu, koltuk, Tekstil Endüstrileri (pamuk ve yün), ayakkabı, gıda ve çimento ve hizmet verdiği bir uluslararası havaalanı ve önemli hareketi, özellikle turizm. Üniversitesi (Universidad Nacional de San Agustã n, kurulan 1828 ve Universidad Santa MARÃ A). Tarihi merkezi, UNESCO dünya mirası 2000 yılından bu yana. § kurulan 1540, behest, Francisco Pizzaro, bugünlere, homonymous vadisi vardı önceden kolonileştirilmesinden sipariş i̇nka Mayta Gücü. Savaşlar sırasında, bağımsızlık, Arequipa Şehri, sinema, çeşitli çatışmalar. Daha sonra aynı şehir testere, eşyalarının başkaldırmasıyla zor durumda kalır, hükümetler, Lima, hem XIX ve xx yüzyıl, özellikle diktatörlüğün Genel Manuel Odría. Şehir (211.608 ab. In 2013), Peru, Genelkurmay Başkanı Şehrin homonymous mağazası, 380 km NNW, Lima, 2750 m s.m. merkezi dev bir plato, Merkezi Cordillera, homonymous nehir. Merkezi üretim, Yün ve pamuk, koltuk, tekstil, solaryumu ve rafinerileri, bakır.
§ ait aşiret grup conchuco,, XII yüzyılda karşı Kazanılacak İnka. Direnç, Conchucos tarafından tamed Tupac Yupanqui 'in vites Quito. In 1533 gerçekleşti drama, son İnka Atahualpa, hapsedildiği ve ardından yürütülen Pizzaro ve diğer üyeleri, i̇ngiliz aile. Ve Şili işgali 1882 reddedildi sonrası acı bir savaş (13 Temmuz), yırtık neredeyse tüm defans şehir. § Cajamarca, bilinen tüm, muğlak seramikler, beş aşamada, son karşılık gelen dönem İnka ve nedenleri resimleri, süsleyin (ince hatları çizilmiş bir fırça), adı "italic style". Şehir (220.866 ab. 1998), Peru ve sermaye bölümü, Ucayali, 480 km NE, Lima, 154 m, sol nehri Ucayali. Nehir Limanı ve tarım market (tahıllar, manyok, muz, çay, tütün, kahve, koka), deneyimli belirli bir kalkınma, sanayi, özellikle önemli bugün sektörleri gıda, odun ve bu bağlı olarak sömürü, yağ, - boru hattı, Agua Caliente'de. Bu endüstriyel büyüme gösterdiği güçlü bir gözde birçok ülkede yaşayanların kırsal alanlarda ülke ve şehir, bir kaç yıl, sestuplicato nüfusu. Ile havaalanı, sermaye, yol sözde Transandina. Sf. pl. [cins Kaktüs]. Aile (Cactaceae), bitkiler, Cariofillali, tipik, tatlılar ve yerler çok kurak, yaygın, özellikle Amerika kıtasında, ama aynı zamanda mevcut tropikal Afrika; farklı türler, Güney Afrika, Avustralya ve Hindistan. Bu boyutlar, birkaç santimetre birkaç metre ve kopyaları ve Carnegia can reach 18 metre yükseklikte. Bazen epiphytes, habitus xeromorfico ve lezzetli, yapraklar daha az pin veya squamette veya eksik büsbütün: sadece istisna olduğu Pereskia, yaprakları kalıcı bir laminar akışlarla kullanılabilir. Santral, etli, zengin iç yapı aquifer, yüzey bölümü yeşil ve sahip, fonksiyon, fotosentetik; şeklini, silindirik, düzleştirilmiş, globosa, otriforme, columnar, vb., ni̇teleyen eleman, çeşitli cins hangi bölünür bu aile. Çiçekler, cacti genellikle büyük ve yalıtılmış, genellikle renkli ve çok güzel kokulu, xeromorfismo çünkü son küçük ve görünür. yağmurlu sezon, genellikle gece;
hermaphroditic ve düzenli de karakterize aslında tüm elemanları bunları oluşturmak için düzenlenmiş bir spiral. Sepals, yaprakları ve stamens, süresiz numarası, kademeli unsurları arasında farklılaştırma sepals ve yaprakları; 4 veya 5 saç her zaman spiral ve infera form bir yumurtalık uniloculare birçok parietal ova ve serbest stil; meyve, etli berry birçok tohum. Pek çok yazar tanıma, temel bir morfolojik analizi ve DNA, üç subfamilies iç cacti, Cactoideae, Opuntioideae ve Pereskioideae. Ve Cactoideae arasında en fazla üç, türleri ve bütün aile, bir azalma veya tam kaybı, yapraklar, Opuntioideae, saç keskin kokuludur, areola; Pereskioideae, sherry fıçıları, lezzetli ve iyi gelişmiş ve sürekli. Bazı Cacti hasar yenilebilir meyveler, Opuntia kaktüsü üzerindeki uludağ yeşili indica (fico d'Hindistan) , diğer, şifalı özellikleri, Echinocactus williamsi, türler kullanılır için uyuşturucu eylem özel hallucinatory Alkoloidleri hizmetlerini yürütme görevi de verilmiş (peyotl), veya Cereus grandiflorus, içeren cactina; ama en çok ilgi, bu bitkiler, öldürülmesinin, kullanım, süslü amaçlar, hangi türlerin de artmıştır tam şase hem pots, her parçası küre. Tüm kat kolayca, dökülenler, tohum veya içeri. Ayrıca bu zaten yukarıda, ait oldukları türün Cacti Mamillaria, Cactus (veya Melocactus Phyllocactus), Epiphyllum,... Graminàcee "schema spighetta graminacea, lemma 10. ses." SF. Pl. [XIX. yüzyıl; gramen latin-ínis, bitki, çimen]. Aile (Graminaceae) bitki, sipariş Poali oluşan ca. 650 cins ve 8700 türü büyük ölçüde herbaceous "Şeması graminacea spighetta, p. 159 11° ses." dağılan tüm parçalar, dünya. Bu filizler, veya Poacee, genellikle harmanlanmış kökleri veya yeraltı rhizomes, kampanaları (toka) silindirik veya eliptik, mafsallı, çoğunlukla internodes kabloları ve büyütülmüş düğümler, son geliştirme yaprak yalnızlar oluşan sarma kılıf belirli bir bölümünü kumanda kolu ve bir laminar akışlarla kullanılabilir parça genellikle dar ve uzun: genellikle, nokta, kılıf dönüşür, folyo, iç yüzü, bir ek çeşitli si̇nyal tutarliliklari ve magnitude (ligule). Çiçekler küçük, toplanan boyu daha fazla veya daha az pedicellate, hemen hemen her zaman toplu değişken numarası, Apex, kumanda kolu veya şube olarak form özellikleri inflorescences meydana (kulakları, racemates veya mısır koçanı). Bu sıçramaları oluşur. belirli bir sayıda çiçek (biri 50), eklenen küçük bir eksen (rachilla), dönüş yapılır, bir mil daha büyük (rachis). Normalde her spighetta sarılmış iki bracts scariose (glume), bir üst veya iç, küçük ve bazen eksik veya azaltılmış ve bir alt veya dış. Benzer şekilde, glume her çiçek tarafından korunan bir başka çift bracts (glumette), yüksek (palea), küçük ve genellikle daha küçük bir tortular, ve bir alt (lemma), hangi çevreler, ilk ve aristata veya mutica göre sahibi veya yok filiform appendage daha fazla veya daha az enli (kalır).
Çiçekler, perianzio iki veya üç squamucce etli, düşene boyutu (lodicule), genellikle üç stamens ve bir pistil iki piumosi stigmas ve sadece bir ovum; sonuç, genellikle bir caryopsis sadece bir tohum, tahıl. Bu embriyonların, tohum sadece bir kotiledonlar (scutello) oldukça değiştirilmiş ve yanal olarak, aile birçok ekili bitkiler, cins Triticum, Oryza, Zea, Secale, Hordeum, Yulaf, Sorgum, vb. büyük tahıllar ve rolü en önemli insan beslenme. Ayrıca büyük ilgi, çim büyütmenin, hangi iyi bir parça, bitki için kullanılan ürünler hayvan besleme hayvan sürülerinin (türler Poa, Lolium, Trisetum, Arrhenatherum, Alopecurus, Holcus, ve birçok diğerleri). Çeşitli türleri, son olarak, ürünler için kullanılır, endüstriyel alan. Inside, Sorghum, tanınan en az 3 büyük subfamilies: Bambusoidee, Panicoidee ve Pooidee. Sm. [XVII yüzyıl; AB-+kalyptós yunan,]. Ortak adı belirtmek için kullanılan bitkiler, cins okaliptüs bitki aile Mirtacee, ca. 500 tür, Avustralya, bazıları geliştirdikleri çeşitli ülkelerde bir sıcak iklim. Büyük ağaçlar, yapraklar, iki tip: oval, sessile ve zıt, genç dallar; dikey, alternatif, petiolate sickled ve bu yetişkin. Hermaphrodite, çiçek olur, şayet, şekli, ters piramit kubbeyle bir kapağı olgunluk yerinden çıkmışsa, maruz bırakılması birçok stamens; meyve, bir kapsül 4 loggias içeren tohumlar çok küçük. Çok sayıda tür okaliptüs üreten değerli tahta parçaları, renkli, kırmızı veya kahverengi, kabukları, zengin, Tanen miktarı az olduğu için. Yaprak, temel yağlar kullanılır parfümerisini ve tıp gibi okaliptüs yağı, renksiz sıvı veya sarımsı, aromatik kokusu hoş, ca. %70'okaliptüs. İtalya'da, ekili okaliptüs globulus. Sf. (pl. - EC) [XIX. yüzyıl; giriş quechua, İspanyol vizcacha]. Adı 5 tür kemirgen Caviomorfi aile Cincillidi (Lagostomus maksimus ve tür Lagidium), yaygın sırasıyla pampas Arjantin ve and. Lagostomus Maksimus, viscaccia ovalar, geniş başlı, biraz basık, verilen tüfeğinin namlusunun tam gözlerinin ortasına yöneldiğini görür ve vibrisse bezeli, yanakları büyük bir siyah şerit, kenarlı, beyaz; gövde, tarchiato ve dev yanı sıra 86 cm (20 olarak), ağır ve 7 kg, arka ayaklar uzun kuyruk, çok pelosa; kalın kürk koyu gri, beyazımsı. O büyük grupları (15-30), dens (vizcacheras) ile pek çok gelir. Bu viscaccia dağ ait yerine, cins Lagidium 4 türlerin canlı 5000 m Rancagua, Peru, Bolivya, Şili ve Arjantin. Küçük, gündüz ve gregarie ve form sömürgeleri, reach 80. Yok burrows kazın, ama onarılan çıkıntılarda kayalar. Avladılar, et ve kürk, tehlike, söndürme. Bir tür daha büyük viscaccia ovalar (Lagostomus crassus hücreleri) bir anda Peru'da. Zooloji: Genel bilgiler Dışında, bazı tür felines (cins Panthera), ayılar, kara carnivores en mole, basına yansıyan çok homojen, ağır yapısına rağmen, baş büyük ve geniş, sonlandırma, tüfeğinin namlusunun tam gözlerinin ortasına yöneldiğini görür çoğu kısa, muscled boyun, gövde tarchiato, dallar kısa güçlü, ilkel kuyruğu, gizli, saç. Gözler küçük ve kulakları kısa, yuvarlak ve mütevazı bir geliştirme. Uçlarına 5 parmakları, plantigrada onay, robustissimi kıvrımlı hoofs, katlanır. Uzunluk, bu büyük memelilerin değişir 1,2 m, Malezya ateş 3 m, Orso Bruno d Alaska ve ağırlık otuz, 800 kg.
Erkekler, genellikle 1/5 büyük kadınlar. Bu kürk, uzun saç ve kalın, homojen renk hariç süsleri - yaka tipik bazı türler. Bu dişler 42 diş, tamamlandı. Çoğu türlerin canlı, ormanlara veya dağlık alanlar: sadece beyaz ayı hayatlarını bir habitat, tüm özel, buz, arktik bölgeler; farklı türler tırmanış ağaçları; beyaz ayı, korumalı, yalnızlık ve habitat, kıyı şeridindeki gündüz, ama genel olarak diğer türler olduğu bölgelerde, uzun bir süre için, man, tercihen gece; tipik örnek, kahverengi ayı, Avrupa'da ayılar müthiş sarsak, becerikli, yarış ve yüzme, Topraklarının büyük ama genellikle tanımlanmış, ve sizin için daha fazla yalnız ömrü; onların maçlara giderdi. normalde zararsız, sadece saldırı, kendilerini tehdit man, özellikle annelere Çocuk. Glo veya. ılıman bölgeler ve soğuk, adattatasi, tana a kavite veya doğal bir topraktaki, kışı derin bir uyku ile karıştırılmamalıdır gerçek ağırlığının (örneğin, vücut sıcaklığı, indirilmiş, gerçek ibernanti): gerçekten de kadınlar tam olarak bu süre sırasında doğum ve emzirme küçük (1 veya 2, nadiren 4'e kadar), ve doğum küçük, ca. 1/600, ağırlık anne siyah ayı amerikan, kayıt için littleness tüm memelilerin placentati. , gebelik süresi, farklı türler arasında değişir, 6 - 9 ay.
Ayılar genellikle omnivorous ve sadece carnivorous türleri, beyaz ayı , sınırlı habitat sadece balık, contalar ve diğer hayvanlar; ayılar, kokusu çok geliştirilmiş, gözetleme ve işitme zayıf. Şu anda 7 cins oluşan tek bir türün hemen hemen bütün dünya dışında Avustralya ve Afrika (Kuzey Afrika'da var oldu bir alt kahverengi ayı, bear, Atlas, şimdi soyu), dağıtım, neredeyse her zaman çok karakteristik: Ursus, kahverengi ayı, yaygın, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da; Euarctos, siyah ayı Kuzey Amerika veya baribal; Tremarctos, ateş, gözlük, Güney Amerika Thalarctos; beyaz ayı, Hayvanlarına; Selenarctos , ateş, yaka, Asya; Helarctos, Malezya ateş; ve Melursus, ateş labiato, ayrıca Asya.
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
HARPAGO Harpago, Teufelskralle, Harpagophytum procumbens (BRUCH), Syn: Harpago phytum burchellii DECNE Gut otu Şeytan pençesi Romatizma otu Romatizma ilacı Romatizma kökü Familyası: Susamgillerden, Pedaliengewâchse, Pedaliaceae Drugları: Harpago kökü; Harpagophyti radix Harpagonun yumru şeklindeki ikinci kökleri çay, tentür ev natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Susamgillerin bir alt grubu olan Harpagophytum!un bilinen iki alt türü vardır ve hemen hemen aynı maksatla ve şekilde kullanılırsa da en çok bilinen ve kullanılan türü Harpagophytum procumbens?dir. Diğer türler (Harpagophytum zeyheri) ancak laboratuarda incelendikten sonra aralarındaki fark anlaşılabilir. Güney Afrika?da kabileler arası savaşlarda yaralananları oranın yerli hekimleri bir ot kökü ile tedavi ederler. Bu durumu fark eden Alman asıllı çiftçi (NEHNERT) bitkiyi bulur ve ilaç fabrikaları bitkinin romatizma, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olduğunu tespit ederek üretime geçerler. Meyveleri kuruduktan sonra kolları geri doğru dönük, ucundaki dikenler de battığından Şeytan pençesi diye de, romatizmaya karşı kullanıldığından Romatizma kökü diye anılır. Botanik: Bitki sadece Güney Afrika ülkelerinden Namibya, Zambiya, Güney Afrika Angola, Sinbave gibi ülkelerde yabani olarak yetişen bitki günümüzde Namibya başta olmak üzere bazı ülkelerde büyük farmakoloji (ilaç) firmaları tarafından kültür bitkisi olarak büyük çiftliklerde (plantajlar) yetiştirilmektedir. Kökleri 10-20cm kalınlığında, 30-70cm uzunluğunda, ana kök ve onların 50-100cm derine, 100-200cm yanlara uzanan ince yan kökler ve arada bir 4-8cm kalınlığında, 15-25cm uzunluğunda, dışı esmerimsi veya esmerimsi kızıl renkli yumruları vardır ve asıl tıbbi olarak bu yumruları kullanılır. Gövde yerde sürünerek çevreye yayılan ve 100-150cm uzunluğundaki kollar oluşur. Yaprakları değişik sıra ile dizilmiş olup derin loplu, uzun saplı, üst kısmı grimsi yeşil renklidir. Çiçekleri yaprak diplerinden çıkan bir sap üzerinde, geri kısmı boru, ağız kısmı loplu ve lopların uçları pembemsi veya kırmızı renkli, geri kısmı pembe veya pembemsi sarı renklidir. Meyvesi 8-22cm uzunluğunda, odunsu, 10-15 uzun uzun kolları ve kollarda 4-8adet kanca şeklinde dikenleri bulunur. Hayvanlar ve insanlar bu kancalı odunsu, şeytan pençesi olarak biline kapsülden kurtulmak için tepinirler ve böylece ekilen kapsülden çıkan tohumları bilmeden toprağın içine sokarlar. Zamanı gelince bitki bu tohumlardan bulunduğu yere kök salar ve yeşerir. Yetiştirilmesi: Harpagonun yetiştiği yörenin iklimi Akdeniz iklimine çok benzemesi nedeni ile bu bitki Türkiye?nin Akdeniz bölgesinde muhtemelen yetiştirilebilir. Hasat zamanı: Sonbaharda sökülen, çıkarılan yumru kökler hemen fırça ile temizlendikten sonra 2-5m kalınlığında dilimlenerek kurutulur. Aksi halde birleşiminde yüksek oranda su ve şekerli maddeler içeren bitki bozularak kokar. Birleşiminde: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Araştırmalar: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Tesir şekli: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Kullanılması: a) Araştırmalara göre başta; artroz, artrit, romatizmanın neden olduğu sırt, bel, omuz, boyun, kalça ve diz ağrılarına, sabah uyuşukluğu, kas romatizması, omurların deformasyonuna (spondylosis deformans, omurların yapısının bozulması ve kemiklerin erimesi) ve poliartritisi?e (birden çok eklemin iltihaplanması, şişmesi ve ağrıması ) karşı kullanılır. b) Komisyon E?nin 02.03.1989 tarih ve 43 nolu ve de 01.09.1990tarih ve 164 nolu Monografi bildirilerinde bşta; eklem rahatsızlıkları, iştahsızlık ve hazımsızlığa karşı kullanılır. c) Halk arasında sindirim rahatsızlıkları, kan hastalıkları, ateş, iştahsızlık, artroz, artritis, alerji, safra, karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Baş ağrısı, nevralji (sinirsel ağrılar(, yorgunluk, halsizlik ve dermansızlığa karşı kullanılır. Açıklama: Lanhers ve ekibi bitki kökünün iltihapları önleyici özelliğinin birleşimindeki polisakkaridlerden ileri geldiğini tespit etmiştir. Buna göre Arachidon asitten lipohsygenas ve zyklogenaz enzimlerinin prostaglandin veya leukotrin oluşturmasını engellemektedir. Aşırı miktardaki prostaglandin ve leukotrin özellikle eklemlerde ve kaslarda kızarma, iltihaplanma, şişme ve ağrıya neden olurlar. Harpago kökü ve ilaçları bunu önler. Harpago kökü bir yan dan romatizma rahatsızlıklarına diğer yandan mide-bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olarak kullanılabilir. Çünkü birleşimindeki çok acı maddeler mide ve bağırsak rahatsızlıklarını iyileştirir ve hem de safrayı artırır. Birleşimindeki Harpagosid ve türevleri ise romatizma türlerini iyileştirir. Çayı: Yumru köklerden bir kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek haşlanır (infus) ve 4-8sa demlenmesi beklendikten sonra süzülerek içilir. Hatırlanacağı gibi diğer bitkilerde genellikle 5-10dk demlenmeye bırakılırdı. Şeytan pençesi kökü çok sert olduğundan birleşimindeki maddeler ancak 3-4sa sonra çözülür. Bu nedenle uzun süre beklemek gerekir veya akşamleyin demleyip sabahleyin içilebilir. Homeopati?de: İnce kıyılmış Harpago kökü veya tozundan 20-30gr bir şişeye konur ve üzerine 100ml %70?lik alkol ilave edilir. Güneş ışınlarından uzakta iki günde bir çalkalanarak 4-6hafta muhafaza edilir. Bu süre sonunda süzülerek Homeopati?de <>adı ile anılan tentür elde edilir bu tentürden günde 3-4defa 15-20damla, 4-6hafta süreyle alınır. Yukarıdaki çay harmanları ile de posyonları hazırlanır. Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir'i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.Gökçek İksiri vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.Gökçek Tonik mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.Gökçek Diyet Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Mide ve bağırsaklarda ülser (yara) olanlarla hamilelerin kullanmaması gerekir. Bitki çok acı oluğundan zaten fazla içilemez ve bir günde çay olarak içilmesi tavsiye edilen oran 5gr?dır. Geniş bilgi için Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp ismli kitabımızda mevcuttur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
CIRLATAN Çok Yıllık | 0,3-1,5m | 6-9 Aylar | Ho | Meyvesi,Kökü | Çok Zehirli Cırtatan, Spritzgurke, Ecballium elaterium L. Acı düvelek Syn: Momordica elaterium L. Acı hıyar Eşek hıyarı Acı dülek Hıyarcık Cırtlak Şeytan keleği Acı kavun Yabani hıyar Familyası: Kabukgillerden, Kürbisgewâchse, Cucurbitaceae Drugları: Cırtatan meyvesi; Elateri fructus veya Ecballi fructus (Syn: Fructus elateri) Cırtatan kökü; Elateri radix veya Ecballi radix (Syn: Radix elateri) Cırtatan tentürü; Elaterium Cırtatanın genellikle meyveleri, bazı yörelerde kökleri de kullanılır. Fakat çok zehirli olması nedeni ile hekimler veya herbalistlerin kontrolünde ve denetiminde kullanılabilir.  Botanik: Cırtatan Güney Avrupa, Kuzey Afrika, Türkiye, Orta doğu, Kafkaslar ve Türkistan’da yabani olarak geniş bir alana yayılır. Cırtatan genellikle kumsal yerler, viraneler, yol kenarları ve güneşe karşı olan yamaçlarda daha yaygın olarak yetişir. Yaprakları grimsi yeşil, kalp şek-linde, bazen de üç toplu, kenarları kertikli, düzensiz dalgalı ve alt yüzeyi tüylüdür. Çiçekleri göbeğe doğru çan şeklinde ortadan uçlara doğru beş parçalı, yıldız şeklinde, uçları beyazımsı sarı ve içe doğru koyu sarı renktedir. Meyveleri 3-5 cm uzunluğunda ve 2-3 cm çapında uçlara doğ¬ru eliptik ve ortası oval şekilde olup, önce grimsi yeşil, sonra olgunlaşınca grimsi sarı bir renk alır. Üzeri pürtüklü ve tüylü, içinde 20-30 adet çekirdek bulunur ve meyvenin içi üç bölüm olup meyve olgunlaşınca dokununca veya yere düşünce içindeki tohumlar ve sıvı 1,5-3 m mesafeye cırt diye bir ses çıkararak fırlar. Bu nedenle bu bitki Cırtatan veya Cırtlak diye anılır. Çok yıllık yerde sürünen, boyu 0,5-2 m’yi bulur. Yetiştirilmesi: Mart ve Nisan aylarında saksı, kasa veya seralarda yetiştirilen fideleri Mayıs’ta bahçe ve tarlalara ekilir.  Hasat zamanı: Ağustos ve Eylül aylarında toplanan Cırtatan meyveleri taze olarak tentür veya natürel ilaç yapımında kullanılır.  Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Tetracyclik Triterpenlerden olan bir dizi Cucurbitacin türevi içerir. bunarlın başında; Cucurbitacin, E, B, I gelir. Cucurbitacin E eskiden α-Elaterin diye anılırdı.  b) Ayrıca az miktarda Elatericin A ve B içerir. Cucurbitacin B’ye Luffa’da bakılabilir.  Tesir şekli: Cırtatan meyve ve kökleri; iltihapları önleyici, antiseptik, müshil yapıcı ve idrar söktürücü özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Halk arasında eskiden beri Anadolu’da bu bitkinin meyve suyu sinüzite karşı kullanılmıştır.  Araştırmalar: 16/06/1991’den 16/07/1991’e kadar yaptığım yaz tatilinde rahmetli babamla şifalı bitkiler üzerine sohbet ederken sinüzite kar¬şı bir bitki olup olmadığını ve bu konuda ne bildiğini sordum. O da bana başından geçen bir olayı anlattı. Babamın asker arkadaşlarından biri baş ağrılarının verdiği acı ile kafasını duvarlara vurduğu anlar olur. Bu durumu gören başka bir asker “ben seni iyileştiririm fakat çok büyük rizikosu var” der. Hasta olan ise “her şeye razıyım yeter ki kurtar beni bu dertten” der. Cırtatan meyvelerinden 2-3 tanesinin suyunu çıkararak burnuna çekmesini söyler. Asker meyve suyunu burnuna çektikten 5 dakika sonra askerin burnundan yeşilimsi sarı iltihaplı, cerahatli pislik akar ve asker rahatsızlığından kurtulur. Ben bunu babamdan dinledikten sonra Antalya’ya gittim ve sahile yakın kayalıkların üzerinde bolca yetişen Cırtatanlardan topladım ve bir şişeye koyarak üzerine alkol doldurdum. Almanya’da benim ailece tanıdığım bir arkadaşın hanımı yıllardır sinüzitten rahatsız olduğunu söyledi. Ona 10 ml Cırtatan tentürü vererek günde 3-4 defa 1-2 damla burun deliklerine damlatmasını söyledim. Bu bayan 4 gün tarife uygun şekilde kullandıktan sonra burnundan iltihaplar, cerahatlar ve pislik boşalmış ve sinüzitten kurtulmuştur. Ben kendimde denedim fakat sanırım uzun süre kullandığım için olsa gerek burnumdan 1 hafta sonra akan sarımsı yeşil pislikten sonra nezle imişim gibi burnum akmaya ve gözlerim yaşarmaya başladı. Cırtatan üzerine yapılan araştırmalar çok eski ve yeni yapılan araştırmalar ise oldukça azdır. Bu araştırmalardan birini bir Türk ilim adamı olan Sezik, E. Ve arkadaşları yapmışlar ve sinüzite karşı etkili olduğunu kanıtlamışlardır (Yeni Tıp dergisi.1/5/84) ve ayrıca Enslin ve arkadaşları (1954) de araştırma yapmışlardır. Cırtatan ilk defa ilk defa İbn-i Manzur (Almanca kaynaklardan öğreniyoruz) tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Cırtatan ayrıca romatizma, siyatik, karaciğer iltihaplanması (he¬pa¬tit), sarılık ve ödeme karşı ve de safra arttırıcı ve de kusturucu ve de ishal yapıcı olarak kullanılır. Tarife uyulmaz ise zehirlenmelere neden olur.  Çayı: Cırtatanın kökü çay, meyveleri de tentür yapımında kullanılır. Meyvelerinin çayı yapılmaz zira çok tesirlidir. Köklerinden iki kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su doldurularak yeniden hafif kaynatılır. Cırtatan kökü 7-10 dakika demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.  Homeopti’de: Cırtatan meyvelerinin suyu önce bir şişeye doldurulur ve sonra içi boşalan meyveleri doğranarak ilave edilir ve de üzerine %70’lik Alkol (Etanol) eklenir. Cırtatan meyve suyu ve içi boşalan meyvelerin toplam ağırlığı 40-60 gr alkolün ise 450-550 ml olması gerekir. Güneş ışınlarından uzakta 4-6 hafta beklettikten sonra süzülerek günde 3-4 defa 10 damla alınır şayet burun deliklerine damlatılacak ise günde 3-4 defa 2-3 damla 2 hafta süreyle damlatılır. Fransa’da yapılan araştırmaların sonucu Cırtatan tentürünün Hepatit A, B ve A+B’yi (karaciğer iltihaplanması) ve sarılığı iyileştirdiği görülmüştür. Homeopati’de Cırtatan tentürü kısaca “”Elaterium”” diye anılır.  Yan tesirleri: Tarife uyulduğunda herhangi bir problem söz konusu değildir fakat sade meyve suyu saf olarak kullanılacak olur ise zehirlen-melere neden olur. Zehirlenme belirtileri; kusma, ishal, bulantı, boğazda kaşıntı, midede ekşime, iştahsızlık, bazen üşüme ve bazen de ateşlenme gibi haller görülür. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
KANTARON 1-2Yıllık | 0,2-0,5m | 6-9 Aylar | Ca,Ho,Na | Otu | ▼ Kantaron Tausendgüldenkraut Centaurium ereythraea RAFN. Kantaron çiçeği Syn: Centarium minus MOENCH  Küçük kantaron “ umbellatum  GILIBERT. Kırmızı kantaron Erythaea centaurium BORKH. Ateş otu Mide otu Acı ot Gülden otu Familyası: Çentiyangillerden, Enziangewâchse, Gentianaceae Drugları: Kantaron otu; Centaurii herba Kantaronun kökleri hariç yaprakları, çiçekleri ve sürgünleri çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Kantaronu Çenmtiyangillerin abir alt grubu olan Erythracinaegil¬lere dahildir ve takriben 40 civarında türü mevcuttur. Bizi ilgilendiren en etkin, en yaygın ve en çok kullanılan bu kantarondan başka yetiştiği böl¬gelerde aynı maksatla kullanılan türlerde mevcuttur. Bunlardan bazıları;  a) Ortadoğu’da yetişen kantaron; Centaurium spicatum, Şili Kantaronu; Centaurium chillenese, Meksika kantaronu; Centaurium mexikana ve Macar kantaronu; Centaurium Littorale’yi sayabiliriz. Latince centum=100, Aurum=altı yani yüz altın anlamına gelir. Eskiden bir torbasına 100 altın ödenmiş ve zamanla bin altın (Bin altın otu) diye anılmıştır. Botanik: Kantaron Kuzey Afrika, Kuzey Amerika, Güney ve Orta Avrupa ile Güneybatı Asya’da kendiliğinden yabani olarak yetişir. Kantaron bir veya iki yıllık otsu bir bitki olup 20-50cm boyuna ulaşır. Yarıya kadar tek gövde dik, dört köşeli, tüysüz, yarıdan sonra oldukça çok sık çatallıdır. Alt yaprakları yere yapışık, rozet şeklinde, gövde yaprakları uzun bir yumurta şeklinde, ucu sivri, gövdeye oturmuş iki adet karşılıklı bir son¬raki ile çapraz, kenarları hafif kalkık ve en üstteki yaprakları ise mızrak şeklindedir. Çiçekleri 5 adet pembe, kırmızımsı pembe veya açık pembe renkte oval şekilde, taç yaprakları ortada, 5-6adet döllenme tozlukları bulunur. Kantaron Çentiyangillerden olmasına rağmen çiçek geri¬den bi-leşikgillerden olduğu gibi şemsiyecikler ve şemsiye demetlerinden mey-dana gelir. Yetiştirilmesi: Türkiye’nin hemen her bölgesinde rahatlıkla yetişebilir. Mart ve Nisan ayında kaslarda veya seralarda yetişen Kantaron fideleri Mayıs’ta bahçelere ekilir.  Hasat zamanı: Yerden 5cm yukarıdan kesilerek bağ yapılan Kantaron gölgede, havalı bir yerde kurutularak kaldırılır veya taze olarak tentür yapımında kullanılır. Malesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mut¬laka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kuru-tulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukça azaltır. Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Secoiridoidler ve Secoiridoidglikozit türevleri; Swertiamarin (ana madde olup takriben %70-80’ini oluşturur) ayrıca gentiopikrin (Çentiyana bak), Sewerosid, Kentapikrin ve Desacetylcentapikrin içerir. b) Xanthon türevleri (Kesanton türevleri); Gentisin, Bellidifolin, 1.6.8-Trihydroxy-3,5,7,trimethoxyxanthon, methylbellidifolin, eustomin (=1-hydrox-3,5,6,7,8-pentametoxanthon), desmethoxyxanthon (=1,2-dihydroxy-3,5,6,7-tetramethoxyxanthon), 1,4-dihydroxy-3,5-dimethoxyxanthon c) Triterpen türevleri; Oleolasit, β-Sitosterol, Oleolasitlacton, β-Amyrin, α¬-Amyrin, Stigmasterol ve Campesterol içerir. d) Fenolkarbonikasitler; p-Cumarinasit, Ferulaasit, Vanillinasit, Syringaasit ve Protocatechuasidi içerir. e) Ayrıca %0,4 Flavonitler, %0,3 Alkaloitler ve Anthosyanidler içerir. Tesir şekli: Antibakteriyel (mikrop öldürücü), iştah açıcı, hazmı kolay-laştırıcı, mide salgısını artırıcı, bağırsakları kuvvetlendirici, safra artırıcı ve kuvvetlendirici, kanı temizleyici ve ateş düşürücü özelliklere sahiptir. Araştırmalar: Kantaronun birleşimindeki Secoiridoidlerin sindirim sal-gılarını artırdığı, Xanthon türevlerinden Gentisin ve Bellidifolisin’in mikropları ve parazitleri öldürdüğü ve tümörlerin (urların) büyümesini önle¬di¬ği, Londra ile Tokyo’da yapılan araştırmalarda ateş düşürücü özelliği ise İstanbul’da yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir. (ZP.5.94.299)  Kullanılması:  a) Komisyon E’nin 06.07.1988 tarih ve 122nolu Monografi bildirinse göre Kantaron başta iştahsızlık ve hazımsızlık rahatsızlıklarına karşı kullanılır.  b) Halk arasında mide asidi yetmezliği, mide zafiyeti, midenin küsmesi, mide ve bağırsakları üşütme, iştahsızlık, def-i hacette zorlanma, ka-raciğer ve safra rahatsızlıklarında ve kansızlığa karşı kullanılır.  Açıklama: Kantaronun acılık değeri 3500 yani 1/3500 defa sıvılaştırılsa dahi acılığı hissedilmektedir. Kantaron otu birçok özellikleri bakımından Çentiyan köküne benzer. Fakat Çentiyan kökü biraz daha etkili ve acıdır. İştahsızlık bir hastalık değildir. Çeşitli hastalıklardan sonra insanda açlık duygusunun azalması ile ortaya çıkar. Mide yeterince asit üretemez ve kişide açlık hissi uyanmadığından bir şey yemez. Vücudun bütün dengeleri alt üst olmuştur ve bu dengeleri yeniden kurmak gerekir. Genel¬likle grip, ateşli ve bulaşıcı enfeksiyonlar, üşütme, sinirsel ve ruhi dengesizlikler ve hiçbir besin değeri olmayan çicolata, cips veya aşırı et gibi yiyecekler veya aşırı kimyasal ilaç alma, kahve, siyah çay ve alkol gibi içecekler ile sigara bağırsakların yapısını bozar. Bağırsaklarda 100 million (katrilyon) faydalı bakterinin (bağırsak florası) bir kısmı patolojik bakterilere (Zararlı bakterilere) dönüşür ve diğer taraftan çok zararlı bağırsak mantarları üremeye ve zehirli alkoller ve gazlar (metan, etan, supropan, heksan, metanol, propanol vb.) üretmeye başlar. Neticede kişide çok çeşitli hastalıklar; romatizma, nikris, sinirsel bozukluklar ve unutkanlık gibi haller ortaya çıkar. Eskiden Osmanlılar akşamları etli, yumurtalı, peynirli, yağlı (hayvansal yağ) yemekler yemezler ve hafif zeytinyağlı yemekler yerlerdi. Bu nedenle de sağlıklıydılar. İkinci bir husus ise sünnete uyarak yavaş, az yemek ve çok çiğneyerek beslenirdi¬ler. Amerikalı Dr.Howart Hay 1920’li yıllarda yaptığı araştırmalarda ayrı beslenmeyi keşfetmiştir. Buna göre proteinli besinler et, yumurta ve mamulleri ile balık ve peynir çeşitlerinin karbonhidratlı besinler; tahıllar (ekmek, hamurlu maddeler, buğday, pirinç vb.), bakliyat (fasulye, mer¬cimek, nohut), patates, şeker ve balın aynı anda yenmemesini, yenirse sindirimin zor olacağını, tarafsız (natürel) besinler; sebzelerin, şifalı bitki çayları, baharatlar ve mantarların her iki gruba karıştırılıp yenebileceğini ifade etmiştir. Meyveleri ise proteinli besinlerden 10-30dk önce yenme¬lidir. (Peygamber Efendimiz (s.a.v) böyle yapardı. Şayet meyveler pro¬teinli besinlerle aynı anda yenirse büyük zincirli polimer protein mole¬külleri, meyvelerin birleşimindeki vitaminler, mineraller ve diğer bileşik¬ler bağırsaklardan alınarak (absorbe) kana geçmez ve böylece meyve¬lerden istifade edememiş oluruz. Bu nedenle meyve önce yenmelidir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda ise proteinli besinleri parçalayan enzimlerin mide tarafından üretildiği, karbonhidratlı besinleri parçalayan enzimlerin ise tükürük bezleri tarafından üretildiği tespit edilmiştir ve proteinli besinlerle karbonhidratlı besinlerin aynı anda yenilmesinin sağlığa zararlı olduğu tespit edilmiştir. Mesela etli ekmek veya peynirli ekmek, yumurtalı ekmek, etli kuru fasulye vb. besinleri sayabiliriz. Az yemekte çok önemlidir. 1980’de inşaatta çalışırken benim kahvaltımda veya öğle yemeğimde yediğim 4-5 almanın yiyeceğine bedeldi. Oysa Türk¬ler arasında ben normalden az yemekteydim. Peygamber Efen¬dimizin (s.a.v) günde en fazla iki defa yemek yediği ve sofrada iken 13 lokmadan fazla yemediği bilinmektedir. Almanya’nın kara ormanlar klini¬ğinde 21 gün oruç kürü 2500Euro tutmaktadır. Oysa biz her yıl 4 hafta gönüllü oruç tutmaktayız.  Çayı: Kantaron otunun çayı hem infus (haşlama) hem de dekokt (kay-natma) ve hem de mazerat (soğuk suda önce 6-10saat bekletilip sonra kaynatma) ile hazırlanabilir. Bir kahve kaşığı Kantaron otu demliğe ko¬nur ve üzerine 200-300ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10dk demlenmesi beklenir ve süzülerek içilir.  Çay Harmanları; Gökçek Ateş düşürücü çay; >40 gr Söğüt kabuğu >20 gr Kantaron otu >10 gr Çentiyan kökü >10 gr Acı yonca yaprağı >10 gr Civanperçemi otu Gökçek Karaciğer çayı; >20 gr Kantaron otu >20 gr Ardıç kozalağı >20 gr Kılıç otu >20 gr Devedikeni tohumu >20 gr Zerdeçal kökü Gökçek Gökçek Mide çayı (Hazımsızlık, Şişkinlik, Mide asidi yetmezliği) >30g Kantaron otu >30g Nane yaprağı >30g Tarçın kabuğu >10 Çentiyan Gökçek iştah çayı; >30 gr Oğulotu yaprağı >30 gr Civanperçemi otu >30 gr Pelin otu >10 gr Kantaronotu Gökçek İştah çayı  >30gr Melek otu kökü >30gr Pelin otu >20gr Çentiyan kökü >20gr Kantaronotu Gökçek iştah çayı; >20 gr Pelin otu >20 gr Kantaron otu >20 gr Turunç kabuğu >10 gr Acı yonca yaprağı >10 gr Tarçın kabuğu >20 gr Çentiyan kökü Gökçek Mide çayı; >30 gr Kantaron otu >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Kaz otu >10 gr Eğri kökü >10 gr Oğulotu >10 gr Meyan kökü Homeopati’de: Kantaron otunun sert gövdesi hariç yaprak çiçek ve ta¬ze sürgünlerinden 50gr bir şişeye konur ve üzerine 500ml %70’lik etanol ilave edilir. şişe güneş ışınlarından uzakta iki günde bir çalkalamak suretiyle 4-6hafta muhafaza edilir. bu süre sonunda süzülerehk Homeopati’de <<Centaurium>>adı ile anılan tentür elde edilir. Tentür yapımında Çentiayn kökü daha çok tercih edilmektedir. Şayet Çentiyan kökü temin edilemez ise Kantaron otu ile tentür yapılır. Bu tentürden günde 4-5defa 10-15damla 4-6hafta süreyle alınır. Gerek duyulursa bu süre uzatılabilir.  Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
UZARA
Çok Yıllık 0,5-1,5m 5-7 Aylar Kökü Zehirli
Uzara, Uzara, Xysmalobium undulatum Güney Afrika İpek otu Familyası: İpekotugillerden, Seidenpflanzengewâchse, Asclepiaceae Drugları: Uzara kökü; Uzarde radix Uzara kökü genellikle natürel ilaç yapımında kullanılır çünkü zehirlidir. Bu nedenle de çayını içmek rizikoludur. Giriş: Uzaranın bilinen birçok türü vardır. Fakat en yagın olarak Güney Afrika ipek ot kökü; Xymalotium undulatum ve nadiren de Yumrulu ipek otu; Asclepias tuberasa ve Suriye ipekotu ;Asclepias syriara kullanılır. Tarihte ilk defa Güney Afrika yerlileri Hottentotenlartarafından başta ishal olmak üzere birçok hastalığa karşı kullanmışlardır. Alman araştır*macı H.W.A. Hopf yaptığı gözlemler sonucunda leifhinin faydasını an*lamış ve 1909 yılında Avrupa'ya getirmiş ve botanik bahçelerde yetiştiril*meye başlanmıştır. Büyük ilaç fabrikaları(farmakoloji) ve üniversitelerin araştırmaları ile bitkinin ishali önlediği tespit edilmiş ve böylece bitkinin önemi artmıştır. Botanik: Uzara çok yıllık bir bitki olup dikine yükselir, bir kökten 4-10 gövde çıkar. Kökleri silindir şeklindeki ana kök ve ondan çevreye sarılan yan kökten oluşur ve bitkinin dışı kahverengimsidir. Yaprakları karşılıklı bir sonraki ile çapraz olup her biri mızrak şeklinde 10-25 cm uzunlu*ğunda 5-10 cm eninde, mızrak şeklinde ve kenarları hafif dalgalı, ortada ana bir damar bulunur, üst kısmı koyu ve alt kısmı açık yeşil renklidir. Çiçekleri yaprak saplarının dibinden çıkan bir sap üzerinde ve demet şeklindedir. Her demette 15-25 çiçek bulunur, her çiçek beş adet uzun kupa yaprağı ve bu kupa yapraklarının içinde kaybolmuş gibi duran 5 adet altın sarısı taç yaprak ve ortada bir göbek bulunur. Sonbaharda yumurta şeklinde ve büyüklüğünde üzeri tüylü içi tohum dolu olan kozaları oluşur. Yetiştirilmesi; Uzara Güney Afrika'da yetişen bir bitki olup, Türkiye'nin Akdeniz ve Ege bölgesinde de çok rahatlıkla yetişebilir. Hasat zamanı; iki-üç yıllık kökler çıkarıldıktan sonra yıkanır, ortadan birkaç dilime ayrıldıktan sonra güneşte kurutulduktan sonra öğütülerek toz haline getirilir. Birleşiminde: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Araştırmalar: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Tesir şekli: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Kullanılması: a) Araştırmacılara göre Uzara kök ekstresinden elde edilen Natürel ilaç ishale karşı kullanılır. İshalli şahıs önce 4-5 draje ve 60-80 damla alınır ve sonra günde 3-4 defa 1-2 drajeye indirilir. Uzara drajesi veya damlası ile yapılan tedavi 1-2 günde rahatsızlığı ortadan kaldırır. Bu nedenle uzun süre draje veya damla almaya gerek kalmaz. b) Komisyon E'ye göre Uzara kökü ishalle (sıradan ishale) karşı kullanılır. c) Halk arasında; Uzara kökü ishal ve kramplı mide ve bağırsak rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Çay: Uzara kökünden (ince kıyılmış veya tozu) 1 gr demliğe konur ve üzerine 150-200 ml kaynar su ilave ettikten sonra 10-15 dakika dem*le*meye bırakılır ve sonra süzülerek içilir. Bir gramdan fazlası zehirlenmeye neden olabilir. Açıklama: Hamile kadınların ve bebeklerin Uzara draje veya damlası kul*lanmaları mahzurludur, çünkü ceninlerde ve bebeklerde kan-beyin arasındaki tabaka tam oluşmadığından Uzaranın birleşimindeki maddeler beyne geçerek Merkezi Sinir Sistemine zarar verebilir. Bu nedenle hami*lelerle küçük bebeklerin kullanımı mahzurludur. Uzaranın birleşimindeki Uzerigenin Digitoxine çok benzer fakat aynı etkiyi göstermesi için Digitoxinin 100 katı alınması gerekir. Almanya yılda 41 milyon ishal vakasına rastlanağı düşünülürse bu bitkinin önemi anlaşılır. Kullanılması: a) Homeopati'de; Göğüs derisi; Kaburga derisi; Akciğer ve kalp dış deri iltihaplanması, öksürük ve göğüs ağrısına karşı kullanılır. b) Halk arasında; nefes yolları rahatsızlıklarında, balgam, öksürük, bronşit, grip, göğüs ağrılarına karşı kullanılır. Yan Tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
                Sıcak iklimde yetişen aloe vera, yaprakları etlidir ve yapraklarından elde edilen öz su ile de ilaç sanayinde kullanılmaktadır. Halk arasında Ayvaz, Sarısabır ve Öd ağacı olarak bilinmektedir. İçeriğinde; Demir, Çinko, Fosfor, A vitamini, C vitamini, E vitamini, B vitamini, Kalsiyum ve mineraller bulunmaktadır. Aloe vera bitkisi zambakgillerdendir. Afrika Kıtası ana vatanıdır. Yurdumuzda Güney bölgelerde yetişen bu bitki 30 santimetreye kadar büyüyebilmektedir. Yaprakları uca doğru sivrilirken kılıca benzemektedir. Çiçekleri yaz mevsiminde açarken kırmızı, sarı renktedir. Aloe vera yapraklarının içinde bulunan jölemsi kıvamında öz suyu bulunur. Bu öz sudan aloevera jel üretilmektedir. Bu jel içinde uçucu yağlar ve reçine bulunmaktadır. Aloe vera jelinden ilaç yapılırken bir yandan da kozmetikte çokça kullanılmaktadır. Aloe vera Faydaları
Bu bitki yüksek besin değerine sahiptir,
Vücuda dinçlik verir,
Sindirimi kolaylaştırıcı etkilere sahiptir,
Safra söktürücüdür,
Kabızlığa iyi gelir,
Yanık acısını dindirir,
Böcek sokmasında acıyı dindirir,
Yıpranmış cildi besler,
Egzamayı tedavi eder.
  Aloe vera yağı cilt üzerinde kozmetik amaçlı kullanılırken aynı zamanda ağız yoluyla da kullanılabilmektedir. Şifalı bitkiler arasında aloe vera jeli sirke ile birlikte saç köklerine sürüldüğü takdirde saç dökülmesini engellemektedir. Ayı zamanda sindirim problemleri için çok iyi bir tedavi edici güce sahiptir. Bayanların özellikle aybaşı dönemlerinde kan yoğunluğunu arttırarak ağrıların azalmasını sağlar. Bunun için öz sudan bir veya iki damla kullanmak yeterli olacaktır. Küçük yanıkların ve güneş yanıklarını daha hızlı geçirir. Bitkisel tedavi için aloe vera gebelerde de faydalıdır. Hamile kadınların rahminde oluşan kasıntıları giderir. Müshil etkisi olduğundan dahili olarak fazla oranlarda kullanılmamalıdır. Aloe vera jelinin özellikle kozmetik alanında fazla kullanılmasının en büyük sebebi ciltte harikalar yaratmasıdır. İçeriğinde bulunan vitaminlerden A vitamini ve C vitamini cilt hücrelerinin yenilenmesini sağlarken cilde sağlıklı bir görüntü verir. Bu nedenle harika bir nemlendiricidir. Aloe vera jeli istendiği takdirde bayanların kullandığı günlük nemlendirici kremlerine karıştırılarak da kullanılabilmektedir.   Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
ITIR Çok Yıllık | 0,3-1m | 5-10 Aylar | Ça,Ho,Na | Kökü, Otu Itır, Umkaloabo, Pelergonium sidoides D.C. Şifalı Itır ve Pelergonium reniforme W.CURTİS Güney Afrika Itırı Umkaloabo Öksürük kökü Bronşit kökü Familyası: Itırgillerden, Storchschnabelgewchse, Geraniaceae Drugları: Itır kökü; Umckaloabo radix Itır otu; Umckaloabo herba Itırın genellikle kökü çay, tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır ve nadiren de otunun kullanıldığı olur.  Giriş: Itırgillerin takriben bilinen 300 türü mevcuttur ve bunlardan bizi ilgilendiren Şifalı Itır diye anılan iki türdür. Bu iki bitki aynı şekilde kullanılırsalar da botanik olarak bazı farklılıkları vardır.  a) Narin (Bordo) Itır; Pelergonium sidoide De CANOOLLE ve b) Kadife (Pembe) Itır; Pelergonium reniforme W.CURTIS. Bu iki türün haricinde çok farklı maksatla kullanılan Büyük Itır; Pe-lergonium graveolens ve Kokulu Itır; Pelergonium odoratissium’u saya-biliriz. Leylekotugillerle Itırotugiller çoğu kez birbirine karıştırılmaktadır. Itırgillere örnek olarak Şifalı Itırı ve Büyük Itırı , Leylekotugillere ise Leylek otunu örnek vereceğiz. İngiliz asıllı binbaşı Charles Henry Stevens Güney Afrika’da görevli iken 1897’de yakalandığı oranın yerlileri olan Zulu kabilesinin Hekimleri tarafından Itır kökünden elde edilen De¬kokt’tan (kaynatma) birer bardak içirerek onu iyileştirir. C.H.Stevens Itır kökünü o zaman bütün Avrupa’da çok yaygın olan Vereme karşı İn¬giltere’ye getirerek pazarlamasını yapar. İngiliz Tabipler Odası Stevens’ın pazarladığı Verem ilacının ne olduğunu bilmediklerinden onu kocakarı ilaçları ile servet yapıyor diye suçlarlar ve de 1914’de yargılanmasını sağ¬¬layarak onu suçlu duruma düşürürler. İsviçreli Doktor Adrien Sechehaye 1920’de ilk Veremli hastasını Itır çayı ile iyileştirdikten sonra Cenevre (Genf) Tıp Odası ile birlikte çalışarak 9 yılda 800 Veremli hastayı iyileştirir. 1939’da Regensburg’taki (I…) bir firma tarafından 1 draje (Um…) (ağır öksürük anlamına gelir) adıyla anılan damlayı üretmeye başlar. Um… hangi bitkilerden ve nasıl elde edildiği 1971 yılına kadar bir sır gibi saklanmıştır. Bu nedenle hiçbir Şifalı bitkiler kitabında bilgi ve fotoğraf bulmak mümkün değildir. Bu nedenle bu bitki ile ilgili araştırmalarım yıllarca sürdü ve nihayet amacıma ulaştım. 1990 yılından beri Frankfurt, Manz, Darmstadt, Hamburg, Meidelberg, Weisbaden, Hannover botanik bahçelerinde bulamadığım bitkinin Dresden’de oldu¬ğunu öğrendim ve Ağustos 1997’de bir gün uçakla gidip araştırmalar yapıp geri döndüm. Botanik:  a) Bordo veya Narin Itır; Pelergonium sidoides D.C.’nin boyu 1m’yi bulabilir ve çok narin olması nedeni ile dik durması mümkün değildir. Çatallaşarak geniş bir alanı kaplar. Yaprakları böbrek şeklinde, üç loplu, kenarları kertikli, üst yüzeyi yeşil, hafif tüylü, alt yüzeyi iri damarlı, oldukça uzun saplı (10-20cm) ve değişken sıra ile dizil¬miştir. Çiçeklerinin boyu 50cm’yi bulabilen uzun bir sap üzerindedir ve bu saptan çıkan yan saplarda 5 adet yine uzunca saplar üzerinde birer çiçek bulunur. Çiçekleri iki çenekli olup üstte iki bitişik ve dik, altta üç ayrı ve sarkık dil şeklinde bordo renkli taç yaprakları ve ortada bir göbek ve bu göbeğin ucunda püskül gibi döllenme toz¬lukları mevcuttur. Kupa yaprakları 5 adet oval şekilli ve yeşil renklidir. b) Pembe veya Kadife Itır; Pelergonium reniforme W.CURTIS boyu biraz daha kısa ve birazda sertçe bir yapıya sahiptir. Çiçekleri yine uzun bir sap üzerinde ve yanlarında 10-12adet bir arada bulunan ana veya yan çiçek demetlerinden oluşur. Çiçeklerinin taç yaprakları önce¬kinden farklı olarak pembe renkli ve taç yapraklarının ortasında birer kırmızı benek mevcuttur. Yaprakları 5-10cm eninde, 3-7cm uzun¬luğunda böbrek şeklinde, üzeri kadife gibi, sık ve kısa tüylü, derin damarlı mavimsi yeşil renkte, alt yüzeyi beyazımsı gri renkli ve tüylü ve iri damarlı kenarları kertikli ve 10-20cm uzunluğundaki saplara sahiptir. Yetiştirilmesi: Güney Afrika’nın iklimi bizim Akdeniz iklimine çok ben¬zer, bu nedenle Şifalı Itır başta Akdeniz ve Ege bölgesinin sahile yakın olan (don olmayan) yörelerde rahatlıkla bahçe ve tarlalarda yetiştirilir. Diğer bölgelerde kış aylarında sera veya sıcak odalara almak gerekir. Ben takriben 3-4yıl her iki türden de yetiştirdim ve şayet bu iş el atılır ve yetiştirilir ise çok büyük maddi imkânlar elde edilebilir. Bugüne kadar Kirpi otu ve kökünden 172 firma 850 çeşit sade veya Kompleks ilaç üretmişlerdir. Itır daha etkili olmasına rağmen sadece Akdeniz ikliminde yetişmesi nedeni ile sadece bir firmanın tekelinde kalmıştır. Bugüne ka¬dar Kirpi otu veya kökü ile 172 ilaç firması 850 çeşit sade veya Kompleks ilaç üretmişlerdir. Hemen hemen aynı yönde etki eden Itır kökünden ise sadece bir firma bugüne kadar tekelci üretimine devam etmektedir. Bu da Kirpi otunun dünyanın hemen her yöresinde ye¬tişebilme özelliğine sahipken, Itırın Akdeniz iklimine benzer özellikler gösteren Güney Afrika’da yetişmesi ve başka yörelerde henüz deneme üretimine geçilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Itırın Türkiye’de yetiştirilmesi mutlak bir zarurettir.  Hasat zamanı: Şifalı Itırın her iki türü de söküldükten sonra kökleri havalı ve güneşli bir yerde kurutulur ve kaldırılır. Şayet tentürü yapıl¬acak ise taze olarak kullanılır.  Birleşimi: Itır kökünün birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Cumarin türevleri (Kumarin türevleri); Umckalin, 5,6,7-Trimethoxycumarin, 6,8-dihydroxy-5,7-dimethoxycumarin, 5,6,7,8-Tetramethoxycumarin, 6,7,8-Trihydrox-cumarin, 6-hydroxy-7-mthoxy-cumarin (Scopoletin) ve 7-Acetoxy-5,6-dimethoxycumarin b) Taninler %9 oranında olup en önemlileri; Afzelechin, Catechin (Kateşin), Epicatechin ve Gallocatechin c) Flavonitler; Quercetin, Kmpferol, Izoorientin ve Taxifolin-3-O-β-D-glikozit d) Gallusasit türevleri; Gallusasidi ve Gallusasitmetilester e) Steroller; Sitosterol-3-O-β-D-glikozit, β-Sitosterin, Stigmasterin f) Aminler; Thramin ve Ethanolamin Araştırmalar:  1) Ekim 1993’ten Şubat 1995’e kadar 158 deney yerinde (doktorların muayenehaneleri veya çocuk klinikleri) 0-12yaşlarındaki nefes yolları rahatsızlıkları olan 742 çocuk üzerinde Itır ilacı (Um…) ile tedavi de-nemesi yapılmıştır. Bu tedavi denemelerinde başta; akut bronşit ve¬ya kronik bronşit (genellikle yinelenen exazerbation) ve bunun ya¬nında nezle, sinüzit, farenjit (yutak iltihaplanması) ve Trakeait (nefes borusu iltihaplanması) gibi rahatsızlıkları olan çocuklara 14 günlük tedavi denemesi yapılmıştır. Hastalardan %98,7’sinin durumu iyileş-miştir. Fakat kronik bronşitte bu tedavi süresi 2-3ay sürebilir. (ZP.5.96.300) 2) C.H.Heil, U.Reitermann ve ekibi 1994’de akut ve kronik kulak, burun, boğaz ve nefes yolları enfeksiyonundan; bademcik iltihaplan¬ma¬sı, sinüzit, farenjit ve bronşit gibi rahatsızlıkları olan 641 hasta üzerinde Itır ilacı (Um…) ile tedavi denemesi yapılmıştır. Bu tedavi denemesinde hastaların %85’inde iyileşme görülmüştür. (ZP.3. 98.141) 3) Dr.A.Sechehage 1921’de Verem hastası olan 800 kişi üzerinde tedavi denemesi yapılmış ve hastaların iyileştiği tespit edilmiştir. (Nhp.4.97 .560) 4) Akut bademcik iltihaplanması (tonsilit) rahatsızlığı olan 6-10yaşları arasındaki 60 çocuk üzerinde tedavi denemsi yapılmış ve hastalar iyileşmiştir. (ZP.3.98.141) Kendi tecrübelerim: 1) Küçük oğlum M.Şamil 17.06.1997’de doğduktan hemen sonra bron¬şite yakalandı ve çocuk kliniğinde 4 çeşit antibiyotik ve enhalasyonla tedavi etmek istediler. Çocuğun durumunda herhangi bir değişiklik olmaması üzerine günde 5-6defa 2-3damla ağzına Itır ekstresi dam¬lattım. M.Şamil’in durumu iki günde hemen düzelmeye başladı ve üçüncü gün avuç dolusu balgam tükürdü ve buz gibi olan el ve ayak¬ları 10-15dk ısınarak pamuk gibi oldu. 2) M.Şamil’in 01.08.1998 (14 aylık) önce saçını tıraş ettim ve sonra jiletle kazıdım. Havalar sıcaktır diye çocuğu şapkasız dışarı çıkarınca hemen tekrar bronşite yakalandı. Çocuğa tekrar Itır ekstresinden el¬de edilen damladan verdim ve yine üçüncü gün balgam tükürdükten sonra rahatladı. 3) M.Şamil 02.10.1999 sabah saat 4.15’te Pseudokrupa’ya yakalandı ve Üniversitenin çocuk kliniğinde Dr. Antibiyotik ve spazm çözücü damlalar verdi. İlaçlar 2-3saat etki ettikten sonra çocuğun durumu tekrar kötüleşiyordu. Homeopati’de yüzlerce yıldır Heparsülfiris (Polisülfit) ile Pseudokrup’u tedavi edilmekte olduğunu yaptığım araştırmalarda gördüm ve bende Itır ekstresi ve Heparsülfirit tentürü ile Şamil’i tedavi etmeye başladım ve çocuk 05.10.1999’da iyileşti.  Tesir şekli: Bakterileri ve virüsleri öldürücü (antibiyotik ve virüstatik), ilti-hapları önleyici, balgam söktürücü ve İmmün sistemi güçlendirici özel-liklere sahiptir.  Kullanılması: a) Araştırmalar göre Itır ekstresinden elde edilen damla ve çay başta; bronşit, öksürük, Verem, sinüzit, farenjit, tonsilit (bademcik iltihap-lanması) gibi nefes yolları ve enfeksiyon rahatsızlıklarına karşı kulla-nılır. Veremin bulaşıcı olması nedeni ile hastanede doktor kontro¬lün¬de tedavi edilmesi ve tedavi sonunda Itır ekstresinden elde edilen dam¬la ile tedaviye devam edilmelidir. Eğer akciğerin herhangi bir nok¬tasında kalan en küçük bir mikrop kalıntısı tekrar vereme sebep olur.  b) Halk arasında; Afrika yerlileri de Itır kökü çayını aynı yukarıdaki ra-hatsızlıklara karşı kullanmışlardır.  Çayı: İnce kıyılmış Itır kökünden bir kahve kaşığı demliğe konur ve üze-rine 300-400ml kaynar su ilave edildikten sonra 3-5dk kaynatılır, 5-10dk demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.  Çay Harmanları; Gökçek Öksürük çayı (kramp çözücü); >40 gr Itır kökü >20 gr Melek otu kökü >20 gr Rezene tohumu >10 gr Duvar sarmaşığı yaprağı >10 gr Kekik otu Gökçek Öksürük çayı; >15 gr Çörek tohumu >25 gr Itır kökü >25 gr Keklik otu >15 gr Sinirli ot >15 gr Öksürük otu >10 gr Calba çiçeği >10 gr Ebe gömeci çiçeği Gökçek Akciğer üşütmesi çayı; >25 gr Çörek tohumu >15 gr Itır kökü >15 gr Hatmi kökü >15 gr Akciğer otu >15 gr Sinirli ot >15 gr Öksürük otu Gökçek Bronşit çayı; >20 gr Çörek tohumu >15 gr Kekik otu >15 gr Sinirli ot >25 gr Itır kökü >15 gr Öksürük otu >10 gr Çuha kökü Gökçek Verem çayı; >25 gr Çörek tohumu >15 gr Verem otu >15 gr Itır kökü >15 gr Akciğer otu >15 gr Güneş gülü otu >15 gr Adaçayı yaprağı Gökçek Bademcik çayı  >20 gr Çörek tohumu >25 gr Beşparmak kökü >25 gr Adaçayı >15 gr Itır kökü >10 gr Arnika çiçeği >5 gr Şekerci otu kökü Gökçek Kronik bronşit çayı (silisik asitli); >25 gr Itır kökü >25 gr Atkuyruğu otu >25 gr Kuşekmeği otu >15 gr Calba çiçeği >10 gr Kekik otu Gökçek Öksürük çayı (tahrişi önleyici, gıcık giderici ve mukozayı koruyucu); >40 gr Itır kökü >30 gr Hatmi kökü >20 gr Ebe gömeci çiçeği >10 gr Calba çiçeği Gökçek Öksürük çayı; >20 gr Çörek tohumu >30 gr Itır kökü >30 gr Sinirli ot >10 gr Kekik otu >10 gr Öksürük otu >10 gr Calba çiçeği Gökçek Terleme çayı; >25 gr Ihlamur çiçeği >25 gr Papatya çiçeği >25 gr Mürver çiçeği >25 gr Itır kökü Gökçek Immün çayı; >40 gr Çörek tohumu >20 gr Itır kökü >10 gr Grip otu >30 gr Sinirli ot Gökçek Kronik bronşit çayı (silisik asitli); >30 gr Itır kökü >25 gr Kuşekmeği otu >25 gr Atkuyruğu otu >20 gr Kedi başı otu Gökçek Akciğer çayı (bronşitli kramp, bronşitli astım ve balgama karşı); >30 gr Itır kökü >20 gr Taş anason kökü >20 gr Veba kökü >20 gr Kekik otu >10 gr Rezene tohumu Gökçek Akciğer çayı (kramplı bronşit, bronşitli astım ve balgama karşı);  >30 gr Itır kökü >20 gr Taş anason kökü >20 gr Çuha kökü >20 gr Kekik otu >10 gr Duvar sarmaşığı yaprağı Gökçek Akciğer çayı (kramp çözücü ve balgam söktürücü);  >30 gr Itır kökü >20 gr Melek otu kökü >20 gr Çuha kökü >20 gr Kekik otu >10 gr Duvar sarmaşığı yaprağı Gökçek Akciğer çayı (balgam söktürücü, balgam attırıcı ve öksürüğü önleyici);  >20 gr Sinirli ot >20 gr Calba çiçeği >20 gr Öksürük otu >20 gr Hatmi kökü >20 gr Itır kökü Homeopati’de: 20gr Itır kökü ince kıyıldıktan sonra bir şişeye konur ve üzerine %70’lik 80ml Alkol ilave edilir ve güneş görmeyen bir yerde, iki günde bir çalkalamak suretiyle 4-6hafta muhafaza edilir. Daha sonra nesne süzülerek Homeopati’de<<Umckaloabo>>ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4defa 15-20damla 4-6hafta süreyle alınır.  Ekstresi: Itır kökleri ince ince kıyılır hatta daha iyisi öğütülerek toz haline getirilir ve Etanol+su karışımı ile ekstraksiyonu yapılarak ekstraktı elde edilir. Itır kökünün ekstresi tentüründen daha kalitelidir. Çünkü bir¬le¬şi-mindeki maddeleri daha çok içerir. Şayet ekstresini elde etme imkanı yoksa o zaman tentürü kullanılabilir.  Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Kirpi kökünden elde edilen na-türel ilaçlar İmmün sistemini (bağışıklık sistemi) kuvvetlendirmek için¬dir fakat en fazla 4-5hafta kullanılmaktadır. Çünkü aşırı kuvvetlenen İmmün sistemi bu sefer zarar vermeye başlar. Oysa Itır kökünün ve Çörek tohumunun böyle bir yan tesiri yoktur. B) Büyük Itır, Groβe Pelargonie, Pelargonium graveolens L. (Herit ex Aiton) Familyası: Itırgillerden, Storchschnabelgewchse, Geraniaceae Drugları: Itır esansı; Geranii oleum Büyük Itır yapraklarının su buharı ile damıtılması (destilasyonu) ile eter yağı elde edilir ve bu yağ Aroma tedavisinde kullanılır.  Botanik: Yaprakları 5–11 derin loplu, ayrıca her lobunda 5–9 kendi lopu bulunur. Üst yüzeyi tüylü, açık yeşil renkli, alt yüzeyi tüylü, iri damarlı, 10-20cm eninde, 8-16cm uzunluğunda ve 15-30cm uzunluğunda tüylü yuvarlak bir sapa sahiptir. Çiçekleri oldukça uzun bir sap üzerinde 9–11 çiçek bir arada bir demet şeklindedir. Çiçekleri dil şeklinde, pembe renkli, 5 taç yapraktan meydana gelir ve ikisi üstte ve adeta üst üste ortalarında U şeklinde kan kırmızısı bir benek bulunur. Ortası kahve¬rengimsi bir göbek ve göbeğin ucu geri doğru kıvrık ve kırmızımsı renklidir. Asıl vatanı Tropik ülkeler olan B.Itır’ın günümüzde Almanya gibi soğuk ülkelerde evlerde süs bitkisi olarak yetiştirilmesi oldukça yay¬gındır. Bir Alman tanıdığımı ziyarete gittiğimde hemen her odasında B.Itır’ın bir saksısını görünce bunun sebebini sordum o da sivrisineği öldürdüğünü söyledi. Bu günden sonra bende her odada B.Itır yetiştir¬meye başladım ve sivrisinekten kurtulduk. Yetiştirilmesi: en kolay yetişen bitki deyince aklıma hemen B.Itır gelir. Köklü veya köksüz bir filizi ve de sürgünü iki gün içi su dolu kapta bek-letildikten sonra saksıya ekilir ve ilk günler sık daha sonra normal sula-narak yetiştirilir.  Hasat zamanı: Yılın her mevsimi yaprakları ve taze sürgünleri topla¬narak su buharı ile damıtılır (destilasyon).  Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Uçucu yağ türevleri (eter yağı türevleri) %0,1-0,2 arasında olup bu da %55 Geraniol, %35 Citronellol ve ayrıca az miktarda Fenilalkol, Geranylformiat, Gerniltiglinat, İzomenton ve Linalool içerir.  b) Ayrıca sabitler, taninler ve şeker içerir.  Tesir şekli: Teskin edici, depresyonu önleyici, ahenk, canlılık verici ve kuvvetlendirici, mikropları öldürücü, krampları çözücü ve solucanları öldürücü özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  1) B.Itır eter yağı (esansı=uçucu yağı) başta korku, depresyon, stres, uyuyamama, gerginlik, hafıza zafiyeti, bronşit, ishal, iktidarsızlık, ka-şıntılar ve bağırsak kurtlarına karşı kullanılabileceği beyan edilmek-tedir. Fakat etkisi üzerinde araştırma yapılmamıştır. 2) 45ml %70’lik Etanola 5ml ıtır yağı eklenir ve karıştırılır. Bu karışım¬dan 5-10damla bir çay bardağı (50ml) suya damlatılır ve gargarası yapılırsa ağız içi, dişetleri ve bademcik iltihaplarına karşı iyi gelir. Bu karışımla akne ve sivilceler de temizlenebilir.  3) Parfüm yapmak için 2ml Itır esansı, 2ml Turunç esansı, 2ml Limon esansı, 2ml Oğul otu esansı ve 2ml Mersin esansı 40ml %70’lik Etanol ile karıştırılır. Bu karışımdan Aroma lambasına 10-15damla damlatılır ve lamba yakılır veya Aroma konisi için 50ml kaynamış veya damıtılmış su konur ve buna 10-15damla esans karışımından ilave edilir.  4) Banyo esansı; bir yemek kaşığı bala 10-15damla Gül yağı ve 10-15damla Itır yağı karıştırıldıktan sonra banyo suyuna karıştırılır ve bu suyla 15-20dk banyo yapılırsa deriyi yumuşatır. 5) Haşarat esansı; Okaliptus, Lavanta, Karanfil ve Itır esansından 3’er ml 88ml %70’lik Etanol ile karıştırılarak hazırlanır. Bu haşarat esansından 10-15damla Aroma lambası, Aroma konisi veya bir fincan suya damlatılır ise haşereler yok olur.  6) Masaj yağı; 50ml Tatlı Badem yağı, 20ml Jojoba yağı, 20ml Işıldak yağı (eşek otu), 5ml Itır yağı, 5ml Mercanköşk yağı karıştırılarak elde edilir. Bu masaj yağı ile sırt, omuz, kollar ve bacaklar ovalanarak ma¬-saj yapılır.  Yan tesirleri: Bazı kişilerde alerji yapabilir.  Bu ıtırların haricinde süs bitkisi olarak yetiştirilen oldukça çok güzel türler mevcuttur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
HUŞ AĞACI Ağaç | 10-30m | 4-5 Aylar | Ca,Ho,Na | Yaprak, Bitki özü ve Katranı Huş ağacı, Birke, Betula Pendula  Ak ağaç Syn: Betula olba  Akhuş Betula rerrucosa Akhuş ağacı “ ehrh. Kum huş ağacı Salkım Huş ağacı Familyası: Huşağacıgillerden, Birkengewâchse, Betulaceae Drugları: Huş yaprağı; Betula folium Huş katranı; Betula fix  Huş şurubu; Betula uquor Huş özsuyu; Betula succus Huş yaprakları çay ve natürel ilaç yapımında, katranı merhem yapımında ve bitki özsuyu içmek için kullanılır. Giriş: Huş ağacı Huşağacıgillerden olup bu grupta takriben 100 bitki mevcuttur. Bunlardan en önemlileri ve en yaygın olarak kullanılanları Akhuş; Betula pendula ve Bataklık huş ağacı; Betula pubescens’tir. Es-kiden bu iki tür aynı isimle anılmış sonradan ayrı isimler verilmiştir. Ağacın gövdesi beyaz olduğundan Ak ağaç diye ve dallarının saklık ve narin olması, rüzgar esince hışırtı çıkarması nedeni ile ve yahut da ilkbaharda bitki gövdesinden yukarı doğru hışır hışır akan su sesi duyulan bu nedenle de Huş ağacı diye anılır. Almanca Bikre kelimesinin Hince, “Bharg” kelimesinden türediği ve beyaz anlamına geldiğidir. Bitkin vatanı Güney Türkistan ve Kuzey Hindistan olup zamanla dünyanın ılıman iklimli hemen her yöresine yayılmıştır. Bir huş ağacı günde 70lt su emerek gövdeye verir ve oradan yapraklara ulaşan su işlendikten sonra büyük bir kısmı gaza (esansa) dönüşür ve bu güzel koku gaz (esans) biz farkına varmadan çevremize güzellikler saçar. Alman ilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre bir ağacın çevreye kattığı değerin 2500Euro olduğunu tespit etmişlerdir.  Botanik: Huş ağacı hemen her yörede özelliklede ormanlarda, kumluk yerlerde ve humuslu topraklarda yetişir. Soğuğa dayanıklı olması nedeni ile Sibirya’dan Kuzey Afrika’ya kadar çok geniş bir alana yayılmıştır. Türkiye’nin Erciyes ve Ağrı gibi dağ eteklerinde Marmara ve Karadeniz ve de Doğu Anadolu’nun ormanlarında yabani olarak yetişir. Yaprakları ortadan uca doğru ve de ortadan başa doğru üçgen şeklinde veya yumurta şeklindedir. Yaprakların üst yüzeyi açık yeşil, alt yüzeyi soluk yeşil renkli, kenarları kertikli, 3-5cm uzunluğunda, 2-4cm enindedir. Salkım huş ağacının yaprakları tüysüz iken bataklık ağacının yaprak¬larının alt yüzeyi tüylüdür ve bu da bu iki bitki arasındaki en büyük farktır. Erkek çiçekleri 8-10cm uzunluğunda, 0,5-1cm çapında, silindir veya kuyruğundan asılmış kedicik şeklinde olduğundan kedicik diye anılır. Dişi çiçekleri 2-3cm uzunluğunda, 0,6-1cm çapında silindir şeklindedir ve de her iki çiçek ilkbaharda koyu yeşil iken sonbaharda koyu kahverengimsi bir hal alır.  Yetiştirilmesi: Türkiye’nin hemen her bölgesinde yetiştirmek mümk��n-dür ve fazla bir özene gerek yoktur. Hasat zamanı: Yaprakları Nisan’dan Haziran’a kadar toplanarak havalı ve güneşli bir yerde kurutulur ve kurutulurken ısının 40˚’yi geçmemesine dikkat edilir. şayet ısı bu sıcaklığı geçerse birleşimindeki eter yağı (uçucu yağ) yok olur. Malesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bit¬kinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolan¬ması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Bitki özsuyu: Huş ağacının gövdesine 5-10cm derinliğinde matkapla bir delik açılır ve bu deliğe cam bir boru takılarak akan bitki özsuyu bir cam kavanozda toplanır. Bitki özsuyunun 1-5lt’si 1-3haftada elde edilebilir. Bunun bozulmaması için içine her lt için 5 karanfil tanesi ve 1-2gr Tarçın ilave edildikten sonra buzdolabına konur.  Huş katranı: Huş ağacının gövde ve kalın dallarının kapakları kapalı bir kapta, kazanda, alttan yakılarak veya damıtılarak katranı elde edilir.  Birleşimi: Yaprakların birleşimindeki önemli maddeler şunlardır; a) Flavonit türevleri; %2-3 arasında olup en önemlileri; Hyperosid, Quercitrin, Quercetin, Kâmpferolglikozit ve Myrcetindigalaktosit, Sinensetin b) Triterpensaponin türevleri; Betulatriterpensaponin-Birbefula, Triterpensaponin-2 ve Betulatriterpensaponin-3, betulatriterpensaponin-1=12-β-Asetoksi-3α, 20(S)-Dihidroksi-dammar-24-en-3-(Hidrogenpropandiat), Betulatriterpensaponin-2=12-β-Asetoksi-3α, 17a, 20(S)-Trihidroksi-dammar-24-en-3- (Hidrogen), Betulatriterpensaponin-3=12-β-asetoksi-3α, 20(S), 25, Trihidroksi-dammar-24-en-3-(Hidrogen) c) Fenolkarbonikasit türevleri; kahve asidi, chloragenasit ve fenolkarbonikasitler d) Ayrıca eter yağı türevleri %0,05-0,1, taninler, acı maddeler, C-vitamini, potasyum ve kalsiyum içerir.  Kabuklarının birleşiminde; Flavonitler, tanin, triterpen türevleri; Betulin ve Betulinasit, Luteol ve eter yağı içerir. Butelin gövde ve dallarına be¬yaz renk veren ana maddedir.  Katranda; Guajakol, kresol, xyloz ve fenol içerir.  Bitki özsuyunda ise genellikle ham madde olarak şeker bulunur. Araştırmalar:  1) Amerikalı ilim adamları hayvanlar üzerinde yaptıkları deneylerde Betulin’den elde edilen betulinasidin derideki siyah kanseri iyileştir¬diği tespit edilmiştir. Eskiden Ziziphus mauritiana’dan elde edilen betulalinasit şimdi Huş kabuğundan bolca bulunan Betulin’den elde edilmektedir. Bu alandaki çalışmalar devam etmektedir. (ZP.3.96.40) 2) Münih Üniversitesi tarafından romatizma hastası 1200 kişi üzerinde Huş yapraklarından elde edilen kapsülle tedavi denemeleri yapılmış ve hastaların iyileştiği görülmüştür. (GM.9.98.41) 3) Birleşiminde altın başak otu, ortosifon yaprağı ve huş yaprağı karı-şımından oluşan çay harmanı ve damlası idrar yolları rahatsızlıklarını iyileştirdiği tespit edilmiştir. (ZP.4.94.215, ZP.4.00.193 ve GM.02.95.14, ZP.3.98.167) Tesir şekli: İdrar söktürücü, antiseptik, güçlendirici (tonik), idrar yolla¬rını dezenfekte edici, vücudu arındırıcı, temizleyici özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Araştırmalara göre birleşiminde huş yaprağı, altın başak otu ve ortosifon yapraklarından oluşan çay harmanları ve damlaları idrar yolları iltihaplanması, kumlarına karşı ve de romatizma türlerinde artroza karşı kullanılır.  b) Komisyon E’nin 13.03.1986 tarih ve 50nolu Monografi bildirisine göre idrar yolları iltihapları bakterileri ve kumlarına ve de romatizma rahatsızlıklarına karşı kullanılır.  c) Halk arasında Huş yaprak ve natürel ilaçları başta böbrek ve mesane taşları, kramplar ve kumlarına ve de artroz, artrit, eklem şişmesi ve su toplaması (ödem) gibi rahatsızlıklara karşı kullanılır. Açıklama: Prof.Dr.Olafadamın, Walter-Straub enstitüsünde yaptığı araş-tırmalar sonunda özellikle etin içerdiği yüksek orandaki proteinin arachidon asidi artırdığını tespit etmiştir. Bunun da eklem kıkırdaklarının tahriş olmasına neden olduğunu tespit etmiştir. Normalde eklem sıvısının PH değeri 7.4’dür, şayet aşırı miktarda et yenirse PH=6.2’ye kadar düşer yani asitleşir. Böyle bir ortamda eklem kıkırdakları bozulur ve bu da zamanla eklemlerin bozulmasına ve de artroza (eklem yapısının bozul-ması) dönüşür. Prof.Dr.O.adam ve ekibi yaptı araştırmalar neticesind3e kişinin haftada en fazla bir defa et ve et mamulleri yemeleri, fazlasının çeşitli rahatsızlığa neden olabileceğini ispatlamıştır. (GM.9.98.41) Hatır-lanacak olursa Peygamber Efendimiz (s.a.v) “her gün et yemeyiniz” buyurmuşlardır. İşte eklem kıkırdaklarında arachidon asidin çoğalması ile buralarda asitleşme oluşur ve bu asit kıkırdakları tahriş eder (yıpratır) bu noktada Huş’un birleşimindeki saponinler arachidon asidi sünger gibi emerek zararsız hale getirir.  Çayı: Huş yaprağından iki kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10dk demlenmeye bıraktıktan sonra süzülerek içilir.  Çay Harmanları; Gökçek Mesane ve Böbrek çayı  >20 gr Huş yaprağı >20 gr Atkuyruğu otu >20 gr Ayı üzümü yaprağı >20 gr Ortosifon yaprağı >20 gr Ayrıkkökü Gökçek mesane ve böbrek çayı (idrar yollarını üşütmeye karşı); >45 gr Ayı üzümü yaprağı >20 gr Huş yaprağı >20 gr Ayrık kökü >15 gr Ardıçkozalağı Gökçek mesane çayı (idrar yollarını üşütme, taş ve kumlara karşı); >20 gr Huş yaprağı >20 gr Ayrık kökü >20 gr Altın başak otu >20 gr Kayışkıran kökü >20 gr Meyan kökü Gökçek Mesane ve böbrek çayı (mesane ve böbrek üşütmesine karşı); >40 gr Ayı üzümü yaprağı >20 gr Kayışkıran kökü >15 gr Orta sifon yaprağı >15 gr Ayrık kökü >10 gr Isırgankökü Gökçek mesane ve böbrek çayı (idrar yollarını üşütme, kum ve taşlarına karşı); >25 gr Ortosifon yaprağı >25 gr Kayışkıran kökü >20 gr Altınbaşak otu >20 gr Huş yaprağı >10 gr Ayrıkkökü Gökçek Mesane ve böbrek çayı (idrar yolları üşüme, taş ve kumuna karşı kullanılır); >25 gr At kuyruğu otu >20 gr Huş yaprağı >20 gr Altın başak otu >20 gr Kayış kıran kökü >15 gr Ayrıkkökü Gökçek terletici çay (ateşli hastalıklarda terlemek isteniyorsa); >20 gr Söğüt kabuğu >20 gr Mürver çiçeği >20 gr Ihlamur çiçeği >20 gr Huş yaprağı >10 gr Ergeç sakalı çiçeği >10 gr Papatya çiçeği Huş özsuyu: Gövdeden elde edilen özsuyun bozulmaması için 8-10 karanfil ve 1-2gr tarçın ilave edilir ve buzdolabına konur. Günde 3 defa bu özsudan birer yemek kaşığı 23-hafta süreyle alınır. Huş ekstresi: Huş yaprakları etanol ve su karışımı ile ekstraksiyonu yapılır. Elde edilen ekstreden günde 3-5defa, 15-20damla, 4-8hafta sü-reyle alınır. Yukarıdaki çay harmanlarından da ayır ayrı ekstresi yapıldık-tan sonra karıştırılarak iksiri yapılır ve ekstresi gibi kullanılır.  Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
HARPAGO Harpago, Teufelskralle, Harpagophytum procumbens (BRUCH), Syn: Harpago phytum burchellii DECNE Gut otu Şeytan pençesi Romatizma otu Romatizma ilacı Romatizma kökü Familyası: Susamgillerden, Pedaliengewâchse, Pedaliaceae Drugları: Harpago kökü; Harpagophyti radix Harpagonun yumru şeklindeki ikinci kökleri çay, tentür ev natürel ilaç yapımında kullanılır. Giriş: Susamgillerin bir alt grubu olan Harpagophytum!un bilinen iki alt türü vardır ve hemen hemen aynı maksatla ve şekilde kullanılırsa da en çok bilinen ve kullanılan türü Harpagophytum procumbens?dir. Diğer türler (Harpagophytum zeyheri) ancak laboratuarda incelendikten sonra aralarındaki fark anlaşılabilir. Güney Afrika?da kabileler arası savaşlarda yaralananları oranın yerli hekimleri bir ot kökü ile tedavi ederler. Bu durumu fark eden Alman asıllı çiftçi (NEHNERT) bitkiyi bulur ve ilaç fabrikaları bitkinin romatizma, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olduğunu tespit ederek üretime geçerler. Meyveleri kuruduktan sonra kolları geri doğru dönük, ucundaki dikenler de battığından Şeytan pençesi diye de, romatizmaya karşı kullanıldığından Romatizma kökü diye anılır. Botanik: Bitki sadece Güney Afrika ülkelerinden Namibya, Zambiya, Güney Afrika Angola, Sinbave gibi ülkelerde yabani olarak yetişen bitki günümüzde Namibya başta olmak üzere bazı ülkelerde büyük farmakoloji (ilaç) firmaları tarafından kültür bitkisi olarak büyük çiftliklerde (plantajlar) yetiştirilmektedir. Kökleri 10-20cm kalınlığında, 30-70cm uzunluğunda, ana kök ve onların 50-100cm derine, 100-200cm yanlara uzanan ince yan kökler ve arada bir 4-8cm kalınlığında, 15-25cm uzunluğunda, dışı esmerimsi veya esmerimsi kızıl renkli yumruları vardır ve asıl tıbbi olarak bu yumruları kullanılır. Gövde yerde sürünerek çevreye yayılan ve 100-150cm uzunluğundaki kollar oluşur. Yaprakları değişik sıra ile dizilmiş olup derin loplu, uzun saplı, üst kısmı grimsi yeşil renklidir. Çiçekleri yaprak diplerinden çıkan bir sap üzerinde, geri kısmı boru, ağız kısmı loplu ve lopların uçları pembemsi veya kırmızı renkli, geri kısmı pembe veya pembemsi sarı renklidir. Meyvesi 8-22cm uzunluğunda, odunsu, 10-15 uzun uzun kolları ve kollarda 4-8adet kanca şeklinde dikenleri bulunur. Hayvanlar ve insanlar bu kancalı odunsu, şeytan pençesi olarak biline kapsülden kurtulmak için tepinirler ve böylece ekilen kapsülden çıkan tohumları bilmeden toprağın içine sokarlar. Zamanı gelince bitki bu tohumlardan bulunduğu yere kök salar ve yeşerir. Yetiştirilmesi: Harpagonun yetiştiği yörenin iklimi Akdeniz iklimine çok benzemesi nedeni ile bu bitki Türkiye?nin Akdeniz bölgesinde muhtemelen yetiştirilebilir. Hasat zamanı: Sonbaharda sökülen, çıkarılan yumru kökler hemen fırça ile temizlendikten sonra 2-5m kalınlığında dilimlenerek kurutulur. Aksi halde birleşiminde yüksek oranda su ve şekerli maddeler içeren bitki bozularak kokar. Birleşiminde: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Araştırmalar: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Tesir şekli: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Kullanılması: a) Araştırmalara göre başta; artroz, artrit, romatizmanın neden olduğu sırt, bel, omuz, boyun, kalça ve diz ağrılarına, sabah uyuşukluğu, kas romatizması, omurların deformasyonuna (spondylosis deformans, omurların yapısının bozulması ve kemiklerin erimesi) ve poliartritisi?e (birden çok eklemin iltihaplanması, şişmesi ve ağrıması ) karşı kullanılır. b) Komisyon E?nin 02.03.1989 tarih ve 43 nolu ve de 01.09.1990tarih ve 164 nolu Monografi bildirilerinde bşta; eklem rahatsızlıkları, iştahsızlık ve hazımsızlığa karşı kullanılır. c) Halk arasında sindirim rahatsızlıkları, kan hastalıkları, ateş, iştahsızlık, artroz, artritis, alerji, safra, karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Baş ağrısı, nevralji (sinirsel ağrılar(, yorgunluk, halsizlik ve dermansızlığa karşı kullanılır. Açıklama: Lanhers ve ekibi bitki kökünün iltihapları önleyici özelliğinin birleşimindeki polisakkaridlerden ileri geldiğini tespit etmiştir. Buna göre Arachidon asitten lipohsygenas ve zyklogenaz enzimlerinin prostaglandin veya leukotrin oluşturmasını engellemektedir. Aşırı miktardaki prostaglandin ve leukotrin özellikle eklemlerde ve kaslarda kızarma, iltihaplanma, şişme ve ağrıya neden olurlar. Harpago kökü ve ilaçları bunu önler. Harpago kökü bir yan dan romatizma rahatsızlıklarına diğer yandan mide-bağırsak rahatsızlıklarına karşı etkili olarak kullanılabilir. Çünkü birleşimindeki çok acı maddeler mide ve bağırsak rahatsızlıklarını iyileştirir ve hem de safrayı artırır. Birleşimindeki Harpagosid ve türevleri ise romatizma türlerini iyileştirir. Çayı: Yumru köklerden bir kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek haşlanır (infus) ve 4-8sa demlenmesi beklendikten sonra süzülerek içilir. Hatırlanacağı gibi diğer bitkilerde genellikle 5-10dk demlenmeye bırakılırdı. Şeytan pençesi kökü çok sert olduğundan birleşimindeki maddeler ancak 3-4sa sonra çözülür. Bu nedenle uzun süre beklemek gerekir veya akşamleyin demleyip sabahleyin içilebilir. Homeopati?de: İnce kıyılmış Harpago kökü veya tozundan 20-30gr bir şişeye konur ve üzerine 100ml %70?lik alkol ilave edilir. Güneş ışınlarından uzakta iki günde bir çalkalanarak 4-6hafta muhafaza edilir. Bu süre sonunda süzülerek Homeopati?de <>adı ile anılan tentür elde edilir bu tentürden günde 3-4defa 15-20damla, 4-6hafta süreyle alınır. Yukarıdaki çay harmanları ile de posyonları hazırlanır. Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir'i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.Gökçek İksiri vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.Gökçek Tonik mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.Gökçek Diyet Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Mide ve bağırsaklarda ülser (yara) olanlarla hamilelerin kullanmaması gerekir. Bitki çok acı oluğundan zaten fazla içilemez ve bir günde çay olarak içilmesi tavsiye edilen oran 5gr?dır. Geniş bilgi için Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp ismli kitabımızda mevcuttur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
KEÇİBOYNUZU Ağaç | 5-10m | 5-6 Aylar | Ça,Na | Meyvesi ve Tohumu Keçiboynuzu, Johannbrotbaum, Ceratonia siliqua Harnup Harnub Familyası: Sinamekigillerden, Sennagewaechse, Caselpiniaceae Drugları: Keçiboynuzu meyvesi: Ceratoniae fructus Keçiboynuzu tohumu: Ceratoniae semen Keçiboynuzunun meyvesi yenir, tohumları ise öğütülerek unu elde edilir ve bu un çay veya natürel ilaç yapımında kullanılır. Botanik: Vatanı doğu Akdeniz ülkeleri olup, buradan önce Hindistan, Brezilya, Arjantin, Avustralya, ABD, doğu ve güney Afrika ülkelerinde yetiştirilmeye başlanmıştır. Türkiye’nin ise Akdeniz ve Ege bölgesinin sahil şeridinde yabani olarak yetişir. Kanat yaprakları 3-5çift yapraktan meydana gelir ve her parça oval şekilde, kenarları düz, açık yeşil renkte, ortada ana damar ve ondan sağlı solu ayrılan yan damarlar mevcuttur. Yaprakları 4-5cm büyüklüğünde, parlak, alt yüzeyi kırmızımsı esmer renkte ve çok kısa saplıdır. Çiçekleri bir evli, yani erkek ve dişi çiçekleri bir ağaçta, erkek çiçekleri kırmızımsı, dişi çiçekleri yeşilimsi renkte ve topluca bir aradadır. Meyveleri 10-20cm uzunluğunda 2-4cm geniş¬liğinde 1-2cm kalınlığında yastı uzun, önce yeşil sonra sarı ve nihayet olgunlaşınca koyu kahverengimsi veya siyahımsı esmer ve etlidir. Meyvenin içinde 10-20adet çok sert ve her biri 180-200mg ağırlığında tohumlar içer. Tohumları ile eskiden altın, pırlanta ve gümüş tartmak için kullanılmış ve bir tohum ’’kırat veya karat’’ ismi ile anılan 0,2 mg ağırlığa eşit olan bir tartı birimi olarak kullanılmıştır.  Hasat zamanı: Sonbaharda olgunlaşan keçiboynuzları toplanarak kurutulur ve kaldırılır.  Birleşimi: Meyvesinin birleşimindeki önemli maddeler; a) Karbonhidratlar %50-70 oranında olup Sakkaroz ve Glikozlardan meydana gelir.  b) Ayrıca %1-2 Pektin, %2-3 Zamk, Sabit yağlar, alkaloitler ve Tanin içerir.  Tohumlarının birleşimindeki maddeler; %90 oranında Galakto¬man-noglykanlar içerir ve bu da Galaktomannanlar ve glikozlardan oluşur.  Tesir şekli:  a) Meyvesi hafif idrar artırıcı ve müshil yapıcıdır.  b) Yaprak, dal ve kabukları; peklik yapıcı özelliklere sahiptir.  c) Tohumları kusmayı önleyici, mikropları öldürücü, bağırsaklardaki kokuşmayı önleyici ve iltihapları önleyicidir.  Kullanılması:  a) Üniversite kliniklerinde tedavi denemekleri ve araştırmalar yapılma-mıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Keçiboynuzu yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kullanılmalıdır. Örneğin gastritte karşı Kuşburnu, Elma, Çentiyan, ZYE, Lahana preparatları veya Gökçek İksiri daha etkilidir. b) Halk arasında öncelikle bebek ve çocuklardaki kusma ve ishale son-rada mide ve bağırsak iltihaplarına (gastrit ve gastroenterit) karşı kullanılır. Keçiboynuzu tohumu öğütülerek un haline getirilir ve bu un kullanılır. Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
CIRLATAN Çok Yıllık | 0,3-1,5m | 6-9 Aylar | Ho | Meyvesi,Kökü | Çok Zehirli Cırtatan, Spritzgurke, Ecballium elaterium L. Acı düvelek Syn: Momordica elaterium L. Acı hıyar Eşek hıyarı Acı dülek Hıyarcık Cırtlak Şeytan keleği Acı kavun Yabani hıyar Familyası: Kabukgillerden, Kürbisgewâchse, Cucurbitaceae Drugları: Cırtatan meyvesi; Elateri fructus veya Ecballi fructus (Syn: Fructus elateri) Cırtatan kökü; Elateri radix veya Ecballi radix (Syn: Radix elateri) Cırtatan tentürü; Elaterium Cırtatanın genellikle meyveleri, bazı yörelerde kökleri de kullanılır. Fakat çok zehirli olması nedeni ile hekimler veya herbalistlerin kontrolünde ve denetiminde kullanılabilir.  Botanik: Cırtatan Güney Avrupa, Kuzey Afrika, Türkiye, Orta doğu, Kafkaslar ve Türkistan’da yabani olarak geniş bir alana yayılır. Cırtatan genellikle kumsal yerler, viraneler, yol kenarları ve güneşe karşı olan yamaçlarda daha yaygın olarak yetişir. Yaprakları grimsi yeşil, kalp şek-linde, bazen de üç toplu, kenarları kertikli, düzensiz dalgalı ve alt yüzeyi tüylüdür. Çiçekleri göbeğe doğru çan şeklinde ortadan uçlara doğru beş parçalı, yıldız şeklinde, uçları beyazımsı sarı ve içe doğru koyu sarı renktedir. Meyveleri 3-5 cm uzunluğunda ve 2-3 cm çapında uçlara doğ¬ru eliptik ve ortası oval şekilde olup, önce grimsi yeşil, sonra olgunlaşınca grimsi sarı bir renk alır. Üzeri pürtüklü ve tüylü, içinde 20-30 adet çekirdek bulunur ve meyvenin içi üç bölüm olup meyve olgunlaşınca dokununca veya yere düşünce içindeki tohumlar ve sıvı 1,5-3 m mesafeye cırt diye bir ses çıkararak fırlar. Bu nedenle bu bitki Cırtatan veya Cırtlak diye anılır. Çok yıllık yerde sürünen, boyu 0,5-2 m’yi bulur. Yetiştirilmesi: Mart ve Nisan aylarında saksı, kasa veya seralarda yetiştirilen fideleri Mayıs’ta bahçe ve tarlalara ekilir.  Hasat zamanı: Ağustos ve Eylül aylarında toplanan Cırtatan meyveleri taze olarak tentür veya natürel ilaç yapımında kullanılır.  Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Tetracyclik Triterpenlerden olan bir dizi Cucurbitacin türevi içerir. bunarlın başında; Cucurbitacin, E, B, I gelir. Cucurbitacin E eskiden α-Elaterin diye anılırdı.  b) Ayrıca az miktarda Elatericin A ve B içerir. Cucurbitacin B’ye Luffa’da bakılabilir.  Tesir şekli: Cırtatan meyve ve kökleri; iltihapları önleyici, antiseptik, müshil yapıcı ve idrar söktürücü özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Halk arasında eskiden beri Anadolu’da bu bitkinin meyve suyu sinüzite karşı kullanılmıştır.  Araştırmalar: 16/06/1991’den 16/07/1991’e kadar yaptığım yaz tatilinde rahmetli babamla şifalı bitkiler üzerine sohbet ederken sinüzite kar¬şı bir bitki olup olmadığını ve bu konuda ne bildiğini sordum. O da bana başından geçen bir olayı anlattı. Babamın asker arkadaşlarından biri baş ağrılarının verdiği acı ile kafasını duvarlara vurduğu anlar olur. Bu durumu gören başka bir asker “ben seni iyileştiririm fakat çok büyük rizikosu var” der. Hasta olan ise “her şeye razıyım yeter ki kurtar beni bu dertten” der. Cırtatan meyvelerinden 2-3 tanesinin suyunu çıkararak burnuna çekmesini söyler. Asker meyve suyunu burnuna çektikten 5 dakika sonra askerin burnundan yeşilimsi sarı iltihaplı, cerahatli pislik akar ve asker rahatsızlığından kurtulur. Ben bunu babamdan dinledikten sonra Antalya’ya gittim ve sahile yakın kayalıkların üzerinde bolca yetişen Cırtatanlardan topladım ve bir şişeye koyarak üzerine alkol doldurdum. Almanya’da benim ailece tanıdığım bir arkadaşın hanımı yıllardır sinüzitten rahatsız olduğunu söyledi. Ona 10 ml Cırtatan tentürü vererek günde 3-4 defa 1-2 damla burun deliklerine damlatmasını söyledim. Bu bayan 4 gün tarife uygun şekilde kullandıktan sonra burnundan iltihaplar, cerahatlar ve pislik boşalmış ve sinüzitten kurtulmuştur. Ben kendimde denedim fakat sanırım uzun süre kullandığım için olsa gerek burnumdan 1 hafta sonra akan sarımsı yeşil pislikten sonra nezle imişim gibi burnum akmaya ve gözlerim yaşarmaya başladı. Cırtatan üzerine yapılan araştırmalar çok eski ve yeni yapılan araştırmalar ise oldukça azdır. Bu araştırmalardan birini bir Türk ilim adamı olan Sezik, E. Ve arkadaşları yapmışlar ve sinüzite karşı etkili olduğunu kanıtlamışlardır (Yeni Tıp dergisi.1/5/84) ve ayrıca Enslin ve arkadaşları (1954) de araştırma yapmışlardır. Cırtatan ilk defa ilk defa İbn-i Manzur (Almanca kaynaklardan öğreniyoruz) tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Cırtatan ayrıca romatizma, siyatik, karaciğer iltihaplanması (he¬pa¬tit), sarılık ve ödeme karşı ve de safra arttırıcı ve de kusturucu ve de ishal yapıcı olarak kullanılır. Tarife uyulmaz ise zehirlenmelere neden olur.  Çayı: Cırtatanın kökü çay, meyveleri de tentür yapımında kullanılır. Meyvelerinin çayı yapılmaz zira çok tesirlidir. Köklerinden iki kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su doldurularak yeniden hafif kaynatılır. Cırtatan kökü 7-10 dakika demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.  Homeopti’de: Cırtatan meyvelerinin suyu önce bir şişeye doldurulur ve sonra içi boşalan meyveleri doğranarak ilave edilir ve de üzerine %70’lik Alkol (Etanol) eklenir. Cırtatan meyve suyu ve içi boşalan meyvelerin toplam ağırlığı 40-60 gr alkolün ise 450-550 ml olması gerekir. Güneş ışınlarından uzakta 4-6 hafta beklettikten sonra süzülerek günde 3-4 defa 10 damla alınır şayet burun deliklerine damlatılacak ise günde 3-4 defa 2-3 damla 2 hafta süreyle damlatılır. Fransa’da yapılan araştırmaların sonucu Cırtatan tentürünün Hepatit A, B ve A+B’yi (karaciğer iltihaplanması) ve sarılığı iyileştirdiği görülmüştür. Homeopati’de Cırtatan tentürü kısaca “”Elaterium”” diye anılır.  Yan tesirleri: Tarife uyulduğunda herhangi bir problem söz konusu değildir fakat sade meyve suyu saf olarak kullanılacak olur ise zehirlen-melere neden olur. Zehirlenme belirtileri; kusma, ishal, bulantı, boğazda kaşıntı, midede ekşime, iştahsızlık, bazen üşüme ve bazen de ateşlenme gibi haller görülür. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
                Sıcak iklimde yetişen aloe vera, yaprakları etlidir ve yapraklarından elde edilen öz su ile de ilaç sanayinde kullanılmaktadır. Halk arasında Ayvaz, Sarısabır ve Öd ağacı olarak bilinmektedir. İçeriğinde; Demir, Çinko, Fosfor, A vitamini, C vitamini, E vitamini, B vitamini, Kalsiyum ve mineraller bulunmaktadır. Aloe vera bitkisi zambakgillerdendir. Afrika Kıtası ana vatanıdır. Yurdumuzda Güney bölgelerde yetişen bu bitki 30 santimetreye kadar büyüyebilmektedir. Yaprakları uca doğru sivrilirken kılıca benzemektedir. Çiçekleri yaz mevsiminde açarken kırmızı, sarı renktedir. Aloe vera yapraklarının içinde bulunan jölemsi kıvamında öz suyu bulunur. Bu öz sudan aloevera jel üretilmektedir. Bu jel içinde uçucu yağlar ve reçine bulunmaktadır. Aloe vera jelinden ilaç yapılırken bir yandan da kozmetikte çokça kullanılmaktadır. Aloe vera Faydaları
Bu bitki yüksek besin değerine sahiptir,
Vücuda dinçlik verir,
Sindirimi kolaylaştırıcı etkilere sahiptir,
Safra söktürücüdür,
Kabızlığa iyi gelir,
Yanık acısını dindirir,
Böcek sokmasında acıyı dindirir,
Yıpranmış cildi besler,
Egzamayı tedavi eder.
  Aloe vera yağı cilt üzerinde kozmetik amaçlı kullanılırken aynı zamanda ağız yoluyla da kullanılabilmektedir. Şifalı bitkiler arasında aloe vera jeli sirke ile birlikte saç köklerine sürüldüğü takdirde saç dökülmesini engellemektedir. Ayı zamanda sindirim problemleri için çok iyi bir tedavi edici güce sahiptir. Bayanların özellikle aybaşı dönemlerinde kan yoğunluğunu arttırarak ağrıların azalmasını sağlar. Bunun için öz sudan bir veya iki damla kullanmak yeterli olacaktır. Küçük yanıkların ve güneş yanıklarını daha hızlı geçirir. Bitkisel tedavi için aloe vera gebelerde de faydalıdır. Hamile kadınların rahminde oluşan kasıntıları giderir. Müshil etkisi olduğundan dahili olarak fazla oranlarda kullanılmamalıdır. Aloe vera jelinin özellikle kozmetik alanında fazla kullanılmasının en büyük sebebi ciltte harikalar yaratmasıdır. İçeriğinde bulunan vitaminlerden A vitamini ve C vitamini cilt hücrelerinin yenilenmesini sağlarken cilde sağlıklı bir görüntü verir. Bu nedenle harika bir nemlendiricidir. Aloe vera jeli istendiği takdirde bayanların kullandığı günlük nemlendirici kremlerine karıştırılarak da kullanılabilmektedir.   Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
                Sıcak iklimde yetişen aloe vera, yaprakları etlidir ve yapraklarından elde edilen öz su ile de ilaç sanayinde kullanılmaktadır. Halk arasında Ayvaz, Sarısabır ve Öd ağacı olarak bilinmektedir. İçeriğinde; Demir, Çinko, Fosfor, A vitamini, C vitamini, E vitamini, B vitamini, Kalsiyum ve mineraller bulunmaktadır. Aloe vera bitkisi zambakgillerdendir. Afrika Kıtası ana vatanıdır. Yurdumuzda Güney bölgelerde yetişen bu bitki 30 santimetreye kadar büyüyebilmektedir. Yaprakları uca doğru sivrilirken kılıca benzemektedir. Çiçekleri yaz mevsiminde açarken kırmızı, sarı renktedir. Aloe vera yapraklarının içinde bulunan jölemsi kıvamında öz suyu bulunur. Bu öz sudan aloevera jel üretilmektedir. Bu jel içinde uçucu yağlar ve reçine bulunmaktadır. Aloe vera jelinden ilaç yapılırken bir yandan da kozmetikte çokça kullanılmaktadır. Aloe vera Faydaları
Bu bitki yüksek besin değerine sahiptir,
Vücuda dinçlik verir,
Sindirimi kolaylaştırıcı etkilere sahiptir,
Safra söktürücüdür,
Kabızlığa iyi gelir,
Yanık acısını dindirir,
Böcek sokmasında acıyı dindirir,
Yıpranmış cildi besler,
Egzamayı tedavi eder.
  Aloe vera yağı cilt üzerinde kozmetik amaçlı kullanılırken aynı zamanda ağız yoluyla da kullanılabilmektedir. Şifalı bitkiler arasında aloe vera jeli sirke ile birlikte saç köklerine sürüldüğü takdirde saç dökülmesini engellemektedir. Ayı zamanda sindirim problemleri için çok iyi bir tedavi edici güce sahiptir. Bayanların özellikle aybaşı dönemlerinde kan yoğunluğunu arttırarak ağrıların azalmasını sağlar. Bunun için öz sudan bir veya iki damla kullanmak yeterli olacaktır. Küçük yanıkların ve güneş yanıklarını daha hızlı geçirir. Bitkisel tedavi için aloe vera gebelerde de faydalıdır. Hamile kadınların rahminde oluşan kasıntıları giderir. Müshil etkisi olduğundan dahili olarak fazla oranlarda kullanılmamalıdır. Aloe vera jelinin özellikle kozmetik alanında fazla kullanılmasının en büyük sebebi ciltte harikalar yaratmasıdır. İçeriğinde bulunan vitaminlerden A vitamini ve C vitamini cilt hücrelerinin yenilenmesini sağlarken cilde sağlıklı bir görüntü verir. Bu nedenle harika bir nemlendiricidir. Aloe vera jeli istendiği takdirde bayanların kullandığı günlük nemlendirici kremlerine karıştırılarak da kullanılabilmektedir.   Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
Vanilya, Vanille, Vanilla planifolia Şifalı Vaniya Familyası: Salepgillerden, Knabenkrautgewaechse, Orchidaceae Drugları: Vanilya meyvesi: Vanillae fructus Vanilyanın fasulyenin kapcığına benzeyen meyvesi özel kurutmadan (fermantasyon) sonra çayı yapılır, baharat olarak veya eterikyağı aromaterapisinde kulanılır. Giriş: Vatanı güney ve orta Amarika olan Vanilyanın oldukca çok türü vardır, fakat genelikle şifalı vanilya olarak bilinen vanilla plniflia?nın alttürleri kulanılır. 16. yüz yılda Fransızlar tarafından Avrupaya getirilen bitki birçok Asya ve Afrika ülkesinde, doğu Afrika, Mdagaskar, Reunion, Seylon, Endonezya ve Meksikada yetiştirilmektedir. Günümüzde en çok Meksika, Cava ve Boyrbo (Reunion) vanilyaları kulanılmaktadır. Bu vanilya türlerinin birleşimindeki eterik yağlar birbirlerine oldukca yakındır. Asya ve Afrika ülkelerinde yetişen oldukca vanilyalar çiçek açmalarına ragmen meyveye dönüşmemesi insanları şaşırtmıştır. Yapılan araştırmalarda vanilyanın sinekkuşu veya tropik Amarikaya has böcekler tarafından dölendiği tesbitedilmiştir. Bunun üzerine Asya ve Afrika ülkelerinde sunni olarak çiçekleri iki parmakla hafif sıkmakla yapılmıştır. Botanik: Gövdesi yetiştiği iklime ve toprağa göre 20 metre boyunda olabilir, tüysüz parlak ve etkilidir. Yapraklari mızrak şeklinde, kenarları bütün, koyu yeşil veya sarımsı yeşil rnkli, etli ve her yaprağın karşısında bir halizon vardır ve halizonlar çevresindeki ağaç, duvar veya çit tırmanır. Meyveleri fasulye kapcığını andırır ve uzuncadır. Olğunlaşan Meyveleri sarımsı renklidir. Yetiştirilmesi: Vanilya tropik ülkelerde yetişen bir bitki olup Türkiyede ancak seralarda veya botanik bahçelerde yetiştirilebilir. Hasat zamanı: Olğunlaşan meyveleri 3-4 dakika kaynarsuya daldırılıp çıkarıldıktan sonra küplerde terlemesi beklenir ve 3-4 hafta güneşte kurutuktan sonra kulanılır. Vanilya 15-25 cm uzunluğunda 5-10 mm eninde yastı, siyahımsı renktedir. Birleşiminde: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Araştırmalar: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Tesir şekli: Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur. Kulanılması: a-) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılmamıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Vanilya yerine daha etkili olan başka bitkiler kulanılmalıdır. b-) Aromaterapisinde: Vanilya yağı parfüm, yüzkremi, vücutyağı, banyoyağı yapımında ve aromalambasına katmak için vede stres, depresyon ve korkuya karşı kulanılırsada daha etkili olan bitkiler mevcuttur. c-) Halkarasında genelikle pasta, kuru pasta, kek, çikolata, bisküvit, mahallebi, dondurma vb. Tatlıların yapımında tatlandırıcı, güzel koku ve aroma verici olarak kulanılır. Yantesiri: Vanilyanın bilinen bir yantesiri yoktur, fakat bazı kişilerde alerjik etkiye sahip olabilir.   Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
CIRLATAN Çok Yıllık | 0,3-1,5m | 6-9 Aylar | Ho | Meyvesi,Kökü | Çok Zehirli Cırtatan, Spritzgurke, Ecballium elaterium L. Acı düvelek Syn: Momordica elaterium L. Acı hıyar Eşek hıyarı Acı dülek Hıyarcık Cırtlak Şeytan keleği Acı kavun Yabani hıyar Familyası: Kabukgillerden, Kürbisgewâchse, Cucurbitaceae Drugları: Cırtatan meyvesi; Elateri fructus veya Ecballi fructus (Syn: Fructus elateri) Cırtatan kökü; Elateri radix veya Ecballi radix (Syn: Radix elateri) Cırtatan tentürü; Elaterium Cırtatanın genellikle meyveleri, bazı yörelerde kökleri de kullanılır. Fakat çok zehirli olması nedeni ile hekimler veya herbalistlerin kontrolünde ve denetiminde kullanılabilir.  Botanik: Cırtatan Güney Avrupa, Kuzey Afrika, Türkiye, Orta doğu, Kafkaslar ve Türkistan’da yabani olarak geniş bir alana yayılır. Cırtatan genellikle kumsal yerler, viraneler, yol kenarları ve güneşe karşı olan yamaçlarda daha yaygın olarak yetişir. Yaprakları grimsi yeşil, kalp şek-linde, bazen de üç toplu, kenarları kertikli, düzensiz dalgalı ve alt yüzeyi tüylüdür. Çiçekleri göbeğe doğru çan şeklinde ortadan uçlara doğru beş parçalı, yıldız şeklinde, uçları beyazımsı sarı ve içe doğru koyu sarı renktedir. Meyveleri 3-5 cm uzunluğunda ve 2-3 cm çapında uçlara doğ¬ru eliptik ve ortası oval şekilde olup, önce grimsi yeşil, sonra olgunlaşınca grimsi sarı bir renk alır. Üzeri pürtüklü ve tüylü, içinde 20-30 adet çekirdek bulunur ve meyvenin içi üç bölüm olup meyve olgunlaşınca dokununca veya yere düşünce içindeki tohumlar ve sıvı 1,5-3 m mesafeye cırt diye bir ses çıkararak fırlar. Bu nedenle bu bitki Cırtatan veya Cırtlak diye anılır. Çok yıllık yerde sürünen, boyu 0,5-2 m’yi bulur. Yetiştirilmesi: Mart ve Nisan aylarında saksı, kasa veya seralarda yetiştirilen fideleri Mayıs’ta bahçe ve tarlalara ekilir.  Hasat zamanı: Ağustos ve Eylül aylarında toplanan Cırtatan meyveleri taze olarak tentür veya natürel ilaç yapımında kullanılır.  Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Tetracyclik Triterpenlerden olan bir dizi Cucurbitacin türevi içerir. bunarlın başında; Cucurbitacin, E, B, I gelir. Cucurbitacin E eskiden α-Elaterin diye anılırdı.  b) Ayrıca az miktarda Elatericin A ve B içerir. Cucurbitacin B’ye Luffa’da bakılabilir.  Tesir şekli: Cırtatan meyve ve kökleri; iltihapları önleyici, antiseptik, müshil yapıcı ve idrar söktürücü özelliklere sahiptir.  Kullanılması:  a) Halk arasında eskiden beri Anadolu’da bu bitkinin meyve suyu sinüzite karşı kullanılmıştır.  Araştırmalar: 16/06/1991’den 16/07/1991’e kadar yaptığım yaz tatilinde rahmetli babamla şifalı bitkiler üzerine sohbet ederken sinüzite kar¬şı bir bitki olup olmadığını ve bu konuda ne bildiğini sordum. O da bana başından geçen bir olayı anlattı. Babamın asker arkadaşlarından biri baş ağrılarının verdiği acı ile kafasını duvarlara vurduğu anlar olur. Bu durumu gören başka bir asker “ben seni iyileştiririm fakat çok büyük rizikosu var” der. Hasta olan ise “her şeye razıyım yeter ki kurtar beni bu dertten” der. Cırtatan meyvelerinden 2-3 tanesinin suyunu çıkararak burnuna çekmesini söyler. Asker meyve suyunu burnuna çektikten 5 dakika sonra askerin burnundan yeşilimsi sarı iltihaplı, cerahatli pislik akar ve asker rahatsızlığından kurtulur. Ben bunu babamdan dinledikten sonra Antalya’ya gittim ve sahile yakın kayalıkların üzerinde bolca yetişen Cırtatanlardan topladım ve bir şişeye koyarak üzerine alkol doldurdum. Almanya’da benim ailece tanıdığım bir arkadaşın hanımı yıllardır sinüzitten rahatsız olduğunu söyledi. Ona 10 ml Cırtatan tentürü vererek günde 3-4 defa 1-2 damla burun deliklerine damlatmasını söyledim. Bu bayan 4 gün tarife uygun şekilde kullandıktan sonra burnundan iltihaplar, cerahatlar ve pislik boşalmış ve sinüzitten kurtulmuştur. Ben kendimde denedim fakat sanırım uzun süre kullandığım için olsa gerek burnumdan 1 hafta sonra akan sarımsı yeşil pislikten sonra nezle imişim gibi burnum akmaya ve gözlerim yaşarmaya başladı. Cırtatan üzerine yapılan araştırmalar çok eski ve yeni yapılan araştırmalar ise oldukça azdır. Bu araştırmalardan birini bir Türk ilim adamı olan Sezik, E. Ve arkadaşları yapmışlar ve sinüzite karşı etkili olduğunu kanıtlamışlardır (Yeni Tıp dergisi.1/5/84) ve ayrıca Enslin ve arkadaşları (1954) de araştırma yapmışlardır. Cırtatan ilk defa ilk defa İbn-i Manzur (Almanca kaynaklardan öğreniyoruz) tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Cırtatan ayrıca romatizma, siyatik, karaciğer iltihaplanması (he¬pa¬tit), sarılık ve ödeme karşı ve de safra arttırıcı ve de kusturucu ve de ishal yapıcı olarak kullanılır. Tarife uyulmaz ise zehirlenmelere neden olur.  Çayı: Cırtatanın kökü çay, meyveleri de tentür yapımında kullanılır. Meyvelerinin çayı yapılmaz zira çok tesirlidir. Köklerinden iki kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su doldurularak yeniden hafif kaynatılır. Cırtatan kökü 7-10 dakika demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.  Homeopti’de: Cırtatan meyvelerinin suyu önce bir şişeye doldurulur ve sonra içi boşalan meyveleri doğranarak ilave edilir ve de üzerine %70’lik Alkol (Etanol) eklenir. Cırtatan meyve suyu ve içi boşalan meyvelerin toplam ağırlığı 40-60 gr alkolün ise 450-550 ml olması gerekir. Güneş ışınlarından uzakta 4-6 hafta beklettikten sonra süzülerek günde 3-4 defa 10 damla alınır şayet burun deliklerine damlatılacak ise günde 3-4 defa 2-3 damla 2 hafta süreyle damlatılır. Fransa’da yapılan araştırmaların sonucu Cırtatan tentürünün Hepatit A, B ve A+B’yi (karaciğer iltihaplanması) ve sarılığı iyileştirdiği görülmüştür. Homeopati’de Cırtatan tentürü kısaca “”Elaterium”” diye anılır.  Yan tesirleri: Tarife uyulduğunda herhangi bir problem söz konusu değildir fakat sade meyve suyu saf olarak kullanılacak olur ise zehirlen-melere neden olur. Zehirlenme belirtileri; kusma, ishal, bulantı, boğazda kaşıntı, midede ekşime, iştahsızlık, bazen üşüme ve bazen de ateşlenme gibi haller görülür. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes