Tumgik
#richard alman
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Photos by Ethan Russell..
Tumblr media
21 notes · View notes
korayaker · 1 year
Text
SİYASET Lenin Sol komünizm Lenin Nisan tezleri Lenin Proleter devrim dönek kuattscki Lenin devlet ve devrim Lenin Emperyalizm Lenin Burjuva demokrasisi ve proleterya diktatörlüğü Lenin Ne yapmalı Lenin Materyalizm ve Ampiryokritisizm Lenin Bir Adim Ileri Iki Adim Geri Lenin Din Üzerine Lenin Ssosyalizm ve Savaş Marx Engels Komünist manifesto Yahudi Sorunu Alman İdeolojisi Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı Ücretli Emek ve Sermaye Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni Konut Sorunu Mao Zedong Çelişki Üzerine Uzatmalı Savaş Üzerine Seçme Eserler -ı-ıı-ııı Kızıl Kitap Josef Stalin Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm Marksizm, Ulusal Sorun Leninizmin İlkeleri Anarşizmi mi Sosyalizm mi Bolşevik parti Tarihi Muhalefet Üzerine Georgi Dimitrov Faşizme Karşı Birleşik Cephe Leo huberman Sosyalizmin alfabesi Politzer Felsefenin başlangıç ilkeleri Politzer Felsefenin Temel İlkeleri Nikitin Ekonomi politik Maksim Gorki Küçük burjuva ideolojisinin eleştirisi Kalinin Devrimci Eğitim Devrimci Ahlak Che Guevara Ekonomi ce sosyalist ahlak Paul lafargue Tembellik hakkı A.Şnurov Türkiye proleteryası John Reed Dünyayı Sarsan On Gün Ellen Meiksins Wood Sınıftan Kaçış İbrahim kaypakkaya Seçme eserler Mahir çayan Bütün Yazıları Hikmet kıvılcımlı Türkiyede kapitalizmin gelişimi Emrah cilasun - Mustafa suphi ve yoldaşlarını kim öldürdü Kapitalizm, Arzu ve Kölelik, Frederic Lordon Yeryüzünün Lanetlileri - Frantz Fanon Terry Eagleton Marx Neden Haklıydı Jhon Zerzan Gelecekteki ilkel Paulo Freire Ezilenlerin Pedagojisi Kropotkin- Ekmeğin Fethi Ivan Illich'in Okulsuz Toplum Hüseyin Can Sosvyetler ve Kürtler A.Kollontai Komünizm ve Aile N. kruspkaya Halk eğitimi Platon Socratesin Savunması Arthur Schopenhauer- Eristik Diyalektik
TOPLUMSAL CİNSİYET
Friedrich EngelsAilenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni Clara Zetkin Kadın Sorunun Üzerine – Clara Zetkin Lenin'in Bütün Dünya Kadınlarına Vasiyetleri Auguste Bebel Kadın ve Sosyalizm Alexandra Kollontai Marksizm ve Cinsel Devrim Alexandra Kollontai Komünizm ve Aile Alexandra Kollontai Bir çok hayat yaşadım Sibel Özbudun Marksizm ve Kadın Emek, Aşk, Aile Sibel Özbudun Küreselleşme , Kadın ve Yeni - Ataerki Ricardo Coler Kadın Krallığı Elisabeth Badinter Biri Ötekidir Shulamith Firestone Cinselliğin Diyalektiği Diana Gittins Aile Sorgulanıyor Simon de beauvoir ikinci cins Valeri solanes -Erkek doğrama cemiyeti Judith Butler- Cinsiyet Belası
PSİKOLOJİ
Sigmund Freud Totem ve tabu Sigmund Freud uygarlığın huzursuzluğu Sigmund Freud Düşlerin Yorumu Joel Kovel Tarih ve Tin Michel Foucault Deliliğin Tarihi Jean Twenge Ben nesli Rollo May Kendini Arayan İnsan Pascale Chapaux-Morelli İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon Erich Fromm Sevme Sanatı Eric Fromm- Özgürlükten Kaçış Caren Horney Çağın Nevrotik kişiliği  POSTMODERN FELSEFE john zerzan- Gelecekteki ilkel Terry Eagleton Postmodernizmin Yanılsamaları Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı Jean Baudrillard Simülakrlar ve Simülasyon Jean Baudrillard Tüketim Toplumu Jean Baudrillard Kötülüğün Şeffaflığı Jean Baudrillard baştan çıkarma üzerine Jean Baudrillard Neden herşey hala yok olup gitmedi Rainer Funk Ben ve Biz Postmodern İnsanın Psikanalizi - Zygmunt Bauman Akışkan Aşk / İnsan İlişkilerinin Kırılganlığına Dair Zygmunt Bauman  Akışkan Modernite Jean François Lyotard Postmodern Durum Michel Foucault Özne ve İktidar / Seçme Yazılar Michel Foucault Cinselliğin Tarihi Karakter Aşınması - Richard Sennett Kamusal insanın Çöküşü Richart Sennet Guy Debort- Gösteri toplumu
VAROLUŞÇU FELSEFE
Arthur Schopenhauer Cinsel Aşkın Metafiziği Arthur Schopenhauer ,Hayatın Anlamı Arthur Schopenhauer İsteme ve Tasarım Olarak Dünya Emil Michel Cioran Çürümenin Kitabı Terry Eagleton Hayatın anlamı Fernando Pessoa Huzursuzluğun Kitabı Ferdinand celine gecenin sonuna yolculuk Jean Paul Sartre Bunaltı Cesare Pavese Yaşama Uğraşı Franz Kafka Dönüşüm Samuel Beckett Godot'yu Beklerken Hermann Hesse Siddhartha Dostoyevski Yeraltından Notlar Dostoyevski Suç Ve ceza Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt Nietzsche Ecce homo Nietzsche Decal Candide - Voltaire Albert CamusYabancı Jhon fante toza zor Terry Eagleton Kötülük Üzerine Bir Deneme
ROMAN VE KLASİKLER
Maksim Gorki Ana Maksim Gorki Benim üniversitelerim Dimitır Dimov Tütün Kropotkin Ekmeğin Fethi Jack London’ Demir ökçe John Steinbeck Fareler ve İnsanlar Harper Lee Bülbülü Öldürmek Victor Hugo Sefiller Goethe Genç Werther'in Acıları Balzac vadideki zambak Dostoyevski Suç ve Ceza Dostoyevski Kumarbaz Dostoyevski Budala Dostoyevski Ev sahibem Dostoyevski Yeraltından notlar Stefan Zweig Satranç Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Irvin D. Yalom Nietzsche Ağladığında Lev Tolstoy Anna Karenina Vladimir Bartol Fedailerin Kalesi Alamut Amin Maalouf Doğunun Limanları Harper Lee Bülbülü Öldürmek George Orwel Hayvan Çiftliği Jhon Steinbeck Fareler ve İnsanlar
Türk Edebiyatı
Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali Kuyucaklı yusuf Sabahattin Ali İçimizdeki Şeytan Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur Ahmet Hamdi Tanpınar Saatleri ayarlama enstitüsü Yaşar kemal İnce memed Recaizade Mahmut Ekrem Araba Sevdası Mehmet Rauf Eylül Peyami Safa Yanlızız Peyami Safa Fatih-Harbiye Peyami Safa Dokuzuncu Hariciye koğuşu Peyami Safa Bir teredüdün Romanı Namık Kemal İntibah Orhan Pamuk Orhan pamuk kırmızı saçlı kadın Yusuf atılgan Aylak adam Ahmet Ümit İstanbul Hatırası Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kiralık Konak
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban
Distopya-Ütopya
Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya 1984 - George Orwell Ursula K. Le Guin Mülksüzler Damızlık Kızın Öyküsü
Din Tarih ve Antropoloji
Tanrı'nın Tarihi - Karen Armstrong
Ludwig Feuerbach-Hristiyanlığın Özü Marx Engels- Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni Lewis Henry Morgan-Eski toplum Wilhelm Reich- Cinsel ahlakın boy göstermesi Freud totem ve tabu Claude Levi – Strauss  Yapısal Antropoloji Samuel NoahbKramer Tarih Sümerlerle Başlar Samuel noah Kramer Sümer mitolojisi M. İlin-İnsan Nasıl İnsan Oldu Darwin Türlerin kökeni Turan Dursun Din bu Dine Karşı Din - Ali Şerati Ataların Hikayesi Richard Dawkins Sibel özbudun -Antropoloji: Kuramlar, Kuramcilar Lenin Din Üzerine Karl -Marx Yahudilik Üzerine Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens , Yuval Noah Harari Deccal - Friedrich Nietzsche Ahlakın Soykütüğü- Friedrich Nietzsche Peter Hopkirk İstanbulun Doğusunda Bitmeyen oyun Hans Lukaks kieser- Iskalanmış Barış
Martin Van Bruinessen Kürtlük Türklük Alevilik
Nuri Dersimi Kürdistan Tarihinde Dersim
Erdoğan Çınar Kayıp Bir Alevi efsanesi
Erdoğan Çınar Aleviliğin Kayıp Bin yılı
Ahmet Taşağıgil Gök Tengrinin Çocukları
Jena Paul Roux. Türklerin Tarihi
Tori Bir Kürt Düşüncesi Yezidilik
İrene Melikoff Uyur idik uyardılar
Hamza Aksüt Aleviler
Jean Hamilton Aanadoluda Heretik Hareketler
Faik Bulut Dersim Raporları
Mehmet Bayrak Dersim Koçgiri
Mehmet Bayrak Alevilik Kürdoloji Türkoloji Belge.
Hakkı Naşit Uluğ Dersim Medeniyete Açılıyor
4 notes · View notes
temkinlifuturist · 1 year
Text
Wunderwaffen
Tumblr media
Çizgiroman okumayı ve çizgiroman dükkanlarını gezmeyi çok severim. Yine bu gezmelerden birisinde raflarda WUNDERWAFFEN adlı dergi boyu bir çizgiromana rastladım. Alfa Yayınları tarafından Türkçeye çevrilmiş ve basılmıştı. Eski nesil uçakları sevdiğim için sayfalarındaki görseller ilgimi çekmişti. Çizgiromanın çizilme tarihi 2011. Bu nedenle dehşet bir taraviri kolleksiyonuna sahip dostumdan yardım istedim ve elindeki taraviri malzemeyi edindim. Kolleksiyonun biraz eksikleri olmasına rağmen seri hakkında fikir edinmemi sağlamıştı.
Tumblr media
Serinin yazarı Richard D. Nolane. 1955 doğumlu Fransız yazar-çizer.
Dergi Fransız Soleil Yayıncılığın çalışması. Bu ekip “ikinci dünya savaşı bu şekilde bitmeseydi bugün neler yaşardık” senaryosunun pek çok versiyonuna çalışmış. Ekipte ana çizim MAZA’ya ait. Ancak ilginç bir şekilde Sırp kökenli çizerlerin desteği yoğun. Jovan Ukropina, Zeljko Vladetic, Desimir Miljic, Desko, Marko Nikolic.
Tumblr media
Digikore Studios çizimleri renklendirmiş. Bu stüdyo grafik renklendirme, VFX üzerine grafik animasyon stüdyosu. Çizgi roman, bilgisayar oyunları ve film görsel efektleri üzerine çalışıyor. VFX üzerine çalışan ekibin hemen hepsi Hintli. Jumanji, Stranger Things, Transformars, Titanic 3D, Vortex, Expandables, Ninja Turtles, Need for Speed, Hayalet Sürücü, Deadpool gibi pek çok sinema filminde çalışmış. Holivut’un vazgeçilmez firmalarından. ( https://digikorevfx.com/ )
Wunderwaffen’de Ana çizer olarak MAZA adı geçiyor ve bazı çizgiroman sitelerinde 1924 doğumlu Kübalı sanatçı Heriberto Maza olduğu yazılıyor. Soleil Yayıncılığın sayfasında MAZA nın kim olduğu konusu muallakta bırakılmış. Azıcık karıştırınca bu çizerin 1965 Bosna-Hersek doğumlu MAZA olduğu ortaya çıkıyor. Yine de asıl adını bulamadım.
Tumblr media
https://mazastrip.blogspot.com/
Wunderwaffen birkaç alt seri ile birlikte yayınlanmış.
Wunderwaffen 25  sayılık, 21. Sayı Mayıs 2023’te yayınlanmış – İlk sayısı 2012 de yayınlanmış.
Wunderwaffen -Mission Secrets -3 sayı  (2019-2021-2022)
Wunderwaffen – Spaca Reich – 5 sayı – 2015 -2017-2018- 2019- 2022 ye aralıklı yayın
Wunderwaffen – Zeppelin’s War -  4 sayı -2014-2016 – 2018- 2021
Tumblr media
Serinin yaratıcısı Nolane ve Maza’nın dünyasında  takvim 1946 yılında durmuş. Normandiya çıkarması başarısızlığa uğramış. Savaş havada sürüyor. Almanların güç uğruna savaş teknolojisinde başlattığı yarışa Amerikalılar, ucundan Fransızlar ve bozguncu olarak İngilizler katılıyor.
Tumblr media
Maza’nın havacılık terminolojisi, uçaklar, uçuş tarihi, uçuş teknolojileri konusunda oldukça kapsamlı bir bilgisi var. Uçak modellerini çok iyi yansıtmış. Savaş sahneleri göz alıcı.    
Ağırlıklı olarak savaş sanayinde ortaya çıkan fantastik denemeleri, devamlılığı olmayan veya üstü örtülmüş çalışmaları göz önüne çıkartan bir öyküleme. Wunderwaffen tarihi değiştirebilecek konseptlere ve uçak tasarımlarını inceleyen, havacılık temalı bir dizi olarak tasarlanmış.
What if
Eğer böyle olmasaydı, zamanın akışı nasıl olurdu çeşitlemesinin Nazi Almanyası ve Hitler karakteri üzerindeki örneklerinden birisi. Nazi Almanyasının bütün karakterleri (Gobbels, Goering, Hesse vd) her macerada boy gösteriyor. Askeri olarak Alman ordusu, araçlar, rütbeler, olay kurgusu çok iyi çalışılmış. Sonra da gerçek zaman akışı Normandiya çıkartmasında kırılarak “eğer ollmasaydı ne olurdu” senaryosu yazılmış.
Tumblr media
Bu seri ile ilgili pek çok eleştiri var. Nazi propagandası yaptıkları iddia ediliyor. Seriyi oluşturan ekibin ağırlıklı Sırp kökenli olması şüpheleri arttırıyor. Nazi Almanyasının görkemi, kudreti, gücü resimlerde yansıtılıyor.
Ancak komplo teorilerini kıran bir durum söz konusu. O da bütün görsel Nazi ihtişamına karşın, öykü senaryosu, anlatılanlar, kahramanların konuşmaları bu etkiyi köreltiyor ve başka tarafa akıtıyor. Ciddi bir sistem eleştirisi var, Hitler saplantılı bir ruh hastası olarak kimlikleniyor, Hitler, Himmler’in kuklası halinde, etrafındaki herkes güç sarhoşu ve kişisel çıkarlar peşinde. Diğer taraftan Amerikan, İngiliz ve Fransız başkanları ve diğer siyasetçilerin kirliliği, çıkarcılığı, sahtekarlığı, kumpasları epeyce ortaya dökülmüş. Churchill’in entrikaları, Amerikan Başkanı Lindberg’in Hitler özentisi güç yönetimi epeyce kurcalanmış. Bir tek De Goulle hakkında yandan çarklı yaklaşımlar var.  Malum dergi Fransız kökenli. O kadar da olsun.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Seride Nazi Almanyasının askeri teknolojide yaptığı gizli çalışmalar senaryonun taşıyıcı parçası olmuş.
Ben okuduğum kadarıyla ilginç buldum. Hatta bazı tarihi olaylar hakkında hatırlatmalar iyi oldu. 
Teknolojinin NİYE insanları yok ederken bu kadar ilerleyebildiğini yeniden fark ederek hafifçe ürperdim.
İyi ürpermeler.
6 notes · View notes
pazaryerigundem · 3 months
Text
28. İstanbul Tiyatro Festivali heyecanı şimdiden başladı
https://pazaryerigundem.com/haber/180960/28-istanbul-tiyatro-festivali-heyecani-simdiden-basladi/
28. İstanbul Tiyatro Festivali heyecanı şimdiden başladı
Tumblr media
İKSV tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda 22 Ekim – 19 Kasım 2024 arasında düzenlenecek, programı Mehmet Birkiye’nin küratörlüğünde hazırlanan 28. İstanbul Tiyatro Festivali, Türkiye’den ve dünyadan birçok yapımı tiyatroseverlerle buluşturacak. İ28
İSTANBUL (İGFA) – 28. İstanbul Tiyatro Festivali’ne ilişkin programın tamamı Eylül ayında açıklanacak.
Dünyada fırtınalar estiren topluluk Sankai Juku ilk kez festivalde yer alacak.
Sankai Juku, Japonya’nın evrensel kültür mirasına hediyelerinden butoh dansının en çarpıcı örneklerinden Utsushi ile festivale geliyor.
1980’lerin başında butoh dansını Avrupa’ya sevdiren ünlü koreograf Ushio Amagatsu’nun özgün görsel dili sahnede sadece bedenleri değil, ruhları da harekete geçiriyor. İnsan doğasının gizemlerine eğilen koreografi, izleyicilerin duygularında yankı buluyor. Uluslararası festivallerden gelen yoğun istek üzerine yaratılan Utsushi, Amagatsu’nun 45 yıllık sanatının özünü yansıtan bir retrospektif olduğu gibi kendi içinde bütünlüklü yeni bir eser.
Tumblr media
10 YIL SONRA YENİDEN: SCHAUBÜHNE BERLİN
Bu arada sahneye koyduğu her eser izleyiciler tarafından büyük coşkuyla karşılanan Thomas Ostermeier ile topluluğu Schaubühne Berlin, bir başyapıtla festivale dönüyor.
Her yapımıyla tiyatro tarihinde yeni bir sayfa açan yönetmen Ostermeier ve festivale daha önce konuk olan Nora Bir Bebek Evi, Hamlet ve Bir Halk Düşmanı yapımlarıyla İstanbul Tiyatro Festivali takipçilerini derinden etkileyen Alman topluluk, bu kez İstanbul’a Lars Eidinger’in başrolünde parladığı, dünya sahnelerini kasıp kavuran çağdaş bir III. Richard yorumu ile konuk oluyor.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
bernamegeh · 3 months
Text
Siegfried" ve "Nibelungen Yüzüğü Kimdir Hayatı
“Siegfried” ve “Nibelungen Yüzüğü” (“Der Ring des Nibelungen”) Alman besteci Richard Wagner tarafından yazılan bir dizi opera eseridir. Bu eserler, Wagner’in en önemli ve en kapsamlı eserlerinden biri olarak kabul edilir. İşte bu eserler hakkında detaylı bilgi: ### Nibelungen Yüzüğü (Der Ring des Nibelungen) **Nibelungen Yüzüğü**, dört operadan oluşan bir dizi olup, bu operalar şunlardır: 1.…
0 notes
turkiyenebula · 6 months
Text
1915 Yılında Dünyada Neler Oldu?
1915 Yılına Ait Derlenmiş En Güncel Bilgiler....
1915 Yılında Neler Yaşandı? Dikkat Çekici Olaylar, Ön Plana Çıkanlar ve Tarihte Yerini Alanlar… 1915 Yılı Nobel Ödüllerini Kimler Aldı? 1915 Yılı Nobel Kimya Ödülü; (Alman Kimyager) Richard Martin Willstatter‘a verilmiştir. 1915 Yılında Fizyoloji – Tıp ve Barış dalında Nobel Ödülleri kazanan olmamıştır. 1915 Nobel Edebiyat Ödülü; (Fransız Yazar) Romain Rolland‘a verilmiştir. 1915 Nobel Fizik…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dipnotski · 1 year
Text
Richard Wagner – Geleceğin Sanat Eseri (2023)
Ünlü Alman opera bestecisi, tiyatro direktörü, müzik teorisyeni ve yazarı Richard Wagner (1813-1883), ‘Geleceğin Sanat Eseri’nde, geliştirdiği “toplam sanat eseri” kavramı çerçevesinde tüm sanat dallarının bir araya geldiği bir sanat eseri kurgular. Ona göre geçmişte bunun bir örneği de vardır; eski Yunan tragedya geleneği tam da bu fikirle örtüşmektedir. Yunan sanatının, Yunan dinine ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
claustarkalways · 2 years
Text
After 17 years and 400 episodes I can say with total certainty that Grey’s Anatomy still breaks something in me with every plot that airs
Tumblr media
24 notes · View notes
yorgunherakles · 3 years
Quote
geç kapitalizm sadece nesneleri ve ilişkileri sonuna kadar metalaştırmakla kalmadı, aynı zamanda karakterden yoksun bir çok insan da yarattı. aklına, duygusuna güvenilmeyen, ilkesiz, dünyayı ve içindekileri salt kendi çıkarının ürünleri olarak gören bir sürü insan.
richard sennett - karakter aşınması
22 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
Doğrulara çarpıp sendeler insan..
Ecce Homo
Bu kitabı neden okumalısınız? Nietzsche’nin Zerdüşt’ünü, Putlarının Alacakaranlığını, hayatının olumlu ve olumsuz anlamda(!) mihenk taşı sayılan Alman besteci Richard Wagner ile önce sevgi- sonra derin bir nefret muhteva eden münasebetini kendi ağzından dinlemek isteyenler için mükemmel bir giriş kitabı Ecce Homo! Kitap en az Zerdüşt kadar çarpıcıydı. Bitirdikten sonra bile beynimin arka planında sürekli söylemleri dönüp durdu bütün gün. Kitabın ismide oldukça çarpıcı Ecce Homo (Latince: "İşte (bakın) İnsan") dövülmüş, bağlanmış ve dikenlerle taçlandırılmış İsa'yı öfkeli ve nefretli kalabalığa sunan Pontius Pilatus tarafından İsa'yı kastederek söylenmiş vurgulu cümle. Bu çarmıha gerilmeden kısa süre önce yaşanmıştır. Kitabın adıyla içeriği çok uyumlu... Nietzsche’nin yazdığı son kitabıdır ve fakat ilk okunması gereken kitabıdır şahsi kanaatimce. Kitabın bölüm başlıklarında Nietzsche’nin kendisine methiyeler düzdüğünü ("neden böyle bilgeyim, neden böyle akıllıyım, neden bu kadar iyi kitaplar yazıyorum" ) görmek şaşırtıcı olmadı:) Almanlar için ve Hristiyanlık için söylediği sözler ise zehir zemberek. Örneğin : “- dinler ayaktakımı işleridir, dindar insanlara dokunduktan sonra ellerimi yıkamam gerekiyor” demesi... İmmanuel Kant ve Leibniz için Avrupa’nın ayakbağı demesi, Descartes’i ve Stendhal’i sevmeside dikkatimi çeken detaylardan oldu. “Kişi nasıl kendisi olur?” sorusunun cevabını ise şu satırlarda saklı olduğunu düşünüyorum; bütün ideallere sırt çevirerek. Çünkü Nietzsche’ye göre ; “Yanılgı (-ideale inanmak-) körlük değildir. Yanılgı korkaklıktır.
işte insan İşte Nietzsche
neden böyle akıllıyım…önsözüde okuyucusuna şöyle hitap ediyor: " Bu yakında insanlığın karşısına, şimdiye dek ona yöneltilmiş en çetin istekle çıkacağımı göz önüne alarak, önce kim olduğumu söylemeyi gerekli buluyorum. Aslında bilinmeliydi bu: “Kimliğimi saklamış” değilim çünkü. Ama ödevimin büyüklüğü ile çağdaşlarımın küçüklüğü arasındaki oransızlık şuradan belli ki, beni işitmediler, görmediler bile. Ben kendime açtığım krediyle yaşıyorum; belki yaşadığım da bir önyargı yalnızca?... Bu koşullar altında, alışkanlıklarımı, içgüdülerimin gururunu aslında ayaklandıran bir ödev düşüyor bana, şunu söylemek düşüyor: "Dinleyin! Ben falancayım. Başkasıyla karıştırmayın beni herşeyden önce!" Bu giriş cümlelerinde anlaşılacağı üzere bu eser için otobiyografik bir yapıt diyebiliriz.Kitabın içeriğinde neler var? Kendine övgüler var başta.. En büyük eseri ve gurur kaynağı olan "Zerdüşt'üm " dediği eserinden alıntılar var. Bunun dışında; Neden Böyle Bilgeyim Neden Böyle Akıllıyım Neden Böyle İyi Kitaplar Yazıyorum Tragedya’nın Doğuşu Çağdışı Yazılar İnsanca, Pek İnsanca Tan Kızıllığı Şen Bilim Zerdüşt Böyle Dedi İyi ve Kötünün Ötesinde Töre’nin Soykütüğü Putların Batışı Wagner Olayı Neden Bir Yazgıyım Ben bölümlerinde değindiği içeriklerden kısa söz etmek gerekirse ... Beslenmesine verdiği önem, Eserlerini hangi koşullarda ürettiği, Seçilmiş bir yalnızlığı tercihi ettiği, Sağlığı sorunları, Alman kültürünü küçümsemesi, yer yer saldırı.. Kimliği .. Tanrı ve papaz söylemleri, .... Çok çok da eserlerine ve kendisine övgüler.. Eserlerinin çağında anlaşılamamış olduğu.. Her kulağa hitap etmediği vb.. Okuma etkinliğimde pek çok alıntı paylaştım. Yazarla ilk tanışma eserimdi. Yazı dilini anlaşılır buldum. Esprili , yer yer ironi içeren anlatımı kitaba ilgimi artırdı diyebilirim. Yazarın bu eserini kendisinin ilk eseri olmamasına rağmen kendisi ile tanışmak için ideal bir eser olduğunu düşünüyorum. Bir okuma etkinliği sayesinde tanıştığım, uzun zamandır takibinde olan yazarın zaman içinde diğer eserlerine de okuma etkinliğimde yer ver vermeyi düşünüyorum. Zerdüşt' ten Gece Türküsü ile Ecce homo’ya veda ediyorum : EDEMİYORUM KARAKTER KISITI OLDU DİĞER GÖNDERİMDE PAYLAŞAYIM "
7 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Richard Morris Hunt, Alman & Company, 1877, Smithsonian: National Portrait Gallery
Size: Image: 11.6 × 9.2 cm (4 9/16 × 3 5/8") Medium: Albumen silver print
https://npg.si.edu/object/npg_S_NPG.78.145
2 notes · View notes
yeniyeniseyler · 4 years
Text
Netflix – Tribes of Europa (Official Trailer ve Afiş) (19 Şubat Cuma yayında!)
Netflix – Tribes of Europa (Official Trailer ve Afiş) (19 Şubat Cuma yayında!)
Yönetmenliğini Philip Koch ve Florian Baxmeyer’ın üstlendiği ve başlıca rollerinde ise; Henriette Confurius, Oliver Masucci, David Ali Rashed, Emilio Sakraya, Melika Foroutan, Alain Blazevic, Richard Zeman, James Faulkner’in yer aldıkları Alman yapımı bilim-kurgu, macera dizisi “Tribes of Europa”; 19 Şubat 2021 Cuma itibariyle ilk sezonı ile NETFLIX katalogunda yer almaya başlayacak. Tribes of…
Tumblr media
View On WordPress
3 notes · View notes
korayaker · 2 years
Text
SİYASET-FELSEFE
Lenin Sol komünizm Lenin Nisan tezleri Lenin Proleter devrim dönek  kautsky Lenin devlet ve devrim Lenin Emperyalizm Lenin Burjuva demokrasisi ve proleterya diktatörlüğü Lenin Ne yapmalı Lenin Materyalizm ve Ampiryokritisizm Lenin Bir Adim Ileri Iki Adim Geri Lenin Din Üzerine Lenin Sosyalizm ve Savaş Marx Engels Komünist manifesto Yahudi Sorunu Alman İdeolojisi Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı Ücretli Emek ve Sermaye Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni Mao Zedong Çelişki Üzerine Uzatmalı Savaş Üzerine Seçme Eserler -ı-ıı-ııı Kızıl Kitap Josef Stalin Diyalektik Materyalizm ve Tarihsel Materyalizm Marksizm, Ulusal Sorun Leninizmin İlkeleri Anarşizmi mi Sosyalizm mi Bolşevik parti Tarihi Muhalefet Üzerine Georgi Dimitrov Faşizme Karşı Birleşik Cephe Leo huberman Sosyalizmin alfabesi Politzer Felsefenin başlangıç ilkeleri Politzer Felsefenin Temel İlkeleri Nikitin Ekonomi politik Maksim Gorki Küçük burjuva ideolojisinin eleştirisi Kalinin Devrimci Eğitim Devrimci Ahlak Che Guevara Ekonomi ce sosyalist ahlak Paul lafargue Tembellik hakkı A.Şnurov Türkiye proleteryası John Reed Dünyayı Sarsan On Gün Ellen Meiksins Wood Sınıftan Kaçış İbrahim kaypakkaya Seçme eserler Mahir çayan Bütün Yazıları Hikmet kıvılcımlı Türkiyede kapitalizmin gelişimi Emrah cilasun - Mustafa suphi ve yoldaşlarını kim öldürdü Kapitalizm, Arzu ve Kölelik, Frederic Lordon Yeryüzünün Lanetlileri - Frantz Fanon Terry Eagleton Marx Neden Haklıydı Jhon Zerzan Gelecekteki ilkel Paulo Freire Ezilenlerin Pedagojisi Kropotkin- Ekmeğin Fethi Ivan Illich'in Okulsuz Toplum Hüseyin Can Sovyetler ve Kürtler A.Kollontai Komünizm ve Aile N. kruspkaya Halk eğitimi Platon Socratesin Savunması
TOPLUMSAL CİNSİYET
Friedrich EngelsAilenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni Clara Zetkin Kadın Sorunun Üzerine – Clara Zetkin Lenin'in Bütün Dünya Kadınlarına Vasiyetleri Auguste Bebel Kadın ve Sosyalizm Alexandra Kollontai Marksizm ve Cinsel Devrim Alexandra Kollontai Komünizm ve Aile Alexandra Kollontai Bir çok hayat yaşadım Sibel Özbudun Marksizm ve Kadın Emek, Aşk, Aile Sibel Özbudun Küreselleşme , Kadın ve Yeni - Ataerki Ricardo Coler Kadın Krallığı Elisabeth Badinter Biri Ötekidir Shulamith Firestone Cinselliğin Diyalektiği Diana Gittins Aile Sorgulanıyor Simon de beauvoir ikinci cins Valeri solanes -Erkek doğrama cemiyeti Judith Butler- Cinsiyet Belası İnsan Sonrası - Rosi Braidotti | Aşk paradoksu pascal bruckner camila pagtlia-Cinsel Kimlikler
PSİKOLOJİ
Sigmund Freud Totem ve tabu Sigmund Freud uygarlığın huzursuzluğu Sigmund Freud Düşlerin Yorumu Joel Kovel Tarih ve Tin Michel Foucault Deliliğin Tarihi Jean Twenge Ben nesli Rollo May Kendini Arayan İnsan Pascale Chapaux-Morelli İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon Erich Fromm Sevme Sanatı Eric Fromm- Özgürlükten Kaçış Sahip Olmak ya da Olmak, Erich Fromm Caren Horney Çağın Nevrotik kişiliği Ben ve Biz - Postmodern İnsanın Psikanalizi, Rainer Funk ..
  POSTMODERN FELSEFE
john zerzan- Gelecekteki ilkel Terry Eagleton Postmodernizmin Yanılsamaları Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı Jean Baudrillard Simülakrlar ve Simülasyon Jean Baudrillard Tüketim Toplumu Jean Baudrillard Kötülüğün Şeffaflığı Jean Baudrillard baştan çıkarma üzerine Rainer Funk Ben ve Biz Postmodern İnsanın Psikanalizi - Zygmunt Bauman Akışkan Aşk / İnsan İlişkilerinin Kırılganlığına Dair Zygmunt Bauman  Akışkan Modernite Yaşam Sanatı, Zygmunt Bauman Jean François Lyotard Postmodern Durum Michel Foucault Özne ve İktidar / Seçme Yazılar Michel Foucault Cinselliğin Tarihi Karakter Aşınması - Richard Sennett Kamusal insanın Çöküşü Richart Sennet Guy Debort- Gösteri toplumu Byung-Chul Han-Psikopolitika
VAROLUŞÇU FELSEFE
Arthur Schopenhauer Cinsel Aşkın Metafiziği Arthur Schopenhauer ,Hayatın Anlamı Arthur Schopenhauer İsteme ve Tasarım Olarak Dünya Emil Michel Cioran Çürümenin Kitabı Terry Eagleton Hayatın anlamı Fernando Pessoa Huzursuzluğun Kitabı Ferdinand celine gecenin sonuna yolculuk Jean Paul Sartre Bunaltı Cesare Pavese Yaşama Uğraşı Franz Kafka Dönüşüm Samuel Beckett Godot'yu Beklerken Hermann Hesse Siddhartha Dostoyevski Yeraltından Notlar Dostoyevski Suç Ve ceza Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt Nietzsche Ecce homo Nietzsche Decal Candide - Voltaire Albert CamusYabancı Jhon fante toza zor Terry Eagleton Kötülük Üzerine Bir Deneme
ROMAN VE KLASİKLER
Maksim Gorki Ana Maksim Gorki Benim üniversitelerim Dimitrov  Dimov Tütün Kropotkin Ekmeğin Fethi Jack London’ Demir ökçe John Steinbeck Fareler ve İnsanlar Harper Lee Bülbülü Öldürmek Victor Hugo Sefiller Goethe Genç Werther'in Acıları Balzac vadideki zambak Dostoyevski Suç ve Ceza Dostoyevski Kumarbaz Dostoyevski Budala Dostoyevski Ev sahibem Dostoyevski Yeraltından notlar Stefan Zweig Satranç Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Irvin D. Yalom Nietzsche Ağladığında Lev Tolstoy Anna Karenina Vladimir Bartol Fedailerin Kalesi Alamut Amin Maalouf Doğunun Limanları Harper Lee Bülbülü Öldürmek George Orwel Hayvan Çiftliği Jhon Steinbeck Fareler ve İnsanlar Bir Çöküşün Öyküsü, Stefan Zweig
TÜRK EDEBİYATI
Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna Sabahattin Ali Kuyucaklı yusuf Sabahattin Ali İçimizdeki Şeytan Ahmet Hamdi Tanpınar Huzur Ahmet Hamdi Tanpınar Saatleri ayarlama enstitüsü Yaşar kemal İnce memed Recaizade Mahmut Ekrem Araba Sevdası Mehmet Rauf Eylül Peyami Safa Yanlızız Peyami Safa Fatih-Harbiye Peyami Safa Dokuzuncu Hariciye koğuşu Peyami Safa Bir teredüdün Romanı Namık Kemal İntibah Orhan Pamuk kırmızı saçlı kadın Yusuf atılgan Aylak adam Ahmet Ümit İstanbul Hatırası Sodom ve Gomore, Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kiralık Konak Kadri Karaosmanoğlu Alemdağda var bir yılan, Sait Faik Abasıyanık Kemal Tahir- Körduman Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban
Distopya-Ütopya
Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya 1984 - George Orwell Hayvan çitfliği  George Orwell Ursula K. Le Guin Mülksüzler Damızlık Kızın Öyküsü - Margaret Atwood
Din Tarih ve Antropoloji-Siyaset
Tanrı'nın Tarihi - Karen Armstrong Ludwig Feuerbach-Hristiyanlığın Özü Marx Engels- Ailenin ve özel mülkiyetin kökeni Lewis Henry Morgan-Eski toplum Wilhelm Reich- Cinsel ahlakın boy göstermesi Freud totem ve tabu Claude Levi – Strauss  Yapısal Antropoloji Samuel NoahbKramer Tarih Sümerlerle Başlar Samuel noah Kramer Sümer mitolojisi M. İlin-İnsan Nasıl İnsan Oldu Darwin Türlerin kökeni Turan Dursun Din bu Dine Karşı Din - Ali Şerati Ataların Hikayesi Richard Dawkins Sibel özbudun -Antropoloji: Kuramlar, Kuramcilar Lenin Din Üzerine Karl -Marx Yahudilik Üzerine Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens , Yuval Noah Harari Deccal - Friedrich Nietzsche Ahlakın Soykütüğü- Friedrich Nietzsche Peter Hopkirk İstanbulun Doğusunda Bitmeyen oyun Hans Lukaks kieser- Iskalanmış Barış İsa'nın Çarmıhtaki Yedi Sözü, İhsan Özbek Martin Van Bruinessen Kürtlük Türklük Alevilik
Nuri Dersimi Kürdistan Tarihinde Dersim
Erdoğan Çınar Kayıp Bir Alevi efsanesi
Erdoğan Çınar Aleviliğin Kayıp Bin yılı
Ahmet Taşağıgil Gök Tengrinin Çocukları
Jena Paul Roux. Türklerin Tarihi
Tori Bir Kürt Düşüncesi Yezidilik
İrene Melikoff Uyur idik uyardılar
Hamza Aksüt Aleviler
Jenet Hamilton Aanadoluda Heretik Hareketler
Faik Bulut Dersim Raporları
Mehmet Bayrak Dersim Koçgiri
Mehmet Bayrak Alevilik Kürdoloji Türkoloji Belge.
Sean Martin Katharlar
Yalçın Küçük-Tekelistan
30 notes · View notes
hdtarih · 4 years
Text
Ölmeden Önce Söylenmiş İlginç Sözler
 İnsanlık tarihinin en iyi resimlerinden birisi kabul edilen Mona Lisa tablosunu yapan Leonardo Da VİNNCİ 67 yaşında ölürken Ünlü seyyah Marco Polo 69 yaşında vefat ederken Kimse bana inanmayacağı için gördüklerimin yarısını bile anlatmadım demiş - Artık bunu duymayan kalmadı tabi ama bu listeye de koymazsak ayıp olurdu.  Julius Sezar diğer senatörler tarafından ihanete uğramış ve sırtından bıçaklanmıştır son bıçak darbesini ise en - Rus Yazar Nikolay Gogoy artık son baygınlık anlarında ne gördü bilinmez, yanındakilere Bir merdiven çabuk bir merdiven getirin. diye seslenmiş ve son nefesini vermiştir. -İngiltere kralı 3. Richard'ın son sözleri ise bir hayli gariptir.  Savaş alanında atı yaralandıktan sonra düşmanların içinde kalan Kral Richard kaçan askerlerine dönmüş Arjantinli Devrimci Ernesto Che Gevera Yakalandıktan bir gün sonra onu idam etmek için yanına gelen askere Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Ünlü bestekar Mozart  35 yaşında hayata veda etmeden önce film repliklerini andıran Ölümün tadı dilimin ucunda. Bu dünyadan olmayan bir şeyler hissediyorum. İrlandalı Ünlü yazar Oscar Wilde 46 yaşında vefat ederken karşısında ki duvar kağıdına bakmış ve Ya duvar kağıdı gidiyor, ya da ben. demiş ve kendisi gitmiştir. Jameikalı ünlü şarkıcı Bob Marley 36 yaşında deri kanserinden ölmeden önce hayat tarzını son sözlerine yansıtmış ve oğluna Para hayatı satın alamaz demiştir Amerikalı Bilim adamı  Joseph Henry Green belkide öldüğünü kendi anlayan ilk insandır. 81 yaşında ölüm döşeğinde kendi nabzını ölçerken, Aslında burada ki son söz söyleyenlere ve bizim listemize de laf atmış olan Karl Marx, söylediği bu ilginç sözle listemizde kendine bir yer buluyor. 64 yaşında Ölüm döşeğindeyken etrafındakiler ondan felsefik bir şeyler beklerken Karl Marx fake atmış Ünlü kahin Nostradamus 62 yaşında vefat etmeden bir gün önce kendi ölüm kehanetini bilmiştir. Ünlü İngiliz Komedyen Charlie Chaplin 88 yaşında ölmeden önce Tanrı ruhunu affetsin diyen papaza   Alman filozof Hegel ölmeden önce söylediği bu sözle aslında günümüze kadar yaşamaya devam etmiştir.Son nefesini vermeden önce   Ünlü Filozof Sokrates ölüm döşeğindeyken bile insanlara son sözü ile bir şeyler öğretmeye devam etmiştir.  Vefat etmeden hemen önce Fransız yazar volteire 83 yaşında yatağında can çekiştiği sıralarda başına gelip öldüğünde Şeytanı lanetlemesini isteyen papaza, Fransız besteci Jean Phlipe Rameau hayatını müzikle geçirmiş ve son anındada kendisine şarkı söyleyen rahipe   Katil olduğu için idamla cezalandırılan James Rodgers üzerine tüfeklerini doğrultan idam mangasının son bir isteğiniz var mı sorusuna evet kurşun geçirmez bir yelek diye cevap vermiş askerlerin yaşadığı kısa bir kafa karışıklığın ardından bu dileği gerçekleşmemiş ve idam edilmiştir.
1. Necip Fazıl Kısakürek "Demek böyle ölünürmüş" 2. Victor Hugo "Siyah bir ışık görüyorum" 3. Barbaros Hayreddin Paşa "Öldüğüm zaman beni deniz sesi işitecek bir yere defnediniz..." 4. Peyami Safa “İşte bu fena” 5. Muammer Kaddafi "Bana yaptığınız haramdır, siz günah işliyorsunuz evlatlarım ben sizin babanızım, bu olamaz haram nedir bilmiyorsunuz." 6. Julius Caesar "Sen de mi Brütüs?" 7. General William Erskine "Şimdi bunu niye yaptım ki?" 8. Sir Winston Churchill "Her şeyden öyle sıkıldım ki…" 9. Caligula "Yaşıyorum!" 10. Adnan Menderes "Hiç kırgın değilim. Hiçbir dargınlık duymuyorum." 11.  Şeyh Said "Benim bu değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Muhakkak ki mücadelem Allah ve dini içindir." 12.  Salvador Dali "Saatim Nerde?" 13. Kanuni Sultan Süleyman "Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki padişah olan Süleyman bu dünyadan eli boş gitmiştir." 14.George Gordon Byron "Her şey bitti, artık çok geç" 15. Halid el-İslâmbûlî “Dünya duysun artık, Müslümanlar geliyor!” 16. Mao Zedong "Kendimi kötü hissediyorum. Doktor çağırın." 17. Muhammed İkbal "Haşa ben ölümden korkmuyorum. Çünkü ben Müslümanım. Her Müslümana yakışan da ölümü tebessümle karşılamaktır. Hakikaten ölüm ebediyet âlemine açılan ilk perdedir." 18. Albert Einstein "ben görevimi burada bitiriyorum" 19. Cemal Nadir Güler "Ah iyi olsam, terliklerimi giysem, şu odada dolaşsam, şu köşeye geçsem, resimlerimi yapsam" 20. Ömer Muhtar İdam kararı veren mahkemeye; “Hüküm ve karar yalnız Allah’ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliği yoktur. “İnna lillah ve inna ileyhi raciun” (Biz Allah’ın kullarıyız ve sonunda ona dönücüleriz.” 21. Namık Kemal "Biraz dinleneyim" 22. Seyit Rıza Evlad-ı Kerbelayız! Günahsızız! Ayıptır! Zulümdür! Cinayettir! 23. Mimar Sinan "Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükâfatını da ahirette bekliyoruz." 24. Benito Mussolini "Beni göğsümden vurun" 25. Seyyid Kutub "Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır." 26. Zülfikar Ali Butto Suçsuzum. 27. Yavuz Sultan Selim (" Bundan Sonra Allah'la olma zamanıdır. " Sözünü Söyleyen Nedimi Hasan Can'a Karşılık Olarak) ? Bre Hasan Can! Sen Bizi Bunca Zamandır Kiminle Bilirdin? 28. Dominique Bouhours "Ölmek üzereyim veya ölmekteyim: bu ifadelerin ikisi de doğrudur." 29. Hâlid bin Velid “Ölümü ayakta karşılayacağım!” “Vasiyetimi bildiriyorum, beni ayağa kaldırın...” deyince ayağa kaldırdılar.  “Beni bırakınız, şimdiye kadar hep taşıdığım kılıcım artık beni taşısın” diyerek kılıcına dayandı. “Ölümü, savaştaymışım gibi ayakta karşılayacağım, öldüğüm zaman atımı muharebede tehlikelere dalabilen bir yiğide veriniz. Atım ve kılıcımdan başka bir şeye sahip olmadan öleceğim. Mezarımı, bu kılıcımla kazınız. Kahramanlar kılıç şakırtısından zevk alır...” dedi ve yatağına düşüp Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti... 30. Fatin Rüştü Zorlu "Allah memleketi korusun, millete zeval vermesin, haydi Allah'a ısmarladık." 31. Elvis Presley "Tamam Yapamıyacağım" 32. Steve Jobs "Son anlarında eşine ve çocuklarına baktığını, daha sona gözlerini uzaklara dikerek, 'Oh wow. Oh wow. Oh wow' (Oh, vay canına..Oh vay canına, Oh vay canına)" 33. Şeyh Edebali "Asıl ölüm, ilimden payını almayanlaradır. Faydalı ile faydasızı bilenler bilgi sâhipleridir." 34. J. M. Barrie "Uyuyamıyorum." 35. George Bernard Shaw "Bu da benim için yeni bir deneyim olacak" 36. Kemal Sunal "Uçağa binmesek olmaz mı?" 37. Mehmet Akan "Döndük, dolaştık, yine anamızın ördüğü döşeğe düştük." 38. Oscar Wilde “Ya duvar kağıdı gidiyor, ya da ben” 39.Eugene Delacroix Mezarıma ne resim ne heykel ne de fotoğraf, hiçbir şey koymayınız. 40. Ludwig Van Beethoven Komedi bitti. 41. Immanuel Kant "İşte bu iyi” 42. Hazret-i Mevlana "Rabbimiz, beni kendi hazretine dâvet ediyor. Artık gitmek zamânıdır. Yâ Azrâil! Çabuk ol! Beni Rabbime çabuk kavuştur!"
7 notes · View notes
mehmetrefikyucel · 4 years
Text
ÖLÜMCÜL DENEYLER VE İNSAN KOBAYLAR...
ÖLÜMCÜL DENEYLER VE İNSAN KOBAYLAR...
ABD'nin 34. başkanı General Dwight D. Eisenhower 'ın Nazi savaş suçlularına çalışmalarını Amerika'da devam etmeleri karşılığında dokunulmazlık verdiği biliniyor. Almanların sayısız insan hayatı ve hayal bile edilemeyecek işkenceler karşılığında elde ettikleri bilgileri edinmek isteyen Eisenhower, Nazi toplama kamplarında gerçekleştirilen araştırmalardan "yararlanılması" emrini vermişti. Daça toplama kampında Yahudiler üzerinde gerçekleştirdiği korkunç deneylerle tanınan Dr Hubertus Strughold ve onun gibi 34 Nazi "bilim adamı" uzay tıbbı çalışmalarına Amerikan topraklarında devam edebilmeleri için Teksas, San Antonio'daki Randolph Hava Kuvvetleri Üssü'ne getirildi. Ataç Projesi kapsamında toplam 3 bin kadar Nazi savaş suçlusuna ABD ve Kanada topraklarında çalışma izni verildiği tahmin ediliyor. Tarihçiler ve bilim adamları, CIA tarafından Amerikan vatandaşları üzerinde gerçekleştirilen deneylerin çoğunun Nazi ölüm kamplarında yapılan insanlık dışı deneylerin bir devamı olduğunu ortaya koymuşlardır. Mart 1945'te Nazi Osenberg Listesi müttefiklerin eline geçecek ve ABD’deki Araştırma Geliştirme Enstitüsü Başkanı Binbaşı Robert Staver, başta roket uzmanı Wernher von Braun olmak üzere listedeki tüm isimlerle görüşmek ve istihbarat sağlamak için talimat verecektir. İlk başta sadece bilim adamlarını sorguya çekmek olan amaç daha sonra değişikliğe uğrayarak Almanya’nın dışına çıkarmaya dönüşmüştür. Birçok Nazi bilim adamı Peenemünde’deki Araştırma Merkezinde V-2 roketiyle ilgili görevlidir. Harekatın ilk ismi değiştirilerek Paperclip olacak ve Alman bilim adamları Sovyetler Birliğinin eline geçmeden kaçırılacaktır. Roket ve nükleer fizik alanlarının yanı sıra kimyagerler, doktorlar ve silah uzmanları da Almanya dışına çıkartılacaktır. Aileleriyle beraber kendilerine uygun çalışma ortamı ve dolgun bir ücret teklif edilen 127 bilim adamı Eylül 1945'te teklifi kabul edecektir, en önemli bilim adamları arasında; Wernher von Braun, Erich W. Neubert, Theodor A. Poppel, August Schulze, Eberhard Rees, Wilhelm Jungert ve Walter Schwidetzky bulunmaktadır. İzleyen aylarda da gelişler devam edecektir. 1950’de ise bilim adamlarının ABD’de bulunma durumlarına göre yasal oturma izinleri kesinleştirilecektir. 86 havacılık ve uzay mühendisi – uzmanı, ele geçirilen Nazi uçak ve ekipmanının olduğu Wright Hava Üssüne gelerek çalışmaya başlar. Elektronik haberleşmeyle ilgili olarak ise fizik alanından Georg Goubau, Gunter Guttwein, Georg Hass, Horst Kedesdy ve Kurt Levovec; kimyacı Profesör Rudolf Brill ve doktorlar Ernst Baars ve Eberhard Both; jeofizikçi Dr. Helmut Weickmann; teknik optik uzmanı Dr. Gerhard Schwesinger; ve elektronik mühendisleri Dr. Eduard Gerber, Richard Guenther ve Hans Ziegler ekibe katılacaktır. Sentetik petrol üretim uzmanı 7 kişi de Louisiana’daki Fischer-Tropsch fabrikasında değerlendirilecektir. 1990 yılına gelindiğinde toplamda 1.600 bilim adamı Almanya'dan çıkarılmış, diğer devletler tarafından kullanılmaya başlamış durumdaydı. ABD'de yayınlanan "Operation Paperclip: The Secret Intelligence Program that Brought Nazi Scientists to America (Ataç Operasyonu: Nazi Bilim Adamlarını Amerika'ya Getiren Gizli İstihbarat Programı" adlı kitap, ABD Genelkurmay Başkanlığının 1945'ten sonra bin 600'den fazla Alman bilim adamını nasıl ülkeye getirdiğini belgeleriyle anlatıyor.   Gazeteci Annie Jacobsen tarafından yazılan kitap, Ataç Operasyonu çerçevesinde 21 Nazi bilim adamının ABD'nin Soğuk Savaş dönemindeki etkinliklerinde nasıl bir rol oynadıklarını betimliyor.   Jacobson'a göre bilim adamlarından bazıları Nazilerin lideri Adolf Hitler'e sarin gazı ve hıyarcıklı vebanın kitle imha silahlarına dönüştürülmesi için yardımcı olmuş ve savaş suçlarından yargılanmış.   Kitapta ABD'nin kendi kimyasal ve biyolojik silahlarını üretmek, havacılık ve uzay tıbbı alanında ilerleme sağlamak için "Üçüncü Reich'ın" beyin gücünü kullanmak üzere "Ataç Operasyonu" düzenlediği savunuluyor.   Nazi bilim adamlarını işe alan, onlara ABD'de çok gizli hükümet projelerinde çalışmaları karşılığında dokunulmazlık ve yeni kimlikler veren ABD Dış işleri Bakanlığı, Ordu İstihbarat ve CIA, 1945 tarihinde ''Program F'' ‘i  ABD Atom Enerjisi Komisyonu aracılığıyla başlattı. Bu program, atom bombası üretimindeki en önemli kimyasal maddelerden biri olan 'florid' in insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştıran en geniş kapsamlı çalışmaydı. Araştırma sırasında floridin insanoğlunun bildiği en zehirli kimyasallardan biri olduğu ve merkezi sinir sistemi üzerinde büyük hasara yol açtığı anlaşıldı; ancak elde edilen bilgilerin büyük bölümü atom bombalarının yapımının engelleneceği korkusuyla ulusal güvenlik adına gizli tutuldu.
Kimyasal silahların konuşulduğu dönemde kendi gaz maskelerinin dayanma gücünü ve silahların etkisini ölçmeye çalışan Amerikan hükümeti 60.000’den fazla kişiyi denek olarak kullandı. Farklı derilerin ve genlerin tepkilerini de ölçebilmek adına başka ırklardan insanlar da bu deneye dahil edildi. Gaz odalarına doldurulan insanlar koruyucu giysilerin dayanıklılığını ölçmek adına kimyasal saldırılara maruz kalıyordu. Söylentilere göre bir gruba koruyucu elbise dahi verilmedi.
1943 yılında ABD Donanması kendi denizcilerini hardal gazına maruz bıraktı. Resmi olarak, Donanma, Birinci Dünya Savaşında çok korkunç olduğu kanıtlanmış olan bu ölümcül gaza karşı yeni kıyafetlerin ve gaz maskelerinin etkinliğini test ediyordu. Deneylerin en kötüsü Washington’daki Deniz Araştırma Laboratuvarında meydana geldi. 17 ve 18 yaşındaki erkek çocuklara, sekiz haftalık acemi eğitim kampından sonra, savaşı kısaltmaya yardımcı olacak bir deneye katılmak isteyip istemedikleri soruldu. Çocuklar, Araştırma Laboratuarına ulaştıklarında, deneyin hardal gazı olduğunu öğrendiler. Neredeyse tümü dış ve iç yanıklara maruz kaldı. Deniz Kuvvetleri tarafından bu durum göz ardı edildi ve hatta bazı durumlarda bu katılımcılar, Casusluk Yasası ile tehdit edildi. 1991’de, nihayet Kongre’den önce raporların gizliliği kaldırılarak ve alındı.
1946 yılında Savaş gazilerine hizmet veren hastanelerdeki hastalar, tıbbi deneylerde kobay olarak kullanıldı. Kuşkuları ortadan kaldırmak için ne zaman böyle bir hastanede gerçekleştirilen bir çalışmayla ilgili rapor hazırlansa, ''deney'' sözcüğü yerine ''araştırma'' ya da ''inceleme'' sözcüklerinin kullanılması emredildi. 1947 ABD Atom Enerjisi Komisyonu, insan deneklere damardan radyoaktif maddelerin verileceği deneylere başlayacağını bildiren gizli bir belge yayımladı. CIA, Amerikan istihbaratı tarafından silah (zihin kontrol, beyin yıkama aracı) olarak kullanılabilmesi için LSD araştırmalarına başladı. Hem sivil hem asker denekler haber verilerek ya da verilmeyerek bu deneylerde kullanıldı. 1950  yılında Savunma Bakanlığı, nükleer silahların çöllerde denenmesi ve bombanın etki alanı içinde kalan insanların sağlık problemlerinin ve ölüm oranlarının gözlenmesi için planlar yapmaya başladı. Amerikan kentlerinin bir biyolojik saldırı durumunda ne ölçüde zarar göreceğini belirlemek için ABD donanmasına bağlı gemiler San Francisco kentine bakteriden oluşan bir bulut püskürttü. Çok sayıda insan zatürree benzeri belirtiler göstererek hastalandı. 1951 yılında Savunma Bakanlığı hastalığa neden olan bakteri ve virüslerin kullanıldığı açık hava deneyleri başlattı. 1969 yılına kadar süren bu deneylerde geniş kitlelerin bu bakterilere maruz kaldığından kuşkulanılıyor. 1953 yılında ABD ordusu, kimyasal maddeleri dağıtmak konusunda ne kadar etkin olduklarını belirlemek amacıyla Fort Wayne, Minneapolis, Winnipeg, St Louis ve Leesburg, Virginia'da çinko kadmiyum sülfür gazıyla yüklü bulutlar saldı. Ordu, Donanma ve CIA'nın ortaklaşa gerçekleştirdiği deneylerde New York ve San Francisco'da yaşayan on binlerce kişi solunum yoluyla bulaşan mikroplara maruz bırakıldı. CIA, MKULTRA projesini başlattı. Resmi olarak 11 yıl süren bu araştırma programı, zihin kontrolünde kullanılabilecek ilaçların ve biyolojik silahların üretimi ve denenmesi için tasarlanmıştı. 1956 yılında Amerikan ordusu, sıtma mikrobu taşıyan sivrisinekleri Georgia'nın Savannah ve Florida'nın Avon Park bölgelerine bıraktı. Her deneyin ardından kendilerini kamu sağlığı görevlileri olarak tanıtan ordu ajanları mikrobun kurbanlar üzerindeki etkilerini inceledi. 1965 yılında Philadelphia'daki Holmesburg Eyalet Ceza evindeki tutuklulara, ABD'nin Vietnam Savaşında bitki örtüsünü ve ormanları yok etmekte kullandığı yüksek oranda zehire sahip Portakal Gazının kimyasal bileşeni olan dioksin verildi. Tutukluların daha sonra kanser taramasından geçirilmeleri, Portakal Gazının başından beri kanserojen bir madde olduğundan kuşkulanıldığını gösterdi. 1966 yılında CIA, yine MKULTRA'nın devamı olan Proje MKOFTEN'ı başlattı. Bu, belli kimyasalların insanlar ve hayvanlar üzerindeki zehirleyici etkilerini araştıran bir projeydi. ABD ordusu tarafından New York kenti metrosuna Bacillus subtilis mikrobu verildi. Ordu bilim adamlarının bakteriyle dolu ampulleri havalandırma ızgaralarına atmaları sonucu bir milyonun üzerinde insan bu zehirli havayı soludu. 1969 yılında Savunma Bakanlığından Dr. Robert MacMahon , 5-10 yıl içerisinde, ''insanın bağışıklık sistemine saldıran ve hiçbir ilaçla tedavi edilemeyen sentetik bir virüs geliştirmek için'' Amerikan Kongresinden 10 milyon dolar ödenek talep etti. Ödeneğin sağlanmasının ardından CIA gözlemi altında yürütülen proje, ordunun çok gizli biyolojik silah tesisi olarak bilinen Fort Detrick'teki Gizli Operasyonlar Bölümünde başlatıldı. Burada, AIDS benzeri virüsleri ayrıştırmak için moleküler biyoloji teknikleri kullanıldığı yolunda spekülasyonlar giderek arttı. ABD, DNA'larındaki genetik değişiklikler ve varyasyonlar nedeniyle hassas olan belli etnik grupları hedef almak ve yok etmek amacıyla tasarlanmış ''etnik silahları'' geliştirme çalışmalarını yoğunlaştırdı 1975 yılında Fort Detrick'deki Biyolojik Silah Merkezinin virüs bölümüne Fredrick Kanser Araştırma Tesisleri adı verilerek Ulusal Kanser Enstitüsü'nün (NCI) denetimine verildi. ABD Donanmasının burada kansere neden olan virüsleri geliştirmek amacıyla özel bir virüs kanser programı başlattığı tahmin ediliyor. Bilim adamları burada, aynı zamanda, hiçbir bağışıklığın bulunmadığı bir virüs ayrıştırdılar. Bu virüse sonradan HTLV (İnsan T- hücresi Lösemi Virüsü) adı verildi. 1977 yılında Senato'da yapılan oturumlarda 239 yerleşim bölgesinin 1949-1969 yılları arasında biyolojik maddelerle zehirlendiği doğrulandı. San Francisco, başkent Washington, Key West, Panama Kenti, Minneapolis ve St. Louis bu bölgelerden sadece birkaçı. 1978 yılında Salgın Önleme Merkezi (CDC) tarafından gerçekleştirilen deneysel Hepatit B aşılama çalışmaları New York, Los Angeles ve San Francisco kentlerinde başladı. Araştırma denekleri bulmak için verilen ilanlarda özellikle çok eşli eşcinsel erkekler arandığı vurgulandı. 1981 yılında İlk AIDS vakalarının New York, Los Angeles ve San Francisco'daki eşcinsel erkekler arasından çıktığı doğrulandı. Bu olayların ortaya çıkması AIDS'in Hepatit B aşısı yoluyla bulaştığı yönünde spekülasyonların da yayılmasına neden oldu. Ulusal Bilimler Akademisi Tutanakları'na göre HIV ve VISNA virüsleri, HTLV ile neredeyse aynıydı (ufak bir kısım hariç yüksek oranda benzerlik taşıyordu). Bu bilgi, HTLV ve VISNA virüslerinin, doğada hiçbir bağışıklığı bulunmayan yeni bir virüs ayrıştırmak amacıyla birleştirilmiş olabileceği spekülasyonlarını doğurdu. 1994 yılında Houston'daki MD Anderson Kanser Merkezinden Dr. Garth Nicholson, ''gen izleme'' adı verilen bir teknikle, Çöl Fırtınası Operasyonundan dönen askerlerin birçoğunda, biyolojik silah yapımında kullanılan bir mikrop olan mycoplasma incognitus'un değiştirilmiş bir cinsini keşfetti. Moleküler yapısının % 40'ına HIV protein tabakası katılmış olması mikrobun insan yapımı olduğunu göstermektedir. Senatör John D. Rockefeller , Savunma Bakanlığının en az 50 yıldır yüz binlerce askeri personeli deneylerde kobay olarak kullandığını ve bilinçli olarak tehlikeli maddelere maruz bıraktığını açıklayan bir rapor yayımladı. Bu maddelerin arasında, hardal gazı, sinir gazı, radyasyon ve Körfez Savaşı sırasında kullanılan kimyasallar bulunuyor. 1996 yılında Savunma Bakanlığı, Çöl Fırtınası'na katılan askerlerin kimyasal maddelere maruz kaldığını kabul etti.
ALINTIDIR…
2 notes · View notes
wozwaldllik · 6 years
Text
Klonlama (Kopyalama)/ Kök Hücre/Doku Kültürü ve Rejeneratif Tıp
Tumblr media
Şubat 1997'de dünyamız ünlü bilim dergisi Nature'de çıkan haberle çalkalandı. İskoç bilim adamları, genetik biliminde bir ilk gerçekleştirerek, Dolly ismini verdikleri bir koyun kopyalamışlardı. (Kopyalama, İngilizcesinden hareketle daha çok klonlama (cloning) olarak da yaygın olarak kullanılmakta.) Memelilerde üreme, bir dişi ve bir erkek olmak üzere iki yetişkinin yaşadığı cinsel sürecin sonunda meydana geliyordu ama bilim ilk kez kopyalama yöntemi ile yetişkinlerden birinden aldığı hücre ile hayvanın genetik açıdan tıpkısının aynısını 'ortaya çıkarmayı' başarmıştı. Bu inanılması zor görünen adım, peşi sıra dini, felsefi ve bilimsel birçok tartışmanın da kapısını araladı. Çünkü teorik olarak insan kopyalamaya giden yol açılmıştı. 1995'te Edinburgh'daki Roslin Enstitüsü'nde bir grup bilim adamı çiftlik hayvanlarını genetik açıdan değiştirmenin yollarını arıyorlardı. Dolly'nin doğumundan bir yıl önce de aradıklarını buldular. Embriyo hücrelerinden Megan ve Morag'ı klonladılar ve birkaç hafta laboratuarda büyüttüler. Belki de sürpriz bir şekilde bu devrim, medyada veya kamuoyunda çok fazla ilgi uyandırmamıştı.
 Dolly, 5 Temmuz 1996'da doğdu; ancak bir sonraki yılın başlarına kadar varlığından pek de kimse haberdar olmamıştı. Dolly, bir embriyo yerine yetişkin bir hücreden kopyalanan ilk memeliydi ve doğumu, kamuya açıklandığından itibaren tüm gazetelerin manşetlerine ipotek koydu. O andan itibaren başlayan kopyalama tartışmaları ise, hız kesmeden sürüyor.
 Kopyalama nedir?
  Kopyalamayı kabaca, yetişkin bir canlıdan alınan herhangi bir beden hücresinin DNA'sının kullanılmasıyla, o canlının genetik ikizinin oluşturulması süreci olarak tanımlayabiliriz. Nasıl gerçekleştirildiğine gelince ise; bir canlının yumurta hücresi alınır ve çekirdeği çıkartılır. Ardından yine aynı canlıdan ya da aynı türdeki başka bir canlıdan her hangi bir vücut hücresi alınır ve onun da çekirdeği çıkartılır. İçi boşaltılmış yumurta hücresine vücut hücresinin çekirdeği nakledilir. Naklin başarılı olması durumunda yeni oluşan hücreye hafif bir elektrik şoku verilir ve hücre bölünmeye zorlanır. Embriyo özelliğini kazanan hücre, taşıyıcı annenin rahmine yerleştirilir. Gerçekleşen doğumla da kopyalanmış canlı dünyaya gelir.
 Kopyalamanın potansiyel kullanımları arasında çiftçilik, tıbbi alanda veya besin olarak protein üretimi olarak veya genetik olarak değiştirilmiş domuzların, insanlara organ nakli için kullanılması gibi alanlar bulunuyor. Buna ek olarak, Alzheimer ve Parkinson gibi insanlardaki hücre bozulmaları gibi durumlarda iyileştirici bir rol oynayabilecek hücreleri elde etmek için embriyoların kopyalanmasını içeren bir 'iyileştirici' kopyalama da söz konusu. Ancak yine de kamuoyu, her türlü kopyalama konusunda etik açıdan bölünmüştü ve Dolly'nin ölümü, bu tartışmayı körükledi.
  14 Şubat 2003'te Roslin Enstitüsü'ndeki bilim adamları dünyanın en ünlü koyunu Dolly'i 'sonlandırmaya' karar verdiler. Dolly, akciğerlerinden rahatsızdı ve uzun süredir acı çekiyordu. Dolly'nin ölümü de doğumu gibi kopyalama konusundaki korkuları yeniden tazeledi. Sadece altı yaşında olan Dolly, öldüğünden nispeten genç idi. Ancak kopyalamayı suçlayacak hiçbir delil yoktu. Dolly'nin genetik maddesi altı yaşındaki bir koyundan geldiğinden Dolly'nin 'gerçek yaşı' hakkında hep sorular soruldu. 1999 yılında Dolly'i 'yaratan' bilim adamlarından bazıları Dolly’nin genetiğini inceledi. Bilim adamları, Dolly'nin hücrelerindeki telomer denilen yapıların, onun yaşındaki bir koyunda olması gerekenden daha kısa olduğunu buldular; yani Dolly'nin DNA'sı, bir şekilde vücudundan daha yaşlıydı. Bilim adamları, Dolly'nin daha da erken ölmüş olabileceğini keşfetti.
Her ne kadar Dolly'nin kopya olmasından dolayı erken öldüğüne dair bir kanıt olmasa da, ölümü, kopyalamaya dönük şüpheleri beslemişti.
 Şüphesiz ki kopyalama macerası Dolly ile başlamamıştı. Geçmişi 1938'e kadar gidiyordu. Söz konusu tarihte Alman embriyolog Hans Spemann, ilk olarak, kopyalama olarak isimlendirilebilecek bir süreçle orta ya da geç evredeki bir embriyonun çekirdeğinin çıkarılarak bir yumurtaya aktarılabileceği fikrini dile getirmişti. Ardından fikri hayata geçirme çalışmaları başladı. 1952'de Profesör Robert Briggs ve T. J. King, ileri aşamadaki bir kurbağa yumurtasının çekirdeğini pipetle çekerek çıkardıktan sonra başka bir kurbağa yumurtasının içine yerleştirerek, ilk kopyalama deneyini gerçekleştirmişti. Ama yumurta gelişmedi. 1970 aynı deney kurbağa yumurtaları üzerinde denenmiş, kurbağa yumurtaları, iribaş olana kadar gelişmiş ama akabinde ölmüştü. Bu denemeler Dolly'e kadar sürdü. Dolly'nin ardından da sayısız hayvan kopyalandı. 1998'de insan kopyalama konusu gündeme geldi. 7 Ocak 1998'de çılgın bilim adamı olarak tanınan fizikçi G. Richard Seed, insan kopyalamak istediğini ve bu yönde çalışmalara başladığını duyurunca, tüm dünya karıştı. Tartışmalar sonucu Amerika Birleşik Devletleri'nde insan kopyalamaya dönük çalışmalar yasaklandı. 1999'da ise 19 Avrupa ülkesi insanın genetik olarak kopyalanmasını yasaklayan sözleşmeyi Paris'te imzaladı.
 Başarıyla kopyalanmış ilk canlı olarak tarihe geçen koyun Dolly, günümüzde de devam etmekte olan tıbbi, dini ve felsefi tartışmaların ateşleyicisi oldu. Dolly, sadece 6 yıl yaşamış olsa da, kendisinden sonra köpek, maymun, domuz gibi onlarca hayvan başarıyla kopyalandı. Dolly ile birlikte teorik olarak insanların kopyalanabilmesi konusu da gündeme gelmişti. Günümüzde insan kopyalama çalışmaları Amerika ve Avrupa' da uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış olsa da, tıbbi araştırmalarda kullanılmak üzere İngiltere, Güney Kore, Çin ve Singapur'da insan embriyoları kopyalanmasına izin veriliyor. Embriyo kopyalama, tıp alanında devrim yaratacak bir potansiyeli barındırıyor. Hastalıklı hücrenin yerine sağlamını koyarak hastalığın tedavisini mümkün kılması bekleniyor.
 2005 yılının Şubat ayında ise tıp biliminde yeni bir çığır açılıyordu. Zira Güney Koreli genetik bilimciler, kök hücreleri kopyalamayı başarmışlardı. Bu, Dolly'den sonraki en büyük adım olarak kabul ediliyordu. Buna göre, kısa bir zaman dilimi içinde, artık kullanılamaz hale gelmiş böbreğimizi, ya da diğer bir organımızı, yine kendi bedenimizden alınan hammaddeyle üretilen tıpkısının aynısıyla değiştirebilecektik!
            Ali Çimen, Tarihi Değiştiren Olaylar
Derlediklerim:
https://youtu.be/QRiOzCKI9IQ
 Embriyonik Kök Hücreleri:
https://youtu.be/MAZTQyTAIwg
 Kök hücre ve doku kültürü:
https://youtu.be/WTVTbHStqVc
 https://youtu.be/oOm659q-nz0
 Rejeneratif Tıp:
https://youtu.be/Z1mbwjzddp8
26 notes · View notes