kevkebus-subh

[kevkebus-subh]

"Hz. Peygamber Aleyhissalâtu Vesselâm döneminde İslam'ın bir maddesi bir de manası var. Bütün dinlerin, ideolojilerin bir maddesi ve manası var. İslam dini yapılanmasında madde camiler ise tekkeler de bunun manasıydı. Tekkelerin kapatılması, camileri tek kanatlı ve savunmasız kıldı. Şu anda yaşadığımız İslam budan zuhur etti. Tekkeler açık olsaydı şöyle olurdu, böyle olurdu mevzuuna girmiyorum. Bilemeyiz. İyisi de vardı, kötüsü de. Ama her şeye rağmen çok daha farklı, hoşgörülü, daha çok gönle hitap eden, insani ve yumuşak bir İslam havasıyla karşı karşıya kalacaktık diye düşünüyorum..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 139

[kevkebus-subh]

"Ezanın Türkçeleştirilmesi, Tekkelerin kapatılması, yeni harfler... Benim kanaatime göre bunların hepsi, İslam dünyasının lideri konumundaki Osmanlı'yı gerçek silahlarından arındırmak için atılan adımlardı. Hepsi Büyük Britanya'nın şekillendirdiği Büyük Ortadoğu projesinin adımları. Tekkelerin kapatılması, harflerin değiştirilmesi, bütün bunlar kemalist kadroların düşünebileceğini zannetmiyorum. Onlara söylendi onlar da yaptı. İşler böyle gelişti diye düşünüyorum..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 138

[kevkebus-subh]

"Bir İslam devleti yasa yapmaz. Çünkü Yasayı Allah yapar. Devlet yasaları tatbik eder..."

Fernand Braudel

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 131

[kevkebus-subh]

"Kitle, sürekli gözetim altında ve disipline ediliyor. Ama hiç edilmedim zannediyor. Öyle şartlarda disipline ediliyor ki, bunu fark edemiyor bile. Tabii kitle bu disiplin yöntemini kıracak güçte de değil. Yani yine benim anahtar kelimem gündeme geliyor. Kitle müstağni değil. Her şeyi istiyor. Arzu ettiği her şey için de bir bedel var diyorlar insanlara. Bu şeyi istiyorsan, bu bedeli ödemek zorundasın. O da ödüyor o bedeli. Bu bedeli ödeyerek yüce bir yere vardığını zannediyor. Görünürde geliyor da... Maddi güce ya da şöhrete sahip oluyor örneğin. Ama insanlık olarak baktığınızda, yani tefekkür ve hissiyat nokta-i nazarından baktığınızda hiç bir yere gitmediğini görüyorsunuz. Modern insanın çizgisi bu. 2. Dünya Savaşı'ndan önce Camus'un söylediği bir söz var: Çağdaş insan, çalışır, tüketir, sevişir ve gazete okur..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 105

[kevkebus-subh]

"Test usulüne göre yapılan eğitimde öğrendiklerimizi içselleştirmemiz mümkün değildir. Bilgi edinir ve hatta o bilgiyi kullanarak yüksek noktalara da gelirsiniz. Çünkü o bilgiyle tüketim toplumun arzu ettiği adam olma niteliğini kazanırsınız. Öte yandan karşınıza çıkan bir hadiseyi değerlendirmekten uzaksınızdır. Sadece bilirsiniz. Değerlendirmek için kavramsal dünyaya girmeniz gerekir. Onu da yalnızca Amerikan'ın elitleri yapıyorlar ve Amerika'nın yüksek çıkarları adına kullanıyorlar..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 105

[kevkebus-subh]

"Bu modern çağın yani 2. Dünya Savaşı sonrası dönemin önemli bir özelliği de kitleleri içeriksizleştirmektir. Bu da onları eğitimsiz bırakarak yapılır. Dikkat edin! öğretimsiz değil eğitimsiz diyorum. Test usulü böyle bir usuldür mesela bana sorarsanız. Kitle öğrenir ama eğitim almış olmaz. Mefhumları öğrenmeden enformasyon öğrenmiş olur..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 105

[kevkebus-subh]

"Modern insan dediğimiz Amerikan kaptializiminin ortaya koyduğu insan tipidir. Bu insan tipi, ikinci dünya savaşından sonra beliren Amerikan hayranlığı etkisi, nüfuzu, gücü sayesinde ortaya çıkmıştır. Ne çıktı ortaya? Tüketim toplumu. Metafiziği olmayan, metafiziği olmadığı için de hayatını sadece tüketim üzerine inşa eden bir toplum... Bugün modern toplum dediğimiz zaman aslında tüketim toplumundan söz ediyoruz. Bu durum özellikle Türkiye gibi ülkelerde geçerli. Sebebi ise bu ülkelerde Amerikan'ın ürettiği her malın, imajın hiç soruşturulmadan, kabul görüyor olması..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 118

[kevkebus-subh]

"Hep söylüyorum modern çağdaki en büyük sıkıntımız müstağni kalabilmek. 30 kravatın olacağına, 10 kravatın olsun. Bilmem ne arabasına bineceğine, daha düşük bir arabaya bin. Hayatı malayani ile değil ancak ilimle, hikmetle, sanat ve muhabbetle doldurabilirsin..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 116

[kevkebus-subh]

"Modernite, bakışın dışarıya çevrilmesiyle başlayan bir hadisedir. Halbuki vahiy dini İslam diyor ki; önce kendine bak! İç dünyana bakarak başla. Çünkü dışarıda gördüğün zaten iç dünyanın yansımasıdır. Sonra devam ediyor; Baktın mı? Şimdi de benim koyduğum kurallara göre düzelt kendini..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 114

[kevkebus-subh]

"Medeniyet soyut bir şeydir, zihinlerde var olan bir ütopyadır. Düşünce ve duygu bir bütündür. Medeniyet aksiyona intikal edip, yani harekete dönüşüp dünyada görünür hale gelince de kültür oluşur..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 105

[kevkebus-subh]

"Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur diye hudutları kapatırsanız donakalırsınız. Osmanlı'nın Karlofça'dan yani 1699'dan sonra en büyük sıkıntısı budur. Frenk dünyasından aldığı bu ilk yenilgi karşısında bir travma yaşıyor. Bu kafirler bizi nasıl yendi diye soruyor. Bu soru ve verilen cevap çok önemli. O dönem Batı'ya giden adamlar ne gördüler bilmiyorum ama bu sorunun cevabını aramak için gönderiliyorlar. Fakat gördükleri güzel kızlar, açık gerdanlar..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 104

[kevkebus-subh]

[kevkebus-subh]

"Bu toplum bir şey üretmiyor. Niye üretmiyor diye merak ettiğimde ise bu toplumun üzerinde antant kaldığı bir takım temel h��kümlerin olmadığını gördüm. Var olmadığını gördüğüm bu temel hükümlerin adını koymaya çalıştım. O zaman ortaya çıktı medeniyet tasavvuru diye bir lakırdı. Medeniyet algısı, medeniyet tahayyülü de diyebiliriz buna. Batı ile temas etmek ufkumu açmış ve bu sayede bunun farkına varmış olabilirim. Yani kafir batıda bile kesintisiz bir akış ve toplumun üzerinde antant kaldığı temel hükümler var. Ne olursa olsun, beni o hükümlerin niteliği ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren şey; o hükümlerin mütemadiyeti ve kendi içinde tutarlılığı. O toplumlarda medeniyet tasavvurunun ön kabulleriyle üretilen dünya görüşü ve o görüşün hayata yansıması arasında ciddi bir tutarlılık olduğunu müşahede ettim. O zaman dedim ki; bizim bir yere varamayışımızın sebebi, birinin yaptığını diğerinin bozması. Çünkü üzerinde mutabakata vardığımız kabuller yok. Onların yokluğu yüzünden de bir bir dünya görüşü üretemiyoruz ve bu yüzden de neyi nasıl yapacağımızı bilemiyoruz..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 85

[kevkebus-subh]

"Eğer mazinizden koparsanız, yani maziniz ile alakayı keserseniz başka bir yaşanmışlık gelir size monte olur..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 76

[kevkebus-subh]

"Harman Döven Öküzün Ağzı Bağlanmaz..."

"Bir adam bir işin başındaysa, kendisi de bir şeyler yer. Bu tarım toplumun bir atasözüdür..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 74

[kevkebus-subh]

"Kemalizmin yani CHP'nin mühendise ihtiyacı yoktu. Çünkü statükocu bir partiydi. CHP'nin orduya ihtiyacı vardı. Kapitaliste bile ihtiyacı yoktu ciddi manada. Çünkü sanayiyi çok mahdut tutuyor: Tuz, bez, gaz... Onlar da kurulmuş zaten. Millet tarlasını eşelesin istiyor, orada üretsin. Köy Enstitüleri açmış, o döngün devam etsin diye. Dünya'nın nereye gittiği ile ilgilenmiyor, farkında değil. Düzeni devam ettirmeye çalışıyor. Böyle kalsak ne olurdu? Keşke ütopik zihinli bir adam çıksa, bunun romanını, hikayesini yazsa. Herhalde 1984 gibi müthiş bir roman çıkarı. Böyle insanlar da çıkmadı, sürekli birbirimizle uğraşmaktan. Kemal Tahir Bozkırdaki Çekirdek diye bir şey yazdı. Öyle kaldı...."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 64

[kevkebus-subh]

"Ya Rabbi... Ben gaybı bilmem, senin muradını bilmem ama bize olan emrini bilirim. Bu iktidarı bana verdin, bana istikbalde hayra dönecek bir iş yapmayı nasip et..." Bu dua, bizdeki vakıf müessesinin de temelini teşkil ediyor..."

Kaynak: Sadettin Ökten - Örselenmiş Osmanlı`dan Medeniyet Umuduna Kitabı - Sayfa 63