Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in doğumunu kutlamak isteyenin şer'i delillere değil, Habibullah'a bağlı tutkulu bir kalbe ihtiyacı vardır.
Resulullah Efendimiz'in güzel bir örnek, uyarıcı ve müjdeleyici olarak gönderildiği bu mübarek günün hürmetine, Yüce Rabbimizden bütün müminlere istikamet, afiyet ve bereket ihsan etmesini niyaz ederiz.
Allah’ım! İbrahim aleyhisselama ve İbrahim aleyhisselamın ailesine salat eylediğin gibi, Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme ve ailesine de salat ve selam eyle. Zira hamdedilmeye layık olan yalnızca Sensin.
Allah’ım! Nurlarının denizi, sırlarının madeni, kullarının ruhlarının ruhu, övülmüş inci, etrafa yayılan güzel koku, mevcudatın aslı, rahmetlerin ‘ha’sı, derecelerin ‘cim’i, saadetlerin ‘sin’i, inayetlerin ‘nun’u, külliyatın kemâli, ezeliyyatın esası, ebediyyatın (ebediyete nispet olunanların) sonu, dünyaya ait eşyadan uzak kalıp daima Seninle meşgul olan, ilahi isimlerinin bir tecellisi olan eserlerini müşahede eden, ilahi yakınlık sırlarının şarabının sâkisi, geçmiş ve geleceklerin âlimi Efendimiz ve peygamberimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme, onun hayırlı ailesine ve ashabına salat ve selam eyle.
Allah’ım! Ruhlar içinde Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin ruhuna, cesetler arasında cesedine, kabirler arasında kabrine, isimler arasında ismine, güzel görünüşler arasında onun latif görünüşüne, kulaklar arasında kulağına, hareketler arasında hareketine, duruşlar arasında duruşuna, oturuşlar arasında oturuşuna, ayakta durmalar arasında ayakta duruşuna, ezeli ve ebedi latif lisanına salat ve selam eyle. Allah’ım! Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme, onun ailesine ve ashabına nihayeti olmayan ilahi ilmin sayısınca salat ve selam eyle.
Allah’ım! İhsanda bulunduğun, ikram ettiğin, üstün eylediğin, yardım ettiğin, kendine yakın kıldığın, muhabbet şarabından içirdiğin, mekan sahibi kıldığın, evvel ve ahir ilimleri ihsan eylediğin, kalbini sevginle doldurduğun, (ilim ve hidayet bahşeden) sözünle (yani Cibril aleyhisselam ile ona indirdiğin Kur’an-ı Azim ile) tezyin ettiğin, feleklerin övüncü, ahlakın güzeli, apaçık nurun, kadim kulun, sağlam ipin, sağlam kalen, Senin azametine bağlı hikmetin, cömertliğinin güzelliği Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme ve varlıkların kandilleri, parlak yıldızlar ve ayıplardan arınmış olan tertemiz ailesine ve ashabına salat ve selam eyle.
Allah’ım! Düğümlerin çözüleceği, kederlerin kaybolacağı, felaketlerin sona ereceği bir salat ile Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme salat ve selam eyle. Bu salat ve selam ile bizlere ihtiyaçlarımızı gideren ikramda bulun. Ey Rab, ey Allah, ey ezeli ve ebedi olan, ey bütün varlıkların kendisiyle kaim olduğu ikram ve ihsan sahibi! Ey Kerim ve Rahim olan Rabbimiz. Bu isteklerimizi kabul eyle.
Allah’ım! Kulun, peygamberin ve resulün olan Efendimiz, ümmi peygamber, Arap resul Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme, ailesine, ashabına, zevcelerine, zürriyetine ve ehli beytine salat ve selam eyle. Öyle bir salat ile salat eyle ki, bu salat ile bizden razı ve hoşnut olasın. Bu salat ile Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin üzerimizdeki hakkını eda edelim. Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme yüksek dereceyi ve fazileti ihsan eyle. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi vadettiğin övülmüş makama eriştir. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi!
Allah’ım! Aziz kitabın, yüce peygamberin Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin hürmetine, onun ceddi İbrahim ve İsmail aleyhisselamın hürmetine, Hazret-i Ebubekir, Hazret-i Ömer ve Hazret-i Osman’ın (Allah onlardan razı olsun) hürmetine, ve onun ailesinden Hazret-i Fatıma, Hazret-i Ali ve çocukları Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin’in (Allah hepsinden razı olsun) hürmetine, amcaları Hazret-i Hamza ve Hazret-i Abbas (Allah onlardan razı olsun) hürmetine ve zevceleri Hazret-i Hatice ve Hazret-i Aişe (Allah onlardan razı olsun) hürmetine Sana yöneliyoruz ve Senin rızanı istiyoruz.
Allah’ım! Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme, ceddi İbrahim ve İsmail aleyhisselama ve onların bütün aile ve ashabına öyle bir salat ile salat eyle ki, ezel dili o salatı melekut bahçelerinde ve yüce makamlarda Senin kadim ilminle anlatsın. Lütuflara ulaşmaya ve derecelere yükselmeye sebep olsun. Ebed dili bu salatı insanlık âleminde söylesin ki günahlar bağışlansın. Sıkıntılar ve kederler dağılsın.
Kadının biri Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin evine uğramış, sadaka istemiş. Aişe anamız da üç-dört tane hurmacık bulmuş evinde. Üç hurma vermiş kadına. Çocuklarına bu hurmaları vermiş kadıncağız. Çocuklar kendi hurmalarını yutmuşlar da analarının elindeki hurmayı da almak istemişler. Anne de o elindeki son hurmayı ikiye bölüp çocuklarına vermiş. Yani kendi yememiş.
Aişe anamız bu manzaradan çok etkilenmiş. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geldiğinde hadiseyi anlatmış. 'kadın çocuklarını o kadar seviyordu ki son hurmayı kendisi yiyecekken onu bile bölüp çocuklarına verdi, çok merhametliydi kadın" demiş. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki: "Aişe, esas manzarayı görmedin. O annenin o çocuklara merhameti Allah'ın da o kadını affetme sebebi oldu."
insanları sırat-ı müstakîme ulaştıran hidayet rehberi, efendimiz hazreti muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) üzerine olsun.
ve güzel ahlâkın, aynı zamanda hep hakkı en güzel şekilde seslendiren lisanın sahibi hazreti ebû bekir’in (radıyallahu anh)
ve en muzdarip anında hazreti sâriye’ye seslenen büyük kerâmet sahibi hazreti ömer’in (radıyallahu anh)
ve hem hayâ eden, hem de kendisinden hayâ edilen gökçek yüzlü, güzel huylu, iki nur sahibi hazreti osman’ın (radıyallahu anh)
ve yağmur yüklü bulutlar gibi değişik ilimlerle mücehhez olarak dolaşan hazreti ali’nin (radıyallahu anh)
ve torunların en bahtiyarı olan hazreti hasan ve hazreti hüseyin’in (radıyallahu anhumâ), anneleri hazreti fâtıma’nın (radıyallahu anhâ) ve bütün ehl-i beytinin
ve hiç eğrilmeden hep o’nun izini takip eden ashâbının ve yakınlarının
ve ümmeti içinde, güzellerden güzel dininin maârifiyle onlara tâbî olan âlimlerin üzerine olsun.
Kur'an-ı Kerimde Allah'u teâlâ şöyle buyurmaktadır:
"Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık... Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız... Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır (O'ndan en çok korkanınızdır.)"
(Hucurat Sûresi, 13)
🇹🇷☝️🇵🇸
Nitekim peygamberimiz (a.s.m),
"Ümmetimin helâk olması üç şeyden ileri gelecektir.
Bunlar:
- Kaderiye (yani kaderi inkar etmek davası),
- Unsuriyet (ırkçılık) dâvâsı,
- Dinî meselelerde gevşeklik etmektir."
(Taberanî, Mu'cemüs Sağir, 158)
🇵🇸☝️🇹🇷
Kendisi bir Arnavut olan Mehmed Akif, kavmiyet fikrine dayanan dünya görüşünü şöyle yermekteydi:
“Hani, milliyyetin İslâm idi... Kavmiyyet ne!
Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyyetine
“Arnavutluk” ne demek? Var mı şeriatte yeri?
Küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri
Arabın Türke; Lazın Çerkese, yahud Kürde;
Acemin Çinliye rüchanı mı varmış? Nerde!
Müslümanlıkta “anâsır” mı olurmuş? Ne gezer!
Fikr-i kavmiyyeti tel’in ediyor Peygamber.”
Akif, ulusçuluğun Müslümanları nasıl parçaladığını ise Süleymaniye Kürsüsünden adlı şirinde şöyle dile getiriyor:
“Müslümanlık sizi gâyet sıkı, gayet sağlam,
Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlayamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden müteferrik bu kadar akvâmı,
Aynı milliyyetin altında tutan İslâm’ı,
Temelinden yıkacak zelzele kavmiyyettir.
Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir.
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez...
Son siyasetse bu, hiç böyle siyaset yürümez.
Sizi bir aile efrâdı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbâbını artık aradan.
Siz bu davada iken yoksa, iyâzen-bilâh,
Ecnebiler olacak sâhibi mülkün nâgâh.”
Mehmed Akif ne yazık ki neticede haklı çıkmış, Müslümanlar, fikri kavmiyetin pençesinde paramparça olurken, ecnebiler İslâm beldelerini yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla birlikte talan etmiştir.
Bu süreçte sınırları cetvelle çizilen yapay devletler, sömürgeci Batılı güçlerin kuklası olarak işlev görmüştür.
Müslümanların, kavmiyet fikrini esas alan ulusçuluk fitnesiyle paramparça olmasıyla birlikte İslâm dünyası sömürgecilerin işgaline açılmış, Kudüs de dahil Filistin toprakları siyonistlerin istilasına uğramış, böylece ırkçı “İsrail” devletinin kuruluşu hazırlanmıştır.
Kaynak 1-https://sorularlaislamiyet.com/blog/milliyetcilik-irkcilik-degildir
İbni Abbâs radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir”
Bir gün sahabelerden biri Hz. Peygamber’e şöyle diyor:
‘Ey ALLAH’ın Resulü Seni o kadar çok seviyorum ki hep yanında kalmak istiyorum, eve gidince seni özlüyorum ve sana geliyorum. Düşündüm ki yarın ben de öleceğim sen de, ben Cennete girsem bile sana nasıl ulaşabileceğim? Sen nebilerle beraber yüksek makamlarda olacaksın, orada seni görmemek yanında olamamak, endişesi beni çok düşündürüyor ve çok üzüyor.’
Resulullah, ona o an herhangi bir şey söyleyemiyor, daha sonra şu ayet iniyor:
Bismillahirrahmanirrahim
‘Kim ALLAH’a ve Peygamber’e itaat ederse işte onlar, ALLAH’ın kendilerine nimet verdiği nebiler, sıddıklar, şehitler ve iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadaştır!’ (Nisa, 69)
ALLAH CC cümlemize bu dünyada Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem’in yolunda Kur'an ve Sünnet üzere yaşayıp, Cenneti Âlâda Nebilerle, Sıddıklarla dost eylesin Amin.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Hiç şüphesiz Allah Teâlâ kıyâmet günü: “Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur.