Tumgik
#Deniz Tek
evil-wawe-form · 22 days
Text
4 notes · View notes
unutgitsinbenolur · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bir ELİF misali dik ve yalnız
23 notes · View notes
afrodit-mavisii · 17 days
Text
Tumblr media Tumblr media
Gemi batınca yanar mıydı denizin canı?!
16 notes · View notes
nisasc · 3 months
Text
^
3 notes · View notes
cinaraslan · 1 year
Text
2004 KIZ KULESİ
8 notes · View notes
boscva · 1 year
Text
ben bıktım bu binalardan insanlardan yeter ya beni bi salın ya beni doğaya salın ya
3 notes · View notes
gecmisgecmiste · 2 years
Text
Tumblr media
Dalıp gidiyor insan uzaklara , olmamışlara…
3 notes · View notes
imsoniacure · 6 months
Text
deniz tekin dinleyip huzur bulmaya ihtiyacım var
1 note · View note
ozgurkedi · 7 months
Text
Şu an ihtiyacım olan tek şey güzel havada akşamüstü deniz kenarında bir sandalyede geriye yaslanıp saatlerce dalgaları dinlemek. Oradan biraz nefes alıp kafasını dinlemiş bir insan olarak kalkıp evime gelmek. Her şeyi bir kenara bırakıp biraz nefes almaya çok ihtiyacımız var.
451 notes · View notes
photographss-world · 3 months
Text
Tumblr media
Hani, böyle karanlık bir gecede ıssız bir yokuşu tek başına inerken bir köşeye dönersin de deniz çıkar ya karşına, sonra o denizde bir gemi belirir. Şıkır şıkır ışıklarla geçip gider.
Sen sevinirsin, hiç nedensiz ama..
Sonra için kıpırdar ya hani..
Öyle işte.. Seni tanıdığımdan beri bir gemi geçiyor içimden. Hep ama. Hep..
Çemberimde Gül Oya...
180 notes · View notes
evil-wawe-form · 1 month
Text
1 note · View note
subliminaltecavuz · 5 months
Text
Tumblr media
Deniz dalgalı, şehir ise sessizdi. Bütün tüccarlar dükkanları çoktan kapatmış, dışarıda sadece hırsızlar, fahişeler ve evsizler kalmıştı. Şehir her ne kadar sessiz ve karanlık olsa da bu söylenenlerin dışında olan tek bir yer vardı. Şehrin hanı olan DAveram. DAveram'ın içi sesten geçilmiyordu ki sadece ses değildi problem. Herkes sarhoştu ve bu sarhoşlardan faydalanmak isteyen fahişeler ile hırsızlar da olay yerine yakınlardı. DAveram şehirdeki tek han ve tek eğlenilecek yerdi. Bu yüzden de herkesin ortak noktalarından biriydi. Hanın sahibi Etienne Delcroix illa ki handa olur ve her gün mütemadiyen çıkan kavgaları sakinleştirmek için hazır ol da beklerdi. Etienne Delcroix'in Kral Ephilianus Ravelin ile arası oldukça iyiydi ve bu da onu konumunda tutmaya yeterken, aynı zamanda elini güçlendiriyordu. Han sıradan bir günmüş gibi sarhoşların kavgalarına ve kusmalarına şahitlik ederken, kimileriyse mutluluktan içiyor ve resmen deliler gibi eğleniyorlardı. Sadece içerek de eğlenmiyorlardı, handa çalışan soytarı Sven Sibley'de handaki kimseleri eğlendirmek konusunda, özellikle de sarhoş kimseleri eğlendirmek konusunda son derece başarılıydı. Handa adım atılacak yer yoktu ve her masada bir kız dans ediyor, erkekler ceplerinde bulunan son birkaç bronzu da kızların göğüslerinin arasına atma yarışması yapıyorlardı. Kavga yok denecek kadar azalmıştı ve bu hem içeride kendi halinde eğlenen halk için hem de Etienne Delcroix için çok iyi bir haberdi. Saniyeler saniyeleri, dakikalar dakikaları ve saatler saatleri kovaladı. Bronzu bitenler handan yaka paça kovuluyor, parası bittiğini bilen kimseler ise kendi istekleriyle DAveram'ı terk ediyordu. Kısacası artık gecenin ilerleyen saatleriydi ve müdavim sayılacak zenginler kalmıştı handa. Hanın çalışanlarından biri olan Viola Velin masaları temizliyor, Sven Sibley ise insanları güldürmeye devam ediyordu. Birkaç dakika içinde hanın kapısı açıldı ve içeri bir yabancı girdi. Üzerinde simsiyah bir pelerin vardı ve yüzü seçilemeyecek kadar az gözüküyordu. Yabancıyı ilk fark eden kişi Viola oldu ve ilk işi Etienne Delcroix'in yanına gitmek oldu.
"İçeriye giren adam da kim?"
Etienne baştan aşağı süzdü yabancıyı fakat yüzü seçilmiyordu.
"Gecesini güzelleştirmeye gelen herhangi biri." dedi fakat kendinden çok da emin değildi.
Viola omuz silkti. Yabancının hana eğlenmek veya bir şeyler içmek için gelmediğini düşünüyordu. Viola'ya göre yabancı buraya bir amaç için gelmişti. Zaten kıyafetlerinden ve davranışlarından bu kolaylıkla anlaşılıyordu. Viola bir kez daha döndü ve sildiği bira bardağını masaya koydu.
"Gidip konuşmaya ne dersin?" diye sordu fakat Etienne çok da oralı olmamıştı. Viola bu duruma sinirleniyor, aynı zamanda içini garip bir korku da kaplıyordu. Yabancı etrafını iyice kontrol ettikten sonra Etienne ve Viola'nın olduğu yere geldi.
"Bira," dedi fakat onlara bakmıyordu.
Viola gözlerini dikkatli bir şekilde Etienne çevirdi ve ne yapacağına baktı. Etienne sakince temiz bir bardağa bira koyup yabancıya uzattı. Yabancı arkasını dönüp birayla dolu bardağı kavradı ve tekrardan eğlenen insanlara döndü ve onları izlemeye devam etti.
"Birini arıyorum," dedi yabancı. Eğlenenleri izlemeye devam ediyor ve birasını yudumluyordu.
Etienne ilk olarak Viola'ya bir bakış attı, ardından tekrardan yabancıya dönerek, "Burada kimseyle ilgili bilgi veremiyoruz bayım," diye yanıtladı yabancıyı. "Kusura bakmayın."
Viola hemen gözlerini yabancıya dikti ve tepkilerini ölçmeyi denedi fakat yabancı ne bir tepki veriyordu ne de herhangi bir şey yapıyordu. Beş, on saniye kadar hiçbir şey demeden öylece eşrafı izlemeye devam etti. En sonunda buz gibi birasından bir yudum daha aldı.
"Irkınızdan birini arıyorum," dedi yabancı ve sesini bir nebze de olsa yükseltti. "Bir insan."
Etienne adamın söylediklerini pür dikkat dinliyor aynı zamanda Viola'yla birbirlerine bakıyorlardı. Artık sadece Viola'nın değil, Etienne'nin de içini huzursuzluk kaplamıştı. Yabancı ortamda oluşan sessizlikten sonra masaya doğru döndü ve birasını masanın üzerine koydu. Birkaç saniye kadar bekledikten sonra gözünü Etienne dikti. Etienne'nin derisi buz kesmişti.
"On dokuz yaşında ve kızıl saçları olan bir insan," dedi ve gözlerini hiçbir koşulda Etienne'den ayırmadan devam etti. "Windripcliff'te olduğunu duydum."
Etienne iyice ne cevap vereceğini şaşırmıştı. Viola bu durumu en hızlı şekilde fark etti ve sözü devraldı.
"Yüzlerce kıza ev sahipliği yapıyor şehrimiz," dedi ve bunları derken sakin kalmaya çalıştı. "Kral Ephilianus Ravelin son derece halkına düşkündür. Erkekler ve kadınları asla ama asla ayırmaz. Hem ayırsa da eminim ki kadınların hakları erkeklerden daha iyi olur."
Yabancı kafasını Viola'ya doğru çevirdi ama ona bakmak yerine boşluğa bakmayı seçti.
"Kralının düşünceleri ile ilgilenmiyorum," dedi yabancı ve bunları söylerken sesini bir nebze yükseltti. "Kızı arıyorum."
Viola terslenmesinin verdiği şaşkınlığı yaşarken arkadan gürültülü bir şekilde Sven Sibley sohbete dahil oldu.
"Şuradaki pembe elbiseli kısrağı gördün mü?" diye hanın arka sıralarında oturan kızı gösterdi Viola'ya. "Esprilerim karşısında sütü daha yeni sağılmış bir ineğin memeleri gibiydi memelerinin ucu."
Viola normal şartlarda bu esprilere güler eğlenirdi fakat gülümsemek yerine kafasını yabancıya geri çevirdi ve tam o sırada Sven ortamdaki soğukluğu hissetti. Hayatı boyunca hiç gülmeyen bir cüceyi bile güldürebilecek birisiydi Sven ve bu yeteneğe sahip olduğunun farkındaydı. Bu yüzden şansını denemek istedi ve gözlerini yabancının üzerine dikti.
"Çok şanslısın çünkü bu içkiyi her yerde içemezsin. Bu içki için annemi birkaç defa tokatlamışlığım bile var. Babamı dört tane kırma orospu çocuğu ile aldattığı için değil, Etienne'in içkisini alıp o orospu çocuklarına sattığı için!" diye sesini yükseltti Sven. "Her şeye rağmen anne, satsan da satılmıyor diye bir söz var ama bu benim için geçerli değil. Geçen hafta onu yaşlı bir ibneye kırk gümüş karşılığında satıp biraları tutacağımız yeni variller aldık. Babam zaten bir cadı tarafından büyülendi ya da iyice kafayı yedi. Annemi nedendir bilmem evde duran askılıklardan biri sanıyor."
Sven anlatmaya devam ederken yabancının suratı bir nebze bile gülmedi. Konunun düşündüğünden çok daha ciddi olduğunu o an iyice kavradı Sven fakat iş işten geçmişti.
Yabancı birasını tekrardan eline alıp Sven'e döndü, "On dokuz yaşında ve kızıl saçları olan bir insanı arıyorum," diye yineledi sorusunu. "Gördün mü?"
"Burası Windripcliff. Birçok genç kız var ve bazılarının saçları da kızıl."
"Saçları ateşte kavrulmuş gibi kızıl ve normal bir kızdan daha uzun boyda."
"İsmini bilmiyor musunuz?" diye araya girdi Etienne ve yabancıya pür dikkat bakmaya devam etti. "Normal şartlarda yardımcı olamayız ama istisna olabilir."
Yabancı elindeki biradan bir yudum daha aldı ve kafasını salladı aheste aheste.
"Ilgım," diye yanıt verdi Etienne'e. "Kızıl Cadı."
Sadece Etienne değil, sohbetteki herkes böyle bir ismi ilk kez duyuyor gibiydiler.
"Windripcliff'e özgü bir isim olduğunu sanmıyorum," dedi Viola. "Çevre şehirlerde de olduğunu sanmıyorum ama yine de bakmanızı öneririm. Kim bilir belki de bilen birileri karşınıza çıkar."
Yabancı kafasını salladıktan sonra birasını masaya geri bıraktı ve ayağa kalktı. Birkaç saniye boyunca üstünü temizledikten sonra cebinden tek bir gümüş çıkardı ve Viola'ya uzattı.
"Bira iki bronz," dedi Viola. "Bu fazla."
Yabancı, Viola'nın almadığı gümüşü masaya koydu ve, "Bugün gümüş, yarın çelik," dedi. Savaşı kastediyordu ve ortamdaki herkes bu iğnelemeyi anlamıştı. Viola cevap vermek istese de bir türlü kelimeler ağzından çıkmıyordu.
Sven'in ise kaşları çatıldı ve handa halen kendilerine yardımcı olabilecek kadar insan olduğu aklına geldi. En fazla ne olabilirdi ki?
"Burada bizi tehdit etmen için hiçbir sebep yok dostum," dedi ve vücudunu dikleştirdi. "Nerede olduğunun farkına var."
Yabancı duraksadı. Yavaşça yüzünü Sven'e doğru döndü ve baştan aşağı süzdü. Sven hala dik duruyor ve kendine güveniyordu fakat yabacının da kendine olan güveni bariz şekilde ortadaydı. Yabancı birkaç saniye kadar daha bakındıktan sonra Sven'e doğru bir adım daha attı ve o adımı atar atmaz yabancının kokusunu aldı Sven. Buram buram kokan bir nane vardı ve bu genelde elfler de oluyordu fakat ne bir elf kadar uzun ne de bir elf kadar teni sarıydı. Yabancı iyice Sven'e yaklaştı ve gözlerini gözlerine dikti. Ortalık karışabilirdi ve bu istenecek son şeylerden biriydi. Bu yüzden Etienne hızlı şekilde aralarına girdi.
"Lütfen yapmayın," dedi Etienne aceleyle. "Biranız bu seferlik bizden olsun beyim."
Yabancı üzerindeki pelerini düzeltti ve tam gitmeye hazırlanırken içeri bir kişi daha girdi. Sapsarı saçları ve kalçasına kadar uzanan yırtmacıyla bütün gözler kendisine dönmüştü. İçeri giren kişi Jeanne Magseric'ten başkası değildi.
"Fare kokusu alamayacağım bir içkin varsa çok iyi olur Etienne," dedi Jeanne. "İçtikten sonra kusmak istemiyorum."
"Biralarımız her zaman olduğu gibi tertemiz ve buz gibi Jeanne," diye cevap verdi Etienne ama aklı yabancıdaydı. "Hemen getiriyorum."
"Elfler yine bir şeyler karıştırıyorlar ama anlayamadım," dedi Jeanne ve etrafına bakındı. "Birkaç saat önce ormanı ateşe vermişler. Mecia ve Jocelyne büyü güçlerini kullanarak bile zor söndürmüşler yangını."
Yabancı Jeanne'nın dediklerine kulak misafiri oluyor ve pür dikkat dinliyordu fakat bunu Viola fark etmişti.
"Birini ya da birilerini arıyorlarmış galiba," dedi Sven ve Viola'ya bakındı. "Umarım çevremizde bir elf ajanı yoktur."
Viola iyice şüphelenmeye başlamıştı ve daha fazla dayanamayıp yabancıya doğru bir adım attı.
"Umarım bir elf değilsindir," diye fısıldadı. "Yoksa askerleri çağırmak zorunda kalırım."
Yabancı birkaç saniye kadar tepkisiz kaldığı bu yarım yamalak ithama karşılık olarak Viola'ya döndü.
"Elf değilim," dedi ve üstündeki pelerini çıkardı. Viola resmen olduğu yerde kalakalmıştı. "Kızın nerede olduğunu biliyor musunuz?" diye tekrardan sordu yabancı.
Viola'nın karşısında duran yabancı Vika'ydı. Elflerin insan generali! Jeanne tutuk bir şekilde ayağa kalktı ve Vika'ya baktı. Viola'nın ise resmen donakalmıştı.
"Askerler dışarıda fink atıyor," dedi ve geri geri adımlar attı. "Yanlış bir şey yaparsan buradan canlı çıkamazsın."
Bunu duyan Etienne ve Sven hızlıca arkalarını dönüp Vika'ya baktılar. Sven'in resmen nefesi kesilmişti çünkü demin diklendiği adam Cadı Avcısıydı.
"Askerleriniz buraya gelene kadar ölmüş olursunuz," dedi Vika. "Kızın Windripcliff'te olduğuna dair haberler aldık. Buradaysa ve yerini söylemiyorsanız kaderiniz çok uzun yazılmamış olacak."
"Söylediğin kızın kim olduğunu dahi bilmiyoruz. Söylediğin isim yurdumuzda kullanılan bir isim değil," diye cevap verdi Sven. İçinde korku ve bir o kadar da pişmanlık vardı. "Burada olsa emin ol bilirdik."
"Kız buraya gelecek olur ve haberimiz olmazsa sizin için geliriz," dedi ve gözlerini Etienne çevirdi. "Aileleriniz var ve onlarla ilgili her şeyi biliyoruz."
Sven ve Etienne buz kesmişçesine duruyor, Viola ve Jeanne ise korku dolu bakışlarla dinliyorlardı Vika'yı. Cadı avcısı pelerini tekrardan üzerine aldı ve kendinden emin bir şekilde handan yürüyerek çıkıp gitti. Vika'nın çıktığını görür görmez Viola ilk bulduğu sandalyeye oturdu ve derin derin nefesler almaya başladı.
"Bu adamı tanıyorum ama tam olarak kim bilmiyorum," dedi ve diğerlerine bakındı Jeanne. "Neden bir kız arıyor?"
"Elflerin insan generali," dedi Etienne donuk bir sesle. "Hain olan."
"Elf değil ki," diye araya girdi Jeanne. Kafasında oluşan soru işaretlerini herkes yüzünden okudu. "Elfler bir insanı nasıl general yaparlar?"
Etienne kafasını iki yana salladı ve derin bir nefes aldı ama sanki aldığı nefesler ona iyi gelmiyormuş gibi hissetti.
"Gadanfar kalesi kuşatmasında orada olan bir çocuk olduğunu söylüyorlar." dedi Etieene ve Jeanne'e döndü. "Kralın en büyük çocuğu Asgeies Ravelin'in ilk savaşıydı ve şehirde birçok elf olduğu söyleniyordu. Asgeies ise onları temizlemek için şehire gitti ve elfleri tek tek öldürdü ama orada yaşayan insanlar birlikte yaşadıkları elflere ihanet etmedi ve Asgeies Ravelin'e karşı savaştılar fakat başaramadılar. Asgeies Ravelin orada bulunan isyan etmiş veya etmemiş bütün insanları aynı elfler gibi yok etti ve bu insanların arasında Vika'nın ailesi de vardı. Anlatılanlara göre Vika yıkılmış bir evin içine girmiş ve orada hayatta kalmayı başarmış tek kişiydi. Tabi günler geçmiş ve elfler olay yerine gelmişlerdi ama Asgeies'in ordusu çoktan Windripcliff'e geri dönmüştü. Asgeis ve ordusu Windripcliff''te eğlenmeye devam ederken, elfler araziyi normal askerlere aratmak yerine büyücüleri kullanmışlar ve Salihn Wynmenor'un büyü güçleri sayesinde az daha susuzluktan ölecek olan Vika'yı bulup onu Selu Quessir'e götürmüşler. Ne ismini söyleyebiliyormuş ne de herhangi bir şey anlatabiliyormuş. Altı yaşında bir erkek olduğu ve elflerle iç içe yaşamaya alışık olduğu için onu bir elf gibi yetiştirmeye başlamışlar. İsmini nedendir bilinmez ama manası 'Erkek Cadı' olan Vika koymuşlar. Elfler Vika'yı bir asker olarak yetiştirmeye başlamışlar ama bu kadar iyi bir asker olacağını muhtemelen Selu Quessir'de bulunan en iyi büyücüler bile tahmin edememiştir. Henüz on yedi yaşındayken Valenvers savaşında elflere önderlik etmiş ve savaşı kazandırmıştı. Orada bulunan bütün erkekleri, kadınları, çocukları hatta ve hatta bebekleri bile yaktırdı. İnsanlara karşı büyük bir nefret duyuyordu ve bu nefret onun içindeki güçü her geçen gün büyütüyordu. Vika yirmi yaşına bastığı günden on üç gün sonra elf generali Arathorn Normaer öldü ve elflerin Yüksek Kralı Flandryn tarafından general ilan edildi. Birçok elf bu kararı büyük bir risk olarak gördü ve bu kararın değişmesini istedi ama aldıkları bu riskli karar onları resmen en alttan en yükseğe taşıdı. Kılıç tutmayı bile bilmeyen elfleri ölümcül birer savaşçıya çevirdi ve saygı kazanmaya başladı. Elfler generallerini iyice benimsemeye başladılar ve bu durumdan elf soyluları da oldukça memnundu ki bundan bir sene sonra elf köylerinde yaşayan bütün insanları toplamaya başladı. Topladığı insanları tek tek Selu Quessir'e getiriyor ve teker teker hepsini yakıyordu. Ne yaşlı ne de bebek dinliyordu. Elflere göre Vika; Tanrıların elflere olan büyük bir mucizesiydi. Vika ise bu tanrı anlatımlarına inanmıyor ve insanlardan intikam almaya devam ediyordu. Bir sonraki adresi Tivl Edhil oldu. Tivl Edhil'de yaşayan herkesi tek tek yakmış ve orada yaşayan elfleri de insanlarla yaşıyor diye kulaklarının sivri bölümlerini kestirip insanlara benzemelerini sağlamış. Hem elfler hem de insanlar için büyük bir boşluktu Tivl Edhil. Orada ölen kırk beş bebek o kadar çok ağlamışlar ki ateş bile buna dayanamayıp sönmüş ama ateş tekrardan yakılmış ve her şey kaldığı yerden devam etmiş. Anlatılanlar doğruysa yakılan bebeklerin çığlıkları halen daha Tivl Edhil'de duyabiliyormuş. Şimdiyse başka bir kız aradığını söylüyor ve muhtemelen insanlık için çok ama çok önemli biri o kız. Her ne olursa olsun kızı bulmamalı."
Etienne uzun uzun anlattıktan sonra, "Sonuç olarak bir cadı arıyor değil mi?" diye sordu Viola ama kimseye bir cevap şansı vermeden devam etti. "Belki de hiçbir zaman bulamaz ve mutlu mesut yaşamaya devam ederiz. Hem aradığı kız gerçek bir cadıysa ve onu öldürse bile kendisine musallat olacağını kesinlikle biliyordur. Binlerce sene sonra bile onu arayacak, bulacak ve intikamını alacaktır. Bir cadının musallat olduğu herhangi bir ruh olacak ve bundan asla kurtulamayacak. Bu yüzden onu öldürüp öldürmeme konusunda çok ama çok dikkatli düşünmesi gerektiğinin farkındadır. Şimdilik cadı avcısı o olabilir ama ileride cadının avı olacağından hiçbir şüphem yok."
250 notes · View notes
gelmemyegidenadam · 7 months
Text
''Sevgili geçmişim...''
''Sana gelecekten yazıyorum... Başardın mı, başaramadın mı bilmiyorum. Girdiğin, ortasında titreye titreye yürüdüğün, belki de karşıda denizi gördüğün, çiçek kokularıyla ilerlediğin o uzak yolda mısın hala, denize yaklaştın mı bilmiyorum. Yoksa bir ara sokağa mı daldın, kayıp mı oldun, hiçbir fikrim yok. Şimdi neredesin, kimlerlesin, çok daha önemlisi sen şimdi kiminlesin bilmiyorum. Bir şehrin tren garından bindirdim seni çok uzağa git diye, bir sonraki durakta inip her şeyi terk mi ettin, inan bana tahmin edemiyorum. Ne yaptın, nerelerdeydin, kimle, kimlerleydin bilmiyorum. Tek bildiğim bilmediğim bir yerlerde, bilmediğim birileriyle olduğun, bilmediğim bir şeyler yaptığın. Ben ise hala şehrimizde hala evimizdeyim. Hala sadece senin anlayabileceğin bir dili konuşuyorum.
281 notes · View notes
sertsiken0606 · 1 month
Text
Merhaba arkadaşlar bu hikayeyi gönderen arkadaşımıza teşekkür ederim. Hasan bey yayınlarsanız çok teşekkür ederim. Ben Şinasi 51 yaşında 39 yıldır İngiltere de yaşayan bir gurbetçiyim . Eşim 2019 da korona yüzünden vefat etti . Birbirimizi çok seviyorduk onun yokluğunda boşluğa düştüm . Korona bittiğinde ilk işim izin alıp memleketime tatile gelmek oldu İzmir Çeşme de babamın almış olduğu bir yazlığımız var oraya yerleştim , 46 yaşındaydım ama 20 lik gençleri cebimden çıkaracak kadar kendime güvenim tamdır. 187 boyunda 80 kilo oldukça yapılı sportif bir görünüme sahip yakışıklı özellikle belirteyim bakımlı bir erkeğim. 40 gün tatil yapacaktım. Aklımda seks yapmak inanın yoktu . Birgün yazlığın havuzundan sıkıldım denize indim erken saatlerde olduğu için pek kimse yoktu bir kadın sürekli beni kesiyor yanındaki arkadaşına birşeyler söylüyordu saat epey ilerlemiş akşam olmak üzereydi ben havlumu vs alıp kalktım tam plajdan çıkarken Şinasi bakarmısın dedi bir kadın döndüm o beni kesen kadın buyrun tanışıyormuyuz dedim . Benim ilk okul yıllarımdan arkadaşım Ferideymiş . Ayak üstü konuştuk otelde kalıyorlarmış ben tek başıma yazlıktayım yanlış anlamazsan gelin koskoca yazlık hemde ben sıkılmamış olurum dedim olur dediler birlikte otele gittik eşyalarını toplayıp indiler bende onlar gelene kadar hesabı ödedim. Birlikte yazlığa gittik ilk gece konuşarak geçirdik ertesi gün uyandığımda Feride ve kızı havuzda yüzüyorlardı yanlarına gittim günaydın dedim aman tanrım anne kız çırılçıplak havuzda yüzüyorlardı ikiside birbirinden güzeldi inanın aklımda hiç seks yoktu hemen kendimi havuza attım 2 kadın hemde çırılçıplak ben de havuzda şortumu çıkarttım oyun oynamaya başladık Feride nın kızı 24 yaşında seksi bir kadındı ismi Dilara ben artık Feride ile seks yapmayı düşünüyordum ama kızı Dilara annesinden hızlı çıktı havuzda sikimi tutuyor arada bir kendini bana temas ettiriyordu bende film kopmuştu havuzun kenarına oturdum sikim kazık gibi olmuştu Feride Dilara ya gösterdi sağ tarafıma Feride sol tarafıma Dilara geldi Dilara tuttu sikimi ağzına aldı annesi vücudumu okşuyordu ben yatak odasına gidelim dedim zorda olsa birlikte yatak odasına çıktık Feride çok az sakso çekti sikimin üstüne oturdu Dilara amını ağzıma verdi em yala taze am veriyorum sana dedi Feride . Anne kız üzerimde zevk çığlıkları atıyordu ben eşim öleli 31 dahi çekmedim bu yüzden Feride nin amına çok çabuk boşaldım Feride de ben boşalırken orgazm oluyordu birden kalktı kızına 69 pozisyonuna geçmesini söyledi Dilara annesinin dediğini yaptı ufalmakta olan sikim yeniden kazık gibi olmuştu Feride yeter birazda ben emdireyim sen sikin tadını öğren şimdi dedi kafamın üzerine oturdu Dilara sikimin üstüne geldi annesi sikimi tutup Dilara nın amına ortaladı Dilara yavaş yavaş otur hem zevk alırsın hemde kızlığın patlarken zorlanmazsın dedi ben neler olduğunu anlamadım Dilara annesinin söylediği gibi yavaş yavaş sikime oturdu Feride ve Dilara öpüşmeye oynaşmaya devam ediyordu ben bitmiştim artık durmak olmazdı Dilara nın amına boşalana kadar Dilara annesinin dediğini yaptı artık yeter dedim gerçekten yeterdi hemen banyoya girdim güzelce yıkayıp çıktım Dilara ve annesi Feride kahvaltı hazırlıyorlardı bu arada plan yapıyorlardı Dilara benimle evlenecek birlikte İngiltere ye gideceğiz Feride İngiltere de birini bulana kadar beni aralarında paylaşacaklarmış güldüm ama Feride dediklerini harfiyen uyguladı şimdi Dilara ile evliyim Feride bizim yanımızda canı ne zaman seks istese hiç utanmadan sıkılmadan gelir kendini siktirir işi bitince de teşekkür ederim damat iyi sikicisin hep böyle ol der . Kaynanama İngiltere de iyi bir sikici arıyoruz artık dayanamaz olduk Dilara da bende artık Feride ye koca arayışımız son hızla devam ediyor. Türk sikici istiyoruz bunuda belirteyim. Hasan bey yardımcı olursanız sevinirim.tekrar teşekkür ederim
80 notes · View notes
cinaraslan · 1 year
Text
DENİZ GEZMİŞ
BABA, SANA HER ZAMAN MÜTEŞEKKİRİM. ÇÜNKÜ KEMALİST DÜŞÜNCEYLE YETİŞTİRDİN BENİ. KÜÇÜKLÜĞÜMDEN BERİ EVDE DEVAMLI KURTULUŞ SAVAŞI ANILARIYLA BÜYÜDÜM. VE O ZAMANDAN BERİ YABANCILARDAN NEFRET ETTİM. BABA, BİZ TÜRKİYE'NİN 2.KURTULUŞ SAVAŞÇILARIYIZ ELBETTE Kİ HAPİSLERE ATILACAĞIZ, KURŞUNLANACAĞIZ DA, TIPKI 1.KURTULUŞ SAVAŞI'NDA OLDUĞU GİBİ. AMA BU TOPRAKLARI YABANCILARA BIRAKMAYACAĞIZ. VE BİR GÜN MUTLAKA YENECEĞİZ ONLARI.
DÜŞÜN BABA, BUGÜN HÜKÜMET, İŞİNİ, GÜCÜNÜ, BIRAKMIŞ BİZİMLE UĞRAŞIYOR ÇÜNKÜ BİZDEN BAŞKA GERÇEK MUHALEFET KALMAMIŞ DURUM
TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞINDAN BAŞKA BİR ŞEY İSTEMEDİK VE BU SEBEPLE AMERİKAN EMPERYALİZMİNE VE İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI MÜCADELE VERDİK. BUNDAN DOLAYI ÖLÜMDEN KORKMUYORUZ. ONU ANCAK İŞBİRLİKÇİLER DÜŞÜNSÜN VE ANCAK ONLAR KENDİ CANININ TELÂŞINA DÜŞSÜNLER VE BEN 24 YAŞINDAYKEN KENDİMİ TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞINA, ARMAĞAN ETMEKTEN ONUR DUYUYORUM. BAĞIMSIZLIK DÜŞÜNCESİNİ MEZARA KADAR GÖTÜRECEĞİZ. (DENİZ GEZMİŞ)
DENİZ GEZMİŞ: YAŞASIN TÜRKİYE HALKININ BAĞIMSIZLIĞI, YAŞASIN MARKSİZM-LENİNİZMİN YÜCE İDEOLOJİSİ. YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ. KAHROLSUN EMPERYALİZM.
BAĞIMSIZ TÜRKİYE , GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE VE HALKA DÖNÜK ÜNİVERSİTE(DENİZ GEZMİŞ)
POLİS YUVAMIZ TERKEDENE KADAR MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ. ZAFER BİZİMDİR. YETER Kİ, SİZLER İNANÇLI OLARAK MÜCADELENİZE DEVAM EDİN ASLAN KARDEŞLERİM. EYLEMİMİZ TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCADELESİNİN BİR PARÇASIDIR. DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN GERCEKLEŞTİRİLMESİ İÇİN GİRİŞTİĞİMİZ MÜCADELEDE HALKIMIZIN MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM MÜCADELESİNDEN AYRILAMAZ. ÖĞRETİM ÜYELERİNİN DAVRANIŞLARI BİZ GENÇLİĞİN SİNDİRME YOLUNDA BİR ADIMDIR. BUNA KARŞI SONUNA KADAR DİRENMEMİZ GEREKİR. SAVAŞIMIZ SENATO VE ARKASINDAKİ EMPERYALİZM VE İŞBİRLİKÇİLERİ İLEDİR. TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞI İÇİNDİR. BİZ AMERİKAN EMPERYALİZMİNE VE ONUN İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI SOKAK, MEYDAN VE ÜNİVERSİTELERDE SONUNA KADAR TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE İÇİN SONUNA KADAR DÖVÜŞECEĞİZ(DENİZ GEZMİŞ)
DENİZ GEZMİŞ: HALKA DÖNÜK 1961 ANAYASASI ELBİSE DEĞİŞTİRİLİR GİBİ DEĞİŞTİRİLMİŞ, BUNUNLA DA YETİNMEYEREK HALKIMIZA,ANAYASAMIZCA TANINAN HAKLARI TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAK İÇİN YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİLDİ, SIKI YÖNETİM MAHKEMELERİNDE MİT AJANLARINA MAHKEMELERİN TEMSİLCİSİ GÖRÜNTÜSÜ VERİLMEK İSTENMİŞ VE ANARŞİST DEYİMİYLE DEVRİMCİLERİN KATLİNE GİDİLMİŞ AYNI NEDENLERLE SİYASİ CİNAYETLER İŞLENMİŞTİR.
✴️ETİKETLER: #denizgezmiş #denizgezmiş #denizgezmişsavunma #denizgezmişramiz #denizgezmişş #denizgezmişsıfırbir #denizgezmişsavunması #denizgezmişruhunşadolsun🙏 #denizgezmiştürkiyedir #denizgezmiştenatatürkedevrimsözü #denizgezmiştalus #denizgezmiştir #denizgezmişüçarkadaş #denizgezmişunutulmaz #denizgezmişreddiye #denizgezmişruhu #denizgezmişunutulmayacak #denizgezmişölümsüzdür🙏✌✌❤❤ #denizgezmişo #denizgezmişölümsüzdür✌ #deni̇zgezmi̇şölümsüzdür #denizgezmişölmedi #denizgezmişonurumuzdur #denizgezmişölümsüzdür🙏 #denizgezmişölümsüzdürrr #denizgezmişr #denizgezmişölumsüzdür #denizgezmişölümsüzdürr #denizgezmişp #denizgezmisparki #denizgezmişparkası #denizgezmişpark #denizgezmisparkı #denizgezmişunutmadık #denizgezmişunutmadıkunutturmayız #denizgezmişnicesenelere #denizgezmis69yasinda #denizgezmiş43 #denizgezmiş45senedir25yaşında #denizgezmiş5mayıs1972 #denizgezmis68yasinda #denizgezmiş67yaşında #denizgezmis69yasında #denizgezmis24yasında #denizgezmis68yaşında #denizgezmiş75yaşında #denizgezmis75yasında #denizgezmis73yasında #denizgezmiş75 #denizgezmis70yasinda #denizgezmiş27şubat1947 #denizgezmiş28şubat1947 #denizgezmişvakfı #denizgezmişyusufaslanhüseyininanölümsüzdür #denizgezmişvearkadaşları #denizgezmişveyoldaşlarıölümsüzdür #denizgezmişv #denizgezmişveyoldaşları #denizgezmişyusufaslanhüseyini̇nan #denizgezmisyusufaslanvehüseyininanölümsüzdür #denizgezmisyusufaslanhuseyininan
2 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 4 months
Text
Sonu olmayan bir deniz olsan bile.....
Küçük bir umut,bir serap olup görünsen gözüme
Seninle olmak için kürek çekerim günlerce..
Umutsuz yaşanmıyormuş ama......
Umuda dalıpta ölüp gidiyor bazan insan..
Benim için çok kolay ölmek.
Yüzünü görmediğimi,sesini duymadığım,
Varlığını hissetmediğim her gün ben bir ölüyüm çünkü.
Unuttuğum bir hikayesin belki.
Belki bir şehrin arka sokağında
Bir şairin dizelerindesin belki.
Belkide bir şarkının içinde ismin.
Ama kim tarafından söyleniyorsun onu bilmiyorum.
Bilmiyorum...
Tek bildiğim seni çok sevdiğim..
Sen..........
Sen sonsuza dek sevildiğini bil yeter.....
Tumblr media
Tumblr media
112 notes · View notes