Tumgik
#çanakkale ile ilgili etkinlik
bakbi3452 · 9 months
Text
"18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ" ETKİNLİĞİ
#18Mart #Çanakkale #18MartÇanakkale 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ Çanakkale Destanı: 1915-1916 yılları arasında, Çanakkale Boğazını geçerek İstanbul’u ele geçirmek isteyen İtilaf Devletleri ile Osmanlı ordusu arasında yapılmış bir bağımsızlık savaşıdır. Bu savaşın Türk tarihinde önemi ve yeri çok büyüktür. Modern silahlarla donatılmış ordunun karşısında, ateş almaz tüfeklerle,…
View On WordPress
0 notes
pazaryerigundem · 15 days
Text
Marmara kıyılarında buluşulacak
https://pazaryerigundem.com/haber/175563/marmara-kiyilarinda-bulusulacak/
Marmara kıyılarında buluşulacak
Tumblr media
Sürdürülebilir ve temiz bir Marmara Denizi için bu yıl üçüncüsü düzenlenecek 8 Haziran Marmara Denizi Günü etkinlikleri, Marmara kıyılarında gerçekleştirilecek.
BURSA (İGFA) –  2021 yılında Marmara Denizi’nin kirlilik tehdidi ve müsilaj krizi ile karşı karşıya kalmasının ardından Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı kapsamında 8 Haziran, Marmara Denizi Günü ilan edilmişti.
Bu yıl üçüncü kez kutlanacak olan Marmara Denizi Günü’nde ana tema “Denizcilik” olarak belirlenirken Marmara Denizi’ne kıyısı olan 7 ilde belediyeler tarafından planlanan farkındalık çalışmaları eş zamanlı olarak Marmara Belediyeler Birliği koordinasyonuyla düzenlenecek.
Başta İstanbul, Bursa, Kocaeli, Balıkesir, Tekirdağ, Çanakkale ve Yalova olmak üzere Marmara Bölgesi genelinde belediyeler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve diğer tüm paydaşların organize edeceği etkinliklere ilgili tüm vatandaşlar katılarak #MarmaraHepimizin mesajını verecek.
“MARMARA HEPİMİZİN!”
7’den 77’ye tüm Marmaralıları Marmara Denizi için harekete geçmeye davet eden Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “8 Haziran Marmara Denizi Günü için büyük bir heyecanla içindeyiz. Bu gün, Marmara’nın eşsiz güzelliklerini ve sürdürülebilir deniz yaşamını kutlamak için harika bir gün. Bu vesileyle kıyılarımız başta olmak üzere tüm Marmara’da düzenlenecek etkinliklerde buluşalım ve hep birlikte denizimize sahip çıkalım. Gelecek nesillere daha temiz, daha canlı bir Marmara bırakmak için adımlar atalım. Unutmayalım, Marmara Denizi bizim ortak mirasımızdır. Bu mirası korumak ve gelecek nesillere aktarmak birlikte çalışmakla mümkün… Marmara Hepimizin!” dedi.
Hatırlanacağı gibi 2022 yılında “mikroplastik ve deniz çöpleri” teması kapsamında 62 farklı farkındalık etkinliği ile başlayan Marmara Denizi Günü kutlamaları, 2023’te “biyoçeşitlilik” temasıyla yaklaşık 100 etkinliğe sahne olmuştu.
8 Haziran Marmara Denizi Günü’nde gerçekleştirilecek tüm etkinliklere marmara.gov.tr adresinde dijital etkinlik haritasından ulaşılabiliyor.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
ilkokulum · 11 months
Text
18 Mart Çanakkale Zaferi Kodlama Çalışmaları Kodlama çalışmaları ile öğrencilerimiz belirli gün ve haftalar ile ilgili özgün ve eğlenceli bir çalışma yapacaklar. 18 Mart Çanakkale Zaferi Kodlama Çalışması ile öğrencilerimiz Çanakkale Savaşında vatanımızı kurtaran askerlerimizi anacaklar ve Seyit Onbaşı hakkında bilgi sahibi olacaklar. Ayrıca İstiklal Marşı'nın yazılış hikayesini öğrenecekler. Aşağıdaki pdf dosyalarında kodlama çalışmasını inceleyebilir ve indirebilirsiniz. Kodlama Çalışmaları 18 Mart Çanakkale Zaferi Kodlama Çalışması PDF Seyit Onbaşı Kodlama Çalışması PDF   Emeklerinden ötürü Muammer Akkuş Hocamıza v... https://ilkokulum.com.tr/18-mart-canakkale-zaferi-kodlama-calismalari 📚 Özgün İlkokul 1, 2, 3 ve 4. Sınıf Etkinlikleri 🔐 İçeriklerimizi Pdf olarak web sitemizden ÜCRETSİZ bir şekilde indirebilirsiniz. #ilkokul #ilkokuletkinlik #uzaktaneğitim #matematik #türkçe #hayatbilgisi #1sınıf #etkinlik #5n1k #toplama #okumaetkinliği #boyama #eğitim #ögrenci #2sınıftürkçe #3sınıfmatematik #okumayazma #bilsem
0 notes
antalyamemurlarcom · 1 year
Text
Çanakkale’deki Eğitimin Ve Eğitim Emekçilerinin Tüm Sorunlarının Takipçisiyiz
Tumblr media
Ülkemizdeki emek ve demokrasi cephesinin parlayan yıldızı haline gelen Eğitim-İş’imiz, hepimizin emeği sayesinde günden güne güçlenmeye ve büyümeye devam ediyor. Bildiğiniz üzere; Özellikle son 2 yılda, mesleğimize hakaret niteliğindeki meslek kanunu başta olmak üzere eğitim emekçisinin haklarını gasp eden uygulamalara/politikalara karşı verilen mücadelenin merkezi haline gelen sendikamız bu kararlı duruşu, üye ve yöneticilerinin yoğun emeğiyle ailemizi yüzde yüzden fazla büyüterek üye sayımızı 130 binin üzerine çıkarmıştır. Bu omurgalı duruş, bu yoğun emek; örgütlenme açısından da sendikamızın gücünü günden güne artırmaktadır. Bildiğiniz üzere güzide illerimizden Çanakkale de buradaki tüm üye ve yöneticilerimizin yoğun emeği sayesinde sendikamızın genel yetkili olduğu iller arasına girmiştir. Daha önce yetki aldığımız tüm il ve ilçelerde, büyük küçük demeden eğitimin bütün sorunlarına eğileceğimizi; bu sorunların çözülmesi yönünde mücadele edeceğimizi, yani aslında yetkiyi alınca kendilerine konfor alanı yaratan sarı sendikaların aksine, yetkinin nasıl kullanılacağını göstereceğimizi söylemiştik. İşte bugün bu yüzden buradayız. Çanakkale’de eğitimin ve eğitim emekçisinin sorunlarına dikkat çekmek, Çanakkale’deki eğitim emekçilerinin bize lütfettiği yetkiye sonuna kadar sahip çıkıp layık olacağımızı göstermek için buradayız. Peki nedir o sorunlar, buradaki üye ve yöneticilerimizin hazırladığı kamuoyuna sunacağımız raporlara göre: • Bu ilimizde de ne yazık ki Türkiye’nin birçok ilinde olduğu gibi kalabalık sınıflar sorunu mevcuttur. Oysa kalabalık sınıflar, öğrenci için dikkat sorunu, öğretmen için ise her öğrenciye ayırdığı vaktin daha da kısalması yani eğitimin niteliksizleşmesi demektir. Elbette bu sorunun temel kaynağı ise yanlış planlama ve okul sayısının yetersizliğidir. Çanakkale’de ise yöneticilerin yeni okul yapmak bir yana dursun, yıkılan okulları tekrar yapılandırma konusunda bile irade göstermediği açıktır. Oysa il merkezinde ve bazı ilçelerde deprem başta olmak üzere birçok sebeple yıkılmış olan okulların yerine yenilerinin yapılması, ildeki eğitimin acil ihtiyacıdır. Bunu yapmak yerine birçok okulda birkaç okul dolusu öğrenci ve öğretmeni vardiyalı biçimde eğitime mecbur bırakmak, yöneticilik değil beceriksizliktir. Üstelik bu birden fazla okulu dolduracak kadar öğrencinin tek bir okul binasına tıkıştırılması durumu, güvenlik zaafiyetlerine ve öğrenciler arasında anlaşmazlıkların filizlenmesine yol açmaktadır. • Okul sayısı yetersiz olduğu gibi okulların fiziki durumları ve kapasiteleri de çağdaş bir eğitim verilmesine olanak sağlamamaktadır. İldeki okullarda yeteri kadar sosyal etkinlik alanı, spor tesisi ve laboratuvar bulunmamakta, yöneticilere iletilen bu eksiklikler inatla giderilmemektedir. • Çanakkale’deki okulların personel eksikliği konusunda da durumu vahimdir. Temizlik yapacak yeterli personel, işlerin aksamadan yürümesine yetecek sayıda idari memur yoktur. Pansiyonlu okullarda hemşire bulundurma zorunluluğu da Çanakkale eğitiminde görmezden gelinen ihtiyaçlardandır. Okullar ile ilgili sorunları çözmekte başarılı olamayan üst yönetim ne yazık ki müdürlükler bünyesinde çalışan memurlar konusunda da sınıfta kalmıştır. Sağlıksız çalışma koşulları, düşük metrekareli odalarda çok sayıda memurun bir arada çalışması, çalışanlar için öğle yemeği çıkart(a)maması ciddi sorunlardır. Önceki yıllarda şube müdürleri ve müdür yardımcılarının aynı odada 2 kişi bulunup çalışanlara yer açılabildiğini tüm eğitim çalışanları bilse de, bu yöntem dahi artık uygulanmamaktadır. • İldeki okul türlerinin dağılımları ve işleyişleri de sağlıksızdır. Proje okulları ilin eğitimine katkı sunmak yerine yandaş kadroları ilçelerden merkeze getirebilmenin köprüsü haline getirilmiştir. İhtiyaç fazlası inşa edilen ve içerisi öğrenciyle doldurulamayan İmam Hatip okulları da ildeki eğitimin önemli sorunlarındandır. Fen lisesine verilmeyen önemin bu okullara verilmesi, ulaşım sorunu giderilmeyen okullar varken şehrin tam merkezindeki okullarda tercihin İmam Hatip yönünde olması şehirdeki eğitim faaliyetlerini de geriletmiştir. İlin en başarılı öğrencilerinin tercih ettiği ve çok değil 10 yıl önce yüzde 1’lik dilimin içerisinde olan Çanakkale Fen Lisesi yüzde 3’lük dilime kadar gerilemiştir. Bu ve benzeri okullarımıza ilgisizlik, çevre düzenlemesi açısından bakıldığında bile görülür haldedir. Okul eksikliğinin giderilmemesi ve okul türlerinin sağlıklı şekilde planlanmaması şehirdeki kamusal eğitimi baltalamakta, bu zafiyet özel okulların avantaj sağlamasına yol açmaktadır. Adeta kasıtlı olarak öğrenciler ve veliler sayısı 10’u bulan özel okullara mecbur bırakılmıştır. En başarılı öğrenciler burs adı altında bu okullara yerleştirilmiştir. • Üstelik bu saydıklarımız dışında ildeki eğitim emekçilerinin başka sorunları da vardır. Özellikle ildeki 2 ada ilçesinde lojman sorunu ciddi boyuttadır. İldeki okul öncesi ve anaokulu öğretmenlerine teneffüs ve ihtiyaç molası hakkı bile tanınmamakta, bu eğitim emekçileri sınıfa hapsolmuş şekilde adeta köle gibi çalıştırılmaktadır. Yöneticilerin talimatıyla yapılan özensiz incelemeler ve keyfi soruşturmalar da hem ildeki eğitim emekçilerinin motivasyonunu kırmakta hem de idareye yüksek maliyet olmaktadır. Laik, bilimsel, kamusal, adil eğitimin savunucusu, eğitim emekçilerinin mücadele çatısı olan Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz ki Çanakkale eğitimindeki bu karanlık tablo değişmek zorundadır ve değişecektir! Bu sorunların her biri için yetkililere çözüm önerileri sunacağımızı ve sorunların çözümü konusunda ısrarcı ve takipçi olacağımızı ilan ediyoruz. Eğitim-İş, Çanakkale’de yetkili sendikadır, YandaşBirSenciliğin, TESlimiyetçiliğin, “apolitiğim” diyerek kafasını kuma gömen orta yolculuğun dönemi bitmiştir. Artık emekten ve aydınlanmadan yana, kararlı, gerçek, tam bağımsız sendika Eğitim-İş var! Herkes görecek ki Eğitim-İş her yerde vardır ve Eğitim-İş’in olduğu her yerde umut vardır! Gerici ve tehlikeli ÇEDES protokolü için de çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin hep birlikte, laik ve bilimsel eğitime aykırı, hukuksuz bu protokolü reddedelim! Eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım. Okul yöneticilerine sesleniyoruz: Okullardaki eğitim faaliyetinin yasal çerçevede yürütülmesi sizlerin sorumluluk alanınızdır. Koltuğunuza değil, onun arkasında asılı olan Başöğretmen’in resmine bakın ve bu protokolleri reddedin. Eğitim emekçilerine sesleniyoruz: Sevgili meslektaşlarımız; öğrencilerimiz bizlere Başöğretmen’in emanetidir. Onları, laiklik karşıtı uygulamalara terk etmeyiniz! Kimsenin sizin dersinizi bölme, gasp etme, sizin dersinizden öğrenci çıkarma hakkı yoktur. Bu tür girişimleri her şeyden önce öğrencileriniz, sonra mesleki itibarınız için reddediniz! Velilerimize sesleniyoruz: Çocuklarınızın eğitim adı altında manen ve fiziken güvencede hissetmeyecekleri hiçbir uygulamayı kabul etmek zorunda değilsiniz. Onların geleceği için bu protokolü reddedin! Eğitim-İş tüm örgütlü gücüyle, protokolü reddeden herkesin sonuna kadar yanında olacaktır. Read the full article
0 notes
gomecpostasi · 1 year
Text
“Değişimin adı öğretmen”
Tumblr media
Balıkesir’in Ayvalık, öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının çalışmalarını görünür kılmak ve onları lisansüstü eğitim yapmaları konusunda teşvik etmek amacıyla düzenlenen “Lisansüstü Öğretmen Çalışmaları Kongresi”nin ikincisine ev sahipliği yaptı. Balıkesir Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Balıkesir İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve Çanakkale İl Millî Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde ilki “Eğitimde Kilit Rol Öğretmen” ana teması ile 13-15 Mayıs 2022 tarihlerinde gerçekleştirilen “Lisansüstü Öğretmen Çalışmaları Kongresi”nin ikincisi 25-27 Mayıs 2023 tarihlerinde Ayvalık’ın Küçükköy Mahallesi’ndeki Sarımsaklı Vilayetler Birliği Kuruluşu Ve Hotels’de yüz yüze eğitimler ve çevrim içi oturumlar planlanarak gerçekleştirildi. Lisansüstü eğitim yapan, yapmakta olan veya lisansüstü eğitim niyetinde olan öğretmenler ile farklı disiplinlerde çalışan ancak öğretmenlik ve eğitim süreci ile ilgili çalışmalar gerçekleştiren, ilgi duyan akademisyen ve öğrenciler kongreye katılım sağladı. Toplumların gelişmesinde en önemli öğelerden birisi olan öğretmenlerin, değişim sürecinin anahtarı olduğunun vurgulandığı kongrede İl Milli Eğitim Müdürü Ali Tatlı açılış programına katılarak kongrede yer alan akademisyen, yönetici ve öğretmenlere hitap ederek katkı sunan tüm katılımcılara teşekkür etti. Kongrede eğitimle ilgili birçok konu başlığına yer verildi. Eğitimde İyi Örnekler, Örnek Uygulamalar ve eğitimle ilgili farklı konular da kongre çerçevesinde değerlendirmeye alındı. 25-27 Mayıs 2023 tarihlerinde ikincisi gerçekleştirilen Lisansüstü Öğretmen Çalışmaları Kongresi’nde 233 bildiri sunuldu ve 593 yazar bilimsel çalışmaları ile kongreye katkı sağladı. 3 davetli konuşmacının katıldığı kongrede 6 çalıştay, 2 panel ve 3 sosyal etkinlik yer aldı.
0 notes
ULUSLARARASI İSTANBUL VEGAN FESTİVALİ HAKKINDA AÇIKLAMA
Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu olarak, Türkiye’de düzenlenecek ilk Uluslararası Vegan Festivali’ne katılmama kararı aldık.
Kurulduğumuz günden bu yana, ülkemizde veganlık ile hayvan özgürlüğü aktivizmi arasındaki bağı güçlendirmeyi hedefledik. Bu amaçla birçok eylem ve etkinlik yaptık. Türkiye’de ilk kez Dünya Çiftlik Hayvanları Günü’nde eylem yaptık ve ilk Cube of Truth’u (Gerçeklik Küpü)  gerçekleştirdik. Fayton zulmünü çeşitli iskelelerde protesto edip imza topladık. Vegan Derneği’nin düzenlediği Dünya Vegan Günü kutlamasında stand açıp Türkiye’nin ilk kurtarılmış hayvan barınağı için ikinci el satış yaparak yardım topladık. Birçok kez yinelediğimiz kermesler sayesinde hayvanların kurtarılmasına ve özgürleştirilmesine katkıda bulunduk. Başlattığımız Hayvan Özgürlüğü Sanat Etkinlikleri aracılığıyla insanların hayvanlarla ilişkilerini yeniden değerlendirmesini sağlamaya çalıştık. Dünyanın farklı kentlerinde aynı zamanda yapılan “Tüm Mezbahalar Kapatılsın!” eylemine İstanbul’da katılarak sesimizi duyurduk. Didim’de yapılan Vegan Festivali’nde stand açarak yine kurtarılmış hayvan barınağı yararına yardım topladık, veganlığı teşvik etmek için katılımcılarla konuştuk. Ülkemizdeki mezbahalarda yapılan çekimleri sosyal medyadaki hesaplarımızdan yayınlayarak mezbaha vahşetini görünür kılmak için çaba sarfettik. Canlı hayvan ticaretine karşı protestolara katıldık.
Bütün bunları ülkemizde aktivizmi sınırlayan her türlü zorluğa rağmen yaptık. Türkiye’de bizim gibi hayvan özgürlüğü mücadelesinde yer alan başka aktivist gruplar da mevcut ve her biri koşulları zorlayarak mücadeleye omuz veriyor. Türkiye Vegan Derneği’nin  (TVD) yerli aktivistlere mesafeli duruşu, eylemlere aktif destek vermeyişi, herkesin bildiği bir durum. Nitekim Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde öğrencilerin kurduğu vegan kulübünün danışman hocanın isteği ile kapatılması sırasında derneğin sesini duyamadık. Yozgat’ta yaşayan bir vegan arkadaşımızın evinin “hayvanlara çok iyi davranıyor” gerekçesiyle dağıtılması olayında derneğin sesi çıkmadı. Ülkemizdeki ilk kurtarılmış çiftlik hayvanları barınağına yardım eli uzatılması için yaptığımız girişimlere olumlu yanıt verseler de yardıma ihtiyaç duyan barınağa şu ana kadar herhangi bir destekleri olmadı. TVD’nin sosyal medya hesapları ve dergisinde sürekli yurtdışındaki sağlık ve çevre konusundaki gelişmelere dair haberlerin çevrilip paylaşıldığını görüyoruz. Ama Türkiye’de hayvan hakları alanında yaşanan facialara karşı verilen mücadelenin içinde yer almıyorlar.
Bugüne kadar TVD’nin bakış açısının değişebileceğini düşünerek bekledik; geçen yıl Dünya Vegan Günü kutlamasına da iyi niyetle katıldık. Ne yazık ki  dernek yöneticileri, ülkemizdeki vegan aktivistleri de kapsayacak bir yaklaşım ortaya koymadı; festivalin konuşma platformu hayvan özgürlükçüsü vegan aktivistlere açılmadı. Vegan bir üniversite öğrencisi, fotoğraf sanatçısı olan arkadaşımız Ahmet Refik Bıçkıcı’nın balıkları konu alan sergisinin festivalde yer alması için çaba göstermediler. İnsanların hiçbir şekilde empati kurmadığı balıklarla olan ilişkisini sorgulamasını amaçlayan sergi için gereken yardımı yapmayan dernek, vegan festivalinde vegan olmayan medyatik konuşmacıları da ağırlıyor.
Türkiye’de hayvan özgürlüğü aktivizmini canlandırmaya çalışan bir avuç yerli aktivistin sesini ilk uluslararası etkinlikte kısan bir derneğin festivaline katılmamızın anlamı yoktur. Çünkü bizler, veganlığı kapitalizmin tüketim toplumu ile iç içe geçmiş bir diyet türü, trend ya da yaşam tarzı olarak değil, hayvan özgürlüğü için verilecek adalet mücadelesinin olmazsa olmaz koşulu olarak görüyoruz. Barry Horne’un dediği gibi, bu mücadele kişisel isteklerimiz veya ihtiyaçlarımız için değildir. Bu mücadele yoga, detoks, yeni vegan sucuklar vs. ile ilgili değildir. Vegan Derneği, bu ülkedeki hayvan özgürlükçüsü aktivistleri görmezden gelse de, biz sesimizi sokakta duyurmaya devam edeceğiz.
BAĞIMSIZ HAYVAN HAKLARI TOPLULUĞU
2 notes · View notes
yazarurfa · 4 years
Photo
Tumblr media
Harran Kaymakamı Çelik: Olumsuzluk yaşanmadı Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Şanlıurfa’da da koronavirüse karşı önlemler arttırılırken, Harran Kaymakamı Ömer Faruk Çelik, koronavirüsle ilgili ilçede herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığını söyledi. Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıktıktan sonra tüm dünyada binlerce insanın ölümüne neden olan koronavirüsle mücadele için Türkiye'de de önlemler alınıyor. Bu kapsamda çalışmalar devam ederken, Şanlıurfa’nın Harran İlçe Kaymakamı Ömer Faruk Çelik, vatandaşların alınan kararlara eksiksiz uyması gerektiğini söyledi. Çelik, koronavirüsle ilgili yaptığı açıklamada "İlçe genelinde şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk yaşanmamıştır, devletimizin aldığı tedbirler ilçe genelinde güçlü bir şekilde uygulanmaktadır. Bu kapsamda vatandaşlarımızın alınan kararlara eksiksiz uymasını büyük önemle rica ediyorum" dedi. İŞTE HARRAN’DA KORONAVİRÜSE KARŞI ALINAN ÖNLEMLER Kaymakam Ömer Faruk Çelik, ilçede alınan önlemleri şu ifadelerle açıkladı: "Çin'de ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı saran koronavirüs salgınına karşı ülke genelinde mücadelenin tüm alanlarda başarıyla sürdürülebilmesi için devletimiz tarafından bugüne kadar alınan önlemler ile bundan sonra alınacak tedbirlerin dikkatle takip edilerek eksiksiz yerine getirilmesi hastalığın yayılmasının önlenmesi bakımından büyük önem arz ettiği bildirilmiştir. Alınan tedbirler çerçevesinde mücadeleyi bundan sonra da titiz ve kararlı bir şekilde yürütmek amacıyla ilçemiz genelinde, hükümetimizin ulusal ölçekte aldığı kararlar doğrultusunda gerekli tedbirler alınarak uygulanmaktadır. Bu çerçevede ilçemiz Koronavirüs(COVID-19) alınan kararlar aşağıya çıkartılmıştır. 1. ilçemiz genelinde yapılması planlanan yemin, anma, mezuniyet, vb. törenleri iptal edilmiştir. 2- 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Programı ile diğer etkinlikleri iptal edilmiştir. 3. Vatandaşla Buluşma toplantıları yapılmayacaktır. 4- Toplantı, eğitim, seminer gibi toplu faaliyetler iptal edilmiştir. 5. Nüfus ve vatandaşlık hizmetleri başta olmak üzere Bakanlığımızca doğrudan vatandaşlarımızla temas halinde yürütülen tüm hizmetlerde yapılan her işlemden sonra hizmet alanının, hizmet verilen araçların (el, parmak izi vb.) ve hizmeti sunan personelin dezenfeksiyonu/hijyeni konusunda hassasiyet gösterilmesi, çok önem arz eden hizmetler dışındaki diğer hizmetler tehir edilmelidir. 6- Okul servis araçları başta olmak üzere diğer servis araçları düzenli aralıklarla dezenfekte edilecektir. 7. Avrupa'da virüsün yoğun olarak görüldüğü ülkelerden gelen vatandaşlarımızın(kamu görevliler de dahil) ve umreden gelen vatandaşlarımız, koronavirus testleri ve ilgili tetkiklerin yapılması için sağlık kurumuna yönlendirilmesi ve vatandaşlarımızın yurda giriş yaptığı andan itibaren 14 gün süreyle sağlık kuruluşları ile koordineli olarak ikametlerinde kalmalar için uyanların yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması sağlanacaktır. 8.Koronavirüs salgını nedeni ile Umre ziyaretinden dönen vatandaşlarımızın, yurt dışından gelen şoförlerinin, yun duşunda eğitim görüp dönen öğrencilerimiz ile yurt dışından gelen kişilerin 14 günlük karantina süresi içerisinde ziyaret edilmeyecektir. 9.Düzensiz göçmenler, mülteci alan ve diğer nüfus hareketleri konusunda gerekli tedbirlerin alınması sağlanacaktır 10- Güvenlik ve trafik ile ilgili hizmetlerin pandemi( salgın)'ye uygun devamlılığı sağlanacaktır.  11-Harran Devlet Hastanemizde Mart ve Nisan aylarında hasta ziyaretleri konusunda Düzenlemeye gidilmiş olup; Buna göre palyatif birimlerinde yatarak tedavi gören hastaların ziyaret edilmesi tamamen kısıtlanmış olup burada yatan hastalar hakkında bilgilendirme 0414 3187900 irtibat numaralı telefon ile yapılacaktır. Diğer yataklı servislerde yatak tedavi gören hastalar için ziyaret saatleri her akşam 19:00 21:00 orasında yapılacak olup her hasta için bir kişi ziyaretçi olarak kabul edilecektir. 12- Kamu kurum ve kuruluşlarında gerekli dezenfeksiyon işlemleri gerçekleştirilecektir. 13- Taziye, sünnet, düğün, umreden dönüş ziyaretleri gibi kamu sağlığı açısından risk barındıran etkinlik gösterilmesi sağlanacaktır. Belediye Başkanlığınca, taziye, düğün vb toplantılar için kurulan ve faaliyetlerin yapılmaması Taziye evlerinde tokalaşmamaya gerekli özenin gösterilmesi sağlanacaktır. Belediye Başkanlığınca taziye, düğün vb. toplantılar için kurulan çadırlar toplatılacaktır. 14- Vatandaşlarımızın öksürük ve hapşırık sonrası, yemek hazırlamadan önce ve hazırladıktan sonra, yemek yemeden önce, tuvalete girerken ve çıkınca, eller görünür şekilde kirlendiğinde. Canlı veya ölü hayvanlarla temas sonrasında ellerini yıkamasını dikkat etmeleri için gerekli bilgilendirmeler yapılacaktır. 15- Kamu kurum ve kuruluşlarının giriş ve çıkışlarında dezenfektan ve kolonya bulunması sağlanacaktır. 16-Evlerde hasta ziyaretlerinin yapılmaması için vatandaşlarımıza gerekli bilgilendirmenin yapılması sağlanacaktır. 17- Mahalle muhtarlarımız ve mahallelerde bulunan cami imamlarımız (Anonsla) bu kararları kırsal kesimde yaşayan vatandaşlarımıza iletmeleri sağlanacaktır. 18- Karantina kurallarına uymayan kişilere Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilgili kanun maddesi gereğince işlem tesis edilecektir. Kamu kurum ve kuruluşlarımızın söz konusu kurallar doğrultusunda hareket etmesi ve herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi hususunda Bilgi ve gereğini önemle rica ederim." URFA YAZAR #urfahaber #urfayazar #urfa #sanliurfa #urfagündemi #urfasondakika #haber #sondakikahaber #haberler
0 notes
mucovekedileri-blog · 5 years
Text
3.GÜN
Benim için doğal olarak bugünün en önemli anı Athena grubunu dinlemekti. Kendilerine senelerdir net hayranım. 
-Yeni albümden bahsettiler, üstüne üstlük bir Neşat Ertaş coverı düşünüyorlarmış, onu da çaldılar. içimiz eridi.
-İzmir’de neredeyse, hiç bir konserlerini kaçırmamıştım. (Sanırım, şu fuarda ki büyük etkinlik dışında.) Hal böyle olunca da bugün sahnede ki performans benim için yeterli olmadı. Ama suçlu arayacaksak, başkanın 50bin kişi var demesine rağmen hem gün içinde herkesin cidden yorulmuş olması hem de ciddi mana da Athena parçalarına eşlik edemeyen bir kitleye söylemeleri enerjilerini etkiledi diye düşünüyorum.
-Çanakkale türküsünü onlardan tekrar dinlemek, bir memleket hasretimi depreştirdi.
-Protest kraliçem, Selda Bağcan muhteşemdi. Yine her zaman ki gibi. O Sempatik tavırları ve sertliğinden ödün vermeyen protest şarkıları ile. Ayrıca daha öncelerinde Fethiye’de köy okulları için katkıları bulunmuş sahne de başkandan duyduk, sahneden uzaktaydım o sırada ama çekinmeden “Seviyorum seni kadın” diye bağırırken buldum. Kapanış İzmir marşıydı, eyvallah. Haluk Levent’ten İzmir’de dinledikten sonra kim olursa olsun kesmiyor bu marş. Yine siz bilirsiniz.
-Sagopa Kajmer, pek sevdiğim söylenemez. Ama her tipten - yaştan kitlesi olunca konserleri de baya eğlenceli oluyor. Eski şarkılarını istemsizce ezbere biliyorum. 
-En büyük sıkıntım, yanında ki kim gözleriydi. Bu kadar fazla tanıdık olmasına alışkın değilim bir festival ortamında. O yüzden deli gibi bira içip, kendimi kaybedip saatlerce zıplayamadım bu sefer. Daha oturaklıydık.
Tumblr media
-Yarın itibariyle şuan ki işimden ayrılıyorum. Son bir club işi kaldı sadece. Uzun zaman emek harcadığım ve asıl hedefim olan bir şeyler öğrenmek olan işimden öğrenebileceğim çok fazla şey öğrendim. Eminim, kalmaya devam etsem çok da fazla şey öğrenecektim. Bu iyi bir öğretmenin olması ile alakalı değildi elbette, tamamen öğrenmeye açlığımın seviyesi ile ilgili.
-Bana kalırsa paradan değerli tek şey her zaman bilgi olmuştur. Ailemde değerli pırlanta, yüzük, kolye bırakmayıp, bildiklerini bırakması da belki bunda etkilidir bilmiyorum. O yüzden mesleğimde hiç deneyimlemediğim zorluklar, beceriksizlikler tatmak dahi bana çok etkili oldu.
-Bir haftalık kısa bir ara vereceğim. Sonra yoluma devam. Aslına bakarsan, İzmir, Denizli ve Aydın’da birer fırsat doğmuş durumda ama yüksek ihtimalle ailemden çok uzaklaşmayacağım.
-Bu bir haftalık arayı gerçekten eskişehir - çanakkale arasında geçirmek istiyorum ama ne kadar mümkün bilmiyorum.
-Bugün öğrendiğim derste; ister istemez katıldığım bir konuşmadan oldu. Komplekslerinden arınmış insanlar mutlu olabiliyor sadece. Paradan, güzelliğe, tümünde komplekslerinden ayrılmak. 
-Black Cover’ın son 30 sayısını okuyabildim sonunda, güncele geldim. Solo Leveling çizeri hastaymış, açıklama yapmışlar. Üzdü bu. Novel’i bilerek ilerletmemiştim, manganın tadını kaçırmayayım diye. Bir de noveli o kadar iyi değil ya. Çok novel okudum, gerçekten iyi değil noveli. 
0 notes
vaktiylebiratsiz · 7 years
Note
Merhabaa küçük bir yardım isteyecektim 🤗 18 mart Çanakkale zaferi ve şehitleri anma ile ilgili bir etkinlik düzenliyoruz. Kendimizi göstermek, biz burdayız sizde gelin bir olalım birlik olalım demek istiyoruz. Bana slayt görevi düştü. Şunu mutlaka slayta eklemelisin dediğin bir fotoğraf, şiir, arka plana konulabilecek fon vs bir öneride bulunur musun? yani ne olursa olsun sadece slayt değil başka anlamdada katkıda bulunursan çok sevinirim 🙏🏻😊😊
Atsızın kahramanların ölümü şiirini koyabilirsiniz slayta ama ayriyeten Atsız ve Çanakkale üzerine araştırma yaparsan gerek Atsızın gerekse diğer yazarların Çanakkale hakkında ki güzel yazılarına ulaşabilirsin,umarım güzel olur slaytınız kolay gelsin :)
3 notes · View notes
mehmetkali · 7 years
Text
Hyperloop Ulasim Teknolojileri CEO’su Dirk Ahlborn 5 Aralik’ta Istanbul’a geliyor http://ift.tt/2nlk0Cm
“Hello Tomorrow Türkiye – Akıllı Şehirlerin Geleceği” özel etkinliği 5 Aralık’ta
Bilimi, teknolojiyi ve girişimciliği bir araya getirerek geleceğe yön veren çözümler yaratan kar amacı gütmeyen global inisiyatif Hello Tomorrow, Zorlu Holding, Zorlu Enerji ve Kale Grubu ana sponsorluğunda geleceğin şehirlerini konuşmak üzere özel bir etkinlik gerçekleştiriyor. 5 Aralık 2017 tarihinde Zorlu PSM’de “The Future of Smart Cities – Akıllı Şehirlerin Geleceği” temasında gerçekleştirilecek olan etkinlikte “akıllı mobilite”, “Nesnelerin İnterneti – IoT & Dijitalizasyon” ve “enerji verimliliği” konuşulacak.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’de ilk kez “The Future of Energy – Enerjinin Geleceği” isimli etkinlikte 700’ü aşkın girişimci, yatırımcı ve iş – sanayi dünyasının liderlerini bir araya getiren Hello Tomorrow Türkiye’nin en önemli amacı Türkiye’yi teknoloji tüketen değil, teknolojiyi üreten bir ekonomiye dönüştürecek girişimciler yetiştirmek.
Türkiye’nin “deep-tech start-up” yani bilim ve teknoloji bazlı girişimcilik ekosistemini inşa etme misyonuyla yola çıkan Hello Tomorrow, Türkiye; Los Angeles, New York, Londra, Paris, Kopenhag, Tel Aviv ve Dubai gibi dünyanın dört bir yanından gelecek vaat eden inovatörleri de bu seneki ikinci etkinlikle Türkiye’de ağırlıyor.
Hello Tomorrow Türkiye’nin 5 Aralık’ta gerçekleştirilecek olan etkinlikte etkinliğin açılış konuşmacısı Hyperloop Ulaşım Teknolojileri CEO’su Dirk Ahlborn. Dirk Ahlborn,Hyperloop’un nasıl kurulduğunu, girişimci iş adamı Elon Musk’ın öncüsü olduğu ses hızında yeni ulaşım teknolojisi Hyperloop’u anlatacak.
Global bir inovatör ağının bir araya geleceği etkinliğe T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün de katılması beklenirken; etkinlikteki açılış konuşmalarını sırasıyla Hello Tomorrow Türkiye Kurucu Başkanı Timur Topalgökçeli, Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Sn. Charles Fries ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik gerçekleştirecek.
Birinci panelde akıllı şehircilik için çözüm önerileri hakkında Engie CEO ve Ülke Temsilcisi Denis Lohest, Kale Grubu Başkan & CEO’su Zeynep Bodur Okyay, İBB İSBAK A.Ş. Genel Müdürü Muhammed Alyürük, Türk Telekom CEO’su Dr. Paul Doany, Sanko Enerji CEO’su Adil Tekin ve TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav konuşacak.
Akıllı şehirlerin geleceği ve girişimcilerin oynayacağı rol hakkında, Futurist Ufuk Tarhan’ın moderatörlüğünü üstlendiği ikinci panelde Masdar Akıllı Şehir Uzmanı ve Replenish kurucusu –CEO’su Dr. Tia Kansara, Londra bazlı EcoMachines Ventures Yönetici Ortak Dr. Ilian Iliev, Vestel Ventures CEO’su Metin Salt, yapay zeka laboratuvarı Tarentum Labs Kurucusu Burak Aydın, siber güvenlik lideri Trend Micro Akdeniz Ülkeleri ve Türkiye Genel Müdürü Yakup Börekçioğlu ve ATÖLYE Kurucu Ortak ve CEO’su Kerem Alper görüşlerini paylaşacak.
NOVUSENS İnovasyonve Girişimcilik Enstitüsü Kurucu Partneri Berrin Benli’nin dünyaya yön veren girişimlerle ilgili somut yol haritası niteliği taşıyan “Akıllı Şehir Vizyonuve Çanakkale için Yol Haritası” başlıklı konuşmasını, girişimcilerle ilgili özel sohbet seansı takip edecek.
Blockchain ve enerjiyi bir araya getiren dünyanın öncü girişimcileri Türkiye’de
Enerji sektörünün geleceğini en çok merak ettiği başlıklardan biri olan “blockchain ve enerji üretimi” arasındaki işbirliğini dünyaya kazandıran LO3 Energy Direktörü Scott Kessler’in de aralarında olduğu yedi farklı girişimcinin yer alacağı sohbette öne çıkan başlıklar şöyle olacak: Kinetik enerji depolama, blockchain & microgrids, nesnelerin interneti – IoT & big data, robotik & bina bakımı, blockchain & enerji, yeşil ve yeni nesil mobilite.
Hello Tomorrow Türkiye geçtiğimiz yıl Türkiye’de ilk defa Sabancı Center’da “The Future of Energy – Enerjinin Geleceği” adlı etkinlikte 700’ü aşkın inovatörü, girişimciyi, yatırımcıyı, iş ve sanayi dünyasının liderleri ile bir araya getirmişti.
Geleceği bilim ve teknoloji ile dönüştürmek için ilham vermeyi hedefleyen etkinliğin detaylı programı ve biletleri için aşağıdaki bağlantılar ziyaret edilebiliyor.
Program için: https://goo.gl/wA38FM (Tıklandığı zaman pdf versiyonu ile program bilgisayarınıza otomatik indirilecektir)
Kayıt için: http://ift.tt/2nfQBt1
Hello Tomorrow hakkında:
Hello Tomorrow, bilimi, teknolojiyi ve girişimciliği bir araya getirerek geleceğe yön verecek çözümler yaratan, kar amacı gütmeyen global bir inisiyatiftir. Girişimcileri, bilim insanlarını ve yatırımcıları aynı çatı altında buluşturarak endüstriyel ve sosyal problemlerin, dünyayı değiştirecek inovasyonlar ile çözüme kavuşmasını sağlama misyonu ile hareket eden Hello Tomorrow geliştmekte olan projeleri ticarileştiren ve bunların pazarda büyük bir etki yaratmasını sağlayacak yarışmalar düzenlemektedir. Ayrıca alanında uzman beyinleri, yarını inşa etmek amacıyla aynı çatı altında bir araya getiren uluslararası konferanslar organize ederken, bölgesel problemlere ışık tutan dünya çapında etkinlikler gerçekleştirmektedir.
Global seviyede, Michael Bloomberg, Emmanuel Macron ve NASA’nın eski yöneticilerinden Daniel Goldin gibi alanında öncü kişiler tarafından şahsi olarak desteklenmektedir.
Bilimi ve yüksek teknolojiyi katma değer oluşturma zincirinin merkezine yerleştirerek, teknoloji girişimcileri ekosisteminin gelişmesini hızlandıran Hello Tomorrow, teknolojik inovasyonlar için disiplinler ve kuşaklar arası bir ekosistem oluşturmaktadır. Dünyanın her bir yanından gelecek vadeden inovasyonları etki odaklı çözümlere dönüştürme misyonuna sahip Hello Tomorrow’un sloganı: “Daha iyi bir geleceği bilim ile gerçek kılmak için!”dir.
youtube
  from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2i4lwmC via IFTTT
0 notes
bakbi3452 · 3 years
Text
ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ / KARAOKE
ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ / KARAOKE
Çanakkale Türküsü Çanakkale içinde aynalı çarşı Ana ben gidiyom düşmana karşı, off, gençliğim eyvah! Çanakkale içinde bir ağaç selvi Kimimiz nişanlı, kimimiz evli, off, gençliğim eyvah! Çanakkale içinde bir kırık testi Analar babalar ümidi kesti, off, gençliğim eyvah! Çanakkale üstünü duman bürüdü On üçüncü fırka harbe yürüdü, off, gençliğim eyvah! Çanakkale elinde toplar kuruldu Vay…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 5 years
Text
Kan Sıçrıyor Her Yere...
Tumblr media
Kan sıçrıyor her yere. Doğrudan, kesintisiz bir yıkım var edilirken iş bu sathı mahallin her bir yanında ol kan lekesi kalıcılaşıyor. Bugünümüz ol dününden ağır kılınmış yara verme halinde güncelleniyor. Bugünümüz bir biçimde dünümüzle ilişik kılınıyor. Hiçbir yaranın tedavi olunmadığı yerde hepsini, her yenisi ile birlikte onları toptan / eksiksiz “kangren” kılmak güncelleniyor. Bir haber bülteni sınırlarında astık, kestik, dümdüz ettik vb. ile var edilen şey bu yıkım hali, o yara kanatma istencinin ta kendisi oluyor. Bu sathın hakikat hanesi yalanlarla donatılıyor.
Çürümüşlük, yıkımın birbiri ardı sıra ve hep bir aradaki varlığına göz kulak tıkamakla aklı nadasa bırakmakla bir ve birlikte ulaşılan bir sonuç olarak işlevsel kılınıyor. Ölümü coşku ile yıkımı handiyse bir taraftar gibi borazanlıkla, kin ve nefreti ve şiddeti aralıksız alkışlayarak her neredeyse birkaç istisna hariç dünyanın onaylamadığı bir vahşilik sıradan addediliyor. Savaş bir kurgu, oyun, tahayyül değil toptan yıkım iken bu bahisten meram olunmuyor. Birinci haftası içerisindeki bir yıkım hali tahayyülü değil var edilen kötülüğü belirgin kılıyor. Yoksulluk ve yoksunluğun daimi bir politik tavır olarak hakikat kılınması şu menzilin halini de bildiriyor.
İşgal ve iğfal, yıkım ve yıldırı halinin muktedirlerin gözetiminde hayat hakkının her nasıl, her ne şekilde çalındığını göstere gelen bir kurgu değil hakikat geçtiğimiz günlerin tek ve sabit gündemini oluşturur. Bir sahayı yaşamdan alıkoymak, onunla birlikte üstünde yaşam çabasında olanların hayatlarını belirsiz kılmak, her gün biraz daha, her gün bir kez daha bir ya da daha çok kimliği hedefe koymak kesintisiz kılınır. Kürd halkının anlamlı direnç ve direnişinin Orta Doğu bataklığında var edilmeye çalışılan bir müşterek birlikteliğinin de kökten yıkımı / yerle bir edilmesi arzulanır. Kürd, Süryani, Ezidi, Ermeni, Mıhellemi, Kıpti, Keldani, Arap ver her milletten oralarda yaşamaya çalışan insanların birlikteliğin o müşterek hayat istenci bugün delik deşik olunur. Büyük devletler (terör şebekeleri) ile şu bizim ülkenin kendini dev aynasında gören muktedirleri sayesinde hayat tarumar olunur.
İsimleri ana akımın dört köşesinde, siyaset sahnesinin her kürsüsünde terörist olarak anıla gelen Halkları Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı, Sezai Temelli’nin bahislerindeki söz dizimidir, mesel, meram. Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “
HDP Esenyurt İlçe Örgütü’ne Esenyurt Kaymakamlığı tarafından "Meydan'da açıklama, eylem ve etkinlik yapılması yasaklanmıştır" diye tebligat yapıldı. Bunun üzerine meydanın giriş ve çıkışını, HDP Esenyurt İlçe Örgütü'nü ve çevresini zırhlı araçlarla erkenden kapatan polis açıklama için toplanan kitleye plastik mermi ve biber gazlı müdahalede bulundu. Yapılan müdahale sırasında kitle sık sık, "Biji Berxwedana Rojava" ve "Katil AKP" sloganları attı. Slogan üzerine kitleye tekrar müdahalede bulunan polis birçok kişiyi darp etti. Yaşanan arbede sonucu 2 kişi de darp ederek gözaltına alındı.
İlçe binasın önünde yurttaşlara seslenen Temelli, yapılmak istenen açıklamanın engellemesine ve yaşanan müdahaleye tepki gösterdi. Halkla bir araya gelmek için Esenyurt’a geldiklerini ifade eden Temelli, “Ama görüyorsunuz bütün her tarafı abluka altına almışlar. Bugün birçok belediye Eş başkanlarımız gözaltına alındı. Erciş ve Nusaybin belediye eşbaşkanlarımız ve meclis üyelerimiz gözaltına alındı. Neden gözaltına alındı? 'Savaşa hayır' dedikleri için gözaltına alındılar. Nusaybin’de kriz masası kuruldu. Kriz masasını devirdiler neden çünkü kriz yaratanlar krize çözüm üretenlere tahammül edemiyorlar. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Savaş istemek suçtur. Barış isteyen herkes dünyanın her yerinde onurlandırılır. Ama bu ülkede savaşa karşı çıkanlar, cezalandırılıyor. Bakın BM yasalarında ne yazıyor. Savaşın propagandasını yapamazsın. Bugün bu ülkede kendini bir avuç kendini bilmez, sabah akşam televizyonlarda savaş propagandası yapıyor. İlkokul çocuklarını da bu propagandaya alet ediyorlar. Oysa barışı savunmamız gerekiyor. Barışın mücadelesini vermemiz gerekiyor. Çünkü savaşı istedikçe bu ülkeye kötülük yapmaya devam ediyorsunuz” diye belirtti.
İktidarın Kürt düşmanlığından beslenerek toplumu ve ülkeyi bölmek istediğini vurgulayan Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz de her seferinde savaşa karşı çıkarak, bir arada yaşayacağımızın iradesini ortaya koyduk, koymaya da devam edeceğiz. Sadece bu ülkeye kötülük yapmakla kalmıyorlar, bugün Suriye halklarına da kötülük yapıyorlar. Suriye’de yaşayan Kürtleri, Ermenilere, Süryanilere, Araplara kötülük yapıyorlar. Oradaki halkları da bölüyorlar. 10 yıldır Suriye’de savaş var. Ve 10 yıldır bu iktidar kendi bekasını korumak adına bütün dünyaya çözümsüzlüğünü dayatıyor. Oysa çözüm çok kolay. Çözüm yolu Kürtlerle barıştan geçiyor. Türkler ve Kürtler bin yıldır bir arada yaşıyor. Kürtler Türksüz; Türkler Kürtsüz olamaz diyoruz. Buna rağmen halen Kürt düşmanlığı yapıyorlar. Evet, bugün Suriye’de budur. Buna son vermenin yolu vardır. Buna son vermenin yolu savaşa karşı birleşmektir.”
Başlatılan operasyon ardından bir hafta içerisinde 200’den fazla sivilin hayatını kaybettiğini vurgulayan Temelli, 275 bin kişinin de çatışmalar nedeniyle yerinden edildiğini söyledi. Savaşın devam etmesi halinde göçlerin daha da artacağını ifade eden Temelli, “O yüzden bu savaş bir an önce son verilmelidir. Bu savaşın bütün bedelini Kürtler, Türkler, emekçiler ödüyor. Belki farkında değilsiniz sizler ödüyorsunuz. Bu bedeli canımızla ve geleceğimizle ödüyoruz. O yüzden savaşa hayır diyoruz. Savaş geleceğimizi çalıyor. Bu ülkenin geleceğine yapılabilecek en büyük kötülüktür savaştır.
“Artık bu yanlış gidişe hep birlikte son vermeliyiz” diyen Temelli, son olarak şunları dile getirdi: “İkinci olarak kayyum atanmış belediyelerimizde belediye eşbaşkanlarımız görevlerine iade edilmesidir. Kayyumlar görevden el çektirilmeli yapmış oldukları hukuksuzluktan da haklarında soruşturma başlatılmalıdır. Bu süreçte  gözaltında alınan ve tutuklanan herkes serbest bırakılmalıdır. Üçüncü adım olarak ise bu tecrit hukukuna son verilmelidir. Avukatları Sayın Öcalan ile bir an önce görüşmelidir. Atılacak bu üç adım Türkiye’nin önünü açacaktır. Bu iktidarın bekası mı? Türkiye’nin geleceği mi? Türkiye halkları şimdi buna karar vermek zorunda. Maalesef bugün bu koşullarda açıklamamızı yaptık. Ama bu utanç bizim değil , bu utancı bu ülkeye dayatan bu iktidarındır. Bu ülkeyi bu utançtan kurtarmanın yolu bu iktidardan kurtulmaktan geçiyor. Korkuyorlar, kaygılılar, iktidardan gidiyorlar. En kısa zamanda nasıl ki kayyumları süpürdük, bu iktidarı da süpürüp atacağız. Kimsenin bundan şüphesi olmasın.  Bir an önce demokrasi ittifakında buluşalım; bir an önce faşizme karşı omuz omuza verelim. Barış mücadelesini iktidara taşıyalım. ”
Kan sıçrıyor her yere. Sezai Temelli, var edilen cürüm halinin her neye yol verdiğini bir biçimde bildirmeye çalışıyor. Bir asır sonra başlanan noktadan da geriye, çok daha geriye düşmüş bir demokrasi tahayyülünün halini bildiriyor. İçerideki o haklıyız biz bakışının her nasıl ters köşe olduğunu gösteremeye gayret eder Temelli ve beraberindeki insanlar. Halkların Demokratik Partisi’nin bu sahadaki eylem ve söyleminin yerle bir olunması hali ile geleceğin belirsiz koyulmasının birlikteliğinde çürüme salt Bakur Kürdistan’ının ya da Rojava Kürdistan’ının meselesi değildir.
Tükenmez denilen bir nefret söyleminin yanında hınç siyasetinin pratiğe döküldüğü bir yerde gelecek kalmayacaktır, bunun belirtilerini salt bir hafta süresince yaşatılan kırımlardan görebilmek mümkündür. Sınır dışı, sınırın içi gibi, kırk yıldır var edilmiş olan gibi bir aymazlıkla, işitmezlikle, sorgulamama hali ile bir ve birlikte, devletin geleneksel kıldığı kırılmalara rehin olunmaktadır. Daha kaybedilecek kaç asır, kaç yıl, kaç ay, kaç gün, kaç saat... İşitmek isteyene yukarıdaki meram pek çok şeyi anlatır! Geleceği kaybetmemek için savaşa hayır diyebilmenin, kitabın ortasından bir kez daha yinelenmesi elzemdir, farkında mısınız?
Seçkin Sağlam’ın Evrensel Gazetesi’ndeki haberidir: “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde göz ameliyatı olan eşi Bedriye Yaşlı (71) ile Kürtçe konuşan Ekrem Yaşlı (74), başka bir hasta refakatçisi tarafından ırkçı saldırıya uğradı. Eşinin Türkçe bilmediğini ifade eden Yaşlı, “Ben bir şey demedim ona. Bana ‘sen nereden geldin?’ gibi bir şeyler söyledi. Ben anlamadım önce. Sonra koltukta oturuyordum, bir ara göz göze geldik. ‘Bana neden bakıyorsun?’ dedi. Ben de ona bakmadığımı söyledim, ayrıca ‘bakmak yasak mı?’ dedim. Arkasında soda şişesi saklıyormuş. ‘Ben sana bana bakma demedim mi’ dedi, ‘burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ diyerek soda şişesiyle iki kez kafama vurdu” dedi.
Kendisine vuranın 20’li yaşlarda biri olduğunu söyleyen Yaşlı, hastane polisine şikayetçi oldu. Orada ilk ifadesini veren Yaşlı, savcılığa da şikayette bulunacağını ifade etti. Konuyla ilgili İnsan Hakları Derneği (İHD) Çanakkale Şubesine başvuru yapılırken, İHD yetkilileri olayın adli boyutu itibariyle takip edileceğini, Çanakkale’de insanların bir arada ve barış içinde yaşadığını, bu tür ırkçı saldırılara izin verilmeyeceği ifade edildi.
AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, yaptığı Twitter paylaşımı ile Ekrem Yaşlı'ya geçmiş olsun dileklerini iletti. Yeneroğlu, Kürtçe ve Türkçe dillerinde yazdığı mesajında "Xwedê şifayê bide apê me, bi hurmet têm destê te (Allah amcama şifa versin, hürmetle ellerinden öperim). Dedesi yaşında, saygı gösterilmesi gereken bir büyüğe saldırmak; nasipsizliktir, barbarlıktır. Efendimizin buyurduğu gibi, ırkçılık yapan bizden değildir" ifadelerini kullandı.”
Ekram Yaşlı yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’na aktarır: “Göz ameliyatı olan eşiyle hastanenin iki yataklı bir odasında kaldıklarını dile getiren Ekrem Yaşlı, eşiyle Kürtçe konuştukları sırada yan yataktaki hasta yakınının kendilerine dönük "Ne bıdı bıdı yapıyorsunuz" dediğini söyledi. Bunun üzerine kendisinin de "Bizim lisanımız Kürtçe, biz Kürdüz, kendi dilimizle konuşuyoruz" yanıtı verdiğini belirten Yaşlı, sonrasında yaşananları söyle paylaştı:
"Aradan 5 dakika geçtikten sonra annesi ondan su istedi. Annesine suyu uzatırken, bana ters ters baktı. Ben de kafamı kaldırıp baktım. Neden baktığımı sorunca, 'Bakmak yasak mı?' diye sordum. Bana 'Oğlum bana bakma, sen benim kim olduğumu biliyor musun?' dedi. Öyle tersleyince, bir iki nasihat etmek istedim. Senin de hastan var, benim de hastam var diyecektim ki eline soda şişesini aldı. Kapıya yakındım. Saldıracağını anlayınca kafamı odadan çıkarıp 'Güvenlik yok mu?' dediğim anda 'Burası Türkiye Cumhuriyeti' diyerek arkamdan vurdu. Şişe kafamda kırıldı. Yüzümü döndüğümde kırık şişe ile bir daha vurdu. Kanlar içinde kaldım ve sersemleştim. Duvara dayanarak düşmemeye çalıştım."
Yaşadığı olay sonrası hastane polisi, doktor ve hemşirelerin kendisinden, saldırgandan şikayetçi olmamasını istediğini söyleyen Yaşlı, "özürlüdür, raporludur" denilerek vazgeçirilmeye çalışılsa da saldırgandan şikayetçi olduğunu söyledi. Olaydan 10 dakika sonra hastaneye gittiğini söyleyen çiftin aile dostu olan Nihat Yalçın ise bu tür olayların yaşanmasının sebebinin ülkeyi yönetenler olduğunu ifade etti. Irkçı söylemler gelişince bu tür saldırıların yaşandığını söyleyen Yalçın, "Sadece saldırıda bulunan şahıs değil, ülkeyi yönetenlerin de sorumluluğu var" dedi.”
Tumblr media
Kan sıçrıyor her yere. Cüppeli ismiyle müsamaha şahsın Ermeni dölü, Yahudi bunlar çıkışı, gün aşırı biçimlendirilen hainler söylemi, yapacağız, göreceksiniz, kökünüzü toptan kazıyacağız hezeyanları yanında sinkaflar, hakaretler bir yanda, bir yerde daimi güncellenirken ol ırkçılık Adapazarı’nda bir gencin canına mal olurken, Çanakkale’de şu yukarıda okuduğunuz gibi bir şiddete dönüştürülür. Bir biçimde gencinden, yaşlısına salt öteki olduğu için lincin yolu ve menzili aralanır. Cezasızlık zırhını bir kez kuşanan faşist cenah bu sınırlardaki hayat tahayyülünü paramparça etmenin yolunu bulur bir kez daha.
Bir ülkenin cürümler üstünde kurulu, hemen her günün bir sınav kılınması bilindik aşina bir meselken yaralara yenilerini ekleme çabasına düşülmüş olandır. Çanakkale’deki ol vahşet bunun bir yüzeyidir. Bakur Kürdistan’ında ve Rojava Kürdistan’ında yağılmak istenen kimi video sızıntılardaki cinayetlerin bir öncesindeki, şiddetin kıyısında dolaşan cürümler artık devletli gözetiminde sırt sıvazlanarak var edilir. Böylesinin olduğu bir yer, bir sahada kan sıçramayan bir menzil var mıdır? Biçimsiz yıkımın kesintisiz şiddetin hayatı esir aldığı kaç toprak parçası vardır. Bunca yalın tehdit dili ve yıkım eylemselliği ile hayat her ne hale koyulur?
Demokrasi İçin Birlik’in 16 Ekim buluşması engellenir. HDP’nin her gün devam etmeye çalıştığı kayyım, belediye gaspına karşı direnişi engellenir. Savaşa karşı ses etmek imkansızlığın kıyısına taşınır. Ya savaş denilecektir, ya onay verilecektir. Kesintisiz bir halde bütün bunlar var edilirken Hrant Dink Vakfı’nın Kayseri ve Çevresini kapsayan bir akademik konferans, neden öne sürülmeksizin önce Kayseri’de ardından da bir binanın içinde, İstanbul’un göbeğinde Şişi Kaymakamlığı eliyle engellenir. Bu ülke kimsenin hayat hakkında gözü yoktur, kimsenin canını almamıştır, demokrasi vardır denilirken ol linçlerin başka suretleri var edilir. Böylesi bir ortamda Rojava sathında yaratılanın hal ve istikametini anlayabiliyor musunuz?
Yeni Yaşam Gazetesi’ne bağlanalım: “Ankara’daki temaslarının ardından açıklama yapan ABD Başkan Yardımcısı Pence, “Harekat durdurulacak ve YPG güvenli bölgeden çekilecek. ABD, 120 saat içinde YPG’nin güvenli bölgeden çekilmesini sağlayacak” dedi. Pence, “Türkiye’ye yeni yaptırımlar olmayacak. Ekonomik yaptırımlar geri çekilecek. Başkan Trump Türkiye konusunda çok net. ABD Türkiye’nin Suriye’deki operasyonuna karşıdır. Ayrıca her iki lider arasındaki ilişkiler bu anlaşmayı sağladı” diye konuştu.
Çekilmenin başladığını belirten Pence, “120 saat sonra çekilme tamamlanınca kalıcı ateşkes yapılacak. Çekilecekleri yer sınırın 20 mil güneyi. Türkiye bu noktada bir ateşkes uygulayarak bu çekilmenin sağlanmasına izin verecek. Aslında biz konuşurken bu geri çekilme başladı. Türkiye sınırı konusunda ciddi kaygı yaşıyor. ABD de bu operasyonu kabul etmiyor. Suriye’deki Kürt toplulukları ile güçlü bağlarımız var. ABD, SDG ile işbirliğini minnettarlıkla hatırlayacaktır. Çünkü IŞİD zayıfladı. SGD ile temas halindeyiz. Ateşkesi memnuniyetle kabul ediyorlar. Buradan çıkacaklar. Bunun başlaması konusunda güvenimiz tam. Uzun süreli bir tampon bölge Kürtler ve Türkiye arasında barış koşulları için yardımcı olacak” ifadelerini kullandı.” Beşar Esad'ın danışmanı Buseyna Şaban Al-Mayadeen TV'de şu meramı eyler: "Güvenli bölge kavramı yanlış, olursa ismi işgal altındaki bölge olur." Gazeteci Nurcan Baysal’ın sözüdür: “Onlarca insan öldü.200 binden fazla insan evinden toprağından oldu,yerleşim birimleri yıkıldı,halklar arasına öfkenin, düşmanlığın tohumları atıldı. Olan hep o bahsedilen ama bir türlü hayata geçmeyen “kardeşliğe” oldu, geleceğimize oldu. Çok yazık oldu, çok..”
Yalın, apaçık ve doğrudan dokuz günde bir yıkım var edilir. Bariz kılınanı, bilindik diye atfedileni her geçen gün yıkan eşik bırakmayan bir menzil, bir yönetim Kürd’ü ve tüm o beraberindeki Süryani, Ermeni, Ezidi, Arap vb bahis açmadan bir ateşkes mutabakatına varıldığı zikredilir. Mutabakat değil bir dayatma hali güncellenir. Kimyasal silahların da sahneye çıkartıldığı iddiasından, vahşetin kayıt altına alındığını göstere gelen sızıntılara, o ateşkes bildirimi yapılırken ve ertesi gün yıkıma / talana ve öldürmeye devam denilen bir sahada hayat her ne hale koyulacaktır. Serekaniye’de var edilenler, dokuz koca gündür ol sahada icrasına düşülmüş kırımın ta kendisi bu hayat hakkının ne hallere konulduğunu da afaki kılar.
Bir menzilde, büyük terör şebekeleri olarak tescillenmiş olan devletlerin var ettiği, güncellediği ve sıradanı içine mahpus etmeye çalıştığı yıkım ayaklarımızın ucunda, sınırımızın hem içinde hem de dışında var edilmektedir. Böyle bariz bir kırım hattının tüm o yıkım, zulüm ve yok etme gayretinin bir barışı var etmeyeceği kesintisiz hakikattir. Bunca zamanda, bir koca asırda yerinde sayan insan hakları meselinin ayıbını da sizlerin takdirine bırakıyoruz... Böyle böyle yitirilen, zayi olunan şeyin insanlık meseli olduğunu hiç unutmayın; asla! Kan sıçrıyor her yere. Bize uzakmış gibi görünen, bizden farklıymış gibi bildirilen, biz değil onlar diye atfedilen anılanların hayatlarına gölgeler düşürülmeye devam olunuyor. Bu kadar cerahatin ortasında bir hayata varılmayacağını, sizin, bizim meselinin kalmadığını anlamak zor mu? Onuncu gün geride kalırken, işgal ve yıkımın hala bir yol yordam bilinmesine sessizlik bu topraklardaki hayatı da tehdit ediyor, edecek. Kaç sıçrıyor her yere... herkes sus pus...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller : Lefteris PITARAKIS v/ AP Photo
0 notes
ilkokulum · 1 year
Text
18 Mart Çanakkale Zaferi Kodlama Çalışmaları Kodlama çalışmaları ile öğrencilerimiz belirli gün ve haftalar ile ilgili özgün ve eğlenceli bir çalışma yapacaklar. 18 Mart Çanakkale Zaferi Kodlama Çalışması ile öğrencilerimiz Çanakkale Savaşında vatanımızı kurtaran askerlerimizi anacaklar ve Seyit Onbaşı hakkında bilgi sahibi olacaklar. Ayrıca İstiklal Marşı'nın yazılış hikayesini öğrenecekler. Aşağıdaki pdf dosyalarında kodlama çalışmasını inceleyebilir ve indirebilirsiniz. Kodlama Çalışmaları 18 Mart Çanakkale Zaferi Kodlama Çalışması PDF Seyit Onbaşı Kodlama Çalışması PDF   Emeklerinden ötürü Muammer Akkuş Hocamıza v... https://ilkokulum.com.tr/18-mart-canakkale-zaferi-kodlama-calismalari 📚 Özgün İlkokul 1, 2, 3 ve 4. Sınıf Etkinlikleri 🔐 İçeriklerimizi Pdf olarak web sitemizden ÜCRETSİZ bir şekilde indirebilirsiniz. #ilkokul #ilkokuletkinlik #uzaktaneğitim #matematik #türkçe #hayatbilgisi #1sınıf #etkinlik #5n1k #toplama #okumaetkinliği #boyama #eğitim #ögrenci #2sınıftürkçe #3sınıfmatematik #okumayazma #bilsem
0 notes
Text
DİNAR TÜRKOCAKLARI FALİYETLERİ
DİNAR TÜRKOCAKLARI FALİYETLERİ
Hocalı Katliamı'nın 27. Yıldönümü, İstiklâl Marşı'mızın Kabulünün 98. Ve Çanakkale Deniz Zaferi'mizin 104. Yıldönümü ile ilgili Anma ve Kutlama Programları Dinar Türk Ocakları Dernek Binasında 07.03.2019 Perşembe Günü saat 20.00'de gerçekleştirildi. Sunuculuğunu şair Dede CİHAN'ın yaptığı etkinlik Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve tüm…
View On WordPress
0 notes
Text
Başkan Kocamaz Emeklilere Konuk Oldu
Gülnar Haberleri Yeni Bir Haber Yayınladı... https://www.gulnarhaberleri.net/baskan-kocamaz-emeklilere-konuk-oldu/
Başkan Kocamaz Emeklilere Konuk Oldu
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz İkinci Bahar Emekli Evi sakinleri ile kahvaltıda bir araya geldi. Sık sık toplumun farklı kesimleri ile bir araya gelen Başkan Kocamaz bu kez de emeklilerle kahvaltıda bir araya geldi. İkinci Bahar Emekli Evi sakinleri ile buluşan Başkan Kocamaz, emeklilerin taleplerini ve önerilerini dinleyerek, onlarla hasbihal etti.
Başkan Kocamaz, “Sizlerin mutlu olmasından mutluluk duyuyorum”
Başkan Kocamaz, memlekete emeği geçen emeklilerin baş tacı olduğunu, onların kaliteli ve mutlu zaman geçirebilmeleri için ellerinden geleni yapmak istediklerini ifade ederek, “Bu saati sizlerle paylaşmak bizim için onur verici. Size binbir özenle hazırlayıp, tahsis ettiğimiz İkinci Bahar Emekli Evi çok güzel dostluklara mekân oldu. Oraya gidip faydalanan arkadaşlarımızla yaptığımız sohbetlerde çok mutlu olduklarını, kahve köşelerinden ziyade nezih, temiz bir ortamda bir araya gelip daha faydalı işler yaptıklarını ve huzur bulduklarını ifade ediyorlar. Bende gerçekten sizlerin mutlu olmasından mutluluk duyuyorum. Aynı konu çocuklarımız ve gençlerimiz için de söz konusu. Önümüzde ki dönemde bu evlerin sayısını artırmak mecburiyetindeyiz. Bugün burada bu mekânı şereflendiren çok değerli yaş almışlarımızla birlikte kahvaltı yapmak bize onur ve gurur veriyor. Bu anı bizimle paylaştığınız için hepinize teşekkür ediyorum” dedi.
“Hizmetlerimizle Türkiye’de farkındalık yarattık”
Konuşmasında göreve geldiklerinde hayata geçirdikleri Mersin Araştırma Merkezi, Nazım İmar Planları, Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi, Engelsiz Mesleki Eğitim Merkezi, ulaşım projeleri başta olmak üzere pek çok hizmetten bahseden Başkan Kocamaz,  “Bizim esas amacımız kentin fiziki ihtiyaçlarını hayata geçirirken diğer taraftan da demografik yapısı çok karmaşık olan kentimizde insanları bir araya getirerek, barış, huzur ve kardeşlik içerisinde hayatlarını devam etmelerini sağlamak. Çok şükür göreve geldiğimiz günden bu yana bunun mücadelesini veriyoruz. Yaptığımız sosyal hizmetlerle herkese ulaşmaya çalışıyoruz. Mersin’i söz verdiğimiz gibi yaşlı dostu, kadın dostu, çocuk dostu, engelli dostu, hayvan dostu kent yaptık ve ilgili kurumlardan belgelerini alıp, tescilleyerek Türkiye’de bir farkındalık yarattık. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı hizmetler Türkiye’de birçok belediye tarafından örnek alınıyor, takdir ediliyor” şeklinde konuştu.  
“Daha yapacak çok işimiz var”
Hayata geçirmeyi planladıkları Raylı Sistem Projesi ve Deniz Otobüsü ile ilgili de bilgi veren Başkan Kocamaz, “ Ulaşım Master Planımız tamamlandı. Trafik sorununu çözecek olan en önemli proje olan Raylı Sistem Projemizi Bakanlığa sunduk. Deniz Otobüsü ile ilgili de yurtiçinde ve yurtdışında araştırmalar yapmıştık. Yurtdışından buraya getirmek ve prosedürü tamamlamak baya zaman alacaktı. En sonunda Çanakkale Özel İdaresi ile bir gemi için anlaştık. Daha yapılacak çok iş var. Önemli olan Mersin’e bir şeyler kazandırabilmek. Mersin’de herkesi bir bütün gibi görüp, herkese eşit yaklaşıp, dünya görüşü, kökeni, inancı ne olursa olsun Mersin ortak paydasında birleştirebilmek. Bu konuda mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” diye belirtti.  
 “Bizlerin huzur ve refahını sağlayan çok güzel bir proje”
Memur Emeklisi Kutlay Bodur kahvaltıda yaptığı konuşmasında Emekli Evi’nden ne kadar memnun olduklarını dile getirerek, “Bu ve bunun gibi toplantılarla bizleri birbirimizle tanıştıran, kaynaştıran, bizlerin en büyük ihtiyacı olan bu sosyal ortamı bize kazandıran Başkanımız Burhanettin Kocamaz’a ve açıldığı günden beri görevini eksiksiz yapan İkinci Bahar Emekli Evi ekibine teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.
Memur Emeklisi Seher Işılak ise konuşmasında “Büyükşehir Belediyesi’nin bizlere sunduğu bu emekli evi, sosyal belediyecilik anlayışıyla ve biz emeklilere bir vefa ve insani bir görev bilinciyle bizlerin huzur ve refahını sağlama amacıyla hayata geçirilmiş çok güzel bir proje. Başta Sayın Başkanımız Burhanettin Kocamaz’a ve Emekli Evi’nde bizlere hizmet sunan görevli değerli kardeşlerimize teşekkür ederim” dedi.
Emekli Evi sakinleri ise kendileri için özel yapılan emekli evinden ve düzenlenen etkinliklerden memnuniyetlerini dile getirip Başkan Kocamaz’a kendilerine olan desteği için teşekkür ettiler. Etkinlik sonunda Başkan Kocamaz ve kahvaltıya katılan tüm emekliler sahilde hatıra fotoğrafı çektirdi.
0 notes
ciftlikcaddesi · 6 years
Photo
Tumblr media
http://ciftlikcaddesi.com/samsun-etkinlik-rehberi/holifest-30-eylulde-samsunda.aspx
Holifest 30 Eylül'de Samsun'da!
Türkiye’nin En Eğlenceli Konsept Festivali Holifest 30 Eylül Pazar Günü Samsun’u Rengarenk Yapmaya Geliyor.
Son dönemlerde Türkiye’nin En Sevilen Sanatçısı olan Ezhel Holifest Sahnesinde Sizlerle.
Holifest etkinlik ile ilgili bildirisinde şu ifadeleri kullandı;
Dünya’nın 50’den fazla ülkesinde her yıl coşkuyla kutlanan Geleneksel Hint Kültürünün en büyük bayramı olan HoliFest,Türkiye’de ilk defa orijinal konseptiyle 2016 Nisan ayında 5000 kişinin katılımıyla İstanbul’da kutlanmıştır. 7500 kişilik bir katılım ile ikinci defa 2017 Nisan ayında gerçekleşen etkinlik oldukça renkli görüntülere sahne olmuştur. İzmir’de Ekim 2017’de ilk defa 4000 kişinin katılımıyla gerçekleşen ve son yılların en ses getiren “konsept festivali” olma özelliği taşıyan Holi Festivali, Türkiye’deki üçüncü yılında İzmir, Çanakkale, Ankara ve İstanbul’un ardından EZHEL performansı ile 30 Eylül 2018 tarihinde Samsun Doğu Park Amfi Tiyatro’da!
Misafirlerimiz günlük hayatlarındaki yoğunluk ve karmaşadan uzaklaşarak, etkinlik alanında Hint mutfağının birçok çeşidini bulacakları restoranlar, Hint kınası atölyeleri, Hint dans grupları, dünyaca ünlü Hintli DJ’ler, Hint giysi ve aksesuarlarının sergilendiği butikler ile Hint kültürünün tüm güzelliklerini tadacaklar ve baharın gelişini müjdeleyen müthiş bir Holi’nin coşkusunu yaşayacaklar. Sıradan bir pazar gününüzü rengarenk bir bahar festivaline çevirecek bu organizasyon kapılarını saat 12.00’da misafirlerine açıyor ve gecenin geç saatlerine kadar DJ programı, dans gösterileri, her saat başı boyalara bulanacağınız bir eğlenceyle size unutulmaz bir gün yaşatmayı vaat ediyor…
Hint Mitolojisinde de yer aldığı gibi, haydi hep beraber barış, mutluluk, huzur ve aşk dilekleriyle rengarenk kutlayalım iyinin kötüye karşı zaferini, doğa ananın uyanışını!
►TARIH 30 Eylül 2018 12.00 – 00.00
►ETKINLIK ALANI Samsun’un popüler etkinlik alanı Doğu Park Amfi Tiyatro, HoliFest Samsun’a ev sahipliği yapacaktır.
►İLETİŞİM HoliFest Organizasyon Şirketi: +90 553 063 60 44 Sponsorluk ve ekstra bilgi için; [email protected]
* Etkinlikte kullanılan boyalar sağlığa zararı olmayan, bitki özlerinden üretilen, organik ürünlerdir. * Organizasyon Şirketi, etkinlik için uygun görmediği kişileri etkinliğe almama hakkına sahiptir.
0 notes