Tumgik
#zatürre
mansetmalatya · 1 year
Text
Deprem Bölgesi İçin Maske Uyarısı
Tumblr media
Deprem bölgelerinde ağır hasarlı binaların yıkımı ile birlikte toz salınımının fazla olacağını belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Yücel, KOAH ve astım hastalarını uyararak “Dışarıda mutlaka maske takılmalı” dedi. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, bölgede yaşayanlar şimdi de hafriyat kaynaklı göğüs hastalıkları tehdidi altında. Malatya Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Yücel, deprem bölgesinde yaşanları ya da çalışanları, bina yıkımları sırasında ortaya çıkan toz bulutları konusunda uyardı. Dr. Yücel, deprem bölgesindekilerin sağlıklarını korumak için mutlaka maske takmaları gerektiğini söyledi. 9. Köy’den Berkman Dulcan'ın sorularını yanıtlayan Uzman Dr. Orhan Yücel, depremin ilk döneminde soğuk hava nedeniyle görülen zatürre vakalarının yerini, hasarlı binaların yıkımlarının başlaması ile birlikte diğer akciğer rahatsızlıklarının aldığına dikkat çekti. Yücel, şöyle konuştu; “Depremin ilk günü itibariyle kış şartları söz konusuydu. Kış şartlarından dolayı ortaya çıkan zatürre durumu ile mücadele ettik. Özellikle Göğüs Hastalıkları Uzmanı olarak o süre zarfında zatürreye tıbbi terimi olarak da pnömoni ile çok fazla vakayla karşılaştık. Zatürre durumu gençlerde ve yaşlılarda değişiyor. Şimdi mesela gençler zatürreye ayakta atlatabilir iken yaş ilerledikçe yatış durumu söz konusu olabiliyor. Depremin ilk günleriyle beraber hava şartlarınında etken olması ile birlikte zatürreden kaynaklı yatış sayımız çok fazla oldu.”
Tumblr media
“Karbon monoksit zehirlenmeleri oldu” Deprem sonrası kurulan çadır kentlerde yaşamanın da akciğer sağlığı açısından riskleri beraberinde getirdiğini vurgulayan Dr Yücel, çadır şartlarında yaşamanın zorluğuna dikkat çekti.  Uzm Dr. Yücel “İlk zamanlarda çadırlarda ısı problemi oldu. Isı problemini bir kısım ısıtıcı ile bir kısım ise soba kurarak çözdü. Şu anda herkes doğalgaz kullandığı için soba yakmayı bilmeyen bir çok insan vardı. Karbon monoksit zehirlenmeleri oldu. Hiperbarik ünitemizi hizmete açtık ve hizmete sunduk. Ağır karbonmonoksit zehirlenmesinde tedavi hiperbarik oksijen tedavisidir” diye konuştu. “Maske takın diye uyarılarda bulunduk” Hasarlı binaların yıkımları ile birlikte havaya kimyasal tozların karıştığına dikkat çeken  Uzm Dr. Yücel, deprem bölgesinde yaşanmakta olan durumu konusunda “Bina yıkımları ile birlikte toz bulutu ortaya çıktı. Toz durumu KOAH ve astım hastalarını çok fazla etkiliyor. Binaların yıkımı ile birlikte kimyasal tozlar yani çimento tozu açığa çıktı. Normal bir insanda dahi üst solunum yolu, alt solunum yolu enfeksiyonuna neden olabilecek bir ortam oluştu” ifadesini kullandı. Astım ya da KOAH gibi kronik akciğer hastalığı olan insanların yıkım sahalarından kaçınmaları gerektiğini söyleyen Dr Yücel, şu uyarılarda bulundu: “Özellikle astımlı kişiler arasında bu toz bulutuyla karşılaştığı zaman ataklara girip acil servislere gelen vakalar çok oldu. Bunu önleyebilir miyiz? Tabii ki önleyebiliriz. İlk olarak kişiler o bölgelere girmeyecekler ama biz hani toplum olarak meraklı olduğumuz için yani daha fazla cazibe haline geliyor. Bizim çarşı diye hitap ettiğimiz Malatya’nın merkezindeki alanlarda yıkılan binalarda bir seyirci kitlesi oluştu. İnsanların oraya gitme nedenleri, yıkılan binaları seyretmek oldu. Fotoğraf ve videoya almak gibi. Biz ne kadar bu alanlardan hem emniyet, hem hastalık açısından uzak durun desek de insanlarımız oralara gidip seyretmeyi tercih ettiler. O bölgeden zorunlu olarak geçeceksiniz veya bulunmak zorundaysanız maske takın diye önerilerde bulunduk. Hastanelere üst solunum yolu enfeksiyonu, az solunum yolu enfeksiyonları, kronik hastalığı olanlar, astım, KOAH gibi hastalıkları bulunanlar nefeste darlığı şikayetiyle müracaat ettiler. Hala yıkımlar devam ediyor ve biz önerilerimizi sunuyoruz.” “Astım hastaları mevsim geçişlerine dikkat etmeli” Yıkım olan alanlardan insanların mutlaka uzak durması gerektiğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Yücel, “Maskenin kısmi olarak koruyuculuğu var ama bunu enfeksiyon ve nefes darlığı olarak düşünmemek lazım. Bu olay Göz Hastalıklarında enfeksiyona kadar gider. Çok ciddi bir rüzgar salınımı olmadığı müddetçe şu aşamada yıkılan binalardaki kimyasal tozlar bulundukları çevre üzerinde etki gösterir. Şu Anda Astımlı hastalarımız mutlaka maske ile dolaşmalı çünkü mevsim geçişleri onlar için tehlikeli olabilir. Malatya bu aralar çok fazla yağış aldı ve bu yağışlar çimleri oldukça artıracak ve çim poleni daha fazla olacak.” “Yazın çadır ortamı sauna sıcaklığını yakalayabilir” Çadır ve konteynerde kalanlar için yaz aylarının da zor geçebileceğini belirten Uzm. Dr. Yücel “Özellikle çadırlar yazın güneş vurdukça içerideki ısı çok yüksek olacak. KOAH ve astımlı hastalar için değil de kalp ve tansiyon hastaları için sıkıntı yaratabilir. Yani ani tansiyon yükselmeleri ondan sonra tabii beraberinde kardiyak alt yapısı sıkıntılıysa kardiyak açılan kalp hastalıkları açısından sıkıntı yaratabilir. Sonuçta sıcak bir ortama giriyorsunuz. Çadır ortamı sauna sıcaklığını yakalayabilir. Konteynerlerde çadıra göre konfor ortamı biraz daha iyi” diye konuştu. KOAH Hastaları için yaz aylarındaki tehlikeye dikkat çeken Malatya Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Yücel “KOAH Hastaları için tek sıkıntımız yaz aylarında yıkımlar devam ettikçe hava kuru olacağından dolayı toz salınımı fazla olacaktır. Kış aylarında yağış olduğundan toz yere çöker ama yaz aylarında aşağı inen toz hareket ettikçe tekrar yukarı yükselecektir. Tek yaşanacak sıkıntı o olacaktır. O nedenle maskesiz çıkmamalarını istiyoruz” dedi. Read the full article
0 notes
introduceofficial · 2 years
Text
Zatürre
Zatürre Zatürre ; Pnömoni, akciğerlerdeki pulmoner dokudaki iltihabın bir sonucu olarak görülen, solunum yolu enfeksiyonu olarak tanımlanır. Pnömoni, kötü hava koşulları, kötü beslenme, stres veya bazı ilaçların kullanımı gibi faktörlerle de kolayca gelişebilir. Pnömoninin en yaygın belirtisi, öksürüktür. Diğer belirtiler arasında derin nefes almada zorluk, ateş, bulantı, kusma, kas ağrıları,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
korkutkalkan · 2 years
Text
Zatürreden Korunmada Etkili Oluyor
Zatürreden Korunmada Etkili Oluyor
Zatürre, tıpta pnömoni olarak adlandırılan akciğer dokusunun iltihabı olarak tanımlanıyor.  Zatürreden korunmanın yollarının başında immün sisteminin kuvvetlendirilmiş olmasının geldiğini belirten Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, bunun da iyi bir beslenme ve temizlik koşullarına dikkat edilmesi ile mümkün olduğunu söyledi. Prof. Dr. Aytaç Atamer, zatürrenin önlenmesinde sigara…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
antalyamemurlarcom · 2 years
Text
Grip bu yıl çok güçlü
Tumblr media
Bir süredir öksürük, ateş, kas ağrıları gibi şikayetler çok yaygın. Dolayısıyla bu belirtiler Covid-19 mu yoksa mu yoksa grip mi (influenza) endişesine yol açıyor. Ancak son zamanlarda influenza A'nın, koronavirüs alt varyantlarıyla benzer belirtilere yol açan H3N2 tipinin yaygın görüldüğünü belirten Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya. bu konudaki sorularımı şöyle yanıtladı…
DOMUZ GRİBİNE BENZETİLİYOR
■ Son günlerde hangi üst solunum yolu enfeksiyonu yaygın?  Son günlerde saptadığımız influenza virüsünün H3N2 tipi. Domuz gribine benzetilse de bu virüs birkaç yılda bir salgın yapan farklı bir infuenza tipi. Hem yetişkinler, hem de çocuklarda daha şiddetli seyrediyor. Mevsimsel influenzaya göre daha şiddetli salgınlar yapıyor ki şu anda üst solunum yolu şikayetiyle başvuranların hastaların çoğunluğunda bu virüsü saptıyoruz.
TEDBİRLER KALKTI, HASTALIKLAR ARTTI
■ Bu beklenen bir durum muydu? Evet, çünkü influenza virüsü de koronavirüs ile aynı şekilde bulaşıyor. Son 3 yılda Covid-19 nedeniyle birçok önlem alınmıştı ki bunların başında maske geliyor. Bu sıkı önlemler sayesinde koronavirüs ile birlikte influenza ve diğer solunum yoluyla bulaşan mikropların da yayılmasını önlemiştik ama artık maskeler çıktı, önlemler kalktı. Bununla birlikte birkaç senedir toplumda bu virüslerin neden olduğu salgınlar yaşanmadığı için bunlara karşı hassas insanlar arttı. Her sene hastalıkla karşılaştıkça bağışıklığımız artıyordu. Birkaç senedir bu virüslerle hiç karşılaşmadığımız için şu anda birçok insan viral solunum yolu hastalıklarına yakalanma riskiyle karşı karşıya. Dolayısıyla bu sene daha fazla kişi üst solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan virüslerden etkileniyor.
ZATÜRREYE KADAR GİDEN TABLOLAR VAR
■ Peki virüs güçlenmiş mi? Evet, bu virüsün genetik yapısında da her yıl farklılıklar oluyor. Influenza virüsüyle (grip virüsü) zaten sürekli genetik değişime uğradığı için her yıl karşılaşıyoruz. Ama birkaç senedir Covid-19 önlemleri sayesinde toplumda rahat dolaşamadığı için 3-4 sene öncesine göre daha fazla genetik olarak değişmiş bir virüsle karşı karşıyayız diyebiliriz. Hem toplumun bu virüsle karşılaşmadığı için bağışıklığının düşmesi hem de virüsün yapısındaki genetik değişim nedeniyle virüsten etkilenme riski ile karşı karşıya geldik. Dolayısıyla bugün için böyle şiddetli semptomlarla yaygın hastalık tablosu yaşanıyor. Yüksek ateş, kemik ağrısı, eklem ağrısı, kas ağrısı aşırı yorgunluk, halsizlik hatta bağışıklık sistemi baskılanan kişilerde zatürreye kadar gidebilen ağır formlarda seyreden klinik tablolar başladı. ■ Şikayetler daha mı şiddetli? Daha önceki yıllara göre hem yetişkinlerde hem çocuklarda şikayetlerin daha şiddetli geçtiğini görüyoruz. Üstelik ilginç bir şekilde çocuklarda da oldukça yoğun. Örneğin şu anda üst solunum yolu şikayetiyle gelen her üç çocuktan biri influenza A çıkıyor. Şikayetler de daha uzun sürüyor. ■ H3N2 tehlikeli mi?  Elbette tehlikelidir. Çünkü yetişkinlerde solunum fonksiyonlarının ileri derecede bozulmasına neden olabildiği için hastada oksijenin azalmasına neden olabilir. Bu da dikkat bozukluğu, zihinsel fonksiyonlarında bozukluğa kadar gidebilecek bir tabloya neden olabilir. Çocuklarda ise en büyük sorun su kaybı. Yüksek ateş sıvı kaybına neden olacağından bu da diğer hücrelerin de fonksiyonlarının bozulmasına neden olur. Bu nedenle hem yetişkin hem çocuk hastaların mutlaka sıvı tüketmesi gerekir. Eğer sıvı tüketmede sorun yaşanıyorsa da serum takılarak vücudun sıvı dengesini sağlamak gerekir. Bu nedenle ateşin ve su kaybının çok yakından takip edilmesi önemli.
Tumblr media
KAPALI ALANDA MASKE TAKILMALI
■ Kronik hastalar nelere dikkat etmeli? Aslında son üç yılda edindiğimiz kapalı ve kalabalık ortamlarda maske takmak gibi güzel bir alışkanlığımız var. Bunu tekrar kazanmak yararlı olacak. Özellikle KOAH, kalp hastalıkları gibi kronik hastalıkları olanların yine hem bu dönem hem de kışın kalabalık alanlarda maske takmasını öneriyoruz. Ayrıca özellikle altta yatan farklı bir hastalığı olanlara ve ileri yaş grubundakilere mutlaka grip aşılarını yaptırmalarını öneriyoruz. Tabii yani yine bağışıklık sistemini güçlendirecek, düzenli ve kaliteli uyku, sağlıklı beslenme, açık havada yürüyüşler de fayda sağlayacaktır. Bununla birlikte kronik hastalığı olanların mümkün olduğunca kapalı alanlarda uzun süre kalmamaları da önemli. Viral hastalıklar için her zaman en önemli korunma yolu aşıdır. Bu nedenle influenzada da en önemli korunma yolunun aşı olduğu unutulmamalı. Aşıyı özellikle ileri yaş ve altta yatan hastalığı olan gruba öneriyoruz. Bunun dışında da kalabalıkta, toplu taşıma araçlarında yine maske takılmasını öneriyoruz. ■ Hasta olan kişiler yine de grip aşısı yaptırmalı mı?  Eğer test yapıldıysa ve grip hastalığı olarak tanısı konulduysa bu durumda aşı olmaya gerek yok. Çünkü bu sezon için bir kere geçiriliyor aynı sezonda birden fazla geçirilmiyor. ■ H3N2 nasıl anlaşılır? Belirtileri ani başlayan ateş, kas ağrısı, halsizlik, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı ve öksürüktür.
ATEŞ 3 GÜNDEN FAZLA SÜRERSE DİKKAT!
■ Ne zaman doktora başvurulmalı? Şu anda kullandığımız hem hızlı testlerde hem de moleküler PCR testlerinde solunum yolu etkenlerine aynı anda bakabiliyoruz. Test yapıldıktan sonra hem influenza için hem de Covid için kişi hastalığı çok ağır geçiriyorsa hastaneye yatması gerekebiliyor. Ama çok ağır geçirmiyorsa da önlemler her ikisi için de aynı. Öncelikle dinlenmek gerekiyor. Okul çocuklarının okula gönderilmemesi, çalışan yetişkinlerin de evde dinlenmesi önemli. Ayrıca sıvı tüketimine de dikkat edilmeli. Eğer ateş üç günden uzun sürüyorsa da mutlaka hekime başvurulmalı ve akciğer enfeksiyonu açısından değerlendirilmeli. Read the full article
0 notes
egesizizmir · 10 months
Text
Ankara'nın ayazında hasta olmadım da İzmir'in yağmurunda zatürre oldum...
74 notes · View notes
doriangray1789 · 8 months
Text
Karanlık Çağ’dan ,Kara Delik Çağına Ortaçağa gidiyoruz…
Kopernik, işkenceye uğruyor. Galileo, hapsediliyor. Lavoisier, idam ediliyor. Bruno, yakılıyor.
Bu bilim adamları skolastik zihniyet tarafından kurban edilenlerden bazıları…
Daha ilginç olanı ise şu, kendi kendini kurban eden birisi var.En azından ben öyle düşünüyorum. Francis Bacon.
Bacon, soğuk bir kış gününde, bir tavuğu karla doldurma deneyi yapması sonucu donarak ölmüş…(Zatürre diyenlerde var)
Genellikle Yakın Çağ öncesi (1789), batıda vuku bulan bu gelişmeleri bilim tarihi açısından önemli kayıplar olarak nitelendirebiliriz.
Peki Bu yazılanların şuan ne önemi var ?
Önemli olan nokta şu, okuduğum kitapta, bilim adına (fizik, evren, uzay vs) çalışma yapan genellikle bütün bilim adamları nobel veya benzeri ödüllere layık görülmüşler… Yani çalışmaları desteklenmiş.
Bilim tarihin seyri açısından güzel bir olay.
Stephen Hawking, Einstein'dan sonra dünyanın en zeki insanı kabul edilip, aynı çağda yaşadığımız en önemli bilim adamıydı. Özellikle yaptığı çalışmalar bilim tarihi açısından çok kıymetlidir.
2013 yılında yazdığı ve “Benim Kısa tarihim” adını verdiği otobiyografisini okuduğumuzda kendi ağzından ‘Zamanın Kısa Tarihi’ kitabının serüvenine ve incelemesine tanıklık etmekteyiz.
Kitap hakkındaki düşüncelerinden bazı pasajları sizlere kendi yorumumla sunmak istiyorum :
Kızının okul masraflarını karşılamak amacıyla evren hakkında popüler bir kitap yazma düşüncesi 1982 yılına dayanmakta.Kitabın taslağını yayınevlerine sunarken havaalanı kitapçılarında satılacak türde bir kitap olmasını söylüyor,fakat yayınevi temsilcileri bu kitabın akademisyenler ve öğrenciler tarafından iyi satın alınsa'da , beklenen satış patlamasını gerçekleştirecek düzeyde anlaşılır olmadığı öngörüyorlar.Okuyucuların daha iyi anlayabilmesi için zamanla editörler tarafından kendisine bazı yerlerin düzeltilmesi gerektiği belirtiliyor.Hatta dahada önemlisi Kitabın orijinal başlığı' Büyük Patlama’dan Kara Deliklere: Bir Zaman Tarihçesi 'olacakken, editörün bunu 'Zamanın Kısa Tarihi 'olarak değiştirmesi.
Sorunsuz basımı yapıldıktan sonra kitap,
New York Times çok satan listesinde 147 hafta, Londorı Times çok satan listesinde ise 237 hafta gibi rekor bir sürede kalıyor, 40 dile çevrilip ve dünya çapında on milyondan fazla satış yapıyor.
Kitabın amacını ise tek cümleyle özetliyor aslında ‘’ Amacım evrenin tarihini yazmaktı, kendi tarihimi değil ‘’
Sonuçta, okuduğumuz kitap, yazarından dolayı çok satılan, sanırım içeriğinden dolayı ise az okunan bir eser.. Dilini çok ağır buldum , ne kadar da yalın bir şekilde konuları ele alsada, uzay, evren, karadelik, kuramlar vs gibi konular hakkında altyapısı olmayanların pek anlayabileceği türden değil. Okurken zorlandım, ama güzel bir deneyim oldu. Keyifli okumalar dilerim.
Tumblr media
21 notes · View notes
hamitbyd-blog · 10 months
Text
Tumblr media
ÇİNLİLER DOĞU TÜRKİSTAN'DA
YAPTIKLARININ HESABINI VERİYOR.
Çin’de yeni bir zatürre salgını ortaya çıktı. Günde 7000 vaka sayısı ile hastaneler çocuk hastalarla doldu.
26 notes · View notes
yaralanma · 4 months
Text
ıslak saçla sigaraya inip zatürre olmaya gidiyorum
3 notes · View notes
belkidebirharfimben · 10 months
Text
Celal Şengör neden ölmek istemiyor?
Tumblr media
“Sevgili dostlarım, kusura bakmayın, Azerbaycan’a gelemedim. Çünkü zatürre oldum. Doktor da '15 gün yatağında kalacaksın!’ dedi. Ben de yatağımdayım zaten. Öksürüp duruyorum. İnşallah çabuk ge��er. Mayıs ayında Azerbaycan’a gelebilirim. Gelmeyi çok istiyorum. Çamur volkanlarını görmeyi istiyorum. Görüşmek üzere...”
Geçtiğimiz Nisan ayında rahatsızlanan Celal Şengör'ün mezkûr sözleri medyada-sosyalmedyada epey gündem olmuştu. Pek merak ettiği çamur volkanlarını daha sonra görmüş müdür bilmiyorum. Fakat, Hüda'nın bahşıyla, arzu ettiği şekilde sıhhate kavuşturulduğunu biliyorum. (Kendisi Hüda'dan bilmese bile şifa ancak 'inşaallah'la olmuştur.) Yanlış anlaşılmasın. İşin magazin tarafıyla da ilgileniyor değilim. Fakir, her zaman olduğu gibi, tefekkür ekmeğimin derdindeyim. Fakat, laf lafı açıyor, bilimadamı da bilimadamını çağrıştırıyor, makamı gelmişken bir başkasından daha alıntı yapmak şart oldu. Japon asıllı fizikçi Michio Kaku 'Paralel Dünyalar' isimli kitabında diyor ki:
"Büyük Patlama mükemmel simetriye sahiptiyse ya da yoktan varolduysa şekillenmek için eşit miktarda 'madde' ve 'karşıt madde' olmasını beklememiz gerekir. Öyleyse biz neden varız? Rus fizikçi Andrei Sakharov'un bu sorunun yanıtına ilişkin önerisi orijinal Büyük Patlama'nın hiç de mükemmel bir simetri taşımadığı yönünde. Yaratılış anında madde ve karşıt madde arasında ufak bir miktar simetri kırılması olmuştu. Böylelikle madde 'karşıt maddeye baskın gelerek' çevremizde gördüğümüz evreni olanaklı kıldı. Eğer evren 'yoktan' varolduysa o zaman muhtemelen hiçlik tam olarak boş değildi de az bir miktar simetri kırılması taşıyordu. Ki günümüzde maddenin karşıt madde üzerindeki hafif egemenliğine olanak sağladı. Bu simetri kırılmasının kökeni halen anlaşılabilmiş değildir."
İşte 'Rahmetim gazabımı geçmiştir' sırrına buradan bir parça yaklaşabiliyorum arkadaşım. Hatta kainata baktığımda da, 'Allahu a'lem' kaydıyla diyeyim, cemalin celale galip oluşu dikkatimi çekiyor. Evet. Uyanmamdan gözümü kapamama kadar geçen zamanı mekan mekan, olay olay, nesne nesne hatırıma getirmeye çalışıyorum. Hüsün açıkça baskın görünüyor. Varolmayı güzel buluyorum başta. Hayatı güzel buluyorum. Zaten birkaç sıhhat-i fikrini yitirmişin dışında kimse intiharı istemiyor. Kimse yokluğu istemiyor. Hatta, hayatın yaşanırken tamamen anlamsız, tadılırken hâzâ acı, sonucu itibariyle ise kaskatı hiçlik olduğunu savunan ateistler bile ölmek dilemiyorlar. Varlığın kaostan ibaret olduğunu savunan Celal Şengör de, ne gariptir, ölmeyi dilemiyor. Bir saniye. Yahut da şöyle düzeltmeli biraz evvel söylediğimi: Algım cemali seçmeye daha yatkın görünüyor. Onu daha iyi tanıyorum. Hiç celalî hâdiseler yaşamıyor değilim. Varlar tabii. Lakin oranları o kadar düşük kalıyor ki. Kıyaslayınca apaçık görüyorum.
Tıpkı mürşidimin Muhakemat'ta söylediği gibi:
"Ukul-ü selime yanında muhakkaktır ki: Hilkatte hayır asıl, şer ise tebeîdir. Hayır küllî, şer cüz'îdir. Şöyle görünüyor ki: Âlemin herbir nev'ine dair bir fen teşekkül etmiş ve etmektedir. Fen ise, kavâid-i külliyeden ibarettir. Külliyet-i kaide ise, o nevide olan hüsn-ü intizamına keşşaftır. Demek cemi' fünun, hüsn-ü intizama birer şahid-i sadıktır. Evet, külliyet intizama delildir. Zira bir şeyde intizam olmazsa, hüküm külliyetiyle cereyan edemez. Çok istisnaâtıyla perişan oluyor. Bu şahitleri tezkiye eden nazar-ı hikmetle istikrâ-i tâmmdır. Fakat bazan intizam görülmüyor. Çünkü dairesi ufk-u nazardan daha geniş; tamamen tasavvur ve ihata olunmadığı için, nizamın tasvir-i bîmisali kendini gösteremiyor. Binaenaleyh, umum fünunun şehadetleriyle ve nazar-ı hikmetten neş'et eden istikrâ-i tâmmın tasdikiyle sabittir ki: Hilkat-i âlemde maksud-u bizzat ve galib-i mutlak, yalnız hüsün ve hayır ve hak ve kemâldir. Amma şer ve kubh ve bâtıl ise, tebeîye ve mağlûbe ve mağmuredirler. Eğer çendan savlet etseler de, muvakkattir."
Parmağıma batan diken sayısı gözümü okşayan çiçek sayısından çok düşük. Üstelik güzelliğin sûretlerinden yalnızca birisi çiçek. Sayısız başlıktan birisi. Onun da sayısız altbaşlığı var. Gözümü kenara koyup kulağımla bakıyorum bu defa âleme. Gökgürültüsünden başka korkutanım nerede? Güneşin sesi neden gelmiyor? Beni neden delirtmiyor, çıldırtmıyor, hayattan soğutmuyor? Hepsinden aşkın olarak varın varlıkta kalması da cemalin celale baskın oluşunu haber vermiyor mu? Aslolan sanki cemal de celal arada bir kendini gösterip gidiyor sadece. Böylece güzellik de görülebilir oluyor. Karanlık ne kadar az da olsa ışığın lazımıdır. Zıtlar birbirinin ihtiyacıdır. Algı kıyasla ayakta durur. Sıcak soğukla bilinir.
Kıyamete kadar böyle sürüp gidecek. O geldiğinde herşeyin dengesini ademden yana değiştirecek. Fakat, dikkat, kıyamet de sonsöz değil. Hilkatin diyeceği daha çok şey var. Göz görmemiş, kulak işitmemiş, kalb-i beşere hutûr etmemiş... Ahiret gelip kıyametle oluşan ademî hali hayra tebdil edecek. Nihayet varlık kazanacak. Varlar ebediyyen varolacaklar. Âdemler bir daha adem yüzü görmeyecekler. Çünkü Yaratan ademe değil vücuda taraftar. Çünkü Onun rahmeti gazabını geçti. İlahlığın şan u keremi böyle iktiza etti. Varlıktaki tasarrufundan tanıyorsun zaten Onu. Varın vardaki ısrarından tanıyorsun.
Süleyman Hayri Bolay, Batı Aklına Karşı Türkiye'de, Henri Poincare'den şöyle bir alıntı yapıyor: "Tabiat güzel olmasaydı bilinmek zahmetine değmeyecekti." Bunu böyle demekle Poincare'nin maksudunun da şu olduğunu zikrediyor: "Bilimadamı tabiatı güzel bulduğu için inceler..." Ona elbette hakveriyorum. Zira merakın kamçısı her zaman ilgidir. İlgiyse, açık bir ihtiyaçtan doğmadığında, gizli bir iştiyaktan kaynaklanır. Her cazibenin arkasında 'Cümle Çekim Güçlerinin Sahibi'nin imzası vardır. Fakat biz bu ilginin merkezini de çoğu zaman karıştırıyoruz. Onlar, 'Güzeller Güzelini' bildirmek için elçilerken, Güzeller Güzelini bırakıp elçilere âşık oluyoruz. Böylece işaretlerdeki güzellik de tuzak haline geliyor. İmkandan imkansızlığa dönüşüyor. Han safâsına meftun yolcu menzilinden mahrum bırakılır.
Eğer celal cemale baskın olsaydı, eşyayı araştırmaz, ondan kaçardık. Manzarasına gözlerimizi kapardık. (Nasıl ki korktuğumuzda yapıyoruz.) Seslerine kulaklarımızı tıkardık. (Nasıl ki ürktüğümüzde yapıyoruz.) Dokunuşlarından tenimizi sakınırdık. (Nasıl ki incindiğimizde yapıyoruz.) Değil derince tefekkürü, küçükçe hatırlaması dahi, hicrana boğardı yüreğimizi. (Nasıl ki sancılarımızı hatırlamak istemiyoruz.) Yani ki arkadaşım, bugün bize vazgeçilmez gelen varlık, hayattan vazgeçmemizin en mücbir sebebi olurdu. Fakat Onun rahmeti gazabını geçti. Kendisini bize kahrıyla değil keremiyle bildirmek diledi. Varlar varlıkta kalmalarını Ona borçlu oldukları gibi varlıktan memnun olmalarını da Ona borçludurlar. Öyle ki, varlığından memnun olmayaydı âdem, ademden pek bir farkı kalmayacaktı. Yaşamanın yollarında Hakîm-i Rahîmini aramayacaktı. Duracaktı Donacaktı. Zira korkacaktı.
Bilim denilen hiçbirşey vücuda gelemeyecekti. Merak diye birşey hiç tadılmayacaktı. Seyir diye bir zevk varolmayacaktı. Beşer bilmenin yollarına asla koyulamayacaktı. Korku hepsini yutacaktı çünkü. Akıl hepsinden kaçacaktı. Evet. Evet. Evet. "Rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edersiniz?" diye sorulduğunda gayrı bunu da anımsa arkadaşım. Yoksa, aman, cehennemin volkanlarını da görürsün. Buradaki volkanları 'Şengör'mek mümkün olabilir de oradakileri şen görebilmek muhal içre muhaldir.
2 notes · View notes
namekan · 2 years
Text
6 Şubat Maraş depreminden beri ayakta kalmaya çalışıyorum, güçlü kalmaya, ailemin psikolojisini toparlamaya, depremden sonraki 3 gün dışarının o ayazına rağmen zatürre geçirmediğime şükrediyorum. Şimdi beş dakika soğukta kalsam iliklerime kadar üşüyorum. Fıtratımda yatan Rabb inancına inanıyorum. Ne büyük şükür sebepleri varmış unutmuşuz, hatırladık diyorum. İnanın neler yaşıyorum nelerden geçiyorum bilmiyorum. Bugün çantamda öğrencimin hediyesine denk geldiğimde anladım ağlamaya ihtiyacım olduğunu, bıraksanız bir ay aralıksız ağlarım, ama bırakmayın, bırakmayın ayakta kalmalıyım ki ailem tekrar o özlediğimiz sıcak ev hayatına dönebilsin.
11 notes · View notes
ayssiyy · 1 year
Text
Biraz babamdan bahsetmek istiyorum özlemle anıyorum seni babacım 🥀
Yıl 2019 hangi ay bilmiyorum kardeşim ilik nakli oldu hastahanede yatıyordu babam yanına gidip geliyordu sürekli çünkü farklı sehirdeydi yine gittiği bir gün hastahanede epilepsi nöbeti geçirmiş ve orada kanser olduğunu öğrenmiş gelip bize söylemişti o gün hepimiz çok ağlamıstık çok küçüktüm henüz farkında değildim nasıl bisey olduğundan... Ama iyiki kötü huylu değildi 2021 yılının son aylarına kadar... Korona virüsü geçirmiştik hepimiz iyiydik ama babam 20 gün yoğun bakımda kaldı ilaçlardan mı artık virüsten mi kanseri kötü huylu olmuş tabi bizim haberimiz yok babam da kontrollerini aksattığı için ve ilaçlarını düzenli kullanmadığından epilepsi nöbetleri çok sıklaşmıştı 2022 Eylül ayında çok sık baş ağrısı kusma tanısıyla hastahaneye aldılar tümör çevresinde ödem olduğu için acil tümör ameliyatı olması gerekti Ekim ayının basında ameliyatı oldu hersey çok güzeldi iyiydi yolundaydı hepimiz çok mutlu olmustuk Bi süre hastahanede yattıktan sonra eve geldiler kafası çok şişti korkunç derecede ameliyatın tel dikişleri vardı yaklasık 35 40 kadar vardı. ödem olduğu için kafatası kemiğinin sağ tarafını kesip karnına koymuşlar çok tuhaf değilmi bizde çok şaşırmıştık ama iyiydi eskisi gibiydi konusması yürümesi yolundaydı sonra her epilepsi nöbetinde hastahaneye gitti..
Aralık ayına kadar herşey yolundaydı evde ilaçlarını kullanıyordu durumu iyiydi sonra sıvıyı yutamama ya bizleri unutmaya basladı Bi zaman sonra sol tarafı tutmuyordu ve ışın tedavisi almaya basladı 1 ay boyunca hergün ışın aldı sonunnda daha iyi olmustu kafasının şişi inmişti kemiği olmayan yer içe çökmüştü tuhaf biseydi ama gözümüz de alısmıstı
Temmuzun sonunda doğru tekrar kötüleşmeye başladı sol tarafı tutmadı kafası yerinde değildi yürüyemiyordu dik oturamıyordu daha sonrasında sağ tarafı da tutmamaya başladı çok kötüleşti söylediklerimize tepki bile vermiyordu hastahaneye götürüyorlardı sürekli ama kesin bişey diyen olmadı 2 ağustosta hastaneye yatırdılar tümör üreme yapmıs 4. Evre ameliyat olması imkansız Bi yerdeymis ayrıca zatürre teşhisi konuldu 1 hafta normal odada kanser bölümünde tedavi gördü 7 ağustosta ziyaretine gittim... Aslında hastanelerden nefret ederim ilk defa ziyaretine gitmiştim çünkü çok özlüyordum gittim gördüm öyle kötü Bi haldeydi ki yüzüme bile bakamıyordu elleri kıpırdamıyordu zor nefes alıyordu.. O gün berbat Bi halde eve geldim sonraki gün sabah 8 de ölüm haberini aldım.
Babamı toprağa verdim kalbimin ağrısı asla dinmedi simdi toprağın altında yatıyor.. Dağ gibi adamdı babam hastalık yedi bitirdi kuruttu. Aslan kızım diye severdin babam keske hiç büyümwseydim de gitmeseydin..
Sen öleli 26 gün oldu babacım hasretin kardeşlerimi annemi ve beni mahvediyor büyüyoruz babam ama sen yoksun yokluğun çok zor dayanılmaz bisey sensizliğe alısmak imkansız babacım.. Mekanın cennet olsun
Tumblr media
2 notes · View notes
bbellium · 1 year
Text
erdoğan sürekli balkona çıkmaktan zatürre olacak yakında zaten
6 notes · View notes
cocukklinigi · 2 years
Text
Aşılarınızı düzenli yaptırıyor musunuz?
🤢Boğmaca daha çok çocuklarda görülen boğazda başlayan solunum yoluyla ilişkili bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır.
🤢Hastalığın nedeni boğazda yer tutan Bordetella pertussis adlı bakterilerdir.
🤢Özellikle 1 yaş altı çocuklarda ciddi sonuçlara yol açabilir.
🤢Zatürre ve beyin iltihaplanmasına kadar varabilen önemli bir hastalıktır.
🤢Çocukluk çağı aşıları arasında boğmaca aşısı da yer almaktadır.
🤢Ancak aşı boğmacaya karşı yaşam boyu koruma sağlamaz.
🤢Hastalık titreme ve uzun dönemli şiddetli öksürük nöbetleriyle karakterizedir.
🤢Ülkemizde boğmaca aşısı sağlık bakanlığının ulusal aşı takvimi kapsamındadır.
🤢Beşli karma aşı (Difteri-Boğmaca-Tetanoz-Hib- Çocuk Felci/DaBT-Hib-İPA) olarak 2, 4 ve 6. Aylarda yapılır. 18. aydan sonra tekrarlanır.
🫵Sizler de görmesini istediğiniz arkadaşlarınızı yoruma etiketleyerek bilgilenmelerini sağlayabilirsiniz.
cocukklinigi.com
#boğmaca #boğmacahastalığı #boğmacahastalığınedir #boğmacaaşısıyaptırmakgerekli #aşıtakvimi #aşıtakvimindedeğişiklik #çocukkliniği #çocukuzmanları #birannekadargüvenli #çocuklarınızeminellerde #miniklerindoktoru #annebebek #pediatrist #doktor #bebek #bebeksağlığı #çocukdoktorları #annebebek #hamileanneler #uykusuzanneler
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
hendelin · 2 years
Text
bu saat oldu uyuyamadım. kendimi darlatıyorum. her şey kendime öfkelenip sonra öfkeyi yine kendimden çıkarmaya çalıştıkça sarpa sarıyor. halbuki merhamet yolunu tutmuştuk. bir şeyler oldu bir iki ufak yanlış hareket belki. çok öfkelendim kendime. yedi kırk vapuruyla kendimi karşıya attım. fatihteki herhangi bir yeri görmeye tahammülüm yoktu o an. neyse hocam fazla lafa gerek yok problemi de çözümü de açıkça görüyoruz. göremeyince çok sıkıntı oluyor ama, vapurda zatürre olma pahasına oturup zırlıyorsunuz.
2 notes · View notes
duyturkiye · 2 days
Text
0 notes
elazigsurmanset · 5 days
Text
Hava Kirliliği Bu Hastalığa Neden Oluyor!
Tumblr media
İdiyopatik Pulmoner Fibrozis (İPF) hastalıklarına dikkat edilmesi Türk Toraks Derneği, hava koşullarının bu hastalıkların riskini artırdığını ve şiddetlendirebileceğini belirtiyor. Çağlar Çuhadaroğlu, İPF'nin akciğer dokusunun sertleşmesi olarak bilindiğini ve nedeninin bilinmeyen bir akciğer hastalığı olduğunu açıklıyor. parçalar halinde ilerleyici nefes darlığı ve öksürüğe yol açtığını, özellikle 50 yaş üzeri, tütün ürünleri kullanan erkeklerde daha sık olarak sunulduğunu vurguluyor. Ayrıca, hava kirliliği, metal tozu, ahşap tozu ve tarım ürünlerine maruz kalmanın hastalık riskini artırdığını da belirtmektedir. Türk Toraks Derneği Klinik Sorunlar Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Züleyha Bingöl de İPF'de erken tanımanın önemine dikkat çekiyor. Erken tanı ile ilerlemenin yavaşlatılabileceğini ve anti-fibrotik programın kullanılabileceğini belirtiyor. Tütün ürünlerinden uzak durmak, düzenli olarak katılmak, düzenli olarak kullanmak ve kavrama ile zatürre aşılarını yaptırmak, tek tek kontrol amaçlı önemli adımlar olarak gösteriliyor. İleriye yönelik akciğer nakli yapılabileceği için, kuru gürültü ve nefes darlığı şikayeti olan kişinin göğüs hastalıkları uzmanına başvurmaları öneriliyor. Read the full article
0 notes