Tumgik
#Kadın dizisi
blaaaablablablablaaaa · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media
SIR YOU ARE UNDER ARREST!!! for being that handsome (´♡‿♡`)
1 note · View note
amezhu · 4 days
Text
Heaven Official's Blessing▪︎
227. BÖLÜM - Karma ateşleri ile yanmak - şeytani tanrı kraliyet başkenti üzerine alçalıyor - 2
“Lord Yağmur Ustası!”Xie Lian haykırdı.
Yağmur Ustası kara öküzüne biniyordu, başı yüksekteydi, selamlamak için başını ona doğru eğdi. Pei Ming öküzünün arkasında kızgın alevlerle yanmış sağanak yağmurda sırılsıklam bir fare gibiydi, saçı başı birbirine girmiş tam bir sefalet demetiydi. Gözlerini kanlı bir şekilde kırpıp açtığında sahiden de onu yakalayanın Yağmur Ustası olduğunu fark etti. Onun tamamen öküzü sürmeye odaklanmasına ve ona bakmamasına rağmen onun şimdiki hiç-yakışıklı durmayan halini herkes görmüştü ve biraz utanmış hissetmişti, hemen düzgünce oturdu, “Lor…”
Ancak beklenmedik bir şekilde ağzını açtığı anda ağzından siyah bir duman çıktı, Rong Guang öfkeliydi, “bir kadın tarafından kurtarılmaya ihtiyaç duyduğuna inanamıyorum, Hem de o Yu Shi Huang, Pei Ming tam bir yüz karasısın.”
Pei Ming sinirlenmişti ve ağzını açtığında başka bir siyah duman dizisi dışarı çıktı, “Çeneni kapatabilir misin?”
Diğer taraftan Pei ‌Su‌ ve ‌Ban‌ ‌Yue‌ sorunsuz bir şekilde inen Yağmur ‌Ustasını karşıladı ve Pei Ming’i motive etmeye çalıştılar; aynı zamanda o ateşli şeytani devin bedenin üzerinde milyonlarca moloz yuvarlanıyordu. Düşen kayalar alev alev yanan ateşlerle hâlâ yanıyor ve her biri gök taşı yağmuru gibi hızla yere çarpıyordu.
Gökyüzünü saran yağmur daha sert yağıyordu ama yangınlar sönmeyi reddediyordu. Görünüşe göre Jun Wu alevlerin içindeki ruhsal güçleri güçlendirmişti. Eğer yağmur damlaları alevleri söndüremezse bile dev kayalar yine de yere düşecek ve kraliyet başkenti hiç şüphesiz binlerce dev kraterden ızdırap çekecekti, sayısız insanı öldürecekti ve her şey boşa gitmiş olacaktı. Bununla beraber devasa ilahi heykel gayretlice devi çekiyordu ve Xie Lian bundan kaçıp kurtulamazdı, ayrıca kaç savaş tanrısının orada olduğunu ve orada olsalar bile hatasız bir şekilde kayaları yakalayıp yakalayamayacaklarını bilmiyordu. Xie Lian korkunç derecede gerilmişti, Hua Cheng’e döndü, “San Lang, ne…??”
Hua Cheng onun tam arkasında duruyordu ve elini Xie Lian'ın elinin üzerine koydu, “Gege’nin endişelenmesine gerek yok, sadece oraya odaklan, aşağıda olan şeyleri umursama.”
Sesi tam Xie Lian’ın kulağının yanında, nefesi sıcak ve nazikti, hafifçe Xie Lian’ın çenesini kaldırdı ve bakması için işaret etti. Xie Lian Hua Cheng’in işaret ettiği yere gözünü dikti, dışarıdan elleri arkasında kırmızı bir figürün yavaş yavaş insan rününün yanına geldiğini gördü. Xie Lian gözlerini kıstı ve şaşkına döndüğünü hissetti.
O… Hua Cheng?
Başka bir Hua Cheng??
Neler oluyor? Xie Lian hızla arkasını döndü. Onun hemen arkasında duran ‌Hua‌ ‌Cheng değil miydi?
Hua‌‌Cheng‌ hafifçe kıkırdadı, “Panik yapma, Gege. Buradaki asıl San Lang, yalan yok diğeri sahte.”
O zaman aşağıdaki klon, Hua Cheng’in ayrılırken geride bıraktığıydı. Şimdi neden Jun Wu’nun Hua Cheng’in cennet başkentine sızmış olacağından şüphelenmediği anlaşıldı. Xie Lian aslında Jun Wu'un orayı izleyen gözleri olup olmadığı konusunda şaşkındı. Belki de izlemiyordu ama onun gözetimi altındaki ‘Hua Cheng’ hala kraliyet başkentini koruyordu ve tabii ki şüphelenmezdi.
Shi Qing Xuan’ın yukarıya bakma fırsatı yoktu ve Hua Cheng ve Xie Lian’in orada olduğunu o da görmedi. ‘Hua Cheng’in geldiğini görünce hemen seslendi, “ÇİÇEĞE UZANAN KIZIL YAĞMUR!!! Sonunda geri döndünüz. O kadar uzun süre giderek ne yapıyorsunuz? Ekselanslarıyla iletişim kurmak için bir yol buldunuz mu? Hayır hayır hayır ilk önce en iyisi bu durumla nasıl başa çıkacağımızı düşünün. Gökyüzünden gelen o şeytani ateşli kayaları görüyor musunuz? Düşünün, çabuk! Bir nefes üfleyin ya da binlerce gümüş kelebek yukarı çıkıp onları uzağa götürsün falan, yoksa hepimiz öleceğiz…”
“Hua Cheng” tek kelime etmedi, Shi Qing Xuan’in tek nefeste bir kelime yığını sarfetmesine soğuk bir şekilde izin verdi ki dinlerken artık sabrı tükenince doğrudan sözünü kesti, “Kendin hallet!”
Shi Qing Xuan haykırdı, “Kendim mi halledeyim? Böyle zamanlarda şaka yapmayın, ben ekselansları değilim sizin şakalarınızı anlamam. O kayalarla ben nasıl kendim başa çıkacağım…” cümlesini bitirmeden “Hua Cheng” onun arka yakasından tuttu ve doğrudan insan rününün içinden çekip çıkarttı.
Shi Qing Xuan fena derece hızlı hareket etti ve rünü terk ettiği anda sağındaki ve solundaki insanları birleştirerek rünün bozulmasını engelledi. Ancak beklenmedik şekilde “Hua Cheng” onu dışarı çektikten sonra henüz yapacağı bitmemişti, bir el sallanarak gelerek ona tokat attı ve dışarı fırlattı.
Tüm dilenciler şok oldu, “OL’ FENG!?”
Bazıları “Hua Cheng”e bağırarak şikayetlerde bulundu, “İNSANLARA VURARAK NE YAPIYORSUNUZ?”
Her ne kadar Shi Qing Xuan uçurulmuş, birkaç kez yuvarlanmış ve yere serilmiş olsa da hemen sürünerek kalktı, “Sorun yok sorun yok, ölmedim! Gerçekten bana vurmadı, bana ruhsal güç ödünç veriyordu!”
“Cidden mi…”
Shi Qing Xuan ellerini inceledi, sonra tepeden tırnağa ruhani bir ışık yayan kendi bedenine baktı, “Hua ChengZhu, ekselanslarını göremiyor olsanız da bu şekilde yapmanıza gerek yoktu? Eğer ruhani güç ödünç veriyorsanız o zaman nazikçe yapın, o iğrenç şekerlerden birkaç tane daha yemek umrumda değil ama insanlara vurmanıza gerek yok, tamam mı? Neden onun yerine biraz daha gökyüzüne odaklanmıyorsunuz, hala orada çok sayıda meteor var…”
Tam o sırada “Hua Cheng” sağ elini kaldırdı ve ona bir şey fırlattı. Shi Qing Xuan düşünmeden hemen yakalamak için elini kaldırdı ama yakaladığı şeyi gördüğünde tüm yüzünün rengi gitti.
O şey Rüzgar Ustasının yelpazesiydi.
Bunu gören, dev ilahi heykelin tepesinde bulunan Xie Lian da geri duramadı ve sordu, “San Lang, Rüzgar Ustasının yelpazesi şeyde değil miydi… aşağıdaki…?!”
"Aldırma." dedi Hua Cheng, "Son dakika onu yardım etmesi için çağırdım."‌ (Kara Su geldi)
Shi Qing Xuan o çok tanıdık yelpazeyi tutuyordu, boynu tutulmuştu ve yavaşça ona döndü.
"Hua Cheng".
"Hua Cheng" daha sonra soğuk bir şekilde tekrarladı, "Kendin hallet."
Alevli meteor yağmuru yere düşmek üzereydi ve insan rünü içindeki insanlar yüzlerinde yükselen sıcak hava dalgalarını hissedebiliyor hem soğuk hem de sıcak terler döküyorlardı: "Ol' Feng, söylediklerin doğru, değil mi? Her şey gerçekten yoluna girecek mi?"
Cennet mensupları da haykırdı, "Ekselansları, lütfen hemen bir yol bulabilir misiniz!"
Shi Qing Xuan yelpazeyi kavradı, elinin arkasındaki damarlar patladı ve gözlerinden yavaşça kan damlaları akmaya başladı.
Bir an sonra, arkasını döndü ve kolunu savurdu!‌ ‌
Bir kasırga düz yerden esti ve gökyüzüne doğru atıldı. Alevli meteor yağmuru anında bir U dönüşü yaptı ve göklere doğru uçtu!
Aslında dilenciler neredeyse ölümüne korkmuştu ve kaşla göz arasında her an kaçmaya çoktan hazırlardı ancak hepsi bu vahşi rüzgar yüzünden tamamen uçup gittiler, gözleri şiş, ağızları açık, tamamen şok olmuşlardı. Onlar şunu söylemeden bir an önceydi, “…Bi, bir tanrı?”
Birisi bağırdı, “Tanrım, Ol’ Feng, sen gerçekten gerçek bir tanrı olabilir misin?!”
Yelpazeyi salladığında hala Shi Qing Xuan’ın elleri titriyor, derin nefesler alıyordu, bir zaman sonra kendi geldi ve cevaplamaya gayret etti, “…Ha, hadi canım! Uzun zaman önce size demedin mi? Nasılmış, saçmalamadığımı söylememiş miydim?”
“Hayır hayır, saçma değil! Artık sana inanıyorum! Woav, Ol’ Feng bir tanrı, diyelim ki bir tanrı tanıyoruz, o zaman zengin olduk ahahhaahha…”
“Ol’ Feng, konuşalım, Bazen vaktin olduğunda bizi uçmaya götür, hey!”
Bütün bunları gören “Hua Cheng” hafifçe hıhladı ve ayrılmak için arkasını döndü. Diğer tarafta Shi Qing Xuan hala Rüzgar Ustasının Yelpazesini tutuyor diğerlerinin sorularına ilgisizce cevap veriyordu, yüzündeki renkler kırmızı ve beyaza dönüyor ve alnından soğuk terler damlıyordu. Yukarıya baktı, sanki soru sormak istiyormuş gibi görünüyordu ama o kişi çoktan gitmişti.
O sırada karanlığın içinden, insan rününün çok uzağından yeni tuhaf sesler geldi.
Gıcır gıcır gıcır gıcır gıcır gıcır. Keskin gözlü olanlar ağladı, “O ne?”
“Şu siyah, tüylü... fareler mi?”
“Ne arkasındaki ne? İnsanlar mı? Neden külden beyaz insanlar var…”
“Canlı gibi görünmüyorlar…”
“Ne?” Xie Lian ağzı açık kaldı.
Onlar ceset yiyen fareler ve boş kabuklu insanlardı. O canavarlar da TongLu dağından buraya getirilmişlerdi.
Bu boş kabuklu insanlar yalpalıyor, sertleşmiş uzuvlarla yürüyorlardı, insan etinin etrafına üşüşen ceset yiyen fareler aynı zamanda kara bir gelgit gibi akın etmişti. Görünüşe göre Jun Wu insan rününü bozmak dışında her şeyi umursamayı bırakmıştı ve ölümlü alemine ne olursa olsun kesin bir kaos getirmeye istekliydi.
Diğer taraftan Yağmur Ustası Ban Yue ve diğerlerine emir verdi, “General Pei’ye göz kulak olun. Ben insan rününü koruyacağım.”
Pei Ming bir süreliğine siyah duman üfleyerek orada yatıyordu ki bunu duyunca ayağa kalktı, “Ben iyiyim, rünü koruyabilirim.” Sürünerek ayağa kalkmaya çalışsa da yine geri düştü. Pei Su bile daha fazla izlemeye dayanamadı, “Aldırmayın, general. Sadece… yaralarınıza dikkat edin ve Lord Yağmur Ustasının halletmesine izin verin.”
Bu muhtemelen Pei Ming'in bir kadının önünde bu kadar aşağılandığı ve ayrıca bir kadın tarafından kurtarıldığı ilk seferdi. Kızgın mı yoksa bunun gurur kırıcı bir durum mu olduğunu söyleyemezdi ama yüzü düşüktü. Yağmur Ustası onun düşüncesini görmezden geldi ve gülümsedi, “Generalin kendini zorlamasına gerek yok.” Ardından siyah öküzünü sürerek ayrıldı.
“LORD YAĞMUR USTASI!” Pei Ming seslendi.
Tam o sırada başka bir el yukarı doğru sürünerek geldi ve boynunu yakaladı. Unutulmaz bir ses geldi, “Sevgilim Pei…”
Pei Ming hâlâ yoğun bir şekilde mücadele ediyordu ve bu sesi duyduğunda gına gelmişti, “Neden hala buralardasın?”
Aslında Xuan Ji, Ban Yue, Rong Guang’ın yaraladığı Ke Mo ve onu yanına aldığından baştan beri oralardaydı. Pei Ming’in kaba ses tonunu duyunca aniden şeytanileşti, “Neden mi buradayım? BEN BAŞTAN BERİ BURADAYIM! Ne Yağmur Ustasına bakıyorsun öyle? Tercihlerin mi değişti? Artık onun peşinden koşmak istiyorsun, ha? ONUN NESİ İYİ Kİ? BUNA İZİN VERMEM!”
“…”
Pei Ming nihayet daha fazla dayanamadı ve öfkeyle bağırarak onu itip uzaklaştırdı, “Xuan Ji, beynin böyle zamanlarda bile sadece bu konulara mı çalışıyor? Tercihlerimin değiştiği yok, Yağmur Ustasıyla zar zor kelime alışverişinde bulundum.”
Bu Xuan Ji’ye ilk karşı çıkışıydı, Xuan Ji sert bir şekilde yere itildi ve tamamen şaşkına döndü.
İnanamayarak konuşmadan bir süre önceydi, “Pei sevgilim, seni düşünüyorum çünkü seni seviyorum, bu yanlış mı? Daha önce bana karşı hiç bu kadar sert olmamıştın, benden cidden nefret mi ediyorsun?”
Pei Ming, ayağa kalkmasına yardım etmek için kılıcı kullandı, “Sana bir şey anlatamıyorum.”
Xuan Ji yine de vazgeçmedi, “SÖYLE! Cidden beni bırakacak mısın? Bıktım senden, benim böyle olduğumu görünce hiç hüzünlenmedin mi? Hiç suçlu hissetmiyor musun?”
“ZATEN SANA YÜZYILLAR ÖNCE SÖYLEMEDİM Mİ?” Pei Ming bağırdı.
Xuan Ji şaşkına dönmüş ve sersemlemişti.
Ne yapacağını bilmiyordu ama elleri cüppesinin eteklerini ölümüne kavradı ve kırık bacaklarıyla sendeleyerek zıpladı, "Pei sevgilim... Pei sevgilim... bekle, neden biraz daha konuşmuyoruz..."
Ban Yue onu izledi, Xuan Ji'yi ilk terk edenin Pei Ming olduğunu bilmesine ve bu kadın hayaletin daha sonra da sayısız kişiyi öldürüp onları da defalarca öldürmeye çalışmasına rağmen yine de böyle göründüğünde biraz acınacak haldeydi.
Pei Ming ona dönüp baktı ve sonunda sadece, "Xuan Ji, uyanma vaktin geldi," dedi.
"Neyi uyandırayım?" Xuan Ji'nin kafası karışmıştı.
"Bu hale gelmende benim de payım var ama bunun büyük bir kısmı senin kendi kararların. Çok şey yaptın ama sadece sen kendi kalbini oynatabilirsin, ben taş yürekli bir adamım. Beni sevmek yerine neden gidip kendini sevmiyorsun?"
Cübbesini Xuan Ji'nin elinden çekip aldı ve arkasına bakmadan oradan ayrıldı.‌
İnsan dizisinde Shi Qing Xuan yelpazesini savurduktan sonra geride pek ruhsal gücü kalmamıştı. Bir panik karmaşasının ardından önden gidecek ve savunma yapabilecek ancak Yağmur Ustası ve birkaç savaş tanrısına sahiplerdi. Ancak beklenmedik şekilde o sırada her taraftan gürültülü bir kargaşa geliyordu:
“Vak vak, burası kraliyet şehri mi vak, ne büyük evler vak!”
“Evet ve Chengzhu'nun evleri kadar güzel de değiller!”
Sokakların uçlarından, ara sokaklardan, saçaklardan, her türden tuhaf şekilli kafalar ortaya çıktı, aşırı derecede canlıydı. Hayalet Şehirdeki tüm canavarlar ve hayaletler birdenbire akın etti!
Cennetin Gözü ve insan rününün içindeki topluluk bunu görünce sabırsızca bağırdılar, “BU HAYALETLER NE BÖYLE! GİT BURADAN! GERİ DÖN! İMPARATORUN EMRİNDEYİZ, NASIL KRALİYET BAŞKENTİNE GELİP KARGAŞAYA CÜRET EDERSİNİZ?”
“Seni domuz ruhu, Yüzünü bana göstermeye cesaretin ediyorsun!”
“Halüsinasyon görmüyorum, değil mi… o ördek… ördek fareyi mi dövüyor?”
Anında mezarlığın her tarafına elmalar asıldı, “KAPA ÇENENİ, SENİ PİS RAHİP! SİZE YÜZ VERİYORUZ BURADA, ÇOK UTANMAZSIN!”
“HUA CHENGZHU’NUN EMİRLERİ OLMASA KİM GELMEK İSTERDİ?”
“NEDEN DİZ ÇÖKÜP TEŞEKKÜR ETMİYORSUN?”
Kara gelgit gibi akın eden Ceset Yiyen Farelerinin gözleri kıpkırmızı parlıyordu ancak durum onların beklediğinden çok farklı bir şekilde ilerliyordu. Öldürücü bir şekilde saldırmaya geldiklerinde kendilerinden çok daha büyük bir grup canavar ve iblis onları selamlamaya gelmiş hatta sanki açlıktan ölüyormuşlar gibi dirgenler ve tırmıklarla rastgele parçalayıp bıçaklıyorlardı ve artık gözlerinden daha fazla korkunç kırmızı ışık yanıp sönüyordu, “ÇOK FAZLA FARE!!”
“Gel gel gel hehehe, uzun zamandır seni bekliyordum! Hiç iki bin yıllık bir aperatif yememiştim, süper lezzetli olmalısın!”
“Bunları yiyebilir miyiz?”
“Chengzhu yiyemesek de satabileceğimizi söyledi!”
Ceset Yiyen Fareler yokuş aşağı giden durumu gördüler ve dehşet içinde geri çekildiler. Boş Kabuklu İnsanlar, kafalarını kaybeden fareler tarafından tuzağa düşürüldü. Korkunç durum anında ortadan kalktı ve Xie Lian bir kez daha rahat nefes aldı, Hua Cheng’e döndü, “Tanrıya şükürler olsun ki San Lang buradasın.”
Hua Cheng gülümsedi, “Kendileri gelmek istediler, benimle alakası yok. Bundan ziyade, Gege, dikkatli ol.”
Son iki kelimesinde ses tonu aniden ciddileşti. Xie Lian bakışını geriye yöneltti ve ateşli şeytani devin yeni hareketler yaptığını, sanki bir şey çıkaracakmış gibi elini beline yerleştirdiğini gördü.
Xie‌ Lian'ın kalbi yalpaladı.
Bir kılıçtı.
19 notes · View notes
avalonunezgisi · 5 months
Text
güzeller, birkaç arkadaşımla nefis bir seminer dizisi hazırladık. ilgilenirseniz istanbul’daysanız bekleriz efendim 💖
3 notes · View notes
filmboxvia · 3 months
Text
Practical Magic 2 Geliyor: Nicole Kidman ve Sandra Bullock Geri Dönüyor!
Tumblr media
1998 yapımı "Practical Magic" (Aşkın Büyüsü) filminin devamı için Sandra Bullock ve Nicole Kidman ile görüşmeler sürüyor.
Warner Bros , Pictures, Sandra Bullock ve Nicole Kidman'ın başrollerini paylaştığı 1998 yapımı fantastik komedi "Practical Magic" (Aşkın Büyüsü) filminin devamının geleceğini ve iki yıldızın rollerini yeniden canlandırmaları için görüşmelerin devam ettiğini açıkladı.
İlk filmde Bullock ve Kidman, Bullock'un karakterinin (istemeden) uyuşturucu kullanması ve Kidman'ın karakterinin istismarcı eski erkek arkadaşını (Goran Višnjić) öldürüp cesedini yeniden canlandırmaya zorlamasının ardından doğaüstü bir örtbas girişiminde bulunan cadı Owens kardeşler olarak rol aldı. İşte ilk filme dair geri dönüşler:
"Practical Magic": Büyüleyici ve Unutulmaz Bir Sinema Deneyimi
Film, Owens ailesinin cadı kardeşleri Sally (Sandra Bullock) ve Gillian (Nicole Kidman) etrafında şekilleniyor. Ailelerinin üzerindeki lanet nedeniyle aşkta mutlu olamayan bu iki kadın, hem doğaüstü yetenekleriyle başa çıkmaya çalışıyor hem de gerçek aşkı bulma umuduyla mücadele ediyorlar. Alice Hoffman'ın 1995 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan senaryo, izleyicilere büyü ve gerçek dünya arasında geçen sürükleyici bir macera sunuyor.
Olağanüstü Performanslar
Sandra Bullock ve Nicole Kidman, Sally ve Gillian karakterlerine hayat verirken mükemmel bir uyum sergiliyorlar. Bullock, Sally'nin sorumluluk sahibi ve koruyucu yanını başarılı bir şekilde yansıtırken, Kidman ise Gillian'ın özgür ruhlu ve asi kişiliğini müthiş bir enerjiyle canlandırıyor. İki oyuncunun arasındaki kimya, filmi izlerken seyirciyi kendine çekiyor ve karakterlerin duygusal derinliklerine inmesini sağlıyor.
Görsel ve Estetik Zenginlik
"Practical Magic", görsel açıdan da oldukça zengin bir film. Owens ailesinin büyülü evinin atmosferi, seyirciyi anında etkisi altına alıyor. Renkli ve detaylı set tasarımı, filmin fantastik doğasını mükemmel bir şekilde tamamlıyor. Ayrıca, filmin görsel efektleri ve büyü sahneleri, dönemin teknolojik imkanlarına rağmen oldukça etkileyici ve inandırıcı.
Unutulmaz Müzikler
Filmin müzikleri, hikayenin duygusal tonunu ve atmosferini mükemmel bir şekilde tamamlıyor. Alan Silvestri'nin etkileyici film müziği, sahnelerin dramatik etkisini artırırken, Stevie Nicks'in "If You Ever Did Believe" gibi şarkılar da filmin büyülü havasına katkıda bulunuyor.
Aile ve Bağlılık Temaları
"Practical Magic", yalnızca bir büyü filmi değil, aynı zamanda aile ve bağlılık temalarını da işleyen derinlikli bir yapım. Owens kardeşlerin birbirlerine olan bağlılıkları ve ailelerinin geçmişiyle yüzleşmeleri, izleyicilere sıcak ve duygusal anlar yaşatıyor. Filmin sonunda verilen mesaj, sevginin ve ailenin gücüne dair evrensel bir ders niteliğinde.
"Practical Magic", hem oyuncu kadrosunun güçlü performansları hem de büyüleyici hikayesiyle izleyicilere unutulmaz bir sinema deneyimi sunuyor. Sandra Bullock ve Nicole Kidman'ın muhteşem uyumu, Griffin Dunne'ın başarılı yönetimi ve Alice Hoffman'ın büyülü dünyası, bu filmi tekrar tekrar izlenebilir kılıyor. Fantastik komedi türünü sevenler için "Practical Magic", kaçırılmaması gereken bir başyapıt.
Tumblr media
En İyi 10 Cadı Filmi
Griffin Dunne'ın yönettiği film, Alice Hoffman'ın 1995 tarihli aynı adlı romanından uyarlandı. Film, o zamandan beri küçük bir kült hit haline geldi.
Yapımcılığını Bullock, Kidman ve Denise Di Novi'nin üstleneceği yeni filmin senaryosunu, ilk filmin de senaryosunu yazan Akiva Goldsman (A Beautiful Mind, I Am Legend) kaleme alacak.
Bu haber, filmin artık Max platformunda izlenebileceği yönündeki Pazar günü yapılan duyurunun hemen ardından geldi. Max, daha önce "Rules of Magic" adlı ön bölüm romanına dayanan bir TV dizisi geliştirmeye çalışmıştı ancak bu proje hiçbir zaman gerçekleşmedi.
2 notes · View notes
korelist · 7 months
Text
Tumblr media
MY FIRST FIRST LOVE // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı: 7,5 Benim puanım: 7
Drama: My First First Love (English title) / Because It's My First Love (literal title)
Hangul: 첫사랑은 처음이라서
Director: Oh Jin-Seok
Writer: Kim Ran
Date: 2019
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Ji Soo, Jung Chae-Yeon, Jin Young, Choi Ri, Kang Tae-Oh
8 + 8 olmak üzere 2 sezondan oluşan bir platform dizisi. Birbirinden bambaşka karakterde dört kişinin aynı evi paylaşmak zorunda kalmasıyla, onların hayata dair yaşadıkları zorluklara dostluklarına ve aşk hayatlarına şahit olduğumuz bir diziydi. Güzel bir dizi miydi? Yeaaaniğ! Kötü bir dizi miydi? Yeaaniğ! Var ile yok arasında bir diziydi. Çekimleri, oyunculuklar kötü değildi o yüzden rahatsız edici bir şey yoktu. Bayıldığım bir detay var mıydı? İlgi çekici bir şey gördüm mü derseniz o da yoktu o yüzden güzel dizide diyemeyeceğim.
Konusu gerçekten tam anlamı ile 4 kişinin “ Slice of life “ından oluşuyor. O yüzden karakterleri anlatayım;
Tae-O(Ji Soo); Zengin bir ailenin oğludur. 20 yaşında kendi başına eve çıkar. Arkadaş canlısı bir insandır. 3 yaşından beri Song-Yi (Jung Chae-Yeon) ile arkadaştır.
Song-Yi(Jung Chae-Yeon) babası ölünce annesi evi terk etmiş tek başına yaşamaya çalışan bir üniversite öğrencisidir. Oturduğu ev satılıp onu kapının önüne koydukları için evsiz kalır. Bir şekilde arkadaşı Tae-O’nun yanında kalmaya başlar.
Ga-Rin(Choi Ri); Ailesi çok zengin olan bu kızımız büyük bir şirketin varisidir. Ama şimdiye kadar bir fanusta yaşadığından hayatı deneyimlemek kendi ayakları üzerinde durabildiğini görmek için evden kaçar. Bir şekilde tek tanıdığı arkadaşı olan Tae-O’nun evine gelir.
Hoon (Kang Tae-Oh); En hayalperest olan karakter Hoon’dur. Müzikal bir tiyatroda rol almak isteyen amatör bir oyuncudur. Ama ailesi bu duruma şiddetle karşı çıkmaktadır. Babasının şiddete başvurması bardağı taşıran son damla olur ve evi terk eder. Geldiği yer ise Tae-O’nun evidir.
Böylece ev ahalisi olan dörtlü tamamlanmış olur. Karakterlerimizin dışında iki kişi daha vardır. Biri Do-Hyun(Jin Young); Tae-O’nun yakın arkadaşı. Ailesini durumu kötü olduğu için birden fazla işte çalışarak geçimini sağlayan realistik ve yalnız biri. Diğeri ise ; Ryu Se-Hyun(Hong Ji-Yoon) ‘dur. Film kulübü öğrencisi olan bu kızımız Song-Yi’nin evini satın alan ailenin şımarık kızıdır. Aynı zamanda Tae-O’nun hoşlandığı kızıdır.
Dizide ikinci erkek, ikinci kadın kavramları biraz birbirlerine giriyor. En başta çocukluk arkadaşları olan ikili çift olacak gibi dursa da kızımızın aklı Do-Hyun’a kayıyor. Zaten Tae-O’nun hoşlandığı kız da Se-Hyun. Ama böyle olunca da izleyici ha şimdi ha sonra diye karakterlerin ayrılıklarını beklerken buluyor kendini. Çünkü biliyoruz ki onlar başrol değiller… Aslında bir yere kadar izleyiciyi ikna etmeyi de başardılar diyebilirim. Gerçekten yakın arkadaş olunabileceğine inanmanın eşiğine geldik.
Dizi çok durağan, olağan ve aksiyonsuz bir yapım olduğu için bütün mevzuyu son bölüme bırakmaları beni biraz darladı. Kötü karakter olsaydı biraz duygu geçişi yaşasaydık bile dedim. Zira yoktu. Dizide entrika, baş ağrısı, sinir krizi yoktu. Ama öte yandan şeker şerbet bir aşk, kıskanılacak bir arkadaş ortamı falanda yoktu. Dizinin eksiği, dizide bir şey olmamasıydı.
Dizideki tek güzel şey, o da güzel bir şey bulmak için çabalarsanız, Hoon ile Ga-Rin çiftiydi. Birbirlerinden inanılmaz zıt iki karakterin yakınlaşmaları dizinin durağanlığını bir tık sarstığı için izlemeye değerdi. Keza oyuncu Kang Tae-Oh’u severiz.
Sonuç olarak, izlediğimi bile hatırlamayacağım çok ortalama bir diziydi. Boşsanız izleyip geçebilirsiniz. Pek bir şey beklemeyin.
OST:
Oliver – My All
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
2 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
BOŞTUR BOŞ
Yazsam mı şu hususta ?
Yazsam mı bu hususta?
Misal : Ömer dizisinde daha başörtüsü bağlamayı bilmeyenlerin İslâm eleştirisi dizisi yapmalarını... Şalı dikişi görünür tarzda örtüyor dindar hatunlar , bunlar sokağa da çıkmıyor? Gibi gibi... Halktan kopuk sanatçılarımızı... Shitsel ' de / orijinalinde yani Museviler' in çok ama çok dindar oluşlarını...
Ordan uyarladıkları ile bizim gerçeklerimizin uyuşmazlığını...Bizim dindarlığımızın sakız orucu bozar mı hojam formunda kaldığını...
Yazsam mı?.
Sonra düşününce saniyelik , yaw ne kadar boş diye vazgeçmek...
Günümüz halet- i ruhiyesi aşağı yukarı böyle hepimiz için...
Ömer Hayyam demiş ya:
"Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende...
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!.. "
Oysa ne çok tutunup kalıyoruz bazı anlara...
Meselâ babam , su ister misin denilen enkazdan çıkarılan çocuğun muayenem yapılmadı daha demesine...
Ben, gecekonduda hijyenik şartlarda değil eldivensiz hamur yapıyor soba üstünde diye tefe koyup alay ettikleri fenomen çocuğun arkasından yas tutan sosyal medya klavyeşörlerine...
Ya da sınava 3 ay kaldı YKS kitaplarım kaldı evin altında diyen evladımıza...
Psikolog , çok fazla deprem haberi izleyenler merhamet yorgunu olur dikkat dikkat diyor...
Oysa...
Yakıyor ateşten haberler yakıyor...
Ne yapsak olmuyor...
Ne oldu ne yaşadık biz böyle son yıllarda, sana ibret gerek ise demiş ya Yunus Emre...
Nasıl ibret & hayret olmaz ki makam olarak?
Neler yaşamadık ki?
Bir tarafta...
Alnı secdeli denilen insanlar , vatan evlatlarını vuruyor da arkadaşı elinize sağlık diyor...
Bir tarafta...
Kadın , tedavi ile sahip olduğum ikiz çocuklarım 8. kattaki evde selin altında kalıp kayboldular diyor televizyonda...
Sonra iki yıl okul tatili , tek harf öğrenmiyor çocuğum uyuyor durmaksızın tükenmişlik sarıyor 11 ve 12. sınıf çöpe gidiyor...Ateşli hastalıklar tuhaf günler kafa toplamaya fırsat tanımıyor...
Hastalık kol geziyor pandemi can yakıyor...
Sonra yangın...
Sonra deprem...
Deprem..
5. Kol faaliyetleri...
Yalan haberler, dezenformasyonlar...
Diyanet ' e sorulan bir evlatlık sorusu üzerinden sapık Akepeliler torunumu evlat diye alıp sonra evlenecekmiş diyor bir siyasetçi, siyasetçi böyle deyince troller coşuyor,bilimsel düşüncesi olmayan insanlar depremden ölür bunun suçlusu oy verdikleri Beştepe ' dir diyor öbür siyasetçi...
Siyasetçiler siyaset yapmayak artık deyu siyaset yapıyorlar...
Âlakasız bir konudan konuşurken okulda bir çocuk, tek adam rejimi yüzünden öldü insanlar , vali hep cumhurbaşkanına telefon etmiş de onay almadan yardım gönderememiş seferberlik olmamış ölmüşler diyor... Oysa sabah ilk anlarda kışladan çıkan askerlerin görüntüleri varken acının üstünde özellikle tepiniyor birileri...Ve okul çocuklarını sosyal medyada zehirliyor birileri...
Selâdan imamdan sarıktan tekbirden irite olanlar diğer tarafta göze çarpıyor ...
Kendini böyle tanımlayan insana ne denmeli yani ? Hem
ne yapsın ki alternatif olarak insanlar ? Haluk ' un Amentüsü ' nü mü okusunlar enkazdan çıkarken ? Evrenin ulu mimarına selam mı çaksınlar ? Yaşasın laiklik diye mi slogan atsınlar?
Seküler aydın kesimimizi ne mutlu ederdi acaba ? Herkese ayar vermeyi seven ikna odası mucitçileri, bakıp bakıp olmuyor olmuyor bu milletten diyorlar afet deprem sel yangın demeden...
Elin Japon ' u depremde Allah u Ekber demiyor o halde kentsel dönüşümü yapmayan herkes bundan sorumludur ve ranttır bu dediğimizde cana paha biçilemez diyenler cahilin önde gidenidir diyorlar ya..
Halbuki azıcık empati bu kadar zor mu ?
Bir öğretmen bir gün sonra okulum var öğrencilerime kavuşacağım derken balkondan yalın ayak karların üstüne atladım, okul yok , öğrencilerim yok diyor...
Biz de olabilirdik aynı durumda...
Hiç mi yumuşamıyor kalpler?
Bir doktor bu kadar çok ağlayan erkek görmedim hiçbir yerde diyor...
"Gariplere göynür özüm" / yanar içim/ gidenlerin ardından ruhumuz kanıyor...
Devlete millete küfretmeyi bırakıp yaraları sarmaya çalışsak...
Çalışsak hep birlikte...
Sen ben demeden...
Kin ve nefret tohumu ekmeden yapsak bunu...
Çok mu şey istiyorum?
Topla bizi Ya Rab !
Perişanlığımızı sana arz ediyoruz hâlimiz sana âyan...
Aman Ya Rab aman...
Varlığına birliğine yoktur güman...
Nüket Belsan Taşören
7 notes · View notes
lovelyaddw · 1 year
Text
İzlediğim diziler😍(Türk Dizileri🇹🇷❤️)
1. Kardeşlerim💙
2. Yargı🖤
3. Kendi Düşen Ağlamaz💖
Not: Arada bir yalı çapkınını da izliyorum🌟
Şu an devam eden dizilerden izlediklerim bunlar. Eğer yeni bir diziye başlarsam, buradan duyururum. Artık attığım her adımı burada paylaşacağım🥹
Final olan dizilerdense Tozluyaka,Duy Beni,Kara Sevda,Gizli Saklı,Kadın gibi dizileri izledim. Hepsi çok güzel,öneririm💚
Dönence çıkınca onu izleyeceğim. Çok güzel bir dizi olacak bence🤩Cıvıl-cıvıl bir yaz dizisi izlemeyi çok özledim. Kardeşlerim,Yalı Çapkını ve Yargı'nın sezon finalleri öyle gergin bitti ki. İnsan bazen bunalıyor,çok ihtiyacım var cıvıl-cıvıl,neşeli dizilere. Ya seversen dizisini de çok merak ediyorum. Hafsanur Sancaktutan ve Kerem Bürsin uyumunu ve aurasını aşırı derecede merak ediyorum💙😭
3 notes · View notes
onlyalperend · 2 years
Text
Tumblr media
yine geliyorlar❤️🔥#Çarpışma`da , #CemKer ile efsane olmuslardi, sahneleri fazla olmazsa ve harcansalar da , en cok dikkat ceken cift olmustu. Kimyalari, gorselligi cok guzeldi, bu habere mutlu oldum😍 . via Birsen Altuntaş: Alperen Duymaz'ın partneri belli oldu #AlperenDuymaz, #FOX'un #PastelFilm imzalı yeni dizisi #ErkeğeGüvenOlmaz için el sıkışmıştı. Alperen Duymaz geçen günlerde Pastel Film ile el sıkışmıştı. Başarılı oyuncu “EGO – Erkeğe Güven Olmaz” adlı dizide başrolü oynayacak. FOX’ta ekrana gelecek diziyi genç kuşağın yetenekli yönetmenlerinden #DoğaCanAnafarta yönetecek. Dizide Duymaz’a başrolde kimin eşlik edeceği de belli oldu. Duymaz’ın daha önce #Çarpışma dizisinde partnmelisaaslıpamuk . güzel ve başarılı oyuncularımızdan #MelisaAslıPamuk, projenin başrol kadın yıldızı oldu. Diziyle ilgili gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğim. . According to Birsen Altuntaş , Alperen and Melisa became partner again for the upcoming #EGO series from Pastel Film. Loved them in #Çarpışma, their chemistry was explosive ,can`t wait to see them again. @alperenduymaz @melisapamuk @pastelfilmtv @foxturkiye
5 notes · View notes
pazaryerigundem · 7 days
Text
76. Emmy Ödülleri’nde Japonya’nın kalbi Hollywood’da attı
https://pazaryerigundem.com/haber/187710/76-emmy-odullerinde-japonyanin-kalbi-hollywoodda-atti/
76. Emmy Ödülleri’nde Japonya’nın kalbi Hollywood’da attı
Tumblr media
76. Emmy Ödülleri, televizyon dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri olarak bu yıl da büyük bir coşkuyla gerçekleşti. Ancak bu yılki ödül töreni, yalnızca kazananlarıyla değil, aynı zamanda kırılan tarihî rekorlarla da hatırlanacak.
BURSA (İGFA) – Japonya’nın derin tarihini ve kültürel dokusunu dünya sahnesine taşıyan Shogun, Emmy’de tam anlamıyla zafer kazandı. En İyi Drama da dahil olmak üzere tam 18 ödül kazanarak, tek sezonda en çok ödül alan dizi olma rekorunu kırdı. Bu zafer, Amerikan dizi endüstrisinde yeni bir dönemin başladığına işaret ediyor.
Tumblr media
İNGİLİZCE OLMAYAN İLK DRAMA
Shogun, Japonya’nın 1600’lü yıllarında geçen bir tarihi drama dizisi olarak, yalnızca izleyicilerin değil, eleştirmenlerin de büyük beğenisini topladı. Öyle ki, En İyi Drama ödülünü kazanarak Emmy tarihinde bu ödülü alan ilk İngilizce olmayan yapım oldu. Daha önce bu kategoride yer alan dizilerin çoğu Amerikan veya İngiliz yapımlarıydı. Shogun, Japonya’nın siyasi çalkantılarla dolu tarihini, kültürel karmaşasını ve savaş zamanlarındaki insan hikayelerini derinlemesine ele alarak bu başarıyı elde etti.
Dizinin başrol oyuncularından Hiroyuki Sanada, drama dalında En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazanan ilk Japon aktör oldu. Japonya’nın sinema dünyasında saygı gören bir isim olan Sanada, performansıyla tüm izleyicilerin takdirini kazandı. Ayrıca, diziye damgasını vuran bir diğer oyuncu Anna Sawai, drama dalında En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görüldü.
18 ÖDÜL VE SHOGUN’UN YÜKSELİŞİ
Shogun’un kazandığı toplam 18 ödül, onu yalnızca bu yılın değil, Emmy tarihinin en çok konuşulan yapımlarından biri haline getirdi. Dizinin James Clavell’in ünlü romanından uyarlanan hikayesi, Japonya’nın feodal dönemine odaklanıyor. Özellikle Lady Mariko karakterini canlandıran Anna Sawai ve Lord Toranaga’yı oynayan Hiroyuki Sanada’nın performansları, izleyicilerden büyük övgü aldı.
Dizi sadece oyunculuk kategorilerinde değil, aynı zamanda sanat yönetimi, kostüm tasarımı ve görsel efektler gibi teknik dallarda da ödüller kazandı. Bu başarı, Shogun’un yalnızca bir drama dizisi olarak değil, aynı zamanda bir sanat eseri olarak kabul edilmesini sağladı.
“KÜLTÜRLERİ BİRLEŞTİREN BİR YAPIM”
Dizi izleyicilerinden gelen tepkiler de oldukça olumlu. Dizinin izleyicisi olan Kardelen A. diziyi şu şekilde yorumladı:
“Shogun, Japonya’nın tarihini derinlemesine inceleyen bir yapım olmasının yanı sıra, izleyiciyi Japon kültürüyle buluşturması açısından çok güzel bir dizi. Dizideki karakterlerin çatışmaları ve toplumsal sorunlar, aslında bugün de evrensel geçerliliğini koruyor. Hiroyuki Sanada’nın performansı adeta büyüleyiciydi. Shogun gibi yapımlar, dünya çapında farklı kültürlere duyulan merakı artırıyor. Emmy’de bu kadar çok ödül kazanması hiç de şaşırtıcı değil.”
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
aykutiltertr · 1 month
Video
youtube
Günün Birinde - Göksel ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Sebare Beste S...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/oQUhfAQJAz8 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Günün Birinde - Göksel ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 C Sebare Beste Selahattin Cesur) @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI           : GÜNÜN BİRİNDE SÖZ GÜFTE       : SELAHATTİN CESUR - AHMET SELÇUK İLKAN BESTE - MÜZİK : SELAHATTİN CESUR USÜL                  : 4/4 C SEBARE MAKAM - DİZİ  : KÜRDİ - MİNÖR Söz: Selahattin Cesur, Ahmet Selçuk İlkan Müzik: Selahattin Cesur Bm                                Am7           Bm Bu devran hep böyle sürüp gitmez ki Em                           Bm Sen de solacaksın günün birinde G                     Bm Aklına gelecek, ayrılığımız G          Bm            Am7         Bm Pişman olacaksın günün birinde   x2 G                         Bm Senin de saçına karlar yağacak D                           Am7 Senin de gözüne yaşlar dolacak Em                     Bm Elbette kalbini biri yakacak G     Bm             Am7         Bm Beni anacaksın günün birinde   x2 Bm                         Am7      Bm Ne geri dönecek yolun olacak Em                         Bm Ne de tutunacak dalın kalacak G                                 Bm Korkarım pişmanlık, sonun olacak G       Bm              Am7         Bm Yalnız kalacaksın günün birinde  x2 Göksel 2016 yılında Göksel Doğum Göksel Demirpençe 25 Kasım 1971 (52 yaşında) İstanbul, Türkiye İkamet Nişantaşı, Şişli, İstanbul Eğitim Boğaziçi Üniversitesi Meslek Şarkıcı-şarkı yazarı · yapımcı Evlilik Alper Erinç (e. 2003; b. 2007) Resmî site gokselonline.com Müzikal kariyeri Tarzlar Pop rock Çalgılar Gitar, mandolin Etkin yıllar 1997-günümüz Müzik şirketi Karma · Raks · Sony BMG · Avrupa Göksel Demirpençe (d. 25 Kasım 1971, İstanbul), Türk şarkıcı-şarkı yazarı. Hayatı ve kariyeri Göksel Demirpençe, 25 Kasım 1971 yılında Elâzığ kökenli bir ailede Suadiye'de doğdu. Babası kamyon şoförü, annesi ev hanımıydı. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümündeki eğitimini devam ettirirken profesyonel olarak müzikle ilgilenmeye başlamıştır. Diskografi Ana madde: Göksel diskografisi Stüdyo albümleri 1997: Yollar 2001: Körebe 2003: Söz Ver 2005: Arka Bahçem 2007: Ay'da Yürüdüm 2009: Mektubumu Buldun mu? 2009: The Best of Göksel 2010: Hayat Rüya Gibi 2012: Bende Bi' Aşk Var 2015: Sen Orda Yoksun 2024: B'Aşka Şarkılar Single'ları 2007: Yarabbi Şükür 2017: Tam da Şu An 2019: Bu da Geçecek 2019 Hiç Yok 2020: Ben Fena Aşığım 2020: Lütufsuz Yaz 2021: Çölde Bi' Vaha 2022: Haklıydın 2022: Canım 2022: Sen Varsın 2023: Burda Kalayım 2023: Başkası 2024: Bıçak Filmografi Yıl Film ve Televizyon Dizisi Rol Notlar 2012 Yalan Dünya Kendisi Konuk şarkıcı olarak yer almıştır. 2012 Yol Ayrımı Seyyan Hanım Konuk oyuncu olarak yer almıştır. 2020 Kalk Gidelim Kendisi Konuk oyuncu olarak yer almıştır. Ödülleri Yıl Ödül veren organizasyon Kategori 2009 İstanbul Fm Altın Ödülleri En İyi Proje (Mektubunu Buldun Mu?) 2012 9. Radyo Boğaziçi Ödülleri En İyi Şarkı (Acıyor) Avrupa Gazeteciler Derneği Ödülleri Yılın En İyi Pop Müziği Kadın Sanatçısı 39. Altın Kelebek Ödülleri En İyi Kadın Sanatçı 2013 1.Türkiye Müzik Ödülleri En İyi Kadın Sanatçı Müyap Dijital En Çok İndirilen Şarkı (Acıyor) 3. Pal Fm Müzik Ödülleri Pal Fm Dj Özel Ödülü (En İyi Kadın Sanatçı) Lefke Avrupa Üniversitesi Ödülleri En Başarılı Kadın Vokal Albümü (Bende Bi' Aşk Var) Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Ödülleri Sosyal Medyada En Çok Konuşulan Kadın Şarkıcı 40. Altın Kelebek Ödülleri Türk Pop Müziği Kadın Solist 2014 13. Yıldız Teknik Üniversitesi Yılın Yıldızları Ödülleri En Beğenilen Kadın Şarkıcı 2015 12. Radyo Boğaziçi Ödülleri En İyi Şarkı (Sen Orda Yoksun) 1. Gossip Time Yıl Sonu Ödülleri En İyi Albüm (Sen Orda Yoksun)[8] 2020 17. Radyo Boğaziçi Ödülleri Radyo Boğaziçi 25. Yıl Onur Ödülü Kaynakça "Göksel'in Evi". Instyle Türkiye. 13 Ocak 2012. 24 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2017. "ÜNLÜ POPÇUNUN DOĞUMGÜNÜNDE EŞİ, "BEN DUYGUSUZ BİR AYIYIM 30 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Aralık 2023. "Göksel". Hürriyet, Kültür. 13 Aralık 2013. 6 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2014. Özer, Yaprak (14 Ağustos 2012). "Hüzünlü Kadın". Yaprak Özer. 30 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Aralık 2023. "Göksel boşanıyor". Hürriyet. 6 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2014.
0 notes
dakikamagazin · 7 months
Link
RTÜK'ten kadınların köpek gibi havlatıldığı Taş Kağıt Makas dizisi için inceleme
0 notes
dortnumara · 8 months
Text
Griselda Dizisinin Konusu, Oyuncuları ve Griselda Blanco'nun Hayat Hikayesi
Griselda Dizisinin Konusu, Oyuncuları ve Griselda Blanco'nun Hayat Hikayesini bu yazımızda sizler için derledik. Netflix'in heyecanla beklenen dizisi "Griselda", Narcos'un başarılı yaratıcıları Eric Newman, Doug Miro, Ingrid Escajeda ve Carlo Bernard'ın işbirliğiyle ortaya çıkan gerçek olaylardan esinlenilen benzersiz bir kurmaca olarak izleyici karşısına çıkıyor. Dizinin yönetmen koltuğunda ise Andes Baiz yer alıyor, başrolde ise yetenekli oyuncu Sofia Vergara'nın performansı ile ekranlara gelecek. "Griselda," gerçek olaylardan esinlenen cesaret ve güç dolu bir hikayeye odaklanıyor. Dizi, kendine özgü bir kurmaca evreninde, çeşitli zorluklarla karşılaşan güçlü bir kadın karakter olan Griselda Blanco'nun yaşamına ışık tutuyor. Blanco'nun hayatındaki zirve noktaları, düşmanlarla mücadelesi ve uyuşturucu ticaretiyle olan bağlantısı, izleyicilere gerilim dolu anlar yaşatmayı vaat ediyor. Dizinin başrolünde, dünya çapında tanınan ve beğenilen oyuncu Sofia Vergara yer alıyor. Vergara, Griselda Blanco karakterini canlandırarak izleyicilere güçlü, karizmatik ve zorlu bir kadın karakterin iç dünyasını sunmayı hedefliyor. Dizi, Vergara'nın etkileyici performansıyla Griselda'nın hikayesini daha da derinleştiriyor.
Griselda Dizisinin Konusu
Tumblr media
Griselda Dizisinin Konusu Netflix'in büyüleyici dizisi "Griselda," gerçek olaylardan esinlenen ve tarihin en parlak kartellerinden birinin ortaya çıkışını anlatan bir başyapıttır. Kolombiyalı iş kadını Griselda Blanco'nun Miami'de inşa ettiği uyuşturucu imparatorluğunun zirveye ulaşma hikayesi, izleyicilere cesaret ve hırs dolu bir destan sunuyor. "Griselda," Medellin'den kaçarak Miami'ye sığınan Griselda Blanco'nun hayatında bir dönemeçtir. Dizi, Blanco'nun tehlikeli ve kaotik bir ortamdan kaçarak yeni bir hayat kurma mücadelesini, cesur adımlarını ve bu süreçteki zorlukları benzersiz bir bakış açısıyla işler. Dizide, Griselda Blanco'nun uyuşturucu imparatorluğunu nasıl inşa ettiği ve Miami'nin yeraltı dünyasında nasıl etkileyici bir figür haline geldiği ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor. Blanco, kartelinin lideri olarak, tarihin en çok para kazanan kartellerinden birini yöneterek, bir kadının güç ve zekasıyla neler başarabileceğini gösteriyor. "Griselda," Griselda Blanco'nun liderlik stratejilerini ve kartelini nasıl yönettiğini benzersiz bir bakış açısıyla aktarıyor. Blanco'nun kararlarını alırkenki zekası, güçlü karakteri ve hırslı liderliği, izleyicilere olağanüstü bir kadının hayatını keşfetme fırsatı sunuyor. Dizi, Griselda Blanco'nun kartelinin zirveye ulaşma sürecini izleyicilere detaylı bir şekilde sunuyor. Blanco'nun düşmanlarıyla mücadelesi, ticaret stratejileri ve çeşitli zorluklarla başa çıkma yeteneği, "Griselda"nın izleyiciyi büyüleyen unsurları arasında. Netflix'in "Griselda" dizisi, tarihin en etkileyici kartellerinden birinin ortaya çıkışını, cesaretin öncülerinden bir kadının benzersiz hikayesini anlatarak izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Griselda Blanco'nun hayatı, güç, hırs ve liderlik dolu bir destanın kapılarını aralıyor, izleyicilere suç dünyasının içinde unutulmaz bir yolculuk yaşatıyor.
Griselda Dizisinin Oyuncuları
Tumblr media
Griselda Dizisinin Oyuncuları "Griselda" dizisinin zengin oyuncu kadrosu, başarılı ve deneyimli isimlerden oluşuyor. İşte dizide yer alan bazı oyuncular ve canlandırdıkları karakterler: - Sofia Vergara - Griselda Blanco: Kolombiyalı uyuşturucu karteli lideri Griselda Blanco'yu başarıyla canlandıran ünlü oyuncu. - José Velázquez - Uber Trujillo Blanco: Blanco ailesinin üyelerinden biri olan Uber Trujillo Blanco karakterini canlandıran oyuncu. - Orlando Pineda - Dixon Trujillo Blanco: Dixon Trujillo Blanco karakterine hayat veren oyuncu. - Maximiliano Hernández - Papo Mejia: Blanco'nun içinde yer aldığı suç dünyasında önemli bir rol oynayan Papo Mejia karakterini canlandıran oyuncu. - Vanessa Ferlito - Isabel: Dizide önemli bir karakter olan Isabel'i canlandıran başarılı oyuncu. - Gabriel Sloyer - Diaz: Diaz karakterini canlandıran oyuncu, Blanco'nun çevresindeki olaylarda yer alıyor. - Paulina Dávila - Carmen: Carmen karakterini canlandıran oyuncu, dizinin önemli figürlerinden biri. - José Zúñiga - Amilcar: Amilcar karakterine hayat veren oyuncu, Griselda'nın yaşamındaki dönemsel figürlerden biri. - Alberto Guerra: Oyuncunun canlandırdığı karakter henüz açıklanmamış. - Alberto Ammann: Oyuncunun canlandırdığı karakter henüz açıklanmamış. - Joe Finfera - Avukat: Avukat karakterini canlandıran oyuncu, hukuki süreçlerde önemli bir rol oynayabilir. - Christian Tappán - Arturo: Arturo karakterine hayat veren oyuncu. - Rosa Ochoa: Oyuncunun canlandırdığı karakter. - Desiree Alexandra Estrada: Oyuncunun canlandırdığı karakter henüz açıklanmamış. - Martín Fajard - Ozzy Trujillo Blanco: Ozzy Trujillo Blanco karakterini canlandıran oyuncu. Griselda Dizisi Kaç BölümToplamda 6 bölümden oluşacak olan "Griselda," suç temalı bir mini dizi olarak izleyicilerle buluşacak.Griselda Dizisi Nereden İzlenir?İzleyenlerin beğenisini toplamayı başaran dizi 25 Ocak 2024 tarihinde beri Netflix'te izleyici ile buluştu.
'Griselda Blanco' Kimdir?
Tumblr media
'Griselda Blanco' Kimdir? 15 Şubat 1943 tarihinde dünyaya gelen Griselda Blanco Restrepo, adını uyuşturucu ticaretinin karanlık dünyasına kazımış bir isimdir. Kolombiyalı uyuşturucu baronu olarak tanınan Blanco, hayatının büyük bir bölümünü Miami, New York ve Kaliforniya gibi şehirler arasında geçirmiştir. Kendisi, Medellin Karteli'nin etkili bir üyesi olarak, 1980'li yıllardan 2000'lerin başına kadar uzanan bir dönemde uyuşturucu ticaretinde önemli bir rol oynamıştır. Miami merkezli geniş kapsamlı bir uyuşturucu ticaret ağı kurarak adını duyuran Griselda Blanco, Kolombiya'dan taşıdığı kokainle bilinir. Ancak bu gösterişli hayatın arkasında, 2 bin kadar cinayetin de sorumlusu olduğuna inanılmaktadır. Blanco'nun suç dünyasında edindiği etkileyici konumu, çeşitli şehirlerdeki uyuşturucu ticaretinin merkezine oturmasını sağlamıştır. 1985 yılında DEA (Drug Enforcement Administration) ajanları tarafından tutuklanan Blanco, cezaevinde geçirdiği süre boyunca suç dünyasında adeta efsaneleşmiştir. Ancak, 2002 yılında kalp krizi geçirerek serbest bırakılmıştır. Blanco'nun özgürlüğüne kavuştuğu süreçte, suç dünyasındaki etkisi devam etmiştir. Ancak, hikayesi trajik bir sona ev sahipliği yapmıştır. 2007 yılında El Dorado Uluslararası Havalimanı'nda ortaya çıkan Blanco, 2012 yılında Medellin'de 29. Cadde'nin köşesindeki bir kasap dükkanında alışveriş yaparken motosikletli saldırganlar tarafından vurularak hayatını kaybetmiştir. 69 yaşındaki Griselda Blanco, suç dünyasının acımasız gerçekleriyle dolu yaşamının sona erdiği bu olayda dünya sahnesinden ayrılmıştır. Daha fazlası için Dizi ve Film kategorimize göz atabilirsiniz. Read the full article
0 notes
rayofsunlights · 9 months
Text
Çalıkuşu’nu ilk defa dördüncü sınıfta falan okumuştum, okulumuzun kütüphanesinde bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar braille baskı kitap vardı ve benim de payıma Çalıkuşu düşmüştü, Güzel Yazma Okuma derslerinde kütüphaneye giderdik ve beş dakikada bir el kaldırıp öğretmene şu ya da bu kelimenin ne anlama geldiğini sormam gerekmişti. Bir de o yaşlarda aynı şekilde okuyup bitirdiğim Peter Pan var parmaklarımla çocukluk hafızamın derinliklerine yazdığım. Sonra bir daha baştan sona okumuşmuydum Çalıkuşunu tam emin olamıyorum ama birkaç kez, en azından belli bölümlerini sesli dinlediğimi sanıyorum. Tabii bir de TRT’nin meşhur dizisi var, işte onu defalarca youtube’den izlediğimden eminim.
Bugün Sezen Ünlüönen’in Çalıkuşu üzerine bir yazısını okudum ve içeriğinden bağımsız kalbimin aydınlandığını hissettim. Mahzun ama arzulayan, aşık olan, cesur ve direngen Feride figürünün kuşaklardan aşarak neredeyse kamusal bir figür haline gelmesinin, üstelik bu figürün muazam bir yazın ve dil becerisiyle duygusal evrenimize kaydolmasının belki de hakkını tam olarak şu anda veremeyeceğim kadar büyük bir şans olduğunu bir anda fark ediverdim. Feride bir dildi, işte bugün neredeyse akranım bir genç kadın onun duyusal ve düşünsel evrenini birtakım “eski” meseleleri gözden geçirmek için yardıma çağırıyordu; belki ondan kendine doğru bakıyor, sonra bu bakışları toparlayıp bize de bir ayna olsun diye sunuyordu. Bense o dilin alıcısı olarak oradaydım; Feride’nin hikayesinin nerede bittiğini ve hangi noktada kendim ya da potansiyel benler üzerine düşünmeye, duygulanmaya başladığımı bilemeden, her şeyi birbirine karıştırarak okumuştum romanı. Çünkü okumak en çok böyle bir şeydir. Böylece hepimiz, yani bu örnekte asla en küçük bir mekansal ortaklığı, herhangi bir paylaşımı olmamış ben ve Sezen Ünlüönen, büyümek üzerine, arzu duymak ve hayal kırıklığı üzerine en derin yaralarımızın ve belki sırlarımızın işin içine karıştığı yüklü bir sohbete girişmiş oluyorduk. Hiç şüphesiz gerek kültür çalışmaları gerek antropoloji gerekse edebiyat teorisi, kamunun ortak dili üzerine uzun uzun konuşmuştur ve daha da konuşacaktır ama ben burada, otuzlara parmak ucu uzaklığındaki şu noktada kendime şahsi duygulanımlarım ve zihin akışım içinde, biraz da savrukça gezinme izni vereceğim. Arzunun değişen doğasına dair gevezelik etmek için(ki sanırım insan yaş aldıkça ve yaşamak bir zorunluluk olduğundan arzunun çözünmesi ihtimalinin ürküntüsü insanı buna zorluyor)ondan faydalanacağım.
Bazen kendimi şöyle şeyler için hayıflanırken buluyorum: bundan sonra bir daha ilk aşkın coşkunluğuyla sevebilir misin? İlk defasındaki kadar katışıksız, şüphesiz ve inançlı itiraz edebilir misin? Bir turist olarak yeni bir şehrin sokaklarını keşfetmenin, bir masalı ilk defa dinlemenin, ilk defa bir şehirde kendi kendine var olmanın büyüsünü hissedebilir misin? Tam olarak nerede bilemiyorum ama hayatımın bir noktasında Lacan’I tuhafsamayı, onu biraz yabanıl ve daha da ziyade sinik bulmayı huy edindim. Üstelik bunu çok kez ona başvuruyor olmama ragmen yapıyor ve bunda da hiç bir beis görmüyorum. Tuhaf olanın benim pozisyonum olduğu öne sürülebilir; bense bir düşünceyle bin farklı şekilde ilişki kurmanın mümkün ve nmeşru olduğunu söyleyeceğim. Burada da yine Lacan’a başvuruyorum: ona göre kaygı, aslında bize arzunun aksadığı, sekteye uğradığı alanları gösterir. Belki de, diyorum kendi kendime,  yetişkinlik kaygısı tam da budur: bir ihtimaller denizi olarak orada duran ve o haliyle binbir türlü arzuya kaynaklık eden hayat akarken aynı zamanda birtakım ihtimalleri de oyar, büker, törpüler ya da belki de tümüyle yok eder. Kaçınılmaz bir şeydir bu, bir suyun yatağını dövmesi ve döverek şekillendirmesi kadar kaçınılmaz bir şey. Haydi biraz el küçülteyim, en azından benim için böyle oldu bu: erken yetişkinliğim bir ölçüde bu tür kaygılarla işgal edildi. Ama, diyorum bir yandan, bir bakışta ustalaşmanın hazzı da bambaşka olmalı. Başını biraz çevirip belki biraz ihtihza katıştırarak öteki pencereden aynı sokağın manzarasına bakmanın. Aynı romana defalarca dönmenin, her yeni okumada yeni karşılaşmalar yaşamanın. Kısacası bakışta ustalaşmanın. İşte bu yüzden bugün, bu yaşımda Çalıkuşu’na tekrar dönmekten ve oradan bir metin kurgulamaktan çok büyük keyif aldım.
0 notes
nesepalamudu · 9 months
Text
wednesday club bitti ve onun yerine gelecek dizi find yourself yani nonkul'un yeni dizisi ve dizide aralarında 15 yaş fark olan (adam 15 yaş daha genç) bir ana çiftimiz var ve nonkul geçtiğimiz günlerde bu dizideki ilişkinin artık gerçekte de olduğunu duyurdu, ve gerçekte yaş farkı daha fazla ama kadın yaşını gösteren bir oyuncu değil ve baya mutlu duruyor ikisi de sırf nonkul ve bu haber için izleyeceğim bu diziyi yoksa öyle aşırı ilgimi çekmemişti ilk fragmanını izlediğim zaman
0 notes
kurtlukiraz · 10 months
Link
Gerçekte Grant, Archibald Alexander Leach olarak doğdu ve pek kimsenin bilmediği hayat, yaklaşan ITVX dizisi Archie'de keşfedilecek.Grant pek çok hayran tarafından soğukkanlı bir 'kadın' erkek' ve aşkta şanssız olarak bilinse de, gerçekte oyuncu travmatik bir çocukluk geçirdi ve babası tarafından son derece acımasız bir şekilde yalan söylendi.Dizi sadece Grant'in erken yaşamını anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda onun 1965'teki düğünlerine yol açan Dyan Cannon'u takip etmesini de araştırıyor.Grant karakterini Jason Isaacs canlandırıyor ama dört bölümlük yeni dizide başka kimler rol alıyor? Bilmeniz gereken her şey için okumaya devam edin.Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. İstediğiniz zaman abonelikten çıkabilirsiniz.Archie oyuncu kadrosu: ITVX dramasındaki aktörlerin ve karakterlerin tam listesiJason Isaacs Cary Grant rolündeLaura Aikman Dyan Cannon rolündeKara Tointon genç Elsie Leach rolündeHarriet Walter Elsie Leach rolündeCalam Lynch, genç yetişkin Archie Leach rolündeOaklee Pendergast genç Archie Leach rolündeDainton Anderson, Archie Leach'in çocuğu olarakHenry Lloyd-Hughes Elias rolündeIan Puleston-Davies Pender rolündeJason Watkins Stanley Fox rolündeChristian Lees George Burns rolündeAiny Medine Rose rolündePeter Ellis yaşlı Elias rolündeSamantha Colley Barbara Harris olarakOlivia Brody genç Jennifer Grant rolündeEllie MacDowall Jennifer Grant rolündeIan McNeiceLisa FaulknerNiamh CusackJason Isaacs, Cary Grant'i canlandırıyorJason Isaacs, Archie'deki Cary Grant rolünde. ITVX için ITV StüdyolarıCary Grant kimdir? Grant, gerçek hayatta tanınmış bir Hollywood aktörüydü ancak Archie Leach olarak İngiltere'nin Bristol şehrinde doğup büyüdü. Çalkantılı bir çocukluk geçirdi ama şöhretli bir hayatın hayalini kurdu ve en çok Bringing Up Baby, North by Northwest ve Charade gibi filmlerdeki rolleriyle tanındı.Archie'de onu çocukluğu boyunca ve şöhretinin zirvesindeyken, Dyan'la olan ilişkisine ve sonunda kızı Jennifer'ın doğuşuna kadar takip ediyoruz.Jason Isaacs'ı daha önce nerede gördüm? Isaacs, Harry Potter filmlerinde Lucius Malfoy rolüyle beyazperdeye yabancı değil; aynı zamanda Case Histories, Brotherhood, The OA ve Good Sam gibi dizilerdeki küçük ekran çalışmalarıyla da tanınıyor.Laura Aikman Dyan Cannon'ı canlandırıyorLaura Aikman, Archie'deki Dyan Cannon rolünde. ITVXDyan Cannon kimdir? Grant'ten otuz üç yaş küçük olan ve kendi oyunculuk kariyerinin hayalini kuran Grant, başlangıçta onun cazibesine kapılmasa da Cannon'un peşine düştü. Cannon televizyona ilk çıkışını 1958'de yaptı ve Ally McBeal ve Such Good Friends filmlerindeki rolleriyle tanındı.Grant ile üç yıl evli kaldı ve anı kitabı Sevgili Cary'yi 2011'de yayımladı; Cannon şu anda Archie'nin sorumlu yapımcılığını üstleniyor.Laura Aikman'ı daha önce nerede gördüm? Aikman, Gavin & Stacey'deki Sonia ve Not Going Out'daki Debbie rolleriyle tanınıyor. Ayrıca Scrapper, Breeders ve The Rising'de de rol aldı.Kara Tointon genç Elsie Leach'i canlandırıyorKara Tointon, Archie'deki genç Elsie rolünde. ITVXElsie Leach kimdir? Elsie, Grant'in annesiydi ve diğer oğlu ile Grant'in ağabeyi John'un ölümünden sonra keder ve depresyonla mücadele etti. Kocası Elias tarafından bir akıl sağlığı kurumunda yaşaması için gönderildi, ancak Grant'e ayrılışıyla ilgili tamamen farklı bir hikaye anlatıldı.Kara Tointon'u daha önce nerede gördüm? Belki de en çok Eastenders'daki Dawn Swann rolüyle tanınan Tointon, 2010 Strictly Come Dancing serisini de kazandı. The Sweeney, Mr Selfridge, The Halcyon ve Father Brown'da da rol aldı.Harriet Walter, Elsie Leach'i canlandırıyorHarriet Walter, Archie'deki Elsie Leach rolünde. ITVXHarriet Walter'ı daha önce nerede gördüm? İkili onlarca yıl sonra yeniden bir araya geldiğinde Walter, Grant'in annesinin eski versiyonunu canlandırıyor. Walter, Downton Abbey, Killing Eve, Succession, Ted Lasso, Law & Order: UK ve Silo filmlerindeki rolleriyle tanınıyor.Calam Lynch genç yetişkin Archie Leach'i canlandırıyorCalam Lynch, Archie'deki genç Archie rolünde. ITVXArchie Leach kimdir? Dizi boyunca Cary Grant'in Amerika'da başarılı olmak için mücadele eden çocuk, ergen ve genç yetişkin olarak ilk yıllarına bir pencere açıyoruz. Archibald Alexander Leach olarak doğdu, Archie olarak biliniyordu, ancak bir film stüdyosuyla büyük bir sözleşme imzaladıktan sonra adını değiştirmesi söylendi. Böylece sonunda Cary Grant doğdu.Calam Lynch'i daha önce nerede gördüm? Lynch belki de en çok Bridgerton'ın 2. sezonundaki Theo Sharpe rolüyle tanınıyor ancak aynı zamanda Dunkirk, Derry Girls ve Benediction'da da rol aldı. Yüzüklerin Efendisi: Gücün Yüzükleri'nde tekrar eden bir rolde oynayacak.Oaklee Pendergast genç Archie Leach'i canlandırıyorOaklee Pendergast, Archie'deki genç Archie rolünde. ITVXOaklee Pendergast'ı daha önce nerede gördüm? Archie'nin gençlik versiyonunu canlandıran Pendergast'ın rolü, Bob Pender Topluluğu'na katıldığı ve ABD'de kaldığı gençlik yıllarına odaklanıyor. Pendergast en çok İmkansız, Siyah Giyen Kadın: Ölüm Meleği ve Ev filmlerindeki rolleriyle tanınır. Aynı zamanda Apple TV+'ın Masters of the Air dizisinde de rol alacak.Dainton Anderson çocuk Archie Leach'i canlandırıyorDainton Anderson, Archie'deki çocuk Archie rolünde. ITVXDainton Anderson'ı daha önce nerede gördüm? Travmatik bir çocukluk yaşayan Archie'nin çocuk versiyonunu canlandıran Anderson, Sky'ın Patrick Melrose filminde Benedict Cumberbatch'in beyazperdedeki oğlu Thomas rolüyle ilk kez sahneye çıkan bir çocuk oyuncudur. Ayrıca This Country ve ITV'nin Stonehouse dizilerinde de rol aldı.Henry Lloyd-Hughes Elias'ı canlandırıyorHenry Lloyd-Hughes, Archie'deki Elias rolünde. ITVXİlyas kimdir? Elias, Archie'nin babasıdır ve Elsie'yi kendi isteği dışında bir akıl sağlığı kurumuna gönderir ve Archie'ye öldüğünü söyler. En büyük oğullarının ölümünden sonra Elias yeniden evlendi ve Archie'siz yeni bir aile kurdu.Henry Lloyd-Hughes'u daha önce nerede gördüm? Lloyd-Hughes en çok Harry Potter ve Ateş Kadehi, The Inbetweeners, Madame Bovary, Killing Eve ve Ragdoll'daki rolleriyle tanınır.Ian Puleston-Davies Pender'ı canlandırıyorIan Puleston-Davies, Archie'deki Pender rolünde. ITVXPender kimdir? Pender, Archie'nin seçmelere katıldığı ve birlikte Amerika'ya gittiği Pender Grubunun lideridir. Bir baba figürü gibi Pender, sahne tecrübesi olmamasına rağmen Archie'ye bir şans veriyor.Ian Puleston-Davies'i daha önce nerede gördüm? Puleston-Davies, 2010'dan 2015'e kadar dizide rol alan Coronation Street'teki Owen Armstrong rolüyle tanınıyor. Son zamanlarda ITV'nin The Bay, DI Ray, The Teacher ve Anne dizilerinde rol aldı.Jason Watkins Stanley Fox'u canlandırıyorJason Watkins, Archie'deki Stanley Fox rolünde. ITVXStanley Fox kimdir? Fox, Grant'in uzun süredir arkadaşı ve avukatıydı ve oyuncunun sözleşmeler ve çeşitli anlaşmalar yapmasına yardımcı oldu.Jason Watkins'i daha önce nerede gördüm? Watkins yıllar boyunca çeşitli şovlarda rol aldı; bunlar arasında başbakan Harold Wilson olarak The Crown, McDonald & Dodds'ta Dedektif Çavuş Dodds, SAS: Rogue Heroes'da Winston Churchill ve Channel 5'in The Catch'inde baş karakter olarak rol aldı.Archie, 23 Kasım 2023 Perşembe günü ITVX'te ilk gösterimini yapıyor. Daha fazla Drama içeriğimize göz atın veya neler olduğunu öğrenmek için TV Rehberimizi ve Yayın Rehberimizi ziyaret edin.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayı edinin – şimdi abone ol ve Doctor Who'nun 60. yılını Radio Times'ın özel sayısıyla kutlayın. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için dinleyin Radyo Times Podcast'i.
0 notes
korelist · 9 months
Text
Tumblr media
HAPPINESS // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb: 7,9 Benim Puanım: 8
Drama: Happiness
Hangul: 해피니스
Director: Ahn Gil-Ho
Writer: Han Sang-Woon
Date: 2021
Genre: Thriller
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Han Hyo-Joo, Park Hyung-Sik, Jo Woo-Jin, Song Ji-Woo, Lee Joon-Hyuk
In the Soop: Friendcation izledikten sonra Park Hyung-Sik’i ne kadar özlediğimi fark ettim. O kadar dizi ve aktör arasında benim için” Strong girl Do Bong Soon” dizisinin Bong Bong & Min Min çiftti hala en birinci çifttir. Her seferinde ikisini de görmekten mutlu oluyorum. ( Park Hyung Shik ve Park Bo Young ). Bu dizide Park Hyung-Sik’e eşlik eden kadın oyuncumuz Han Hyo-Joo oluyor. Kendisini W : Two part apart dizisinden tanıyoruz. Zaten oyuncu, W’den sonra Kore sinemasına dönüşünü Happiness ile yapıyor. W’deki oyunculuğunu hiç beğenmemiştim ama burada role de diziye de cuk oturmuş. Tek eksik Park Hyung-Sik ile aralarında hiç romantizm hissedilmemesiydi. Çift olarak diziye yakışmışlardı ama aralarında hiç romantik çekim yok gibiydi. Abi kardeş rolünde olsalardı aynı havayı bize verebilirlerdi. Hatta belki daha bile farklı şekilde ikna edici olabilirdi. Yoon Sae-Bom (Han Hyo-Joo) dizide terörle mücadele birimindeki bir dedektiftir. Jung Yi-Hyun  (Park Hyung-Sik) ise cinayet masası dedektifidir. Liseden beri tanışan çiftimiz, ev alabilmek için anlaşmalı bir evlilik yapmaya karar verirler. Korede ev sahibi olmak, saygın bir muhitte oturmak için evlilik önemli bir rol oynamaktadır.
Bu sıra da korona sonrası Kore’de yeni bir salgın hastalığın ortaya çıktığını tespit ediliyor. Hastalık insanlarda susuzluk ile belirti göstermeye başlıyor. Arkasından ise beyne giden sinyaller bir süreliğine engellenip, kana susamışlığa dönüşüyor. Kuduz mutasyonu olarak betimledikleri bu yeni salgına yakalananlar zaman zaman normale dönüp, susadıklarında ya da kan kokusu aldıklarında tekrar canavarlaşıyorlar. Başka birini ısırmaları veya tırmalamaları hastalığın bulaşmasına neden oluyor.
Ordu hastalığın ilk ortaya çıktığı apartmanın olduğu siteyi karantinaya alıyor. Dizide, 15 katlı binalardan oluşan bu sitedeki 101 nolu binada ikamet eden karakterlerimizin hastalık ile olan mücadelesini izliyoruz. Dedektif çiftimizin de aldığı ev bu binada olduğundan olaya birinci elden dahil oluyorlar. Burada kana susamışlık ön planda olduğu için zombiden çok vampiri andıran bir mutasyon söz konusu. Tabi yine, her zaman olduğu gibi Koreliler oyunculuk ve makyajda şov yapmışlar.
Apartmandaki tuhaf karakterleri göstermeye başladığı dakikada aklıma ilk gelen Stephen King’in The Mist filmi ve aynı isimli dizisi oldu. Akabinde yine apartmanda geçmesinden ötürü Sweet Home dizisini çağrıştırdı. Tam beni ufaktan afakanlar basıyordu ki, King’in o insan psikolojisi ile döven tavrı olmadığını fark ettim. The Mist’in dizisini sonuna kadar izleyememiştim. Ruhum daralmıştı. Bu dizide öyle olacak diye çok korktum. Dediğim gibi neyse ki King kadar sert bir giriş yapmadılar. Tabi bu demek değil ki her şey şeker şerbet ilerliyor. Salgın hastalık konusunun hemen arkasından gelen psikolojik gerilim, üzerine eklenen sosyal sınıf ayrımcılıkları derken karanlık bir hava hakim oluyor. İkili ilişkiler ve iç hesaplaşmalar da eklenince fokur fokur bir şey çıkıyor ortaya. Bu kadar mevzunun ortasına da Park Hyung-Sik’i yerleştirmesinler mi! Üff..
Dizi genel olarak benzerlerinden sıyrılmayı başarıyordu. Özellikle zombi gibi başlamasına rağmen aslında temelinde vampire daha yakın bir şekilde salgın bir hastalık olması ve bunun covid gündeminin üzerine gelmesi zekiceydi. İşlenen sınıf ayrımcılığı daha önce görmediğim bir konu değildi ama benim düşündüğüm kadar sert bir dille anlatmamalarını sevdim. Yalnızca yarattıkları o salgın hastalık dünyasını çok daha etkili ve gösterişli ele alabilirlerdi. Kullanılabilir unsurlar daha keskin olmaya müsait görünüyordu. Hastalığın yayılma noktası için güzel çıkış yapıp altını dolduramadıklarını düşünüyorum. Bunlara rağmen dizi seyirciyi bağlamayı başarıyor.
Eksik ve eksi olarak ikiliye çok daha fazla sahne yazılabilirdi. Aralarındaki anlatılmaya çalışılan o bağı göstermeyi çok başaramamışlardı. Ortada bir şey vardı ama aşktan ziyade akraba ilişkisi gibiydi. Salgın üzerinde durulması ve gösterilen neden diziyi fantastik yapıdan çıkarıp daha gerçekçi bir hale sokmuştu. Aparmanda kapalı kaldıkları karantina sürecinde en çok vurgulanan alt metin ise dışardaki canavarlar ile kıyaslandığında kapana kısılmış insanların daha korkutucu olduğu şeklindeydi.
Bir diğer bahsetmek istediğim karakter, Han Tae-Seok (Jo Woo-Jin). Ordudaki konu ile ilgili yetkilendirilen rütbeli abimiz. Jo Woo-Jin ismini;  Goblin ve Mr. Sunshine gibi iki inanılmaz diziden tanıyoruz. İkisinde de biraz komik biraz eğlenceli çok da ciddi olmayan rollerdeydi. Bu dizide ise izlediğim diğer rollerine göre çok ciddi ve karizmatik bir karakteri canlandırıyordu. Çok beğendim. Az çok tanıyanlarında benimle aynı fikirde olacağına eminim.
Ve kötü karakterler… İzlerken hepsini bir odaya kapatıp ateşe veresim gelmedi değil. Hepsinin nedenleri, sonuçları güzel güzel anlatıldı. Boşta kalan bazı detaylar olduğu için izleyici olarak hıncımı alamadım. Yan karakterlerin hikayelerinde sonunu söylemedikleri mevzuları kaldı. İlk üç bölüm tempolu ilerlerken bir noktada merak düşmese de çok durağanlaştı. Bölüm sayısı bence yeterliydi ama boşlukları biraz daha doldurabilirlerdi.
Sonuç olarak bence dizinin artıları eksilerinden daha çoktu. Diziyi beğendim, Park Hyung-Sik’i özlemişim, oynadığı karakter Jung Yi-Hyun ise bence inanılmaz karizmatikti. Verdiği kararlardan emin, aldığı aksiyonlarda gözünü bile kırpmayan waow bir karakter izletti bize. Aldığı kilolarda ayrıca yakışmıştı. Sevdiğimiz canımız Min-Min’imiz bu dizide olmuş Mon-Mon. Ayrıca ufak bir not ile bitireyim; dizide belli periyodlar ile genelde gergin bir sahne sonrasında çıkan “Happiness” yazısının ironisi beni çok eğlendirdi.
OST:
Joe Layne - Portrait
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
3 notes · View notes