Tumgik
#zatürre nasıl bulaşır
introduceofficial · 2 years
Text
Zatürre
Zatürre Zatürre ; Pnömoni, akciğerlerdeki pulmoner dokudaki iltihabın bir sonucu olarak görülen, solunum yolu enfeksiyonu olarak tanımlanır. Pnömoni, kötü hava koşulları, kötü beslenme, stres veya bazı ilaçların kullanımı gibi faktörlerle de kolayca gelişebilir. Pnömoninin en yaygın belirtisi, öksürüktür. Diğer belirtiler arasında derin nefes almada zorluk, ateş, bulantı, kusma, kas ağrıları,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sondakikadunyacomtr · 4 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "Zatürre neden olur ve nasıl geçer? Zatürre belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Zatürre bulaşıcı mıdır?" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. Zatürre neden olur ve nasıl geçer? Zatürre belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Zatürre bulaşıcı mıdır? Son Dakika Son Dakika Dünya
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Lejyoner Hastalığı Nedir?
Lejyoner Hastalığı Nedir? Klima Hastalığının Belirtileri Nelerdir? Halk arasında klima hastalığı olarak bilinen lejyoner hastalığı, bir çeşit akciğer enfeksiyonudur (pnömoni). Hastalığa legionella pneumophila isimli bakteri sebep olur. Özellikle kapalı ortak kullanım alanlarda bulunan iklimlendirme sistemleri (klima gibi) aracılığı ile yayılır.
Lejyoner hastalığı belirtileri Şikayetler genellikle bakteri vücuda inhale edildikten 2-10 gün içinde ortaya çıkar. Zatürre ile benzer şikayetler verse de tipik zatüre bulguları olmayabilir. En sık görülen belirtiler şu şekildedir:
Ateş Üşüme-titreme Halsizlik Baş ağrısı Kas ağrısı Kuru ya da balgamlı öksürük Nefes darlığı Göğüs ağrısı
Daha az sıklıkla görülen ve hekimleri lejyoner hastalığı açısından uyaran belirtiler ise ishal, kusma, dikkat eksikliği ve duygu durum bozukluğudur.
Lejyoner hastalığı tanısı nasıl konulur? Hastalığın teşhisinde kan testleri (diğer zatürrelerden farklı olarak hiponatremi, hipofosfatemi), göğüs röntgeni, akciğer doku testi (bronkoskopi) ve idrar testi (antijen testi) kullanılır.
Lejyoner hastalığı komplikasyonları nelerdir? Hastalığın teşhis ve tedavisinde geç kalındığı durumlarda ölümle sonuçlanabilen bazı ciddi komplikasyonlar olabilir. En sık karşılaşılan komplikasyonlar sepsis, septik şok, akut böbrek yetmezliği ve akciğer yetmezliğidir.
Lejyoner hastalığı tedavisi Tedavide 15-21 gün antibiyotikler kullanılır. Hastalığın şiddetine göre hastanede yatış planlanabilir. Damar yoluyla antibiyotik, sıvı destek ve gerekirse oksijen desteği sağlanır. Klinik daha hafifse tedavi evde planlanabilir. Düzenli ve dengeli beslenme, istirahat sağlanmalıdır. Zamanında teşhis edilen edilen ve tedavisi başlanılan lejyoner hastalığının komplikasyonsuz, son derece başarılı tedavisi mümkündür.
Lejyoner hastalığı için risk faktörleri nelerdir? Hastalık klima kullanımına bağlı olarak en sık yaz ve kış döneminde görülür. Aşırı ve uzun süre kullanıldığında hastalık riski artar. Solunum yoluyla bulaşan bu hastalığın en yaygın görüldüğü yerlerin arasında oteller, büyük toplantı salonları, jakuziler, termal alanlar, dekoratif su alanları, bankalar ve ofisler yer alır.
Bakteri, göller ve akarsular gibi sulak ortamlarda doğal olarak bulunmaktadır. Bakteri inhale edildiğinde ve insan içerisinde gelişip yayıldığında insan sağlığını tehdit eder bir hal alır. Hastalık, özellikle su buharının içerisindeki bakterilerin solunmasıyla bulaşır. Bakteriye maruz kalan herkesin hasta olmadığı gibi, insandan insana aktarım (bulaş) söz konusu değildir.
Ev ve araba içi iklimlendirme sistemlerinde ise su kullanılmadığı için bu hastalığa yakalanma riski son derece düşüktür.
Bu hastalık bebek, yaşlı, bağışıklık sistemi bozulmuş, ek hastalığı (diyabet, KOAH, kalp-damar hastalıkları, bronşektazi, kanser, böbrek yetmezliği, dializ hastaları, obezite, sigara kullanımı, kemoterapi, steroid kullanımı gibi…) olanlarda daha sıklıkla görülür.
Klimanın sebep olduğu hastalıklar nelerdir? Yanlış klima kullanımı ile davetiye çıkardığımız solunum sistemi hastalıkları basit öksürükten ciddi akciğer hastalıklarına kadar geniş spektrumda görülebilir. Tedavi edilebilir olsa da tekrar etme riski her zaman vardır.
Klimanın üflediği soğuk hava ile burun içinde konka adı verilen yapılar şişer (inflamasyon) ve burun tıkanıklığına yol açar. Sağlık için ideal olan burun solunumu yerine, ağız solunumu yapmak, çeşitli boğaz ve alt solunum yolu problemlerine yol açabilir. Örneğin kronik sinüziti olan hastalarda burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve baş ağrısı şikayetleri artar. Alerjik kişilerde sürekli klimaya maruziyet, ısı ve nem değişimine sebep olur ve buna bağlı olarak alerjiyiyi tetikler. Bunu sonucunda alerjik rinit, alerjik sinüzit, alerjik bronşit, alerjik astımda görülen benzeri yakınmaları artırabilir.
0 notes
dzsimsek · 4 years
Text
CORONA  YALANI
Fahrettin kocanın sayfasına yapılan bir yorum:
"Şu ana kadar evde ölen tek bir Koronalı yok. Ölenlerin hepsi hastanede ilaç tedavisiyle öldü..
Sözde Çin’de yere düşüp ölen insanlar vardı ama ne dünyada ne de bu ülkede hiç yere düşüp ölen insan olmadı .
Ülkemizde Suriyeliler le birlikte toplam 7 milyon göçmen yabancı yaşamakta ve biri bile Koronadan ölmemiş Süleyman Soylu da bunu kabul etti.. Ölenlerin hepsi Türk. Ülkede 7 milyon mülteci ve yabancı yaşıyor ve bir tane bile yabancı ölmese ne düşünürsünüz. Bunu size bıraktım...
Ortada bir korona yok ortada bir test tuzağı var. Tarihin en ölümcül hastalığı test yapmadan bulunamıyor böyle bir komedi var. Ev ev gezerek Koronalı arıyorlar. Eğer bir hastalık varsa bunu kişi zaten anlar. Testi pozitif çıkanların yüzde 95'i hastalığı hissetmediği gibi eşine ve çocuklarına bulaştırmadığı ortaya çıktı. Yani kendisi pozitif ailesi negatif.. Daha ailesine virüsü bulaştıramayan size nasıl bulaştırsın. Ailesi negatif çıktığı halde onlara da temaslı denilip eve hapis edildi. Pozitif çıkan bile hastalığını hissetmiyor. Bir insan ya negatif tir ya pozitif.. Yani ya hastasın ya değil. Temaslı ne. Onu da eve hapis etmek ne. .
Bu durumda testin anlamı ne. Hiç bir semptom hissetmeyen insanlara pozitif damgası vurup böylelikle sayıyı çok gösterdiler . Sayı ne kadar çok olursa korku o kadar artar. Bunu biliyorlar... Sağlık bakanı da pozitif çıkanların büyük bölümünün hastalığı hissetmediğini Kabul etti. Beyanları mevcut.... Korona insandan insana nasıl bulaşır. Tükürük damlacığıyla. Dikkat edin tükürükten test yapmadıkları gibi. Tükürükte Koronanın olduğunu gösteren tek video ve resimde gösteremediler. Yani insan dışında her hangi bir cisim veya eşyanın üstünde. Koronanın olduğunu göstermiyorlar. Havada asılı kalıyor diyor. Peki, hangi aletle gördün nerde görüntüler deyince kimseden ses çıkmıyor..
Bulaşsa paradan bulaşır bu gün tüm ülke Koronalı olmuştu zaten... DİKKAT EDİN. Mart ayından beri ilk defa hem dünyada hem Türkiye’de gribal enfeksiyon sayısı sıfır çıktı yani korona gelince grip kaybolmuş. Hava soğuyunca birden vakalar arttı haberi geldi. Hani Koronanın yayılım hızı yaz kış aynıydı. Neden Arttı. HERKES BİRDEN MASKEYİDE ÇIKARMADI..
Sebebi çok açık gribal enfeksiyon ve Zatürre kışın artar. Bunu Korona diye GÖSTERDİLER. Binlerce kişi var. Hastamız sapa sağlam gitti ölüsü geldi diyor... Çünkü 20 civarında hap içiyor bu hastalar.. Ölenler kalp krizinden ölüyor tedavi olup kuruldum diyen onlarca insanın evde kalp krizi geçirip öldüğü ortaya çıktı .kanıtlar mevcut .haberlere de konu oldu zaten.... Vakalar hastaneye millet gidince artmıyor .sözde tarihin en ölümcül hastalığını .ev ev iş iş gezip. Zorla pozitif vaka buluyorlar . O dandik testlerle.. Sonrada vaka arttı diyorlar. Hele de hava soğuyunca . Grip enfeksiyonu çoğalınca. Pozitif bulmak daha kolay hale geliyor.. Sapa sağlam. Bir hasta hastaneye gidip te .3 gün sonra öldü haberi alır mı insan.
Eğer bu kadar kısa sürede öldüren bir virüs varsa insanların yolda yere düşüp komalık halde hastaneye götürülmesi gerek. Ama bu hiç olmadı.. Ölümlerin hepsinin. İlaçtan sonra olması tesadüf olabilir mi. sadece düşünün..... Dikkat edin. Devlet korona bitecek eski günlere geri döneceğiz bile demiyor.. Devamlı yeni normal diyor.. Salgın bitse bile uzaktan eğitim sürecek diyor.. Aşı olsa bile. Maske yüzde 90 san korur diyor....bunu her iki bakanda söyledi. Dürüst olsalar salgını en. Kısa sürede bitireceğiz der. Maskeden kurtulacağız der......
Maskenin virüsten koruduğuna dair tek bir bilimsel kanıtı mevcut değil. Tam tersi zararını anlatan. Onlarca delili mevcut. Çünkü verdiğiniz nefesi yani karbondioksiti tekrar yutarsınız. Bilinç zayıflar. Beyne oksijen yerine karbondioksit gitmesine neden olur ve beyin hücresi ölümü olur. Bunun ise ilerde size geri dönüşü olmayan hastalıklara yakalanmanıza neden olur..
Maske sizi tozdan bile korumaz sizi sadece ölüme götürür... Korona yok test tuzağı var. Amazon yerlilerine test yaptılar onlar bile pozitif çıktı.. Buzlu çayla test yapıldı o bile pozitif çıktı.. Testine güvense hacıları test yapıp evine gönderirlerdi. 2 hafta yurtta tutup onca masrafı yapmazlardı.. Eşi pozitif çıktı kendisi negatif çıktığı halde sende evde Karantinada kalacaksın demezlerdi...
Hiç çevrenizde maskeli bir hayvan gördünüz mü?. Niye onlara dokunmuyor bu virüs üstelik hayvan dan insana bulaşan ama. Hiç bir hayvana bulaşıp öldürmeyen virüs.....
Öyle bir virüs hayal edin ki hastane dışında kimseyi öldürmesin.
Buzlu çayı.. Şarabı.. Meyveyi. Keçiyi. Pozitif çıkaran test. Sizi pozitif çıkarmaz mı? Sadece düşünün.... Her gün çoğu sağlıklı insan pozitif damgası yiyor ortalama 2 bin kişi . Bunların yüzde 80'nin den fazlası maskeli zaten. Dışarı çıkınca anlarsınız.. Hatta bazıları çift maske taktığı halde pozitif çıktım diyor.. Zaten pozitif çıkan sağlık çalışanları bilinmekte daha kaliteli maske taktıkları halde.... Şimdi sorum şu. Neden çoğunluğu pozitif çıkıyor maske takanların .. Hani koruyordu.....
Diyelim test oldunuz peki 10 dakika sonra pozitif olmama garantiniz var mı?... Yok değil mi?! Bu durumda sizin devamlı test yaptırmanız gerekecek.. Tarihte böyle bir hastalık hiç olmadı kimi sürünerek ölüyor.. Çoğunluğu hastalığı bile hissetmiyor... VE ölenlerde ilaçtan sonra ölüyor.. Ne kadar tesadüf değil mi?...
Wuhan'dan tüm dünyaya yayılan virüs. Çine yayılmadı. Komediye bak. Ve 5 aydır Çin’de maske takan bile yok. Parti düzenliyor hepsi. En çok kurallara uyanlar en çok zırlayan ülkeler oluyor. 200 den fazla ülke var. Maske takmayan onca ülkeden ses gelmiyor.. Ama bunlar feryat ediyor.... Hastanede pozitif çıkan kişiyi. Eve otobüsle yolluyorlar. Sonra sigara içmeyin kovit bulaşır diyorlar...
TV'yi bırak korku biter. Testi bırak korona biter. İlacı bırak ölüm biter. Şimdi bu hipnozdan uyan. Uyan yoksa maskeyle ve aşıyla ölüme gideceksin."
Sebahattin Topal
0 notes
saglamsayfa · 4 years
Text
Gözde sulanma ve kaşınma koronavirüs belirtisi mi? Koronavirüsün gün gün belirtiler nelerdir?
Tumblr media Tumblr media
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve neredeyse milyon insanın ölümüne neden olan koronavirüsün belirtileri seyir değiştirdi. Kişiden kişiye farklılık gösteren koronavirüs aynı zamanda şiddeti de farklılık göstermektedir. Bazı hastalarda seyri yavaş ilerlediğinden evde bile tedavi olabilir. Son olarak uzmanlar göz kızarması ve yanmasının da virüsün belirtisi olabileceğini açıkladı. Koronavirüs belirtiler mi değişti? 2003 yılında ortaya çıkan ve birçok kişinin aniden ölümüne yol açan Sars virüsü şüphesi uluslararası uçuşları etkiledi. Uçakları karantinaya alan uzmanlar ölümlere neden olan virüsün Sars olmadığı daha tehlikeli başka bir virüs olduğunu tespit etti. Çin'de başlayıp ABD'ye sıçrayan virüs tıpkı Sars ve zatürre gibi belirtilerle ilerleyen Koronavirüsü (Corona) adlı virüs, Aralık ayından bu yana yaygınlaşmaktadır. Aniden ortaya çıkan Korona virüsü tüm dünya devletlerini hareketlendirdi. Ölüme yol açan Corona virüsü akciğeri iflas ettiriyor. Dünya Sağlık Örgütünü de harekete geçiren virüs hakkında detaylı çalışmalar başladı.1960 yıllarında ilk kez tespit edilen Korona virüsü burun boşluklarından akciğere iniyor. Buradaki tüm hücrelerde ciddi deformasyona yol açıyor. Ancak hastada ilk önce  hafif burun tıkanıklığı ve öksürme belirtileri gösterdiğinden kişi korona virüsüne yakalandığının farkına varmıyor. Bu da virüsün hızla vücutta ilerlemesini sağlayan sürece yol açıyor. Sars virüsü gibi solunum yolu enfeksiyonuna zemin hazırlarken yavaş yavaş akciğerin fonksiyonlarının yitiriyor. Bu virüsler hayvanlardan insanlara nasıl geçtiği henüz bilinmezse de insanlarda ölümlere yol açtığı görüldü. Şimdilerde tüm dünyaya yayılan virüs mutasyona uğradığı söyleniyor. Bu yüzden şiddeti her yerde farklılık gösterir. Dünya Sağlık Örgütü bu virüsün hafif bir şekilde atlatıldığını açıkladı. Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdemir, koronavirsü hakkında bilinmeyenleri anlattı. Özdemir, koronvirüsün mutasyona uğrayacağını belirtti. Hayvanlardan insana geçen ve insandan insana solunum yoluyla bulaşır. Bu süreçte de genellikle virüsler mutasyona uğrar. 2019 yılının son ayında görülen ve 2020 yılının 3. ayından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüsün Sars-Cov virüsüyle yüzde 80 benzerlik gösterdiğini belirtti. 
Tumblr media
GÜN GÜN BELİRTİLERİ NELERDİR? Hacettepe Üniversitesi'nin araştırma komisyonunun hazırladığı takvime göre koronavirüsün gün gün ortaya çıkan belirtileri açıklandı. Bazı uzmanlar Çin'de ilk ortaya çıktığı gibi bazı belirtilerin değiştiğini iddia etti. Virüs en çok İtalya'da Çin'de görüldüğü gibi yaşandığı da ayrıca belirtildi. Vaka sayısının giderek artığı virüsün gün gün belirtileri; BİRİNCİ GÜN Üst solunum yolları hastalıklarına benzer belirtiler görülür. Hafif ateş ve boğaz ağrısı akabinde bağışıklığı zayıf olan kişilerde mide bulantısı ve ishal yaşanır. DÖRDÜNCÜ GÜN Boğaz ağrısının şiddeti giderek artar. Seste boğukluk yaşanır.Yeme ve içmede aktivitesinde yutkunma zorluğu görülür. Hafif baş ağrısı ile birlikte ishal devam eder. BEŞİNCİ GÜN Boğaz ağrısındaki şiddet anormal derece de artar. Yeme ve içme oldukça ağrılı bir hale gelirken hareket esnasında kemik ve eklemlerde şiddetli ağrılar görülür. ALTINCI GÜN Kuru öksürük ve aşırı boğaz tahribatı yaşanır. Tüm diğer belirtiler giderek şiddetlenir Örneğin;  konuşurken yutkunurken boğaz ağrısı şiddetlenir. Şiddetli bitkinlik başlar. Mide bulantısı artar. Zaman zaman nefes almada zorluk yaşanır. Ayrıca ishal ve kusma şiddetlenir. YEDİNCİ GÜN Ateş aniden 38 dereceye yükselir. Öksürük ve balgam çok şiddetlenir. Vücut ve baş ağrılarıyla birlikte kusma çok şiddetli bir hale gelir. SEKİZİNCİ GÜN Solunum sıkıntısı yaşanır. Göğüs bölgesi çok ağır olarak hissedilir. Öksürükle birlikte baş ve eklem ağrıları son derece artar. Vücut sıcaklığı 38 derecenin üzerine çıkar. DOKUZUNCU GÜN Tüm belirtiler şiddetle artar. Yüz veya dudaklarda mavileşme görülür. Öksürük ve balgam çok şiddetlenir. Vücut ve baş ağrılarıyla birlikte kusma çok şiddetli bir hale gelir. Bu belirtilere sahipseniz hemen tıbbi yardım alın.
Tumblr media
KORONAVİRÜS GÖZDEN DE BELİRTİ VEREBİLİR! Aralık ayında Çin'de ortaya çıkan ve ilk açıklamalara göre öksürük ve yüksek ateş şikayetiyle başlayan koronavirüs bugün seyir değiştirdi. Halen en şiddetli belirtileri ateş ve öksürme olan virüs farklı insanlarda farklı belirtiler gösterdi. Hastanelere başvuran bazı kimseler göz yanması ve sulanması şikayetlerinin ardından koronavirüs testinin pozitif çıkması, virüsün yeni belirtileri olduğunu kanıtladı. Op. Dr. Ertan Sunay, bu konuyla ilgili işte şu açıklamayı yaptı: "Geçen hafta hastanemize gözünde ağrı ve kanlanma şikayetiyle başvuran bir hastamızda bu duruma önce bir anlam veremedik. Muayenesinde bir hastalık bulamadık. Bu sürede hastamızı yakın takibe alarak, karantina koşulları hakkında bilgilendirerek, evine gönderdik. Günlük hasta takibimiz sırasında, hastamızın ani başlayan yüksek ateş ve öksürük nedeniyle hastaneye yatırıldığını, Covid-19 testinin de pozitif çıktığı bilgisini aldık, neyse ki bu hastamız hızla iyileşerek evine, sevdiklerinin arasına döndü. Uluslararası ve Türkiye’de ki Covid-19 pandemi hastanelerinde ki doktor meslektaşlarımız ile bağlantı kurarak hastaların göz belirtileriyle ilgili hızlı bir konsültasyon süreci başlattık. Uluslararası makaleler , tüm bilimsel araştırmalarımız ve meslektaşlarımız ile yapmış olduğumuz görüşmeler bize gösterdi ki her 3 Covid-19 hastasının birinde bazı göz rahatsızlıkları belirtisi oluştuğuna karar verdik." "KARATAY: CORONAVİRÜSÜNE KARŞI AŞI YAPAMAZSINIZ..."  
Tumblr media
Virüse dair ilginç bir açıklamaya imza atan Prof. Dr. Canan Karatay, aşının virüs için çok geç olacağını söyledi. Karatay, "Koronavirüs salgınına karşı aşı yapamazsınız. Sağlık bir hücrede kapılar kale kapısı gibi sağlam açılmaz ve hastalanmayız. Ben onu söylüyorum onun için doğal besleneceğiz. Virüs ve griplerin her sene yenisi çıkar bunun aşısı olmaz. Bunun tek aşısı tek yolu kendi hücrelerimizin güçlü ve sağlık kılmaktır" açıklamalarını yaptığı esnada bir dinleyicinin aşı sorusuna ise "Ben çocuk doktoru değilim, ben grip aşısına karşıyım. Bakın koronavirüs çıktı. Bu sene kullanılan grip aşırısı 2016 yılının virüslerine karşı yapılmış. 3 tane krofinya virüsünde üretmişler bu sene yapıyorlar. Görüyorsunuz kardeşim koronavirüs salgınına karşı aşı yapamazsınız. 18 ay 24 ay sonra çıkacak dediler zaten o zaman korunavirüs kalmıyor. 7 tür koronavirüs var şimdi. Diğer virüslerden farkı yok mangalda kül bırakmıyorlar. Virüs demek canlı vücudun içinde hayvanda olabilir, bitkide olabilir yaşar büyür kuru yerde yaşamaz. Sağlık bir hücrede kapılar kale kapısı gibi sağlam açılmaz ve hastalanmayız. Ben onu söylüyorum onun için doğal besleneceğiz. Virüs ve griplerin her sene yenisi çıkar bunun aşısı olmaz. Bunun tek aşısı tek yolu kendi hücrelerimizin güçlü ve sağlık kılmaktır" sözleriyle cevap verdi. 
Tumblr media
KORONAVİRÜSTEN KORUNMANIN EN DOĞAL YOLU KELLE PAÇA! Aynı zamanda Karatay, virüsten korunmanın yolları hakkında da konuştu. Ünlü doktor virüsten korunmanın en sağlıklı yönü bağışıklık sistemini güçlendirmek olduğunu söyledi. Bağışıklığı güçlendirmenin en doğal yolunun ise kelle paçadan geçtiğini vurguladı. Ayrıca  Karatay, "Lahana, turp, kereviz, sarımsak, soğan, pancar bunlar çok önemli. Bunların hepsi toprağın içinde. Doğa zaten size yol gösteriyor, kışın bunları yiyin diyor. Gelecek sene karşımıza çıkacak virüslerin ne olduğunu bilmiyoruz. Grip virüsleri her zaman kılıf değiştiriyor" ifadelerini de kullandı. 
Tumblr media
KORONAVİRÜSE KARŞI GÜNLÜK HAYAT NASIL DÜZENLENMELİ? Enfeksiyon Hastalıklar Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüsten korunmak için günlük hayatta bazı durumlara dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor. Ceyhan, paranın keten ve pamuktan üretildiğini bu yüzden virüsün tutunma açısından tercih ettiği yerlerden biri olduğunu vurguladı. Ayrıca dışarıda giyilen kıyafetlerin o gün içerisinde ya yıkanması ya da 6 saate yakın havalandırılması gerektiğini belirtti. Virüs hava ortamında yere daha yakın olduğundan ayakkabıyla kesinlikle içeri girmemesi ve ayakkabıya temas esnasından hemen sonra ellerin dezenfekte edilmesi gerektiğini söyledi. Son olarak da kargo ve paketli servislerin paketlerinin hemen çıkartılıp bir poşede konulup evden çıkarılmasını ellerin ve diğer paketin yıkanmasını söyledi.  KADINLAR ERKEKLERE ORANLA DAHA MI DİRENÇLİ? Hızla yayılmaya başlayan korona virüsü, hakkında Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ergin Çiftçi özel açıklamalarda bulundu. Virüsün yaş ve cinsiyete göre etkilerinin değiştiğini belirten Çiftçi, özellikle sigara içenlerin daha büyük bir risk altında olduğunu vurguladı. Uzman doktor "Kadınlar bu açıdan biraz daha şanslı gözüküyor ancak burada farklı nedenler var.  Bunların arasında sigaranın yer aldığını söyleyebiliriz. Sonuç olarak sigara içimi akciğer fonksiyonlarını bozarak vücudu pek çok hastalığa karşı daha dayanıksız hale getiriyor. Fakat şunu unutmamak gerekir, her ne kadar çocuklar yaşlılar, erkek ve kadın olarak bir fark olsa da şunu görüyoruz ki bu hastalık her iki cinsi ve her yaşı kapsıyor. Hastalığın ağırlığı değişebiliyor ve bu nedenle kadınların kendini daha güvende hissetmesi, erkeklerin daha riskli hissetmesi gibi bir durum yoktur. Sonuç olarak hepimiz risk altındayız ve koruma önlemlerimizi bundan bağımsız olarak mutlaka almalıyız. Bu güvenebileceğimiz ya da kendimizi daha kötü hissedeceğimiz bir durum değildir ama istatistik şu an için var ve zaman içinde bu rakamlar değişebilir" şeklinde konuştu.
Tumblr media
"BU VİRÜS TÜRKİYE'DE DE VAR ANCAK..." Henüz yeni yaygınlaşmasına rağmen ölümlere neden olan corona virüsünün kesin bir tedavisi yoktur. Medipol Mega Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Ceylan korona virüsüne dair merak edilenleri cevapladı:  CORONAVİRÜSÜ TÜRKİYE'DE VAR MI? CORONA VİRÜSÜ NASIL BULAŞIR? Hava ve temas yoluyla insandan insana geçer. Özellikle toplu alanlarda hızla yayılır. Ancak hayvandan insana nasıl bulaştığı henüz belli değil. Corona virüsü hava ile temas ettikten bir saat sonraya kadarda yaşayabildiğinden ortaya çıktığı ortamlardan uzak durmak gerekir. Bu yüzden Çin havalimanında karantina bölgesinde ciddi bir dezenfekte yapıldı. Ancak uzmanlar gerekmedikçe uçuşların iptal olmasının daha faydalı olacağı yönünde açıklamalarda bulundu. İnsan vücudunda sinüs yollarına yerleşerek devam ediyor. Sars virüsüyle örtüşmesine rağmen ilk günlerde ateşlenmeye neden olmuyor. Vücudun korona virüsü fark ettiği andan itibaren ateşlenme görülür. 
Tumblr media
CORONA VİRÜSÜNÜN BELİRTİLERİ NELERDİR? Normal grip gibi başlıyor. Ancak 3 gün sonrasında şiddetli öksürük göğüs ağrısıyla devam eder. Kuluçka dönemini tamamladığından vücudun direncini hızla düşürür. Gün geçtikçe ateşlenme,terleme, ağız kuruluğu, balgamlı öksürük, sinüs yollarında tıkanıklık, nefes almakta zorlanma gibi belirtiler yaşanır. Belirtiler gün gün şiddetini artırır. Bağışıklık sistemi antikor üretmesine rağmen bu tamamen vücudun fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Aşırı ateşlenmeye maruz kalan kemiklerde ağrılarda görülür. Bazı uzmanlar Sars kadar ciddi bir virüs olmadığını ancak hemen tespit edilmediğinde ölüme yol açacağını vurguluyor.
Tumblr media
CORONAVİRÜSÜNÜN TEDAVİSİ VAR MIDIR? Virüsün etkileri hastanın bağışıklık sistemine göre değişir. Uzmanlar bazı kişilerde şiddetli belirti yaşanmadan hafif atlatılır. Bunun içinde ilaç tedavisi sağlandığını belirtiyor. Ancak bağışıklığı zayıf olan özellikle C ve D vitamini eksikliği olan kişilerde şiddetli ilerler. Bunun için tedavinin başlangıcında sıvı desteği sağlanır. Çünkü korona virüsü hızla vücutta sıvı kaybına yol açar. Ateş düşürülür. Aynı zamanda ağrılar içinde yüksek dozda ağrı kesiciler verilir. Uzmanlar istirahatın oldukça önemli olduğunu söylüyor. Ayrıca virüsün yaygın olduğu alanlardan uzak durmanın daha sağlıklı olduğu belirtiliyor. 
Tumblr media
KORONAVİRÜSÜNÜN AŞISI VAR MIDIR? Tüm dünyayı korkutan koronavirüsü bilim insanlarını harekete geçirdi. Özel aşı geliştirmek için gece gündüz çalışan bilim insanları aşı konusunda açıklamada bulundu. Hayatını kaybedenlerin sayısı 213'e yükselen koronavirüsünün aşısının 20 ay içerisinde tamamlanacağı söylendi. Virüse enfekte olmuş insan sayısı ise 9 bin 809 kişi olduğu açıklandı. Bunun yanı sıra Türk bilim insanları da virüslerle ilgili önemler alınması yönünde açıklamalar yapıyor. Prof. Dr. Oğuz Karabay, virüslerden korunmanın basit yollarının olduğunu söyledi. Yüzyıllardır Anadolu mutfağından eksik olmayan soğan ve sarımsağın yanı sıra bir misafir gelince ikram ettiğimiz kolonyanın da virüsleri önlemek için etkili yol olduğunu vurguladı. Ayrıca Karabay, virüslerin ölümcül olmaları yönünde çıkan haberlerin yanlış olduğunu söyledi. Ünlü doktor ölümcül olmasının tek nedeni bağışıklığı zayıf ve yeteri kadar temizlenmeyen kişiler için geçerli olduğunu da açıkladı.  Read the full article
0 notes
yazarurfa · 4 years
Photo
Tumblr media
‘Virüsten korunma tedbirleri çok basit’ Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fadile Yıldız Zeyrek, Yeni tip koronavirüs enfeksiyonu COVİD-19 hakkında yazılı bir açıklama yaparak koronavirüsün semptomları nelerdir? Koronavirüsü nasıl teşhis edilir? Koronavirüsünden korunmak için nasıl önlemler alınabilir?  gibi soruların cevabını vererek konuya dikkat çekti.COVİD-19 2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde çok sayıda kişinin pnömoni tablosuyla hastaneye başvurmuş ve bu kişilerden alınan örneklerde ilk defa yeni Koronavirüs tanımlanmıştır. Ocak ayında bu virüse resmi olarak SARS-CoV-2, yaptığı hastalığa da COVID-19 adı verilmiştir. Esas olarak hayvanlarda bulunan bu virüs ailesi bu hayvanlarla yakın temas sonrası zaman içinde değişim geçirerek insanlara bulaşma özelliği kazanır ve insanlarda hastalık oluşturmaya başlar.Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi olarak kabul ettiği COVID-19 salgını şu anda dünyada 5 kıtada 203 ülke/bölgede yaklaşık 750.000 kişiyi enfekte etmiştir ve vaka sayısı her geçen gün artmaktadır. COVID-19 Nasıl Bulaşır. İnsanlar hapşırırken, öksürürken, konuşurken, gülerken veya şarkı söylerken ağızlarından solunum salgısı damlacıkları çıkarırlar. Bu damlacıklar kısa bir süre havada kaldıktan sonra hızla hasta kişinin etrafında 1 metrelik alandaki yüzeylere düşer.Yeni koronavirüsle enfekte olmuş hasta kişilerin çıkardıkları bu solunum salgısı damlacıkları içinde virüs partikülleri vardır. Hasta kişilerin çıkardıkları bu damlacıklar diğer insanlara bu damlacıkların hastaya 1 metreden yakın insanlar tarafından solunum yoluyla alınması ile ya da bu damlacıkların bulaştığı yüzeylere temas etmiş kirli ellerin göz, burun ve ağza sürülmesi ile bulaşır. Ayrıca hasta kişilerin öksürürken, hapşırırken ağızlarını elleriyle kapattıkların da ellerine doğrudan virüs bulaşacaktır, bu nedenle hasta kişilerin ellerinin de virüsü yaymakta önemli olduğu bilinmektedir.Bugünkü bilgiler ışığında COVID-19 virüsünün yemek ve içecekle geçmediğini söyleyebiliriz.COVID-19 Belirtileri: Belirtiler virüsle temastan 2-14 gün ortalama 5.5 günde ani bir başlangıç ile ortaya çıkar. En sık görülen belirtiler ateş, kuru öksürük, nefes darlığıdır. Daha ağır hastalarda zatürre, şiddetli solunum yetmezliği durumu, böbrek yetmezliği ve hatta ölüm meydana gelebilir.COVID-19 Hastalığından Nasıl Korunalım: Virüs atlamaz zıplamaz, virüsü insanlar taşır ve bu insanlar gezerek diğer insanlara bulaştırırlar. Salgının yayılım hızını azaltmanın iki önemli ayağı vardır. Birincisi hasta kişilerin virüsü etrafa saçmasını önlemek, ikincisi etrafa saçılmış virüsten kişilerin kendilerini korumasıdır.1. Virüsün etrafa saçılması nasıl önlenir (Virüsün bizden bulaşmasını önleme): Hastalar, hastalık şüpheli olanlar ve hasta bakımı yapanlar ya da hasta ile temas eden kişiler mutlaka maske takmalıdır. Bunun dışında kalan ve hastalık belirtileri olmayan kişilerin o bölgede COVID-19 yaygın olsa bile, toplumda maske takması önerilmez. Öksürürken, hapşırırken tek kullanımlık mendil ile ağız ve burun kapatılmalı, sonra bu mendili öksürülen taraf içte kalacak şekilde katlanarak çöpe atılmalı ve eller yıkanmalıdır. Eğer kişinin yanında mendil yoksa dirseğinin iç yüzüne ağzını ve burnunu kapatarak öksürüp hapşırmalıdır.2. Hastalıktan korunma (Virüsün bize bulaşmasını önleme): En önemli iki yol vardır: Birincisi ellerimizi sık sık yıkamak ve ellerimizi yüzümüzden uzak tutmak, ikincisi hasta olsun olmasın tüm insanlarla aramıza en az 1 metre ( 2-3 adım) mesafe koymak, evde kalmak ve dışarı çıkmamaktır. Aslında Koronadan korunmak bizim elimizde!!!Eller şüpheli yüzeylerle temastan sonra, özellikle herkesin dokunduğu yüzeylere dokunduktan sonra, öksürüp aksırdıktan sonra, özellikle herkesin dokunduğu yüzeylere dokunduktan sonra, öksürüp aksırdıktan sonra, yemek öncesi sonrası, dışarıdan eve girince, iş yerinden çıkmadan ve gözle görülür kirlilik olduğunda veya kirlendiğini düşündüğünüz her an su ve sabunla en az 20 saniye doğru bir şekilde dikkatlice yıkanmalıdır.Su ve sabun olmadığında en az 70 derecelik kolonya, alkol bazlı sıvılar kullanarak eller sık sık temizlenmelidir. Ellerimizle yüze, özellikle gözler, burun ve ağza dokunmaktan kaçınmalıdır. Sık temas edilen dokunulan nesneler ve yüzeyler (kapı kolları, cep telefonu, cüzdan vs.) sık sık kolonya veya dezenfektanlarla temizlenmelidir. Hasta bir kişiyle 1 metreden yakın bir mesafede 10 dakikadan daha uzun bir zaman geçirildiğinde virüs bulaşma riski çok yüksektir.Mümkünse kalabalıklardan (özellikle yetersiz havalandırılan yerlerden) ve insanlarla yakın temastan kaçınılmalıdır. Kapalı ortamlar sık sık havalandırılmalıdır. Kişiler evde kalmalı, sadece zaruri ihtiyaçlar için evden çıkmalı, dışarıdan geldiklerinde; ayakkabılar ya evin dışında bırakmalı ya da içeride izole bir bölgede saklanmalıdır. Dışarıda giydiğimiz kıyafetleri ayrı bir alanda çıkarıp 12 saat havalandırdıktan sonra veya 60 derecenin üstünde yıkadıktan sonra tekrar kullanılmalıdır.Alışveriş için gidilen marketlerde de bazı kurallara uyulmalıdır. Markete girişte el dezenfektanı ve maske uygulaması şart olmalıdır. Mümkünse markette herkes kendi torbasını kullanmalı, marketteki kişiler ve kasada çalışanlar arasında en az 1 metrelik mesafe korunmalı ve kredi kartları ile temassız alışveriş tercih edilmelidir. Virüsün farklı yüzeylerde ki yaşam süreleri kafa karıştırmamalıdır. Satın alınan ürünler evin izole bir odasında en az 2-3 saat bekletildikten sonra dıştaki poşet çöpe atılarak, eller yıkandıktan sonra içindeki paketli ürünler çıkarılıp dolaba yerleştirilmeli, meyve-sebzeler yıkanıp yerleştirilmelidir.Dışarıda bekletilemeyen gıdalar hemen kaldırılmalı ancak çiğ olarak tüketilmemelidir. Çiğ veya az pişmiş hayvansal ürünler tüketilmemelidir (bu dönemde çiğ et ile yapılan çiğköfte gibi yiyeceklerin tüketilmemesi önemlidir.)Önümüzdeki iki -üç haftada vaka sayılarının ve dolayısıyla toplumda bulaştırıcılığın çok artacağını biliyoruz. Bu nedenle lütfen siz de evde kalın, sosyal izolasyon ve sosyal mesafeye azami dikkat edin. Herkes biraz sabretsin evde otursun, ziyarete gitmesin, misafir kabul etmesin, salgın bitecek, kurallara uyarsak çok can yakmadan bitecek.Şanlıurfa Harran Üniversitesi Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fadile Yıldız Zeyrek, son olarak ise kural çok basit: Dolaşma, dokunma, yaklaşma!Haber Merkezi #urfahaber #urfayazar #urfa #sanliurfa #urfagündemi #urfasondakika #haber #sondakikahaber #haberler
0 notes
kocaalihaber · 5 years
Text
0 notes
negibicom · 5 years
Text
Corona Virüs Nedir? Nasıl Bulaşır ve Tedavi Yöntemleri!
Tumblr media
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Cenevre’deki genel merkezde Corona virüsün (Covid-19) küresel çapta bir alarm oluşturuduğu ve "pandemi" olarak ilan edildiğini duyurmuştu. Ülkemizde ve tüm dünyada hızla yayılan "coronavirüs" nedir? Belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? İşte Detaylar..
Tumblr media
CORONA VİRÜSÜ NEDİR? Son günlerde ismi sıkça duyulan corona virüs; solunum, sindirim ve boşaltım sistemlerini etkileyen bir virüstür.  Genellikle insanlarda hafif ve orta şiddette üst solunum yolları enfeksiyonuna yol açmasıyla birlikte, viral yollarla yayılmaktadır. Fakat bu virüsün mutasyona uğramadan öldürücü olma riski neredeyse yoktur. Corona virüs %2 ila %10 oranında öldürücü bir mutasyona uğramaktadır, fakat klinik incelemeler sonucunda bu mutasyonun nasıl gerçekleştiğine dair kesin bir veri yer almamaktadır. Corona virüs, hayvanlarda sıklıkla görülebilmektedir. Koronavirüs aralık ayında Çin’in Wuhan bölgesinde ortaya çıkmasıyla birlikte dünyayı etkisi altına aldı. Hastalığın başlangıç kaynağı henüz netlik kazanmamıştır. Ancak eldeki veriler, Çin’in Wuhan bölgesindeki Huanan Deniz Ürünleri Toptan Satış Pazarında yasadışı olarak satılan vahşi hayvanları işaret etmektedir.
Tumblr media
CORONA VİRÜS BELİRTİLERİ NELERDİR? Corona Virüs'e yakalanan hastalarda semptomlar kendini şu şekilde göstermeye başlıyor;
Tumblr media
Virüse yakalanan hastalarda önce yüksek ateş başl��yor,  
Tumblr media
ardından burun akıntısı, kuru öksürük ve muhtemel baş ağrısı belirtileri görülmeye başlıyor.
Tumblr media
Bir haftanın sonunda ise nefes darlığı sorunları ortaya çıkıyor. Bağışıklık sistemi zayıf olanlar, yaşlılar ve çok gençler için virüsün zatürre ve bronşit gibi ciddi solunum yolu hastalıklarına yol açma ihtimali bulunuyor. MERS ve Sars gibi ölümcül olabilen ve insana geçen bazı Corona virüsleri olduğu biliniyor. Corona virüs orta derece soğuk algınlığından, ölümcül derece gelebilecek semptomlara yol açabiliyor.
Tumblr media
CORONA VİRÜS "KULUÇKA DÖNEMİ" Hastalığın, Çin'in Wuhan'daki Huanan deniz ürünleri pazarından kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Corona virüs, aslında büyük bir virüs ailesinin bir alt türüdür. Ancak yeni virüs dahil sadece yedi tanesinin insanlara bulaşabildiği biliniyor. WHO'ya göre yeni virüsün "kuluçka dönemi", yani enfeksiyonun kapıldığı andan belirtilerin görüldüğü zamana kadar olan dönem yaklaşık 14 gün. Ama bazı araştırmacılara göre ise bu süre 24 güne kadar çıkabiliyor. Çinli bilim insanları, bazı kişilerin belirtiler görülmeden de enfeksiyonu yaydıkları uyarısında bulunuyor.
Tumblr media
CORONA VİRÜSÜNDEN NASIL KORUNULUR? Dünya Sağlık Örgütü (WHO)virüsten korunmak için şu tavsiyelerde bulunuyor: Ellerinizi yıkayın - sabun veya el temizlik jelleri virüsü öldürebilir Öksürürken veya hapşırırken ağzınızı ve burnunuzu mendille kapatın ve sonrasında virüsün yayılmasına engel olmak için ellerinizi yıkayın Gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçının - elleriniz virüsün değdiği bir yere dokunursa virüs vücudunuza bulaşabilir Öksüren, hapşıran veya ateşi yüksek kişilerden uzak durun - 1 metre uzak durmak havaya bulaşabilecek virüsten korunmanızı sağlar. Virüslerin bulaşmasını engellemek için yapılması gerekenlerin en başında "Bilekleri, avuç içlerini, ellerin arka yüzeyini, parmak aralarını, tınakların kenarlarını ve uçlarını sabun ile köpürterek en az 20 saniye süreyle kuvvetlice ovuşturulması gelmektedir" Corona virüsüne karşı 9 adımda etkili el yıkama tekniğini öğrenmek için linke tıklayın. https://negibi.com/viruslere-karsi-etkili-9-adimda-el-yikama-teknigi/ Virüsler sizden ve sevdiklerinizden uzak dursun!
Tumblr media
CORONA VİRÜSÜ NASIL YAYILIYOR? Corna virüsün damlacık yolu ile bulaştığı tahmin ediliyor. Virüse sahip kişinin konuşurken, öksürürken ya da hapşırırken çevresine saçtığı damlacıklar; çevresindeki kişilere ağız ya da burun yoluyla bulaşıyor. Söz konusu damlacıklar gezmek için çok ağır olduğundan virüsün bu yolla yayılabilme mesafesi yaklaşık bir metre olarak biliniyor. Bu nedenle virüs genelde yakın temasta bulunan kişiler arasında yayılıyor. Virüsün insandan insana geçmesi ise bir kişinin virüsle enfekte olmuş bir kişinin salgısıyla temasıyla gerçekleşiyor. Virüsün bulaştırıcılık süresi ve nesnelerin yüzeyinde ne kadar hayatta kalabildiği henüz bilinmiyor. Bu yüzden COVID-19 hastalığına sahip kişilerin dokunduğu alanların ve yüzeylerin düzenli olarak temizlenmesi gerekiyor. Coronavirüs hastalığının tehdit ettiği ağır risk altındaki grupta, yaşlılar ve daha önceden hastalığı bulunan (yüksek kan basıncı, kalp hastalıkları, akciğer rahatsızlıkları, kanser ve diyabet gibi) bireyler bulunuyor.
Tumblr media
CORONA VİRÜSÜ TEDAVİSİ Corona virüsün henüz bir tedavisi mevcut değil, çoğu zaman semptomlar kendi kendine geçiyor. Hekimler, ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar yazarak hastanın genel durumuna göre destekleyici bakım tedavisi uyguluyor. Doktorlar, oda nemlendirici ve sıcak duşun boğaz ağrısına ve öksürüğe iyi geleceğini söylüyor. Hastalanan insanların bol sıvı tüketmesi, mümkün olduğunca dinlenmesi ve uyuması gerekiyor. Avusturalya'lı bilim insanları geçtiğimiz günlerde, hali hazırda var olan iki ilacın corona virüsün neden olduğu semptomları tedavi edebileceğini duyurdu. Read the full article
0 notes
konyaduagrubu · 5 years
Photo
Tumblr media
Selim Taş 14 saat · 20 soruda yeni koronavirüs salgını 1. Koronavirüs nedir? Koronavirüs, hayvanlarda yaygın olarak görülen bir virüs türü. Virüsün 4 alt türü var. Ender olarak hayvanlardan insanlara bulaşabiliyor. Şu anda gündemde olan tür ise daha önce tanımlanmamış yeni bir tür. Yeni ortaya çıkan bu koronavirüs türüne verilen isim “2019-nCoV”. 2. Hastalık neden bu kadar önemli? En sık görülen, en çok sakat bırakan ve en çok öldüren hastalıklar toplum sağlığı açısından “önemli hastalık” olarak tanımlanır. Bu salgını önemli kılan diğer bir husus, virüsün ilk kez ortaya çıkmış olmasından dolayı insanlardaki hastalık sürecinin bilinmezliği 3. Hastalık nasıl öldürüyor? Virüs insanlara bulaştıktan sonra en sık akciğerlere yerleşiyor ve burada çoğalıyor. Virüs yeni olduğu için bağışıklık sistemimiz de virüsü tanımıyor ve karşı koymak için yetersiz kalıyor. Bu durumda zatürre gelişiyor ve akciğerlerin kapasitesi sınırlandığı için hastalar solunum sıkıntısı çekmeye başlıyor. Enfeksiyonun giderek yayılması ile genellikle solunum yetmezliği ile hastalar kaybediliyor. 4. Kimler risk altında? Bağışıklık sistemi zayıf olan riskli grupların başında yaşlılar, çocuklar ve gebeler yer alıyor. Ayrıca astım, KOAH, böbrek yetmezliği vb. kronik hastalıkları olanlar da risk grubunda yer alıyor. 5. İlk ne zaman, nerede başladı? 31 Aralık 2019’da sebebi tespit edilemeyen bir zatürre vakasının DSÖ’ye bildirilmesi ile salgın dünya gündemine geldi. O günü izleyen 4 gün içinde 44 vakanın daha görülmesi ile durum daha da ciddi bir hal aldı. Dünyaca saygın bilimsel dergi Lancet’te yayınlanan bir makalede hastaların önemli bir kısmının Çin’in Wuhan şehrindeki deniz ürünleri toptan pazarına temas hikayesinin olduğu ifade edildi. Bu pazar aynı zamanda yabani hayvanların da canlı olarak satıldığı bir pazar. 6. Hangi ülkelere yayıldı? Virüs 19 ülkeye yayılmış durumda .Bu ülkeler: Çin, Japonya, Kore, Vietnam, Singapur, Avustralya, Malezya, Kamboçya, Filipinler, Tayland, Nepal, Sri Lanka, Hindistan, ABD, Kanada, Fransa, Finlandiya, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri. Bu ülkelerde tespit edilen ilk vakaların genellikle Çin’e seyahat öyküsü mevcut. 7. Türkiye’de tanısı konulmuş hasta var mı? Henüz Türkiye’de bir vaka saptanmadı. Ateş yüksekliği, öksürük şikayetleri ile Konya ve İzmir’de gözetim altına alınan Çinli turistlerde de şu ana dek 2019-nCoV tespit edilmedi. 8. Daha ne kadar yayılması bekleniyor? İngiltereli epidemiyologların yayınladıkları bilgilere göre hasta bir kişi en az iki veya üç kişiye hastalığı bulaştırıyor. Lancaster Üniversitesi’ndeki çalışmalara göre salgının birkaç hafta içinde toplam 190 bin kişiye yayılabileceği tahmin ediliyor. 9. Nasıl tanı konuluyor? 9 Ocak tarihinde de yeni koronavirüsünün genetik yapısı tamamen çözümlendi. Hastalara tanı koymak için alınan balgam ve burun sürüntüsü numunelerinde bulunan virüslerin genetik yapıları çıkarılıyor, ardından 9 Ocak’ta tespit edilen gen dizisiyle karşılaştırılıyor. 10. Nasıl bulaşır? Koronavirüsler genellikle yabani hayvanlarda bulunuyor. Çin’den gelen kargolarla virüsün bize bulaşıp bulaşmayacağı da sık sorulan bir soru ancak virüsün cansız yüzeylerde yaşamadığını, hayvan veya insanların canlı hücrelerinde yaşayabildiğini vurgulamak gerekiyor. Hasta kişilerden veya hastalığı taşıyan hayvanlardan bulaş damlacık yoluyla (hapşurma, öksürme sırasında saçılan ve havada asılı kalabilen küçük sıvı damlalarının başka insanlar tarafından solunmasıyla) gerçekleşiyor. 11. Bulaştığında ilk belirtiler nelerdir? Spesifik belirtisi var mı? Hastalığın belirtileri basit bir soğuk algınlığından zatürreye kadar uzanan geniş bir yelpazede dağılıyor. Sık rastlanan en önemli belirtileri ise yüksek ateş, balgamlı öksürük, nefes darlığı. Belirtisini gördüğümüzde doğrudan hastalığı tanıyabileceğimiz spesifik bir belirtisi yok. 12. “Benim de yüksek ateşim, balgamlı öksürüğüm var. Yoksa ben de mi?..” Yukarıda bahsedilen belirtilerin bir kişide var olması elbette yeni koronavirüs hastası olduğunu göstermek için çok yetersiz. Çünkü bu belirtiler her mevsim gelişen grip enfeksiyonunda da mevcut. Bu sebeple bir kişide koronavirüs şüphesi olabilmesi için yukarıdaki belirtilere ek olarak; a. Son 14 gün içinde uzakdoğuya seyahat etmiş veya Çin’de bulunmuş olmak b. Tanı konulmuş bir hastaya yakın temas öyküsü c. Hastaların tedavi edildiği kurumlarda çalışıyor/bulunuyor olmak kriterlerinden en az birini karşılıyor olması gerekiyor. Eğer bu üç kriterden birini taşımıyorsanız, yeni koronavirüs hastalığı açısından şüpheli vaka sınıfında değilsiniz. 13. Aşısı ve tedavisi var mı? Hastalığın etkeni olan virüs henüz yeni keşfedildiği için bir aşısı da yok. Aşı çalışmaları hızla başlamış durumda ancak geliştirilecek bir aşının hazırlıklarının aylar, piyasaya çıkışının ise yıllar sürebileceği ifade ediliyor. 14. Ülkeler hangi önlemleri alıyor? Salgın konusunda Çin yoğun önlemler almış durumda. Topluma en çok yansıyan önlem kapsamlı karantinalar ve seyahat kısıtlamaları. Bu kısıtlamalar virüsün yayılımını yavaşlatıyor ve müdahale fırsatı oluşturuyor. Ay takvimine göre yeni yıl etkinliklerinin ertelenmesi, okulların 2 hafta tatil edilmesi, salgın hastalarına özgü yeni hastanelerin kurulması, yabani hayvan satışlarının durdurulması, salgın süresince toplu etkinliklerin yasaklanması alınan önlemlerden birkaçı. Salgından etkilenen diğer ülkeler Çin’den gelen yolcular için termal kamera sistemleri kuruyor, ülke çıkışında ve girişinde yüksek ateşli bireyler tespit edilmeye çalışılıyor. DSÖ, bu gibi kriz durumlarında ülkelerin halkla sıkı iletişim içerisinde olmasını ve halka doğru ve güvenilir bilgiler sunulmasını, ülkede ilk vaka görüldüğünde yapılacak açıklamaların belirlenmesini, toplumla temas edecek yöneticilerin belirlenmesini öneriyor. 15. Türkiye’de durum ne? Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarının enfeksiyondan korunması için önlemler içeren bir rehber yayınladı..Ülkemizde de 25 hastane Sağlık Bakanlığı tarafından referans hastane olarak ilan edildi. Türkiye’de vaka görüldüğü takdirde hastalar bu referans hastanelerde tedavi altına alınacak. Türk Hava Yolları (THY) Çin’in Pekin, Guangzhou, Şangay ve Xian şehirlerine düzenledikleri seferleri 9 Şubat’a kadar durdurdu. Ayrıca Wuhan’daki vatandaşlarımızdan dileyenlerin Türkiye’ye dönebilmesi için de bir sefer düzenlendi. 16. Kendimi nasıl koruyabilirim? Bireysel düzlemde Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyeleri şu şekilde: a. Grip, nezle, zatürre vb. hastalığı olan kişilerle yakın temastan kaçınılmalı b. Özellikle hasta insanlara temas sonrasında eller sık sık yıkanmalı c. Kırsal alanlarda yabani hayvanlarla temastan ve ölü hayvan cesetleriyle temastan kaçınılmalı d. Öksürürken ve hapşururken ağız ve burnu kapatacak şekilde dirseğimizin iç kısmını kullanılmalı, eğer eller kullanıldı ise yıkanmalı e. Hastanelerde enfeksiyondan korunma yöntemleri özenle uygulanmalı. f. Et ürünleri ve yumurtalar iyi pişirilerek yenmeli g. Canlı hayvan pazarları veya petlerde el hijyeni ve solunum hijyenine dikkat edilmeli. h. Ellerin göz ağız ve buruna teması en aza indirilmeli. i. Hasta hayvanların temas ettiği eşyalara temastan kaçınılmalı j. Uzakdoğuda olan vatandaşlarımız pastörize olmamış süt, et ve et ürünlerini tüketmemeli. k. Sağlık çalışanları bakanlığın ve Dünya Sağlık Örgütü’nün sunduğu kalite standartlarına uygun tıbbi malzemeler kullanmalı. Hastanelerde şüpheli kişilerden alınan numunelerin taşınmasında kesinlikle hastanenin pnömatik tüp sistemleri kullanılmamalı, numuneler elden teslim edilmeli. 17. İnternette dolaşan birçok korkutucu haber var. Kime güvenmeliyiz? Toplumu endişeye düşüren ve hakkında net bilginin az olduğu konular asılsız haber salgınlarına uygun bir ortam oluşturabiliyor. Bu sebeple resmi kurumların, ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının haberlerini tercih etmek, sosyal medyada dolaşan ve teyit edilmemiş bilgilere maruz kalmaktan kaçınmak, medyada görülen ve “uzman” olarak sunulan kişilerin yetkinliklerini sorgulamak, sunulan bilgileri teyit etmeye çalışmak sağlıklı bilgiler edinmek için de büyük önem arz ediyor. 18. Koronavirüslerle ilgili doğru bilgileri nereden edinebilirim? Mevcut salgınla ilgili en doğru bilgiler Dünya Sağlık Örgütü’nün web sitesinde gün be gün yayınlanıyor. Salgına yönelik bilgiler özet olarak “durum raporları” bölümünde her gün listeleniyor. Türkiye’ye yönelik gelişmeler için en doğru bilgi kaynağı ise Sağlık Bakanlığı web sitesinin duyuruları ve bakanlık yetkililerinin basın açıklamaları. 19. DSÖ’nün bu süreçteki fonksiyonu nedir? 2005 yılında imzalanan “Uluslararası Sağlık Düzenlemeleri – 2005” anla��masına göre küresel ölçekteki salgınlarda Dünya Sağlık Örgütü’nün koordinasyon sorumluluğu mevcut. Bu anlaşma DSÖ’ye üye 196 ülke için hukuki olarak bağlayıcı. Bu sebeple ülkelerin bir salgın geliştiğinde ilgili bilgileri DSÖ ile paylaşması ve yapılacak koordinasyona katılması gerekiyor. DSÖ’nün de bu sorumluluklar kapsamında üye ülkelere hızlı ve güvenilir bilgi sağlaması, rehberlik etmesi, gelişmeleri üye ülkelerle paylaşması gerekiyor. 20. DSÖ “acil durum” ilan etmek için neden bekledi? 22 Ocak’taki toplantıdan bir acil durum kararı çıkmamıştı ancak 30 Ocak’ta yapılan toplantıda DSÖ acil durum ilan etti. Bu ilanda, Çin’in üzerine düşeni fazlasıyla yaptığı, salgının sağlık sistemi zayıf olan ülkelere yayılmasının acilen önlenmesi gerektiği, salgına uluslararası koordinasyonla müdahale edilmesi gerektiği, uluslararası seyahat ve ticareti kısıtlamaya gerek olmadığı vurgulandı. Acil durum ilan edilmesi kısaca şu anlama geliyor: Birleşmiş Milletler’e üye olan tüm ülkelere en üst düzeyde durumun önemli olduğu ifade edilmiş oluyor. Bunun üzerine ülkeler, sınırlarını kapatma, uçuşları iptal etme, ticareti sınırlama vb kararları kendileri verebiliyor. Alıntıdır! Lütfen #Paylaşalım KONYA DUA GRUBU WebSite https://konyaduagrubu.com Selim Taş 14 saat · 20 soruda yeni koronavirüs salgını 1. Koronavirüs nedir? Koronavirüs, hayvanlarda yaygın olarak görülen bir virüs türü.
0 notes
bilimveteknoo · 6 years
Photo
Tumblr media
https://www.bilimvetekno.com/bagirsak-solucani-ascaris-lumbricoides/
Bağırsak Solucanı (Ascaris lumbricoides)
Vücudumuzda kimi zaman parazit olarak yaşayan mikroorganizmalar bulunabilmektedir. Ancak bunun dışında kene, solucan gibi birçok hayvan ve larva da bu şekilde vücudumuzda mutualist ve/veya parazit olarak yaşam sürdürebilmektedir. Vücudumuzda parazit olarak yaşam sürdürebilen ve karın ağrısı, ishal gibi birçok rahatsızlığa sebep olan canlılardan bir tanesi olan Ascaris lumbricoides, halk arasında genellikle “Bağırsak Solucanı” olarak tanınmaktadır.
Bağırsak Solucanı Özellikleri Nelerdir?
 Ascarididae familyasının bir üyesi olan ve Enterobius olarak anılan bu canlı, ülkemizde pek çok vakada görülmektedir. Vücut içinde oldukça hızlı çoğalan bu tür, geç fark edildiğinde 40 cm’ye kadar büyüyebilmektedir. Günde ortalama olarak 2 bin kadar yumurta bırakabilmesine karşın, yumurtaların rahatsızlık oluşturabilmesi, gelişebilmesi ve parazitlik yapabilmesi için, dışkı içerisinde yaklaşık olarak 30 gün kadar muhafaza edilmiş olması gerekmektedir.
Özellikle insanın ince bağırsağına yerleşerek çeşitli enfeksiyonlara ve daha sonrasında karın ağrısı, beraberinde de ishale sebep olabilmektedir. Asalak olarak yaşayan bu canlı uzunca bir silindir şeklindedir. Diğer solucanlara benzese de farklı olduğun açık renginden anlayabilirsiniz.
Bağırsak solucanı larvaları; öksürüğe, kanlı balgam, ateş, deri dökülmesine, zatürreye, kan hücrelerinden birisi olan eozinofillerin artışına neden olabilmektedir. Bununla birlikte erişken haldekiler de bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, kilo kaybı, iştahsızlık, sinirlilik, burun kaşıntısı, salya, karın zarı iltihabı, bağırsak tıkanmala­rına, ağızdan, burundan, makattan çıkmaya ve bulundukları organa özgü problemlere; safra kanallarına yerleşmesi, karaciğer apsesi, pankreas iltihabı, apandisite, sarılığa neden olurlar.
Bağırsak Solucanı Nasıl Bulaşır?
Genelde dışkı bulaşan sulardan kaynaklı olarak vücuda yerleşebilen bu canlı, benzer şekilde muamele görmüş gıdalardan kaynaklı olarak bulaşabilmektedir. Bulaşmayı engellemek ve parazitin vücut içerisinde gelişmesini ve çoğalmasını engellemek için çeşitli parazit ilaçları önerilmektedir. Ayrıca bağırsak solucanının bulaşması engellenmesi için her ihtimale karşı çiğ tüketilecek meyve ve sebzelerin bol su ile yıkanması önerilir.
Nasıl Tanı Konulur?
Bağırsak parazitlerinin varlığının kesin tanısını koymak için genelde dışkı tahlilleri istenmektedir. Dışkıda parazit yumurtalarına rastlanması beraberinde Ascaris lumbricoides varlığı tanısı konulmaktadır.
Kaynak >>> https://www.bilimvetekno.com/bagirsak-solucani-ascaris-lumbricoides/
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
  Bulaşıcı Hastalık Nedir? Bulaşıcı hastalık ya da Enfeksiyon hastalıkları, herhangi bir yolla insana geçme özelliğindeki hastalık yapıcı mikropların veya parazitlerin vücuda girmesiyle ortaya çıkan hastalıklardır. Bulaşıcı Hastalıklar Nasıl Bulaşır? Hastalığı yapan organizmalar, virüsler,bakteriler, riketsialar, mantarlar olabilir. Bütün bulaşıcı hastalıklar bir veya birkaç yolla insana geçebilme özelliğindedir. İnsandan insana, hayvandan insana olduğu gibi, topraktan insana da bulaşma gerçekleşebilir. Bulaşıcı Hastalıkların Bulaşma Yolları şunlardır:  
Öksürürken, aksırırken yada konuşurken ağızdan çıkan damlacıkların başkası tarafından teneffüs edilmesiyle (verem, boğmaca ve çeşitli solunum yolu hastalıkları);
Doğrudan deri temasıyla ve cinsel temasla;
Hastanın kullandığı çamaşır, yatak eşyası ve yiyecek eşyaları gibi malzemeler vasıtasıyla;
Hayvanların insandan insana veya hayvanlardan insanlara hastalık taşımasıyla (örneğin sıtma);
Hastalandırıcı mikroplarla kirlenmiş yiyecekler ve içeceklerin alınmasıyla (Suyla bulaşan hastalıkların başlıcaları tifo, dizanteri, kolera ve paratifo olarak sayılabilir. Yiyeceklerle de besin zehirlenmeleri ve gastroenteritler meydana gelebilir.);
Hastalıklı bir anneden hamilelik sırasında veya doğum esnasında bebeğe hastalık bulaşmasıyla (Frengi, kızamıkçık, belsoğukluğu mikrobunun yaptığı göz iltihabı bu yolla bulaşabilir.).
  Suni olarak meydana getirilen bağışıklıkta, kişiye zayıflatılmış, ölü mikroplar veya mikrop maddeleri verilir. Bunlara karşı hastalık belirtileri hâsıl olmaksızın antikor teşekkül eder. Böylece kişinin hastalığa karşı korunması sağlanır. Birçok hastalığa karşı kullanılan aşılar böyledir. Aşılar her bulaşıcı hastalıkta tesirli olmayıp, ancak belli sayıda hastalıkta tesirlidir. Hastalığa yakalanma ihtimali daha yüksek olanlar şunlardır:
Bulaşıcı hastalıklar salgın olduğu yerlere gidenler,
Üç aylıktan daha küçük bebekler,
Ailesinde bulaşıcı hastalık taşıyan kişi bulunanlar,
Yaşlı ve yatalak olanlar,
Kanser gibi bağışıklık sistemini felce uğratan bir hastalığı olanlar,
Bağışıklığı bastırıcı ilaçları kullananlar.
  Bulaşıcı hastalık belirtileri: Bulaşıcı hastalıklarda bazı belirtiler vardır ki, hemen hemen bütün hastalarda bulunur. Bunlar; ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, genel vücut ağrıları olarak sayılabilir. Bazı hastalıklarda döküntüler olabilir (kızıl, kızamık, çiçekte olduğu gibi). Hazım sistemini tutan hastalıklarda ise genellikle ishal vardır. Bulaşıcı Hastalıklar ve Korunma Yolları: Her doğan çocuğa, zamanı geldiğinde aşı yaptırmalıdır. Vücudu devamlı kuvvetli tutmalı, dengeli ve sağlıklı yeme-içmeye çok dikkat edilmelidir. Düzenli bir hayat sürmeli. Bulaşıcı hastalık salgını olan yerlere mecburen gitmek gerekiyorsa, alınacak tedbirler ve yapılacak aşılar konusunda bir hekime danışmalıdır. Temizlenmemiş kirli yiyecekler yememeli, vücut temizliğine gereken dikkati göstermelidir. Bulaşıcı hastalıkların tedavisi çok çeşitli olup, hastalık yapıcı mikrobun cinsine göre değişir. Penisilin ve benzeri antibiyotikler bakterilere karşı tesirlidir. Sıtma gibi tek hücreli canlı cinsi mikroplarla meydana gelen hastalıklar da, çeşitli kimyevi maddelerden müteşekkil ilaçlarla iyileştirilir. Virüs hastalıkları ise antibiyotiklerden etkilenmezler. Başlıca bulaşıcı hastalıklar: Belsoğukluğu, Bruselloz, Çiçek hastalığı, Difteri, Dizanteri (amipli veya basilli), Grip, Hepatit, Kızamık, Kolera, Menenjit, Psittakoz, Sıtma, Suçiçeği, Tetanos, Tularemi, Tüberküloz, Uyku hastalığı, Zatürre, Tifo, Tifüs. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Text
Kuşlarda Psittacosis
Psittacosis 400 ‘ün üzerinde kuş türünde görülen enfeksiyöz bir hastalıktır. Evlerimizde beslediğimiz Afrika Grisi, Cockatiel ve Muhabbet kuşlarında sıklıkla görülür. Hastalık aynı zamanda Avian Chlamydiosis olarak da bilinir Hastalığı Chlamydophilia Psittaci denilen bir bakteri meydana getirir. Psittacosis, kuşlarda bir takım bulgularla ortaya çıkar. Hastalık bazı organlarda yıkımlara neden olmaktadır. Gözler ve üst solunum yollarında meydana getirdiği bulgular gözle görülebilen bulgulardır. Aynı zamanda alt solunum yolları yani akciğerler ve hava keseleri de etkilenir. Hasta kuşlarda göz ve burun akıntısı, hapşırık, öksürük ve hırıltılı solunum göze çarpar. Tüyler kabarır. İştahtan kesilirler. Çabucak zayıflarlar. Göz ve solunum yollarına ek olarak karaciğer ve sindirim sistemi de hastalıktan etkilenir. Karaciğerdeki rahatsızlık kuşun kendisini hasta hissetmesine neden olur. Yeme karşı ilgisi azalır. Yemi iyi sindiremez. Dışkının ürat olarak adlandırılan beyaz kısmında renk değişiklikleri görülür. Ciddi karaciğer rahatsızlığında dışkının beyaz kısmı yeşilimsi sarı bir renk alır. Karaciğer ve sindirim sistemindeki rahatsızlık ishale neden olur. Bazı kuşlarda ise bu bulgular bir görülüp bir kaybolabilir. Bu kuşlar zayıftırlar. Arada bir halsizlik ve iştahsızlık görülebilir. Bazı hayvanlarda tüyleri kabartarak kafes dibinde oturma gözlenebilir. Arada sırada ishal de göze çarpar. Bu bulguların bir ara görülüp kaybolması hastalığın teşhisini zorlaştırmaktadır. Bu tabiatı dolayısı ile hastalık hem kuşların hem de ev halkının sağlığını riske sokmaktadır. En tehlikeli olanlar ise hastalık bulgularını göstermeyen kuşlardır. Hastalık etkenini taşırlar ancak kendileri hasta olmazlar. Bu kuşlar belki hastalığın ilk evresinde olabilirler ya da bağışıklık sistemleri güçlü olduğundan hastalığa yakalanmazlar ve diğer kuşlar için ve insanlar için potansiyel bir tehlike oluşturur. Kuş hasta olmasa bile diğer kuşlara ve insanlara hastalığı bulaştırabilir. Psittacosis etkeni insanlarda da hastalığa neden olur.İnsanlarda görülen Psittacosis hastalıklarının büyük bölümü kuşlardan bulaşır. Bu tür hastalıklara yani hayvanlardan insanlara geçen hastalıklara ZOONOTİK hastalıklar denir. Psittacosis insanlarda ilk olarak 1800 lerin sonlarında Batı Avrupa'ya çok sayıda papağan ithali yapıldığı sırada gözlenmiştir. Psittacosis’e yakalanan insanlarda ateş ve grip benzeri bulgular görülür. Zatürre oldukça yaygın olarak görülmekte ve vaktinde teşhis edilmezse hayati tehlike oluşturmaktadır. Hastalık insanlarda ciddi kalp ve karaciğer hastalıklarına da neden olmaktadır. Kendinizde böyle bir hastalıktan şüpheleniyorsanız derhal bir sağlık kuruluşuna başvurarak durumu bildirmeniz gerekmektedir. Ne solunum sistemi bulguları ne de sindirim sistemi bulguları bu hastalığa özgü dür. Yani solunum sistemi ve sindirim sistemi rahatsızlıkları başka birçok hastalıkta da görülmektedir. Bu yüzden veteriner hekiminiz Psittacosis yanında diğer hastalıkları da düşünmek zorunda ancak Psittacosis ‘i atlamamalıdır. O yüzden bu bulguları gösteren tüm kuşlarda tarafımızdan Psittacosis testi yapılmaktadır. Test dışkıdan ya da kandan yapılabilir. Bulguların durumuna göre hastalığı kesin olarak teşhis etmek ve bu hastalık olup olmadığını anlamak için total kan sayımı, karaciğer ve böbrek profil testleri ve röntgen çekmek gerekmektedir. Tüm bunların yanında tabii ki şüpheli hayvanlarda mutlaka Psittacosis testi yaptırılmalıdır. Kuşlarda Hastalık tedavi edilebilir mi? Evet. Hastalık bir kere teşhis edildiği zaman veteriner hekiminiz uygun antibiyotiği seçerek hasta kuşunuzu tedavi edebilir. Ağız yolu ile ya da haftada bir yapılan uzun ekili antibiyotik enjeksiyonları ile hastalığın tedavisi mümkün olabilir. Tedavide biz ağız yolu ile tedaviyi tercih etmekteyiz. Tedavi 30-40 gün devam ettirilmeli tedavi sonunda kuş yeniden test edilmelidir. Eğer tedaviye rağmen kuşun testleri hastalık yönünden tekrar pozitif çıkarsa tedavi kesilmemelidir. Tedavinin başarısı hastalığın erken yakalanmasına bağlıdır. Ciddi karaciğer ve kalp hasarı meydana gelen kuşlarda tedavi başarısız olabilir. Psittacosis’i Önlemek için bir aşı var mıdır? Ne yazık ki bugün itibarı ile Psittacosis’in önlenmesinde kullanılan bir aşı yoktur. Peki, Bu hastalık Nasıl Önlenir? Maalesef ülkemize kaçak yoldan çok sayıda kuş girmektedir. Bu kuşların kontrollerinin nasıl ve ne derecede yapıldığı bir bilmecedir. Bu kuşlar ülkemizde birer bioterörizm etkeni olarak kullanılabilirler. Bu çok önemli bir durum olup evinize yeni bir kuş almadan önce tüm hazırlıkları yapmanız gerekir. Yeni aldığınız kuşu evinize, çocuklarınızın yanına yaklaştırmadan önce mutlaka TEST yaptırın. Test pahalı diyerek bundan kaçınmayın. İleride sizin ve ailenizin başına çok daha büyük sorunlar gelebileceğini aklınızdan çıkarmayın.
0 notes
kocaalihaber · 5 years
Text
Kuluçka 2 gün kadar kısa 14 gün kadar uzun olabilir!
Uzmanlar, çok farklı konuşmalar ve bilgiler arasında kafası karışanlar için Sağlık Bakanlığı’nın rehberleri kapsamında doğru bilgilendirme yapmanın önemine dikkat çekti. Koronavirüste kuluçka dönemi 2 gün kadar kısa 14 gün kadar uzun olabileceğine dikkat çeken Dr. Songül Özer, birinci ve en önemli kuralın el yıkamak olduğunu söyledi. Özer; “El yıkamada da bir sınır var,burada önemli olan her dakika el yıkamak değildir. Kapalı bir yere girdik, otobüse bindik evimize geldiğimizde elimizi normal su ve normal sabunla yıkayalım” uyarısında bulunuyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer, Koronavirüsün hayatımızda uzun süredir olduğunu belirterek salgınla mücadelede en önemli konunun bilgilenme olduğunu söyledi.
Grip belirtileri ile başlıyor! Koronavirüs’ün grip gibi belirtilerle başladığını belirten Dr. Songül Özer; “Bu belirtiler burun akıntısı, kuru öksürük, hafif bir baş ağrısı gibi olabilir ama en önemli belirti 38 dereceyi aşan ve çok uzun süren bir ateş. Sonra kuru öksürük ya da süratle tipik olan solunum sıkıntısı bulgusu, nefes alamama oluyor. En tipik belirti budur. Gripten bir farkı hasta çok daha hızlı kötüleşiyor. İkincisi de gripte kas-eklem ağrısı, halsizlik, yatağa düşme belirtisi çoktur ama grip çok nadiren zatürre yapar ama bu koronavirüs başlangıçta çok hafif oluyor, sonrasında derhal zatürre yapıyor” dedi. 
Nasıl bulaşır? Virüsün kuluçka dönemi nedir? Özellikle sosyal medya kanallarında doğru olduğu söylenen ama aslında yanlış olan ifadeler dolaştığına dikkat çeken Dr. Songül Özer Koronavirüs’ün bulaşma ve kuluçka dönemi hakkında şunları vurguluyor: “Sosyal medyada çok fazla şey söyleniyor ama bunların bir kısmı yanlış. Bulaşma durumu ile ilgili diyelim ki virüsü kaptık, bunun 2 ile 14 gün arasında kuluçka dönemi bulunuyor. Bugüne kadar olan vakalara baktığımızda çoğunlukla beş ya da altı gün sürdüğünü görüyoruz. Kuluçka dönemi iki gün kadar kısa 14 gün kadar uzun olabilir. Kuluçka dönemi nedir dersek; virüsü aldıktan sonra ilk belirtileri kendinizde görmeye başlayana kadar geçen süre demektir. Hapşırma, öksürme, göz yaşarması ve yüksek ateş ilk belirtilerdir. Tabi ki solunum yolu enfeksiyonu olduğu için solunum salgılarıyla bulaşıyor. Kan yoluyla, idrar yoluyla, yediğimiz içtiğimiz gıdalar yoluyla bulaşmıyor, bu kesinleşti. Mutlaka virüs taşıyan solunum çıktılarının hapşırık veya öksürükle dışarıya saçılması lazım. Bunlarla sağlam kişiyle aramızda bir metreden daha yakın bir mesafe olduğunda ya onun direkt yüzüne karşı hapşırıp öksürmemiz lazım ya da bizim solunum salgılarımızın cansız bir yüzeye bulaşması ve o yüzeyin temizlenmeden bir başka kişinin çıplak eliyle değmesi ve elini de yıkamadan ağzına, gözüne, burnuna değmesi gerekiyor. Yani mutlaka bir solunum salgısı, virüs taşıyan bir solunum salgısı olması gerekiyor. Burada Sağlık Bakanlığının rehberinde de yayınlandığı gibi şu çok önemli: Bir metreden yakın mesafe ve on beş dakikadan uzun süreli temas. Bu iki cümlenin unutulmaması gerekiyor. Kuluçka dönemindeki bir kişi veya belirtileri hafif seyreden bir insanın da bulaştırıcı olabileceğini unutmamamız gerekiyor.” 
Koronavirüs kapan herkes ölüyor mu? Koronavirüs ile ilgili çok rehavete kapılmadan ama çok panik de yapmadan gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Dr. Songül Özer; “Uçlarda olmadan tedbirimizi almamız gerekiyor. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmek ama korkmadan doğru hareket etmek gerekiyor. Çok rehavet içinde olmak ‘abartılıyor, normal bir grip, geliyor ve geçiyor, öldürmüyor’ demek çok yanlış. Dünyadaki ölüm sayısı yüksek rakamlara ulaşmış durumda ancak çok panik yapmak da yanlış. Çok panik olmak aşırı dezenfektan tüketimi ve aşırı el yıkama gibi eylemler insanın psikolojisini bozabilir. Önlemleri almak gerekiyor. Bazı kişiler daha riskli, bu hastalık geçtiğinde belirtileri çok daha ağır seyrediyor. Bu nedenle yaşamını kaybeden insanlar o riskli gruptakiler oluyor. Bunlar 65 yaş üstündeki büyüklerimiz. Beraberinde başka bir hastalığı olanlar, kalp yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği, akciğer hastalığı olanlar riskli grup oluyor. Bunlardan en önemlisi KOAH hastaları dediğimiz solunum sıkıntısı çekenler. Vücudunun her hangi bir yerinde kanser teşhisi konulmuş olanlar, yine aynı şekilde kemoterapi, radyoterapi alanlar, organ nakli yapılmış olanlar. Bu kişiler birçok hastalık gibi Koronavirüs enfeksiyonuna karşı da riskli gruplardır” dedi.
Pandemi ile mücadelede önlemler basamak basamak alınır Sağlık Bakanlığı’nın çalışmalarının önemine dikkat çeken Dr. Songül Özer; “Alınan tedbirlerin hepsinin neden bir arada yapılmadığı ile ilgili soru işaretleri var. Şunu belirtmek isterim ki pandemi ile mücadelede önlemler basamak basamak alınır. Vakaları izliyoruz, hastalığın gelişimine bakıyoruz, tedbir seviyesini bir derece daha sıkılaştırıyoruz. Bu basamak halinde olmazsa bu sefer sosyal hayat sıfırlanır. Panik yapmayın deyip diğer yandan bütün önemleri tek bir anda alırsak çok fazla paniğe neden olursunuz. Tedbirli olmak, izlemek, tedbiri sıkılaştırmak biz uzmanların işidir. O nedenle uzmanların, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun söylediklerini uygulamak gerektiğini vurguluyoruz. En önemli mücadele budur” dedi. 
Koronavirüs için birinci ve en önemli kuralı el yıkamak Koronavirüs’te birinci ve en önemli kuralın el yıkamak olduğunu vurgulayan Dr. Songül Özer; “El yıkamada da bir sınır var, burada önemli olan her dakika el yıkamak değildir. Kapalı bir yere girdik, otobüse bindik vs. evimize geldiğimizde elimizi normal su ve normal sabunla yıkayalım. İllaki anti bakteriyel sabunlara ihtiyacımız yok. Normal sabun ve normal çeşme suyu bizim için yeterli. Suyun ısısı da önemli. Ellerimizi normal oda ısısındaki su ile yıkamalıyız. Aşırı derecede sıcak su cildinizde tahrişe ve gözeneklerde açılmaya neden olur, gözenekler açılınca da Koronavirüs değil ama başka mikro organizmaların girişi kolaylaşır. Normal suyla ve normal sabunla elinizi yirmi saniye kadar bir süreyle yıkamanız yeterlidir. Su bulamadığımızda alkol bazlı dezenfektan mı kullanacağız? Alkol bazlı dezenfektanın elinizdeki kiri gidermediğini, temizlemediğini bilin. Aksine fikse eder yani kalıcılaştırır. Alkol bazlı dezenfektan temiz olanın temiz kalmasını sağlar. Yani elinizi kirliyse normal su ve sabunla yıkayacaksınız ondan sonra gerekirse dezenfektanı kullanacaksınız. Esas olan su ve sabundur” dedi. 
Kimler nasıl maske kullanmalı?  Açık havada tek başına ya da arada bir metreden fazla mesafe olan insanların bulunduğu bir yerde maskeye ihtiyaç olmadığını söyleyen Dr. Songül Özer, “Bir metrelik mesafe on beş dakikadan uzun süre temas konusunda dikkat etmek gerekiyor. Bu cümleyi neden hep söylüyoruz biraz düşünmemiz lazım. 15 beş dakikadan uzun bir süre kapalı bir ortamda bir metreden yakın temas ne demek? Restorana girdiniz, çok sıkışık bir yer. İlla girmek zorundaysanız birileriyle iletişim kurmak zorundaysanız maskenizi takın. Bilmiyorsunuz çünkü karşınızdaki insanın ne olduğunu. Ama normal şartlarda panik bir halde her yere de maskeyle gitmenize gerek yok. Özellikle açık havada yürürken takmak yanlış. Ama metrobüse binmek zorundasınız, sıkışık bir ortam orada tabi ki maskenizi takın. Sadece korona için değil. Şu gerçeği unutmayalım; bugün için Türkiye’nin ve dünyanın Koronavirüs’ten sonraki ikinci gerçeği influenzadır. Yani mevsimsel grip. O nedenle dikkat etmek gerekiyor” dedi. 
Nasıl bir maske kullanmak gerekiyor? Hastaları muayene ederken bile normal maske taktığını ifade eden Dr. Songül Özer; “Piyasada bir sürü maske bulunuyor. Mesela ben hastayı muayene ederken belli bir mesafedeyim. Ama ne zaman ki hastanın boğazından örnek almam gerekiyor ya da ağzının içini muayene etmem gerekiyor o zaman N95 tipi maske takıyorum. Bizi koruduğunu düşündüğümüz maskenin aslında bir bulaşma yolu olduğunu unutmayalım. Maske takılıyor, onu suratındayken elliyor ve elledikten sonra da ellerinizi yıkamıyorsanız bu yanlış. Maskelerin hiçbirinde mikrobu önleyici kimyasal madde yoktur. Maske bir filtredir. Maske gelen mikro organizmayı üzerinde tutar. Bir maskeyi 4-6 saatten daha uzun bir süre takmamalıyız. Bu süreyi doldurduktan sonra maskeyi kulak kısmından tutarak çıkartıp, kapaklı bir çöp kutusuna atmak ve elleri su ve sabunla yıkamak gerekiyor” dedi.
Yurt dışından gelenler ne yapacak? Kesin vaka ile temas edenlere şüpheli vaka dediklerini söyleyen Dr. Songül Özer; “Şüpheli vaka dediğimiz kişilerin laboratuvarda testi pozitif çıkmış olan kişiyle 1 metreden yakın ve 15 dakikadan uzun bir süre temas etmiş olması lazım. Şüpheli vaka, boğazından ve burnundan sürüntü örneği alınarak laboratuvara gönderilip, test çalışılıp pozitif çıkana kadar şüpheli vakadır. Eğer testin sonucu negatif gelirse şüpheli vaka kesin vakaya dönüşmez. Bir süre için şüphe ortadan kalkar. İzlemeye devam edilir. Kesin vaka olabilmesi için laboratuvardan pozitif sonucun gelmesi lazım. Şüpheli vakayla temas edene de yakın temas diyoruz. Sağlık Bakanlığının bu durumda önerisi evde karantina. Peki, bunu nasıl yapacaksınız? Mümkünse ayrı bir odada yatacaksınız, ortak eşyalarınızı ayıracaksınız. Bulunduğunuz odayı sık sık havalandıracaksınız. Evdeki ortak alanlara geçerken maske takmalı ve tabi ki el yıkama kurallarına da uymalısınız. Çamaşırlar 60-90 derecede normal deterjanla yıkanması önemli. Normal tabak bardak çatal kullanabilir ama bulaşık makinasında yıkanmasını tavsiye ediyoruz” dedi. 
Gebeler kendilerini daha sık korumalılar Koronavirüs’ün solunum salgılarıyla geçtiğini belirten Dr. Songül Özer; “6 ay ve üzerindeki gebeleri izlediğimizde gördük ki, Koronavirüs’ün kan yoluyla veya plasentayla geçişi bulunmuyor. Virüs taşıyan anneler çocuklarını emzirebilirler. Süte geçmiyor. Virüs daha yeni olduğu için 1 ve 2’nci trimesterdaki anneleri izleyemedik. Onlar henüz doğum yapmadılar çünkü. Ama bu tür bulaşıcı hastalıkların özellikle ilk üç ay içerisindeki gebelere etkili olduklarını da biliyoruz. Yani ilk üç aydaki gebeler kendilerini diğer insanlara göre daha sık korumalılar” dedi.
Kalabalık ortamlarda bulunmamak lazım! Sağlık Bakanlığının açıklamalarına dikkat çeken Dr. Songül Özer; “ Herkes üzerine düşen tedbirleri almalı. Okullar gezmek için tatil edilmedi. Bunun bilincine varalım. Akraba ziyaretlerini bir süre gerçekleştirmeyelim. Mümkün olduğunca insanların arasına karışmayalım. Bağışıklık sistemimiz çok önemli. Bu hastalığın ilacı yok demek, elimiz kolumuz bağlı oturuyoruz demek değildir. Denenen ilaçlar var. Sadece tam olarak şu ilaç diyemiyoruz. Bu hastalık antijenik yapı olarak SARS’a çok benziyor. SARS’ı yok etmeyi başardık. O yüzden çok da paniğe kapılmamak lazım. Ama birebir spesifik ilacı henüz yok. Aşı da geliştiriliyor ama en az 1 yılı var” dedi. 
source https://www.kocaali.com/saglik/kulucka-2-gun-kadar-kisa-14-gun-kadar-uzun-olabilir-h15708.html
0 notes
bilimveteknoo · 7 years
Photo
Tumblr media
https://www.bilimvetekno.com/olumcul-proteinler/
Ölümcül Proteinler
Olağanüstü enfeksiyon ajanıdır.Bunlar memelilerde,beyin hasarlarına neden olan bulaşıcı süngerimsi ensefalopati olarak adlandırılan,nadir görülen bir hastalık ajanıdır.Bu ajana prion denilmektedir.
Prion Ne Demek?
Ne virüs, ne bakteri olan ve İngilizce “Proteinaceous Infectious Particle” kelimelerinden türeyen “prion“, bulaşıcı bir protein parçacığı. Ancak, çok güçlü ve dayanıklı.Ne klasik sterilizasyon yöntemlerinden, ne formol ne de radyasyon ışınlarından etkileniyor. Amerikalı bilim adamı Stanley Prusiner bu “konvansiyonel olmayan” etkeni, yani “bulaşıcı spongiform ensefalopati“ler yaratan prionu TSE olarak tanımladı. Hastalık, 1732 yılından bu yana koyunlarda “titreme” hastalığı, 1920’den beri insanlarda Creutzfeldt-Jacob ve geyiklerde de CWD hastalığı olarak biliniyordu.
Bugün ise kabul gören en güçlü hipotez,”prion“un kurbanlarının beyninde plakalar halinde biriken bir protein olduğu görüşünde birleşiyor. Genetik bir rahatsızlık değil. Yani genlerden kaynaklanmıyor. Aslında sıradan bir glikoprotein.Nöronlardan, spermatozoitlere kadar çok sayıda hücre tipinde bulunuyor. Bütün sorun, bu proteinin normal değil, kötü bir biçimde katlanması.Söz konusu proteinin ( PrPc), organizmadaki normal rolü bilinmiyor. Sadece beyinde hücreler arasındaki aktarımı sağladığı düşünülüyor. Bu proteinin hatalı yapılanması sonucu, koyunlarda “scrapie” hastalığına yol açanına PrPsc, deli dana hastalığına yol açanına da PrPbse adı veriliyor. Bu hastalık etkeni prion, hücrede bazı fibrillerin oluşumuna yol açıyor ve sonuçta beyin, süngerimsi bir hal alarak ölüyor. Prionlar sadece proteinlerden meydana geliyorsa, hastalığı nasıl oluşturabiliyorlar?
Sorunun cevabı da soru kadar bir hayli tuhaftır. Prion (PrP) nöronlarda sentezlenen normal bir proteindir. Bütün erişkin hayvanların beyinlerinde PrP bulunur. Normal beyinde bulunan normal PrP ile prion hastalığına neden olan PrP arasındaki fark, proteinin ikincil (sekonder) yapısından kaynaklanmaktadır. Normal PrP Alfa-heliks şeklinde katlanırken, bulaşıcı prion PrP’si Beta-pileli yapı oluşturacak şekilde katlanmaktadır. Normal PrP molekülü bir prion, anormal Prp molekülü ile temas ettiğinde normal protein bir şekilde açılır ve anormal PrP konformasyonunu oluşturarak tekrar katlanırlar. Normal PrP molekülü anormal PrP molekülüne dönüşünce, ölümcül konformasyonunu yanındaki PrP moleküllerine temas ederek geçirir ve işlem bu şekilde zincirleme reaksiyonlarla devam eder.Normal PrP çözünür bir proteindir; ısı ya da proteini parçalayan ezimlerle kolayca parçalanır. Ancak bulaşıcı olan anormal PrP deterjanlarda çözünmez, ısı ve proteaz etkisine karşı dayanıklıdır. Bu moleküller beyinde birikerek, nöronların ölümüne neden olurlar. Böylece, spongiform ensefalopatiler bir proteinin sekonder yapı hastalığı olarak  da düşünülebilir.
Deli Dana Hastalığı
Bu hastalık “deli dana hastalığı” olarak adlandırılan bir çeşit beyin dokusu iltihabı geçiren hayvanların etinin yenmesiyle insanlara geçen bir hastalıktır. Hastalık “prion” denilen virüslerden daha basit yapıdaki mikroplarla bulaşır. İnsanlarda da yine beyin dokusu iltihabı olur. Oluşan hastalık yavaş ilerleyen, tanısı zor ve ölümlere neden olabilen karakterdedir.
Hastalığın hayvanlarda olan şekli “deli dana hastalığı” veya “bovine spongiform ensefaliti (BSE)“, insanlarda olan şekli ise Jakop-Creutzfeldt Hastalığı (JCH) olarak adlandırılmalıdır. Bu hastalık Türkiye’de fazla tanınmaz. Aslında yakın zamana kadar Avrupa’da da iyi bilinmemekteydi. Özellikle İngiltere’de bazı şüpheli ölüm olaylarının bu hastalığa bağlanması bu hastalığın hayvanlarda ve insanlarda bir salgın halini aldığını gösterdi. Türkiye’de ise bilindiği kadarıyla bu hastalık tanısı herhangi bir hastaya henüz konulmadı.
Deli Dana Hastalığı Belirtileri
Hastalığın belirtileri haftalar ve aylar içinde yavaş olarak gelişir. Unutkanlık, konuşma bozukluğu, yazma buzukluğu, insanları tanımada bozukluk, sağ ve solu karıştırma gibi beynin çalışmasının bozulmasına ait belirtiler görülür. Hastalık bu evrede kolaylıkla Alzheimer ile karışabilir. Zaman içinde daha ağır belirtiler de görülmeye başlar. Kaslarda kasılmalar, dengesizlik, görme bozuklukları gelişir. Hastalığın başlangıcından itibaren 3-12 ay içinde ölüm görülür. Ölüm nedeni sıklıkla zatürredir. Hastalık az sayıda hastada daha uzun sürebilir. Hastalığın kesin tanısı mikrobun vücutta yarattığı bağışıklık moleküllerinin (antikorların) kanda tespit edilmesiyle konulur. Türkiye’de bu testler birçok sağlık kuruluşunda yoktur. Bu durumda akla menenjit veya ensefalit tanılarıyla kaybedilen bazı hastaların bu hastalığa yakalanmış olabilecekleri gelmektedir.
Kaynak >>> https://www.bilimvetekno.com/olumcul-proteinler/
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
  Bulaşıcı Hastalık Nedir? Bulaşıcı hastalık ya da Enfeksiyon hastalıkları, herhangi bir yolla insana geçme özelliğindeki hastalık yapıcı mikropların veya parazitlerin vücuda girmesiyle ortaya çıkan hastalıklardır. Bulaşıcı Hastalıklar Nasıl Bulaşır? Hastalığı yapan organizmalar, virüsler,bakteriler, riketsialar, mantarlar olabilir. Bütün bulaşıcı hastalıklar bir veya birkaç yolla insana geçebilme özelliğindedir. İnsandan insana, hayvandan insana olduğu gibi, topraktan insana da bulaşma gerçekleşebilir. Bulaşıcı Hastalıkların Bulaşma Yolları şunlardır:  
Öksürürken, aksırırken yada konuşurken ağızdan çıkan damlacıkların başkası tarafından teneffüs edilmesiyle (verem, boğmaca ve çeşitli solunum yolu hastalıkları);
Doğrudan deri temasıyla ve cinsel temasla;
Hastanın kullandığı çamaşır, yatak eşyası ve yiyecek eşyaları gibi malzemeler vasıtasıyla;
Hayvanların insandan insana veya hayvanlardan insanlara hastalık taşımasıyla (örneğin sıtma);
Hastalandırıcı mikroplarla kirlenmiş yiyecekler ve içeceklerin alınmasıyla (Suyla bulaşan hastalıkların başlıcaları tifo, dizanteri, kolera ve paratifo olarak sayılabilir. Yiyeceklerle de besin zehirlenmeleri ve gastroenteritler meydana gelebilir.);
Hastalıklı bir anneden hamilelik sırasında veya doğum esnasında bebeğe hastalık bulaşmasıyla (Frengi, kızamıkçık, belsoğukluğu mikrobunun yaptığı göz iltihabı bu yolla bulaşabilir.).
  Suni olarak meydana getirilen bağışıklıkta, kişiye zayıflatılmış, ölü mikroplar veya mikrop maddeleri verilir. Bunlara karşı hastalık belirtileri hâsıl olmaksızın antikor teşekkül eder. Böylece kişinin hastalığa karşı korunması sağlanır. Birçok hastalığa karşı kullanılan aşılar böyledir. Aşılar her bulaşıcı hastalıkta tesirli olmayıp, ancak belli sayıda hastalıkta tesirlidir. Hastalığa yakalanma ihtimali daha yüksek olanlar şunlardır:
Bulaşıcı hastalıklar salgın olduğu yerlere gidenler,
Üç aylıktan daha küçük bebekler,
Ailesinde bulaşıcı hastalık taşıyan kişi bulunanlar,
Yaşlı ve yatalak olanlar,
Kanser gibi bağışıklık sistemini felce uğratan bir hastalığı olanlar,
Bağışıklığı bastırıcı ilaçları kullananlar.
  Bulaşıcı hastalık belirtileri: Bulaşıcı hastalıklarda bazı belirtiler vardır ki, hemen hemen bütün hastalarda bulunur. Bunlar; ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, genel vücut ağrıları olarak sayılabilir. Bazı hastalıklarda döküntüler olabilir (kızıl, kızamık, çiçekte olduğu gibi). Hazım sistemini tutan hastalıklarda ise genellikle ishal vardır. Bulaşıcı Hastalıklar ve Korunma Yolları: Her doğan çocuğa, zamanı geldiğinde aşı yaptırmalıdır. Vücudu devamlı kuvvetli tutmalı, dengeli ve sağlıklı yeme-içmeye çok dikkat edilmelidir. Düzenli bir hayat sürmeli. Bulaşıcı hastalık salgını olan yerlere mecburen gitmek gerekiyorsa, alınacak tedbirler ve yapılacak aşılar konusunda bir hekime danışmalıdır. Temizlenmemiş kirli yiyecekler yememeli, vücut temizliğine gereken dikkati göstermelidir. Bulaşıcı hastalıkların tedavisi çok çeşitli olup, hastalık yapıcı mikrobun cinsine göre değişir. Penisilin ve benzeri antibiyotikler bakterilere karşı tesirlidir. Sıtma gibi tek hücreli canlı cinsi mikroplarla meydana gelen hastalıklar da, çeşitli kimyevi maddelerden müteşekkil ilaçlarla iyileştirilir. Virüs hastalıkları ise antibiyotiklerden etkilenmezler. Başlıca bulaşıcı hastalıklar: Belsoğukluğu, Bruselloz, Çiçek hastalığı, Difteri, Dizanteri (amipli veya basilli), Grip, Hepatit, Kızamık, Kolera, Menenjit, Psittakoz, Sıtma, Suçiçeği, Tetanos, Tularemi, Tüberküloz, Uyku hastalığı, Zatürre, Tifo, Tifüs. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
alternatif-tip · 8 years
Link
  Bulaşıcı Hastalık Nedir? Bulaşıcı hastalık ya da Enfeksiyon hastalıkları, herhangi bir yolla insana geçme özelliğindeki hastalık yapıcı mikropların veya parazitlerin vücuda girmesiyle ortaya çıkan hastalıklardır. Bulaşıcı Hastalıklar Nasıl Bulaşır? Hastalığı yapan organizmalar, virüsler,bakteriler, riketsialar, mantarlar olabilir. Bütün bulaşıcı hastalıklar bir veya birkaç yolla insana geçebilme özelliğindedir. İnsandan insana, hayvandan insana olduğu gibi, topraktan insana da bulaşma gerçekleşebilir. Bulaşıcı Hastalıkların Bulaşma Yolları şunlardır:  
Öksürürken, aksırırken yada konuşurken ağızdan çıkan damlacıkların başkası tarafından teneffüs edilmesiyle (verem, boğmaca ve çeşitli solunum yolu hastalıkları);
Doğrudan deri temasıyla ve cinsel temasla;
Hastanın kullandığı çamaşır, yatak eşyası ve yiyecek eşyaları gibi malzemeler vasıtasıyla;
Hayvanların insandan insana veya hayvanlardan insanlara hastalık taşımasıyla (örneğin sıtma);
Hastalandırıcı mikroplarla kirlenmiş yiyecekler ve içeceklerin alınmasıyla (Suyla bulaşan hastalıkların başlıcaları tifo, dizanteri, kolera ve paratifo olarak sayılabilir. Yiyeceklerle de besin zehirlenmeleri ve gastroenteritler meydana gelebilir.);
Hastalıklı bir anneden hamilelik sırasında veya doğum esnasında bebeğe hastalık bulaşmasıyla (Frengi, kızamıkçık, belsoğukluğu mikrobunun yaptığı göz iltihabı bu yolla bulaşabilir.).
  Suni olarak meydana getirilen bağışıklıkta, kişiye zayıflatılmış, ölü mikroplar veya mikrop maddeleri verilir. Bunlara karşı hastalık belirtileri hâsıl olmaksızın antikor teşekkül eder. Böylece kişinin hastalığa karşı korunması sağlanır. Birçok hastalığa karşı kullanılan aşılar böyledir. Aşılar her bulaşıcı hastalıkta tesirli olmayıp, ancak belli sayıda hastalıkta tesirlidir. Hastalığa yakalanma ihtimali daha yüksek olanlar şunlardır:
Bulaşıcı hastalıklar salgın olduğu yerlere gidenler,
Üç aylıktan daha küçük bebekler,
Ailesinde bulaşıcı hastalık taşıyan kişi bulunanlar,
Yaşlı ve yatalak olanlar,
Kanser gibi bağışıklık sistemini felce uğratan bir hastalığı olanlar,
Bağışıklığı bastırıcı ilaçları kullananlar.
  Bulaşıcı hastalık belirtileri: Bulaşıcı hastalıklarda bazı belirtiler vardır ki, hemen hemen bütün hastalarda bulunur. Bunlar; ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, genel vücut ağrıları olarak sayılabilir. Bazı hastalıklarda döküntüler olabilir (kızıl, kızamık, çiçekte olduğu gibi). Hazım sistemini tutan hastalıklarda ise genellikle ishal vardır. Bulaşıcı Hastalıklar ve Korunma Yolları: Her doğan çocuğa, zamanı geldiğinde aşı yaptırmalıdır. Vücudu devamlı kuvvetli tutmalı, dengeli ve sağlıklı yeme-içmeye çok dikkat edilmelidir. Düzenli bir hayat sürmeli. Bulaşıcı hastalık salgını olan yerlere mecburen gitmek gerekiyorsa, alınacak tedbirler ve yapılacak aşılar konusunda bir hekime danışmalıdır. Temizlenmemiş kirli yiyecekler yememeli, vücut temizliğine gereken dikkati göstermelidir. Bulaşıcı hastalıkların tedavisi çok çeşitli olup, hastalık yapıcı mikrobun cinsine göre değişir. Penisilin ve benzeri antibiyotikler bakterilere karşı tesirlidir. Sıtma gibi tek hücreli canlı cinsi mikroplarla meydana gelen hastalıklar da, çeşitli kimyevi maddelerden müteşekkil ilaçlarla iyileştirilir. Virüs hastalıkları ise antibiyotiklerden etkilenmezler. Başlıca bulaşıcı hastalıklar: Belsoğukluğu, Bruselloz, Çiçek hastalığı, Difteri, Dizanteri (amipli veya basilli), Grip, Hepatit, Kızamık, Kolera, Menenjit, Psittakoz, Sıtma, Suçiçeği, Tetanos, Tularemi, Tüberküloz, Uyku hastalığı, Zatürre, Tifo, Tifüs. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes