Tumgik
#aktivizm
veganlogicdinamo · 2 years
Photo
Tumblr media
Bugün #4EkimDünyaHayvanlarıKorumaGünü. Geçen yıl bu nedenle Nusret’in Galata’daki restoranının önünde eylem yapmıştık. Mesajımız daima aynı: Hayvan haklarını savunmak veganlıktır. Hiçbir ayırım yapmadan bütün hayvanların yaşam hakkına saygı duyanlara, hiçbirinin köleleştirilmesine razı gelmeyenlere, hiçbirinin bedenini ve bedensel çıktılarını kullanmayanlara, sömürüye karşı duranlara, birini koruyup diğerini yiyen ya da sömüren türcülerden olmayanlara, insan olan ve insan dışı hayvanların, yeryüzünün özgürlüğü için mücadele edenlere selam olsun! 🐂🐑🐄🐥🐠🐏🐖🐔🐈🐩 #hayvanhakları #vegan #hayvanözgürlüğü #yaşamhakkı #türcülük #4ekimhayvanlarıkorumagünü #hayvanhaklarıveganlıktır #bağımsızhayvan #aktivizm #saltbae (at Saltbae Burger Galata) https://www.instagram.com/p/CjSBGIKg1F6/?igshid=NGJjMDIxMWI=
2 notes · View notes
seslimeram · 5 months
Text
Müştereklerimiz Sıfırlanırken...
Tumblr media
Müştereklerimizin, devinimi yahut da dönüştürme nam evreler arasında hemen hemen hiç kılınmasına yahut da sıfırlamaya teşne olunmasının izleği hayatlarımızda var ediliyor. Bir biçimde madun siyasetin hemen her yengi sonrasında var edilmiş aldık mesajı çıkışının ol ardından geçen bunca sürede hak talanının yolu ile yönü güncelleniyor ne eksik, ne fazla. Tekrarlaya tekrarlaya bütünleşik bir hal alan mahvetme istemi o mesaj alındı cümleciğini müteakiben peyderpey yapılan her eylemde, düzenlenen her konuda, kanunda, nizamın ta kendisinde biraz daha sıradan insanı köşeye kıstıran bir ülkeyi imliyor, gösteriyor. Eşitlik, demokrasi, hürriyet, hakkaniyet gibi kavram ve edimlerin talan edildiği bir düzlemde tüm o mesaj alındı pratiği olarak günbegün her şey çözümsüzlüğe mahkum kılınıyor. Yalanlar bir yanda, talan diğer yanda, riya ile bütünleşik olagelen mesnetsiz masallar anlatılmaya devam olunurken çürüme öte yanda güncelleniyor. Cerahat icraat gibi eyleniyor. Cürüm o çürüme bir atılım addediliyor. Mahvetme hali bir soncun ta kendisi olarak olumlanmaya devam olunuyor. Gündelik yaşamın ekonomik pratiklerinin hiç edilmesinden gündelik ol hak ve taleplerin linç olunmasına bu izlek her an, her gün yeniden biçimlendiriliyor.
Biyopolitik bir deney sahnesi kılınmış olan by yeni ülke bütün bu tahakküm, tehdit, terör üçlemesi içinde müştereklerin kıyımına zemin edilir. Bir Mayıs, emek ve dayanışma günü var edilenler ardından çıkagelen devletlinin sinirlerimize hakim olduk, teslim olmadık vs. çıkışlarının yanında insanların işkence edilerek gözaltına alınmasından belki okunabilir bir ihtimal. Ev baskınlarını sanki gizli saklı varmış gibi kaçak kovalanıyormuş, terör ağı üyesi, şebeke elemanıymış gibi davranılan zorbalık hallerinde o tahakkümcü, tehditkar ve terörü esas var eden biyopolitik akımı sunan bir yönelim hakikat kılınır. Cerahat olduğu gibi muhafaza edilirken tüm sorumluluk birkaç on insanın gözaltına alınması, daha sonra birkaç onunun tutuklanması ile çözümlenebileceği var edilir. Hakkaniyet kavramı yerle bir edildiği için, gasp edilen hakların, talan edilmiş, kuşa dönüştürülmüş olagelen hemen tüm verili müşterek pratiklerin de köküne kibrit suyu dökülür. Devletli ve kolluğu bunları var ederken sermaye de tuvalet hakkını kısıtlamaktan, gündelik çalışma koşullarını alenen daha ağırlaştırmaya, asgari ücret tutarını matah bir şeymiş gibi göstermeye, yoksulluğu da bir kazanımmış gibi aksettirmeye devam eder. Bir gömleğin sayılı bir yerli firmada birkaç bine satıldığı, bir pantolonun ondan aşağı kalmadığı, bir kahvenin yüz, bir dilim kaşardan mülhem tostun yüz liradan başladığı bir zeminde kemer sıkma sadece sıradana bildirilir. O muktedir ve avenesinin gününü gün etmesi, bir günlük emek / dayanışma gününü dahi çok görüp yılın üç yüz altmış dört gününü kendi hesabına kar adına şekillendirmesi artık sorgulanmasın istenir. İyi de hal midir, gidişat gidişat mıdır?
BirGün Gazetesinden aktaralım: “AB Komisyonu’nun araştırmasında İstanbul, kira sorununda zirvede yer aldı. Gelir ve kiraya göre İstanbul, Münih’le birlikte Avrupa’nın en pahalı ikinci kenti oldu.
Münih’te küçük bir daire kirası 1770 Euro olurken İstanbul’da 650 Euro oldu. Bununla birlikte bir İstanbullunun maaşı, bir Münihlinin ortalama beşte biri.
Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa’nın bir çok şehrinde kiracılar için uygun daire bulmanın zorluğunu inceledi. Komisyon, 700 bin kişiye Avrupa kentlerindeki yaşam kalitesi ve konut kiralama konularını sordu.
AB Komisyonu’nun raporuna göre, Avrupa’nın kiracı için en pahalı kenti Cenevre. İsviçre’nin lüksle anılan şehrindeki kira ortalaması, ülke ortalamasının hayli üstünde ve bir dairenin metrekaresi 372 Frank’ı buluyor.
Yüzde 90’ı Uygun Fiyata Daire Bulamıyor
Sözcü’de yer alan habere göre onu İstanbul ve Münih izliyor. Bu iki şehirde yaşayanların yalnızca yüzde 10’u, kendi şehirlerinde uygun fiyata oturabilecekleri bir daire bulduğu görüşünde. Kiracıların yüzde 90’ı memnun değil. Münih’te iki odalı bir dairenin ortalama kirası 1770 Euro iken İstanbul’da ortalama 650 Euro oldu.
İstanbul’da kira Münih’in neredeyse üçte biri ama maaşlar da o orandan daha düşük. Bir İstanbullunun ortalama geliri, Münihlinin 4’te biri ile 6’da biri arasında değişiyor.
Münih ve İstanbul’un ardından en yüksek kiranın ödendiği kentler Hamburg, Zürih ve Stockholm oldu.
***
Kart borçları ödenemiyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) raporuna göre İstanbul’un gündemi ekonomi oldu. Kentte yaşayanların tamamına yakını ekonomiden kötü etkilenirken yurttaşlar kredi kartları borçlarını ödeyemedi.
İstanbul Barometresi Mart 2024 raporuna göre:
• Katılımcıların yüzde 42,7’si 31 Mart yerel seçimlerin, yüzde 32,5’i ekonomik sorunların, yüzde 2’si ise ailevi sorunların ev içerisinde konuşulduğunu belirtti.
• Katılımcıların yüzde 70,1’i bayramı genellikle İstanbul’da geçirdiğini belirtti. İstanbul dışında geçiren katılımcıların yüzde 2,1’i ekonomik sebeplerden dolayı İstanbul’da olduğunu belirtti.
• Katılımcıların yüzde 65,9’u 31 Mart yerel seçimleri mart ayında İstanbul’un gündemi olduğunu belirtti. İkinci sırada ise yüzde 20,4 ile ekonomik sorunlar yer aldı.
• Katılımcıların yüzde 67’si 31 yerel seçimlerinin konuşulduğundan bahsetti. İkinci sırada, yüzde 22,7 ile ekonomik sorunlar, üçüncü sırada ise yüzde 4,1 ile İsrail’in Gazze’yi İşgali yer aldı.
• Katılımcıların yüzde 33,9’u kredi kartı borcunun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. Kredi kartı kullananların yüzde 48’i aylık kredi kartı borcunun tamamını, yüzde 33,9’u ise borcun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. Yüzde 5,4’ü asgari tutar ile borcun tamamı arasında bir miktarda, yüzde 4,1’i asgariden az miktarda ödeme yapabildiğini belirtirken, yüzde 8,6’sı hiç ödeyemediğini ifade etti.
• Mart ayında katılımcıların yüzde 47,4’ü kıt kanaat geçinebildiğini belirtti. Mart ayında katılımcıların yüzde 17,9’u bazı ödemeleri yapamadığını ve borca girdiğini, yüzde 13,7’si aslında pek geçinemediğini, yüzde 47,4’ü kıt kanaat geçinebildiğini, yüzde 21’i ise geçinebildiğini ve kenara da para koyabildiğini belirtti.
• Katılımcıların yüzde 60,9’u satın aldığı gıda miktarının azaldığını belirtti. Katılımcıların yüzde 58,7’si indirime giren gıdaları tercih etme sıklığının arttığını belirtti. Katılımcıların yüzde 97,8’i ekonomik sebeplerle gıda çeşidinin azalttığını belirtti. Yüzde 59,1’i geçen seneye göre satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti.
• Katılımcıların yüzde 85,3’ü kırmızı et, yüzde 43,3’ü beyaz et, yüzde 33,7’si süt ve süt ürünü çeşitlerinde satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti.
• Katılımcılara göre İstanbul’un ilk üç sorunu yüzde 57,9 ile ulaşım, yüzde 49,4 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 47,3 ile sığınmacı ve mülteciler olarak belirlendi. Katılımcıların yüzde 97,8’i ekonomik sebeplerle gıda çeşidini azalttığını belirtti.”
Her şeyden kısılan bir ülkenin sureti temsili karşımıza çıkartılıyor artık. Ekonomik krizin son raddeye kadar vurduğu, umutların hep ama her dem çalındığı bir menzil gerçekliğine bir kere daha varılıyor. Barınma asrın mucizesi kabilinden bir tahayyüle evriliyor. Ev sahi ve salt dört duvar bulunmuş olsa bu sefer bedeli yüzünden vazgeçiliyor. Kira, gelir düzeyi birbirinden zıt kutuplara doğru evrilirken yaşamak imkansızın kıyısına terk ediliyor. Tüm o yaygın medyada köpük gitti, evler artık rayicine yakın fiyatlara satılıp, kiralanıyor bir yer, bir ülke ki masallar diyarı tonlu güzellemeler var edilirken, haber bitmeden bu üstteki açıklama çıkageliyor. Avrupa Komisyonunun suna geldiği perspektif ol müştereklerimizi her nasıl çarçur etmeye devam ettiğini bir devletin, sermayenin, mülkiyeti tahakküme bir araç kılan eline kanla beraber para sahiplerinin oluşturduğu girdabı görünür kılar. İstanbul Planlama Ajansının veri setiyse tam anlamıyla çökertmenin yansılarının her nasıl insanları alt ettiğini bildirir. Ekonomik sorunların bir çığ gibi giderek daha da derinleşip, kalıcı kılınarak hayattan her neyi eksilttiği başlı başına rakamlarla ifade edilir.
Gündelik yaşam ihtimalinin köküne kibrit suyu dökülmeye devam ediliyor. Anbean tüm o muktedir takımının, yönetim katının var ettiği şey Uluslararası Para Fonunun ülkeye davet edilmeden buradaymış gibi, sıradanın hayatını alt üst eden kuralları var ederek imal edilir. Dibine kadar sömürülen yurttaşın, sermaye ya da elindeki imkanları daha da çoğaltıp servetine servet katanları değil, üç kuruşuyla kendini idame ettirmeye çaba sarf edenleri alt etme gayreti tümüyle ifşa olur. Temmuz ayına kadar dişini sıkması salık verilip durulan, emekliye bariz bir hiçin, asgari ücretliye de asrın liderinin asırlık zammı sonrasında hiçin ta kendisini reva görerek o müşterek tahayyülün çürütülmesi kesintisiz bir halde yoksunlukla çıkagelir. Tekrarlaya tekrarlaya bütünleşik bir hal alan mahvetme istemi o mesaj alındı cümleciğini müteakiben peyderpey yapılan her eylemde, kurucu özne olan İttihatçı akımla milli ve yerli olanın birleşimini göstere gelirken “ılımlılık” diye çıkagelen şey kalıcı bir yıkım hamlesidir. Bir izlek aralıksız yinelenirken tümüyle ve belki de en kestirmeden yıkımın yönü doğrudan sıradan insana yönlendiriliyor. İktidarı ve ana muhalefetin birbiri peşi sıra güncellenen normalleşme / yumuşama gündeminin satır aralarında hakkaniyetin zayi edilmesi var ediliyor. Dur durak bilmeyen bir cerahat iklimi, kesintisiz bir mahvetme şablonuna rehin kılınmış bir yer / yurt var ediliyor. Sosyal politik ya da ekonomik fark etmeksizin kah biri kah hepsini birden taarruzların esiri kılarak belli başlı müşterek bahsin yıkımına yön veriliyor. Kimseler işitmeyecek olsa da soralım. Bir asırlık demokrasi deneyimi vaaz edilirken, onca yıkım dört bir yanı kuşatma altında halen tutmaktayken yarın her neyi getirecektir, sahiden düşünüyor musunuz!...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Her Şey Olur – Kesit – Cem DİNLENMİŞ – Bantmag
0 notes
alerjikreaksiyon · 2 years
Text
Sütleri yerlere dökerek 'hayvan sömürüsü'nün biteceğine inanan veganların gereksiz ve saçma eylemini gördükten sonra akıllara veganların karşısında kebap yiyen o kişi geliyor:
1 note · View note
Tumblr media
İstanbul’daki marketlerden görüntüler! Hayvanları korumak için sadece sosyal medyaya sıkışan aktivizm yetmez, toplumsal hayatın her alanı aktivizm sahasıdır. Yaşam hakları yok sayılan hayvanları hatırlatmak, vegan aktivistlerin sorumluluğudur.✌🏽 #4ekimhayvanlarıkorumagünü #veganol #vegan #aktivizm #veganaktivizm #bağımsızhayvan #yaşamhakkı (at Beşiktaş) https://www.instagram.com/p/CjU8Q94AwpL/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
dipnotski · 1 year
Text
Şeyma Esin Erben – Bir Tweet Dünyayı Değiştirir mi? (2023)
Yepyeni bir alana cesurca ışık tutan ve kendinden sonraki araştırmalara yol gösteren bazı eserler vardır. ‘Bir Tweet Dünyayı Değiştirir mi?: Ekoloji Mücadelesi ve Dijital Aktivizm’, tam da böyle bir çabanın ürünü. Şeyma Esin Erben, toplumsal hareketlerin tarihine geniş bir bakış açısı sunarken bu çabayı kendi alan çalışmasıyla birlikte, son zamanlarda dünyayı sarsan dijital aktivizm…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
nesepalamudu · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
mohammed el kurd bi şiirinde şöyle diyor: "if you ask me where i'm from, it's not a one-word answer". o bunu filistinli olarak söylüyor. uyghurlar için de geçerli bir şey. uyghur arkadaşım şu an norveç'te yl yapıyor, doğu türkistan'daki ailesinin başına bir şey gelmesin diye tezinde uyghurlar yerine kürtleri çalışmaya karar verdi. çünkü aslında aynı cümle kürtler için de geçerli. bir uyghur olarak dünyanın hiçbir yerinde uyghurları çalışmak güvenli değil. muhtemelen türkiye'de de kürtleri çalışamazdı. bazen cinsiyet çalışmak bile insanı tehlikeye sokuyor. akademi ve aktivizm hep böyle illegal book club hissi veriyor. her ülkede çalışılması sıkıntı getirecek bazı konular var. çok medeni bilinenlerde bile. aynı eyleme hep birileri extremist terörist falan derken birileri freedom fighters diyecek. özgürlük tanımı garip bi şekilde hep çok muğlak. oturup konuştuğun zaman ve penceresinden bakmaya çalıştığın zaman onun penceresinin gördüğünü az buçuk anlamak mümkün oluyor. bir tweet altında ise nefret kusmak çok kolay oluyor. aidiyet üzerine yazıp çizmek istiyorum bir ara. uzun uzun. yaratıcı yazarlık dersimiz olsa çok iyi olurdu diyor gülden hoca. narrative ve perspective. kimlikler ve gruplar. daha önce de demiştim yine diyeceğim, yer yurt öyle haritalarla gösterilen bir şey değil ki her zaman
3 notes · View notes
diantros · 2 years
Text
Anarko-Solarpunk
Tumblr media
Solarpunk estetiği pratik ile güzeli, iyi tasarlanmış ile yeşili ve bereketi, parlak ile renkliyi dünyevi ve katı ile birleştirir.
Solarpunk ütopik olabilir, sadece iyimser olabilir veya daha iyi bir dünyaya giden yoldaki mücadelelerle ilgili olabilir, ancak asla distopik olamaz. Dünyamız felaketle çalkalanırken, sadece uyarılara değil, çözümlere de ihtiyacımız var.
Fosil yakıtlar olmadan gelişmeye, sahte kıtlığı ve sahte bolluğu desteklemek yerine gerçek kıtlığı adil bir şekilde yönetmeye ve bolluğu paylaşmaya, birbirimize ve paylaştığımız gezegene karşı daha nazik olmaya yönelik çözümler üretmeliyiz.
anarko-solarpunk'ın "düşük karbon, yüksek yaşam" olduğu söylenebilir. Anarko- solarpunk'ın (örneğin, anarko-primitivizmin yaptığı gibi) "düşük teknolojiye" bağlılığı yoktur, bunun yerine çevre ile uyum içinde olmayan teknolojileri reddeder.
Solarpunk aynı anda bir gelecek vizyonu, düşünceli bir provokasyon, bir yaşam tarzı ve oraya ulaşmak için bir dizi ulaşılabilir öneridir.
1- Biz solarpunklarız çünkü iyimserlik elimizden alındı ​​ve biz onu geri almaya çalışıyoruz.
2- Biz solarpunklarız çünkü diğer seçenekler inkar ya da umutsuzluktur.
3- Solarpunk özünde, insanlığın başarabileceklerinin en iyisini somutlaştıran bir gelecek vizyonudur: insanlığın kendisini doğanın bir parçası olarak gördüğü ve fosil yakıtların yerini temiz enerjinin aldığı kıtlık sonrası, hiyerarşi sonrası, kapitalizm sonrası bir dünya.
4- Solarpunk'taki "punk" isyan, karşı kültür, post-kapitalizm, dekolonyalizm ve coşku ile ilgilidir. Giderek korkutucu bir yöne giden ana akımdan farklı bir yöne gitmekle ilgili.
5- Solarpunk bir tür olduğu kadar bir harekettir: sadece hikayelerle ilgili değil, aynı zamanda oraya nasıl gidebileceğimizle de ilgilidir.
6- Solarpunk çeşitli taktikleri benimser: solarpunk yapmanın tek bir doğru yolu yoktur. Bunun yerine, dünyanın dört bir yanından çeşitli topluluklar, adı ve fikirleri benimser ve kendi kendini idame ettiren küçük devrim yuvaları kurar.
7- Solarpunk, olası bir geleceği tanımlamak için değerli yeni bir bakış açısı, bir paradigma ve bir kelime dağarcığı sağlar. Solarpunk, retrofütürizmi benimsemek yerine tamamen geleceğe bakar.
8- Fütürizmimiz siberpunk gibi nihilist değildir ve steampunk'ın potansiyel olarak yarı-gerici eğilimlerinden kaçınır: yaratıcılık, üretkenlik, bağımsızlık ve toplulukla ilgilidir.
9- Solarpunk, çevresel sürdürülebilirliği ve sosyal adaleti vurgular.
10- Solarpunk, hayatı şu anda bizim için ve ayrıca bizi takip eden nesiller için daha harika hale getirmenin yollarını bulmakla ilgili.
11- Geleceğimiz, sahip olduklarımızı yeniden tasarlamayı ve yeni şeyler yaratmayı içermelidir. Akıllı vatandaşlar lehine “akıllı şehirlerin” çöpe atıldığını hayal edin.
12- Solarpunk, politika ve bilimkurgunun birbirleri üzerindeki tarihsel etkisinin farkındadır.
13- Solarpunk, bilim kurguyu sadece eğlence olarak değil, bir aktivizm biçimi olarak kabul eder.
14- Solarpunk, ölmekte olan bir dünya, zengin ve fakir arasındaki aşılmaz bir uçurum ve şirketler tarafından kontrol edilen bir toplum senaryolarına karşı çıkmak istiyor. Yüzlerce yıl sonra değil, ulaşılabilecek bir mesafede.
15- Solarpunk, yalnızca hoşgörüyü değil, daha geniş bir şefkat ve kabullenmeyi de kucaklayan bir sosyal evrime ulaşan insanlık fikridir.
16- Solarpunk'ın görsel estetiği açık ve gelişiyor. Haliyle, aşağıdakilerin bir karışımıdır:
- 1800'ler yelken çağı/sınır yaşamı (ancak daha fazla bisikletle)
- Mevcut altyapının yaratıcı şekilde yeniden kullanımı (bazen kıyamet sonrası, bazen şimdiki zaman-garip)
- Uygun teknoloji
- Art Nouveau
- hayao miyazaki
- Basit, zarif çıktılara sahip yüksek teknolojili arka uçlar
17- Solarpunk, Yeni Şehircilik veya Yeni Yayacılık ve çevresel sürdürülebilirlik ilkelerine göre inşa edilmiş bir gelecekte geçiyor.
18- Solarpunk, diğer şeylerin yanı sıra, farklı teknolojiler kullanarak güneş enerjisi kazanımı için yaratıcı bir şekilde uyarlanmış yapılı bir ortam tasavvur eder. Amaç, kendi kendine yeterliliği ve doğal sınırlar içinde yaşamayı teşvik etmektir.
19- Solarpunk'ta gezegenimizin yavaş yavaş yok edilmesini durdurmak için tam zamanında geri çekildik. Gezegenimizin bir parçası olarak yaşam koşullarımızı iyileştirmek için bilimi akıllıca kullanmayı öğrendik. Artık efendi değiliz.
20- Solarpunk: çeşitlidir, maneviyat ve bilimin bir arada yaşaması için yer var, şimdi gerçekleşebilir.
Solarpunk, iklim değişikliği ve çevre kirliliği gibi ekolojik sorunlara vurgu yapan ve insanlığın bu sorunları çözmeyi başarması durumunda geleceğin nasıl görünebileceğini öngören “iyimser” bir sanat hareketidir. İyimserlik burada anahtar kelimedir. Zira bu hareket, distopyalar ve kıyamet sonrası senaryolardan bıkıp usanmış olan bilimkurguseverler tarafından yaratılmış ve büyütülmüştür. Mesela Solarpunk’a göre, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelir ve nihayet özümüze dönerek çevreyle uyum halinde yaşamayı becerebilirsek geleceğin dünyası daha optimum olabilir.
Solarpunk'da insan, doğayı sömüren değil, onunla birlikte ve içinde olmaya çalışan bir varlıktır. Solarpunk ismi, mottosu “yüksek teknoloji ve düşük yaşam standardı” olan siberpunk ile teknolojiyi sanayi devrimi dönemi estetiğiyle birleştiren steampunk gibi diğer bilimkurgu alt türlerine gönderme yapar. Ancak solarpunk, bu iki türün tozunu, kirini ve acınası yaşamlarını, güneş panelleri, temiz bir çevre ve daha insancıl bir yaşam tarzıyla değiştirerek punk etiğini iyimser ve iklim dostu bir gelecekle birleştirir. Solarpunk’ın estetiğini güneş panelleri, yel değirmenleri ve yeşile doymuş yüksek teknolojili toplumlar oluşturur. Türün manifestosunu kaleme alan Adam Flynn şöyle der: “Steampunk için kömür ne demekse, solarpunk için de yenilenebilir enerji odur.”
Solarpunk Anarşistleri, teknolojiyi kapitalist devlet sisteminin vurgunculuk ve tahakkümcü amaçları yerine özgürleştirici amaçlar için kullanmak yoluyla özgürlüğün olanaklarını gören, anarşizm içinde toplumsal ekoloji ve kıtlık sonrası devinimi sürdürürler. Sıkıcı, kirli ve tehlikeli iş biçimlerini ortadan kaldırırken, ölçeklerini daha fazla insan kontrolüne izin verecek şekilde merkezsizleştirilir.
5 notes · View notes
abolisyonistvegan · 2 years
Text
Hayvan Hakları ve Veganlık Günleri 2022 Başlıyor
Tumblr media
1 Kasım 2011’de, Türkiye’deki 20 civarı veganın katılımı ya da desteğiyle, Türkiye’nin ilk Dünya Vegan Günü etkinliği İstanbul’da gerçekleşti. Bu veganlar, Türkiye’deki vegan nüfusunun tamamına yakındı. Medyada seslerini duyurmaya çalışıyor, yürüttükleri bloglar ve sosyal medya platformlarında insanlara vegan tarifler veriyor, evde nasıl kolayca vegan süt, vegan peynir ya da vegan et ikâmeleri yapacaklarını anlatıyorlardı; bu tariflerde bahsettikleri alışılmadık içerikler birçok kulağa yabancı geliyordu. Gittikleri restoranlarda vegan yiyeceği tarif etmek için yaşadıkları zorluklardan ve kendilerince ürettikleri çözümlerden bahsediyorlardı.
11 yıl sonra bugün, Türkiye’de onbinlerce vegandan; kolayca tedarik edilebilen onlarca çeşit vegan süt, peynir ve vegan et bazlı yiyecekten, çeşit çeşit bakım ve hijyen ürününden bahsedebiliyoruz. “Soya kıyması”, “nohut unu”, “besin mayası” gibi içerikler kolayca temin edilebilir ve hayatımızı kolaylaştırır hâle geleli uzun zaman oluyor. Özellikle de pandemide mecburi hâle gelen online alışverişler, bu tür içerikleri her yerde yaşayan insanlar için daha da ulaşılabilir hâle getirdi. Veganlığı duymayan kalmadı; neredeyse her gün ana akım medyada veganlıkla ilgili olumlayıcı ya da şüpheyle bakan yazı ve programlara rastlıyoruz. Sosyal medya ise, veganların orijinal fikirlerle veganlık anlattıkları sayfalarla dolup taşıyor. En önemlisi de, artık vegan hareketin kuramsal bir altyapısı var ve veganlığın hayvan haklarıyla doğrudan bağlantısı gittikçe daha fazla kabul görüyor.
Toplumdaki türcülüğün hayvanların üzerine kâbus gibi çöktüğü binlerce yıldan sonra, sadece 11 yıl içinde bu kadar olumlu gelişmenin yaşanması, bizleri bu Kasım’daki vegan ayı etkinliklerimizi bir temaya odaklamaya teşvik etti. Temamız; değişim. Bu temayı merkeze aldığımızda, aklımıza hayvan hakları hareketi, veganlık ve toplum ilişkisine dair farklı meseleler de geldi.
Dünya değişiyor.
Özellikle de son dönemlerde toplum üzerindeki etkisini sert bir şekilde hissettiğimiz pandemi, ekonomik kriz, savaş, göç, ve bunlarla bağlantılı olarak da ele alınabilecek muhafazakârlaşma, elbette hayvan hareketini de etkiledi. Pandemi, aktivizm biçimlerimize sosyal mesafe engeli koydu; ekonomik kriz vegan alışverişlerimizi etkiledi; savaşlar insanların hayvan meselesine bakışını olumlu ve olumsuz yönde etkiledi; göçle gelen kültürel etkileşimler hayvan meselesini daha geniş çapta düşünmeye teşvik etti; muhafazakârlaşma ise, hayatını olduğu şekilde korumaya çalışan insanları, veganlığı yaşamlarını değiştirmeye zorlayan bir komplo teorisi olarak gösteren kara propagandaya ikna olmaya daha açık hâle getirdi. Aynı muhafazakârlaşma, insan hakları hareketlerini de olumsuz etkiledi ve vegan aktivistlerin insan ve hayvan hakları arasındaki bağlantılar üzerine farklı düşünceler geliştirmesine, bu düşünceler doğrultusunda eylemliliğin de farklılaşmasına yol açtı.
İnsanlar değişiyor.
Veganlık, insanların yaşamlarında önemli değişikliklere vesile oluyor. Öncelikle, hayvanlarla olan ilişkimizi doğru bir platforma taşıyarak, hayvan meselesini daha gerçekçi bir biçimde düşünebilmeye yönlendiriyor. İkincisi, bir başkası için hayatımızda düşünsel ve pratik değişimlere gidebildiğimizi, bu güce sahip olduğumuzu fark ettiriyor. Bu da, gerek hayvan gerekse insan hakları meselelerinde daha aktif bir rol oynamamızın önünü açıyor. Üçüncüsü, veganlık sayesinde hayatımızı yeni lezzetlere ve yeni yaşam pratiklerine açmak, yaşam kalitemizi önemli oranda artırıyor. Ve dördüncüsü, diğer veganlarla yaptığımız bilgi alışverişi sayesinde, sosyal yaşamımız daha zengin ve keyifli bir hâle geliyor.
Aktivizm değişiyor.
Bir zamanlar Türkiye’de hayvan hakları aktivizmi dendiğinde, insanların akıllarına sokak hayvanları için yapılan mama kampanyaları, ya da kürk ve fayton benzeri tek bir hayvan kullanımına odaklanan eylemler dışında bir şey gelmezdi. Sokağa çıkıp insanlara veganlık anlatmak, vegan yemek tarifleri paylaşmak, veganların pikniklerde bir araya gelmesi gibi etkinliklerin “pasifizm” olarak etiketlendiği bir dönem dahi oldu. Ancak vegan sayısı arttıkça, hareketin kuramsal altyapısı güçlendikçe ve tüm hayvanların eşit değerde olduğu bilgisi yerleştikçe, vegan stant, sosyal medyada yaratıcı yollarla veganlık anlatımı ve vegan buluşmaların ne kadar etkili aktivizm yöntemleri olduğu daha fazla netleşti; bu çalışmalara katılan vegan sayısı arttı ve Türkiye’de veganlık temelli bir taban hareketi kendisini göstermeye başladı.
Kasım ayı boyunca, bu meseleler üzerine yoğunlaştığımız sunumlar, atölyeler, forumlar ve sosyal medya etkinlikleri gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Gelin, hayvan hakları ve veganlığı değişim teması merkezinde birlikte masaya yatıralım.
[Program detayları sosyal medya hesaplarımız üzerinden duyurulacak ve eklenecektir]
2 notes · View notes
habercafe · 7 days
Text
Laura Loomer: Siyasi Çevrelerde Tartışma Yaratan Aşırı Sağcı Aktivist
Laura Loomer: Politik Aktivizmde Tartışmalı Bir Figür Beş yıl önce, kışkırtıcı ve genellikle bağnaz görüşleriyle bilinen aşırı sağcı aktivist Laura Loomer, tartışmalı kariyerinde önemli bir adım atarak bir ticari marka başvurusunda bulundu. Bu ticari marka, “siyasi aktivizm alanındaki” faaliyetlerini korumayı amaçlıyordu. Şu anda 31 yaşında olan Loomer, interneti kendi amaçları için kullanmada…
0 notes
chatsohbetodalari · 9 months
Text
Yetişkin gay sohbet odaları, Yetişkinlere özel gay mobil chat siteleri, Görüntülü gay arkadaşlık siteleri ve üyeliksiz mobil flört ve tanışma sitesi. Yetişkinlere özel sohbet odalarımızda özgürce chat yapabilirsiniz. Kaliteli ortamımız ile kullanıcılarımıza harika bir sohbet muhabbet ortamı sunuyoruz. Yeni nesil gay arkadaşlık sitelerimiz ile aradığınız aşkı bulun.
İçindekiler
Yetişkin Gay Sohbet Odaları ve Mobil Siteler
Mobil Gay Sohbet Odaları: Dijital Güvenli Alanlar
Çeşitliliği Kucaklayan Yetişkinler Gay Mobil Sohbet Siteleri
Dijital Destek ve Gay Arkadaşlık
Gizlilik ve Güvenlik Önlemleri
Cinsel Yönelimlere Açık Bir Topluluk
Toplumsal Farkındalık ve Aktivizm
Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları
Yetişkin gay sohbet odaları nedir?
Gay chat odaları ne tür konuları içerir?
Gay mobil arkadaşlık odaları neden tercih ediliyor?
Bu odalarda gizlilik nasıl korunuyor?
Bu odalarda arkadaşlık kurmak mümkün müdür?
Yetişkin Gay Sohbet Odaları ve Mobil Siteler
Günümüzde, LGBTQ+ bireyler arasında iletişim kurma ve bağlantı kurma yöntemleri sürekli evrim geçiriyor. İnternetin yükselişiyle birlikte, gay sohbet odaları ve mobil sohbet siteleri, bu topluluk için güvenli ve destekleyici bir ortam sağlamada önemli bir rol oynamaktadır. Gelecekteki gelişmeler, bu platformların daha da eşitlikçi ve kapsayıcı hale gelmesine olanak tanıyabilir. Farklı cinsel yönelimlere, cinsiyet kimliklerine ve kültürlere saygı göstermek amacıyla özel odalar ve etkinlikler, topluluğun çeşitliliğini daha da artırabilir. Yetişkin gay sohbet odaları, bu platformların topluluk üyelerinin çeşitli ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmek için daha fazla kişiselleştirilmiş özellikler sunması beklenir.
Bu tür sohbet platformlarının etkinliği, güvenlik ve saygı ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olmalarına dayanır. Moderatörler, kullanıcılar arasındaki iletişimi izler ve herhangi bir olumsuz davranışa anında müdahale ederler. Bu, platformun güvenli ve destekleyici bir ortam olarak korunmasına yardımcı olur. Kullanıcıların gizlilik haklarına saygı göstermek, her bireyin özgürce ifade edebilmesi için kritik öneme sahiptir.
0 notes
elazigsurmanset · 11 months
Text
DEVA Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ”Yargıtay, Anayasa Mahkemesi’ne infaz girişiminde bulunmuştur”
Tumblr media
TBMM Genel Kurulu’nda konuşan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında nöbetleşe zorbalığın ve iktidarı ele geçirenin devlet gücünü muhalifler üstünde bir sopa olarak kullanmasının artık bir son bulması gerektiğini ifade etti. Anayasa Mahkemesi’ne infaz girişimi Yargıtay üyelerinin Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla birlikte Cumhuriyetin ikinci yüzyılına büyük bir utançla girdiklerini ifade eden Ekmen, bunun Anayasa Mahkemesi’ne yönelik bir infaz girişimi olduğunu savundu: “Devlette güç biriktirip, bürokrasi gücüyle, yer yer ordu ve emniyet ama en çok da yargı gücüyle herkesi kendine benzetmeye çalışan anlayışlardan cumhuriyetimiz yeterince çekmedi mi? İnsanların kendisi gibi yaşama ve örgütlenme hakkının yasal ve anayasal güvence altında olacağı bir ülke olmayı başarabilir miyiz diye düşünürken, dün gece yaşanan gelişme, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk büyük utancı olarak kayda geçmiştir. Bir grup yüksek mahkeme üyesi, anayasal güvenceye sahip başka bir yüksek mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma cüreti göstermiştir. Arkadaşlar, bu ülkede, olağanüstü hâl ve sıkıyönetim mahkemeleri, darbe sonrası yargılamalar ve genelkurmay brifingleri yaşandı. Kesif karanlığa rağmen, o mahkemelerde vicdanı ile karar veren çok sayıda hâkim gördük. Bu hakimlerin hiçbiri yargılanmadı. Hiçbirini yargılamak hiçbir zorbanın, hiçbir muktedirin aklına dahi gelmedi. Ak partili arkadaşlar, Ak partiye gönül vermiş vatandaşlarımız, Başörtüsü mücadelesini savunurken İnanç ve ifade özgürlüğünü, e- muhtıralara karşı çıkarken siyaseti, genelkurmay brifinglerine karşı çıkarken adaleti, 367 krizi yaşanırken anayasal düzeni, alçak darbe girişiminde sokağa çıkarken kamu düzenini hukuk düzenini savunmuştuk. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını tanırken bütün bir yargı sistemine karşı bireyi, insanı savunmuştuk. Anayasa Mahkemesi, doğası gereği iç yargı sisteminde neticelenmiş ve sonuç alınamamış ihlallere karşı, hak arama mercii değil midir? Mahkemenin görevi tam da bu değil midir? Sadece vicdanlarının sesine uyan Anayasa Mahkemesi üyeleri değil, topyekûn olarak hukuk ve adalet sistemimiz, anayasal düzenimiz, övündüğümüz binlerce yıllık devlet geleneğimiz büyük bir tehdit altındadır. Bu tehdit aynı zamanda anayasal düzene karşı bir darbe girişimidir. Sadece vicdanlarınıza değil, hafızanıza da seslenerek diyorum ki yargı, siyasal mücadelede bir silah olarak kullanılırsa bu silah, bumerang gibi döner gelir sizi vurur. Bir Sayın siyasetçi Anayasa Mahkemesi’nin yargısal aktivizmle suçluyor, bu bir aktivizm ise bir grup yargıtay üyesinin girişimi nedir? Bu, maalesef bir infaz girişimidir, infaz girişimine karşı anayasal düzenimizi savunmanın tek bir yolu vardır.  Yargıtay kanunu gereğince kararda imzası olan üyelerin işten el çektirilmesi için Yargıtay Başkanlığı’na çağrıda bulunulmalı ve Anayasa Mahkemesi kararı behemehâl uygulanmalıdır.” Kaynak: H.K Read the full article
0 notes
piyasahaberleri · 11 months
Link
İsrail'in Filistin işgaline fizyolojik olarak karşı çıkamayan Roblox kullanıcıları, Gazze soykırımını protesto etmek ve görüşlerini dile getirmek için oyunun sanal sokaklarına yöneldi. "(FİLİSTİN) Dataran tanjung mas" (Malay dilinde yazılmıştır) adlı platformda kullanıcı tarafınca oluşturulan bir edinim, genç oyuncuların aktivizme katılmaları için çevrimiçi bir alan sağlamış oldu. Açıklamada "Bu harita Filistin dayanışması için yapılmıştır" yazıyor. TikTok'ta ortalama 200.000 takip edeni olan Malezyalı bir oyuncu olan cikguzyd kullanıcısı bu deneyimi geliştirmiş benzer biçimde görünüyor. X ve TikTok'a yüklenen videolarda Filistin bayraklarını taşıyan büyük oyuncuların bir araya gelmiş olduğu görülüyor. Arapça ilahiler söyleyen Cikguzyd, yakarma ve protestolarda gruba liderlik ediyor.Tecrübe, geliştirildiği 14 Ekim'den bu yana 27.000'den fazla ziyaret aldı. Oyuncular sanal dünyaya girdiklerinde Filistin yada Malezya bayraklarını dalgalandırmayı tercih edebilirler. Girişte bir topluluk meydanını çevreleyen hendek üstünde dalgalanan devasa bir Filistin bayrağı sergileniyor. Sudaki büyük harfler "Filistin'i seviyoruz" anlamına geliyor. Meydandaki büyük pankartlarda 21 Ekim 2023 tarihiyle "Filistin için Dayanışma" yada "Filistin için Dayanışma" yazılı.Bağışların kime yapıldığı belli olmasa da oyuncular ve bağışladıkları miktarlar bağış panosunda listeleniyor. Ekim ayındaki en büyük bağışçı 2.250 Robux yada ortalama 28 ABD Doları bağışladı. Bağışların çoğunluğu 10 yada 50 Robux benzer biçimde mühim seviyede daha düşük miktarlardadır.Bazıları, Roblox'un bir çocuk oyunu olarak bilinmesi sebebiyle iştirakçilerin çocuk bulunduğunu varsaydı. Avatarlar, oyuncuların platformda iyi mi göründüğünü gösterir ve konum, cinsiyet ve yaş benzer biçimde kişisel bilgiler profillerinde belirtilmez. Güvenlik endişeleri, otomobile erişim eksikliği yada otomobil kullanamama sebebiyle şahsen eyleme katılmaları engellenen daha genç aile üyeleri, sanal gösteriye katılmak suretiyle X'teki kullanıcılar tarafınca görüldü.Sadece Roblox'un çekirdek kullanıcı tabanı yaşlanıyor, bu da birçok katılımcının muhtemelen erişkinlik çağlarında yada yirmili yaşların başlangıcında olduğu anlamına geliyor. 2022'de Roblox'a her gün averaj 67 milyon şahıs giriş yapmış oldu ve bunların %22'si, platformun en süratli büyüyen demografisi olan 17-24 yaş aralığındaydı.
0 notes
erol25030 · 1 year
Video
Eş Cinsellik Başka Eş Cinsel Aktivizm Başka | Doludizgin Der. Kurucusu O...
0 notes
hetesiya · 1 year
Text
Nihilist Komünizm - Monsieur Dupont
Radikal Sol'daki iyimserliğin; -iyinin kötü üzerinde nihai zaferi olacağına işaret eden dinsel dogmanın- bir eleştirisi.
Önsöz
Sınıf nefretinin tanımı Giriş Nihilist Komünizm: bazı basit ayrıntılar
Bu, susamış karganın masalı Monsieur Dupont'u tanıştırmak Sıradanlıkta, bitirdiğimiz gibi başlarız Basit açıklama Bilince dair Bir niteleme “İşçi sınıfı bilinci”? Ek düşünceler ve açıklamalar Özet ve karşı-yorumlama Proleterya diktatörlüğü Gruplar Lenin yeniden satılık mı oldu? Kimlik politikaları Militanlar ve farklılık Politik öncelikler ve bilinç Ekonomik determinizm ve otonomizme dair Devrimci özne Perspektifimizin bir özeti Hiç çıkış yok Ekler
Devrimcilerin iyimserliği Dil ve bilinç Güncel müdahaleler
1 Mayıslar, Filistin ve temel gereçler
Monsieur Dupont'la Festival günleri
Tehlikeli konu
tehlikeli konu
“Gerçek Harekete” cevap (Kızıl ve Kara Notlar, Toronto, 2002) Duvarı aşmak için, önce duvara yaklaşmak zorundayız Gelecek Proleterya Ayaklanmasına Dair Bazı Notlar
Britanya'daki Güncel Petrol Blokajlarında görülen “Protesto”nun Dinamikleri
Biz sadece mitolojiyi önleyebiliriz Benim gibi, ılımlı…, olmak istiyormusun, yoksa istemiyor musun? Bölüm Bir
Bölüm İki
Bölüm Üç
Sevgili Özgürlük? Biraz daha Anti-emperyalizme dair Artık hepimiz Clare Short'uz Politik “aktivizm” üzerine birkaç şey Bir
İki
Üç
Dört
Beş
Altı
Yedi
Sözlük Acımasızlık ya da Dağıtıcı Çemberin içine alması Yanıltma İtme Geçiştirme Kaçılamayan durum Şimdiye kadar kaçılamayan durumu değerlendirdik, şimdi etkili bireysellik bedeline yöneliyoruz, buna dışavurumculuk diyoruz. Kaçınız buradasınız? Dışavurumcu düşünmeyi bırakın, deneyüstü düşünmeye başlayın
Önsöz
Sınıf nefretinin tanımı
Ölüm, kendi oluşumuz boyutunda, atalarımızın yasalarının haşin zaferi olarak görünüyor. İşte bu yüzden, üretkenliğin artmasında olduğu gibi, başarılı olan her nesil daha küçülüyor. Atalarımızın yenilgisi, dünyamızın sınırları olarak bizim üstümüzde tekrar ziyaret edilmekte. Evet, yapı insana ilişkin, katılaşmış sömürünün anıtsallaştırılmasıyla, sömürü eski sömürücülükten zorla alındı ve doğa olarak sunuldu; içinde yaşadığımız dünya ve hissedilebilir toprak olarak. Meşgül, böceği andıran geliş ve gidişlerimizde, yaşadığımız dünyayı birdenbire yapmıyoruz, bir katkı sunmuyoruz, aksine onunla devinime başlıyoruz; sömürülen sınıf olarak yaptıklarımızdan önce bir nesil geçecek, bir nesnelliğin/tarafsızlığın etkisiyle kaçacak. (Zenginliğimiz, cennette, ilerisi için saklanıyor) Dünyanın yapısı ölümle kuruldu, onlara ücretleri ödenmişti, ücretler harcandığında ve toprakta ölü olduklarında, yaptıkları varolmaya devam etti; bu şehirler, yollar ve fabrikalar onların kireçlenmiş kemikleriler.
Hiçbir şeyleri yoktu ama ne yapmış olduklarını ve ölümlerinden sonra ne yaptıklarını ve kimin için dengeyi sağlamış oldukları gösteren ücretleri vardı. Ama yaptıkları şey, bizim şimdiki zamanımızda devam etti, onların cenaze töreni ve çürümesi, bizim hediyemiz.
Sınıf nefretinin tanımı bu. Şimdi dinlenmeye yakın değiliz, özgürlüğe, komünizme daha önce olduklarından daha yakın değiliz, onların fedakarlığı bize hiçbir şey almadı, yaptıkları hiçbirşey için sayıldı, elimizdeki miras hiçbirşey, çalışıyoruz; onların çalıştığı gibi, yapıyoruz; onların yaptığı gibi, ücretliyiz, onların ücretli olduğu gibi. Ne eylemlerimize veya ne de bizi düzenleyen dünyaya hakim değiliz, aynı onların kendi yaşamlarında hiçbirşeye sahip olmadığı gibi.
Evet, onlar değer yarattılar, şimdi yaşadığımız dünyayı onlar yaptılar. Şimdi üzerimizde ağırlığı olan dünya, onların yaptığı zenginlikten yaratıldı, ücretlerini alır almaz onlardan alınmış bir zenginlik, alındı ve başka birisine ait oldu, sahiplenildi ve sahipliğin doğasını tanımlamak için ve onu muhafaza eden sınıf hakimiyetini korumak için kullanıldı.
Biz de çalışmak zorundayız, ve ürettiğimiz değer, bizden uzaklara akıp gidiyor, her biri sadece küçücük bir damla, ama tüm bir deniz bu damlalardan. Ve bu, gelecek nesil için, diğerlerine sahip olunacak zenginlik olarak bir araya gelecek, ve katılaşmış bir yapı olarak, yeni ve farklı istikametteki, ama her zaman aynı çalışmayı talep eden, yeni kuruluşları yönetme amacıyla burjuvazi için stratejik bir nokta olarak kullanılacak.
Sınıf savaşı, atalarımıza saygısızlıkta başlar: kendi mezarlarına başarısız olarak giden milyonlarca insan, dolu dolu bir insan varoluşunun deneyimini ebediyen reddettiler, onların varoluşu sadece dengeyi sağlamıştı. Çalışma dünyasına Burjuvazi'nin el koymasının şiddeti, varoluşumuza hükmeden yapıya dönüşüyor. Ailelerimizin öldüğü gibi, açıkça şunu söyleyebiliriz; “yaşamları bir hiç içindi, onlara doğru fırlatılan kara toprak, şimdi bizim gökyüzümüzü karartmakta”.
Monsieur Dupont'u tanıştırmak
Biz, birkaç yıldır Britanya'daki anarşist ve komünist çevreyle ilişkide olan iki komünistiz.
Monsieur Dupont, ikimizin birlikte olan teorik etkinlikleri için kullanmaya karar verdiğimiz isim.
Bu kitap, bilinçlilik konseptiyle ve bilhassa bu konseptin kendilerini devrimciler olarak kabul edenler tarafından kullanımına yönelik hoşnutluğumuzu ana hatlarıyla belirtme girişiminin olan metinlerin bileşimi. Aynı zamanda “profesyonel devrimcilerin” ve kendilerine aktivistler diyenlerin rollerine yönelik bir eleştiriyle devam ediyor.
Şüphesiz devrim taraftarı aktivistler (bizim gibi, komünist devrim için çaba gösterenler) tarafından yaratılan işaretlere eleştirilerimiz ve onların dayanakların varsayımları da, bizim bu çevrede ilişkide tamamiyle izole edilmemize sebep oldu. Pratiğin ve politik aktivizmin altını oymakla, rezil, karalayıcı ve iki yüzlü olmakla alenen iftiraya uğradık, bu isimlendirme mahalle dedikodusu gibi yayılmış olmasına rağmen, ve bizim ahlaki sapmamıza yönelik bu yargının isimlendirilmesi aynı kavrayışsız tekrarla mümkün olabilen fikirlerimizin düşünülmemesi ve güncel fikirlerimizin her türlü değerlendirilmesinden önce, aykırı durumumuz ortaya çıkmıştı. Bizi; “kovmak”, susturmak ve başkalarını da bizim ahlaksız fikirlerimizi okumamaya çağırmak için tek tük çabaların olduğunu söylemek yeterli. Bu tamamen farklı komünist eğilimler (sıklıkla birbirleriyle anlaşıyorlar), en azından, bizim tümüne yönelik eleştirilerimize, kendi karşı oluşlarında birleşiyorlar!
Aşağıda görünenlerin bir çoğu (Birleşik Krallık) Anarşist Federasyonu'yla tartışmalarda geliştirildi ve daha sonra, komünistlerin Uluslararası bir internet tartışma listesine gönderildi; her iki grupta bize yönelik misafirperver bir tutum benimsedi; metinlerde bu gruplara yeri geldikçe referanslar olabilir.
Muhtemelen ki, kitabımızda küçük çelişkiler var, bunun nedeni fikirlerimiz durağan değiller, fakat belirli bir çerçeve etrafında yüzüyorlar; bize yönelik nefretlerini, bizi “teşhir etme” umuduyla metinlerimize bütün olarak saldıran insanlarla karşılaştık, bunun faydalı olmadığını düşünüyoruz, bununla birlikte, biz, yazışmada kendisiyle çelişiyor görünen herhangi birşeyi netleştirmeye çabalamaktan dolayı mutluyuz, ama aynı şekilde, umuyoruz ki yazışmalarımız onlara da biraz çaba sarfettirir ve buldukları sorunlar ne olursa olsun ötesinde de düşündürebilir.
Fikirleri bir süreç olarak görüyoruz ve kendi kitabımızın da “üzerinde çalışılan birşeyden” daha başka bir konumda olduğunu iddia etmiyoruz.
Son olarak, Birleşik Krallık, Cambridge'de bir posta adresimiz olmasına rağmen, oradaki akademik camiayla, ya da kendi kutsal malikanelerinin dışında mantar gibi büyüyen rezil bohemlerle yapacak hiçbir şeyimiz yok.
https://www.facebook.com/legacy/notes/117641444971215/ http://theanarchistlibrary.org//HTML/Monsieur_Dupont__Nihilist_Communism.html
0 notes
bavercicihan · 1 year
Text
Sosyal Medya Nedir?
Günümüzde internetin hızla yayılmasıyla birlikte sosyal medya kavramı da hayatımızın önemli bir parçası haline geldi. Sosyal medya, insanların çevrimiçi ortamda etkileşimde bulunabileceği, içerikleri paylaşabileceği ve iletişim kurabileceği bir dizi dijital platformu ifade eder. Facebook, Twitter, Instagram, LinkedIn, YouTube gibi popüler sosyal medya platformları, milyarlarca insanın günlük olarak kullandığı ve birbirleriyle bağlantı kurduğu yerlerdir. Bu blog yazısında, sosyal medyanın ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve hayatımızdaki etkilerini inceleyeceğiz.
1-Sosyal Medyanın Tanımı ve İşleyişi:
-Sosyal medya, internet kullanıcılarının kişisel veya iş amaçlı bilgileri, fikirleri, medya içeriklerini paylaştığı ve etkileşimde bulunduğu bir dijital platformlar topluluğudur. Sosyal medyanın temel unsurları, kullanıcılar arasında iletişimi ve etkileşimi sağlayan profiller, arkadaşlık/ takipçi ilişkileri, paylaşımlar ve yorumlardır. Kullanıcılar genellikle metin, fotoğraf, video ve bağlantılar gibi çeşitli içerikleri paylaşarak diğer kullanıcılarla etkileşime geçerler.
2-Sosyal Medyanın Özellikleri:
-Kullanıcı Odaklı: Sosyal medya platformları, kullanıcıların ilgi alanlarına, tercihlerine ve etkileşimlerine dayalı olarak içerik sunar. Bu sayede kullanıcılar, ilgilendikleri konuları takip edebilir, beğenebilir, yorum yapabilir ve paylaşabilir.
-Küresel Erişim: Sosyal medya, dünyanın herhangi bir yerindeki insanlarla bağlantı kurmamızı sağlar. Farklı ülkelerden, kültürlerden ve dil gruplarından insanlarla iletişim kurmak, farklı bakış açılarına maruz kalmak ve küresel bir topluluk oluşturmak mümkündür.
-Hızlı Haberleşme: Sosyal medya, anlık bildirimler ve güncellemelerle iletişimi hızlandırır. Olaylar, haberler ve güncel gelişmeler, anında paylaşılır ve milyonlarca insanın haberdar olmasını sağlar.
-İş İmkanları: Sosyal medya platformları, işletmelere ve girişimcilere ürün ve hizmetlerini tanıtmak, müşterilerle etkileşimde bulunmak ve marka bilinirliğini artırmayı sağlar.
tırmak için büyük bir fırsat sunar. Reklamlar, sponsorlu içerikler ve işletmelerin sosyal medya profilleri, müşterilerle doğrudan iletişim kurmalarına ve ürünlerini pazarlamalarına olanak sağlar.
3-Sosyal Medyanın Etkileri:
-İletişim Kolaylığı: Sosyal medya, insanların uzak mesafelerdeki aile üyeleri, arkadaşları ve tanıdıklarıyla iletişim kurmasını kolaylaştırır. Anlık mesajlaşma, sesli ve görüntülü görüşmeler, sosyal medya platformları üzerinden gerçekleştirilebilir.
-Bilgi ve Haber Paylaşımı: Sosyal medya, haberlerin ve bilgilerin hızla yayılmasını sağlar. Önemli olaylar, acil durumlar ve güncel haberler, kullanıcılar arasında hızlı bir şekilde paylaşılır.
-Toplumsal Değişim ve Aktivizm: Sosyal medya platformları, toplumsal konularda farkındalık yaratma, sosyal değişimi teşvik etme ve aktivizm için bir araç haline gelmiştir. Kitleler, sosyal adalet, çevre sorunları, insan hakları gibi konularda bir araya gelerek seslerini duyurabilirler.
-Eğlence ve Etkileşim: Sosyal medya, kullanıcılar için eğlence ve etkileşim sunar. Meme paylaşımları, komik videolar, oyunlar ve sosyal medya trendleri, kullanıcıların birbirleriyle etkileşimde bulunmasını sağlar ve eğlenceli bir ortam yaratır.
Sonuç:
Sosyal medya, internetin büyük bir parçası haline gelmiş ve hayatımızı derinden etkileyen bir fenomendir. İnsanların iletişimini kolaylaştırır, bilgi ve haber paylaşımını hızlandırır, iş imkanları sunar ve toplumsal değişimi teşvik eder. Ancak, aşırı kullanımı, gizlilik endişeleri ve sosyal medya bağımlılığı gibi bazı sorunları da beraberinde getirir. Bu nedenle, sosyal medyayı bilinçli ve dengeli bir şekilde kullanmak önemlidir. Sosyal medyanın potansiyel faydalarından yararlanırken, dijital dünyayla bağlantımızın etkilerini gözlemlemeli ve dengeyi sağlamalıyız.
1 note · View note
nesepalamudu · 11 months
Text
çok sevdiğim kişilerle bile konuşasım yok mesajlarınıza geç dönüyor ya da dönmüyorsam mazur görünüz
research methods dersinde bir kız ghosting üzerine araştırma önerisi sundu geçen derste. "son zamanlarda ghostlandınız mı?" diye katılımcı mı arayacaksın diye dalga geçildi bi tık. ben de ghostlayan insanlara daha yakın hissediyorum kusura bakmazsanız
eskiden severek takip ettiğim bi içerik üreticisinin hesabına baktım bu olaylarla ilgili paylaşım yapmış mı diye. iki link eklemiş, biri gazze'ye diğeri israil'e yardım linki. sirk gibi.
bir noktada dünya çok farklı bir yere gitti gibi de geliyor. sokaklara dökülen bu insanlar farklı hissettiriyor. bu boykotlar bu kolektif eylemler bu dayanışma. sönmesin istiyorum bu aktivizm, hep canlı kalsın. çünkü her gün öfkeyi hakeden başka bir zulümle zaten karşılaşıyor olacağız. ben neyi değiştirebilirim ki demeyen, bu düzenin beni değiştirmesine izin vermeyeceğim diyen milyonlar. iyi ki varlar.
2 notes · View notes