Tumgik
#Ciltli
Text
Günün Kitap Önerisi: Bilim Kadınları
Günün Kitap Önerisi: Bilim Kadınları (Ciltli)  Dünyayı Değiştiren 50 Korkusuz Bilimci  Yazar: Rachel Ignotofsky Çeviri: Çicek Eriş “Bu kitapta cesaret eden, öncü olan, risk alan ve dünyayı değiştiren kadınlar var. Bu kitapta ilham var.” – Mary Roach – Tarih boyunca birçok kadın, dünyamız hakkında sorular sordu. Onlara, “Yapamazsın,” dendiğindeyse yanıtları hazırdı: “Sıkıysa beni…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
vardir1sebebi · 6 months
Text
Yaav kitaplar nedeeeen 200 liraaadaaaan başlııyooo, kitap okumaak bile lüks olduuu bune beee aaaaa. Eskiden 500 lirayla abartısız 20-25 kitap alıyoduum ciltli olanlarından. Klasikleer bile çok pahalıı,yok abi bu iş böyle yürümeez. Kitap okumayı mı bıraksam napsam, ama o beni bırakmaz bu sefeer,bugünde buna ağlayalımm..
93 notes · View notes
benegenin-incisiiii · 6 months
Text
Yahu kitaplar neden 200₺’den başlıyor, kitap okumak bile lüks oldu ya. Eskiden 500₺ ile bir sürü kitap alıyordum ciltli olanlarından. Klasikler bile çok pahalı,yok abi bu iş böyle yürümez. Bugünde buna ağlayalım.
23 notes · View notes
yakazakalb · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media
"Yırt at gitsin" demişti kitabın sahibi. At gitsin. Biraz öfkeli ve çok da üzgündüm. Hiç düşünmeden kitabı dikeylemesine ciltli kısmından üç yerinden ayırdım ve dört parçaya böldüm yavaşça. Kalktım gittim çöp kutusuna attım. oturduğum yere geri dönüp oturdum. Tam o esnada gelen bir pişmanlık bütün ruhumu sardı. "Ben niye o kitabı bölük pörçük edip çöpe attım." Sonra kitaba kitap yurdundan baktım. Yorumlara falan. Tam 15 bin satmış. Bi okusaydın bee yırtmadan dedim. Allah'tan yırtmamıştım. Aldım çöp kutusundan kitabı ve okumaya başladım.
Çok tuhaftı. benim kitaba başlama hikayem kitabın konusuydu.
Çöpe atıp fırlattığımız sonra da "aaa ben neden hayatımı çöpe attım" diye hayıflanıp çöpten hayatlarımızı toplamaya çalışmamızı anlatıyordu.
Daha kitabı biraz okudum ki anladım; Gazali 'nin bu âlemin mümkün âlemlerin en iyisi, en güzeli ve en tamı olduğunu söylediği görüşünü anlatan bir kitap olduğunu. Sonunu da tahmin edebiliyordum.
Hani hepimizin acaba şöyle değil de böyle bir hayatım olsaydı diye düşündüğü olmuştur zaman zaman..
Mesela benim pişmanlıkla değil de merakımdan böyle değil de şöyle bişey yaşasaydım diye aklımdan geçirdiğim olmuştu bi kaç kere. Ne oldu sonra biliyor musunuz. Rüyamda gördüm o hayatları. Ve o hayatları yaşamadığıma şükrettim. Tıpkı kitaptaki gece yarısını kütüphanesi gibi.
Evet çöplük gibi hissettiğimiz yaşamlarımız olabilir ama bu yaşamlar tek taraflı ya da dümdüz baktığımızda böyle görünür. Genel perspektifte böyle değildir bize öyle gelir. Ama biz hayatımıza şöyle bir çıkıp uzaktan bakamadığımız için bunu anlayamayız.
Ama bilelim ki pek çok sır hikmet ve güzellik barındırır hepimizin hayatı.
.
20 notes · View notes
kalemineiyibak · 2 months
Text
Amazondayız. Lost Form, hem elektronik hem ciltli basılı hem de ciltsiz basılı kitap olarak Amazon'da İngilizce dilinde satışta.
Okuduktan sonra yorumlarınızı bildirip söyleşmeyi ihmal etmezseniz Edebiyat dünyasının ufuklarında yerimi ayırmama katkı sağlamış olursunuz, kitap dostlarım.
Sevgilerimle.
7 notes · View notes
uzicm · 11 months
Text
hassas ciltli olmak cok zor
36 notes · View notes
yorgunherakles · 11 months
Text
sevgi her yerdeydi, çiçeklerin kokusun­da, viskinin tadında, ciltli kitapların renginde; öyle değerliydi, öyle tat­lıydı, öyle acı vericiydi.
simone de beauvoir - love letters
27 notes · View notes
koalaakizz · 5 months
Text
Geçen aldığım kitabı acaba ciltli mi alsaydım perileri sardı etrafımı
7 notes · View notes
cilginfizikcilervbi · 2 years
Text
Günün Kitap Önerisi: Gen Bencildir
Günün Kitap Önerisi: Gen Bencildir
Günün Kitap Önerisi: Gen Bencildir (Ciltli) 40. Yıl Dönümü Baskısı Yazar: Richard Dawkins Çevirmen: Melisa Miller Dünya Çapında 10 Milyonlarca Satmış Bir Uluslararası Bestseller ve Güncelliğini Hala Koruyan Klasik: Gen Bencildir 40. Yıl Ciltli Özel Baskısı “Bu önemli kitap bundan daha eğlendirici yazılamazdı.” – The Economist “Bu hemen hemen herkesçe anlaşılabilir ve okunması gereken bir kitap.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
visalebeskal-a · 11 months
Text
yeni çıkan huzur romanının eleştirel basımının fiyatı ve montaigne'in alfa'dan çıkan denemelerin ciltli fiyatı yargılansın
12 notes · View notes
saksibitkisiyim · 1 year
Text
güzel ciltli çok güzel hanımefendileri görünce çığlık atmak istiyorum kendime senin derdin nedir diye
12 notes · View notes
yikilmisbirisi · 4 months
Text
Ben, Jules Verne'nin dünyasına inanan o çocuktum. Denize gittiğimde gözlerim Nautilus'u arar benim,80 günde dünyayı gezmeyi hayal ederim. Korona zamanı iki yıl okul tatili olduğunda kitaplığımdaki iki yıl okul tatili kitabıyla ilk ben göz göze gelmiştim. Ben hep dünyanın ucundaki fenerden aşağı bakmayı hayal eder,esrarlı adanın gerçek olduğuna ve dünyanın merkezine gerçekten bir yanar dağın içinden inildiğine inanırım.
Şuan kitaplığımda göz göze gelebileceğim bir kitap yok,hepsi çocuk kitabı olduğu için kardeşimin odasında. Ama birisi doğum günümde ciltli Jules Verne tüm öyküler kitabı hediye etse ağlarım mesela.
Ruhuma işlemiş çünkü,Verne bana hep başka dünyalar anlattı.
6 notes · View notes
geceyeasikay · 1 year
Text
BKM KİTAPTA MARTI YAYINLARI İÇİN İNANILMAZ BİR İNDİRİM VAR HABERİNİZ OLSUN HATTA HIRSIZLARIN DANSI CİLTLİ 60 LİRA ÖYLE Bİ İNDİRİM
13 notes · View notes
fersah · 5 months
Text
Lise zamanlarımda öyle bi kitap okuma aşkına sahiptim ki hiç bşi bulamayınca yurttaki kalın ciltli tarih, coğrafya ansiklopedilerine dadanıyordum o dönemlerdeki beni geri getirelim
3 notes · View notes
keemlenyekun · 1 year
Text
Tumblr hikayem
Bakanlık parayı bir ay önceden yatırdı ve beni şok etti. Vakıfbanktan gelen bir para şıngırtısı ve şok.
İki günde robot süpürge, yazıcı ve telefonla paranın yarısını harcadık. O kadar zaman olmuş ki para sıkıntısı çekmeyeli. Para nasıl harcanır unutmuşum.
Dedim geleyim yazayım. Sonra düşündüm neden yazayım?
Şimdi sayın defterciğim, eski nüshaların yanmasaydı da şahit olarak gösterseydim keşke sana.
Yatılı lisede okuyunca bize burs da verirdi devlet. Çok cüzi tutarda para, bazı yıl kırtasiye, bazı yıl takım elbise, hatta bir yıl beyaz banyo sabunu. İşte 9. Sınıfta iken bize kırtasiye malzemesi verdiler. Ciltli harika defterler. Ama çok kaliteli. İnsan yazmaya kıyamıyor. Delgeç, zımba (ne alaka!), kalem silgi vesair eşya. Hala o zımbaları kullanırım. Ciltli defterlerden o kadar çok verdiler ki. Tüm lise hayatım boyunca başka defter almadım. İşte o defterlerin verildiği yıl Çalıkuşunu okumuştum. Jurnal. Ah feride vah feride. Ladikte allahın dağında ıssız bir yerde kalan serco günlük tutmayacak da kim tutacak. İnternet yok. Oyun alışkanlığım yok. Atari salonundan nefret ettim, çocukken bile. Tv izlemem. Ki izlemek istesem kantinde tv izlemek imkansız. 12 tane ergen liseliyle aynı koğuştayım. Canımız da sıkılmış demek ki.
Günlük tuttum. Okuduğum kitapları özet geçip önemli olay olursa onları yazıyordum. Aşık da değilim ki aşkımızı yazalım feride gibi. Okul turnuvasında kavga çıkmıştı misal her ayrıntısıyla anlattım. Edebiyat hocam deli bir polisiye hayranı. Kütüphane gibi kadındı. Piyasadaki bütün macera polisiye romanları hocamızda bulunurdu. Derya gibiydi maşallah. Elimden kitap düşmüyor o zamanlar. İşte o kitapların özetlerini falan yazıyordum. Wilbur smith alev kıyıları misal. Courtney serisi. (Cezaevinde bile kütüphanede o serinin son kitabı bana rasgelmişti.) Bunları yazardım. Allahın dağında öyle pek fazla olay olmazdı haliyle. Nasıl olsun. Sabah yedide kalktık, kahvaltı, sekizde ders, akşam iki buçuk saat zorunlu etüt. Ders kitap ders muhabbet. Mükemmel ortam. Mükemmel. Yatılı erkek lisesi. O zamanlar tabi. Şimdi olsa herkes telefonda instada kız peşinde koşardı. Bu zamanda lise öğrencisi ergen olmak çok zor.
Böyle başladı işte. Böyle. Sonra o defterler bitti. Çeşit çeşit kalemler ve defterler eklendi. Durmadan çoğaldı. Sonra hepsi yandı bitti kül oldu.
2011 yılında mezun olup, anayasa mahkemesi raportör yardımcılığı sınavına kimliğim olmaması sebebiyle alınmayınca sokarım böyle işe diyerek kendime bir yıl mola verdim. Hukuk yok, ders yok, iş yok. Eski evimizin çatı katında sobamla karadeniz karşısında harika bir nekahet dönemi. Film kitap dizi ve sobam.
O zamanlar blog falan okuyorum tabi. Ne bloglar vardı. O aramalarda tumblrda olan bir blog çıktı karşıma. Aktifliğini yıllar yıllar önce bıraksa da bloğu hala burada. Acı tatlı bir blog. Tumblra üye de değilim. Böyle tanıdım burayı.
İki üç yıl burası sadece blog okumak içindi. Ki o zamanlar ve sonrası iki üç yıl tumblr için altın yıllardı. Muhteşemdi. Kaliteydi her içerik.
Sonra üye oldum. Çok az yazdım. Defterde dolma kalemle yazılmış yazının yerini hiç bir şey tutamazdı zira.
Sonra tüm defterler kül olduğunda burası da benim defterim oldu.
Neden önemli peki? Sadece defter olması mı? Hayır. Ben ve sevgili eşim ailelerimizden utanıp saklasak da burada tanıştık. Ne yani ayıp mı? Ahahaha.
Sonuçta tanıştık sadece. Gerçi o beni tanırmış tanışmadan evvelden de ben başka dünyalarda olduğum için dikkat bile etmemişim. Kızdırmayalım hatunu, kafaya yeriz odunu. Ahahahah.
Velhasılı burası benim kapalı kutum, aklım, uzun bir süre kalbim, şu aralar pek arkadaşım olmadığını da göz önüne alırsak, dertleşeceğim tek mecra.
Yanisi şu ki tumblr önemli.
Beşik sallarken deftere de yazdık yine.
Yahu hanım benden erken kalkıyor diye ben geceler boyunca beşik başında oğlanı sallamak zorunda mıyım? Ahahah. Çocuk uyurken bile -baba - ninni diyor. Bir de yeni adetimiz çıktı. Beyimiz masaj yaptırıyor. Lan var ya yaşlanınca altımı almazsan bunları hep anlatacağım oğluuummm. Seviyoruz yaramazımızı.
Böyle işte.
Param yattı. Bir güzel yedik. Allah daha bereketlisini nasip etsin. He karşılığı da değil silivri soğuğunda uykusuz gecelerin bir anının bile. Ama napalım azıcık da mutlu olalım. Bi de biz mutlu olalım.
Değil mi sayın defter?
Vesselam.
8 notes · View notes
erenhatirnaz · 8 months
Text
İnsanların çoğu dış etkiler tarafından yönetilir: Güneşin etrafındaki dönme hareketinde dünyayı takip etmeyi bırakmak nasıl aklından geçmiyorsa, modayı ve kamuoyunu takip ederken de direnmek asla aklının ucundan geçmez. Tembelliğin neredeyse evrensel olduğuna biz mi cevap vereceğiz? İnsanların çoğu hayatlarını geçimlerini sağlamaya çalışmakla geçirirler: Emekçiler, yoksullar, kadınlar, çocuklar, sosyetikler neredeyse hiç düşünmezler: Kukla gibidirler, bu kuklalar biraz karmaşık ve ve kuşkusuz bilinç sahibidir, ama tüm hareketleri istemsiz arzular ve yabancı telkinler tarafından yönlendirilir. Yaşam mücadelesinin zalim ihtiyaçlarının baskını altında, yavaş bir evrimle hayvanlıktan çıkmış bu insanların çoğu, dış koşulların onları dürtüklemesi kesildiği anda geriye doğru gitme eğilimi taşır. Coşkulu bir ideal susuzluğunun ve belli bir ruhsal asaletin, hayvanlıklarını kademeli olarak aşmayı içeren o zahmetli ödevi sürdürecek içsel gerekçeleri sunmadığı kişilerin tümü kendilerini rastgele sürüklenmeye bırakırlar.
— İrade Terbiyesi, Jules Payot, çev., Süleyman Doğru (İstanbul, Koridor Yayıncılık, Ciltli Baskı / 2023), sayfa: 53-54.
4 notes · View notes