Tumgik
#turist kız
merzifontarihi · 2 years
Text
sarıkamış 1930.perihan adoran(türkiyenin ilk kadın turist rehberlernden merzifon amerikan kız kolejinden)ile birlkte
sarıkamış 1930.perihan adoran(türkiyenin ilk kadın turist rehberlernden merzifon amerikan kız kolejinden)ile birlkte
sarıkamış 1930.perihan adoran(türkiyenin ilk kadın turist rehberlernden merzifon amerikan kız kolejinden)ile birlkte via IFTTT
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haziranzede · 8 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
dünde böyle bir bursa gezisi oldu..belediye gezmeye götürüyor Muş bende katıldım. çok güzel ağırladılar bizi. önce cumalı kız orda hüzel bir kahvaltı edildi. köyü gezdik gerçekden çok güzel bir köy ve gidenlere mutlaka alış veriş yaomalarını tavsiye ederim baya uygundu. sonra pandoro müzesine gittik. çok duygulandım sanırım yaşlanıyırummaetık. Pandora müzesini çok çok beğendim.
ardindan emir sultan, yeşin cami Orhan Gazi ve Osman gaziye gittik. her gittiğimiz yerde bambaşka bir manevi hava vardı..İstanbul'da çok fazla turist oldugu için o manevi hava hissedilmiyor ama bursa d Abu manevi hava çok daha fazla hisssediliyor.şehir İstanbul'a göre daha bakir el değmemiş. çok fazla göçmen gördüm ve sanki tarihi yerlerin yamacındaki semtlerde daha muhavaxı yaşamlar var gibi geldi bana.
ulu cami ile gezi nihayete erdi. cmi geröekdnençok ihtişamlı. ordaki çarşılarda Eminönü ve kapalı çarşıyı andırıyor. mimarısı itibarı ile Emir han ve kozahan soluklanmak için çok güzel yerler.
çok güzel bir geziydi, çokda yoruldum. bu şekilde yarı tatilise nihayee erdirmiş olduk..
10 notes · View notes
eylem-er · 6 days
Text
Tumblr media
— Emin, sana bir kız bulsak mı? artık vaktidir, he?
— ha, yok hocam. sağ olun, benim bir sevgilim var.
— yapma ya. kimmiş o?
— Danimarka’da kendisi.
— nerde?
— Danimarka. ecnebi bi memleket.
— ne yapıyor orda?
— oralıdır kendisi.
— sen nerden tanıyorsun Allah'ın Danimarkalısını?
— ya bi sene turist olarak gelmişti buraya. ben de gezdirdim işte. ya o illa tutturdu, illaki geleceksin Danimarka’ya diye. ya dedim benim kuşlarım var, ben nasıl geleyim oraya?
kim bakacak onlara?
— nasıl yani, sen şimdi kuşlar için mi gitmedin danimarka’ya?
— e ben gidersem ölürler. gerçi o çok ısrar edince dedim dur bakalım, işleri ayarlayabilirsek gelirim dedim. önümüzdeki sene kesin gideceğim. herhalde yani, galiba.
— yahu emin, sen milletlerarası çalışıyormuşsun da haberimiz yokmuş.
— ya aslında benim ona karşı bir şeyim yok tabii, misafir olduğu için. o beni sevdi. biz, ceviz yiyorduk. işte o beni sevdi. ben de onu sevdim.
— ne zaman oldu bu?
— ceviz yerken.
Vizontele / Deli Emin
6 notes · View notes
musfika-hanim · 4 months
Text
english teacher arkadaşıyla markete gitmiş bugün, bir turist çift varmış su arıyorlarmış bulamıyorlarmış arkadaşı farketmiş yardımcı olsana demiş. bizim kız da gitmiş konuşmuş falan arkadaşına şey demiş "şu an annemin hayalini kurduğu şeyi yaşıyorsun" 😂 valla aynen öyle. izmir'e, diyarbakır'a falan gittiğimizde çok karşılaşıyoruz turistlerle konuşsana falan diyorum ona bir duyayım nasıl ingillzce konuşuyorsun :) anne gidip ne konuşayım şimdi insanlarla soru sorarlar cevaplanır diyordu hep. ahhh be nasip olur mu 😂
4 notes · View notes
mukofarmer · 8 months
Text
Ben Niğdeliyim. Kapadokya'nın kültürü öyle çok uzak gelmez bana o yüzden. Ama farklılıklar var elbette. Bir kere burası çok turist aldıgı icin medeniyet diye nitelendirdiğimiz şey burda Niğde'ye göre çok daha fazla.
Kalacak yer için bir hostelde air bnb yaptım. Yan odada Çinli bir adamla kalıyoruz. Bir kere bizim yetişme kültürümüzde yoktur bir erkekle bir kadının farklı odalar bile olsa kapı olmayan bir yerde kalması. Zaten genelde bu ortak kullanım odalarını yabancılar tercih ediyormus. Ama ucuza geldiği için benim için sorun olacak bir durum değildi. Sabah Çinli abimle aynı anda kahvaltıya cıktık. Tanıştık, sohbet muhabbet aldı götürdü bizi. Beraber kahvaltı edip cıktık otelden. Keşke hayatım sadece anlık ettiğim sohbetlerden, günlük tanıştığım insanlardan ibaret olsaydı. Tırmanısa gidiyormuş o, ben de Göreme Açık Hava Müzesini gezmeye başladım. Aşıklar tepesine cıktım. Gül Vadisine gittim. Oturduğum her yerde memleketimi, nerden geldiğimi soruyorlardı. İstanbul'dan geldiğimde herkes okey durumdaydı. Fakat memleketimin Niğde olduğunu kimse kabul edemiyordu. Bir de Melendizli olduğumu söylüyordum. Herkes şok oluyordu. Niğde'den böyle güzel, modern biri çıkarmıymıs diye sorguluyorlardı. Özellikle sıcak şarap denemeye gittiğim yerin sahibini bir türlü Niğdeli olduğuma ikna edemedim. Şarap içen Niğdeli bir kız görünce kim olsa şok geçirir gerçi jdjdkdkdkd. Ben zaten Niğde'nin kadın dediğin kalıbından çok uzakta bir karaktere sahiptim. Aykırıydım o şehre, o kültüre, kendi aileme bile. Sıcak şarap demişken baya iyi bir şeymiş ya. Valla potansiyeli var. Benim zaten normalde de en sevdiğim alkollü içecek şaraptır. Buna da baya onay verdim.
Hayat kim ne derse desin bu kadar işte. Bazen hırsımız her şeyimizi ele geçirse de hayat 28 sene önce Bingöl'den Nevşehir'e gelip tüm ailesini orda bırakan şarap işletmesinin sahibi Fevzi amcanın yaşadıkları kadar. Bazen çok özeniyorum böyle hayatlara. Minimum kötülük, hırs var gibi geliyor bu insanlarda. Daha minimalist. Bazen ben de sadece isterdim ki bu yaşam şartları altında yaşayan, kendi küçük dünyası içinde bir işletme sahibi olsaydım.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
bayancerrahi · 2 years
Text
" Do you see them? "
Elini attığın gibi bulduramadığın elektrik anahtarı; ki 18 senedir bu evdesin sen, avucunun içindeymiş gibi bilmelisin o ışık düğmesinin yerini; karanlıkta fısıldıyor: “Buraya ait değilsin artık.”
Ama öyle bir evresinden geçiyorsun ki hayatının, başka bir yere de ait değilsin.
Yurt odana girdiğinde de ya yeni nesil anahtarınız olan güç kartını duvara takman gerektiğini unutuyorsun ya da yuvasının yerini bulduramıyorsun. Üzerinde yurdunun logosunun olduğu ve oda numaranın yazdığı o manyetik kart gibi sen de; yuvan neresi, bilemiyorsun.
18 senedir her gece, gözlerin beyninle mükemmel bir uyum içinde çalışıp ayın ve sokak lambalarının pencerenden içeri süzülen zayıf ışığında bile görebilmeni sağladığında odanın o her santimini ezbere bildiğin duvarlarını incelemeye koyulurdun. En sevdiğin renk olduğuna karar verdiğin için mavi boyadığınız duvarların çatlaklarını, badana katmanlarının zamanla oluşturduğu minimal tümsek ve çukurları izlerdin. O kadar çok izlerdin ki sonunda bir şeylere benzerlerdi; ruh hâline göre şekillenir, her gece farklı karakterlere öykünürlerdi.
Bir de, ne zaman baksan göz göze geldiğiniz bir prenses vardı mavi duvarında, hatırlıyorsun değil mi? Şık elbisesinin kabarık eteği yüzünden üzerine oturduğu hayvan bir at mı yoksa ejderha mı, söylemek zordu ama kızın duruşundaki asalet ve uzun saçlarını süsleyen tacı, çok net seçiliyordu. Gerçi duvardaki arkadaşlarını annenle tanıştırmaya karar verdiğinde annen onları göremediğini söylemişti ya, neyse.
Dün gece, nispeten yabancı olduğun bir odadaydın. Yine bir kız vardı karşında. Bir prenses değildi, tacı yoktu. Yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Oda arkadaşın. Aranız, tanıştığınız ve birbirinize en zorlama gülümsemelerinizi gösterdiğiniz o günden beri aklında tekrar tekrar kurduğun senaryolardakinden, hayal edebildiğinden daha da iyi. Yine de günün her saati birlikte olunca, amfide yan yana oturup geceleri yan yana yataklarda uyuyunca yalnız kalmayı özlemen çok normal. Arada kendini dışarı atıp tek başına dolaşmaya çıkman, etrafına bakına bakına gezinmek istemen de bundan belki.
Bir hafta sonu yine, gezinmeye çıkmıştın. Kısa sürede sevmiştin burayı, insanlarını; turist dolu olmasına rağmen Trakyalı kalabilmiş samimi çarşısını... Hiç geçmediğin yollardan geçtin o gün ve daha önce görmediğin bir duvar gördün. Badana ve beton katmanlarının, içindeki karakterleri ortaya çıkarmak istercesine, yer yer döküldüğü kırmızı bir duvar. Odandaki gibi. Ancak yeterince bakarsan içindeki karakterleri görebileceğin bir duvar. Anonim bir sanatçı; annesinin hayali arkadaşlarını garipsediği o küçük kızın elini tutarcasına “Bak, onları ben de görüyorum.” der gibi, o beton katmanlarının, duvar çatlaklarının sınırlarını belirtmişti. Gördüğü karakterleri sprey boyasıyla çizmişti.
08/05/2018
...
Aklıma gelen bir Bridge to Terabithia kesitiyle bitireyim yazımı, siz de izlemediyseniz gidip izleyin pls. Gözleriniz kapalı ve zihniniz açıkken.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
6 notes · View notes
Text
Aftersun'ı izliyorum baba kız turist olarak Türkiye'ye geliyorlar ve adamın ilk yaptığı şeylerden biri sigara içmek. Turiste bile efkardan sigara yaktırıyor Türkiyem
2 notes · View notes
dostaviskili · 2 years
Text
— emin, sana bir kız bulsak mı? artık vaktidir, he?
—ha, yok hocam. sağolun, benim bir sevgilim var.
— yapma ya. kimmiş o?
— danimarka’da kendisi.
— nerde?
— danimarka. ecnebi bi memleket.
— ne yapıyor orda?
— oralıdır kendisi.
— sen nerden tanıyorsun allahın danimarkalısını?
— ya bi sene turist olarak gelmişti buraya. ben de gezdirdim işte. ya o illa tutturdu, illa ki geleceksin danimarka’ya diye. ya dedim benim kuşlarım var, ben nasıl geleyim oraya. kim bakacak onlara
— nasıl yani, sen şimdi kuşlar için mi gitmedin danimarka’ya?
— e ben gidersem ölürler. gerçi o çok ısrar edince dedim dur bakalım, işleri ayarlayabilirsek gelirim dedim. önümüzdeki sene kesin gideceğim. herhalde yani, galiba.
— yahu emin, sen milletlerarası çalışıyormuşsun da haberimiz yokmuş.
— ya aslında benim ona karşı bir şeyim yok tabi, misafir olduğu için. o beni sevdi. biz, ceviz yiyorduk. işte o beni sevdi. ben de onu sevdim.
— ne zaman oldu bu?
— ceviz yerken.
Vizontele / 2001 ‧
Tumblr media
4 notes · View notes
sohbethatlari1 · 14 days
Text
Sohbet Hattı
Toplumsal olarak,cinsellik kavramının bahsi geçmesi ya da yaşanılması neticesinde,ateş topunu andıran bir çemberin içinde buluruz kendimizi.Ancak taciz ve tecevüzde iyi bir kariye sahibiz,bu da madalyonun acı yüzü…Aile eğitiminde cinsler arası farklılıklar ve rolleri hakkında keskin çizgiler doğrultusunda,genel bilgiler veriliyor.Eğer ki çocuk kendini bedensel olarak tanıma süreçlerinde,ebeveynlerinin verdiği eğitimde sadece ayıp ve günah kavrmaları üzerinde bir yaklaşım varsa,biyojik süreçlerinde ki herşeyi alaşağı etmiş olacaktır.Çocuk elini cinsel organına götürüp,tanımaya çalışma evresinde ki sert tutumların,gelişim süreçlerine zarar vermesine etken olacağı bilinmekte.Genelde gelişim süreçlerinde algıların çalışmaya başlamasıyla sorulan ve açıklanması zor konulara verilen yanıtlar geçiştirici ya da yanıltıcı olması ise ayrı bir algının oluşumuna,bu algıda gelişim süreçlerine olumsuz yansımalarda bulunur.Günah ve ayıp kavramlarıyla her an tenkit ve sert uyarılarla terbiye edilmeye çalışılan çocuk,doğasında var olan ancak anlamlandıramadığı bir bilmecenin içinde bulur kendini…Devam eden yıllar okul çağı ve sosyal yaşam tecrübelerinin gelmesiyle,doğasında var olanı içinden çıkılmaz bir hiddetle yaşamaya başlar…Cinsel dürtüler kendini gösterdiği her an,toplumdan uzaklaşma ve kendine çekilerek tatmin olma yolunu arar…Bu dürtülerini gerçeklşetirme süreçlerinde davranışlarında,asabiyet ve agresif tutumlar ortaya çıkarak,karakterinin oluşumunda geniş izler bırakmasına neden olur.Arkadaş çevresini daraltarak asosyal bir yaşama sürüklenen bireyde,maalesef ki sapkın davranışlar ortaya çıkar.Devam eden süreçlerde ise iş ailenin bilincine kalmıştır,blu çağı ile ergenlik dönemi arasında ince çizgide eğer ki doğru müdehaleler gerçekleşirse,kötü durumların atlatılması muhtemel,aksi takdirde sapık diye ifade etmiş olduğumuz insanları,amacına uygun yetiştirip topluma salmış oluruz…Evet namus adına neler yapmayız ki,bir de kendi zihniyetimize bakalım,toplumca namus kavramını nasıl yaşamımızda uyguluyoruz?Dar bir eğitim düzeyi olan toplumda yetişen kız bir oğlanı sevmiştir,oğlanda kızı…Kaçmışlardır evlenmek adına,yuva kurmak maksadıyla…Sonrası tabi ki bilindik son,kızın ailesi kandırarak kızı eve getirip…Ha bu davranışları sergileyen namus bekçileri başkasının namusuna göz dükmekten geri kalmazlar o ayrı…Yurt-dışından gelen turiste saldırır,taciz-tecevüzde bulunur sorulduğu zaman neden yaptın diye açık giyindi diye masumlaştırılır olay!!!Sizde cinsellik kavramı hakkında yeterli bilgiye sahip değilseniz,iyi bir kaynak ve bilgilendirici mercih arıyorsanız,canlı sohbet hattı hizmetlerinden faydalanabilirsiniz.
0 notes
tripuck · 2 months
Link
0 notes
pazaryerigundem · 4 months
Text
Bursa'da tarihi hanlarda 'kahve' buluşması
https://pazaryerigundem.com/haber/173302/bursada-tarihi-hanlarda-kahve-bulusmasi/
Bursa'da tarihi hanlarda 'kahve' buluşması
Tumblr media
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 3’üncüsü düzenlenen ‘Kahve sohbetleri gecesi’, vatandaşlara 6 asırlık İpek Han’ın tarihi atmosferinde kahvelerini yudumlayarak keyifli bir akşam geçirme imkanı verdi
BURSA (İGFA) – Bursa’yı gastronomi turizminde de öne çıkarmak amacıyla Türk Mutfağı Haftası’nda birbirinden farklı etkinlikler düzenleyen Büyükşehir Belediyesi, tarihin dokusunu kahvenin lezzetiyle buluşturdu.
15’inci yüzyılda Hacı İvaz Paşa tarafından yaptırılan İpek Han’ın önündeki yeni meydan, Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl 3’üncüsünü düzenlediği ‘Kahve sohbetleri gecesi’ne ev sahipliği yaptı. Büyükşehir Belediyesi turist rehberlerinin anlattığı Tarihi Hanlar Bölgesi’nin hikayelerini keyifle dinleyen Bursalılar, hikayeler arasından sorulan sorulara doğru cevap vererek hediyeler de kazandı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de kahve sohbetlerine eşi Seden Bozbey ile birlikte katıldı.
Tumblr media
Programa, Başkan Mustafa Bozbey’in yanı sıra Vali Yardımcısı Rıza Gençoğlu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kamil Özer, Dış İlişkiler Daire Başkanı Pınar Işıkyıldız, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, ‘gönül ne kahve ister, ne kahvehane. Gönül sohbet ister, kahve bahane’ sözüyle konuşmasına başladı. Tarihin esintisiyle kahvenin lezzetini Kahve sohbetleri gecesi’nde buluşturduklarını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, 40 yıl hatırlı kahvelerin mekanında buluştuklarını hatırlattı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren 700 yıllık Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin Osmanlı’nın ilk çarşılarından olduğunu belirten Başkan Bozbey, “Hanlar Bölgesi bugün de sosyal hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Tarih boyunca farklı kültürlere ve sosyal yaşantıya sahip insanların sohbet ettiği, dertlerini paylaştığı, gazete okuduğu, tavla oynadığı bu bölgede kahve vazgeçilmez bir simgedir. Kahve, Osmanlı’dan günümüze uzanan tamamlanan işlerin yorgunluğunu attığımız, bayramların, kız isteme merasimlerinin, mutlu anların keyfini paylaştığımız kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Bu gece kahvelerimizi yudumlarken hem kültürel mirasımızı yaşatacak hem de güzel sohbetler eşliğinde keyifli anlar geçireceğiz. Kahve kültürünün farklı yönlerini tanıyacak, geleneksel tatlarımızı yeniden keşfedecek, tarihe keyifli bir yolculuk yapacağız. Kahve bir bahane. Asıl olan gönül sohbetlerimiz. Geleneklerimizin ve kültürümüzün yaşatılmasıdır. Herkese afiyet olsun. Emeği geçenleri kutluyorum” dedi.
Vali Yardımcısı Rıza Gençoğlu, Türk Mutfağı Haftası’nın tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da keyifli programlarla kutlandığını dile getirdi.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Kamil Özer, Türkiye’nin en lezzetli haftası olan Türk Mutfağı Haftası’nı dolu dolu programla geçirdiklerini söyledi. Gastronominin artık turizm ve kültürün tanıtılmasında önemli bir etken olduğunu anlatan Özer, Türk kahvesinin sadece bir içecek değil kültür olduğunu belirterek, bu değeri tanıtmanın önemine vurgu yaptı.
Program, Kahve eksperi ve barista eğitmeni Mehmet Koray Eroğlu’nun ‘Gelenekten geleceğe kahve kültürü söyleşisi’ ve kahve sunumuyla devam etti.
Hacivat ve Karagöz gösterisinin ardından Orkestra Şube Müdürlüğü Türk Halk ve Türk Sanat Müziği Bölümü sanatçılarının konser verdiği gecede, Bursalılar Türk kahvesi eşliğinde keyifli saatler yaşadı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
morkedisblog · 5 months
Text
İran hükümeti ülkesinde mülteci bulunan 20 bin afganlı çocuğu sınır dışı etmiş aslında yıllar önce çekilen bu Cafer Penahi imzalı film öngörü yapmış sanki 😲hayır sınırdışı yok senaryoda ama akvaryumdaki balığı almak isteyen küçük kız parayı yağmur ızgarasına düşürür kız ve ağabeyine tek yardım eden kişi balon satan mülteci afgan çocuktur para delikten çıkarılır herkes hayatına döner afgan çocuk balonuyla başbaşa kalır💔kendi ülkende yaşamıyorsan (iş için başka ülkelere gidenler değil kastettiğim)o ülkenin devletine muhtaçsan o halkın gelirine vergisine ortaksan hep yüksündür senden kurtulmaya bakarlar yooo kafamı bir yere çarpmadım ben ülkeme gelmeyen mülteciye de teröriste de birşey demiyorum hatta turiste bile tahammülüm yok haaa sizinkiler de orda burda derseniz ben göndermedim ülkenize gelen işçi/turist/sığınmacı vs Türkleri sınırdışı edin beni bağlamaz kafanız çalışmıyorsa Almanya gibi olursunuz hep söylerim Berlindeki Türk mahallesi Almanyays savaş açsa özerklik alır bana ne😴
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
instagram
0 notes
cansbox · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Burası İzmir. Bu kişi de meşhur bilim adamı Einstein.
Einstein'ın İzmir Kız Lisesi meselesini bir kenara bırakırsak bu iki fotoğraf arasında haddimi aşarak bir bağ kurdum.
Bu fotoğraf İzmir yangınından sonra çekilmiş bir fotoğraf.
Bu binalar neden yok biliyor musunuz?
Zamanının belediye başkanları öyle uygun gördüğü için.
İzmir yangınında yanan yer sadece İzmir Fuarı kadar bir alan.
Gerisini ateş değil eline kazma küreği alan cehalet yok etmiş.
Belediye başkanları ikiye ayrılır. 1) Vizyon sahibi olup o gün alkışlanmasa da ileride alkışlanacak işleri yapanlar. Genellikle bu kişiler özellikle kendini kentin sahini sanan kendinden muktedir tipler ile pek aynı kareye girmez, onun yerine köylü çiftçi, ara sokak esnafı daha çok onun dinlediği kişilerdir. 2) Tirbünlere oynayıp çok iyi başkan ya kaldırımları yaptı falan dedirtenler. İşte bu tayfa genellikle kentin önde gelen isimleri ile bol bol fotoğraf çektirir, selam çakar.
Emin olun ki bu binaları yıkıp yerine ona buna peşkeş çekilen bina ve şakşakçı rantçı çevresi o belediye başkanları için tarihin en iyi belediye başkanı demişlerdir.
Eğer bu yapıları korunsaydı, o zaman İzmir, cruiseların olmazsa olmaz durağı olacak, yerli ve yabancı turist bütün sektörlerini besleyen bir turizm cazibe noktası olacaktı. (bknz: Antalya ve turizmin etkisi) Tüm bunlar bir yana güzel bir kentte yaşayan insanların psikolojileri de daha iyi olacaktı. Sanırım bu vizyona sahip bir belediye başkanı ilk seçimde görevden alınırdı.
Einstein ne alaka derseniz.
Einstein'ıın ışık hızı ve kuantum üzerine yaptığı çalışmalar o gün için hiç bir maddi karşılığı olmayan, ne işimize yarayacak ki denilen çalışmalardı. Ama ABD hükümeti o gün için karşılığı olmayan bütün çalışmaları için Eİnstein'a limitsiz fon ve özgürce çalışma ortamı yarattı.
1917 senesinde Albert Einstein, lazerin arkasında yatan süreç olan uyarılmış emisyon ilkesini ilk kez ışığın emilmesi ve emisyonu hakkındaki makalesinde açıkladı.
Buradan yola çıkan Charles Townes 1951 senesinde mikrodalgayı bir adım sonra 1959 senesinde Gordon Gould, makalesinde bu fenomene LASER ismini verdi. 16 Mayıs 1960 günü ise Theodore Maiman işlevsel olan kızıl ışık yayan lazeri pratik kullanıma uygun hale getirdi.
Bugün bütün dünyadaki barkod okuma ve qr kod ile ödeme yapma, stok, sayım, lojistik, en basitinden marketlerde kasalardaki akışı sağlayan sistemi- günlük hayatta ne işimize yarayacak - denilen bir icad sağladı. Einstein Türkiye'de kalsa İzmir Kız lisesinde fizik öğretmeni olacaktı...
Umarım kentimizde, "bir sonraki seçimi" değil bari on yıl ilerisini düşünebilen, ön görebilen, vizyon sahibi bir kişi belediye başkanı olarak seçilir.
18 12 2023
0 notes
turkeytraveltours · 1 year
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/budvadan-bodruma-deniz-kum-gunes-ve-tarih-bir-ortada.html
Budva’dan Bodrum’a deniz, kum, güneş ve tarih bir ortada
Tumblr media Tumblr media
Çocukla Seyahat’in bu ay bir yurtiçi ve bir yurtdışı olmak üzere iki farklı rotası var; Bodrum ve Karadağ, Budva. Yaklaşık 2 ay evvel temelli olarak Bodrum’a taşındık. Şimdi hem kalabalık hem de sıcaklar başlamadan Lorin’le yarımadayı keşfe çıktık. Karadağ, Budva rotasıysa vizesiz, 12 bin liranın altında bütçesiyle, deniz, kum, güneş tatili vaat eden bir seçenekti. Pronto Tour’un davetiyle 3 gece 4 gün Budva’yı gezdik. Burada pasaport ve çocukla yurtdışı çıkışına bir parantez açmak istiyorum. Şayet çocuğunuz küçükse ve MEB’e bağlı rastgele bir kreşe gidiyorsa yalnızca defter bedeli ödeyerek 5 yıllık pasaport çıkarabilirsiniz. Karadağ, çocuğun yanında başka ebeveyni olmadan ülkeye girişine müsaade veriyor. Ülkelerin farklı uygulamaları var. Kimileri başka eşten muvafakatname istiyor; anne-çocuk; baba-çocuk çıkılacak seyahatler öncesinde gideceğiniz ülkenin konsolosluğundan bilgi alın.
Tumblr media
Anne-kız oyuncak alışverişinde…
Dönelim Budva seyahatimize… İstanbul’dan Podgoritsa’ya yaklaşık 1 saat 20 dakika uçuyorsunuz ve buradan yeniden yaklaşık 1 saat 15 dakika daha otobüs seyahatiyle Budva’ya varıyorsunuz. O denli harikulade bir tabiatı var ki yol uzunluğu izleyeceğiniz köylere ve görüntüye doyum olmuyor. Müddet olarak İstanbul’dan Ege’ye gitmekten bir farkı yok. Fakat tatil bütçesi olarak bu yıl Ege kıyılarıyla kıyaslayınca epey uygun. Gidiş-dönüş uçak bileti, 4 yıldızlı otelde konaklama ve kent tipi ödediğiniz fiyata dahil.
TARİHİ SURLAR PLAJA AÇILIYOR
Pronto Tour’un her güne farklı bir gezisi var. Karadağ’ın bir başka ünlü kenti Kotor’a, Tivat, Perast ve Balkanlar’ın en büyüğü olan İşkodra Gölü’ne giden ekstra cinslere katılabilirsiniz. Ben Lorin’le çok yorulmak istemediğimden yalnızca Budva’yı görmeyi tercih ettim. 3 gece 4 gün kenti gezmek için kâfi, biraz daha denizin tadını çıkarayım ya da yakın başka kentleri görelim diyorsanız haftalık tipleri da seçebilirsiniz.
Budva’da eski kentinin olduğu bölgenin ismi Stari Grad. Sokaklarında dolanırken birden bir surun içinden geçip kendinizi plajda buluveriyorsunuz. Mayonuzu içinize giymenizi ya da yanınızda taşımanızı tavsiye ederim. Stari Grad’ı gezmek, tarihi kale ve kiliselerini dolanmak da dahil azamî yarım gününüzü alır. Labirenti andıran daracık ve kıvrımlı sokakları, ikramlık eşya dükkânları, kafeleri ve restoranlarıyla kentin en tanınan, en turistik yeri.
Tumblr media
İşte ücretsiz dondurma hazinesinin bileti.
Lorin puseti olmadan 13 bin adım attığı gün yorgunluktan isyan edip yere oturmuştu. Son bir heves kaleyi de gezebilmek için kalede hazine oyunu uydurdum. “İçeride bir hazine varmış, bu bir müsabaka, şayet bulursak ödül olarak tüm dondurmalar fiyatsız olacakmış” dedim. Gücünün tekrar nasıl yerine geldiğini anlatamam. Kale içinde koşturup durdu, ben de içeri girerken aldığımız bilet-kartı kütüphaneye sakladım. Buldu ve kartı kapıp “Dondurmaa” diyerek güvenliklere koştu. Sonuç olarak siz benim yaptığım yanılgıyı yapmayın ve bebek otomobilinizi kesinlikle yanınıza alın.
Eski kentin meydanında yaz uzunluğu akşamları çeşitli şenlikler düzenleniyor, gitmeden internetten denetim edin. Kentin geri kalanı da Adriyatik’e bakan Mogren ve Slovenska olarak ikiye ayrılan uzun kıyı şeridinden oluşuyor. Burada kafeler, restoranlar ve çocuklar için oyun alanları var. Geceleri denize girenler, dans eden gençler, koşturan çocuklarla her daim hareketli. Lakin tüm kentte pazar günü birkaç restoran ve büfe hariç her yer kapalı. Gereksinim ve alışverişinizi aman pazar gününe bırakmayın, sonra bizim üzere AVM’nin kapısında kalakalırsınız.
Şehrin turist yükünü öteki Slav halkları oluşturuyor. Karadağ’da da Sırpça ve Hırvatça karışımı bir lisan konuşuluyor. Bağımsızlıklarını 2006’da ilan ettikleri için şimdi geliştikleri söylenemez ancak pak ve inançlı bir kent. Halk ve çalışanlarsa son derece gergin!
Yabancı lisanınız yoksa hiç kaygı etmeyin zira onların da yok. 5 dakika sandviçteki tavuğu çıkarıp yalnızca kaşar peynirli hale getirmelerini istediğimi anlatmaya çalıştıysam da sonuçta peynirsiz ve tavuklu bir sandviçle baş başa kaldım. Zati şayet et yiyor ve seviyorsanız bu seyahatte bize katılan benim grup, Lorin’in yol arkadaşı Gülay Barbaros Altan’ın tavsiyesiyle gittiğiniz her yerde balık ve deniz eserlerini tercih edebilirsiniz. Denizin kıyısında yaşayıp bunu da mutfaklarında değerlendirmeyi düzgün biliyorlar. Yediği her deniz mahsulünden son derece şad kaldı Gülay. Ayrıyeten mutsuz olmamak için euro’yu liraya çevirmeyi bırakmak gerekiyor. Euro üzerinden kendinize günlük bir bütçe ayırmak mantıklı.
Tumblr media
4 yaşındaki minik gezginimiz Lorin otelin taşlık plajında oyunlar oynadı.
DENİZ SICAK, DAĞLAR KAPKARA
Turunuzu yarım pansiyon seçerseniz size bir öğle yemeği kalıyor, o da kişi başı 7-10 euro ortası hoş bir yemekle taçlanıyor. Öteki Avrupa ülkelerine nazaran çok ucuz değil, lakin kaliteli yemek mümkün.
Şehirde Türk turist sayısı da epey fazla. Lorin geçen yılki Mısır seyahatinden sonra burada da Türkçe konuştuğunu duyduğu insanların yanına “Ben Türkçeyim” diye bağırarak koşmayı ihmal etmedi. Ve tüm yabancı lisanları İngilizce zannetmeye devam etti.
Deniz sıcaklığı çocuklar için ülkü. Birçok kıyı çakıl ve kum karışık. Dağlar nitekim kara ve dumanlı. Tabiatı harikulade. Dağların ortasında denize girmek epey keyifli. Su sporları yaygın. Çokça parasailing var ve kara dağların akabinde yamaç paraşütü de yapılıyor.
Biz bir gün otelimizin önünden kalkan tekneye binerek 5 dakika uzaklıktaki Sveti Nikola Adası’na (Hawaii Adası) yüzmeye gittik. Anakaraya ufak bir toprak kesimiyle bağlı olan Sveti Stefan Yarımadası’nı ise lakin tekneyle dışarıdan görebildik. Aslında kentin tarih açısından en kıymetli yerlerinden biri burası. Bir devir 12 ailenin yaşadığı kasabada Sırbistan Kraliçesi’nin yazlık meskeni de varmış. Şimdilerde ünlü bir otel zincirinin derece lüks bir tatil köyü. Fakat üzülmeyin, Hawaii olarak isimlendirdikleri Sveti Nikola da hoş bir gün geçirmek için çok sempatik bir ada. Bir restoran ve 3-4 tane barı olan adada deniz çok hoş lakin suyun içi taşlık ve yosun sebebiyle kaygan, yanınıza deniz ayakkabınızı almayı unutmayın. Tekneyle adaya gidip dönmek 5 euro, çocuktan da para alıyorlar. Adada şezlong ve şemsiye 15 euro. Lakin havlunuzu serip yayılmak fiyatsız. Hayli keyifli bir gündü, adaya geçin derim.
KADIN SÜRÜCÜLÜ TAKSİ SEÇİN
Bir taksi sorunu var bu kentte. İstanbul üzere değil, çabucak taksi bulabiliyorsunuz lakin özel taksiler otellerin yakınında fazlaca oluyor, bilmeden biniyorsunuz ve yaklaşık üç katı bir fiyat ödüyorsunuz. Üzerinde ‘Palmi’ yazan taksiler pak ve olağan tarife, üstelik sürücülerin birden fazla bayan ve seyahat sonunda taksimetreden fiş çıkıyor, ödeyeceğiniz fiyat aşikâr. Kısa yola da isyan etmiyorlar. Bir not da içinde 500 GB yüklü olan turist internet paketlerine düşmek isterim. 10 euro verip, bir çizgi alıp 500 GB internetle tatilinizin tadını daha da rahat rahat çıkarabilirsiniz.
Tumblr media
GEZİ NOTLARI
– Stari Grad’daki tüm kiliseler akşam açık olduğundan gündüz yerine akşam serinliğinde gezmek âlâ bir seçenek olabilir.
– Tarihi yapıları gezmeyi seviyorsanız, kent merkezinden biraz uzaklaşmayı göze alarak Podostrog, Duljevo, Praskavica, Rustovo ve Stanjevici manastırlarını görebilirler.
– Mogren Plajı’na giden yolda karşınıza çıkacak Dans Eden Kız Heykeli ile Antik Roma mezarları kentin yakın ve uzak tarihinin görgü şahitlerinden.
Tumblr media
  HAZIR TRAFİK SIKIŞMAMIŞKEN…
Budva tatilimizin akabinde tekrar Bodrum’dayız. Hazır trafik sıkışmamış, sıcaklık 26-28 ortası değişiyorken dilediğimiz koya gidebiliyoruz. Bizim beğenilen beldemiz Torba. Konaklamıyorsanız bile şahane otellerdeki restoran ve plajlara dışarıdan girebiliyorsunuz. Fiyat olarak daha makul olan belediyenin Torba Cafe’sine gidebilirsiniz, lakin gün uzunluğu şezlong savaşları var. Bir öteki seçeneğinizse kıyı uzunluğu sıralanmış balık restoranlarının iskeleleri. Burada da favorimiz Mercan Restoran. Hasret Hanım’ı bulun, gerisini ona bırakın. Hem fiyatları makul hem de hoş bir servisi var. Akşamüzeri Torba’nın bütün çocukları hatta Bodrum’un öteki bölgelerinden birçok çocuk Babun Çocuk Kitapçısı’nda buluşuyor. İçinde her çeşit çocuk kitabı, önünde tatlı bir parkı var. Hafta sonları farklı atölyelere mesken sahipliği yapıyor. Kafesinde ağaçların altında dinlenmek güzel bir seçenek.
Çocukların doyasıya eğlenmesi için Bodrum’daki en âlâ adreslerden biri yeniden Torba’daki Vogue Supreme Hotel’in içindeki Candyland. Devasa aquapark’ı, dalga havuzları, Bodrum’a girişte herkesin dikkatini çeken dönmedolabın da olduğu lunaparkı ve küçük diskosuyla Candyland çocuklar için adeta bir cennet. Hem otel konuklarına hem de dışarıdan ziyaretçilere açık. Öncesinde rezervasyon gerekli.
Torba’da konaklayacaksanız veiyi bir yemek, hoş bir plaj istiyorsanız en düzgün alternatif Susona Bodrum, LXR Hotels &Resorts. Çocuklu aileler için Family Beach isminde başka bir plaj var ve otelin ısıtmalı havuzlarından biri olan infinity pool’u kullanabiliyorsunuz. Oteldeki herkes çocuklarla çok ilgili. Lorin biz sarfiyat gitmez havuza girdi ve neredeyse tüm gün çıkmadı. Cankurtaran olarak çalışan bir ablası çabucak suya girerek Lorin’le ilgilendi hatta yüzmeyi öğretti. Bana da lokal ve gurme lezzetlerini harmanlayan imza restoranı Malva’da, executive şef Necmi Ağaç’ın mikrolokal lezzet anlayışıyla hazırladığı yemekleri tatmak için fırsat doğdu. Öbür restoranlarında da vegan ve organik seçenekler var. Deniz ve havuzdan yorulan Lorin uykuya daldığında Frankie Beach Club’da DJ müzik eşliğinde eğlenceli birkaç saat geçirdim, ne palavra söyleyeyim çocukla tatilde kendinize de vakit ayırmak işin bonusu oluyor. Susona’nın Frankie Beach’ine ve bünyesindeki restoranlara rezervasyonla günübirlik girmek mümkün.
Bodrum’da bu yaz da otellerin içinde sanat galerileri açılıyor. Hem çocuk hemsizin için uygun bir aktivite. Susona’daki Frank Arka Studio bunlardan biri. Fransa merkezli dünyaca ünlü sanat galerisi Perrotin Gallery, yaz uzunluğu Bodrum Loft’ta sanatseverlerle buluşuyor. METT Hotel’deki Nine Cloud standı, Anna Laudel Bodrum’daki Daniele Sigalot’nun ‘Around the WORD’ isimli şahsî standı de görebileceğiniz öbür sanat yapıtlarından yalnızca birkaçı.
  CENNET VE KARAİNCİR
Bodrum’da nerede konakladığınız çok kıymetli değil, aracınızla ya da dolmuşlarla her koya rahatlıkla gidebilirsiniz. Bizim favori koyumuz Cennet. Deniz kıyısı yumuşacık kum. Çocuklar için ülkü sığlıkta, biraz açılırsanız koyun ismini nereden aldığını anlıyorsunuz. 5-6 metre tabanı görmek ve dağların ortasında yüzmek insanı hakikaten cennette hissettiriyor. Küçük bir işletme var. Şezlong 100 lira. Tost 40, limonata 30 lira. Otopark fiyatsız. Dilerseniz kendi sandalyelerinizle de gidip fiyat ödemeden denize girebilirsiniz.
Çocukla gidilebilecek bir başka deniz seçeneğiyse Akyarlar’daki Karaincir Plajı. Ne yazık ki burada halk plajı ismine pek yer kalmamış. Uygun fiyatlı beach’ler üzere değerli olanlar da var, seçim sizin. Pırıl pırıl bir suyu ve altın sarısı kumu var. Lakin denizin suyu soğuk. Bodrum’da Mavi Bayraklı 67 plaj var, münasebetiyle denizi gördüğünüz anda üstünüzü çıkarabilirsiniz fakat tekrar de en güzeline gideceğiz üzere bir savınız varsa Mazı Köyü’ndeki Hurma Sahili’ni es geçmeyin. Ağaçlarla dolu bu köyü bitirdiğinizde karşınıza masmavi bir deniz çıkıyor. Ufak birkaç pansiyon var. Tam baş dinlemelik. Su sıcak lakin denizi taşlık. Son olarak önereceğim deniz elbette İçmeler. Kumbahçe’deki İçmeler’in suyu o kadar soğuk olmasına karşın içinden çıkmak istemiyorsunuz. Aspat Koyu’nu da tavsiye edecektim lakin biz gittiğimizde bir otel koyun etrafını çevirmişti. İçeri giriş için kişi başı 1.000 lira istiyorlardı. Üzgünüm, Bodrum’un en hoş koylarından Aspat artık halka kapalı.
Deniz sonrası kıyı yürüyüşlerinde Bodrum’un her beldesinde kesinlikle bir çocuk parkı bulursunuz. Bodrum Kalesi’ni hazine oyunu sistemiyle gezmek de eğlenceli olacaktır.
0 notes
anzacdaygallipoli · 1 year
Text
Budva’dan Bodrum’a deniz, kum, güneş ve tarih bir ortada - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/budvadan-bodruma-deniz-kum-gunes-ve-tarih-bir-ortada.html
Budva’dan Bodrum’a deniz, kum, güneş ve tarih bir ortada
Tumblr media Tumblr media
Çocukla Seyahat’in bu ay bir yurtiçi ve bir yurtdışı olmak üzere iki farklı rotası var; Bodrum ve Karadağ, Budva. Yaklaşık 2 ay evvel temelli olarak Bodrum’a taşındık. Şimdi hem kalabalık hem de sıcaklar başlamadan Lorin’le yarımadayı keşfe çıktık. Karadağ, Budva rotasıysa vizesiz, 12 bin liranın altında bütçesiyle, deniz, kum, güneş tatili vaat eden bir seçenekti. Pronto Tour’un davetiyle 3 gece 4 gün Budva’yı gezdik. Burada pasaport ve çocukla yurtdışı çıkışına bir parantez açmak istiyorum. Şayet çocuğunuz küçükse ve MEB’e bağlı rastgele bir kreşe gidiyorsa yalnızca defter bedeli ödeyerek 5 yıllık pasaport çıkarabilirsiniz. Karadağ, çocuğun yanında başka ebeveyni olmadan ülkeye girişine müsaade veriyor. Ülkelerin farklı uygulamaları var. Kimileri başka eşten muvafakatname istiyor; anne-çocuk; baba-çocuk çıkılacak seyahatler öncesinde gideceğiniz ülkenin konsolosluğundan bilgi alın.
Tumblr media
Anne-kız oyuncak alışverişinde…
Dönelim Budva seyahatimize… İstanbul’dan Podgoritsa’ya yaklaşık 1 saat 20 dakika uçuyorsunuz ve buradan yeniden yaklaşık 1 saat 15 dakika daha otobüs seyahatiyle Budva’ya varıyorsunuz. O denli harikulade bir tabiatı var ki yol uzunluğu izleyeceğiniz köylere ve görüntüye doyum olmuyor. Müddet olarak İstanbul’dan Ege’ye gitmekten bir farkı yok. Fakat tatil bütçesi olarak bu yıl Ege kıyılarıyla kıyaslayınca epey uygun. Gidiş-dönüş uçak bileti, 4 yıldızlı otelde konaklama ve kent tipi ödediğiniz fiyata dahil.
TARİHİ SURLAR PLAJA AÇILIYOR
Pronto Tour’un her güne farklı bir gezisi var. Karadağ’ın bir başka ünlü kenti Kotor’a, Tivat, Perast ve Balkanlar’ın en büyüğü olan İşkodra Gölü’ne giden ekstra cinslere katılabilirsiniz. Ben Lorin’le çok yorulmak istemediğimden yalnızca Budva’yı görmeyi tercih ettim. 3 gece 4 gün kenti gezmek için kâfi, biraz daha denizin tadını çıkarayım ya da yakın başka kentleri görelim diyorsanız haftalık tipleri da seçebilirsiniz.
Budva’da eski kentinin olduğu bölgenin ismi Stari Grad. Sokaklarında dolanırken birden bir surun içinden geçip kendinizi plajda buluveriyorsunuz. Mayonuzu içinize giymenizi ya da yanınızda taşımanızı tavsiye ederim. Stari Grad’ı gezmek, tarihi kale ve kiliselerini dolanmak da dahil azamî yarım gününüzü alır. Labirenti andıran daracık ve kıvrımlı sokakları, ikramlık eşya dükkânları, kafeleri ve restoranlarıyla kentin en tanınan, en turistik yeri.
Tumblr media
İşte ücretsiz dondurma hazinesinin bileti.
Lorin puseti olmadan 13 bin adım attığı gün yorgunluktan isyan edip yere oturmuştu. Son bir heves kaleyi de gezebilmek için kalede hazine oyunu uydurdum. “İçeride bir hazine varmış, bu bir müsabaka, şayet bulursak ödül olarak tüm dondurmalar fiyatsız olacakmış” dedim. Gücünün tekrar nasıl yerine geldiğini anlatamam. Kale içinde koşturup durdu, ben de içeri girerken aldığımız bilet-kartı kütüphaneye sakladım. Buldu ve kartı kapıp “Dondurmaa” diyerek güvenliklere koştu. Sonuç olarak siz benim yaptığım yanılgıyı yapmayın ve bebek otomobilinizi kesinlikle yanınıza alın.
Eski kentin meydanında yaz uzunluğu akşamları çeşitli şenlikler düzenleniyor, gitmeden internetten denetim edin. Kentin geri kalanı da Adriyatik’e bakan Mogren ve Slovenska olarak ikiye ayrılan uzun kıyı şeridinden oluşuyor. Burada kafeler, restoranlar ve çocuklar için oyun alanları var. Geceleri denize girenler, dans eden gençler, koşturan çocuklarla her daim hareketli. Lakin tüm kentte pazar günü birkaç restoran ve büfe hariç her yer kapalı. Gereksinim ve alışverişinizi aman pazar gününe bırakmayın, sonra bizim üzere AVM’nin kapısında kalakalırsınız.
Şehrin turist yükünü öteki Slav halkları oluşturuyor. Karadağ’da da Sırpça ve Hırvatça karışımı bir lisan konuşuluyor. Bağımsızlıklarını 2006’da ilan ettikleri için şimdi geliştikleri söylenemez ancak pak ve inançlı bir kent. Halk ve çalışanlarsa son derece gergin!
Yabancı lisanınız yoksa hiç kaygı etmeyin zira onların da yok. 5 dakika sandviçteki tavuğu çıkarıp yalnızca kaşar peynirli hale getirmelerini istediğimi anlatmaya çalıştıysam da sonuçta peynirsiz ve tavuklu bir sandviçle baş başa kaldım. Zati şayet et yiyor ve seviyorsanız bu seyahatte bize katılan benim grup, Lorin’in yol arkadaşı Gülay Barbaros Altan’ın tavsiyesiyle gittiğiniz her yerde balık ve deniz eserlerini tercih edebilirsiniz. Denizin kıyısında yaşayıp bunu da mutfaklarında değerlendirmeyi düzgün biliyorlar. Yediği her deniz mahsulünden son derece şad kaldı Gülay. Ayrıyeten mutsuz olmamak için euro’yu liraya çevirmeyi bırakmak gerekiyor. Euro üzerinden kendinize günlük bir bütçe ayırmak mantıklı.
Tumblr media
4 yaşındaki minik gezginimiz Lorin otelin taşlık plajında oyunlar oynadı.
DENİZ SICAK, DAĞLAR KAPKARA
Turunuzu yarım pansiyon seçerseniz size bir öğle yemeği kalıyor, o da kişi başı 7-10 euro ortası hoş bir yemekle taçlanıyor. Öteki Avrupa ülkelerine nazaran çok ucuz değil, lakin kaliteli yemek mümkün.
Şehirde Türk turist sayısı da epey fazla. Lorin geçen yılki Mısır seyahatinden sonra burada da Türkçe konuştuğunu duyduğu insanların yanına “Ben Türkçeyim” diye bağırarak koşmayı ihmal etmedi. Ve tüm yabancı lisanları İngilizce zannetmeye devam etti.
Deniz sıcaklığı çocuklar için ülkü. Birçok kıyı çakıl ve kum karışık. Dağlar nitekim kara ve dumanlı. Tabiatı harikulade. Dağların ortasında denize girmek epey keyifli. Su sporları yaygın. Çokça parasailing var ve kara dağların akabinde yamaç paraşütü de yapılıyor.
Biz bir gün otelimizin önünden kalkan tekneye binerek 5 dakika uzaklıktaki Sveti Nikola Adası’na (Hawaii Adası) yüzmeye gittik. Anakaraya ufak bir toprak kesimiyle bağlı olan Sveti Stefan Yarımadası’nı ise lakin tekneyle dışarıdan görebildik. Aslında kentin tarih açısından en kıymetli yerlerinden biri burası. Bir devir 12 ailenin yaşadığı kasabada Sırbistan Kraliçesi’nin yazlık meskeni de varmış. Şimdilerde ünlü bir otel zincirinin derece lüks bir tatil köyü. Fakat üzülmeyin, Hawaii olarak isimlendirdikleri Sveti Nikola da hoş bir gün geçirmek için çok sempatik bir ada. Bir restoran ve 3-4 tane barı olan adada deniz çok hoş lakin suyun içi taşlık ve yosun sebebiyle kaygan, yanınıza deniz ayakkabınızı almayı unutmayın. Tekneyle adaya gidip dönmek 5 euro, çocuktan da para alıyorlar. Adada şezlong ve şemsiye 15 euro. Lakin havlunuzu serip yayılmak fiyatsız. Hayli keyifli bir gündü, adaya geçin derim.
KADIN SÜRÜCÜLÜ TAKSİ SEÇİN
Bir taksi sorunu var bu kentte. İstanbul üzere değil, çabucak taksi bulabiliyorsunuz lakin özel taksiler otellerin yakınında fazlaca oluyor, bilmeden biniyorsunuz ve yaklaşık üç katı bir fiyat ödüyorsunuz. Üzerinde ‘Palmi’ yazan taksiler pak ve olağan tarife, üstelik sürücülerin birden fazla bayan ve seyahat sonunda taksimetreden fiş çıkıyor, ödeyeceğiniz fiyat aşikâr. Kısa yola da isyan etmiyorlar. Bir not da içinde 500 GB yüklü olan turist internet paketlerine düşmek isterim. 10 euro verip, bir çizgi alıp 500 GB internetle tatilinizin tadını daha da rahat rahat çıkarabilirsiniz.
Tumblr media
GEZİ NOTLARI
– Stari Grad’daki tüm kiliseler akşam açık olduğundan gündüz yerine akşam serinliğinde gezmek âlâ bir seçenek olabilir.
– Tarihi yapıları gezmeyi seviyorsanız, kent merkezinden biraz uzaklaşmayı göze alarak Podostrog, Duljevo, Praskavica, Rustovo ve Stanjevici manastırlarını görebilirler.
– Mogren Plajı’na giden yolda karşınıza çıkacak Dans Eden Kız Heykeli ile Antik Roma mezarları kentin yakın ve uzak tarihinin görgü şahitlerinden.
Tumblr media
  HAZIR TRAFİK SIKIŞMAMIŞKEN…
Budva tatilimizin akabinde tekrar Bodrum’dayız. Hazır trafik sıkışmamış, sıcaklık 26-28 ortası değişiyorken dilediğimiz koya gidebiliyoruz. Bizim beğenilen beldemiz Torba. Konaklamıyorsanız bile şahane otellerdeki restoran ve plajlara dışarıdan girebiliyorsunuz. Fiyat olarak daha makul olan belediyenin Torba Cafe’sine gidebilirsiniz, lakin gün uzunluğu şezlong savaşları var. Bir öteki seçeneğinizse kıyı uzunluğu sıralanmış balık restoranlarının iskeleleri. Burada da favorimiz Mercan Restoran. Hasret Hanım’ı bulun, gerisini ona bırakın. Hem fiyatları makul hem de hoş bir servisi var. Akşamüzeri Torba’nın bütün çocukları hatta Bodrum’un öteki bölgelerinden birçok çocuk Babun Çocuk Kitapçısı’nda buluşuyor. İçinde her çeşit çocuk kitabı, önünde tatlı bir parkı var. Hafta sonları farklı atölyelere mesken sahipliği yapıyor. Kafesinde ağaçların altında dinlenmek güzel bir seçenek.
Çocukların doyasıya eğlenmesi için Bodrum’daki en âlâ adreslerden biri yeniden Torba’daki Vogue Supreme Hotel’in içindeki Candyland. Devasa aquapark’ı, dalga havuzları, Bodrum’a girişte herkesin dikkatini çeken dönmedolabın da olduğu lunaparkı ve küçük diskosuyla Candyland çocuklar için adeta bir cennet. Hem otel konuklarına hem de dışarıdan ziyaretçilere açık. Öncesinde rezervasyon gerekli.
Torba’da konaklayacaksanız veiyi bir yemek, hoş bir plaj istiyorsanız en düzgün alternatif Susona Bodrum, LXR Hotels &Resorts. Çocuklu aileler için Family Beach isminde başka bir plaj var ve otelin ısıtmalı havuzlarından biri olan infinity pool’u kullanabiliyorsunuz. Oteldeki herkes çocuklarla çok ilgili. Lorin biz sarfiyat gitmez havuza girdi ve neredeyse tüm gün çıkmadı. Cankurtaran olarak çalışan bir ablası çabucak suya girerek Lorin’le ilgilendi hatta yüzmeyi öğretti. Bana da lokal ve gurme lezzetlerini harmanlayan imza restoranı Malva’da, executive şef Necmi Ağaç’ın mikrolokal lezzet anlayışıyla hazırladığı yemekleri tatmak için fırsat doğdu. Öbür restoranlarında da vegan ve organik seçenekler var. Deniz ve havuzdan yorulan Lorin uykuya daldığında Frankie Beach Club’da DJ müzik eşliğinde eğlenceli birkaç saat geçirdim, ne palavra söyleyeyim çocukla tatilde kendinize de vakit ayırmak işin bonusu oluyor. Susona’nın Frankie Beach’ine ve bünyesindeki restoranlara rezervasyonla günübirlik girmek mümkün.
Bodrum’da bu yaz da otellerin içinde sanat galerileri açılıyor. Hem çocuk hemsizin için uygun bir aktivite. Susona’daki Frank Arka Studio bunlardan biri. Fransa merkezli dünyaca ünlü sanat galerisi Perrotin Gallery, yaz uzunluğu Bodrum Loft’ta sanatseverlerle buluşuyor. METT Hotel’deki Nine Cloud standı, Anna Laudel Bodrum’daki Daniele Sigalot’nun ‘Around the WORD’ isimli şahsî standı de görebileceğiniz öbür sanat yapıtlarından yalnızca birkaçı.
  CENNET VE KARAİNCİR
Bodrum’da nerede konakladığınız çok kıymetli değil, aracınızla ya da dolmuşlarla her koya rahatlıkla gidebilirsiniz. Bizim favori koyumuz Cennet. Deniz kıyısı yumuşacık kum. Çocuklar için ülkü sığlıkta, biraz açılırsanız koyun ismini nereden aldığını anlıyorsunuz. 5-6 metre tabanı görmek ve dağların ortasında yüzmek insanı hakikaten cennette hissettiriyor. Küçük bir işletme var. Şezlong 100 lira. Tost 40, limonata 30 lira. Otopark fiyatsız. Dilerseniz kendi sandalyelerinizle de gidip fiyat ödemeden denize girebilirsiniz.
Çocukla gidilebilecek bir başka deniz seçeneğiyse Akyarlar’daki Karaincir Plajı. Ne yazık ki burada halk plajı ismine pek yer kalmamış. Uygun fiyatlı beach’ler üzere değerli olanlar da var, seçim sizin. Pırıl pırıl bir suyu ve altın sarısı kumu var. Lakin denizin suyu soğuk. Bodrum’da Mavi Bayraklı 67 plaj var, münasebetiyle denizi gördüğünüz anda üstünüzü çıkarabilirsiniz fakat tekrar de en güzeline gideceğiz üzere bir savınız varsa Mazı Köyü’ndeki Hurma Sahili’ni es geçmeyin. Ağaçlarla dolu bu köyü bitirdiğinizde karşınıza masmavi bir deniz çıkıyor. Ufak birkaç pansiyon var. Tam baş dinlemelik. Su sıcak lakin denizi taşlık. Son olarak önereceğim deniz elbette İçmeler. Kumbahçe’deki İçmeler’in suyu o kadar soğuk olmasına karşın içinden çıkmak istemiyorsunuz. Aspat Koyu’nu da tavsiye edecektim lakin biz gittiğimizde bir otel koyun etrafını çevirmişti. İçeri giriş için kişi başı 1.000 lira istiyorlardı. Üzgünüm, Bodrum’un en hoş koylarından Aspat artık halka kapalı.
Deniz sonrası kıyı yürüyüşlerinde Bodrum’un her beldesinde kesinlikle bir çocuk parkı bulursunuz. Bodrum Kalesi’ni hazine oyunu sistemiyle gezmek de eğlenceli olacaktır.
0 notes
gallipolidaytours · 1 year
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/budvadan-bodruma-deniz-kum-gunes-ve-tarih-bir-ortada.html
Budva’dan Bodrum’a deniz, kum, güneş ve tarih bir ortada
Tumblr media Tumblr media
Çocukla Seyahat’in bu ay bir yurtiçi ve bir yurtdışı olmak üzere iki farklı rotası var; Bodrum ve Karadağ, Budva. Yaklaşık 2 ay evvel temelli olarak Bodrum’a taşındık. Şimdi hem kalabalık hem de sıcaklar başlamadan Lorin’le yarımadayı keşfe çıktık. Karadağ, Budva rotasıysa vizesiz, 12 bin liranın altında bütçesiyle, deniz, kum, güneş tatili vaat eden bir seçenekti. Pronto Tour’un davetiyle 3 gece 4 gün Budva’yı gezdik. Burada pasaport ve çocukla yurtdışı çıkışına bir parantez açmak istiyorum. Şayet çocuğunuz küçükse ve MEB’e bağlı rastgele bir kreşe gidiyorsa yalnızca defter bedeli ödeyerek 5 yıllık pasaport çıkarabilirsiniz. Karadağ, çocuğun yanında başka ebeveyni olmadan ülkeye girişine müsaade veriyor. Ülkelerin farklı uygulamaları var. Kimileri başka eşten muvafakatname istiyor; anne-çocuk; baba-çocuk çıkılacak seyahatler öncesinde gideceğiniz ülkenin konsolosluğundan bilgi alın.
Tumblr media
Anne-kız oyuncak alışverişinde…
Dönelim Budva seyahatimize… İstanbul’dan Podgoritsa’ya yaklaşık 1 saat 20 dakika uçuyorsunuz ve buradan yeniden yaklaşık 1 saat 15 dakika daha otobüs seyahatiyle Budva’ya varıyorsunuz. O denli harikulade bir tabiatı var ki yol uzunluğu izleyeceğiniz köylere ve görüntüye doyum olmuyor. Müddet olarak İstanbul’dan Ege’ye gitmekten bir farkı yok. Fakat tatil bütçesi olarak bu yıl Ege kıyılarıyla kıyaslayınca epey uygun. Gidiş-dönüş uçak bileti, 4 yıldızlı otelde konaklama ve kent tipi ödediğiniz fiyata dahil.
TARİHİ SURLAR PLAJA AÇILIYOR
Pronto Tour’un her güne farklı bir gezisi var. Karadağ’ın bir başka ünlü kenti Kotor’a, Tivat, Perast ve Balkanlar’ın en büyüğü olan İşkodra Gölü’ne giden ekstra cinslere katılabilirsiniz. Ben Lorin’le çok yorulmak istemediğimden yalnızca Budva’yı görmeyi tercih ettim. 3 gece 4 gün kenti gezmek için kâfi, biraz daha denizin tadını çıkarayım ya da yakın başka kentleri görelim diyorsanız haftalık tipleri da seçebilirsiniz.
Budva’da eski kentinin olduğu bölgenin ismi Stari Grad. Sokaklarında dolanırken birden bir surun içinden geçip kendinizi plajda buluveriyorsunuz. Mayonuzu içinize giymenizi ya da yanınızda taşımanızı tavsiye ederim. Stari Grad’ı gezmek, tarihi kale ve kiliselerini dolanmak da dahil azamî yarım gününüzü alır. Labirenti andıran daracık ve kıvrımlı sokakları, ikramlık eşya dükkânları, kafeleri ve restoranlarıyla kentin en tanınan, en turistik yeri.
Tumblr media
İşte ücretsiz dondurma hazinesinin bileti.
Lorin puseti olmadan 13 bin adım attığı gün yorgunluktan isyan edip yere oturmuştu. Son bir heves kaleyi de gezebilmek için kalede hazine oyunu uydurdum. “İçeride bir hazine varmış, bu bir müsabaka, şayet bulursak ödül olarak tüm dondurmalar fiyatsız olacakmış” dedim. Gücünün tekrar nasıl yerine geldiğini anlatamam. Kale içinde koşturup durdu, ben de içeri girerken aldığımız bilet-kartı kütüphaneye sakladım. Buldu ve kartı kapıp “Dondurmaa” diyerek güvenliklere koştu. Sonuç olarak siz benim yaptığım yanılgıyı yapmayın ve bebek otomobilinizi kesinlikle yanınıza alın.
Eski kentin meydanında yaz uzunluğu akşamları çeşitli şenlikler düzenleniyor, gitmeden internetten denetim edin. Kentin geri kalanı da Adriyatik’e bakan Mogren ve Slovenska olarak ikiye ayrılan uzun kıyı şeridinden oluşuyor. Burada kafeler, restoranlar ve çocuklar için oyun alanları var. Geceleri denize girenler, dans eden gençler, koşturan çocuklarla her daim hareketli. Lakin tüm kentte pazar günü birkaç restoran ve büfe hariç her yer kapalı. Gereksinim ve alışverişinizi aman pazar gününe bırakmayın, sonra bizim üzere AVM’nin kapısında kalakalırsınız.
Şehrin turist yükünü öteki Slav halkları oluşturuyor. Karadağ’da da Sırpça ve Hırvatça karışımı bir lisan konuşuluyor. Bağımsızlıklarını 2006’da ilan ettikleri için şimdi geliştikleri söylenemez ancak pak ve inançlı bir kent. Halk ve çalışanlarsa son derece gergin!
Yabancı lisanınız yoksa hiç kaygı etmeyin zira onların da yok. 5 dakika sandviçteki tavuğu çıkarıp yalnızca kaşar peynirli hale getirmelerini istediğimi anlatmaya çalıştıysam da sonuçta peynirsiz ve tavuklu bir sandviçle baş başa kaldım. Zati şayet et yiyor ve seviyorsanız bu seyahatte bize katılan benim grup, Lorin’in yol arkadaşı Gülay Barbaros Altan’ın tavsiyesiyle gittiğiniz her yerde balık ve deniz eserlerini tercih edebilirsiniz. Denizin kıyısında yaşayıp bunu da mutfaklarında değerlendirmeyi düzgün biliyorlar. Yediği her deniz mahsulünden son derece şad kaldı Gülay. Ayrıyeten mutsuz olmamak için euro’yu liraya çevirmeyi bırakmak gerekiyor. Euro üzerinden kendinize günlük bir bütçe ayırmak mantıklı.
Tumblr media
4 yaşındaki minik gezginimiz Lorin otelin taşlık plajında oyunlar oynadı.
DENİZ SICAK, DAĞLAR KAPKARA
Turunuzu yarım pansiyon seçerseniz size bir öğle yemeği kalıyor, o da kişi başı 7-10 euro ortası hoş bir yemekle taçlanıyor. Öteki Avrupa ülkelerine nazaran çok ucuz değil, lakin kaliteli yemek mümkün.
Şehirde Türk turist sayısı da epey fazla. Lorin geçen yılki Mısır seyahatinden sonra burada da Türkçe konuştuğunu duyduğu insanların yanına “Ben Türkçeyim” diye bağırarak koşmayı ihmal etmedi. Ve tüm yabancı lisanları İngilizce zannetmeye devam etti.
Deniz sıcaklığı çocuklar için ülkü. Birçok kıyı çakıl ve kum karışık. Dağlar nitekim kara ve dumanlı. Tabiatı harikulade. Dağların ortasında denize girmek epey keyifli. Su sporları yaygın. Çokça parasailing var ve kara dağların akabinde yamaç paraşütü de yapılıyor.
Biz bir gün otelimizin önünden kalkan tekneye binerek 5 dakika uzaklıktaki Sveti Nikola Adası’na (Hawaii Adası) yüzmeye gittik. Anakaraya ufak bir toprak kesimiyle bağlı olan Sveti Stefan Yarımadası’nı ise lakin tekneyle dışarıdan görebildik. Aslında kentin tarih açısından en kıymetli yerlerinden biri burası. Bir devir 12 ailenin yaşadığı kasabada Sırbistan Kraliçesi’nin yazlık meskeni de varmış. Şimdilerde ünlü bir otel zincirinin derece lüks bir tatil köyü. Fakat üzülmeyin, Hawaii olarak isimlendirdikleri Sveti Nikola da hoş bir gün geçirmek için çok sempatik bir ada. Bir restoran ve 3-4 tane barı olan adada deniz çok hoş lakin suyun içi taşlık ve yosun sebebiyle kaygan, yanınıza deniz ayakkabınızı almayı unutmayın. Tekneyle adaya gidip dönmek 5 euro, çocuktan da para alıyorlar. Adada şezlong ve şemsiye 15 euro. Lakin havlunuzu serip yayılmak fiyatsız. Hayli keyifli bir gündü, adaya geçin derim.
KADIN SÜRÜCÜLÜ TAKSİ SEÇİN
Bir taksi sorunu var bu kentte. İstanbul üzere değil, çabucak taksi bulabiliyorsunuz lakin özel taksiler otellerin yakınında fazlaca oluyor, bilmeden biniyorsunuz ve yaklaşık üç katı bir fiyat ödüyorsunuz. Üzerinde ‘Palmi’ yazan taksiler pak ve olağan tarife, üstelik sürücülerin birden fazla bayan ve seyahat sonunda taksimetreden fiş çıkıyor, ödeyeceğiniz fiyat aşikâr. Kısa yola da isyan etmiyorlar. Bir not da içinde 500 GB yüklü olan turist internet paketlerine düşmek isterim. 10 euro verip, bir çizgi alıp 500 GB internetle tatilinizin tadını daha da rahat rahat çıkarabilirsiniz.
Tumblr media
GEZİ NOTLARI
– Stari Grad’daki tüm kiliseler akşam açık olduğundan gündüz yerine akşam serinliğinde gezmek âlâ bir seçenek olabilir.
– Tarihi yapıları gezmeyi seviyorsanız, kent merkezinden biraz uzaklaşmayı göze alarak Podostrog, Duljevo, Praskavica, Rustovo ve Stanjevici manastırlarını görebilirler.
– Mogren Plajı’na giden yolda karşınıza çıkacak Dans Eden Kız Heykeli ile Antik Roma mezarları kentin yakın ve uzak tarihinin görgü şahitlerinden.
Tumblr media
  HAZIR TRAFİK SIKIŞMAMIŞKEN…
Budva tatilimizin akabinde tekrar Bodrum’dayız. Hazır trafik sıkışmamış, sıcaklık 26-28 ortası değişiyorken dilediğimiz koya gidebiliyoruz. Bizim beğenilen beldemiz Torba. Konaklamıyorsanız bile şahane otellerdeki restoran ve plajlara dışarıdan girebiliyorsunuz. Fiyat olarak daha makul olan belediyenin Torba Cafe’sine gidebilirsiniz, lakin gün uzunluğu şezlong savaşları var. Bir öteki seçeneğinizse kıyı uzunluğu sıralanmış balık restoranlarının iskeleleri. Burada da favorimiz Mercan Restoran. Hasret Hanım’ı bulun, gerisini ona bırakın. Hem fiyatları makul hem de hoş bir servisi var. Akşamüzeri Torba’nın bütün çocukları hatta Bodrum’un öteki bölgelerinden birçok çocuk Babun Çocuk Kitapçısı’nda buluşuyor. İçinde her çeşit çocuk kitabı, önünde tatlı bir parkı var. Hafta sonları farklı atölyelere mesken sahipliği yapıyor. Kafesinde ağaçların altında dinlenmek güzel bir seçenek.
Çocukların doyasıya eğlenmesi için Bodrum’daki en âlâ adreslerden biri yeniden Torba’daki Vogue Supreme Hotel’in içindeki Candyland. Devasa aquapark’ı, dalga havuzları, Bodrum’a girişte herkesin dikkatini çeken dönmedolabın da olduğu lunaparkı ve küçük diskosuyla Candyland çocuklar için adeta bir cennet. Hem otel konuklarına hem de dışarıdan ziyaretçilere açık. Öncesinde rezervasyon gerekli.
Torba’da konaklayacaksanız veiyi bir yemek, hoş bir plaj istiyorsanız en düzgün alternatif Susona Bodrum, LXR Hotels &Resorts. Çocuklu aileler için Family Beach isminde başka bir plaj var ve otelin ısıtmalı havuzlarından biri olan infinity pool’u kullanabiliyorsunuz. Oteldeki herkes çocuklarla çok ilgili. Lorin biz sarfiyat gitmez havuza girdi ve neredeyse tüm gün çıkmadı. Cankurtaran olarak çalışan bir ablası çabucak suya girerek Lorin’le ilgilendi hatta yüzmeyi öğretti. Bana da lokal ve gurme lezzetlerini harmanlayan imza restoranı Malva’da, executive şef Necmi Ağaç’ın mikrolokal lezzet anlayışıyla hazırladığı yemekleri tatmak için fırsat doğdu. Öbür restoranlarında da vegan ve organik seçenekler var. Deniz ve havuzdan yorulan Lorin uykuya daldığında Frankie Beach Club’da DJ müzik eşliğinde eğlenceli birkaç saat geçirdim, ne palavra söyleyeyim çocukla tatilde kendinize de vakit ayırmak işin bonusu oluyor. Susona’nın Frankie Beach’ine ve bünyesindeki restoranlara rezervasyonla günübirlik girmek mümkün.
Bodrum’da bu yaz da otellerin içinde sanat galerileri açılıyor. Hem çocuk hemsizin için uygun bir aktivite. Susona’daki Frank Arka Studio bunlardan biri. Fransa merkezli dünyaca ünlü sanat galerisi Perrotin Gallery, yaz uzunluğu Bodrum Loft’ta sanatseverlerle buluşuyor. METT Hotel’deki Nine Cloud standı, Anna Laudel Bodrum’daki Daniele Sigalot’nun ‘Around the WORD’ isimli şahsî standı de görebileceğiniz öbür sanat yapıtlarından yalnızca birkaçı.
  CENNET VE KARAİNCİR
Bodrum’da nerede konakladığınız çok kıymetli değil, aracınızla ya da dolmuşlarla her koya rahatlıkla gidebilirsiniz. Bizim favori koyumuz Cennet. Deniz kıyısı yumuşacık kum. Çocuklar için ülkü sığlıkta, biraz açılırsanız koyun ismini nereden aldığını anlıyorsunuz. 5-6 metre tabanı görmek ve dağların ortasında yüzmek insanı hakikaten cennette hissettiriyor. Küçük bir işletme var. Şezlong 100 lira. Tost 40, limonata 30 lira. Otopark fiyatsız. Dilerseniz kendi sandalyelerinizle de gidip fiyat ödemeden denize girebilirsiniz.
Çocukla gidilebilecek bir başka deniz seçeneğiyse Akyarlar’daki Karaincir Plajı. Ne yazık ki burada halk plajı ismine pek yer kalmamış. Uygun fiyatlı beach’ler üzere değerli olanlar da var, seçim sizin. Pırıl pırıl bir suyu ve altın sarısı kumu var. Lakin denizin suyu soğuk. Bodrum’da Mavi Bayraklı 67 plaj var, münasebetiyle denizi gördüğünüz anda üstünüzü çıkarabilirsiniz fakat tekrar de en güzeline gideceğiz üzere bir savınız varsa Mazı Köyü’ndeki Hurma Sahili’ni es geçmeyin. Ağaçlarla dolu bu köyü bitirdiğinizde karşınıza masmavi bir deniz çıkıyor. Ufak birkaç pansiyon var. Tam baş dinlemelik. Su sıcak lakin denizi taşlık. Son olarak önereceğim deniz elbette İçmeler. Kumbahçe’deki İçmeler’in suyu o kadar soğuk olmasına karşın içinden çıkmak istemiyorsunuz. Aspat Koyu’nu da tavsiye edecektim lakin biz gittiğimizde bir otel koyun etrafını çevirmişti. İçeri giriş için kişi başı 1.000 lira istiyorlardı. Üzgünüm, Bodrum’un en hoş koylarından Aspat artık halka kapalı.
Deniz sonrası kıyı yürüyüşlerinde Bodrum’un her beldesinde kesinlikle bir çocuk parkı bulursunuz. Bodrum Kalesi’ni hazine oyunu sistemiyle gezmek de eğlenceli olacaktır.
0 notes