Tumgik
#zatürre belirtileri
introduceofficial · 2 years
Text
Zatürre
Zatürre Zatürre ; Pnömoni, akciğerlerdeki pulmoner dokudaki iltihabın bir sonucu olarak görülen, solunum yolu enfeksiyonu olarak tanımlanır. Pnömoni, kötü hava koşulları, kötü beslenme, stres veya bazı ilaçların kullanımı gibi faktörlerle de kolayca gelişebilir. Pnömoninin en yaygın belirtisi, öksürüktür. Diğer belirtiler arasında derin nefes almada zorluk, ateş, bulantı, kusma, kas ağrıları,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
elazigsurmanset · 9 months
Text
Grip Hastalığında İlaç Kullanırken Dikkat !
Tumblr media
Grip hastalığında ilaç kullanımının çok önemli olduğunu belirten Ecz. Şule Dilek Yağcı Tüysüz, önemli bilgiler verdi. Grip ciddi bir solunum yolu enfeksiyonudur. Özellikle yaşlılarda ve altta yatan kronik hastalığı olanlarda ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Bu kişiler gribe karşı mutlaka aşı olmalıdır. Sağlık Bakanlığı tarafından da özellikle risk altındaki bireylerde ciddi sağlık problemlerine ve ölüme neden olabilen grip hastalığının önemi ve grip aşısı olunması hakkında uyarılar yapılıyor.  Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Şule Dilek Yağcı Tüysüz, özellikle son günlerde artan grip vakalarına karşı aşının önemi ve bilinçsiz ilaç kullanımına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Grip Ölüme Neden Olabilir
Ecz. Şule Dilek Yağcı Tüysüz, gribin nezle ve soğuk algınlığı ile karıştırılabildiğine dikkat çekerek, “Bazı benzer belirtiler gösterir ancak grip sadece üst değil alt solunum yollarına da inmektedir. Grip nezleye kıyasla çok ağır seyreden, ayakta atlatılması zor, zatürre, bakteriyel hastalıklar gibi çok ciddi hastalıklara neden olabilen ve hatta altta yatan kronik hastalığı olanlarda ve yaşlılarda hastaneye yatış ve ölüme sebebiyet verebilen bir hastalıktır. Grip kaynaklı ölümlerin çoğu, altta yatan KOAH, diyabet, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıkların tetiklenmesi sonucu gerçekleşmektedir. Bu sebeple, ölüm nedeninin grip hastalığı olduğu tam olarak anlaşılamayabilir. Hapşırık, burun akıntısı, üst solunum yollarında enfeksiyon bulguları, halsizlik, bitkinlik, şiddetli kas ağrısı, yüksek ateş, baş ağrısı gibi belirtileri olan grip, soğuk algınlığı değildir; şakaya gelmez, dikkatle takip edilmesi gereken bir solunum yolu enfeksiyonudur” diye konuştu.
Grip Aşısı Özellikle 65 Yaş Üstü İçin Önemli
Hastaların solunum yollarında üreyen virüslerin solunum, öksürük, aksırık ile damlacık hallerinde dışarı atılmakta ve havaya karışmakta olduğunu, virüslü havanın solunmasıyla ya da salgıların direk teması ile başkasına bulaşabildiğini belirten Ecz. Tüysüz, şunları söyledi: “Salgılarla kirlenmiş eşyalarda ya da ortamlardaki virüsler ortalama 8 saat canlı kalabilmektedir. Bulaşmayı kısmen azaltmak için ortamın havasını sık sık değiştirmek, maske kullanmak ve özellikle el temizliği çok önemlidir. Alkol, kolonya gibi dezenfektanlarla ya da bol sabun ve su kullanarak el temizliği yapılmalıdır. Sağlıklı yaşam kurallarına uymak; sağlıklı beslenmek, spor yapmak, depresyondan uzak durmak, sosyalleşmeyi korumak; kan şekerini, kolesterolü, tansiyonunu takip etmek önemlidir. Bunlar alınabilecek bazı kişisel önlemlerdir, ancak korunma kısmında mutlaka influenza aşısının yapılması gerekir. 65 yaş ve üstü tüm vatandaşlarımızla 65 yaş altında olup kronik hastalığı bulunan hastalarımız için grip aşısı uygulaması devam etmektedir. Grip aşısı, grip hastalığına yakalanma riskini azaltmakta, hastalığın şiddetini hafifletmektedir. Grip, özellikle 65 yaş üstü ve kronik hastalığı bulunan kişilerde zatürre, bronşit, sinüzit ve kulak enfeksiyonu gibi komplikasyonlara yol açmaktadır. Grip aşıları mutlaka yaptırılmalıdır. Ayrıca diyabet, KOAH, sol kalp yetmezliği, kronik karaciğer yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği, immünsüpresif hastalar, streoid kullananlar, kanser tedavisi görenler, HIV pozitif hastalar ve iki tane önemli grup; gebeler ve obezitesi olanların mutlaka bu mevsimde influenza aşısıyla aşılanması tavsiye edilmektedir”
Bilinçsiz İlaç Kullanımı da Hasta Eder
Fazla ve gereksiz ilaç kullanımının istenmeyen etkileri olabildiğini ifade eden Ecz. Şule Dilek Yağcı Tüysüz, bu yan etkilerle ilgili şu bilgileri paylaştı:  “Alerjik reaksiyonlar gerçekleşebilmekte, karaciğer ve böbrek yetmezlikleri ortaya çıkabilmekte, farklı ilaç etkileşimleri, yan etkileri olabilmektedir. Bilinçsiz ilaç kullanımı hastalıkların kontrolünü güçleştirebilmektedir. Grip enfeksiyonlarında da verilen ilaçları kontrolsüz kullanmamak, kullanılacak vitaminlerin de doktor ya da eczacı tavsiyesi olmadan alınmaması önemlidir.  Halk arasında en sık yapılan yanlışlardan biri de gribe karşı antibiyotik kullanmaktır. Grip, bir virüs hastalığı olduğundan bu hastalıkta antibiyotikler etkisizdir.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)   Read the full article
0 notes
melstanbl-blog · 10 months
Photo
Tumblr media
Padişah bu seyahat esnasında
Padişah bu seyahat esnasında, bir kere de bana şu sözleri söyledi:
“Kardeşim, konsolosların ziyaretini ne suretle telâkki eder, bilir misin? Genellikle bağırarak: ‘Bu gâvurlar size ne kadar dost görünürlerse görünsünler, yine hepsi müttefik düşmanlarımızdır. Elimde olsa, hepsini birden bir kayığa bindikleri zaman topluca üzerlerine çevirtir, geberdiklerini kemâli zevkle temaşa ederdim’ der.”
Badehu sözüne şu şekilde devam etti:
“Sen de düşeceğin tehlikeden kurtulmak istersen Müslüman ol. Bilirsin ki, ben her dine karşı müsamahakârım, fakat seni yanımdan ayırmak arzu etmem.”
Buna karşılık olarak, vazifemi titizlikle yerine getirmek istediğimi, himayelerine mazhar olduk��a hizmetlerde bulunacağımı, ancak hiçbir fikre bağlı kalmadan inancımı değiştirmeyeceğimi Zatışahane’ye anlattım. Sultan Abdülmecid hiç ses çıkarmadan yanından çıkmama izin verdi.” (Ahmed Refik tercemesi, Tarih Encümeni Mecmuası)
Ahmed Refik, bu hükümdarın ölümünü bir makalesinde şöyle anlatıyor:
“Son günlerde öksürüğü artmıştı. Ancak muayene mümkün değildi. Tükürdüğü mendilleri hemen yakmaktaydı. Bu durum günlerce sürdü. Bir süre sonra birdenbire iyileşme belirtileri görüldü. Başlangıçta hastalık aralıklıydı, ancak zayıflığı arttı. Doktor Kara Todori durumu anlamıştı ve tedaviye pek fazla önem vermek istemiyordu. Son günlerde padişahın durumu kötüleşti. Bu nedenle Doktor Zografos’u çağırdılar, ancak onu içeri almadılar. Sadece veziri aracılığıyla bilgi aldılar. Devlet adamları endişeliydi. Padişahın hastalığını anlamak için bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda Serasker Rıza Paşa, Başkâtip Hakkı Bey ve Başmabeyinci Ahmed Bey bulunuyordu. Doktorlar padişahın rahatsızlığını heyete anlattılar ve dikkatle muayene edilmesi gerektiğini söylediler. Rıza Paşa şu öneride bulundu: Private Guide Turkey
Padişahın tanımadığı birkaç doktor getirelim
“O zaman padişahın tanımadığı birkaç doktor getirelim. Hastalığın ne olduğunu anlamak için bu doktorları gönderelim, diyelim.” Öneri kabul edildi. İtalyan sefarethanesi tabibi Doktor Muncer, Profesör Kasbar Bey ve Mavroyani çağrıldı. Bunlar her gün huzura giriyor, padişahın nabzını ve dış muayenesini gerçekleştiriyorlardı. Ancak iç muayene yapılamıyordu. Bugün Doktor Zografos huzura girdiği an:
Abdülmecid geniş bir minder üzerinde oturuyordu. Doktora ilk sözleri şu oldu:
“Hastalığımın ne olduğunu senden doğru anlamak için çağırdım.”
Doktor sessiz kaldı. İçeride Başmabeyinci, yanında ellerini kavuşturmuş Serasker Rıza Paşa duruyordu. Sultan Abdülmecid sözlerine devam etti:
“Neden cevap vermiyorsun? Hakkın var, çünkü doğru bir adamsın. Vücudumu muayene etmeden bir şey söyleyemezsin. Zaten ben seni bunun için çağırdım. Fakat beni âdî bir müşteri gibi muayene et. Padişahlığımı falan unut, gel!”
Doktor yaklaştı. Sultan Abdülmecid:
“Yatmak mı lazım?” diye sordu.
“Hayır Şevketmepa, öyle oturursanız daha iyi. Göğüs muayenesi için bu oturuş uygundur.”
“Stetoskop lüzum var mı?”
“Şimdilik yok efendimiz.”
Arkasında gecelik vardı. Doktor gömleğin üstünden dinlemek istedi. Padişah göğsünü tamamen açtı. Çok zayıflamıştı. Kemikleri arasındaki çukurluk çok belirgindi. Hastalık anlaşıldı, zatürre idi. Padişah muayene günü soğuk hava almıştı ve vücut zayıflığı hastalığın şiddetlenmesine neden olmuştu. Verem yoktu, ancak hastalık kronikleşmişti. Ciğerleri rahatsızdı, hastalık ilerlemişti. Abdülmecid şunları söyledi:
Sıtmaya yakalanmıştım
“Biliyorsun ya, Selanik’ten dönüşte sıtmaya yakalanmıştım. O zaman hastalığı yine sen anlamıştın. Kostantin Kara Todori bana ‘Bu hastalık genellikle ciğerleri tıkar’ demişti. Gerçekten ciğerlerimde bir sorun mu var?”
Sonra kanepeye uzandı. Doktor bir kez daha dalağını muayene etti:
“Şevketmepa, bu taraflarda bir sorun yok.” dedi.
Abdülmecid çok mutlu oldu:
“Çok şükür Allah’a. Biraz daha yat de kalkayım.” dedi. Kalktı, oturdu. Ciddi bir tavırla sordu:
“Şimdi söyle bakayım… Ne buldun? Hastalığım nedir? Doğru söyle, şunu iyi bil ki ben ölümden korkmam!
“Şevketmepa…
Yalnız merak ettiğiniz için biraz asap yorgunluğunuz var…”
“Ya ciğerim, dalağım!”
“Hiçbir şey. O taraflarda hiçbir şey yok.”
Kaşlarını çatıp tehditkâr bir tavır aldı:
“Hazreti İsa’yı seversen doğru söyle!”
Doktor dinî düşüncelerden ziyade mesleğini düşündü.
“Evet Şevketmepa, Hazreti İsa aşkına söylüyorum. Tehlikeli bir şey yok!”
Gözleri birden parladı. Simasında bir gülümseme belirdi. Dudaklarında tebessüm oluştu. Delirdi. Doktora Fransızca pek övgü dolu sözler sarf etti:
“Ey güzel adam, bana ne ilaç vereceksin? Beni bu duruma getiren zaafı nasıl yeneceksin?”
Doktor bir şey söylemedi. Abdülmecid devam etti.
“Ne, susuyorsun? Şevketmepa… Zatı Şahanelerine bir ilaç vermeden, ötede beni bekleyen arkadaşlarımla konsültasyon yapalım.”
0 notes
sedeflimelis-blog · 10 months
Photo
Tumblr media
Padişah bu seyahat esnasında
Padişah bu seyahat esnasında, bir kere de bana şu sözleri söyledi:
“Kardeşim, konsolosların ziyaretini ne suretle telâkki eder, bilir misin? Genellikle bağırarak: ‘Bu gâvurlar size ne kadar dost görünürlerse görünsünler, yine hepsi müttefik düşmanlarımızdır. Elimde olsa, hepsini birden bir kayığa bindikleri zaman topluca üzerlerine çevirtir, geberdiklerini kemâli zevkle temaşa ederdim’ der.”
Badehu sözüne şu şekilde devam etti:
“Sen de düşeceğin tehlikeden kurtulmak istersen Müslüman ol. Bilirsin ki, ben her dine karşı müsamahakârım, fakat seni yanımdan ayırmak arzu etmem.”
Buna karşılık olarak, vazifemi titizlikle yerine getirmek istediğimi, himayelerine mazhar oldukça hizmetlerde bulunacağımı, ancak hiçbir fikre bağlı kalmadan inancımı değiştirmeyeceğimi Zatışahane’ye anlattım. Sultan Abdülmecid hiç ses çıkarmadan yanından çıkmama izin verdi.” (Ahmed Refik tercemesi, Tarih Encümeni Mecmuası)
Ahmed Refik, bu hükümdarın ölümünü bir makalesinde şöyle anlatıyor:
“Son günlerde öksürüğü artmıştı. Ancak muayene mümkün değildi. Tükürdüğü mendilleri hemen yakmaktaydı. Bu durum günlerce sürdü. Bir süre sonra birdenbire iyileşme belirtileri görüldü. Başlangıçta hastalık aralıklıydı, ancak zayıflığı arttı. Doktor Kara Todori durumu anlamıştı ve tedaviye pek fazla önem vermek istemiyordu. Son günlerde padişahın durumu kötüleşti. Bu nedenle Doktor Zografos’u çağırdılar, ancak onu içeri almadılar. Sadece veziri aracılığıyla bilgi aldılar. Devlet adamları endişeliydi. Padişahın hastalığını anlamak için bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda Serasker Rıza Paşa, Başkâtip Hakkı Bey ve Başmabeyinci Ahmed Bey bulunuyordu. Doktorlar padişahın rahatsızlığını heyete anlattılar ve dikkatle muayene edilmesi gerektiğini söylediler. Rıza Paşa şu öneride bulundu: Private Guide Turkey
Padişahın tanımadığı birkaç doktor getirelim
“O zaman padişahın tanımadığı birkaç doktor getirelim. Hastalığın ne olduğunu anlamak için bu doktorları gönderelim, diyelim.” Öneri kabul edildi. İtalyan sefarethanesi tabibi Doktor Muncer, Profesör Kasbar Bey ve Mavroyani çağrıldı. Bunlar her gün huzura giriyor, padişahın nabzını ve dış muayenesini gerçekleştiriyorlardı. Ancak iç muayene yapılamıyordu. Bugün Doktor Zografos huzura girdiği an:
Abdülmecid geniş bir minder üzerinde oturuyordu. Doktora ilk sözleri şu oldu:
“Hastalığımın ne olduğunu senden doğru anlamak için çağırdım.”
Doktor sessiz kaldı. İçeride Başmabeyinci, yanında ellerini kavuşturmuş Serasker Rıza Paşa duruyordu. Sultan Abdülmecid sözlerine devam etti:
“Neden cevap vermiyorsun? Hakkın var, çünkü doğru bir adamsın. Vücudumu muayene etmeden bir şey söyleyemezsin. Zaten ben seni bunun için çağırdım. Fakat beni âdî bir müşteri gibi muayene et. Padişahlığımı falan unut, gel!”
Doktor yaklaştı. Sultan Abdülmecid:
“Yatmak mı lazım?” diye sordu.
“Hayır Şevketmepa, öyle oturursanız daha iyi. Göğüs muayenesi için bu oturuş uygundur.”
“Stetoskop lüzum var mı?”
“Şimdilik yok efendimiz.”
Arkasında gecelik vardı. Doktor gömleğin üstünden dinlemek istedi. Padişah göğsünü tamamen açtı. Çok zayıflamıştı. Kemikleri arasındaki çukurluk çok belirgindi. Hastalık anlaşıldı, zatürre idi. Padişah muayene günü soğuk hava almıştı ve vücut zayıflığı hastalığın şiddetlenmesine neden olmuştu. Verem yoktu, ancak hastalık kronikleşmişti. Ciğerleri rahatsızdı, hastalık ilerlemişti. Abdülmecid şunları söyledi:
Sıtmaya yakalanmıştım
“Biliyorsun ya, Selanik’ten dönüşte sıtmaya yakalanmıştım. O zaman hastalığı yine sen anlamıştın. Kostantin Kara Todori bana ‘Bu hastalık genellikle ciğerleri tıkar’ demişti. Gerçekten ciğerlerimde bir sorun mu var?”
Sonra kanepeye uzandı. Doktor bir kez daha dalağını muayene etti:
“Şevketmepa, bu taraflarda bir sorun yok.” dedi.
Abdülmecid çok mutlu oldu:
“Çok şükür Allah’a. Biraz daha yat de kalkayım.” dedi. Kalktı, oturdu. Ciddi bir tavırla sordu:
“Şimdi söyle bakayım… Ne buldun? Hastalığım nedir? Doğru söyle, şunu iyi bil ki ben ölümden korkmam!
“Şevketmepa…
Yalnız merak ettiğiniz için biraz asap yorgunluğunuz var…”
“Ya ciğerim, dalağım!”
“Hiçbir şey. O taraflarda hiçbir şey yok.”
Kaşlarını çatıp tehditkâr bir tavır aldı:
“Hazreti İsa’yı seversen doğru söyle!”
Doktor dinî düşüncelerden ziyade mesleğini düşündü.
“Evet Şevketmepa, Hazreti İsa aşkına söylüyorum. Tehlikeli bir şey yok!”
Gözleri birden parladı. Simasında bir gülümseme belirdi. Dudaklarında tebessüm oluştu. Delirdi. Doktora Fransızca pek övgü dolu sözler sarf etti:
“Ey güzel adam, bana ne ilaç vereceksin? Beni bu duruma getiren zaafı nasıl yeneceksin?”
Doktor bir şey söylemedi. Abdülmecid devam etti.
“Ne, susuyorsun? Şevketmepa… Zatı Şahanelerine bir ilaç vermeden, ötede beni bekleyen arkadaşlarımla konsültasyon yapalım.”
0 notes
kerimustacom · 10 months
Photo
Tumblr media
Zatürre başlangıcı belirtileri
Zatürre, akciğerlerin enfeksiyonudur. Akciğerlerdeki alveol adı verilen hava kesecikleri iltihaplanır ve sıvıyla dolar. Bu, nefes almayı zorlaştırabilir ve diğer semptomlara neden olabilir.
En yaygın görülen belirtiler şunlardır:
0 notes
sagliksihhat · 1 year
Text
Veba Hastalığı Nedir, Nasıl Tedavi Edilir
Tumblr media
Farelerde hastalık meydana getiren Pestis bakterisinin fare pireleriyle insanlara geçmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Veba büyük salgınlara yol açan öldürücü bir hastalıktır. Mikrobu çok dayanıklıdır. Kasların kanlarında ve balgamlarında uzun süre yaşar ve bunlarla temas eden kimselere kolaylıkla geçebilir.
Ağız ya da deri yolu ile vücuda giren mikrop 2 -7 gün içinde belirtilerini vermeye başlar. Hasta insanın öksürmesi aksırması mikrobun sağlam insanlara geçmesine yol açar. Bunun yanı sıra hastalığa yakalanan fareler insanlardan kaçma özelliklerini yitirdiklerinden evlerin hemen her yanında rahatlıkla dolaşırlar. Bu farelerden düşen pirelerin insan vücuduna konması hastalığın insana geçmesine sebep olur. Görüldüğü an derhal en yakın sağlık kuruluşuna haber verilmesi gereken veba görülmesi açısından ayrı özellikler gösterir.
Veba Çeşitleri Nelerdir?
Hıyarcıklı Veba
Vebanın en fazla görülen şeklidir. Yüksek ateş, titreme, bulantı ve kusma ile kendini gösterir. Ayrıca ishal, genel durumda bozulma ve şiddetli baş ağrısı da belirtiler arasındadır.
Hastalığı taşıyan pirenin ısırdığı yani mikrobun vücuda girdiği yerin yakınlarındaki lenf bezleri şişerek şiddetli ağrı vermeye başlar. Bu şişlere hıyarcık ya da yumurcak adı verilir. 2–3 hafta sonra deride kanamalar ve yaralar görülür. Hastalığın ağır şekillerinde, tedavi yapılmadığı takdirde hastanın hayatı son bulabilir.
Zatürreli Veba
Hastalığın bu şekli ağır bir durum gösterir. Akciğerlerde zatürree belirtileri vardır. Balgam kanlı gelir. Hastanın rengi morarmıştır. Soluk almakta güçlük çeker. Bu belirtilerin görülmesinden bir iki gün sonra hasta hayatını yitirir.
Septisemili Veba
Kara veba adı verilen hastalığın bu şeklinde mikroplar kanda giderek çoğalır. Bulantı, kusma, şiddetli baş ağrısı ve solunum bozukluğu görülür. Çoğu zaman şiddetli kanamalar meydana gelir ve hasta bunun sonucu olarak ölür.
Veba Hastalığının Tedavisi Nasıl Yapılır?
Vebanın belli başlı ilâcı streptomisindir. Buna sülfamit, kloramfenikolün de eklenmesi ile daha faydalı olur. Hastalıkta penisilinin etkisi yoktur. Veba tedavisinde serum da kullanılır. Doktor, hastanın genel durumuna göre serumun kullanılıp kullanılmayacağına karar verebilir. Vebalı hastaya ayrıca kalbini ve vücudunu kuvvetlendirmek için de ilaçlar verilir.
Vebadan Korunmak İçin Neler Yapmalı?
Vebanın aşısı vardır. Salgın hali görülmeden de aşı yapılabilir. Bu tür uygulamanın büyük yararı vardır. Hastalıktan korunmanın bir başka yolu da böcekler ve farelerle savaşmaktır. Salgın hali görüldüğünde hasta derhal hastaneye kaldırılır ve hasta teması olan kimseler karantinaya alınır. En az yedi gün süren karantina sırasında bu kişilere veba aşısı ya da veba serumu yapılır.
Hastalığın görülmesi halinde ihmal edilmeden derhal en yakın sağlık kurumuna haber verilmelidir. Zamanında haber verme hastanın hayatını kurtarabileceği gibi hastalığın salgın halini almasını da önleyecektir. Veba ilk çağın bitimiyle kendini göstermiştir. Zamanımıza kadar yer yer ve salgınlar halinde kendini gösteren veba pek çok insanın ölümüne yol açmıştır. Resimde vebaya sebep olan mikrobun, mikroskop altında büyütülmüş şekli görülüyor.
Veba Salgını Görülünce Ne Yapılmalıdır?                     
Veba çok tehlikeli bir hastalıktır. Daha çok salgın halinde ortaya çıkar. Bir yerde görülmesi halinde zamanında tedbir alınmazsa yayılması ve salgın haline dönüşmesi an meselesidir. Bu bakımdan veba şüphesi görülmesi ile durum derhal en yakın devlet doktoruna veya karakola duyurulmalı ve yetkili kişiler gelinceye kadar hastalığın görüldüğü bölgeye hiç kimse sokulmamalıdır.
Önceki içeriğimiz için: Lahana Suyunun Faydaları ve Zararları
0 notes
sifabul · 5 years
Photo
Tumblr media
BRONŞİT VE ZATÜRRE BELİRTİLERİ VE ÇOK ETKİLİ BİR KÜR: #şifabul BRONŞİT: - ateş - içten gelen üşüme - sert öksürük - açık yeşil, sarı balgam - boğaz ağrısı - hırıltı - nefes almada sıkıntı - göğüste sertlik - midede şişlik ve katılık ZATÜRREE: - ateş - yorgunluk ve düşük enerji - içten gelen üşüme - sert öksürük - koyu renk, kanlı balgam - boğaz ağrısı - nefes darlığı - hızlı nefes alma - göğüste acı hissi - mide bulantısı - kusma - iştah kaybı - kas ağrıları
BRONŞİT İÇİN ETKİLİ KÜR: Ilık su (400 Ml) Muz (2 tane) Bal (2 Yemek kaşığı) Muzu soyduktan sonra, tahta bir kaşık veya plastik olan bir kaşıkla muzu ezelim.  Seramik veya cam kaseye ezdiğiniz muzu alalım, üzerine ılık suyu ilave edelim karıştırıp yarım saat dinlendirin. Süre sonunda balı karışım tamamen soğukken ekleyin. Bu kürü her gün taze taze yapıp tüketmelisiniz. Beş gün yapmanız gerekiyor, bir günde dört kez 100 ml tüketin. Not : 2 yaşın altında ki çocuklara vermeyiniz.
2 notes · View notes
pembelojicom · 3 years
Text
Pnömoni Nedir Pnömoni Ne Zaman Ortaya Çıkar?
Pnömoni Nedir Pnömoni Ne Zaman Ortaya Çıkar?
Pnömoni Nedir Pnömoni Ne Zaman Ortaya Çıkar? sorusu çok sık soruluyor.  Zatürree veya Pnömoni nedir sorusunun cevabı, mikropların solunum yollarına bulaşarak, akciğer iltihabına yol açması sonucu oluşan viral veya bakteriyel kaynaklı hastalıktır. Pnömoniden sorumlu mikroplar solunum sisteminin iltihaplanmasına neden olur. Bir diğer neden, kan dolaşımınıza giren ve hücre zarlarını etkileyen…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sondakikadunyacomtr · 4 years
Photo
Tumblr media
Sitemize "Zatürre neden olur ve nasıl geçer? Zatürre belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Zatürre bulaşıcı mıdır?" konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. Zatürre neden olur ve nasıl geçer? Zatürre belirtileri ve tedavi yöntemleri nelerdir? Zatürre bulaşıcı mıdır? Son Dakika Son Dakika Dünya
0 notes
haberlernews · 4 years
Photo
Tumblr media
Pnömoni (Zatürre) nedir? Zatürre (Pnomoni) belirtileri nelerdir? Pnömoni nedir sorusu son günlerin sıkça araştırma konusu olan başlıkları arasında yer almaya devam ediyor. Pnömokoklar küçüklük yaşlarında yapılan aşıların ilerleyen süreçte bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve virüs ve bakterilere karşı vücudun dirençli hale geldiğini ortaya çıkardı.
1 note · View note
Photo
Tumblr media
theistanbulpost.com'a "Öksürük uzun sürüyorsa dikkat: Zatürre habercisi olabilir" konulu haber eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. http://theistanbulpost.com/oksuruk-uzun-suruyorsa-dikkat-zaturre-habercisi-olabilir/
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Lejyoner Hastalığı Nedir?
Lejyoner Hastalığı Nedir? Klima Hastalığının Belirtileri Nelerdir? Halk arasında klima hastalığı olarak bilinen lejyoner hastalığı, bir çeşit akciğer enfeksiyonudur (pnömoni). Hastalığa legionella pneumophila isimli bakteri sebep olur. Özellikle kapalı ortak kullanım alanlarda bulunan iklimlendirme sistemleri (klima gibi) aracılığı ile yayılır.
Lejyoner hastalığı belirtileri Şikayetler genellikle bakteri vücuda inhale edildikten 2-10 gün içinde ortaya çıkar. Zatürre ile benzer şikayetler verse de tipik zatüre bulguları olmayabilir. En sık görülen belirtiler şu şekildedir:
Ateş Üşüme-titreme Halsizlik Baş ağrısı Kas ağrısı Kuru ya da balgamlı öksürük Nefes darlığı Göğüs ağrısı
Daha az sıklıkla görülen ve hekimleri lejyoner hastalığı açısından uyaran belirtiler ise ishal, kusma, dikkat eksikliği ve duygu durum bozukluğudur.
Lejyoner hastalığı tanısı nasıl konulur? Hastalığın teşhisinde kan testleri (diğer zatürrelerden farklı olarak hiponatremi, hipofosfatemi), göğüs röntgeni, akciğer doku testi (bronkoskopi) ve idrar testi (antijen testi) kullanılır.
Lejyoner hastalığı komplikasyonları nelerdir? Hastalığın teşhis ve tedavisinde geç kalındığı durumlarda ölümle sonuçlanabilen bazı ciddi komplikasyonlar olabilir. En sık karşılaşılan komplikasyonlar sepsis, septik şok, akut böbrek yetmezliği ve akciğer yetmezliğidir.
Lejyoner hastalığı tedavisi Tedavide 15-21 gün antibiyotikler kullanılır. Hastalığın şiddetine göre hastanede yatış planlanabilir. Damar yoluyla antibiyotik, sıvı destek ve gerekirse oksijen desteği sağlanır. Klinik daha hafifse tedavi evde planlanabilir. Düzenli ve dengeli beslenme, istirahat sağlanmalıdır. Zamanında teşhis edilen edilen ve tedavisi başlanılan lejyoner hastalığının komplikasyonsuz, son derece başarılı tedavisi mümkündür.
Lejyoner hastalığı için risk faktörleri nelerdir? Hastalık klima kullanımına bağlı olarak en sık yaz ve kış döneminde görülür. Aşırı ve uzun süre kullanıldığında hastalık riski artar. Solunum yoluyla bulaşan bu hastalığın en yaygın görüldüğü yerlerin arasında oteller, büyük toplantı salonları, jakuziler, termal alanlar, dekoratif su alanları, bankalar ve ofisler yer alır.
Bakteri, göller ve akarsular gibi sulak ortamlarda doğal olarak bulunmaktadır. Bakteri inhale edildiğinde ve insan içerisinde gelişip yayıldığında insan sağlığını tehdit eder bir hal alır. Hastalık, özellikle su buharının içerisindeki bakterilerin solunmasıyla bulaşır. Bakteriye maruz kalan herkesin hasta olmadığı gibi, insandan insana aktarım (bulaş) söz konusu değildir.
Ev ve araba içi iklimlendirme sistemlerinde ise su kullanılmadığı için bu hastalığa yakalanma riski son derece düşüktür.
Bu hastalık bebek, yaşlı, bağışıklık sistemi bozulmuş, ek hastalığı (diyabet, KOAH, kalp-damar hastalıkları, bronşektazi, kanser, böbrek yetmezliği, dializ hastaları, obezite, sigara kullanımı, kemoterapi, steroid kullanımı gibi…) olanlarda daha sıklıkla görülür.
Klimanın sebep olduğu hastalıklar nelerdir? Yanlış klima kullanımı ile davetiye çıkardığımız solunum sistemi hastalıkları basit öksürükten ciddi akciğer hastalıklarına kadar geniş spektrumda görülebilir. Tedavi edilebilir olsa da tekrar etme riski her zaman vardır.
Klimanın üflediği soğuk hava ile burun içinde konka adı verilen yapılar şişer (inflamasyon) ve burun tıkanıklığına yol açar. Sağlık için ideal olan burun solunumu yerine, ağız solunumu yapmak, çeşitli boğaz ve alt solunum yolu problemlerine yol açabilir. Örneğin kronik sinüziti olan hastalarda burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve baş ağrısı şikayetleri artar. Alerjik kişilerde sürekli klimaya maruziyet, ısı ve nem değişimine sebep olur ve buna bağlı olarak alerjiyiyi tetikler. Bunu sonucunda alerjik rinit, alerjik sinüzit, alerjik bronşit, alerjik astımda görülen benzeri yakınmaları artırabilir.
0 notes
melstanbl-blog · 10 months
Photo
Tumblr media
Padişah bu seyahat esnasında
Padişah bu seyahat esnasında, bir kere de bana şu sözleri söyledi:
“Kardeşim, konsolosların ziyaretini ne suretle telâkki eder, bilir misin? Genellikle bağırarak: ‘Bu gâvurlar size ne kadar dost görünürlerse görünsünler, yine hepsi müttefik düşmanlarımızdır. Elimde olsa, hepsini birden bir kayığa bindikleri zaman topluca üzerlerine çevirtir, geberdiklerini kemâli zevkle temaşa ederdim’ der.”
Badehu sözüne şu şekilde devam etti:
“Sen de düşeceğin tehlikeden kurtulmak istersen Müslüman ol. Bilirsin ki, ben her dine karşı müsamahakârım, fakat seni yanımdan ayırmak arzu etmem.”
Buna karşılık olarak, vazifemi titizlikle yerine getirmek istediğimi, himayelerine mazhar oldukça hizmetlerde bulunacağımı, ancak hiçbir fikre bağlı kalmadan inancımı değiştirmeyeceğimi Zatışahane’ye anlattım. Sultan Abdülmecid hiç ses çıkarmadan yanından çıkmama izin verdi.” (Ahmed Refik tercemesi, Tarih Encümeni Mecmuası)
Ahmed Refik, bu hükümdarın ölümünü bir makalesinde şöyle anlatıyor:
“Son günlerde öksürüğü artmıştı. Ancak muayene mümkün değildi. Tükürdüğü mendilleri hemen yakmaktaydı. Bu durum günlerce sürdü. Bir süre sonra birdenbire iyileşme belirtileri görüldü. Başlangıçta hastalık aralıklıydı, ancak zayıflığı arttı. Doktor Kara Todori durumu anlamıştı ve tedaviye pek fazla önem vermek istemiyordu. Son günlerde padişahın durumu kötüleşti. Bu nedenle Doktor Zografos’u çağırdılar, ancak onu içeri almadılar. Sadece veziri aracılığıyla bilgi aldılar. Devlet adamları endişeliydi. Padişahın hastalığını anlamak için bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda Serasker Rıza Paşa, Başkâtip Hakkı Bey ve Başmabeyinci Ahmed Bey bulunuyordu. Doktorlar padişahın rahatsızlığını heyete anlattılar ve dikkatle muayene edilmesi gerektiğini söylediler. Rıza Paşa şu öneride bulundu: Private Guide Turkey
Padişahın tanımadığı birkaç doktor getirelim
“O zaman padişahın tanımadığı birkaç doktor getirelim. Hastalığın ne olduğunu anlamak için bu doktorları gönderelim, diyelim.” Öneri kabul edildi. İtalyan sefarethanesi tabibi Doktor Muncer, Profesör Kasbar Bey ve Mavroyani çağrıldı. Bunlar her gün huzura giriyor, padişahın nabzını ve dış muayenesini gerçekleştiriyorlardı. Ancak iç muayene yapılamıyordu. Bugün Doktor Zografos huzura girdiği an:
Abdülmecid geniş bir minder üzerinde oturuyordu. Doktora ilk sözleri şu oldu:
“Hastalığımın ne olduğunu senden doğru anlamak için çağırdım.”
Doktor sessiz kaldı. İçeride Başmabeyinci, yanında ellerini kavuşturmuş Serasker Rıza Paşa duruyordu. Sultan Abdülmecid sözlerine devam etti:
“Neden cevap vermiyorsun? Hakkın var, çünkü doğru bir adamsın. Vücudumu muayene etmeden bir şey söyleyemezsin. Zaten ben seni bunun için çağırdım. Fakat beni âdî bir müşteri gibi muayene et. Padişahlığımı falan unut, gel!”
Doktor yaklaştı. Sultan Abdülmecid:
“Yatmak mı lazım?” diye sordu.
“Hayır Şevketmepa, öyle oturursanız daha iyi. Göğüs muayenesi için bu oturuş uygundur.”
“Stetoskop lüzum var mı?”
“Şimdilik yok efendimiz.”
Arkasında gecelik vardı. Doktor gömleğin üstünden dinlemek istedi. Padişah göğsünü tamamen açtı. Çok zayıflamıştı. Kemikleri arasındaki çukurluk çok belirgindi. Hastalık anlaşıldı, zatürre idi. Padişah muayene günü soğuk hava almıştı ve vücut zayıflığı hastalığın şiddetlenmesine neden olmuştu. Verem yoktu, ancak hastalık kronikleşmişti. Ciğerleri rahatsızdı, hastalık ilerlemişti. Abdülmecid şunları söyledi:
Sıtmaya yakalanmıştım
“Biliyorsun ya, Selanik’ten dönüşte sıtmaya yakalanmıştım. O zaman hastalığı yine sen anlamıştın. Kostantin Kara Todori bana ‘Bu hastalık genellikle ciğerleri tıkar’ demişti. Gerçekten ciğerlerimde bir sorun mu var?”
Sonra kanepeye uzandı. Doktor bir kez daha dalağını muayene etti:
“Şevketmepa, bu taraflarda bir sorun yok.” dedi.
Abdülmecid çok mutlu oldu:
“Çok şükür Allah’a. Biraz daha yat de kalkayım.” dedi. Kalktı, oturdu. Ciddi bir tavırla sordu:
“Şimdi söyle bakayım… Ne buldun? Hastalığım nedir? Doğru söyle, şunu iyi bil ki ben ölümden korkmam!
“Şevketmepa…
Yalnız merak ettiğiniz için biraz asap yorgunluğunuz var…”
“Ya ciğerim, dalağım!”
“Hiçbir şey. O taraflarda hiçbir şey yok.”
Kaşlarını çatıp tehditkâr bir tavır aldı:
“Hazreti İsa’yı seversen doğru söyle!”
Doktor dinî düşüncelerden ziyade mesleğini düşündü.
“Evet Şevketmepa, Hazreti İsa aşkına söylüyorum. Tehlikeli bir şey yok!”
Gözleri birden parladı. Simasında bir gülümseme belirdi. Dudaklarında tebessüm oluştu. Delirdi. Doktora Fransızca pek övgü dolu sözler sarf etti:
“Ey güzel adam, bana ne ilaç vereceksin? Beni bu duruma getiren zaafı nasıl yeneceksin?”
Doktor bir şey söylemedi. Abdülmecid devam etti.
“Ne, susuyorsun? Şevketmepa… Zatı Şahanelerine bir ilaç vermeden, ötede beni bekleyen arkadaşlarımla konsültasyon yapalım.”
0 notes
guzelbilgiler1 · 3 years
Text
Zatürrenin Belirtileri Nelerdir? Neler Yapılmalıdır?
Zatürrenin Belirtileri Nelerdir? Neler Yapılmalıdır?
Zatürre Nedir? Zatürre, akciğerlerde bulunan hava keselerinin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Tıptaki ismi pnömonidir. Zatürre, kendi başına oluşabilir ya da başka hastalıkların tedavi edilmemesi sonucu ortaya çıkabilir. Tedavi altına alınmadığı zaman öldürücü etkisi vardır. Özellikle küçük çocuklar ve yaşlılar, zatürrenin olumsuz yan etkilerinin tehdidi altındadır. Zatürre,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
65 Yaş Üzerinde Zatürre Ölümcül Olabilir
65 Yaş Üzerinde Zatürre Ölümcül Olabilir
İlerleyen yaş ile birlikte bağışıklık sistemi de giderek zayıflıyor. Yılların etkisi ile birlikte daha hızlı atlatılabilen hastalıklar dahi ölümcül olabiliyor. Özellikle soğuk havaların gelmesi ile birlikte artış gösteren zatürre vakaları, ileri yaş hastalarda ani ölümlere dahi neden olabiliyor. Çoğu zaman ilk belirtileri soğuk algınlığı ile karıştırılarak önem verilmeyen zatürre hastalığına karşı alınacak en büyük önlem ise bağışıklık sistemi güçlendirmekten geçiyor. Zatürre nedir? Zatürre (pnömoni) akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Zatürre, bakteriler (özellikle pnömokok) başta olmak üzere çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak gelişir. Bazı zatürre türlerinde hasta kişiden sağlam kişilere doğrudan bulaşma riski vardır. Hastalık genellikle hastanın kendi ağız, boğaz veya sindirim kanalında bulunan mikropların akciğere ulaşmasıyla meydana gelmektedir. Ayrıca hapşırık ve öksürükle bireyler arasında yayılabildiği gibi, ağız ve burun yolu ile bulaşmış bardak, mendil, çatal kaşık, kapı kolu gibi eşyalar ve el teması aracılığıyla diğer kişilere bulaşabilir. Yaşlılarda görülen belirtiler farklıdır Zatürre, özellikle 50 yaş sonrası hastalarda daha sık görülür. Yaşlı insanlarda pnömoninin bu kadar fazla görülmesinin nedeni, bağışıklık sisteminin baskılanmış olmasından dolayı mikroplara karşı daha duyarlı olmalarıdır. Bu nedenle hastalığın belirtileri genç insanlara kıyasla farklılık gösterebilir. Ateş, öksürük, sarı yeşil renkli, kıvamlı balgam, nefes darlığı, solunum sıkıntısına ek olarak uyuklama hali, bilinç bulanıklığı ve ciltte renk değişiklikleri görülebilir. Hastalığın belirtileri kimi zaman farklı hastalıklar ile de karıştırılabilir. 65 yaş üzeri kişilerde hastalığa karşı önlem alınmalı Yaşlılarda zatürre tehlikeli seyredebilir. Özellikle 65 yaş üzeri hastalarda zatürre, en sık görülen ölüm nedenleri arasında yer almaktadır. Bu nedenle tedavi ve hastalığı önleyici aşılar büyük önem taşır. Hastalığın hangi ilaçlarla ve ne süreçte tedavi edileceğini belirleyen çeşitli faktörler vardır. Bunlar, zatürreye neden olan bakterinin türü, hastalığın şiddeti, klinik belirti ve bulgulardır. Gerekli olan antimikrobiyal tedavi hastanın hekiminin önerileri doğrultusunda yapılır. Yalnızca risk grubundakiler değil, aynı evde yaşayan tüm bireylerin aşı olması gerekir Yaşlılık döneminde özellikle yapılması önerilen iki aşı pnömokok (zatürre) ve influenza (grip) aşılarıdır. Ayrıca aşı ile bağışıklık sağlanmamış kişilerde hastalık sık tekrarlayabilir. Yaşlıların aşıyla önlenebilir hastalıklar ve komplikasyonlarından korunabilmesi için çevrelerindeki bireylerin de mutlaka aşılanmaları önerilmektedir. Toplumda aşılanma yüzdesi arttıkça, hastalıkların görülme ve yayılma oranları da göreceli olarak düşer.  Yılın her dönemi zatürre aşısı yapılabilir. Hasta grip aşısı yaptırmak için başvurduğunda, diğer kolundan da zatürre aşısı aynı gün uygulanabilir. İki farklı tipte pnömokok aşısı bulunmaktadır. Erişkin yaş grubunda her iki pnömokok (PCV13:konjuge ve PPSV23:polisakkarit) aşısının da yapılması önerilir. Polisakkarit aşı (Pneumovax 23, Pneumo 23 vb.) en az 5 yıl ara ile en fazla 3 kez tekrarlanabilir. Konjuge aşı (Prevenar 13) ise erişkin yaş grubunda bir doz olarak uygulanır. 65 yaşından büyüklere, tercihen önce tek bir doz PCV13, en az bir yıl sonra PPSV23 yapılır. Bu doz ömür boyu yeterlidir. 65 yaşından öncesinde iki kez yapılmış ise PPSV23’ün üçüncü tekrarının 65 yaş ve sonrasında yapılması önerilir. Risk grubunda olan 19-64 yaş arası erişkinlere ve 65 yaş ve üzeri erişkinlerde immün yetmezlik, dalağın olmaması, BOS kaçağı veya koklear implant olanlara ilk önce PCV13 uygulanmışsa en az 8 hafta sonra PPSV23 uygulanabilir. İlk önce PPSV23 uygulanmışsa da en az bir yıl sonra PCV13 uygulanmalıdır.
0 notes
melstanbl-blog · 10 months
Photo
Tumblr media
Padişah bu seyahat esnasında
Padişah bu seyahat esnasında, bir kere de bana şu sözleri söyledi:
“Kardeşim, konsolosların ziyaretini ne suretle telâkki eder, bilir misin? Genellikle bağırarak: ‘Bu gâvurlar size ne kadar dost görünürlerse görünsünler, yine hepsi müttefik düşmanlarımızdır. Elimde olsa, hepsini birden bir kayığa bindikleri zaman topluca üzerlerine çevirtir, geberdiklerini kemâli zevkle temaşa ederdim’ der.”
Badehu sözüne şu şekilde devam etti:
“Sen de düşeceğin tehlikeden kurtulmak istersen Müslüman ol. Bilirsin ki, ben her dine karşı müsamahakârım, fakat seni yanımdan ayırmak arzu etmem.”
Buna karşılık olarak, vazifemi titizlikle yerine getirmek istediğimi, himayelerine mazhar oldukça hizmetlerde bulunacağımı, ancak hiçbir fikre bağlı kalmadan inancımı değiştirmeyeceğimi Zatışahane’ye anlattım. Sultan Abdülmecid hiç ses çıkarmadan yanından çıkmama izin verdi.” (Ahmed Refik tercemesi, Tarih Encümeni Mecmuası)
Ahmed Refik, bu hükümdarın ölümünü bir makalesinde şöyle anlatıyor:
“Son günlerde öksürüğü artmıştı. Ancak muayene mümkün değildi. Tükürdüğü mendilleri hemen yakmaktaydı. Bu durum günlerce sürdü. Bir süre sonra birdenbire iyileşme belirtileri görüldü. Başlangıçta hastalık aralıklıydı, ancak zayıflığı arttı. Doktor Kara Todori durumu anlamıştı ve tedaviye pek fazla önem vermek istemiyordu. Son günlerde padişahın durumu kötüleşti. Bu nedenle Doktor Zografos’u çağırdılar, ancak onu içeri almadılar. Sadece veziri aracılığıyla bilgi aldılar. Devlet adamları endişeliydi. Padişahın hastalığını anlamak için bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda Serasker Rıza Paşa, Başkâtip Hakkı Bey ve Başmabeyinci Ahmed Bey bulunuyordu. Doktorlar padişahın rahatsızlığını heyete anlattılar ve dikkatle muayene edilmesi gerektiğini söylediler. Rıza Paşa şu öneride bulundu: Private Guide Turkey
Padişahın tanımadığı birkaç doktor getirelim
“O zaman padişahın tanımadığı birkaç doktor getirelim. Hastalığın ne olduğunu anlamak için bu doktorları gönderelim, diyelim.” Öneri kabul edildi. İtalyan sefarethanesi tabibi Doktor Muncer, Profesör Kasbar Bey ve Mavroyani çağrıldı. Bunlar her gün huzura giriyor, padişahın nabzını ve dış muayenesini gerçekleştiriyorlardı. Ancak iç muayene yapılamıyordu. Bugün Doktor Zografos huzura girdiği an:
Abdülmecid geniş bir minder üzerinde oturuyordu. Doktora ilk sözleri şu oldu:
“Hastalığımın ne olduğunu senden doğru anlamak için çağırdım.”
Doktor sessiz kaldı. İçeride Başmabeyinci, yanında ellerini kavuşturmuş Serasker Rıza Paşa duruyordu. Sultan Abdülmecid sözlerine devam etti:
“Neden cevap vermiyorsun? Hakkın var, çünkü doğru bir adamsın. Vücudumu muayene etmeden bir şey söyleyemezsin. Zaten ben seni bunun için çağırdım. Fakat beni âdî bir müşteri gibi muayene et. Padişahlığımı falan unut, gel!”
Doktor yaklaştı. Sultan Abdülmecid:
“Yatmak mı lazım?” diye sordu.
“Hayır Şevketmepa, öyle oturursanız daha iyi. Göğüs muayenesi için bu oturuş uygundur.”
“Stetoskop lüzum var mı?”
“Şimdilik yok efendimiz.”
Arkasında gecelik vardı. Doktor gömleğin üstünden dinlemek istedi. Padişah göğsünü tamamen açtı. Çok zayıflamıştı. Kemikleri arasındaki çukurluk çok belirgindi. Hastalık anlaşıldı, zatürre idi. Padişah muayene günü soğuk hava almıştı ve vücut zayıflığı hastalığın şiddetlenmesine neden olmuştu. Verem yoktu, ancak hastalık kronikleşmişti. Ciğerleri rahatsızdı, hastalık ilerlemişti. Abdülmecid şunları söyledi:
Sıtmaya yakalanmıştım
“Biliyorsun ya, Selanik’ten dönüşte sıtmaya yakalanmıştım. O zaman hastalığı yine sen anlamıştın. Kostantin Kara Todori bana ‘Bu hastalık genellikle ciğerleri tıkar’ demişti. Gerçekten ciğerlerimde bir sorun mu var?”
Sonra kanepeye uzandı. Doktor bir kez daha dalağını muayene etti:
“Şevketmepa, bu taraflarda bir sorun yok.” dedi.
Abdülmecid çok mutlu oldu:
“Çok şükür Allah’a. Biraz daha yat de kalkayım.” dedi. Kalktı, oturdu. Ciddi bir tavırla sordu:
“Şimdi söyle bakayım… Ne buldun? Hastalığım nedir? Doğru söyle, şunu iyi bil ki ben ölümden korkmam!
“Şevketmepa…
Yalnız merak ettiğiniz için biraz asap yorgunluğunuz var…”
“Ya ciğerim, dalağım!”
“Hiçbir şey. O taraflarda hiçbir şey yok.”
Kaşlarını çatıp tehditkâr bir tavır aldı:
“Hazreti İsa’yı seversen doğru söyle!”
Doktor dinî düşüncelerden ziyade mesleğini düşündü.
“Evet Şevketmepa, Hazreti İsa aşkına söylüyorum. Tehlikeli bir şey yok!”
Gözleri birden parladı. Simasında bir gülümseme belirdi. Dudaklarında tebessüm oluştu. Delirdi. Doktora Fransızca pek övgü dolu sözler sarf etti:
“Ey güzel adam, bana ne ilaç vereceksin? Beni bu duruma getiren zaafı nasıl yeneceksin?”
Doktor bir şey söylemedi. Abdülmecid devam etti.
“Ne, susuyorsun? Şevketmepa… Zatı Şahanelerine bir ilaç vermeden, ötede beni bekleyen arkadaşlarımla konsültasyon yapalım.”
0 notes