Tumgik
#arkadaş ama nasıl arkadaş?
jupiterisevenkiz · 2 years
Text
Bir şeyleri kafamda kurup ve karar verip sana söylediğimde sürekli 'sen bilirsin' deme bana. Çünkü bazen bu kararlaştırdığım şeyler beni çok kırıyor. Eğer beni seviyor isen benden daha mantıklı davranıp önüme geç, beni engelle ki bende kırmayayım kalbimi, kalbimizi...
2 notes · View notes
kimmkitsuragi · 2 years
Text
başka hiçbir müzik yokmuş ve olmayacakmış gibi bu albümü dinlemem çok güzel uzun zamandır müzikle ilgili bu kadar heyacanlı hissetmemiştimm
#keşke ilk çıktığı zaman dinleseymişim diycem de bu aralarda dinlemiş olmak da çok doğru hissettiriyor#daha geçen gün de bununla ilgili post yapmış mıydım olabilir belki emin değilim#bi de uuuuh bi diziye sardım saçma sapan geriliyorum gereksiz yere lol#yarın düzgünce yapmam gereken şeyleri yapabilirim umarim 🥴 dün ilk defa oturup odaklanip çalıştım alkış#bugün gördüm ki yaptığım şey bi işe yaramamış lmao but still...#(neden hep böyle oluyor. artık tasarımla ilgili hiçbir sey yapmak istemedigime karar verdim sayılır hhh)#bir de yani sadece bu konuda değil Genel olarak bi şeyler yapmam gerek bunlar beni geriyor..........#kararlar ve ciddi çalışmalar falan#bi şey yaşıyorum son zamanlarda nefesimin altından kendimi öldürcem demeye o kadar alışmışım ki#artık durup durup diyorum sokakta yürürken otobüste otururken falan#umarım insanlar duymuyordur#umarım yanlışlıkla tanıdığım insanların yanında bunu demem#bi de bi de bundan önceki konuya yakın ama abi hayatımda ilk defa (eskiye kıyasla) rahat sayılabilecek bi dönem var (workload olarak)#ve yani ben hala boş işlerle uğraşıyorum ciddi işlerle uğraşmıyorum cidden kendimi öldürcem#bağırmak ağlamak yerlerde sürünmek duvarları tırmalamak ve ayrıca kafamı yerde sektirmek#🗒#edit her şeyi bi kenara bırak ne yapmak istediğimi bilmiyorum ve nasıl bileceğimi de bilmiyorum yaşasın be#evet her gün gelip bu yüzden ağladığımı biliyorum bildiğim tek şey bu#ama wauw arkadaş cidden uzay boşluğunda süzülüyor dostum
3 notes · View notes
cninzihni · 1 year
Text
Uzunumsu soru postu
Klasik sorularla başlayalım ama birbirinize sorarken aynı kısır döngüdeki soruları sorup durmayın lütfen, birazcık farklı bakalıım. Eski soruları da tuttum. Yeni-eski artık hangisini isterseniz onu sorarsınız. Sevgileer.
Adını paylaşır mısın?
Kaç yaşındasın?
Bugün nasıl hissediyorsun? Bu hissinin sebebini de paylaşır mısın?
En büyük hayalin nedir?
En büyük korkun nedir?
Tüm evreni bir duygudan arındırma şansın olsa bu hangi duygu olurdu?
Gözün kapalı önerebileceğin bir kitap paylaşır mısın?
"Bunu da beğenmeyen zevksizdir." dediğin bir film var mı?
Tekrar tekrar dönüp izlediğin bir dizi var mı?
Şiir okumayı sever misin? Eğer seviyorsan en beğendiğin şiirlerden birini paylaşabilir misin?
Günlük tutan biri misin? Bunu düzenli mi yapıyorsun?
En sevdiğin müzik türü ve parçayı paylaşabilir misin? (Çorba dinleyici olsan da baskın olan bir tür vardır djfgfjd)
Astroloji hakkında ne düşünüyorsun? İnanıyor musun?
İçedönük biri misin yoksa dışadönük biri mi?
Partnerinle gerçekleştirmeyi en çok istediğin aktivite nedir? (Karavanla gezmek, sahilde yürümek, sessizce oturmak vb.)
Kendinde en sevdiğin özellik nedir?
Kendinle ilgili en sevmediğin şey nedir?
Geniş bir arkadaş çevresi mi tercihin yoksa daha dar bir çevre mi?
Doğum günün ne zaman? Kutlanmasını sever misin?
Mucizelere inanan biri misin?
Eğer inanıyorsan en büyük mucizen neydi?
Bir mevsim seçmen gerekse bu hangisi olurdu ve neden o mevsim?
Çiçek yetiştirmeyi başarabiliyor musun?
En sevdiğin çiçek hangisi, neden o çiçek?
Okuduğun kitaplardaki kahramanlardan hangisinin yerinde olmak isterdin, neden?
Bir süper gücün olsa bu ne olurdu?
En sevdiğin yemek nedir?
Dünya üzerinde en çok görmek istediğin yeri paylaşır mısın?
Aklına geldikçe pozitif bir his besleyen bir anını bizimle paylaşabilir misin?
Evcil hayvanın var mı?
Hayalindeki evi anlatır mısın?
Nazar, büyü gibi kavramlara inanır mısın?
10 yıl önceki kendine bir tavsiye verebilecek olsan bu ne olurdu?
10 yıl sonraki kendine ufak bir mektup yazabilir misin? (Bunu paylaşmak zorunda değilsin tabi ki ama bir kağıda yazıp saklamanın güzel bir deney olacağını düşündüüm)
İstediğin herhangi bir konuda bir üniversite dersi verebilirsen, bu ders ne hakkında olurdu?
Mitolojiye ilgin var mı?
Herhangi bir mitolojiden herhangi bir karakter olsan kim olurdun, neden?
Yağmurlu havalarda yapılan yürüyüşler hakkında ne düşünüyorsun?
Bize bir şiir ya da metin seslendirir misin?
Aldığın (biri tarafından ya da kendine) en güzel hediye neydi?
Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü) filminde olduğu gibi bir günü sürekli yeni baştan yaşamak zorunda kalsan ama bu günü seçebilsen, hangi günü seçerdin?
En son hangi filmde ağladın?
Rüya görebilen biri misin? Eğer öyleyse ağırlığı güzel rüyalar mı yoksa kabuslardan mı oluşuyor?
Aynada, ön kamerada gördüğün bireye tüm dürüstlüğünle bir şey söylesen bu ne olurdu?
Fotoğraf çekmeyi, çekilmeyi seven biri misin? Bizimle en sevdiğin fotoğraflardan birkaç tanesini paylaşır mısın?
Issız bir adaya düşsen "kesin yanımda bunlar olurdu hiç ayırmam" dediğin beş şeyi söyler misin? (bu klişeyi sormazsak olmaz çünkü)
Hayat temponu nasıl tanımlardın?
Bize bir gününü kısaca anlatır mısın?
Yazdığın şeylerden bazılarını kimse bulamasın diye anonim bir blog açıp orada paylaşmayı hiç düşündün mü, yaptın mı?
İsmini değiştirme şansın olsa ne yapardın?
Hangi yeteneğe sahip olmak isterdin?
Tumblr'a eklenmesini istediğin üç özellik neler?
Hangi dizide, hangi karakterin yerine geçmek isterdin, neden?
Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı sen olsaydın ve istediğini yapabilecek bir konumda olsaydın yapacağın ilk şey ne olurdu?
Kendinde değiştirebileceğin herhangi bir şey olsaydı bu ne olurdu?
Hala izlerim dediğin bir çizgi film var mı?
Uzay senin için ne anlam ifade ediyor?
Aşk senin için ne anlam ifade ediyor?
Geçmişe gidip değiştirebileceğin bir olay olsa, hangi tarih değiştiren olayı değiştirirdin ve neden?
Paralel evrenler hakkında ne düşünüyorsun?
Ömrünün sonuna kadar sadece bir oyun oynayabilecek olsaydın bu hangi oyun olurdu?
Seni en çok etkileyen kitaptan bize biraz bahsedebilir misin?
İnsanlık tarihine kalıcı bir eser bırakma şansın olsa bu ne olurdu?
Kullanıcı adının bir hikayesi, anlamı var mı? Paylaşır mısın?
Tüm yorgunluğunu alan aktivite nedir?
Son zamanlarda en çok güldüğün meme(miim)lerden birini paylaşır mısıın?
Aklında yer etmiş bir alıntıyı bizimle paylaşır mısın?
Sağlıklı bir ilişkinin temelinde ne olmalı?
Filmleri seçerken konularına göre mi, oyuncularına göre mi, yönetmenlerine göre mi seçer izlersin? Neden?
Hayatın bir kitap olsa tanıtım/özet kısmında ne yazardı?
Hayatın bir kitap olsa, nasıl bir tema baskın olurdu?
Bir günlüğüne görünmez olsan, ilk yapacağın şey ne olurdu?
Ölümsüz olmayı ister miydin? Neden?
Hayatına yeniden başlamak için bir şehir seçebilsen bu hangi şehir olurdu? Neden?
Şu sıralar sürekli diline takılan, mırıldandığın parça hangisi?
Takip ettiğin ve önerebileceğin podcastler neler?
Tvye ya da Youtube'a bir program oluşturman için sınırsız bütçe verseler nasıl bir program yapardın?
5 yıl geriye gitsen neleri farklı yapardın? (bitcoin zenginliği hariç djdfgjdfg)
Fotoğrafın sesi var dediğin bir fotoğrafı paylaşır mısın?
Alaaddin'in cinine sen rastlasaydın üç dilek hakkını nasıl kullanırdın? (Sınırsız ya da daha fazla dilek dilemek kural dışı jdfgjfdj)
Yapacağın bir sonraki eylem ne olursa olsun sana bir sorumluluk ya da olumsuz bir dönüt oluşturmayacak. Bu ne olurdu?
Hayatın bir film olsa başrolünde kim oynardı?
Hayatın bir dizi olsa kaçıncı sezona kadar giderdi?
Hayatını anlatmak için üç renk seçecek olsan bunlar hangi renkler olurdu ve neden?
Ölüm şeklini ve zamanını öğrenebilecek olsan öğrenir miydin?(sonucu değiştiremeyeceksin)
Sonsuz servetin olsaydı, alacağın ilk şey ne olurdu?
Sence bir insanın çevresine bırakabileceği en büyük miras nedir?
Tanrı ile konuşma fırsatın olsa soracağın ilk soru ne olurdu?
Evrenin oluştuğu tarihten bu yana istediğin herhangi bir tarihte yaşama imkanın olsa hangisi olurdu?
Durup dururken söylediğin bir replik, söz, alıntı var mı? Eğer varsa nedir?
Düzenli bir programa mı inanırsın yoksa gerçek düzenin kaostan ibaret olduğuna mı?
Bir kitabın okur ile bağ kurabilmesinin en önemli sebebi sence nedir?
İkisi arasında seçim yapabilecek olsan mental yorgunluğu mu seçerdin yoksa fiziksel yorgunluğu mu?
Hangi sosyal medya platformlarını kullanıyorsun? (stalkerlar için amme hizmeti soru gibi oldu bu jfdgkfdg)
İdeal bir ev neleri barındırmalı, ne gibi özellikleri olmalı?
Yaşam kaliteni etkileyen olumsuz durumların üstesinden gelmek için neler yapıyorsun?
Seni etkileyebilecek romantik bir jest ne olurdu?
Evrenin oluşumu esnasında insanlar için habitatı başka bir gezegende kurma şansın olsa bunu yapar mıydın?
Kültürlü bir bireyi nasıl tanımlarsın?
Sevgi nedir? Birine karşı beslediğimiz hissin sevgi ya da hoşlantı olduğunu nasıl ayrıştırabiliriz?
Kahve mi, çay mı?
Beypazarı mı, Kızılay mı?
Film mi, dizi mi?
Basılı dergi/kitap mı, dijital mi?
Kitap mı, film/dizi mi?
Yemek mi, uyku mu?
Bir sezonu tek oturuşta bitirmek mi yoksa her hafta yeni bölümü beklemek mi?
Şiir mi, deneme mi?
Nazım Hikmet mi, Necip Fazıl mı?
Evrim Ağacı mı, Bebar Bilim mi?
George Orwell mi, Aldous Huxley mi? (Bu soru biraz daha hangisi daha isabetli bir distopyayı anlattı olarak da sorulabilir, cevaplayana kalmış)
Kamp mı, otel mi?
TV mi, radyo mu?
Spotify mı, Youtube Music mi?
Netflix mi, Disney+ mı?
Bilgisayar mı, telefon mu?
Oyun mu, kitap mı?
Marvel mı, DC mi?
Nolan mı, Kubrick mi?
HIMYM mi, Friends mi?
Birbirinize güzel güzel sorun, fikirlerinize de saygı gösterin, kalp kırın diye değil köprü görevi görsün diye bu sorular. Sevgileer.
1K notes · View notes
Text
Çok Hızlı! (1) (Orhan 36 Y., Bursa)
İsmim Orhan, 26 yaşında, 1.80 boyunda, renkli gözlü ve çenesi iyi laf yapan birisiyim. Bursa'da yaşıyorum. Yeni açılan bir fabrikada muhasebeci olarak işbaşı yapmıştım. Benden bir hafta sonra büroları ve sosyal alanları temizlemekle görevli bir bayan işbaşı yaptı. Çalışmaya başladıktan iki hafta sonra isminin Sevgi olduğu, 24 yaşında, evli ve bir çocuk annesi olduğunu öğrenmiştim. O gün saat 11:00 civarı toplantı odasından çıkmış odama girdiğimde onu masamı silerken buldum. "Kolay gelsin!" deyip işini bitirmesi için masamın önündeki koltuğa oturdum. Sigarama uzandım, kendime yakarken aklıma geldi, "İçer misin?" dedim. "İçerim ama kızmasınlar?" dedi. "Kimse gelmez, toplantı sürüyor, benim işim bitti çıktım!" dedim. Sigarasını yaktım. Çay ocağını aradım iki de çay söyledim.
Çaycı kapıyı çaldığında sigarayı sakladı, masayı silmeye devam etti. Çaycı çayları da benim önümdeki sehpaya koydu. Çaycı çıktıktan sonra Sevgi, "Bu Sait'in bakışlarını hiç beğenmiyorum, yiyecek gibi bakıyor, dedikoducu herif!" dedi hafif kızararak. Ben de, "Her işyerinde vardır bunlardan, boşver gel otur!" dedim. Sevgi, "Ben ilk kez çalışıyorum, kocam dikkatli olmamı, bu tür insanların olduğunu, dedikodu malzemesi vermememi, bürolarda çalıştığım için konuşmaları duyabileceğimi, bunları kimseyle paylaşmamamı tembihledi!" dedi. "Akıllı adammış kocan, ne iş yapar?" diye sordum. Kocasının bir dersanede hademe olarak çalıştığını söyledi. "Kaç yıllık evlisin?" dedim. "Ben lise 1'de kocama kaçtım, 7 yaşında kızım var." dedi. "Zorun neydi?" dedim gülerek. Hafif kızardı ama gülümsedi.
Sonra o bana sordu, "Sen evli misin?" diye. "Evet!" dedim. "Çocuk var mı?" dedi. "Bir tane kızım var!" dedim. "İkinciyi düşünüyor musunuz?" dedi. "Daha 6 aylık kızım! Sen düşünmüyor musun?" diye sorduğumda gelen cevap beni şaşkına çevirdi. "Ben yeni bebek aldırdım!" dedi. Daha ilk konuşmada bana bunu söylemesine şaşırmıştım, kadın ya aptaldı, ya da patavatsız, karar veremedim. "Neden?" dedim. "Kocam iki çocuğa birden bakamayız dedi. Zaten buraya başvuru yapmıştık, işe gelecektim..." dedi. İçimdeki piç uyandı birden, "Korunmuyor musunuz?" dedim. Onun patavatsızlığına benim ki eklenmişti. "Yok!" dedi ama kıpkırmızı olmuştu.
Bu arada çay ve sigara bitmiş, masayı silmeye devam ediyordu, ama oyalana oyalana, (Sormaya devam et!) der gibi geldi bana. "Bu devirde halen geri mi çekilmeye çalışıyor? Spiral var, prezervatif var, haplar var!" dedim. Cevap yine dumur etti beni, "Spirali vücudum kabul etmedi, prezevatifi kocam sevmiyor, haplar da kanamamı arttırıyor..." dedi. Bu arada işi bitmişti, "Bben gideyim artık!" deyip odamdan çıktı. Kafamda milyon düşünce vardı. Bu kadın aranıyor mu, ilk konuşmamızda neler anlattı, dur bakalım daha neler çıkacak dedim.
Öğleden sonra İK'cı arkadaşla sohbet ederken Sevgi'yi gösterdim, "Nasıl bir kadın? Bak, büroda çalışacak ağzı sıkı biri olsun, dikkat ettin mi?" diye bir geyik savurarak amacım onunla da öyle mi konuşuyor diye öğrenmekti. Arkadaş, "Daha kafasını kaldırıp bir kez şu şöyle, bu böyle demedi, sadece kolay gelsin deyip giriyor işini yapıyor, iyi günler deyip çıkıyor!" dedi. Lojistikçi ve İdare Amiri arkadaşlara da bir şekilde sordum. Şaşırmıştım, benim odadaki geveze Sevgi diğer odalarda dut yemiş bülbül oluyordu. Tüm gece Sevgi'nin söyledikleri aklımdaydı...
Ertesi sabah odama geldiğinde gülümseyerek girdi. Yine, "Sigara istermisin?" dedim. "Fabrika Müdürü koridorda, saat 10:00'da çay molasında siz gelin, ben size kahve yapayım!" dedi. Yemekhane binasında, duş ve tuvaletlerin yanında temizlik malzemelerinin olduğu küçük bir odası vardı. "Olur!" dedim ama ilk kez alıcı gözle baktım. Yüzü çok güzeldi, simsiyah gözleri, hokka gibi bir burnu ve küçük ama dolgun dudaklı bir ağzı. Başı sürekli kapalıydı, giydiği önlüğün altında biçimli ve dolgun göğüsleri belli oluyordu. Sanırım boyu 1.65 civarı, 55 kilo anca gelirdi.
Saat 10:00'da kimseye çaktırmadan servis kapısından Sevgi'nin odasına gittim. Evden getirdiği elektrikli cezvede kahveleri yapıyordu arkası dönük. O an götünü avuçlamak istedim ama kendime hakim olmalıydım. Sigaraları yakınca, "Dün konuştuklarımız kafama takıldı..." dedim. Utanarak, "Daha ilk gün neler anlattım adama diye kendime çok kızdım, özür dilerim!" dedi. "Yok, ne olacak ki, sıkıntı değil! Ama ben diğer mevzuyu düşündüm, eğer hiçbir şey kullanmıyorsanız ve kocan geri çekiliyorsa, sen çoğu zaman orgazm olmuyorsundur?" dedim. Kafasını kaldırmadan, "Evet, çoğu zaman..." dedi. "Ne sıklıkta yapıyorsunuz?" diye arsızca sordum. "Hasta değilsem her Perşembe..." dedi. "Senin kocan da sadece Perşembe akşamlarına babalar günü diyen salaklardan mı?" dedim gülerek. "Aynen! dedi, o da gülümsüyordu.
Sonra bana, "Hep sen soruyorsun, ya siz ne sıklıkta yaparsınız?" dedi. "Valla bulduğumuz her fırsatta! Çocuk uyku düzeni vs. bu sıralar biraz karışık, ama yine de her fırsatta!" dedim. "Hımmm!" dedi. Ben de, "Sana yetiyor mu peki hafta da bir?" dedim. O anda binanın ana kapısı açıldı, çay molasından dönen işçiler lavabolara girdiler. Ben de bu ara görünmemek için kalkıp, kahveye teşekkür edip, servis kapısından çıkıp odama döndüm. Masama oturduğumda gözüm takvime kaydı, bugün Perşembeydi :)
Akşam üzeri Sevgi tüm odalardaki çöpleri toplardı, gece kalıp kokmasınlar diye. Tam çöpleri alırken, usulca, "Bugün Perşembe!" dedim göz kırparak. O da, "Evettt!" dedi biraz yayıp gülümseyerek odadan çıktı. Eve gittiğimde yemek bile yemeden karımı 2 posta siktim. Karım, "Ne oldu?" diye sorduğunda da, çocuğun huysuzluğu nedeniyle 2 gündür sevişemememizi mazeret edip, çok özlediğimi söyledim. Ama yine de azgınlığım geçmemişti, aklımda sürekli Sevgi'nin de sikişeceği ve yarın bunu kesin konuşacağımız dönüp duruyordu. Onu çıplak ve kocası sikerken gözümde canlandırmaya çalışıyordum. Ama daha saçı uzun mu kısa mı, giydiği önlüğün altındaki vücudu ne kadar düzgün, onu bile bilmiyordum.
Sabah arabamı parkederken servisten indiğini gördüm. Servisten adımını attığı anda direk benim olduğum tarafa çevirdi kafasını ve gözlerimizle selamlaştık kimseye çaktırmadan. Daha önceki sabahlarda ne ben bakmıştım, nede onun baktığını sanmıyordum. Odama gittim, ama duramıyordum. Her zamanki saatinden çok önce benim odamı ilk sıraya aldığını anladığım şekilde, "Günaydın!" diyerek girdi, gülümsüyordu. "Günaydın!" dedim. Sonra fısıltıyla sordum, "Yaptınız mı?" diye. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı ve "Bunu soracağını biliyordum!" dedi. "Eee?" dedim. "Yaptık!" dedi. "Nasıldı? dedim yine arsızca. "Ne nasıldı?" dedi. "Ne sorduğumu biliyorsun!" dedim. "Evet orgazm oldum, onu mu soruyorsun?" dedi. "Hayret nasıl oldu bu?" dedim. "Kahveye gelecek misin?" dedi. "Gelirim!" dedim. "O zaman anlatırım!" dedi ve çıktı. Saat 8:15'di ve 10:00'a kadar beklemem lazımdı. Ama kuduruyordum. Yarım dakika geçmeden kapıdan kafayı uzatıp, "Sen yaptın mı?" dedi gülerek. Ben parmaklarımla 2 yaptım. Tekrar kapıyı kapattı :) Anlamıştım, Sevgi kudurtmayı çok iyi biliyordu...
Saat 9:55'de yine aynı servis kapısından içeri girdim. Ama o yoktu. Oturup beklerken o 5 dakika sanki geçmek bilmedi. Saat tam 10:00'da geldiğini duydum. Bana, "Ne o, duymak için sabırsızlandın mı?" dedi. "Evet! Hani nadir oluyordun, nasıl oldu akşam orgazm oldun?" diye sordum. Yanıtı bende ipleri koparacaktı nerdeyse. "Hayatımda kocam dışında bir erkekle ilk kez bu kadar açık konuştuğum için sanırım, dün akşam sevişmeye başlamadan bile hazırdım, sevişirken de seninle konuşmamız geldi aklıma, çok fazla tahrik olmuştum, zaten kocam bile şaşırdı, bu kadar kolay boşalmazdın sen diye. Daha önce bir kez pørnø film getirmiş izlemiştik. Çekmece de o filmi bulduğumu, o gelmeden biraz izlediğimi, Perşembe olduğu için zaten hazır olduğumu söyledim!" dedi.
Hemen sonra da, "Sen ne yaptın?" dediğinde, ayrıntılı olarak anlattım. Ama özellikle o ana dek (yaptım, yaptık, seviştik) lafları geçmesine rağmen, karımla sevişmemi anlatırken ayrıntılı ve sikmek kelimesini ilk kez kullanarak, hatta birkaç kez kullanarak anlattım. O an ikimiz de birbirimize yapışacaktık, nefes alışlarımız değişti, gözlerini gözlerime dikmiş yutkunarak dinliyordu. "Sen de detaylı anlat!" dediğimde, yine kapılar, yine işçiler, ben de kalkıp gitmek zorunda kaldım.
O gün toplantılar ve vergi dairesinde işlerim olduğu için fabrika dışına çıktım. Cumartesi-Pazar zaten tatildi. Ne telefon numarası vardı, ne de evini biliyordum, ama onu görmek, konuşmak için deliriyordum. İndiği servisin güzergahını az çok bildiğimden, arabayla biraz gezindim, ama denk getiremedim. O an onunla sevişmek değil, seks konuşmak bile yetecekti ve bunu düşünmek bile kudurtuyordu beni.
Pazar günü ev ana baba günüydü, kızın diş buğdayı mı ne onu yaptılar. Ben yine yollara düştüm, servis güzergahını üçüncü geçişimdi sanırım. İşte ordaydı! Kızın elinden tutmuş, krem rengi bir pardesü, mavi kırçıllı bir eşarp, orta yükseklikte topuklar, ince çorap muhteşem görünüyordu. Arabamı görünce kaş göz işareti yaptı, yaklaşma der gibiydi. Arabayı sağa çekip bekledim. Çaktırmamak için çabalayarak gülümsedi tam yanımdan geçerken, gözlerinin içi gülüyordu. Dikiz aynasından seyrediyordum. 50 metre ileride bir dersanenin önünde durdular. İçeriden çıkan kocasıydı sanırım. Üçü birlikte yürümeye başladılar. Arabadan inip uzaktan takibe başladım. Dört sokak ötede bir binaya girdiklerinde takibi bıraktım. Aynı yerde çalıştığımız müddetçe kocası ile elbet tanışacaktık, adamın beni evlerinin civarında görmesini istemedim. Gece yine zor geçti. Yorgun olduğu için eşime de dokunamadım.
Pazartesi sabahı servisten ve arabamdan inme sahnesi yine kaçamak gülümseme ve gözgöze gelme ile sonuçlandı. Sabah temizliğinde konuşamadık, Saat 10:00'da da gidemedim, odamda misafirlerim vardı. O an telefonda Whatsap mesajı belirdi, tanımadığım numara. Açtım, "Dün bizim oralarda ne arıyordun? Beni buldun, ama geç kaldın!" diyordu. "Telefonumu nerden buldun?" dedim. "Ben bulurum :) Santrali temizlerken santralcinin defterinden aldım çaktırmadan :) Eee dün beni bulsan ne olacaktı ki?" dedi. "Gezmeye çıkaracaktım!" dedim. "Tüh, desene fırsat kaçtı!" dedi. "İstersen iş çıkışı gezeriz?" dedim. "Ben servisle gidiyorum. Hem çok zamanım olmaz ki?" dedi. "Ben servisi takip ederim, sen kimsenin inmediği yerde inersin!" dedim. "Bakarız, ama yarım saat ancak!" dedi. "Bugün konuşamayacağız diye ödüm kopmuştu :)" dedim. "Ne yaptın haftasonu?" dedi. "Hiç! Kudurdum kudurdum oturdum, işleri çoktu evdekilerin!" dedim. "Sen de Perşembeyi bekliycen anlaşılan benim gibi :)" dedi.
Misafirler huylanmasın diye yazışmayı kestim. Ama akşama dek yazışmalar sürdü durdu. Girdikleri evin kaynanasının evi olduğunu, Pazar akşamları yemeğe gittiklerini, kendi evlerinin ters istikamette, dersaneden 6 sokak ilerde olduğunu, bazen Cumartesi akşamları kızının kaynanasında kaldığını, kocasıyla gidip onu aldıklarını, kızın okul çıkışı da kaynanasında olduğunu, bazen kendinin bazen eşinin aldığını öğrendim. Ben de diş buğdayı muhabbetini anlattım.
Akşam üstü çöpleri almaya geldiğinde, "Tamam mı?" dedim. Usulca, "Tamam, ama dediğim gibi, fazla zamanım yok!" dedi. "Olsun!" dedim. Saat 17:30 da çıktık. Servislerin hareket etmesini beklemeden yola koyuldum. Marketten 35'lik Votka 2 enerji içeceği, 2 şişe su, biraz çerez aldım. Servisin peşine düştüm. 3 durak sonra servis sağa yanaştı ve Sevgi inip ara sokağa girdi. Sokağa girdiğimde oracıkta bekliyordu. Yanaştım. Arabaya bindi, ama kalp atışını duydum bir an. Konuşamadı. Korktuğu, heyecandan ne yapacağını bilemediği belliydi. Hemen su uzattım. "Başörtünü çıkart, seni başörtüsüz kimse tanıyamaz!" dedim. Çıkardı ve "Çok bayan arkadaş gezdiriyorsun sanırım, bunları bildiğine göre?" dedi heyecanı geçmemiş titrek sesle.
Evlenmeden önce çok gezdirdiğimi, ama 3 yıldır hiç olmadığını söyledim. "Ben de ilk kez gezmeye çıkıyorum!" dedi. Bekarlıktan kalma alışkanlıkla direk şehir dışına sürdüm, zaten çok yakındık. Hep gittiğim bir ağaç altı vardı, sık ağaçların arasından girilen biraz yokuştan sonra tepede tek bir çam ağacı, ne yoldan görünüyordu, ne de buraya gelen olurdu. Onlarca kez gelmiş, hep de çok rahat etmiştim. Votka aldığımı, içip içmeyeceğini sordum. "Azıcık!" dedi. Kağıt bardağın yarısına kadar enerji içeceği ve votka koydum. Tek dikişte içti. "Yavaş!" demeye fırsat olmadı. Erkeğiz ya, ben de diktim kafaya :)
Daha bardakları bırakmadan dudaklarımız kenetlendi. O kadar güzel öpüşüyordu ki, dili dilimde, birbirimize neremize dokunacağımızı bilemez halde, hep soluksuz öpüşüyor, hem de heryerimize dokunmaya çalışıyorduk. Sırtını, belini sağ elimle dolaşırken, sol elimle göğüslerini okşuyordum tişörtünün üzerinden. O da boynumda, kulaklarımda, saçlarımda, omuzlarımda dolaştırıyordu ellerini. Sanki hiç öpüşmemiş, hiç sevişmemiş gibi açtık. O an ayrılıp kapısını açtım, arabam panel-van tipi, gidip bagaj kapısını açtım ve onu oracığa uzattım. Kot pantolonunun bir ayağından çıkarttım. Arkada duran süs yastığını belinin altına koydum ve diz çöküp külodunun üzerinden yalamaya başladım amcığını. Artık tek saniye durmak istemiyordum, külodunu yana çekip dilimi içine kaydırdım. O kadar ıslak, dar ve o kadar sıcaktı ki, dilim o tatlı sularını tadarken, kafamı amına bastırıyor, küçük küçük çığlıklar eşliğinde, "Orhan... Orhanım..." diye sayıklıyordu.
Ne kadar geçti bilmiyoruum, ama iki kez kasılıp sularını saldı dudaklarıma. "Çok güzel!" diye sayıklıyordu. Saçlarımdan çekti, "Artık içimde istiyorum!" dedi. İkiletmedim, hemen amına sokup sikmeye başladım. Ama o kavurucu sıcaklığıyla, ıslak ve daracık amcığına çok çabuk boşalmamak için hareketlerimi yavaşlattım. İlk kez o an tişörtünü sıyırıp sütyenini yukarı çekti. Uzanıp dudaklarımın arasına aldım sağ göğüs ucunu, dudaklarımın arasında eziyor, dilimle darbeler atıyordum. Her dil darbemde göğüslerini alttan kavramış halde daha çok hareketleniyordu. Hiçbir şey düşünemiyordum. İçine boşalmamam gerekiyordu, ama beni çok şaşırtan cümle çıktı ağzından, "İlk seferimizde içime akıtmanı istiyorum aşkım!" dedi. İkimiz de neredeyse aynı anda boşaldık, hem de bağıra bağıra, Aşkımmm'lar, Ohhh'lar, Ahhh'lar havada uçuştu.
Ama nasıl birşeyse, isteğim gram azalmamıştı, pompalamaya devam ettim döllerimle vıcık vıcık olan amcığına. Bu kez altına soktum sağ elimi, arka deliğine parmaklarımla küçük masajlar yaparken, sol elim yine göğsünü avuçluyordu. İkinci kez boşalırken neredeyse dizlerimin bağı çözülmüştü. İkimiz de nefes nefese adrenalin ve zevk tavan yapmış halde kucaklaştık. Nerdeyse yarım saatte Sevgi 4, ben 2 kez boşalmıştım. Onu kucağıma alıp, ben bagaja oturdum, yarağım amcığından küçülüp çıkana dek birbirimizin yüzünü gözünü öpüp durduk.
Ön tarafa geçtik, koltuklara oturup yarımşar bardak daha attık Votkadan. Sevgi, "Artık gidelim!" dedi. Sigaraları yaktık. 5 dakikalık yol hiç bitmese diye arzularken, kaynanasına yakın bir ara sokakta bıraktım onu, öpemeden, gören olur korkusuyla!
[Orhan]
184 notes · View notes
sertsiken0606 · 3 months
Text
aslının aynısı
merhaba arkadaşlar . Sizlerden gelen bir anıyı daha aktarıyorum. Bol sikişli geceler. Merhaba Hasan bey ben küçük bir şehirin küçük bir kasabasında noterde çalışan 25 yaşında oldukça güzel seksi giyinmeyi Sibel Can ölçülerinde yani balık etli bir kadınım evliyim 3 kez hamile kaldım fakat doğum olmadı ya düştü ya da ölü doğum oldu . Bilirsiniz noterlik yapmak için noterlerin avukat olması şart bizim avukat 58 yaşında ama kimse 58 olduğuna inanmıyor oldukça bakımlı hergün kuaför ve güzellik salonlarına giden 175 boylarında 70 75 kg ağırlığında felaket seksi dul bir kadın avukat hanım la birlikte toplam 5 kişiyiz noterde 2 erkek 2 kadın erkekler evli kadınlardan ben evli avukat ve diğer arkadaş dul . Konumuza dönelim bu arada ben Didem avukat Emine hanım beni veznede görmek istediğini veznede ki arkadaşın benim yerime geçmesini istedi . Vezne de görevli Serkan arkadaşım 56 yaşında 3 kız 3 erkek çocuğu olan abdestli namazlı biri o kadar dürüst bir insan daha tanımadım başta yazmıştım küçük bir kasaba diye , kim ne yapmış ne almış ne satmış ilk bizim haberimiz olur. 14 Şubat 2023 günü öğle yemeği için eşimle sözleşmeş fakat eşimi en yakın arkadaşının karısıyla mesajlasırken yakalamıştım bizim yemek fiyasko olmuş içim içim eşimden nefret etmeye başlamıştım . Aynı günün akşamı eşimin telefonunu kopyalamayı öğrenip kendi telefonuma yükledim artık eşim gül ile ne yazışırsa ben görüyordum resmen 4 yıldır birlikte oluyorlarmış ben ayakta uyuyormuşum haa şunuda belirteyim gül ün kocası eşim fikret gülü sikerken masada oturup sikişlerini izliyormuş Fikret aslında çok yakışıklı bir erkek ama siki kalksada erkenden sönüyormuş WhatsApp mesajlarından okuduğum kadarıyla 1000 erkekten 1 inde çıkan nadir bir hastalıkmış ama nede olsa beni aldatıyordu o gece ayrı odalarda yattık sabaha kadar ne yapacağımı düşündüm . Sabah kahvaltısı yapmadan işe gittim moralim bozuk olduğu için pek gülmeden masama oturdum avukat hanım 10 da gelirdi geldi merhaba hayırlı işler arkadaşlar dedi benim suratımın asık olduğunu anlamış beni çağırdı durumu en ince ayrıntısına kadar anlattım mesajları gösterdim bana kısasa kısas yap boşanma dedi nasıl dedim bekle ben sana haber vereceğim dedi . Aradan 1 saat falan geçti avukat hanım Didemle ben çıkıyoruz arkadaşlar gecikirsek siz 5 te kapatıp çıkın dedi avukat hanım ın jipine binip birlikte onun bağ evine gittim 2 lüks otomobil vardı kapıda içeri girince şok oldum 4 erkek hepside çırılçıplak ben geri döndüm avukat hanım hadi kocan seni aldatıyor sende onu aldat kısasa kısas yap dedi soyunarak erkeklerin arasına girdi erkeklerin 2 sinin sikini eline aldı 1 erkek sikini ağzına soktu 1 erkek boşta kaldı oda benim elimden tutup beni kendine çekti elime sallanıp duran sikini verdi hadi bakalım sen benimsin ben de seninim bütün marifetlerini göster bakalım dedi avukat hanım halinden memnun adamın biri yere yatmış avukatın götüne sokmuş diğeri kocaman sikini amıma sürtüp girip çıkıyordu diğeri de avukat hanım ım ağzını sikiyordu o sırada benim elimden tutan sikini ağzıma dayadı ben soktaydım ne yaptığımı neden yaptığımı bilmeden adamın sikini yalamaya başladım adam sik o şekilde yalanmaz al ağzına sakso çek ağzını siktiğim orospu hadi başla dedi ipler kopmuştu zevk almaya bakacaktım dediğini yaptım sakso çekmeye başladım ben çekerken o benim üzerimdeki elbiseleri iç çamaşırlarını tek tek yırtarak çıkarttı adam bana resmen tecavüz edecekti birden titreyerek ağzıma boşalmış sikini ağzımdan çıkartmadan başımı tutmuştu mecburen hayatımda ilk defa döl yutmuştum tadı biraz tuhaf geldi boşalması bitince sikini kaldırana kadar sakso çekmeye devam ettim beni birden kaldırıp domalttı birden amıma soktu hızlı hızlı girip çıkmaya başladı bir taraftan da kalçalarıma tokat atıyordu canım yanıyor ama zevkte alıyordum belki 20 dakika bu şekilde sikti arkadaşlar gelin yardımcı olun dedi diğer erkekler etrafımda toplandı biri yere yattı getir patron ben götünü senin için hazır edeyim dedi beni yere çekti yerde yatan adam sikini götüme sokmaya başladı daha önce çok sikilmiş patron amı daha dar dedi beni ilk domaltıp ( gerisi 2 de )
96 notes · View notes
ozgur-ce · 7 months
Text
Geçen gün Spotify arkadaş bana arada böyle playlistler öneriyor bi tanesi çok ilgimi çekti 😁 adı "Sittirsin gitsin playlisti" 🤣🤣🤣
(hemen linçlemeyin tmm bende sevmiyorum küfür ama bunun yerine de başka isim bu kadar cuk isim olmazdı, ayrıca ben koymadımdı 😅)
Hele listeye baktım ki ne göreyim 😳😂😂 ennn sevdiğim şarkılar ama böyle tam sevgiliden ayrılınca, kırılınca dinlenecek şarkılar 😜🎶🎵 dedim ben bunu o özel günde paylaşmalıyım ki bu güne inat olsun 😂😂 ayrıca canım sıkkın kazık yedim yine arkadaşımdan 🤦🏻 atayım listedeki sevdiğim şarkıları da bütün hain kişilikler "Sittirsin gitsin" hayatımızdan 😁👋
Sesi açıp oynama garantili 💃💃💃🥳🥳🥳🎵🎶
Kalanları da siz ekleyin hadi 😉🫶
Güzel elbiseleri giyip kuşanacağım, Senin önünden geçip sana bakmayacağım, Beni kırdığın gibi, kalbini kıracağım, Yürüüü anca gidersin 👋😂😂
Bir, çok sıkıldım, İki, yerim çok dar, Oh, senden çok var, Beni mi buldun şimdi? Hayde 😁💃💃
Seni artık sevesim yok, Hiç arkadaş kalasım yok, Selamını alasım yok, Gördüğünde hatrla, Öyle unutulmaz, böyle unutulur, Bu gece İstanbul sokakları, Benden sorulur 😎🥳🥳🥳
Yürü yüreğim, gidelim buralardan, Aşk bizimle değil, Sana buralarda bi' şey olsa, Kimsenin umurunda değil, Bize de güler bu hayat nasıl olsa, Hiç umurumda değil 🚶🏼‍♀️😏😅
Sen benim var ya, tırnağıma makas bile, Sen benim var ya, ne söylesem nafile 💅😁🤣🤣
Bu gece kalbimi evde bıraktım, Ruhumu artık şeytana sattım, Seni sevmekle büyük hata yaptım, Elveda tatlım 🙋🏻😈🤣🤣🤣
Yasandı bitti saygısızca, Aldatmanın tadına varınca, Doğru söylesen kimin umurunda, Gözüme inanırım, haydi zıpla 🤺😁😂
Bükeceksin boynunu güller gibi sararıp, Acemi balık gibi ağlara dolanıp, Pişman da olsan, kapımda yatsan, Tarih bile yazsan, kimin umrunda? 😏🤷😂😂
Cennetin ırmakları senin olsun, ben ilgilenmiyorum, Tahammülüm yok kimselere, ben o sözü bilmiyorum... 💃💃💃
Benimle oynama, söyledim sana, şansını zorlama, uğurlar olsun 😁🙋🏻
136 notes · View notes
alexay76 · 6 months
Text
Sekste İlk Deneyimim Kızarkadaşımın Babasıyla Götten Oldu! (Belinda19 Y., Trablus
Ben Banu, 1.80 boyunda, esmer, kendince güzel sayılacak, etrafımdakilerin söylediklerine göre manken gibi bir kızım. Ben, Tekirdağ'ın deniz kenarına yakın bir sitede çalışan, 10 sene önce buraya çalışmak için gelmiş bir ailenin ortanca kızıyım. Ailem köy kökenli tutucu bir aile olduğu için, buralardaki kızlara göre daha kısıtlı gezer, giyinirdim. Babam sitenin kalorifer işi gibi teknik işleriyle ilgilenir, annem ise ev işlerine gider. Ablam 23 yaşında ve evli. Bir de bu sene Üniversiteyi kazanıp giden erkek kardeşim var. Burdaki seks hikayelerini okumaya başlamam, İstanbul'dan tatile gelen, çok iyi anlaştığım kız arkadaşım Ebru'nun tavsiyesi ve ısrarıyla oldu.
Ben liseyi bitirince okumamıştım. Evde kalıp anneme ve babama yardım ediyordum. Yazın Ebru tatile gelir, Tekirdağ'da okullar açılıncaya kadar kalıp, daha sonra İstanbul'a dönerdi. Ebru, ailesinin durumu çok iyi olduğundan ve evin biricik kızı olduğundan çok rahat davranan biriydi. Sadece yazları görüşsek te, Ebru benim çok iyi anlaştığım tek arkadaşımdı. Bu yazın da yine geldi. Ebru'yla olunca, ailem benim gezmeye ve denize gitmeme daha rahat izin verirdi. Deniz kenarında yaşamamıza rağmen pek denize girdiğim yoktu, sadece ablam bize geldiğinde ailece gidersek, yada Ebru ile babası babamdan izin aldığında gidiyordum.
Yine yazın sonuydu. Ebru, ailesinin geri döneceğini, ama kendisinin bir 10 gün daha (okullar açılıncaya kadar) kalacağını söyledi. Haftasonu bir akrabasının yazlığına Cumadan gidip Pazartesi döneceklerini, benim de gelmemi istedi. Ben de ailemin izin vermeyeceğini, sadece babasının babamdan izin alırsa gelebileceğimi söyledim. Ebru da babasından rica etti. Ebru'nun babası (Mustafa abi) 45 yaşında, atletik, uzun boylu ve karizmatik biriydi. Babamla da araları iyi olduğundan, babama ısrarı sonucu bana izin aldı. Cuma sabahı, ben, Ebru, Mustafa abi ve eşi Gülçin teyze ile, kalacağımız akrabalarının yanına gittik. Gittiğimiz yazlık Ebru'nun teyzenin yazlığıydı. Ebru'nun teyzesi, eniştesi ve oğlu Kaan bizi sıcak bir şekilde karşıladılar ve yazlığa yerleştik.
Öğle yemeğimizi yedikten sonra denize gitmeye hazırlanırken İstanbul'dan bir telefon geldi. Ebru'nun anneannesi rahatsızlanmış, hastaneye kaldırmışlar. Bu haber üzerine tüm aile tatili kesip İstanbul'a dönecekken, Ebru'nun annesi eşine, "Mustafa sen çocuklarla kal, biz eniştem ve ablamla gider gerekeni yaparız." dedi. Diğerleri de onayladı. Dolayısıyla ben, Ebru, teyzesinin oğlu Kaan ve Ebru'nun babası Mustafa abi kaldık. Onları yolcu ettikten sonra biz de zaten deniz hazırlığımızı yapmıştık, denize gittik...
Ebru, Kaan ve ben denize girerken, Mustafa abi deniz kenarında güneşleniyordu. Deniz içinde Ebru ile Kaan bir hayli birbiriyle şakalaşıp el kol harektleri yapıyorlardı. Bense biraz tutuk ve çekingendim, onların biraz uzağında yüzüyordum. Bir ara dikkatimi çeken ilginç birşey oldu, Kaan Ebru'nun göğüs ve kalçalarını elliyor, Ebru ise Kaan'a babasının görebileceğini, rahat durmasını söylüyordu. Bir hayli geçmişti ki ben sıkılmış kenara çıkmıştım. Mustafa abinin yanına selam verip uzandım. Mustafa abi mayo ileydi ve önündeki kabartı çok belli oluyordu, biran oraya gözüm takılmıştı. Mustafa abi gülerek, "Hayırdır Banu durgunsun, neden yüzmüyorsun?" dedi. Ben sadece, "Şeyy... ben denize girmeyi pek sevmem, sizin hatrınız için geldim." dedim. Mustafa abi, "Sağol, bizi kırmadığın için teşekkür ederim." dedi...
Neler yaptığımı, nasıl zaman geçirdiğimi sormaya başlamıştı ki, konu döndü dolaştı, erkek arkadaşım olup almadığına geldi. Bugüne kadar sadece Lisede bir kez olduğunu, bir de bizim sitede çalışan birinin sürekli benle arkadaş olmak istediğini, ama babamdan korktuğum için bunu kabul etmediğimi anlattım. O sırada yanımıza Ebru ve Kaan geldi, büfeye gidip birşeyler alacaklarını söyleyip izin istediler. Babası da izin verdi, bize de dondurma ve su almalarını istedi. Onlar gittiler, biz halen oturuyor, sohbet ediyorduk. Akşam üzeri olmuştu sahilde çok kimse de kalmamıştı. Bir ara ben, "Mustafa abi ben de gidip Ebru'ya bakayım." dedim. "Tabiki!" dedi...
Ben büfeye giderken elbise değişim kabinlerinin arkasında öpüşen kişileri fark ettim. Biraz daha yaklaşınca bunların Ebru ile Kaan olduğunu gördüm, adeta kendilerinden geçmişlerdi, birbirlerini yiyecekmiş gibi dudakları yapışmış, Kaan Ebru'nun kalçalarını okşuyordu. Şok olmuştum. Gerçi Ebru'yu erkeklerle bu şekilde ilk görüşüm değildi. Ebru çok rahat bir kızdı ve onun için böyle işler normaldi. Ama bu başkaydı, Kaan teyzesinin oğluydu. Bir süre onları izledim, onlar beni farketmemişti. Biraz daha yiyişip toparlandılar, yola çıkıp büfeye gideceklerken, ben arkalarından seslendim. Bana bir arkadaşlarını gördüklerini, biraz onunla sohbet ettiklerini, daha büfeye yeni gideceklerini söylediler. Ebru, istersem benim de büfeye gelebileceğimi söyledi. Ama ben babasının yanına döneceğimi söyleyip, geri döndüm. Onlara maydonoz olmak istemiyordum...
Ben tam babasının yanına vardığımda, babası yazlığa dönüp şirket ile bir işi olduğunu, onu internetten halledeceğini, istersem benim Ebru'ları bekleyip onlarla dönebileceğimi söyledi. Ben de yazlığa dönmek istediğimi, sıkıldığımı söyledim. "Tabi, gel!" dedi. Ebru'yu da arayıp, bizim yazlığa döneceğimizi, kendilerinin de işleri bitince yazlığa gelmelerini söyledi...
Yazlığa gittik. Mustafa abi bilgisayarın başına geçti. Ben de banyoya girip bir duş almayı geçiriyordum aklımdam. Odama girip havlumu bırakıp, duştan sonra üzerime giyeceğim elbiselerimi hazırladıktan sonra üzerimdeki mayo ile banyonun yolunu tuttum. Mustafa abiyi bilgisayarın başında zannederek üzerimdeki mayonun askılarını indirip banyoya girdiğimde şok olmuştum. Mustafa abi çırılçıplak banyodaydı ve duşa girmek üzereydi. Plajda mayosuyla gördüğüm kabarık önü, bu defa herşeyiyle karşımdaydı. Ben şaşkınlıkla kocaman yarağına bakarken, o da elimle kapatmaya çalıştığım göğüslerime bakıyordu. Şaşkınlığım geçtikten sonra, "Şeyy, ben sizi bilgisayarın başında sanmıştım, özür dilerim..." derken, Mustafa abi yanıma yaklaştı ve çok güzel olduğumu, gelmemi istedi. Donup kalmıştım adeta. İlk kez böyle birşeyle karşı karşıyaydım. Daha önce çevremde sadece Ebru'yu erkeklerle ve bir kez de ablamı eniştemle sevişirken gören ben, ilkkez canlı yarak görüyordum...
Ellerim halen göğüslerimdeydi. Mustafa abi istersem dokunabileceğimi söyledi. Ben ise halen kendime gelememiştim ve o şaşkınlıkla, "Şeyy, ilk ilk kez görüyorum..." dedim. Mustafa abi dudaklarıma yapıştı ve öpmeye başladı. Bugün gördüklerimin tesiriyle karşılık bile veremedim. Üstelik çok hoşuma gitmişti, ilk kez bir erkek tarafından öpülüyordum. Mustafa abi beni kendine çekti, rahat olmamı, beni çok güzel bulduğunu, beni istediğini söylerken, halen beni öpüyor, elleri ile göğüslerimi kalçalarımı sıkıyordu. Ben ise birşey yapamıyor, karşılık dahi vermiyordum, ama hoşuma gidiyordu. Beni iyice saran Mustafa abi üzerimdeki mayoyu aşağı çekerek beni çıplak bıraktı, elimden tutarak elimi yarağına götürdü. Yarağı büyük ve kalındı. Nedense o an aklıma seks hikayelerinde okuduğum kalın yaraklar geldi...
Yarağı elimdeydi, okşamamı istedi, ben ise sadece avuçladım. O ileri geri yapıp, kalçalarımı ve amımı okşuyor, göğüslerimi sıkıp, dudaklarımı öpüyor, beni iyice zevk sarhoşu yapıyordu. Okadar zevk almaya başladım ki, amımın sulandığını hissettim. Ben de karşılık vererek, elimdeki yarağını sıkıp, dudaklarına yapıştım. Acemice öpüşmem onun daha hoşuna gitmişti. Beni tekrar sarıp, boynumu yalıyor, göğüslerimi ısırıyordu. Beni omuzlarımdan aşağı ittirerek önünde diz çökmemi sağladı, "Yala!" dedi. Ben ise daha önnce hiç yapmadığımı, nasıl olduğunu bilmediğimi söyledim. Yarağını ağzıma götürmek istedi, ama ben ağzımı kaçırınca, beni ayağa kaldırdı, kendisi önümde diz çökerek amıma yumuldu. Amımı çok hızlı yalıyor, adeta beni çıldırtıyordu. Bu arada parmakları ile de götümün deliğini zorluyordu...
Ben artık iyice kendimden geçmiştim. Hayatımda ilk kez, üstelik babam yaşında biri ile sevişiyordum. Mustafa abi çok iyi sevişiyordu, fakat götüme soktuğu parmağı canımı acıtıyordu. Biran, "Ayyy!" diyerek irkildim. "Ne oldu, canın mı yandı aşkım?" diyerek kibarca sordu. "Mustafa abi ben ilk kez böyle birşey yaşıyorum, bence bu yaptığımız çok yanlış!" diye itiraz etmek istedim. Ama o, "Bana abi deme, aşkım de! Herşeyin bir ilki vardır, merak etme güzel olacak!" diyerek yine beni önünde diz çökertti. Yarağını ağzıma vermek istiyordu, ama ben alamıyordum, kalındı ağzıma girmiyordu. "Öp onu, yala!" dedi. Tam öperek yalamaya başlamıştım ki, saçlarımı çekti. Can acısıyla ağzımı açmam ve o kalın yarağın ağzıma girmesi bir oldu. Ağzım yırtılacak gibi, kusacak gibi oluyordum. Ama Mustafa abi çıkarmama izin vermiyor, başımdan tutarak adeta ağzımdan sikiyordu beni. Ben bu arada birkez daha ıslanmıştım. Mustafa abi de fazla dayanamayıp ağzıma boşalmaya başladı. Çok kötü bir tadı vardı, hemde çok geliyordu. Boğulacak gibi oldum. Zorla çıkarmıştım ki ağzımdan, çıkarmamla lavaboya kusmaya başlamam bir oldu...
Ben lavobaya dönmüş kusarken, Mustafa abi arkadan kalçalarımı ve amımı yalıyor, parmağını amıma sokuyordu. Ben halen kendime gelememiştim, fakat o anda tek düşündüğüm şey kızlığımdı. Ona bakire olduğumu, kızlığıma zarar vermemesini istedim. Mustafa abi de bunun üzerine amımı parmaklamayı bırakıp, parmağını götüme sokmaya başladı. Canım acıyordu, ama Mustafa abi çok iyi biliyordu işini, bana zevk te veriyordu. Ben önünde domalmış durur halde lavaboda ağzımı yıkarken, o ise parmağını götümde ileri geri yaparak sırtımı yalıyordu. İyice çıldırmıştım ve kendimi daha da ona teslim etmiştim. O da bunu anlayınca yarağını götüme sokmaya çalıştı. Yarağını götümün deliğinde iyice hissettim, fakat kalındı ve girmiyordu. Aslında korkuyordum da, istiyordum da...
Bana, "Böyle kal!" diyerek, banyo dolabından losyon aldı, bolca yarağına ve götüme sürdü. Ben olacakları beklerken yine yarağını götüme zorladı. Yine girmiyordu. "Kendini rahat bırak, sıkma!" diyerek, lavobayo doğru dahada domalmamı istedi. Dediklerini yaptım, yeniden zorladı. Birden içimde tarif edilemeyecek acı hissetim, beynimde şimşekler çakıyordu. "Çıkarrr!" diye bağırıyordum, fakat kaçamıyordum çünkü kafam lavabonun altındaki duvara dayanmış, Mustafa abi de beni sıkıca kavramıştı. O kocaman yarak götümde yavaş yavaş ilerlerken, ben ise artık acıya dayanamıyordum ve ağlıyordum. Elim ayağım kesilmişti. O ise hala götüme sokmaya devam edip, "Geçti aşkım, girdi, az kaldı!" diyordu. Kasıklarını kalçalarımda hissetiğimde acıdan kendimden geçmiş ve bayılmışım...
Ayılıp kendime geldiğimde yatak odasındaydık, yüzüstü yatıyordum. Mustafa abi kasıklarımın altına yastık koyup beni domaltmış, arkamda götümü sikiyordu. Bende hal kalmamıştı, o ise sürekli abanıyor, sırtımı ensemi öpüyor, götümü sikmeye devam ediyordu. 15-20 dakikadır sikmesine rağmen boşalmamıştı. Garip tarafı, bu iş bana acının yanında zevk te veriyordu. O zevkle ben de kalçalarımı ona itiyor karşılık veriyordum. Mustafa abi müthiş bir tecrübeyle sikiyordu götümü. O kalın büyük yarağın içimde olduğuna ve götüme nasıl alabildiğime halen inanamıyordum. Her tarafım uyuşmuş ve götümün deliğini hissetmiyordum. Artık bende hal kalmamıştı, "Mustafa abi boşalll!" diye yalvarmaya başladım. İyice hızlanmıştı. Ben zevk ve acıdan yatağı dişliyordum. Sonunda acaip bir hırıltı ile götüme boşaldı...
Yarağını götümden çıkarıp, yarağını çarşafa sildi. Bana iltifatlar ediyor, "Seni çok seviyorum aşkım, karıcığım!" diyor, omuzlarımı, sırtımı, belimi, götümün yanaklarını öpüyordu. Ben halen o acı ve şaşkınlıkla, şok bir halde yatakta yüzüstü yatıyordum, sesim çıkmıyordu. Derken alt kattan sesler duyuldu, kesin Ebru ile Kaan gelmişlerdi. Mustafa abi mayosunu giyip bilgisayarın başına giderken, ben de dölden sırılsıklam olmuş çarşafı alıp banyoya koştum
87 notes · View notes
japonyamesken · 25 days
Text
Tumblr media Tumblr media
Ghostlanan mailler, En iyi bulaşık deterjanları, Indüksiyonlu Ocaklar, Tayl*r Sw*ft Konserleri, Kapıda Unutulan Anahtar, Kabuslar ve Tuhaf Hobiler Gün boyu önemli bi mail bekledim, başka işlere ve derse odaklanamadım hiç. Android telefona bi kez daha sinirlendim çünkü telefonun tuş kilidini açınca mail bildirimlerini gösteriyor, yüzde doksan böyle. E ne anladım ben bu işten? Eski iPhone’umu sırf bildirimleri için yedekte kullanıyorum. Artık mail de gelmez zaten. Günümü boşa geçirdiğimle kaldım. Brain dumping, oversharing, binge watching… Hangisini yapıcam acaba derken yavaştan dumpingi başlatıyorum sanırım.
Ben o maili beklerken New York Times’ın en iyi bulaşık makinesi deterjanıyla beni heyecanlandırması(!!) peki… Çamaşır deterjanı haberi olsaydı ilgimi çekerdi çünkü yeni bi marka arıyorum.
Yeni başlayan guiltyi pleasure’ım masterchef izlemek. Sanırım en son 5 sene önce falan ilk batch’i izlemiştim. Ama kurduğum set-up çok güzel. Arkada bana eşlik ediyor aslında, daha doğrusu önde. Danilo’nun Türkçesi ilerlemiş."Hahahah minik fare” gibi tepkiler veriyorum, Türkçe konuşan yabancıları havuç yiyen tavşanlar kadar tatlı bulurum. Ama o kadar sene burada kalıp da “eveddd-ı bu etapda birincisi” demesi ne olacak? Tamlayan eklerinin gözü yaşlı.
En yakın arkadaşlarımdan birisi bu ayın başında Amerika’dan Polonya’ya ******affedersiniz****** “Tayl*r Sw*ft” konseri için geleceğim dedi. Bileti falan da aldı. Arada bir yerde buluşuruz, ben oradan Hollanda’ya gelirim, yeter ki görüşelim dedi. Ben de bu yüzden alumnasında olduğum programın İsveç’teki General Assembly’sine kaydolmadım. Sonra arkadaşım vizesiyle ilgili bir sorun çıktığını ve amerikada kalması gerektiğini söyledi, bileti sattı ve gelmedi. Ve hayatımın seneler sonra en boş ve mümkün ağustosunu yaşarken GA’ya gidemedim. Seneye Kasım’da Mısır’da olacakmış ama Mısırlıların organizyonel yönlerine o kadar güvenmiyorum ki… Ölmeden önce bir GA’a katılmak bucket listemde. Çok first world problems gibi oldu. Derdimiz bu olsun, zaten ağustosu hiç verimli geçiremedim akademik anlamda, işler nasıl yetişecek bilmiyorum ama bi şekilde yetişeceğine inancım tam nedensefkffkfl.
Bu arada bu Taylor Swift olayı neymiş arkadaş. Konser turunun İngiltere’ye katkısı 500 milyon pound olacağı için hükümet bazı finansal açıklamaları yapmayı konser turu sonrasına erteliyor diye bir şeyler okudum, nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama kafamdaki kaynaklar sıralamasında çok da güvenilir olmayan bir kaynak diye yer etmiş.
Kalkıp yemek yapmam lazım, buzluktan tavuk çıkarmıştım onu marine edeceğim. Sonra da fırına. Çünkü indüksiyonlu ocak pişmanlıktır. Çok kötü çok.. Soğanlar ölmüyor mesela, burada soğanı öldürmek diye bir konsept yok, diri diri kalıyor ya da yanıyor. Zaten üç soğanı iki ay kullanıyordum artık hiç kullananıyorum.
Geçen gün dersten sonra ormana yürüyüşe gittik ve bir arkadaşım indüksiyonlu ocağın çalışmasındaki fizik kurallarını anlattı. Böyle anlarda çok mutlu oluyorum, dersten sonra ormanda yürüyelim mi diyen ve yürüyüşte de böyle şeyler anlatan arkadaşlarım olduğu için yani. Diğer bi arkadaşımın da maymuncuk kilidi açmak gibi bir hobisi var, bir gün tren beklerken şak diye kocaman bir kilit ve çeşitli aletler çıkartıp bana öğretmeye başladı hahaha harikaydıdjdkdkd. Herkes kapısına bacasına dikkat etsin.
Gece rüyamda birisi evimin kapısını açmaya çalışıyordu ve ben de arkadan kapatmaya çalışıyordum. Çok korkarak uyandım. Her şeyin olduğu gibi bunun da bi sebebi var. Artık ben de mantıklı, makul ve rasyonel bir insan olmanın kırıntısı kalmadığı için geçen gece eve dönüp anahtarı kapıda unutmuşum. Ve ben duştayken kapı deli gibi çalmaya ve yumruklanmaya başladı. Saat 12’ye geliyor. Ben kapıyı açacak hale gelene kadar susmadılar. Aklım çıktı tabii ki. Ama sağolsunlar, öyle uyumak istemezdim. Tabii Dutch değillerdi, Güney Avrupalılardı sanırım. Beni etkilemiş işte bu olay bi şekilde. Yaptığım diğer leylalıkları bi anlatsam… Neyse olur böyle şeyler diyip omuzlarımdan öpüyorum kendimi. Pazar günü çok gitmek istediğim bi şehre ve etkinliğe gideceğiz. Ama sonra dizimi kırıp oturmam ve çalışmam lazım artık. Her şey çok karışık ve giderek daha da karışık hale geliyor. Evet, dumping ve oversharing bittiğine göre sırada yemek hazırlarken overthinking var. Sonra da cycling, çünkü biliyorsunuz yağmurda, çamurda, karda ve de fırtınada o bisikleti her gün sürmezsem bu ülkede yaşıyor olmanın hakkını veremem.
-the.end.-
29 notes · View notes
yasamsallik · 14 days
Text
*Kim yazmışsa HARİKA YAZMIŞ*
"Ah Müjgan...
Çok arada kaldık biz,
Kendimiz olamadık.
Tespih elimize,
Malboro ağzımıza yakışmadı.
Fes kafamızda,
501 kot pantolon kıçımızda
O Amerikalı kızdaki gibi durmadı.
Western filmlerinde
Ezilen kızılderililere ağlayıp,
Mavi ceketlileri tuttuk.
Ne solcu olabildik,
Ne sağcı,
Das kapital, okumak için çok uzundu,
Zaten okumayı hiç sevmedik.
Devrim türkülerinin ezgisini tutturamadık,
Bıyığı aşağı bırakmakla olmadı,
Milliyetimizi araplaştırdık...
Dinimizi Arapça okuduk
Ayetleri anlamadık.
Dünyada anlamadığı bir dilde dua eden başka bir millet var mı bilmiyorum.
Hoş millet miyiz?
Onu da bilmiyorum.
Teknoloji çağına yetişemedik,
Bırak matbaayı,
Bilgisayarın tuşuna da,
Yirmi yaşımıza da
Aynı gün bastık.
Cep telefonunu kemerlerimize astık,
Kazağı pantolonun içine.
Çok aralarda kaldık biz.
Toprak ağalarını demokrat,
Kapitalistleri yatırımcı sandık.
En büyük yalanı söyleyene daha çok inandık,
Camide iken ‘’Uydum hafız olan imama’’ derken, Her yerde imama uyduk.
Laikliğin ne demek olduğunu
Bizi okumanın, eğitimin kurtaracağını anlamadık.
Parayı kazanmak kolay sandık
Bankerlere, Jet Fadıla,
Çiftlik banklara,
En son kriptocuya kaptırdık.
Çok arada kaldık biz.
Kural koyduk, bozduk,
Anayasa yaptık, uymadık
Üniversiteleri haşat, Liyakatı madara,
Bakara’yı makara ettik.
Nihat Hatipoğlu’nu YÖK’e
Milli güreşçiyi bankaya atadık,
Okul yaptık, eğitim yapmadık,
Yol yaptık çöktü.
Köprü yaptık geçmedik
Yine de parasını ödedik.
Devletin elektriğini,
Tekelini,
Limanlarını,
Barajlarını,
Fabrikalarını,
Kaz dağlarını bir güzel sattık.
Devletin malı denizdi,
Dezenfektan satmayan kerizdi.
Zaten ortada kaldıydık,
Bir kanal eksikti arada,
Onun da Projesini hazırladık
Yakında yüzeriz kanalda.
Leblebi tozu vardı bir zamanlar,
pudra şekerine nasıl geçtik?
Hiç anlamadık,
Ve Hiç sormadık,
Acaba bu hayatı,
Kendimiz mi seçtik?
Ümit etmek güzel,
Beklentisi var herkesin...de
Biz küçükken,
Sapanla kuş avlayan arkadaşımıza,
‘dur’ diyemediysek eğer,
Şimdi o arkadaş
Devletin gücünü,
Medyanın sözünü,
Paranın tadını,
Yandaşın hırsını,
Cahilin gönlünü,
Eline avucuna almışken ‘dur’ dememizi
Kimse beklemesin.
... ...
Diyeceğim ama diyemiyorum.
Biri söylemiş işte;
“Muhtaç olduğun kudret
Damarlarındaki, asil kanda mevcuttur “ diye..
Bence uyan artık,
Yoksa geç kalacaksın
Kendini kurtaracak kimse arama,
Seni yine,
Sen kurtaracaksın..."
36 notes · View notes
bilmece · 2 months
Text
Yazmayacağım demiştim ama dayanamıyorum.
Dün nişanda burada ilk arkadaşlık kurduğum kadının (M.) sevgilisi beni öpmeye yeltendi, ben geri çekildim, sarhoşluğuna verdim ve olayı büyütmek istemedim. Meğer bu iletişimi arkadaşım görmüş, yanımıza geldi ve bir hışımla bana, sevgilisine ve yanımdaki arkadaş İ.ye (ne alaka bilmiyorum sormayın) “bugün benim kız kardeşimin nişanı ve siz bunu mahvedemeyeceksiniz defolun gidin” dedi.
İ. tabi biz gidelim dedi bana hemen, kalktık. Sonra ortamın az ilerisinde M., sevgilisi, İ., ben ve birkaç kişi daha bir sorgunun içinde bulduk kendimizi. M. “ne oldu bilmek istiyorum, bana dürüstçe anlatır mısınız” minvalinde bir şey söyledi. Konuştukça sevgilisi bağırmaya başladı, ortamdan birisi de bize “siz gidin iyisi mi” deyip beni ve İ.yi apar topar yolladı.
Ben hem bu olayın yaşanmasına çok üzüldüm hem de kovulma noktasına çok gücendim. Ortamda tanıdıklarım hep işten ve biri de patronum, yeni yeni kendimi bir parçası hissettiğim bir grupta böyle bir şey yaşamak koydu.
Bugün M. ile iletişime geçmek gelmedi hiç içimden, hem ondan bir adım bekledim hem de biraz ortalık durulsun nasıl olsa işyerinde görüşeceğiz diye düşündüm.
M. sabah İ.yi aradı, neye tanık olduğunu sormuş biraz da bende suç arayıp arayamacağını deşmiş “o da niye o kadar yakın oturuyordu?” minvalinde sorularla. İ.yi kovmasıyla ilgili ne bir yorumda bulunmuş ne özür dilemiş.
Birkaç saat sonra beni aradı, nasılsın faslından sonra “ben şimdi sevgilimin yanındayım, dün akşam yaşananları bir de senden duymak isterim” dedi ve telefona sevgilisini verdi. Benim tarafımı dinledi ve kapattı.
Akşamüstü nişanı olan arkadaş F. aradı ve benimle konuşmak istediğini söyledi. Biz gittikten sonra ortalık iyice birbirine girmiş, nişan ertesi konu hep o olay olmuş vs. Benden dinlemek istedi, anlattım. Olayı nasıl bu denli soğukkanlılıkla anlatabildiğime şaşırdığını ve üzüldüğünü söyledi. Durumun M. için ne kadar travmatik olduğundan ve benden M.nin arkadaşı olarak ona destek olmamı beklediğini ve olmadığımı duyunca şaşırdığını söyledi. Sonuçta bir arkadaşlık dostluk var ortada dedi.
Bu beni çok düşündürdü, sanırım “herkes her şeyi yapabilir ve her şey bitebilir” düşüncesindeymişim onu fark etmemi sağladı. Daha da söyleyeceklerim var konuyla ilgili de çok uzun oldu, başka post olur onlar da belki.
26 notes · View notes
cninzihni · 1 year
Text
Kısa soru postu
Klasik sorularla başlayalım ama birbirinize sorarken aynı kısır döngüdeki soruları sorup durmayın lütfen, birazcık farklı bakalıım.
Adını paylaşır mısın?
Kaç yaşındasın?
Bugün nasıl hissediyorsun? Bu hissinin sebebini de paylaşır mısın?
En büyük hayalin nedir?
En büyük korkun nedir?
Tüm evreni bir duygudan arındırma şansın olsa bu hangi duygu olurdu?
Gözün kapalı önerebileceğin bir kitap paylaşır mısın?
"Bunu da beğenmeyen zevksizdir." dediğin bir film var mı?
Tekrar tekrar dönüp izlediğin bir dizi var mı?
Şiir okumayı sever misin? Eğer seviyorsan en beğendiğin şiirlerden birini paylaşabilir misin?
Günlük tutan biri misin? Bunu düzenli mi yapıyorsun?
En sevdiğin müzik türü ve parçayı paylaşabilir misin? (Çorba dinleyici olsan da baskın olan bir tür vardır djfgfjd)
Astroloji hakkında ne düşünüyorsun? İnanıyor musun?
İçedönük biri misin yoksa dışadönük biri mi?
Partnerinle gerçekleştirmeyi en çok istediğin aktivite nedir? (Karavanla gezmek, sahilde yürümek, sessizce oturmak vb.)
Kendinde en sevdiğin özellik nedir?
Kendinle ilgili en sevmediğin şey nedir?
Geniş bir arkadaş çevresi mi tercihin yoksa daha dar bir çevre mi?
Doğum günün ne zaman? Kutlanmasını sever misin?
Mucizelere inanan biri misin?
Eğer inanıyorsan en büyük mucizen neydi?
Bir mevsim seçmen gerekse bu hangisi olurdu ve neden o mevsim?
Çiçek yetiştirmeyi başarabiliyor musun?
En sevdiğin çiçek hangisi, neden o çiçek?
Okuduğun kitaplardaki kahramanlardan hangisinin yerinde olmak isterdin, neden?
Bir süper gücün olsa bu ne olurdu?
En sevdiğin yemek nedir?
Dünya üzerinde en çok görmek istediğin yeri paylaşır mısın?
Aklına geldikçe pozitif bir his besleyen bir anını bizimle paylaşabilir misin?
Evcil hayvanın var mı?
Hayalindeki evi anlatır mısın?
Nazar, büyü gibi kavramlara inanır mısın?
10 yıl önceki kendine bir tavsiye verebilecek olsan bu ne olurdu?
10 yıl sonraki kendine ufak bir mektup yazabilir misin? (Bunu paylaşmak zorunda değilsin tabi ki ama bir kağıda yazıp saklamanın güzel bir deney olacağını düşündüüm)
İstediğin herhangi bir konuda bir üniversite dersi verebilirsen, bu ders ne hakkında olurdu?
Mitolojiye ilgin var mı?
Herhangi bir mitolojiden herhangi bir karakter olsan kim olurdun, neden?
Yağmurlu havalarda yapılan yürüyüşler hakkında ne düşünüyorsun?
Bize bir şiir ya da metin seslendirir misin?
Aldığın (biri tarafından ya da kendine) en güzel hediye neydi?
Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü) filminde olduğu gibi bir günü sürekli yeni baştan yaşamak zorunda kalsan ama bu günü seçebilsen, hangi günü seçerdin?
En son hangi filmde ağladın?
Rüya görebilen biri misin? Eğer öyleyse ağırlığı güzel rüyalar mı yoksa kabuslardan mı oluşuyor?
Aynada, ön kamerada gördüğün bireye tüm dürüstlüğünle bir şey söylesen bu ne olurdu?
Fotoğraf çekmeyi, çekilmeyi seven biri misin? Bizimle en sevdiğin fotoğraflardan birkaç tanesini paylaşır mısın?
Issız bir adaya düşsen "kesin yanımda bunlar olurdu hiç ayırmam" dediğin beş şeyi söyler misin? (bu klişeyi sormazsak olmaz çünkü)
Hayat temponu nasıl tanımlardın?
Bize bir gününü kısaca anlatır mısın?
Yazdığın şeylerden bazılarını kimse bulamasın diye anonim bir blog açıp orada paylaşmayı hiç düşündün mü, yaptın mı?
İsmini değiştirme şansın olsa ne yapardın?
Hangi yeteneğe sahip olmak isterdin?
Tumblr'a eklenmesini istediğin üç özellik neler?
Hangi dizide, hangi karakterin yerine geçmek isterdin, neden?
Türkiye'nin yeni cumhurbaşkanı sen olsaydın ve istediğini yapabilecek bir konumda olsaydın yapacağın ilk şey ne olurdu?
Kendinde değiştirebileceğin herhangi bir şey olsaydı bu ne olurdu?
Hala izlerim dediğin bir çizgi film var mı?
Uzay senin için ne anlam ifade ediyor?
Aşk senin için ne anlam ifade ediyor?
Geçmişe gidip değiştirebileceğin bir olay olsa, hangi tarih değiştiren olayı değiştirirdin ve neden?
Paralel evrenler hakkında ne düşünüyorsun?
530 notes · View notes
Text
Çok Hızlı! (17) (Orhan 36 Y., Bursa)
Ertesi sabah işyerine gittim. Nur dün ona aldığım kıyafetlerle, "Günaydın!" dedi. Kahvemi Güzin yapıp getirdi. İkisini de karşıma oturtup, iş bölümünü nasıl yapacaklarını sordum. Biraz anlattılar. Müdahale edeceğim yerlerde ettim. Sonra da, "Kızlar maalesef çıkmam lazım, Behiye hanımla arazi bakacağız!" dedim. İkisinde de surat düştü...
Behiye abla ve Fatma ile beraber araziye baktık. Çok beğendiler, hemen kafalarındaki şekilleri anlattılar arazi üzerinde, mühendis arkadaş yanımızdaydı zaten, hepsini not etti. Özellikle arazinin etrafının duvarla örülmesi işi fena maliyet tutacaktı. Ama Behiye abla yüksek duvar olmasını özellikle istedi. 5 metre dedi, ama 3 metreye zor ikna ettim. İlave olarak araziye giriş kapısının iki yan tarafına 2+1 olarak 3 adet müştemilat yapılmasını istedi. Köy kuracaktı sanki. "Biri Muhittin abine!" dedi göz kırpıp gülerek. Saat 16:00'da zor zar evlerine bırakmak istedim, "Bugünlük beni mazur görün!" diyerek. Behiye abla gülerek, "O zaman bizi Muhittin abine bırak!" dedi. Umurumda değildi.
Onları bırakıp büroya gittim. Güzin beni görünce, o gün gelen kiraları ne yapacağımızı sordu. "Bankaya yatır!" dedim. Gözlerimin içine baktı ama bezgin bir yüz ifadesiyle. Ona, "Ben de şimdi emlakçıya gideceğim, sen parayı yatır gel, ilk günden Nur yalnız kalmasın büroda!" dedim. Güzin paraları toplayıp gönülsüzce çıktı.
Güzin daha köşeyi dönmeden Nur kapımdaydı. Ben masadan kalktım, Nur koşarak geldi, sarıldık, "Aşkım çok özledim!" dedi. "Git kapıyı kilitle hayatım!" dedim. Kapıyı kilitledikten sonra elinden tutup gizli kapıdan arka daireye geçtik. Yanıma koltuğa oturttum. Elele gözgöze bir saate yakın küçük dokunuşlarla tıpkı liseli aşıklar gibi oynaştık koltukta. Bugün onunla sevişmek değil, sadece seyretmek, konuşmak istiyordum. Hayaller kurup konuştuk. İkimizin de boşanması ve gerekirse herşeyden, herkesten uzaklaşıp başka bir şehirde yeni bir hayat kurmak ta vardı hayallerimizde.
Kimsenin bilmediği bir şey daha vardı. İnşaat esnasında elektronikçi arkadaşıma tüm odalara gizli kameralar yerleştirtmiştim. 24 saat ses ve görüntü kaydı yapıyor, bunu şifresini sadece benim bildiğim bulutta topluyordu. Sıva altından enerji kabloları geçirilmişti, kimse mercekleri göremeyecek şekilde yerleştirilmişti kameralar. Hem de değişik açılardan odaları alan birden fazla kamera. Bunu yarın öbürgün ters giden bişeyler olursa diye garanti olarak yapmıştım. Bunları gösterip Behiye abladan yüklü bir ayrılma hediyesi bile koparabilirdim. Aksi halde de, arabamla birlikte, bankadaki para büyümüş 250.000 Dolar gibi bir rakama ulaşmıştı.
Bu arada Güzin bankadan gelmiş, Nur'a mesaj atıyordu, "Nerdesin?" diye. Nur usulca çıkıp lavabodan çıkar gibi yapıp Güzin'e kapıyı açtı. "Lavaboya gitmem lazımdı, büro boş, giren çıkan olmasın diye kilitledim!" dedi. Güzin, "Orhan nerde?" dedi. "Gitti, sen çıktıktan hemen sonra!" dedi Nur. Güzin, "Eee, arabası burda?" dedi. Nur da, "Emlakçı arabasıyla gelip aldı!" dedi. Bunun üzerine emlakçıyı aradım, arka kapıdan aldı beni. Arazi sahibini de çağırdık, konuştuk anlaştık, tapudan randevu alındı. İşlemler başladı. Akşam arabamı alıp direk eve gittim, Merve, Sevgi ve Güzin'in mesajlarına rağmen.
Evde karım, kayıpederlerin evdeki mobilyaları değiştirmek istediğini, bizim İnegöl'deki satış mağazasına gidip bakmak istediklerini söyledi. "Tamam, sabah ararım patronunu, gider bakarsınız!" dedim. Karıma dokunmak istemiyordum, ama karım sürtününce görev icabı sikip yattım.
Ertesi gün tapuda, bankada işler vardı. Genel vekaletle arazi ile ilgili işlemleri hallettik. Öğleden sonra bir mimarla görüştük. Sonra bir havuz firması ile, mimar, mühendis ve havuz firması gereken detay planları çizecek haber vereceklerdi. Hepsi birlikte, "Detayları akşam yemeğinde konuşalım." dediler. Tüm gün büroya uğramamıştım, ama, "Tamam!" dedim.
Karımı aradım, ulaşılamıyor. Kayınpederi aradım, ulaşılamıyor. Kayınvalideyi aradım. Bir adam açtı telefonu. "Kimsiniz?" dedim. "Ben Polis memuru..." dedi. O an başımdan kaynar sular döküldü. Daha iki dakika önce telefonuna bakan mimar, "İnegöl'de tır kırmızı ışıkta bekleyen arabaların arasına dalmış!" dedikten sonra aklıma düşüp karımı aramıştım...
15 gündür işe güce gitmiyor, evde boş boş oturup, duvarlara bakıyordum. Tır arkadan gelip arabayı ikiye bölmüş. Sağ arka koltukta pusetinde uyuyan kızım ile ön sağ koltukta oturan kaynanam küçük çiziklerle kurtulurken, sol tarafı altına katıp katlaya katlaya başka arabaların üstüne yığmış, karım ve kayınpeder tanınmayacak halde vefat etmişti.
Kayınvalide cenazeler vesaireden sonra kızımla kendi evindeyken, ben de kendi evimde perdeler kapalı, içki ve mezeyle, duş bile almadan, seyrettiğim amerikan filmlerinde kendini kaybetmiş alkolikler gibi perişandım. Karımı çok sevdiğimden değildi. Nur ile hayaller kurduğumuz günün ertesinde karımın ölmesi suçluluk duymama, kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu...
Cenazeden sonraki gün tüm ısrarlı çalışlarına rağmen ben kapıyı açmayınca, Behiye abla çilingir çağırıp açtırmış, kapının kilidini değiştirtmiş, hemen hemen hergün uğruyorlar, ama beni genelde sarhoş ya da sızmış buluyorlardı. Behiye abla, Fatma, Sevgi ile Hikmet, Nur, Güzin, Dr. Ahmet ve Merve, hatta bir keresinde Muhittin abi bile geldi diye hatırlıyorum. Ya sarhoş oluyordum, ya da yarı sızmış.
Kazadan sonra 3 hafta falan geçmişti herhalde. Behiye abla geldi. Birkaç saat sızdıktan sonra kalkmıştim ve tekrar içmeye başlamıştım. Neden böyle davrandığımı, hayatın devam ettiğini, kızım için toparlanmam gerektiğini... hepsinin söylediği klasik şeyleri anlatıyordu. Sanırım dolup taşmıştım. Ona, (Nur kısmını anlatmadan) kazadan bir gün önce, boşanmayı düşündüğümü, suçluluk duyduğumu anlattım ağlayarak. Bir yere telefon etti, sanırım Dr. Ahmet'e, tanıdığı önereceği bir psikolog sordu. Sonra da, "Eve gönder gelsin, ama bugün gelsin!" deyip telefonu kapattı. Sonra ortalığı toplayıp, beni zorla banyoya sokup güzelce yıkadı.
Birkaç kez telefonu çaldı, konuştu. Ben içki ararken, hepsini lavaboya döktüğünü söyledi. Dökse ne olur ki, tek telefonla yığıyordu kapıya, tekel bayisi benim gibi müşterisi mi vardı sanki. Bir saat sonra kapı çaldı. Tanımadığım bir erkek sesi. Psikolog eve geldi, para nelere kadirdi. Behiye abla diğer odalarla uğraşırken, adam 2 saate yakın hiç bakmadığım açıları anlatıp, beni biraz olsun toparladı.
Ertesi gün işe başladım, ama 4-5 seans sonra ancak eski Orhan olma yoluna girdim. O arada ilginç bir telefon aldım. Birisi benimle görüşmek istiyordu, İstanbul'da bilinen bir inşaat firmasının sahibi. Ertesi gün için randevulaştık. Ulus'ta binanın önüne gittiğimde kapıdaki görevli bayan direk bir yere telefon etti. Bir güvenlik görevlisi beni en üst kata çıkardı. Bir sekreter karşılayıp, kocaman bir ofise aldı beni. Karşımda 40-45 yaşlarında biri. Tokalaşıp tanıştık.
"Orhan bey, bundan 15 yıl önce ben bir firmada şantiye şefiyken bir fabrika inşa ediyorduk İnegöl'de, orada tanıştım rahmetliyle, bana çok güvendi, çalışmamdan etkilendi, bana bu inşaat şirketini kurdurdu, ilk birkaç yıl işleri toparlayana kadar da destek oldu. Resmen ortak da olmadı. O yat kazası olduğunda ben yurtdışı şantiyelerinden birindeydim. Dönünce kadın acılı diye annesini arayamadım. Sonraki aramalarımda da kendimi ne kadar anlatsam da anlamadı. İki kez evine gittim. Tanımadığı için içeri de almadı, anlatamadım kendimi, en son avukatlarıma dedim, bulun kim ilgileniyor rahmetlinin işleriyle diye, ancak 6 ay önce buldular Behiye hanımın izini. Ama ben hesabı kitabı çıkarsın bizimkiler diye beklerken iki büyük proje daha aldık. Sonrasında senin kaybını öğrendim, ancak bu güne dek sallanıp kaldı mevzu!" dedi.
Ben anlattıklarını düşünürken, telefon edip birilerini çağırdı. "Şimdi! Bizim rahmetliyle yazılı olmayan bir anlaşmamız vardı, her yıl çağırır, kazancın yüzde 50'sini verirdim. Ona her zaman müteşekkirim, firma sürdüğü sürece benden sonra bile bu para size ödenecek. Behiye hanım ile telefonda konuştum herşeyi, size aktarmamızı rica etti!" dedi. (Behiye abla bana bir şey söylememişti).
Birileri geldi, sunumlar yaptılar. Dünyanın çeşitli yerlerindeki şantiyeler vs. son 3 yılın bilançoları, en sonda da bir rakam belirdi sunum ekranında. 32 milyon Dolar! "Bu sizin hakedişiniz, banka hesap numarası vereceksiniz, bunun vergisi algısı hepsi halledildi, bu net rakam, resmi kılıf işini finansman yöneticileri halledecek. Siz hesap numarası vereceksiniz sadece!" dedi...
Yolda dönerken halen inanamıyordum. Bir yıl önce bir fabrikada muhasebeciydim. Evet maaşım iyiydi de, 3 asgari ücret kadardı. Şimdi milyon Dolarlar gelip geçiyordu elimden. Akşam Behiyeye gidip durumu anlattım. Behiye abla, "Bak işte, sen Tanrının sevdiği kulusun ki, yağdırıyor!" dedi.
Aklıma gelen bir fıkra içimi biraz burksa da güldüm. (Adam milli piyangodan büyük ikramiye kazanmış, Ankara'ya almaya giderken kayınçosu telefon etmiş, "Enişte nerdesin, ablam vefat etti!" diye. Adam da, "Yüce Tanrım, verdikçe veriyor!" demiş.)
[Orhan]
21 notes · View notes
sertsiken0606 · 4 months
Text
güzellikler bitmesin
merhaba arkadaşlar . Benim ismim Firdevs kocam sürekli kendi anılarını anlatıyor belki inanmayanlar vardır ama ben biliyorum tamamı doğru. Sizlere Hasan ile ilk swing e nasıl başladığımızı anlatacağım. Biz Hasan la 2016 yılında evlendik. Tam 15 temmuzda
Aradan geçen zaman içerisinde harika geceler geçiriyorduk , ben sosyal hizmetler çocuk esirgeme yurdunda büyümüş anasız babasız biriyim. Evim çalıştığım hastaneye çok yakın benim gibi shçek da büyümüş bir hemşire bizim bölümde işe başladı ismi Yasemin . Yasemin ile kısa sürede çok yakın arkadaş olmuştuk 19 yaşında çok güzel bir kadın 1 hafta 10 gün gibi sonra Yasemin in sağlık bakanlığı misafirhanesinde kaldığını öğrendim Hasan a sormadan Yasemin in eşyalarını toplayıp bize götürdüm akşam Hasan hep anlattığım Yasemin i görünce şok oldu yemek çay faslı bitti yatak odasına geçtik Hasan her zamanki gibi seks yapmak istiyor bende Yasemin e ayıp olur diye düşündüm ama Hasan ne yaptı etti beni sekse ikna etti o gece Hasan düşünsene Firdevs videoları hani 2 kadın 1 erkek sevişirken ne boşalmıstık sen konuş Yaseminle ikna et dedim bende madem sen Yasemin i istiyorsun bende Özkan hocayla yatmak istiyorum dedim tamam dedi ben sana Özkan ı ayarlayacağım sende bana Yasemin i günlerden salı ydı artık her gece seks yaparken Özkan ve Yasemin i hayal ederek yapıyorduk cumartesi günü sabah eşim nöbet için gitti bende Yasemin ile kahvaltıda konuşurken erkek arkadaşı olup olmadığını sordum yok ama çok teklif eden var seçim yapamıyorum dedi gülüştük konu sekse gelmişti Hasan ın beğendiğini söyledim bende Hasan ı çok beğeniyorum dedi eğer seninle evli olmasa teklif etse birlikte olacağım tek erkek dedi bakiremisin dedim evet bakireyim ama 2 3 kez anal ve oral seks yaptım abla dedi . Sözü Hasan a getirdi her gece seks yapıyor hiç bıkmaz mı seksten diye sordu , gülüştük yok daha hiç boş günümüz olmadı dedim adet döneminde de mi diyerek şaşkın şaşkın baktı adetliyken anal ve oral seks yapıyor beni böyle alıştırdı dedim. Senin sesin benim odadan duyuluyor demek ki çok zevk alıyorsun abla dedi bende sen onun sikini bir görsen şok olursun çok kalın ve çok uzun dedim akşam yemeği için mutfağa gidip hazırlık yapıyordum Hasan aradı akşam misafir var ben hazırım Özkan da hazır sen ne yaptın dedi daha anlatamadım hem kızmış nasıl derim kocam seninle seks yapmak istiyor diye . O zaman Özkan seni sikerken ben izlerim Özkan ile konuştum yapacak bir şey yok dedi telefonu kapattı kapıda beni dinliyormuştu ne zaman geldin duymadım dedim epey oldu herşeyi duydum sen kabul ediyorsan ben dünden razıyım o koca yarağı görmek istiyorum dedi ben hemen mesaj attım gerdek gecesine hazır ol dedim. Akşam olmuştu hem kendimi hem Yasemin i hazırladım erkeklerimiz için saat 18 30 gibi kapı çaldı Hasan ve Özkan ellerinde kırmızı güller ve kırmızı şarap ile içeri girdi bana Özkan uzattı gülleri Yasemin e Hasan yemek odası hazır yemek yiyelim içelim zevkimize bakalım dedim Özkan belime sarıldı boynumdan öptü yemek sırasında hiç konuşmadık masayı birlikte toplayıp beni Özkan kucağına aldı öperek soyunmaya başladık Hasan Yasemin i kucağına aldı yatak odasına götürdü bizde sevişerek soyunduk 69 pozisyonuna geçtik o dilini Hasan kadar iyi kullanıyor bende o ne kadar zevk verirse o kadar sikini ağzıma alıyordum
88 notes · View notes
ozgur-ce · 1 year
Text
Öhöm öhöm 🤭 yine yeni yeniden epeydir yazmak istediğim bir balkon konuşması ile karşınızdayım Cağğğnım Tumblrya'mın soylu halkı 🤴👸😜🥳🥳
Konu: İkili ilişkiler
Şimdi şöyle bilmiyorum bağğzı kişilikler nasıl yoksun bir çevrede büyüdü ya da çocukluklarında ne yaşadılar bir kadın ve bir erkeği direkt nasıl karşı cinsiyet, potansiyel sevgili olarak görebiliyor anlamıyorum?? Ama biz normal olarak bir kadın ve bir erkekle konuşabiliyoruz, normal arkadaş, dost, kanki olabiliyoruz kiiii demek ki! Siz öyle olun tmm ona da bişey demiyoruz, haremlik selamlık isteyen beni engellesin bende engelliyorum zaten! Benim burda konuştuğum, yorumlaştığım hiç kimse sevgilim değil büyük konuşmuyorum aslaaaa olmadı, olmayacak. Daha kaç kere yazmamız gerekiyor? İnsan gibi muhabbet etmek ne zamandan beri böyle oldu hepsi benim gözümde bacım gardaşım yaw 😂😂😂 daha nasıl dile getirilir? Kıskanmayın alıııııın hepsi sizin olsun eğer hoşlandığınız kişi benimle konuşuyorsa çekinmeyin yazın yaw basayım engeli ummmrumda değil 😁🤣🤣🤣
Ama biz normal arkadaş olarak burda eğlenip takılan bir grup insan olarak gülüp eğlenmeye devam edeceğiz. Dilerseniz bizimle olursunuz gülüp eğleniriz, dilerseniz olmazsınız o aşklı meşkli bloglarla mutlu mesut yaşarsınız. Sizin tercihiniz saygı duyarız 😁 hatta ne kadar azzzzz, o kadar Özzzzz gür'ceeee 💃💃💃💃
Tumblr media
235 notes · View notes
katakullii · 22 days
Text
Tee kışın sokakta ortaokuldaki yakın bir arkadaşımla karşılaştım, ay görüşelim bir gün dedik ama bir türlü de fırsat olmadı, sonra geçenlerde tekrar karşılaştık çünkü atölyenin yakınında oturuyor, tekrar görüşelim diyerek ayrıldık. Ben biraz adım atmakta zorlanan biriyim, hadi görüşelim demek bile gözümde büyür bazen, neyse iki kere karşılaşınca banucum bu evrenin sana arkadaş yollama şekli olabilir dedim, zira arkadaşlıklarımdan çok memnun değilim son zamanlarda. Ve bugün artık yazdım o da müsaitti görüştük. Birbirimizi yaklaşık bir 15 senedir görmediğimizden mi benzer kafalarda olmamızdan mı bilmiyorum ama zamanın nasıl geçtiğini anlamadık ikimiz de, çok güzel sohbet ettik, iyi ki yazmışım. Genelde karın ağrısı yaşadığım, ay nasıl olacak, nasıl geçecek dediğim şeyler hep güzel sonuçlanır, velhasıl keyifli bir akşam geçirdim. Tşklr evrencim.
20 notes · View notes
insanzee · 13 days
Text
@gelhadisblog arkadaş Rb yaptığın yayınınımın altında demişsiniz ki;
Bu konuda araştırmalarım var uyduruk hadislere kalırsa işin içinden çıkmak zor. Ayetlere gelecek olursak her ayeti konuşabiliriz çünkü bu hadisçiler ayetleri de çarpıtıyor.
Bu konuda araştırmaların olması çok güzel, sevindim vardığın sonuçları benimle de paylaşırsan daha da çok sevinirim.
Arkadaşım konu uyduruk hadisler değil ki hatta sahih hadisler bile değil konu kuran, konu İslam tarihi. (gerçi hadisler olmasa ortada ne Kur'an kalır ne İslam tarihi)
Her ayeti konuşabiliriz demişsiniz ne güzel, en sevdiğim🙂
Mesela yakın zaman önce nur 33 ü paylaşıp arkadaşların fikirlerine müracaat etmiştim halen tık yok belki siz bir fikir beyan edersiniz. Hadislere, esbabı nüzula ihtiyaç duymadan bir tanrı kelamı böylemi olmalı, sizce nasıl olmalıydı, beklentiniz nedir diye sorarım. Bu ayet üzerine geçenlerde yorumda cesurca din karşıtı olduğunu dile getiren yürekli arkadaşım @nefss-blog arkaşımın da bu ayetle ilgili görüşü çok değerli olacaktır.
Tartışılacak ayet çok ama vakit yok bu saate kaldım çok geç kaldım çok erken kalkmalıyım.
Huzurlu geceler, esenlikler dilerim.
19 notes · View notes