Tumgik
#merdin
siyahtanbiiradam · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Haritadan tarihi silmek, insanoğluna yakışırdı zaten…
35 notes · View notes
siirlemeli · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Mardin☀️🤎
Hayallerimin şehri, her detayın ayrı güzeldi
25 notes · View notes
safije · 9 months
Text
Tumblr media
Mardin, Türkiye
10 notes · View notes
businessbadger · 2 years
Note
mer din and pirate luke. luke has a hook hand which he lost in a swordfight with captain vader, commander of the galleon ship 'death star'
Tumblr media
the captain and his treasure
(feel free to color this in if you want <3)
39 notes · View notes
seslimeram · 3 months
Text
Kaygının Meramı
Tumblr media
Güncelliğin kaygılara çıktığı bir eşikteyiz. Zamane değerlerinin, mutlak teslimiyetçi daim bir halde insani mefhumun kökünün kazıldığı bir düzlemde hayatın bambaşka tahayyüller ile kesiştiği bir güncelliğin içindeyiz. Gündelik yaşam zora koşuluyor. Erk, muktedir kati ve kalıcı iktidar pratiği olarak var edilmiş her şey gündelik yaşam eyleminin sınırlarını da enikonu bariz belirsizleştiriyor. Her şey toz duman. Her gün daha açık bir biçimde terörün esiri. Her güne içkin kılınan denetim, gözetim ve tahakküm silsilesinde hayat mefhumuna taarruzlar güncelleniyor. Güncellik bütünüyle sıradan olanın kaygılarını çoğaltarak, arsız ve umarsızca çekiştirerek zulmü her güne içkin kılarak yinelenerek şekillendiriliyor. Her dem ölüm gösterilip sıtmaya razı gelinmesine çalışılıyor. Oysa gerçeklik yaşam tahayyülü ve isteminin hiçleştirildiği bir zeminde hayat zulme prangalarla esir edilir. Devlette daimi olan cürüm, cerahat ve çürüme üçlüsüyle bütün bu hayat isteminin üstüne çökülür bir kere daha. Kaygılar o aralıktan yaşamsal idenin eksik kılınmasında kendini belirginleştiriyor. Cürüm ile bağ kuran iktidarın / devletlinin tezahürü her dem normatif olanın yıkımını bir biçimde açığa düşürüyor. Yaşam sıradan insanlar için zor / bet, bir harabeye sayelerinde ulaştırılır.
Tümüyle nobran bir iktidar pratiğinin, bir jeneriğe dönüştürülmüş olagelen Türk, Sünni, Müslüman döngüsünün ortasında ol parametrelerin dışında kalanlar için hayatın ehvenle olan kesişimi namümkün kılınır. Sürekli güncellenen propaganda karşısında sıradanların hayatının tarumar edilmesine devam olunur. Bir zümrenin hayatı bambaşka yaşamaktan, var etmekten ötesine geçtiği güncelliği normal diye paylaşırlar. Sürekli on binlerce liranın havalarda uçuştuğu bir sömürü düzeninin imali misal böyle bir kaygılar cumhuriyetinde bir biçimde var edilir. Günlüğü on beş bin liraya çıkagelen kişiye özel plaj localarından bir kerede, bir kalemde birkaç yüz bin liranın / milyon sınırlarına kadar ödemelerin var edilebildiği vur patlasın çal oynasın hallerine bir devinim, o mutlak iktidara biat edenlerin önüne Alis Harikalar Diyarında, Baş efendi edisyonunda karşımıza çıkartılır. Ekmeğin her ne kadar olduğundan bihaber, bir aylık geçimin nasıl zora koşulduğundan bihaberlik olmalarının dumur ötesi halleri bir yanda, iktidarımız başımızda, biz de yolumuzdayız gibi kadük tavırların ortasında can yakıcı bir güncelliği idame eder koca ülke. Bir avuçtan çok olagelen eline kan oturmuş sermaye, onların bile isteye köleleri, bir de bu kiralanan hayatların figürü olagelenlerin var ettiği ülke sıradanın açmazlarından ne kadar uzaklarda olunduğunu görünür kılar. Sahiden bir memleketin yarası her gün kanasın diye çabanın biri bitmeden bir başkası sarf edilirken yıkıcılık / yok etme diskuru ve farazi değil kalıcı olagelen cerahat hiç mi dert edilmesin nedir ki yani!
Mezopotamya Ajansından aktaralım: “Kurdistan’da yaşanan yangınlara karşı takınılan çifte standart yaklaşıma tepki gösteren ekolojist Cemil Aksu, “Devlet için ‘en iyi Kürt ölü Kürt’, dolayısıyla Kurdistan coğrafyasının çoraklaşması bir kayıp anlamına gelmiyor” dedi.
Amed’in Xana Axpar (Çınar) ile Mêrdîn’in Şemrex (Mazıdağ) ilçeleri arasında 20 Haziran gecesi çıkan yangın sonucunda 15 kişi yaşamını yitirdi, 78 kişi ise yaralandı. Yangında, ayrıca yüzlerce hayvan can verirken, bir o kadar da hayvan yaralandı. Amed Büyükşehir Belediyesi Kırsal Kalkınma Dairesi Başkanlığı, uydu üzerinden yaptığı tespitle 66 kilometrelik alanın yangından etkilendiğini açıkladı. Ancak Türkiye’deki basından sivil toplum örgütlerine, siyasetçilerden aydınlara, yazarlardan ve sanatçılara tepkiler yetersiz kaldı.
Polen Ekoloji Hareketi’nden Cemil Aksu, Batı’da ve Kurdistan’da yaşanan yangınlara karşı takınılan çifte standart yaklaşıma dair değerlendirmelerde bulundu.
Devlet İhmali
Sıcakların artmasıyla birlikte birçok kentten yangın haberlerinin geldiğini belirten Aksu, buna karşı iktidarın batı kentleri için aldığı önlemleri Kurdistan’da göremediklerini söyledi. Amêd ve Mêrdîn arasında çıkan yangına benzer birçok yangının daha önceleri de yaşandığını hatırlatan Aksu, “Köylüler genellikle bu yangınları kendi imkanlarıyla söndürdü. Ancak bu seferki yangın, daha geniş bir alana yayıldı. Burada esas mesele, her yıl yaşanan yangın felaketleri karşısında devletin, valiliklerin ve kamu idaresinin yangın söndürme uçakları bulundurmamasıdır. Ayrıca köylülerin dikkat çektiği gibi elektrik iletim hatlarının özelleştirilmesinden sonra rehabilite edilmemesidir. Bu açıkça bir ihmaldir” ifadelerini kullandı.
'Sorumlu İktidar ve Dedaş'
Devlet ve DEDAŞ şirketinin iletim hatlarını yenilemeyerek yangına zemin hazırladığına dikkat çeken Aksu, “Şirketin bu konudaki savunması da trajik bir nitelik taşıyor. Herhangi bir yangın çıktığında ya da tarım sezonunda elektrik kesintileri yaşandığında halk tepki gösteriyor ve şirket kayıp kaçakları gerekçe gösteriyor. Şirket, kaçak elektrik kullanımı bahanesiyle bölgeye yatırım yapmamayı savunuyor. İktidar ve onun yandaşı olan DEDAŞ şirketi, bu durumun bir numaralı sorumlusudur. Tüm bu ölümlerden sorumlu olanlar, iktidar, yerel bürokrasi ve şirkettir. Dolayısıyla bu felaketin hesabı onlardan sorulmalıdır” diye belirtti.
DEDAŞ'ın iktidardan aldığı güçle pervasızca hareket ettiğinin altını çizen Aksu, “Yangının ve can kaybının asıl nedeni şirketin altyapı yatırımlarını yapmaması ve gerekli önlemleri almamasıdır. Şirket, iktidardan aldığı güçle pervasızca hareket ediyor ve altyapı yatırımlarını yapmıyor. İktidarın güvenlikçi ve savaş politikalarından güç alarak ve devletin desteğiyle sorumluluklarını yerine getirmiyor” dedi.
‘Devlet İçin Kayıp Değil’
Kamu sorunu olan doğal afetlerde devletin herhangi bir öneminin kalmadığına işaret eden Aksu, devletin şirketlerin çıkarlarını savunan bir mekanizmaya dönüştüğünü belirtti. Aksu, devamında şunları belirtti: “Devlet, yalnızca şirketlere kar getirecek işleri ve projeleri geliştiren bir organizasyon haline gelmiştir. Bu nedenle ne depremde ne yangında ne de pandemide halkın yanında olan bir devletten söz edemiyoruz. Tam aksine halkın karşısında, halkına düşman bir devlet olgusu ile karşı karşıyayız. Bölgede ise bu durum Kürt sorununun yarattığı ek bir boyut kazanıyor. Kürtlerin yangın, deprem vb. nedenlerden dolayı yaşamını yitirmesi devlet için bir anlam ifade etmiyor. Çünkü devlet ‘en iyi Kürt, ölü Kürt'tür’ yaklaşımıyla hareket ediyor. Dolayısıyla Kürtlerin hastalıktan, yangından ölmesi veya Kurdistan coğrafyasının çoraklaşması, ormanlarının yok edilmesi devlet için bir kayıp anlamına gelmiyor. Devlet, bunları sermayeye kar sağlayacak birer yatırım aracı olarak görüyor.
‘Çözüm Örgütlü Mücadele’
Devlet, Kürt halkının her türlü demokratik, ekonomik veya siyasal taleplerine ‘terörist’ yaftasıyla yaklaşıyor. Kürt halkının taleplerini ‘terör eylemi’ olarak nitelendirerek baskı altına almaya çalışıyor. Bugün karşılaştığımız kayyum meselesi de buna benzer bir durumdur. Halkın iradesini kendi kanunlarını ve anayasasını bile hiçe sayarak gasp ediyor. Buna karşı verilecek mücadele, demokrasi, halk güçlerinin örgütlü ve birleşik mücadelesinin yükseltilmesiyle mümkündür. Devleti ve iktidarı geri adım attıracak, halkın kazanımlarını artıracak olan tek şey örgütlü mücadeledir.”
Kaygıların nasıl da peyderpey var edildiğini, dahası yaşamın her nasıl ucube bir hale terk olunduğunun nişanesi günlerdir aralıklarla yakılan / yok edilen Kürdistan coğrafyasından belirgin olacaktır. Tümüyle mobilize edilmiş bir inkarcılığın, ırkçı ve ayrımcı damarın bir ucundan tutulup, kendileri yakmışlardır bahsinden, oh olsun diye yazmalara bir ülkenin, o ülkeye ait olan bir sahnenin yerle yeksan edilmesi göz ardı olunur. Birkaç satırlık haberler ve tümüyle yargıların tespih tanesi gibi dizildiği bir zeminde yıkımın kim nasıl farkına varacaktır! 2013 Gezi Direnişi sırasında farkına varıldığı bildirilen Kürd gerçekliğini bir kere daha onca yıl sonra sil baştan yeniden belirleyebilme gayretine kim düşecektir Türk ve kısıtlı bir sahayı tutmaya devam diyen akıl sahipleri dışında her nasıl? Biteviye bir hal yıkımın katarında ilerlerken yıkımın her yere taşındığı bir zeminde şüphesini devlete değil de orada yaşama tutunmaya çalışan insanlara böyle kolayca yönlendirebilen, nefret ve kinle soluk alabilenlerin arasında bir hayat ihtimali söz konusu edilebilir mi?
Rojhat Abi imzalı Artı Gerçek haberini aktaralım: “Yangından en çok etkilenen yerlerden olan Mazıdağı ilçesine bağlı Yücebağ ile Diyarabakır'ın Çınar ilçesine bağlı Köksalan ve Yazçiçeği köylerindeki yurttaşlar tanıklıkları Artı Gerçek'e anlattı.
Yangının ilk görgü tanıklarından olan Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Köksalan Mahallesi muhtarı Hüseyin Çelebioğlu yangının onarılmamış elektrik tellerinden kaynaklandığını vurgulayarak yangından DEDAŞ'ı sorumlu tuttu.
Alevlerin rüzgarın etkisiyle hızla yayıldığını ve karadan müdahalelerin yetersiz kaldığını söyleyen Çelebioğlu, yangının ardından DEDAŞ ekiplerinin sabah erken saatlerinde gelerek elektrik tellerini onardığını söyledi ve şöyle konuştu:
"Nasıl olduğunu anlamadık. Bir baktık yangın çoktan çıkmış bile. Yangın çıktığı zaman, yangın alanına sadece traktörler gitti. Ben de yangın alanına gittim, kolumda ve sırtımda yanıklar oluştu. Kimse o yangına yaklaşamazdı. Köye yaklaşık 100 metre yakın bir baktık ki 40 dakika da 20 kilometreye yakın arazi yanmış. Bu yangın elektrik direğinden dolayı çıktı. Belliydi zaten. Yangından sonra sabah erkenden, saat beşte DEDAŞ ekipleri gelip onu onarmışlar."
Yangın sırasında yetkililerden gerekli yardımı alamadıklarını da anlatan Çebioğlu o gece yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Başvurmadığımız hiçbir yetkili kalmadı. Biz dört muhtar bütün her yere başvurduk ama bir çare bulunmadı. Kimse yaklaşmadı, kimse yardım etmedi. İtfaiye aşağıda duruyor yangına müdahale edemiyordu. Biz müdahale ettik ama önüne geçemedik"
'DEDAŞ Bunu Bilinçli Yapıyor'
Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Yücebağ Köyü can kaybının en fazla olduğu nokta. Bu köydeki yangının tanıklarından biri olan Bedirhan Kaya da yangından DEDAŞ'ı sorumlu tutarak şöyle konuştu:
"Çevre köylere DEDAŞ elektrik paylaşımı yapıyor. 10-20 köyün elektriği kesildiği zaman elektrik akımı besledi, patlama oldu ve yangın başladı. Önce ekin alanları sonra meralara sıçradı gençlerde ne yapacağını bilemedi hayvanlarını kurtarmaya çalıştı. Aniden yangın tüm bölgeye yayıldı. Giden geri dönemedi yangının içinde kaldı. Bunu da ben tekrar söylüyorum DEDAŞ bilinçli olarak yapıyor. Sadece burası için konuşmuyorum Mardin’de, Urfa’da, Diyarbakır’da bütün ilçelerden bu yıl en az 80’e yakın yangın çıktı. Sebebi bir bölgede elektrik kesildiği zaman aniden akım verilince patlama oluyor. Bu tesadüf değil bilinçli olarak yapıldı. Bu yıl DEDAŞ bilinçli olarak bunu çoğu yerde yaptı. Milletin başına bela olmuşlar. Çetedirler. Ne yapacaklarını kestiremiyoruz. Bu milletin hakkını savunan hiç kimse yok. Biz hepimiz bu coğrafya da yaşıyoruz hep sıkıntı çekiyoruz. Zaten ekinlerden de pek bir kazancımız yok. DEDAŞ yüklü miktarlarda faturalar gönderiyor ama 24 saatin sadece 6 saati bölgeye elektrik veriyor. Örneğin 40 köyden 20 köye elektrik verilmiyor. Yangın sebebi DEDAŞ’tır."
'Yetkililerin Sesi Çıkmıyor'
Köksalan Mahallesinde yaşayan yurttaşlardan Hasan Çelebioğlu da yangının ilk tanıklarından.Çelebioğlu, köy olarak uzun süredir DEDAŞ ile ilgili sorun yaşadıklarını belirterek hiçbir yetkilinin kendilerine yardımcı olmadığını söyledi ve şöyle konuştu:
"Bütün Türkiye bunu duysun ve bilsin. Bizim köyde, asıl yaramız elektriktir. Bu yangında elektrikten dolayı ortaya meydana gelmiş, kasırgalı bir havada ve çok fazla fırtına olduğu için köylülerin müdahalesine rağmen dumandan etkilenenler, yoğun bakımda olanlar yani hepimiz köy olarak, çevre köyler olarak ve yardımımıza koşanlar bizim gibi yangında yandılar. Ama hiçbirimiz bu topraklara hakimiyet kuramadık. Bir tane itfaiye geldi ,40 dakika sonra Çınar itfaiyesi geldi. Beni aradı dedi ki "nereye müdahale edeceğimi ben de bilmiyorum." Ben de "nereye gidebiliyorsan oraya git" dedim. Ondan sonra yangın devam etti, rüzgar yönünü değiştirdi. Bütün çevre köylerine dağıldı. Şu an mesela şu karşıdaki köyümüz sağ olsunlar bize yardıma gelerek canları pahasına yardıma geldiler ve hiçbir şey elde edemeden canlarından oldular. Biz artık hayatta kalmaya çalışıyoruz. Son iki aydır zaten doğru düzgün elektriğimiz yok. Köyün sondajları bile çalışmıyor. Biz suyu çevre köylerden alıyoruz. Çevre köylerden artık 2.5 litre- 5 litre bidonlarla suyu bize buzluğa koyuyorlar, bizi hayatta tutmaya çalışıyorlar, ama hiç bir yetkilinin 2 aydır bu sorunları yaşadığımıza rağmen sesi çıkmıyor"
'Biz Ateşle Mücadele Ediyoruz'
Çelebioğlu, "DEDAŞ şu teli şu direğe kadar yetiştiremiyorsa bu ülke bitsin, bu ülkeyi istemiyoruz. Biz insan gibi yaşamak istiyoruz. Eğer biz bu yüzden bu kadar acı çekiyorsak bu kadar hem maddi hem manevi… biz bu ülkenin vatandaşıyız ama bu tellere layık görülmüyoruz. Bizde insanız bizde insanca yaşamaya çalışıyoruz. Herkes çoluğu çocuğu, rızkı için yaşamaya çalışıyor ama biz rızkımız için ölüyoruz, ölüme gidiyoruz. Niye çünkü ateşle biz mücadele ediyoruz. Şu tellerin haline bakın. Bilirkişi gelsin buraya, baksın bu teller bu köye oluyor mu? Olmuyor mu? Bizim yaşantımız değil. Biz bu halde bırakıp gitmişler. Bu insanca yaşamak değil" diyerek yaşananlara da tepki gösterdi.
Daha nicesi o yangınların hemen ardında çıkagelen hakikati bildirme çabasında sunuldu. Bütünüyle kaygıların nasıl da güncelliğin başat ögesi kılındığını gördüğümüz bir zemin, bir istikamette yaralara yenilerinin her nasıl eklendiği de az çok belirgin kılındı. Amed – Merdin arasındaki yangınların gösterdiği şey bütün bu kaygı halini imal eden kurumların her nasıl halka karşıt bir biçimlendirme ile yönlendirildiğidir. Devletin başı, her şekilde müdahale edilmiştir diye buyururken, Amed’in kent suçlarıyla dönüştüren malum aileden bir temsilin “şerefsiz” çıkışına sahne olagelen mecliste olan biten kendiliğinden ayyuka çıkar. Irkçı hiziplerin, nefret taşıyıcısı tiplemelerin, Batı’da yükselen neo-nazi tiplemesini eleştirirken kendi yurttaşı olageleni göz ardı etmeye devam ettiği bir sarmalda on beş insanın canı hiçe sayılır. Küfür, kıyamet, akla seza hale gelmiş nefretin cismanileştiği bir zeminde Çanakkale’de, Antalya’da veya herhangi bir başka yerdeki yangına verilen ki bu en doğal haldir, tepkimenin çeyreği dahi gösterilmez. Kürd ve Mezopotamya halklarının tamamının canının yakılmasında pay sahibi olanların görmezden gelindiği yerde, onca can, onca doğanın katledildiği bir dehlizde kaygılar bir yere gitmez. Burnumuzun ucunda kalmaya devam eder. Büyür, türer ve çoğalır. Yaraların bu menzilde her nasıl hayatın tam da ortasına demirbaş kılındığının bilindiği bir zeminde onca ahın hesabını kim verecektir, sahi ama sahiden de!...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Anadolu Ajansı – Rudaw
Meramda Paylaşılan Haberler
Kürt'e De Coğrafyasına Da Çifte Standart Yaklaşım https://mezopotamyaajansi.net/tum-haberler/content/view/245563 15 Kişinin Öldüğü Yangının Tanıkları Anlattı: 'Elektrik Akımından Çıktı, DEDAŞ Yangından Sonra Telleri Onardı' https://artigercek.com/guncel/14-kisinin-oldugu-yanginin-taniklari-anlatti-elektrik-akimindan-cikti-dedas-308782h
1 note · View note
ambreiiigns · 2 years
Text
why is amadeus pitting these bad bitches against each other
4 notes · View notes
victory-ocs · 9 months
Note
a time merdrin trusted someone, or a time he was betrayed. teehee.
He is a drow. Betrayal is one of the things they are known for.
A childhood friend. At least he'd thought so. A fellow child of the streets, who seemed to know all the best places to hide, and all the best places to steal from.
A friend who helped him hone his craft. Stealth, sleight of hand tricks.
Of course. When they were caught one day, inexperienced children, naive in their thoughts.
She was quick to pull rank on him, then.
Not her. Oh no. She was below such things.
He was the one that took all the blame.
1 note · View note
lanausee44 · 4 months
Text
Faydası olmayan bahardan yazdan
Yüce dağ başının kışı makbuldür
Namertlerin kaymağından balından
Merdin kuru yavan aşı makbuldür.
Aşık Hüdai....
69 notes · View notes
abr · 1 month
Text
Tumblr media
merdine alla calenda e parcheggiati nelle uni americane dove prendono cani e porci, comunisti (sorry for bad mouth) alla Ventotene.
7 notes · View notes
kevkebus-subh · 1 year
Photo
Tumblr media
“İşleri müşkül olur her yerde merdin...”
64 notes · View notes
blondemushroom · 20 days
Text
Capisco che mi sta iniziando a venire ansia generalizzata quando inizio a sperimentare in cucina senza motivo, senza nessuna ricetta decente da seguire, ne prendo una a caso presa da un raptus e inizio a fare cose.
Stavolta caos puro, manco la planetaria riusciva a salvare la situazione.
Dovrebbe essere albume quello e sembrano delle merdine , la versione meno bella e corretta delle tette delle monache, sono delle tette mosce ecco.
Tumblr media
5 notes · View notes
major-x-blog · 1 year
Text
Tumblr media
Ma le Merdine PiDine non chiedono mai scusa, fanno sempre finta di non aver visto e sentito nulla,
40 notes · View notes
nefretim-kazand · 1 month
Text
Ne Mutlu Türk'üm Diyene!..
Aksakal yurdunu bilen beğleri
Şanlı soylarının, davasındadır
Dil,din,kültürüyle aynı huyları
Ülkü toylarının davasındadır
Yabancı çatıda olamaz Türk'ler
Düşmanın yalına dolamaz Türk'ler
Farklı kimliklerde kalamaz Türk'ler
Kür-Şâd beğ'lerinin davasındadır
Malazgirt evladı sensin Türkmen'im
Koçak yüreğinle ünsün Türkmen'im
Beğlerin ,itleri yensin Türkmen'im
Canlar köy'lerinin davasındadır
Ol merdin oğludur Türk'ün kanıyla
Bozkurt yuvasında şanlı hânıyla
Mustafa Kemâl'in lider yanıyla
Yiğit huy'larının davasındadır
selam ilet her can'a
Yesevi harcından en şanlı kana
Oğuzhan otağı ecdattan yana
Börk'lü tuğ'larının davasındadır.
5 notes · View notes
maverick-ocs · 9 months
Note
How did Viel feel, when his bodyguard keeled over? When his body began to sieze and blood began to spill from his mouth as his lungs began to eat away at themselves? The druid had said it would be painless. But here's the manthing in agony.
They'd just reunited with Merdrin, when everything went wrong. Finally able to take comfort in a familiar face on the surface. And then this woman - this so called healer - had tried to take Merdrin away again.
Separated them from their group. Lead them down to her area of work, insisted she had a cure, asked Vielyn to extend their arm. She must have noticed their hesitation, perhaps even realized that leading a pair of drow down to where she kept the corpse of their kin on an examination table wasn't great planning, because she'd tried to reassure Vielyn. But Vielyn didn't budge. The woman approached. And Vielyn's fingers twitched for their weapon.
And then Merdrin. Loyal, faithful Merdrin. Had interrupted.
He'd stepped in between the two women. Perhaps aware that Vielyn starting a fight here would lead to endangering everyone in the grove, or perhaps wanting to believe she really did have a cure - Vielyn doesn't know what was going through his mind. Vielyn hasn't dared to ask him about it. As if asking might just... make it real.
But it was real. By the gods, it was agonizingly real. The women had taken a swipe at him with some branch, and Merdrin's face almost immediately twisted in pain when it pierced his skin. She tried to defend her actions as Merdin stumbled, nearly right into Vielyn, who moves to catch him just as his knees buckled. The woman informing them - almost sounding sorry - that the only cure for them now is in death. And she'd held her pathetic little branch up at Vielyn with a steady hand, ready to 'cure' them too. Dread was already forming in Vielyn's stomach as they... well, dropped Merdrin. Turning to try make sure his fall isn't dangerous, but still letting him hit the floor nevertheless. They need to free their arms. Their hands. They need their weapon. They can't show weakness. Not in front of an enemy. Not in front of Merdrin - Ah. Well. Merdin may not be a concern right now, seeing as he's-
Oh, gods.
Fighting to remain focused, Vielyn arms themself, holding their mace up with the same falsified confidence as the woman with her dangerous little branch. But she must be underestimating Vielyn. Assuming, perhaps, that because they need a bodyguard, they can't defend themself.
Well. She wasn't wrong for very long after that. A swarm of necrotic spiritual guardians attacking like divine piranhas, and a few well placed blows of the mace, and soon bits of the druid are practically splattered throughout her workroom. And only then does Vielyn's mask slip. Heart hammering in their chest, they'd run right to Merdrin's side, found him practically choking on his own blood. Trying to call upon the blessings of their goddess to patch him up, piece him back together to fight another day, Vielyn knelt at his side. Hands on his chest as they just tried to stabilise him. Bring him back from the brink. But it's not enough. He's deteriorating faster than they can heal. And it's like ice runs through their veins as they keep trying anyway. Burning through all their strength to just stop him from dying here-
And they're lucky. Ever so lucky. Blessed by their goddess. For it's those same spirit guardians that had brought them the antidote from the woman's corpse. And they'd had barely enough time to get it into Mer before they'd all but collapsed over him themself. Whispering a few more healing words even as they rest over him, praying to their goddess they take effect this time - the little spiritual creatures around him disappearing in favour of focusing all his magic into Merdrin.
... It's a good thing this room was locked off, really. Because the two of them are going to end up having an impromptu nap on the floor in here. One to try rest off poison, and the other to restore strength after burning all their spell slots on something that healing didn't even help.
4 notes · View notes
binosaura · 6 months
Text
Io non capisco, se queste merdine di psicofarmaci dovrebbero farmi stare bene, allora come è che mi sento costantemente male come se fossi in post sbronza?
2 notes · View notes
Text
secondo me Paolo avrebbe fatto rimanere Sandro, mandando via Paolo si è innescata una reazione a catena soprattutto nei veri tifosi milanisti. 
detto questo, rimarrò sempre affezionata a Sandro, mi piacerà sempre e come ho fatto per Sheva e Kakà, seguirò anche lui con amore.
E giuro che se usano i 70 mln per prendere merdine, gli mando un pacco pieno di merda vera. 
grazie Sandro, sempre nel mio cuore. spero tu abbia successo e conquisti il mondo. 
7 notes · View notes