Tumgik
Text
İçimde bir intihar var,
Bakamam aynalara
Ruhum hep simsiyah
Yokluğunda...
Şu an bitse nefesim,
Diner mi nefretin?
Soruyorum şimdi kendime;
Ölümden daha nice bir af var mı diye?
-sentinusofblackpearl
0 notes
Text
Ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım, kendimden kaçamıyorum. Tek bir çözümü var biliyorum ama anneme kıyamıyorum.
-sentinusofblackpearl
0 notes
Text
Sonbaharı sever gibi sevmek istiyorum seni,
Kırgınlıkların dökülürken.
Üşümeden ıslanmak istiyorum yağmurunda,
Gözyaşlarını silerken.
-sentinusofblackpearl
0 notes
Text
Hiçliğin ortasında huzurun sesini dinlemek istiyorum. Hiç kimsenin bir şeyi olmadığım, hiç kimseye ait olmadığım, yargılamalardan uzak, hiçliğin içinde kaybolmak...
-sentinusofblackpearl
0 notes
Quote
Erken büyümek zorunda kalan bir çocuk. Hayatla mücadelesinde kalabalığın içinde yalnızlığı iliklerine kadar hisseden bir genç. Sahip olduğu aşktan emin olamayan bir zavallı. Hayatta başkalarının isteklerini, kendi isteklerine tercih eden bir ahmak. Ve işte şimdi 20 yaşına aylar kala gerçek olgunluğun yaşanan travmalardan sağ çıkabilmek değil de o travmalara rağmen yaşamayı istemek, hayalindeki gibi özgür, olduğunu anlayan ruhu özlem, tutku, şehvet, aşk, sevgi dolu beyaz tenli bir beden. Fark ettim ki, kimsenin çocukluğu yüzde yüz mutlu değil. Herkesin hayatında kaçınılmaz hataları ve yaraları var. Sebebi kendisi veya değil. Bunlar küçük detaylar. Hayatım boyunca detaycı bir insan oldum. Detaylar içinde boğulurken büyük resmi hep kaçırdım. Şimdi resmime baktığımda takıldığım detayları mükemmelleştirmeye çalışırken çerçeveyi bozduğumu fark ediyorum. Ya da resmimin bir teması olmayan benim travma diye arkasına sığındığım bahanelerimin karmaşasıyla dolduğunu görüyorum. Önüme çıkan her engelde bahanelerin arkasında ağlayan küçük bir kız çocuğu gibiyim. Hayır gibiydim. Bazense önümde engel yok iken bile korkularımın esiriydim. Fark ettim ki, birilerinin bizi sevmesini beklemek, arkadaş edinmek için delicesine çırpınmak, beğenilme ve takdir edilme arzusuyla dolup taşma bu hayatta kendi benliğimize yapabileceğimiz en büyük hakaret. Gerçekten de insan önce kendisini sevmeli. Güzel ya da yakışıklı olduğu için değil, zayıf ya da uzun güzel saçları olduğu için değil. İnsan olduğu için sevmeli en başta herkes kendini. İnsan önce kendisini takdir etmeli. Ama öyle saygın bir şirkette müdür olduğu için değil ya da notları yüksek yaptığı her işte rekorlar kıran biri olabildiği için değil. Bunların hiç biri başarının ölçütü olamaz. Herkes en başta kendini takdir etmeli doğduğu için. Fark ettim ki, milyonların hayatı çok çalışıp, zengin olup en iyi evi, arabayı alabilmekle geçiyor. Milyonlarca insan kendini böyle avutuyor. İçindeki boşluk hissini böyle kapatabileceğine inanıyor. Oysa her geçen gün o boşluk büyüyor. Çünkü insanlar zengin olmayı mal, mülk sahibi olmak sanıyor. Bankadaki para insanı zengin ya da fakir yapmaz. Ben bunu anladım. İçindeki boşluğu iyilikle, sevgiyle, tutkuyla, umutla doldurabilmek… İşte, gerçek zenginlik budur. Sen, evet sen, bu yazıyı okuyan, milyonlarca sperm arasından birinci gelip bu dünyaya gözlerini açtın. Bu dünya kocaman bir tiyatro sahnesi ve sen bu sahnenin baş rolü, senaristi ve yönetmenisin. Kimseye benzemeye çalışma. Taklit etme, yarat. İnandıklarına ve hayallerine sonuna kadar sahip çık. Başkası değil, SEN! Ne istiyorsun bu hayattan? Dene. Hep dene. Sev kendini. Çok sev. Sonra dünyayı sev. Olduğu gibi bütünüyle. Detaylarda bütün zamanını harcama. Arada resmin bütününe de bak. Bu hayat senin. Sen nasıl istersen öyle yaşa. Denemekten korkmadığın kadar yenilmekten de korkma. “Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil!” Ben 20 yaşıma aylar kala, ilk defa fark ettim ki, yaşamakla nefes almak arasında kocaman bir uçurum var. Ben şimdi bu satırları yazarken nefes almayı bırakıp yaşamayı seçiyorum. Peki ya sen? Bu güne kadar arkasına sığındığın bahaneleri bırakıp yaşamaya var mısın?
@SENTİNUSOFBLACKPEARL
1 note · View note
Text
Dudaklarını oynatmadan da gözleriyle,elleriyle ve hatta kalbiyle konuşabilir insan. Ama bu öyle herkesle olabilecek bir uyum değildir. Ancak ve ancak o iki kalp, iki kalp olmaktan çıkmışsa artık, nefesler karışmışsa... O zaman ki sözlere gerek kalmaz. Ruh eşlerinin "seni seviyorum" a ihtiyacı olmaz. Bakar sadece bazen. Aşk ve şehvet dolu uzun uzun. Anlarsın. Okşar bazen tenini. İpek bir kumaşa dokunur gibi hayran ve ürkek. Yine anlarsın. Bazense merak ettim der. Sen yine anlarsın.
-sentinusofblackpearl
2 notes · View notes
Text
Seni seviyorum... Ağırlığına,taşıdığı anlama bakılmaksızın söylenmesi en kolay kalıp olup boşa harcananlarda 1 numara. Peki ama seni seviyorum demeden de anlatılabilir mi sevgi? Kelimelere dizip ağızdan dökülmeden de anlaşılır mı?
-sentinusofblackpearl
1 note · View note
Text
Alışılmışlık...
Nefes almak gibi, her an yaptığımız şeyin aslında farkında olmamak.
Etrafımızdaki insanlara, iyiliklere belki de kötülüklere alıştık mı sahi?
Ondan mı bu farkındasızlık?
-sentinusofblackpearl
0 notes
Text
"Büyümek içindeki çocuğu öldürmek değil, onu ne zaman ortaya çıkaracağını bilmektir."
- sentinusofblackpearl
1 note · View note