Tumgik
#en iyi cep telefonu
tipitip213 · 2 months
Text
Yasak Sırlar 2
Neyse nereye gitti naptı bilmiorum ben yatakta yatmaya devam ettim ozamanlar soba nerde yaşam alanın orası yer sofrası kahvaltı hazırlardı sobanın yanına kalk oğlum dedi hala kızma bağımra çağırma yok çok anlayışlı ve düzgün bir anneydi sadece baban duymasın görmesin ikimizide öldürür dedi tamam anne dedim sadece bu cümleler geçti hiç yatakta olanları konuşmadık neden yaptın bidaha yapma vs bile demedi sofrada şimdi düşününce bana yaklaşımı eksik gibi görünüyor benim bidaha böyle birşey yapmamam gerektiğini yanlışımı doğrumu düşünmedi bile o an klasik evin direği tabusu koca korkusunu dışa vurdu sonuçta bir aile faciasına dönüşebilirdi çünkü ben çocuktum ve bunu yaparken babamada yakalanabilirdim sadece bundan emin olmak istediğini bu gün daha iyi anlıyorum düşününce, bende tamam anne yapmam dedim, o gün dışarı çıktım kapının önünde bisiklet sürdüm vs günü bitirdim 2-3 yıl geçti orta okul son seneme kadar annemle yakınlaşmam olmadı ama mahalleden kızlar kuzenler vs bişeyler yaşadım çokta önemli değil aslında çok fazla şeyler olduğu için annemle olanları ve daha sonraki süpriz yakınlaşmalarımın daha heyecanlı olacağını ve ana konuyu dağıtmak istemediğimiçin 2-3 yıllık sürece girmiyorum.
Merhaba hikayeme devam edersek orta okul bitmişti annemle ilişkim gelişmişti daha çok arkadaş gibiydik annemde kendini daha geliştirmiş giyimi imajı değişmişti tam bir afet olmuştu babamla kafa olarak anlaşamadıklarını biliyordum tartışıyorlardı 2 -3 gün küsmeli tartışmalardı boşanmaya götürücek olaylar değildi ama sex konusunda babam biraz daha isterikti çünkü tartışmalarında annem yanımda ben biliyorum bunun derdini diye üstü kapalı ima ediyordu sanırım babam annemden ben evdeykende yada olmadık zamanda sikşmek istiyordu buda aralarında gerginliğe babamda huysuzluğa neden oluyor en sonunda da tartışmaya dönüşüyordu benimde kime çektiğim belli oluyordu abaza babanın abaza oğluyum galiba* *babamı annemi sikerken çok defa görmüştüm yatak odasında domaltırken üstünde git gel yaparken kapı altındaki boşluktan gizlice izlerdim eski evler sonuçta ya kapısı kapanmaz ya altında bir karış açıklık olur yada anahtar deliği bozulmuştur göbek söküktür röntgene müsaitti yani sessizce sikişirlerdi annem babamın boynuna gömülür babamda annemi yatakta bacakları aşşağı sarkık etek belinin üstünde göğüsler kapalı misyoner biçimde bacak arası yirmi dakka sikerdi hatta bikeresinde babamı annemin amını yalarken görmüştüm annemin kollar geriye düşmüş babam yatağın kenarında bacaklarını ayırmış annemin amını yalıyordu annem o dönemler 40 lı yaşlarda amı etlenmiş traşlı hafif kıllar yeni çıkmaya başlamış çok enfes gözüküyordu annem 1,60 boylarında babama göre kısa boylu denebilirdi babamın yarrağı 18-19 cm benim hayyallerimi süsleyen anneme her soktuğu anı görmek bana acayip bir duygu ve haz veriyordu hele bu insan benim annemse ve böyle çok kez yakalamıştım onları onlarda yakalanmamak için çok bi çaba sarf etmiyorlardı babamın yüzünden çünkü, evde herkezin anahtarı vardı hafta sonu eve sessizce bilerek girer onları yakalamaya çalışırdım 2000 li yıllardı cep telefonu herkez de yok bi babamda vardı sadece, arayıp anne ben geliyorum gibi bişey yoktu yani gel zaman git zaman annemle babamın sikişleri benim otuzbir malzemem oluyordu neyse; konu dağılmadan annemle benim ilişkime gelelim biz aile yapımız gereği rahatız evde muahafazakar bir yapımız yoktu ailemiz teyzemler amcamlar din kavramı bizim için iyi bir insan olmaktan yada yaşam ve geçim den sonra geliyordu rahat bir aileyiz yani, annemi duştan çıkıp odasına giderken diri göğüslerini fındık uçlarını götünü kapatamayan havluya sarılmış gri etli amcığını kapatmaya çalışırken görürdüm annemin amı çok kıllı olmazdı hatları am çizgisi hep belli olurdu annem kişisel temizliğine dikkat ederdi ah annem ahh hala taş gibi neyse onu gördüğümü annemde görüp yavrum arkanı dönde giyineyim dediği çokk olmuştur annemeilk temasımdan sonra hiç konusu açılmamıştı annemde bana karşı hiç değişmemişti bende sexi dışarda komşu kızlarında kuzenlerde bulmuştum ergenlik yıllarımda devamlı otuzbir çekmekten gına gelmişti ibreyi 3 sene aradan sonra yeniden anneme doğru çevirmiştim o yıllar smackdown izler annemle güreş ayağına sürter dayar yere yatırır şakalaşma ayağına tciz ederdim annemin kabarık amını bacaklarımda hisseder kendimi cennette zannederdim annemde benim tek çocuk olmamdan dolayı üstüme olan düşkünlüğünden bişey demez yada işi oluruna bırakırdı sonuçta ergenliğe girdiğim dönemdi sanırım beni anlıyordu bi yere kadar bana müsade ediyordu (şimdi anlattığına göre anlamıyormuş,bende bozmamak için hee hee diyorum)neyse gel zaman git zaman ben hep anneme mutfakta sürtüyorum annem anlamamızlığa veriyor ilk temastaki gibi ufak olmadığımdan utanıp bişey de demiyor yada oda farklı duygular hissediyordu benim nekadar ileri gidiceğimi düşünüyordu bu sürelerde babamla aannemin sikişleri 2 günde bir tam gaz devam ediyordu bende anneme dayamalara pencereden komşuyla konuşurken arkasından dışarı bakmak bahanesyle sürtmelere devam ediyordum bir keresinde pencereden komşuyla konuşuyordu karşı apartmandaki elif teyze bişeyler anlatıyor buda dinliyor yorum yapıyordu ara ara yanına gittim yanağından öptüm annem seni çok seviyorum dedim oda yarumm dedi beni sağ kolunun altına aldı teyzeyle selamlaştık anneni çokmu seviyon gökhan
56 notes · View notes
se-a-ser · 3 months
Text
Telefon alırken
cep telefonu tercihiyle ilgili çevremde ve burda yardımcı oluyorum zaman zaman. bildiğim kadarıyla bir paylaşım yaparsam faydalı olur diye düşündüm
öncelikle iPhone'dan uzak duruyoruz. tek avantajı piyasası var, ona bişey diyemem
ekran olarak tabi ki önceliğimiz AMOLED
sonra ekran/kasa oranı önemli. üst ve yanlarda ekran nereye kadar gidiyor. çentik mentik diyerek ne kadar ekrandan çalınıyor
köşeler fazla oval olmamalı
pil kapasitesi / ömrü
adaptör, hızlı şarj ama körü körüne değil
CPU/GPU (işlemci / grafik işlemci)
ekran koruma (çizilme ve kırılmalara karşı Gorilla Glass vb)
NIT değeri (ekran parlaklığı)
Android sürümü
çözünürlük
PPI (piksel yoğunluğu)
ekran yenileme hızı
NFC (ulaşım kart doldurmak için :))
olamsa da olur ama Kızıl Ötesi, Radyo vs
şimdilik aklıma gelen kriterler bunlar. cep telefonları artık gereksiz derecede hızlı. o yüzden gelişmiş 3d oyunlar oynamayacaksanız hız artık bir kriter değil. oynayacaksanız da Nvidia Geforcenow alın mesela
bu kriterler ışığında 10 bin TL altında birkaç model çıkıyor
TCL 30+ en ucuzu. fiyatı yanıltmasın. sadece ekran fiyatına nerdeyse. TCL dünyanın en büyük ekran üreticilerinden biri
Xiaomi Redmi Note 11 ile Xiaomi her zaman fiyat/performans için iyi bir seçenek zaten
Infınix Note 12 ise gerçekten görmeye değer. adamların bir mühendislik çabası var belli. mesela ön kamerada flaş var, hızlı sarjın potansiyel zararlarından korumak için ısı algılayıcı sensörler koymuşlar, kendi arayüzleri de iyi
bunlar dışında tabi ki Samsung her zaman iyi bir seçenek, Tecno da iyi. kamera önemliyse Huawei'in Leica lens kullaan modelleri her zaman daha iyi
20 notes · View notes
yasamsallik · 4 months
Text
SOSYAL ENKAZ ❗️
Üç çocuk annesi kaynana, damadıyla kaçıyor…
24 yıllık evli olan 43 yaşındaki kaynananın, kızı hamileyken, damadıyla sarmaş dolaş öpüşerek fotoğraf çektirdiği ortaya çıkıyor.
Kaynananın babası, kaynanayla damadı aynı odada uygunsuz vaziyette basıyor, torunun yuvası yıkılmasın diye ses çıkarmıyor.
Kaynananın damadıyla birlikte ev kiraladıkları, evsahibine damadını “oğlum” diye tanıştırdığı anlaşılıyor.
Kaynanayla damadın aslında çoook eskiden beri birlikte oldukları, rahat rahat görüşebilmek için kızını damadıyla evlendirdiği iddia ediliyor.
Üstelik… Damadıyla kaçan kaynana, canlı yayına katılıp, kızıyla yüzleşiyor, bunların hepsini şakır şakır ekranda anlatıyorlar.
Dört çocuk annesi kadın, kocasını ve en büyüğü beş yaşındaki çocuklarını terkedip, internette tanıştığı 15 yaşındaki çocuğa kaçıyor.Kocası “karım bana geri dönsün” diyerek, televizyon programından yardım istiyor, kadın canlı yayına telefonla bağlanıyor, “15 yaşında ama ergenliğe girmiş, kocamdan iyi” diye anlatıyor.
15 yaşındaki çocuk reşit olmadığı için ekrana çıkartılmıyor, onun yerine babası canlı yayına katılıyor, “oğlum memnun, istenirse imam nikahı kıyarız” diyor.
Netflix'te yayınlanan marjinal kurgu diziler değil bunlar… Türkiye gerçekleri, Türkiye'de yaşanıyor.
İki elti, yufkacıya kaçıyorlar.
Biri iki çocuk annesi.
Öbürü üç çocuk annesi.
İki elti, yufkacı eltilerin abi-kardeş kocaları, eltilerin anneleri, hep beraber canlı yayına çıkıyorlar.
Büyük elti anlatıyor, “cep telefonu aldım, kocam faturalarını ödemedi, elin adamı yufkacı ödedi, aşık oldum, yufkacı ve eltimle çok mutluyuz” diyor.
Küçük elti daha ikna edici izah ediyor, “evdeyken bayılmalarım oluyordu, doktora gittim, bir şey bulamadılar, yufkacıya kaçtıktan sonra bayılmalarım kesildi” diyor.
Eltiler aynı ismi taşıyor, yufkacı bu sebeple tarif ederek anlatıyor, “ben sadece gözlüklü olanla beraber oldum, öbürü ben de geleyim dedi, peki dedim, bayılmaları oluyormuş, kendisine nazar duası okudum, muska yazdım” diyor.
Yufkacının dükkana gelen evli kadınlara kendisini hoca olarak tanıtıp, yufka büyüsü yaptığı iddia ediliyor, yufkacı bunları reddediyor.
Bu arada, büyük eltinin aslında yıllar önce boşanmış olduğu ve kocasıyla imam nikahıyla yaşamaya devam ettikleri ortaya çıkıyor.
Neticede, küçük elti yufkacıyı terkediyor, kocasına dönüyor, canlı yayında romantik müzik eşliğinde birbirlerine sarılıyorlar.
Büyük elti yufkacıyla evleniyor, altı ay kadar sonra boşanıyorlar.
Senaristlerin yazmaya cesaret edemeyeceği tuhaf ötesi ilişkiler, her gün televizyonlarda yayınlanıyor, ana haber bültenlerinden katbekat fazla izleniyor, haber kanallarının 10 misli izleniyor.
Çünkü, hiçbir haber, Türkiye'nin somut gerçeğini onlar kadar şeffaf yansıtmıyor.
Üç çocuk babası evli adam, dört torun sahibi evli anneanneyle kaçıyor.
35 yıllık kocasını terkederek, kendisinden 15 yaş küçük adamla kaçan anneannenin, henüz 14 yaşındayken imam nikahıyla evlendiği ortaya çıkıyor.
Anneanneyle kaçan adamın ise, yıllar önce kızkardeşinin kayınpederini ağaca bağlayıp, cinsel organını yaktığı, bu yüzden hapse atıldığı, af'la çıktığı anlaşılıyor.
Bu adamla anneanne canlı yayına çıkıp “niye utanacakmışız, bizim aşkımız dünyadaki denizler kuruyana kadar bitmeyecek” diyor.
25 yıllık evli, dört çocuk üç torun sahibi babaanne, 30 yıllık evli, yedi çocuk dört torun sahibi adamla kaçıyor.
“Nasıl tanıştınız?” diye soruluyor, adam izah ediyor, “tiktok'a video koydum, bu denk geldi” diyor.
Babaannenin okuma yazma bile bilmediği, whatsapp'ten sesli aşk mesajları gönderdiği anlaşılıyor.
Babaannenin kocası canlı yayına çıkıyor, “karım evine dönsün, internetten tanıştığı adamdan hayır gelmez”diyor iyi mi.
18 yaşındaki kız,altı çocuk babası 70 yaşındaki adama kaçıyor.
Adamın kızı kendine bağlamak için muskayla büyü yaptığı iddia ediliyor, muska denilen paket stüdyoya getiriliyor, canlı yayında makasla kesiliyor, cips kağıdına sarılı at yarışı bülteni çıkıyor.
Dizilere yasak koyan Rütük bunların yayınlanmasına izin veriyor.
YILMAZ ÖZDİL
VALLAHİ BRAVO ŞAHSEN
EĞER ŞEYTAN OLSA BÖYLE
ÇALIŞAMAZDI
22 SENEDİR TOPLUMU
AHLAKSIZLAŞTIRMAK İÇİN
SÜPER ÇALIŞMIŞLAR
BU BOPÇULAR
23 notes · View notes
besiktas77 · 3 months
Text
Tumblr media
Sakın kimseye ‘Seni seviyorum’ demeyin...
Lütfen.
Kullanmayın artık bu sözü.
Başka bir şey deyin birbirinize onun yerine duygularınıza daha denk düşen bir şey...
Benim aklıma gelmiyor ama siz bulursunuz.
Ne de olsa sizin duygularınız...
“Seni seviyorum” öyle “Kendine iyi bak” gibi bir söz değildir.
Laf olsun diye söylenen...
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde hakkını vereceksiniz.
Bir kere onu gerçekten seviyor olmanız lazım.
Yani öyle dokununca geçiverecek arzularla falan karıştırmayacaksınız.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, o biri en az tuttuğunuz takım kadar önemli olacak hayatınızda.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, bir saat eksik uyumayı göze alabileceksiniz onu daha çok görmek uğruna.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, elini tutmak da önemli olacak başka şeyler kadar.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, “Sevgilimsin” de demiş olduğunuzu bileceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, onu özleyecek, düşünecek, merak edeceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, onun gözü telefonda
(evet, cep telefonu çıktığından beri kulak değil gözler telefonda) aramanızı beklediğini unutmayacaksınız.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, ona sürprizler yapmayı, ufak hediyeler almayı ihmal etmeyeceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, ona şiirler okuyacak hatta kabiliyetiniz varsa, yazacaksınız da.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, şarkıdaki gibi, ellerinizde çiçeklerle kapısında bekleyeceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, belki ömrünüzün sonuna kadar değil ama hiç olmazsa yarın, öbür gün de seveceğinizden emin olacaksınız.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, aynı zamanda “Free takılalım” da diyemeyeceğinizi bileceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, o aşktan söz ederken siz “Ben almayayım, alana da mani olmayayım” demeyeceksiniz.
Nasıl?
Çok mu zor..?
Fazla mı zahmetli...?
İnsanın birini sevip sevmediği tam da böyle belli oluyor arkadaşlar.
Sevmeyince “iş” gibi geliyor bütün bu saydıklarım.
O zaman “Seni seviyorum” demeyeceksiniz.
Bu kadar basit.
Bir gün farkında olmadan bütün bunları yapıyor olduğunuzu görünceye kadar.
Şimdi “Ne var bunda...?
Keşke herkes birbirine bolca ‘Seni seviyorum’ dese diye düşünenler olacaktır.
İyi.
O zaman birbirini gerçekten sevenler yeni bir söz bulsunlar söyleyecek.
“Seni seviyorum” orta malı olsun.
Zaten oldu olacağı kadar…🌹🥀🌼🌻
Pakize Suda
10 notes · View notes
frederico35 · 1 year
Text
Öğrencilik Döneminde İlk Seks Deneyimim
İsmim Ferhat. şu an 48 yaşındayım. 25 yaşındayken yaşadığım gerçek bir seks maceramı paylaşmak isterim. O zamana kadar karşı cinsle hiç cinsel münasebetim olmamıştı. Kız arkadaşlarımla en fazla biraz flört edebiliyorduk. Biraz çekingen yapım nedeniyle cinsellikten uzak kalmıştım. Tabuydu birçok şey. Ta ki Muhterem ablayı tanıyana kadar. 35-36 yaşında, benden yaklaşık 10 yaş büyük, kilolu bir hanımdı. O zamana kadar kilolu hanımları hiç cazip bulmazdım. Muhterem abla tüm bu ön yargımı değiştirdi.
O aralar İzmir'de üni. son sınıftaydım. 2-3 sene uzatmıştım okulu. Ama artık son seneydi. Evde kalıyordum. Ev arkadaşlarımın hepsi (4 kişiydik). Şubat tatilinde hepsi memleketlerine gittiler. Ben gitmedim. Bizimkilere de evde kalıp ders çalışacağımı söyledim. Ki gerçekten çalışacaktım. Fazla uzamıştı okul, kalan dersleri temizleyip diplomamı almak istiyordum. Ailem de haklı buldu tabi, onlar da sıkıldı okulu uzatmamdan.
Bu arada ev tipik öğrenci evi olduğu için darmadağınıktı. Hazır bizim çocuklar da yokken enikonu bir temizliğe ihtiyacı vardı. Bizim temizlememizle olacak gibi değildi. Karşı komşumuz Ayfer ablaya sordum, var mı bildiğiniz bir ev işlerine yardımcı bir kadın. Sadece bir gün sürecek tam temizlik. Kendisine gelen bir kadın olduğunu fakat öyle tek günlük yerlere gitmediğini, kendisiyle birlikte düzenli gittiği yerler olduğunu söyledi. Ama araştıracağını da söyledi.
Ertesi gün kapı çaldı, Ayfer abla gelmişti. Bana birini bulduğunu söyledi. Akşam üstü onunla birlikte kapıdan uğrayıp tanıştırcakmış. Yan sokakta oturuyomuş, yeni boşanmış, düzenli iş bulana kadar böyle günlük işler yapabilirmiş vs. Akşam 5 gibi ikisi de geldiler, kapı önü soğuk hemen içeri aldım. Baktım, bayağı kilolu, öyle böyle değil, içimden "kendini kaldıramaz, hadi ben de yardım edicem, bir günde nasıl halledecek temizliği" diye hayıflandım. Neyse dedim zaten 1 gün gelecek. Ne istersiniz dedim şu ücret dedi, tamam. Zaten çok isteseydi bile kabul edecektim. Önceden de bizim çocukları da aradım, şu fiyata evi temizletiyorum, haberiniz olsun diye.
Ayfer abla benim düşünceli olduğumu farketti, "merak etme Muhterem temiz kızdır, halleder bir günde" diyip beni rahatlatmaya çalıştı. Ertesi güne anlaştık. Sabahtan geldi. Arkada üstünü değişti. Bir baktım, koca bir göt. Aynı büyüklükte göbek memeler kalın bacaklar. Sanki ana tanrıça kibele gibi bir vücut. Bu nasıl temizleyecek derken hiç beklemediğim şekilde atik hareketlerle temizliğe başladı. Merdiveni çekip camları temizlemeye başladık. Kah ben çıkıyorum o bez veriyor, kah o çıkıyor ben bez veriyorum. O çıkınca da aman düşmesin diye merdiveni tutuyorum. Bu arada bacaklarının görüntüsü ve vücut kokusu pipimde hafif kıpraşmalara neden olmaya başladı. İçimden "napıyon kendine gel" demeye başladım.
Öğlene kadar böyle bayağı bir odayı, salonu, camları temizledik. Sadece mutfak banyo tuvalet antre falan kaldı. Öğle yemeği yedik, bir şeyler hazırladım, kilosu nedeniyle iyi bir sofra çıkarttım, dışarıdan da bişeyler getirdim aşağı inip (O zamanlar öyle telefonla sipariş çok yaygın değildi, cep telefonu bile herkeste yoktu). Yerken sohbet ettik. Kocası başka kadına gitmiş bunu iki çocukla bir başına bırakmış. Anlatırken sanırım üzüldüm biraz karnım ağrımaya başladı. Genelde öyle olur sıkılır üzülürsem. Ben biraz yatayım sen temizliğe devam et, bulaşığı sonra yıkarız dedim. Sana nane limon kaynatayım mı dedi. Şu yediklerimi biraz sindireyim olabilir dedim. Gidip salondaki kanepeye uzandım. Ama ağrı azalmadı. Sanki tahmin etmiş gibi biraz sonra elinde nane limonla geldi.
Ben teşekkür edip bardağı elinden alıp içerken "biraz ovayım mı karnını?" dedi. Şaşırdım utandım falan, ne diyeceğimi bilemedim, "merak etme ablan sayılırım, ovalayınca geçer belki" dedi. Ben yarım ağız eh meh derken kanepenin yanına diz çöktü, o etli kocaman elleriyle ovmaya başladı. Arada ovarken gayri ihtiyari serçe parmağı kasıklarıma doğru kayıyor. Bu da pipimde uyarıcı etki yapıyordu. İşin ilginci ovaladıkça ağrım hafifliyor ama pipi de dikelmeye başlıyordu. Pantolon kalındı ona güveniyordum ama artık önümde şişkinliği başlamıştı. O da fark etti bunu. Yüzü kızardı. O an ben hiç beklenmedik bir şey yaptım. Sağ elimi onun ovan elinin üstüne koydum. Onunla birlikte ovmaya başladım.
İşte fitilin ateşlendiği an o andı. Pantolonun sıkıyor onu açayım biraz daha rahatlasın dedi. Hiç bişey demedim. Yavaşça düğmeyi açtı. Açtıktan sonra eli daha aşağı doğru inmeye başladı. Benim heyecanlanıp utandığımı gördükçe daha aşağı indi. Biraz daha rahatlasın diye fermuarı mı da yavaş yavaş aşağı indirdi. Tabi sade donum tutunca pipim daha net yükseldi. Bunu görünce dayanamadım cesaretlenip sağ elimi çekip sol elimi onun elinin üzerine koydum, sağ elimle de diz çökmüş eteğinin altından kalçalarına dokunmaya parmaklarımı bacaklarında gezdirmeye başladım. O da bundan cesaret almış kı bir hamleyle iki eliyle birden donumun önünü aşağı indirdi! Pipim özgürlüğüne kavuşmuş dimdik önünde duruyordu artık. "Ayyyhh sikin fırladı!" dedi gülerek. "Çok canım çekti Muhterem abla, kusura bakma dayanamadım" dedim utanarak "Ayy hiç kusur olur mu, onun da canı çekmiş işte, hem bak senin elin de nerelerimde, hadi sen de dokun amcığıma" demez mi! O elimle eteğinin altından külodunu sıyırıp parmaklarımla vajinasına ulaştım, sırılsıklam olmuştu. Kulağıma eğilip "Muhterem ablan seni doyurur besler sütüyle hiç merak etme" deyip bir eliyle koca memesini çıkarıp ağzıma tıktı! "Em bebeğim, Muhterem'in sütü sana helal olsun" diye fısıldadı.
Artık hem memesini emiyor, bir elimin parmaklarıyla da ıslanmış amcığına girip çıkıyordum. O da eliyle pipime 31 çektiriyodu. "Ne kadar da büyükmüş, damarlıymış bu aslanım" derken taşaklarımı da avuçlayıp onları da dışarı çıkardı! "Ohhh maşallah koca koca tüylü toplar, Muhterem ablası yesin onları" deyip avucuyla sıkmaya başlayınca zevkten kendimden geçmeye başladı. "Böyle olacağını bilseydim kıllarımı alırdım ablacım" dedim utanarak. Hem kış günü hem de tembellikten uzun süre almamıştım kıllarımı, resmen orman gibiydi. "Muhterem ablan jiletle temizler pampak yapar onları meraklanma, hem kıllısı da güzel" derken parmaklarını kasıklarımdaki, pipiminin üstündeki, taşaklarımdaki uzun kıllarda gezdiriyordu. "Senin de kıllar hafif uzamış abla" dedim, Tabi onunkiler daha kısaydı en fazla bir haftalık. "Ben de bilseydim senin için kaymak gibi hazırladım onu, hiç aklımda yoktu" dedi. "Olsun dedim ablacım, kıllısı da güzel" dedim ben de.
O bu sırada hızlı hızlı sikimi çekmeye başladı. Ben de onun amcığını aynı şekilde parmaklıyordum. Birkaç dakikaya sular seller gibi fışkırmaya başladım, onun ellerine hatta açıktaki memesine, yüzüne spermlerim bulaşmıştı. "Oh maşşallah suladın beni güzelim!" deyince iyice utandım. "Olsun ablası kurban, senin döllerin bal kaymak benim için" deyip ellerindeki memelerindeki yüzündeki döllerimi yalamaya başladı. Henüz dikliğini koruyan pipimi memesine sürmeye başladı. "Ben de senin am sularını emmek istiyorum" deyince hemen eteğini külodunu çıkardı. Ben de pantolonu mu donumu çıkardım. Üstümüzde benim bir kazak kaldı. O da üstündeki elbise üstünü çıkardı, sadece bir memesini çıkardığı sütyeni kaldı. "öbür memenin suçu ne o da özgürlüğüne kavuşsun ablacımm" diyince sütyenini bir eliyle çekip fırlattı.
Artık önümde koca memeleri kalçaları büyük göbeği sallanan, biraz pörsümüş kısa kıllı amcığı ıslak ıslak pipimi arzulayan bir kadın vardı. Normal de hiç cazip gelmeyecek bu görüntü bende öyle iştah ve arzu uyandırmıştı ki pipim yeniden kalkmaya başladı hafif hafif. "Oyyy maşallah doyamamış mı bu tatlı sik Muhterem ablacığına" diyip bir eliyle memelerini sallamaya başlayınca kendimden geçtim. "Ablacım bu benim ilk deneyimim, doya doya yaşayalım bunu, hiçbişey düşünmeyelim." dedim. "Yerim seni" deyip tekrar önüme diz çöktü. Artık koltukta oturur vaziyetteydim. Bacaklarımı aralayıp ağzı dili dişleri dudakları ile pipimi taşaklarımı öpmeye emmeye yalamaya hafifçe ısırmaya başladı. Zevkten uçuyordum. Kıllarımdan hiç tiksinmeden, çekinmeden dilini kasıklarımın dibinde gezdiriyor, emiyordu her noktasını. Ben de bir elimle memelerini sıkıyor, diğer elimle kıvırcık saçlı başını sikime bastırıyordum.
Tam bir zevk yumağına dönüşmek için ben de yere indim, halıya uzandım. Kazağımı da çıkardım. Artık ikimizde çırılçıplaktık. Ve ben de onun tombul bacaklarını aralayıp göbeğini öperek, yavaş yavaş amcığına inerek yalamaya emmeye başladım. Kıllı amcığı iyice ballanmış, zevk sularını daha da akıtmaya başlamıştı. İştahla onu yalar emerken iki elimle de kalçalarını sıkıyor parçalarcasına bastırıyordum. Ben altta o üstte 69 pozisyonunda zevk dalgalarına bırakmıştık kendimizi. Odada sadece "şlopp şlopp şap şap" diye dil damak dudak şaplatma sesleri duyuluyordu. Arada da "Ohhh hanimiş de aslanımın siki, demir gibi ohhh, nasıl da yalarmış emermiş muhterem ablasının amcığını" diye fısıldıyordu ağzından sikimi taşaklarımı çıkardığında. Ben ise "oohhh muhteremim ohhhh ahhh ballı amcığını yerim muhterem ablacımm" diye inliyordum. İnlemeler ohlamalar arasında ikinci postayı da ağzına attım Muhterem'in. Yalana yalana hepsini yuttu döllerimi, bir yandan da "Şifa bu şifa Ferhat'ımın balları" diye yalanıyordu.
O gün gün öğleden sonra iş miş kalmadı tabi. Akşama kadar uzun uzun postalar attık. Sikim küçüldüğünde hanimiş hanimiş deyip ağzıyla emerek dikeltti. En çok domalmayı seviyordu. Uzun uzun dakikalarca domalttım. Taşaklarım kalçalarına ve amına çarptıkça salonu "şap şap çap çap" sesleri ve inlemelerimiz doldurdu. Memelerini doya doya emdim, ısırdım. Bacak omza yaptık, üstüme oturdu, ki kilolu olduğu için fazla da yüklenmedi. Her tarafımız döl, am suyu, ter olmuştu. Banyoya geçip birbirimizi yıkadık, tabi birer posta daha atarak. Artık boşalamıyordum, sikim hissizleşmişti. O da bitip tükenmişti, amcığı iyice gevşemişti.
Ertesine güne kalan iş 4 günde bitti. Her gelişinde temizlik yerine sikişmeye başlamıştık. Sadece birbirimizin traş bıçağıyla sik amcık kıllarını temizleme işini yapmıştık. Çocuklar dönene kadar Muhterem'le alt alta üst üsteydik. Hayatımın en mutlu günleriydi. Çocuklar gelince artık yapamadık. Muhterem de sanırım başka kadına giden kocasının acısını, intikamını böyle çıkarmak istedi. Ben ise cinselliği ilk kez yaşamanın heyecanıyla onu da kendimi de iyice doyurmuştum.
Meğer iş başka yöne gitmiş sonradan haberim oldu. Karşı komşu Ayfer abla kuşkulanmış. Malum Muhterem'i o bulmuştu. Onun hallerindeki değişimi fark etmiş. Ertesi gün evi dinlemiş bizim zevk seslerimizi duymuş. Muhterem'i biraz sıkıştırıp tehdit edince o da itiraf etmiş. "Söyle Ferhat'a bu işin buraya varacağını bilmiyordum, böyle olmaz, izin vermem. Eğer aranıza beni de alırsanız affederim" demiş Muhterem'e. Muhterem utanarak söyledi bunu ama benim söyleyecek sözüm yoktu. Evin kirası biz öğrenciler için çok uygundu. Daha iyisini bulamazdık. Ayfer bunu ev sahibine söylerse kesin çıkartırdı. Kabul ettim. Hem Ayfer abla 47 yaşında vücudu gayet düzgün hoş bir kadındı. Yaşça büyük kocası vardı, varlığıyla yokluğu birdi. Kocası memlekete gittiğinde artık o da Muhterem'le bize damlıyordu. Onun vücudu çok daha güzel ve bakımlıydı. Dahası çocuklar memleketlerinden dönünce onlar da bu durumu öğrenip bize katıldılar. Aynı anda 6 kişi, 20li yaşlarda 4 genç erkeğin penisi, 47'lik Ayfer ve 36'lık Muhterem ablaları zevkten zevke uçurmaya başladı. İkisi de resmen çıldırdı kudurdu. Tabi 4'ümüzü de mezun olana kadar doyurdular. Mezun olduktan sonra da her ikisiyle de ara ara buluştuk.
Muhterem ve Ayfer ablalarla yaşadığımız o toplu seks anılarımızı da başka bir hikayede anlatacağım.
Gizliliğe ve güvene önem veren tüm olgun hanımlar sanal seks yapmak için [email protected] adresine yazabilirler.
17 notes · View notes
onderkaracay · 1 year
Text
HER ZAMANIN UYARILARI
-Cahil ile tartışırken söyleyeceğin her söz, ateşe atılmış birer odundur. Lev Tolstoy (Çünkü aranızda pek çok sayıda bilgi basamakları vardır. Anlaşmak için o basamakları birlikte tek tek aşmanız gerekir. Ancak inmek de, çıkmak da yetenek ister, büyük sabır ve zaman ister. CD)
.
-Aydınlar, bilim insanları, sanatçılar! Doğruları yazmakla söylemekle yetinmeyin.
Bir araya gelin, o doğruların uygulanması için yetki sahiplerine baskı yapın.
*
Türkiye son 5 yılda cep telefonu ithalatına 12,8 milyar Dolar harcamış. Şimdi, küresel şirketler Türkiye'nin cep telefonu üretmesini ister mi? Bu, diğer sanayi ürünleri için de böyledir. Türkiye'de sanayileşme boşuna mı durduruldu, fabrikalarımız yabancılara boşuna mı satıldı!
**
- Suriyeliler bombalandıkları için Türkiye'ye göç etmiyorlar, Suriyeliler Türkiye'ye göç etsinler diye bombalanıyor.
- "Yurttaşlarım, unutmayın! Direncinizi kıracak bir araç, düşmanın Türkiye’yi içerden oyarak çökertmesidir. Düşman, ülkede mevcut siyasi nifaklardan ve yüksek makamların teslimiyetçilik eğiliminden istifade ederek çalışır her zaman.
Dış düşmana karşı aldığınız önlemleri, gösterdiğiniz birliği iç düşmanlara, iç bedhahlara karşı da daha uyanıklıkla, daha bir şiddetle uygulayın." [ATANAME, istanbul'daki Adamlar:11]
- "Asıl önemli olan, ülkeyi temelinden yıkan ve halkını esir eden, iç cephenin düşmesidir. İşte bu hakikati bizden daha iyi bilen düşmanlarımız ki, başta en alçak düşman olan İngilizler, asıl bu cepheyi yıkmak için iki üç yıldan beri, daha doğrusu yüzyıllardan beri çalışmaktadırlar.
Bilindiği gibi, bir kale içinden yıkılır. İşte düşmanlarımız da bizi içimizden yıkmaya çalışıyor. Düşmanlarımızın, bizce bilinen -bilinmeyeni daha çoktur şüphesiz- zehirli girişimleri gerçekten korkunçtur." [Ataname/ Avrupa: 13,14]
Prof. Dr. Cihan Dura
6 notes · View notes
arafsuresi179 · 1 year
Text
Falcı medyum mahkeme kararı, büyü bozma, büyü nasıl bozulur, cinler, büyü çeşitleri, haberler, emniyet istihbaratı, ruhsal sorunlar, kötü alışkanlıklar,kalpte sıkıntı,huzursuzluk,depresyon
Tumblr media
TCK 158/1-A maddesine göre 'Dini İstismar Sebebiyle Dolandırıcılık Suçu' medyum ve falcılar ile ilgili olup, davacı olunduğunda en az üç yıl hapis cezası verilmektedir.web sitesi,sosyal medya ve youtube hesabı,banka hesap hareketi,whatsapp yazışmaları…
-Cep telefonumuzdan Kuran'dan bazı sureleri kulaklıkları takıp en yüksek sesle dinlememiz gerekir. -Bir miktar zeytin yağı üzerine Kurandan bazı sureleri birkaç defa belirledikten sonra üfledikten sonra yağı elimizle kalbimize sürmemiz gerekir. -Abdest elde ettikten sonra bardağa biraz su ve sirke alarak Kuran'dan bazı sureleri üzerinde güçlü bir şekilde üfledikten sonra sirkeli suyu içmemiz gerekir.
-Kuran'dan bazı sureleri birkaç defa kalbimize ve karnımıza üflememiz gerekir.
-Banyoda duş gördükten sonra içinde su olan denetimleri içine biraz sirke koyduktan sonra Kuran'dan bazı sureleri üzerine üfledikten sonra sirkeli suyu başımızdan aşağı dökmemiz gerekir.
-Zariyat Suresi 56.ayet: ''Ben, insanlar ve cinleri ancak bana kulluk kutsasınlar diye yarattım.'' -Hicr Suresi 27.ayet: ''Cinleri, insan gözeneklerinden geçebilen sonlandırman yarattık.'' -Hicr Suresi 26.ayet: " İnsanları, şekilleri saklı olan topraktan yaratmak." -Felak Suresi: ''Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden Allaha sığınırım.'' -Muhammed Suresi 33.ayet: ''Ey inananlar, Allah'a ve Peygamber'e iman edin ki yaptıklarını boşaltan.'' -Araf Suresi 179.ayet: ''Andolsun birçok cin ve insanı cehennem için yarattık.onların gözleri,kulağı ve kalbi olmasına rağmen, gücüz.işte onlar hayvan gibidir.hatta daha da aşağıdadır.'' -Bakara Suresi 102.ayet: şeytanlar kâfirlik yaptılar; insanlara sihir öğretiyorlar ve Bâbil'de Harut ve Marut'a, bu iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Yine de o ikisini "biz ancak ve ancak sizi denemek için yayınlamak, sakın sihir yaşamaya da kâfir olmayın!" demeden bir şey öğretmezlerdi. İşte bunlardan birini karı ile kocanın arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Ancak Allah'ın izni olmadıkça beraberinde eve zarar vermeyeceklerdi. Kendilerine zarar verecek ve bir fayda sağlamayacak bir şey öğreniyorlar. Yemin olsun ki, onu her kim satın alırsa, onu alan ahirette bir nasibi olamayacağını da çok iyi biliyorlardı. Hakkıyla bilselerdi, uğruna canlarını sattıkları şey ne çirkin bir şeydi.
-Bakara Suresi 62.ayet: nitelikleri, iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve Sâbiîler'den de Allah'a ve âhiret gününe inanıp sâlih amel görecekler cennete girenlerdir.
-Maide Suresi 90-91.ayet: Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve falcılık şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz. kesinlikle şeytan içki ve kumar yoluyla sizin aranıza ancak düşmanlık ve kin bu kadar, sizi Allah'ı zikretmekten ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz, değil mi?
**Emniyet müdürlüklerinde istihbarat şubesi vardır.vatandaşların cep telefonu sinyali ile geçmiş yılar ait tüm gözlem tespit edilebilmektedir.Savcılık Btk ve cep telefonu Hts gizliliği isteyebilmektedir.
youtube
https://sorularlaislamiyet.com/tesbihatta-ayetel-kursi-okuyup-uflemenin-hukmu-nedir-peygamberimiz-boyle-bir-sey-yatmadan-once-felak#:~:text=Buna%20g%C3%B6re%2C %20%C3%B6nce%20ellerini%20cemeder,Meshetme%20i%C5%9Fi%2C%20bereket%20d%C3%BC%C5%9F%C3%BCncesiyle%20yap%C4%B1lm%C4%B1%C5%9Ft %C4%B1r .
https://www.haberturk.com/yargitay-onadi-falcilar-yandi-kismet-acamayan-falciya-3-yil-hapis-2402920#:~:text=hakk%C4%B1nda%20T%C3%BCrk%20Ceza %20Kanunu'nun,3%20y%C4%B1l%20hapis%20cezas%C4%B1na%20%C3%A7arpt%C4%B1rd%C4%B1 .
4 notes · View notes
rukye · 1 year
Text
medyum ve falcı haberleri,büyü bozma,cin musallatı,korunma duası,rukye ayetleri dinle,kötü alışkanlık kumar bahis,psikolojik sorunlar depresyon bipolar,sıkıntı,huzursuzluk,sinir,TCK 158/1-a Nitelikli dolandırıcılık,emniyet istihbaratı
TCK 158/1-A maddesine göre 'Dini İstismar Sebebiyle Dolandırıcılık Suçu' medyum ve falcılar ile ilgili olup, davacı olunduğunda en az üç yıl hapis cezası verilmektedir.web sitesi,sosyal medya hesabı,youtube hesabı,banka hesap hareketi,whatsapp yazışmaları… *Emniyet müdürlüklerinde istihbarat şubesi vardır.kişilerin cep telefonu sinyali dahil olmak üzere tüm geçmiş verilerini tespit edebilmektedir.Savcılık Btk dan cep telefonu Hts kaydını bilirkişi raporu olarak isteyebilmektedir. -Cep telefonumuzdan kuran'dan bazı sureleri kulaklıkları takıp en yüksek seste dinlememiz gerekir.rukye ayetlerini dinleyerek rukye tedavisi olmuş olur.
-Bir miktar ayçiçek yada zeytinyağı üzerine kuran'dan bazı sureleri birkaç defa okuyup üzerine üfledikten sonra yağı elimizle kalbimize ve göğsümüze sürmemiz gerekir.
-Kuran'dan bazı sureleri birkaç defa okuyup kalbimize ve karnımıza güçlü bir şekilde üflememiz gerekir.tekrardan sureleri okuyup elimizin içine üfleyip elimizi vücudumuzun her yerine bastırarak sürmemiz gerekir.
-Bardağa su ve bir miktar sirke koyduktan sonra ihlas,felak,nas,kevser,fatiha gibi sureleri okuyup üzerine üfledikten sonra sirkeli suyu içmemiz gerekir.bu işlemi abdest aldıktan sonra yapmamız daha iyi olacaktır.
-Zariyat Suresi 56.ayet:''Ben, insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.'' -Hicr Suresi 27.ayet:''Cinleri, insan gözeneklerinden geçebilen ateşten yarattık.'' -Hicr Suresi 26.ayet:"İnsanları, şekil verilmiş olan topraktan yarattık." -Felak Suresi: ''Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden Allaha sığınırım.'' -Muhammed Suresi 33.ayet: ''Ey inananlar, Allah'a ve Peygamber'e iman edin ki yaptıklarınızı boşa çıkarmayın.'' -Araf Suresi 179.ayet:''Andolsun birçok cin ve insanı cehennem için yarattık.onların gözleri,kulağı ve kalbi olmasına rağmen kavramaz.işte onlar hayvan gibidir.hatta daha da aşağıdadır.'' -Bakara Suresi 62.ayet:''Şüphesiz, iman edenler; yahudilerden, hıristiyanlardan ve Sâbiîler’den de Allaha ve âhiret gününe inanıp sâlih amel işleyenler için rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler.
Cinler, genellikle tek başına kalan ve bünyesi uygun olan, vücudunda açık menfez bulunan insanları korkuturlar. İnsanlara ürperti, vesvese, heyecan, asabiyet, telaş gibi hisler verirler. Asr-ı saadette cinler maddi olarak da saldırı yapabiliyordu. Hz. Ali (r.a.) Celcelutiye'de kendine hüddam olan ifritler vasıtasıyla, namaz kılarken kafir cinlerin veya düşmanlarının taarruzundan korunuyordu. Veya Hz. Peygamber (asm), beyt-ül mal'dan hırsızlık yapan bir cini direğe bağlıyordu. Günümüzde böyle maddi görüntü ile karşımıza çıkmıyorlar. Asr-ı saadette meydana gelen hadiseleri ve rivayetleri iyi anlamalı, iyi tabir etmeliyiz. Yoksa bir çok konuda yanılabilir, hatalı bilgilere sahip oluruz. Olayın meydana gelişi ile şahıslar arasında iyi bir irtibat kurmalıyız. Hadiselerin hikmetini ve mahiyetini iyi kavramalıyız. Hangi söz, nerede, hangi olay neticesinde söylenmiş, bunu idrak etmeliyiz. Cinler, insanları korkutmayı, vesvese ve şüpheye düşürmeyi, aciz ve çaresiz bırakmayı severler, kendilerine yalvarılmasından hoşlanırlar. Halef, selef meselesi bu konuda tesirli bir sebeptir. Yani, insan yaratılmadan evvel yeryüzünde cinlerin hakimiyeti vardı. Mantık, muhakeme, iz'andan uzak cin toplulukları yeryüzünü fesat ve savaşa boğdular. Sonra üzerlerine halife olarak insan geldi. Kafir cinler insanlara rahatsızlık verirken bu zarar insanın bünyesine, yapısına göre değişir. Yoksa cinler, her insana gidip zarar veremez. Cin, insana tasallut edince, onu korku, ürperti hisleriyle sefahat ve kötü alışkanlıklara sevk eder. Yani, sıkıntı ve korku, endişe ve ürperti ile insan ibadeti terk eder; içkiye, kötü alışkanlıklara, intihar etme duygusuna müptela olur. Böyle bir cin tasallutuna maruz kalan kişiler, eğer iyi niyetli, ihlaslı ve metafizik aleme kabiliyeti olan kişilere rast gelirse, Allah'ın (c.c.) izniyle şifa bulabilir. Sadece dindar olmak yeterli değildir; bazı medyumluk kabiliyetlerinin de olması gerekir. Bu olayların hepsi ilmidir. Ayrıca tılsımat-ı Kuraniye, ehil kimseler vasıtasıyla cinlerin tasallutuna uğramış insanlara yardımcı olabilir.
Cinin zararsız hâle getirilmesi mümkün müdür? Evet, mümkündür. Zira cinin başka yere kaçmaması, medyumluk kabiliyeti olan kişinin gözlerinin hüneriyle sağlanır. Ancak buradaki maddi gözümüz değildir. Çünkü biz cinleri, beş duyu organımızdan biri olan göz ile göremeyiz. Manyetik akım, el, göz ve nefesten farklı farklı frekansta çıkar. Gözden çıkan bir şua, cini olduğu yerde sabitler, kımıldayamaz hâle getirir; cini bulunduğu yere âdeta mıhlar. Belki cin çeşitli kılıklara girebilir, korku ve ürperti veren görüntü gösterebilir, ama insanın bu konudaki üstünlüğü tartışılmaz. İnsanlar arasında meşhur "göz hapsi" deyimi tam bu hadise için geçerlidir. Nazar devam ederken cin bir yere kaçamaz. Bu arada okunacak olan tılsımat-ı Kur'aniye dediğimiz ayet ve dualarla, cinin üzerine gönderilen manyetik nefes onu nötr hale getirir, yani öldürür. Ama gönderilen akıma göre bu yaralanma ve çeşitli zarar verme şeklinde de olabilir.
3 notes · View notes
fikirendeks · 2 years
Text
Monitördür televizyon değil
Taşınabilir bataryalı kablosuz monitör paylaşıyorum bunların kablosuz özelliğini hiç denemedim ama bu teknolojinin gelişeceğini umuyorum en azından kablosuz olmayan monitör veya televizyona dongle bağlamanın hiç yararı olmadığını bunu yapanların kablosuz görüntüyü hep kesik kesik aldıklarını duyuyoruz düşünmüştüm ki bunu bir bütün halde ekranda sunarlarsa eğer belki daha kullanışlı olur bu monitöre type c ile de bağlanabiliyormuşuz onu da söyliyeyim ama genelde bazı radikal kararlar alıp da özellikleri azaltmamışlar yani type c girişi ile cihaza bağlantı yapılabiliyor yani şunu demek istiyorum acaba kablosuz bağlantıda o kadar iddialı değil miler yoksa 2 özellik de iyi çalışıyor mu birbirinin alternatifi olarak yani biri ileride 10 15 yıl sonra bozulursa diğer özellik ile mi yoluna devam edicek müşteri
Monitörün ne işe yarıyacağına gelirsek eğer sizin diyelim hiç bilgisayara gerektirecek bir işleme ihtiyacınız yok sadece telefondan belki ofis uygulamalarını kullanıcaksınız zayen bu tip monitörler usb girişleri sayesinde usb çoğaltıcı kullanılabiliyor mu bilmiyorum eğer kullanılabiliyorsa harika olur genelde bu tip monitörler mouse ve klavye desteği ile geloyor fakat burada bir ayrıntı var genelde çok ihtiyacıniz yoksa usb girişi sayısından mümkün olduğunca az yararlanarak eğet monitöre bluetoothla bağlanılabiliyorsa bluetooth klavye mouse alıp monitöre ise powerbank bağlamanız daha iyi olacak gibiboylece şarjı daha uzun süreler gider yada bu tip monitörü bunlar kendinden laptop şeklinde klavyeli de olabiliyor mümkun olduğun çok kendinden girişli çıkışlı alın çünkü sizin bagladığını usb çoğaltıcılar sadece var olan enerji dağıtıcağı için eğer kendinden olursa bir de mesela powerbankin bu monitör ile uyumlu olup olmayacağı konusu var amperine gilan cok dikkat edin monitor enerji tasarrufluysa eğer normal cep telefonu şarj eden her powerbanklede çalışabilir ama vga girişliler genelde çok eski monitör olduğu için çok enerji isteyebiliyor yani alırken kendinize bilgisayar topluyor gibi dikkat edin çünkü siz normalde olmayan bi uygulamayı yapıyorsunuz yani fazla olmayan bi uygulama ama daha uygun fiata size mal olucağı için işinizi görüceği için bu gibi sorunların üstedinden gelmek de size kalmış akıllı telefonunuzda video editlemenin en üst dercelerini yapamazsınız ofis ihtiyaçlarınız görürsünüz bu arada bu yazıyı genişletip cep telefonunuzda monitöre bağaladınızda hangi uygulamaları kullanabilirsiniz onları da yazıcam bu arada cep telefonunuzda çok pil tuketiceğinden ona da sağlam powerbank veya yani cep telefonunuz sağlamsa performansı iyiyse ama laptop almaya paranız yoksa bunu yapın yoksa 32 64 gb lik telefonlarla 22 watt altı sarj olan telefonlarla bu zor yapılır yapılır ama şarj ederken bile telefonunuzu pili azalıcağından ancak başka bir yerde yüzde yüze çıkardiktan sonra yüzde sıfıra düşene kadar yapılabilir bir de telefona masaüstü gibi kulllandığınız dosyalar uygulamalar farklı olacağından mesela sensionun uygulamaları ücretsizdir ve bu iş için işte farkli olacağından 32 gb telefona ayıryorsanız eğer 32 gblık alanı kullanıcağınızı düşünün tabiki bazı oyunlar mousela, klavyeylede oynama seçenekleri olduğundan ortak düşünebilirsiniz
8 notes · View notes
treefifeniner · 1 year
Text
BEYİN DONMASI 1 - AOPA: ''ODAĞINI KAYBETME''
Kenneth Stahl, MD, FACS
Tekerlemeleri seviyorsanız, bunu üç kez hızlıca söylemeyi deneyin: "Sfenopalatin Ganglionöralji." Daha yaygın olarak "beyin donması" veya "dondurma baş ağrısı" olarak bilinen bu durum, gerçekten soğuk bir şey damağınıza değdiğinde meydana gelir. Bu bölgesel geçici bir rahatsızlık olabilir, ancak beyin donmasının diğer çağrışımı, tamamen bir şeye takılıp büyük resmi görememektir ve bu da pilotlar için gerçek bir sorundur. Bunun nasıl gerçekleştiğine ve pilotların bundan kaçınmak için neler yapabileceğine daha yakından bakalım.
Beyin donması, tünel görüşü ve görev saplantısı, strese karşı potansiyel tepkilerdir ve "tünel duyuları" olarak bilinen stresle ilişkili daha geniş bir sendromun yalnızca küçük bir parçasıdır. Beni yanlış anlamayın; bir şeye odaklanmak iyi bir şeydir, ancak çevredeki diğer her şeyi dışlamamak gerekir. Eldeki en önemli görevden başka bir şeye odaklanmanın sonuçlarını görmek için bulunduğunuz yerden ayrılmanıza gerek yok. Son zamanlarda hepimizin çok bağımlı hale geldiği cep telefonu dediğimiz oküler mıknatıslarla ilgili istatistiklere bir bakın.
NTSB, bu cihazları sevgiyle PED (taşınabilir elektronik cihazlar) olarak adlandırdı ve tehlikeleri konusunda defalarca uyardı. NTSB, son birkaç yılda yüzbinlerce araba kazasını inceledi ve PED ve cep telefonu dikkat dağınıklığının araba kazalarının yüzde 52'sini oluşturduğunu buldu. Metin mesajları göndermeye veya telefonda konuşmaya odaklanan bir sürücünün kaza yapma olasılığı, arabalarını sürmeye odaklanan sürücülerden %580 daha fazladır. Geçen yıl Amerikan yollarında günde 10 dikkat dağınıklığına bağlı ölüm vakası olduğunu (2017'de 3.450) ve bu ölümlerin otomobille ilgili ölümlerin %10'unu oluşturduğunu bildirdiler.
Kokpitte görev saplantısı veya daha geniş anlamda "tünel duyuları" da aynı şekilde kasvetli sonuçlara yol açabilir. NTSB, pilotun uçarken Facebook sayfasını güncellemesinden kaynaklanan bir kazanın nedenini belirledikten sonra PED'lere atfedilen GA ölümlerini bildirdi. Ayrıca, FAA ve NTSB bir dizi ticari havayolu felaketini bu sendroma bağlamıştır. Aslına bakarsanız, Mürettebat Kaynak Yönetimi (CRM) biliminin tamamı, en ünlü felaketlerden birine yanıt olarak geliştirildi.
Florida Everglades'te Eastern Air Lines Flight 401'in 1972 kazası. Uçuş ekibi, iniş takımı gösterge ışıklarına o kadar odaklanmıştı ki, NTSB raporunda belirtildiği gibi, "uçuş aletlerini izleyemediler" - bu tamamen araba kullanıldığı sırada mesaj yazarken yolu izlememeye benzer. NTSB, "iniş takımı konum gösterge sistemindeki bir arızayla meşgul olma, mürettebatın dikkatini cihazlardan uzaklaştırdı ve uçağın alçalmasının fark edilmeden gitmesine izin verdi" sonucuna vardı. CRM, ekibin bir veya iki üyesini tüm beyin fonksiyonlarını acil soruna adaması ve başka bir ekip üyesini büyük resmi odakta tutması için görevlendirme bilimi haline geldi, örneğin otopilotun uçağı bataklığa doğru alçalttığını fark etmek gibi.
Eastern 401'in pilotları gibi isteyerek tek bir göreve odaklanmak veya uçarken veya araba kullanırken telefonunuzu kullanmak, tünel duyuları sendromu tehlikesini gösterir. Bu sendrom, stres altında çalışırken beyninizi ele geçirebilir! Tünel duyuları beynin her bölümünü etkiler ve yakın tehlike stresi altındayken duyularınızın herhangi biri veya tamamı tünel haline gelebilir.
Talamus, dış dünyadan duyusal girdiler alır ve görsel ve işitsel stimülasyona yanıt olarak beynin etrafındaki sinir uyarılarını yönlendiren bir tür santral işlevi görür. Yakındaki bazı sinir merkezleriyle birlikte (buna ''amigdala''), beynin bu bölgesi gelen sinyallerin potansiyel tehlikesini tartar. Algılanan acil bir risk yoksa, düşünceli yanıtlar için sinyaller kortekse (beynin düşünen kısmı) yönlendirilir. Daha stresli koşullar altında, bu sinyalleri korteksten beynin eylem ve motor bölümlerine yönlendirir. Ancak talamik santral, yanıtı yalnızca şu ya da bu şekilde gönderir. Beynin tehdide verdiği tepkiden müzakere süreci çıkarıldığında, dikkat bir uyarana yönlendirilir ("süper odaklanma") ve büyük resmin geri kalanı kaybolur. Tünellenmiş duyumlar sendromuna dönüşen, tek bir kaynağa bu yoğun odaklanmadır. Beyin eldeki stres ve tehlikelerle başa çıkma çabalarını yönlendirirken, diğer her şey bloke edilir.
Stresle tünelleşen duyuların ilki ve belki de en önemlisi düşünme sürecinin kendisidir ve daha önce de bahsettiğimiz gibi buna “görev saplantısı” denir. Beynin talamik santrali, algılanan bir tehdide odaklanmak için diğer tüm duyusal girdileri engelleyebilir. Bir tehditle başa çıkmaya o kadar kilitlenirsiniz ki, diğer potansiyel güvenlik risklerinin ve daha geniş durumun genel olarak kötüleşmesinin tamamen farkında olmazsınız. Sadece çevrenizdeki diğer ipuçlarını kaybetmekle kalmaz, aynı zamanda soruna birden fazla alternatif çözüm düşünme yeteneğini kaybeder. Tehdidi güvenli bir şekilde çözmek için, daha iyi bir seçenek bulmak için bilgi ve deneyim dosyalarınızı gözden geçirmelisiniz; aksi takdirde, yanıtınız bir düşünme değil, bir tepkiden ibaret olacaktır.
5 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
Tumblr media
Sakın kimseye ‘Seni seviyorum’ demeyin...
Lütfen.
Kullanmayın artık bu sözü.
Başka bir şey deyin birbirinize onun yerine duygularınıza daha denk düşen bir şey...
Benim aklıma gelmiyor ama siz bulursunuz.
Ne de olsa sizin duygularınız...
“Seni seviyorum” öyle “Kendine iyi bak” gibi bir söz değildir.
Laf olsun diye söylenen...
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde hakkını vereceksiniz.
Bir kere onu gerçekten seviyor olmanız lazım.
Yani öyle dokununca geçiverecek arzularla falan karıştırmayacaksınız.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, o biri en az tuttuğunuz takım kadar önemli olacak hayatınızda.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, bir saat eksik uyumayı göze alabileceksiniz onu daha çok görmek uğruna.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, elini tutmak da önemli olacak başka şeyler kadar.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, “Sevgilimsin” de demiş olduğunuzu bileceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, onu özleyecek, düşünecek, merak edeceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, onun gözü telefonda
(evet, cep telefonu çıktığından beri kulak değil gözler telefonda) aramanızı beklediğini unutmayacaksınız.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, ona sürprizler yapmayı, ufak hediyeler almayı ihmal etmeyeceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, ona şiirler okuyacak hatta kabiliyetiniz varsa, yazacaksınız da.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, şarkıdaki gibi, ellerinizde çiçeklerle kapısında bekleyeceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, belki ömrünüzün sonuna kadar değil ama hiç olmazsa yarın, öbür gün de seveceğinizden emin olacaksınız.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, aynı zamanda “Free takılalım” da diyemeyeceğinizi bileceksiniz.
Birine “Seni seviyorum” dediğinizde, o aşktan söz ederken siz “Ben almayayım, alana da mani olmayayım” demeyeceksiniz.
Nasıl?
Çok mu zor..?
Fazla mı zahmetli...?
İnsanın birini sevip sevmediği tam da böyle belli oluyor arkadaşlar.
Sevmeyince “iş” gibi geliyor bütün bu saydıklarım.
O zaman “Seni seviyorum” demeyeceksiniz.
Bu kadar basit.
Bir gün farkında olmadan bütün bunları yapıyor olduğunuzu görünceye kadar.
Şimdi “Ne var bunda...?
Keşke herkes birbirine bolca ‘Seni seviyorum’ dese diye düşünenler olacaktır.
İyi.
O zaman birbirini gerçekten sevenler yeni bir söz bulsunlar söyleyecek.
“Seni seviyorum” orta malı olsun.
Zaten oldu olacağı kadar…
Pakize Suda
3 notes · View notes
Text
BRAUN FACE YÜZ EPİLATÖRÜ FS1000
Braun Face Yüz Epilatörü FS1000: Kusursuz Pürüzsüzlük, Her Zaman, Her Yerde!
Cildinizdeki istenmeyen tüylerden kurtulmak ve her an bakımlı görünmek hiç bu kadar kolay olmamıştı. Braun Face Yüz Epilatörü FS1000 ile tanışın ve cildinize hak ettiği özeni gösterin!
Neden Braun Face FS1000?
Hassas Ciltler İçin Özel Tasarım: Cildinizi tahriş etmeden tüyleri kökünden alır.
10 Mikro Açıklıklı Başlık: En kısa tüyleri bile yakalar, pürüzsüz bir cilt sağlar.
Ekstra İnce Başlık: Dudak üstü, çene ve kaş gibi hassas bölgelerde kolay kullanım.
Pil ile Çalışır: Kablosuz ve pratik, istediğiniz yerde kullanabilirsiniz.
Temizleme Fırçası: Hijyenik kullanım için kolay temizleme imkanı.
Braun Face FS1000 ile Kusursuz Pürüzsüzlük Sizinle!
Makyajınızın daha iyi oturmasını, cildinizin daha parlak görünmesini ve kendinize olan güveninizin artmasını sağlayan Braun Face FS1000, güzellik rutininizin vazgeçilmezi olacak.
Şimdi Satın Alın!
Braun Face FS1000 Yüz Epilatörü ile her zaman bakımlı ve pürüzsüz bir cilde sahip olun. Kendinize bu ayrıcalığı tanıyın!
Aydınlatma: Yok
Hız Ayarı: 1
Kablosuz Kullanım: Yok
Kullanım: Kuru
Renk: Beyaz
Saklama Çantası: Yok
Şarj Süresi: Yok
Şarjlı Kullanım Süresi: 20 dk
Uygulama Alanı: Yüz
Yıkanabilir Başlık: Yok 
Diğer elden taksitle epilasyon aletleri çeşitlerini görmek için tıklayınız.
Evshop Ürünleri: Mobilyadan Elektroniğe Aradığınız Her Şey
Evshop'ta eviniz için A'dan Z'ye aradığınız tüm ürünleri bulmanız mümkün. Eğer evlilik planları yapıyorsanız ve evinizi döşemek üzereyseniz, Evshop'ta yer alan mobilyalara ve koltuk takımlarına göz atabilir, en popüler beyaz eşya markalarının beyaz eşyalarını ve ankastre setlerini inceleyebilirsiniz. Çalışma masasından genç ve bebek odalarına, köşe koltuk takımlarından televizyon ünitelerine, yemek odalarından kitaplıklara bir evin tüm mobilya demirbaşlarını Evshop mağazalarında ve online alışveriş sitesinde bulmak mümkün. Evshop, geniş bir televizyon yelpazesi de sunarak farklı TV izleme alışkanlıklarına hitap edecek çeşitlilikte bir model ve marka seçeneği sunuyor. 24 inçten 70 inçe uzanan farklı ekran boyutları ve birbirinden güzel televizyon markaları Evshop alışveriş merkezi fırsatları ile ayağınıza geliyor. Evshop alışveriş merkezinde yer alan son model cep telefonu modellerini inceleyebilir, birbirinden sevimli ve kullanışlı züccaciye ürünleri arasından zevkinize uygun seçimler yaparak mutfağınızı ve banyonuzu süsleyebilirsiniz. Bilgisayar, fotoğraf makinesi, bisiklet, oyun konsolu ve ses sistemi gibi ürünler de yine Evshop mağazalarında bulabileceğiniz çeşitler arasında. Tüm bunlara ek olarak Evshop telefon üzerinden ve online web sitesi üzerinden elden taksitle alışveriş yapmanıza imkan sunmakta, peşinatsız ve kredi kartsız ödeme imkanları ile rahat ve bütçe dostu bir alışveriş deneyimi sunmaktadır. Tüm Evshop ürünlerini yakından incelemek ve ihtiyaçlarınızı hemen karşılamak için markanın resmi internet sitesini ziyaret edebilir ya da size en yakın Evshop mağazasını tespit ederek ufak bir gezintiye çıkabilirsiniz.
www.evshop.com.tr
Evshop Alışveriş Merkezi Facebook Sayfası
Evshop Alışveriş Merkezi Twitter Hesabı
Evshop Alışveriş Merkezi Instagram Hesabı
Evshop Alışveriş Merkezi LinkedIn Hesabı
Evshop Alışveriş Merkezi YouTube Kanalı
0 notes
olumsuzsozler · 4 days
Text
Tumblr media
Telefonda interneti kullanmakla, bilgisayarda kullanmak arasında, ne fark vardır? Telefonda irade sende değildir. Daha çok önüne gelen (Reals, Short- gibi video ve görsellerle) parazit sayılacak şeyler ile seni oyalar. Zamanını sana kaybettirir. Belkide telefonu iletişimden çıkartıp bu çekilde verilerle donatmalarının arkasında bu olabilir kişiler daha çok yalnızlaşsın bağımlı olsun ve kendilerini keşfetmesin, oyalansın, bilinçleri açık değil, kapalı kalsın ki, onları daha çok şirket sahipleri sömürebilsinler. Uzun süre gelinen noktada sonuçlar bu yönde değil midir? Bize göre hala telefon iletişim aracı konuşma aleti olarak kalması daha iyi idi. Ama yozlaştırma ve insanları bilinçlenmesinin önünü kesen duruma düşmesi kötü bir sonuçtur. Bireyler farkında olmadan birilerinin gönüllü işçisi durumuna getirilmiş oldu. Oysa; Bilgisayarlarda bir çok şeye sen hakimsindir. Ama telefonda sadece sana ne gösterilirse, seni birlerleri sürükler oyalarlar, böylece telefon başka alana hizmet aracına dönüşmüş olur. Bilgisayarda ipler senin elindedir. Daha çok araştırabilir daha çok okur, sorgularsın… Kullanım açısından telefonun bu kötü yönü vardır. Bilgisayarda bu yoktur. Olsada bize göre yine seni çekme, sürükleme, oyalama, vaktini tüketme noktasında telefon kadar etkili değildir. #ÖlümsüzSözler
Telefonda interneti kullanmakla, bilgisayarda kullanmak arasında, ne fark vardır? Telefonda irade sende değildir. Daha çok önüne gelen (Reals, Short- gibi video ve görsellerle) parazit sayılacak şeyler ile seni oyalar. Zamanını sana kaybettirir. Belkide telefonu iletişimden çıkartıp bu çekilde verilerle donatmalarının arkasında bu olabilir kişiler daha çok yalnızlaşsın bağımlı olsun ve kendilerini keşfetmesin, oyalansın, bilinçleri açık değil, kapalı kalsın ki, onları daha çok şirket sahipleri sömürebilsinler. Uzun süre gelinen noktada sonuçlar bu yönde değil midir? Bize göre hala telefon iletişim aracı konuşma aleti olarak kalması daha iyi idi. Ama yozlaştırma ve insanları bilinçlenmesinin önünü kesen duruma düşmesi kötü bir sonuçtur. Bireyler farkında olmadan birilerinin gönüllü işçisi durumuna getirilmiş oldu. Oysa; Bilgisayarlarda bir çok şeye sen hakimsindir. Ama telefonda sadece sana ne gösterilirse, seni birlerleri sürükler oyalarlar, böylece telefon başka alana hizmet aracına dönüşmüş olur. Telefonda odaklanamazsın. Bilgisayarda hem hızlı işlem yaparsın hemde olayın bütünün görebilirsin. Ben ikisinide kullandığım halde Bilgisayarı tercih ediyorum. Telefon bana göre sadece iletişim için vardır. "Bilgisayarda ipler senin elindedir. Daha çok araştırabilir daha çok okur, sorgularsın… * "İnternet dünyanın en büyük kütüphanesidir.John Allen Paulos (1945–): Matematik profesörü. * "İnternet, dünyadaki en uzak yerlerden bazı insanları gerçekten deneyimlememize izin veriyor. "Hala İnternet'in başlangıcındayız. Bunu akıllıca kullanalım. Jimmy Wales * "Bence internet kitapları yeniden geri getirdi. İnsanlar okuyorlar çünkü ekranı okumak zorundalar. Bu insanların geçmişte yaptıklarından daha fazla okuma demek. Bill Murray * "Cep telefonları uzakta kalanların temasa geçmesini, temasa geçenlerin uzakta kalmasını sağlar. "İnternet görünmeze görünürlük, dilsize işitilebilirlik, eyleme geçemeyenlere eylem sunar. Zygmunt Bauman * Kullanım açısından telefonun bu kötü yönü vardır. Bilgisayarda bu yoktur. Olsada bize göre yine seni çekme, sürükleme, oyalama, vaktini tüketme noktasında telefon kadar etkili değildir. #ÖlümsüzSözler
0 notes
birpaylass · 1 year
Text
Akıllı Telefon Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?
BirPaylaş Paylaşım Platformu https://birpaylas.com/akilli-telefon-alirken-nelere-dikkat-edilmeli.html
Akıllı Telefon Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?
Akıllı Telefon Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?
Akıllı Telefonlar Hayatımızda Artık Büyük Bir Yeri Kapsamaktadır. Tam Bu Noktada Nasıl Bir Akıllı Cihaza Sahip Olmamızın Gerektiği Hakkında Tereddüt Ediyoruz. Birpaylaş Olarak Sizlere Bir Nebzede Olsa Yardımcı Olmak Adına Araştırmalar Yapmış Bulunuyoruz. Arasından En iyi Tercihleri Sıralayıp Sizlerle Paylaşacağız. Şimdi Akıllı Telefon Almadan Nelere Dikkat Edilmeli?. Akıllı Telefon Özellikleri Ne Olmalıdır. Akıllı Telefon Alırken Hangi Özelliklerine Dikkat Edilmelidir. Bu Soruların Cevaplarını Gelip Birlikte Çözelim.
Reklam
Windows 10 şeffaf görev çubuğu nasıl yapılır ?
Hizmet Pasaportu Nasıl Alınır
Depresyon Belirtileri Nedir ?
Çok Çalışmanın Zararları
Aile Kurmak Evlilik için Püf Noktalar
Cep telefonları için bir altın çağ varsa, bu sefer olmalı. Akıllı telefon üreticilerinin peş peşe yeni modeller piyasaya sürmesiyle cep telefonu teknolojisi çok hızlı gelişiyor gibi görünüyor .
Ancak birçok seçenekle hangi akıllı telefonun satın alınacağına karar vermek zordur . Size yardımcı olmak için, bir satın alma işlemi yapmadan önce göz önünde bulundurmanız gereken başlıca faktörler şunlardır:
Günümüz dünyasında, akıllı telefon kullanmak günlük ve günlük hayatımızın çok önemli bir yönü haline geldi. Bu günlerde, akıllı telefonlar hayatımızın her alanına nüfuz etti. Bir iletişim aracı olarak, fotoğraf çekmek için, verilerin bulutta depolanması için, internete erişmek için ve hatta diğer akıllı telefonları şarj etmek için bir güç bankası olarak kullanılırlar.
Akıllı Telefon Alırken Dikkat Edilmesi Gereken Faktörler.
İhtiyaç duyulduğunda satın alacağımız belirli akıllı telefon türüne karar vermeden önce, birkaç faktörü dikkate almak uygun olacaktır. Dikkate alınması gereken bu unsurlar şunları içerir:
Ekran
Pil Ömrü
Depolama
Güvenlik
İşlemci
Kamera
akıllı telefon alırken nelere dikkat edilmesi gerekir
Ekran
Akıllı telefonunuzu nasıl kullandığınıza ve sürekli olarak ne için kullandığınıza bağlı olarak, ekranın boyutu ve çözünürlüğü değişebilir.
Üreticilerin, iPhone’un retina ekranı ve HTC’nin Süper LCD panellerinde görüldüğü gibi, akıllı telefonlarının ekranına çok fazla odaklandığına şüphe yok.
Telefonu açtığınızda ilk gördüğünüz şey ekranı oluyor. Sonuç olarak, üreticiler ekranın boyutunun yanı sıra kalitesiyle de ilgileniyorlar. Ekran teknolojisi ve çözünürlük, bir ekranın ne kadar iyi yapıldığını etkileyen iki önemli unsurdur.
Sıklıkla video akışı yapıyor, görüntü veya video düzenliyor veya film indirip izliyorsanız, 5,5 ila 6 inç boyutlarında, tam HD veya QHD çözünürlüklü bir ekran sizin için yeterli olmalıdır.
6 inçlik bir ekrandan daha büyük herhangi bir şey, telefonu daha hantal ve taşıması daha hantal hale getirir.
Ekrandaki piksel sayısı esas olarak ekran çözünürlüğüdür. Bir TV veya bilgisayar monitörü, onlara çok yaklaştığınızda görülebilen küçük ayrı karelere sahiptir. Bu “kareler” ayrı piksellerdir. Bir ekranın görüntüsünün netliği, piksel sayısıyla birlikte artar.
“Retina ekran” ifadesi, insan gözünün algılayamayacağı kadar çok piksele sahip bir ekranı ifade eder. Böylece, yüksek çözünürlüklü ekran sayesinde ekranda daha fazla netlik ve ayrıntıyla daha fazlasını görebilirsiniz. Satın alacağınız telefonun 1280 x 720 piksel veya daha yüksek çözünürlüğe sahip bir ekrana sahip olduğundan emin olun.
Bununla birlikte, e-posta kontrolü, mesajlaşma ve sosyal ağ uygulamalarında gezinmek için düzenli olarak kullandığınız, 5 inç ila 5,5 inç HD veya tam HD ekrana sahip herhangi bir akıllı telefon idealdir.
Pil Ömrü
Akıllı Telefon Alırken Nelere Dikkat Edilmeli? Sorusunda Pil Ömrüyle Devam Ediyoruz. Bir akıllı telefon seçerken bu işlev daha fazla ağırlığa sahiptir. Bir iPhone’unuz varsa, aslında bazen BLA veya Pil Ömrü Kaygısı olarak adlandırılan şeye sahipsiniz.
Telefonunuzu şarj etmek için sürekli olarak bir duvar prizi, dizüstü bilgisayar veya güç bankası aradığınızda ortaya çıkar. Bazen telefonunuzun pili tam da en çok ihtiyaç duyduğunuz anda bitmiş gibi görünebilir.
Bu nedenle, yeni bir telefon için alışveriş yaparken pil kapasitesini göz önünde bulundurduğunuzdan emin olun. 3000mAH’den daha azına razı olmayın. Artık pil ömrü kritik öneme sahip olduğundan, telefon üreticileri cihazlarına daha büyük piller yerleştiriyor.
Tipik telefon pillerinin başlangıç ​​kapasitesi yaklaşık 700 mAh ve maksimum kapasitesi 5.000 mAh’dir.
Depolama
Bir akıllı telefona işletim sistemi ve önceden yüklenmiş programlar, cihazın kapasitesinin önemli bir bölümünü kaplar.
16 GB, 32 GB, 64 GB veya daha fazlası gerçekten belirtilen alanla gelmiyor. Cihazlarınızda daha az uygulama olmasını istiyorsanız 32 GB depolama alanını seçin.
Daha fazla uygulama saklamak isteyen kullanıcılar, 64 GB veya 128 GB depolama seçeneklerini seçebilirler. MicroSD kart özelliğine sahip 16 GB’lık bir model de mevcuttur, bu da depolama kapasitesinin genişletilebileceği anlamına gelir.
Güvenlik
Günümüzde akıllı telefonların çoğu, parmak izi veya iris tarayıcılar gibi ek güvenlik önlemleri içerir. Bunlar, bir telefonu kilitleme ve kilidini açmanın yanı sıra belirli dosyalara, belgelere veya uygulamalara erişmek için parola olarak kullanılır.
Üst düzey bir akıllı telefon bile bir parmak izi sensörüyle elde edilebilir, ancak iris tarayıcılar hala nadirdir. Artık çoğu kişi üzerinde kişisel bilgiler bulunan akıllı telefonlar taşıdığından, bu ek güvenlik özelliklerine sahip bir akıllı telefon almanız önerilir.
İşlemci
Bir akıllı telefonun işlem gücü, İşletim Sistemi sürümü, kullanıcı arabirimi, bloatware ve daha fazlası dahil olmak üzere çeşitli değişkenlere bağlı olarak bir cihazdan diğerine değişir.
Qualcomm Snapdragon 652 veya Snapdragon 820/821 özellikli akıllı telefonlar, uygulamaları sık sık bölünmüş ekran modunda kullanan, zorlu oyunlar oynayan, Çünkü video akışı yapan ve görüntüleri, videoları ve belgeleri çevrimiçi düzenleyen yoğun kullanıcılar için sorunsuz çoklu görev sağlamalıdır.
MediaTek işlemcili mobil cihazlar, tüm bu ağır işleri telefonlarıyla yapmayan hafif kullanıcıları memnun edecektir.
Kamera
Kameranın güzel ve kişisel anları kaydetmek için mi yoksa profesyonel bir işleve mi sahip olacağı önemli değil. İyi bir akıllı telefon kamerası seçmek, insanların yeni bir cep telefonu almadan önce düşündükleri ilk şeylerden biridir.
İyi bir kamera, megapiksel, piksel boyutu, ISO seviyeleri, otomatik odaklama ve diğerleri dahil olmak üzere çeşitli kriterleri karşılamalıdır. Çünkü Sıradan bir fotoğrafçı, ışık seviyesinden bağımsız olarak daha büyük bir megapiksel sayısı ve çekim hızı seçmesi gereken bir fotoğraf meraklısının aksine, daha düşük megapiksel sayısına ve biraz daha yavaş çekimlere sahip bir kamera seçebilir.
0 notes
pazaryerigundem · 11 days
Text
Gülsoy : "Ovıon, şehrimizin marka değerine güç katmıştır"
https://pazaryerigundem.com/haber/175868/gulsoy-ovion-sehrimizin-marka-degerine-guc-katmistir/
Gülsoy : "Ovıon, şehrimizin marka değerine güç katmıştır"
Tumblr media
Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde KVK onaylı olarak üretilen Türkiye’nin yeni akıllı cep telefonu OVION, Kayseri Ticaret Odası’nda tanıtıldı. KTO Başkanı Gülsoy, “Ticari zekâsı ile ünlü olan Kayseri’de İş İnsanı Mustafa Kemal Saçmacı tarafından üretimi gerçekleştirilen yeni akıllı cep telefonu OVION, şehrimizin marka değerinin gücünü daha da artırmıştır. Yerli akıllı cep telefonu, akıllı saati ve kablosuz kulaklığı ile bir bütün olarak satışa sunulan OVION’un şehrimizde ve ülkemizde ilgi göreceğine inanıyorum. Teknolojik yatırımıyla bizleri gururlandıran Saçmacı’yı tebrik ediyor, şehrimize hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.
Mehmet Uzel / KAYSERİ (İGFA) – Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde üretilmeye başlanan Türkiye’nin yeni akıllı cep telefonu markası OVION ile akıllı saati, Kayseri Ticaret Odası’nda tanıtıldı.
Ödül Madeni Eşya firması sahibi Mustafa Kemal Saçmacı, Kayseri Ticaret Odası Başkanı Ömer Gülsoy’u makamında ziyaret ederek yeni akıllı cep telefonu OVION’un üretim süreçlerini ve teknik özelliklerini paylaştı.
Yerli üretim cep telefonunu yakından inceleyen KTO Başkanı Ömer Gülsoy, “Teknoloji üretiminde şehrimizde teknik özellikleri, tasarımı ve fiyatıyla katma değeri yüksek olan akıllı cep telefonu üretilmesi bizleri oldukça memnun etmiştir. Şehrimizin marka değerine güç katmıştır. Biz iş insanlarımıza sürekli olarak katma değeri yüksek ürünler üretmeleri yönünde telkinde bulunuyoruz. Teknolojiye yatırım yaparak Kayseri’mizi gururlandıran değerli iş insanımız Mustafa Kemal Saçmacı’yı tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Bizim de artık gururla bahsedeceğiz bir akıllı telefon markamız var. Yerli ve milli üretim oranın artması en büyük dileğimizdir. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracatımıza olumlu katkı sağlayacak olan OVION’un tüketicilerimiz tarafından ilgi göreceğinden şüphem yok. İthalatımızda da teknolojik ürünlerin başında gelen cep telefonunu talebinin yerli akıllı telefonumuzdan karşılanması iş dünyasının temsilcileri olarak bizleri de mutlu edecektir. Kayserimizdeki bu tür inovasyon hamlelerinin artmasını, ülkemizin cari açığının kapanmasında katkı sunmasını diliyorum. “ diye konuştu.
Ödül Madeni Eşya Firması sahibi İş insanı Mustafa Kemal Saçmacı’da OVION markasını Kayseri’ye ve Türkiye’ye kazandırmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
KVK onaylı olarak 2 yıl garantili şekilde OVION V10 Lite, OVION V20 Pro ve OVION V30 Ultra olmak üzere 3 model akıllı cep telefonunun üretimini yaptıklarını ifade eden Saçmacı, “Kayseri’de teknolojik yatırım yapma düşüncesiyle çıktığımız bu yolda çok şükür bir başarı yakaladık. 3 çeşit modelimizde android işletim sistemi, NFC özelliği ve muhteşem kamerası var. Fiyatıyla oldukça ilgi görüyor. Çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Akıllı cep telefonu modellerimizin yanı sıra akıllı saat ve bluetooth kulaklık ürünlerimizi de kullanıcıların beğenisine sunmaktayız. İnşallah ilerleyen yıllarda yerli ve millilik oranı daha da yüksek üretime geçeceğimize inanıyoruz. Şehir protokolümüze yaptığımız tanıtımlarla OVION markamıza gösterilen teveccüh, bizleri çok sevindiriyor. Ne kadar doğru bir yatırım yaptığımızı şimdi daha iyi anlıyoruz. Ticaret Odası Başkanımız Ömer Gülsoy’a da destekleri ve göstermiş olduğu ilgiden dolayı teşekkür ediyorum.” dedi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
onderkaracay · 1 month
Text
Tumblr media
🎯 YENİ DÜNYA DÜZENİNİ TÜRKLER KURUYOR 🎯
Batı emperyalizminin yeni dünya düzeni palavrasını beyin savaşları komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün bir askeri boşa çıkarttı.
Dünyanın yönetimi yeniden Türklere geçtiğine göre biz neler yapacağız ona odaklanma zamanıdır.
Her alanda gelişen Asya güçleri Rusya ve Çin dayatmacı batı emperyalizmine karşı haklı savaşlarını insanlık yararına kazanacaktır.
Amerikan emperyalizminin yıprandığını ve artık çökmesi gerektiğini onları kullanan şeytan da biliyor.
Üretimi Çin'e taşıyarak oraya Çin'i yeni emperyalist devlet yapmak niyetidir. Çin hem dünyanın en büyük üreticisi oldu hemde Amerikan emperyalizminin yerini almak istemediği için hedefe konuldu. Pandemi ile suç atıldı. Oysa laboratuvar üretimi bir virüsü dünyaya yayan ve bundan para kazanan batı emperyalizmiydi. Bu son hile ve yalan sonları oldu.
Bunu dünyada ilk yazan Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri olarak benim. İleri düzeyde askeri eğitim alan generaller bile üçüncü dünya savaşı Pasifik çatışması diyerek tam niyetin ne olduğunu anlatamadılar.
Amerika yarın dünyada müttefik bulamaz hale gelecek. Siyonizm emperyalizmi dünyada hiçbir yere sızamayacak.
Bunu Türk dışında kimse anlayamadı ve durduramadı. 21 Aralık 2015 tarihinde Mobbing Bank bunu ilk ilan eden kitap oldu.
Amerika artık kuyruğu dik tutma tehdidi dışında bitmiş bir terör devleti olarak anılacak.
Irak ve Suriye'de, Karadeniz'de, Ege'de ve Gürcistan dahil tüm etrafımızda bilinçli kuyu kazan Amerika iç taşeronları sayesinde bugüne kadar istediği gibi ülkemizde at oynattılar.
Türkiye Cumhuriyeti bu konjonktürü çok iyi kullanması gerekirken son yirmi yılda tüm komşu ülkeler ile sıfır sorunlu ilişkilerimizi sırf sorun haline getirmiş, özelleştirme ile ekonomiyi talan ettirmiş, işgalci ve yerli işbirlikçi şirketlere halkı adeta serbest piyasa ekonomisi ile soyduran bir zihniyetin yönettiği ülkemiz yeni dünya düzeninde nasıl yer alacağı içimizde ki karşıklıklar sebebiyle belirsizliğini koruyor.
Rusya ve Çin'i nasıl karaya iterek durdurmak isteyen Amerika Türkiye Cumhuriyeti'nin de karaya itilerek ve orta asya ile bağları koparılarak durdurulmak isteniyor.
Bu durumlar karşısında kaçınılmaz aşağıda ki kararları alacak ve kararlılık ile uygulayacak bir yönetime ülke ivedi teslim edilmelidir.
✓ İlk önce emperyalizmin ülkemizde ki sömürge gücünün etkinliğini kıracak kamulaştırma yapacak bir yönetim iradesine ihtiyacımız vardır. Aksi takdirde topraklarımızı parsel parsel kupon arazi gibi satanlar farklı bir işgale doğru ülkemizi sürüklemektedirler. Devletin tek bir hazinesi var, o da adalettir. Devletin hazinesine akması gereken kaynakları ayrıcalıklı sınıfların cebine aktarıldığı müddetçe adalet kalmadığından hazinesi olmayan bir devletin yaşama şansı ortadan kalkar. Nitekim cebi doldurulan aymazlık, sermaye artık devletler yok şirketler var diyerek bizi tehdit edecek boyutta güç elde ederek bir milli güvenlik sorunu haline gelmişlerdir.
✓ Yüzde sekseni yabancıların elinde olan ve tefecilik yoluyla sermayeye kaynak aktarma işlevi dışında faydası olmayan sömürgeci bankacılık sistemi yabancı ve özel banka faaliyetlerine son verilerek diğer bankalar kamulaştırma yoluyla üretimi finanse etmek amacıyla yeniden yapılandırma yapılarak kredi kartı ve bireysel kredi tefeciliğine son verilmelidir.
✓ Tarikat ve cemaatler kapatılmalı devletten aktarılan tüm kaynaklar kamulaştırma yoluyla halka iade edilmelidir.
✓ Osmanlı imparatorluğunun işgalinde olduğu gibi ilk posta telgraf ve telefon idaresine el koyan İngiltere'nin yaptığının benzeri 2002 sonrası Türk Telekom ve cep telefonu operatörlerini satın alınarak yine iletişim gücümüze el konulmuştur. İlk yapılması gereken kamulaştırma bankacılık sonrası bu sektörde olmalıdır.
✓ Tüpraş gibi enerji devi bir kurum İngiliz ve işbirlikçilerin eline geçmiştir. Tüm enerji sektörü bankacılık, teknoloji şirketleri sonrası kamulaştırma yapılması gereken sektörlerdir.
✓ Kara topraklarımızın yarısı büyüklüğünde son yıllarda mavi vatan diye dillendirilen denizlerde vatanımız var. Türkiye Cumhuriyeti sadece 780 bin kilometre kara toprağından ibaret bir devlet değildir. Karaya itilmeyi reddetmeli buna uygun denizlerde liman sayımızı ve donanma gücünüzü artırmalıyız. Asya'nın dünyaya açılan kapısı Anadolu ve Türkiye Cumhuriyeti'dir.
✓ Musul ve Kerkük petrollerinin bulunduğu topraklar Irak ve Suriye sınırları içinde kalsa bile Türklere ait topraklar olduğu için bedeli savaş olsa bile burada asla bir çakma devlete izin verilmemelidir. Son yarım yüzyıl içinde kaybettiğimiz insanlara saygının karşılığı budur.
✓ Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bütün dünyada tanınması için arkasında çok sağlam durulmalıdır.
✓ Mavi vatan sınırları ve doğal kaynaklarımız güvence altına alınmalıdır.
✓ Ege denizinde ki Yunanistan ile ilgili sorunlar mavi vatan sınırlarını ve doğal kaynaklarımızı koruyacak şekilde bir dış politika uygulanması, Yunanistan'ın ikinci bir hezimet yaşamaması için ciddi bir şekilde uyarılması ve haddinin bildirilmesi gerekir.
✓ Orta Asya'da bulunan Türk Devletleri ile Türk Devletler Topluluğunu Türk Birliği adı altında askeri, ekonomik, stratejik ilişkiler ile bir güce dönüştürmeli nato'dan yerli savunma sanayi sistemleri geliştirerek çıkılmalı ve Avrupa birliğine girmek gibi beyhude çaba ve amaçlardan vazgeçmeli batı ile çıkarlarımızı üstün tutan ilişkiler ile yolumuza devam etmeliyiz.
Bütün bu jeopolitik hedeflere sermaye hakimiyetinde bir ekonomi, nato, atlantik şemsiyesi bağlılığı ve bağımlılığı ile ulaşmak mümkün değildir.
Büyük dahi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi;
✓ Batı ile bir elimizle tokalaşırken, öbür elimiz yumruk gibi hazır tutacağız.
Mustafa Kemal Atatürk'ün 89 yıl önce gördüğü gerçeği artık bizde görmek zorundayız.
1933 yılında Mısır Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede Çankaya sırtlarında doğan güneşi göstererek söylediklerini hatırlamakta fayda var;
]•[ Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün doğu milletlerinin uyanışını da öyle görüyorum. Bağımsızlık ve özgürlüğüne kavuşacak daha çok kardeş millet var. Onların yeniden doğuşları, şüphesiz ki ilerleme ve refeha yönelmiş olarak gerçekleşecektir. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün engellere rağmen bunları yenecekler ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak ve yerlerini milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı olacaktır.*1
Mustafa Kemal Atatürk yukarıda ki sözünde benim yaptıklarımı bir asır önce görüyor ve söylüyor. Bizde kanıtsız hiçbir şey yoktur. İlmi sır öyle tasarladı.
İşte o çağ geldi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleri o devrim bilinci ile sahnedeler.
Rus milleti ve Çin milleti bu yolda emin adımlarla ilerlemektedir.
Biz Türkler bu yoldan çekilemeyiz.
Bizim yolumuzda açıktır.
Güneş hala doğudan doğmaya batıdan batmaya devam etmektedir.
Biz yüzümüzü artık batan ve batıran tarafa değil doğan ve doğuran tarafa dönmek zorundayız.
Mustafa Kemal Atatürk ufku büyük idealleri olan bir lider olduğu için onun yolu bugün de tek çaredir. Yaptığı devrimlere düşmanlık yaparak düşman lehine çabalar içinde olanlar ülkemizin asıl beka sorunudur.
Batı'nın Türkleri Yok Etme Hedefi Şark Meselesi *2
Atatürk diyor ki:
Ben halkımı bütün varlığımla, yürekten seven, onunla bir araya gelmeye, karşılıklı konuşmaya can atan bir lider oldum. Yaptığım o konuşmalardan biri de 2 Şubat 1922’de verdiğim, saatler süren İzmir nutkumdur. Söylevimde değindiğim pek çok konudan biri de Batı’nın milletimiz hakkındaki kötü zannıdır, “Şark Meselesi”dir. Bu sorunun tarihî boyutunu ortaya koydum, ne yapmamız gerektiğini açıkladım:
]•[ Yurttaşlarım! Babalarınızdan, dedelerinizden, her tanıdığımızdan işittiğiniz, kitaplarda okuduğunuz ve adına da Şark Meselesi, ‘Doğu Sorunu’ denilen bir şey vardır. Bu Doğu Sorunu’ndan doğrudan doğruya anlaşılması lazım gelen şey; Osmanlı devletinin yıkılması, tarihten, coğrafyadan, haritadan çıkarılması, silinmesi için Batı’nın duyduğu şiddetli arzudur. Çünkü Batı öyle bir zihniyet hâsıl etmişti ki, Osmanlı Devleti’ni yıkmakla, Osmanlı Devleti’ni meydana getiren aslî unsur da yani Türkler de kendiliğinden yok olmuş, yıkılmış olacaktır. Tabii bu çok esaslı olarak aldandıkları bir şeydi.
Ancak, birincisinde başarılı oldu. Osmanlı Devleti’ni yıktı ve tarihe geçirdi. Fakat ikincisinde başarılı olamadı, olamaz ve olamayacaktır. Ancak bu Doğu Sorunu adı altında Osmanlı Devleti’ni ve Türk unsurunu, devletler kuran, büyük imparatorluklar yaratma kuvvet ve kudretinde bulunan Türk Milletini mutlaka mahvetmek hususunda var olan kanaat pek derindir. Bugünkü Avrupa diplomatlarının kafalarında hâsıl olmuş bir görüş de değildir. Bundan önce, çok ve çok öncekileri zamanında yerleşmiştir.
Bu adeta babadan evlada irsî olarak geçen bir zihniyet, bir âdet, bir gelenek olmuştur. Onun için Batı’nın bu gelenekten vazgeçmesi, miras olarak alınmış bu zihniyeti değiştirmesi, bozması; itiraf etmek lazımdır ki, o kadar kolaylıkla mümkün olmamıştır ve olmayacaktır. Batı hâlâ bir gerçeği görmek ve itiraf etmek istemiyor: O da eski Osmanlı Devleti’nin yıkılmış olduğunu ve yeni Türkiye Devleti’nin kurulup ortaya çıktığını… Ve öyle bir Türkiye ki, kendi aslına özgü tazeliği ile, imanı ile, azmi ve kudreti ile meydana çıkmıştır. Ve bütün bu niteliklerini şimdiye kadar kendine zulmedenlere, gadredenlere karşı intikamını alabilmek için kullanacaktır.
Arkadaşlar, intikamdan söz ettiğim zaman sanılmasın ki, Osmanlı Devleti’nin çeşitli devirlerinde olduğu gibi şuraya, buraya hücumlar yaparak birtakım insanların, birtakım milletlerin yurtlarına tecavüz etmek suretiyle intikam alacağız. Hayır! … Yeni Türkiye’nin ve hükümetinin ve bunu yaratan, yapan milletin bugünkü ülküsü bu değildir. Yalnız, intikamını zalimlerin zulmünü yıkıncaya kadar kalp ve vicdanından çıkarmayacaktır. Bu dünya bizim kalp ve vicdanımızda düşmanlık duygusu bırakmak istemiyorsa, bizim hakkımızdaki kalp ve vicdanında olan zulmü çıkarsın. Zulüm duygusu baki kaldıkça, intikam duygusu devam edecektir.
Bir şairimiz güzel bir şey söylemiştir ki, içimizde bilenler vardır: Garbın cebini zalimi affetmedim seni /Türküm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi. İşte arkadaşlar, tek bir kişi kalsak bile düşmanlarımızın kalbinden zulmü çıkaracağız. Ve o zaman diyeceğiz ki, bizim de kalbimizde intikam kalmamıştır. Prensibimiz işte bu olacaktır. Ancak öyle görünüyor ki, daha çok uzun zaman Batı’dan bize dost olmayacak gibidir. Bununla birlikte ilişkilerimizi kesmeyeceğiz; şu şartla ki, bir elimizle tokalaşırken, öbür elimizi yumruk olarak hazır tutacağız.
Son söz;
Osmanlı imparatorluğu zamanında olduğu gibi asıl mesele Türkleri yok etmektir.
✓ Anadolu'da Türk geçilemez. Çanakkale Türkler sayesinde geçilemedi, Türkiye Cumhuriyeti Türkler sayesinde yıkılmaktan kurtulacak.
] Önder KARAÇAY [
*1- Dünya gazetesinin 20.12.1954 tarihli sayısından alınmıştır.
*2- Prof Dr. Cihan Dura'nın Ataname adlı kitabından alınmıştır.
0 notes