Tumgik
#Tanınmaz
Tumblr media
1510
4 notes · View notes
1duygusalhikayem · 1 year
Text
135 notes · View notes
cinayetoldumben · 2 months
Text
İyiler ilk görüşte tanınmaz
18 notes · View notes
cinayetoldum · 8 months
Text
Tumblr media
İyiler ilk görüşte tanınmaz
25 notes · View notes
inzivadar · 7 months
Text
Çocukluğumun uzak hayalleri
Yakından tanınmaz oldular
11 notes · View notes
bluecharacter · 6 months
Text
Tumblr media
sen ey zalim avcı,
sen ey tanınmaz - tanrı
vur, daha derine vur !
bir kez daha, haydi vur !
kopar, parçala bu yüreği !
niye bu işkence
körelmiş oklarla ?
neye göz koydun böyle,
usanmadın mı bu insan işkencesinden,
acı vermekten haz duyan tanrı şimşeği gözlerle ?
öldürmek değil istediğin,
yalnızca eziyet, eziyet etmek mi ?
bana - niye eziyet ediyorsun,
sen, ey acı vermekten haz duyan tanınmaz tanrı ?
8 notes · View notes
Text
böyle beylik laflar etmekle meşhur bir karaktere sahip olduğumdan, büyük konuştuğum ne varsa ağzımı yüzümü tanınmaz hale getirdi yüzüme vura vura. insan dedim hep, belli bir yaştan sonra belli duyguların yokluğunu ve yoksunluğunu hissetmez, en azından ben hissedeceğimi düşünmüyorum diye. ancak öyle olmuyormuş, birini özlemekten iç organlarım yer değiştiriyor sanki kaç zamandır, gurur murur zaten hak getire. mevzu çıkarmaktan korkmasam, kapısına dayanacağım neredeyse, acı insanı mantıktan da uzaklaştırıyor.
3 notes · View notes
bendiyojen · 30 days
Text
Tanınmaz hâlde ayna da duran bu yabancı da kim?
4 notes · View notes
1adam · 2 years
Text
Tumblr media
Koskocaman profesör, karısının yüzünü dayaktan tanınmaz hale getiriyor.Tinerci Adem, enkazdan çocuk kurtarıyor. Bir Din adamı zimmetine para geçiriyor, hayat kadını böbreğini bağışlıyor. Neye göre iyi, neye göre kötü. Hepimiz önce insanız. Kusursuz değilim. Olamam da. Herbirimizin eksikleri, artıları, güzellikleri, çirkinlikleri, iyiliği, kötülüğü var. Bazılarımızın derisi siyah, bazılarımızın beyaz. Bazılarımız camide, bazılarımız kilisede, bazılarımız Sinagog’da dua ediyoruz. Neye inanıyorsak oradayız, neyi seçiyorsak onu yaşıyoruz. Ne doğduğum yeri seçebildim ben ne de ailemi. Sen gibi geldim ben de, ben gibi gideceksin sen de..!
51 notes · View notes
otadam · 1 month
Text
Hayatın o özel dönemleri vardır; bazıları için geçici, bazıları içinse kalıcı bir karanlık olarak kalır. Hiçkimsenin cazip gelmediği o evre, insanın kendini yitirip, tüm renklerin solduğu bir yeraltı dünyasına düştüğü anıdır. Bu dönemde her şey, varoluşun anlamını yitirmiş gibi gelir. İnsanlar, bir zamanlar hayatın içinde var olmuş canlılar gibi değil, tarihin yalnız köşelerine terkedilmiş, görünmez hayaletler gibi görünür.
O evrede, yüzlerindeki maskeler bir bir çöker ve arkalarında sadece boşluk kalır. Gözler, derin bir boşluğa bakan delikler haline gelir, kalbin sesi ise neredeyse duyulmaz hale gelir. Her şey, bir tür sessizlikle kaplanır ve bu sessizlik içinde her şey anlamsızlaşır. İnsanlar senin için birer yabancı olur; dostlar, aile üyeleri, hatta kendin bile, birer maske gibi görünür.
Bu dönem, insanın yalnızlığı ve içsel karanlığı ile yüzleştiği bir süreçtir. İçsel dünyanda, senin için yalnızca karanlık ve sessizlik vardır. Hiçkimsenin cazip gelmediği o evrede, sosyal bağlar ve insanlar, sadece silik hatıralar gibi kalır. Hatta bazen kendin bile, geçmişteki senin bir yansıması gibi, tanınmaz bir siluet haline gelir. O an, başkalarının varlığı senin için bir anlam taşımaz; çünkü kendi yalnızlığın ve içsel çatışmaların tüm dikkati üzerine toplar.
Bütün bu karanlık, sadece senin varlığının bir hatırası olur; bir boşlukta yankılanan bir sessizlik. Kimse senin için cazip değildir çünkü sen, kendinle bile yüzleşmekten yorulmuşsundur. Bu dönemde, insanın içsel dünyasında yalnızca hüsranın ve belirsizliğin yankıları kalır. Her şey, sadece kendi karanlığında kaybolan bir sessizlik olarak seni kuşatır. Ve o evrede, kimse ve hiçbir şey, ne kadar da olsa anlamlı olmaktan uzaklaşır.
Karanlık bir dönemdir bu, bir zamanlar anlamlı olan her şeyin silinip gittiği, kendinin bile tanınmadığı bir dönem. Her şey, bir tür boşluk ve anlamsızlık içinde kaybolur. O evrede, varlıkların görünmezleştiği ve insan ilişkilerinin birer siluet haline geldiği, sessizliğin ve karanlığın hüküm sürdüğü bir yeraltı dünyasına düşmüş olursun. Ve bu dünya içinde, yalnızca kendi sessizliğinle, kendi karanlığınla yüzleşirsin..
4 notes · View notes
raconroll · 3 months
Text
“İyiler ilk görüşte tanınmaz.”
3 notes · View notes
moontos · 11 months
Text
Tumblr media
(The Kiss 1859)
By the Italian artist Francesco Hayez.
The painting represents a couple from the Middle Ages, embracing while they kiss each other. It is among the most passionate and intense representations of a kiss in the history of Western art. The girl leans backwards, while the man bends his left leg so as to support her, simultaneously placing a foot on the step next to him as though poised to go at any moment. The couple, though at the center of the painting, are not recognizable, as Hayez wanted the action of the kissing to be at the center of the composition. In the left part of the canvas shadowy forms lurk in the corner to give an impression of conspiracy and danger.
__
(The Kiss 1859)
İtalyan sanatçı Francesco Hayez tarafından yapılmıştır.
Tablo, Orta Çağ'dan bir çifti temsil etmektedir. Birbirlerini öperken kucaklaşmaktadırlar. Batı sanat tarihindeki en tutkulu ve yoğun öpüşme temsillerinden biridir. Kız geriye doğru eğilirken, adam sol bacağını bükerek ona destek olur ve aynı anda yanındaki basamağa bir ayak koyar gibi durur, sanki her an gitmeye hazır gibi. Tablonun merkezinde olsalar da, çift tanınmaz, çünkü Hayez öpüşme eylemini kompozisyonun merkezine yerleştirmek istemiştir. Tuvalin sol tarafında, köşede gizemli şekiller, bir komplo ve tehlike izlenimi vermek için beklemektedir.
___
6 notes · View notes
emreandersson · 5 months
Text
KELEBEKLER
Turuncuyu bir turkuaza tamamlarsın, bakışlarım kadın olan göğüslerinde sallanır. Bir puldur dilimde delilik, Ay ana ürperir nefesim çocuk göbeğinde dirilir. Şu içimdeki şairi nerde görsen tanırsın, seni yoldan çevirir ve bir öpüş verir. Muğlak bir harbe baştan düşmektir ağzın, kapatırım şehrin meyhanelerini, hazır bulmuşken seni. Şimdi aşka koşmak çılgınca bir şölendir, sesim tanınmaz bir hal alır, yabancıdır. Safça sevdalara yürütürsün beni, karnımdaki ölü kelebeklerin acısıdır.
3 notes · View notes
mavihayaller · 1 year
Text
bu tarz çarşambalar; kontrolsüzdür benim için. dünya daha karanlık gelir, yakamoz kaybolmuştur. ki böyle olunca hem carettalar hem de ben yolumuzu bulamayız. yağmur ormanlarında aç kalmış antilopların bize saldıracağı bir yola gireriz muhtemelen. ruhum cevabını bilmediği soruların koynuna girer, cevapları duyunca da sorularını unutur böyle çarşamba günlerinde. insan bazı günler sabit iken, şehir değiştirir içinde. bir akdeniz yapar, bir ankara’ya uğrar, iki otogar görür, tekrar içine döner. beynimizdeki gitme fikri, varlığımızdan bağımsız değerlendirilemez. yani işin aslı, gideceğim yerde yine ben olacaksam, pek de anlamı yok. o yüzden kapının eşiği memlekettir bazı insanlara; orada doğmuştur, orada yaşlanıp, ölecektir.
böyle çarşambalarda aklımı kaçırırım. dünyanın zeminine inerim, toprağı görürüm, topraktakileri görürüm, toprağa gireceğim günü görürüm. evin içine bulut dolar, ince şimşek saat dokuz suları, beş-on dakikaya patlar her şey, yağmur suyu dolar evim. tahliye için iki tane bira isterim. ortalık kuruduğunda fark ederim ben de kurumuşum. dalllarım kırılmış, peşine kanadım kırılmış, onun da peşine kalbim kırılmış... ağaç desen ağaç değilim, martı desen martı değilim, insan desen o da değilim. niye mi? bu kadar kırgınlığa tanınmaz olur insan. düşün; yerde tuz buz cam kristalleri, hadi tespit et kütahya mı paşabahçe mi? haddini bilmez, haddinden fazla kırılırsan; insanlar aslında senin kim olduğunu unutur. ve bu unutkanlık sadece böyle çarşamba günleri cereyan eder...
bugün çarşamba...
geçmişimden zincirlenmişim, zindanın en soğuk duvarına yaslanmışım, aç kalmış bir sıçan parmak ucumda yürümüş saat dokuz suları, özgürlüğüme kavuşmak için mahkumiyeti kabul etmişim, ikiyle ikiyi toplamışım, ama henüz dört diyememişim, önüme atılan lapa pirinci, sırf onları çok güzel dinliyorum diye etrafımda gezen insanlara ikram etmişim, gece olmuşum, uyumamışım, kalbimin en delikli tarafını küçük cama asmışım, hiç hava almayan ciğerlerimin camlarını açmışım, bugün de bütün kaoslara yenilmişim, özgürlüğüme kavuşmak için mağlubiyeti kabul etmişim.
sonra bu çarşamba akşamı annemin sesini duymuşum, yakamoz canlanmış hem ben hem de carettalar yolumuzu bulmuşuz. kapının eşiğinde saat dokuz suları...
7 notes · View notes
unutulduksblog · 1 year
Text
Kayboluyorum hep kayıp olmuştum ama bu defa daha başka hiç bişey yok gibi görünürken ben kendimi tamamen kaybettim.Her sustum saniyeler tanınmaz biri oldum.
13 notes · View notes
cuy-i-ruh · 8 months
Text
müzik kutumda bu ara sürekli bu çalıyor. neden bilmiyorum içimden sürekli bunu söylüyorum. erkenden uyuyakalınan bi akşamdı. Bi kaç gün az uyuyunca sonra acısı böyle çıkıveriyor işte. şehrin göbeğinde elektrik kesintisiyle uğraşıyoruz hala. dün terapim tam o olarak bu yüzden yarım kaldı. hacamat sonrası hafiflemiş gibiydim ama bi kaç gündür sırtımın sol tarafında yine bi ağrı peyda oldu. yüzmeye tekrar gitmeye başlamam lazım. yine ara verdim gibi oldu 2 hafta.
yine bi burukluk üzerimde. üzerimde sayılmaz aslında kalbimde. Sabah dermatoloji randevum var. Bu stres yüzümü de tanınmaz hale getirdi. ilaç tedavisi verecekse de versin artık aynaya bakınca kendimi sevmek,sevebilmek istiyorum.
haydi o zaman, essalatu hayrun minennevm. Cumamız mübarek olsun 🎈
2 notes · View notes