Tumgik
#tek çare yazmak
uykucupandaa · 6 months
Text
Uyuyunca geçmiyor arkadaşlar...
51 notes · View notes
su-icre-su · 7 months
Text
bu kadar kimsenin cesaret edemediği kadar kalbimi olduğu gibi dökmeye cesaretim varsa bu sefer yds olursa hiç başlamadığım yeni bir hayata başlamaya da cesaretim olur olmazsa yine inadına akademik kariyer için daha çok çalışmaya da. Elinde bir şey olmadan kimseler seni görmeden yaşayabilmek de bir cesaret belki de. Ve ben yıllarca yolumdan şaşmadan öğrenme aşkımı kaybetmeden ama mantıklı ve bilimsel sevgiye odaklı yanlarımla zıt ama hayatı da yumuşatan kalbimin aklımı bulandırmalarıyla baş etmeye çalışarak her şeye çok çalıştım çok çabaladım. Hayatın içinde sağlam güzel başarılı ama en önemlisi iyi kalbini yitirmeyen bir hayat olarak kalma çabası. Aynı şeyleri sayıklayınca değersizleşmesin lütfen. Kalpten çıkan böyle hep. Kalp aynı şeyleri sayıklayınca hatta sadece kalp değil akıl, ruh her şey. Yani her şey hani resmin içinde resim olur ya. Şöyle düşünelim tablonun içinde bir de o tabloya bakan insanların resmi var. İşte o baktığı tabloyu da bakan kişinin resimde görünmese de yüreğini de güzel tutma ferah tutma çabası. Çok karışık anlattım belki de. Tek tek açmak en iyisi olacak. Diyelim ki kalp görünmüyor ama nasıl bir kalbi olduğu şapkasından ne biliyim, kıyafetinden, saçının renginden bir renkle yani rengin ruhuyla yansıtılabilir. Ben de anlamıyorum içimden geliyor bu şekilde yazmak. Durduramıyorum. Durdurmak da istemiyorum. Durdurmak istesem durdururdum. Durdurunca yaşayamıyorum. Böyle seviyorum. Böyle yaşadığımı hissediyorum. Resim içinde resim yani biz buna edebiyatta hikaye içinde hikaye yani helezonik olay örgüsü diyoruz her ne kadar ekonomi ve yönetim, uluslararası ticaret, işletmecilik, pazarlama, müşteri ilişkileri yönetimi, küreselleşme vs. öğrenim alanlarıyla yeni bir dünyaya başlamış olsam da edebiyat çalıştığım dünyamdan bazı bilgiler de hafızamda kalıcı kalmış iyi ki de kalmış. Zaten bence sancı da burada başlıyor. Çok şey var ve ifade edemiyorsun bir odanın içine tıkılıp kalmışsın ama şükredip o odada da sürekli kendine yeni bir evren ütopya adı her neyse yaşanabilir sevilebilir kendi dünyam haline getirmişim bir şekilde. Ne diyordum resim içinde resim. Tabloya baktığında da yüreğinin güzel olduğunu ve hayatında hiçbir şeyi harcamadığını, hayallerini, hedeflerini gerçekleştirdiğini ama yine en başındaki kalple kalarak gerçekleştirdiğini görmek çabası hem de tabloya bakan kalbin baktığı tablo gibi ferah olma çabası. Belki yine de anlatamadım. Zihnim çok karışık olduğundan. Metaforlarla ve imgelerle örülü olduğundan ya da sembolleştirmeden anlatamadım işte. Anlaşılsam da anlaşılmasam da benim anlatma şeklim böyle. Ben kendimi keşfetmek için yazıyorum. Keşfetmek dedim discover dedim kelime tekrarı yaptım beynimin içinde keşke sadece yetse böyle bilmek soru çözerken birleştiremeyince hevesim kuruyor. Dedim ya dün kayboldum. Kaybolduysam en başa dönmek tek çare. O yüzden belki de en başından başlamayalım kelime tekrarından sonra gramer tekrarından sonra belki denemeler yetişmezse yetişmediği halde sınavda bir mucize olur mu bu sefer ne biliyim olmazsa yine en başından başlarım daha uzun sürede bir yandan yüksek lisans dersleri var diye üzülüyorum ama belki o beni kamçılar bir an önce dersin yapıldığı merkezde olmak isterim. Daha çok çalışırım. Bilmiyorum ama Rüya nereye dalsa neyin içine girse hep sevecek bir şey buluyor. Hem uyumsuzu hem uyumlusu oluyor. Anlıyor ve dürüst oluyor her şeyde. Hiçbir işte çalışmazken evde de mutluydu. Hayatında ilk defa hiçbir zorunluluğu olmadan dayatılan şeyler olmadan rahat rahat hem ders çalıştı aceleye getirmeden, hem kitap okudu istediği kendi seçtiği kitapları hem filmler, diziler izledi. Yoga yaptı, online kurslar aldı. Aslında hiçbir zaman durmadı. Sohbet sitesinde bile boş boş takılmadı. Sevdiğini bulduğunu onun da onu bulduğunu en başından bağlantı kurduğu her şeyin tamamlandığını hissedene kadar ondan sonrası zaten boş değil. Sevmek, sevdiğinle güzel vakit geçirmek neden boş olsun. Bir de ben meydan okuyucu bir karakter olduğum için inadına her şeyi denedim ve zamanla seve seve yaptım. Beni boğan benim dışımda şeyler. Hayatın klişe zorunlulukları.
2 notes · View notes
overthinkersfall · 7 months
Text
Kayboluş
Ben senin gibi yazamadım hiçbir zaman. sen yazalım dedin her günümüzü ve ben onu bile beceremedim. Şimdi sen yoksun ve tek istediğim şey aslında uzun uzun yazmak sana.
Konuşabileceğim kimse yok yanımda. Meğer ben her şeyim ile seninleymişim de haberim yokmuş. Her anımı her işimi her düşüncemi anlattığım bir sen varmışsın. Şimdi yokluğunda kayboluşlardayım ve yine tüm düşüncelerimi içimdeki kara delikte kaybetmeye çalışıyorum.
Sensizliğin farkına zamanla varacağım biliyorum. Her adımda anıları hissedeceğim ve her seferinde dalıp uzun uzun gideceğim hiçliğe.
Sensiz ilk gün çok ama çok yalnız geçti. Bana sadece 38 derece ateşim ve gözyaşlarım eşlik etti.
Sen olsan şimdi afilli uzun cümleler kurar, okurken düşündürtürdün beni defalarca.
''Afilli'' çok güzel bir kelime. Emre Aydının bu kez pek bi Afilli Yalnızlık sözleri geldi aklıma, manidar.
Sen yokken kendimi çok aciz hissediyorum. Bilgisayarımı açıyorum ve boş ekrana bakıyorum. Ben sensiz ne yapacağım. Tüm hedeflerimi, hayallerimi, ümitlerimi seninle şekillendirdim ben. Hepsinin temeline seni oturtturdum. Şimdi sen bir akşam üzeri birkaç mesaj ile birden gidiyorsun. Ellerinden bırakılmış emekleyen bir çocuk gibi çöktüm dizlerimin üzerine. Konuşamadım, anlatamadım, anlayamadım sadece ağladım.
Seni anlayamadım, üzüntülerine çare olamadım ve üzüntülerine üzüldüm. Elimden geldiğini yapmaya çalıştım ama bir türlü mutlu edemedim seni. Huzuru, mutluluğu, güvenin veremedim. Saf sevgi verdim sadece ve o da yetmedi tabi ki bize. Çok gece girmedi uyku gözüme seni mutlu görebilmek için çok yollar yürüdüm.
Şimdi geçen sene aldığın kaktüsle oturuyoruz balkonda. Sadece ikimiz kaldık. Çok zor bir gece, buz gibi bir hava. Güzel olan tek bir zerre yok gecede. Seninle ısınmanın hayalleri bile çok uzak bugün bana.
1 note · View note
Text
Yazmak yetenek gerektirir düşüncesindedir kimileri.Nasıl resim yapmak,dans etmek ya da bir müzik aleti çalmak için bir beceri gerekiyorsa yazmak için de öyle bir cevher lazım diyorlar. Bana kalırsa herkes yazabilir.Yeter ki iyi bir okur olsun.okudukları ve yaşadıklarıyla pişen insan öyle bir gün gelir ki eline kalemi aldığı anda zaten dökülüverir sözcükler o beyaz kağıda.Hatta kalemi eline almasına bile gerek yoktur.O sözcükler elbet çıkacak bir yol bulur kendine ve yazmak bir zorunluluktur artık.Yeter ki kişi o olgunluğa erişsin.Yazmak tek çare olur.Yazmazsa rahatlayamaz çünkü insan.Bir gece bambaşka bir işle meşgul oluyorken birden gelir aklına.Dolar taşar deli bir pınardan gürleyerek çağlayan su gibi.Bu his öyle ki geriye korları kalmış yüreğine esen meltemdir.Seni diri tutar.Yaşar kılar.Aynı zamanda nefes almak gibi yazmak.İlk defa tattığın andan itibaren sana yeni bir yaşam sunar ve bıraktığında,bu yok olduğun anlamına gelir.
1 note · View note
dreamersscenery · 9 months
Text
Ahh, sessiz dostlarım. Size nasıl anlaticam bu kadar şeyi... Nereden başlıcam. En baştan başlayayım. Edizi özlediğim için yazmak istemiştim. Fakat mesajım bir türlü gitmedi Instagram'da yazacaktım ki engellediğini gördüm bu yüzden Whatsapp tada engelli olduğumu fark ettim. Böyle bir şey beklemiyordum.neden yaptığını bilmiyorum, neden benden uzaklaştığını. Sadece ona çok değer verdim bendemi hata var? Lütfen söyleyin. Bunun için çok ağladım. Ama alışmıştım. Bir daha konuşmayacağimizi düşünmüştüm. Fakat onu çok ozluyordum. O arada sınav sonuçları açıklandı babam izin vermediği için tek tercihle pastacılık yazdım umarım tutar ama sorun bu değil o gün engelimi açtı. Ve bana yazdı nasıl geçtiğini sordu konuştuk ama sadece sınavı ona neden engelleidgini sorudm. Sinirlendigini söyledi. Neye ddim cevao vermedi. Ve o kadar kırılmıştım kinonu engelledim. Üstüne beni engellemiş. Onunla konuşmak istedim. Engeli açtım. Ama o da beni engellemisti. Son çare sms attim. Gordu ve engeli kaldırıp yazdı. Konuştuk. Eskisi gibi değildi fark ediliyordu bu biraz kırdı. Bana hiçbir zaman bir şey hissetmeidhini ve kullanmış gibi olduğunu söyledi. Sınav arkadaşı dışında hiçbir şey olmaidgimi söyledi. Konuşacak birseyimizin olmadigini. Bu beni çok ama çok ağlattı. Ama lanet olsun ki dostlar, ona kıyamıyorum. Kıyamam. Enayiyim farkındayım ama ne yapabilirim. O benim çalışırken ve iş yerinde zorlanirken yüzümü güldüren tek şeydi. Onu nasıl kaybedebilirim. Hayatımdan çıkmayami çalışıyor bilmiyorum. Ama artık ona olan hislerini bitirmem gerekiyor. Onu sevmiyorum sanırım artık ama sadece ne biliyor musunuz. Ona hiç kavusamadigim için üzülüyorum. Hiç kavusamayacagima. Gerçekten goremedihim için, sarilamadigim, opemedigim ve yapmak istiyip yapamadigim her şey için onu dusunmekten alikoyamiyorum kendimi. Ediz, bana yaşattığın her şey için teşekkürler, bu kullanmış gibi oldum, üzgünüm, özür dielrim. Tarzı kelimelre alışığım ama her defasında kalbimi yaralıyor. İyilestirebilecek kişiyi sen sanmıştım. Hep olduğu hibi yanıldım. Sadece, sevgilim hiçbir şehir ışığı senin gözlerinden parlak olamaz...
01/08/23
Tumblr media
0 notes
kimseduymadi · 1 year
Text
Sahur için çay koydum. Şimdi herkes uyanmadan önce gelip içimden geçenleri yazmak istedim. Tam olarak şuan. Vaktim yine kısıtlı ama sorun yok. Şuan yarı düşünerek yazıyorum. O yüzden gözlerim dolmuyor. Dümdüz akıp gidecek.
Bir süredir yerimde sayıyorum. Ama benim aksime bütün her şey akıp gidiyor. Bugün cerenle konuştum. Gelinlik baktıklarından düğünün heyecanından falan bahsetti. Biraz stresli. Ee doğal yani o kadar planın içinde. halimeyle konuştum. İtalya Almanya Danimarka Likya yolu her adımını planlamış durumda. Günlerini bile o kadar dolu geçiriyor ki nefes alacak vakti olmuyor. Sonra izlediğim dizininde etkisiyle ben ne yapıyorum dedim. Hiçbir şey. Ne iş ne bi insan ne bir hayat dümdüz hiçbir şey. Kendime planım ne dedim.
Bak işte aq sakin kalamıyorum ya. Şu planın ne dedim yazısını yazmamın üzerinden 4 dakika geçti. Ne yani korktuğum ölüm mü? Ne eksilir şu dünyadan ben olmasam. Atlatılmayacak durum mu var ya. Lan niye gözlerin doluyor niye. Yaşamak için bir yardım çığlığı mı bu. Kendi ölümünün haberini kendin vermek istiyorsun. Hayattaki tek planın bu. Buna mı üzülüyorsun. Kendine bir çare olamadığına üzül. Bunun neresi zor. Bunu söylemekten neden kaçıyorsun. Elbet gerçekleşecek. "Alo. Napıyon. İyi bende ya nolsun bildiğin gibi aynı. Ya sana şey diyecektim. (Burada bir nefes ve hafif bir titreme) beni kaybettik. Başımız sağolsun. Bugün sabaha karşı kendi canıma kıymışsım. Eyvallah eyvallah. Dostlar sağolsun. Cenazeyle ne zaman kalkacak daha tam bilgim yok. Öğrenince haber veririm ben sana. Tamam. Görüşürüz"
Azbirazdahazamanazbirazazazazbiraznisan17/23
0 notes
smyy-6 · 1 year
Text
5'te 5 kuralı
5 sene sonra önem arz etmeyecek bir şey için 5 dakika düşünme.
Kendinize olan saygınızın insanlara olan sevginizden daha büyük olması gerektiğini fark etmeniz psikolojik olarak iyileşmenin önemli bir belirtisidir.
Benim hayal dünyam.
Kendinden uzaklaşmış insan
Sürekli uykulu ve bunalmış hisseder, duygularını tanımak için mücadele eder,başklarından ve kendinden kopuk hisseder,zihnindeki düşüncelerle sürekli savaş içerisinde olur,içinde boşluk hissi olur,bir anlam ve amaç eksikliği yaşar...
Ne yapmalı?
Duyguları misafir olarak kabul edin ve zamanı gelince gitmelerine izin vermek.
Tutsak kalmış Duyguları dansla serbest bırak.
Düşündüklerinizi ve hissettiklerinizi bir kağıda yazmak.
İçimizdeki çocukla konuşmak ve ona sevgi göstermek.
Dilerseniz bir uzmandan yardım alın.
Zihin karışık ise, dünya da karışıktır. İnsanların dünyalarında savaşlar son
bulmadıkça, Dünyada da savaşlar nihayete eremeyecek. #drawing #life
Kırmaktan sevmeye
zaman bulamadığınız
insanların hakkını
ödeyemeyeceksiniz. ."
"Oysa çare Allah'tır . Her yol ondaydı. Ama
eksik bir şey vardı. Kalp yoksundu
rahmandan."
Kalbini camdan yaparsan, kıran çok
olur. Demirden yaparsan, sonu pas
olur. Denizden yap ki, giren kaybolsun,
yüzmeyi bilen kurtulsun, bilmeyen
boğulsun.
evet arkadaşlar üstümdekini çok
sormuşsunuz, kem göz ve nazar
Yengeç Burcu
Vazgeçemem sandığım insanlardan
vazgeçtim, unutamam dediğim şeyleri
unuttum, kaybetmekten koktuğum
herkese kapıyı ben açtım. Kimse ne
kalbimde ne de sırtımda yük değil
artık. Her şeye geçmiş olsun.
Kafasını kaldırıma çarptı 34 yılı unuttu.Kaldırımın yerini öğrenebilir miyiz?
nedenini sormayın.
Hatırlamakla unutmamak aynı şey mi dışardan bakınca içime atıcam gibi geçiyor öyle bir dibi var.
yemin ederim insanlara karşı güvenim o
kadar bitik ki yakında tanıştığım
insanlardan seda sayan gibi tc kimlik
numarası isteyecem
Ve Allah dilediğinde sana sebepler
yaratır, kapılar açar. Yapman gereken tek
şey imanına iyice sarılıp pes etmemen."
"Allah'ı anmaksızın çok konuşmayın. Allah'ın z'kri dışında
çok söz söylemek, kalbi katılaştırır. Katı kalpli olanların ise,
Allah'dan en uzak kimseler olduğu kesindir." (Tirmizi, Zühd
62)
Dilini Tut!
Ukbe ibni Âmir radıyallahu anh şöyle dedi:
Ey Allah'ın Resulü! Kurtuluş (sebebi) nedir? dedim.
"Aleyhine olacak sözlerden dilini tut, evinde kalmayı yeğle,
kendi günahın için pişmanlık duyarak göz yaşı dök!' buyurdu.
(Tirmizi, Zühd 61)
(Falancanın boyu kısadır) diyen birine, Peygamber
efendimiz, (Bu sözün denize atılsa, denizi kokutur)
buyurdu. (Tirmizi)
Gıybet, insanın sevaplarının azalmasına, başkasının
günahlarının kendine verilmesine sebep olur. Bunları her
zaman düşünmek, gıybet etmeye mani olur. (lslam
Ahlak)
Gıybet in zararı
Sual: Giybetten kurtulmak mümkün müdür?
CEVAP
Evet, gıybet ve zararını bilen gıybet ten kaçıp kurtulur.
Mesela yılanı ve zararını bilen, yılanla oynar mı? Yılanı
koynuna alıp yatar mı? Gıybetten kurtulmak için:
1-Gıybetin zararını düşünmeli! Gıybet sebebiyle,
sevaplarının gideceğini, hatta gıybet ettiği kimsenin
günahlarını da yükleneceğini bilmelidir! Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Kıyamette, sevap defteri açılan bir kimse, "Dünyada
iken, şu ibadetleri yapmıştım, burada yazılı değil" der.
Onlar, silinip gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı"
denir.) [Isfehanil
0 notes
kaanozer · 2 years
Text
1962. Yılda iki mektup (fakat son ayda 3 mektup daha)
1963... İki yılda iki mektup. Allah Allah!
ve sonunda Alev, Reis, Alevci'den "Sevgili Alevim"e dönüşen, "sıkıntıdan yapılmış bir adam"...
15. Mektup
Sevgili.. Alevim... Benim.
Rüya da görüyorum artık. Bu da yeni çıktı. Eskiden bilmezdim rüya denen şeyi, daha doğrusu uyanıkken yakalardım onu. Geçenlerde İstiklal Caddesi'nde bir çocuk gördüm; hafif yan yatmış, önünde mukavva bir kutu, kutuda yanan bir mum, sanki bir yerlere akıyor gibiydi. Nereye mi akıyordu? Bilmiyorum ama, hani bir Aynalı pasaj vardır Balık Pazarı'nda, o gün iki kez geçtim oradan. Avgiri'de içtim. İçinde mum yanan bir insan imajı yakaladım şiirde. Sonra da rüyamda Aynalı pasajı gördüm: Boşlukta bir tanrılar sofrası kurulmuş, yiyecek içecek adına ne varsa tükenmiş, bir tek muz kalmıştı tabakta. O muz da Aynalı pasajmış işte. Sonra çeşitli zaman-mekân kaynaşmaları gördüm. Birinde bir ev ve evin ayrıntıları. Bir başkasında, öyle bir parça doğadan -belki de Nouvelle Vague etkileri- gene bir ötekinde alkol-dışı bazı temalar... Böylece 15-20 durum tesbit ettim -belki de 100. Alt tarafı rüya, çetele tutamazsın ki- işte her bir durum bir iskambil kâğıdı oldu, sabaha dek karıştırdım durdum onları. İyi mi? Bundan böyle başına psikolog kesilirsem sakın şaşırma. Beni iyice sarmaya başladı bu iş.
Bu sabah, mektubunu Şişman Postacı getirdi. Bundan öncekini de o getirmişti ama, ben görmemiştim. El sıkıştık, biraz övdüm onu, sevinerekten gitti. Bir bilsen nasıl gururlanaraktan uzatıyor senin mektubunu. Biliyor sanki içindeki güzelliği zarfların. Ve biliyor beni de; heyecanımı, sevgimi, bekleyişimi, her şeyi...
Biz kendi güzelliklerimizle yaşıyoruz aslında. Kolay kolay mutlu olamayışımızın nedeni bu. Herkes herkese benzediği oranda tadını çıkardığını sanıyor dünyanın. Biz öyle değiliz. Övünerek söylüyorum: Biz öyle değiliz. "İnsan en kötü olanla baş başa bırakılmıştır ve bu rahatlığa kavuşmak gibidir." demiş Graham Greene de. Bazan düşünüyorum da, diyorum ki: Hepsi, ama hepsi çok iyi. Pekâlâ yaşıyoruz işte; dünyada ve kendimizde.
Sevgili Alev, bir gün rüyamda seni Noel ağaçları gibi donatacağım. Saçlarına renkli ışıklar, gelin telleri, gümüş toplar asacağım. Eski Çin tiyatrosu oyuncularına benzeteceğim yüzünü. Kokular, eski Mısır yağları süreceğim vücuduna. Sonra bir tavan arasında, kullanılmaz ve garip eşyalar arasında, anıların üstünde, bilinmeyenin altında, bir Noel geçireceğiz seninle.
*
Eskisinden daha çok sıkıntılı değilim, sevgilim. Yalnız bu sıkıntıların ne olduğunu iyice anladım artık. O kadar anladım ki, özne de ben, nesne de ben oluverdim. Yani sıkıntının ta kendisiyim. Bunu ortadan kaldıracak bir çare bulamadım. Bulsaydım, -ki tek bir çare vardır bence- sıkıntıyı değil, dünyamı yok etmiş olurdum ancak. Belki de, maddesel, yaşamaya ilişkin durumlardan soyutlana soyutlana, metafiziksel bir tablo çizdim kendime. "Ne? Nasıl? Niçin?"ler daha bir çoğaldı böylece. Amaçla günlük yaşam arasındaki uyuşmazlık, çelişmeli, sallantılı bir hayat biçimi sundu bana. Geçenlerde birisi, "Öyleyim, öyleyse varım." diyordu. Ben diyemiyorum da. Peki ne olacak? İşte bu sorunun karşılığıdır benim hayatım. Önce bir problem, sonra bu problemin çözülüşünde ortaya çıkan yepyeni problemler. Tek bir kurtuluş yolu olsaydı, her şey çok kolaylaşırdı. Her neyse, bırakalım bu filozofik ürpertileri de, gönlümüzdeki bir kırda bulduğumuz bir (archillea millefolium) bitkisini düşünelim. Çehov'un "Bozkır" hikâyesini yeniden okuyalım. Siyah Orfe'yi bir daha görelim.
Kapalıçarşı'dan bezler alalım. Yüreğimizi kuşatan bir sevginin, çeliğe su verir gibi, bizi nasıl sağlamlaştırdığını anlamaya çalışalım.
Sevgili sevgilim, saat 13. - Şiir yazmak için izin istiyorum senden. Yazabilir miyim? Söyle bana.
Seviyorum, öyleyse varım.
0 notes
hasanildizsiirleri · 3 years
Text
AFORİZMALAR
“Gerçek sevgi öptüğü yarayı iyileştirendir.”
“Yazmak, hayatın ayıbını yüzüne vurmaktır.”
“Tanrı güzel olan her şeyi yazmıştı; acıları yazmak bizlere düştü.”
“Dilin kemiği olmadıktan sonra, sözcüklere alınmanın bir anlamı yok.”
“Yazının yaktığı ateşi suyla söndüremezsin...”
“Bildiğini okumak okumaya zaman ayırmak değil, zamanı boşa harcamaktır.”
“Şıra bile olmayanlar, pekmez taklidi yapıyorlar.”
“Formun AltıOlağan olan, zaten yeterince olağanüstüdür.”
“Cahil toplumlarda kitap okuma aracı değil tapınma aracıdır.”
“Modern dünya düzeni; kitap okuyan efendilerle mesaj okuyan köleler arasındaki uyumdan ibarettir.”
“Cehalet bir kitabın sayfasını çeviremeyecek kadar tembeldir.”
“Neresinde insan varsa, dünya orasından hasta.”
“İnsan, ‘dünyanın’ başına gelen en kötü şeydir.”
“Dönüp dolaşıp acısına sığınıyor insan.”
“İnsan, kendinde olmayan bütün acılara hayvan.”
“Kendinden olmayanı unutursan kendin olmayı da unutursun.”
“Dal insanı kırmadı, insanın dalı kırdığı kadar.”
“Irgat yüzleri gibi toprağı yanık yurdum.”
“Baharın acısı yeşilde saklı.”
“Şarabın tadıyla mest olanın, üzümü yaradana borcu yok mudur?”
“Meyhane küncü, sofuya cefa sermeste sefadır.”
“Mestane bir küp şarabı zevk için değil curra için içermiş.”
“Ölülerin yönettiği toplumların ömrü,  mezarlıkta ayin yapmakla geçer.”
“Dünya kendi etrafında bir tur daha döndü. Şimdi herkes ölüme bir tur daha yakın.”
“Ölüm çiçeği er ya da geç açacak bir gün her evin bahçesinde.”
“Ölüm kendisi belirliyor en uygun zamanını.”
“Ölümün şiirini, en güzel, bir sala söyler.”
“Dünya aslına dönecek bir gün, akan su gayesine vasıl olacak.”
“Adı konmamış bir karanlıkta, çıkışı aramakla geçiyor ömür.”
“Adını Barış koyduk savaşa giden çocukların.”
“Dünyanın sekerek geçtiği yolda uygun adım yürümeye çalışıyoruz.”
“Bugün çobanın olan gün gelir kasabın da olur.”
“Kendinle savaştığın dünya senin gerçek dünyandır.”
“Denizi severken kumunu incitmeyen dostlar istiyorum.”
“Adımlarımızdır ömrümüz kısaldıkça kısalan...”
“Bir insanı anlamak da bazen cezadır başka bir insana.”
“Tutuculuk tarihin akışını değiştirmez sadece yavaşlatır.”
“Allah’la bir sorunumuz yok Allah’la korkutanlar olmasa.”
“Yürek kostüme bakar, akıl ise kostümün içindekini arar.”
“Hayatta en çok kaygan yolda beraber yürüyecek yoldaşlara ihtiyacımız var.”
“Biz, atölyelerde üretilenler, vitrinlere çıktık satılmak için.”
“Uçmak kanat değil kanaat işidir. Bu nedenledir ki nice kanatlılar yürümekle iktifa ederler.”
“Öcüler karanlıkta yaşarlar. Karanlığı aydınlatmadan öcüleri yok edemezsiniz.”
“Kimin gözüne baksam batan bir güneş.”
“Sobasız evlerde doğmuşuz biz. Bu yüzden bir yanımız hep soğuk kalmış.”
“Neden bir tek benim ülkemde her yeni yıl eskisinden daha kötü gelir?”
“Cennet ve cehennem fantezi bahçeleri değildir.”
“Nasıl bir dünyaysa bu herkes aradığını bulamadan gidiyor.”
“Bir yerden sonra dünyayı dümdüz görüyorsun.”
“Yalan, baştan çıkarıcıdır. Bu yüzden, bütün yalancılar bizim yalana duyduğumuz şehvete güvenirler.”
“Şeytan gibi bir avukatınız varsa, haramı helal, helali haram gösterebilirsiniz.”
“Şeytan sadece topuğunu gösterir, gerisini hayal eden insan nefsidir.”
“Yalancı dostlarımız en çok, omzumuzdan ateş etmeyi severler.”
“Sülük bile doyunca çeker sorgucunu insanın damarından.”
“Önyargı değişir de son yargı değişmez.”
“Kimsenin yürümeye cesareti yok. Herkes yanında oturacak birini arıyor.”
“Işığın değerini kavramak için karanlığa da ihtiyaç vardır.”
“Yağmur sesini yükseltirse, kar sessizce dağlara çekilir.”
“Birikmişin varsa acıdan yana gün gelir simsiyah bir kan yürür damarına.”
“Yarınını ipe çekmiş bir ülkede yaşıyorsan, bileceksin ki yazdığın her şiir son şiirin olabilir.”
“Daha yapacağım bir sürü kötülük varken tutup on sekiz yaşımda Dostoyevski okudum.
“Kötüler bu kadar örgütlüyken iyilerin kazanma şansı yoktur.”
“İnsan üç beş yudum su imiş, damla damla biriken ömür tasına.”
“İnsan dediğin en son kendi gurbetinde görülür
İnsan dediğin en son kendi gurbetinde ölür
İnsan dediğin en son kendi gurbetine gömülür.”
“İnsan doğmak Allah’ın, insan ölmekse kendi elinde.
“İnsanı ahlaklı kılmayan din sadece ritüelden ibarettir.”
“Her gün diz dize otursan da insan dediğin uzak bir şehir.”
“İnsan üç beş yudum su imiş, damla damla biriken ömür tasına.”
“Bu toplum kapıdan girdiğinde İslam pencereden kaçıyor.”
“Allah havale mercii değil hesap merciidir. Hesap vermeye giderken savunma dosyanı hazırlamayı unutma.”
“Allah'ı kandırmaya çalışan Müslümanın insana karşı dürüst davranması beklenemez.”
“Bir tek Fatiha okusam şeytanı etkiliyor da insana bütün Kur’an-ı okuyorum bana mısın demiyor.”
“Dürüst olamayan Müslüman hiçbir şey olamamış demektir.”
“Şart değildi toprak olman; topraktan geldiğini unutmasan yeterdi.”
“Sen yaşadığın dünyaya gösterdiğin saygı kadar insansın.”
“Dinini sırtlandan öğrenirsen, avdan pay kapmak için aslanın doymasını beklersin.”
“Kim Müslümanım demişse ağzında alay, ruhunda kibir. Belki de Ortadoğu bu yüzden cehennemdir.”
“Sırat-ı Müstakim, yaşadığın hayattı oysa sen onu ölünce geçilecek köprü zannettin.”
“Neyse ki İslamiyet tevazu dini yoksa nasıl bu kadar mütevazı olabilirdik.”
“İslam güzel ahlaktır, Müslümanlar hariç.”
“Müslümana inanmak kişiyi putlaştırmaktır, aslolan İslam'a inanmaktır.”
“Gerçek Müslüman yoksulluğun resmini değil sebebini paylaşır.”
“Büyük gemilerle küçük boğazlardan geçmeye kalkışmayın; ya dibe oturursunuz ya da kıyıya.”
“İnsanını ve toprağını değerlendirmeyen toplumlar uygarlık yarışını kaybetmeye mahkûmdur.”
“İyi insanların kendilerinden önce yaşadıkları coğrafya gülümser.”
“İnsanların, insanlarca, insanca yönetildiği hiçbir ülkede insanlar mutsuz olmazlar.”
“Türkiye bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş fikirsizlerin ülkesidir.”
“Biz zamanında yanlış karar verdiğimiz için çocuklarımız yanlış zamanda ölüyorlar.”
“Ülkesi ölürken susan bir toplumun cenaze namazını Haham kıldırır.”
“Sürüyü susturmaya birer tutam ot yeter.”
“Zıvanadan çıkmış bir dünyanın üstünde koro susmuş, aryalar bildiğini okuyor.” “Uygarlık, köleliği yok ederken her insanın kulağına, bir Tanrı olduğunu fısıldadı.” “Hepimiz kötü yazılmış kısa bir dünya tarihiyiz.”
“Corona, Avrupa ve Amerika’nın Titanic'ten sonra ikinci özgüven faciasıdır.”
“Atılan bir twitin bir füzeden daha yıkıcı olduğu çağa iletişim çağı diyorlar.”
“Kimsenin bayramına şeker olmıycam, çocuklar hariç.”
“Biz Türkler göçebeyiz, aklımız şehirleşse de yüreğimiz dağlarda kalır.”
“Şehirlere düşmüş her Yörük çocuğu ensesinde bir dağın rüzgârını taşır.”
“Yörük’sen eğer ayağın denize değse de gönlün dağlardan aşağı inmez.”
“Karanlık cahillerin beyninde örgütlenir. Bu yüzden ki güzel olan her şeye önce cahiller direnir.”
“Cahil insan dikenli çalıya benzer, neresinden tutsan elini kanatır.”
“İnsanı kör kılan görmeyen gözleri değil cehaletidir.”
“Kendini âlim sanandan daha tehlikeli bir cahil yoktur.”
“Cehalet yılan gibidir. Sinsice yaklaşır.”
“Cahilin cehaletinden başka silahı yoktur.”
“Cahil, cehaletiyle bir kez; kendini bilge sandığında bin kez sorun olur.”
“Teknoloji cahillerin efendisidir.”
“Cahil toplumlar yaptığı hiç bir hatadan pişmanlık duymazlar.”
“Cehalet orada her şeyiyle dururken, insanoğlu burada birbiriyle savaşır.”
“Cahil bir toplum, siyasetçisinin osuruğunu keramet sanır.”
“Bazı insanlar baltayla girer hayatınıza. O keser siz acısını çekersiniz.”
“İnsan bazen bir ömür tüketir de onurla kibir arasındaki ayrımı göremez.”
“Elin, yüzün gibi düşün hayatı. Her sabah yıkayıp yeniden kullanıyorsun.”
“Herkesi kendi yaşamıyla boğuyorlar.”
“Ölümden söz açmanın ne anlamı var ‘Servi’ dersin bütün kâinat susar.”
“Büyük kayalar çekiçlerle kırılmaz.”
“Herkes koparıp geçer de çiçek acısını kimselere söylemez.”
“Her suyun dalgası derinliği kadardır.”
“Her insanın kaçtığı bir yanı vardır; kaçtığı ama kurtulamadığı...”
“Sen bu kadar iyi olmasaydın, insan diye anılmak ağırıma giderdi.”
“En güzel ölüm için yarışsaydık eminim en iyi yaşamı kazanacaktık.”
“Uçların öbür yanı uçurumdur. Bu yüzden ki uçlarda yaşamak zordur.”
“Taşı kırdık da kırıldık toprağın inceliğinden.”
“İnsan, çıktığı yolculukta en son kendine uğrar.”
“Mazeret yüklü bulutlar, kuruyan ekinlere çare değildir.”
“Kendi düşenin değil, kendine düşenin acısı büyük.”
“Taşın çıkardığı sese bakmak, taşı atanı unutturuyor bazen.”
“Paranteze alınmışız bir kere sözü uzatmanın manası yoktur.”
“İnsan acılarıyla beraberdir. Sevdikleri arada bir çay içmeye gelir.”
“İnsan, kendisi gecekonduda otururken, başka bir insanın sarayda yaşamasını kutsayacak kadar aptaldır.          “ “Gördüm ki taşlar yüreklerden daha vefalı üzerine yazılanı silmiyor kırılsa da.”
“Güneş aç ve açıktır bazen, tıpkı bir kâğıt helva gibi yiyip bitirir karanlığı.” “Sadakaya ş��kreden bir toplumla onurlu bir gelecek kurulamaz.” “Uğruna başını veremeyeceğin düşünceyi başına koyma.” “Taşı yukarı değil ileri at ki tekrar tepene düşmesin.” “Tarifeli bir taşıt gibi insan, doğumla ölüm arasında.” “Yağmurun altındaki ateş, yansa da üşür alevlerinden.” “Kimi kapılar içeriye açılır, kimi kapılar ise içeriden...” “Kuş kendi gölgesine oturmaz gülüm.” “Sürüyle yürüyenin yolu ya meraya çıkar ya da mezbahaya...” “İnsan çoğu zaman kendisiyle bile yolculuk yapamıyor.” “Güldüğün kadar güldüremiyorsan, sahtekârsın.” “Hırsızın evi ekmeksiz kalmaz.” “Hainlerin ortak paydası çoktur, bu nedenle birinde olmazsa diğerinde anlaşarak hızla çoğalırlar.” “İnsan sabredemiyorsa, ilk yenilgisini nefsinden alır.” YABANCILAŞMAK: “Hak etmediklerinle kurduğun bir dünyada hak edilmediğini düşünmektir.” YANILGI: “Ölüm her gündü aslında, ama sana bir gün diye öğrettiler; bütün feveranın bundandır.”
SINANMAK: “Demire yazgıdır, ateşe görev.”
“Uykuyu sevenler ve hırsızlar için karanlık bir nimettir.”
“İnsan dediğin, karanlık yüzü dünyanın.”
“İnsan gözüyle bakar ama beyniyle görür.”
“İnsanlık kum saati gibidir, bir tarafı dolarken diğer taraf boşalır.”
“İnsan içine doğduğu dünyanın esiridir.”
“Acı çekmekten ve çektirmekten zevk alan tek canlı türü insandır.”
“Kar önce dağa düşer, kar soğuğu yoksulların evine...”
“Denemeden deneyim sahibi olunmuyor, denemekten korkmayın.”
“Bir toplumu geleceğe ‘Derin Devlet’ değil ‘Derin Evlat’ taşır.”
“Su, yolunu bulana kadar bin tane bentten aşarmış.”
“Ardına kalacak sözün, kayalara kazıdığındır.”
“Acısı bir mevsim dinmez, çiçeği koparılan yaprağın.”
“Daldaki bütün meyveler aynı anda çürümez.”
“Gözler hep karşıya baktığı sürece kendindeki güzelliği asla göremeyecek.”
“Yorgunluk ölümün gelmeden önce çektiği telgrafmış en yakın postaneden.”
“Kuşlar kanatlarına saklanıp uyur, çocuklar annesinin masallarına...”
“Meyvenin ağırlığı ağacın sırtına yük değildir.”
“Suskunluğun sesi kadar tahrip gücü yüksek başka bir silah yoktur.”
“Güneşin öptüğü goncanın suyu, karanlığın beslediği köklerden gelir.”
“Yalanın tanrılaştığı yerde, gerçek, şeytan ilan edilir.”
“Zaman doğrusal değil daireseldir, bu yüzden ki insan doğduğu gün ölür.”
“Nietzsche ile Mevlana'nın gördüğü hakikat aynı hakikatti; birini veli yaptı, birini deli.”
“Ölüm kimseden yana değil ve asla gölge düşmez tarafsızlığına.”
“Kaybetmekten korktuğunun, kaybetme korkusunu bir düşün.”
“Acısını alıp da gider insan, dostuna götürecek başka bir şeyi kalmadığında.”
“Kalbindeki ışık parlamıyorsa güneş senin dünyanı aydınlatamaz.”
“Yorgun düştüğümüzde kolumuza girene dost, sırtlayıp götürene yar diyorlar.”
“Hiçbir dağ aşılmaz değildir, yeter ki tırmanmaya cesaretin olsun.”
“Kim ki toprağa düştü de Allah onu yeşertmedi?”
“Ölüm inanan için sadece huzura varmaktır.”
“Çağımız insanının değer biçilemeyen bir değeri yoktur.”
“İyi insan ölmekle bir şey kaybetmez ama dünya onun ölümüyle çok şey kaybeder.”
“Ben bu hayatın kasığında ölü bir cenin gibi yaşlanmaktan yorgunum.”
“Özgürlük sadece aranır ama bu güne kadar onu bulan görülmemiştir.”
“Deve kuşu bacakları uzun olduğu için değil, tehlike karşısında başını kuma gömdüğü için komiktir.”
“Ayağın toprağa değseydi vicdanın ısınırdı.”
“Postmodern insan, aşkı dürüm niyetine yiyen ve üzerine acılı şalgam suyu içen insandır.”
“Aç bir yüreğin yapamayacağı kötülük yoktur.”
“Kolanın mucidine tapanlar, suyun mucidi sizden hesap soracak.”
“Cennet vadaedilmez, ancak hak edilir.”
“Gemileri yaktıysan dönüp de küllerine bakma.”
“Deredeki suyun tepedeki ağaca faydası olmaz.”
“Sığ sular çabuk kurur ve ardında kokuşmuş bir bataklık bırakır.”
“Yol gittiği yere, ömür bittiği yere kadardır.”
“Aynı hayatı paylaşıp da aynı tabaktan çorba içemiyorsan; birbirinin hayatında sadece misafirsin demektir.”
“Uzaktan sevenlerin kapsama alanı daha geniştir.”
“İnsanlık, tarihi boyunca inandıklarından değil tapındıklarından zarar görmüştür.”
“Güneşi arkasına alan, gün gelir kendi gölgesine tapınır.”
“Bazı yalnızlıklar iyileştiricidir, şifa niyetine yaşanır.”
“Bin tane düşüncen olacağına bir tane sağlam karakterin olsun.”
“Ağacın çiçek açması, yaşama duyduğu saygının gereğidir.”
“Ağacın başı göğe, meyvesinin başı toprağa bakar.”
“Toprağa düşen her can bizden bir yaşam alacaklı.”
“Gemileri yakmışsan, liman sadece bir teferruattır.”
“Dağların batı yüzü güneşin doğuşunu asla göremez.”
“Ne abes değil midir, iki damla su iken kendini okyanus sanmak.”
“Ölülerle yaşamak bir başka biçimidir ölümün.”
“Cevapsız soru yok, sadece henüz çözemediğin soru var insan kardeşim; çalışmaya devam...”
“Ölümü suçlayacak bir durum yok; geldin, gördün, gidiyorsun...”
“Ölümlüysen bir şekilde öleceksin; bunu dramatize etmenin bir anlamı yok.”
“Ölüme dair ne düşünmüşsen aslında her biri yaşama sebebindir.”
“İnsan acılarının göğermesinden bile mutluluk duyar bazen.”
“Ölmek mesele değil de insanları yaşamın güzelliğine inandıramamak çok acı.”
“İyi doğmak değil iyi olmakmış hayatın sırrı.”
“Güle baktım insanı gördüm, dikenine baktım yine insanı...”
“Dağların yüceliği denizlerin alçaklığındandır.”
“İmkânı yoktan değil imanı yoktan kendini sakın.”
“Zalime perde olanın şikâyete hakkı yoktur zulmün karanlığından.”
“Hüzün hiç solmayan çiçeğidir bazı bahçelerin.”
“Kahpelik bedensel değil ruhsal bir kirlenmedir.”
“Yendiğin rakip nefsin ise zaferin ebedidir.”
“Kapanın bir suçu yok, bir parça peynirin kurbanıyız hepimiz.”
“Haddini bilmez Maraba, rüyada kendini Ağa görürmüş.”
“Korkularından kaçan insan sık sık kendisiyle çarpışır.”
“Kendine söylediği türküleri vardır insanın.”
“İnsanı mağlup eden düşmanının değil dostlarının kuşatmasıdır.”
“Gördüğün her cenaze, hayatın sana çektiği bir ihtarnamedir.”                
“Yaşamın çatık kaşına değil, ölümün yüzündeki tebessüme vurgunum.”
“İçin karanlıksa, dışardaki aydınlık yaşamana yetmiyor.”Formun Üstü
Formun Altı
Formun Üstü
“Yüreğinde her daim açık bir sofran olsun; bilesin ki yol kenarı evden misafir eksik olmaz.”
“İnsan tercihini yaşar her hâlükârda; mutluysa aklını sever mutsuzsa kaderine söver.”
“İnsanı, az bilgi ukala; çok bilgi cühela yapar.”
“Dünyaya gözüyle bakanın gönlü yetimhanedir.”
“Ben bir ölüm seçiyorum, sen gelip onun dalını kesiyorsun.”
“Çıkar bu şehri üstünden, çok kötü ceset kokuyorsun.”
“Ormanla yatıyorsan yangınla uyanmayı göze aldın demektir.”
“Birine farklı olduğunu hissettirirken aslında ortaya koyduğun kendi farklılığındır.”
“İnsanlık susuyorsa İsrafil Sur' unu hazırlıyor demektir.
“Büyüklük ve küçüklük bakılan mesafeye göre değişir.”    
“Yemek yer gibi seven karnı doyunca sofradan kalkar.”
“Dağcı dediğin önce yüreğine tırmanır.”
“Refiki olmayana tarik gerekmez.”
“Kireç taşını yakan suyun serinliğidir.”
“Kendinden kaçanı, kendi çöplüğünde bulursun ancak.”
“Bazı insanların, insanı sevmesi bile küfürmüş meğer.”
“Bazen öyle durursun ki, gidişine gerek kalmaz.”
“Hayatta kahraman olmaya gerek yok, insan olmak yeterli.”
“Kendini parçalamayı öğrenmeden başkasına neşter vurma.”
“Adalet ona ihtiyacı olanlar için çözülmesi gereken bir sorundur.”
“Kanun çalmakla Kanuni olunmaz.”
“Adalet yoksa kâinatın ruhu ölmüş demektir.”
“Adil değilsen hiç bir şeysin.”
“Acının suladığı ağaç mutluluk çiçekleri açmaz.”
“Herkesin yalnızlığı kendine miras.”
“Dünya, senin tamah ettiğin kadar güzeldir.”
“İyi dostlar namaz gibidir, huzuruna her varışında abdest alma gereği duyarsın.”
“İnsanın en büyük aptallığı, cehaletini aptalca bir saplantıya dönüştürmesidir."
“Akıl etmez misin ki kâinat da tıpkı insan gibi bir zamanlar bir nutfeydi.”
“Merak etmiyorsam ateşin üstünde yaratılan cenneti, cehaletimdendir.”
“Kâinatı boşlukta tutan kuvveti merak etmiyorsam, cehaletimdendir.”
“Âlemi bilip de âlemleri aramıyorsam, cehaletimdendir.”
“Henüz çözememişsem Miraç’a yükselişin sırrını, cehaletimdendir.”
“Henüz beynimin yüzde doksanını kullanmıyorsam, cehaletimdendir.”
“Bir tek nesne yoktur ki Allah onda insan için bir fayda gözetmemiş olsun.”
“Aşkı Kâbe olana, ömür tavaftan ibarettir.”
“Hiç bir sevgili sonsuz bağışlayıcı olamaz; Allah'tan başka...”
“Her kapının anahtarı değiştirilebilir; gönül kapısı hariç.”
“Hiç bir insan yağmurun toprağa koştuğu gibi koşmamıştır sevdiğine.”
“Suyun alkışı uçurumun muhteşemliğinedir.”
“Sevda su gibidir, akıp gitse de izi kalır yatağında.”
“Yüzü güneşli kadınların yüreği kar yağışlıdır.”
“Umutsuz aşkların umutsuzluğunu sevmeli insan.”
“Yuvarlak bir dünyada, insana hayatı tek yön gösteren duyguya aşk denir.”
“Yüreğin acıyorsa pencereni aç ve kuşlara şarkı söyle.”
“Koynunda bir ormanla yaşıyorsa, bağrına ateş düşmeyen dağ olmaz.”
“Sen tırmanılmaya değersen elbet bir gün birileri bütün risklerini göze alacaktır.”
“Sevgi, insanın dünyaya sadakasıdır.”
“Yalan olduğunu bile bile inandığın sözler vardır.”
“Kimse seni YARADAN' dan daha fazla sevemez.”
“Ömründe bir kez olsun kamp ateşi yakmayan, gönülleri ısıtmaya talip olmasın.”
“Sevmenin zarafeti suskulardadır.”
“Sevmekte geç kalanın yüreği kendine yüktür.”
“Beklemek, bazen kavuşmaktan daha güzeldir.”
“Bir kere yüreğinden yara almışsan, ömrün o yarayı yalamakla geçer.”
“Aşk yandığın yerde sönmektir.”
“Aşk bir bozlaktır bir başladın mı yolculuğun sonuna kadar söylersin de bitmez...”
“Bir kadınlar bir de sular derin akar yeryüzünde.”
“Aşk öldürmez, yarası öldürür insanı.”
“Aşkın anlamı ve değeri ne kadar yaşandığında değil nasıl yaşandığındadır.”
“Aşkla fethedilen tek ülke bir kadının yüreğidir ve o ülkede saadetin ebedidir.”
“Aşk biraz da oruca benzer, insana nefsini yenmeyi öğretir.”
“Aşk, tek kişilik bir intihardır.”
“Aşk genellikle çabuk bozulan bir gıdadır.”
“Aşk, birbirine mahkûm olmak değil, birbirini özgür kılmak olmalı...”
“Yüreğine sığmayan birisini hayatına sığdırmaya çalışma.”
“Bazı mevsimler içimizden geçer kuşları ve çiçekleriyle.”
“Sevilmemiş kadınların saçları bile kırgındır.”
“Güneşi sevmişsen ömrünce yanmak kaderin olur.”
“Gün gelir, sadece kurumuş otlar kalır ölümsüz sevdaların üstünde.”
“Bir gülün sevdasına düşene kadar hiç bir ayrım gözetmedim çiçekler arasında.”
“Gülistan, Gülistan olmadan önce nice baykuşlara tünek olmuştur.”
“Rüzgâr şiddetiyle kahhar olsa da hiç bir dağın yüreğini delebilmedi.”
“Vakitsiz yolunan goncalar için, bahçelerde bir oturma eylemidir güllerin duruşu.”
“Herkesin kalbinde bir Ergenekon, beyninde aşılmaz dağlar var.”
“Her kızın göğsünde bir çiçek vardır sevdiği öptüğünde açılmayı bekleyen.”
“Aşk, bir yaptırımdır iki taşın arasında sıkılı bir zeytin gibi alır insanın özeğini.”
“Yandık ki yanmak fıtratında vardı aşkın.”
“İlk aşk, ilk intihar diye de bilinir bazı yerlerde.”      
“Aşkını kalbine gömme, ömrün mezar başı beklemekle geçer.”
“Aşkı tanımlamak yerine yaşamayı deneseydik yüreklerimiz mezarlık olmazdı.”
“Dozunu bilmeden yuttuğun aşk öldürür.”
“İnsan için hesaba kitaba vurulamayan tek değer aşktır.”
“İnsan yaratılan kadına değil yarattığı kadına âşıktır.”
“Kurban alıp kesmek yerine, kurban olup kesilmektir aşk.”
“Sevgi karşısında erimeyecek yürek yoktur, sadece her yüreğin ergime noktası farklıdır.”
“Cemre yüreğe düşerse aşka bahar gelirmiş.”
“Her insan yüreğine Kaf Dağları sıralar; sonra da bu dağların önüne oturup ağlar.”
“Gece bombardımanları gibidir aşk, yaptığı tahribatı gün doğunca görürsün.”
“Ağzıyla gülen kadın acının dibine vurmuş demektir. Gözleriyle gülen kadın ise mutluluğun...”
“Adaletin olmadığı ülkelerde kadınlar hüzünlerine sarılıp da uyurlar.”
“Tacirler güneşin doğuşunu, şairler batışını seyreden kadınları sever.”
“Bir tane Goethe'n yoksa Einstein’ın de olmaz, Balzac'ın, Zola'n yoksa Voltaire'in, Rousseau'n da olmaz.”
“Her yazarın vazgeçemediği bir kadın vardır; Dostoyevski için Petersburg, Dickens için Londra, Hugo için Paris gibi...”
“Benim dili yontarken çektiğim acı, senin şiirimi okurken duyduğun zevkle doğru orantılıdır.”
“Aşksız yürekte şiir bir fahişedir, ücretini ödeyenle sevişir.”
“Yüreğine giren her şiirim sıratı geçen kul kadar sevinçliydi.”
“Kader, kurşun kalemle yazılmış bir şiirdir.”
“Ölümün şiirini, en güzel, bir sala söyler.”
“Bazen en güzel şiir sevdiğinin yüzünü seyretmektir.”
“Yazarken parmaklarımı yakmayan sözcüğü şiirime koymam.”
“Sanatın ve sanatçının eleği zamandır.”
“Nerenden vururlarsa vursunlar insan olan yüreğinden ölür.”
“Dünya bir ozandan büyük ama bir ozanın yüreğinden daha küçüktür.”
“Ozanlar toplumun yasçılarıdır.”
“Bazen şiirler bile kendini asar, bağlar bir dizeyi boynuna...”
“Hint kültürü gibiyiz; içimizde birçok acı birbirine karışmış.”
“Kötülük lanetlenmez; lanet olan kötülüğün kendisidir zaten.”
“Kurbanı bekleyen köpeğe en fazla iki kemik düşer ama ömrü onu yemeğe bile yetmez.”
“Tehlike, size saldıran köpek değil, onun ardındaki kıskısçıdır.”
“Karga sesiyle başlayan günün sonu baykuş sesiyle biter.”
“Her at kuyruğunun altında bir avuç yavsıyla dolaşır.”
“Kurt meyveye çiçekte girer.”
“Günün bir fareyi kovalamakla geçiyorsa, kendini kedi sandığın içindir.”
“Aslanın nezaketi sırtlana cesaret verir.”
“Tilki on laf söylese, dokuzu tavuk üstünedir.”
“Köpekler boğuşurken arada enikler telef olur.”
“Kanadı denize değmeyen martı, ben martıyım demesin.”
“İt artığı et, ancak başka bir iti doyurur.”
“Kuşlarla uçuyorsan avcıdan korkmayacaksın.”
“Karga öter ötmesine de sesi bülbül için nağme-saz olmaz.”
“Dağdaki tilki ovadaki tazıya yol tarif eder.”
“Zenginin eşeği fakirin tarlasında anlanır.”
“Fille dolaşan zücaciye dükkânına girmemeli.”
“İnsan ölmek istiyorsa en güzel anındadır yaşamın.”
“Henüz yürümediğin yolun sonu hakkında hüküm verme.”
“Kendi konumunu belirlemeden başkasına yön çizmeye kalkışma.”
“Allah hiç kimseyi yakmak için yaratmadı, yanmak insanların kendi tercihi.”
“Susturulan insanın patlaması kadar öldürücü bir bomba yoktur.”
“Suskunluğun sesi kadar tahrip gücü yüksek başka bir silah yoktur.”
“Suskunluğun en tehlikeli silahındır, patlarsa düşmanını patlamazsa seni vurur.”
“Susmak, bir işkence çeşidiymiş, bunu yeni öğrendim.”
“Düşüyorsak yürümeyi bilmediğimizdendir, Sırat'ın bunda bir suçu yok.”
“Bütün geceler aynı başlar, ancak bazıları sabaha çıkar.”
“Yürüyeceğin yolu teke düşürmek, intiharın bir başka biçimidir.”
“İnsanları düşünceler değil çıkarlar ayrıştırır.”
“Hayatın sofrasına oturmadan kendinden emin olma.”
“Ayrılık mukadderse, helalleşmek adettendir.”
“Göç zamanı gelmişse çadırını sökmeli göçmen.”
“Dağın suskunluğu denizin feryadına saygıdanmış.”
“Uçurum zaten oradaydı, suç seni uçuruma götüren ayağında.”
“Kamışa yürüyen su, doğacak meyvenin habercisidir.”
“Dünyaya kendi karanlığından bakanlar, başkasının kalbindeki aydınlığı göremezler.”
“Allah'ı kandırmaya çalışan Müslümanın insana karşı dürüst davranması beklenemez.”
“Arayanlar, kaybettiğinin farkına varanlardır.”
“Batı hayranı değil, Batı'yı hayran bırakacak gençlere ihtiyacımız var.”
“Karanlığa alışan göz aydınlığı yadırgar.”
“Kısa hayatların acısı uzun yaşanır.”
“Elini yumruk yapmadan önce yapabileceğin çok şey var.”
“İslam dünyası, dışına mescit süsü verilmiş kumarhane gibi.”
“Dünya kötülerin Amerika' sıydı; biz eski kıtalarda kalmıştık.”
“Dünyada ateizm varsa bunun sorumlusu dinini doğru yaşamayan dindarlardır.”
“Dünyada kıskanılmaması gereken tek insan sanatçıdır, onda bütün insanlığın hakkı vardır.”
“İntihar, dünyayı ölümünle cezalandırma yanılgısıdır.”
“Her ateşin ömrü yaktığıncadır.”
“Acı çeken bir insanın yüzünden daha sanatsal ne olabilir ki?”
“Güneşin her doğuşu bir arabesktir; tıpkı batışı gibi.”
“Dağın sırtına çıkmakla dağdan büyük olmazsın.”
“Çölün kıymetini hiç kimse Leyla kadar bilemez.”
“Suyu bulmanın şehveti suyu içmekten daha yakıcıydı.”
“Deredeki suyun tepedeki ağaca faydası olmaz.”
“Mutluluk, uçurtmanın uçurduğu bir çocuktur gökyüzünde.”
“Yaşamın ciddiyeti ölümden sonra başlar.”
“Denizi öldürmeden önce balıklara olan kefaretimi ödemem lazım.”
“Bir lavın katılaşmasından daha kötü olan şey bir beynin taşlaşmasıdır.”
“Her çekip giden, senin de yitiğindir, umrunda olmasa da.”
“Yükseldikçe yalnızlaşırsın ama etrafını daha net görürsün.”
“İçindekiler seninle gelecekse, çekip gitmelerin ne anlamı var?”
“Bütün babalar, kendilerini astıkları ağacı gölge diye bırakırlar çocuklarına.”
“Edepsizler ülkesinde edebiyat yapmak kadar zor bir şey yoktur.”
“Hayalleri kanatılan çocuklar bir daha mutluluk hayali kuramazlar.”
“Hayat çok seçenekli bir sınavdır, sen tercih ettiğine girersin.”
“Yüreğine kin dolduran, insanları öldürmeye kendinden başlar.”
“Bazı yalnızlıklar iyileştiricidir, şifa niyetine yaşanır.”
“Fazla mağrur olma, gecenin saltanatı güneş ışıyana kadardır.”
“Kumaş örtünmek, elbise ise güzel görünmek için üretildi.”
“İnsanlar, hırsızlardan korktukları için değil; çaldıklarının çalınmasından korktukları için kapılarına kilit takarlar.”
“Doğanın kanserleşen dokusuna hukuk sisteminde suçlu diyorlar.”
“İlk Çağ'ın en varsıl fahişesi Akdeniz'dir.”
“Cama dönüşen kum; kuma dönüşecek insan için ibretlik bir hikâyedir.”
“Daneyi un edeni değirmen sanırlar; oysa oluktan bağıra çağıra ne sular akar.”
“Yaşamak kaderindir, nasıl yaşadığınsa senin tercihin.”
“İnsan, kâinatın toplamı olduğu için Allah tarafından en son yaratıldı.”
“Kitabı duvara asan ve karıyı kumara basan bir toplumun bahçesinde açsa açsa elem çiçekleri açar.”
“Sözün eğrisi doğrusu olmaz, eğri olan da doğru olanda insandır.”
“Toprak, verdiğinden bedel istemediği için hep ayaklar altındadır.”
“İnsan, insanlık tarihi boyunca, çözümü belli olan bir bulmacayı çözmekle meşgul.”
“Kendini değiştirebilen insan, dünyayı da değiştirebilir.”
“Kapısını kırarak girdiğin şehir sana sadece metres olur.”
“Geleceği üleşmenin yolu zamanla hesaplaşmaktan geçer.”
“Hayat hakikati arama serüveninden başka nedir ki?”
“Bilge insan acısıyla büyür, cahil insan acısını büyütür.”
“Sürüklenecek kadar hafifsen rüzgârdan şikâyete hakkın yoktur.”
“Hırslı atlar gün gelir çatlayarak ölürler.”
“Ölüm nefsimizin gördüğü korkulu bir rüyadır.”
“İnsan aldatmaya kendisiyle başlar.”
“Hayalle beslenen tek canlı türü insandır.”
“İnsan, söylenene değil söyleyene inanır, bu yüzden de genellikle aldanır.”
“Gözünün hikmetini bilmeyen, görmenin kıymetini hiç bilemez.”
“Gölgede yürüyenin gölgesi olmaz.”
“Kapıları kilitlemek hırsızlar ülkesinde padişah olmaya yetmez.”
“Dünyada insan olmak uzayda yıldız olmaktan daha zordur.”
“Sığ bir denizle sığ bir toplum arasında hiç bir fark yoktur, ikisine de balıklama daldığında boynunu kırabilir, felç olabilirsin.”
“Doğuda demokrasi tanklar sokağa çıkana kadardır.”
“Yalnızlık insanın yüreğine uyguladığı karantinadır.”
“Mazi boynunda yükse belinin bükülmesi mukadderdir.”
“Damında her daim Baykuş ötse de yüreğinin beklediği Bülbül sesidir.”
“Dünyaya kahpe diyorlar, insan gibi bir pezevengin elinde başka ne olabilirdi ki?”
“Savaş şeytanın adalet dağıttığı bir kandırmacadır.”
“Yanlış durakta beklediğin sürece asla doğru otobüse binemezsin.”
“Başına kar yağmayanın ayağında pınar olmaz.”
“Her insan iki değere sahiptir; biri senin gözündeki diğeri kendi özündeki.”
“Ölümsüzlüğün mihenk taşı zamandır.”
“Hayatın ıskalamaya toleransı yoktur, ya attığını vurursun ya da seni vururlar.”
“Kendinle savaştığın dünya senin gerçek dünyandır.”
“Dünya kirlenmişse hiç kimse temiz değildir.”
“İnsanın nefsine bir çift göz ver, ondan sana bir ilahe yaratır.”
“İnsanın aklı şaşar ama hayvanın içgüdüsü şaşmaz.”
“Kökü ne kadar derin olsa da ağacın kuvveti yaprağındadır.”
“Biz babamız gibi düşünmüyorsak özgürlük; Çocuğumuz bizim gibi düşünmüyorsa isyan sayarız.”
“Elinin döktüğünü toplarsın da dilinin döktüğünü toplayamazsın.”
“Gafletin cezası ağır olmasa yılan kıyamete kadar sürünür müydü?”
“Denize düşüp yılana sarıldığını söyleyenler; unutmayın ki bir gün yılana düşüp denize sarılacağınız günler de gelecektir.”
“Duvara yazı yazmak taşa nasihat etmek gibidir.”
“Bir âlimin ilk görevi her sabah güneşi uyandırmaktır.”
“Ders almak istiyorsan bir gün öleceğini bilmek yeter.”
“Anlaşılmadığın için kızma, neden anlatamadığını düşün.”
“Kendinden olmayanı unutursan kendin olmayı da unutursun.”
“Taşın ardından giden köpeğe yoldaş olur.”
“İnsan zekâsı önce sayıları buldu, sonra da bulduğu sayıların kölesi oldu.”
“Bu gün ayağının altında olan bir gün başının üstünde olacak.”
“Çizebileceğimiz en büyük çember kendimizi merkeze koyarak çizdiğimizdir.”
“İnsanın zekâsı, ayrıntılarda oyalanması için, kıt verilmiştir.”
“Işık yoksa gölge de yoktur.”
“Huzursuz insana kuş tüyü yastık batar, huzurlu insan çivinin üzerinde de yatar.”
“Gönül istemezse göz hakikati göremez.”
“Gözlerine kum atanın yüreğinde çöl vardır.”
“Her insan acısı kadar insandır.”
“Uygarlık, ismini ağaca yazan insanla kitaba yazan insan arasındaki ayrımda gizlidir.”
“Bakkala gönderdiğin çocuk halı sahadan geliyorsa kızma; bu dünyanın yuvarlak olduğunun ispatıdır.”
“Susuz çeşmelere kervan uğramaz.”
“Sırça köşkte oturan her zaman rüyasında taş görür.”
“En faydalı eğitim; insanı doğru bildiği yanlışlardan kurtarmaktır.”
“Efendinin yediğinden az ya da çok köpeği de nasiplenir.”
“Kemikten saray da yaptırsan köpekler kapıda yatmaktan hoşlanır.”
“Vermeyen evin kapısında it bile durmaz.”
“İnsanlar biraz karpuza benzer, tecrüben yoksa göğünü ve ermişini ayıramazsın.”
“Çocuğu çok döversen hırsız çok söversen arsız olur.”
“Başının geçtiği yerden gövden geçmiyorsa, bil ki üzerinde kul hakkıyla gezmedesin.”
“Ağacın eteğinde lekesiz meyve bulunmaz çünkü oradan her geçen onu bir kez sıktırmıştır.”
“İnsan bilgisi oranında acı çeker.”
“İntihar çiçeği ölümün kıyısında açar.”
“Canı yananın özü, teni yananın gözü ağlar.”
“Öncüler, yalnız yaşayıp yalnız öldükleri için ölümsüzdürler.”
“Başarısızlığın birinci sebebi kararsızlıktır.”
“Zirvelerde ancak cesur ayakların izi vardır.”
“Kalıcı başarı, kendinle yarışmak ve kendini aşmaktır.”
“Suyun nereden akacağına dağlar karar verir.”
“En sağlam kaleler korkuların üzerine kurulur.”
“Dünyada kaç insan çiçeklerin kardeşliğini yaşayabilir?”
“Bir sözün de varsa kendine söyle; insan kendi sözüne kırılmaz.”
“Rüzgârın ihaneti olmasa, hiç bir deniz hiç bir gemiye kıymazdı.”
“Cehennem yüreği kilitli insanların yurdudur.”
“Kendi değerinden eminsen, gidenin arkasından üzülme, senden daha iyisini bulamayacağına göre, batıdan gitse de doğudan geri gelecektir nasıl olsa.”
“İnsanın göğsünde tevazu kadar güzel duran başka bir madalya yoktur.”
“Mert insan dilinden, namert insan dilinden konuşur.”
“Ahmaklık, şeytanın gösterdiği yoldan cennete gideceğine inanmaktır.”
“Dünya üç günlük, ömür göz açıp kapayana kadardır; bunu tekrar ölçmeye çalışmak matematiğin aptallığıdır.”
“Dünya tanrıların savaş alanına dönmeseydi, sanırım insanlar mutlu yaşayabilirdi.”
“Mutsuzluk, hızla ölüme koşan bir dünyada yaşama dair kaygılarımızdır.”
“Sessizliğin kuşatmasını hiç bir kuvvet yaramaz.”
“Hayvanları severek başlar insanlar, insanlara nefretini haykırmaya.”
“Dünya doğru bildiklerimizle kurduğumuz bir cehennem; keşke yanlış bildiklerimize de bir şans verseydik.”
“Gülün gülüşüne kandık ve dikeni olmadığına inandık.”
“Uygar insan, yaşam için yaratılmış dünyayı yaşanamaz hale getiren insandır.”
“Senin olmayan gemide ister yelken ol isterse rüzgâr; yaptığın sadece kaptana yalakalıktır.”
“Yaşadın da ne öğrendin dünyadan, daha insanların kaç yüzü olduğunu bile bilmiyorsun.”
“Yaban bir şehirde ağaçlar, kuşlar bile dostun olur, oturur dertleşirsin.”
“Kaç dostum olduğunu merak eden yaralarımı saysın.”
“Dünya hali dedikleri kendi evinin misafiri olmakmış.”
“Suyun taş olduğu gökyüzü gün gelir ateş de olabilir.”
“Ruhunu ayağına giymişse İsa, denizde de yürür havada da.”
“Hak aşığı, çölde Mecnun olmayı, sarayda Leyla olmaya tercih edendir.”
“Ne yaparsan yap; yapmadıklarından da yargılanacaksın.”
“Ah toprak, bunca güzelliği verdiğin insanı birazcık tanısaydın, kendi ellerini kendin kırardın inan.”
“Tarihi kalıntılar gibiyim; kimisi alıp yüreğine eş, kimisi kırıp duvarına taş ediyor.”
“Denizine küsmüş gemiler sudan değil kahırdan çürür.”
“İnsan tercihini yaşar her hâlükârda; mutluysa aklını sever mutsuzsa kaderine söver.”
“Keşke kitaplar gibi özü sözü bir olsaydı insanlar.”
“En güzel gurup içindeki akşamdadır.”
“Buzağının burnundan, kuzunun gözlerinden öperek büyüdük biz. Şimdi bu üst üste yığılmış tabutlarda yaşamak için sebep arıyoruz.”
“Hüzün zehir gibidir, yaşama sevincini yavaş yavaş pıhtılaştırır ve bir sure sonra hayatını felç eder.”
“Ahlakın dibe vurduğu toplumlarda ahlaksızlık tavan yapar.”
“Akıl dışı her şeye inanıp da akla inanmayan bir toplumun, dünyada yapacağı tek bir şey vardır; Uşaklık...”
“İnsanlığın yarısı dünyanın düz olduğuna inanmaya hazır. Sadece bir delinin çıkıp bunu söylemesini bekliyor.”
“Herkes ne yaptığını biliyordu. Halk hariç...”
“Geçmiş ayağımıza pranga da olabilir, köklerimize hayat suyu da; hangisi olacağına eğitim karar verir.”
“On iki Mart, faşizmin kanlı dişleriyle yurdumun dört bir yanında insan avına çıktığı günün adıdır.”
“Öğretmenlik, gerçekten yapanlar için, ülkesinin acılarını ve mutluluklarını hem tanımanın hem de yaşamanın mesleğidir.”
“Allah hümanisttir, toleranslıdır, bağışlayıcıdır. Dinci O’nu kendi algısına göre yeniden yaratır. Ve ortaya fanatik, acımasız, müsamahasız bir Tanrı çıkarır.”
“İslam dünyaya hâkim olduğu gün bu zaferin muzafferi Ortadoğu olmayacak.”
“İdeoloji seni adam yapmaz. Sen ideolojiyi adam edersin.”
“İslam’a akılla yaklaşıma deizm diye burun kıvırırsanız bin yıl daha bu çukurda fantezilerle yaşayacaksınız.”
“İslam âleminin Kur’an-ı da vicdanı da duvardaki yeşil torbanın içindedir; o torba aşağıya inmedikçe İslam coğrafyasında iman ve vicdan aramanın bir anlamı yoktur.”
“Doğu, yüksek ateşte kaynatılan bir hayattır. Gelip geçen herkes altına bir odun sokuşturur.”
“Hiç bir aydınlık hâmile kalmadan yeni bir aydınlığa geçmez karanlığın koridorundan.”
“Şeklini arayan bir şekilsizlik ve aklını arayan bir akılsızlık amorf canlılar çağındayız.”
“Üniversiteleri sadece siyaset üreten bir ülkede bol bol demagog yetişir.”
“Bir toplumdaki dinsel statüko bilimde, sanatta ve siyasette de statükonun hazırlayıcısıdır.”
“Şark Kurnazlığı: İslam dünyasındaki geri kalmışlığın hem sebebi hem de şikâyetçisi olmaktır.”
“Sosyalizm, incir zamanı herkesin incir yiyebilmesidir.
“Kapitalizm, birisi ejder meyvesinin suyunu içerken diğerinin pazar yerinden çürük domates toplaması.”
“Kapitalizm, sermayedarlar yüzünden değil, bilinçsiz işçi ve köylülerin verdiği destek yüzünden güçlüdür.”
“Emperyalizm, gölgesinde bile sömürecek bir şeyler bulan sistemin adıdır.”
“Demokrasi, altınla tenekenin değerini eşit gösterme kurnazlığıdır.”
“Devlet sırrı, devletin metresine uyguladığı kürtajın adıdır.”
“Devrimleri, kaybedecek bir şeyi kalmayanlar değil, kaybedecek çok şeyi olanlar yapar.”
“Değerleri değersizleştirerek devrim yapacağına inanan tek solcu Türk solcusudur.”
“Dünya egoyu doyurmak için tasarlanmadı.”
“İnsanlık tarihinde, halkına söverek itibar kazanmış bir aydın görülmemiştir.”
“Yirminci yüz yıl insanı, çelik ve beton binalar içinde büyüdüğü için bu kadar katı ve soğuktur.”
“Milli sanayisini kuramamış toplumlarda ulaşım ağları sömürünün kan dolaşımıdır.”
“Demokrasiden otokrasiye geçtik ama bu da yetmeyecek; asıl amaç teokrasi.”
“İnsanın, iktidar için vaz geçemeyeceği bir değeri yoktur.”
“Kokuşmuş toplumlarda herkes kendisi için yaşar. Ve büyük oranda başkasının acısından beslenir.”
“Günümüzde, İslam’ın evrensel olduğunu ama Allah’ın sadece Arapça bildiğini düşünen insana Müslüman denir.”
“RAPÇA’ yı bilmiyorsan ARAPÇA bilmekle İslam’ı öğrenemezsin.”
“En iyi faşist ve sosyalist teorisyenler gibi en iyi din teorisyenleri de CİA'dan yetişir.”
“İnsanda yer etmiş yanlışları yerinden oynatmak çok acı verici bir iştir. Bu nedenledir ki pek çok insan yanlışlarını düzeltmek yerine dogmalarıyla yaşamayı tercih eder.” “Kapitalizm, birisi ejder meyvesinin suyunu içerken diğerinin pazar yerinden çürük domates toplaması.”
 “Neden yılkıya bırakmazlar yorulmuş ideoloji atlarını, bir deri bir kemik koşturup dururlar siyasetin acımasız yokuşlarını.”
 “Bilimin aydınlatmadığı hiç bir toplumun geleceğin dünyasında onurlu bir yeri olmayacaktır.”
“Kapitalizm sermayedarlar yüzünden değil, bilinçsiz işçi ve köylülerin verdiği destek yüzünden güçlüdür.”
“Müslüman, Müslümanın zulmünden kurtulduğu gün emperyalistlerin zulmünden de kurtulacaktır.”
“İnsanlar kirlendikçe doğa kirleniyor, doğa kirlendikçe insanlar kirleniyor. Bu bir kısır döngüdür ve yaşamın bitişiyle sonuçlanacaktır.”
“Aç bir toplumun uygarlığı olmaz. Olsa olsa sahtekârlığı olur, riyakârlığı olur, muhafazakârlığı olur.”
“Türk aydını okumuş bir ağadır, halk kapısında beklesin ister, ne içeri girmesine ne de uzaklaşmasına gönlü razı olmaz.”
“Bir gün biri hayatının içine bir taş yuvarlar, sen ömrün boyu o taşın yarattığı hasarı tamirle uğraşırsın.”
“Dünyanın güzel olduğu zamanlar da varmış. Herkes düşüncesini mağara duvarına yazarmış.”
“Kendi başlarına kaldıklarında vicdanlarını sorgulamayan insanlardan ahlaklı bir toplum oluşturulamaz.”
“İnsan herkesin yazdığı senaryoyu oynar da, işin tuhafı oynadığı her senaryoyu kendisinin yazdığını sanır.”
“İnsanlar, devletlerin biriktirdiği bozuk paralardır; üzerindeki değere göre, günü geldiğinde hepsi de birer birer harcanır.”
“İnsanların hayatı ne kadar yufkaymış meğer öpsen öptüğün yerden kanıyor, dokunsan dokunduğun yerden.”
“İnsanlığı acıtanlar, çocukluğu insanlık tarafından acıtılanlardır.”
“Senin işin mutsuz çocuklar doğurmak ey dünya, mutsuz ve kavgacı çocuklarla saldırmak Tanrı’nın yarattıklarına.”
“Düşmeyi uçmak sanıyorsunuz. Ve bu yanılgınız, gövdeniz toprağa çakılana kadar sürecek.”
“Her gün aynı elbiseyle sokağa çıkmaktan utanan ama aynı düşünceyle yaşlanmaktan utanmayan bir toplumuz.”
“Başkalarının düşüncelerine iman edenler yolcunun beygirine benzerler; sahibi nereye bağlarsa orada durur, nere çekerse oraya giderler.”
“Bir ülkede her şeyi değiştirebilirsiniz, eğer insanı değiştirememişseniz o ülkede hiçbir şey değişmemiş demektir.”
“Filozof yetişmeyen bir toplumda ahlaklı insan yetişmez. En yakın filozofumuz iki yüz yıl önce yaşamış Abdullah Cevdet ve biz bu toplumun mucize yaratacağına inanıyoruz.”
“Ortaçağ Hristiyan dünyasının kutsal ittifakı: Kral, Kardinal ve General... Bir şey anımsatıyor mu size?”
“Doğu, yüksek ateşte kaynatılan bir hayattır. Gelip geçen herkes altına bir odun sokuşturur.”
“Satacak hiçbir şeyin kalmamışsa yalan satarsın. Ve yalanın alıcısı her zaman gerçekten çok olmuştur.”
“Hep dağlara bağırdık kendimizi duymak için. İnsanlar geçirgendi, sesimizi geri vermiyordu.”
“Boşuna dem vurma aldan, yeşilden. Körler için bütün renkler siyahtır.”
“İnsan, çalıştı çabaladı mobeseyi kurdu. Tanrı'ysa mobeseyi daha baştan kullanıyordu.”
“Bir gülün sevdasına düşene kadar hiç bir ayrım gözetmedim çiçekler arasında.”
“Aşk bir gece yolculuğudur. Cesareti korkularından alırsın.”
“Gitmesine her yöne gidiyor da insanın yolculuğu kalbinde bitiyor.”
“Eşyanın tutamağına sap, insanın tutamağına kalp denir.”
“Gece bombardımanları gibidir aşk. Yaptığı tahribatı gün doğunca görürsün.”
“İnsan her mevsimde ölür de aşkların ölümü illaki ilkbahar mevsiminde.”
“Ey bahar, göğertme ağzını hemen. Kızaran yüzünü de göster bulutlara.”
“En karmaşık şehir sanırım duygulardı. Ne ışıklar yanıyordu, ne de bir yön tabelası vardı.”
“Ardına kalacak sözün varsa  kayalara kazıdığındır. Dil ne söylerse söylesin. Sevda karşındakinin kalbine yazdığındır.”
“Aşk dediğin çayın demine benzer. Kıvamını tutturursan içimine doyum olmaz.”
“Ne kadar da güzel ölüyormuş insan. İlle de aşk acısından. İlle de aşk acısından...”
“Kendini kendisiyle tamamlayanlar, hep eksik kaldıklarını asla anlayamazlar.”
“Hayatta kendin olmak kolay değildir. Ve de kendin kalabilmek bir ömür boyu.”
“Altı telin akordu olmak yerine tek telin tınısı olsaydım keşke.”
“Nasıl bir gökyüzüdür üstüme örtündüğüm, söyledikçe dilim, yazdıkça elim kötürüm.”
“Dünyayı doğuran ana kraliçe olmalı uzay kadınlarına.”
“Aşktan yana bir duruş bir sözün yoksa bir mezar taşısın dünya yüzünde.”
“İçinde kum olmayan inandıramaz beni nehirlere yataklık ettiğine. Kurum kokmuyorsa rüzgâr, aşk ile yandığın doğru değildir.”
“Dünyayı kirletmeye yüreklerden başladık. O yüzden temizlemek mümkün olmuyor.”
“Sevgili buzdan bir kaleyse aşk, beklemektir güneşin doğuşunu.”
“Vicdanla yıkanan şehir merhametle uyanır her gecenin sabahına.”
“Etimden ve kemiğimden kurtulduğum gün, nefsim için hüzün, ruhum için vasl-ı düğün.”
“Ne kadar koşarsan koş kendinden daha ileri gidemiyorsun.”
“Hayat herkesin bir şeyler sattığı bir pazar ve insan her tezgâhta kendinde olmayanı arar.”
“Çarmıh ki toplamanın işaretidir. Kan İsa’nın kanı. Can bütün insanlığın kefaretidir.”
“Kendi mezarını kendisi kazan bir toplumda gelecek hayali kan ve gözyaşıdır.”
“Kendi kuşatmasını yaramıyor insan hep yanlış yöne saldırıyor, yanlış yöne at sürüyor içindeki komutan.”
“Ölümün soyadı yoktur. O herkesin soy ismidir.”
“Ölümün ateşini kuma gömdüler. Derlenip toparlanıp kumu övdüler.”
“Dünya bu, dönmekte bir garip mizanda. Bak işte, kimin ölüsü kimin omzunda?”
“Bazen bir müzik öldürür koskoca şehri. Kan fışkırır kulağından, ortaya saçılır kalbi.”
“Herkes ölüm için askere yazılıyor. Yaşam için mevzi kazan görmedim daha.”
“Ne mutluluk rüyası ne varsıllık duası. Dünya bildiğin merhum ve merhumeler dünyası.”
“Ölümü süslemeyin boş yere mezarda veda partisi yok.”
“Git gide düşürüyor insan çıtayı. Krallar aynı kral. Soytarılar aynı soytarı. Her kuluna ayrı yazı yazmaktan Tanrı da artık bıkmış olmalı.”
“Hepsi de kirlenmişti günlerini. Anneler, yıkayıp giydirdiler çocuklarına.”
“Ne yanıma dönsem bir okyanus acısı bir gökyüzü hoyratlığı bunca olup bitene...”
“Seni de eskitecek bu ezel fırtınası. Güllerin dökülecek ecel suyuna.”
“Yoldaki işaretler cehennem içindi. Bunu ancak kapıya varınca anladık.”
“Aklın cehaleti, yalanın rehavetini, yalanın rehaveti, yoksulluğun sefaletini getirir.”
“Daldan umudunu kesmişse çiçek ha bir arı konmuş ha zehirli örümcek...”
“Kar çökünce başına, meşenin kolu kırılır, çamın boyu devrilir.”
“En kutsal dinidir doğuda insanın insanı öldürmek ve ölünün mezarına gül dikmek.”
“Bütün şahsiyetler açığa satılmış, herkesin gözü insan borsasında.”
“Vandal geçmişini yok ederek ilerler. Bu yüzden Vandalların tarihi yoktur.”
“Gece uzun olsa da güneş elbet doğacaktır. Batıl batacaktır elbet, doğacak olan Haktır.”
“Bazı perdeleri açık kalır ömrümüzün. Bazen göz, bazen söz dokunur içimize.”
“Yalnızlıktan korktuğu için şehirler kuran insan artık kurduğu şehirlerde bir kayıptır yalnızlıktan.”
“Bu yüzyılda da kitap okuyanlar kazanacak.” (Türkiye hariç)
“Şiirin yüzüne tükürür gibi yaşamak ödülünü zamana verdiler, yaşlanmak ödülünü Şaire...”
“Dünya, şiir yazacak kadar güzel, insan, bir dizeyi hak etmeyecek kadar basit.”
“Acılar en çok aynalara dökülür ve ağlamak bir sanata dönüşür gözyaşın kirpiğine asıldığında.”
“Yobazın kafası medeniyetin lazımlığıdır. İhtiyaç duyduğunda alıp içine eder.”
“Zaman o zamandır, desise ve hile insan muteber olur cehaletiyle.”
“Bir ağacın ölümüne yanıyordu orman. Rüzgârsa tepelerde alev dağıtıyordu.”
“İnsanın neresi acırsa kalbi orada atıyor. Kalbi acıdığı zaman bütün acılar susuyor.”
“Yaşamı koruyamayan ülkeler ölüm için debdebeli törenler düzenler.”
“Adalet hamasete teslim olmuşsa hakikat asla ortalarda gözükmez.”
“Sen deniz olmayı bilirsen, suyun bin bir dağdan gelir.”
“İnsan var insanın yoluna köprü. İnsan var insanın ömrüne törpü.”
“Felaketin tüyden ayakları vardır. İlk adımlarını sessizce atar.”
“Acılar hissedilmek içindir. Hisler kurutulmuşsa insan dediğin bir tutam kindir.”
“Aşktan yana bir duruş bir sözün yoksa bir mezar taşısın dünya yüzünde.”
“Gaflet perdesi, gözünde değil özündedir bilesin. Özüne güneş doğmadan gözünde şafak sökmez.”
“Gül çağını kül çağına çevirdik gidiyoruz işte...”
“Zemheriyi bile seviyor da insan, insanın soğukluğunu sevemiyor bir türlü.”
“Alnına sarı lira bağlanmış koyun bilmez ki yaşadığı her şey bir oyun.”
“Saatleri kurmayı bıraktım artık. Akşamdan çiçekleri sulamayı da ...”
“İnsan iki yerde zamanı unutur: Bir; akan suyun kenarında bir de sevdiğinin yanında.”
“Şimdi duvarlar bile manasız bakıyor insana. Eskiden her birinin yaşama dair bir sloganı vardı.”
“Yordun beni ey insanlık. Bu ritmi bozuk yüreğim senin eserin.”
“Çiçeğin içinde ateşler gördüm. Ateşi çiçek sandı sevdalı ömrüm.”
“Araf’ın tek çıplağı bendim. Gök kuşları neslimizi taşladığında.”
“Kinin tohumunu toprağa verdiler. Herkes düşmanını gömdüğünü sandı.”
“Ön yüzü çiçek açan yüreklerin arka yüzü kar yağışlı.”
“Cam şişede can taşıyan taşlı yoldan yürümemeli.”
“Bir karıncanın telaşı kadardı ömür. Ne bir eksik, ne bir fazla.”
“Karanlığı en çok kötüler sever. Karanlık da kötüleri seviyor olmalı ki karanlıkta işlenir bütün kötülükler.”
“Yolunun karanlığı emdiğin zehirden başlar. Ana sütü pak olan, hayır düşünür hayır işler.”
“Gözleri yorgun bakan insanlar ya çok doludur ömrünüze ömür katar ya çok boştur ömrünüzü alıp satar.”
“Yaram/az çocuklar büyütmüşüz eteninde boş yere çırpınıp duran. Kendi malı neyse yesin içsin de bir nebze habersiz kamu malından.”
“Betonun ve asfaltın çocukları değiliz. O yüzden sokaklarda asiyiz böylesine. Siz bina dikersiniz bulduğunuz her yere, bizse gönül bahçemize karanfiller ekeriz.”
“Âlem karanlıkla kibirlenirken, bir güneş yetti aydınlatmaya. Karanlıktan korkma, güneşini bulmaya gayret et.”
“Oluklardan akan, aynı su, aynı şerbet. Kimi vahdet için içer onu, kimisi kesret...”
“Suya bak ve de ki: Ya Allah'ın nimeti, herkes yüksekleri isterken senin gidişin neden alçaklaradır?”
“Dünyanın en yoksulları, değişime en çok direnenlerdir aynı zamanda. Yani yoksulluk, bir sömürü olayı olduğu kadar bir muhafazakârlık sorunudur da...”
“Bize manzara çizin diyordu öğretmen. Oysa biz  zaten manzaranın içinde yaşıyorduk.”
“Her insan bir kabiledir. Doğduğu memleketi sırtında taşır.”
“Fatih'ten kalma bir kaftandı İstanbul. Kime giydirdilerse bir kaç beden bol geldi.”
“Zulüm, gönül kapında köpek olmuşsa. Aşkın misafirleri avluna girmez.”
“Güneşi çalınm��ş bir gökyüzünde ne kadar sürebilir ışığın saltanatı?”
“Denizlere dipten baktığımızda kendimizi okyanus görürüz.”
“Biliyorum ki şehirler de kirlenir ve dünyada kızlardan sonra en çok tecavüze uğrayan şehirlerdir.”
“Ahıra dönmüş medreseden diplomalı eşekler çıkar.”
“Bu gökyüzü, böylesine mavi olmasaydı yeryüzünün siyahlığı bu kadar dokunmazdı kanıma”
“Toprağın aynı suyu yeşertmez mi ağacı. Neden kirazda tatlıdır, neden biberde acı.”
“Ölümden şikâyet etmezdin inan ayrılığın ateşini bilseydi gönlün.”
“Çocuğunu musallada görmeyen ölüm için methiyeler düzmesin.”
“Yapraklar yönünü aşağı dönmüşse ağacın günleri sayılı demektir.”
“Üstünden uçacak bir kuşun yoksa dünyanın en yüce dağı olsan ne fayda.”
“Artık doğrulara inanmıyorum. Tarih denen bu ırmağın tersine aktığını gördüm. Gördüm suyun yokuşa tırmandığını.”
“Yürüdüğün yol sevgiyse endişe etme. Er ya da geç bir yüreğe ulaşırsın.”
“Kefeni örtemeyecek ölümün, sırtımdaki kırbaç izini, yaşadığım bu çağın.”
“İnsan bir tek annesini ölümle düşünemiyor. Herkes ölsün diyor da annesi ölsün istemiyor.”
“Ne kadar soylu durur bu cümle ‘Ölümümden kimse sorumlu değildir’ oysa bizi gıdım gıdım öldüren, O ‘kimse’ lerin ta kendisidir.”
“İnsan ölmediğine ne kadar sevinsin dünya bir mezbahaya dönüşüyorken.”
“Yuvasını koruyan serçe, yavrusunu yemeye gelen yılandan daha güçlüdür.”
“İnsan bir kere yardan düşer. Ömür boyu kötürüm kalır.”
“Tütünü bozuk sigara gibidir insan. Yandan yandan yanar kederlenince.”
“Uzun uzun neyi var ki anlatacak hayatın Herkes gibi doğdun, herkes gibi bir şeyleri aradın Tam ‘buldum’ dediğinde, ne hayat vardı ne sen vardın.”
“Duvarlarını yumruklamalıyız dünyanın. Dışarıda sesimizi duyacak biri olmalı.”
“Ayağını acıtan dikenlere küfretme. Düşün ki hiç yürünmedik bir yol üzresin...”
“Bir filizkıran fırtınası sokaklar Bahara dikkat edin Baharda büyümeyin çocuklar.”
“Hucurat,  Canların değil  Tenlerin bölünmesiydi oysa Onlar bilemediler Affet onları.”
“Korkmayın Ayaklar çıtırtısız yürüyemez karanlığı.”
“Kabza, Üstüne namlu İçine kurşun Patlama! Henüz çok erken Çocuklar uyusun.”
“Taşın fazlasını aldılar, mükemmel bir heykel oldu İnsanın fazlasını aldılar, kalanı taşa benziyordu.”
“Siz suyun akışına aldanmayın, Aşk akan suda değil  Dibe çöken kumdadır.”
“Ölüm bize gelirken bizim ayaklarımızla yürür O yüzden fark etmeyiz yaklaşan adımlarını.”
“Herkese anlatır da insan Bir tek kendine anlatamaz Bu yeryüzü kavgasına Neden çıplak geldiğini.”
“Bir balık âşık olmuşsa birden bire uçmaya kalkar Güzel güzel yüzüp dururken.”
“Kum saatleri gibi dünya Bittiğinde bir el tutup çeviriyor Ve biz başlıyoruz dökülmeye tane tane...”
“İkiyüzlü demek artık iltifat gibi İnsan diye bildiklerimin O kadar çok yüzü var ki...”
“Dünyadaki bunca kötülüğe inat İyi ki güneş doğmaktan vazgeçmiyor.”
“Babanız  Artık bazı şeyleri sizden bekliyorsa Bilin ki için için ölmeye başlamıştır.”
“Evet, öfkelisiniz Çünkü dünya Sizin istediğiniz gibi dönmüyor.”
“Bütün kötü çocuklar Mahrem yerlerinde büyür Bütün güzel şehirlerin.”
“Asla umutsuz ve karamsar yatma. Işığı gösteren karanlıktır unutma.”
“Çiçeksiz bir tek fistanı yoktu annemin. Yürüdü mü dağlar gibi yürürdü.”
“Hayatın elleri her zaman kirlidir. Silip de öpebilene aşk olsun.”
“Dökülen yaprak yeniden çıkar. Yeter ki ağaca küsmesin bahar.”
“Kıvır kıvır bir ömrüm Ak Mescitte yılandı Sine-i sad pâremde nice putlar uyandı.”
“Sevgili, Tekinsiz karanlığın tekin bekçisi Gönül madeninin ağır işçisi.”
“Dünyada iki tür insan olagelmiştir Birincisi; Tarihin önünden gidenler İkincisi; Tarihi geriden takip edenler.”
“Tarih yapmak Tahta oturanların değil Ahde yüz tutanların işidir.”
“Geri kalmış toplumları oligarklar yönetir. Çünkü orda düşünmek en netameli gelenektir.”
“Bilmez değilsin Allah'ım Sınırsız af, suç oranını artırır.”
“Taşlar konuştukça İnsan köyün yalancı çobanıdır.”
“Kirlenmek nefisten başlar, Sokaklar yerine nefisleri temizlesek Yaptığımız temizlik kalıcı olurdu.”
“Her kuyudan bir şekilde çıkarsın da İçindeki kuyuda bir ömür saklanırsın.”
“Sigarasını kendisi sardığı için Keyfinin emekçisi sayılırdı babam.”
“Allah'ın doksan dokuz adı vardı Ben ‘Aşk’ dedim sadece Gerisi teferruattı.”
“Demiri döğenlerde kemlik olur mu hiç? Çiğlik kalır mı hiç ateşi içenlerde? Her ne kötülük olursa onlarda olur Yüreğinden ateş geçmeyenlerde.”
“Neden böyle acılar içinde şehir; Neden böyle aşk içinde Gökyüzünden geçen kuşlar Duvar resimlerinde?”
“Aşkları yüreğinizde Hiç değilse birer daşım kaynatın Bozuksa çökeleğe dönüşür zaten Değilse gön gibi kaymak tutar üstünde.”
“Mesele, akşamı etmekte değil Mesele, olan akşama layık olabilmekte.”
“Aşk devrimcidir, soldan gelir.” (Türkiye hariç)
“Demir olmak yetmiyor. Tavında dövenin olacak illaki.”
“İçin artık yaban bir şehirse, ağaçlar, kuşlar bile dostun olur, Oturur dertleşirsin.”
“Kendini tanımak için aynaya değil ömrüne bakmalısın. Aynanın sırı dökülür, ömrün sırı dökülmez.”
“Yaşarken verilecek bir şeyin yoksa Hiç kimseyi Mezarı başında ağlamak için sevme Ne kendine yazık et, ne de sevdiklerine.”
“Tutunduğu daldan emin olan Düşme korkusu yaşamaz.”
“Yol vardır dosta götürür Yol vardır dostu götürür.”
“Kemeri boynunda takılı kalan Yoksulluk akıtır ayaklarından.”
“Güneşin çıkardığı is dünyanın yüzüne kara”
“Dağ isen karınla Ateş isen harınla İnsan isen yârınla...”
“Dağlar dik ama dünya yuvarlak Onun için denizine doğru akar her ırmak.”
“Güneşe serdim ülkemi, daha iyi baksınlar diye  çocuklar gökyüzüne.”
“Her aydınlık  Hâmiledir yeni bir aydınlığa  Geçerken karanlığın koridorundan.”
“Hayvanın özgürlüğü. Boynundaki zincirin uzunluğu kadardır.”
“Dünyayı özetliyorum da bazen. Elimde bir elmanın çekirdeği kalıyor.”
“Aşk bazen bölücüdür. Aklını böler insanın.”
“Aşk tiksinmektir biraz da avcının peşindeki tazıdan.”
“Kök de kurur bazen. Çekemez olur gövdenin çilesini.”
“Dikkat ettim de dünyanın her yerinde karanlığın rengi aynı.”
“Birinci Adam’ lardan asla korkmayın Hainler daima ‘ikinci adam’ olur.”
“Ölümü çıkarırsam ne kalır senden? Belki sen de utanırsın böbürlenmekten.”
“Acılar en soyka zamanında gelir mutlulukların Mutluluklar en karanlık yerinden çıkagelir acıların.”
“İnsan, yüreğinin bir güz çiçeği olduğunu anlamıyor gecelere çiy düşmeyince.”
“Rüzgâra karşı tüküren kendi yüzüne tükürür.”
“Ayağını vurunca sövdüğün taş, köpekler saldırınca aradığın olur.”
“Herkes kuş olup uçmayı ister de yuvada bekleyen yılan olmasa.”
“Kendi hayallerinin peşinden gidemeyen başkasının hayaliyle yaşamaya alışır.”
“Malınız ne kadar değerli olursa olsun kasaba pazarında alıcısı bellidir.”    
“Yaşamı bunca zaman kutsayan bizler Neden birer ‘kapatma’ yız ölüme karşı?”
“Ölümlüyüm Ve biliyorum senin de gülüşünün meali budur.”
“Kuruyor birer birer dünya çiçeği. Her ölen yüreğini alıp da gidiyor.”
“Ölüm dediğin çocuk işi. Sen hele bir yaşamaya heveslen de gör.”
“Güzel bir dünya için güzel anneler doğurmalısın.”
“Her yürek sevdiğine göç eder. Kimisi kavuşur, kimisi yolunda ölür.”
“Yalnızlık ömrümün demirbaşı. Aşksa sözleşmeli geliyor”
“Aşkta biri ölecekse tetiği maşuka çektirirler her zaman.”
“Bir daha ısınmayan tek şey bir kadının soğumuş yüreğidir.”
“Kurt dağlara sığınır Çakalın yuvası ovada olur Herkes hak ettiği yeri Bir gün mutlaka bulur.”
“Ölümün acılığı yaşamın tadındandır. Hiç ölünün ölümden şikâyeti var mıdır?”
“Mevlana değilsen Şems'e âşık olmayacaksın Yoksa sana da yazık olur sevdiğine de.”
“Karanlığa kiminle sabretmişsen, Güneşin doğuşunu onunla seyredersin.”
“İnsan acısını neden kuyulara bağırır düşündün mü hiç Yukarıda koskocaman bir gökyüzü dururken.”
“Başın yüksekte olursa güneşin doğuşunu ilk sen görürsün ama ilk kar da senin başına yağar.”
“Hayatımda acı olmasın diyenler aşkı sadece mutluluk zannedenler. Siz hiç kabuğu çatlamayan tohumun yeşerdiğini gördünüz mü?”
“Ölümden korkma dedi sahip; o en büyük adalettir. Arşa heves eden nefsin o gün kendin bilecektir.”
“Karanlık odalarda kendine gülümseyen kadınlarımız. Bir kahkaha bile atamazsınız. Orospuya çıkarılır adınız.”
“Ölümlü olduğumu zaten biliyorum. Mesele, kendimi ölümsüz olduğuma inandırabilmekte.”
“Kum şehri sakinleriydik. Ta ki o fırtına çıkana kadar.”
“Kimsesiz çocuklardık biz. Parasız yatılı mekteplerde.
“Kim öptüyse çocukluğunu hâlâ acıyor insanlığım.”
“Ölüm, bize yaşamın taktığı şeref madalyasıdır. Bu yüzden ki bütün dostlarımız davetlidir törenimize.”
“Dilimde bir takunyayla dolaşıyorum Belki hırsızlar huzursuz olur diye...”
“Akıyor ve akacak Tarih denen ırmak Ve en çürük yerinden Bırakacak kendini  Eriyecek gıdım gıdım Irmağın yatağını dar kılan toprak.”
“Kavga etmeyin dedi birbirinizle, Rüzgârınız o dağlarda kaybolur gider. Toprak reddeder sizden gelen tohumu Gece kapılarını, aşkın yüzüne kilitler.”
“Ben Akdeniz; bıraktığın gibiyim Güneyimde gözyaşı Kuzeyimde sırtlanların savaşı Hiç değişmedim.”
“Benim uzak düştüğüm Asya Gül dikerdi gündüzleri şalvarına Geceleri çıkardı ninemin dolabından Halkalı şeker dağıtırdı çocuklarına.”
“Benim toprağımda kuru fasulye de var Karaduta benzer gözleri de var çocukların. En çok da çoban fıyıkları dağlarda; Kendi ağızlarından, kaçırılış hikâyesi kızların.”
“Benim suratım taşlara sürterek insan kılındı Böyle maskelendi içimin inanılmaz hayvanı Girdiğim her şehirde ölüler karşıladı beni Ürktü ve titredi geldiğim medeniyet Yürüdüğüm her sokak sakladı şenliğini.”
“Taşı taş üstüne koydular bina dediler Başı baş üstüne koydular zina dediler Şu üç günlük dünyada her herzeyi yediler Aklandılar paklandılar imandandır dediler.”
“Neden böyle acılar içinde şehir; Neden böyle aşk içinde Gökyüzünden geçen kuşlar Duvar resimlerinde?”
“Son zamanlarda en çok ölümü özlüyorum Kimi çağırsa Azrail, benmişim gibi geliyor Elimi kaldırıyorum, ‘Burda!’ diyorum."
“Ellerim günahını vicdanımdan soruyor Ayarsız bir tartı ömrüm kefeleri boş duruyor.”
“Tıkanıyor bir bir İnsanlığa açılan damarlarımız. Kanımız kirleniyor git gide Git gide dağılıyor uzuvlarımıza O derin  O ölümcül metastaz.”
“Her Hristiyan’ın sırtında Bir İsa gördüm çarmıha gerili Her Müslüman kuyusunda Yusuf değil Muhammet tutulur Asrısaadetten sonra.”
“Ölümünü sezdiğinde kediler Birden bire kaybolurlar ortalardan. Bundan daha yiğit bir duruş var mıdır ki? Var mıdır Azrail'i böyle vakur karşılayan?”
“Benim güzel Türkçem Görgülü kuşum Evcimen kadınım. Sözler içinde ilk sözümsün Ana rahmi gibi sıcak Mutlu ve bahtiyar yaşadığım.”
“Çekip gitmek her şeyi unuttursa Ne işi olurdu insanın Doğduğu yerde yıllar sonra.”
“Çürük bir su gibi sasıktır zaman Yakılmadan bitmez şehrin vebası Son bir memur, kravatı ağaçlarda Bir bürokrat öz güveni,  Üç katlı sefer tası.”
“Bekle beni uygarlık Benim tarlama ektiğini Senin tarlandan biçmeye geliyorum.”
“Kötülük kuş uykusunda
Kötülük iç denizlerde korsan.
Her renge aşina da
Tabirim caiz değil
Bir gecenin rengini
Tutturamıyor insan.”
 “Ölümsüzlüğedir
Bütün kötülüğü dünyanın
Bu yüzden saldırır insan
İnsanın şiirine
Ağacın Meyvesine.”
 “Çamaşır iplerinde güller kurutuyorum Belki giyersin diye bir gün.”
 “Yaşama sevdalıyken deliler gibi Ölümü üleşmeye razıyım şimdi.”
“Taşlara taş diyemez oldum Yürekleri tanıyalı.”
“Bu gün kalbinin girişine kazdığın hendeği Gün gelecek kendi ellerinle dolduracaksın.”
“Bir gün ben de konuşmak isterim elbet Altın saçlı kızların altın çıkarmadıklarını.”
“Yüreğim kendisini turnalardan sayıyor Her sabah kalktığımda bir gökyüzü telaşıyım.”
“Pervaneler sana doğru uçuyorsa rahatsız olma Çünkü onlar ışığı sende görenlerdendir.”
“İnsanın gerçek seveni, bakınca kendinden geçtiği değil Görünce yüreğinden iman içtiğidir.”
“Zehri ab-ı hayat olur, aşkından humar olanın. Sorgusu biter mi Araf’ta, gözü dünyada kalanın.”
“Acının da hatrı vardır, çilenin de bir mihneti. Niye feryat figan ile çınlatırsın kıyameti?”
“Yoruldum artık, çok yoruldum Sağırlar ülkesinde bas bas bağırmaktan. İki gözünün olması kurtarmıyor insanı Körler ülkesinde hapis kalmaktan.”
“Narpızın kokusunda su vardır İnsanın kokusunda insan. Hangi derenin serinliğine uzansam Ölümüm geçer aklımdan.”
“Kendime suçlar isnat ettim Dosyalar düzenledim kendim hakkında Eski bir Eylül'dün aklıma geldikçe İntihara kalkıştım olmadık zamanlarda.”
“Meyvelerin lezzetini Toprağına indirgedim. Her kelamı ağzımda Tam kırk kez çiğnedim Soyundum çöllerimi Gülün koynuna girdim. Düştüm sözün büyüsüne Gül konuştu ben dinledim.”
“Tohumu toprağa bıraktık dedi Yaşama yakın, ölüme ıraktık dedi Baharın dalında yapraktık dedi Dağlardan denizlere ırmaktık dedi Gül dedi, gülüm dedi, dili titredi Toprağın belediği çıplaktık dedi.”
“Bahçemizde henüz koklanmadık Bir gül gibi duruyorsa yaşamak Her zaman hakkıdır umudumuzun Avazı çıktığı kadar bağırmak.”
“Ruhum etimden kaçıncı kez davacıdır. Ve aklım bu mahkemede Hem yargıç, hem avukat, hem savcıdır.”
“Bütün varlığım           Bir varidat amirinin envanterinde. Neye dokunsam çığlık çığlığa kayıp Neyi öpsem, Bir avuç kül bırakıyor geride.”
“Ne söylesem, dönüp yalanlıyor beni Her sözümün ardından Dilim, yüzüme vuruyor cehaletimi.”
“İnsan ne görürse bilgiden görür Gökte kuş suda balık bilgiyle yürür Bilginin toprağında elvan gül açar Cehaletin geçtiği toprak da çürür.”
“Kuran çarpmaz aydınlatır Okumaktan Anlamaktan korkmayın. İnsanı aldatırsa cahil aldatır Allah ile aranıza Perde çekmeyin.”
“İnsan inancını yitirmeye görsün İyiliğe, doğruluğa, güzel günlere İşte o zaman gör dünyanın halini Tanrı bile inanamaz gördüklerine.”
“Darımın çatıldığı ağacı diken benim Boynumdaki urganı örüp hazırlayan da Kefen diye giydiğim şu beyaz gömlek var ya Ellerimle dokudum ömrünün tezgâhında.”
“Hayat seni kırdı diye üzülme Aşk yaşama çarpa çarpa büyür Ve her çarpışma sonrasında Vazgeçilmez sandığın  Fazlalıklar dökülür.”
“Beni tan eyleme gül için geldim Kelamı Allah olan dil için geldim Nice dağ dolaştım, nice çöl geçtim Beni Hakk’a ileten yol için geldim.”
“Sevdanın okunu kime attımsa Geldi kendi yüreğime saplandı.” Oklu Kirpi
“Herkes bir hedefe varmak için yola çıkar Bense bir hedefim olduğu için yola çıkarım.” Kaplumbağa
“Alçakları gözleyecek gözünüz yoksa Yükseklerde uçmaya heves etmeyin.” Kartal
“Işığa tahammülüm olsa Geceye sığınmazdım.” Yarasa
“Leş yiyicilik benim karakterimdir.” Akbaba
“Şu Amerika kuruldu kurulalı Kendime olan öz güvenimi yitirdim.” Tilki
“Mercedes’e binenlere bir şey diyen yok Bir atım var diye herkesin dilindeyim.” Atlı Karınca
“Herkes Yaradan'ı kalbinde taşır Bense hem kalbimde hem sırtımda taşırım.” Allah Devesi
“Sıçramak güzel de Düşeceğin yeri kestirememek çok kötü” Çekirge
“Varoş çocuğuydu, Her bahar geldiğinde  Gökyüzünü çiziyordu  Tanrıya inat.” Kırlangıç
“Bir nice zamandır adımız güle çıkmış O yüzden saklar dururuz İçimizdeki kül dağını.”
“Tür/beleşti sandukası Ortadoğu'nun Ay karanlık göremedim Şah'ımın gözlerini. Pelerini Akdeniz’di amatör bir kumpanyanın Şapkasında unuttular cambazın ellerini.”
“Bahçemizde henüz koklanmadık. Bir gül gibi duruyorsa yaşamak. Her zaman hakkıdır umudumuzun. Avazı çıktığı kadar bağırmak.”
“Çamaşır iplerinde güller kurutuyorum. Belki giyersin diye bir gün.”
“Gül/ten’im al senin olsun toprak. Benim nice sözlerim var. Dünya durdukça duracak.”
“Tenine dokundum, taşlar acıdı ömrümde. Dünyanın tek haini bendim Kendi armudumu keserken yakalandım Sultan Gâvur Mahmut'un baltası ellerimde.”
“Kendimden bir gurbet yaratıyorum Bittiğinde seni oraya götüreceğim.”
“Gelinciğin ömrü ne ki Bir insana bakınca. Oysa her gelincik  Bir gelin ömrü taşır O kırmızı avazında.”
“Dünyanın her gün biraz daha Kötüye gittiğini bile bile yaşamak Mutluluk şiirleri yazmak Yeni açan çiçeklere Gelen bahara Ve yeni doğan çocuklara Bir şair aptallığından başka nedir?”
“Şehir ağlıyorken şiir kalkıp diskoteğe gidemez.”
“Şairlerin yüreğinde sessiz yürünür, tıpkı mezarlıkta gezinir gibi.”
“Dünyanın en güzel trajedisi, bir şairin gülerken çekilmiş fotoğrafıdır.”
“Şiir, karada yaşayan ve uçmaya heveslenen bir deniz canlısının tuttuğu güncelerdir.”
“Şiir, şairle dilin sevişmesinden doğan bir veled-i zinadır.”
“Şiir, ozanın ölen bir dünyanın ardından yaktığı ağıttır. “
“Şairler güneş gibidir, fazla açılanı yakar, fazla örtüneni terletir.”
“Gece şiirin sütannesidir.”
“Şiir yazarım yazmasına da Bir faydası olmaz ki  Köpekten korkan çocuklara.”
“Şiir bir çığlıktır; Kimsenin geçmediği bir yerden Geçmeye çalışan bir öncünün çığlığı.”
“Kadim bir uygarlıktır şiir Şarap yüklü mavnalar Bekler limanlarını. Her şair geçmişe kırgın Arar içindeki denizde Kendi amforasını.”
“Okuduğum her şairin Yazdıkları değil yaşadıkları ağlattı beni Bu yüzden düşünürüm çokça zaman Şair mi şiiri yazdı, yoksa şiir mi şairini...”
“Şair yaşamanın öksüzü, sevmelerin yetimidir.”
“Kötü şair faili meçhul cinayet gibidir, önce herkes ondan bahseder, sonra da zaman aşımından arşive gönderirler.”
“Şiirin yüzüne tükürür gibi yaşamak ödülünü zamana verdiler, yaşlanmak ödülünü Şaire...”
“Sorsalardı: son isteğin nedir? Çocuk gülüşleri derdim...”
“Ben
Bir kuşun
İki yuva yaptığını görmedim.
Görmedim bir sincabın yuvasında
İki yıl yetecek kadar erzak.”
“Taştan taşa sekerek geçiyor ömrüm Bu balçık benim değil taş benim değil. Eski bir tarihin zulmünü gördüm Savaş benim değil hınç benim değil.”
“İnsanı tanımadınsa yeteri kadar Asla gönül teline dokunmayacaksın Aşkın ırgatlığını yapmadan önce Proletarya şiirleri okumayacaksın.”
“Her gün, bir dünya telaşıydı Bilmedik bunu Bilmedik ömrümüzün aktarlarda  Şifa diye satıldığını Bazen ıhlamura yatırıp Kekikle kaynatarak bazen Derman diye verildiğini ayrılık acısına.”
“Kuşlar kanadını vurmadan geçiyor Yılan derisini sürmeden karanlığa Bu nasıl bir dünyadır Yağmur bulutuna hasret yaşıyor Su kendini içiyor indiği yokuşlarda.”
“Bu balık bu denizde oynadıkça Dünyayı boyadıkça Tanrının eli Ölüm oldukça ve doğumlar Birbirini izledikçe hastane odalarında Şiir hep olacak gündeminde insanın.”
“İçinde rüzgârı esmiyorsa yaşadığın ülkenin İnsanı kara bir nehir gibi Gürül gürül akmıyorsa Ne o ülke senindir Ne de o ülkenin rüzgârı senin.”
“Bir salkım söğüt En güzel, suların aynasında durur Ve bir kuğu en güzel uykusunu Salkım söğüt altındaki Serin sularda uyur.”
“Karanlık her daim örgütlüdür Aydınlıksa kaygısız İşte bu yüzdendir ikide birde Taşlara takılır ayaklarımız.”
“Taşın yüzünde incecikten bir kıvılcım Bir çatlama toprağın gövdesinden içeri Yol, ağlasa da gururla dinler eminim Bu eşkıya yüreğimin söylediği türküleri.”
“Yağmur olsa kendine yağıyor Güneş olsa kendine doğuyor insan. İnsan mutlu oluyor insanın acısından.”
“Eğildim ve su içtim ben Şırıl şırıl akıp giden dereden Ey yükselen yeni nesil Senin suyun marketine gelecek Bu sana En kötü mirastır benden.”
“Doğunun mutluluğu Tezgâh altı satılan şarap gibidir Şişe değişir Şarap değişir  Ama bardak değişmez İllaki o şarap O kirli bardaktan içilir.”
“Üç dünya taşırsın Aklında, kalbinde ve sırtında Hangini düşürsen günahkârsın Suç senin suçundur Dünya hangine baksa Kadın olmak zor zenaattır Ortadoğu’da.”
“Kuşlar bile utanır oldu Gördükçe bu gökyüzü altında Çocuklar ve kadınların tecavüze uğradığını Akan ırmak yatağını değiştirdi  Yüreği tuz bağladı toprağın Rüzgâr aldı başını savruldu gitti Başka bir ülkede uçurtmalar uçsun diye. Ama insan sessiz kaldı belki bilerek Sustu ve oturdu öylesine.”
“Kimse gül takmıyor göğsüne Güller için ölüme giden Meçhul askerin... Ölenin etrafını yakıyor ateş dediğin Ölüme gönderenin Yüreği her daim serin.”
“Yazdıklarım Sadece uçuş talimidir kuşların Sakın ola bunları Aldanıp da şiir falan sanmayın...”
“Sözünü etmeye değmezsin dünya.”
Benim suratım taşlara sürterek insan kılındı Böyle maskelendi içimin inanılmaz hayvanı Girdiğim her şehirde ölüler karşıladı beni Ürktü ve titredi geldiğim medeniyet Yürüdüğüm her sokak sakladı şenliğini.
****************
Meyvelerin lezzetini Toprağına indirgedim. Her kelamı ağzımda Tam kırk kez çiğnedim Soyundum çöllerimi Gülün koynuna girdim. Düştüm sözün büyüsüne Gül konuştu ben dinledim.
12 notes · View notes
acz1kul · 3 years
Text
ÜZÜNTÜYE KARŞI TAVRIMIZ
 كَلَّآ ۖ إِنَّ مَعِىَ رَبِّى سَيَهْدِينِ
Bu Ayet-i Celile’yi dağlara taşlara haykırmak, her gördüğüm yere yazmak istiyorum BÜYÜK HARFLERLE..
"İNNE MAIYE RABBÎ SEYEHDÎN..!”
Belki bir çoğumuz ilk defa işittik, Rabbimizin bize böyle bir vahiy indirdiğini..
Belki yüzlerce mukabeleye gittik, defalarca kendimizde okuduk ama birazdan ilk defa işiteceğiz..
Kıymetli kardeşlerim;
Bir kaç zamandır, kimi görsem ruhsal sorunlar yaşıyor, sürekli depresif ve üzüntü içerisinde..
"Toplumumuzun neredeyse yüzde 90'ı depresyonda" desem, abartmış sayılmam..
Hep bir ağızdan “Ölsem, kurtulsam” diyoruz, ama dertlerimizi KURAN'A arz ettiğimizde utanır mıyız acaba!
Şuara Suresi’ne derdimizi anlatalım mesela..
Haydi, şu an yüreğimizin baş köşesine oturtup, uykularımızı kaçıran sıkıntıyı fısıldayalım..
Sonra dönüp Ayet-i Celile’yi okuyalım..
Şuara Suresi, bizlere Musa Aleyhisselam'dan bahsediyor.
Düşünün ki bir gruba önder olmuşsunuz, kimseye bir zararınız yok ama dünyanın en en en zalim adamı peşinizde!
Sizi ve size inananları acı içinde öldürecek!
Ve siz kaçıyorsunuz, onlar kovalıyor..
Hikâye anlatmıyorum, bizzat Ayet-i Celile’de RABBİMİZİN buyruğunu izah ediyorum..
Koşuyorsunuz ve geldiğiniz yer, koskoca Kızıldeniz’in kıyısı..
Atlasanız, boğulacaksınız..
Dursanız, Firavun ordusuyla geliyor; doğranacaksınız!..
İşte, tam da böyle bir zamanda kavmi, Musa Aleyhisselam'a teselli vermedi, “Öl de, ölelim" demedi..
Aksine, büyük bir hışımla;
-İşte yakalandık! Ey Musa sen açtın başımıza bu belayı!
diye söylenmeye başladılar.
SUBHANALLAH..
Düşünebiliyor musunuz!..
Bir anda yol arkadaşlarınız, dostlarınız en zor anınızda “Senin yüzünden!" diye homurdanmaya başlıyor, önden Kızıldenizköpürüyor, arkadan Firavun geliyor..
Musa aleyhisselam'ın dilinden tek bir nida çıktı o anda ki;
Kıyamet’e kadar her Mü’min zikredecek bu kelamı..
-İnne maıye Rabbî seyehdîn!
Yani;
-BEN ALLAH'LA BERABERİM, O BANA ÇARE GÖNDERİR!
İşte bu kadar!
Bu kelâm değil miydi Kızıldeniz’i yardıran, dert sanılan Firavun’u ordusuyla birlikte boğduran!?
Neden zor geliyor RABBİMİZE güvenmek bizlere!
Bir defa gözyaşları içinde derdimize dönüp de;
-Ben RABBİMLE beraberim, o bana çare gönderir!
desek, neden açılmasın ki o kapılar bize!
Böyle bir ânı, biz hayatımızda yaşamış olabilir miyiz?
Böylesine bir imtihanın yanından bile geçmemişken nedir bize hayatı zehir eden!..
Bizler, şeytanın üzüntü ile yaklaşacağını unuttuk çünkü..
Bizler şeytanı dahi unuttuk.
Sanıyoruz ki bu şeytan;
-Ramazanda bağlanan,
-Akşam ezanından sonra dolanan,
-Seccade katlanmazsa namaza duran(!)
-Sofra bekletilirse afiyetle yemeğe dalan..
-Arada ettiğimiz gıybetin yegane suçlusu(!)
İşte şeytanı bundan ibaret sayıyoruz..
Düşmanımızı tanımıyoruz ki; ona karşı siper alalım, savaşabilelim..
Oysa şeytan, en çok “üzüntü"den yaklaşır kardeşler..
Zira şeytan, çok iyi bilir ki;
Üzüntü, RABBİMİZİN sevmediği bir ahlâktır!..
Bu yüzden Ayet-i Celile’sinde bizlere emreder;
-GEVŞEMEYİN, ÜZÜLMEYİN!
RABBİMİZ buyuruyor!
Namaz gibi, oruç gibi, hac gibi..
"ÜZÜLMEYİN”
Bunca isyan, bunca antidepresan, bunca bunalım-depresyon durabilir mi bu Ayet’in karşısında!
Şu dünyada kısacık hayatımız, bunca üzüntüyle, kuruntuyla, olmazları oldurmaya çalışmakla geçirilecek kadar basit mi ALLAH aşkına!..
Vallahi dünya hızlıca geçip bitecek.
Peki, bu kadar geçici ve kısa kalınan bir yerde, bu değerli zamanı üzülerek, ALLAH’IN istemediği bir ahlakı göstererek yaşamak ne kadar mantıklı?
İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığında üzüldü mü?
Yoksa;
-ALLAH BANA YETER; O ne güzel vekildir! deyip tebessüm mü etti alevlere!
Bu teslimiyet dolu yüreği yakar mı MEVLA’SI!..
Ya Sümeyye annemiz...
Mızrak göğsüne saplandığında umrunda mıydı dersiniz!
-LA İLAHE İLLALLAH! dedi son defa, tebessümle..
Ve göklere "İslamın ilk şehidesi" olarak yazıldı o kutlu sahabe..
Ya PEYGAMBERİMİZ SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM...
Uhud'da yüzünden kanlar süzülürken, Taif'te taşlanırken, Kabe'de üzerine doğru işkembeler atılırken, yavrularını elleriyle gömerken, midesine bağladığı taşlar yere düşerken, biricik karısına zina iftirası atılıyorken, Bilal'i taşlar altında eziliyorken üzülüyor, şimdiki tabirle hangi depresyona giriyordu?
Yunus Suresi’nde "Haberiniz olsun; ALLAH’IN velileri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır" diye emretmişken RABBİ, tebessüm etti ölüme bile..
Aleyhissalatu ves-selam..
O'nun biricik ümmeti olarak, haydi atalım tozları üzerimizden..
Evlat mı hayırsız?
Koca mı zalim?
Elti mi gıybetçi?
Borçlar mı bitmiyor?
-Ey evladıyla sınanan anne; Nuh Aleyhisselam değil miydi kâfir olan oğluna, 950 senelik tebliğinde “Yavrucuğum" demekten geri kalmayan!..
-Ey kocasıyla sınanan hanım kardeşim, Asiye annemiz değil miydi, Firavun gibi dünyada benzeri olmayan bir zalimin karısıyken cennete yükselen?
-Ey gıybet, iftira derdine düşmüş kardeşim, tertemiz Aişe anamız değil miydi zina gibi bir iftiraya uğrayıp gıybetin en ağırını yaşayan!
-Ey geçim sıkıntısından bıkmış Ümmeti MUHAMMED! .. Âlemlere rahmet değil miydi bu dünyadan karnını arpa ekmeği ile doyurmadan giden..
Haydi kapanalım secdeye;
“Affet" diyelim..
"Affet derdimi dert ettiğim, günleri kendime zehir ettiğim her ânımı affet.."
"Bu değerli vaktimi sana daha çok yakınlaşabilmek için, imtihanlarıma sabredip, onları sana uzanan bir merdiven olarak kullanabilmem için bana yardım et..”
Çünkü;
"İnne maıye rabbî seyehdîn..”
-Ben RABBİMLE beraberim, o bana çare gönderir!
diye haykırıp, tebessüm ile avuçlarımızı sürelim yüzümüze..
ALLAH’IM! Günümüzü hayırlı,bereketli ve feyizli eyle.
Bizi, hastalıklardan uzak eyle.
Dertlerimizle, baş etme gücü ver.
Enerjimizi yüksek eyle.
ALLAH’IM! İlme yönelişimizi, sürekli eyle.
Öğrenmenin lezzetini, alanlardan eyle.
Öğrendiklerini, uygulama gayretinde olanlardan eyle.
ALLAH’IM! İşine gelene inanıp, işine gelmeyene mazeretler bulup, inanmayanlardan eyleme.
Dosdoğru, inananlardan eyle.
KURANI, hayatın kaynağı ve özü olarak görüp, yaşayanlardan eyle.
Kıyamet gününe inandığını söyleyip, günah işleme hususunda pervasız davranmaktan uzak eyle.
ALLAH'IM! Bizi, gerçek ahiret inancına ulaştır.
Zaaflarımızla, mücadele etme gücü ver.
Her gün iman ve ikrarını KUR’AN’A ve PEYGAMBERİMİZİN SALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM örnekliği ile doğrulayanlardan eyle.
Âmin...
23 notes · View notes
onderkaracay · 2 years
Text
Tumblr media
🗣️ Ekonomide Neler Oluyor?
Tüm olumsuzluklar bir arada yaşanmaya başladı.
Bunun bu hale geleceği 12 Eylül sonrası milli üretim ekonomisinden vazgeçmek, özelleştirme ile doğal kaynaklarımızın, üreten ve halka hizmet eden tüm kurumların kardan başka amacı olmayan sermayeye satılarak yurttaşlığın yerini müşteri olmanın almasıdır.
Ekonomide sonuçlar uzun yılların bir birikimi olarak ortaya çıkar.
Bir toplum bütün enerjisini üretmek ve adil paylaşım için harcamak yerine ideolojik bölünmelerin bataklığında slogan ve sembol demogojisi ile harcarsa olacağı çöküntü ve çürüyerek yok olmaktan başka bir sonuç üretmez.
Bizim adımıza bütçe yapma yetkisi verdiğimiz her zihniyet bize ait kaynakları bugüne bizim aleyhimize olan toplumu cahil bırakan diyanet ve toplumu soyan sermayeye aktaran bütçe yapmış olmalarıdır.
İşbirlikçi olan hiçbir zihniyete bütçe yapma yetkisi verilemez.
Bütçe halk yararına yapılmalıdır.
Halktan yetki alıp sermayenin çıkarına hizmet eden iktidarlar fiyatını iyi ayarladığı kendi kitlelerini satın aldığı müddetçe ve satılanlar satılmayanlardan fazla olduğu müddetçe aynı gemi demokrasisi denen çıkmaz herkes için bir kabusa dönüşür.
Ekonomide bugün hangi olumsuzluklar yaşanıyor;
✓ Yüksek enflasyon/hayat pahalılığı,
✓ Develüasyon/dışatınalma gücünün düşmesi, diğer bir ifadeyle milli paramızın diğer paralar karşısında sürekli değer kaybetmesi.
✓ Stagflasyon/yüksek enflasyonlu düşük büyümeli durgunluk,
✓ Resesyon/daralma ve küçülme ile tıkanma. Sıcak para ekonomisi borç para bile bulamaz noktaya gelmesi.
Her ayrı başlık için sayfalarca yazı yazmak mümkün.
Neden bu noktaya geldik ve buradan nasıl çıkarız? Bizim artık kafa yormamız gereken konu budur.
Çözüm için önce bir ilkemizin olması gerekir.
Toplumsal ilkemiz nedir?
Sömürge devam mı etsin? Yoksa sömürge son mu bulsun?
Bugüne kadar ülkemiz sömürge haline ülkeyi yöneten basiret yoksunu ilkesiz işbirlikçi iktidarlar ile bu noktaya geldi.
Ülkemizi yönetmeye talip zihniyetlere baktığımız zaman hepsi mevcut düzenin devamından yanalar.
Toplum kimi seçerse seçsin, oyun değişmeden oyuncu değiştirmek hiçbir sonucu değiştirmeyeceği gibi sömürge dört ayağının üstüne düşecek demektir.
12 Eylül 1980 darbesi öncesi alınan 24 Ocak kararlarının tersini uygulayarak halk yararına devrim yapmak çaredir.
Bunun adı da milli üretim ekonomisine geri dönmektir.
Bu ilkeye sahip ülke yönetmek isteyen tek bir zihniyet yoktur.
Milli üretim ekonomisi talebi halkın talebine dönüşmesi gerekir.
Halkın gazını almak, oyunu alana kadar yanında gözükerek göz boyama siyaseti, devletin imkanlarını seçimi kazanmak için kullanmak, medya ile sermaye ve işbirlikçi siyaset lehine halkı kandırmak devam ettiği müddetçe bizim bu haklı çabamız doğru olduğu halde yaşam bulması olanakzsız talepler olarak görülmeye bir müddet daha devam edecektir.
Acısı artan çoğaldıkça bizim fikrimiz kendiliğinden sahipleri ile buluşacak.
Çünkü sömürgenin sonu yok.
Batı ülkelerinde yaşayanların hayat standartlarının bizden yüksek olmasının sebebi kendimizi onların şirkelerine sömürge ettirmiş olmamızdır.
Batı ikiyüzlü bir işbirlikçi düzendir. Batı halkları bu sömürge sayesinde yüksek yaşam standartlarını yakaladığını bildiği halde savaşa, silaha, sömürüye hiçbir zaman karşı bir duruş ortaya koymamıştır.
Kurtuluş savaşı ile ilk kez dünyada emperyalizmin bu düzenine çomak Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Milleti sokmuştur.
Çare yine Atatürk'ün devrim ve ilkelerini savunmak, yarım kalan devrimlerini tamamlamaktır.
Aksi takdirde bir Ortadoğu ülkesi olmaktan öte çok daha vahim bir sömürge düzeni kurmak için sinsi planlar içinde olan sermaye dişlerini ve niyetini bilemeye devam etmektedir.
Onlar çıkarına yetki faşizmi ile iktidar olmak için kolları sıvayan işbirlikçilerden korunmak, oyunlarına alet olmamak şimdilik iştahlarını kırmak adına büyük bir adım olacaktır.
[] Önder Karaçay []
3 notes · View notes
cennetinrengi · 3 years
Text
Bugün
Bugün özel bi' gün değildi. Ya da öyleydi belki de. Her gün, her an özel değil mi? Burayı günlük misali kullanıyorum ve bugünü de yazmak istedim.
Lisemde bir kampanya düzenleniyordu. Eski mezunlarımızdan birinin maalesef ki kemik iliğine ihtiyacı var. Eşi de yine başka bir lisede öğretmen. 5 yaşında dünya tatlısı bir çocukları var. Herkese çağrıda bulundular. Bu yaşamda sağlıktan öte bir şey yok. Çaresizlik öyle kötü ki. Duyarsız kalamadık, iyi ki de kalmadık. Arkadaşımla buluşup neredeyse 1 saat sıra bekledik. Eskiden koşturduğum, derslere girdiğim, en güzel çağlarımın bi kısmını yaşadığım bu okulda, şimdi birine belki bi yardımım dokunabilir diye kan verme sırasındaydım. O an kendimi bi işe yarar hissettim. Sonucu ne olursa olsun, tepkisiz kalmamak ve bi çaba göstermek, belki onlara değil ama başka birine çare olabilme umudu beni gerçekten çok iyi hissettirdi. Sonrasında yine üniversitede aynı sınıfta okuduğumuz başka bir arkadaşımla buluştuk, tabi pandemi olunca buluşmalar da değişti. Arabada McDonald's yiyip sohbet ettik. Ardından kahvelerimizi alıp Balat Ormanına gidip sandalyelerimizi açıp sohbete devam ettik. Bana öyle iyi geldi ki. Soğukta ellerim, ayaklarım dondu ama beni anlayan insanlarla edebildiğim sohbet,ortak noktalar bulmak, onlardan da bazı fikirler edinebilmek çok güzeldi. Dönüşte tek başıma hiç bilmediğim yollarda son ses müzik eşliğinde araba kullandım. Yaşadığım şehre baktım yokuşlardan inerken. Nedendir bilinmez ağlamak istedim, hemen geçti. Eve geldim, enerjiktim, günümü anlattım bizimkilere, bi Türk kahvesi içtim, birkaç bölüm dizi izledim. Saat yine 04.00 olmuş. Ve yine ağlamak istedim, nedendir bilinmez. Uyuyacağım, yarın işlerim var.
Karışık duygular içinde düzenli sayılabilecek günler geçiriyorum. Kendimin üstüne gitmemeye çalışırken aslında kaybolduğumun da farkındayım. Öyle çok şey var ki içimde kendimi sınırlandırıp yazıyorum. Eskisi gibi patlamıyorum, paylaşmıyorum, dökemiyorum.
Yastığımın yönünü değiştirdim, camdan ay gözüküyor, ona bakarak uyuyorum. Uyuyorum, kaçıyorum, çok savaştım sanırım biraz yorgunum. Her gün, her an bir savaş. En başta duygularımla savaşıyorum. Ama sessiz ve sakin bir savaş bu. Dinliyorum kendimi, ve daha iyi olmaya çok savaşıyorum.
28.01.2021
3 notes · View notes
Text
Gerçekten canım çok sıkkın. Derdimi paylaşacağım bir kişi bile yok. Gene tek çare yazmak. Bugün aslında çok güzel bir gün geçirdik. Akşama doğru babam rahatsızlandı. Önce ne olduğunu anlayamadık. Hazımsızlık falan sandık. Sonra acile götürdük. Kalbinde bir sıkıntı varmış. Şimdi yani 03:00'da bir tahlil yapılacak. Onun sonucuna göre ne olacağına karar verilecek. Umarım büyük bir sıkıntısı yoktur. Her zaman dediğim gibi anneme babama bir şey olacağına bana olsun. Onların hastalanmasına dayanamıyorum. Bir de yanlarında olamıyorum. Yüreğime koca bir öküz oturdu sanki, nefes bile alamıyorum. Anneannem evde yalnız kalamayacağı için mecburen ben evde kaldım. Böyle durumlarda delleniyorum. Eniştem ne işe yarıyor diye merak ediyorum. İkimizin de evde olmasının ne anlamı var. İnsanın hiç mi aklına gelmez sen annenle babanın yanında ol ben evde beklerim demek. Biraz evvel arabayla gittim geldim. Babam iyi görünüyor içim rahatladı. Ama yanlarında olabilsem daha da rahatlardı. Böyle bir zamanda işime yaramayacaklarsa bu insanlar neden var ve bir de aile diyoruz bunlara...
7 notes · View notes
zuhurata-tabi · 4 years
Text
*Üzüntü.. stres.. keder.. depresyon.. gerginlik..*
اِنَّ مَعِىَ رَبيِ سَيَهديِن
şuara suresi 62
*[-İnne meıye Rabbi, seyehdin-]*
Bu ayeti celileyi dağlara taşlara haykırmak, her gördüğüm yere yazmak istiyorum BÜYÜK HARFLERLE..
"İNNE MEIYE RABBİ, SEYEHDİN..!"
Belki bir çoğumuz ilk defa işittik Rabbimizin bize böyle bir vahiy indirdiğini..
Belki yüzlerce mukabeleye gittik, defalarca kendimizde okuduk ama birazdan ilk defa işiteceğiz..
Kıymetli kardeşlerim;
Bir kaç zamandır kimi görsem ruhsal sorunlar yaşıyor, sürekli depresif ve üzüntü içerisinde..
Toplumumuzun neredeyse %90'ı depresyonda desem, abartmış sayılmam..
Hep bir ağızdan "ölsem, kurtulsam" diyoruz ama, dertlerimizi Kuran'a arz ettiğimizde utanır mıyız acaba?
Şuara Suresine derdimizi anlatalım mesela..
Haydi, şuan yüreğimizin baş köşesine oturtup, uykularımızı kaçıran sıkıntıyı fısıldayalım..
Sonra dönüp ayeti celileyi okuyalım..
Şuara suresi bizlere Musa Aleyhisselam'dan bahsediyor.
Düşünün ki, bir gruba önder olmuşsunuz, kimseye bir zararınız yok ama dünyanın en en en zalim adamı peşinizde!
Sizi ve size inanları acı içinde öldürecek!
Ve siz kaçıyorsunuz, onlar kovalıyor..
Hikaye anlatmıyorum, bizzat ayeti celilede Rabbimizin buyruğunu izah ediyorum..
Koşuyorsunuz ve geldiğiniz yer koskoca kızıldenizin kıyısı..
Atlasanız, boğulacaksınız..
Dursanız firavun geliyor, doğranacaksınız..
İşte tamda böyle bir zamanda kavmi Musa Aleyhisselam'a teselli vermedi, öl de ölelim demedi..
Aksine, büyük bir hışımla;
-İşte yakalandık! Ey Musa sen açtın başımıza bu belayı!
Diye söylenmeye başladılar.
SubhanAllah.. Düşünebiliyor musunuz? Bir anda yol arkadaşlarınız, dostlarınız en zor anınızda "senin yüzünden!" Diye homurdanmaya başlıyor, önden kızıldeniz köpürüyor, arkadan firavun geliyor..
Musa aleyhisselamın dilinden tek bir nida çıktı o anda ki;
Kıyamete kadar her mümin zikredecek bu kelamı..
-İnne meıye Rabbi, seyehdin! Yani;
-BEN ALLAH'LA BERABERİM, O BANA ÇARE GÖNDERİR!
İşte bu kadar!
Bu kelam değil miydi kızıldenizi yardıran, dert sanılan firavunu boğduran! ?
Neden zor geliyor Rabbimize güvenmek bizlere?
Bir defa gözyaşları içinde derdimize dönüpte,
-Ben Rabbimle beraberim, o bana çare gönderir!
Desek, neden açılmasın ki o kapılar bize?
Böyle bir anı biz hayatımızda yaşamış olabilir miyiz?
Böylesine bir imtihanın yanından bile geçmemişken nedir bize hayatı zehir eden?
Bizler şeytanın üzüntü ile yaklaşacağını unuttuk çünkü..
Bizler şeytanı dahi unuttuk.
Sanıyoruz ki bu şeytan;
-Ramazanda bağlanan,
-Akşam ezanından sonra dolanan,
-Seccade katlanmazsa namaza duran(!)
-Sofra bekletilirse afiyetle yemeğe dalan..
-Arada ettiğimiz gıybetin yegane suçlusu(!)
İşte şeytanı bundan ibaret sayıyoruz..
Düşmanımızı tanımıyoruz ki; ona karşı siper alalım, savaşabilelim..
Oysa şeytan en çok "üzüntüden" yaklaşır kardeşler..
Zira şeytan çok iyi bilir ki;
Üzüntü, Rabbimizin sevmediği bir ahlaktır..
Bu yüzden ayeti celilesinde bizlere emreder;
-GEVŞEMEYİN, ÜZÜLMEYİN!
Rabbimiz buyuruyor!
Namaz gibi, oruç gibi, hac gibi..
"ÜZÜLMEYİN"
Bunca isyan, bunca antidepresan, bunca bunalım-depresyon durabilir mi bu ayetin karşısında?
Şu dünyada kısacık hayatımız bunca üzüntüyle, kuruntuyla, olmazları oldurmaya çalışmakla geçirecek kadar basit mi Allah aşkına?
Vallahi dünya hızlıca geçip bitecek.
Peki Bu kadar geçici ve kısa kalınan bir yerde, bu değerli zamanı üzülerek, Allah‘ın istemediği bir ahlakı göstererek yaşamak ne kadar mantıklı?
İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığında üzüldü mü?
Yoksa;
-Allah bana yeter, O ne güzel vekildir! Deyip tebessüm mü etti alevlere?
Bu teslimiyet dolu yüreği yakar mı Mevlası?
Ya Sümeyye annemiz?
Mızrak göğsüne saplandığında umrunda mıydı dersiniz?
-La ilahe illallah! Dedi son defa tebessümle..
Ve göklere "İslamın ilk şehidesi" olarak yazıldı o kutlu sahabe..
Ya Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem?
Uhud'da yüzünden kanlar süzülürken, Taif'te taşlanırken, Kabe'de işkembeler atılırken, yavrularını elleriyle gömerken, midesine bağladığı taşlar yere düşerken, biricik karısına zina iftirası atılıyorken, Bilali taşlar altında eziliyorken üzülüyor, şimdiki tabirle hangi depresyona giriyordu?
Yunus Suresinde "Haberiniz olsun; Allah‘ın velileri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır" diye emretmişken Rabbi, tebessüm etti ölüme bile..
Aleyhissalatu ves selam..
O'nun biricik ümmeti olarak haydi atalım tozları üzerimizden..
Evlat mı hayırsız?
Koca mı zalim?
Hanım mı problem?
Elti mi gıybetci?
Borçlar mı bitmiyor?
-Ey evladıyla sınanan anne; Nuh Aleyhisselam değil miydi kafir olan oğluna 950 senelik tebliğinde "yavrucum" demekten geri kalmayan..?
-Ey kocasıyla sınanan hanım kardeşim, Asiye annemiz değil miydi Firavun gibi dünyada benzeri olmayan bir zalimin karısıyken cennete yükselen?
-Ey gıybet, iftira derdine düşmüş kardeşim, tertemiz Aişe anamız değil miydi zina gibi bir iftiraya uğrayıp gıybetin en ağırını yaşayan?
-Ey geçim sıkıntısından bıkmış Ümmeti Muhammed; Alemlere rahmet değil miydi bu dünyadan karnını arpa ekmeği ile doyurmadan giden..
Haydi kapanalım secdeye;
Affet diyelim.. Affet derdimi dert ettiğim, günleri kendime zehir ettiğim her anımı affet..
Bu değerli vaktimi sana daha çok yakınlaşabilmek için, imtihanlarıma sabredip onları sana uzanan bir merdiven olarak kullanabilmem için bana yardım et..
Çünkü;
İnne meıye rabbi, seyehdin..
-Ben Rabbimle beraberim, o bana çare gönderir!
Diye haykırıp, tebessüm ile avuçlarımızı sürelim yüzümüze..
Dua eder, dua beklerim..
6 notes · View notes
yonelimisiir · 4 years
Text
Dünyada var olabilmenin yolunu yazmak eyleminde bulanlar,kelimelerin sıcacık kollarına duydukları özlemi kimseye tarif edemezler.
Hiçbir yerde bulamadığı yuva kavramına, yalnız kelimelerin sırdaşlığı ile kavuşurlar.
Başka türlü nasıl yaşanır bilmiyorum ben mesela,yazmasam devam etme isteği duymazdım bunu biliyorum ama.
Tek isteğim kendimce saklandığım bu yuvayı daha da yaşanabilir kılmak ve daha çok kişiyi aynı hislerde buluşturmak.
Bizim gibiler de var diyebilmek; hiçbir yere sığamayan kendi içinde çare arayan...
Tumblr media
1 note · View note
Text
Kale kella inne meıye Rabbi, seyehdin!
Bu ayeti celileyi dağlara taşlara haykırmak, her gördüğüm yere yazmak istiyorum BÜYÜK HARFLERLE..
"KALE KELLA İNNE MEIYE RABBİ, SEYEHDİN..!"
Belki bir çoğumuz ilk defa işittik Rabbimizin bize böyle bir vahiy indirdiğini..
Belki yüzlerce mukabeleye gittik, defalarca kendimizde okuduk ama birazdan ilk defa işiteceğiz..
Kıymetli kardeşlerim;
Bir kaç zamandır kimi görsem ruhsal sorunlar yaşıyor, sürekli depresif ve üzüntü içerisinde..
Toplumumuzun neredeyse %90'ı depresyonda desem, abartmış sayılmam..
Hep bir ağızdan "ölsem, kurtulsam" diyoruz ama, dertlerimizi Kuran'a arz ettiğimizde utanır mıyız acaba?
Haydi, şuan yüreğimizin baş köşesine oturtup, uykularımızı kaçıran sıkıntıyı fısıldayalım..
Sonra dönüp ayeti celileyi okuyalım..
Şuara suresi bizlere Musa Aleyhisselam'dan bahsediyor.
Düşünün ki, bir gruba önder olmuşsunuz, kimseye bir zararınız yok ama dünyanın en en en zalim adamı peşinizde!
Sizi ve size inanları acı içinde öldürecek!
Ve siz kaçıyorsunuz, onlar kovalıyor..
Hikaye anlatmıyorum, bizzat ayeti celilede Rabbimizin buyruğunu izah ediyorum..
Koşuyorsunuz ve geldiğiniz yer koskoca kızıldenizin kıyısı..
Atlasanız, boğulacaksınız..
Dursanız firavun geliyor, doğranacaksınız..
İşte tamda böyle bir zamanda kavmi Musa Aleyhisselam'a teselli vermedi, öl de ölelim demedi..
Aksine, büyük bir hışımla;
-İşte yakalandık! Ey Musa sen açtın başımıza bu belayı!
Diye söylenmeye başladılar.
SubhanAllah.. Düşünebiliyor musunuz? Bir anda yol arkadaşlarınız, dostlarınız en zor anınızda "senin yüzünden!" Diye homurdanmaya başlıyor, önden kızıldeniz köpürüyor, arkadan firavun geliyor..
Musa aleyhisselamın dilinden tek bir nida çıktı o anda ki;
Kıyamete kadar her mümin zikredecek bu kelamı..
- Kale kella ,İnne meıye Rabbi, seyehdin! Yani;
-BEN ALLAH'LA BERABERIM, O BANA ÇARE GÖNDERİR!
İşte bu kadar!
Bu kelam değil miydi kızıldenizi yardıran, dert sanılan firavunu boğduran! ?
Neden zor geliyor Rabbimize güvenmek bizlere?
Bir defa gözyaşları içinde derdimize dönüpte,
-Ben Rabbimle beraberim, o bana çare gönderir!
Desek, neden açılmasın ki o kapılar bize?
Böyle bir anı biz hayatımızda yaşamış olabilir miyiz?
Böylesine bir imtihanın yanından bile geçmemişken nedir bize hayatı zehir eden?
Bizler şeytanın üzüntü ile yaklaşacağını unuttuk çünkü..
Bizler şeytanı dahi unuttuk.
Sanıyoruz ki bu şeytan;
-Ramazanda bağlanan,
-Akşam ezanından sonra dolanan,
-Seccade katlanmazsa namaza duran(!)
-Sofra bekletilirse afiyetle yemeğe dalan..
-Arada ettiğimiz gıybetin yegane suçlusu(!)
İşte şeytanı bundan ibaret sayıyoruz..
Düşmanımızı tanımıyoruz ki; ona karşı siper alalım, savaşabilelim..
Oysa şeytan en çok "üzüntüden" yaklaşır kardeşler..
Zira şeytan çok iyi bilir ki;
Üzüntü, Rabbimizin sevmediği bir ahlaktır..
Bu yüzden ayeti celilesinde bizlere emreder;
-GEVŞEMEYİN, ÜZÜLMEYİN!
Rabbimiz buyuruyor!
Namaz gibi, oruç gibi, hac gibi..
"ÜZÜLMEYİN"
Bunca isyan, bunca antidepresan, bunca bunalım-depresyon durabilir mi bu ayetin karşısında?
Şu dünyada kısacık hayatımız bunca üzüntüyle, kuruntuyla, olmazları oldurmaya çalışmakla geçirecek kadar basit mi Allah aşkına?
Vallahi dünya hızlıca geçip bitecek.
Peki Bu kadar geçici ve kısa kalınan bir yerde, bu değerli zamanı üzülerek, Allah‘ın istemediği bir ahlakı göstererek yaşamak ne kadar mantıklı?
İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığında üzüldü mü?
Yoksa;
-Allah bana yeter, O ne güzel vekildir! Deyip tebessüm mü etti alevlere?
Bu teslimiyet dolu yüreği yakar mı Mevlası?
Ya Sümeyye annemiz?
Mızrak göğsüne saplandığında umrunda mıydı dersiniz?
-La ilahe illallah! Dedi son defa tebessümle..
Ve göklere "İslamın ilk şehidesi" olarak yazıldı o kutlu sahabe..
Ya Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem?
Uhud'da yüzünden kanlar süzülürken, Taif'te taşlanırken, Kabe'de işkembeler atılırken, yavrularını elleriyle gömerken, midesine bağladığı taşlar yere düşerken, biricik karısına zina iftirası atılıyorken, Bilali taşlar altında eziliyorken üzülüyor, şimdiki tabirle hangi depresyona giriyordu?
Yunus Suresinde "Haberiniz olsun; Allah‘ın velileri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır" diye emretmişken Rabbi, tebessüm etti ölüme bile..
Aleyhissalatu ves selam..
O'nun biricik ümmeti olarak haydi atalım tozları üzerimizden..
Evlat mı hayırsız?
Koca mı zalim?
Elti mi gıybetci?
Borçlar mı bitmiyor?
-Ey evladıyla sınanan anne; Nuh Aleyhisselam değil miydi kafir olan oğluna 950 senelik tebliğinde "yavrucum" demekten geri kalmayan..?
-Ey kocasıyla sınanan hanım kardeşim, Asiye annemiz değil miydi Firavun gibi dünyada benzeri olmayan bir zalimin karısıyken cennete yükselen?
-Ey gıybet, iftira derdine düşmüş kardeşim, tertemiz Aişe anamız değil miydi zina gibi bir iftiraya uğrayıp gıybetin en ağırını yaşayan?
-Ey geçim sıkıntısından bıkmış Ümmeti Muhammed; Alemlere rahmet değil miydi bu dünyadan karnını arpa ekmeği ile doyurmadan giden..
Haydi kapanalım secdeye;
Affet diyelim.. Rabbim, Affet derdimi dert ettiğim, günleri kendime zehir ettiğim her anımı affet..
Bu değerli vaktimi sana daha çok yakınlaşabilmek için, imtihanlarıma sabredip onları sana uzanan bir merdiven olarak kullanabilmem için bana yardım et.. Allahumme Âmin
2 notes · View notes