Tumgik
#köpek yatağı
bloglone · 3 months
Text
Köpek yastığı, Ben çok sevdim.
Ben sevdim. Köpekler için sevimli bir köpek yastığı bulduğum için mutluyum.
Linki burada: https://s.click.aliexpress.com/e/_onNqYfE
Resme bakar mısın? Bir harika.
Tumblr media
0 notes
petburada · 1 year
Text
Tumblr media
Ferplast Siesta Deluxe 6  Plastik Yatak Bordo
Köpekler için, plastik malzemeden yapılmış, içeride ve dışarda kullanılabilen, özel tasarımı sayesinde kaymayan, temizliği kolay, plastik yataktır.
* Silinip, yıkanabilir, hijyenik ve kullanışlıdır.
* İçerisine minder konularak da kullanılabilmektedir.
Ebatları;
En : 52 cm
Boy : 70 cm
Yükseklik : 23 cm
Diğer ürünleri incelemek için buraya tıkla.
0 notes
kazananlar · 2 years
Text
Petitoys - Pro+
Petitoys’a hoş geldiniz! Burada evcil hayvan ihtiyaçlarınız için gerekli her şeyi bulacaksınız. İster yeni bir evcil hayvan, ister kedi tırmalama tahtası, ister kedi köpek yatağı veya kedi oyuncakları arıyor olun, bizde her şey var! her tür evcil hayvan sahibi için mükemmel bir şeyimiz var. Ayrıca çok çeşitli kedi mamaları da sunuyoruz, böylece kediniz bireysel ihtiyaçlarına göre hazırlanmış besleyici ürünlerin tadını çıkarabilir. Kedi maması veya kedi ödül maması ihtiyacınız için petitoys sizleri bekliyor olacaktır! Evcil hayvan mağazamız ayrıca, mümkün olan en iyi bakımı aldıklarından emin olabilmeniz için evcil hayvanlarınıza nasıl uygun şekilde bakacağınız konusunda tavsiye ve rehberlik sunar. Yardımımızla, sevgili evcil hayvanlarınız için güvenli, sağlıklı ve mutlu bir yuva yaratacaksınız! Bugün gelin, en iyi şekilde yaşamaları için harekete geçin!
1K notes · View notes
gundemarsivi · 4 months
Text
Tumblr media
Gemi De Gemi Ha #şiir
✍🏻 Muhsin Salman
https://www.gundemarsivi.com/gemi-de-gemi-ha/
Bir gemi düşün ki canlıdır yükü
Koyun kaval çalar keçisi türkü
Aslan gibi kükrer faresi belki
Dalgalar üstünde gemi telaşta
Limansız ummanda sular içinde
Hamsiler horonda gemi içinde
Köpek balıkları halvette gibi
Devesi uçamaz eşek telaşta
Olan canlılardan erkek ve dişi
Bu kimin rüyası kimlerin işi
Amipten gemide acep kaç kişi
Ahtapotlar suskun midye telaşta
Kimi saman ister kimisi tımar
İblis de yılanla oynamış kumar
Baykuşlar konmaya virane arar
Tilki bekçi olmuş tavuk telaşta
Sinekler konmaya pekmez mi arar
Timsahı tutamaz bağlama yular
Balinanın yatağı akla zarar
Yunuslar oynaşmaz foklar telaşta
Gemide tayfa miço iki miydi?
Kaptanı da gaipten birimiydi
Aşçısı yamağı cin peri miydi?
Telefon çekmiyor baba telaşta
Dünya düzmüş tepsi liman dağ olmuş
Akrepler nasıl sokmadan durmuş
Kartallar kahrından tüyünü yolmuş
Konmaya dal yoksa serçe telaşta
Gemide gemi imiş hay canım hay
Yokmuş kamyon yokmuş tren tramvay
İçtima olmuşsa dönüp baştan say
Fizik kimya matematik telaşta
Muhsin SALMAN, 23.05.2024
0 notes
belkidecokeskiden · 10 months
Text
Küçücük köpek koca yatağı kaplıyor ben nerde yatcam
1 note · View note
1ruyagordum · 1 year
Text
bu rüyayı kafka yazdı
İstanbul’dayım. Nasıl olduysa Eren’i ve Molly’yi görmüşüm. Ve nasıl olduysa konu o gece birlikte kalmaya gelmiş. Gerçeklikte olduğu gibi bir gün önce (tıpkı dünkü gibi) Ceren’le konuşmuşum ve ona, Eren’in eşyalarını almak üzere dayısını göndermek yerine kendisinin gelmeyi teklif edişini, benim de bunu kabul etmeyişimi anlatmışım. “Bunu şu anda bir kez daha yapacak yerim yok” demişim. Ama İstanbul’da ve Eren’in yanındayım.
Eren’in yine Airbnb misafiri var, o yüzden onun evinde kalmıyoruz, bir otele gidiyoruz. Ben ne bu otele gitmeyi ne de Eren’le kalmayı istiyorum ama kendimi orada buluyorum. Burası, daha önce, biz ilişkideyken Eren’in para vermek istemediği bir otel. Ama artık işi var, parasını daha rahat harcıyor. Yine de lobide odanın parasıyla ve bunu ödemekle ilgili bir çekince yaşadığını fark ediyorum. Hiç kalmak istemediğim halde Eren’e “ben ödeyeyim mi?” diye soruyorum. Kabul etmiyor. Birlikte ödemeyi teklif ediyorum, ona da “hayır” diyor ve kendisi ödüyor.
Lobide odaların fotoğraflarını gösteriyorlar. Odalar lüks ama dekorasyonları çok tuhaf. Burayı seks işçileri ve onların müşterilerinin tercih ettiğine dair bir vibe alıyorum.
Bir odayı seçip yukarıya çıkıyoruz. Oda çok büyük ve çok çirkin. Eren benim odaya sessizce girmemi istiyor. Bunu biraz gergin bir tavırla yapıyor. Nasıl olduysa az evvel yanımızda olan Molly, odaya daha önce gitmiş ve odanın içindeki bir başka odada uyuyormuş. Neden Eren bunu son dakika söyledi, neden beni son dakika böyle geriyor diye düşünüyorum içimden. Tam o sırada Eren bana panik halde “İrem çabuk sessizce ama koşarak içeriye gir, Molly’nin odasına gir ve onu kaşımaya başla. Böylece uyanmayacak.” diyor ve beni odanın kapısından içeriye doğru fiziksel olarak, rahatsız edici bir şekilde itiyor.
Ben huzursuz da olsam hiçbir şeyi sorgulamadan denileni yapıyorum ama Molly yine de uyanıyor ve odada dolaşmaya başlıyor. Yanımıza bir anda küçük bir başka köpek geliyor. Amerikan cocker. O an anlıyorum ki Eren, Molly bu köpeği görmesin diye uyanmamasını istemiş. Ben de “Ay Molly sevdi ama bu köpeği” diyorum heyecanla. Eren “Hayır, sevmedi işte” diyor.
Yatağı görüp “Burada birazdan birlikte uyuyacağız” diye düşünüp daha da huzursuz oluyorum. Ona o kadar yakın olmak istemiyorum. Sevişmek bir yana dursun, ona sarılmakla ilgili de çekincem var.
Bir anda odada biri kadın, diğeri erkek iki kişi beliriyor. Onları tanımıyorum ama ikisinin de arkadaşımız olduğunu biliyorum. Kılıkları çok tuhaf. Onların da bizimle kalacağını öğreniyorum.
Sonra Eren bir anda Tekken oyunundaki aşırı şişko, pantolonu poposundan düşen erkek plumber karaktere dönüşüyor. Bunu garipsemiyorum. Ayrıldığım sevgilim bir anda o oluyor. Orada olmaktan rahatsız olduğum artık tüm sözlerime, tavrıma ve vücut dilime yansıyor. Bu adam bir şeyler yiyor ve ağzındakileri döke saça konuşuyor. Zarafetsiz, kaba saba biri.
Ben bir an önce oradan gitmek istiyorum. Telefonum kapalı. Beste ile iletişime geçmek istiyorum. Son yazan bendim ama beni merak edebileceğini düşünüyorum. İçimden “Bunu dert etme İrem” diyorum. Onun tüm bu yaşadıklarımı tahmin edebileceğini ama dert etmeyeceğini düşünüyorum. “O her şeyi hisseder ve beni anlar” diyorum.
Eren’e dönüp “Ben burada kalmayacağım, gidiyorum” diyorum. Bu duruma Eren’den de önce o iki kişi tepki veriyor. Üzülüyorlar. Gözleri bile doluyor. Eren ise “Beni sevmiyorsun” diyor. “Seni sevdiğimi çok iyi biliyorsun ama gidicem” diyorum. Ve gidiyorum.
Rüyanın bir yerinde Eren’in Bodrum’da yaşayan arkadaşı Deniz’i de görüyorum. Partneri görüntüde değil ama his olarak Neslihan. Deniz bana “İkimiz de uzun bir ilişkide olmak istemediğimiz halde uzun bir ilişkideyiz. Hatta ikimiz de ilişkide olmak istemediğimiz halde ilişkideyiz. Öyle sıkışıp kaldık burada.” diyor. Hiç öyle görünmedikleri için şaşırıyorum. Dertleşiyoruz.
Günaydın ☀️
13 Mayıs 2023, Bodrum
0 notes
sevdaderlerbana · 3 years
Text
Uzun süredir ağlayamadığımı farkettim. Farketmeme neden olan şey ise, tek sevdiğim şeyi kaybetmemdi. Uzun süre önce, sokakta yavru bir köpek buldum ve onu sahiplenmek istedim. Annemler ve çevremde olan insanlar, onun çirkin olduğunu söylediler ve geri bırakmamı istediler. Simsiyah, zayıf bir yavruydu. Eğer sokakta olsaydı ölürdü biliyordum ve ben, köpekleri insanlardan daha fazla severim. Onu sahiplendim adını Sirius koydum, ve uzun süre sonra ilk defa iyi hissettiğimi düşünüyordum. Bana alışmıştı ve bende ona alışmıştım. Onu kurtardığımı sanmıştım, kurtarabilirim sanmıştım. Ailesi olurum, oda benim ailem olur diye düşünürken, bugün onu kendi ellerim ile toprağa verdim. Küçücük bedenini, son kez kucağıma aldım. Normalde asla rahat durmaz yüzümü yalamaya kucağımdan atlamaya çalışır, ama hareket bile etmedi. Başını kaldırmasını umdum ama yapmadı. Ağlamak istiyorum ama hiçbir tepki veremiyorum. Ağlamak istiyorum, deli gibi hemde. Önceden ağlamayacaksın bir daha diye, ağlamamak için kendimi sıkardım. Onu bulmak için geç kaldım. kanlı ishal'e yakalanmış ve içi zaten parazitlenmiş. Büyük ihtimalle çiğ etten ve ben kızıma hiçbir zaman çiğ et vermedim. Muhtemelen onu bulmadan önce, sokakta bulup aç diye yedi. Kanlı ishal bayağı ilerlemiş, ve ben farkedemedim. Mama kabı ve yatağı gözümün önünde duruyor. Normalde şuan burada mayışmış bir şekilde yatması gerekiyordu. Uzun süre önce iyi olacağım diye kapattığım gözlerimi, bir kez daha nefretle açtım.
3 notes · View notes
bungoustraydogs-tr · 5 years
Text
Bungou Stray Dogs Beast Novel Bölüm:0/Giriş
Tumblr media
Not: Sadece Türkçe çeviri bana aittir.
Gecenin karanlığında koşan bir erkek çocuk…
Terleri alnında boynuna doğru akıyordu ve akciğerleri patlamak üzereydi. Açlıktan ve yorgunluktan görüşü bulanıklaşmıştı. Ara sıra gözleri kararsa da çocuk bunu umursamadan koşmaya devam ediyordu.
Ayaklarıyla koşabildiği kadar hızlı koşuyordu, uzuvlarının kırıldığından korkmuştu. Adı “Akutagawa Ryuunosuke” olan bu çocuğun fazla zamanı yoktu.  Yolun sonuna geldiğinde Akutagawa yapacaklarından öleceğini düşünüyordu.
Akutagawa, yoksul şehrin kenar mahallerinde yaşayan ve ailesinin kim olduğunu bilmeyen kimsesiz çocuklardan birisiydi. Kendisiyle aynı durumda olan 8 kişiyle beraber yaşıyordu. Yaşıtı olan bir çocuk Akutagawa’ya “duygusuz çocuk” lakabını takmıştı.
Soğuk zemine çıplak ayaklarla bassa bile, donatılmış masada bir ziyafette olsa bile, yanında yetişkinler olsa bile, kazansa ya da yenilse bile yüzünde hiçbir duygu işareti yoktu. Sadece mavi gökyüzüne siyah gözleriyle baktığında anlaşılmaz bir ifade takınırdı. Bu “duygusuz çocuğun” görünüşü çoğu yetişkinde bile yoktu. Akutagawa’nın her ne kadar sevgi dolu bir kalbi olmasa da içinde gizemli bir güç yatıyordu: kıyafetlerini isteği şekilde biçimlendirebilirdi. Bazı zamanlar halat yapardı, bazı zamanlarda da bıçak. Özgürce değiştirebilirdi giydiklerini. “giyilen kıyafetleri biçimlendirmek” gibi sıra dışı bir güce sahipti.
Yokohoma şehri güvenli bir yer değildi. Yasa dışı silahları ve bombaları almak manavdan elma almak kadar kolaydı. Ceketinin kolunu bıçağa dönüştürmek ise ucuz bir sihir numarasından farksızdı. Bu yüzden karşılaştığı her yetişkin Akutagawa’dan nefret ediyordu. Ama arkadaşları büyüklerden farklıydı.  Diğer erkek ve kız çocukları Akutagawa’la aynı kaderi paylaşıyordu: hepsi terk edilmişti. Silahı olan zayıf ve pis bir çocuk… duygudan yoksun, kana susamış gözleriyle kolayca birisinin boğazını kesebilirdi.  Yetişkinler bu kibri söndürmek için silahlarını ellerine alırlar ve bu yüzden kolayca yerde yatan bir cesede dönüşürlerdi. Sessizliği ve duygusuzluğuyla, ona kim saldırdıysa, kafalarının acımasızca bedenlerinden düşmesini sağlardı.
Çocuğun doğası dişlerini göstermiş kuduz bir köpekten daha kötüydü.  Belki soyadına olan korkusundan dolayı, kaçıyordu.
Ama çocuk çocuktur. Bir taraftan yeterli yemekleri yoktu, gecenin soğuğu kemiklerine kadar işlerdi. Akutagawa’nın zayıf bir bedeni vardı, küçüktü ve az bir etle büyüyordu.  Buna rağmen aynı yatağı ve kahvaltıyı paylaştığı 8 arkadaşından pek farklı değildi.
İşte bu sekiz arkadaşıyla buluştukları günden bu yana hep beraber yaşıyordu.
Ama artık bunun bir önemi yoktu. Hepsi, ölmüştü.
Suçluyu biliyordu. Batıdaki bu yoksul kente gelen silahlı gruptu. Sadece silahlı bir grup olduklarını söylemek basit gelse de şehre istedikleri zaman gelip gidebilen ve eşliksiz gelen yük gemilerine saldıran korsanlardı. Yeni kurulmuş bir organizasyon olsa bile, yasadışı işler çeviren Liman Mafyası’nın desteği vardı ve çalışanların “müttefik organizasyon” olarak saldırı izinleri vardı. Liman mafyasına karşısında duran bir insanın Yokohama’nın karanlığında kaybolması olağandı.
Ne şans ki, Akutagawa’nın arkadaşlarından birisi kötü adamların şehre yasa dışı ticaret yapmak için geldiklerinin biliyordu, bu yüzden evleri saldırıya uğramıştı. Kız erkek fark etmeksizin çocukları öldürmüşlerdi. Akutagawa, kız kardeşi sayesinde zorlukla kaçabildiyse de saldırı esnasında yaralanmıştı.  Her ne kadar ocak ayı şanslı geçmemişse de şu an attığı adımlar gecenin karanlığını aydınlatıyordu. Çocuğun bir kuralı vardı. “Birisi incindiyse diğerleri intikam almalı.” Terk edilen çocukların kendisini savunmaktan başka bir nedenle saldırmamasına rağmen Akutagawa’nın adımları bunu önemsemiyormuş gibi umarsızcaydı. Sonunda anlayabilmişti. Kalbi deli gibi atıyor, saçları rüzgârda savruluyor, duyguları yüzünden boğazı yanıyordu. Hissettiği şey doğduğundan beri yakasını bırakmayan bir duygu, nefretti. Kaderinin ona verdiği, vücudunu kaplayan bu iğrenç duygu Akutagawa’yı kasıp kavuruyordu.  Tereddüt etmeden, tıpkı düşmanın boğazını bıçakla keser gibi kininin özgür olmasına izin verdi.
Artık “nefret”i vardı.
Bu yüzden ezilen köpek olmaktan çıkmıştı.
Artık bir duygu hissedebiliyordu.
Bu yüzden kendisine yapılanları ödetecekti.
Düşmanın buralarda bir yerde olduğunu biliyordu. Üzerinde yürüdüğü bu yol illegal ticaret için kullanılıyordu. Akutagawa sık ağaçların kapladığı ormanda koşuyordu.  Gri sisin ve rutubetin arasında duyabildiği tek ses vücudundaki seslerdi.
Ölümden korkmuyordu.
Çünkü cehennem bile bu dünyadan daha güzeldi.
Ölümün acısından korkmuyordu.
Çünkü bugünün bitmeyen sonsuzluğu cehennem azabından daha acı vericiydi.
Sırf bir gün daha yaşayabilmek uğruna bir parça yemek için kavgalar yapılıyordu.
Her karlı sabaha yanında yatan çocuğun cesediyle uyanılıyordu.
Eğer hayat buysa, her dakikası yaşamak uğruna acımasız ücretler ödeyerek geçiyordu.
Bu yüzden intikam almalıydı. Öldürebildiğin kadar düşmanı öldür, Enma’nın cehenneminde*uyanmadan önce cesetlerini çiğne. Akutagawa bunları intikamı için yapacaktı.
Doğduğu için intikam alacaktı.
O sırada sisin arasında kırmızı bir ışık gördü. Bu kötü adamların içtiği sigaranın ışığıydı. Oradaydılar.
Toplam 6 kişilerdi. Hepsinin ağır silahları ve koruyucuları vardı. Biraz hareketli olsalar da gemiye yük bindirmelerini hala vakit vardı. Ağaçların arasına saklanarak adamlardan birisinin yüzünü incelemeye başladı.  Her biri daha önce insan öldürmüş deneyimli suçlulardı. 6 kişi… Bir çocuğun tek başına halledebileceği bir rakam değil. Ama altı adam diye düşündü Akutagawa. Kendisinden sekiz kişi alınmıştı. Bu yüzden kaybı olmazdı.
Akutagawa ceketini açtı. Önceki saldırıda oluşan kurşun yarasının bandajını yere attı. Parmaklarıyla yaranın etrafına bastırıp yaranın açtı ve kanamasını sağladı.
“Uh…”
Akuatagawa acıyla suratını astı ve kanını yüzüne bulaştırdı. Yarası sandığından daha ciddiydi.
Sonra ağzından kelimeler döküldü.
“Yardım… lütfen yardım edin.” Titreyen sesi ormanda yankılanıyordu. “İki silahlı adam bana saldırdı…”
Altı adam arkalarına döndü. Göğsünü tutan ve tökezleyen bir çocuk kendilerine yaklaşıyordu. Ay kanlı yüzünü aydınlatıyordu, gecenin soğuğu ağzından bırakılan nefesi sise karıştırıyordu.
“N’oldu, velet?”
“Gecenin bu saatinde ormanda ne işin var?”
“Az geride bir saldırı gerçekleşti… Hükümetin parası, araba ve iki maskeli adam vardı…” Akutagawa’nın sesi masum küçük bir hayvanı andırıyordu. “Bekçiyi öldürüp parayı aldılar, yüzlerini gördüm.  Kaçmaya çalıştım ama beni yakalayıp vurdular.”
“Haha… olay bu muydu? Bir hırsızlığa mı tanık oldun? Bu yol her zamanki gibi tehlikelerle dolu.”
Adamlardan birisi silahını ona doğrulttu “Ne kötü çocuk, ama ben hırsızın yerinde olsaydım seni öldürdüğümden emin olamadan rahat bir uyku çekemezdim.  Bir centilmen olduğumdan meslek taşıma yardım edeceğim ve bunu göz önünde bulundurarak tetiği çekeceğim.”
“Dur, dur, henüz çok erken.”dedi diğer adam. “Elimize iyi bir fırsat geçti. Anlarsın…”
“Anlamadım?”
“Nakliye kamyonları bir milyon kadar parayı taşıma niteliğine sahip. Eğer yollarını kesmeyi başarırsak karlı bir iş olur.”
“Öyleyse ne yapacaksın? Çocuğu korumayı mı düşünüyorsun?”
“Çocuk umurumda değil. Para için. Bir düşün, hükümet soyulduktan sonra rahatsız edici olur. Ordu, şehir polisi, maliye bakanlığı, hepsi hükümetin bankalardaki parasını korur. Şu an her biri sinirinden kuduruyordur. Mutlaka kendilerini soyanların peşine takılacaklardır. Ama bizim soruşturmanın içinde olduğumuzu anlamayacaklardır bile… Konu dışı kalacağız. Tereyağından kıl çeker gibi, kolay iş. Ayrıca onlar iki biz altı kişiyiz.”
Altı suçlu birbirine baktı.
“Olur herhalde…”
“Buluşmadan önce hala biraz zamanımız var.”
“Yapacak mıyız?”
“Ani oldu. Hazırlıklı değiliz.”
“Bir milyon. Tam tamına bir milyon! Eğer harekete geçmezsek kaçırabiliriz. Yoksa korktun mu?”
“Merak ediyorum da, liman mafyası çaldığımız parayı duyunca el koyar mı?”
“Kazancın %10’unu alırsam tek kelime etmem. Eğer bir sorun oluşursa da bahanemizi uydururuz. ‘şu çocuğa yardım etmek için’ ya da öyle bir şey. Yalan da sayılmaz. Sonuna kadar koruyup kollamamız da önemli değil.” Silahlı adam güldü ve Akutagawa’ya belirsizce sırıttı.
İşin sonunda çenesini kapatması için onu öldürecekti.
Suçlular bu görüşü onayladıklarını gözleriyle belirttiler.
“Çocuk, o iki adamın boyunu falan hatırlıyor musun? Hangi silahları kullandıklarını biliyor musun?”
Akutagawa kafasını iki yana salladı. “silahı bilmiyorum, ama elimde kurşunu var.”
“Sorun değil. Bana mermiyi göster.”
“Bu…”
Akutagawa elini uzatarak adama yaklaştı. Ay ışığındaki kurşunu görebilmek için adam, yüzünü Akutagawa’nın eline yaklaştırdı.
Rüzgâr tüm soğuğuyla esti.
Adamın boğazı açıldı ve taze kanlar akmaya başladı.
Adamın yüzü şaşkın bir ifade aldı. Akutagawa daha fazla zaman kaybetmeden bıçağı boğazına biraz daha sapladı.
“Ne…?”
Bulundukları durumu anlamışlardı.
Bıçağı adamın yarasından çıkardı ve diğer adamın organlarına sapladı.
“Çocuk!” bulundukları duruma ilk tepki veren silahına uzandığında Akutagawa’nın yeteneğiyle aralarında iki adımlık mesafe vardı.
Akutagawa bedenini öne attı ve çimleri biçermiş gibi adamın ayak bileklerini kesti. Yere düşen adam çığlık atıyordu. Kan izleri yüzüne geldi.
“3 tane kaldı.”
“Çocuk, yetenek kullanıcısı! Vurun onu!”
Üç silah tek seferde ateş aldı. Akutagawa yere yuvarlandı ve yanına düşen adamın arkasına saklandı.
Ceset kurşunlar vurdukça hareket ediyordu. Üç adam kaçmıştı ama Akutagawa henüz sürpriz saldırısını kullanmamıştı.
Bu mesafeyle üç silahlı adama karşıydı, kazanmasının imkanı bile yoktu.
Ancak gözlerinde korkuyu ve kararsızlığı taşımıyordu. “duygusuz sokak köpeği” bunca zamandır kayıtsızdı.
Eğer onları yakalasaydı, zayıflardı.
Cehenneme gidebilmesi için ne kadar suçlunun ruhunu alması gerekiyordu?
Üç mü?
Yoksa dört?
Daha fazla daha iyisi olacaktı. Akutagawa adamların üstlerine baktı.  İki el bombası vardı.
Elini kıyafetlerin üzerinde gezdirdi, bombayı aldı ve pinini çekerek fırlattı. Bomba adamlardan birisinin yanında patladı.
Et parçaları ağaçların ve diğer iki adamın üzerine sıçradı. Şaşıran adamlar ağaçların arasına emeklediler.
“Ne…? Bu çocuk neyin nesi?” panik içinde bağırdı adam. “Delireceğim! yalnız kaldım… Yalvarırım hayatımı bağışla!”
“Hayat mı…?” Akutagawa kalktı. “Bu kelimeyi senden öğrendim.”
Ve koşmaya başladı. Akutagawa yarayı hissetmeyecek kadar hızlıydı. Kemiklerinin kırılmasını isteyen birisi kadar hızlıydı.
Onu durdurmak için ateş etti. Kurşun Akutagawa’nın omzuna geldi ve kan sırtından akmaya başladı.
Ama yavaşlamadı bile. Yere düştü ve zıpladı. Vücudunu eğerek adamın boynunu ısırdı. Kaçmasını engellemek için kıyafetlerini manipüle ederek onu yakalamasını sağladı.
Ve tüm gücüyle adamın boynuna dişlerini bir kez daha sapladı. Bu sefer boyundaki kasları ve şah damarını parçaladı.
“Gyaaaa!!” taze kan adamın boynundan aşağı akıyordu.
Akutagawa bir kez daha zıplamak için ayaklarını adamın göğsüne bastırdı. Dudaklarına ve dişlerine kopardığı et parçalarıyla kan bulaşmıştı.
Ağzındaki kanları tükürdü ve konuştu:
“Taze et… ne kadar?”
Yüzüne bulaşmış kırmızı lekeyle korkutucu bir şekilde gülümsedi.
O, kuduz köpek, kontrol edilemezdi.
O, vahşi canavar, kalpsizdi.
Ay ışığındaki insan figürü arkadaşlarının korktuğu aynı zamanda güvendiği canavara, Akutagawa’ya aitti.
Sonra dönüp son kalan düşmana baktı.
“Bir tane daha var.”
“E-eh…”
Son haydut umarsızca bağırdı. Otomatik tüfeğini titrek elleriyle nişan almadan ateş etti.
Ölü bir hayvanı andıran gözleri, kırmızı ve salyalı dişlere sahip Akutagawa atılan kurşuna karşı şanslıydı. Mermi kulağını sıyırdı, kıyafetini yırttı.
Buna rağmen yüzündeki ifadeyi bozmadı.  Mermiler omzundan, kulak lobundan ve kaburgalarından geçiyordu.
Ama ateş kesilmedi.
“Hayır, daha yakına gelme!”
Kurşunlardan birisi Akutagawa’nın uyluğuna denk geldi.
Vurulan bacağıyla düştü. Mermi yağmuru Akutagawa’nın dizine yağmaya devam ediyordu.
Adam mermi haznesi tamamen boşalana kadar sıkmaya devam etti. Ve kurşunlar bittikten sonra bile tetiğe basmayı sürdürdü.
Akutagawa suçluda memnuniyet gösteren bir gülüş gördü ve yere yığıldı. Kan yaralarından akmaya başlamıştı.
Artık kıpırdamıyordu.
“Ö-öldü mü?”
Haydut Akutagawa’nın bedenine merakla baktı.
Yerde yatan cesede biraz daha yaklaştı, omuzlarına vurmasına rağmen kıpırdamadı.
Koluna dokunduğunda canavarın pençeleri ayak bileğini yakalayıp onu yere düşürdü.
“Yeterince öldürdüğümü düşünüyordum ama aç gözlüymüşüm.”  Yerdeki Akutagawa sefil gülümsemesiyle adama baktı. “Sonuçta sadece altı adamın ruhunu aldım.”
Akutagawa’nın bıçağa dönüşen kıyafetleri adamın bileğini kavradı ve kemiklerine kadar saplandı.
Kemikteki kıyafetlere testere gibi dönmeye başladı, damarları ve kemikleri parçalara ayırdı, sinirleri yerinden kopardı.
Adam ağlayarak ayaklarının parçalanmasını hissetti.
Akutagawa bacağa baktı ve bıçak menzilini arttırdı.
Adam kan lekelerinin etrafa dağılmasını izleyerek çığlık atsa da Akutagawa gitmesine izin vermedi.
Dizlerine kadar parçalanmış etin acısıyla kıvranan adam son bir soluk çekti ve öldü.
 Vücudundaki kan damarlarının parçalanmasıyla oluşan yoğun acı trigminal ve vegal refleksleri etkileyip ölümcül bir şok yaratmıştı. Akutagawa öldüğünden emin olduktan sonra yeteneğini etkisizleştirdi ve arkasını döndü.
Soğuk gecenin yıldızlı gökyüzüsü hemen yukarıdaydı.
Sessizlik ağaçların arasından gelen bir sesle bozuldu.
“Ha…Hahaha…”
Ağzından kısa bir kahkaha kaçtı.
Tek başına, bir düşman gruba saldırmıştı.
İstediği savaşın istediği sonucunu elde etmişti. Buna rağmen kalbi hala kana susuyordu.
Kendi hayatını yoka say, düşmanı öldür. Dileğini yerine getirmişti ancak birkaç dakika sonra ölecekti. Ve sonra aklına bir soru geldi.
Onu kim öldürmüştü?
Ateşe atlayan kendisiydi ama kendini öldürdüğü de söylenemezdi. Fakat doğduğu andan itibaren istenmeyen bir çocuktu?
Hayatının gereksiz olduğuna zorla inandırdılar, kendisinden nefret etmesini sağladılar.
Bu yüzden şu an bu haldeydi.
“Neden… ben ölmek zorundayım?” yıldızlara doğru fısıldadı.
Sorduğu andan itibaren cevaplanacak bir soru olduğunu düşünmemişti. Ama şaşırtıcı şekilde, bir cevap geldi.
“Ölmelisin. Çünkü kendi isteklerine yaşamıyorsun… Akutagawa-kun.”
Akutagawa şaşkın ifadesiyle sesin geldiği tarafa döndü.
Orman yolundaki kesilmiş bir kütükte siyah ceketli, zayıf bir adam oturuyordu.
Ay ışığı arkasında kaldığından yüzünü gölgeler kaplamıştı ve sadece dağınık siyahımsı saçlarına sarılmış bandaj belli oluyordu.
Akutagawa gördüğünün hayal olup olmadığını sorguladı.
Saat kaçtı? Orada kimsenin olmaması gerekiyordu.
“Sen… kimsin?”  dedi Akutagawa mırıldanarak. “Astları mısın? Orada öldüreceğim 6 adam vardı ama birisi saldırı sırasında ortaya çıkmadı.”
“Dürüst olmak gerekirse buraya bir teklif yapmak için gelmiştim ama vazgeçtim.  Kişiliğinde şiddete meyilli birisisin, tüm zulümlerin vücut bulmuş halisin. Çevrenden dolayı cevap olarak saldırıyorsun. Sadece günahsız bir şeytanın canavarısın.”
Genç bir sesti. Daha olgunlaşmamış bir çocuktan çıkan bir sesi vardı.
Siyahlı adam ayağa kalktı, hala yüzü seçilemiyordu. Buna rağmen zihnine kazınacak olan o soğuk bakışları karanlıkta bile seçilebiliyordu.
“Eğer ben canavarsam…” duyguları yine su üstüne çıkmaya başlamıştı. “…sen nesin?”
Akutagawa titreyen bacaklarıyla ayağa kalktı. Yaraları dayanılmaz şekilde acısa da nefretinin kıvılcımları acıya daha baskındı.
“Senin gibi bir çöp… Sence fiziksel şiddet mazur görülebilir mi?”
Titreyen bacaklarıyla ayakta durmaya devam etti. Tüm bedeninin kaplamış kanlar ormanın soğuğuyla soğumaya başlamıştı.
Bu yaralar ve kan kaybıyla sınırına ulaşmıştı, tekrar kavga etmek aptallık olurdu. Her şey birazdan bitecekmiş gibi gözüküyordu. Ama…
“Geriye kalan güzel bir düşman, ruhunun son bulmasına izin veremem.”
Gizemli canavar Akutagawa’nın vücudunda bir kez daha gözüktü, buna rağmen, siyahlar içindeki adam yanına yaklaştı ve buz gibi sesiyle fısıldadı:
“Beni mi öldüreceksin? Eğer bunu yapacaksan, bugün bu dünyadaki en aptal insan olduğunu söylerdim Akutagawa-kun.”
“Saçma…” Akutagawa homurdandı. “Şu an tek arzum önümde duran adamı dünyanın en aptal ikinci adamına çevirmek.”
Siyahlı adam biraz daha yaklaştı. Birkaç adımda Akutagawa’ya ulaştı.
“Dürüst olmak gerekirse, seni kurtarmamak aptallık olur.” Siyah giyimli adam başını salladı. “İntikam için miydi? Sırf bu yüzden ölmek senin için sorun değil mi? Ölümden sonra… geride bıraktığın kız kardeşin bu şehirde nasıl bir hayat yaşayacak, hiç düşündün mü?”
Akutagawa’nın bedeni boğucu sıcaklıkta yanmaya başladı. Bu adam, kız kardeşini nereden biliyordu?
Saldırdığı sırada kız kardeşini hesaba katmamıştı.
Yapamazdı.
Artık tehdit olarak kullanabileceği bir malzemesi vardı.
“Seni…!” Vücudundaki tüm kaslar sinirden gerildi.  “Seni… Seni piç! Kız kardeşime zarar vermeyi aklından bile geçirme! Seni… asla affetmeyeceğim! Rashomon!”
Akutagawa’nın giysileri öfke patlamasıyla büyüdü. Kıyafetleri omzundan kabardı ve bir canavara dönüştü.
Yeteneği gelişmiş ve yeni bir şekle bürünmüştü.
Akutagawa kolunu kaldırdığında canavarı yırtıcı hayvanlar gibi boynunu gerdi ve gözlerini düşmana kilitledi.
“Öldür!”
Akutagawa canavarı ileriye doğru sürdü, saldırılacak siyah adama doğru dişlerini düz zemine sapladı.
Hızı silahtan çıkan mermiyi andırıyordu ve dişleri giyotine benziyordu. Şu ana kadar Akutagawa’nın yaptığı en güçlü saldırıydı.
Ama…
“İşe yaramaz.”
Gölgedeki adam hafifçe dokunduğunda canavar kuru yaprak gibi parçalanmıştı.
“Ne…?”
Akutagawa’nın şaşkınlığına adam önüne zıplayıp onu tekmeleyerek cevap verdi.
Refleksle Akutagawa’nın bedeni öne kıvrıldı ve kan kustu.
“Beni öldüremezsin.” Siyahlı adam sakin adımlarla yürüdü. “Güçlerimiz arasındaki fark çok büyük. Astlığa aday birisinden beklendiği gibi.”
Akutagawa çoktan sınırına ulaşmıştı, artık karanlıktan başka bir şey görmüyordu. Gecenin koyuluğunda siyahlı adamın adımları yanına yaklaşıyordu.
Öldürülecekti… Ancak bir anda adımlar sanki Akutagawa’ya karşı ilgisini kaybetmiş gibi durdu.
“Zayıflığını anladığında geri gelip tekrar deneyebilirsin. O zaman kadar, kız kardeşinle kalacağım.”
“Be-bekle!”
Akutagawa ayağa kalkıp bağırmaya çalıştı. Ancak bedeni hızla yere düştü, tek bir parmağını bile kıpırdatacak hali kalmamıştı.
“Bekle! Kardeşime dokunma. Dur! Ben aptalım, ölmeyi hak ediyorum ama kardeşimi incitme…”
Sessiz bir şekilde ağladı, arzusu kayboldu, gözyaşları soğuktu, sessizlikte sadece rüzgârın sesi duyuluyordu.
Akutagawa’nın acı dolu duyguları dış dünyayı etkilememişti bile, sadece anlamsız karanlık onu duydu, hiç kimseye ulaşamayan arzusunu.
Ne de olsa dünya b��yleydi.
Ve o zamanda beri dört buçuk yıl geçti…
ÇN: Enma’nın cehennemi: Budizm’e ait bir terim. 
104 notes · View notes
donkaryola · 4 years
Text
GENÇKEN YAPILACAK 100 ŞEY ;
GENÇKEN YAPILACAK 100 ŞEY ;
    1. Garson hesabı getirdiğinde arkadaşınla hesabına el kızartmaca oyna. Garsonu hakem yap.     2. Etrafındakilere sürekli öpücük gönder, soranlara “tikim var” de.     3. Otobüste tüm yolculara hitaben yüksek sesle o günün gazetesini oku.     4. Bir mağazanın deneme kabininde evden getirdiğin kıyafetleri dene, görevlinin fikrini sor.     5. Bir arkadaşınla gelinlik ve damatlık giyip işlek bir caddede dur, gelen geçenden takı, para iste.     6. Bir mağazada, almak için denediğin pantalonu üzerindekini çıkarmadan giy, görevlilere “bu bana dar, bir büyük beden alabilir miyim” de.     7. Yoldan geçen tanımadığın birine “aynı şehirde yaşıyoruz, neden tanışmıyoruz?” de ve kendini tanıt.     8. Mp3 çalarından dinlediğin bir şarkıyı otobüste/metroda tanımadığın birine armağan ettiğini söyle ve şarkıyı onunla birlikte dinle.     9. Otostop çekerek durdurduğun 10 arabanın şoförüne arabayı dikkatli kullanmalarını tembih et ve arabaya binme.     10. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     11. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     12. Belediye otobüsünde top sektirmeye çalış.     13. Bir grup arkadaşınla arka arkaya tutunup tren yapın, gideceğiniz yere öyle gidin. Önünüze çıkan yayaları ağzınızla korna sesi çıkararak uyarın.     14. Kızsan saçlarını berberde; erkeksen bayan kuaföründe kestir.     15. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     16. Toplu taşıma araçlarında etrafındakilere tek tek saati sor. Saati ileri/geri olanları uyar ve “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nden olduğunu söyleyerek ceza kes.     17. Veterinere gidip midenin ağrıdığını anlat, çözüm iste.     18. Sokakta gördüğün en az beş yaşlının elini öpmeye çalış, öpebildiklerinden harçlık iste, vermezlerse yere oturup ağla.     19. Yolda gördüğün ilk ağaca sarıl ve global ısınmadan dolayı insanlık adına özür dile.     20. Oturduğun kafede/restoranda kendine içecek bir şeyler söyle, yemeğini dışarıdan sipariş et, bulunduğun yere getirmelerini söyle.     21. Arkadaşlarını yanına alıp sokakta ağır çekimde (slow mo) yürü.     22. Süpermarkette meyve ve sebzelerle konuş. Onları dinle, onlara derdini anlat.     23. 20 arkadaşını topla, aile büyüklerinden birinin elini öpmeye götür.     24. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     25. Yağmurlu bir havada tanımadığın birinin şemsiyesinin altına gir, “biraz da ben tutayım” de.     26. Eline küçük bir doğumgünü pastası al, yoldan gelip geçenlerin “iyi ki doğdun abi/abla” diye şarkı söyleyerek doğumgünlerini kutla.     27. Çocuk doktoruna git, içinde hala bir çocuk olduğunu ve onu tedavi ettirmek istediğini söyle.     28. Yolda yürüyen insanların karşısında dur ve birden sessiz film anlatmaya başla.     29. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     30. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     31. Sakızla yapabileceğin en büyük balonu yapmaya çalış.     32. Sevgiline/arkadaşına 10 tane balon al, tam ona verecekken birden havaya bırak.     33. Tanımadığın insanlara hal hatır sor, akraba ya da okul muhabbeti yap. Sonra “pardon biriyle karıştırdım” diyip git.     34. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     35. Turist taklidi yap, insanlara kötü bir İngilizce ile yol sor ama anlama!     36. Belediye otobüsüne bindiğinde şoföre “öndeki taksiyi takip eder misin?” diye sor.     37. Bir sokak girişinde dur, insanlara sokağın tabelasını göstererek “en iyi sokak bizim sokak, buradan geçin” de.     38. Markette kasa görevlisi alışveriş hesap tutarını söylediğinde “hesaba yazar mısın?” diye sor.     39. Sokakta yürürken herhangi birine hafifçe dokunarak ebe diyip kaç.     40. Minibüse bindiğinde minibüsçüye “abi param yok eve kadar muavinlik yapayım mı?” diye sor.     41. Cansız bir mankeni alıp elinden tutup sokakta gez, onunla sinemaya ya da Mcdonald’s’a git.     42. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     43. Büyükannene ya da büyükbabana yoyo yaptır.     44. Yolda gördüğün insanlara “saçınız peruk galiba ama çok yakışmış” de.     45. Sokaklardaki süs havuzlarında balık tut.     46. Ünlü bir kafeye 4 arkadaşınla git, elindeki okey setini masalardan birine kur, okey oyna.     47. Balık adam kıyafeti giy, sokakta gördüğün insanlara "Akdeniz ne tarafta?" diye sor.     48. Yatak/baza satan mağazalara git, “en uygun yatağı alabilmem için en az bir gün burada uyumam gerek” diyip saatini kur ve yataklardan birine yat.     49. Yoldan geçen herhangi birine “David Beckham‘a çok benziyorsunuz bir imzanızı alabilir miyim?“ de. Zorla imza al, birlikte fotoğraf çekil.     50. Alışveriş merkezlerinden birinde yukarı çıkan yürüyen merdivenin başında dur, yukarı çıkanlara “Unutmayın her çıkışın bir inişi var; yolunuz açık olsun” diyerek onları uğurla.     51. Elinde hesap makinesiyle asansöre bin, her binene kilosunu sor, hesap yap, binen birisine “Kusura bakmayın 5 kilo fazla olduk, binemezsiniz” de, asansörden indir.     52. Sinemaya elinde bir DVD ile git, gişedeki görevliye kendi filmini çektiğini ve arkadaşlarınla birlikte bir sonraki seansta bu filmi izlemek istediğini söyle, ısrarcı ol, bilet parası ödeyeceğini söyle.     53. Girmiş olduğun dersin hocası için pankart kaldır. Örnek:“Felsefe Pınar Hoca’dan dinlenir” “Bu okul seninle gurur duyuyor” “Ahmet Hoca, sınıf el ele; hepberaber ÖSS’ye” gibi...     54. A) Erkekler için:Kıyafetinin altına bir yastık koy, toplu taşıma aracına bin, “Hamileyim“ diyerek otobüstekilerden yer iste. B) Kızlar için: Kıyafetinin altına bir yastık koy, toplu taşıma aracına bin, sana yer verildiğinde yastığı çıkarıp arkana koy.     55. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     56. Hoca dersi bitirdiğinde bitirmemesi için yalvar, diğer arkadaşlarını ayart, onlarda sana destek olsun.     57. Arkadaşlarını topla, kalabalık bir grup haline halay çekerek otobüse binin.     58. Markette, market arabasına bin ve kasadan geçerken “barkodumu okur musunuz” diye sor.     59. Eline bir düdük al, yolda yürürken karşına çıkan bir yabancıya kırmızı kart göster, oyundan çıkarma hareketi yap.     60. Otobüs ya da metro vagonlardan birinin başında dur, içeri giren yolculara inecekleri durakları sor ve onlara oturacakları yeri göster.     61. Marketten bir adet sakız al, kredi kartı ile ödemek istediğini söyle, kaç taksit yapabileceklerini sor.     62. Elinde bir buket çiçek ve çikolatayla bir mağazaya gir, satıcıya “Vitrindeki mankene aşık oldum, sizden istemeye geldim“ de.     63. Metro İstasyonunda ‘Taksim bir iki bir iki,Taksim yolcusu kalmasın! Diye bağır!, insanları metroya bindir, kapılar kapanınca metronun makinistine ‘’devam et’’ diye bağır.     64. Taksiye bin ve Atina’ya gitmek istiyorum diyip şoföre vizesi olup olmadığını sor.     65. Vapurda bir anda ayağa fırlayıp türkü söylemeye başla. Yolcuların arasında dolaşarak konserde halk arasına karışmış izlenimi yarat. Yolcuların elini tut, öpücük yolla.     66. Dolu bir asansöre en son bin, bütün kat düğmelerine bas, hiç bir katta inme.     67. Tuvalet kağıdıyla kendini mumyala, sokağa çık.     68. Yolda gördüğün bir yabancıya hikayeni anlat.     69. Evdeki su bardaklarından bir tanesinin üstünü streç film ile kapla. Ev sakinlerinden birinin o bardaktan su içmesini sağla.     70. Arkadaşlarınla halı saha kirala, piknik yap.     71. Bu maddenin ne olacağını merak et, bekle ve gör!     72. Şehir hatları vapurunda yere havlu ser ve üzerinde güneşlen.     73. Notere git, Madonna’yı çok sevdiğini ve ona vekalet vermek istediğini söyle.     74. Restoranda yemeğin sadece yarısını yediğini söyleyerek hesabın yarısını ödemeyi teklif et.     75. Arkadaşlarına vereceğin ders notları için kantinde/kampüste imza günü düzenle.     76. Gittiğin kafenin çalışanlarına “bugün çok yoruldunuz, hadi siz oturun kahveleri de ben yapayım” de.     77. Çakmakçıya bitmiş pillerini doldurtmak istediğini söyle.     78. Yer göstericilere ya da güvenlik görevlilerine sinema/alışveriş merkezlerinin büyük ekranlarında arkadaşlarınla Play Station oynamak istediğini söyle.     79. Eve gelen misafirlere “bugün kapalıyız” diyerek onları içeri alma.     80. Bir iki arkadaşınla kağıda “Cezalıyız” yaz, göğsünüze yapıştır. Yol kenarında bir süre tek ayak üzerinde durun.     81. Metro ya da otobüs koltuğuna kılıf takıp otur.     82. Yoldan geçen bir minibüsü heyecanla durdur, duran minibüsün şoförüne saati sor, teşekkür edip yoluna devam et.     83. Sokakta sünnet kıyafetiyle gez.     84. Otogar’da tanımadığın insanlara el salla, arkalarından su dök. “Varınca arayın” de.     85. Yolda tek başına kahkahalar atarak yürü, hatta yere yatıp tepinerek gül.     86. Yoldaki insanlara “kaykayımı şuraya park etmiştim, polis çekmiş gördünüz mü?” diye sor.     88. Okulun ya da sınıfın kapısında dur içeri girenleri tek tek karşıla, “hoş geldiniz” de.     89. Yoldan geçenlere kendi fotoğrafını göster, “bu insanı buralarda gördünüz mü?” diye sor.     90. Maçta üzerinde “Bu golü sevgili arkadaşım XXX’e ya da aileme armağan ediyorum” yazılı bir pankart aç.     91. Taksiye bin, şöfore “Param yok. Taksimetre ne kadar yazarsa o kadarlık şarkı söylesem olur mu? diye sor.     92. Arka kapısından indiğin otobüsün koşarak ön kapısına git ve şoföre yanlış durakta indiğini söyleyerek tekrar bin. Bunu birkaç durakta tekrarla.     93. Derse, o dersin hocasının maskesini takarak gir.     94. Bir turiste havaalanında coşkuyla karşılanıp omuzlara alınan yeni transfer olmuş futbolcu muamelesi yap.     95. Yeni bir spor dalı icat et.     96. Köpek gezdiren birinin yanına gidip “bir tur verir misin? Bu gece bende kalsın mı?” diye sor.     97. Bir ünlü şahsiyeti seninle McDonald’s’a gitmeye ikna et.     98. Hiç olmayacak birine dünyanın en inanılmaz konuşmasını yap.     99. Öğrenciye ev vermeyen emlakçıdan ev kiralamaya çalış.     100. Kafana göre takıl; kendi maddeni çek gönder.
3 notes · View notes
kedikumukabi-blog · 5 years
Text
Kedi Kumu Kabı
Hayvanların kendilerince alışkanlıkları ve ihtiyaçları vardır. Örneğin kediler köpekler gibi tuvalet ihtiyaçlarını dışarıda geçirmek istemeyebilir. Mecbur kalmadığı sürece evinizde beslediğiniz bir kedi kendi kedi kumu kabı dışında başka bir yere tuvaletini yapmak istemeyecektir. Bu kedinin yaşam ve doğallığı ile alakalı bir durumdur. Kediler gün boyunca evde miskince yatıp uyuyabilir. Hatta hiç hareket bile etmeden saatlerce yatabilirler. Ancak köpekler genelde böyle canlılar değillerdir. Bu nedenle de evinizde beslediğiniz hayvanınızı kendi karakterinize uygun olacak şekilde tercih etmeniz önemlidir. Kedilerin kolay öğrenebilmek gibi alışkanlıkları vardır ancak bazen çok inatçı olabilirler. Böyle durumda özellikle kedinizi eğitirken kedi ödül maması işinizi görmek için iyi bir tercih olabilecektir.
Köpekler için ise durum biraz daha farklıdır. Köpekler sürekli olarak hareket etmek ister ve her gün düzenli bir şekilde dışarı çıkarak dolaşmayı tercih ederler. Köpeğinizi beslediğiniz eviniz büyük ve bahçeli ise bu durumda sorun değildir onun için içeride ya da dışarıda oluşturacağınız bir köpek yatağı ile birlikte onun isteğini karşılamış ve ona bir yaşam alanı oluşturmuş olursunuz. Ancak bu şekilde bir yaşam alanı mümkün değilse o zaman köpeğinizi belli saatlerde dışarıya çıkararak gezdirmeniz tavsiye edilir. Kedi, köpek ya da başka bir hayvan kısacası evinizde beslediğiniz herhangi bir canlının bakımından siz sorumlu olduğunuzu unutmamalısınız. Bunun içinde onun günlük ihtiyaçlarını karşılamanız onun daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
1 note · View note
petburada · 1 year
Text
Tumblr media
Ferplast Siesta Deluxe 6  Plastik Yatak Siyah
Köpekler için, plastik malzemeden yapılmış, içeride ve dışarda kullanılabilen, özel tasarımı sayesinde kaymayan, temizliği kolay, plastik yataktır.
* Silinip, yıkanabilir, hijyenik ve kullanışlıdır.
* İçerisine minder konularak da kullanılabilmektedir.
Ebatları;
En : 52 cm
Boy : 70 cm
Yükseklik : 23 cm
Diğer ürünleri incelemek için buraya tıkla.
1 note · View note
piggysaurus · 6 years
Photo
Tumblr media
Babynest onun içindi çünkü asla insan kardeşi için değil 🤭 köpek yatağı sandı 😁 ne de olsa #cocukcocuktur
41 notes · View notes
icselpatlamalar · 2 years
Text
Nasıl bir aşk istiyorum
Abi sevgilim bana hizmet etsin, bana aşık köpek gibi olsun, ben chaselenmek istiyorum. Valla, bunaltsın sevgi ve aşk ile. Böyle yapışsın ya, ama iyi biri olsun. Köpek gibi olsun bana, hayran olsun bana. Bende onu seviyim böyle aşk yaşayak. Bir de, sabit ve sakin olsun. Arada deli gibi eğlenek ama attachement çok olmasın aq. Yani içip eğlenek ama öyle takılak eğlenek daha fazla.
Bol sikiş sakso, sevişme ve yatış. Gece yatağı girince 3 saat seks. Öyle zaman geçirelim. öldürelim dicektim thats not that  eğlenek ya. Öyle kaliteli zaman geçirlim v bana hasta olsun. Bu kadar net istiyorum bunu.
Arkadaşları olsun onlarla da takiliyim oda arkadaşı falan za. Öyle, aile gibi olalım, ben entellektüel zeki ve eğlenceli witthy olan olmak istiyorum. Gerisi gg.
Bence sadece yatalım ama çokça, ya cidden kodlamacı osun takılak ya 100 yıldaki evimizde. Ben art o kodlama. Thts all.
Sorununu açıkça konuşabilsin, kolay ağlamasın, benle derdi olunca erkek gibi konuşalım. Asla agresif olmasın. Sikerim onu. Konuşalım. Bazen ağlasın, ağlayan erkek severim zaaa.
Açık net ve basit iletişim. Derin konuşalım, espirileşelim, ama saygı asla no no no o saygı bitmeyecek, bitersen ben giderim.
Öyle, aile olalım. Hazır değilim bunu yazarken. Çünkü çok fazla şeyim eksik, kendimi rahat hissetmiyorum. Kendimi yeterli hissetmiyorum. Ne bilem bir çok eksikliğim varken, bunun olması, böyle birşeybulmak, belkide kendimi yeterli hissetmiyorumdur. Hissetmiyorum. Komedi lazım önce.
Çok sabit, yalnız, ve aynı kaldım. İçsel dışsal gözüktüm ama içim dışım değişti. Ben değiştim. Artık elimde birşeyler istiyorum. Öyle. Ben artık elimde birşeyler olsun istiyorum. Bu içsel dönüşler çıkışlar, zor ve yetersiz artık.
Seks yapmak bile istemiyorum aslınd artık, sadece sarılıp uyumak, çocuk gibi.
Belkide gerçek olmayan biri istiyorum, sadece istediğide yanıma gelen
0 notes
hayvanatbahcesinet · 2 years
Text
Köpek Alışveriş Listesi
  Köpek alışveriş listesi, yetişkin ve yavru köpek ihtiyaç listesi içeriyor. İster köpek için hediye arıyor olun ister genel bir köpek alışverişi yapacak olun, en temel malzemeleri bu listede bulabilirsiniz. Evde köpek beslemek için gerekenler neler diyorsanız da listemize göz atabilirsiniz. Yavru köpek oyuncakları, köpek maması ve köpek yatağı dahil olmak üzere tüm önemli ürünler bu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
olubirruhmisali · 7 years
Text
Amcamın oğlunun düğünü olmuştu bu yaz başımdan geçen bir olayı anlatmak istedim şimdi bizim sülale biraz kalabalık düğün akşamı herkes yoruldu uyucak tabi ama yatacak yer bulmak zor kapının önünde boş yer bulsan kıvrılıp yatıcaksın misafirleri komşulara filan bölüştürdük evi tıka basa doldurduk neyse halamla ben kaldım bizim balkon gibi hafif yüksek ama herhangi bir korumalığı olmayan seki dediğimiz bir yer var oraya yer yatağı açtık yattık ikimiz uyuyoruz filan bi soluma sesi geliyor böyle anlatamam uykumu filan böldü halamı dürtükledim soluma diye kadında tık yok bi daha dürtükledim gene tık yok gözümü bi açtım köpekle burun burunayız ben bağıyorum köpek havlıyor ben bağıyorum köpek havlıyor bahçenin içinde çıplak ayakla koşuyorum köpek benim oyun oynadığımı sanıp beni kovalıyor tüm misafirler uyanmıştı bu da saçma ama unutamadığım bir anımdır
291 notes · View notes
petburada · 1 year
Text
Tumblr media
Figürlü Küçük Irk Köpek Yatağı 60x60 cm
Küçük ırklar ve yavru köpekler için, yüksek kalitede kumaştan üretilmiş, farklı tasarımı ile evinize uyum sağlayacak köpek yatağıdır.
Diğer ürünleri incelemek için buraya tıkla.
0 notes