Tumgik
#Yokolmuş
sadecesusvedinlebeni · 9 months
Text
Yediğin darbeler afallatır,yere düşürür seni..
3 notes · View notes
yasamsallik · 1 year
Text
Mecâz aşk, ilâhî aşka hazırlıktır, deniliyor. Böyle bir aşkı yaşayanlar diyor ki: Âşık olunduğunda, âşık olduğun kişinin bedeni yok olur. Doruk noktada biçim çözülür, şekil kalmaz.
Aşk, bir insanı, insanın kendini içten görebildiği gibi görür. O zaman, beden, şekil, biçim kaybolur. Bir mürşid böyle bir aşkın içine girmiş ve “Bedenim nerede, bedenim nereye gitti?” diye ağlamaya başlamış. Müridlerini çağırmış ve onlara, “Gidin ve benim bedenimin nerede olduğunu bulun, ben bedenimi kaybettim” demiş. Böyle birisi için, o bir beden olarak yaşar fakat artık o bir beden değildir, deniliyor.
Burada söylenmiş olan bu sözler, tamamen aşkta yokolmuş, bedenine ait ezelden her ne istek varmış ise hiçbiri kalmamış ve görünen bedeninde mâşuk zuhûra gelmiş olan bir kişiyi anlatıyor. Bu kişi kendine baktığında bedenini göremiyor, çünkü görünen mâşuk olmuş.
“Bil ki bu ten, elbiseye benzer. Yürü, bu elbiseyi giyeni ara, elbiseye sürünüp durma. Rûha, Allah’ı tevhîd etmek hoş gelir. Görünmeyen bir başka el, ayak var. Sen, bedensiz bir bedene sahipsin, gayri canının cisminden çıkacağından korkma.” (Mesnevî, III/1610)
32 notes · View notes
Text
Duyuyormusunuz beni
Dindirin gözyaşlarımı
Daha fazla akarsa yaşlarım aşınacak artık yüzüm.
Susturun artık içimdeki sesleri hergün içimde çığlıklar atılıyor benim çığlıklarım onlar kimseye duyuramadığım
Az daha devam ederse çığlıklarım boğazlarım kesilecek içim kanıyor artık
Başkalarından aldığım yaralardan daha çok kanatan birileri var hayatımda "Ailem"
Evet şaşırmayın onlar.
Her yanımı bıçaklar sardı ben ne yöne hareket etmek istesem daha fazla batıyorlar
Ve bu can yakıcı...
Duyun çığlıklarımı susturun, dindirin gözyaşlarımı çekin şu bıçakları
Artık ne konuşabiliyorum ne hareket edebiliyorum
Ve biliyorum yok oluyorum.
Acımasızca her gün bir hayalime bir heyecanıma veda ediyorum ve bir gün yokolmuş olacağım. Sıra onların olacak.
Çok ağlayacaklar çok belkide dışarıya oynayacaklar belkide pişman olacaklar
Ama bir gün yine ben onları affedeceğim .🥀🌙
BUDA BENIM HIKAYEM...
5 notes · View notes
birakgitsinbe · 5 years
Text
“Türlü bahanelerin arkasına saklanıp, kendimizi kandırıyoruz. Yarınımızı bilmeden, okyanuslara açılmaya hazırlık yapıyoruz. Daha varmadan bazen göllerde bazen de denizlerde boğuluyoruz. Yoksayıyoruz bazen, bazen de varsayıyoruz. Kimliğimizi kaybediyoruz bazen, benliğimizin arkasına saklanıyor, yokmuş, yokolmuş gibi yapıyoruz. Umursamıyoruz. Hayatımıza kim girmiş, karşımıza kim çıkmış, kim ne demiş, neden demiş, hiç umursamıyoruz. Yok oluyoruz, yok olmaya mahkûmuz. Çünkü her varoluş, yok olmaya da mecburdur. Ben gibi, sen gibi, biz gibi...”
- @birakgitsinbe
6 notes · View notes
haticealtnkr-blog · 5 years
Text
Öyle bir döneme geldikki kundaktaki çocuğa tecavüz ediliyor bu bi hastalık değil bu şerefsizliğe isim koyarak normalleştirmeyin ve öyle bir dönemdeyiz ki adalet denen şey yokolmuş yazık ALLAH HEPİNİZİN BELASINI VERSİN
#EcrinBebek
1 note · View note
Text
Bir varmış biri daha varmış.bir yokmuş biri daha yokolmuş.
11 notes · View notes
mavihaller · 6 years
Photo
Tumblr media
O tipleri iyi bilirsiniz, illa hayatınızın bir döneminde denk gelmişsinizdir. İddialı söylemleri, kurtarıcı edaları ve doğru zamanda doğru yerde olmalarıyla akıl çelerler. Aklınız çelinmiyorsa bu kez daha fazla çabalarlar, fedakarlıklar, kapılara dayanmalar, vaadler -bu kısım hakkaten önemli- , planlar planlar planlar. İçinize sinmeyen bir durum olsa dahi o kadar doğru zamanda çıkmışlardır ki, yine de bir şans vermek istersiniz. Sonra işte bilindik hikaye, süngünü indirdiğin ilk saniyede en çiğ hareketle karşılaşırsın. Sayın İnce benim için tabii ki bu insan tipinin yerinde değil. Ancak hayatıma girişi benzer yönde oldu. Haberlere, sohbetlere sızdı önce, sonra fikirlerini ciddiye aldığım dostlarımın twitlerine. Görmezden geldiğim haftaların sonucunda (CHP inançsızlığı diyelim), bir gün sinemadan çıkıp eve yürürken yanımda bir insan gürûhu bulmamla anladım ki, benim evimin önüne gelmiş mitinge. Şaka yapmıyorum, yol kapalı, Sayın İnce Göztepe’de benim evimin önündeki ışıklarda bağıra bağıra çok doğru şeyler söylüyor. Etrafımdaki herkesin gözleri parlıyor. Bir umut ışığı yanıyor. O da ne? O ışık benden de çıkıyor! İşte bu tehlikeli olan bir durum. Umut etmeyi bırakmış insanlara yeniden umut vermenin sorumluluğu da vebali de büyük. Düşüşü de büyük. O yüzdendir ki kapılarda bağırıp sonra ihtiyaç duyduğumda WhatsApp mesajıyla ortadan kaybolan bir insan benzettim kendisini (bir dakika, zaten tam da öyle olmamış mıydı...?) O talihsiz hareket bir tarafa, büyük çoğunluk o gece birkaç saat içinde neler olduğunu öğrenecek kadar yaşayamacak belki. O sebeple belki hiç bilemeyeceğiz Sayın İnce bizleri korumuş bir kahraman mı, şanssız bir insan mı, yoksa bu yukarıda örneğini verdiğim çiğ insanlardan mı. Kendi adıma bildiğim birkaç şey var ama. Birincisi durumun iktidar destekçilerinin dillerine doladıkları gibi “koyulma” olmadığı. Bize koyulmuş değil. Bizim kalbimiz kırık. Muhatap alınmamaya, kadere, adaletsizliklerden canı yanmış onca insana, güç savaşlarında ezilmiş çimenlere, yokolmuş gençliklere, yokolmuş güzelliklere, en çok da bu karanlık ağlar daha minik minik örülürken kendi dünyamızda/ umarsız/ tembel ve kolaycı oluşumuza. Laf yetiştirmek ve üste çıkmak sevdasından bir karış yol gidememiş olmamıza. Gerçek olan şu ki, bu kadar içerilere sızmış, medyanın ve paranın çoğuna, “zorba da olsa güçlü olsun, ben hayat boyu olamam ama o olsun” düşüncesinde seçmenlere sahip bir “sistemin” değişebileceğini sanmak -buna izin vereceklerini sanmak- zaten romantik bir düşünceydi. Bunu içten içe biliyorduk. Romantik tarafımızın kurbanı olduk. Beyaz atlı prensin gelemeyeceği, gelse de içeri alınmayacağı bir kaledeymişiz meğer. Dörtnala gelmiş, püskürtülmüş. İçeride kalmışız. Bize koymamışlar. Bizi kırmışlar.
1 note · View note
mydreamground · 5 years
Text
aşk vol 1 giriş
bir varmış bir yokmuş
bir varolmuş bir yokolmuş
Acılar varolmuş umutlar yokolmuş .Nefret varolmuş sevgi yokolmuş.iyi olan ne varsa yokolmaya mahkum edilmiş.Pişmanlık insanoğlunun ruhunu  prangalamış çoktan.Dünya dönüyormuş dönmesine ne tuhaf  .kum saatinden dökülen zamanın akışı değilmiş artık geleceğin kaygı taneleriymiş.Geçmişe duyulan özlem gün be gün artarken geleceğin elem ve ızdırabı sımsıkı sarmış .Aslında bu duyguların savaşıymış.Ve kazananlarda hüküm sürmeye devam ediyormuş.Peki ne olmuşta duygular başına buyruk kalmış. insanoğlunu duygular karşısında  bu kadar çağresiz bırakan ne olmuş olabilir
0 notes
arzuburakkk-blog · 7 years
Video
kadinlarvecocuklari17.08.1999 / 03:02 45 saniye sürdü ve bitti 17.480 ölü 23.781 yaralı.. UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ😔😔 Bütün kavgalar o kadar gereksizki o kadar...Birbirimize sarilmaktan başka çaremiz yok...😔 Bu geceyi anmak bile yüreğimizi yakıyor...Bize en iyi gelen yine biziz... Birbirmize taş atmak sen öylesin ben böyleyim onlar şöyle o kadar boş şeylerkiii.Sadece dur ve etrafını dinle.. Ne kadar gereksiz şeye kulak verdiğini..En yakından birini kaybedince sorguluyor insan kendini... Yaptiklarini söylediklerini..Kalp kırmak birini aşağılamak hakaret etmek ne kadar boş anlamsız.😔Düşünsene kaç bin kişi küserek kavga ederek uyudu ve uyanamadi...😔Allah tekrarını yaşatmasın (amin) Benim adapazarli hic akrabamiz yok orda Ama o 45 sn in götürdüğü hayatlar herkesin yüreğine saplandı. Hayaller ? Umutlar ? Hayatlar! ... Ne kadar çok hikaye son buldu o gece. Biz 17 Ağustos geldiğinde o geceyi anarken bile çok kötü oluyoruz. Allah kaybı olanlara sabir versin. Ani bir şekilde sevdiklerini kaybetmek çok acı . bir uyanıyorsun ailen yokolmuş yada hepimiz yokolmuşuz.Sesimi Duyan Var Mı ??? Bu videonun suresi tam 45 saniyedir yani o gece 03:02 de başlayan depremin suresi! Siz bu videoyu izlediğiniz surede onbinlerce hayat son buldu ölmüşlerimizin Ruhuna lütfen bir Fatiha ... #17agustos #17agustos1999 #deprem #sesimiduyanvarmı #sesimiduyanvarmi #03:02 #istanbul #izmit #gölcük #yalova #sakarya #bursa #eskisehir #düzce #bolu #17ağustos #marmaradepremi #unutmadık #17ağustos1999 #marmara #adapazarı #deprem #türkiye #gölcük #istanbul #sesimiduyanvarmı
1 note · View note
belkidebirharfimben · 5 years
Text
Hayat yaralarından sonsuzlaşır
Bir anda çok şey olunca uzun zaman geçmiş gibi oluyor. Evet. Zamanın hareketle ilgisi görmezden gelinemez. Ancak bu sadece 'olanların çokluğuyla' ilgili değil arkadaşım. 'Değişimin büyüklüğü' ile de ilintisi var. Bazen sadece bir kişinin yokluğu önceki anla sonrakinin arasını uçurumlaştırır. Hayatın iki yakası birbirine kavuşmaz olur artık. Ah! Yokluk yakınımıza yaklaştıkça varlaşır. Uzaktakinin yokluğu bizim için daha az vardır. Yakınımızdakinin yokluğu bizim için daha çok yoktur. Ve varlığından haberdar olunmayanın yokluğundan da haberdar olunamaz. Yokluğundan haberdar olamadığımız demek bizim için hiç varolmamıştır. Kalp enteresan birşeydir arkadaşım. Bir sonsuzluk makinesidir. İçindekilerin yokluğunu da bir tür varlığa dönüştürür. Hatta sonsuzluğa dönüştürür. Yoktan varlık çıktığını görmek isteyenler kendi latif kalplerini avuçlamalıdır. İncitmeden şöyle evire çevire bir bakmalıdır. Kaç yara almışlar? Kaç tanesini kapatabilmişler? Sonsuza kadar yaşasalar kaçını kapatacaklar? İşte sonsuzluğun varlığına buradan da iman edebiliriz bence. Çünkü 'yokluğun sonsuzlaşması' varlığın sonsuzlaşmasından daha sık rastladığımız birşeydir. Belki ikisi de aslında aynı şeydir. "İkisi de aynı şeydir" derken şuraya varmak istiyorum: Biz sonsuzluğun varlığını da bir tür zıtlıkla tanımlayabiliyoruz. Varlar yok olduğunda yoklar varoluyorlar. Yokluğun sonsuzluğunu görüyoruz. O zaman varlığın da sonsuzluğu olabileceğini kestiyoruz. Sözgelimi: Seviyor ama kavuşamıyoruz. O zaman sinemizde her tahatturda kanayan bir yara açılıyor. Her tahatturda kanaması, acısının tazeliği, ölmez güzelliği bize böyle birşeyin imkanını gösteriyor: "Acılar geçmeyebiliyorsa geçmeyen lezzetler de bulunabilir!" İnsan en azından bu fikri ediniyor gidenlerden. Böylece sonsuzluk fikri yeşermiş oluyor yokluğundan. Belki de yoklukta kurulan varlık hayalinden. Yokluğun varolmak için daha az şeye ihtiyacı var. Bir şartın ademi kâfi. Püf. Bir de baktın varlar yokolmuş. Yüz günde yaptığın saray bir günde yıkılmış. Yıkıntısına bakarak sarayının başına gelenlere bin gün, bir milyon gün, bir trilyon gün üzülebilirsin. Ayrılığın sonsuzluğu burada. Peki vuslatın sonsuzluğu? Eğer ayrılığın sonsuz susuzluğu olmasa vuslatın sonsuzluğu arzulanır mıydı? Zeval-i lezzetteki elem sonsuzlaşmasa zeval-i elemdeki lezzetin sonsuzluğu bilinebilir miydi? Her nasıl oluyorsa, arkadaşım, insan sonsuzluğa küçük küçük dokunuyor bu dünyada. Ama varlığına değil yokluğunda. Âdeta bize bu dünyada sonsuzluğun yokluk tarafını görmek, koklamak, dokunmak, tatmak nasip edilmiş. Peki varlık tarafı? O da demek ki ahirette. Ayrılığın olmadığı yerde. Belki oranın kıymetini de bu kıyasla anlayacağız. Âmin.
0 notes
siirayinleri · 6 years
Text
KÖTÜLÜK
Kalpler kötü olmuş
Gözler kör
Sesimiz kulaklara sağır
Acımız umursanmaz
Sabır tükenmiş
Vicdanlar yokolmuş
Konuşmak kadar kolay olan her cümle
En zoru olmuş
Kelimeler anlamsız
Yitirilmiş duygular
Herkes ne kadar kolay ağlatır olmuş
Umursamaz tavırlar
Sahte dünya
Kalp kırıklıkları cam gibi
Paramparça ilişkiler
Dostlar veyahut arkadaşlıklar
Aşka kapalı yürekler
Ruhları zindan
Ne söylesem de boş
Bomboş kapkara bir gezegen
Ağlıyorum ağlıyorum
Utanmaz ağlatanlar
Korkmazlar Yaradandan
Yazık çok yazık
0 notes
cisott · 6 years
Text
İşin yorgunluğu üzerimde.. neyse ki tatlı bir telaş sukünet yaratıyor bedenimde.. biraz dinlenmişim hissi.. artık son demleri, akrep yelkovanı kovalarken zaman kavramı yokolmuş aslında .. iyi günler dileriz efendim bugünlük bana ayrılan sürenin sonuna geldik . Üzerimi değiştiriyorum . Öyle bir his ki dönmeyecekmişim gibi. Hayatımın kalanını bir sahil kasabasında huzur içinde geçirecekmişim gibi.. Hızlı adımlarla iş yerinden ayrılırken gözüm görmüyor kimseyi. Pardon..çok afedersiniz.. ben şuan mutluluktan uçuyorum ve uçarak gitmem gereken bir evim ve tatlı bir telaşım var .. Bana engel olmazsanız çok sevinirim ...
0 notes
soundofayvalik · 7 years
Photo
Tumblr media
En solda yokolmuş olan Agios Haralambos Klisesi
0 notes
bayanbikus-blog · 7 years
Text
Medeniliği yokolmuş bir ülkeyi milyon polis koruyamaz.
Büyük Amerikan Şehirlerinin Ölümü Ve Yaşamı
0 notes
kitapindiroku · 7 years
Text
Savaştan Barışa Şatolar ve Kaleler Kitabı pdf indir pdf indir
Savaştan Barışa Şatolar ve Kaleler Bütün Avrupa’da, Kutsal Topraklar’a varıncaya kadar çok geniş bir alanda, yapı ustaları, biçim ile savunma, uzam ile konfor arasındaki en iyi uygunluğu aradılar. Bununla birlikte, yüzyıllar boyunca şato, Romantizm yüzünden, sadece sığınak niteliğindeki burçlara, kuyulu zindanlara, kızgın yağa ve esrarengiz yeraltı yollarına indirgenerek karanlık bir Ortaçağ’ın simgesi haline geldi. Jean Mesqui, bu hayal dünyasının gücünü çok da görmezden gelmeden, elinizdeki kitapta, Ortaçağ mimarisinin biçimleriyle simgelerini birleştiren yakın ilişkiyi buluyor. Silahlı şövalyeler, turnuvalar, halk ozanları ve soylu hanımlar: elyazmaları ve romantik resimlerde şatoların düşselliği. Mimari planlar ve rölöveler, yokolmuş şatoların Ortaçağ görkemi içindeki tasvirleri, Avrupa’da hâlâ bozulmamış birçok kalenin fotoğrafları. 170’i aşkın ilüstrasyon.
Savaştan Barışa Şatolar ve Kaleler Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
Text
Yalnızlığın geçmişi güzelleştirme çabaları..
Geçmiş..Adı üstünde geçmiş bitmiş yokolmuş halk diliyle hayırlısı olmuş gözle görünmeyen elle tutulmayan bir durum.Son günlerde çevremde çok fazla yalnız insan var kızlar ağırlıkta ve hemen henen hepsinde duygu durum bozukluğu gözlemliyorum.Yalnızlıklarını kendilerine maal edip devamlı iç savaş halindeler.çevredeki mutlu(görünen) insanları görüp kusurları büyük çoğunlukla kendilerinde arıyorlar ve bu onları otomatik olarak geçmişe daha bi yaklaştırmakta.. devamını yazarım bi ara 😊😊
0 notes