Tumgik
#anksiyete atağı nedir
akgezercom · 2 years
Text
Panik Ataklar Hayatınızı Nasıl Etkileyebilir? - akgezer blog
Panik Ataklar Hayatınızı Nasıl Etkileyebilir? – akgezer blog
Panik ataklar yayılmaya devam eden sessiz bir salgındır. Bunların etkisi genellikle stres ve uygun şekilde işlenmemiş olaylarla daha da kötüleşir. Çünkü bizim toplumumuzda böyle şeylere vakit yok. Ne yazık ki, giderek daha normal hale geliyorlar. Ve çoğu zaman çok geç tedavi edilirler. Aslında çoğu, artık işlev göremeyecek duruma gelene kadar terapiye girmez. Semptomlar terleme, düzensiz kalp…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cocukpsikiyatristi · 2 months
Text
Çocuk ve Ergenlerde Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (TYB)
Çocuk ve Ergenin aynı zaman diliminde ve aynı koşullarda yiyebileceğinden çok daha fazla miktarda yiyeceği kısa bir süre içinde tüketmesi ve kontrolünü kaybettiği duygusunu yaşamasıdır. Çocuk ve ergenlerde; aç olmadığı halde yiyecek arıyorsa (örneğin iyi-tam bir öğünden hemen sonra), “Yemek yemeye başladığımda kendimi durduramıyorum” diyorsa, olumsuz duygulanım (örn. üzüntü, can sıkıntısı, huzursuzluk) yaşadıktan sonra yiyecek arıyorsa, ödül olarak yiyecek arıyorsa ve gizli yiyecek alma-saklama-yeme davranışları varsa tıkınırcasına yeme bozukluğu düşünülmelidir.
Çocuk ve Ergenlerde Tıkınırcasına Yeme Bozukluğunun Sebepleri Nedir?
Tıkınırcasına yeme bozukluğunun kesin nedeni bilinmemektedir. Olası nedenleri;
– genetik
– yaşanan olumsuz ya da travmatik deneyimler (travma, ihmal, aile içi ilişki sorunları)
– ailenin yeme alışkanlıkları
– Kiloya ve bedensel görünüme aşırı değer verilmesi,
– kilo alma korkusu
– Kilo ve kiloyla ilgili alay edilmesi,
 – vücut memnuniyetsizliği (kilolu hissetmek)
– diyet yapmak
– Stres, sorun, olumsuz duygu (kızgınlık, üzüntü, hayal kırıklığı vb.) ve durumlarla başa çıkmak için yemek yenmesi
– anksiyete, depresyon, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu vb. ruhsal bozukların olmasıdır.
Çocuk ve Ergenlerde Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Görülür mü?
Tıkınırcasına yeme bozukluğu çocuklarda ve ergenlerde yaygındır ve çoğunlukla ergenlik döneminde başlar. Yaygınlık oranlarının %1-3 arasında olduğunu ve kızlarda erkeklere kıyasla yaklaşık iki kat daha fazla görüldüğü bildirilmektedir.
Çocuk ve Ergenlerde Tıkınırcasına Yeme Bozukluğunun Olabileceğinin İşaretleri Nedir?
– çok fazla yemeği hızlı bir şekilde yemek
– Çocuğun yemeyi kontrol edemediğinden bahsetmesi ya da ailenin bu yöndeki gözlemi
– kilolada büyük değişiklikler olması (yukarı veya aşağı)
– öğün atlamak, alışılmadık zamanlarda yemek (gece geç saatlerde gibi)
– Açlık hissi duymuyorken aşırı miktarlarda yeme
– Ne kadar yediğinden utandığı için yalnızken yemek
– yiyecek kaplarını veya ambalajlarını odasında saklamak
– yaşanan duygusal stres (aile çatışması, akran reddi veya okul sorunları gibi) ile yemek yeme arasında bağlantı olması
– kendine ödül olarak yiyecek arama
– Yeme sonrasında kendinden tiksinme, çökkünlük ya da suçluluk duyma
– mutfak veya buzdolabından büyük miktarlarda yiyecek kaybolması/eksilmesi
Çocuk ve Ergenlerde Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Tanısı Nasıl Konur?
Tıkınırcasına yeme atağı yaşayan çocuk ve ergenlerin ayrıntılı ve çok yönlü bir psikiyatrik değerlendirmesinin yapılması gerekir. Bu duruma sıklıkla başka ruhsal bozukluklarda eşlik ettiği için uygun psikiyatrik muayene, aile görüşmesi, aileye ve çocuğa bozuklukla ilgili form ve ölçek doldurtulması, gerekirse psikometrik testlerin uygulanması, bedensel bir hastalıktan şüphelenilirse tıbbi tetkikler ve ayrıca ilgili uzman hekime yönlendirme gerekir. Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu tanısı için; Son 3 (üç) ayda, haftada en az 1 (bir)kez ‘çok miktarda yiyecek tüketimi ve yeme üzerindeki kontrolün kaybı’ olarak tanımlanan tıkınırcasına yeme atağının olması gerekir. Yeme atağı dönemine eşlik edenler;
– Çoğu insanın belirli bir süre içinde yediğinden daha fazla yemek yemek
– yemek yeme üzerinde kontrol eksikliği hissi
– çoğu insandan daha hızlı yemek yeme
– rahatsız edici derecede doyana kadar yemek
– aç olmadığınız halde çok yemek yemek
– yeme atağından sona iğrenme, depresyon veya suçluluk duyguları yaşamaları
Not: Çocuk ve ergenlerdeki belirtilerin görünümünün net olarak tanımlanmaması, çocukların kendilerini ifade edememeleri ya da ifade etmek istememeleri gibi nedenlerle belirti sayısı az olsa bile bir çocuk ve ergen psikiyatristi ile görüşmeniz önerilir.
Tıkınırcasına yeme bozukluğunun şiddeti atak sayısına göre; Ağır olmayan (Haftada 1-3 kez), Orta derecede (Haftada 4-7 kez), Ağır (Haftada 8-13 kez) Aşırı derecede (Haftada 14-14 üstü) belirlenir.
Çocuk ve Ergenlerde Tıkınırcasına Yeme Bozukluğuna Eşlik Eden Ruhsal Bozukluklar Nedir?
– Anksiyete bozuklukları
– Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu  (DEHB)
– Yıkıcı/dürtü kontrol bozuklukları
– Obsesif-kompulsif bozukluk
– Duygudurum bozuklukları,
– Kişilik bozukluklarıdır (kaçıngan, borderline ve obsesif kompulsif kişilik bozuklukları)
– Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)
Çocuk ve Ergenlerde Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğunda tedavi hedefleri; tıkınırcasına yeme ataklarının ve buna bağlı ruhsal sorunların azaltılması veya ortadan kaldırılması, eşlik eden psikiyatrik bozuklukların tedavisi, bedensel göstergelerin (HBA1c gibi) normalleştirilmesi  ve yaşam kalitesinin yükseltilmesidir.
1- Bilişsel davranışçı terapi
– Tıkınrcasına yeme ve terapisi hakkında bilgilendirme
– Yeme ve beslenme alışkanlıkları konusunda farkındalık kazandırma
– Atakları tetikleyen duyguları, durumları ve kişiler arası sorunları belirleme
– Düzenli ve sağlıklı beslenme eğitimi
– motivasyon
– tıkınırcasına yeme nöbetlerinin ortadan kaldırılması
– Aile eğitimi-terapisi, ailenin terapi sürecine katılması
– Problem çözme ve duygularını yönetme ya da tolere etme becerisi kazandırma
– Yeme bozukluğunun tekrarlamasını önleme
– Sorunun ortaya çıkmasında ve sürmesinde etkili olabilecek ruhsal sorunların terapisi
2- Gerekirse tıkınırcasına yeme bozukluğu ve eşlik eden ruhsal bozuklara yönelik ilaç tedavisi
Çocuk ve Ergenlerde Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu Tedavi Edilmezse Ne olur?
Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu’nun doğal seyrinin uzun süreli olduğu, ortalama 14-16 yıl sürdüğü görülmüştür. Süreçte, özellikle bulimia nervosa olmak üzere diğer  yeme bozukluklarına dönüşebilmektedir.
Çocuk ve gençler tıkınırcasına yeme sorununun kendisinden, vücut görünümü ve kilolarından utandıkları için okuldan, işten veya arkadaşlarıyla sosyalleşmekten kaçınabilirler.
İlerleyen dönemde obezite, madde kullanımı, intihar eğilimi ve diğer psikolojik sorunların yaşanma riskinin arttığına dair kanıtlar var. Ayrıca, bedensel açıdan obezite, diyabet, kalp hastalığı, felç, safra kesesi hastalığı ve bazı kanser türleri gibi ilgili risklere yol açabilir.
Derleyen: Uzm. Dr. Ali KORKMAZ
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
0 notes
psikiyatristalikeyvan · 2 months
Link
0 notes
saglikevreni · 1 year
Text
Panik Atak Nedir? Nasıl Geçer?
Tumblr media
Panik atak, aniden ortaya çıkan yoğun korku ve endişe hissiyle karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Bu durum, kişinin kontrolünü kaybedeceği veya öleceği korkusuyla birlikte çeşitli fiziksel semptomlarla kendini gösterir. Panik ataklar yaşayan insanlar için oldukça korkutucu deneyimlerdir ve hayatlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Panik atak genellikle beklenmedik bir şekilde ortaya çıkar. Kişi, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, titreme, baş dönmesi gibi bedensel belirtiler yaşar. Ayrıca, göğüs ağrısı, mide bulantısı, karın ağrısı gibi somatik semptomlar da yaygındır. Bu semptomlara ek olarak, kişi ölüm korkusu, kontrol kaybı, gerçeklikten kopma hissi gibi psikolojik belirtiler de deneyimleyebilir. Panik atakların nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, stres, travmatik olaylar, ilaç yan etkileri ve beyindeki kimyasal dengesizliklerin rol oynayabileceği düşünülmektedir. Tedavi seçenekleri arasında terapi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri yer alır. Panik atakları kontrol altına almak için nefes egzersizleri, derin gevşeme teknikleri ve meditasyon gibi stres yönetimi teknikleri faydalı olabilir. Ayrıca düzenli fiziksel aktivite yapmak, sağlıklı bir beslenme düzeni benimsemek ve uyku kalitesine dikkat etmek de önemlidir. Bazı durumlarda, ilaç tedavisi panik atak semptomlarını hafifletmede yardımcı olabilir.
Tumblr media
Unutmayın, panik atak tedavi edilebilir bir durumdur ve pek çok insan bu rahatsızlığı kontrol altına almayı başarmıştır. Profesyonel yardım almak ve tedavi sürecinde destek almak önemlidir. Panik atakla mücadele etmek, hayatınızın kontrolünü geri kazanmanıza ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmenize yardımcı olabilir.
Panik Ataktan Nasıl Kurtulunur?
Panik atak, aniden ortaya çıkan yoğun kaygı ve korku hissiyle karakterize edilen bir durumdur. Bu durumda kalp hızlanır, nefes almakta zorluk çekilir, baş dönmesi ve terleme gibi fiziksel belirtiler ortaya çıkar. Panik atak yaşayanlar için bu deneyimler oldukça rahatsız edici ve kısıtlayıcı olabilir. Neyse ki, panik ataktan kurtulmanın yolları vardır. Öncelikle, panik atakları tetikleyen faktörleri tanımak önemlidir. Stres, uyku düzeninde bozukluk, kafein veya alkol tüketimi gibi etkenler panik atağı tetikleyebilir. Kendinizi bu tetikleyicilerden koruyarak ve daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek panik atakların sıklığını azaltabilirsiniz. Derin nefes alma ve gevşeme egzersizleri de panik atak sırasında rahatlamanıza yardımcı olabilir. Nefes alıp vermeye odaklanmak, sakinleşmenizi sağlayabilir. Ayrıca, kas gruplarını gevşetmek için progresif kas gevşetme tekniklerini kullanabilirsiniz. Bu teknikler, bedeninizdeki gerginliği azaltarak panik atak belirtilerini hafifletebilir. Bir başka önemli adım ise panik atak düşünceleriyle başa çıkmaktır. Panik atak sırasında ortaya çıkan korkular genellikle irrasyonel olabilir. Bu nedenle, gerçekçi olmayan düşünceleri tanıyarak ve onları yerine daha olumlu ve mantıklı düşüncelerle değiştirerek panik atakların etkilerini azaltabilirsiniz. Bunu yapabilmek için kendinizi eğitmek ve destek almak önemlidir. Bir terapist veya danışman size bu konuda yardımcı olabilir. Son olarak, panik atakla başa çıkmanın etkili bir yolu da zihinsel ve fiziksel sağlığınıza özen göstermektir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve yeterli uyku almak panik atakların şiddetini azaltabilir. Ayrıca, stresle başa çıkma teknikleri öğrenmek ve hobilerle meşgul olmak da panik ataklarla mücadelede size yardımcı olabilir. Unutmayın, panik atak tedavi edilebilir bir durumdur ve bu süreçte sabırlı olmak önemlidir. Kendinize zaman tanıyın ve profesyonel yardım almak için çekinmeden başvurun. Panik ataklarla mücadele etmek ve onlardan kurtulmak mümkündür.
Panik Atağın Nedenleri Nelerdir?
Birçoğumuz zaman zaman aniden ortaya çıkan panik ataklarla karşılaşabiliriz. Peki, bu panik atakların nedenleri nelerdir? Panik atak, bir kişinin kontrolden çıktığını hissettiği ve yoğun korku veya endişe yaşadığı ani ve beklenmedik bir durumdur. Bu rahatsızlık verici deneyimlerin altında yatan bazı faktörler vardır. Biyolojik faktörler: Bedenimizin kimyasal dengesindeki bozukluklar panik atakları tetikleyebilir. Beyindeki nörotransmitter adı verilen kimyasalların dengesizliği, panik atağa yol açabilir. Özellikle serotonin, noradrenalin ve gamma-aminobütirik asit (GABA) gibi maddelerin düzeylerindeki değişiklikler, panik atakları tetikleyen biyolojik faktörler olarak bilinir.
Tumblr media
Genetik yatkınlık: Aile geçmişi, panik atak riskini etkileyebilir. Eğer birinci derece akrabalarınızda panik bozukluk veya başka bir anksiyete bozukluğu varsa, sizin de benzer sorunlar yaşama olasılığınız artabilir. Genetik faktörlerin yanı sıra, çevresel etkenler de genetik yatkınlığı tetikleyebilir ve panik atak riskini artırabilir. Stres ve travma: Yoğun stres altında olmak veya travmatik bir olay yaşamak, panik atağın nedenleri arasında sayılabilir. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) veya ciddi bir stres kaynağıyla karşılaşmak, panik atakları tetikleyebilir. Stres hormonu kortizolün yüksek seviyelerde salgılanması, vücudun savaş-kaç tepkisiyle ilişkilendirilir ve panik semptomlarının ortaya çıkmasına katkıda bulunur. Anksiyete ve depresyon: Panik atakların sıkça anksiyete bozuklukları ve depresyonla ilişkili olduğu bilinmektedir. Anksiyete bozuklukları, sürekli endişe hali ve aşırı stresle ilişkilidir. Depresyon ise umutsuzluk, enerji eksikliği ve keyifsizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu zihinsel sağlık sorunları, panik atakların gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Çevresel faktörler: Çevresel stresörler de panik atakları tetikleyebilir. Zorlu iş koşulları, ilişki problemleri, maddi zorluklar gibi faktörler, kişinin duygusal olarak baskı altında hissetmesine ve panik atağa maruz kalmasına sebep olabilir. Panik atakların birden fazla nedeni vardır ve genellikle karmaşık bir etkileşim içindedirler. Biyolojik faktörler, genetik yatkınlık, stres ve travma, anksiyete bozuklukları ve depresyon ile çevresel faktörler, panik atakları tetikleyebilen temel unsurlardır. Panik ataklarının kökenlerini anlamak, doğru tedavi ve yönetim stratejilerinin belirlenmesinde önemlidir.
Panik Atakla Başa Çıkma Yolları
Panik atak, birdenbire ortaya çıkan yoğun endişe ve korku hissiyle karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Panik atak yaşayan kişiler için oldukça korkutucu bir deneyim olabilir, ancak doğru stratejilerle bu durumu yönetmek mümkündür. Panik atakla başa çıkmanın ilk adımı, nefes kontrolüdür. Derin ve yavaş nefes almak, vücudu rahatlatır ve panik atak sırasında ortaya çıkan fiziksel semptomları hafifletir. Nefes alırken, karnınızı şişirerek derin nefes almayı deneyebilirsiniz. Bu şekilde sakinleşme sağlayabilir ve panik atak sırasında kontrolünüzü geri kazanabilirsiniz. Bir sonraki adım, negatif düşüncelerinizi yeniden yapılandırmaktır. Panik atak sırasında zihninizi ele geçiren korkuları tespit edin ve bunları mantıklı bir şekilde sorgulayın. Gerçekçi olmayan düşünceler yerine daha olumlu ve gerçekçi düşünceler üretmeye çalışın. Kendinize, panik atakların geçici olduğunu ve sizi kontrol etmesine izin vermediğinizi hatırlatın. Stres yönetimi teknikleri de panik atakla başa çıkmada etkili olabilir. Yoga, meditasyon ve derin kas gevşetme egzersizleri gibi rahatlama teknikleri, stres seviyelerini düşürerek panik atakları önleyebilir. Ayrıca düzenli fiziksel aktivite yapmak da endorfin salgılanmasını sağlayarak genel anksiyete düzeyini azaltır.
Tumblr media
Sosyal destek aramak da önemlidir. Panik atakla başa çıkarken yalnız kalmamaya çalışın. Yakın bir arkadaşınızla veya ailenizle konuşmak, duygularınızı paylaşmak ve destek almak size yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra terapi veya destek gruplarına katılmak da faydalı olabilir. Burada benzer deneyimler yaşayan insanlarla bağlantı kurabilir ve tecrübelerinizi paylaşabilirsiniz. Son olarak, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek panik atakla başa çıkmada önemlidir. Düzenli uyku, dengeli beslenme ve alkol ile kafein gibi tetikleyicilerden kaçınma, panik atakları önlemeye yardımcı olabilir. Panik atakla başa çıkma yolları, kişiye özgü olabilir. Her bireyin deneyimleri ve ihtiyaçları farklıdır. Bu nedenle, panik atakla mücadele etmek için en etkili stratejileri bulmak için kişisel bir deneme yanılma süreci gerekebilir. Profesyonel yardım almak da bu süreçte önemlidir. Bir uzmana danışarak daha fazla destek ve rehberlik alabilirsiniz.
Panik Atak Tedavisi ve Terapileri
Panik ataklar, aniden ortaya çıkan yoğun korku veya rahatsızlık hisleridir. Bu ataklar sırasında kişinin kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, titreme gibi fiziksel semptomlar yaşaması yaygındır. Panik ataklar, günlük yaşamı etkileyebilir ve tedavi gerektirebilir. Neyse ki, panik atakların tedavisi için farklı yöntemler mevcuttur. Birçok kişi panik atakları kontrol altına almak için terapilerden yararlanır. Bilişsel davranış terapisi (BDT) bu konuda en çok kullanılan yöntemlerden biridir. BDT, kişinin düşünce kalıplarını ve davranışlarını değiştirerek panik ataklarıyla baş etmesine yardımcı olur. Terapist, kişinin endişe ve korkularını anlamak için onunla birlikte çalışır ve pozitif düşünce ve davranış stratejileri geliştirmeye odaklanır. Başka bir etkili tedavi yöntemi ise maruziyet terapisidir. Maruziyet terapisi, kişinin korktuğu durumları ve nesneleri kontrollü bir şekilde tecrübe etmesini sağlar. Bu sayede kişi, panik atak tetikleyicilerine karşı daha az tepki göstermeyi öğrenir. Terapist, kişiyle birlikte bu korku uyandıran durumları tekrar yaşayarak panik semptomlarının azalmasına yardımcı olur. Ayrıca, derin solunum ve gevşeme egzersizleri de panik atak tedavisinde kullanılan yöntemler arasındadır. Bu teknikler, stresi azaltmaya ve vücudu rahatlatmaya yardımcı olur. Derin nefes almak ve kas gruplarını gevşetmek, atak sırasında ortaya çıkan fiziksel semptomların hafiflemesine katkıda bulunur. Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta ise tedavi sürecinin zaman alabileceğidir. Her bireyin panik atakları farklılık gösterebilir ve herkesin yanıtı da farklı olabilir. Tedavi sürecinde sabırlı olmak ve terapiye düzenli olarak devam etmek önemlidir. Panik ataklar tedavi edilebilir ve terapiler bu konuda büyük bir rol oynar. Bilişsel davranış terapisi, maruziyet terapisi ve derin solunum gibi yöntemler panik atak semptomlarını azaltmada etkili olabilir. Panik ataklarla başa çıkmak için uzman bir terapistle çalışmak önemlidir. Tedavi sürecinde destek almak ve terapilere düzenli olarak katılmak, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için önemli adımlardır.
Panik Atakla İlgili Yanlış İnançlar ve Gerçekler
Panik atak, birçok insanın hayatını etkileyen ancak hala birçok yanlış inancın olduğu bir konudur. Panik atakların gerçekleri anlamaya yardımcı olmak için bu makalede yaygın yanlış inançlara ve bunları çürüten gerçeklere odaklanacağız. Yanlış İnanç: Panik atak bir zayıflık işaretidir. Gerçek: Panik atak, zayıflığın veya karakter eksikliğinin bir göstergesi değildir. Panik atak, beyindeki kimyasalların dengesizliği veya stres tepkisinden kaynaklanabilir. Herhangi bir kişi panik atak geçirebilir ve herhangi bir güçlükle başa çıkabilme yeteneğine sahip olan birçok insan panik atak yaşamıştır. Yanlış İnanç: Panik atak, bir kalp kriziyle aynıdır. Gerçek: Panik atak semptomları, bir kalp krizi semptomlarına benzerlik gösterebilir; ancak panik atak, kalp problemleriyle ilgili bir durum değildir. Panik ataklar genellikle ani ve yoğun bir şekilde hissedilen korku veya endişe nöbetleri olarak tanımlanır. Kalp krizi ise kalp kasının kan akışına yeterli oksijen sağlayamadığı ciddi bir tıbbi durumdur. Yanlış İnanç: Panik atak kalıcı hasara neden olabilir. Gerçek: Panik ataklar geçici ve genellikle zararsızdır. Kişi panik atak sırasında fiziksel semptomlar yaşasa da, bu semptomlar genellikle kısa süreli ve kendiliğinden geçicidir. Panik ataklar sonrasında genellikle herhangi bir uzun vadeli etki veya kalıcı hasar oluşmaz. Yanlış İnanç: Panik atak tedavi edilemez. Gerçek: Panik atakların tedavisi mümkündür. Psikoterapi ve ilaç tedavisi gibi yöntemlerle panik atak semptomlarının azaltılması ve kontrol altına alınması sağlanabilir. Uygun tedaviyle, panik atakları olan birçok insan semptomlarını yönetebilir ve hayatlarını normale döndürebilir. Yanlış İnanç: Panik atak kişinin tamamen çaresiz olduğu anlamına gelir. Gerçek: Panik atak yaşayan bir kişi, çaresiz değildir. Destek, anlayış ve uygun tedavi ile panik atak semptomlarının hafifletilmesi ve kontrol altına alınması mümkündür. Kişinin kendi gücünü keşfetmesi, stres yönetimi becerilerini geliştirmesi ve sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yapması panik ataklarla baş etmede yardımcı olabilir. Bu makalede, panik atakla ilgili yaygın yanlış inançların gerçeklerle çürütüldüğünü gördük. Panik atak yaşayan insanlar için destek ve tedavi seçenekleri mevcuttur. Unutmayın ki, panik ataklar tedavi edilebilir ve yaşam kalitenizi olumsuz etkilemelerine izin vermek zorunda değilsiniz.
Tumblr media
Panik Atak Önleme ve Kontrol Yöntemleri
Panik atak, birçok insanın yaşadığı ciddi bir anksiyete bozukluğudur. Panik atakların belirtileri arasında ani ve yoğun korku, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, terleme ve baş dönmesi bulunur. Bu semptomlar, kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir ve panik atakları kontrol altına almak için önlemler almayı gerektirebilir. İşte panik atakları önlemenin ve kontrol altına almanın bazı etkili yöntemleri: 1. Derin Nefes Almak: Panik atak sırasında nefes alma düzeni bozulur ve hiperventilasyon ortaya çıkar. Derin nefes almak, vücudu rahatlatır ve panik atağı durdurabilir. Yavaşça solumak ve ardından ağızdan derin bir şekilde nefes vermek, bu süreçte yardımcı olabilir. 2. Gevşeme Tekniklerini Uygulamak: Panik atak anında kaslar gerilebilir ve gerginlik hissi ortaya çıkabilir. Gevşeme teknikleri, bedeni ve zihni rahatlatarak panik atağın etkilerini azaltmaya yardımcı olabilir. Derin kas gevşemesi, meditasyon veya yoga gibi teknikler kullanılabilir. 3. Olumsuz Düşüncelerle Başa Çıkmak: Panik ataklar genellikle olumsuz düşünceler ve korkularla ilişkilidir. Bu düşünceleri tanımak ve onları daha pozitif düşüncelerle değiştirmek, panik atağın etkilerini azaltabilir. Olumsuz düşüncelerle başa çıkmak için terapi veya bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemler kullanılabilir. 4. Fiziksel Aktivite: Düzenli fiziksel aktivite, genel anksiyete seviyesini azaltabilir ve panik atakları önlemeye yardımcı olabilir. Yürüyüş yapmak, koşmak, yüzme veya yoga gibi aktiviteler, stresi azaltır ve vücuda endorfin salgılanmasını sağlar. 5. Destek Gruplarına Katılmak: Panik atak yaşayan insanlar için destek grupları büyük fayda sağlayabilir. Bu gruplar, benzer deneyimlere sahip insanlarla iletişim kurmanızı ve bilgi almanızı sağlar. Bu desteğin, panik ataklarla başa çıkmada yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. Unutmayın, herkesin panik atağı farklıdır ve bu yöntemler herkese aynı şekilde uygulanmayabilir. Kişisel deneyimlerinize dayanarak en etkili olanları belirlemek önemlidir. Eğer panik ataklar sık sık tekrarlıyor veya günlük yaşamınızı olumsuz etkiliyorsa, bir sağlık uzmanına başvurmak önemlidir. Panik atak sorunu yaşıyorsanız Merkezi Hekim Randevu Sistemi üzerinden randevu alarak doktorunuza danışabilirsiniz. Bu tarz bilgiler için Sağlık Evreni sitemizi daha detaylı inceleyebilirsiniz. Bu tarz bilgiler için Sağlık Evreni sitemizi daha detaylı inceleyebilirsiniz. Read the full article
0 notes
pskdenizakinci · 3 years
Text
Konya Uzman Psikolog
Günaydın, Anksiyete ve anksiyete atağı gibi kavramları son zamanlarda daha sık duyuyoruz. Bu hafta; Anksiyete nedir? Neden olur? Anksiyete ile Panik Atak Arasındaki Farklar Nelerdir? gibi birçok soruyu cevaplayarak bu kavramı daha kapsamlı bir şekilde ele almak istedim.  Gelin bugün Anksiyete Nedir? Belirtileri nelerdir? sorularını cevaplayarak sohbetimize başlayalım. Anksiyete İngilizce bir…
View On WordPress
0 notes
saglamsayfa · 4 years
Text
Panik Atak ve Panik Bozukluğu Arasındaki Fark Nedir?
Tumblr media
Panik atak ve panik bozukluk aynı durumu anlatmak için kullanılıyor sanılsa da aslında psikiyatride ayrı tanımlamalardır. Panik atak, bir an, kısa bir zaman dilimine kısıtlı yaşanan yoğun korku nöbeti olarak tanımlanabilir. Panik atak, kişinin ani başlayan, kısa zaman süren (10-30 dakika) bedeninde bir anda hissettiği çarpıntı, terleme, titreme vs gibi bedensel belirtilere, korkunun eşlik etmesi halidir, hastalar tarafından kriz, atak, nöbet şeklinde tanımlanabilmektedir. Kısa süreli bir yaşantıdır, ani başlayıp, bir anda yoğunlaşan bedensel belirti ve bununla birlikte kalp krizi mi geçiriyorum, bayılacak mıyım, felç mi geçiriyorum gibi yoğun korkuların eşlik ettiği durumdur. Genel anlamda bu bir ataktır. Panik ataklar başka hastalık ya yada durumlarda da görülebilir. Panik atak şu durumlarda da ortaya çıkabilir. -Endokrin sistem hastalıkları: Tiroid fonksiyon bozuklukları (hipertiroidi), feokromasitoma, hipoparatiroidi, cushing, hipoglisemi, addison, karsinoid sendrom, diabet, -Kardiovasküler sistem hastalıkları: Mitral valv prolapsusu, supraventriküler taşikardi, anjina pektoris, miyokard enfarktüsü -Göğüs hastalıkları: Pulmoner emboli, Bronşiyal astma, Kronik obstrüktif akciğer hastalığı -Nörolojik hastalıklar Migren, Geçici iskemik atak, Parsiyel kompleks nöbetler, multipl skleroz -Kulak ile ilgili hastalıklarda -Kesilme Sendromu: Alkol, benzodiazepin, barbitürat -Entoksikasyon: alkol, kafein, kokain, amfetamin, halüsinojen ajanlar -Diğer: Anemi, menapoz,uykusuzluk Panik bozukluk ise panik atakların tekrarlaması ve kişinin işlevselliğinin kaybı halidir. Panik atak tek başına bir hastalık değildir. Tek bir atak ya da seyrek ataklar, bir çok psikiyatrik hastalığın (sosyal kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, depresif bozukluk, şizofreni vs) ya da psikiyatri dışı diğer tıbbi hastalıkların (hipertiroidi, feokromasitoma, mitral valv prolapsusu, anemi vs) belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Panik atağı oldukça yaygın,sık görülen bir durumdur. Panik bozukluk ise panik ataklara göre  daha az rastlanan bir durumdur. Panik ataklar uykusuzluk, yorgunluk, çok kafein tüketimi vs gibi günlük basit durumlarla bile ortaya çıkabilen bir semptomdur (belirtidir). Panik bozukluk ise panik ataklarında içinde olduğu başka belirtilerinde eşlik ettiği, tekrarlayıcı, işlevselliği bozan bir hastalıktır.  Yani panik atak bir belirti, panik bozukluk ise bir hastalıktır. Panik atak belirti olarak bir çok tıbbi ve psikiytarik başka hastalıklar kaynaklı ortaya çıkabilir. Panik atak tek bir defa herhangi bir nedenle görülüp geçebilir ama panik bozukluk herhangi bir neden olmadan tekrarlayıcı panik atakların varlığı ve işlevselliğin bozulması gerekmektedir. Panik bozukluk tanısı için beklenmedik panik atakları yanısıra, atakların tekrar olacağına yönelik beklenti kaygısı, atakların kalp krizi, bayılma vs gibi olumsuz sonuçları ile ilgili üzüntü duyma hali ve olumsuz sonuçlara yönelik önlem alma, kaçınma, güvence davranışları arama halidir.  Panik bozukluğunun en belirgin özelliği yineleyici ve beklenmedik panik atakların olmasıdır.  Panik atakları tipik olarak ani başlangıçlıdır ve yoğun bir korku, endişe ve kötü bir şeyler olacağı beklentisi yaşatır ve kısa sürede en yüksek düzeyine ulaşır. Yani panik ataklar ani şekilde, birden bire ortaya çıkar, insanı yoğun şekilde dehşet, korku, sıkıntı içinde bırakan ve zaman zamanda tekrarlayan nöbetlerdir. Hastalarımızın çoğu kez kriz, nöbet dediği bu duruma psikiyatri literatüründe panik atağı denmektedir.  Panik atağı sırasında soluk alma güçlüğü, boğulma hissi, baş dönmesi, baygınlık hissi, çarpıntı, kalp atım sayısında artma, titreme, bulantı, karında rahatsızlık hissi, uyuşma, karıncalanma hissi, sıcak basması, ürperme, göğüs ağrısı gibi bedensel belirtiler ortaya çıkar. Atak birden, ani başlar, giderek şiddetlenir, 10 dakika içinde en yoğun şekline ulaşır. 10-30 dakika kadar sürer. Nadiren 12 saate kadar uzar. Bedensel belirtilerin yanı sıra tabloya sıklıkla ölüm korkusu, delirme ya da kontrolü kaybetme korkusu gibi bilişsel belirtiler eklenir. Ayrıca daha nadir görülebilmekle birlikte anksiyetenin yoğunluğuna bağlı olarak kişi, kendini ya da çevresini değişmiş ve gerçek dışı olarak algılayabilir. Panik atağı geçiren kişiler, bir felaket ile karşı karşıya olduğu duygusu içindedirler. Kalp hızında artma, çarpıntı, göğüs ağrısı gibi yakınmaları nedeniyle sıklıkla kalp krizi geçirdiklerini, ölebileceklerini düşünürler. Panik atağı çoğunlukla on, onbeş dakika içinde yatışmakla birlikte, daha uzun da sürebilir. Hastalığın gidişi sırasında panik ataklarının sıklık ve şiddeti değişkenlik gösterir. Panik atakların yaşam boyu görülmesi %7-10 aralığında bildirilmiştir. Yaklaşık olarak da her 10 kişiden biri yaşamının bir döneminde panik atağı geçirir. Genelde panik atakların başlangıcı geç ergenlik ve 30 lu yaşların başı aralığıdır. Yani panik ataklar daha çok genç yaş hastalığıdır. 18-30 yaş aralığı panik atakların başlangıcının yoğunlaştığı yaş aralığıdır. Her yaşta da başlayabilir ama ileri yaş başlangıç söz konusu olduğunda altta yatan başka tıbbi hastalıklar açısından mutlak ayrıntılı inceleme gerektirir. Panik bozukluğu kadınlarda daha fazla görülür. Panik bozukluğu tanısı konması için ataklar herhangi bir ilaç, madde, başka bir tıbbi hastalık ya da başka bir psikiyatrik hastalıktaki durumlara bağlı olarak çıkmamalı. Bundan dolayı panik bozukluk tanısı düşünülen kişilerde başka tıbbi hastalıklar, ilaç, madde kullanımları ayrıntılı sorgulanmalı ve diğer tıp branşlarından konsültasyon istenerek değerlendirilmeleri sağlanmalıdır. Böyle bir durumda örneğin madde kullanımı ile ortaya çıkan panik ataklarda madde kullanımına bağlı anksiyete bozukluğu tanısı konur. Ya da kalp kapak hastalığı kaynaklı ortaya çıkan bir durumda genel tıbbi duruma bağlı anksiyete bozukluğu tanısı konmaktadır. Sadece tanı koymak için değil, tedavi için de var olan durumun gerçek nedeni bilinirse tedavi ona göre daha doğru bir yoldan yapılarak, yüz güldüren sonuca ulaşılmaktadır. Bu nedenle tedavi öncesi hastanın eşlik eden fiziksel belirtilerine göre kardiyak, endokrinolojik, nörolojik, solunumsal ayırıcı tanı yapılmalı ve organik nedenler mutlaka dışlanmalıdır Read the full article
0 notes
kocaalihaber · 5 years
Text
0 notes
psikologilkerkucuk · 5 years
Text
PANİK ATAK TEDAVİSİ ESKİŞEHİR PSİKOLOG İLKER KÜÇÜK
Eskişehir’de Panik Atak Tedavisi hakkında bilgi vermek amacıyla Psikolog İlker Küçük tarafından paylaşılmış yazımızda panik atak hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.
Panik Atak, aniden ortaya çıkan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir.
Panik Atağı, birdenbire başlar, giderek şiddetlenir ve 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar; çoğu zaman 10-30 dakika (seyrek olarak da 1 saate kadar) devam ettikten sonra kendiliğinden geçer.
PANİK ATAĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma,
Çarpıntı, kalbin kuvvetli  ya da hızlı vurması
Terleme,
 Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma,
Soluğun kesilmesi 
 Baş dönmesi, sersemlik,  düşecek ya da        bayılacak gibi olma
Uyuşma ya da karıncalanma
Üşüme, ürperme ya da ateş basması ,
Bulantı ya da karın ağrısı  
Titreme ya da sarsılma 
Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme
Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu
Ölüm korkusu
Bir Panik Atağında bu belirtilerden en az  4 ya da daha fazlası bulunur.
Dörtten daha az belirtinin görüldüğü ataklara  ise Kısıtlı Panik Atağı adı verilir.
PANİK BOZUKLUĞU NEDİR?
Panik Bozukluğu,
Tekrarlayıcı beklenmedik Panik Atakları ile
Ataklar arasındaki zamanlarda başka Panik Ataklarının daha olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma,
Panik Ataklarının  “kalp krizi geçirip ölme”, “kontrolünü yitirip çıldırma” ya da “felç geçirme” gibi kötü sonuçlara yol açabileceği inancıyla sürekli üzüntü duyma ya da
Ataklara ve olası kötü sonuçlarına karşı önlem olarak (işe gitmeme, spor, ev işi yapmama, bazı yiyecek ya da içecekleri yeyip içmeme, yanında ilaç, su, alkol, çeşitli yiyecekler taşıma gibi) bazı davranış değişikliklerinin görüldüğü
ruhsal bir rahatsızlıktır.
PANİK BOZUKLUĞU NASIL OLUŞUR?
İlk atak başlıyor:
Hiçbir neden yokken birdenbire başlayan göğüs ağrısı, göğüste sıkışma, çarpıntı, nefes alamama, terleme, titreme, üşüme ya da ürperme, bazen de bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi, dengesizlik; düşecek ya da bayılacakmış gibi olma, uyuşma ya da karıncalanma gibi belirtiler, kişiyi dehşet içinde bırakır. 
O an “kalp krizi” geçirdiğini  ya da felç geçirmekte  olduğunu zannederek  yoğun bir “ölüm korkusu” ya da “felç olma korkusu” yaşar.
Bazen de başında bir tuhaflık, sersemlik, kendisini ya da çevresini bir garip ya da değişik  hissetme gibi duyguların ortaya çıkmasıyla, “kontrolünü kaybetmeye” ya da “çıldırmaya başladığını” düşünerek kendisine ya da çevresindekilere bir zarar vermekten korkmaya başlar.
Hasta büyük bir korku ve endişe ile yakınları tarafından en yakın doktor ya da acil servise götürülür. Orada yapılan bir çok muayene, çekilen  film, EKG, BT ve diğer incelemelerde hiçbir şey bulunmaz,  oksijen verilerek ya da “sakinleştirici” bir iğne yapılarak evine gönderilir.
Hastanın nesi olduğu sorulduğunda doktorlar “hiçbir şeyi yok” ya da “stresten olmuş”derler.
Ataklar tekrarlıyor:
Hasta o an biraz rahatlamakla birlikte, bir süre sonra yeni bir Panik Atağı ile aynı dehşet ve korkuyu yeniden yaşamaya ve her yeni atak ile acil servislere taşınmaya başlar. 
Her seferinde yeniden muayene, yeniden incelemeler yapılmasına ve hiçbir olumsuz sonuç bulunmamasına rağmen hasta bir türlü iyileşmez; hatta kalbinde ya da beyninde kötü bir şey olduğuna, ancak doktorların bunu bir türlü bulamadığına inanmaya başlar.  Bu nedenle başvurulan değişik doktorlarca defalarca muayene ve her seferinde yapılan incelemeler için   dünya kadar para harcanmasına rağmen hastanın şikayetlerini açıklayabilecek herhangi bedensel bir hastalık saptanamaz.
Bazen de yanlış tanı konularak hasta, antibiyotikten nefes açıcıya, çarpıntı ilacından, tansiyon ve kalp ilacına ve vitamine kadar değişik ilaçlar ile tedavi edilmeye çalışılır, ancak bir türlü sonuç alınamaz.
Beklenti Anksiyetesi gelişiyor:
Ataklar tekrarlamaya devam ettikçe, hasta, ataklar arasındaki dönemde;  gergin, huzursuz  ve endişeli bir şekilde her an yeni bir Panik atağının geleceğini beklemeye başlar. Bu endişeli bekleyişe “beklenti anksiyetesi” adı verilir. Atakların çoğu zaman belirsiz zaman ve yerlerde gelmesi bu kaygıyı daha çok artırır.
Ataklar sıklaştıkça, kalp krizi geçirip ölme, felç olma ya da kontrolünü kaybedip çıldırma korkuları pekişir.
Yoğun ve Sürekli Üzüntü:
Hastalar, evde kimsenin olmadığı bir zamanda kalp krizi geçirmekten ve hastaneye ulaşamadan ölmekten ya da kontrolünü kaybederek çıldırıp intihar etmekten , kendisine ya da yakınlarına bıçak ve bu gibi bir şeyle zarar vermekten, başkalarının bulunduğu ortamlarda çılgınca ve garip davranışlarda bulunarak rezil olmaktan şiddetle korkarlar. Bu düşüncelerin sürekli aklına gelmesinden dolayı da yoğun bir üzüntü duyarlar.
Davranışlar Değişiyor:
Bir süre sonra ataklara ve ataklar sırasında geçekleşeceğine inandıkları “felaketler”e karşı bazı önlemler almaya ve kimi davranışlarını değiştirmeye başlarlar.
Ataklara neden olabileceğini düşündükleri etkinliklerden, yiyecek ve içeceklerden vazgeçerler. Ataklara karşı evden çıkarken alkol/madde/ilaç kullanırlar. Ataklar sırasında olabileceklere karşı önlem alırlar.
Örneğin atak sırasında kontrolünü kaybederek çocuklarına zarar vereceğine inanan hastaların önlem olarak evdeki bütün bıçakları kilit altında tuttukları, çocuklarıyla yalnız kalmamaya çalıştıkları; atak sırasında fenalaşarak kendini yitireceğinden ya da bayılacağından  korkan bayan hastaların sokağa çıkmak zorunda oldukları zaman, bayılıp yere düştüklerinde bacakları görülmesin diye pantolon giydikleri, baygınken çalınır diye takılarını yanına almadıkları , onu baygın bulanların yardımcı olabilmesi için üzerinde evinin, eşinin/ailesinin  adresini, telefon numarasını hatta tıbbi yardım için ulaşabilmek üzere doktorunun kartvizitini üzerlerinde taşıdıkları görülmüştür.
Bu hastalar gerektiğinde acil yardımı çabuk alabilmek için ; bütün günlerini hastane bahçesinde geçirmeyi ya da güzergahlarını muayenehane, eczane ve acil servis bulunan yerlerden seçmeyi tercih ederler.
AGORAFOBİ NEDİR?
Hastaların % 60 ‘ından fazlası, atakların geleceği yer ve durumlardan kaçınmaya başlarlar.
Yalnız başına evde kalamaz, sokağa yalnız çıkamaz, taşıt araçlarına, asansöre binemez, dar sokak ya da köprülerden geçemez, pazar yeri, büyük mağazalar gibi kalabalık yerlere ya hiç giremez olurlar ya da ancak yanlarında birisi ile yoğun bir endişe ve rahatsızlık  duyarak  bu tür yerlere gidebilirler.
Hastaların, yalnız başlarına  Panik Atağı geleceğini zannettikleri yerlere gidememe, o tür yerlerde kalamama durumlarına Agoragobi adı verilir.
PANİK BOZUKLUĞU NASIL BİR HASTALIKTIR?
Panik Bozukluğu psikiyatristler tarafından iyi bilinen ve çok sık görülen bir rahatsızlıktır.
Öyle ki toplum içinde herhangi 100 kişinin yaklaşık 3-4’ü bu hastalığı ya daha önce geçirmişlerdir ya da halen bu hastalığı yaşamaktadırlar. 
Genellikle ilk kez 20-35 yaşları arasında başlar. Kadınlarda, erkeklere göre  2-3 kat fazla görülür.
PANİK BOZUKLUĞU NEDEN OLUŞUR?
Panik Bozukluğunun neden oluştuğuna ilişkin iki bilimsel açıklama vardır:
1. Panik Bozukluğu, beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal çalışması sonucu oluşmaktadır.
2. Panik Bozukluğu, günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışlarımızın  sonucunda ortaya çıkan ve tamamen “doğal ve zararsız”  olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi    bedensel belirtilerin, hasta tarafından kötü bir hastalığın belirtileri olarak değerlendirilmesi  ve bunun sonucunda da  “kalp krizi geçiriyorum, öleceğim”, “çıldırıyorum”, “felç olacağım” şeklinde yanlış yorumlanması ile oluşur.
PANİK BOZUKLUĞUNUN TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Panik Bozukluğu, tedavisi mümkün bir hastalıktır. Bugün için etkinliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış iki türlü tedavisi vardır. Bunlar: 1.İlaç tedavisi,  2.Bilişsel-davranışçı tedavi
1. İlaç Tedavisi:
Panik Bozukluğunun tedavisinde, beyin sinir hücrelerindeki bozuk olan hormon faaliyetlerini düzelterek Panik Ataklarını önleyen ilaçlar kullanılmaktadır. Halen, ülkemizde bu hastalığa iyi gelen oldukça fazla sayıda ilaç bulunmaktadır.
Doktorunuz bu ilaçlardan birisini seçerek, az bir dozla başlamanızı önerecek ve düzenli kontroller ile dozu gerektiği kadar artıracaktır. 
İlaç tedavisi en az bir yıl sürdürüldükten sonra yavaş yavaş azaltılarak kesilecektir.
2.Bilişsel-davranışçı tedavi: 
Bu tedavi yönteminde iki amaç vardır:
1. Hastanın, aslında tamamen “zararsız” olan Panik Atağı belirtileri hakkındaki  yanlış bilgi ve inanışlarının düzeltilmesi ve hastanın bu belirtiler ile korkmadan baş edebilmesinin öğretilmesi amaçlanır.
2. Panik Atağı geleceğinden korktuğu için tek başına bulunmaktan kaçındığı yer ve durumlarla aşamalı bir şekilde tekrar tekrar karşılaştırılması, böylece   korkularının“üstüne gitme”si sağlanarak korkularını yenmesi amaçlanır.
Bu tedavide doktor hastasına dışarıya çıkma, pazara gitme, taşıt araçlarına binme gibi hastanın, korku ve Panikleri nedeniyle yapamadığı etkinlikleri bir plan dahilinde en basitlerinden başlayarak “alıştırma ödevleri” olarak verir. Hasta basitleri yapabilir hale geldikçe zorlarına geçerek bütün korkulan durumlar bitinceye dek alıştırmalar sürdürülür.
ESKİŞEHİR PSİKOLOG İLKER KÜÇÜK PSİKOLOJİ PEDAGOJİ PSİKOTERAPİ AİLE DANIŞMANLIĞI
Panik Atak Tedavisi
#psikolog #dikkateksigi #hiperaktivite #psikoloji #psikoterapi #ailedanışmanlığı #aileterapisi #eskisehirpsikolog #eskisehirpedagog #eskişehir #eskisehir #psikiyatri #bosanma #cocukpsikologu #eskisehirdiyetisyen #eskisehiranneleri #pedagog #pedagoji #osmangaziüniversitesi #anadoluüniversitesi #kadınerkekiliskileri #iliskiterapisi #hipnoz #psikologilkerkucuk #depresyon #anksiyete #takıntı #panikatak #felsefe #eskisehirpsikologlar
Eskişehir’de Psikolog İlker Küçük tarafından paylaşılmış yazımızda Panik Atak Tedavisi hakkında detaylı bilgi sizlerle paylaştık.
Tumblr media
0 notes
anksiyetenet-blog · 5 years
Text
Anksiyete ve Panik Atak Arasındaki Fark
Tumblr media
NEDİR?
Tumblr media
Bazı şeylerin kötü gittiği zamanlarda insanlar korkar ve anksiyete meydana gelir. Anksiyete, belirli bir konu veya kaygı ile ilgili korku ya da endişe duygusu anlamına gelen ve tıbbi olmayan bir terimdir. Anksiyete, stres ile bağlantılıdır. Korku ve endişe duygularının yanı sıra, tansiyon gibi fiziksel septomları da vardır. Panik bozukluğun bir semptomu olan panik atakla karıştırılmaması gerekir, farklıdır. Anksiyete sıklıkla spesifik olaylarla ilişkilidir ancak her zaman böyle değildir. Bir başka deyişle panik atak, spesifik tetikleyiciler olmaksızın, anksiyete semptomlarından çok daha şiddetlidir. Fakat, anksiyete ve stres seviyesi uzun bir süre boyunca devam ederse, çok daha fazla ve farklı problemler gelişebilir.
DAHA PRATİK BİLGİLER
Bir anksiyete atağı genellikle gerçekleşen bazı spesifik olayların korkusu veya meydana gelmiş olan bir problemden meydana gelir. Semptomlar, endişe, rahatsızlık, fiziksel semptomlar(hızlı kalp atışı gibi) içerir. Anksiyete, panik ataktan farklıdır ancak panik atak, anksiyetenin ya da panik bozukluğun bir parçası olarak meydana gelir.
KARŞILAŞTIRMA
Anksiyete, paniğin sonucunda gerçekleşebilme ihtimaline karşın panik ataktan farklıdır. Anksiyete atağında ya da anksiyetede; Bazı spesifik tetikleyiciler vardır(Örneğin: sınav, mülakat, sağlık meseleleri, ilişki problemleri) Teşhis edilebilir olmayan durumlardır Panik atağa kıyasla daha az şiddeti vardır. Kaygı hisseden insanda aşama aşama gelişir. Fiziksel semptomlar içerir. Panik Atakta; Spesifik tetikleyicileri yoktur. Panik bozukluğun bir semptomu olabilir. Şiddetli semptomları vardır. Kişi, rahat ya da kaygılı olsa dahi gözlemlenebilir. Kişi, kontrolünü kaybetmekten ve ölümden derin bir şekilde korkar. Genellikle aniden ve beklenmedik bir şekilde meydana gelir ve bir kaç dakika ile 1 saat arasında sürer. Panik atak, panik bozukluğun bir semptomu olabilse de, sadece tıbbi yetkinliği olan uzmanlar tarafından teşhisi konulabilir.
SEMPTOMLARDAKİ FARKLILIKLAR
Panik atak ve anksiyete, korkuyu, kalp atışlarındaki çarpıntıyı, baş dönmesini, göğüs ağrısını, nefes darlığını semptom olarak içermektedir. Ancak Panik atak, anksiyeteye göre çok daha fazla şiddetlidir. Panik atak geçiren kişi, öleceğine inanır. Panik atak geçiren kişi, o anda muhtemelen hastane aciline gidecek kadar ciddi bir olay yaşadığını düşünür ve yüksek ihtimalle de acile gider.
BAŞLAMALARIYLA İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, spesifik bir endişe veya korkuya verilen cevap olabilir. Anksiyete, aşama aşama gelişmeye meyillidir. Kişi, başlangıçta endişeli veya kaygılıdır. Anksiyete, ilk etapla ılımlı, yönetilebilir veya şiddetli olabilir. Spesifik bir kaygı veya korku üzerinde, sorunun çözüldüğü takdirde her şeyin düzeleceği düşüncesi kişide hakim olur. Panik atak, bir uyarı olmaksızın meydana gelebilir ve onu önlemenin bir yolu yoktur. Panik atak, kişi sakin olsun olmasın, gergin olsun olmasın meydana gelebilir, hatta uyurken bile panik atak yaşayabilirsiniz. Sıklıkla belirli bir nedeni yoktur, korku seviyesi, panik atağa tetikleyen durumla orantılı değildir. Aslında APA(American Psychological Associaton)'ya göre;  panik atağın herhangi bir durumla ilişkisi yoktur.
SÜRE İLE İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, genellikle spesifik bir durumla ilişkili olarak meydana gelir, aşama aşama büyümeye ve belli bir zaman için devam etmeye meyillidir. Panik atak, aniden başlar. Semptomlar 10. dakikadan sonra zirveye ulaşır, semptomlar 30 dakikadan fazla sürse dahi, 30. dakikadan sonra etkisini azaltmaya başlar. Anksiyete atakları genellikle zirveye ulaşmaz ancak bazı anksiyeteli insanlarda bu panik atağa zaman içerisinde dönüşebilir. Anksiyete Paniğe Yol Açabilir Mi? Panik bozukluğa sahip olan insanlar, panik atak geçirecekleri kaygısına sahip olabilirler. Atağın, ne zaman gerçekleşip gerçekleşmeyeceği veya ne zaman olacağı konusundaki belirsizlikler, ataklar arasında endişe yaratabilir. Panik bozukluğa sahip olan bir insan için, anksiyete, panik atağı tetikleyebilir. Panik atak geçirme korkusu, insanın günlük davranışlarını ve günlük hayatındaki rutinini bozabilir. APA(American Psychological Assation), panik bozukluğun altında yatan sebebin, biyolojik faktörler olabileceğini söylese de, bilim adamları bu konu hakkında spesifik bir tanımlama yapamamıştır.   Read the full article
0 notes
Text
Anksiyete ve Panik Atak Arasındaki Fark
NEDİR?
Bazı şeylerin kötü gittiği zamanlarda insanlar korkar ve anksiyete meydana gelir. Anksiyete, belirli bir konu veya kaygı ile ilgili korku ya da endişe duygusu anlamına gelen ve tıbbi olmayan bir terimdir.
Anksiyete, stres ile bağlantılıdır. Korku ve endişe duygularının yanı sıra, tansiyon gibi fiziksel septomları da vardır. Panik bozukluğun bir semptomu olan panik atakla karıştırılmaması gerekir, farklıdır. Anksiyete sıklıkla spesifik olaylarla ilişkilidir ancak her zaman böyle değildir.
Bir başka deyişle panik atak, spesifik tetikleyiciler olmaksızın, anksiyete semptomlarından çok daha şiddetlidir.
Fakat, anksiyete ve stres seviyesi uzun bir süre boyunca devam ederse, çok daha fazla ve farklı problemler gelişebilir.
DAHA PRATİK BİLGİLER
Bir anksiyete atağı genellikle gerçekleşen bazı spesifik olayların korkusu veya meydana gelmiş olan bir problemden meydana gelir.
Semptomlar, endişe, rahatsızlık, fiziksel semptomlar(hızlı kalp atışı gibi) içerir.
Anksiyete, panik ataktan farklıdır ancak panik atak, anksiyetenin ya da panik bozukluğun bir parçası olarak meydana gelir.
KARŞILAŞTIRMA
Anksiyete, paniğin sonucunda gerçekleşebilme ihtimaline karşın panik ataktan farklıdır.
Anksiyete atağında ya da anksiyetede;
Bazı spesifik tetikleyiciler vardır(Örneğin: sınav, mülakat, sağlık meseleleri, ilişki problemleri)
Teşhis edilebilir olmayan durumlardır
Panik atağa kıyasla daha az şiddeti vardır.
Kaygı hisseden insanda aşama aşama gelişir.
Fiziksel semptomlar içerir.
Panik Atakta;
Spesifik tetikleyicileri yoktur.
Panik bozukluğun bir semptomu olabilir.
Şiddetli semptomları vardır.
Kişi, rahat ya da kaygılı olsa dahi gözlemlenebilir.
Kişi, kontrolünü kaybetmekten ve ölümden derin bir şekilde korkar.
Genellikle aniden ve beklenmedik bir şekilde meydana gelir ve bir kaç dakika ile 1 saat arasında sürer.
Panik atak, panik bozukluğun bir semptomu olabilse de, sadece tıbbi yetkinliği olan uzmanlar tarafından teşhisi konulabilir.
SEMPTOMLARDAKİ FARKLILIKLAR
Panik atak ve anksiyete, korkuyu, kalp atışlarındaki çarpıntıyı, baş dönmesini, göğüs ağrısını, nefes darlığını semptom olarak içermektedir.
Ancak Panik atak, anksiyeteye göre çok daha fazla şiddetlidir. Panik atak geçiren kişi, öleceğine inanır.
Panik atak geçiren kişi, o anda muhtemelen hastane aciline gidecek kadar ciddi bir olay yaşadığını düşünür ve yüksek ihtimalle de acile gider.
BAŞLAMALARIYLA İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, spesifik bir endişe veya korkuya verilen cevap olabilir. Anksiyete, aşama aşama gelişmeye meyillidir. Kişi, başlangıçta endişeli veya kaygılıdır. Anksiyete, ilk etapla ılımlı, yönetilebilir veya şiddetli olabilir. Spesifik bir kaygı veya korku üzerinde, sorunun çözüldüğü takdirde her şeyin düzeleceği düşüncesi kişide hakim olur.
Panik atak, bir uyarı olmaksızın meydana gelebilir ve onu önlemenin bir yolu yoktur. Panik atak, kişi sakin olsun olmasın, gergin olsun olmasın meydana gelebilir, hatta uyurken bile panik atak yaşayabilirsiniz. Sıklıkla belirli bir nedeni yoktur, korku seviyesi, panik atağa tetikleyen durumla orantılı değildir. Aslında APA(American Psychological Associaton)’ya göre;  panik atağın herhangi bir durumla ilişkisi yoktur.
SÜRE İLE İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, genellikle spesifik bir durumla ilişkili olarak meydana gelir, aşama aşama büyümeye ve belli bir zaman için devam etmeye meyillidir.
Panik atak, aniden başlar. Semptomlar 10. dakikadan sonra zirveye ulaşır, semptomlar 30 dakikadan fazla sürse dahi, 30. dakikadan sonra etkisini azaltmaya başlar. Anksiyete atakları genellikle zirveye ulaşmaz ancak bazı anksiyeteli insanlarda bu panik atağa zaman içerisinde dönüşebilir.
Anksiyete Paniğe Yol Açabilir Mi?
Panik bozukluğa sahip olan insanlar, panik atak geçirecekleri kaygısına sahip olabilirler. Atağın, ne zaman gerçekleşip gerçekleşmeyeceği veya ne zaman olacağı konusundaki belirsizlikler, ataklar arasında endişe yaratabilir.
Panik bozukluğa sahip olan bir insan için, anksiyete, panik atağı tetikleyebilir. Panik atak geçirme korkusu, insanın günlük davranışlarını ve günlük hayatındaki rutinini bozabilir.
APA(American Psychological Assation), panik bozukluğun altında yatan sebebin, biyolojik faktörler olabileceğini söylese de, bilim adamları bu konu hakkında spesifik bir tanımlama yapamamıştır.
  Anksiyete ve Panik Atak Arasındaki Fark
0 notes
dustylipscom · 6 years
Text
Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavileri
Kendinize “Neden bu kadar yorgunum?” Diye soruyor musunuz? Ne kadar dinlenmiş olursanız olun, hala yorgun musunuz?
Kronik Yorgunluk Sendromu (KYS), günümüzün sık rastlanan hastalıklarından birisidir. Kronik Yorgunluk Sendromu muzdarip kişiler devamlı olarak olarak yorgun ve bitkindirler, günlük yaşamlarını sürdürmekte zorlanırlar – ne kadar çok uyurlarsa uyusunlar devamlı yorgun hissederler. Bu uzun bir süre devam edebilir ve sağlık üzerinde zararı etkileri vardır. Her zaman enerjinizi yükseltmek için mücadele ediyorsanız, diyetiniz, hormonal dengeniz, egzersiz rutininiz, hayatınızdaki zihinsel stresörlerin miktarı ve genetiğinizin dikkate alması gereken tüm faktörler vardır.
Bunların hepsi hormon seviyenizi bir şekilde etkileyebilir ve çoğu gece uyumayı zorlaştırabilir.
Her zaman yorgun iseniz, yüksek kaliteli uyku önemlidir. Fakat eğer sekiz saatlik eşiğe ulaşıyorsanız ve hala bitkin hissediyorsanız, düşük enerji seviyeniz altta yatan bir problemin göstergesi olabilir. Hadi Neden hep yorgun olduğunuzu anlayalım.
Kronik Yorgunluk Sendromu Nedenleri ve Doğal Çözüm Önerileri
1. Tiroid Hastalığı
Tiroid hastalığı, özellikle kadınlar ve yaşlı yetişkinler için bir tehdittir.
Tiroid hastalığı da dahil olmak üzere çok çeşitli semptomlara neden olabilir:
yorgunluk
huysuzluk
kas ve eklem ağrısı
kilo alımı veya kaybı
görüş problemleri
kötü iş performansı
vücut ısısında değişiklikler
iştahda değişiklikler
Bir tiroid bozukluğu, birçok farklı şekilde ortaya çıkabilir çünkü tiroid bezi, işlevi etkileyen hormonları salgılayan “ana salgı bezi” olarak kabul edilir. Örneğin, vücut ısısını, kalp atış hızını, protein üretimini düzenleyen tiroid bezi, metabolik hızınızı ve enerji seviyenizi kontrol etmenize yardımcı olur.
Tiroid Hastalığı Nedenleri:
Tiroid bozuklukları nasıl oluşur? Tiroid hastalığının dört temel nedeni olduğuna inanılmaktadır, bu da her zaman yorgun olduğunuzu hissettiren neden olabilir:
Stres ve diyetin neden olduğu hormonal dengesizlikler
Glüten ve süt gibi şeylere gıda intoleransları
Radyasyon ve toksisite maruziyeti
İyot veya selenyumda bir beslenme eksikliği
Tiroid Hastalığı için Doğal Çözümler:
Tiroid hastalığı halsiz hissetmenize neden olabilir. bu hastalıktan kurtulmanıza yardımcı olabilecek bazı yöntemler şunlardır:
Gluteni çoğunlukla süt ürünleri ile arındırın
Plastik şişelerde ve alüminyum kutularda bulunan BPA (Bisfenol A) gibi toksinlerden ve ağır metallerden kaçının.
İyot ve selenyum seviyenizi kontrol ettirin
Süt ,devedikeni, zerdeçal ve kişniş gibi ürünleri kullanarak ağır metalleri vücudunuzdan arındırmak için detoks yapın
adaptogen otlar tüketmek .
Diyetinizi daha düşük karbonhidrat alımına sahip olacak şekilde ayarlayın, ancak bol miktarda yağsız protein ve sağlıklı yağ kaynakları (özellikle hindistan cevizi yağı, hindistan cevizi sütü, avokado, otla beslenmiş sığır eti, yabani balık, chia, keten tohumu ve kenevir tohumu gibi yiyecekler).
2. Adrenal Yorgunluk veya Kronik Yorgunluk Sendromu
Adrenal yorgunluğun , dünya çapındaki yetişkinlerin yüzde 80’ini etkilediği ve tiroid hastalığının nasıl geliştiğine benzer bir hormonal dengesizliğin neden olduğu düşünülmektedir. Adrenal bezleriniz, enerji düzenleyici hormonlar kortizol ve adrenalinde dahil olmak üzere 50’den fazla farklı hormon salgılayan çok önemli endokrin bezlerdir.
Kadınlarda kronik yorgunluk sendromu dört kat daha fazladır. Özellikle en çok etkilenen yaş grubu olan 40 veya 50 yaşlarındakiler.
Kronik yorgunluk sendromu ve adrenal yorgunluk sendromu ortak belirtileri şunları içerir:
iyi uykudan sonra bile gitmeyen yorgunluk
gece uykuda kalma güçlüğü
kas ve eklem ağrısı
sertlik ve hassasiyet
baş ağrısı
Boğaz ağrısı, soğuk algınlığı veya grip benzeri semptomlar gibi sık sık hastalanır
kilo almak
kabızlık veya kramplar gibi sindirim problemleri
unutkanlık ,hafıza sorunları
Sonuç olarak, yüksek stres düzeyleri ve adrenal yorgunluk belirtileri yakından ilişkilidir.
Adrenal Yorgunluk Nedenleri: Adrenal yorgunluğun birçok olası nedeni vardır.
stresli aile etkinlikleri
çevresel toksinler ve kirlilik
Maliye ya da olumsuz iş durumundan kaynaklanan kronik stres
duygusal travma ve istismar
uyku eksikliği
Fazla egsersiz yapmak
uyuşturucu ve alkol kötüye kullanımı
kötü beslenme
Kronik Yorgunluk Sendromu Nedenleri:
Kronik yorgunluk sendromu olan kişiler genellikle spesifik, ölçülebilir anormallikler içerir:
hipotalamik aktivite
hipofiz disfonksiyonu
Doğal “öldürücü hücrelerin” düşük sayımı dahil olmak üzere zayıf bağışıklık
Standart kan testlerinde bazen göz ardı edilen hormonal eksiklikler
sık enfeksiyonlar
vajinal hastalıklar
Adrenal ve Kronik Yorgunluk için Doğal Çözümler:
Enerjinizi yeniden kazanmak için, adrenal yorgunluğu veya kronik yorgunluğu iyi çözmek için neler yapabilirsiniz?
İş ve özel hayatınızda yeni stratejiler belirleyin. İş yerinde sosyal destek amaçlı gruplar kurun. Takım çalışması yapın, eğitim içerikli uygulamalara katılın. Stres kaynaklarınızı tanıyın, bu kaynakları yönetin ve sizi yönetmesine fırsat vermeyin. Aktivite günlüğü oluşturun. Günlükler çok az veya çok çalıştığınız zamanları anlamanıza, bu sayede de dengeli ve gerçekçi hedefler belirleyip uygulamanıza yardımcı olacaktır. Hedefleri kolaydan başlayarak arttırın. Dinlenmeye ayırdığınız zamanınızı giderek azaltıp, hedeflerinizi küçük parçalar haline getirerek güne, daha sonra haftalara yayabilirsiniz. Çalışma ortamlarınızı yeniden düzenleyin. Yani aşırı iş yükünden kaçının, çalışanlar arasında destek ve sosyal ilişkilerinizi arttırın, sorumluluk ile bürokratik işlerinizi azaltın. Uyku düzeninize dikkat edin. Gün içinde uyumayın. Gevşemeyi öğrenerek, kas gevşetici egzersizler yapın. Bol vitaminli, mineralli besinler tüketin. Kafein, fazla şeker ve karbonhidratlar, hidrojenlenmiş yağlar, işlenmiş ve paketlenmiş gıdalardan kaçınarak diyetinizi değiştirin. Bunun yerine, hormon dengeleyici sağlıklı yağlar , proteinler ve bol miktarda taze sebze tüketin.
3. Sedanter Yaşam Tarzı
Günümüzün yoğun, ofis odaklı çalışma ortamlarında, birçok insanın sedanter bir yaşam tarzı geliştirmesi yaygındır . Tüm gün oturmak vücudunuzda sık ağrı, boyunda ağrı, sertlik, sırt ağrısı ve kronik baş ağrısına neden oluyor. Bu yüzden düzenli aktiviteler almadığında, ruh hali sorunları, halsizlik, yorgunluk ve kilo alma deneyimini yaşayabilirsiniz.
Sedanter Yaşamın Nedenleri:
masa başı işi
hareket eksikliği
kronik ağrı
alışkanlık
Motivasyon eksikliği
Düzenli egzersiz hormonları dengelemeye yardımcı olabilir, insülin direncini artırır ve daha iyi bir uykuya sahip olmanıza yardımcı olur, bunların hepsi enerji eksikliğiyle mücadelede önemlidir.
Sedanter Yaşamdan nasıl kurtulabiliriz
Sürekli masa başında oturmayın,arada sıra ayakta da durmayı deneyin
“Yürüyüş” molaları alın. Bir kerede 15 dakikalık bloklar için binanızın, ofis alanının veya otoparkın etrafında gezinin.
Düzenli açık hava etkinlikleri planlayın veya işten önce veya sonra egzersiz yapın.
Her çalışma saatinde 5 dakikalık yürüyüş veya ayakta kalma molası verin.
4. Depresyon
Yaşları 18 ile 18 arasında olan ve yılda en az bir majör depresif atağı olan yaklaşık 16 milyon yetişkin vardır.
Depresyon Nedenleri:
Depresyonun bu gibi değişkenlerden kaynaklandığına inanılmaktadır:
yüksek stres
çözümlenmemiş duygusal sorunlar
nörotransmiter dengesizlikleri
hormonal dengesizlikler
alkol
beslenme eksiklikleri
güneş ışığı eksikliği
ağır metallerden arınamama
yiyecek alerjisi
Depresyon için Doğal Çözümler:
İşlenmiş ve rafine gıdalar, hızlı yiyecekler, şekerli gıdalar, büyük miktarlarda basit karbonhidratlar, kafein ve alkol alımını yavaşça azaltın. Bu enerji bozucu gıdaları proteinler, sebzeler, omega-3 yağ asitleri ve hindistan cevizi gıdaları gibi sağlıklı yağlar ve iyileştirici bir diyet oluşturan diğer tüm gıdalarla değiştirin. Ayrıca egzersiz, gevşeme teknikleri ve esansiyel yağları günlük rutininize dahil etmeyi deneyebilirsiniz. Gül, bergamot, lavanta, papatya ve ylang ylang gibi esansiyel yağlar deneyin, depresyon ve anksiyete muzdarip birçok kişi için ruh halini yükselttiği kanıtlanmıştır.
5. Kötü Kaliteli Uyku
Ulusal Uyku Vakfına göre, yetişkinlerin çoğunun, her biri ve her gece, en iyi şekilde hissetmeleri için, sürekli olarak 7-9 saat uykuya ihtiyacı vardır .
Kötü Uyku Nedenleri:
kötü beslenme
stres
alkol içmek
bazı ilaçlar veya takviyeleri
ruh hali veya hormon dengesizliği
travma veya istismar
adrenal yorgunluk
ağrı ve kronik ağrı
Gerd / asit reflü / sindirim bozuklukları
normal aile hayatı – bebekler, çocuklar vb.
Ayrıca uyku apnesinden muzdarip olup olmamanız da önemlidir. Gece boyunca, uyku apnesi olan biri, her defasında 30 kez nefes almayı durdurabilir .
Hızlı Uyumanın Doğal Yolları:
Günlük tutma veya okuma gibi, uykuya dalmanıza yardımcı olan gevşeme teknikleri uygulayın. Kasları yatıştırmak ve zihninizi rahatlatmak için bir epsom tuz banyosu yapabilirsiniz. Rahatlamak ve kas ağrısını hafifletmek için 300-400 miligram aralığında magnezyum takviyeleri alın Lavanta gibi uçucu yağları kullanın. Yatmadan önce şekerli ve karbonhidratlı yiyeceklerden uzak durun; Sabah saatlerinde kafein miktarını az miktarda azaltın Melatonin seviyelerini rahatsız edebilecek ve zihninizin uykulu hale gelmesini zorlaştırabilen mavi ışık maruziyetini önlemek için tüm elektronikleri iki saat veya daha uzun bir süre önce kapatın.
6. Anemi
Anemi, bir kişinin normalden daha düşük kırmızı kan hücresi seviyesine sahip olduğu bir durumdur.Anemi, vücudun her tarafındaki hücrelere ve dokulara ulaşan düşük oksijen kaynağı ile ilgilidir.
Anemi belirtileri şunlardır:
ne kadar uyursan uyu her zaman yorgunsun gibi hissetmek
zayıf kemikler ve kaslar
egzersiz yapamamak
konsantre olamamak
yorgunluk, bayılma
nefes darlığı
kalp krizi, anjina
dalak disfonksiyonu
sindirim sorunları
cilt sararması
Anemi nedenleri:
Anemi, hemoglobin yapan, vücutta oksijeni taşıyan bir protein olan kırmızı kan hücreleriyle ilgili bir problemdir. B12 vitamini ve folat ek olarak, kan içindeki yetersiz demir seviyelerine takviyedir. Anemiye, aynı zamanda, bu temel besin maddelerinde çok düşük olan bir kan kaybı ya da diyetinden de kaynaklanabilir ve böylece vücudun yeterli hemoglobin yapma yeteneğini engelleyebilir.
Anemi için Doğal Çözümler:
Demir, B12 vitamini ve folat bakımından zengin yiyecekler tüketebilirsiniz. Bunlar şunları içerir:
Demir ve B vitamini son derece yüksek olan karaciğer (sığır, tavuk vb.). Demir içeren siyah pekmez. B2 vitamini. Kırmızı et, balık, karaciğer, süt, yumurta, soya fasulyesi, ıspanak, domates, mantar, yeşil yapraklı bitkiler, kuru baklagiler, böbrek, bira, ekmek mayası, muz ve ıspanakta bulunur. C vitamini içeren yiyecekler , turunçgiller ve brokoli veya karnabahar gibi turpgiller gibi demir emilimine yardımcı olur. Önemli miktarda demir ve folat içeren yeşil yapraklı sebzeler.
7. Sızıntılı bağırsak Sendromu
Sindirim sisteminizin hasar görmesi ve bağırsak astarınızda küçük deliklerin oluşmaya başladığı bir durumdur. Normalde bağırsak duvarından geçemeyen küçük parçacıklar kan dolaşımına sızmaya başlar .
Sızıntılı bağırsak sendromunun belirtileri şunlardır:
– Şişkinlik, sindirim problemleri (kabızlık, ishal)
– Gıda duyarlılıkları
– Otoimmün reaksiyonlar
– Tiroid hastalıkları (Haşimoto, Basedow-Graves Hastalığı, hipotiroidi)
– İnflamatuvar bağırsak hastalıkları (ülseratif kolit, crohn hastalığı)
– İrritable Bağırsak Hastalığı (İBS)
– Romatoid artrit, eklem ağrıları
– Yorgunluk, bitkinlik, sık hastalanma
– Fibromiyalji
– Sebebi bulunamayan baş ağrıları ve migren
– Cilt belirtileri (akne, egzema, psoriazis, rozacea)
– Astım
– Kilo alma
– Metabolik sendrom
– Depresyon, anksiyete, irritabilite, panik atak
– Otizm, hiperaktivite bozukluğu
– Sık tekrarlayan enfeksiyonlar (sinüzit, idrar yolu enfeksiyonları, vajinitler)
Sızıntılı Bağırsak Sendromu Nedenleri:
reçeteli ilaç
antibiyotikler
fıstık ve lektinlerde yüksek besinlerin tüketilmesi – glutenous taneleri, kabuklu yemişler, tohumlar (ıslanmamış veya filizlenmemiş)
GDO gıdalar
işlenmiş gıdalar, rafine edilmiş şeker, yüksek fruktozlu mısır şurubu
tiroid hastalığı
otoimmün durumlar
Bağırsak geçirgenliği bozulmuş olan hastalarda emilim bozukluğuna bağlı olarak B12 vitamini, demir, çinko, magnezyum, iyot gibi birçok elzem besin unsuruna ait eksiklikler de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Sızıntılı Gut Sendromu için Doğal Çözümler:
Et ve kemik suyu
Fermente sebzeler ve fermente süt ürünleri
Sağlıklı yağlar
Sağlıklı lifler
doğal besinler
8. Dehidrasyon
İnsan vücudu, normal fonksiyonlarını gerçekleştirebilmek için suya ihtiyaç duyar. Vücudunuz, aldığınız sıvı miktarından daha fazlasını kaybederse, dehidrasyon ortaya çıkar. Eğer ciddi manada sıvı kaybı olursa, çok hasta olabilirsiniz ve hatta bu durum ölümle sonuçlanabilir.
Dehidrasyon Nedenleri:
Hafif ve orta dereceli su kaybı belirtileri,
Kuru ve yapışkan dudaklar
Uyuma isteği ya da yorgunluk (Çocukların normalden daha az hareketli olduğu gözlemlenir)
Susuzluk
İdrar miktarında azalma (bebek bezinde ıslaklık olmaması , çocuk ve ergenlerin sekiz ve daha fazla saat boyunca tuvalet ihtiyacı hissetmemesi)
Ağlarken bir iki damla veya hiç yaş akmaması
Ciltte kuruluk
Baş ağrısı
Kabızlık
Baş dönmesi ya da bayılma hissi
Ağır su kaybı ve acil durum belirtileri
Aşırı susuzluk
Bebek ve çocuklarda aşırı huysuzluk ve uykulu olma hali; yetişkinlerde ise asabiyet ve kafa karışıklığı gözlemlenir.
Ağız, cilt ve muköz membranlarda kuruluk
Yetersiz terleme
İdrarın az olması veya hiç olmaması, idrar renginin koyu sarı veya turuncu olması
Gözlerde çöküklük
Esnekliğini kaybetmiş buruşmuş ve kuru bir cilt; çimdiklendiğinde cilt eski şeklini almaz ciltte iz kalır.
Bebeklerde çökmüş bıngıldak (baş kısmının tepesindeki yumuşak noktalar)
Düşük kan basıncı
Hızlı kalp atışları
Hızlı soluk alıp verme
Ağlarken yaş akmaması
Ateş
En ciddi durumlarda hezeyan ve bilinç kaybı
Susuz kaldığınızda, kalbiniz beyninize, kaslarınıza ve organlarınıza daha yavaş bir şekilde oksijen gönderir.
Dehidrasyon için Doğal Çözümler ve Önleme:
Gün boyunca daha fazla su içmek, sebze ve meyve alımını arttırmak ve bol miktarda elektrolit aldığınızdan emin olun.
Hindistan cevizi suyu
Kereviz
Karpuz
Kavun
Salatalık
kivi
Biber
Narenciye
Havuçlar
Ananas
9. Duygusal Stres
Yorgunluk psikolojik olabilir mi? Duygusal stres, özellikle endişe bozukluğu ya da uyku ile ilgili bir sorun noktasına geldiğinde, enerji seviyenize büyük bir zarar verebilir.
Amerika Anksiyete ve Depresyon Derneği’ne (AADA) göre, anksiyete bozuklukları ABD’de en yaygın ruhsal hastalıktır ve ABD’de 18 yaş ve üstü (ABD nüfusunun yüzde 18’i) 40 milyon yetişkini etkilemektedir. AADA, “anksiyete bozukluklarının tedavi edilebilir olduğunu, ancak acı çekenlerin yalnızca üçte birinin tedavi aldığını” belirtmektedir.
Duygusal Stres ve / veya Psikolojik Sebepler:
Anksiyete bozukluklarına, aşağıdakileri içeren karmaşık bir dizi risk faktöründen kaynaklanır:
genetik
beyin kimyası
diyet ve yaşam tarzı alışkanlıkları
Aynı zamanda aksiyete olan bir kişinin de bir tür depresyona sahip olması veya bunun tersi de çok yaygındır
zayıf bağırsak sağlığı
Duygusal Stres İçin Doğal Çözümler:
Duygusal stresle mücadele etmek için, yaşam tarzınızı değiştirmeye odaklanmak isteyeceksiniz, ama aynı zamanda:
bol uyku ve egzersiz yapın.
işlenmiş birçok gıdada bulunanlar dahil olmak üzere uyarıcılardan kaçının.
Ayrıca, esansiyel yağları, adaptojen bitkileri kullanmayı ve stresle baş edebilme yeteneğinizi destekleyen magnezyum ve B vitaminleri gibi takviyeleri kullanmayı deneyin.
probiyotikler.
Sorunu daha iyi çözmek için yaşam tarzınızı değiştirmeyi deneyin.
10. Kan Şekeri Dengesizliği
Çoğu insan kan şekeri dengesizliğine kolayca adapte olabilir, ancak bunun sağlık problemleri ve enerji yetersizliği için önemli bir faktör olduğunu bile bilmiyorlar. Zamanla, kan şekerindeki dengesizlikler, ne yazık ki “salgın” haline gelen tip 2 diyabet gibi ciddi hastalıklara yol açabiliyor.
Kan şekeri dengesizliğinin semptomları şunları içerir:
yorgunluk / bitkinlik hissi
yemek isteği
baş ağrısı
huysuzluk
kaygı
Kan Şekeri Dengesizliğinin Nedenleri:
Kötü beslenme (işlenmiş gıdalar, şekerler ve basit karbonhidratlar)
tip I ve II diyabet
pankreatik fonksiyon
parazitler
candida
Kan Şekeri Dengesizliği için Doğal Çözümler:
Kan şekeri seviyesini kontrol altına almak için diyetinizdeki tüm rafine şeker kaynaklarını gerçekten azaltmanız veya hatta tamamen ortadan kaldırmanız gerekir. Bunlar şunları içerir:
Soda, meyve suyu, enerji içecekleri ve şekerli kahve veya çay içecekleri tüm şekerli içecekler. Tüm kurabiyeler, kekler, tahıllar ve şekerleme gibi paketlenmiş atıştırmalıklar. Kan şekeri seviyelerini etkileyebilen ham bal ve akçaağaç şurubu gibi doğal tatlandırıcılar Ayrıca, tahıl ürünlerini, özellikle de buğday ürünleri (“tam buğday” dahil) gibi glüten içeren tahılları kesmeyi veya elimine etmeyi düşünün. Bunlar, tüketimin birkaç dakikasında şeker haline gelen büyük miktarlarda karbonhidrat içerir. Kortizol ve leptin gibi hormonları etkileyen, zayıf ve yorgun hissetmenize neden olan bağırsak iltihabına neden olabilirler. Geleneksel (nonorganik ve pastörize) inek sütü ve süt ürünleri de ortadan kaldırılmalıdır. ineklerin ürettiği ve bakkalda bulunan çoğu süt, yoğurt ve peynirde bulunan A1 kazeini içeren süt ürünlerinden uzak durun. Süt ürünleri alırken, yalnızca otlaktan yetiştirilen hayvanlardan ham ve organik türler satın alın.
11. Kötü Beslenme alışkanlıkları
hormonlar dengesizliklere neden olur anksiyete veya depresyona eğilimli kılan nörotransmitter fonksiyonu uyku döngüleri, yeterince dinlenememek ruh hali hayata bakış açısı motivasyon ve çok daha fazlası
Kötü Beslenme Nasıl Düzeltilir?
B vitaminleri yüksek gıdalar – Doğal beslenen sığır eti, balıklar, organik yumurtalar ve kümes hayvanları ve her çeşit yeşil yapraklı sebzeler gibi Yüksek kalsiyum, magnezyum, selenyum ve çinko içeren gıdalar rahatlamanız için size yardımcı olabilir – bunlar arasında pastörize edilmemiş organik süt ürünleri, avokado, somon, yeşil sebzeler, kabuklu yemişler ve tohumlar bulunur. Omega-3 yağ asitleri de dahil olmak üzere sağlıklı yağlar, balıklar, tohumlar, hindistan cevizi ve zeytinyağı, avokado ve fındık, ruh halinizi dengelemeye yardımcı olabilir, böylece gece boyunca daha iyi uyuyabilirsiniz Aynı zamanda, aşağıdakileri sınırlandırmaya veya engellemeye çalışın.. Yüksek şekerli gıdalar: Çok fazla şeker tüketmeyin İşlenmiş ve rafine edilmiş un: Bu “basit karbonhidratlı” gıdalar vücuttaki şekere çok benzer davranır. Kan şekerinde dalgalanmalara, ruh hali değişimlerine, hormonal değişikliklere ve yemek isteklerine neden olurlar. Aşırı kafein: Anksiyeteye neden olabilir ve öğleden sonra içmeyi bıraksanız bile, iyi uyuyabilmenizi engelleyebilir. Kafein sisteminizde altı saate kadar kalabilir. Çok fazla alkol: Alkol uykuya dalmanıza yardımcı olabilir, ancak aynı zamanda ertesi gün dinlenmiş hissetmek için gereken en derin uyku hali olan REM uykusuna (hızlı göz hareketleri uykusu) da müdahale eder. Aynı zamanda endişeyi artırabilir ve stresi yönetmeyi zorlaştırabilir.
The post Kronik Yorgunluk Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavileri appeared first on DustyLips.com.
Kaynak: https://ift.tt/2LbgBgD
0 notes
saglamsayfa · 4 years
Text
Panik Bozukluk
Tumblr media
Yaşadıkça, hayatımızın her zaman dümdüz gitmediğini görüyor ve öğreniyoruz, başımıza gelen iyi hadiselerden mutlu olabildiğimiz gibi kötü hadiselerden de mutsuz olabiliyoruz, bütün duygular bizim için varlar ... öfke, sevinç, korku... evet korkmamak kadar korkmak da gayet doğal bir davranış. Anksiyete (kaygı) yaratan durumların ardından mutlaka bir korku duygusu belirebilir. İnsan hayatı için biraz stres ve kaygı çok önemlidir. Bu az miktardaki kaygı bizim tehlikeli durumlarda kendimizi korumamıza yardımcı olur, hayatımızı kolaylaştır, tehlikenin algılanmasıyla birlikte, beynimiz kaç ya da döğüş sinyalleri verir. Normal şartlarda, sağlığı yerinde olan bir bireyin korkusunun - kaygısının nedeni açıktır, nedeni açıklanamayan korku ve kaygılar, ortada bir bozukluğun olduğunun habercisidir. Burada bahsedeceğimiz konu da nedeni belli olmayan , aniden başlayan ve belirsiz zaman aralıklarıyla tekrar eden kişiyi dehşete düşüren, yoğun sıkıntı ve de korku nöbetleri olarak adlandırdığımız "Panik Atak..." Panik atakların tekrarlanması sonucu kişide, herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda tekrar atakların olacağı kaygısına da "Panik Bozukluk" diyoruz. Hiçbir neden olmadığını düşündüğünüz bir çarpıntıyla karşı karşıya kaldınız, ardından göğüste bir baskı hissi, nefes almakta zorlanma, terleme, baş dönmesi gibi başka fizyolojik değişiklikler gelişti vücudunuzda, aklınızdan kalp krizi geçiriyor olduğunuz ya da felç geçiriyor olduğunuz düşüncesi geçti, bununla birlikte ölüm korkusu ağır bastı...bunun sonucunda en yakın hastanenin acil servisinde aldınız soluğu, orada da bir çok muayne, çekilen film, elektrokardiyografi, tomografi vb. İncelemeler sonucunda hiçbir şeyinizin olmadığı anlaşılmasına rağmen siz, doktorların doğru teşhiste bulunmadığını düşündünüz ve oradan ayrıldınız... bir süre sonra ataklar tekrarladı, her defasında o korku ve dehşet yaşanarak acil servisin kapılarını aşındırdınız ve yine eliniz boş bir şekilde geri döndünüz...ataklar tekrarlamalarını yapmaya devam etmekte ve siz bu atak dönemleri içinde her an yeni bir atağın geleceğini düşünerek beklenti anksiyetesi dediğimiz endişeli bekleme dönemleri geçirmeye başladınız, ataklar genelde belirsiz zaman ve mekanlarda geldiğinden bu kaygınız dahada çoğaldı ve bunun sonucunda da ölüm korkunuz pekişti... Topluluklardan, ataklar tekrarlarsa ve ben rezil olacağım davranışlarda bulunursam düşüncesiyle uzaklaşmaya başladınız ve bu düşüncelerden dolayı sürekli bir üzüntü yaşamaya başladınız... Bir zaman sonra olası felaketlere yönelik tedbirler almaya başladınız, çantanızda ya da cebinizde ilaçlarla gezmeye başladınız, hastanelere yada sağlık merkezlerine yakın güzergahları gezmek için tercih etmeye başladınız, mutlaka yakın ve güvenebileceğiniz birileriyle sokağa çıkmaya başladınız , kahve, çay gibi kafeinli içeceklerden kaçınmaya başladınız, otobüs gibi kapalı ve kalabalık mekanlara girmemeye özen gösterir oldunuz... İşte tüm bunlar panik atağınızın sebep olduğu yaşam biçiminiz... Yaşadığımız her sıkıntıya ya da kaygıya panik atak dememiz doğru olmaz; panik atak demek için aşağıda sayacağımız belirtilerden en az 4 tanesinin sizde yaşanıyor olması gerekmektedir. Peki nedir bu belirtiler; 1. Kalpte çarpıntı, hatta kalbin yerinden fırlayacakmış gibi hızlı çarpması bazen buna ek olarak sol kola yayılan uyuşmalar ve ağrılar. 2. Boğulma ve nefes alamıyormuş gibi hissettme, havanın yetersiz olduğu hissi, boğazda düğümlenme hissi. 3. Göğüste bir baskı, ağrı hissi. 4. Bulantı, karında bir ağrı hissi. 5. Baş dönmesi, dengeyi sağlayamama, 6. Terleme. 7. Titreme. 8. Vücudun belirli yerlerinde uyuşma. 9. Çevreyi olduğundan farklı-sanki gerçek değilmiş gibi- hissetme ya da kendisini çevreden ayrılmış, sıra dışı olarak algılama. 10. Kontrolünü kaybedip delireceğini düşünme. 11. Üşüme, ürperme, sıcak ya da soğuk basmalarının olması. 12. Ölüm korkusu. 4 belirtiyi içermeyen atakların olduğu durumlara da, "Kısıtlı Panik Atağı" adı verilmektedir. Bu atakların sıklığı kişiye göre değişir, bazen ayda bir olurken bazen çok sık da karşılaşılabilir, bazen de sık tekrarların ardında uzun süre atak görülmeyebilir. Ataklar genelde 10 dakika içinde en yüksek noktasına ulaşırlar, 15-20 dakika süren atakların yanında, nadiren de olsa 1 saat süren ataklar da görülmüştür. Panik atak; panik bozukluğu - sosyal fobi - agorafobi - klostrofobi - diğer fobi türleri - OKB (saplantı-zorlantı bozukluğu) - travma sonrası stres bozukluğu - madde kullanımına bağlı kaygı bozuklukları - organik bir hastalık nedenli kaygı bozukluklarında da sıkça rastladığımız bir durumdur. Panik Bozukluk genelde agorafobili olmaktadır, hastaların büyük bir çoğunluğu atakların geleceğini düşündüğü yerlerden kaçmak isterler. Örneğin; toplu taşıma araçlarından, sinema - tiyatro gibi yerlerden , yalnız başına sokağa çıkmaktan ya da yalnız başına evde kalmaktan (atak geçirdiklerinde kendilerine yardım sağlayacak kişilerle birlikte olmak isterler) - asansöre binmekten - dar sokak ya da köprülerden - tünellerden – Pazar yerlerinden - kalabalık ve büyük alışveriş merkezlerinden... fakat yanlarında bir kişi olduğu takdirde yoğun bir sıkıntı da duysalar bu yerlere girebilirler. Panik Atağın nedenlerine baktığımızda; çok spesifik bir neden göremiyoruz. Bazıları sebepsiz olarak da başlayabilir, ama yapılan araştırmalara göre; stresli yaşam olayları bireylerin direnme gücünü azaltıyor ve böyle bir dönemde de hastalığın ortaya çıkması kolaylaşıyor. Bunun yanında ailesel yatkınlık da göz ardı edilemez. Günlük hayatımızda, yaşadığımız bazı stresli durumlar sonrasında ortaya çıkan çarpıntı, nefes darlığı, göğüste baskı vb. fizyolojik belirtiler birey tarafından "ölüyorum , kalp krizi geçiriyorum , felç oluyorum" gibi yanlış düşünceler ve yorumlarla atakların şiddetini arttırarak bu hastalığın oluşmasına neden oluyorlar. Hastalığın fizyolojisine bakarsak; beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzene sokan bir takım beyin hormonlarının düzensiz çalışmasıyla panik bozukluğun oluştuğunu görüyoruz. Her panik hastası kendisini dünyada tek zanneder, oysa şöyle bir genele baktığımızda, hastalığın hayat boyu görülme yaygınlığının % 1.5 - 3 arasında değişmekte olduğunu, hastaların %75 inin kadınlardan oluştuğunu, kadınlarda, %2.1 , erkeklerde %0.6 oranında görüldüğünü ve insanların 1/10 unun hayatları boyunca en azından bir defa panik atak geçirdiğini ve bu atakların hemen hemen 1/6 sının panik bozukluğa dönüştüğünü gözlemleyebiliriz. Panik atak tedavisi olan bir hastalıktır. İlaç tedavisi - psikoterapi (özellikle bilişseldavranışçı yöntemler) - nefes egzersizleri - gevşeme teknikleri bu hastalığın tedavisinde kullanılan bir yığın iyileştirme metotlarından sadece bir kısmıdır. Ve son olarak unutulmaması gereken bir kaç notum var sizlere iletmek istediğim; Panik bozukluk asla ölüme ya da çıldırmaya ya da başka bir organik hastalığa sebep olabilecek bir rahatsızlık değildir. Doktorunuz tavsiyesi dışında asla ilaç vb. maddeler kullanmayın. İlaçlarınızı doktorunuzun önerdiği şekilde kullanın ve kendisi kesmeden siz ilaçlarınızı kesmeyin... Read the full article
0 notes
anksiyetenet-blog · 5 years
Text
Anksiyete Terleme Atağı Nedir?
Tumblr media
Anksiye Terleme Atağı Nedir? Nasıl Üstesinden Gelinir?
Anksiyete rahatsızlığı günümüzün en önemli psikolojik rahatsızlıklarından biridir. Bu hastalığı yaşamış veya yaşamakta olan birçok insan geçirilen atağın ne kadar korkutucu seviyeleri geldiğini bilir. Atak önce vücutta uyuşmalar, soğuk soğuk terlemeler, ani titremeler ve kalp atışlarının hızlanması ile başlamaktadır. Bu hastalığı nüksettiren birçok etken bulunmaktadır. Sürekli olarak yaşanan kaygılar ve kalp atışlarında olan hızlanma bu hastalığı tetikleyen en önemli sebeplerdir. Bu gibi rahatsızlıklar anksiyete terleme atağını ortaya çıkarmaktadır. Peki anksiyete terleme atağının üstesinden gelmek için ne yapmalıyız?  Uzmanların bu konu hakkında görüşlerini size bildirmek amacıyla size birçok öneri sunacağız.
Anksiyete Krizinde 3-3-3 Kuralı
Bu kuralın gerçekten etkili olduğu hastaların onaylamasıyla belirlenmiştir. Kriz anında etrafınıza baktığınızda gördüğünüz üç adet herhangi bir şeyin ismini söyleyin. Bunun ardından etrafınızdan duyduğunuz üç şeyi söyleyin. Bunları yaptıktan sonra son olarak vücudunuzda bulunan üç uzvunuzu oynatmaya çalışın. Eğer anksiyete krizi anında bu kuralı uygularsanız, aklınızda oluşan kaygılarınızın önüne geçecek ve krizi kolayca etkisiz hale getireceksiniz.
Tumblr media
                                                                      terleyen adam
Kriz Anında Ayağa Kalkarak Vücudu Dik Tutmak
Kaygıların vücudumuzu sardığı anda kalp atışlarınızın hızlanmasını engellemek amacıyla ayağa kalkarak vücudunuzu dik tutmanız gerekecektir. Akciğerinizin ve kalbinizin bulunduğu noktalara vücudunuzun basınç yapmasını bu şekilde engelleyebilirsiniz. Bu şekilde hareketleriniz ile vücudunuza herşeyin iyi durumda olduğu mesajını göndererek sakinleşmesini sağlayabilirsiniz.
Yaşadığınız An’a Odaklanmaya Çalışın
Ansiyete astalığının kaygılardan kaynaklandığını her fırsatta size söylüyoruz. Bu hastalığın kriz anından hızlı bir şekilde kaçmak için geleceğe değil yaşadığınız duruma odaklanmalısınız. İçinizden kendi kendinize o an ile ilgili sorular sorarak kendinizi rahatlatmaya çalışın. Soruların geleceğe dair değil o ana olmasına mutlaka dikkat edin. Eğer kriz anında geleceğe odaklı sorular sormaya devam ederseniz krizin etkisi daha fazla artacak ve beklenmedik sonuçlar ile karşılaşacaksınız.
Tumblr media
                  terleme atağı geçiren adam
Nefesinizi Kontrol Edin
Sakinleşmek adına genel bir kural olan derin derin nefes almak bu krizi atlatmaya yönelikte en iyi yöntemdir. Yapacağınız nefes egzersizlerini beyninizi etkileyeceksiniz. Fakat kesinlikle kendinizi herhangi bir sayıya odaklamayın eğer bunu yaparsanız yine kendinizde kaygı yaratarak farklı sorunlar yaşayabilirsiniz.
Kriz Öncesinde Şekerden Uzaklaşın
Bildiğiniz gibi şekerli yiyecekler ve şeker kalp çarpıntısını hızlandırmaktadır. Aynı zamanda şekerinde anksiyete hastalığını tetiklediğini düşünürsek hastalık anında bu maddeden kesinlikle uzak durulması gerektiğini bilmeniz gerekmektedir. Anksiyete krizinin başlayacağını hissettiğiniz andan itibaren direk bir bardak su içmelisiniz. Su sizi rahatlatacak ve kalbinizin hızlı atmasını düzenleyecektir.
Sizi Keyiflendirecek Şeyler İzleyin
Yapılan araştırmalar sonucunda anksiyete krizlerinin üstesinden gelme konusunda en iyi yardımcı gülmektir. Aynı şekilde sağlık içinde gülmenin birçok yararı bulunmaktadır. Kendinizi kaygılı düşüncelerden uzaklaştırmak adına krizin başladığını hissettiğiniz anda komik bir video açarak kaygılanmanın önüne geçebilirsiniz. Bu hareket sizin için fazlasıyla yararlı olacaktır. Read the full article
1 note · View note
kocaalihaber · 4 years
Text
Anksiyete Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Kaygı, vücudunuzun strese karşı doğal tepkisidir. Ne olacağı konusunda korku ya da endişe duygusu. Okulun ilk günü, bir iş görüşmesine gitmek veya konuşma yapmak çoğu insanın korkulu ve gergin hissetmesine neden olabilir.
Ancak, kaygıyı aşırı hissediyorsanız, altı aydan uzun sürüyorsa ve hayatınıza müdahale ediyorsa, bir kaygı bozukluğunuz olabilir.
Anksiyete bozuklukları nelerdir?
Yeni bir yere taşınmak, yeni bir işe başlamak veya sınava girmek konusunda endişeli olmak normaldir. Bu tür bir endişe tatsızdır, ancak daha çok çalışmak ve daha iyi bir iş yapmak için sizi motive edebilir. Sıradan kaygı, gelen ve giden bir duygudur, ancak günlük yaşamınıza müdahale etmez.
Bir anksiyete bozukluğu durumunda, korku hissi her zaman yanınızda olabilir. Yoğun ve bazen zayıflatıcıdır.
Bu tür bir endişe, zevk aldığınız şeyleri yapmayı bırakmanıza neden olabilir. Aşırı durumlarda, asansöre girmenizi, caddeyi geçmenizi ve hatta evinizden çıkmanızı engelleyebilir. Tedavi edilmezse, kaygı kötüleşmeye devam edecektir.
Anksiyete bozuklukları en sık görülen duygusal bozukluktur ve her yaşta herkesi etkileyebilir. Amerikan Psikiyatri Birliği’ne göre, kadınların kaygı bozukluğu teşhisi konması erkeklerden daha fazladır.
Kaygı bozukluklarının çeşitleri nelerdir?
Anksiyete, birkaç farklı bozukluğun önemli bir parçasıdır. Bunlar:
Panik bozukluğu: beklenmedik zamanlarda tekrarlayan panik atak geçirme. Panik bozukluğu olan bir kişi bir sonraki panik atak korkusuyla yaşayabilir.
Fobi: belirli bir nesne, durum veya faaliyetten aşırı korku duymak.
Sosyal kaygı bozukluğu: sosyal durumlarda başkaları tarafından yargılanma korkusu.
Obsesif kompulsif bozukluk: belirli, tekrarlanan davranışlar gerçekleştirmenize neden olan tekrarlayan irrasyonel düşünceler.
Ayrılık kaygısı bozukluğu: evden veya sevdiklerinden uzak olma korkusu.
Hastalık kaygı bozukluğu: sağlığınızla ilgili kaygı (eski adıyla hipokondri)
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB): travmatik bir olayı takiben kaygı.
Kaygı Bozukluğunun belirtileri nelerdir?
Kaygı, onu yaşayan kişiye bağlı olarak farklı hisseder. Duygular midenizdeki kelebeklerden yarış kalbine kadar değişebilir. Zihninizle bedeniniz arasında bir kopukluk varmış gibi kontrolden çıkmış olabilirsiniz.
İnsanların endişe yaşamalarının diğer yolları arasında kabuslar, panik ataklar ve kontrol edemediğiniz acı verici düşünceler veya anılar yer alır. Genel bir korku ve endişe duygunuz olabilir veya belirli bir yer veya olaydan korkabilirsiniz.
Uzm. Psk. Duygu Özel
Genel anksiyete belirtileri şunları içerir:
artmış kalp atış hızı
hızlı nefes alma
huzursuzluk
odaklanmada zorluk
uykuya dalmakta zorluk
Anksiyete belirtileriniz başkasınınkinden tamamen farklı olabilir. Bu yüzden kaygının kendini sunabileceği tüm yolları bilmek önemlidir.
Anksiyete Atağı nedir?
Bir kaygı saldırısı, ezici bir endişe, endişe, sıkıntı veya korku hissidir. Birçok insan için yavaşça bir kaygı saldırısı oluşur. Stresli bir olay yaklaştıkça kötüleşebilir.
Anksiyete atakları büyük ölçüde değişebilir ve semptomlar bireyler arasında farklılık gösterebilir. Çünkü birçok endişe belirtisi herkesin başına gelmez ve zamanla değişebilirler.
Bir anksiyete atağının yaygın belirtileri şunları içerir:
baygınlık veya baş dönmesi
nefes darlığı
kuru ağız
terlemek
titreme veya sıcak basması
endişe ve endişe
huzursuzluk
sıkıntı
korku
uyuşma veya karıncalanma
Panik atak ve anksiyete atağı bazı yaygın semptomları paylaşır, ancak bunlar aynı değildir.
Anksiyete için Tedaviler Nelerdir?
Anksiyete teşhisi konduktan sonra, doktorunuzla tedavi seçeneklerini keşfedebilirsiniz. Bazı insanlar için tıbbi tedaviye gerek yoktur. Yaşam tarzı değişiklikleri semptomlarla başa çıkmak için yeterli olabilir. 
Bununla birlikte, orta veya şiddetli vakalarda, tedavi, semptomların üstesinden gelmenize ve daha yönetilebilir bir günlük yaşam sürmenize yardımcı olabilir.
Anksiyete tedavisi iki kategoriye ayrılır: psikoterapi ve ilaç. Bir terapist veya psikolog ile görüşmek, kullanılacak araçları ve meydana geldiğinde endişeyle başa çıkma stratejilerini öğrenmenize yardımcı olabilir.
KAYGILI GENÇLERE NASIL YARDIM EDİLİR ?
Gençlerin endişeli olmak için birçok nedeni olabilir. Bu önemli yıllarda sınavlar, üniversite ziyaretleri ve ilk randevular ortaya çıkıyor. Ancak endişeli olan veya endişe belirtileri yaşayan gençlerde sık sık bir endişe bozukluğu olabilir.
Ergenlerde anksiyete belirtileri arasında sinirlilik, utangaçlık, izolasyonist davranışlar ve kaçınma sayılabilir. Benzer şekilde, gençlerde anksiyete olağandışı davranışlara yol açabilir. Hareket edebilir, okulda kötü performans gösterebilir, sosyal etkinlikleri atlayabilir ve hatta madde veya alkol kullanımına girebilirler.
Bazı gençler için depresyon kaygıya eşlik edebilir. Her iki durumun teşhisi önemlidir, böylece tedavi altta yatan sorunları ele alabilir ve semptomları hafifletebilir.
Ergenlerde anksiyete için en yaygın tedaviler konuşma terapisi ve ilaçtır. Bu tedaviler aynı zamanda depresyon semptomlarının giderilmesine de yardımcı olur.
source https://saglik.kocaali.com/anksiyete-hakkinda-bilmeniz-gerekenler/
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
Panik Bozukluk
Yaşadıkça, hayatımızın her zaman dümdüz gitmediğini görüyor ve öğreniyoruz, başımıza gelen iyi hadiselerden mutlu olabildiğimiz gibi kötü hadiselerden de mutsuz olabiliyoruz, bütün duygular bizim için varlar … öfke, sevinç, korku… evet korkmamak kadar korkmak da
gayet doğal bir davranış. Anksiyete (kaygı) yaratan durumların ardından mutlaka bir korku duygusu belirebilir. İnsan hayatı için biraz stres ve kaygı çok önemlidir. Bu az miktardaki kaygı bizim tehlikeli durumlarda kendimizi korumamıza yardımcı olur, hayatımızı kolaylaştır, tehlikenin algılanmasıyla birlikte, beynimiz kaç ya da döğüş sinyalleri verir. Normal şartlarda, sağlığı yerinde olan bir bireyin korkusunun – kaygısının nedeni açıktır, nedeni açıklanamayan korku ve kaygılar, ortada bir bozukluğun olduğunun habercisidir. Burada bahsedeceğimiz konu da nedeni belli olmayan , aniden başlayan ve belirsiz zaman aralıklarıyla tekrar eden kişiyi dehşete düşüren, yoğun sıkıntı ve de korku nöbetleri olarak adlandırdığımız “Panik Atak…”
Uzm. Kl. Psk. Elif Kandaz
Panik atakların tekrarlanması sonucu kişide, herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda tekrar atakların olacağı kaygısına da “Panik Bozukluk” diyoruz. Hiçbir neden olmadığını düşündüğünüz bir çarpıntıyla karşı karşıya kaldınız, ardından göğüste bir baskı hissi, nefes almakta zorlanma, terleme, baş dönmesi gibi başka fizyolojik değişiklikler gelişti vücudunuzda, aklınızdan kalp krizi geçiriyor olduğunuz ya da felç geçiriyor olduğunuz düşüncesi geçti, bununla birlikte ölüm korkusu ağır bastı…bunun sonucunda en yakın hastanenin acil servisinde aldınız soluğu, orada da bir çok muayne, çekilen film, elektrokardiyografi, tomografi vb. İncelemeler sonucunda hiçbir şeyinizin olmadığı anlaşılmasına rağmen siz, doktorların doğru teşhiste bulunmadığını düşündünüz ve oradan ayrıldınız… bir süre sonra ataklar tekrarladı, her defasında o korku ve dehşet yaşanarak acil servisin kapılarını aşındırdınız ve yine eliniz boş bir şekilde geri döndünüz…ataklar tekrarlamalarını yapmaya devam etmekte ve siz bu atak dönemleri içinde her an yeni bir atağın geleceğini düşünerek beklenti anksiyetesi dediğimiz endişeli bekleme dönemleri geçirmeye başladınız, ataklar genelde belirsiz zaman ve mekanlarda geldiğinden bu kaygınız dahada çoğaldı ve bunun sonucunda da ölüm korkunuz pekişti… Topluluklardan, ataklar tekrarlarsa ve ben rezil olacağım davranışlarda bulunursam düşüncesiyle uzaklaşmaya başladınız ve bu düşüncelerden dolayı sürekli bir üzüntü yaşamaya başladınız… Bir zaman sonra olası felaketlere yönelik tedbirler almaya başladınız, çantanızda ya da cebinizde ilaçlarla gezmeye başladınız, hastanelere yada sağlık merkezlerine yakın güzergahları gezmek için tercih etmeye başladınız, mutlaka yakın ve güvenebileceğiniz birileriyle sokağa çıkmaya başladınız , kahve, çay gibi kafeinli içeceklerden kaçınmaya başladınız, otobüs gibi kapalı ve kalabalık mekanlara girmemeye özen gösterir oldunuz… İşte tüm bunlar panik atağınızın sebep olduğu yaşam biçiminiz…
Yaşadığımız her sıkıntıya ya da kaygıya panik atak dememiz doğru olmaz; panik atak demek için aşağıda sayacağımız belirtilerden en az 4 tanesinin sizde yaşanıyor olması gerekmektedir. Peki nedir bu belirtiler;
1. Kalpte çarpıntı, hatta kalbin yerinden fırlayacakmış gibi hızlı çarpması bazen buna ek olarak sol kola yayılan uyuşmalar ve ağrılar.
2. Boğulma ve nefes alamıyormuş gibi hissettme, havanın yetersiz olduğu hissi, boğazda düğümlenme hissi.
3. Göğüste bir baskı, ağrı hissi.
4. Bulantı, karında bir ağrı hissi.
5. Baş dönmesi, dengeyi sağlayamama,
6. Terleme.
7. Titreme.
8. Vücudun belirli yerlerinde uyuşma.
9. Çevreyi olduğundan farklı-sanki gerçek değilmiş gibi- hissetme ya da kendisini çevreden ayrılmış, sıra dışı olarak algılama.
10. Kontrolünü kaybedip delireceğini düşünme.
11. Üşüme, ürperme, sıcak ya da soğuk basmalarının olması.
12. Ölüm korkusu.
4 belirtiyi içermeyen atakların olduğu durumlara da, “Kısıtlı Panik Atağı” adı verilmektedir. Bu atakların sıklığı kişiye göre değişir, bazen ayda bir olurken bazen çok sık da karşılaşılabilir, bazen de sık tekrarların ardında uzun süre atak görülmeyebilir. Ataklar genelde 10 dakika içinde en yüksek noktasına ulaşırlar, 15-20 dakika süren atakların yanında, nadiren de olsa 1 saat süren ataklar da görülmüştür.
Panik atak; panik bozukluğu – sosyal fobi – agorafobi – klostrofobi – diğer fobi türleri – OKB
(saplantı-zorlantı bozukluğu) – travma sonrası stres bozukluğu – madde kullanımına bağlı
kaygı bozuklukları – organik bir hastalık nedenli kaygı bozukluklarında da sıkça rastladığımız bir durumdur.
Panik Bozukluk genelde agorafobili olmaktadır, hastaların büyük bir çoğunluğu atakların
geleceğini düşündüğü yerlerden kaçmak isterler. Örneğin; toplu taşıma araçlarından, sinema – tiyatro gibi yerlerden , yalnız başına sokağa çıkmaktan ya da yalnız başına evde kalmaktan (atak geçirdiklerinde kendilerine yardım sağlayacak kişilerle birlikte olmak isterler) – asansöre binmekten – dar sokak ya da köprülerden – tünellerden – Pazar yerlerinden – kalabalık ve büyük alışveriş merkezlerinden… fakat yanlarında bir kişi olduğu takdirde yoğun bir sıkıntı da duysalar bu yerlere girebilirler.
Panik Atağın nedenlerine baktığımızda; çok spesifik bir neden göremiyoruz. Bazıları sebepsiz olarak da başlayabilir, ama yapılan araştırmalara göre; stresli yaşam olayları bireylerin direnme gücünü azaltıyor ve böyle bir dönemde de hastalığın ortaya çıkması kolaylaşıyor. Bunun yanında ailesel yatkınlık da göz ardı edilemez. Günlük hayatımızda, yaşadığımız bazı stresli durumlar sonrasında ortaya çıkan çarpıntı, nefes darlığı, göğüste baskı vb. fizyolojik belirtiler birey tarafından “ölüyorum , kalp krizi geçiriyorum , felç oluyorum” gibi yanlış düşünceler ve yorumlarla atakların şiddetini arttırarak bu hastalığın oluşmasına neden oluyorlar. Hastalığın fizyolojisine bakarsak; beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzene sokan bir takım beyin hormonlarının düzensiz çalışmasıyla panik bozukluğun oluştuğunu görüyoruz.
Her panik hastası kendisini dünyada tek zanneder, oysa şöyle bir genele baktığımızda, hastalığın hayat boyu görülme yaygınlığının % 1.5 – 3 arasında değişmekte olduğunu, hastaların %75 inin kadınlardan oluştuğunu, kadınlarda, %2.1 , erkeklerde %0.6 oranında görüldüğünü ve insanların 1/10 unun hayatları boyunca en azından bir defa panik atak geçirdiğini ve bu atakların hemen hemen 1/6 sının panik bozukluğa dönüştüğünü gözlemleyebiliriz.
Panik atak tedavisi olan bir hastalıktır. İlaç tedavisi – psikoterapi (özellikle bilişseldavranışçı
yöntemler) – nefes egzersizleri – gevşeme teknikleri bu hastalığın tedavisinde kullanılan bir yığın iyileştirme metotlarından sadece bir kısmıdır.
Ve son olarak unutulmaması gereken bir kaç notum var sizlere iletmek istediğim; Panik
bozukluk asla ölüme ya da çıldırmaya ya da başka bir organik hastalığa sebep olabilecek
bir rahatsızlık değildir. Doktorunuz tavsiyesi dışında asla ilaç vb. maddeler kullanmayın.
İlaçlarınızı doktorunuzun önerdiği şekilde kullanın ve kendisi kesmeden siz ilaçlarınızı
kesmeyin…
source https://saglik.kocaali.com/panik-bozukluk/
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
Panik Atak ve Panik Bozukluğu Arasındaki Fark Nedir?
Panik atak ve panik bozukluk aynı durumu anlatmak için kullanılıyor sanılsa da aslında psikiyatride ayrı tanımlamalardır. Panik atak, bir an, kısa bir zaman dilimine kısıtlı yaşanan yoğun korku nöbeti olarak tanımlanabilir. Panik atak, kişinin ani başlayan, kısa zaman süren (10-30 dakika) bedeninde bir anda hissettiği çarpıntı, terleme, titreme vs gibi bedensel belirtilere, korkunun eşlik etmesi halidir, hastalar tarafından kriz, atak, nöbet şeklinde tanımlanabilmektedir. Kısa süreli bir yaşantıdır, ani başlayıp, bir anda yoğunlaşan bedensel belirti ve bununla birlikte kalp krizi mi geçiriyorum, bayılacak mıyım, felç mi geçiriyorum gibi yoğun korkuların eşlik ettiği durumdur. Genel anlamda bu bir ataktır. Panik ataklar başka hastalık ya yada durumlarda da görülebilir.
Panik atak şu durumlarda da ortaya çıkabilir.
-Endokrin sistem hastalıkları: Tiroid fonksiyon bozuklukları (hipertiroidi), feokromasitoma, hipoparatiroidi, cushing, hipoglisemi, addison, karsinoid sendrom, diabet,
-Kardiovasküler sistem hastalıkları: Mitral valv prolapsusu, supraventriküler taşikardi, anjina pektoris, miyokard enfarktüsü
-Göğüs hastalıkları: Pulmoner emboli, Bronşiyal astma, Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
-Nörolojik hastalıklar Migren, Geçici iskemik atak, Parsiyel kompleks nöbetler, multipl skleroz
-Kulak ile ilgili hastalıklarda
-Kesilme Sendromu: Alkol, benzodiazepin, barbitürat
-Entoksikasyon: alkol, kafein, kokain, amfetamin, halüsinojen ajanlar
-Diğer: Anemi, menapoz,uykusuzluk
Panik bozukluk ise panik atakların tekrarlaması ve kişinin işlevselliğinin kaybı halidir. Panik atak tek başına bir hastalık değildir. Tek bir atak ya da seyrek ataklar, bir çok psikiyatrik hastalığın (sosyal kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, depresif bozukluk, şizofreni vs) ya da psikiyatri dışı diğer tıbbi hastalıkların (hipertiroidi, feokromasitoma, mitral valv prolapsusu, anemi vs) belirtisi olarak ortaya çıkabilir.
Doç. Dr. Eylem Özten
Panik atağı oldukça yaygın,sık görülen bir durumdur. Panik bozukluk ise panik ataklara göre  daha az rastlanan bir durumdur. Panik ataklar uykusuzluk, yorgunluk, çok kafein tüketimi vs gibi günlük basit durumlarla bile ortaya çıkabilen bir semptomdur (belirtidir). Panik bozukluk ise panik ataklarında içinde olduğu başka belirtilerinde eşlik ettiği, tekrarlayıcı, işlevselliği bozan bir hastalıktır.  Yani panik atak bir belirti, panik bozukluk ise bir hastalıktır. Panik atak belirti olarak bir çok tıbbi ve psikiytarik başka hastalıklar kaynaklı ortaya çıkabilir. Panik atak tek bir defa herhangi bir nedenle görülüp geçebilir ama panik bozukluk herhangi bir neden olmadan tekrarlayıcı panik atakların varlığı ve işlevselliğin bozulması gerekmektedir. Panik bozukluk tanısı için beklenmedik panik atakları yanısıra, atakların tekrar olacağına yönelik beklenti kaygısı, atakların kalp krizi, bayılma vs gibi olumsuz sonuçları ile ilgili üzüntü duyma hali ve olumsuz sonuçlara yönelik önlem alma, kaçınma, güvence davranışları arama halidir.
 Panik bozukluğunun en belirgin özelliği yineleyici ve beklenmedik panik atakların olmasıdır.  Panik atakları tipik olarak ani başlangıçlıdır ve yoğun bir korku, endişe ve kötü bir şeyler olacağı beklentisi yaşatır ve kısa sürede en yüksek düzeyine ulaşır. Yani panik ataklar ani şekilde, birden bire ortaya çıkar, insanı yoğun şekilde dehşet, korku, sıkıntı içinde bırakan ve zaman zamanda tekrarlayan nöbetlerdir. Hastalarımızın çoğu kez kriz, nöbet dediği bu duruma psikiyatri literatüründe panik atağı denmektedir.  Panik atağı sırasında soluk alma güçlüğü, boğulma hissi, baş dönmesi, baygınlık hissi, çarpıntı, kalp atım sayısında artma, titreme, bulantı, karında rahatsızlık hissi, uyuşma, karıncalanma hissi, sıcak basması, ürperme, göğüs ağrısı gibi bedensel belirtiler ortaya çıkar. Atak birden, ani başlar, giderek şiddetlenir, 10 dakika içinde en yoğun şekline ulaşır. 10-30 dakika kadar sürer. Nadiren 12 saate kadar uzar. Bedensel belirtilerin yanı sıra tabloya sıklıkla ölüm korkusu, delirme ya da kontrolü kaybetme korkusu gibi bilişsel belirtiler eklenir. Ayrıca daha nadir görülebilmekle birlikte anksiyetenin yoğunluğuna bağlı olarak kişi, kendini ya da çevresini değişmiş ve gerçek dışı olarak algılayabilir. Panik atağı geçiren kişiler, bir felaket ile karşı karşıya olduğu duygusu içindedirler. Kalp hızında artma, çarpıntı, göğüs ağrısı gibi yakınmaları nedeniyle sıklıkla kalp krizi geçirdiklerini, ölebileceklerini düşünürler. Panik atağı çoğunlukla on, onbeş dakika içinde yatışmakla birlikte, daha uzun da sürebilir. Hastalığın gidişi sırasında panik ataklarının sıklık ve şiddeti değişkenlik gösterir.
Panik atakların yaşam boyu görülmesi %7-10 aralığında bildirilmiştir. Yaklaşık olarak da her 10 kişiden biri yaşamının bir döneminde panik atağı geçirir.
Genelde panik atakların başlangıcı geç ergenlik ve 30 lu yaşların başı aralığıdır. Yani panik ataklar daha çok genç yaş hastalığıdır. 18-30 yaş aralığı panik atakların başlangıcının yoğunlaştığı yaş aralığıdır. Her yaşta da başlayabilir ama ileri yaş başlangıç söz konusu olduğunda altta yatan başka tıbbi hastalıklar açısından mutlak ayrıntılı inceleme gerektirir. Panik bozukluğu kadınlarda daha fazla görülür.
Panik bozukluğu tanısı konması için ataklar herhangi bir ilaç, madde, başka bir tıbbi hastalık ya da başka bir psikiyatrik hastalıktaki durumlara bağlı olarak çıkmamalı. Bundan dolayı panik bozukluk tanısı düşünülen kişilerde başka tıbbi hastalıklar, ilaç, madde kullanımları ayrıntılı sorgulanmalı ve diğer tıp branşlarından konsültasyon istenerek değerlendirilmeleri sağlanmalıdır. Böyle bir durumda örneğin madde kullanımı ile ortaya çıkan panik ataklarda madde kullanımına bağlı anksiyete bozukluğu tanısı konur. Ya da kalp kapak hastalığı kaynaklı ortaya çıkan bir durumda genel tıbbi duruma bağlı anksiyete bozukluğu tanısı konmaktadır. Sadece tanı koymak için değil, tedavi için de var olan durumun gerçek nedeni bilinirse tedavi ona göre daha doğru bir yoldan yapılarak, yüz güldüren sonuca ulaşılmaktadır. Bu nedenle tedavi öncesi hastanın eşlik eden fiziksel belirtilerine göre kardiyak, endokrinolojik, nörolojik, solunumsal ayırıcı tanı yapılmalı ve organik nedenler mutlaka dışlanmalıdır.
source https://saglik.kocaali.com/panik-atak-ve-panik-bozuklugu-arasindaki-fark-nedir-2/
0 notes